Çeviri

Friday, May 26, 2017

Savm ( Oruç ) ve Zekat ( Temizlenme )

Allahü Teala, dini vecibeler konusunda kullarını “genişlikleri ölçüsünde” sorumlu tutmaktadır.

A'raf 7/42 - Vellezine amenu ve amilus salihati la nükellifü nefsen illa vüs'aha ülaike ashabül cenneh hüm fıha halidun ( Ve o inananlar ve iyilikler yapanlar, biz nefsi genişliği haricinde mükellef kılmayız. İşte onlar bahçenin sahipleridirler. Onlar orada ebedidirler. )


Bu yaklaşım “Zekat” ve “Savm ( Oruç )” eylemlerinin icrasında ferdi imkanların ölçü ve sınır teşkil ettiğini ortaya koymaktadır.


Savm kelimesi ile kök bağlantısı olan Savmaa kelimesi “hücre, ibadet yeri” anlamına gelmektedir. Ayrıca Kur’an’da geçen “Savamiu” kelimesi de “Manastırlar” yani dünyevi ortamdan uzak kısıtlı ve kanaatkar bir yaşamın sürdürüldüğü ibadet yerleri anlamına gelmektedir. Bu bağlamda Savm kelimesinin “yaşam alanının kısıtlanması, minimalize bir süreç içine girme, imkanları en aza indirme, yetecek kadar ile kanaat etme” kök anlamını da taşımakta olan genel bir kavram olduğu düşünülebilir.


Meryem 19/26 - Fe külı veşrabı ve karrı ayna fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kulı innı nezertü lir rahmani savmen fe len ükellimel yevme insiyya ( Ye ve iç, gözün aydınlansın. Eğer insanlardan birini görürsen "Kesinlikle ben Rahman için oruç adadım. Bugün insanla konuşmayacağım." de." )


*Ayette açık olarak “Savm” kelimesinin sadece yemek ve içmek ile ilgili olmadığı, farklı eylemler için de kullanılan bir kavram olduğu görülmektedir. Zira ayet Meryem’e “Ye ve iç” söylemi ile başlamaktadır. Meryem’in savmı ( orucu ) “konuşmama” ile ilgilidir.


Bakara 2/184 Adedi belirli günlerdir. O halde sizlerden kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Yoksulları beslemek O’ na itaat edip dayananların üzerine fidyedir. İsteyerek hayır yapan kimse için o ona hayırlıdır. Eğer bilmiş olursanız oruç tutmanız size daha hayırlıdır.


( Hasta olan kimse, imkanları kısıtlı ve sağlık durumu riskli olduğu için oruçtan muhaf tutulmaktadır. ) 

Bakara 2/185 Kur'an o Ramazan ayı içinde, insanlar için yönlendirme, yönlendirmeden açık deliller ve fark yaratan olarak indirildi. Sizden kim bu aya şahit olursa oruç tutsun. Kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Allah, müddeti tamamlamanız ve sizi yönlendirmesine karşılık Allah’ ı yüceltmeniz için size kolaylık verip yardım etmeyi ister ve zorluğu istemez. Umulur ki şükredersiniz.


( Esas itibarıyla Allah kulları için zorluk istememektedir. )


Bakara 2/219 Sana şaraptan ve kumardan sual ederler. "Onlarda insanlar için büyük günah ve faydalar vardır. Onların günahları faydalarından daha büyüktür." de. Sana neyi harcayacaklarını sual ederler. "Fazlasını ve iyisini." de. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki düşünürsünüz.


Bakara 2/267 Ey o inananlar, o kazandıklarınızın ve size yerden çıkardıklarımızın temizlerinden harcayın. Onlardan, hakkında övgüler söylemenizin haricinde gözü kapalı alıcısı olmayacağınız kötüsünü harcamaya niyetlenmeyin. Bilin ki kesinlikle Allah ganidir övülesidir.


( Zekat konusunda da insanın temel ihtiyacını karşılayacak olanın haricinde olan fazlasını ve iyisini diğer insanlara bağışlaması ve minimalist bir şekilde yaşaması esas alınmıştır. )


Leyl 92/18 O malını veren temizlenen.


( Kelime anlamı da “Temizlik” olan “Zekat” eylemi ile insanın ruhsal olarak temizlendiği, nefsani pisliklerden uzaklaştığı, minimalist ve sade bir yaşama eriştiği ifade edilmektedir. )


Yukarıdaki ayetler incelendiğinde ve ayetlerde “Savm” eyleminin detaylı tanımlamasının olmadığı dikkate alındığında, “Savm” kelimesinin oruç süresi boyunca, sağlık durumuna dayalı imkanlar ölçüsünde, temel ihtiyaçların mümkün olan en aza indirilmesi anlamına geldiği düşünülebilir. Doğrusunu Allahü Teala bilir.


Zekat” konusunda da benzer durum geçerlidir. Allahü Teala her nefsin yani her kişinin imkanları, genişliği ölçüsünde sorumlu olduğunu belirtmektedir. Örneğin: 100 birim varlığı olup 50 birim zekat veren kimse ile 10 birim varlığı olup 5 birim zekat veren kimse, zekat tutarları farklı olsa bile, eşit olarak değerlendirilebilecektir. Zira imkanlarından eşit oranda feragatte bulunmuşlardır.

Aynı şekilde bünyesi 12 saat aç ve susuz kalmaya dayanıklı olan bir kimse ile, bünyevi nedenlerle 12 saatlik süre içinde az da olsa yemek zorunda olan kimsenin de eşit olabileceği, Allahü Teala’nın oruç kapsamında bu duruma müsamaha gösterebileceği düşünülebilir. Doğrusunu Allahü Teala bilir.

No comments:

Post a Comment