Çeviri

Wednesday, February 16, 2022

Örtme ve Gizleme meselesi

"Kafir" kelimesinin çevirilerdeki genel karşılığı "İnkarcı" olmakla birlikte bu kelimenin kökeninde ise "Kefere" ( Örtmek ) kökünden türemiş olan "Örten" anlamı bulunmaktadır. ( Batı dillerinde "Örtmek" anlamına gelen "Cover", "Couvrir" kelimeleri de "Kefere" kelimesiyle ortak köke sahiptirler.

Kur'an ayetlerinde yer alan "Kafir" ( Örten ), "Keferu" / "Yekfurune" ( Örterler ) kelmeleri esasen "Gerçeğin bile bile örtülmesi, Gerçeğin bile bile gizlenmesi" anlamını yansıtmaktadır. 

2/6 İnnellezine KEFERU sevaun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum la yu’minun

( O İNKAR EDENLERİ uyarsan da uyarmasan da kesinlikle onlara eştir. İnanmazlar. )

2/19 Ev ke sayyibin mines semai fihi zulumatun ve ra'dun ve berk yec'alune esabiahum fi azanihim mines savaiki hazeral mevt vallahu muhiytun bil KAFİRİN

( Veya içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek olan gökten yağmur bulutu gibidir. Yıldırımlardan ölme çekincesinden, korkusundan,  parmaklarını kulaklarının içine götürürler. Allah İNKARCILARI kuşatandır. )

3/21 İnnellezine YEKFURUNE bi ayatillahi ve yaktulunen nebiyyine bi ğayri hakkin ve yaktulunellezine ye'murune bil kisti minen nasi fe beşşirhum bi azabin elim

( O Allah’ ın ayetlerini İNKAR EDENLERİ, habercileri haksızca öldürenleri ve insanlardan o ölçüyle, adaletle emredenleri öldürenleri kesinlikle elim azap ile müjdele. )

Kur'an'da "Gerçeğin örtülmesi" ve "Gerçeğin gizlenmesi" anlamlarını tam karşılığı olarak yanstan diğer ifadeler ise sırasıyla "Lebise* el hakk" ve "Keteme el hakk" ifadeleridir. ( * "Lebise" ( Örtmek ) kelimesi Türkçe'de "Elbise" olarak, "Keteme" ( Gizlemek ) kelimesi ise "Ketum" olarak yer almaktadır. 

2/42 Ve LA TELBİSUL HAKKA bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun

( Ve GERÇEĞİ batıl ile ÖRTMEYİN ve bile bile gerçeği gizlemeyin.  )

3/71 Ya ehlel kitabi lime TELBİSUNEL HAKKA bil batili ve TEKTUMUNEL HAKKA ve entum ta'lemun

( Ey kitap sahipleri, neden GERÇEĞİ batıl ile ÖRTERSİNİZ de GERÇEĞİ bile bile GİZLERSİNİZ? )

2/146 Ellezine ateynahumul kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehum ve inne ferikan minhum le YEKTUMUNEL HAKKA ve hum ya'lemun

( O kitap verdiklerimiz, onu oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kesinlikle onlardan bir kısmı bile bile GERÇEĞİ GİZLERLER. )

"Örtme" anlamının tezahür ettiği bir diğer ifade ise "Gulf el kulub" ( Kalplerdeki kılıf ) ve "Ala kulunihim ekinneten" ( Kalplerinin üstünde örtüler ) ifadesidir.

2/88 Ve kalu KULUBUNA GULF bel leanehumullahu bi kufrihim fe kalilen ma yu'minun

( Ve "Bizim KALPLERİMİZ KILIFLIDIR" dediler. Bilakis Allah onları inkarlarından dolayı lanetledi. Artık çok azı inanır.  )

4/155 Fe bima nakdihim misakahum ve kufrihim bi ayatillahi ve katlihimul enbiyae bi ğayri hakkin ve kavlihim KULUBUNA GULF bel tabeallahu aleyha bi kufrihim fe la yu'minune illa kalila

( Sözlerinden dönmeleri, Allah' ın ayetlerini inkar etmeleri, habercileri haksızca öldürmeleri ve "KALPLERİMİZ KILIFLIDIR." sözlerinden dolayı. Bilakis Allah, inkarları sebebiyle onların üzerine mühür bastı da pek azı hariç inanmazlar.  )

6/25 Ve minhum men yestemiu ileyk ve cealna ALA KULUBİHİM EKİNNETEN en yefkahuhu ve fi azanihim vakra ve in yerav kulle ayetin la yu'minu biha hatta iza cauke yucadiluneke yekulullezine keferu in haza illa esatirul evvelin

( Ve onlardan seni dinleyenler de vardır. Fakat biz onu anlamasınlar diye KALPLERİNİN ÜSTÜNE ÖRTÜLER ve kulaklarının içine ağırlık oluşturduk. Eğer bütün ayetleri görseler bile onlara inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle mücadele ederler. O inkar edenler "Kesinlikle bu ancak evvelkilerin masallarıdır." derler.  )

17/46 Ve cealna ALA KULUBİHİM EKİNNETEN en yefkahuhu ve fi azanihim vakra ve iza zekerte rabbeke fil kur'ani vahdehu vellev ala edbarihim nufura

( Ve onu anlamasınlar diye KALPLERİNİN ÜZERİNE ÖRTÜLER ve kulaklarının içine ağırlık oluştururuz. Kur'an' da Rab’bini tek olarak hatırladığında, nefretle yüzlerini arkalarına çevirirler. )

41/5 Ve kalu KULUBUNA Fİ EKİNNETİN min ma ted'una ileyhi ve fi azanina vakrun ve min beynina ve beynike hicabun fa'mel innena amilun

( Ve "KALPLERİMİZ, o bizi çağırdığına ÖRTÜ İÇİNDEDİR. Kulaklarımızın içinde ağırlık ve seninle aramızda perde vardır. O halde yap. Kesinlikle biz yapıyoruz." dediler. )

Yukarıdaki ayetlerde yer alan "Gerçeği örtmek", "Gerçeği gizlemek", "Kalperdeki kılıf", "Kalplerin üzerindeki örtü" ifadeleri esasen inkarcı müşriklerin gerçeğin sesi olan vicdanlarını, öz varlıklarını baskıladıklarını, dünyevi, maddi ve nefsani menfaatler için bile bile gerçeğe ve doğruluğa yanaşmadıklarını bildirmektedir. "Kalp", kaba madde planı dünyada "Vicdanın" ve "Gerçeğin" temsili niteliğindeki olgudur. Zira halk arasında yaygın olan "Kalpsiz" kelimesi esasen "Vicdansız", "Gerçeği umursamayan", "Vurdumduymaz" yani "Kafir" anlamını yansıtmaktadır. ( Kalbin yaydığı elektromanyetik frekansların beyninkinden daha yüksek olduğuna da evvelki bölümlerde değinilmişti. )

Kur'an ayetlerinde yer alan "Gözler değil kalpler kör olur" ifadesi de "Görme" eyleminin " esasen ruhsal bir fenomen olduğunu ve bu durumun kaba madde planında, ruhun temsili olan "Kalp" ile ifade edildiğini ortaya koymaktadır. 

22/46 E fe lem yesiru fil erdi fe tekune lehum kulubun ya'kilune biha ev azanun yesmeune biha fe inneha la ta'mel ebsaru ve lakin ta'mel kulubulleti fis sudur

( O halde yerde gezmiyorlar mı? Onu akıl etmeye kalpleri veya onu duymaya kulakları olsun. Kesinlikle gözler kör olmaz ve lakin göğüslerin içindeki o kalpler kör olur.  )

Zira Kaf suresinin 22. ayetinde "Örtünün kalkması ve görüşün kesknleşmesi" ifadesi yer almaktadır.

50/22 Lekad kunte fi ğafletin min haza fe keşefna anke ĞİTAEKE fe besarukel yevme hadid

( Bundan habersizlik içinde oldun. Üzerinden ÖRTÜNÜ kaldırdık. Artık bugün gözün, görüşün keskindir. )








No comments:

Post a Comment