Çeviri

Wednesday, April 30, 2025

Halka halka yaratılış

Hatırlanacağı üzere nümerik sembolizmde 11 sayısı, düalite, döngü, halden hale geçiş, portal açılışı gibi kavramların sembolü olan sayıdır. Konuşma dilinde ani hal değişiminin yani halden hale geçişin "BİRdenBİRe" ifadesiyle temsili de bu durumu teyid eder niteliktedir. Masalların başlangıç cümlesi olan "BİR varmış BİR yokmuş" cümlesinde de gizli olan 11 sayısının temsil ettiği kavramlar esasen Yaratılış sisteminin de özünü oluşturmaktadır.   Yaratılış, "Yokluk-Varlık" düalitesinin ve dolayısıyla döngüselliğin tezahürüdür. Yaşam ise zaten bir döngüler ve halden hale geçişler silsilesidir.

Türkçede yer alan "Halk" ( Toplum, İnsan topluluğu, Yaratış ) ve "Halka" ( Çember, Daire, Daire şeklinde nesne ) kelimeleri Arapça kökenli "Halk" ( Yaratış ) kelimesinin bir tezahürüdür. "Halka" kelimesinin anlamsal içeriğindeki "Daire, Döngü" kavramı, yaratılışa ve yaratılıştaki "döngüselliğe" işaret niteliğindedir.

Kur'an'da, "Yaratılış" anlamını temsil eden öncelikli kelime "Halk" kelimesi olup, bu kelime gerek nümerik yapısı, gerekse ayetlerdeki tezahürü itibarıyla 1 ve 11 mesajını da taşıyan bir kelimedir.

Ayetlerde "Halk" ( خَلْقِ ) kelimesi ilk kez Bakara suresinin 164. ayetinde geçmektedir ki bu ayetin numarasındaki rakamların toplamı 11 ( 1+6+4 = 11 ) olmaktadır.

2/164 İnne fi HALK el semavati vel erdi vahtilafil leyli ven nehari ......

( Göklerin ve yerin YARATILIŞINDA, gecenin ve gündüzün ihtilafında, ...... )

Rum suresinin aşağıdaki ayetinde, yaratılışın "tekrarlar", "döngüler" silsilesi olduğu açıkça ifade edilmekte ve "Halk" kelimesinin 11 sayısıyla ilintisi ortaya konmaktadır.

30/11 Allahu (1) yebdeu (2) el (3) HALKA (4) summe (5) yu'idu (6) HU (7) summe (8) iley (9) hi (10) turceun (11)

( Allah YARATIŞI ortaya çıkarıp başlatır. Sonra ONU tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

- Ayetin numarası 11'dir.

- Ayette 11 kelime  bulunmaktadır.

- Ayette "Yaratılış" kavramı, "Halk" kelimesiyle ve onu temsil eden "Hu" zamiriyle iki kere zikredilmektedir. Bu iki kelimenin sıra numaraları toplamı 11 ( 4+7 = 11 ) olmaktadır.

Kaf suresinin aşağıdaki ayetinde ise yaratılıştaki döngüsel niteliğe "Halkin cedid" ( Yeni yaratış ) ifadesiyle vurgu yapılmaktadır.

50/15 E (1) fe (2) ayina (3) bi (4) el (5) HALKİ (6) el (7) evvel (8) bel (9) hum (10) fi (11) lebsin (12) min (13) HALKİN (14) cedid (15) 

( اَفَعَي۪ينَا بِالْخَلْقِ الْاَوَّلِۜ بَلْ هُمْ ف۪ي لَبْسٍ مِنْ خَلْقٍ جَد۪يدٍ۟ )

( Böylece ilk YARATMADA acz mi gösterdik? Bilakis onlar YENİ YARATILIŞTAN şüphe içindedirler. )

- Ayetin kodunu oluşturan rakamların toplamı 11 ( 5+0+1+5 = 11 ) olmaktadır.

- "Halk" kelimesi ayette iki kere tekrarlanmakta olup, ilgili sıra numaralarının nümerolojik toplamı da 11 ( 6+1+4 = 11 ) sayısını vermektedir.

- Ayetin ebced değeri 2153 olup, bu sayının nümerolojik değeri 11 ( 2+1+5+3 = 11 ) olmaktadır.

"Yaratma" ve "Yaratılma" kavramları düalitesine işaret edilen Saffat suresinin aşağıdaki ayetinde de dikkat çekici bir nümerik yapı mevcuttur.

37/11 Fe (1) estefti (2) him (3) e (4) hum (5) eşeddu (6) HALKAN (7) em (8) men (9) HALAKNA (10) in (11) na (12) HALAKNA (13) hum (14) min (15) tiynin (16) lazib (17) 

( O halde onlara sor. YARATIŞ olarak onlar mı daha şiddetli yoksa bizim yarattıklarımız mı? Kesinlikle onları yapışık çamurdan YARATTIK. )

- Ayetin numarası 11'dir.

- Ayetin sure numarası olan 37 sayısı, hem nümerolojik değerinin 1 olması, hem de "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısını veren 37x73 işlemindeki sayı düalitesindeki rakamları içermesi açısından önem arzetmektedir. ( İlgili tüm sayıların nümerolojik değerleri 1 olmaktadır. )

- Ayette üç kere tekrarlanan "Halk" kelimesinin sıra numaraları 7, 10 ve 13 olup, bu sayıları oluşturan rakamların, ayetin kodunu da oluşturan rakamlar olduğu görülmektedir.

- Ayetteki "Halka / Halkan" ( خَلْقاً )* ( Yaratış olarak ) kelimesinin ebced değeri olan 731 sayısının nümerolojik değeri de 11 ( 7+3+1 = 11 ) olmaktadır. Ayrıca bu sayı, ayetin kodundaki rakamlarla ve ayetteki "Halk" kelimelerinin sıra numaralarıyla uyum arzetmektedir.

* Hi 600 + Lam 30 + Kaf 100 + Elif 1 = 731 ... 7+3+1 = 11

Zümer suresinin aşağıdaki ayeti "Halk" kelimesinin en çok tekrarlandığı ( 4 kere ) ayetlerden biri olup, bu tekrarlar vasıtasıyla ve özellikle "Yaratıştan yaratışa yaratır" ( Yahluku halkan min ba'di halkin ) cümleciğiyle "yaratılış tekrarına, yaratılış döngülerine" işaret edilmektedir.

39/6 HALEKA (1) kum (2) min (3) nefsin (4) vahidetin (5) summe (6) ceale (7) min (8) ha (9) zevce (10) ha (11) ve (12) enzele (13) lekum (14) min (15) el (16) en'ami (17) semaniyete (18) ezvac (19) YAHLUKU (20) kum (21) fi (22) butuni (23) ummehati (24) kum (25) HALKAN (26) min (27) ba'di (28) HALKİN (29) fi (30) zulumatin (31) selas (32) zalikum (33) allahu (34) rabbu (35) kum (36) lehu (37) el (38) mulk (39) la (40) ilahe (41) illa (42) hu (43) fe (44) enna (45) tusrafun (46) 

( Sizi tek nefisten YARATTI. Sonra ondan eşini oluşturdu. Size hayvanlardan sekiz eş indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlıkta YARATIŞTAN YARATIŞA YARATIR. Rab’biniz Allah budur. Mülk O’nadır. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde nasıl döndürülüp çevriliyorsunuz?  )

- Ayetteki ilk "Halk" kelimesi ile son "Halk" kelimesi arasında 29 kelime bulunmakta olup, son "Halk" kelimesi 29. kelimedir. ( 2+9 = 11 )

- Ayetteki "Halk" kelimelerinin sıra numaralarının toplamı olan ve nümerolojik değeri 1 olan 73 sayısı da yine yukarıda belirtildiği üzere 2701 sayısını veren 37x73 işlemindeki sayısal düalite açısından dikkat çekmektedir. ( Ayrıca "Halk" ( خَلْق ) ( Yaratış ) kelimesinin ebced değeri de 730'dur. ( Hi 600 + Lam 30 + Kaf 100 = 730 ) )

İlk yaratılış sürecinin, sembolik bir kodlamayı yansıtan "7 gün"den oluştuğu ifadesi, 1-7 arası rakamların toplamlarının 28 olması ve bu sayının nümerolojik değerinin 1 olması da konu bağlamında ayrıca dikkat çekmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/03/kun-fe-yekun-11.html

Tuesday, April 29, 2025

Şimşek, Gök gürültüsü ve Ses Hızı

Ses hızının deniz seviyesinde, 20 c derecede, saniyede 343 m/s olduğu, 0 c derecede ise 331 m/s olduğu belirtilmektedir. Bir şimşeğin gözlemciye olan uzaklığının hesaplanmasında, gök gürültüsünün şimşekten kaç saniye sonra duyulduğu önem taşımaktadır. Zira, şimşeğin gözlemciye olan uzaklığı, söz konusu saniye değerinin 343 m/s ile çarpılmasıyla hesaplanmaktadır.

https://en.wikipedia.org/wiki/Speed_of_sound

Bakara suresinin 19. ayetinde konuyla semantik ve nümerolojik açıdan uyumlu veriler yer almakta gibidir. İlgili ayet, "Ra'd" ( Gök gürültüsü ), "Berk" ( Şimşek ) ve "Saika" ( Yıldırım ) kelimelerinin birlikte yer aldığı tek ayet olup, ayette "şimşek ile gök gürültüsü arasındaki ilişkiye" de dikkat çekilmektedir.

2/19 Ev (1) ke (2) sayyibin (3) min (4) el (5) semai (6) fi (7) hi (8) zulumatun (9) ve (10) RA'DUN (11) ve (12) BERK (13) YEC'ALUNE (14) ESABİA (15) HUM (16) Fİ (17) AZANİ (18) HİM (19) min (20) el (21) SAVAİKİ (22) hazera (23) el (24) mevt (25) ve (26) allahu (27) muhitun (28) bi (29) el (30) kafirin (31)

( اَوْ كَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَٓاءِ ف۪يهِ ظُلُمَاتٌ وَرَعْدٌ وَبَرْقٌۚ يَجْعَلُونَ اَصَابِعَهُمْ ف۪ٓي اٰذَانِهِمْ مِنَ الصَّوَاعِقِ حَذَرَ الْمَوْتِۜ وَاللّٰهُ مُح۪يطٌ بِالْكَافِر۪ينَ )

( Veya içinde karanlıklar, GÖK GÜRÜLTÜSÜ ve ŞİMŞEK olan gökten yağmur bulutu gibidir. Ölüm korkusuyla, YILDIRIMLARDAN dolayı PARMAKLARINI KULAKLARININ İÇİNE GÖTÜRÜRLER. Allah inkarcıları kuşatandır. )

- Ses hızını m/s cinsinden ifade eden 343 sayısının nümerolojik değeri 10 olmaktadır. ( 3+4+3 = 10 )

- Ayetin numarası da 10'dur. 

- Ayetteki kritik kelimeler olan "Ra'd" ( Gök gürültüsü ), "Berk" ( Şimşek ) ve "Savaik" ( Yıldırımlar ) kelimelerinin sıra numaraları sırasıyla 11, 13 ve 22 olup, bu sayıları oluşturan rakamların toplamı da 10 olmaktadır. ( 1+1+1+3+2+2 = 10 )

- Ayette gök gürültüsünün "sesine", dolaylı olarak işaret edilen "Yec'alune esabiahum fi azanihim" ( Parmaklarını kulaklarının içine götürürler. ) cümleciği, ayetin 19. kelimesiyle sonlanmaktadır. ( 1+9 = 10 )

Bu cümleciği de içeren, ayetin ikinci cümlesinde "Yıldırımı görünce, ardından gelecek sesin korkusuyla kulaklarını elleriyle kapatanlardan" bahsedilmekte olup, bu ifade "yıldırımın görülmesiyle, sesinin duyulması arasındaki zaman farkına da" işaret etmektedir.

- Ses hızının 0 c derecedeki değerini m/s cinsinden temsil eden 331 sayısı ise ayetin kodunda ve ayetteki kelime adedinde saklı gibidir. Zira ayetin kodundaki rakamların toplamının nümerolojik değeri 3 ( 2+1+9 = 12 ... 1+2 = 3 ), ayetteki kelime adedi ise 31'dir. Bu iki sayı yanyana geldiğinde 331 sayısı oluşmaktadır.

"Ağır" bulutlar...

ABD Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi'ndeki araştırmacılar, bir kümülüs bulutunun ortalama yoğunluğunu, su içeriği itibarıyla, metreküp ( 1000 lt ) su başına yaklaşık 0,5 gram olarak hesaplamışlardır. ( Bir başka deyişle 1 m3 buluttaki suyun ağırlığı 500 gramdır. )

https://weatherworksinc.com/news/how-much-does-a-cloud-weigh#:~:text=Multiplying%20the%20volume%20by%20the,animal%20on%20the%20planet)!

https://www.loc.gov/everyday-mysteries/meteorology-climatology/item/how-much-does-a-cloud-weigh/

A'raf suresinin aşağıdaki ayetinde "Ağır bulutu yüklenmek" ifadesi ve bununla ilgili 5 nümerolojisi dikkat çekmektedir ki bu sayı bulutun yoğunluğu olan 0.5 g/m3 değeri ile uyum arzetmektedir.

7/57 Ve (1) huve (2) ellezi (3) yursilu (4) el (5) riyaha (6) buşran (7) beyne (8) yedey (9) rahmeti (10) h (11) HATTA (12) İZA (13) EKALLET (14) SEHABEN (15) SİKALEN (16) sukna (17) hu (18) li (19) beledin (20) meyyitin (21) fe (22) enzelna (23) bi (24) hi (25) el (26) mae (27) fe (28) ahracna (29) bi (30) hi (31) min (32) kulli (33) el (34) semerat (35) ke (36) zalike (37) nuhricu (38) el (39) mevta (40) lealle (41) kum (42) tezekkerun (43) 

( Ve rüzgarları, rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. NİHAYET AĞIR BULUTLARI YÜKLENİNCE, onu ölü beldeye göndeririz. Onunla su indiririz de onunla tüm ürünlerden, meyvelerden çıkarırız. İşte ölüleri böyle çıkarırız. Umulur ki hatırlarsınız. )

- Ayetin, konuyla ilgili olan "Hatta iza ekallet sehaben sikalen" ( Nihayet ağır bulutu yüklenince ) cümlesinde 5 kelime bulunmaktadır. 

Hatta ( Nihayet ) (1) iza ( ne zaman ki ) (2) ekallet ( yüklendi ) (3) sehaben ( bulut ) (4) SİKALEN ( AĞIR ) (5) 

Ve bu cümledeki "Sikalen" ( Ağır ) kelimesi 5. kelimedir.

- Ayette, "ağırlık" kavramıyla ilgili ilk kelime olan "Ekallet" ( Yüklendi ) fiilinin sıra numarası 14 olup, bu sayının nümerolojik değeri de 5 ( 1+4 = 5 ) olmaktadır.

Bir bulutun, hava ve su içeriği itibarıyla yoğunluğu ise 1.003 kg/m3 olarak belirtilmektedir.

https://www.sciencefocus.com/planet-earth/how-much-does-a-cloud-weigh

https://www.worldatlas.com/climate/how-much-does-a-cloud-weigh.html

Ra'd suresinin aşağıdaki ayetinde "Sehabes sikal" ( Ağır bulutlar ) ifadesi yer almakta olup, ayette 1 ve 3 sayılarına işaret eden 13 nümerolojisi bulunmaktadır.

13/12 Huve (1) ellezi (2) yuri (3) kum (4) el (5) berka (6) havfen (7) ve (8) tamean (9) ve (10) yunşiu (11) el (12) SEHABE (13) EL (14) SİKAL (15) 

( هُوَ الَّذ۪ي يُر۪يكُمُ الْبَرْقَ خَوْفاً وَطَمَعاً وَيُنْشِئُ السَّحَابَ الثِّقَالَۚ )

( Size korku ve ümit olarak şimşeği gösteren ve o AĞIR BULUTLARI inşa eden O'dur.  )

- Ayetin sure numarası olan 13 sayısı, bulutun yoğunluğunu ifade eden 1.003 kg/m3 sayısındaki rakamları içermektedir.

- Ayetteki "Sehab" ( Bulut ) kelimesi 13. kelimedir.

- Ayetin sonunda yer alan ve 13. kelimeden itibaren başlayan "Sehabe el sikal" ( سَّحَابَ الثِّقَالَۚ ) ( Ağır bulutlar ) ifadesinin ebced değeri olan 733 sayısının nümerolojik değeri de 13 ( 7+3+3 = 13 ) sayısını vermektedir. 

Sin 60 + He 8 + Elif 1 + Be 2 + Elif 1 + Lam 30 + Se 500 + Kaf 100 + Elif 1 + Lam 30 = 733 ... 13

Friday, April 25, 2025

Dünya dönüyor.

Bilindiği üzere, Dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşü sonucunda gece ve gündüz fenomeni oluşmaktadır.

Kaynaklarda, ekvator hattında Dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızı, 1670 km/saat, 1674 km/saat gibi ortalama değerler ile yer almaktadır. Dünyanın, ekvator hattındaki dönüş hızı Earth Rotation Speed ( Dünya Dönüş Hızı ) olarak kabul edilmektedir. 

https://en.m.wikipedia.org/wiki/Earth%27s_rotation#:~:text=Multiplying%20the%20valu

https://www.newscientist.com/question/fast-earth-spin/

Kur'an'da, Dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşü fenomenini tasvir eden yegane ifade "Yuğşil leyle el nehar" ( يُغْشِي الَّيْلَ النَّهَارَ ) ( Geceyi gündüze sarar. ) cümlesidir ki bu cümle sadece 7/54 ve 13/3 kodlu ayetlerde yer almaktadır.

Arapça yazılışı aşağıda yer alan söz konusu cümlenin ebced değeri olan 1678 sayısının, Dünyanın dönüş hızını km/saat cinsinden ifade eden 1670, 1674 sayılarıyla olan yakınlığı dikkat çekmektedir.

( يُغْشِي الَّيْلَ النَّهَارَ )

Ya (10) + Ğayn (1000) + Şın (300) + Ya (10) + Elif (1) + Lam (30) ( şeddeli* ) + Ya (10) + Lam (30) + Elif (1) + Lam (30) + Nun (50) + He (5) + Elif (1) + Ra (200) = 1678

* Bir harfin üzerinde Şedde ( w ) işareti bulunması, o harfin vurgulu okunacağını bildirmektedir. "El Leyl" ( الَّيْلَ ) ( Gece ) kelimesinin telaffuzunda iki L sesi yani "LL" vurgusu bulunmaktadır. Bu vurguya işaret edilmesi için kelimenin Arapça yazılışında "L" sesi veren Lam ( لَّ ) harfinin üzerinde şedde bulunmaktadır. 

Bilişsel kavramlar

Günlük konuşma dilinde sıkça yer alan ve bilişselliğin temelini oluşturan kelimelerin anlamları üzerinde tekrar düşünmek, yeni açılımlara vasıta olması açısından önem taşımaktadır. 

Aşağıda yer alan bazı kelimelerin tanımlarında birbirileriyle örtüşen ifadelerin ve eşanlamlı kelime tekrarlarının yer aldığı görülmektedir. Zira, esasen bu kelimeler, özü "Kelime" olan tek bir bütünü yani "Ruh"u oluşturmaktadır.

4/171 ... innemel mesihu iysebnu meryeme rasulullahi ve KELİMETUH elkaha ila meryeme ve RUHUN minhu .... 

( ... Meryem oğlu Mesih İsa, kesinlikle Allah’ın resulü, Meryem'e attığı KELİMESİ ve O’ndan RUHTUR. ... )

Alfabetik sıraya göre kelimeler ve tanımları şöyledir;

AKIL : Arapça “Akl” olarak telaffuz edilen bu kelime, “Akala” ( Kontrol etmek, Gem Vurmak, Men etmek, Dizginlemek, Engellemek, Bağlamak, Akletmek ) fiilinden türemiş olup, kök anlamıyla ilintili olarak düşünceyi kontrol etme, iyi-kötü, doğru-yanlış ayrımını yapabilme ve tutkulara dayalı nefsani davranışlardan, eylemlerden alıkoyma yetisi anlamını temsil etmektedir. Geniş bir şemsiye kavram olan bu kelime, algılama, düşünme, anlama, öğrenme, problem çözme, mantık yürütme, yargılama ve karar verme yetisi olarak da tanımlanmaktadır.

ALGI : Türkçe “Almak” fiilinden türeme bir isim olan bu kelime dış uyarıcıları duyu organlarıyla alıp zihinsel olarak kavrama, akıl yürütme ve yorumlama süreci olarak tanımlanmaktadır.

BİLİNÇ : Türkçe “Bilmek” fiilinden türeme olan, "İdrak" veya "Şuur" olarak da ifade edilen bu kelime, bir varlığın, kendisini ve çevresini ( olguları,  olayları ) algılama, bilme, tanıma, düşünme, kavrama, anlama yetisi olarak tanımlanmaktadır. “Bilmek” kelimesi, yine BL kökünden türeme bir fiil olan “Bulmak” kelimesiyle semantik ortaklık arzetmektedir. Zira her iki kelime de “önceden olmayan veya farkedilmeyen bir şeyin farkedilmesini, bulunmasını, bilinmesini” ifade etmektedir.

BELLEK : Türkçe “Bel” ( Öğrenmek, Ezberlemek, Hatırlamak ) fiilinin isim hali olan bu kelime "Zihin" ve "Hafıza" kelimeleriyle aynı tanıma sahiptir.

CAN : Türkçede ve Farsçada yer alan ve “Ruh, Hayat, Yaşam enerjisi” anlamına gelen bu kelime, maddeyi, yaşayan idrakli varlık yapan tesir olarak tanımlanmakta olup, Ruh kelimesi yerine de kullanılmaktadır. 

DOGMA : Grekçe "Dokein" ( Düşünmek, Zannetmek, Varsaymak ) fiilinden türeme olan ve esasen "Düşünce, Görüş, Kanaat, Zan, Sanı, Karar" anlamlarını içeren "Dogma" kelimesi, herhangi bir hususu, düşünmeden, değerlendirmeden, analiz etmeden, yorumlamadan, yargılamadan, sonuç çıkarmadan koşulsuz kabul etme olarak tanımlanmaktadır. Türkçedeki "Doğma" kelimesinin "Dogma" kelimesiyle semantik ortaklığının bulunma ihtimali mevcuttur. Zira, semantik derinlikte yer alan "Olma, Oluşma, Meydana gelme, Ortaya çıkma" anlamı "düşüncenin, zihinde oluşan, doğan bir olgu" olmasıyla ilintilidir. "Dogma" kelimesinin güncel olarak kullanılan anlamında da "doğduğu gibi, olduğu gibi, değişmeden, değiştirmeden" ( kabul ) anlamı yer almaktadır ki dogmatik düşünce de zaten "olduğu gibi kabul" anlamına gelmektedir.

DUYGU : Türkçe “Duymak” fiilinden türeme bir isim olan bu kelime algılanan olgu ve olayların niteliklerinin, akıl yoluyla değerlendirilmesi, anlamlandırılması ve yorumlanması sonucunda oluşan ruhsal durum olarak tanımlanmaktadır.

HAFIZA : "Zihin" ve "Bellek" kelimeleriyle aynı tanıma sahiptir.

İÇGÜDÜ : Bir varlığı, akıl, düşünce ve bilinç mekanizmalarından bağımsız, zorunlu ve otomatik olarak belirli bir davranışa, eyleme yönlendiren nefsani ( dünyevi, maddi, bedeni ) tesir olarak tanımlanmaktadır.

İDRAK : Arapça “Derk” ( Yetişmek, Erişmek, Vasıl olmak, Ulaşmak, Bulmak, Buluşmak ) kelimesinden türeme olan ve “Bulmak” anlamını da içeren bu kelime, “Bilinç” ve "Şuur" kelimeleriyle de temsil edilmekte olup, yine algılama, farketme, bilme, tanıma, akıl yürütme, düşünme, kavrama, anlama yetisi olarak tanımlanmaktadır.

İNANÇ : Türkçe "İnan" ( Güvenmek, Kabul etmek ) fiilinden türeme bir isim olan bu kelime esasen dogmatik değil akli bir olguyu temsil etmektedir. Zira bir şeye inanç, inancın oluşumunu sağlayacak verilerin, bilgilerin, izlenimlerin, delillerin, işaretlerin aklen değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir düşünce frekansıdır. Bu kelimenin Arapça karşılığı olan "İman" kelimesinin semantik kökeninde de "Güven, Emniyet" anlamı bulunmaktadır.

KANAAT : Arapça "Kanaa" ( Kanmak, İnanmak, Razı olmak, Tatmin olmak, Yetinmek, Doymak, Memnun olmak ) fiilinden türeme olan bu kelime, bir olgu veya olaya ilişkin bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda oluşan düşünce, görüş, inanç olarak tanımlanmaktadır. 

MANTIK : Kökeni, Arapça “Nataka” ( Konuşmak, Söylemek ) ve “Nutuk” ( Söylev, Söylem, Konuşma ) kelimelerine dayanan bu kelime, doğru düşünme, akla uygunluk, makul olma anlamlarını temsil etmektedir. Grek kökenli İngilizce bir kelime olan “Logic” ( Mantık ) kelimesinin semantik evrimi de “Mantık” kelimesiyle benzerlik arzetmektedir. Zira kök olan Grekçe “Logos” kelimesi “Kelime, Kelam, Konuşma, Söylem” anlamlarına gelmektedir. )

NEFS : Arapça “Nefes” ( Nefes, Soluk, Soluma ) kelimesinden türeme olan ve “Nefes alan, Nefs alma, Soluk alan, Soluk alma” anlamına gelen bu kelime, Ruhun, madde bedene tesir iletmesi sonucunda ortaya çıkan idrakli, bilinçli varlık, kişi, öz, benlik olarak tanımlanmaktadır. "İçgüdü" kelimesiyle de anlam ortaklıkları bulunan bu kelime ayrıca dünyevi,  maddi, bedeni isteklerin, arzuların, hırsların merkezi olarak kabul edilmektedir.

RUH : Arapça bir kelime olan "Ruh", madde bedeni bilinçli bir varlığa ( Nefse ( Benlik ) ) dönüştüren tesirdir. Arapçada “Rüzgar” anlamına gelen “Rih” kelimesinin, “Ruh” kelimesiyle semantik ortaklığı da bulunmaktadır. Zira, rüzgar, maddeye tesir ederek onu hareket ettirme, yönlendirme gücüne sahip bir  olgudur ki bu da Ruhun, beden üzerindeki tesirinin teşbihi tasviridir.

SEZGİ : Türkçe kökenli bir kelime olan “Sezgi”, açık bir belirti olmadığı halde, olmuş veya olacak bir şeyi içgüdüsel olarak kestirme, farketme, duyumsama, bir şeye ilişkin herhangi bir bilgiye dayalı olarak akıl yürütmeden, çıkarım yapmadan o şey hakkında düşünce, kanaat oluşturma, içten kavrama, tanıma, bilme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Bu kelimenin tanımında “Akıl”dan bağımsızlık” kavramı yer alsa da yine akli bir süreç söz konusudur. Zira sezgi, akli anlamlandırma süreci gerektiren bir olgudur. ( * Kelimedeki “Sez” kökü, batı dillerinde “Kapmak, Yakalamak, Tutmak, Almak” anlamlarına gelen “Seize” ( ing. ), ve “Saisir” ( fra. ) kelimeleriyle ortak kökendendir. )

VİCDAN : Arapça “Vecede” ( Bulmak, Farketmek, Akla getirmek ) kelimesinden türeme olan bu kelime, “Akıl” kelimesinin tanımı ile de uyum arzedecek şekilde, düşünme, anlama, doğru-yanlış, iyi-kötü ayrımını yapabilme, düşünce, söylem ve eylemleri bu esasa göre değerlendirme, yorumlama, yargılama ve sonuç çıkarma yetisi olarak tanımlanmaktadır.

ZEKA : BU kelime Arapça kökenli olup, “Parlaklık, Keskinlik, Açıklık, Temizlik” anlamlarına gelmekte ve kısaca akletme hızı, akıl yürütme hızı olarak tanımlanmaktadır. Zeka, akletme hızının seviyesine bağlı olarak, düşük, orta, yüksek kelimeleriyle nitelenebilmektedir.

ZİHİN : Arapça bir kelime olan ve “Akıl, Anlama, Bilme, Hatırlama” anlamlarını içeren bu kelime algılama, düşünme, anlama, kavrama, öğrenme, öğrenilen bilgileri ve aralarındaki bağlantıları bilinçli olarak saklama, koruma ve hatırlama yetisi olarak tanımlanmaktadır. 

Kur'an'da bilişsel kavramlar olarak "Akl" ( Akıl), "Kalb" ( Kalp ), "Şuur" ( Bilinç ), "Fekehe" ( Anlamak ), "Fekkere" ( Fikretmek, Düşünmek ), "Zekkere" ( Hatırlamak ) kelimelerinin öne çıktığı, "Nefs"in ise aklı bloke eden , kötüye yönlendiren, "kötüyü iyi gösteren" hipnotik bir unsuru temsil ettiği görülmektedir. Zira, "Nefs"in kritik özelliği, aklı bloke etme ve dolayısıyla varlığı, iyi-kötü, doğru-yanlış değerlendirmesi, yorumlaması ve yargılaması yapmadan, sonuçlarını düşünmeden içgüdüsel olarak maddi ve dünyevi arzusunu tatmin amaçlı eyleme geçirebilme potansiyelidir. Zaten, insan adı verilen varlığın ruhsal tekamül sürecinin özünü de bu durumu yönetebilme becerisi oluşturmaktadır. 

Yukarıda belirtilen kelimelerin yer aldığı bazı öne çıkan ayetler şöyledir.

2/12 E la innehum humul mufsidune ve lakin la YEŞ'URUN

( İyi bilin ki kesinlikle onlar bozgunculardır ve lakin FARKETMEZLER.  )


2/44 E te'murunen nase bil birri ve tensevne ENFUSEKUM ve entum tetlunel kitab e fe la TA'KİLUN 

( Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredersiniz de NEFSLERİNİZİ / KENDİNİZİ unutur musunuz? O halde AKIL ETMEZ MİSİNİZ? )


22/46 ... tekune lehum KULUBUN YA'KİLUNE biha ...

( ... Onu AKIL ETMEYE KALPLERİ olsun. ... )


4/78 ... haulail kavmi la yekadune YEFKAHUNE hadisa

( ... bu kavim sözü ANLAMAYA yanaşmıyor." )


2/219 ... leallekum TETEFEKKERUN

( ... umulur ki DÜŞÜNÜRSÜNÜZ. )


2/221 ... leallehum YETEZEKKERUN

( ... Umulur ki onlar HATIRLARLAR. )


12/53 ... innen NEFSE LE EMMARATUN BİS SUİ ...

( ... Kesinlikle NEFS KÖTÜLÜĞÜ EMREDER. )


9/37 ... ZUYYİNE LEHUM SUU A'MALİHİM ...

( ... KÖTÜ İŞLERİ ONLARA SÜSLÜ GÖSTERİLDİ. ... )


16/106 ... MEN UKRİHE VE KALBUHU MUTMEİNUN BİL İMANİ ... 

( KALBİ İNANÇ İLE TATMİN OLDUĞU HALDE ZORLANANLAR ... )

Wednesday, April 23, 2025

Escape Velocity ( Kaçış Hızı / Kurtulma Hızı )

Dünya yüzeyindeki bir cismin, yerçekimi alanından kaçarak, uzaya geçebilmesi için gereken minimum hız 11.2 km/s'dir. Bu hız, "Escape Velocity" ( EV ) ( Kaçış Hızı / Kurtulma Hızı ) olarak isimlendirilmiştir. Her gezegenin, kendi yerçekimi ivmesi bazında farklı EV değeri mevcuttur. )

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Kurtulma_h%C4%B1z%C4%B1

https://www.britannica.com/science/escape-velocity

https://sites.google.com/a/uw.edu/introductory-astronomy-clearinghouse/activities/planets-star-systems/atmospheric-escape

Rahman suresinin aşağıdaki ayetinde "Yerden uzaya geçiş" kavramına, "Yerin ve göklerin çaplarından geçmek" ifadesiyle işaret edilmektedir. ( Ayetlerin çoklu anlamları olduğu daima hatırlanmalıdır. )

55/33 Ya (1) ma'şere (2) el (3) cinni (4) ve (5) el (6) insi (7) in (8) isteta'tum (9) en (10) TENFUZU (11) MİN (12) AKTARİ (13) EL (14) SEMAVATİ (15) VE (16) EL (17) ARDİ (18) fe (19) İNFİZU (20) la (21) TENFİZUNE (22) illa (23) bi (24) sultan (25)

( Ey cin ve insan toplulukları, eğer GÖKLERİN VE YERİN ÇAPLARINDAN GEÇMEYE istidatınız varsa, haydi GEÇİN. Kuvvet, olmadan GEÇEMEZSİNİZ. )

Ayetteki kritik kelime olan ve üç kere tekrarlanan "Nefeze" ( Geçmek ) fiilinin ayetteki sıra numaraları, Dünya Kaçış Hızı'nı ( EEV ) km/s cinsinden ifade eden 11.2 sayısı ile uyum arzetmektedir. 

- İlk fiil olan "Tenfuzu" ( Geçersiniz ) fiilinin sıra numarası 11, ikinci fiil olan  "İnfizu" ( Geçin ) fiilinin sıra numarası ise 20'dir. Bu iki sayı 11.2 sayısındaki rakamları içermektedir.

- Ayetteki üçüncü ve son fiil ise "Tenfuzu" ( Geçersiniz ) fiilinin olumsuz hali olup, sıra numarası 22'dir. Bu sayının nümerolojik değeri olan 4 ( 2+2 = 4 ) sayısı 11.2 sayısının da nümerolojik değeridir. ( 1+1+2 = 4 )

- Ayetin sure numarası ( 33 ) ile ayetteki kelime adedinin ( 25 ) toplamının nümerolojik değeri de 4 olmaktadır. ( 33+25 = 58 ... 5+8 = 13 ... 1+3 = 4 )

Zilzal ve Racifet

Bugün Marmara Denizi'nde gerçekleşen depremin Kuzey Anadolu fay hattındaki gerilimi azaltmış olabileceği ihtimalinin varlığı vakanın olumlu yönü olarak değerlendirilebilir.

Öte yandan, depremin büyüklüğü olan 6.2 sayısı, nümerolojik açıdan, deprem magnitüd kategorilerini ve Kur'an'da deprem ile ilgili dikkat çeken 8 sayısını tekrar hatırlatmıştır.

Depremlerin magnitüd kriterine göre kategorizasyonunda "8 ve üzeri" ifadesi en üst seviyeyi teşkil etmektedir. 


https://www.mtu.edu/geo/community/seismology/learn/earthquake-measure/magnitude/

"Zilzal / Zelzele ( Deprem, Zelzele ) ve "Racifet" ( Sarsıntı ) kelimelerini içeren ayetlerde 8 sayısı dikkat çekmektedir.

33/11 Hunalike (1) ebtuliye (2) el (3) mu'minune (4) ve (5) zulzilu (6) ZİLZALEN (7) şedida (8) 

( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli ZELZELE ile sarsıldılar. )

- Ayetin kodunu oluşturan rakamların toplamı 8 ( 3+3+1+1 = 8 ) olmaktadır.

- Ayette 8 kelime bulunmaktadır.

- Ayetteki "Zulzilu zilzalen şedida" ( زُلْزِلُوا زِلْزَالًا شَدِيدًا ) ( Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. ) cümlesinin enced değeri olan 476 sayısının nümerolojik değeri de 8 olmaktadır. ( 4+7+6 = 17 ... 1+7 = 8 )

Zilzal ( Deprem, Zelzele ) suresinin 8 ayetten oluşması ve ayetin ana mesajını içeren son iki ayetinin 8'er kelimeden oluşması da dikkat çekmektedir.

99/7 Fe (1) men (2) ya'mel (3) miskale (4) zerratin (5) hayran (6) yera (7) h (8) 

( Artık kim zerre ağırlığı ölçüsünde hayır yapmışsa onu görür. )

99/8 Ve (1) men (2) ya'mel (3) miskale (4) zerratin (5) şerran (6) yera (7) h (8) 

( Ve kim zerre ağırlığı ölçüsünde kötülük yapmışsa onu görür. )

"Sarsıntı" ve "Artçı sarsıntı" kavramlarından bahsedilen Naziat suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde toplam 8 kelime bulunmaktadır.

79/6 Yevme (1) tercufu (2) el (3) RACİFETU (4) 

( O gün SARSINTI sarsar. )

79/7 Tetbe'u (1) ha (2) el (3) RADİFETU (4) 

( Onu ARDINDAN GELEN takip eder. )

Tuesday, April 22, 2025

Radyasyon bulutu

Bir nükleer sızıntı, yangın veya patlama sonucunda atmosfere saçılan ve radyoaktif maddelerden oluşan gaz ve toz kütlesine “Radyasyon Bulutu” adı verilmektedir. Söz konusu “radyasyon bulutu”, rüzgar ve bulutlar aracılığıyla, oluştuğu merkezden çok daha uzaklara erişebilmektedir. 

https://tr.wikipedia.org/wiki/N%C3%BCkleer_serpinti#:~:text=N%C3%BCkleer%20serpinti%20veya%20radyoaktif%20bulut,olu%C5%9Fan%20gaz%20ve%20toz%20k%C3%B

Çernobil vakası sonrası yayılan radyasyon bulutunun seyir haritası

İnsan için ölüm sonucunu doğuracak radyasyon seviyesi ise 400 röntgen/rad (veya 4 Gy) veya üzeri olarak tespit edilmiştir. 

https://medlineplus.gov/ency/article/000026.htm#:~:text=Total%20body%20exposure%20of%20400,will%20die%20within%2030%20days.

https://www.nrc.gov/reading-rm/basic-ref/glossary/lethal-dose-ld.html

https://www.cdc.gov/radiation-emergencies/causes/radiation-thermometer.html

Bir çok ayet gibi sembolik ve çoklu anlamlar içeren Ahkaf suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde, yukarıdaki bilgiler ile uyumlu ifadeler yer almakta gibidir.

46/24 Fe (1) lemma (2) raev (3) HU (4) ARİDAN (5) mustakbile (6) evdiyeti (7) him (8) kalu (9) haza (10) aridun (11) mumtiru (12) na (13) bel (14) huve (15) ma (16) ista'celtum (17) bi (18) h (19) RİHUN (20) fi (21) HA (22) azabun (23) elim (24) 

( Böylece ONU, geleceği yönü, onların vadileri olan, genişleyip yayılan BULUT olarak gördüklerinde, "Bu genişleyip yayılan bize yağmur yağdırır." dediler. Bilakis o, o acele istediğinizdir. İçinde elim azap olan RÜZGARdır. )

46/25 TUDEMMİRU KULLE ŞEY'İN bi emri rabbi ha FE ASBEHU LA YURA İLLA MESAKİNU HUM kezalike neczil kavmel mucrimin 

( Rab’binin emriyle HER ŞEYİ MAHVEDER. BÖYLECE MESKENLERİ HARİCİNDEKİLER GÖRÜNMEZ OLDULAR. Suçlular kavmini işte böyle karşılıklandırırız. )

İlk ayette, yayılarak ilerleyen bir “Bulut”tan ve bir “Rüzgar”dan bahsedilmektedir. Bu ifadeler, radyoaktif partikülleri ve bunların coğrafi konumlar arasında hareket etmelerini ( taşınmalarını ) sağlayan unsurları tanımlamaktadır. Ayette, “Hu” ( O ) zamiriyle temsil edilen kavramın, “yağmur bulutu” sanılması, ancak gerçek niteliğinin çok farklı olması, “radyasyon bulutu” ile normal “bulut” arasındaki farka da işaret niteliğindedir.

İkinci ayette ise, söz konusu “Bulutun”, “Rüzgarın”, isabet ettiği ortamda bulunan konutlara zarar vermeyeceği, ancak o konutlardaki insanları ise mahvedeceği, yok edeceği ifade edilmektedir. Bu ifadeler, bir radyasyon bulutunun etkisiyle oluşabilecek sonuçların tasviri niteliğindedir.

Ayet ikilisinin ilk ayetinde yer alan ve “buluta benzetilen azap kaynağı”nı temsil eden “Hu” ( O, Onu ) zamirinin sıra numarası olan 4 sayısı ve ayetin sonunda "rüzgarı temsil eden" "Ha" ( O ) zamirinin sıra numarası, ölümcül radyasyon seviyesi alt sınırını röntgen cinsinden ifade eden 400 sayısı ile nümerolojik uyum arzetmektedir. ( 4, 22 ( 2+2 = 4 ) ve 400 ( 4+0+0 = 4 ) ) ( Söz konusu zamirler, ayette "azap" kavramını ilk ve son kez olarak temsil eden zamirlerdir. )

Aynı ayetin kodundaki rakamlar ile ayetteki kelime adedini ifaden sayıyı oluşturan rakamların toplamının nümerolojik değeri de 4 sayısını vermektedir. ( 4+6+2+4+2+4 = 22 ... 2+2 = 4 )

Ayet ikilisinin numaraları ise 24 ve 25 olup, bu sayıların toplamlarının nümerolojik değeri de 4 sayısını vermektedir. ( 24 + 25 = 49 ... 4+9 = 13 ... 1+3 = 4 )

Monday, April 21, 2025

Kronik bir hastalık ... "Mal" tutkusu

Arapça kökenli olan ve "eşya, nesne, ürün, para" vb. gibi maddi kavramları temsil etmek üzere kullanılan "Mal" kelimesi, insanın, ruhsal dinginliğe, manevi açılımlara ve gelişime erişim yolundaki en büyük engeli teşkil etmektedir. Zira dünya hayatının, insanı madde bağımlısı yapan akışına bakıldığında, çoğu insanın, bitmek tükenmek bilmeyen bir "mal edinme", "mal çoklama", "mal ile övünme" yarışı içinde bocaladığı görülmektedir. Bu durum, ruha vurulmuş bir pranga, bir kısır döngü niteliği arzetmektedir. 

Aşağıdaki ayetler, aracın amaç edinilmesinin de bir yansıması olan ihtiyaç dışı mal tutkusunun, iyileştirilmesi gereken bir obsesyon hastalığı olduğuna işaret etmektedir.

104/2 O MALI toplayan ve onu adet adet sayan,  

104/3 MALININ kendisini ebedi kılacağını sanar. 

111/2 MALI ve o kazandığı ona fayda vermedi. 


102/1 ÇOKLAMA / ÇOKLA ÖVÜNME sizi alıkoydu, oyaladı.

102/2 Siz kabirlere varıncaya kadar. 

Batı dillerinde yer alan "Mal" kök kelimesinin temsil ettiği aşağıdaki anlamlar ile Arapçadaki "Mal" kelimesi arasında batıni bir anlam ilişkisi olabileceği izlenimi oluşmaktadır. Zira, "Mal" kelimesiyle ilgili olan ayetler böyle bir dolaylı ilişkiyi destekler niteliktedir. 

MALus ( lat. ) = Kötü, Zararlı, Çirkin, Fena 

MAL ( fra. ) = Kötü; Hasta

MAL ( ing. ) = Kelimeye "kötülük, bozukluk, olumsuzluk" anlamı katan önek ( Örnek: "Malfunction" ( işlev bozukluğu ) )

MALignus, Malign ( lat. fra. ) = Kötücül, Kötü huylu ( Tıpta, tümörlerin kategorizasyonunda kullanılan bir sıfattır. )

Leyl suresinin aşağıdaki ayetinde "Mal" kavramının pislik, hastalık unsuru olduğu ve ancak onun ihtiyaç fazlası olan kısmının ihtiyacı olana verilmesi suretiyle temizliğe ve ruh sağlığına kavuşulabileceği dolaylı olarak ifade edilmektedir.

92/18 ELLEZİ YU'Tİ MALEHU YETEZEKKA

( O MALINI VEREN TEMİZLENİR. )

Sunday, April 20, 2025

Miskale zerreh ... Atom ağırlığı

Bir kimyasal elementin bütün özelliklerini taşıyan en küçük parçası olarak tanımlanan "Atom" kelimesinin kökeni, Grekçe bir kelime olan "Atomos" ( Bölünemez, Kesilemez ) kelimesine dayanmaktadır.

Atomos = A ( -sız, olumsuzluk öneki ) + Tomos ( Kesim, Kesme ) = Kesilemez, Bölünemez

Güncel durumda, atom altı parçacık analizleri füzyon ve fisyon reaksiyonları ile yapılabilmekte olsa da "Atom" ismi, M.Ö. 460 - 370 döneminde yaşamış olan Grek filozof Demokritos tarafından maddenin en küçük parçası tanımı kapsamında verilmiştir.

Yaratılışın cevheri niteliğinde olan ve periyodik tablonun 1. elementi olan Hidrojen ( H ) atomunun kütle ağırlığı 1.67×10^-24 g ( veya 10^-27 g )* olarak kabul edilmektedir. Bu sayının nümerolojik değeri 14 ( 1+6+7 = 14 ) olmaktadır. 

*Bu sayı, bir çok sabit sayı gibi virgülden sonra ikiden fazla hane içermektedir. Ancak pi sayısında olduğu gibi genel temsilde virgülden sonraki iki hane baz alınmaktadır. 

Hidrojen ( H ) atomu

Arapçada "Atom" kelimesinin karşılığı "Zerreh / Zerrre" kelimesi olup, bu kelimenin ebced değeri ve ayetlerdeki anlamsal ve sayısal konumlanması yukarıdaki bilgiler ile uyum arzetmektedir.

- "Zerreh" ( ذَرَّةٍۚ ) kelimesinin ebced değeri olan 905 sayısının nümerolojik değeri 14'tür.

Zel 700 + Ra 200 + He 5 = 905 ... 9+0+5 = 14

- "Zerreh" kelimesi, ayetlerde ilk kez Nisa suresinin 40. ayetinde, "atom ağırlığı" kavramına işaret edecek şekilde, "Miskale zerreh" ( Zerre ağırlığı, Zerre ağırlık ölçüsü, Zerre tartısı ) ifadesi içinde geçmektedir. 

4/40 İnne (1) allahe (2) la (3) yazlimu (4) MİSKALE (5) ZERREH (6) ve (7) in (8) teku (9) hasenetey (10) yudaif (11) ha (12) ve (13) yu'ti (14) min (15) ledun (16) hu (17) ecran (18) azima (19) 

( Kesinlikle Allah ZERRE AĞIRLIĞI ölçüsünde dahi zulmetmez. Eğer iyilik olursa onu kat kat artırır ve indinden büyük ödül verir. )

- Ayetin numarası olan 40 sayısındaki ve ayetteki kelime adedini ifade eden 19 sayısındaki rakamların toplamı 14 sayısını vermektedir. ( 4+0+1+9 = 14 )

- Ayetteki "Zerreh" kelimesinin sıra numarası olan 6 sayısı ile ayetin kodundaki ( 4/40 ) rakamların toplamı da 14 sayısını vermektedir. ( 6+4+4+0 = 14 )

Saturday, April 19, 2025

Gerçek keskindir, ayırıcıdır.



“Gerçek”, batılın ( yanlışın ) farkına varılmasını sağlayan ve batılı ortadan kaldıran bir frekans, bir tesirdir. Kitap ifadesiye gerçek, doğru ile yanlışı bir bıçak gibi birbirinden ayıran olgudur.

Türkçe kökenli olan “Gerçek” kelimesinin kök telaffuzu "Kertüçek" kelimesidir. Bu kelime “Kert” ( Kesmek ) fiilinden türeme olup, Türkçede “Kertmek” kelimesi “Kesmek” anlamında kullanılmaktadır.

Kertü ( Doğru*, Kesen * ) + çek ( gibi olan ) = Kertek = Kesik, Doğruluk = Gerçek

* Matematikteki "Doğru" kavramı da bir düzlemi "ikiye ayıran, kesen" çizgiyi tanımlamaktadır.

İnsanların çoğunun, kendilerini batıldan "koparacak" olan gerçeğe karşı isteksiz oldukları, yanlışlarından "kopamadıkları" Muminun suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir.

23/70 Em yekulune bihi cinneh bel CAEHUM BİL HAKKİ ve EKSERUHUM LİL HAKKİ KARİHUN

( "Onda cinlik var." mı diyorlar? Bilakis ONLARA GERÇEK İLE GELDİ. ONLARIN ÇOĞUNLUĞU GERÇEK İÇİN İSTEKSİZDİRLER. )

“Gerçek” kelimesinin Arapça karşılığı olan “Hakk” kelimesinin etimolojik derinliklerinde de “Kesmek, Ayırmak” anlamının bulunduğu, hem “Hak” kökünden türeme kelimelerin semantik niteliklerinden, hem de bu kelimeyi içeren ayetlerden anlaşılmaktadır.

HAKlamak ( tür. ) = Kesmek, Bozmak, Kırmak

HACK ( ing. ) = Kod kırmak, Bir yazılımın, bir programın akışını kesmek

HACHis ( fra. ) = Kıyma; İnce kesilmiş et

HACKfleisch ( alm. ) = Kıyma; İnce kesilmiş et

HACKE ( alm. ) = Çapa, Kazma; Toprağı kesip ayırmaya yarayan alet

HECE ( ara. ) = Kesilip ayrılmış, Kıyılmış; Bir kelimenin telaffuzu esnasında ağızdan tek seferde çıkan kısımlardan her biri

HATCHET ( ing. ) = Balta; Kesme aleti

HACHE ( fra. ) = Balta; Kesme aleti

HEXE ( alm. ) = Büyücü; Tesir ileterek insandaki idrak sistemi işleyiş akışını kesmek, bloke etmek

HEDGE ( ing. ) = Çit; İki alanı birbirinden ayıran hat

HECKE ( alm. ) = Çit; İki alanı birbirinden ayıran hat

İngilizcede “Gerçek” anlamına gelen ve kökeni Latince “Factum” kelimesine dayanan “Fact” kelimesinden türeme olan “Faction” kelimesi de “Ayrılık” anlamına gelmektedir.

Ayetlerde, “Hakk” kelimesinin “kesici, ayırıcı” anlamı şöyle tezahür etmektedir.

17/81 Ve KUL CAEL HAKKU VE ZEHEKAL BATİL innel batile kane zehuka

( Ve de ki: "GERÇEK GELDİ VE BATIL HELAK OLDU. Kesinlikle batıl yok olasıdır." )

21/18 Bel NAKZİFU BİL HAKKİ ALEL BATİLİ FE YEDMEĞUHU fe iza huve zahik ve lekumul veylu min ma tesifun

( Bilakis, GERÇEĞİ BATILIN ÜZERİNE ATARIZ DA ONUN BEYNİNİ PARÇALAR. O zaman o yok olur. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )

34/26 Kul yecmeu beynena rabbuna summe YEFTEHU BEYNENA BİL HAKK ve huvel fettahul alim

( De ki: "Rab’bimiz bizi bir araya toplar. SONRA ARAMIZI GERÇEK İLE AYIRIR. O açandır bilendir." )

İncil’de de gerçeği temsil eden Yaratıcı kelamının “kesici, ayırıcı” niteliğine sembolik ifadelerle vurgu yapılmaktadır.

58-Hebrews-4-12 Çünkü TANRI'NIN KELAMI canlıdır, etkilidir, İKİ AĞIZLI HER KILIÇTAN DAHA KESKİNDİR. Canla ruhu, eklemlerle iliği AYIRACAK kadar derine işler, yüreğin düşüncelerini ve niyetlerini seçebilir.

Aşağıdaki ayetlerde ise, gerçeğin ayırıcı tesirinin akrabalık, yakınlık, dostluk gibi dünyevi ve sübjektif unsurlardan münezzeh olduğu bildirilmektedir. Bir başka deyişle, bir insanın, yanlış düşünce ve eylemlerde olmasına rağmen yakını olan ve doğru yolda olan diğer bir insan tarafından kayırılması, hatalarının görmezden gelinmesi olgusunun ortadan kalktığına yine sembolik ifadelerle değinilmektedir.

40-Matthew-10-34 Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın. Ben barış getirmeye değil, KILIÇ GETİRMEYE GELDİM.

40-Matthew-10-35 Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın ARASINA AYRILIK SOKMAYA geldim.

Lokman suresinin aşağıdaki ayetinde de ilahi kelamın “Hakk” ( Gerçek ) niteliğine ve bu gerçeğin, insanlar arasındaki en yakın bağları dahi gözetmediğine dikkat çekilmektedir.

31/33 Ya eyyuhen nasutteku rabbekum vahşev YEVMEN LA YECZİ VALİDUN AN VELEDİHİ VE LA MEVLUDUN HUVE CAZİN AN VALİDİHİ ŞEY'A İNNE VA'DELLAHİ HAKKUN ....

( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. NE BABANIN ÇOCUĞUNA, NE DE ÇOCUĞUN BABASINA BİR ŞEY KARŞILIK VEREMEDİĞİ GÜNDEN KORKUN. KESİNLİKLE ALLAH’IN VAADİ GERÇEKTİR. ...

Semantik kökenlerinde “Kesmek, Ayırmak” anlamlarını barındıran aşağıdaki kelimelerin temsil ettiği anlamlar da “Gerçek” ve “Doğru” anlamları ile ilinti arzetmektedir.

SCIence ( Bilim ) ( ing., fra. ) : Latince "Scire, Secere” ( Kesmek, Ayırmak ) kökünden türeme bir kelimedir.

FREQuency, FREQuence ( Sıklık, Titreşim Sıklığı, Frekans ) ( ing., fra. ) : Farklanma, Kesik kesik ve ayrık olma hali ( Bu kelime Arapça "Fark" kelimesiyle ortak kökendendir. )

FRACTion ( Kesim, Bölüm, Ayrışım ) ( ing., fra. ) : Kesir; Bir bütünün kesilip parçalara ayrılması ( Bu kelime Arapça "Fark" kelimesiyle ortak kökendendir. )

FARK ( Ayrım, Ayrıklık ) ( ara. ) : İki olguyu, muhtelif kriterlere göre birbirinden ayıran unsur

FURKAN ( Ayıran, Kesen, Fark yaratan ) ( ara. ) : Hak ile batılı birbirinden ayıran; İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı farkedip ayıran ( Hem ilim kaynağı Kur’an’ın isimlerinden biri, hem de Kur’an’daki bir ayetin ismidir. )

FİRKAT ( Ayrılık ) ( ara. ) : Ayrılık acısı, üzüntüsü, Ayrılış, Ayrılma

“Nisa+n” bereketi

Arapça “Nisa” ( نِسَآ ) kelimesi “Kadın cinsi, Kadınlar” anlamını temsil eden ve esasen “İns” ( إِنسِ ) ( İnsan ) kelimesinin dişil çoğulu olan bir kelimedir.

Latince bir kelime olan “İnitium” ( Başlangıç, İnisyum ) kelimesi, Türkçede de yer alan ve belirli bir konuda yeni bir sürecin başlamasını ifade eden “İnisiasyon” ( Başlama, Başlangıç ) kelimesinin de kökenidir. Bu kelime “İn” ( İç, İçeri ) ve “Ire / Itium” ( Gitmek / Gitme, Gidiş ) kelimelerinin birleşiminden oluşmakta ve esasen bir “Başlangıç” niteliğinde olan “İçeri girme, Dahil olma, Yakınlaşma” anlamlarını içermektedir.

Fonetik olarak “İnitium” kelimesiyle benzerlik arzeden “İns” kelimesinin, bu kelimeyle semantik ilintisi de mevcuttur. Zira “İns” kelimesi “Yakınlık, Alışkanlık, Bağ, Ülfet, Bağ, Sosyallik, Görünürlük” anlamlarını içermektedir ki bu anlamlar da “Başlangıç” anlamıyla dolaylı olarak ilintilidir.

Dolayısıyla “İns” kökünden ve “an” ( ile ilgili, gibi olan ) ekinden oluşan “İnsan” kelimesi, “Başlayan, Ortaya çıkan, İçeri alınan, Dahil olan” anlamlarını içeren bir kelimedir.

Baharın müjdecisi olan ayı temsil eden ve Farsça kökenli bir kelime olan "Nisan" kelimesi de “İnitium” ve “İns” kelimeleriyle fonetik ve semantik bağa sahiptir. Zira “Nisan” kelimesi “İlk Meyve, İlk Ürün, Yeni Ürün, Taze Mahsul” anlamlarını içermekte ve esasen “Yeniliği, Başlangıcı, Yeni döngü başlangıcı”nı simgelemektedir.

“Nisa” ( نِسَآ ) ve “İns” ( إِنسِ ) kelimelerinin ikisinin de ebced değerlerinin 111 olması da, bu sayının, “başlangıç”, “yeni döngü başlangıcı” ve “halden hale geçiş” kavramlarının nümerik sembollerinden biri olması açısından dikkat çekmektedir. ( Nisa ( Nun 50 + Sin 60 + Elif 1 = 111 ) ve İns ( Elif 1 + Nun 50 + Sin 60 = 111 )

Yukarıdaki bilgiler ve “yaratılışın” da, bir “başlangıç” olduğu gerçeği kapsamında, insanın “yaratılış” kodlarını içeren kromozom çifti adedini temsil eden 23 sayısı, “Nisa” ( Kadınlar ) suresinin 23 numaralı ayetinde bazı semantik ve nümerik mesajlar vermekte gibidir.

4/23 Hurrimet (1) aley (2) kum (3) ummehatu (4) kum (5) ve (6) benatu (7) kum (8) ve (9) ehavatu (10) kum (11) ve (12) ammatu (13) kum (14) ve (15) halatu (16) kum (17) ve (18) benatu (19) el (20) ehi (21) ve (22) BENATU (23) el (24) uhti (25) ve (26) ummehatu (27) kum (28) ellati (29) erda'ne (30) kum (31) ve (32) ehavatu (33) kum (34) min (35) el (36) radaati (37) ve (38) ummehatu (39) nisai (40) kum (41) ve (42) rabaibu (43) kum (44) ellati (45) fi (46) hucuri (47) kum (48) min (49) nisai (50) kum (51) ellati (52) dehaltum (53) bi (54) hinne (55) fe (56) in (57) lem (58) tekunu (59) dehaltum (60) bi (61) hinne (62) fe (63) la (64) cunaha (65) aley (66) kum (67) ve (68) halailu (69) ebnai (70) kum (71) ellezine (72) min (73) aslabi (74) kum (75) ve (76) en (77) tecmeu (78) beyne (79) el (80) uhte (81) eyni (82) illa (83) ma (84) kad (85) selef (86) inne (87) allahe (88) kane (89) ğafuran (90) rahima (91)

( Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin KIZLARI, o sizi emziren anneleriniz, gayrımeşru kız kardeşleriniz ve kadınlarınızın anneleri ve o içine girdiğiniz kadınlarınızdan olan odalarınızdaki üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlara girmiş olmadınızsa üzerinize günah yoktur. Soyunuzdan olan oğullarınızın nikahlı kadınları ve o önceden oluverenin haricinde toplayıp iki kız kardeşi nikahlamanız. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

- Bu ayet, Kur’an’da “Nisa” ( Kadınlar ) kavramına işaret edilen dişil kelimelerin ( hala, teyze, kız, kız kardeş, anne, kadın, üvey kız ) en çok bulunduğu ayettir. Bilindiği üzere, bir insandaki 23. kromozom çiftinde iki adet X kromozomu bulunması o insana “kadın” olma niteliğini kazandırmaktadır. Bu bağlamda, sure isminin “Nisa” olması ve ilgili ayetin numarasının 23 olması dikkat çekmektedir. ( Bu bilginin, araştırmacılar açısından zaten malum bir bilgi olduğunu hatırlatmakta fayda bulunmaktadır. )

- Ayette yer alan “Benat” kelimesi “Kız” anlamına geldiği gibi, “Bebek” anlamına da gelmektedir ki bu kelimenin “Başlangıç, Yeni olan” kavramı ile batıni ilintisi mevcuttur. Zira “bebek” kelimesi, “çocuk, yeni başlayan insan” anlamlarını temsil etmektedir. ( Aşağıda linki yer alan bölüm incelenebilir. ) Bu bağlamda, ayetteki son “Benat” kelimesinin sıra numarasının 23 olması da “yaratılış ve kromozomal yapı” ile bağlantılı gibidir.

- Üzerinde durulması ilginç olabilecek bir husus da “Çocuk Bayramı” olarak da kabul edilmiş olan “23 Nisan” tarihidir. Zira du durum, kromozom çifti adedi olan “23” sayısı, “Nisan” kelimesinin “Nisa” kelimesiyle olan fonetik ve semantik uyumu ve “Nisan” ayının ve “Nisa” suresinin sıra numaralarının 4 olması açılarından bölüm konusuyla uyum arzetmektedir.

- Keza, 23 sayısının, yeni bir “başlangıç”, bir “genesis ( doğum )” niteliğinde olan “Cumhuriyet’in kuruluşunun” yılını temsil eden 1923 sayısında da yer alması ayrıca dikkat çekmektedir.


Ayrıca bkz.

Zurriyet, Nesl ve Sulb

"Genetik" kelimesinin kökeni olan Grekçe "Genesis" kelimesi, "Genos" ( Soy, Cins, Doğum ) ve "oesis" ( olma durumu anlamı veren ek ) kelimelerinden oluşmakta ve "Yaratılış, Nesil ( Soy ), Köken, Doğum" anlamlarına gelmektedir.

Bilindiği üzere, insanın genetik kodlarını içeren yapılara kromozom adı verilmektedir. İnsan, 23 kromozom çiftinden oluşan diploid ( ikili ) kromozom yapısına haizdir. ( 2x23 = 46 kromozom )

Arapçada "Soy" anlamını temsil eden kelimeler "Zurriyet", "Nesl" ve "Sulb" kelimeleridir. Kur'an'da da yer alan bu üç kelimenin ebced değerlerinin nümerolojik değerleri 5 sayısını vermektedir ki bu sayı, insandaki kromozom çifti adedini temsil eden 23 sayısının da nümerolojik değeridir.

"Zurriyet" ( ذُر ِيت )

Zel 700 + Ra 200 + Ya 10 + Te 400 = 1310 ... "5"

"Sulb" ( صُّلْبِ )

Sad 90 + Lam 30 + Be 2 = 122 ... "5"

"Nesl" ( نَسْلَ )

Nun 50 + Sad 60 + Lam 30 = 140 ... "5"

Yukarıdaki üç kelimeden, ayetlerde ilk zikredilen olan "Zurriyet" kelimesinin, geçtiği ilk ayetteki konumlanması 23 sayısıyla ilintili görünmektedir.

2/124 Ve (1) iz (2) ibtela (3) ibrahime (4) rabbu (5) hu (6) bi (7) kelimatin (8) fe (9) etemme (10) hunn (11) kale (12) in (13) ni (14) cailu (15) ke (16) li (17) el (18) nasi (19) imama (20) kale (21) ve (22) MİN (23) ZURRİYET (24) İ (25) kale (26) la (27) yenalu (28) ahd (29) i (30) el (31) zalimin (32)

( Ve zamanında Rab’bi İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve SOYUMDAN da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi.  )

Ayetteki kritik ifade olan "Min zurriyeti" ( Soyumdan ) ifadesi ayetin 23. kelimesinden itibaren başlamaktadır.

Ayrıca, konuya sadece rakam ve nümeroloji bazında bakıldığında 5 sayısının, "Zurriyet" kelimesiyle dikkat çekici bir bağı olduğu da görülmektedir.

- "Zurriyyet" kelimesi ayetlerde 32 ( 3+2 = 5 ) kere tekrarlanmaktadır ki bu sayı 23 sayısındaki rakamlardan oluşmaktadır.

- Yukarıda da belirtidiği üzere bu kelimenin ebced değeri olan 1310 sayısının nümerolojik değeri de 5 olmaktadır. ( Ebced değerindeki iki adet 1 ve bir adet 3 rakamı, yine 23 sayısındaki rakamlara işaret niteliğindedir. )

- Yukarıda da yer aldığı üzere, "Zurriyet" kelimesinin geçtiği ilk ayette 32 kelime bulunmaktadır. ( 3+2 = 5 ve yine 2 ve 3 rakamları .... )

- Ayetin kodunu oluşturan rakamlar ile ayetteki kelime adedini ifade eden rakamların toplamının nümerolojik değeri de 5 olmaktadır. ( 2+1+2+4+3+2 = 14 ... 1+4 = 5 )

- "Zurriyet" kelimesinin, ayetlerdeki kelime sıra numaralarının toplamının ( 491 ) nümerolojik değeri de 5 olmaktadır. ( 4+9+1 = 14 ... 1+4 = 5 ) ( İlgili tablo zurriyet frekans linkinde yer almaktadır. )

Diğer kelimeler olan "Nesl" ve "Sulb" kelimelerinin, "insanın yaratılışı" konusu ile ilgili olarak yer aldıkları ayetlerin sure numaralarının nümerolojik değerleri de 5 sayısını vermektedir. 

32/8 Summe ceal NESLEhu min sulaletin min main mehin

( Sonra onun NESLİNİ / SOYUNU adi suyun sülalesinden oluşturdu. )

Sure numarasının ( 32 ) nümerolojik değeri 5 olmaktadır. ( 3+2 = 5 ) 

86/5 Fel yenzuril insanu min ma hulik

( O halde insan neden yaratıldığına baksın. )

86/6 Hulika min main dafik

( Atılarak dökülen sudan yaratıldı. )

86/7 Yahrucu min beynel SULBİ* vetteraib

( OMURGA KEMİĞİ ve kaburgaların arasından çıkar. )

Sure numarasının ( 86 ) nümerolojik değeri 5 olmaktadır. ( 8+6 = 14 ... 1+4 = 5 ) 

* "Sulb" kelimesi "Soy, Nesil" anlamını da temsil etmektedir. Ayrıca yukarıdaki ayette işaret edilen "Sperm" ( Meni ) kelimesiyle "Sulb" ( Omurga Kemiği ) kelimesi arasındaki ilinti aşağıda linki yer alan bölümde evvelce incelenmiştir. 

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/03/kemik-iliginden-sperm-uretilmesi.html

Friday, April 18, 2025

Savt ve Oktav

Akustikte, iki Do sesi arasında yer alan 8 seslik aralığı ifade eden "Oktav" kelimesi Grek kökenli bir kelime olup "Sekizli / Sekizinci" anlamına gelmektedir.

Oktava = Okto ( Sekiz ) + ava ( -li, ile ilgili, -inci )

Do Re Mi Fa Sol La Si Do = 1 oktav aralığı ( 8 ses )

Bir kişinin şarkı söyleyebildiği maksimum oktav aralığı adedi 4'tür. Bu adedin dışında kalan oktavlar ya çok bas ya da çok tizdir. Bu nedenle, çok aşağı oktav bas sesler bir hırıltı, çok yüksek tiz sesler ise bir çığlık veya ıslık gibi tezahür eder.

Kur'an'da "Ses" anlamını temsil eden kelime "Savt" kelimesidir. Bu kelimenin ayetlerdeki konumlanması, yukarıdaki bilgiler kapsamında yer alan 8 ve 4 sayıları ile uyum arzetmektedir.

- "Savt" kelimesi ayetlerde 4 kere tekil  ( Savt ) ve 4 kere de çoğul ( Asvat ) olmak üzere 8 kere yer almaktadır.

- "Savt" kelimesinin ilk kez geçtiği ayet  İsra suresinin aşağıdaki ayetidir.

17/64 Ve (1) istefziz (2) men (3) İSTATE'TE (4) min (5) hum (6) bi (7) SAVTİ (8) ke (9) ve (10) eclib (11) aley (12) him (13) bi (14) hayli (15) ke (16) ve (17) racili (18) ke (19) ve (20) şarik (21) hum (22) fi (23) el (24) emvali (25) ve (26) el (27) evladi (28) ve (29) id (30) hum (31) ve (32) ma (33) yeidu (34) humu (35) el (36) şeytanu (37) illa (38) ğurura (39) 

( وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَاَجْلِبْ عَلَيْهِمْ بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِ وَعِدْهُمْۜ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ اِلَّا غُرُوراً )

( Ve onlardan kime İSTİDATIN OLURSA / GÜCÜN YETERSE SESİN ile yerinden oynat, kımıldat. Atlarınla ve yayalarınla üzerlerine yönel. Onlara malda ve çocuklarda ortak ol. Onlara vaad et. Ve şeytan onlara aldatmanın haricinde vaad etmez. )

- İsra suresinin numarası olan 17 sayısının nümerolojik değeri 8'dir. ( 1+7 = 8 )

- Ayetteki "Savt" kelimesinin sıra numarası da 8'dir.

- Ayetin ebced değeri olan 6353 sayısının nümerolojik değeri de 8'dir. ( 6+3+5+3 = 17 ... 1+7 = 8 )

- Ayetteki "İsteta'te" ( İtidatın olursa / Gücün yeterse ) kelimesinin sıra numarası ise 4'tür. Bu noktada, konu bağlamında semantik ve nümerik bir uyum ortaya çıkmaktadır. Zira, bazı istisnai fenomenler hariç olmak üzere, insanın "istidatı olduğu / gücünün yettiği" ses aralığı "4 oktav"'dır. 

- Kök kelime olan "Savt" kelimesinin ayetlerdeki sıra numaralarının toplamı "44" ( 8+9+16+11 = 44 ) olup bu sayının nümerolojik değeri de 8 ( 4+4 = 8 ) olmaktadır.

"Savt" ( Ses ) ve "Asvat" ( Sesler ) kelimelerinin geçtiği ayetler ve kelime sıra numaraları şöyledir.

17/64 Ve (1) istefziz (2) men (3) isteta'te (4) min (5) hum (6) bi (7) SAVTİ (8) ke ....

20/108 Yevmeizin yettebiuned daiye la ivece leh ve haşeatil ASVATU 

31/19 Ve (1) aksid (2) fi (3) meşyi (4) ke (5) ve (6) ağdud (7) min (8) SAVTİ (9) k (10) inne (11) enkera (12) el (13) asvati (14) le (15) SAVTU (16) el (17) hamir (18) 

49/2 Ya (1) eyyu (2) ha (3) ellezine (4) amenu (5) la (6) terfeu (7) asvate (8) kum (9) fevka (10) SAVTİ (11) el (12) nebiyyi (13)  ....

49/3 İnnellezine yeğuddune ASVATehum ....

Thursday, April 17, 2025

IVF ve 3 gün

Bilindiği üzere, IVF ( In Vitro Fertilization / Tüp İçinde Dölleme / Tüp Bebek ) tekniği, kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin çocuk sahibi olabilmelerini sağlayan tıbbi bir süreçtir. Bu teknikte, yumurta ve sperm hücrelerinin birleşmesi yani döllenme safhası, rahim harici bir ünitede ( Vitro, Tüp, Cam ) gerçekleştirilmektedir. Döllenme gerçekleştikten sonra ortaya çıkan organizmaya Zigot adı verilmektedir. 

Zigot, mitoz bölünmeye ( hücre sayısı artmaya ) başladığı andan itibaren Embriyo adını almakta ve kan dolaşımı başlayana kadar da bu adla anılmaktadır.

Embriyodaki mitoz bölünmeler sonucunda oluşan hücrelerin sayısının 6-8 aralığına eriştiği "3. gün", Embriyonun rahime aktarılması için ideal zamanlama olarak belirlenmiştir. Zira 3. gündeki hücre sayısı, hamileliğin gerçekleşebilmesi için minimum güvenli sayıyı temsil etmektedir.

3. günde yeterli hücre adedine ulaşmış bir embriyo

https://www.advancedfertility.com/fertility-gallery/embryo-quality

Kadınlarda 40 yaş, "IVF 3. gün" başarı oranı için belirleyici bir kıyaslama kriteri teşkil etmektedir. Zira 40 yaş sonrasında başarı oranı aşağı yönde değişmektedir.

https://bloomclinicsobo.com/blog/success-rate-of-day-3-embryo-transfer-over-40-years/

Al'i İmran suresinin aşağıdaki ayet ikilisindeki semantik ve nümerik kodlama vasıtasıyla, "Kısırken hamile kalma", "IVF 3. gün" ve "40 yaş" hususlarına işaret edilmekte gibidir. 

3/40 Kale rabbi ENNA YEKUNU Lİ ĞULAMUN ve kad beleğaniyel kiberu VE EMRAATİ AKİR kale kezalikellahu yef'alu ma yeşa

( Rab’bim, "Bana yaşlılık ermişken ve KADINIM DA KISIRKEN BENİM NASIL ÇOCUĞUM OLUR?" dedi. "Allah işte böyle dilediğini yapar." dedi. )

3/41 Kale rabbic'al li ayeh kale ayetuke en la tukellimen nase SELASETE EYYAMİN illa ramza vezkur rabbeke kesiran ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar

( "Rab’bim bana ayet oluştur." dedi. "Senin ayetin, işaret haricinde, insanlara ÜÇ GÜN kelam edememendir. Rab’bini çokça hatırla, akşamları ve sabahları O’nu övgü sözleri ile öv." dedi. )

- Sure numarası 3 olup, konuyu içeren ayet ikilisinin ilk ayetinin numarası 40'tır.

- Kendisi yaşlı, eşi de kısırken nasıl çocuk sahibi olacağını soran ve bir ayet ( işaret ) niyaz eden Zekeriya'ya verilen cevapta "Üç Günlük" bir bekleme süresinden bahsedilmesi, "IVF 3. gün" fenomeniyle uyum arzetmektedir.

Kokuyla kodlama

Bilimsel araştırmalar insanların 10 temel koku kategorisini algılayabildiğini ortaya koymaktadır. Bunlar şöyle sıralanmaktadır.

1- Hoş kokulu
2- Odunsu / Reçineli
3- Naneli / Biberli
4- Tatlı
5- Kimyasal
6- Patlamış Mısır
7- Limon
8- Meyveli ( Turunçgil olmayan)
9- Keskin
10- Çürük

https://urbanwickcandlebar.com/blogs/blog-posts/keeping-it-real

https://www.latimes.com/science/sciencenow/la-sci-sn-humans-can-smell-10-basic-odors-20130919-story.html

https://www.google.com/amp/s/www.bbc.com/news/health-24123676.amp

Arapça "Rih" ( ر۪يحُ ) kelimesi "Rüzgar, Yel; Koku; Kuvvet, Rahmet" anlamlarını içeren bir kelime olup, Kur'an'da "Koku" anlamını temsil edecek şekilde de yer almaktadır. ( "Rih" kelmesinin, "Ruh" ( رُّوحِۜ ) kelimesiyle de fonetik ve semantik ilintisi bulunmaktadır. ) 

"Rih" kelimesinin geçtiği ayetlerde, 10 sayısının bir şekilde, nümerolojik olarak kodlandığı izlenimi oluşmaktadır.

"Rih" kelimesinin ilk kez geçtiği ve çoklu anlamları temsil ettiği ayetin numarası olan 46 sayısının nümerolojik değeri 10 olmaktadır.

8/46 Ve eti'ullahe ve rasulehu ve la tenazeu fe tefşelu ve tezhebe RİHUkum vasbiru innellahe meal sabirin 

( Ve Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin ve tartışmayın. Yoksa korkarsınız ve RÜZGARINIZ / KUDRETİNİZ / KOKUNUZ gider. Sabredin. Kesinlikle Allah sabredenlerle beraberdir.  )

"Rih" kelimesinin ikinci kez geçtiği ve doğrudan "Koku" anlamını temsil ettiği ayetteki kelime adedini ifade eden 19 sayısının nümerolojik değeri de 10 olmaktadır.

12/94 Ve (1) lemma (2) fesaleti (3) el (4) iyru (5) kale (6) ebu (7) hum (8) in (9) ni (10) le (11) ecidu (12) RİHA (13) yusufe (14) lev (15) la (16) en (17) tufennidu (18) ni (19) 

( Ve kervan ayrıldığında, babaları "Eğer beni bunak addetmezseniz, kesinlikle ben Yusuf'un KOKUSUNU buluyorum." dedi. )

Bu ayet, "kokunun", kodlama esasına dayalı yaratılış sistemindeki önemli ve ayrıştırıcı bir kod olduğuna da işaret etmesi açısından önem arzetmektedir.

"Rih" kelimesinin üçüncü kez geçtiği ve doğrudan "Koku" anlamını temsil ettiği ayetin sure numarası olan 55 sayısının nümerolojik değeri de 10 olmaktadır.

55/12 Vel habbu zul asfi vel RAYHAN

( Yapraklı ve hoş KOKULU tohum taneleri. )

"Rih" kelimesinin dördüncü ve son kez geçtiği ve doğrudan "Koku" anlamını temsil ettiği ayetin kodundaki rakamların toplamının nümerolojik değeri de 10 olmaktadır. ( 5+6+8+9 = 28 ... 2+8 = 10 )

56/89 Fe ravhun ve REYHANUN ve cennetu na'imin

( Artık rahatlık, hoş KOKULULAR ve bolluk bahçesi. )

"Lamelif" nimeti

Fussilet suresinin 10. ayetinde, ruhların, insan deneyimine tabi tutuldukları kaba madde planı dünyadaki yaşamları için gerekli olan "Akvat"ın ( Nimetler, Gıdalar, Rızıklar ) 4 günde düzenlendiği bildirilmektedir. 

41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve kaddera fiha AKVATEHA Fİ ERBEATİ EYYAM sevaen lis sailin

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, GIDALARI / RIZIKLARI / NİMETLERİ, araştıranlar için DÖRT GÜNDE eşit olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )

Ayette yer alan "Akvat" kelimesi "Kut" ( Nimet, Gıda, Rızık ) kelimesinin çoğulu olup, sadece maddi değil, insana yaşam enerjisi temin edecek, onu iyi halde tutacak maddi nanevi her türlü nimeti temsil etmektedir. Zira bir temenni cümlesi olan "Kutlu olsun." cümlesinde de "Kut" kelimesi "Bolluk, Bereket, İyilik, Uğur, Kısmet" anlamlarını temsil etmektedir. Keza "Kutlamak" fiili de "Tebrik* etmek, Bereket dilemek, Bolluk dilemek, İyilik dilemek" anlamına gelmektedir.

* "Tebrik" kelimesi "Bereket" kelimesiyle ortak kökendendir.

"Nimet, Bahş, Lütuf, İhsan" anlamlarını içeren ve Rahman suresinin özünü oluşturan bir önemli kelime de "Ala'" ( اٰلَٓاءِ ) kelimesidir. Bu kelime, ilgili surede bir zikir cümlesi ( mantra ) niteliği arzeden, bulunduğu ayetin tamamını oluşturan ve surede 31 kere tekrarlanan şu cümlede 

"Fe bi eyyi ALAİ rabbikuma tukezziban" 

( O halde Rab'binizin hangi NİMETLERİNİ yalanlarsınız. ) 

yer almaktadır.

"Ala'" kelimesinin Rahman suresindeki tekrar adedi olan 31 sayısının nümerolojik değeri 4 ( 3+1 = 4 ) olup, bu sayı "nimetlerin 4 günde düzenlenmesi" ifadesiyle uyum arzetmektedir.

Ayrıca, "Ala'" kelimesini içeren yukarıdaki zikir ayeti serisi, surenin 13. ( 1+3 = 4 ) ayetinden itibaren başlamaktadır.

55/13 Fe bi eyyi ALAİ rabbikuma tukezziban

( فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ )

( O halde Rab’binizin hangi NİMETLERİNİ yalanlarsınız? )

Bu ayetin ebced değeri 1561 olup, bu sayının nümerolojik değeri de 13 ( 1+5+6+1 = 13 ... 1+3 = 4 ) üzerinden 4 olmaktadır.

ن 50 + ا 1 + ب 2 + ذ 700 + ك 20 + ت 400 + ا 1 + م 40 + ك 20 + ب 2 + ر 200 + ا 1 + ل 30 + ا 1 + ي 10 + ا 1 + ب 2 + ف 80 = 1561 .... "+5

"Ala'" ( اٰلَٓاءِ ) kelimesi, "Lamelif" ( لَٓا ) olarak anılan Lam ve Elif harflerinin birlikteliğini de içermektedir ki bu iki harfin ebced değerleri toplamı da 31 sayısını vermektedir. ( Lam 30 + Elif 1 = 31 ... 3+1 = 4 )

Lamelif

"Ala'" kelimesi, Rahman suresindeki 31 kere tekrarının yanısıra 1 kere de Necm suresinin 55. ayetinde yer almaktadır. ( Ayet numarası olan 55 sayısının aynı zamanda Rahman suresinin numarası olması da dikkat çekmektedir. )

53/55 Fe bi eyyi ALAİ rabbike tetemara

( O halde Rab’binin hangi NİMETLERİNDEN şüphe duyuyorsun. )

Böylelikle "Ala'" kelimesi Kur'an'da toplam 32 kere tekrarlanmış olmaktadır. Elif ( 1 ) ve Lam ( 30 ) harflerinden oluşan "Ala'" ( اٰلَٓاءِ ) kelimesinin ebced değerinin 32 olması da, bu kelimenin Kur'an'daki tekrar adediyle uyum arzetmektedir.

Elif 1 + Lam 30 + Elif 1 = 32

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2025/03/rahmann-en-buyuk-nimeti-1.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/05/rabbin-nimetleri-7-13-31-ve-1.html?m=1

Wednesday, April 16, 2025

"Öğreti" meselesi

Bu bölüm, 15.04.2025 tarihinde iletilen "Lirvian" konulu soruya istinaden yazılmıştır.

İyi, samimi, temiz ve diğerkâm nitelikli duygu ve düşüncelerle yapılan "birlik oluşturma", "birlikte gerçeği keşfetme", "birlikte yükselme" girişimleri ve bu kapsamdaki bilgi paylaşımları daima hayırlara vesile olacaktır. 

Öte yandan, bilinç yükselmesi, arınma, aydınlanma, inisiasyon, spiritüel uyanış, özün keşfi vb. gibi kavramlara dayandırılarak, muhtelif isimler altında ortaya çıkarılan  "Öğreti" ( Ekol, Doktrin ) oluşumlarında ise dikkat edilmesi gereken bazı temel noktalar bulunmaktadır. Bunların başında, ilgili oluşumun "Yaratıcı ve insan kavramlarına yaklaşımı" ve insanları yönlendirmeyi amaçladığı “düşüncelerin ve eylemlerin niteliği" gelmektedir. Zira, entelektüel ve spiritüel terimlerle bezenmek suretiyle asıl amacı maskelenmeye çalışılarak ortaya çıkarılmış bazı akımların, tarikatların ve cemiyet yapılanmalarının gizli gündeminin, "birlik yerine dolaylı olarak bireyselliği hakim kılma”, "insanın tanrı olduğu düşüncesini telkin etme" ve bu yolla "şirki yayma" planı olduğu malumdur. Bu strateji genellikle, çok büyük oranını doğru bilgilerin ve ifadelerin oluşturduğu bütünün içine, küçük oranda kritik yanlışların serpiştirilmesi yoluyla yürütülmektedir ki sonucu o “küçük” olanlar belirlemektedir. Doğru ve yanlışın tanımı ise öncelikle, akletme vasıtası olan kalplerde ( vicdanlarda ) yazılı olmak üzere, kitaplarda kayıtlıdır.

Soruya konu olan “Lirvian” kelimesi, eski İrlandacada “Deniz” anlamına gelen “Lir” ve/veya Grekçede “Ses, Harmoni” anlamına gelen “Lyr” kelimesi ile “Vian” ( İle ilgili anlamı veren ek ) kelimelerinin birleşiminden oluşmakta ve “Göksel frekanslarla uyum halinde olan, İlahi vibrasyonlarla uyumlu olan, Ruh denizindeki ses akımı” vb. gibi anlamları temsil etmektedir. “Lyr” ayrıca, Yunan mitolojisindeki inisiye şair Orpheus karakterinin çaldığı telli müzik enstrümanının da ismidir.

Bu bağlamda, konuya ilişkin “kavramlar”, “teknikler” ve “pratikler” kapsamında telaffuz edilen aşağıdaki unsurların iyi değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır. ( Bilimin nötr olduğu, kritik hususun, kelimelere ve sayılara yüklenen anlamlar olduğu da tekrar hatırlanmalıdır. )

1- “Talisman Hazırlanma Şekilleri” : Herhangi bir "öğreti"! kapsamında "majik operasyon" ( talisman ( tılsım ), muska, vefk hazırlama vb. ) teknikleri gibi hususların yer alması ve önerilmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. Bu kapsamda "Wicca ( Vika ) ve "Thelema" ( Telema ) kavramları da incelenebilir.

2- “Bilincin Tanrısal Yolculuğu” : Bu kavramın derinliklerinde “insanın tanrı olabileceği” ( haşa ) telkininin var olup olmadığı araştırmalar ve sezgiler yoluyla sorgulanmalıdır. 

3- “Mavi Kan” : Ayrıştırıcı nitelik arzeden ve “Blue Blood” olarak da anılan bu sembolik ifade, kendilerini insandan üstün addeden cin şeytanlarını ( kötücül ve süptil nitelikli farklı frekans ( yaşam planı ) varlıkları ) ve onların dünyevi ortaklarını simgelemektedir. Her ayet gibi çoklu anlamları olan Taha suresinin 102. ayetinde bu hususa da işaret ediliyor olması muhtemeldir. 

20/102 O gün borunun içine üflenir ve o gün suçluları masmavi toplarız.”

4- “Altar Hazırlama Ritüelleri” : Latince “Altus” ( Yüksek, Yüksekte olan ) kökünden türeme olan ”Altar” kelimesi, ritüeller esnasında “bir canlının adak verilmesi” veya tütsü yakılması amacıyla kurulmuş olan platformlara verilen isimdir. Hangi anlama odaklanıldığı yine sorgulanmalıdır.

5- “Grimoire” : Bu kelime, Grekçe “Gramma” ( Harf, Yazılı işaret ) kelimesi ve Fransızca bir sonek olan “oire” ( -lık, ile ilgili olma, ... yeri ) kelimelerinden oluşmaktadır. Kök anlam itibarıyla “Harf yazma, Yazı Yazma, Harf yazma yeri, İşaret yeri” anlamına gelen “Grimoire” kelimesi “Kara büyü teknikleri / Harf yazarak kara büyü yapma / Maji ( Büyü ) kitabı” anlamında kullanılmaktadır. Arınma, aydınlanma, yükselme temalarıyla ilintilendirilmiş bir “öğreti”nin “büyü” kapısını aralama sebebi de iyi araştırılmalıdır.

6- “72 Bilinç Arketipi*” : 72 sayısı, Kur’an’daki Cinn suresinin sıra numarası olup, ayrıca Ars Goetia ( Hükmetme Sanatı ) isimli maji kitabında isimleri zikredilen cinlerin adedini de temsil etmektedir.

* "Arketip, Arşetip" kelimesi "Var edilen ilk örnek, Ana örnek, Kalıp, Prototip" anlamına gelmektedir. 

7- “Dişil Gücün Uyanış Ritüelleri” : Satanizmde, şeytani varlıkların “dişil” nitelikle özdeşleştirilmesi eğilimi mevcuttur. Nisa ve Necm surelerinin ilgili ayetleri konuya işaret etmektedir. 

4/117 Kesinlikle onlar, O’nun haricinde ancak kadın addettikleri asi inatçı şeytanı çağırırlar

( Ayette ifade edilen “dişil enerjiye şeytani anlam yüklendiği”dir. )

53/27 Kesinlikle o ahirete inanmayanlar, melekleri kadın isimleriyle isimlendiriyorlar

Sonuç olarak, yukarıda yazılanlar bazı tespitlerden ibaret olup, doğrular ve yanlışlar hususunda her zaman olduğu gibi her birey kalbi ( vicdanı ) ile aklederek sonuca ulaşacaktır. Ve daima hatırlanmalıdır ki, özünde “Karşılık beklemeden, sevgiyle iyilik yapma” düşüncesi, yani “İnanç” yer alan her türlü eylem, hangi isim veya sıfat altında olursa olsun, doğru ve gerçek var olma amacına hizmet edecektir.  

Monday, April 14, 2025

Cogito ergo sum

“Düşünüyorum öyleyse varım.” 

Cogito ( Düşünüyorum ) ergo ( o halde, öyleyse ) sum ( varım. )

Bu cümle, Fransız matematikçi ve filozof René Descartes’a ait olan ve derin anlamlar içeren bir cümledir. Descartes’ın, “Düşünmek” ve “Var olmak” fiillerini birlikte kullanması ve aralarında doğrudan semantik bir bağ kurmuş olması ilmi açıdan büyük önem taşımaktadır. Zira, “var olan”, “yaratılan” her manevi veya maddi “varlık”, bir “düşüncenin” sonucu olma niteliğini taşımaktadır. Keza, idrakli bir varlığı idrakli yapan özellik de onun “düşünme” yeteneğidir. ( Bu noktada “varlık” kelimesini, sadece Yaratıcı’nın yarattıkları bağlamında değil, O’nun yarattıklarından olan insanın yarattıkları bağlamında da değerlendirmek gerekmektedir. )

Söz konusu cümle tersten yorumlandığında ise “Düşünmüyorum, öyleyse yokum.” cümlesi tezahür etmektedir ki, esasen dünya, “var algısı yaratan” ancak gerçek anlamda "düşünmedikleri” yani "nefsani menfaatleri dışında hiçbir şey "düşünmedikleri” için, “yok hükmünde olan” çoğunluk insanı da barındırmaktadır. Zira, bu çoğunluk, insanlığı kurtuluşa ve mutluluğa götürecek olan “Birliğin” tesisi dayanışmasında "Yok"turlar. 

Meşhur maji cümlesi olan “Abracadabra” cümlesi de “düşüncenin yaratma gücünü” farklı bir perspektiften yansıtmaktadır. Zira bu cümle Arapça kökenli olup, “Düşündüğüm gibi yaratırım.” ( Ebri ( Yaratırım ) ke ( gibi ) debri ( düşünürüm ) ) anlamına gelmektedir. ( Çevirilerde “Konuştuğum gibi yaratırım.” cümlesi de yer almaktadır. Ancak “Debr” veya “Tedebbere” kelimeleri “Düşünmek” anlamını temsil etmektedirler. )

“Debr” fiili ayetlerde, “Kur’an üzerinde düşünmek” mesajını verecek şekilde yer almaktadır. Ancak bu ifade kitaptaki ayetleri düşünmeyi ifade ettiği gibi, daha yaratılış safhasında kalplere, vicdanlara yazılmış olan aynı ayetleri düşünmeyi de ifade etmektedir. “Vicdanı sorgulamak.”, “Kalbin sesini dinlemek.”, "Kalbinden geçmek" gibi deyişlerin batıni kaynağı da bu gerçekte yatmaktadır. Şuara suresinin 194. ayetinde yer alan “Ayetlerin kalbe indirilmesi” ve Hacc suresinin 46. ayetinde yer alan "Onu akıl etmeye kalpleri olsun." cümleleri de bu gerçeği teyid etmektedir.

“Debr” ( Düşünmek ) fiilinin geçtiği ayetler ise şöyledir.

4/82 E fe la YETEDEBBERUn EL KUR'AN ve lev kane min indi ğayrullahi le vecedu fihihtilafen kesira

( Peki KUR'AN'I DÜŞÜNMEZLER mi? Ve şayet Allah’tan başkasının indinden olsaydı onun içinde bir çok çelişki bulurlardı. )

23/68 E fe lem YEDDEBBERU EL KAVLE em caehum ma lem ye'ti abaehumul evvelin

( Onlara, o evvelki babalarına gelmemiş olan geldi diye mi SÖZÜ DÜŞÜNMEDİLER? )

38/29 Kitabun enzelnahu ileyke mubarakun li YEDDEBBERU AYATİHİ ve li yetezekkera ulul elbab

( Kitabı sana, O’nun AYETLERİNİ DÜŞÜNMELERİ için ve akılları olanların hatırlamaları için bereketli olarak indirdik. )

47/24 E fe la YETEDEBBERUNel KUR'ANE em ala kulubin akfaluha

( Artık KUR'AN'I DÜŞÜNMEZLER mi? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var? )