Olur. Ve bu durum başlıbaşına bir ruhani / vicdani tekâmül sınavı vasıtasıdır.
Herşeyi mükemmel bir nizam ile yaratan Yüce Rab'bimiz, Gaffur ( Affeden ) ve Vehhab ( Bahşeden, Bağışlayan ) sıfatlarını insan adı verilen nefsani varlığa fazlasıyla tahsis etmektedir. Öyle ki, Allahu Teala'nın, insan için kaçınılmaz, hatta ilahi nizam gereği bir mecburiyet olan ve aynı zamanda da bir idrak sınavı olan "günahlar" konusunda ne denli toleranslı olduğu ve af nimetindeki cömertliği ayetlerde bildirilmektedir.
"Günah derecelendirmesi" hususu ayetlerde "Kebairal ism" ( Günahların büyükleri ) ve "Lemem" ( Küçük günahlar ) ifadeleriyle zikredilmektedir.
4/31 İn tectenibu KEBAİRA MA TUNHEVNE ANHU nukeffir ankum seyyiatikum ve nudhilkum mudhalen kerima
( Eğer o YASAKLANDIĞINIZIN, MENEDİLDİĞİNİZİN BÜYÜKLERİNDEN sakınırsanız, size kötülüklerinizi örteriz. Sizi dahil olunacağın faydalısına sokarız. )
42/37 Vellezine yectenibune KEBAİRAL İSMİ vel fevahişe ve iza ma ğadibu hum yağfirun
( Ve onlar GÜNAHIN BÜYÜKLERİNDEN ve ahlaksızlıklardan kaçınırlar. Onlar, öfkelendiklerinde onlar affederler. )
53/32 Ellezine yectenibune KEBAİRAL İSMİ vel fevahişe İLLEL LEMEM inne rabbeke vasiul mağfirah huve a'lemu bikum iz enşeekum minel erdi ve iz entum ecinnetun fi butuni ummehatikum fe la tuzekku enfusekum huve a'lemu bi men itteka
( Onlar GÜNAHIN BÜYÜKLERİNDEN ve ahlaksızlıklardan, KÜÇÜK GÜNAHLAR HARİCİNDE, kaçınırlar. Kesinlikle Rab’binin affı geniştir. Sizi yerden inşa ettiği zamanı ve sizin annelerinizin karınlarında ceninler olduğunuz zamanı O bilir. O halde nefislerinizi temize çıkarmayın. O sakınan kimseyi bilir. )
Bu noktada insanın, idraksiz ve ilimsiz bir yaklaşımla "Bunlar küçük günah. Allah affeder." diyerek bazı günahlarda bilinçli olarak ısrarcı olup olmaması önemli ve hassas bir durum oluşturmaktadır. Zira ısrarla işlenen "küçük" günahlar nihayetinde "büyük" günahların tezahürüne vasıta olabilmektedir.
Nur suresinin 15. ayetinde de düşük idrak seviyeli insanın kendi aklınca günahlarını kategorize etme, derecelendirme sürecinde yanılgılara düştüğü bildirilmektedir.
24/15 İz telekkavnehu bi elsinetikum ve tekulune bi efvahikum ma leyse lekum bihi ilmun ve TAHSEBUNEHU HEYYİNEN VE HUVE İNDELLAHİ AZİM
( Onu dilinize doladığınızda, ağızlarınızla, o size ilmi olmayanı söylüyorsunuz. Onu BASİT, ÖNEMSİZ SANIYORSUNUZ. O ALLAH'IN İNDİNDE BÜYÜKTÜR. )
Nisa suresinin 49. ayetinde de insanın, "kendisini temize çıkarma" yanılgısından bahsedilmektedir.
4/49 E lem tera İLELLEZİNE YUZEKKUNE ENFUSEHUM belillahu yuzekki men yeşau ve la yuzlemune fetila
( O NEFİSLERİNİ TEMİZE ÇIKARANLARİ GÖRMEZ MİSİNİZ? Bilakis, Allah dilediği kimseyi temizler ve fitil kadar zulmetmez. )
En büyük ve affedilmez olan günahın "Şirk" olduğu yani "Allah'a ortak koşmak" olduğu da ayetlerde bildirilmektedir.
4/116 İNNELLAHE LA YAĞFİRU EN YUŞRAKE BİHİ ve yağfiru ma dune zalike li men yeşa ve men yuşrik billahi fe kad dalle dalalen beiyda
( KESİNLİKLE ALLAH, O’NA ORTAK KOŞULMASINI AFFETMEZ. Bunun haricindekini dilediği kimse için affeder. Allah’a ortak koşan kimse, uzak, derin sapıklığa sapmıştır. )
Ancak insanın bilmesi gereken sadece "La ilahe illallah" ( Allah'tan başka ilah yoktur. ) cümlesini zikretmenin asla yeterli olmayacağıdır. Zira "Şirk" kavramının kapsamı son derece geniş olup, nefsine / hevesine yenik düşen insanın düşünsel veya eylemsel olarak işlediği birçok günahın kök sebebinde, kendisi farkedemese de, şirk frekansı bulunmaktadır. Bu husus ayetlerde "Hevesini ilah edinmek" kavramı ile bildirilmektedir. Bu kavram, Allah'a teslim olmak yerine nefsani arzulara teslim olmayı ve böylelikle bilinçli veya bilinçsizce Allah'a ortak koşmayı ifade etmektedir.
25/43 E raeyte MEN İTTEHAZE İLAHEHU HEVAH e fe ente tekunu aleyhi vekila
( O HEVESİNİ İLAHI EDİNENİ gördün mü? O halde, sen onun üzerine vekil mi olursun? )
No comments:
Post a Comment