"Tesadüf" kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup, "Sadif / Sadaf" kökünden gelmekte ve "Eşleştirmek, Müsavi Kılmak, Birlemek, Denkleştirmek, Bir Araya Getirmek" anlamlarını taşımaktadır. ( Benzer kök türemeleri "Kamil / Tekamül, Caviz / Tecavüz, Zahir / Tezahür vb. )
"Sadf / Sadaf" kökü, Zülkarneyn'in iki demir kütlesini birleştirerek bir set oluşturduğundan bahsedilen Kehf suresinin 18/96 kodlu ayetinde geçmektedir.
18/96 - Atuni züberal hadıd hatta iza sava beynes SADAFeyni kalenfühu hatta iza cealehu naran kale atunı üfriğ aleyhi kıtra ( Bana demir kütleleri getirin. Nihayet, iki ucun arasını EŞLEŞTİRİP MÜSAVİ KILDI "Üfleyin." dedi. Nihayet ateşi oluşturduğunda "Getirin bana, onun üzerine erimiş bakır dökeyim." dedi. )
"Tesadüf" kelimesinin, "Şans eseri denk gelmek, Kontrolsüz ve plansız şekilde karşılaşmak" gibi anlamları olduğu bilinegelse de esas itibarıyla "Tesadüf" kelimesi "Kontrollü ve planlı bir şekilde Birleşme, Karşılaşma, Denk Gelme, Eşleşme" anlamlarını taşımaktadır. ( 18/96 kodlu ayette de Zülkarneyn'in kontrollü ve planlı bir şekilde demir kütlelerini "Tesadüf ettirdiğinden" bahsedilmektedir. )
Yaratılışın ilahi nizamı kapsamında Allahü Teala'nın kontrolü ve planı dışında hiçbir durumun veya olgunun tezahürü mevzu bahis değildir. Ümmül Kitapta ( Ana Kitap / Akaşa Kayıtları ) yazılı olan her "Tesadüf", mutlak surette bir kök sebebe dayanmakta ve varlıkların tekamülü için bir vesile niteliği taşımaktadır. Bu husus En'am suresinin 6/59 kodlu ayetinde aşağıdaki şekilde bildirilmiştir.
6/59 - Ve ındehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu min verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fı zulümatil erdı ve la ratbin ve la yabisin illa fı kitabin mübın ( Ve gaybın anahtarları O’nun indindedir. Onları O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa bilir. Yaprak düşmez ki O onu bilmesin. Toprağın karanlıklarında ne bir tohum tanesi, ne yaş, ne de kuru bir şey yoktur ki apaçık kitabın içinde olmasın. )
Yaratılışın ilahi nizamı kapsamında Allahü Teala'nın kontrolü ve planı dışında hiçbir durumun veya olgunun tezahürü mevzu bahis değildir. Ümmül Kitapta ( Ana Kitap / Akaşa Kayıtları ) yazılı olan her "Tesadüf", mutlak surette bir kök sebebe dayanmakta ve varlıkların tekamülü için bir vesile niteliği taşımaktadır. Bu husus En'am suresinin 6/59 kodlu ayetinde aşağıdaki şekilde bildirilmiştir.
6/59 - Ve ındehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu min verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fı zulümatil erdı ve la ratbin ve la yabisin illa fı kitabin mübın ( Ve gaybın anahtarları O’nun indindedir. Onları O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa bilir. Yaprak düşmez ki O onu bilmesin. Toprağın karanlıklarında ne bir tohum tanesi, ne yaş, ne de kuru bir şey yoktur ki apaçık kitabın içinde olmasın. )
No comments:
Post a Comment