Çeviri

Friday, December 21, 2018

Şeytan Döngüsü ( Kısır Döngü - Cin Döngüsü ) ve Cine Dönüşen Asa

Kur'an'da geçen ve "Cinn" kökünden gelen "Cann" kelimesi "Cinlerin Babası" ve "Yılan" anlamlarını taşımaktadır. Bu anlamlar "Cann" veya "Cinn"'in "Yılan" ile sembolize edilmesine delil niteliğindedir.

"Cann" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi "7", "Cinn" kök kelimesini içeren kelimelerin tekrar adedi ise "43"'tür. Her iki kelimenin de frekanslarının ( tekrar adetleri ) nümerolojik değeri bir döngülük frekansın sembolü olan "7" sayısını vermektedir. ( 7 ve 4+3 = 7 )

"Evrensel Döngünün" sembolü olarak bilinen ve kuyruğunu yiyen bir yılan figürü olan "Ouroboros Yılanı" esas itibarıyla Kısır Döngüyü yani "Şeytan Döngüsü"nü ( Şeytan Çıkmazı ) sembolize etmektedir. Cinler insanların, 70,000 yıllık enkarnasyon döngüsünü tekâmül etmek suretiyle tamamlayıp üst aleme intikal etmelerini engellemeye çalışmaktadırlar. Cinlerin tesir altına aldığı inanç, ilim ve idrak zafiyeti gösteren insanlar tekrar tekrar dünya hayatına enkarne olmak suretiyle bir kısır döngüde hapsolmaktadırlar. Kuyruğunu yutan "Ouroboros* Yılanı" bu  "Kısır Döngüyü" ve insanın bilinçsizce kendisine zarar vermesini sembolize etmektedir. ( "Kısır Döngü" kelimesinin Almanca'daki karşılığı "Teufelskreis" yani "Şeytan Çemberi" / "Şeytan Dairesi"/ "Şeytan Döngüsü"'dür. Bu kısır döngüden çıkabilmenin tek yolu "İyi" ( Pozitif Enerji ) ve "Kötü" ( Negatif Enerji ) kavramlarından oluşan ve döngünün sebebi olan "Düalite" algısını "Ünite" algısına dönüştürebilmektir. Bunu gerçekleştirebilmenin tek yolu da kaba madde aleminde negatif tesirlerin ürünü olan "Kötü"den yani nefsani arzulardan ( Mal, Mülk, Şöhret, Şehvet, Riyaset, Tahakküm ) kurtulabilmek ve sadece "İyi" kavramına odaklanabilmektir. 

* Ouroboros = Kuyruğunu yutan

Ouroboros Yılanı

Bir tekerleğin içinde koştuğunu zanneden ancak hiç yol katedemeyen bir hamsterin durumu da kısır döngüye güzel bir örnektir. Kısır döngü yani şeytan döngüsü ( çıkmazı ) varlıkları tekamül açısından bloke eder ve hatta geriye götürürken bu döngü içine hapsolmuş varlıklar ise tekamül ettiklerini zannederler.

Kısır Döngüdeki ( Şeytan Döngüsü ) Hamster

Ayetlerde "Cann" ve "Cinn" kelimelerinin frekanslarının "7" sayısı ile uyumlu olması da "Ouroboros" sembolizmi açısından dikkat çekmektedir.

"Cann" kelimesi "Asanın cine dönüşmesi" ifadesi kapsamında Kur'an'da iki ayette geçmektedir.

27/10 - Ve elkı ASAK fe lemma raaha tehtezzü ke enneha CANNÜN vella müdbiran ve lem yüakkıb ya musa la tehaf innı la yehafü ledeyyel murselun ( Ve ASANI at. Böylece onu kesinlikle YILAN gibi deprenip sürünürken gördüğünde arkasına dönmeden, ardına bakmadan kaçtı. "Ey Musa korkma. Kesinlikle benim. Gönderilenler huzurumda korkmazlar." )

28/31 - Ve en elkı ASAK fe lemma raaha tehtezzü ke enneha CANNÜN vella müdbiran ve lem yüakkıb ya musa akbil ve la tehaf inneke minel aminın ( Ve "ASANI at." diye. Böylece kesinlikle onu YILAN gibi deprenip sürünürken gördüğünde, arkasına dönmeden, ardına bakmadan kaçtı. "Ey Musa geri dön ve korkma. Kesinlikle sen güvende olanlardansın." ) 

Ayetlerde Haberci Musa'nın kullanmakta olduğu "Asanın" yani "Değneğin" "Cann"'a ( Cine, Yılana )  dönüştüğü bildirilmektedir. 

Bilindiği üzere, müşrikler cinlere kulluk etmek suretiyle cinleri Allah'a ortak koşmaktadırlar. Bu durum aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir. 

34/40 - Ve yevme yahşüruhüm cemıan sümme yekulü lil melaiketi e haülai iyyaküm kanu ya'büdun ( Ve o gün onların hepsini toplar. Sonra meleklere "Şunlar sadece size mi kulluk ediyorlardı?" der. )

34/41 - Kalu sübhaneke ente veliyyüna min dunihim bel kanu YA'BÜDUNEL CİNN ekseruhüm bihim mü'minun ( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis CİNLERE KULLUK ETMEKTEYDİLER. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )

6/100 - Ve CEALU LİLLAHİ ŞÜRAKAEL CİNNE ve halekahüm ve haraku lehu benıne ve benatin bi ğayri ılm sübhanehu ve teala an ma yesıfun ( Ve ALLAH İÇİN CİNLERİ ORTAKLAR KILDILAR. Halbuki onları yarattı. İlimsizce O’na oğullar, kızlar uydurdular. O yücedir ve o vasfettiklerinin üzerindedir. )

"Cann" kelimesinin "Asanın cine dönüşmesi" kavramı kapsamında ilk kez geçtiği ayetin kodundaki ( 27/10 ) rakamlar Allah kelimesinin Kur'an'daki frekansı olan 2701 sayısındaki rakamlardır. Bu nümerolojik uyum müşriklerin cinleri Allah'a ortak koştuklarının ( haşa ) nümerolojik teyidi niteliğindedir. "Cann" kelimesinin geçtiği her iki ayette toplam 60 kelime ( 30 kelime / ayet ) bulunması da ilahi mühür olan "6" sayısı açısndan önem arzetmektedir.

"Yılana / Cine dönüşen değnek" kavramı ile Konya'daki Mevlana türbesinde "Mevlevi Eşyaları" bölümünde sergilenmekte olan "Asalar ( Değnekler )" ilginç bir durum arzetmektedir.


"Mevlevi Eşyaları" bölümünde sergilenen "Yılana" ve "Boynuza" benzeyen asalar ( değnekler )

Mevlana Türbesinin bulunduğu alandaki ağaçların şekilleri de bu bağlamda ilginç bir durum arzetmektedir.


Ayrıca "Can" kelimesi Kur'an'da toplam "7" kere geçmektedir.

Hacc suresinin 22/55 kodlu ayetinde de, döngü sonu süreci olan Din Günü'nün ( Altın Çağ ) inkarcılar için bir kısır döngü vesilesi olacağı yani tekamül edemeyen inkarcıların, kendileri için azap olan Altın Çağ'ın sonunda üst boyutlara geçiş yapamayıp yeniden 70,000 yıllık reenkarnasyon sürecine yani bir kısır döngüden ibaret olan dünya hayatına ( cehenneme ) maruz bırakılacakları bildirilmektedir.

22/55 - Ve la yezalüllezıne keferu fı miryetin minhü hatta te'tiyehümüs saatü bağteten ev ye'tiyehüm azabü YEVMİN AKİM ( Ve o inkar edenler, onlara ansızın saat gelene veya onlara sonu olmayan KISIR GÜNÜN azabı gelene kadar ondan şüphe içinde olmayı bırakmazlar. )











Wednesday, December 19, 2018

Karganın Öğretisi

Popular Science isimli aylık bilim dergisinde Kargalar ile ilgili olarak yer alan aşağıdaki bilgiler, Kur'an'da yer alan "Ğurabey" ( Karga ) kıssası açısından dikkat çekmektedir.

Basında yer alan yazı aşağıdaki gibidir.

" Popular Science'in haberine göre bilim insanları, günlük hayatımızın bir parçası olan kargalarla ilgili son derece ilginç araştırma yaptı. Bakın bir karga öldükten sonra neler oluyor? ''Alakarga'' olarak bilinen kuş, kendi türünden bir kuşun ölüsünü gördüğünde yiyecek arayışına son verip diğerlerine sesleniyor. Çağrıyı duyan alakargalar, ölü kuşun etrafında toplanıyor. Araştırmacılar, renkli tahta parçalarına tepki vermeyen alakargaların kendi türünden kuşun ölüsünü gördüğünde diğerlerini uyarmak için farklı biçimde ötmeye başladığını ve çağrıyı duyan diğer alakargaların da ölü kuşun etrafında toplandığını belirledi. Bir karga, yerde başka bir karganın ölüsünü görünce gaklayarak alarm verir. Sonra dallara konarlar ve bağırmaya başlarlar. Anekdotal raporlarda bazen CESEDİ GÖMERCESİNE ÜSTÜNE ÇEŞİTLİ NESNELER MESELA DALLAR ÖRTTÜKLERİ SÖYLENİYOR. .........."

Kur'an'da "Ğurabey" ( Karga ) kelimesi ilk ve son kez Maide suresinin 5/31 kodlu ayetinde geçmekte olup, bu ayette karganın, cenazenin nasıl defnedilmesi gerektiğini gösterdiğinden bahsedilmektedir.

5/31 - Fe BEASELLAHÜ ĞURABEN YEBHASÜ FİL ERDI Lİ YÜRİYEHU KEYFE YÜVARI SEV'ETE EHIYH kale ya veyleta eaceztü en ekune misle hazel ğurabi fe üvariye sev'ete ehıy fe asbeha minen nadimın ( Böylece ALLAH KARGA GÖNDERDİ, ONA KARDEŞİNİN GÖVDESİNİ NASIL GİZLEYİP ÖRTECEĞİNİ GÖSTERMEK İÇİN YERİ EŞELİYORDU.  "Vay bana, şu karganın aynısı gibi olup da kardeşimin gövdesini gömmekten aciz miyim?" dedi de pişmanlardan oldu. )











Kur'an'da Zikredilen Kitaplar

Kur'an'da ismi geçen 4 adet kitap ve tekrar adetleri aşağıda yer almaktadır. 

Tevrat   18
İncil      12
Zebur      3
Kur'an   66

Toplam  99

Tevrat, İncil ve Zebur'un toplam tekrar adedi olan "33" sayısı ( 3+3 = "6" ) ve  Kur'an'ın tekrar adedi olan "66" sayısı "6" nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

"66" sayısı "Allah" kelimesini oluşturan Elif (1), Lam (30), Lam (30) ve He (5) harflerinin ebced değerlerinin toplamını vermektedir.

"Kitab" kelimesi ise isim haliyle 251 kere tekrarlanmaktadır. ( "Kitab" kelimesi kök anlam itibarıyla "Yazı" anlamına gelmekte olup, bu kökten oluşan "Yektub" ( Yazar ), "Kutibe" ( Yazıldı ), "Katib" ( Yazan ) vb. kelimeler de Kur'an'da yer almaktadır. ) Kİtab kelimesinin tekra adedi olan 251 sayısı da yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü sembolize eden "8" sayısı ( 2+5+1 = 8 ) açısından dikkat çekmektedir. Zira Allahü Teala'nın kader yazısı varlıklar için bir tekamül döngüsüdür.






Tuesday, December 18, 2018

Ümmel Kura ( Şehirler Anası ) ... İstanbul ?

Kur'an'da yer alan "Ümmel Kura" ( Şehirler Anası / Ana Şehir ) kavramı kitap ilminin geldiği ve yayılmaya başladığı merkez şehir olarak bilinmektedir. İslami kültürde bu şehir Mekke olarak kabul edilmektedir. Ancak Kur'an'ın belirli bir zamandan, mekandan, kişiden münezzeh ve her dönemi kapsayan bir bilgi kaynağı olduğu dikkate alındığında "Ümmel Kura" ifadesinin, insanlığın şu anda içinde bulunduğu döngü sonunda Dünya genelini etkileyecek edecek anahtar bir şehir olması ihtimali bulunmaktadır. 

Kur'an'da "Ümmel Kura" ( Şehirler Anası ) ifadesi ilk kez En'am suresinin 6/92 kodlu ayetinde geçmektedir.

"6/92" - Ve (1) haza (2)  kitabün (3) enzelna (4) hü (5) mübarakün (6) müsaddiku (7) ellezı (8) beyne (9) yedey (10) hi (11) ve (12) li (13) tünzira (14) ÜMMÜ (15) EL (16) KURA (17) ve men havleha vellezine yü'minune bil ahırati yü'minune bihı ve hüm ala salatihim yühafizun ( Ve ondan önceki kitapları doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu bereketli kitap, ŞEHİRLER ANASINI ve çevresindeki kimseleri uyarman içindir. O ahirete inananlar ona inanırlar ve onlar dualarını korurlar. )

- Ayet kodunun nümerolojik değeri yeni döngü başlangıcının ve sonsuz döngünün sembolü olan "8" sayısını vermektedir. ( 6+9+2 = 17 ... "8" )

- Ayetteki KURA ( Şehirler ) kelimesinin sıra numarası 17'dir. ( 1+7 = "8" ) ( Kura kelimesi Karye kelimesinin çoğuludur. )

- Ayet kodunu oluşturan rakamların toplamı 17, Kura kelimesinin sıra numarası da 17'dir. Bu iki sayı toplandığında ( 17 + 17 ) "34" sayısı elde edilmektedir. 34 sayısı İSTANBUL şehrinin plaka numarası olmakla birlikte, nümerolojik değer olarak da döngü sonunun / bir döngülük frekansın sembolü olan "7" ( 3+4 ) sayısını vermektedir.

İstanbul şehrinin tarih boyunca olduğu gibi şimdi de global anlamda odak noktası olması, muhtelif filmlerde ana mekan olarak konumlandırılması yukarıdaki nümerik tespitler çerçevesinde ilginç bir durum sergilemektedir.






Ankebut'un Evi ... Şeytanın Dünyası

Ankebut suresinin 41. ayetinde "Örümceğin Güvensiz Evi" ( Ehvenel Buyutil Ankebut ) tamlaması kullanılmak suretiyle yapılan teşbih ile "Dünya" ve "Dünya Hayatı" tanımlanmakta gibi görünmektedir. Ayette "Güvendiğiniz ve tercih ettiğiniz dünya yani ev çöker ve çöküyor." mesajı verilmektedir.

Ayrıca dişi örümceğin erkek örümceği cinsel ilişki sonrasında öldürmesi fenomeni de menfaat beklentisinden dolayı şeytanla yakın ilişkiye girmenin sonucuna dikkat çekmekte gibidir.

"29"/41 Meselü (1) ellezıne (2) ittehazu (3) min (4) duni (5) allahi (6) evliyae (7) ke (8) meseli (9) el (10) ANKEBUT (11) ittehazet (12) beyta (13) ve (14) inne (15) EHVEN (16) EL (17) BUYUTİ (18) le (19) beytü (20) el (21) ANKEBUT (22) lev (23) kanu (24) ya'lemun (25) ( O Allah'tan başka dostlar edinenlerin misali, ev edinen ÖRÜMCEĞİN misali gibidir. Kesinlikle EVLERİN EN GÜVENSİZİ, DAYANIKSIZI örümceğin evidir. Keşke bilmiş olsalardı. )

Bilindiği üzere "11" sayısı farklı boyuta geçiş pirtalini, yaratılıştaki düaliteyi ve döngüselliği ifade eden ezoterik bir sayıdır. Ankebut suresinin kodunun "11" olması ve Ankebut kelimesinin Kur'an'da ilk kez Ankebut suresinde ve "11". kelime olarak geçmesi dikkat çekmektedir. Ayetteki ilk Ankebut kelimesinden sonraki ikinci Ankebut kelimesine kadar da 11 kelime bulunmaktadır.

Ankebut kelimesinin ilk kez geçtiği 29/41 kodlu ayetin kodunun nümerolojik değeri "7" ( 2+9+4+1 = 16 ... 1+6 = 7 ) olmaktadır. 

Ayette 25 ( 2+5 = 7 ) kelime bulunmaktadır. 

ANKEBUT kelimesi Türk alfabesi harfleri baz alındığında "7" harften oluşmaktadır. 

"7" sayısı bir döngüdeki frekansı ifade eden sayıdır. Bir başka deyişle döngüyü ifade eden sayıdır. Ayette 7 nümerolojisinin bulunması döngü sonu mesajı açısından önem arzetmektedir.

Kur'an ayetlerinde "Dünya hayatının bir aldatmacadan ibaret olduğu" da sıklıkla tekrarlanır.

3/185 Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve MEL HAYATÜD DÜNYA İLLA ĞURUR  ( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. DÜNYA HAYATI ALDATICI FAYDA HARİCİNDEKİ DEĞİLDİR. )

İlimsizce şeytanın saptırmasına tabi olarak, basiretsiz bir şekilde asla tatmin sağlamayacak olan nefsani ve dünyevi menfaatler peşinde koşanların dünya hayatını ahirete tercih ettikleri da ayrıca bildirilmektedir.

87/16 Bel TÜ'SİRUNEL HAYATED DÜNYA ( Bilakis DÜNYA HAYATINI TERCİH EDİYORSUNUZ. )
87/17 Vel'ahıretü hayrün ve ebka ( Ve ahiret daha hayırlıdır ve daha bakidir. )

87. surenin 16. ve 17. ayetleri gerek içerdikleri anlamlar, gerekse de nümerolojik yapı itibarıyla döngü / döngü sonu (7 nümerolojisi ) ve yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngüyü (8 nümerolojisi ) bildirmektedirler. Dünya hayatından bahsedilen ayetin numarası 16 ( 1+6 = 7 ), ahiretten yani yeni döngü başlangıcından bahsedilen ayetin numarası ise 17'dir. ( 1+7 = 8 ) 









Sunday, December 16, 2018

Ekımüs Salah ( Duaya Kalk )

Arapça kökenli "SALAT" kelimesi "Dua, Tezkiye, İstiğfar" gibi sözlük anlamlarını içeren, özünde ise "Allah'a yönelmek, O'nu överek anmak ve Kur'an okumak suretiyle iyiliğe, temizliğe, kurtuluşa ve ruhsal tekamüle erişmeyi O'ndan niyaz etme" kavramını içeren bir kelimedir. SALAT kelimesi SALAH olarak da telafuz edilmekte olup, "İyilik, İyileşme, Düzelme" anlamlarına da gelmektedir. ( "İyi" anlamına gelen "Salih" kelimesi de aynı köktendir. ) Esas itibarıyla "Salat" ve "Salah" kelimeleri  özlerinde aynı kelimelerdir. Zira Arapça'da kelimelerin sonlarında bulunan "T" harfleri "H" olarak da telafuz edilmektedir. ( Örnek : Ayet / Ayeh, - Kıyamet / Kıyameh, Zekat / Zekah  .... )

Kur'an'da "Salat / Salah" kelimesi "Kıyamüs Salah" ( Duaya Kalkma ) ve "Ekımüs Salah" ( Duaya Kalk ) olarak zikredilmektedir. Kur'an'da "Namaz" kelimesi yer almamakta olup, bunun yerine "Namaz" olarak bilinen süreci tanımlayan "Kıyam" ( Ayağa Kalkma ), "Rüku" ( Eğilme ) ve "Sücud" ( Yere Kapanma, Secde Etme ) kelimeleri yer almaktadır. ( Kur'an'da 70/22, 74/43 ve 107/4 kodlu ayetlerde geçen "Musallin" kelimesi de "Sal" kökünü içermekte olup "Dua Eden" anlamındadır. ) 

Kur'an'da "Salat" kelimesi 97 kere tekrarlanmakta olup, ilk kez Bakara suresinin 2/3 kodlu ayetinde geçmektedir. 

2/3 Ellezine (1) yu’minune (2) bi (2) el (3) gaybi (4) ve (5) YUKİMUNE (6) ES (7) SALATE (8) ve (9) min (10) ma (11) razakna (12) hüm (13) yünfikun (14) ( O gayba inananlar, DUAYA KALKANLAR ve o rızıklandırdıklarımızdan harcayanlar. )

"Salat" mekanizması esas itibarıyla, yaratılışın her bileşenin de olduğu gibi döngüsel bir yapı arzetmektedir. Zira Kur'an'da temel "Salat" vakitleri "Güneşin Doğuşunda" ve "Güneşin Batışında" olmak üzere döngü başları / sonları olarak belirlenmiştir. ( Gündüz ve Gece döngü sonu ve başı olan kavramlardır. ) 

"Salat" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 97 sayısının nümerolojik değeri 16 ( 9+7 = 16 ) daha doğrusu "7" ( +6 = 7 ) sayısını vermekte olup, "7" sayısı bir döngülük frekansı sembolize eden sayıdır. Her döngü sonu yeni bir döngü başlangıcı olup, yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü sembolize eden sayı ise "8" sayısıdır. "Salat" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetteki sıra numarasının "8" olması vesilesiyle "Salat"'ın döngüsel yapısı bildirilmektedir. 

"Salat" kelimesinin ilk kez geçtiği ayet olan 2/3 kodlu ayette "14" kelime bulunması da Kur'an'da 15/87 kodlu ayette bildirilen "İkili Yedi" ( Seb'an Minel Mesani )* kavramı açısından dikkat çekmektedir. Zira 14 sayısı 7+7 veya 2x7 işlemi ile elde edilmektedir. "İkili Yedi" kavramı da yaratılıştaki döngüsel yapıyı bildiren bir kavramdır. ( * "İkili Yedi" kavramı evvelki bölümlerde yedişer ayetli Fatiha ve Maun sureleri, Yedi Gök Katmanı ve Yedi Yer Katmanı gibi örneklerle incelenmişti. )

"Salat" vakitlerinin bildirildiği Kur'an'da 4/103 kodlu ayette yer almaktadır. Salat vakitlerinden bahsedilen ayetin kodunun nümerolojik değerinin "8" olması da dikkat çekicidir.

4/103 Fe iza kadaytümüs salate fezkürullahe kıyamen ve kuuden ve ala cünubiküm fe iz atme'nentüm fe EKIMÜS SALAH İNNES SALATE KANET ALEL MÜ'MİNINE KİTABEN MEVKUTA ( O halde duayı tamamladığınızda, ayakta, oturarak ve yanlarınızın üzerinde Allah' ı hatırlayın. Tatmin olduğunuzda, huzur bulduğunuzda DUAYA KALKIN. DUA KESİNLİKLE İNANANLARIN ÜZERİNE VAKTİ BELLİ OLARAK YAZILMIŞTIR. )

Ayrıca ayette "huzur bulunduğunda ve tatmine erişildiğinde", verdiği bu nimetten dolayı Allah'a şükranların sunulması için duaya kalkılması gerekliliği bildirilmektedir.

Aşağıdaki ayetlerde ise "Salat" vakitleri bildirilmektedir.

11/114 Ve ekımıs salate tarafeyin nehari ve zülefen minel leyli innel hasenati yüzhibnes seyyiat zalike zikra liz zakirın ( Ve gündüzün iki kenarında ve gecenin saçaklarında duaya kalkın. Kesinlikle iyilikler kötülükleri giderir. Bu hatırlayanlar için hatırlatmadır. )

Ayette yer alan "Gündüzün İki Kenarı" ifadesi "Gün Doğumunu" ve "Gün Batımını", "Gecenin Saçakları" ifadesi ise yine aynı şekilde "Gece Bitimini" ve "Gece Başlangıcını" yani ikili döngüyü ( gece ve Gündüz ) temsil etmektedir. "Salat" vakitlerinin ilk kez tanımlandığı 11/114 kodlu ayetin kodunun nümerolojik değeri yine "8" sayısının vermektedir. ( 1+1+1+1+4 = 8 )

17/78 Ekımes salate li düluküş şemsi ila ğasekıl leyli ve kur'anel fecr inne kur'anel fecri kane meşhuda ( Güneş’in batışından gecenin karartısına kadar duaya kalk. Tanyeri ağarmasındaki şafak vakti okuması. Kesinlikle şafak vakti okuması şahit olunandır. )

20/130 Fasbir ala ma yekulune ve sebbıh bi hamdi rabbike kable tuluış şemsi ve kable ğurubiha ve min anail leyli fe sebbıh ve atrafen nehari lealleke terda ( O halde, o dediklerine sabret. Güneş’in yükselip doğuşu öncesinde ve batışı öncesinde Rab’bini övgü sözleriyle öv. Gecenin geç vakitlerinde ve gündüzün kenarlarında da O' nu övgü sözleriyle öv. Umulur ki razı, hoşnut olursun. )

Ayette "Salat" vakitleri yine "Güneşin Doğuşu" ve "Güneşin Batışı" olarak tanımlanmaktadır. 20/130 kodlu ayette "Salat" kelimesi yerine "Salat" esnasındaki eylem olan Allahü Teala'nın hamdedilmesi yani "Rab'bin Övülmesi" ( Tesbih-i Rabb ) ifadesi yer almaktadır.

"Salat" esnasındaki hareketler "Kıyam" ( Ayağa Kalkma ), "Rüku" ( Eğilme ) ve "Sücud / Secde" ( Yere Kapanma ) hareketleridir.

                                        

ALLAH kelimesinin Arapça yazılışı aşağıdaki gibidir.

Allah kelimesini oluşturan Elif, Lam, Lam ve He harfleri, şekilleri itibarıyla "Salat" esnasındaki Kıyam, Rüku ve Sücud ( Secde ) hareketlerini tasvir etmekte gibidirler.


Kur'an'da "Kıyamüs Salah" ( Duaya Kalkış ) ifadesinin çoğunlukla "Atüz Zekah" ( Zekat Vermek ) ifadesiyle birlikte yer aldığı görülmektedir. Bunun sebebi, Salat'ın ( Duanın ) ancak Zekat vermek ile yani başka insanlara maddi ve manevi yardımda bulunarak iyilikler etmek suretiyle işlevsel olacağı vurgulanmaktadır. Zira "Zekat" kelimesi özünde "Temizlenme" anlamını taşımaktadır. İnsan sahip olduğu maddi ve manevi nimetlerden başkalarına verdikçe temizlenmektedir. Unutulmamalıdır ki toplayan kirlenmekte, veren temizlenmektedir. İncil'deki şu ayet bu açıdan önem arzetmektedir.

44 Acts 20-35 Yaptığım her işte sizlere, böyle emek vererek güçsüzlere yardım etmemiz ve Rab İsa'nın, `Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur' diyen sözünü unutmamamız gerektiğini gösterdim.»

Düşünsel ve davranışsal olarak gereğini yapmadan, yani başkalarına maddi manevi yardımda bulunmadan duaya kalkanlar Kur'an'da "Ellezine An Salatihim Sahun" ( Dualarından Habersiz Olanlar ) olarak tanımlanmışlardır.

107/2 Fe zalikellezi yedu'ul yetimn ( Böylece işte o yetimi  iter kakar. )
107/3 Ve la yehuddu ala TAAMİL MİSKİN ( Ve YOKSULUN YEDİRİLMESİNE teşvik etmez, yönlendirmez. )
107/4 Fe veylün lil MÜSALLİN ( O halde vay DUA EDENLER için. )
107/5 Ellezine hüm AN SALATİHİM SAHUN ( Onlar dualarında habersizdirler. )

Kur'an'da "Kıyamüs Salat" ( Duaya Kalkma ) kavramının "Atüz Zekah" ( Zekat Verme ) ve "Min Ma Razaknahüm Yünfikun" ( Rızıklandırdıklarımızdan Harcarlar ) kavramları ile birlikte yer aldığı  32  ayet bulunmaktadır.

"Salat"ın, varlıkları ahlaksız ve kötü düşünce, tutum ve davranışlardan uzak tutacağı da Ankebut suresinin 29/45 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

29/45 Ütlü ma uhıye ileyke minel kitabi ve ekımıs salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve le zikrullahi ekber vallahü ya'lemü ma tasneun ( O sana kitaptan vahyedileni oku ve duaya kalk. Kesinlikle dua ahlaksızlıktan ve kötülükten, inkardan alıkoyar. Allah' ı hatırlamak en büyüğüdür. Allah o ürettiklerinizi bilir. )













Saturday, December 15, 2018

Şükür Parametreleri

32/9 Sümme sevvahü ve nefeha fihi min ruhıhı ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh KALİLEN MA TEŞKÜRUN ( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. NE AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ. )

67/23 Kul hüvellezi enşeeküm ve ceale lekümus sem'a vel ebsare vel ef'idete KALİLEN MA TEŞKÜRUN ( De ki: "Sizi inşa eden ve size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturan O'dur. NE AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ." )

Yaratılmış olan varlıkların temel sorumluluğu, her şeyden önce, yaratılmış olmaya ve yaşam döngüsü içinde Allahü Teala tarafından bahşedilen nimetlere şükretmektir. Kur'an'da "Şükür" kelimesi 75 kere tekrarlanmak suretiyle vurgulanmaktadır. Konuya insan açısından bakıldığında, genellikle insanların, sahip oldukları temel nimetlerden habersiz gibi yaşamakta oldukları, nefsani duyguların hegemonyası altında kendileri için hiçbir fayda sağlamayacak olguların peşinde koştukları gözlemlenmektedir. Oysa ki biraz düşünüldüğünde, zaten hep varmış ve hep var olacakmış gibi kabul edilen hatta farkında dahi olunmayan ancak yaşamın temelini oluşturan şükür parametreleri ortaya çıkmaktadır. 

Nelerdir bu şükür parametreleri?

Oturabilmek
Yatabilmek
Ayakta Durabilmek
Yürüyebilmek
Yiyebilmek
İçebilmek
Dışkılayabilmek
Isınabilmek
Serinleyebilmek
Koklayabilmek
Duyabilmek
Görebilmek
Hissedebilmek
Hatırlayabilmek
Düşünebilmek
Öğrenebilmek
Konuşabilmek

Yaşam sürecinde deneyimlenen her türlü olumsuzluk karşısında bu şükür unsurlarını hatırlamak ruhsal enerjiyi yükseltmek ve ruhsal tekamül açısından büyük önem arzetmektedir. Kur'an'da "Azab" olarak zikredilen kavram bu parametrelerden yoksun olmak anlamını da içermektedir. Ve bu temel unsurların algılanması gereken değeri inkârcı mücrim misalinin verildiği Mearic suresinin şu ayetlerinde bildirilmektedir.

70/11 - Yubassarünehüm yeveddül mücrimu lev yeftediy min azabi yevmeizin bi benihi ( Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlu o gün, oğullarını fidye vererek azaptan kurtulmayı arzular. )

70/12 - Ve sahıbetihi ve ehıyhi ( Ve eşini arkadaşını ve kardeşini. )

70/13 - Ve fasiletihilletiy tu'viyhi ( Ve onu barındırıp yetiştiren ailesini. )

70/14 - Ve men fil ardı cemian sümme yuncihi ( Ve yerde kim varsa topluca ki sonra kendini kurtarabilsin. )


Thursday, December 13, 2018

Metonik Döngü

Heliocentric Güneş Sistemi "Meton Döngüsü" adını Atinalı matematikçi, astronom, geometrist ve mühendis Meton'dan alan "19" Güneş yılının 235 Ay döngüsüne yani iki ardışık yeni Ay arasında geçen süreye veya 254 sidereal Ay döngüsüne yani sabit bir yıldız konumuna bağlantılı olarak Ay'ın aynı konumu tekrar almasına kadar geçen süreye eşit olduğu döngüdür.


Enbiya suresinin 33. ayetinde "Güneşin ve Ayın dairede yüzmelerinden" yani "Döngülerinden" ilk kez bahsedilmekte olup, ayete ilişkin nümeroloji "19" sayısı ile uyum arzetmektedir.

"21/33" Ve (1) hüve (2) ellezi (3) haleka (4) el (5) leyle (6) ve (7) en (8) nehara (9) ve (10) eş (11) şemse (12) ve (13) el (14) kamer (15) küllün (16) fı (17) felekin (18) yesbehun (19)

( Ve geceyi ve gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O'dur. Hepsi dairede yüzerler.  )

- Ayette 19 kelime bulunmaktadır.

- Ayet kodunu ( 21/33 ) ve ayetteki kelime adedini ( 19 ) oluşturan rakamların toplamının nümerolojik değeri "19" olmaktadır. ( 2+1+3+3+1+9 = 19 )


Wednesday, December 12, 2018

Şeytanın Zihin Kontrolü

İblis ve ona kulluk eden insan ve cin şeytanlarının insanları ve cinleri Allah yolundan saptırmak için kullandıkları yegane yöntem "Zihin Kontrolü"dür. Zihin kontrolü teknolojik ( medya ), psişik ( hipnoz ) ve metapsişik ( büyü ) yöntemler uygulanarak gerçekleştirilmektedir. 

Kur'an'da şeytanın zihin kontrolü hususu "Vahyetme" fiili kullanılarak bildirilmiştir. "Vahiy" eylemi olumlu yönde yani rahmani olacağı gibi, olumsuz yönde yani şeytani de olabilir. İkisi arasındaki fark ancak Kur'an ilminde derinleşmek suretiyle algılanabilir.

6/112 - Ve kezalike cealna li külli nebiyyin adüvven şeyatınel insi vel cinni YUHIY ba'duhüm ila ba'dın zuhrufel kavli ğurura ve lev şae rabbüke ma fealuhü fe zerhüm ve ma yefterun

( Ve her haberci için insan ve cin şeytanlarını işte böyle düşman kıldık. ONLAR BİRBİRLERİNE ALDATICI SÜSLÜ SÖZLER VAHYEDERLER. Şayet Rab’bin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları ve o uydurduklarını bırak. )

6/121 - Ve la te'külu min ma lem yüzkerismüllahi aleyhi ve innehu le fısk ve inneş şeyatıne le YUHUNE ila evliyaihim li yücadiluküm ve in eta'tümuhüm inneküm le müşrikun

( Ve üzerlerine Allah' ın ismi hatırlanmamış olanlardan yemeyin. Kesinlikle o günahkarlıktır. Kesinlikle ŞEYTANLAR DOSTLARINA SİZİNLE MÜCADELE ETMELERİ İÇİN VAHYEDERLER. Eğer onlara itaat ederseniz kesinlikle siz ortak koşanlar olursunuz. )

Şeytanın zihin kontrolünden bahseden iki ayetin de kodları 6,1 ve 2 sayılarından oluşmakta ve nümerolojik değerleri "10" olmaktadır. İki adet 10 sayısı ise "11" nümerolojisini vermektedir. 11 sayısı okült satanizmde Allah'a şirk koşmanın, O'na eş koşmanın ( haşa ) sembolüdür.

Evvelki bölümlerde de değinildiği üzere, insandan önce yaratıldığı gerekçesine dayanıp kendisini insandan üstün gören ve kibir duygusuna yenik düşerek insanı kıskanan İblis bu duyguları zihin kontrolüne aldığı topluluğuna da telkin etmektedir. Kıskançlık ve kibirden oluşan duygular insana zarar vermeyi hedefleyen büyü eylemine dönüşmektedir. Felak suresinde, büyücülerin belirli kelimeleri, belirli adetlerde ve telafuzlarına uygun şekilde tekrarlayarak  yani "üfleyerek" büyü yaptıkları belirtilmektedir. "Üfleme" adı verilen eylem ise kelime frekanslarının insan beynindeki aksonlar arasında yer alan "Ranvier Düğümlerine" tesir ederek ( Bu husus evvelki bölümlerde irdelenmişti. ) onları bloke etmesi ve insanın idrak mekanizmasını bozması, akıl tutulmasına ve hipnotik davranışlara sebebiyet vermesi anlamına gelmektedir.

113/1 - Kul e'uzü bi rabbil felak

( De ki: "Gün ağarmasının Rab’bine sığınırım." )

113/2 - Min şerri ma halak

( “O yarattıklarının kötülüklerinden." )

113/3 - Ve min şerri ğasikın iza vekab

( Ve çöktüğünde, gecenin karanlığının kötülüğünden. )

113/4 - Ve min şerrin NEFFASATİ fil UKAD*

( Ve DÜĞÜMLERİN* içine ÜFLEYENLERİN kötülüklerinden. )

113/5 - Ve min şerri HASİDİN iza HASED

( Ve KISKANDIKLARINDA, KISKANANLARIN kötülüklerinden. )

Aksonların üzerini kaplayan ve "Myelin Sheath" ( Myelin Kılıfı ) adı verilen kılıfların aralarında periyodik boşluklar bulunmaktadır. Bu boşluklara tıp literatüründe "NODES of Ranvier" ( Ranvier DÜĞÜMLERİ ) adı verilmektedir.

                 
                            
"Ranvier DÜĞÜMLERİ"ni de gösteren Nöron figürü 

* Halk arasında kötülük amaçlı yapılan "Büyü Pratiği" olarak bilinen "Düğüme Üfleme" fenomeni, esas itibarıyla beyindeki aksonlara yapılan dış müdahale sonucunda beynin idrak, kavrama, anlama ve yorumlama yetilerinin bloke edilmesi, felç edilmesini tanımlar gibidir. Yukarıdaki ayet setindeki "DÜĞÜM" kelimesi "RANVİER DÜĞÜMLERİ", "ÜFLEME" kelimesi ise "FREKANS İLETİSİ" olarak yorumlandığında anlamlı bir mesaj ortaya çıkmaktadır. ( Düğüme Üfleme = Aksona Frekans İletisi )






Tuesday, December 11, 2018

Adem 7 - İsa 7 ... İkili Yedi

Kur'an'da Adem kelimesi 25 kere, İsa kelimesi de 25 kere tekrarlanır. 25 sayısı nümerolojik olarak 7 sayısına eşit olup, bu durum "İkili Yedi"yi yani yaratılıştaki düalite olgusunu ortaya çıkarmaktadır.

Adem = Maddesel İnsan
İsa = Ruhsal İnsan 

"İkili Yedi" kavramı evvelce de değinildiği üzere Hicr suresinin 15/87 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

15/87 - Ve lekad ateynake seb'an minel mesanı vel kur'anel azım ( Ve biz sana ikililerden yedi taneyi ve büyük Kur'an' ı verdik. )

"Yedi Gökler ve Yerde de Onların Aynısı" * ayeti, Kur'an'daki "İkili Yedi" kavramının maddesel tezahürüdür. Yedi ayetli iki sure olan Fatiha ve Maun sureleri bu olgunun kitaptaki delilleridir.

* 65/12 - Allahüllezi haleka seb'a semavatin ve minel ardı mislehünne yetenezzelül emru beynehünne li ta'lemu ennallahe ala külli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi külli şey'in ilmen ( Allah, o yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır. )

3/59 - İnne mesele ıysa ındellahi ke meseli adem halekahu min türabin sümme kale lehu kün fe yekun ( Kesinlikle İsa’ nın misali Allah’ ın indinde Adem’ in misali gibidir. Onu topraktan yarattı ve sonra ona "Ol." dedi de o oldu. )

Monday, December 10, 2018

Sur, Döngü Sonu ve 11

"Sur üflenmesi" kavramı Kur'an'da döngü sonunun gerçekleşmesinin habercisi olarak tanımlanır. Bu kavram ilk olarak En'am suresinin 6/73 kodlu ayetinde geçmektedir. Sur, içine üflenen boru anlamında olan ve müteşabih olarak kullanılan bir kelimedir.

6/73 Ve hüvellezi halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulü kün fe yekun kavlühül hakk ve lehül mülkü yevme yünfehu fis SUR alimül ğaybi veş şehadeh ve hüvel hakımül habır ( Ve gökleri ve yeri gerçekten yaratan O'dur. "Ol." dediği gün o olur. O’nun sözü gerçektir. BORUNUN içine üflendiği gün mülk O'nadır . Gaybı ve şahit olunanı bilendir. O hakimdir haberdardır. )

Ayet kodunun ( 6/73 ) nümerolojik değeri "7" ( 6+7+3 = 16 ... 1+6 = 7 ) olmaktadır. 7 sayısı bir devrelik, döngülük ölçüyü sembolize etmektedir.

Ayrıca "Sur" kelimesinin Kur'an'da "11" kere tekrarlanması da düalite ve döngü kavramlarının sembolü olan 11 sayısı ile uyum açısından dikkat çekmektedir. Sur kelimesinin frekansı olan 11 sayısı bir zamanı, bir tarihi mi haber vermektedir? 2018 yılı ( 2+0+1+8 = 11 ) bu açıdan anlamlı olabilir mi?



"Sur" kelimesinin, 11. ve son kez geçtiği ayetin kodunu ( 78/18 ) oluşturan sayılar ile "Sur" kelimesinin ayetteki sıra numarasının ( 5 ) toplamının nümerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir. ( 7+8+1+8+5 = 29 ... 2+9 = 11 )

Allahü Teala'nın mü'min ve müslim kullarını döngü sonunda tezahür edecek azap dolu zorlu koşullardan koruyacağı yine "11" nümerolojisi içeren ayetler vesilesiyle bildirilmektedir. 

76/"11" - Fe vekahümüllahü şerre zalikel yevmi ve lakkahüm nadreten ve sururen ( Böylece Allah onları bu günün kötülüğünden korur ve onları parlaklığa ve sevince kavuşturur. )

"11/11" - İllellezine saberu ve amilus salihat ülaike lehüm mağfiratün ve ecrun kebir ( Ancak o sabredenler ve iyilikler yapanlar, işte onlar, af ve büyük ödül onlaradır. )

Döngü sonunda inkarcıların akıbetini bildiren ve 11 nümerolojisi içeren aşağıdaki ayet te dikkat çekmektedir.

"38/38" - Ve aharıne mükarranıne fil asfad ( Ve diğerlerini kelepçelerin içinde bağlayıp durdurduk. )

Ayette "Aharin" ( Diğerleri ) olarak tanımlanan inkarcıların üst aleme geçişinin engellendiği ve durduruldukları bildirilmektedir.

56/51 - Sümme inneküm eyyühed dallunel mukezzibun ( Sonra kesinlikle sizler, ey sapmış yalancılar. )
56/52 - Le akilune min şecerin min zekkum ( Zakkum ağacından yiyeceksiniz. )
56/53 - Fe maliune minhel butun ( Böylece ondan karınlarınızı dolduracaksınız. )
56/54 - Fe şaribune aleyhi minel hamim ( Böylece onun üzerine kaynar sudan içeceksiniz. )
56/55 - Fe şaribune şurbel hiym ( Böylece susuzlukta kalmış develer gibi içeceksiniz. )
"56/56" - Haza nüzuluhüm yevmed din ( Bu, onların din gününde misafirlikleridir, ağırlanışlarıdır. )

Ayet setinde yalancı sapıkların din günündeki ( döngü sonu ) akıbeti tasvir edilmektedir. Ayet seti 56/56 kodlu ayette tamamlanmaktadır. ( 5+6 = 11 )

Döngü sonunda, üst aleme / plana geçecek olanlar için gökte açılacak olan kapıdan bahsedilen ayetin kodunun da ( 15/14 ) "11" nümerolisi içermesi ( 1+5+1+4 = 11 ) dikkat çekmektedir.

"15/14" Ve lev fetahna aleyhim baben mines semai fe zallu fıhi ya'rucun ( Ve şayet onların üzerine gökten kapı açsak da oradan yükselmeye başlasalar, )

Kasas suresinin, kodu ( 29/29 ) "11" nümerolojisi içeren ayetinde de satanist müşriklerin alay edercesine haberciden döngü sonunu getirmesini talep ettikleri anlatılmaktadır.

"29/29" - E inneküm le ta'tuner ricale ve taktaunes sebıle ve te'tune fı nadıkümül münker fe ma kane cevabe kavmihı illa en kalU'TİNA Bİ AZABİLLAHİ in künte mines sadikın ( Kesinlikle siz erkeklere mi yeteceksiniz? Ve yol mu keseceksiniz? Ve toplantılarınızda inkarı, kötüyü mü getireceksiniz? Böylece, kavminin cevabı Eğer doğrulardan isen, BİZE ALLAH'IN AZABINI GETİR." demelerinin haricindeki olmadı. )






























Lucifer mi ? Luss-i Fer mi?

LUCIFER kelimesi Latince "Işık Getiren" ( Luc = Işık, Fer = Getiren ) anlamına gelmekte olup, İncil de yer aldığı üzere "Kendisine ışık meleği süsü veren İblis'i ( Şeytan kelimesi "Yakan, yanan" anlamında olan bir sıfattır. ) tanımlayan bir kelime setidir. 

47 2 Korintliler 11-14 Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine IŞIK MELEĞİ süsü verir.

İncil ayetinde şeytanın, kendisinde olmayan bir özellik ile yani Işık ile varlıkları kandırdığından bahsedilmektedir. Esas itibarıyla karanlıkların simgesi olan şeytanın ışığa haiz olması ancak Kur'an'da belirtilen "Kulak Hırsızlığı" gibi bir eylemle yani "Işık Hırsızlığı" ile gerçekleşebilir. Bu noktada İblis'in "ateşten yaratılmış olması" nedeniyle ışık verebileceği düşüncesi doğru olmamaktadır. Zira Kur'an'da "Ateş" olarak geçen "Nar" kelimesinin azap kelimesiyle ilintili derin anlamı da bulunmaktadır. Bir başka deyişle İblis'in ateşi ışık ve aydınlık kaynağı değildir. Bu husus, 2/257 kodlu ayette "şeytanın insanı karanlığa çıkarması" ifadesi ile bildirilmektedir.

2/257 Allahü veliyyüllezıne amenu yuhricühüm minez zulümati ilen nur vellezine keferu evliyaühümüt TAĞUTİ YUHRİCUNEHÜM MİNEN NURİ İLEZ ZULÜMAT ülaike ashabün nar hüm fıha halidun ( Allah o inananların dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. O inkar edenler, onların dostları AZGINDIR Kİ ONLARI AYDINLIKTAN KARANLIĞA karanlığa çıkarır. Onlar ateşin sahipleridirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )

İblis'in "Işık Hırsızı" tanımlaması, Arapça'da yer alan ve fonetik olarak Lucifer kelimesiyle uyum arzeden iki kelime itibarıyla ilginç görünmektedir.

LUSS = Hırsız
FER = Işık

LUSS-İ FER = Işığın Hırsızı

"Işığı Getiren"in sadece Allahü Teala olduğu da Kasas suresinin 28/71 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

28/71 Kul e raeytüm in cealellahü aleykümül leyle sermeden ila yevmil kıyameti MEN İLAHÜN ĞAYRULLAHİ YE'TİKÜM Bİ DIYA' e fe la tesmeun ( De ki: "Eğer Allah geceyi üzerinize ayağa kalkış gününe kadar daim kılsaydı, SİZE IŞIĞI GETİRECEK İLAH ALLAH'TAN BAŞKA KİMDİR görüp düşündünüz mü? O halde duymaz mısınız?" )


Saturday, December 8, 2018

Mesnevide Dikkat Çeken İfadeler

Mevlana Celaleddini Rumi tarafından yazıldığı bilinen Mesnevi'de Kur'an ilmine aykırı durum arzeden ifadeler yer almaktadır. Mesnevi, özü itibarıyla "Şeyh / Mürşid / Pir ve Mürid" ilişkisini telkin etmekte, Şeyhi / Mürşidi / Piri insan üstü ilahi bir varlık gibi göstermekte ve şirk yönlendirmesi yapmakta gibidir. Ayrıca Mesnevide yer alan bir çok mekruh cümlenin de mesajı mechul görünmektedir. Ancak analitik ve bilimsel olmayan dogmatik yaklaşım bu cümlelerde herkes tarafından anlaşılamayacak kadar derin ve ilahi manalar bulunduğunu kabul etmektedir.

Aşağıda Mesnevi'den bazı bölümler yer almaktadır. Mesnevi bölümleri tırnak içinde ( " " ) belirtilmiştir.

Önsöz'den "Bu mesnevi kitabıdır. Bu kitap gerçeğe ulaşmanın ve bilgiyle bütünleşmenin sırlarını keşifte dinin usulünün, usulünün, usulü yani din esaslarının esaslarıdır."

Dinin esası olan yegâne kaynak Kur'an'dır. 

"Hayalinde mülk, şeref ve ululuk. Fakat Azrail* “Git, evet, muradına erişirsin” demekte!" 

"Sabahı zuhura getiren, İsrafil* gibi, herkesi o diyardan sûret âlemine getirir;"

* Azrail kelimesi Kur'an'da geçmediği gibi Allahü Teala meleklerin gafil müşrikler tarafından kadın isimleriyle isimlendirildiklerini de bildirmektedir.

53/27 İnnellezine la yu'minune bil ahırati le yusemmunel melaiket tesmiyetel unsa 

( Kesinlikle o ahirete inanmayanlar, melekleri kadın isimleriyle isimlendiriyorlar. )

"Her çeşit din sâlikleri üstad* aramaksızın, peygamberlere tâbi olmaksızın işlerin âkibetlerini gördüler, kendi akıllarınca netice hakkında istidlâllerde bulundular da bu yüzden hata ve dalâlete düştüler."

* Hidayete ancak bir üstad / şeyh / mürşid ile erilebileceği telkini yani kula kulluk ( şirk ) telkini yapılmaktadır.

"Dağ bir aziz sûfi* olursa şaşılacak ne var? Mûsâ’nın cismi de bir kemik parçasından ibaretti."

"Sofilere* karşılarında yer verirlerdi. Zira onlar, can aynasıdırlar, hattâ aynadan da iyidirler."

* Sûfi / Sofi nedir? Sûfi / Sofi kelimesi kökü batı dillerindeki "Sophism" ( Bilgelik, Bilgi Sahibi Olma ) kelimesinin köküdür. Yani Sûfi / Sofi kelimesi "Bilge" anlamında kullanılmaktadır. Ancak Allah yolundaki insanı tanımlayan temel kavramlar olan Mü'min ve Müslim kelimelerinin yerine Sûfi / Sofi diye bir kavram oluşturulması dikkat çekmektedir.

"Tanrı dedi ki*: “Ey haramdan, şüpheli şeylerden sakınan! Kullarımın arasına gir ki bu suretle beni görme cennetine erişesin.”

"Tanrı dedi ki : “ Sana o devri onun için gösterdim, o halvetin yolunu onun için açtım”

"Tanrı dedi ki: Çocuk,anası kendisine kızsa bile yine anasına sarılır! "

"Tanrı dedi ki: Bu suali inkâr yüzünden, yahut gafletle ve nefsine uyarak sormuyorsun, biliyorum. "

"Tanrı dedi ki: Bu bilgiyi sen kimden aldın da bir harman meydana getiriyorsun? "

* Allahü Teala'nın kelamına şahit olunmuş gibi kurulan bu cümle ilginçtir.

"Âlemlerin Rabbinin mânalar denizi olan bin Şeyhi*, “ mâna Allah’dır” dedi."

* Şeyh / Mürşid, Alemlerin Rab'binin mana denizi olarak tanımlanıyor.

"Musa, senin devrinin parlaklığını, o devirdeki tecelli sabahının zuhurunu gördü de* ; 

“Yarabbi, o ne rahmet devri... o devir, rahmetten de ileri ... o devirde rüyet var. Musa’nı denizlere daldır da Ahmet’in devrinde izhar et’’ dedi.*"

"Musa dedi ki: Benim nispetim, Tanrı’nın şu toprak yurdunadır... asıl adım da onun kullarının en aşağısı."

"Musa,Tanrım bana bu temyizi sen verdin dedi... Tanrı dedi ki: Öyleyse bende nasıl olur da temyiz olmaz?" 

* Musa'nın konuşmasına şahit olunmuş gibi kurulmuş bir cümledir.

"Şeyh, Tanrı gibi* aletsiz işler görür. Müritlere sözsüz dersler verir."

* Şeyh, Tanrısallaştırılmaktadır.

"Bayezid o pirin huzuruna varıp oturdu, halini sordu ; onun hem fakir, hem de aile efradı çok olduğunu anladı. Pir, “ Ey bayezid nereye gidiyorsun gurbet pılı pırtısını nereye kadar çekip sürüyeceksin” dedi. 

Bayezid “ Hac mevsimi.. Kâbe’ye gidiyorum” diye cevap verdi. Pir dedi ki : “ Yol masrafı olarak yanında ne var?” 

Bayezid “ İki yüz dirhem gümüşüm var. Ridamın ucuna sımsıkı bağladım işte.” deyince, 

Pir, “ Etrafımda yedi kere tavaf et. Bu tavafı hac tavafından daha makbul bil. O dirhemleri de, ey cömert kişi, bana ver. Bil ki hac ettin muradın hâsıl oldu. 

Umre ettin ebedi ömre nail oldun, sâf bir hale geldin, Safa’ya koştun, Saiy erkânını yerine getirdin. 

Canının gördüğü Hak hakkı için ki o, beni kendi evinden daha üstün, daha makbul etmiştir; 

Kâbe her ne kadar onun lütuf ve ihsan evidir ama benim vücudum da onun sır evi. Tanrı, Kâbe’yi kurdu ama kurdu kuralı ona gitmedi. Halbuki bu eve, benim vücuduma, o ebedi diri olan Tanrı’dan başka kimse gelmedi. Beni gördün ya, bil ki Tanrı’yı gördün*; doğruluk Kâbe’sinin,hakikî Kâbe’nin etrafında tavaf ettin. Bana hizmet, Tanrıya itaat etmek, onu övmektir. Sakın Hakkı benden ayrı sanma. Gözünü iyi aç da bana öyle bak ki beşerde Tanrı nurunu göresin” dedi. 

Bayezid, o nükteleri dinledi, altın bir küpe gibi kulağına taktı. Bu yüzden derecesi yükseldi, fazileti arttı. Hakikat yolunun sonuna erişmiş olan Bayezid, artık ondan sonra bir son tasavvur edilemeyecek olan bir makama vardı. "

Yukarıdaki ifadeler açık şirk cümleleridir.

"Bir iri adam bir oğlanı ele geçirdi. Bu adam bana kast eder diye çocuğun yüzü sarardı.
Adam dedi ki “ Güzelim, emin ol.. sen benim üstüme bineceksin. Ben korkunç görünsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin üstüme, sür” "

Bu bölüm ise gayesi ve misali mechul olup ahlak dışı ifadeler içermektedir.

"O emîr, Şeyh’in kullarındandı. Şeyh’i tanıyıp hemen secde etti.*"

* Kulun kula secde etmesini telkin eden şirk ifadeleridir.

"Şeyh, derhal iğnesini denize attı ve yüce sesle iğneyi istedi. Yüz binlerce Tanrı balığı, her birinin ağzında birer altın iğne olduğu halde, Ey şeyh Tanrı’nın iğnelerini al, diye Tanrı denizinden baş çıkardı."

"Fakat şeyhe kılıç vuranın kılıcı, tersine dönüyor kendisini yaralıyordu. O hünerli şeyhin vücudunda bir eser bile görünmüyordu. Fakat dervişler perişan oldular, kanlara battılar. "

Mucize yapan, keramet sahibi Şeyh mesajı verilmektedir.

"Bundan önce yol gösteren bir şeyh vardı. Yeryüzünde adeta göğe mensup bir çırağdı. 
Ümmetler içinde peygambere benzer, halka cennet bahçelerinin kapılarını açardı.  Peygamber, “ İleri giden şeyh, kavminin arasında peygambere benzer*” dedi. "

"Onun şikâyeti, şikâyet değildir, onu ıslahtır... o şikâyet, peygamberlerin şikâyetine benzer."

* Şeyh / Pir / Mürşid, Peygamber konumunda addediliyor.

"Fakat şeyh, birisinin kötülüğünü söylerse bu, Tanrı emriyledir*, kızgınlığa, heva ve hevese uymadan değil!"

* Tanrı emriyle konuşan Şeyh !!!

"Bu, ne yıldız bilgisidir, ne remil, ne de rüya... Tanrı, doğrusunu daha iyi bilir ya, Tanrı vahyidir!*"

* Mesnevi'nin Tanrı vahyi! olduğu ifade edilmektedir.

"Lâtifsen. Gönlün aydınsa şunu iyice bil: Eşek götünü öpmede* bir lezzet yoktur! 
Faydasız yere bıyığını pis pis kokutur... yemek yemeksizin elbise, onun tenceresiyle kararır!"

* Bu tasvir misal ve kısas niteliği taşımayan mekruh bir cümleden ibaret görünmektedir.

"Şu halde yürü şeyhin, emrinin gölgesi altına git; sus emre uy*! 
Böyle yapmadın mı istidat ve kabiliyet sahibi bile olsan kâmilik davasına kalkıştığından değişir, çarpılır, istidat ve kabiliyetini kaybedersin! "

* Şeyhe / Pire / Mürşide koşulsuz biyad ve itaat mesajı verilmektedir. Oysa Kur'an'da Haberci ( Peygamber ) için dahi "Sen ancak bir uyarıcısın", "Senin üzerine olan ancak tebliğdir.", "Sen onlara vekil değilsin.", "Dinde zorlama yoktur." ayetleri yer almaktadır.

"Bir mürit pirinin huzuruna vardı. Pir, hay hayla ağlıyordu. 
Mürit şeyhi ağlıyor görünce o da ağlamaya koyuldu, gözünden yaşlar akmaya başladı. 
Şeyhin ışığı vurur, meşrebi akseder, müritlere bir neşe feyzidir gelir. Fakat bu feyiz müritlerden değildir, şeyhtendir.*
Bu hal, suda duran sepete, cama vuran ışığa benzer. Bu hali, kendilerinden bilirlerse noksanlıktır. 
Dedi ki: Ey bulut gibi habersiz ağlayan, bakışı ile adamı adam eden şeyhin* ağlamasına uyup hiçbir şeyden haberi olmaksızın ağlamaya koyulan! "

* Şeyhin mucizeleri devam ediyor.

"Keçiye mum iskemlesinde oynamak ve ayıya türlü türlü oyunlar bellettikleri gibi bir halayık da hanımın eşeğine insana yaklaşmayı * öğretmişti, onunla nefsini körledi. Yalnız, eşek ileri gitmesin diye yakınlaşacağı vakit eşeğin aletine bir kabak geçirirdi. Kadın, bu hali gördü, fakat kabağa dikkat etmedi. Halayığı, bir bahane ile uzak bir yere yolladı,ahıra girip eşeği kendisine yakınlaştırdı ve rezaletle ölüp gitti. Halayık, ansızın gelip görünce “A benim canım, a benim gözümün nuru,aleti gördün, kabağı niye görmedin. Maslahatı gördün, öbürünü niye görmedin?” diye feryada başladı. “Her noksanı olan Melundur. Yani her noksanı olan bakış ve anlayış melundur. Maksat, bu olmasaydı zahir gözü nakış olanlara, yani körlerle şaşılara acınmazdı. Halbuki onlara acınır, lanet edilmez. “Köre zahmet ve teklif yoktur” ayetini okusana. Bu ayet, körden teklifi de gidermiştir, laneti de kaldırmıştır, azarlamayı da, öfkelenmeyi de."

* Mesajı mechul ancak içeriği açıkça hayvanlarla cinsel ilişkiyi telkin eden ifadeler...

"Zaten şehvetten sarhoş olmuştu, hemen kapıyı kapadı, oh dedi. Yalnız kaldım, bağıra, bağıra şükredeyim.* Artık erkeklerin gah tam, gah yarım yamalak yakınlaşmasından kurtuldum. 
Kadının keçileri, sanki bini bulmuştu, öyle neşelendi. Eşeğin şehvet ateşiyle kararsız bir hale düştü. "

* İsterik bir kadının masturbasyon yapmasından ve hayvan ile ilişki fantezisinden bahsedilen bölüm.

"Nura ulaşmış şeyh, insana yol bildirir, sözünü nurla yoldaş eder."

Dikkat edileceği üzere sürekli Şeyh / Pir / Mürşid telkini söz konusudur.

"Bu şeyh de kapı kapı dolaşıp yalvarmadaydı. Halbuki şeyh için gökyüzünde yüzlerce kapı açıktı.*"
"Tanrı, yedinci göğe kadar toprak hazinelerini Şeyhe göstermişti."

* Şeyhe göklerin kapıları zaten açıkmış ve Rab'bin hazineleri Şeyhe gösterilmiş.

"Çuha da bir çarşaf giyip yüzünü örttü,kadınlar arasına karıştı.Kimse onu tanımıyordu. 
Bir kadın,vaız edene gizlice sordu:Kasıktaki kıllar,namazın bozulmasına sebep olur mu? 
Vaiz dedi ki:Uzun olursa namaz mekruh olur. 
Ya hamam otuyla,ya ustra ile traş etmen lazım ki namazın tamam olsun,kabul edilsin. 
Kadın:Ne kadar uzun olursa namazın kabul olmaz dedi. 
Vaız eden dedi ki:Bir arpa boyu uzun olursa traş etmek farzdır. 
Cuha,hemen kızkardeş dedi,bak bakalım,benim kasığımın kılı o kadar olmuş mu? Tanrı rızası için elini uzat da bir yokla. Bakalım,mekruh olacak kadar uzamış mı? 
Yanındaki kadın,Cuhanın şalvarına el atar atmaz eline aleti geldi. 
Derhal şiddetli bir nara attı.Hoca,sözüm gönlüne tesir etti dedi. 
Cuha dedi ki:Hayır,gönlüne tesir etmedi,eline tesir etti.A akıllı adam,gönlüne tesir etseydi vay haline! "
* Yine mesajı mechul ve ahlakdışı ifadelerin yer aldığı bir bölüm. Eşcinsellik ve hayvanla cinsel ilişkiden sonra bir başka fantezi de bu bölümde yer almaktadır.

"Peygamber dedi ki: Ey Sıddıyk, sana demedim mi ki bu ihsanda beni de ortak et. 
Ebubekir, biz dedi, ikimiz de senin kullarınız. Ben, onu senin rızan için azat ettim. 
Sen beni kul et,bana dostum de, de senden hiç azatlık istemem. 
Benim azatlığım sana kul olmamdır.* Sensiz olursam mihnetlere, azaplara uğrarım.
Ey Allah seçilmişi, bu seçilişinle dünyayı dirilttin. Halkın geri kalanlarını ileri götürdün, hele beni yok mu?"

* Kula kulluk yani şirk telkini içeren ifadeler. Ayrıca Peygamber dünyayı diriltmiş.

"Ormanlar kalem olsa, denizler mürekkep olsa yine Mesnevi’nin biteceğini umma."*

* Kur'an'da Allah kelamı, kelimeleri için verilen müteşabih misal aynen kopyalanmak suretiyle Mesnevi'ye atfedilmiştir.

31/27 Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihı seb'atü ebhurin ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım ( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah' ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir.





































































































































































































































































































Thursday, December 6, 2018

Kan Dolaşımı ve Elektron Orbitleri

Bilimsel kaynaklar insan vücudundaki kan dolaşımının normal süresinin 10-"16" saniye aralığında olduğunu bildirmektedir.


https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0002870333901398

Kan dolaşımı süresini tanmlayan sayılardaki "7" ( döngü ) ve "8" ( sonsuz döngü ) nümerolojisi dikkat çekmektedir.

- Maksimum kan dolaşımı süresi 16 saniyedir. 1+6 = 7
- Kan dolaşımı süresi aralığı 10-16 saniyedir. 1+0+1+6 = 8

Atomun içinde, çekirdek etrafındaki elektronlar toplam "7" yörüngede dönerler. Bu yörüngeler K,L,M,N,O,P ve Q olarak kodlanmışlardır. / yörünge aynı zamanda 7 enerji seviyesini de ifade etmektedir.
                           

https://en.wikipedia.org/wiki/Electron_shell

Tuesday, December 4, 2018

Ses ve 8 Nümerolojisi

SES'i oluşturan 7 temel nota bulumaktadır.


Notaların yazılımında başta SOL ANAHTARI adı verilen ve düzenleme işlevi olan bir sembol de yer alır. Sol Anahtarı, 8 sayısına benzemesi ve dolayısıyla döngüyü sembolize etmesi açısından dikkat çekmektedir. "Anahtar" kelimesiyle tanımlanması ise yeni döngü kapısı açması anlamında sembolize edilmiş olabilir. Zira 7. nota olan Sİ sesinden sonra yeniden DO notası gelir ve yeni bir döngü başlar. Notalar okunduğunda ise ince DO sesi okunma ihtiyacı hissettirir.

Ses anlamına gelen "SAVT" kelimesi Kur'an'da "8" kere tekralanmaktadır.


17/64 Ve (1) estefziz (2) men (3) isteta'te (4) min (5) hüm (6) bi (7) SAVTi (8) ke ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şarikhüm fil emvali vel evladi veıdhüm ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ğurura ( Ve onlardan kime istidatın olursa SESİN ile yerinden oynat, kımıldat. Atlarınla ve yayalarınla üzerlerine yönel. Onlara malda ve çocuklarda ortak ol. Onlara vaad et. Ve şeytan onlara aldatmanın haricinde vaad etmez. )

- SAVT kelimesi ilk kez 17. surede geçmektedir. ( 1+7 = 8 )
- SAVT kelimesinin ilk kez geçtiği ayetteki sıra numarası "8"'dir.
- SAVT kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kodunu (17/64 ) oluşturan rakamlar ile Savt kelimesinin bu ayetteki sıra numarası toplandığında yine "8" sayısına ulaşılmaktadır. ( 1+7+6+4+8 = 26 ... 2+6 = 8 )

“Do Re Mi Fa Sol La Si Do” olmak üzere 8 notalık ses periyodu “Octave” ( Oktav, Sekizli ) olarak anılmaktadır.

432 Hz'lik ses frekansı standart müzik ölçeğinde "8" Hz'e karşılık gelmektedir. 8 Hz Dünya gezegeninin temel frekansıdır. Dünyanın kalp atışı olarak da adlandırlan bu frekans Schumann Rezonansı olarak bilinir. 8 Hz evren ile yakın ilintisi bulunan, bilişsel ve spritüel açılım sağlayan ses frekansıdır. 

http://powerthoughtsmeditationclub.com/432hz-528hz-music-insight/