Yunanca kökenli olan "Ütopya" kelimesi, gerçek dünyada var olmayan ideal toplum düzenini, adil, eşitlikçi, kusursuz yaşam biçimini, ulaşılması arzulanan mükemmel sosyal durumu tasvir eden hayali yer veya sistemi tanımlamaktadır.
Ütopya : gre. * ou (yok, değil, olmaz) + topia (yerleşim, yer durumu) (topos (yer) + eia (yer ve durum eki) )
Yine Yunanca kökenli olan "Distopya" kelimesi ise toplumsal, siyasal veya teknolojik düzenin baskı, eşitsizlik ve insanlık dışı koşullar üreterek bireyler için karanlık ve yaşanması güç bir ortam oluşturduğu yer veya sistemi tanımlamaktadır.
Distopya : gre. * dystopia (dis, de (yokluk, zıtlık, olumsuzluk, uzak, ayrı, aşağı, -dan eki) + topia (yerleşim, yer durumu) (topos (yer) + eia (yer ve durum eki) )
İyiyi ve olması gerekeni tanımlayan "Ütopya" kelimesinin kök anlamının "Olmayan yer" anlamı taşıması, "Distopya" kelimesinin ise dünyanın binlerce yıldır var olan ve son dönemde daha da yoğunlaşan durumunu tanımlaması yani teşbihen "Olan yer" anlamını taşıması insanlığın temel sorununu teşkil etmektedir.
Ütopyanın hayal olarak kalmasının sebebi şeytani tesirlerin altında olan insanlarda mevcut olan tahakküm hırsı yani diğer insanları ve varlıkları kendisine tabi etme, kendisine biyat ettirme, koşulsuz itaat ettirme ve bu yolla sözde ilahlaşma arzusudur. Yani kibirdir.
Şeytanilerin, yukarıda bahsedilen ortamı kaba madde planı dünyada tesis edebilmelerinin yegane yolu da hırsızlık ve aldatmaya dayalı nimet gaspı ile insanları fakirleştirmek, onları mahrum, mağdur ve muhtaç kılmak ve bu yolla üzerlerinde hakimiyet kurarak nefsani tatmin sağlamaktır.
Dikkat edilecek olursa kök amaç zenginleşmek değildir. Yani geniş imkanlar için de yaşamak değildir. Zira adil bir düzen içinde, Yaratıcı'nın sınırsızca bahşetmiş olduğu nimetlerle herkesin geniş imkanlar içinde yaşama potansiyeli mevcuttur. Ancak amaç başkasını fakirleştirmektir. Amaç bu olunca da dünya bugünkü halini almakta yani cehhennem kimliğine bürünmektedir.
Bugün "zengin" olarak nitelenen kitlenin, mevcutta haiz olduğu imkanlara gerçek anlamda ihtiyacı bulunmamaktadır. Bir başka deyişle sırf diğer insanları faydalandırmamak ve köleleştirmek amacı doğrultusunda nimetleri gasp etmiş ve çoklamış durumdadırlar.
Trafikte herkes gibi normal akış sırasında ilerlemeyip, en öne geçmeye çalışarak trafiği kilitleyenin misali de yukarıda zikredilen zihniyetin, ruh halinin bir tezahürüdür.
Netice itibarıyla insandaki kibir ve ilahlaşma (şirk) arzusu yok olmadıkça distopya mevcudiyetini sürdürecek, ütopya ise hayal olarak kalmaya devam edecektir.
2/96 Ve kesinlikle onları hayatta insanların en hırslıları olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri bin sene ömür sürmeyi arzular. ....
İnsana kibri veren ekber değil mi :)
ReplyDelete