Meryem 19/50 - Ve vehebna lehüm min rahmetina ve cealna lehüm lisane sıdkın aliyya ( Ve onlara rahmetimizden bağışladık. Onlara doğru yüksek lisan oluşturduk. )
Meryem 19/97 - Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıne ve tünzira bihı kavmen lüdda ( Onunla sakınanları müjdelemen ve onunla inatçılar kavmini uyarman için onu senin lisanın ile kesinlikle kolaylaştırdık )
Şuara 26/195 - Bi lisanin arabiyyin mübın ( Apaçık Arapça lisanı ile, )
Şuara 26/196 - Ve innehu lefı zübüril evvelın ( Ve kesinlikle o evvelkilerin kitaplarında da vardı. )
Tevrat'tan ;
1 Tekvin 11/6 "Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar" dedi,
1 Tekvin 11/7 "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar."
Linguistik araştırmalar insanlığın lisanının kökende tek bir lisana dayandığını, bugün mevcut olan tüm lisanların bu ana lisandan türediğini göstermektedir. Söz konusu ana lisanın ise Mu uygarlığı tarafından kullanılan Mu dili,sonrasında ise Arapça olduğunu göstermektedir.
Tahsin Mayatepek, Maya dili ( Mu dili ) üzerine yapmış olduğu araştırmalarda Kur'an'da ayet oluşturan hurufların Mu dilinde anlam karşılıkları olduğunu tesbit etmiştir.
Örnek :
TA SİN = TA ( Yıldızlar ) SİN ( Saha, mıntıka, havali ) yani Yıldızların bulundukları gök, sema
TA HA = TA ( Yıldızlar ) HA ( Su ) yani Su ihtiva eden Yıldızlar
HA MİM = HA ( Su ) MİM ( Mu kıtası ) yani Suyla kaplı Mu
Arapça kökenli olup belli başlı Batı dillerinde de yer alan bazı kelime örnekleri aşağıda yer almaktadır.
Arapça
/ Türkçe / İngilizce / Fransızca / Almanca
aba
= manastır lideri, papaz, baba / abba, abbey /
abat
= koltuk altları, azaltmak, bastırmak, örtmek (hukuk) / abate, abut ( join,
adjoin, be adjacent; touch, border on )
abd
= kul, yardımcı / body, buddy
abel
= yassı ve enli yaprak, bir tür kavak ağacı / abele ( kind of poplar tree )
abes
= abes, karmaşıklık, karışıklık, utanç / abash
abide
= abide, sabit bekleyen, kalma, devam
etme, bekleme / abide
abil
= koyun, at ve deve gibi hayvanlara iyi bakan, Çayırda otlayarak suya muhtaç
olmayan hayvan, alışmış / ability, able / habilité / üblich
abis
= denizlerdeki dokuzbin metreyi geçen derinlikler / abyss / abysse /
abs
= kurumak, katılaşmak / abscess / abcès / Abszeß
acele
= acele, acil / agile, accelerated /agile, accéléré / eilig
adab
( edebin çoğulu ) = Usul, yol, yordam / adapt / adapter / adaptieren
ahır
= diğer, öteki / other / autre / ander
ail
= yoksul, fakir / idle /
akd
= anlaşma, sözleşme, muamele icabı ve kabulü / act, action / acte, action / Akt
akdem
= daha ileri, daha mühim, ileri seviye / academy ( higher learning ) / académie
/ Akademie
akza
= kadılıkta ve fıkıh ilminde daha ileri, daha bilgili / accuse / accuser
alem
= alem / realm / Raum
ame
= yıl, sene / annum / an /
amen
= en emin, en güvenilir, gelecek olanın işareti / omen / / Omen
amir
el bahr = amiral /admiral / admirale / Admiral
an
= üstünde, hakkında / on / /
an
asila
= akşam, barınma / asylum / asile
avan
= ortalama / average /
average
ayn
= göz, pınar, ayna / eye / oueil / Auge
bed
(dua) = kötü /
bad
bedayi
= güzellik / beauty / beaute
bek
= ard arda vurmak / back /
beka
= devamlılık / back
benan
= parmaklar / banana / banana / Banane
bey'i
= alışveriş, alım / buying,
bay
birader
= kardeş, birader / borther / frère / Bruder
biz-zar
= bıkmış, usanmış, fütur getirmiş, bezginlik (farsça) / bizarre / bizarre /
bureau
= uzak / bureau / bureau / Büro
cari
= güncel, akan, akış / current /
courant
camel
= deve / camel / chameau / Kamel
celz
= seyretme / jealous / jaloux, jalousie /
cem,
cami, Cuma = toplu, toplama /come, common, jamm / commun / komme
cemeyni
= ikisi bir arada, ikizler / gemini / gémeaux
cen,
cünnet, cinn, cennet = kapalı, örtülü, kalkan, gizli, kaplı, örtülü / can,
canned
cengel
= orman /
jungle
cev
= boşluk / cavity, cave / cavite,
caverne
ceyl
= insan topluluğu, zümre / jail /
cifir
= rakam, şifre, sayı / cypher / chiffre / Chiffre
cürüm
= suç / crime / crime / Kriminal
dallin
= sapıklar, deliler / delirium
dehr
= zaman, saat / the hour / heure / uhr
delve,
edla = kova, derine inmek, bilgi aramak /
delve
deman
= hiddete kapılmış, feryat, figan, terslik / demon, damned /
/ dammen,
verdamt
desr
= defetmek, kovmak / desert, desertion / desert /
drau
= kovmak, dışarıya atmak / drive away / dehors / drauss
duhter
= kız / daughter / Tochter
ebab
= bir yere gitmek için hazır olmak, gitmek üzere olmak / above, about /
ebben
= çayır / ebene
ebras
= alacalı hastalığı, sürtünerek veya kaşınarak aşınmış yüzey / abrade,
abrasion, abraxas ( üzerine yazı yazılmış taş ) / abrasion / Abreibung
ekseri
= çoğunluk, çoğunluğu / excess / exces
ekseriyet
= çoklama, çoğumluk / exaggerate / exagérer /
el
badincan = patlıcan / aubergine / aubergine / Aubergine
el
berkuk = kayısı / apricot / apricot / Aprikose
el
cebir = cebir / algebra / algebra / Algebra
el
iksir = tesirli ilaç /
elixir
el
kimya = kimya / alchemy / alchimie / Alchemy
el
kuhl = göze çekilen siyah sürme / alcohol ( “coal” kökü ) / alcool /
Alkohol ( “Kohle” kökü )
el
kubba = küçük oda, kubbe / alcove
el
tub = kerpiç, tuğla / adobe /
enbet
( nebat ) = yetiştirmek, nebat, bitirmek / embed
enam
= hayvan / animal / animal /
emer
= acı / / amer /
enam
= hayvan / animal /
animal
enderun
= iç / intern, interior / interne, interieur / inne, inner
endülüs =
ışıklar içinde / in the lights, anda lucia
erd
= yer / earth / terre / Erd
esas
= varlık, mal /
asset
estahyi
= çekinmek / abstain / abstenir /
eşref
= şerefli, saygın /
sheriff
falik
= yaran /
phallus
fani
= sonlu, eğlenceli / funny
fars
= yırtmak, yarmak / ferocious /
feroce
fart
= ansızın gelmek / fart / / furzen
farz
= bir dâvaya mevzu ve rükün kılınan husus / phrase / phrase /
fasl,
fasıla = ayrım, ayrışım, ayrılma, ayrılmış / facicule / phase /
phase
fau
= hatalı, yanlış / fail, fault / faut
fevz
= kurtulma, safhaya geçme / phase / phase / Phase
fellah
= adam, herif /
fellow
feveran
= kızışma, kaynama, aniden öfkelenme / fever / fièvre / Feber
feyz
= içindeki düşüncesini izhar etmek, açığa çıkarmak, görünür kılmak / face /
face /
firartüm
= kaçarsınız / freedom /
firrü,
fer = firar, kaçma, özgürleşme, kurtulma / free, far / fuir / fliehen,
fern
fursat
= müsait an, elverişli durum, uygun zaman / first /
fülk
= gemi / felouque
füraa
= Üçer / three / trois / Drei
fütur
= ümitsizlik / future / future /
gani,
ganimet = zengin, kimseye muhtaç olmayan, varlıklı, bol, alınan mal, ele geçen
nimet / gain / gagner /
gayl
= cima etmek / / / geil
gazal
= gazal /
gazelle
ğurabey
= karga/ crow / corbeau / Rabe
ğussat
= lokma, yeme /
gusto
had
= sınır / head / /
hale
= hale / halo, hallow, hall, hole / hall / Halle
haram
= haram, zararlı /
harm
hard
= hiddetli, kızgın, sert / hard / / hart
hart
= katı katı olmak / hard / / hart
haşhaşi
= katil / assassin /
assassin
hayal
= hayal /
halo
hayevan
= canlı, yaşayan /
heaven
hazine
= hazine, gazino / casino / casino,magasin / Kasino
hain
= hain /
heinous
hark,
tahrik = yarma / harrow / houe / Harke
hend
= tutmak / hand / / Hand
hırdavat
= hırdavat / hardware /
hi,
hu = o / he
hiyerah
= seçim, tercih / hierarchy / hiérarchie / Hierarchie
huld
= ebedilik, sonu olmama / hold / /
halten
huri
= kadın / whore / Hure
hurt
= balta, balta deliği, kulak deliği / hurt /
hus
= dikmek, bir araya getirmek / house / /
Haus
icabet
= cevap verme, kabul / accept / accepter / akzeptieren
idrar
= çokça akıtmak, devamlı vermek / drain / drainage
idris
= elbise içinde olan, örtülmüş olan / dress / /
Dressung
ihbit,
nehbitu = inme, yerleşme, alçalma / inhibit, habitat /
habiter
ikna
= ikna, ayakta iki tarafa da bakmadan durmak / icon, convince / icon,
convaincre / Ikon
ille
= hastalık, illet, maraz / ill /
ind
= yan, taraf / indian / indien / Indianer
ins
= insan / initiate / initier /
istar,
satra = yazı yazma, satırlama / history / histoire /
izale
= yalıtım / isolate,
isolation
/ isolation / Isolation
kabl
= önce, evvel, ileride / cable / Cable / Kabel
kafir,
keffar = örten, tarımcı / cover / couvrir
kalender
= kalender / calendar / calendrier /
Kalender
kamer
= ay / camera, chamber / camera, chamber / Kamera, Kamer
kamis
= gömlek / / chemise
kand
= şeker / candy /
kantar
= sayaç, tartı, ölçücü / counter / compteur /
kar
= toplamak, cem etmek / car
kun
= olmak, oldu / can / / kann
kunut
= birşeye o suretle devam ve mülâzemet edip durmak / continue / continuer /
kard,
akrad = kredi, borç / acreditif, credit / credit / Kredit
karn
= nesil, boynuz / horn, carn / corne, carne, charne
kaset
= katı, kasılmış / casette, cast / casette
katt
= kesik,kesmek / cut /
couture
ke's
= çanak, dolu kadeh, kutu, içerici / case / caisse / Kasse
kelam
= söz, bir mânayı ifâde eden, bir maksadı anlatan ifâde / claim / réclamer /
kema
= kaç, kaç tane /
combien
keş
= yoğurt peyniri, yağsız âdi peynir / cheese /
/ Käse
kıraat
= okuma, kelimelrle okuyarak yaratma / create / créer / erschaffen
kırd
= kürd / kurd / kurde / kurde
kum,
kıyam = dur, gel, ayağa kalk / come / commun / kommen
kutn
= pamuk / cotton / coton
kutr
= çap / couture / couture
külli
= hepsi, tümü / all, whole / / alle
lat
= put ismi, çokluk /
lot
leftedev
= bırakma / left
lesb
= yalamak, yapışmak, toplamak / lesbian / lesbienne / lesbisch
levha
= levha /
level
lime
= parça, uzun dilim / limit / limite /
ma
haza = bu nedir / magazine /
magasin
ma
keza = Macedonia
madca
= şilte / matress / matelas / Matratze
magn
= menzil / magnitude, magnet / magnitude / Magnet
mahzen
= mahzen, hazne / magazine / magasin / Magazin
mascara
= mascara /
mascarade
me'zer
= sığınacak yer, melce / misery / misère /
mecr
= çokluk asker / majority / majorité /
mecusi
= ateşe tapan, mecusi, sihirbaz / magician / magician / Magie
mekana
= güç, kuvvet, imkan / machine, mechanic / machine, mecanique / Maschine,
Mekaniker
mekanet
= imkan, mekanik / mechanic / mecanique / mechanisch
meles
= karışım, melez / mixture / mélange / Mischung
menkıbe
= yol, usül, yordam / mean / moyen
menas
= sığınılacak yer, kurtuluş / menace / menace
menat
= put ismi / many, money / monnaie
menidturra
= zorunlu, zorda kalan, darda kalan / mandatory / mandat
merad
= hastalık / / malade, maladie, merde (
pislik ) /
mer'i
= erkek, adam, koca / / mari /
mersiye
= birisinin ölümü hakkında yazılan, teessürü anlatan manzume, acıma, acıklı
olma / mercy, merciful /
merkum
= rakamlı, işaretli, markalı / mark / marque / Mark
meş
= yürüme, gezme, dolaşma / march / marcher /
meta
= madde, fayda / matter / matiere / Materie
metr
= çekme, kesme / meter / metre / Meter
meyl
= eğilim, yönelme, meyl /
mail
miskal,
muskalun, sıklet = ölçü, ağır / muscle, skeleton / muscle, squelette / Muskel,
Skelett
misl
= aynı, aynısı / missile, similar / missile, similiaire /
muayyen
= belirli, aşikar, gözle görünür / mean /
moyen
musika
= mızıka, çeşitli ses çıkaran alet / music / musique / Musik
müsi
= teselli veren / music / musique / Musik
müveddet
= sevilen /
wedding
nam
= ün, nam, şöhret / name / nom / Name
narenc
= portakal / orange / orange / Orange
nasri
= yardıma ihtiyaç duyma / necessary / necessaire
nav
= küçük gemi ( f ) / naval, navigation / navale, navigation, navire /
nev
= yeni, taze / new / nouveau / neu
nüfuz
= nüfuz, sızma, girme, geçme / influence / influence / Einfluß
nükra
= kötü, pis / nekro,
negro
nüzul
= indirme / nozzle , nose / nez / Nase
pes
= arka, ard, geri / pass / passer / passieren
rahim
= boşluk / realm, room / / raum
recm
= kovmak, belirli bir doğrultuya yönlendirmek / regime / régime / Regime
red
= red / to get rid of /
retl
= read
rezn
= bir şeyi kaldırıp ağır mı hafif mi diye görmek, ölçmek, tartmak / reason,
reasoning / raison /
rişa
= rüşvet / rich / riche / reich
sabit
= sabotage / saboter / sabotieren
sacid
= secde eden, yay şekli alan / Sagittarius / le Sagittaire /
sadme
= bir vuruş, çarpma, vurma, çatma, birden bire patlama, ansızın başa gelen
musibet / sudden / soudain /
safra
= sarı / sulphur / souffre /
sakre
= güneşin çok olan etkisi ( güneşin ilahi sembol olması ) / sacred / sacré
sald
= taş, kaya, çok sert şey / solid / solide / solide
sarf,
surifet = kayma, yönlenme / surf
sedat
= sakin / sedate,
sedative
sekte
= kesilme, bölünme, durulma / section, sect, sector / section, secteur, secte /
Sektor
selef
= yerine geçilen / self / / selbst
sed
= set, engel / set /
sırat
= yol / street / / Strasse
sia
= genişlik, bolluk / sea / / See
sicil
= kayıt defteri, sicil / sigil /
silk
= iplik, hayt / silk /
simmi
= adaş, isimleri aynı olan kişilerin herbiri / symmetry / symétrie / Symmetrie
sine
= an / cine ( mo+tion, mo+ment ) / ciné / cinema
sini
= büyük tepsi, sini / tin /
sinn
= diş / teeth / dent / Zahn
sitare
= yıldız / star / étoile, astre / Stern
siye
= koyun yatağı / / siège /
sufrit,
safarit = fakir, yokluk çeken / sufferer / souffir /
sükara
= şeker, şekerli, sarhoş / sugar / sucre / Zucker
sürur
= koltuklar, üstünde olunanlar / sur / surplus
süva
= uygun / suitable
şerab
= içecek, şarap / syrup / sirop / Sirup
tabaka
= tabaka, yüzey / tabac, tobacco / tabac / Tabak
tabl
= davul, geniş yüzey / table / table, tableau / Tabelle
tarık
= yol / track /
tekvir
= yuvarlaklaştırmak, kıvırmak / curve / courber / Kurve
telle
= yatırmak, yaymak / tell / / Teller
terk,
tarik = terk, türk / track / trace
tetra
= ard arda, dörtlü grup / tetra ( ethyl ) /
tetra
tiras,
teraset, matris = kalkanlar, kalkancılık / tray, terrace, matrix / terasse /
Terrase
tule
= uzun, yüksek /
tall
tur
= kule, dağ / tower, door / tour / Turm
türs
= kalkan, gövde / torso, thorax, Taurus / Taureau /
ubleıy
= yutmak, kaybetmek / swallow, ablate, abulia ( loss of will power ) / avaler,
ablater, aboulie / schlucken
übetti
= kesmek, yarmak / / abattre, abattoire
/
vadi
= vadi / valley / vale / Tal
valid
= doğurgan, geçerli / valid / valide / güldig
vasi
= geniş / vast / vaste /
vaz
= koyma, konulma, bırakma / vase / vase / Vase
verze
= meslek, iş, sanat, şiir bölümü, kafiye, alt bölüm / verse /
vesile
= vesile / vessel /
vaisseau
via,
eviye = kap, içine bir şey konulabilen zarf, kanal / via, way / voie / via
yeşa
= dilemek / wish / wünschen
yusuf
= inleyip ah eden / sigh / soupier / seufzen
zerafa
= raf, yüksekliği olan / giraffe / giraffe / Giraffe
zümre,
zümer = grup, topluluk, toplanma / summer /
/ Sommer
No comments:
Post a Comment