Kutsal kitaplardaki yoğun sembolizm ve teşbih tekâmül yolcusu inananlar için başlıbaşına bir sınav ve ilmi araştırma konusudur. Bilgi seviyesi artanlar için kitaplardaki sembolik ve teşbihi ayetler açık anlamlı ve net bilgilere dönüşecektir. Ayağa Kalkış / Kıyamet Günü ( Yevmel Kıyameh ) olarak tanımlanan ve bir bilgelik kıyamı olan döngü sonu sürecinde tüm sırlar açığa çıkacak, gizli veya gizlenmeye çalışılan hiçbir şey kalmayacaktır. Ancak bu süreç içinde kibirde ve inkârda direten, dünyevi menfaatten ve maddeden kopamayanlar ilahi kozmik bilgileri anlamaktan mahrum kılınacaklar, hiç nasiplenemeyeceklerdir.
Bu husus kitaplarda şu ayetlerle bildirilmektedir.
86/9 - Yevme tübles serair ( O gün sırlar ortaya çıkarılır. )
3/7 - Hüvellezi enzele aleykel
kitabe minhü ayatün
muhkematün hünne ümmül
kitabi ve üharu müteşabihat fe emmellezine fi kulubihim zeyğun
fe yettebiune ma teşabehe
minhübtiğael fitneti vebtiğae
te'vılih ve ma ya'lemü te'vılehu
illellah ver rasihune fil ılmi
yekulune amenna bihı küllün min
ındi rabbina ve ma yezzekkeru
illa ülül elbab
( Kitabı sana indiren O'dur. Onda
kitabın anası olan açık anlamlı,
sağlam ayetler vardır. Diğerleri
benzetmelidirler. Ama o
kalplerinin içinde şüphe,
vesvese, eğrilik, ayrılık olanlar,
onlardan fitneyi aramak ve kendi
yorumlarını aramak için o
benzetilmiş olanlara tabi olurlar.
Onun yorumunu Allah haricinde
kimse bilmez. İlimde derinleşmiş
olanlar "Ona inandık. Hepsi
Rab’bimizin indindendir." derler.
Akıl sahipleri haricindekiler
hatırlamaz. )
7/179 - Ve lekad zera'na li
cehenneme kesıran minel cinni
vel insi lehüm kulubün la
yefkahune biha ve lehüm
a'yünün la yübsırune biha ve
lehüm azanün la yesmeune biha
ülaike kel en'ami bel hüm edall
ülaike hümül ğafilun
( Ve cinlerden ve insanlardan
çoğunu cehennem için bıraktık.
Onların kalpleri vardır, onlarla
anlamazlar. Onların gözleri
vardır, onlarla görmezler.
Onların kulakları vardır, onlarla
duymazlar. Bunlar hayvanlar
gibidirler. Bilakis daha da
sapmışlardır. İşte onlar
habersizlerdir. )
7/146 - Seasrifü an
ayatiyellezine yetekebberune fil
erdı bi ğayril hakk ve in yerav
külle ayetin la yü'minu biha ve in
yerav sebıler rüşdi la
yettehızuhü sebıla ve in yerav
sebılel ğayyi yettehızuhü sebıla
zalike bi ennehüm kezzebu bi
ayatina ve kanu anha ğafilın
( Yerde haksızca kibirlenenleri
ayetlerimden men edeceğim, uzaklaştıracağım. Onlar bütün
ayetleri görseler dahi onlara
inanmazlar. Eğer doğru yolu
görürlerse onu yol edinmezler.
Eğer yanlış yolu görürlerse onu
yol edinirler. Bu kesinlikle onların
ayetlerimizi yalanlamalarından
ve onlardan habersiz
olmalarındandır. )
İncil
42 Luke 8-9
İsa, bu benzetmenin
anlamını kendisinden soran
öğrencilerine,
42 Luke 8-10
"Tanrı Egemenliği'nin
sırlarını bilme ayrıcalığı size
verildi" dedi. "Ama başkalarına
benzetmelerle sesleniyorum.
Öyle ki, 'Gördükleri halde
görmesinler, Duydukları halde
anlamasınlar.'
42 Luke 8-11
"Benzetmenin anlamı
şudur: Tohum Tanrı'nın
sözüdür.
42 Luke 8-12
Yol kenarındakiler sözü
işiten kişilerdir. Ama sonra İblis
gelir, inanıp kurtulmasınlar diye
sözü yüreklerinden alır götürür.
42 Luke 8-13
Kayalık yere düşenler,
işittikleri sözü sevinçle kabul
eden, ama kök salamadıkları
için ancak bir süre inanan
kişilerdir. Böyleleri denendikleri
zaman imandan dönerler.
42 Luke 8-14
Dikenler arasına
düşenler, sözü işiten ama
zamanla yaşamın kaygıları,
zenginlikleri ve zevkleri içinde
boğulan, dolayısıyla olgun ürün
vermeyenlerdir.
42 Luke 8-15
İyi toprağa düşenler ise,
sözü işitince onu iyi ve sağlam
bir yürekte saklayanlardır.
Bunlar sabırla dayanarak ürün
verirler."
42 Luke 8-16
"Hiç kimse kandil yakıp
bunu bir kapla örtmez, ya da
yatağın altına koymaz. Tersine,
içeri girenler ışığı görsünler diye
onu kandilliğe koyar.
42 Luke 8-17
Çünkü açığa
çıkarılmayacak gizli hiçbir şey
yok; bilinmeyecek, aydınlığa
çıkmayacak saklı hiçbir şey
yoktur.
No comments:
Post a Comment