Çeviri

Thursday, February 27, 2025

B ile başlangıç

B harfi, hem alfabenin ikinci harfi olması hem de yaratılış düalitesinin ( Yokluk'tan Varlığa geçiş yani 1. halden 2. hale geçiş ) sembolü olması açısından önem arzeden bir harftir. 

Arap alfabesinde, Elif harfinin 1, Be harfinin ise 2 karakterden oluşması da bu fenomenin bir ifadesi niteliğindedir.

B harfinin, bir noktadan ve onun üstünde yer alan yukari doğru açık yatay bir parantez şeklinden oluşması "bir noktadan yayılmayı" yani Big Bang'i simgeler gibidir. ( Big Bang kelimesinin de iki adet B'den oluşması konuyla uyum arzetmektedir. )

Arap alfabesindeki "Be" harfi

Kur'an'ın "ikinci" suresinin ismi olan "Bakara" kelimesi de alfabenin "ikinci" harfi olan "B" harfi ile başlamaktadır.

Kur'an'ın ilk ayeti olan ve her şeyin Allah'ın ismi / kelimesi ile var olabildiğini bildiren ana formül "Bismillahirrahmanirrahim" ifadesi de "B" harfi ile başlamaktadır.

Türkçede B harfinin, "Bir" kelimesinin ilk harfi olması da "Başlangıç" anlamı çerçevesinde dikkat çekmektedir.

A ve B harflerinin, Ruh ve Madde kavramlarının bir temsili gibi düşünülebilmesi de muhtemeldir. Zira "ağız açılıp" ta sınırsız süreli A harfinin telaffuz edilebildiği varsayıldığında bu telaffuza düal ( zıt, karşıt ) etki yapabilecek unsur "ağzın kapanması" ve böylelikle B harfinin tezahürüdür. Bu düal durum, sonsuz ruha sınırlayıcı, kısıtlayıcı etkisi olan maddenin temsili gibidir.

B harfi ile başlayan aşağıdaki kelimelerin ortak yönü, hepsinin de özde, "başlama, oluşum, yaratılış, halden hale geçiş, dönüşüm, değişim, açılım, yayılım" anlamlarını içermeleridir.

Beda ( Başlamak, Yaratmak ) ( ara. )

Bedi ( Başlatan, Yaratan ) ( ara. ) ( Allah'ın isimlerindendir. )

Beyan ( Açığa çıkarma, Meydana çıkma, Ortaya çıkma ) ( ara. )

Ber ( Yaratmak ) ( ara. )

Bari ( Yaratıcı ) ( ara. ) ( Allah'ın isimlerindendir. )

Beraze ( Açığa çıkmak, Sunmak, Ortaya koymak ) ( ara. )

Bariz ( Açık, Ortada, Sunulmuş , Mevcut ) ( ara. )

Bi ( İle, İkincisi olarak )

Başlamak ( tür. )

Bitirmek ( tür. )

Büyümek ( tür. )

Bilmek ( tür. )

Bulmak ( tür. )

Belirmek ( tür. )

Baba ( tür. )

Bebek ( tür. )

Begin, Beginnen ( Başlamak ) ( ing., alm. )

Biology ( Yaşambilim / bios ( yaşam, oluşum, yaratılış ) + logos, logia ( bilgi, bilim ) ) ( gre. )

Baby, Bébé ( Bebek ) ( ing., fra., alm. )

Born ( Doğmuş ) ( ing. )

Birth ( Doğum ) ( ing. )

Bi ( İki ) ( lat. )

Binary ( İkili ) ( bini ( ikili ) + arius ( ile ilgili ) ) 

Binom ( İki isimli ) ( bi ( iki, ikili, çift ) + nomen ( isim ) ) ( lat. )


Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/09/biyolojinin-bisi.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/04/cok-onemli-bir-nokta.html?m

Wednesday, February 26, 2025

Şirk kuleleri Migdal ve Sarh

İbranice "Migdal" kelimesi "Kule, Yüksek yapı" anlamına gelen bir kelime olup, Tevrat'ta "Kule" anlamında ve "Babil Kulesi" ile ilintili olarak yer almaktadır. 

"Migdal" kelimesinin Arapça karşılığı "Mecdel" kelimesi olup, bu kelime semantik köken itibarıyla "Yaratılmış olan" ( ma ( ne, o ) + cedl ( yaratmak, halk etmek ) ) anlamını içermektedir.

Müteşabih ( benzetmeli, sembolik ) niteliğe sahip aşağıdaki ayet grubunda, insanların, tek topluluk olarak kendilerini Rab'be  şirk koşma arzularından ( bugün kurulmak istenen Tek Dünya Devleti misali ) bahsedilen ayetlerde, müteşabih olarak "göklere erişimi sağlayacak bir kulenin inşasından" bahsedilmektedir. 

1-Genesis-11-4 Sonra, "Kendimize bir kent kuralım" dediler, "GÖKLERE ERİŞECEK BİR KULE dikip ÜN SALALIM. Böylece yeryüzüne dağılmayız."

Yukarıdaki ayette yer alan "Ün salalım" cümlesi, kibirin ve nefsaniyetin yansıması olan bir ifadedir.

1-Genesis-11-5 RAB insanların yaptığı kentle KULEYİ görmek için aşağıya indi.

1-Genesis-11-6 "TEK BİR HALK* olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar" dedi.

* "Tek Dünya Devleti" projesi misali rahmani olmayan birleşme

1-Genesis-11-7 "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar."

Zahiri anlamının dışında batıni ve çoklu anlamları olan "Göklere erişecek kule" ifadesinin anlamlarından birinin de, rahmani olmayan amaçlarla erişilmek istenen "kozmik bilgiler, kodlar" ve/veya bunlara erişim sağlayacak "halden hale geçis portalı" olması kuvvetle muhtemeldir.

Ayetlerde yer alan "Kule" kelimesinin, Tevrat'ın orijinal dili olan İbranice'deki karşılığı "Migdal" ( מגדל ) kelimesidir. Arapça'da "Mecdel" olarak telaffuz edilen ve "Maria Magdalena / Mecdelli Meryem ( Kuleli Meryem ) isminde de yer alan bu kelimenin gematria değeri ise 77'dir ki bu sayı, yaratılışın kaynak kodu olan ve düaliteyi, döngüleri, halden hale geçişi simgeleyen ve evvelki bölümlerde defaatle incelenen "İkili Yedi" kodunun bir temsilidir. "İkili Yedi" kodu 77, 14 ( 2x7 ), 7 ve 11, 2 ve 7, 27 dizilimleriyle tezahür edebilmektedir. Ayrıca 9 ( 2+7 ) sayısı da bu kapsamda yer almaktadır. ( Yukarıdaki ayet grubunun ilk ayetinin kodundaki rakamların toplamı da 7 sayısını vermektedir. )

"Yüksek bir yapı" inşa etmek suretiyle Rab'be erişmek yani O'na denk olmak ( haşa ) obsesyonu Kur'an'da da Firavun misaliyle ve "Sarh" kelimesi vasıtasıyla tezahür etmektedir. ( Mısır piramitleri, "Yüksek yapı, Kule, Köşk" anlamına gelen "Sarh" kelimesinin bugüne de yansıyan tezahürleridir. )

28/38 Ve (1) kale (2) fir'avnu (3) ya (4) eyyu (5) ha (6) el (7) meleu (8) ma (9) alemtu (10) lekum (11) min (12) ilahin (13) ğayr (14) i (15) fe (16) evkid (17) li (18) i (19) ya (20) hamanu (21) ala (22) el (23) tiyni (24) fe (25) ic'al (26) li (27) i (28) SARHAN (29) lealle (30) i (31) ettaliu (32) ila (33) ilahi (34) musa (35) ve (36) in (37) ni (38) le (39) ezunnu (40) hu (41) min (42) el (43) kazibin (44) 

( Ve Firavun "Ey ileri gelenler, ben size benden başka ilah bilmem. Haydi bana çamurun üzerine ateş yak ey Haman. Bana YÜKSEK YAPI / KULE / KÖŞK oluştur. UMULUR Kİ BEN MUSA'NIN İLAHINA YÜKSELİRİM. Kesinlikle ben onu yalancılardan zannederim." dedi. )

Ayetin numarası olan 38 sayısının ve ayetteki "Sarh" kelimesinin sıra numarası olan 29 sayısının nümerolojik değerleri de, düalitenin, döngünün ve halden hale geçişin sembolü olan 11 sayısını vermektedir.

40/36 Ve (1) kale (2) fir'avnu (3) ya (4) hamanu (5) ubni (6) li (7) i (8) SARHAN (9) lealle (10) i (11) ebluğu (12) el (13) esbab (14) 

( Ve Firavun "Ey Haman, bana YÜKSEK YAPI / KULE / KÖŞK bina et. Umulur ki ben sebeplere, vasıtalara erişirim." dedi. )

Ayette 14 kelime yer alması da 2x7 = 14 işlemi itibarıyla dikkat çekmektedir.

Yukarıdaki ayetlerde bahsedilen ve "Kule, Yüksek Yapı, Köşk" anlamlarını temsil eden "Migdal" ve "Sarh" kelimelerinin maddi ve sembolik yansımaları, şekil olarak da benzerlik arzeden Babil Kulesi ve Piramitlerdir.

Babil Kulesi ( temsili )

Mısır'daki bir Piramit

Ruhsal tekamül için bir okul, bir sınav planı olan kaba madde frekansı dünyada "Tek topluluk" olma ihtirasının sonucunun olumsuz olacağı, Maide suresinin aşağıdaki ayetinde dolaylı olarak bildirilmektedir.

5/48 ... Şayet Allah dileseydi sizi tek topluluk kılardı. Lakin o size verdikleri hakkında sizi sınamak içindi. ....

30/22 Ve göklerin, yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin çeşitliliği O’nun ayetlerindendir. Kesinlikle bunda, bilenler için ayetler vardır. 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2025/02/dusunce-zinciri-kalp-bag-ve-hablullah.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/02/insann-kaynak-kodu-9.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/10/yaratlstaki-7li-katmanlar.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/10/ikili-yedi-uyumlu-kelime-frekanslar.html?m=1

Tuesday, February 25, 2025

Düşünce Zinciri ... Kalp Bağı

Bilişim Teknolojisindeki COT ( Chain of Thought / Düşünce Zinciri ) kavramı, "insan muhakemesini yansıtacak şekilde, tutarlı mantıksal çıkarım dizileri vasıtasıyla sistematik problem çözmeyi kolaylaştıran ve karmaşık problemleri, her adımı mantıksal süreçten geçirerek yanıtlayan yapay zeka tekniği" olarak tanımlanmaktadır.


"Düşünce Zinciri", bir topluluk halinde bulunan sistem öğelerinin, aralarında oluşturdukları "semantik bağ" ( rabıta ) vasıtasıyla, doğru ve mantıksal sonuçlara hep birlikte, bir bütün olarak ulaşmalarını sağlamaktadır. Bu sistem, yukarıdaki görselde tasvir edildiği üzere, sistem öğelerinin karşılıklı olarak birbirlerine "input" ve "output" sağlamalarıyla yani etkin bir paylaşım içinde olmalarıyla işlemektedir. Bu sistemde hiçbir öğenin, bilgiyi kendinde tutma gibi bir insiyatifi söz konusu değildir. İşte insanların topluca gerçeğe ve doğruya vakıf olamamalarının ve yükselişi birlikte gerçekleştirememelerinin yegane sebebi, aralarında, ilme dayalı  etkin bir "Düşünce Zinciri"'ni yani "Kalp Bağı"nı tesis edememiş olmalarındandır ki bunun sebebi de "Allah'ın İpi"'ne sarılmamalarından yani onları gerçeğe götürecek olan "kelimelere" ( bilgiye ) yakınlaşmamalarındandır. 

3/64 Kul ya ehlel kitabi tealev ila KELİMETİN SEVAİN BEYNENA VE BEYNEKUM ... 

( De ki: "Ey kitap sahipleri, BİZİM VE SİZİN ARANIZDAKİ EŞİT / ORTAK OLAN KELİMEYE GELİNİZ. ...

90'lı yıllarda yayımlanmış olan spritüalizm konulu bir dergide yer alan "Kelimelerin anlamları, insanlar arasında düşünce zincirini oluşturacak." cümlesi konu bağlamında derin anlam ifade etmektedir.

İnsanları birleştirme algısı yaratan ancak esasen insanları ayrıştırmayı ve yalnızlaştırmayı hedefleyen küreselciler, hem insandaki "kibir" virüsünü aktive ettirerek, hem de her türlü ilmi ve metodu kullanarak, insanlar arasında bir "Düşünce Zinciri", bir "Kalp Bağı" oluşmasını engellemeye çalışmaktadırlar.

Bu husus, Kur'an ayetlerinde de "Hablullah" ( Allah'ın İpi ), "Rabt el kalb" ( Kalp bağı ), "Emerallahu bihi en yusale" ( Allah'ın birleştirimesini emrettiği ) ifadeleriyle bildirilmektedir.

2/27 ... ve yaktaune MA EMERALLAHU EN YUSALE ... 

( ... ve ALLAH'IN BİRLEŞTİRİLMESİNİ EMRETTİĞİNİ kesip ayıranlar ... )

3/103 Va'tesumu bi HABLİLLAHİ cemian ...  

( Ve ALLAH'IN İPİNE topluca sarılıp bağlanın. ... )

13/21 Vellezine YESİLUNE MA EMERALLAHU EN YUSALE yesilune ma emerallahu bihi en yusale .... 

( Ve ALLAH'IN O BİRLEŞTİRİLMESİNİ EMRETTİĞİni BİRLEŞTİRENLER.... )

18/14 Ve RABATNA ALA KULUBUHİM iz kamu ... 

( Ve ayağa kalktıklarında KALPLERİNE BAĞ VERDİK .... )

59/14 ... tahsebuhum cemian ve KULUBUHUM ŞETTA ...  

( ... Toplanmış olduklarını sanarsın. Onların KALPLERİ DAĞINIKTIR.  ... )

Kalbin, ruhun ( bilişin, bilginin, bilincin ) madde alemindeki yansıması ve insandaki bilgi haznesi olduğu da, Kur'an'ın indirilişi konulu bir ayet vasıtasıyla bildirilmektedir.

26/193 Nezele bihir RUHulemin ( Onu güvenilir RUH indirdi. )

26/194 ALA KALBİKE  li tekune minel munzirin ( Uyarıcılardan olman için SENİN KALBİNE, )


Monday, February 24, 2025

Sema, Sima ve Suret-ul İnsan

Kur'an'da insanın suretinden ( yaratılış şekli ) ve suretinin güzelliğinden bahsedilen iki ayet bulunmaktadır. Bu ayetler 40/64 ve  64/3 kodlu ayetler olup, bu ayetlerde göklerin ve yerin yaratılışlarından da bahsedilmektedir.

40/64 Allahu (1) ellezi (2) ceale (3) lekum (4) el (5) ERDA (6) KARARAN (7) ve (8) el (9) SEMAE (10) BİNAEN (11) ve SAVVERAKUM FE AHSENE SUVERAKUM ....

( Allah o size YERİ DURAK ve GÖĞÜ BİNA kılandır. SİZİ ŞEKİLLENDİRDİ DE ŞEKİLLERİNİZİ GÜZELLEŞTİRDİ. ..... )

64/3 Halekas SEMAVATİ vel ARDA bil hakki ve SAVVEREKUM FE AHSENE SUVEREKUM ve ileyhil masir

( GÖKLERİ ve YERİ gerçekten yarattı. SİZİ düzenleyip ŞEKİLLENDİRDİ DE ŞEKİLLERİNİZİ GÜZELLEŞTİRDİ. Varış yeri O’nadır. )

Allahu Teala'nın gökleri ve yeri 7 portal / bölüm / katman halinde yarattığı da ayetlerde bildirilmektedir.

65/12 Allahullezi haleka SEB'A SEMAVATİN ve minel ardi mislehunne ...

( O Allah ki YEDİ GÖKLERİ ve yerden de onların aynısını yarattı. ... )

Yukarıdaki ayetlerdeki bilgiler ilişkilendirildiğinde insanın yaratılış "suretinde" de 7 kodunun olması ihtimali akla gelebilmektedir.

"Şekil, Biçim, Görünüş" anlamına gelen "Suret, Surat" kelimesi, Türkçe'de "Yüz, Çehre, Sima" anlamında kullanılagelmiştir. "Yüz" anlamına gelen diğer bir kekime de "Sima" kelimesidir ki bu kelimenin "Sema" ( Gök ) kelimesiyle fonetik benzerliği dikkat çekmektedir. Zira insan yüzünde de, tıpkı "göklerdeki" gibi, 7 portal ( kapı, geçit ) bulunmaktadır.

2 Göz, 2 Burun deliği, 2 kulak deliği ve 1 ağız ... toplam 7 portal .... tıpkı "7 gök" gibi.

Ayrıca, "Seb'a semavat" ( Yedi gökler ) ifadesinin ilk kez Bakara suresinin 29. ( 2+9 = 11 ) ayetinde geçmesi de "boyut portalı" ve "portaldan geçiş"in sembolü olan 11 sayısı tezahürü açısından önen arzetmektedir.

Keza, "Sema" ( Gök ) kelimesinin geçtiği ve insanın suretinden ilk kez bahsedilen yukarıdaki 40/64 kodlu ayetin ilk cümlesi 11 kelimeden oluşmaktadır.

"Sema" ( سمَا ) ( Gök ) kelimesinin ebced değeri olan 101 sayısı da 11 sayısının bir tezahürü ve "boyut portalı" ve 'halden hale geçiş"in sembolü olan bir sayıdır.

Sin 60 + Mim 40 + Elif 1 = 101

"Sima" ( سٌِمَا ) ( Yüz ) kelimesinin ebced değerinin, 11 sayısıyla benzer sembolizm içeren 111 sayısı olması da "Sema" ( Gök ) ve "Sima" ( Yüz ) kelimelerinin semantik ilişkisine işaret niteliğindedir.

Yukarıdaki 7 ve 11 tespitleri ise, yaratılışın kaynak kodlarından olan "Seb'an minel mesani" ( İkililerden Yedi / İkili Yedi ) koduna işaret etmektedir ki bu kod, ilahi kozmik yazılım olan Kur'an'ı da tanımlamaktadır.

15/87 Ve lekad ateynake SEB'AN MİNEL MESANİ vel KUR'ANel azim

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük KUR'AN'ı verdik. )

İnsanın "suretindeki" ikili yedi kodlaması ise, nümerolojik olarak vücudun uç kısımlarında, kafa, eller ve ayaklarda konumlanmış gibi görünmektedir.

Kafa 7 portal ............ 7

Eller 10 parmak ....... 1

Ayaklar 10 parmak ...1

7 ve 11 ... "İkili Yedi"


78/29 Ve KİTAPTA olmak üzere HER ŞEYİ SAYDIK. 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/02/insann-kaynak-kodu-9.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/10/yaratlstaki-7li-katmanlar.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/10/ikili-yedi-uyumlu-kelime-frekanslar.html?m=1

Saturday, February 22, 2025

Marduk .... Evil Marduk

"Marduk", antik Mezopotamya'da  Babil'in koruyucu tanrısı addedilen ve cin olarak nitelenen negatif frekanslı bir farklı boyut varlığıdır. ( cinn = görünmeyen, örtülü )

Kaynaklarda, "Marduk" kelimesinin, Sümerce "Amartuk" ( Amar ( Yavru, Buzağı ) + Utu ( Güneş ) + ak ( tamlama eki ) ) kelimesinin bir telaffuz versiyonu olduğu ve "Güneş'in oğlu", "Ateşin oğlu" anlamına geldiği belirtilmektedir.

"Marduk", Tevrat'ta "Merodak" ve "Evil Merodak" olarak zikredilmektedir. Germen dilleri kökenli bir kelime olan "Evil"* kelimesi " Kötü, Günahkar, Uğursuz" anlamlarına gelmektedir ki bu kelime Tevrat'ta "Marduk"u nitelemekte ve onun şeytani bir varlık olduğunu teyid etmektedir. Ayrıca "Marduk" kelimesinin "Merodak" olarak zikredildiği aşağıdaki ayetlerden birinde ( 24-Jeremiah-50-2 ) Marduk'un, kendisini Rab'be şirk koşan bir varlık olduğu da dolaylı olarak bildirilmektedir.

* Batı dillerinde "Şeytan" anlamına gelen "Devil", "Diable", "Teufel" kelimelerinin, "Evil" kelimesiyle köken ilişkisi mevcuttur.

"Marduk" kelimesinin yer aldığı Tevrat ayetleri aşağıda olup, bu kelimenin ilk kez geçtiği ayetin sure ve ayet numarası olan 12 sayısı, aşağıda değinildiği üzere hem Marduk'a atıfta bulunulan "12. Gezegen" isimli kitap ile uyum açısından, hem de İblis'in Rab'be isyanından bahsedilen ve fonetik açıdan "Amartuk" kelimesiyle benzeşen "Emartuk" ( Sana emrederim ) cümlesinin yer aldığı ayetin numarasının 12 olması açısından dikkat çekmektedir. ( İlahi kozmik bilgilerin ve kodların semantik olduğu kadar fonetik uyumlar vasıtasıyla da bildirildiği hatırlanmalıdır. )

12-2-Kings-20-12 O sırada Hizkiya'nın hastalandığını duyan Baladan oğlu Babil Kralı MERODAK-Baladan, ona mektuplarla birlikte bir armağan gönderdi.

12-2-Kings-25-27 Yahuda Kralı Yehoyakin'in sürgündeki otuz yedinci yılı EVİL-MERODAK Babil Kralı oldu. EVİL-MERODAK o yılın ON İKİNCİ ayının yirmi yedinci günü, Yahuda Kralı Yehoyakin'i cezaevinden çıkardı.

23-Isaiah-39-1 O sırada Hizkiya’nın hastalanıp iyileştiğini duyan Baladanoğlu Babil Kralı MERODAK Baladan, ona mektuplarla birlikte bir armağan gönderdi.

24-Jeremiah-50-2 "Uluslara duyurun, haberi bildirin! Sancak dikip duyurun, hiçbir şey gizlemeyin! 'Babil ele geçirilecek deyin, 'İlahı Bel utandırılacak, İlahı MERODAK paramparça olacak. Putları utandırılacak, İlahları paramparça olacak.

24-Jeremiah-52-31 Yahuda Kralı Yehoyakin'in sürgündeki otuz yedinci yılı EVİL-MERODAK Babil Kralı oldu. EVİL-MERODAK o yılın ON İKİNCİ ayının yirmi beşinci günü, Yahuda Kralı Yehoyakin'e lütfederek onu cezaevinden çıkardı.

"Marduk" kelimesi aynı zamanda, geniş bir yörüngeye sahip olan ve belirli periyodlarla dünyaya yakın geçiş yaptığı belirtilen ve her yakın geçişinde manyetik alanının etkisiyle dünyanın manyetik alanını ve ekosistemini etkilediği, döngü sonlarına ve yeni döngü başlangıçlarına sebep olduğu varsayılan bir gezegene verilen isimdir. Bu gezegen, Babil döneminde Nibiru* ( Geçiş, Geçiş noktası, Geçiş portalı ) olarak da anılmıştır. ( * Nibiru, Arapça Nebr ( Yukarı kaldırmak, Yükseltmek ) fiilinden türeme olan ve "Yüksek, Ulu, Yüce" anlamına gelen bir kelimedir. )

Azeri bir gazeteci ve yazar olan Zecharia Sitchin, "12. Gezegen" isimli kitabında Marduk'a atıfta bulunmuştur.

Deneysel ruhçuluğun Türkiye'deki öncüsü olan Bedri Ruhselman tarafından1959 yılında, celse tebliğlerinden derlenen "İlahi Nizam ve Kainat" isimli kitapta da, Güneş sistemine yaklaşmakta olan ve büyük döngü sonuna sebep olacak bir gezegenden bahsedilmektedir. 

A'raf suresinin 12. ayetinde, İblis'in tezahürlerinden olan, isyankar ve müşrik varlık Amartuk / Merodak / Marduk'a ( Ateşin oğlu ) dolaylı olarak işaret edilmekte gibidir.

7/12 Kale ma meneake en la tescude iz EMARTUK kale ene hayrun minh halakteni min NARİN ve halaktehu min tiyn

( “SANA EMRETTİĞİM zaman, seni yere kapanmaktan ne menetti?” dedi. “Ben, O'ndan daha hayırlıyım. Beni ATEŞTEN yarattın, O'nu çamurdan yarattın." dedi. )

Monday, February 17, 2025

Salat, Namaz ve Dua kelimeleri

Arapça "Salah" kelimesi "Saygı ile eğilme, Boyun eğme, Saygı gösterme, Selamlama, Yere kapanma, Dua" anlamlarına gelen bir kelime olup, Kur'an'da "Kıyamus Salah" ( Duaya Kalkma ), "Ekimus Salah" ( Duaya Kalkın ) ifadesinin içinde yer almaktadır.

2/43 Ve EKİMUS SALATE ve atuz zekate verkeu mear rakiin

( Ve DUAYA KALKIN, zekatı verin ve eğilenlerle birlikte eğilin.  )

Latince kökenli olduğu bilinen "Salus, Salut ( Selamlama ) ve "Salutare" ( Selamlamak, Saygısını sunmak ) kelimeleri de "Salah, Salat" kelimesiyle ortak kökendendirler.

Arapça bir kelime olan "Dua" ( Yalvarış, Niyaz; Çağrı ) kelimesi ise "Davet" ( Çağrı ) kelimesi gibi "Dea" ( Çağırmak ) kökünden türeme bir isimdir.

"Salat" kelimesinin Kur'an'da 82 kere, "Kıyamus salah / Ekimus salah" kelimesinin de 46 kere tekrarlanması, her iki sayının da nümerolojik değerlerinin "1" olması açısından dikkat çekmektedir. Zira "Salat", Allah'ı yüceltme ve O'nun "birliğini", "tekliğini" zikretme seansı niteliği taşımaktadır. Bu hususa, "Dua" kelimesinin de yer aldığı Mu'min suresinin aşağıdaki ayetinde dikkat çekilmektedir.

40/12 Zalikum bi ennehu iza DUİYEALLAHU VAHDEHU kefartum ve in yuşruk bihi tu'minu fel hukmu lillahul aliyyil kebir

( Bu kesinlikle, ALLAH'A, O'NUN BİRLİĞİNE ÇAĞRILDIĞINIZDA inkar etmenizden ve eğer O’na ortak koşulursa ona inanmanızdandır. Böylece hüküm yüce büyük Allah’a dır. )

Farsça kökenli olan ve Türkçe'de "Kıyamus salat" yerine kullanılan "Namaz kılma" ifadesi "Kıyamus salat" ifadesiyle aynı anlamları taşımaktadır. Türk İslam camiasında "Salat" yerine "Namaz" kelimesinin kullanılmasının sebebi Selçuklu'ların Anadolu'ya geçişi esnasında uzun süre, Pers ( İran ) topraklarında hüküm sürmesi ve İslam ile burada karşılaşmış olmalarıdır. Zira, evvelki bölümlerde incelendiği üzere Abdest, Oruç, Peygamber gibi kelimeler de Farsça olup, Kur'an'daki karşılıkları sırasıyla Gasl ( Yıkama ), Siyam ( Fiziksel ihtiyaçlardan arınma; Yemek yememe ), Nebi ( Haberci ) kelimeleridir. 

Sanskritçe'de bir kişiyi veya grubu saygıyla selamlamak ve onurlandırmak için kullanılan "Namaste" ( Sana boyun eğiyorum, Seni selamlıyorum ) ( namas ( boyun eğiyorum ) + te ( sana ) ) kelimesi de "Namaz" kelimesiyle ortak kökendendir.

Bir yazar, bir beyan, bir yangın!

2/213 ... Allah dilediği kimseyi doğru yola yönlendirir.

6/ 39 ... Allah dilediği kimseyi saptırır ve dilediği kimseyi de doğru yola getirir.

4/88 ... Ve Allah kimi saptırırsa artık ona yol bulamazsın.

Bu bölümün bu ayetlerle başlamasının sebebi, Allahu Teala'nın, ilmi, muhtelif vasıtalarla bütün ruhlara bahşetmiş olmasına rağmen, bütün ruhlara, bu ilmi tek bir enkarnasyon süreci içinde idrak ettirmek yerine farklı öğrenim ve deneyimlerin yer aldığı çoklu enkarnasyon süreçlerinde, aşamalı olarak idrak ettirmesi gerçeğine dayanmaktadır. Dolayısıyla ilmi, kimin ne zaman ( kaçıncı reenkarnasyon* safhasında ) idrak edeceginin tek belirleyicisi O'nun rızası ve iznidir.

( * Reenkarnasyon, bir ruhun, farklı cinsiyet, farklı kişilik ve farklı yaşam deneyimlerine tabi tutularak tekamül edebilmesi için defaatle bedenlenmesini ifade eden bir kelimedir. Dolayısıyla, her yeni doğum bir reenkarnasyondur. )

Bu bağlamda, sadece ilim sahibi olmanın doğru yolda olmak anlamına gelmediğini bildiren aşağıdaki ayet de büyük önem arzetmektedir. Zira dünyadaki daimi kaosun, kanın ve gözyaşının temel müsebbibi ilim üzerine sapmış, kendilerini üstün ve elit addeden inkarcı zümredir.

45/23 Hevesini ilahı edinen kimseyi görmez misin? ALLAH ONU İLİM ÜZERİNE SAPTIRIR. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

Yukarıdaki ayetler, kısıtlı idrak ve bilgi seviyesi çerçevesinde kendisini ilim sahibi, aklı başında aydın bir şahıs adderek Allah'ı ve kitabını inkar edenler için geçerli olduğu kadar kendisini ilim sahibi, hidayete ermiş bir müslim zanneden ancak özde cahil ve inkarcı olan zalimler için de geçerlidir.

Yukarıda belirtilen iki insan kategorisinin karşılıklı muhalefetinin hazin bir neticesi olan 1993 yılındaki Madımak oteli kundaklama faciası, "Allah yolunda mücadele" ifadesinin anlamını ve en önemlisi "La ikrahe fid din" ( Dinde zorlama yoktur. ) ayetinin anlamını kavrayamamış, mücadelenin ilim yoluyla yapılması gerektiğini idrak edememiş cahil zalimler ve onlara imkan sağlayan münafıklar ( ikiyüzlüler )! sebebiyle vuku bulmuştur.

Ancak!

Toplumda kanaat önderi olmuş, aydın addedilen ve "yazar" kimliği bulunan bir şahsın, düşüncelerini, içinde yaşadığı toplumun sosyodemografik niteliğini dikkate almadan, kaba ve tahrik edici bir şekilde beyan etmesi de - "vakaya makul sebep" addedilmesi mümkün olmamakla birlikte - tetikleyici ve 35 kişinin ölümüne vasıta olan bir unsura dönüşmüştür. Zira bir "kelimenin" dahi nelere kadir olabileceği malumdur.

Kaynaklarda, Kur'an hocalığı yaptığı ve hatta hafız olduğu bilgisi yer alan söz konusu yazarın savlarının, herhangi birisininki gibi sıradan, yüzeysel, örneklemeden ve sofistik açıklamalardan yoksun olduğu görülmektedir. Madımak vakası öncesinde, 02.07.1993 tarihinde bir TV kanalında yayımlanan röportajındaki ifadeleri bu gerçeği yansıtan örnekler içermektedir. Röportajdaki bazı ifadeleri şöyledir.

"Ama Müslümanlara ve dinlere saygım var.", "Müslümanlara saygım var. Özellikle daha çok saygım var."

Saygılı olduğunu söyledikten bir süre sonraki sözleri ise şöyle olmuştur.

"Allahutaala'nın bu sözlerine ben inanmıyorum. ÇÜNKÜ BUNLARA İNANMAM İÇİN AKLIMI KAYBETMEM LAZIM. ..."

Kur'an'a inananların "aklını kaybetmiş" oldukları, yani deli veya aptal oldukları mealindeki bu sözlerden sonra izleyenlerden birisinin "Neden insanların fikrine saygı duymuyorsun?" diyerek müdahale etmesi üzerine cevaben şu sözleri sarfetmiştir.

"Duyuyorum işte. Gelsin... İNSANLARIN FİKRİNE SAYGI BENDE BU ...."

Yazarın, saygı kelimesinin tanımına ilişkin algısının da farklı olduğu anlaşılmaktadır.

"Allahutaala sizin Allahutaalanız. Benim Allahutaalam yok. Onun için ben diyorum ki, HİÇBİR SÖZ NEREDEN GELİRSE GELSİN DEĞERİNİ SİRKÜ ( çağlar boyu ) SÜRDÜREMEZ. ..."

"HİÇBİR SÖZ YOKTUR Kİ, KİMİN SÖZÜ OLURSA OLSUN BİN YIL GEÇERLİLİĞİNİ KORUSUN. ”

“ Ben de diyorum ki felsefe olarak hiç DÜNYA YÜZÜNDE HİÇBİR SÖZ YOKTUR Kİ DEĞERİNİ KAYBETMESİN. ..."

Yukarıda büyük harflerle yazılmış olan defaatle tekrarladığı ifadeler aydın bir yazara ait olması bir yana herhangi bir akil baliğ insana dahi ait olamayacak cümlelerdir. Zira, binlerce yıl öncesine ait nice sözlerin, deyimlerin, atasözlerinin, teoremlerin, teorilerin, formüllerin vb. zamandan münezzeh olarak bilimin temellerini oluşturduğu, insanlığa ışık tuttuğu, tutmakta olduğu ve tutacağı malumdur.

Roman gibi okuduğu anlaşılan Kur'an ile ilgili şu sözleri ise kitaba yüzeysel ve maddesel bakışının ve ilim konusundaki yetersizliğinin de bir yansıması niteliğindedir. Zira, kalbini ilme açmamış, "kalbiyle akletme" yeteneğini kazanmamışların, kelimelerdeki gerçek anlamları, teşbihleri, sembolizmi ve ilahi kozmik bilgileri sezmesi, idrak etmesi mümkün değildir.

"... birkaç tefsirini okudum.", "Tefsirleri okudum. Kur'an'ı çok... Kaç kez okudum."

"Bakalım şimdi o şeyden, bakın burada bir başyazı var, dün de yazdım, burada da cennet, cehennem üzerine... BAKIN, BURADAKİ CEHENNEM ÜZERİNE SÖZLER, BUGÜN GEÇERLİ MİDİR? Kuran'dan alınmış ayetler bunlar, bunlar... ”

Esasen her yaşam planında var olan "ruhsal hal düalitesini" temsil eden cennet ve cehennem kavramlarını ve ilgili müteşabih tanımlamaları zihninde maddeleştirdiği ve mekanlaştırdığı anlaşılmaktadır ki bu, bir idrak sınavı olan dünya hayatında en sık yapılan hatadır.

Netice itibarıyla, gerçek dinin özü "İyi" ve "Doğru" olmaktır. Bakara suresinin 177. ayetinde "İyilik" ve "Doğruluk" kavramlarının net tanımı verilmektedir.

2/177 Yüzünüzü doğu ve batı yönüne, doğrultusuna çevirmenizde İYİLİK yoktur. LAKİN İYİLİK, Allah’a, sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İŞTE ONLAR DOĞRUDURLAR ve işte onlar SAKINIRLAR. 

Yukarıdaki ayette yer alan "İyilik kriterlerine" haiz olunmadığı müddetçe, hiçbir sıfatın veya ünvanın geçerlilik kazanamayacağı, bu kriterlerden yoksun olan tarafların tartışmalarının meyve vermeyeceği ve daima hüsran ile sonuçlanacağı aşikardır.

Thursday, February 13, 2025

Rakamlardaki "Vahdet"

Yaratılışın kodları olan kelimelerin sayısal olarak ifade edilmesini sağlayan 0 - 9 arası sayılar ( kodlar ) "Rakam" olarak anılmaktadır.

Rakamlar içerisinde "Tek" sayı niteliğine haiz olanlar 1, 3, 5, 7 ve 9 sayıları olup, bu sayıların toplamının nümerolojik değeri, bir "tek" sayı olan 7 sayısını vermektedir. ( 1+3+5+7+9 = 25 ... 2+5 = 7 )

"Rakam" ( رْقمٌ ) kelimesinin ebced değeri olan 340 sayısının nümerolojik değeri de 7'dir. ( ra 200 + kaf 100 + mim 40 = 340 ... 7 )

Besmele ile başlayan 1. sure olan Fatiha suresi 7 ayetten ve 49 ( 7x7 ) kelimeden oluşmaktadır ki her iki sayı da "tek" sayı olma özelliği taşımaktadır.

Fatiha suresinin 1. ayeti olan Besmele 7 kelimeden oluşmaktadır.

1/1 Bİ (1) ismi (2) ALLAH (3) er (4) RAHMAN (5) er (6) RAHİM (7)

Besmele ayetinde, sıra numaraları tek sayı olan kelimeler ayetin en önemli kelimeleri olan Bi ( İle ), Allah, Rahman ve Rahim kelimeleridir. Bu kelimelerin sıra numaraları olan 1, 3, 5 ve 7 sayıları hem "tek" sayı, hem de "asal"* sayı olma özelliğini taşımaktadırlar. ( * Sadece kendisine bölünebilen sayı )

Fatiha suresinde zikredilen Allah'ın isimleri ve sıra numaraları şöyledir.

Allah 3 + Rahman 5 + Rahim 7 + Allah 4 + Rab 5 + Rahman 2 + Rahim 4 + Malik 1 = 31

"Tek sayı" olma özelliği taşıyan 31 sayısı, Rahman suresindeki tezahürü ve 7 sayısıyla olan ilintisi itibarıyla büyük önem arzetmektedir. Zira ismini, Allah'ın isimlerinden birinden alan tek sure olan Rahman suresinin ana mesajını oluşturan, 7 kelimeden oluşan ve tek başına bir ayet niteliği arzeden

Fe (1) bi (2) eyyi (3) alai (4) rabbi (5) kuma (6) tukezziban (7)

( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )

cümlesi 31 kere tekrarlanmaktadır.

31 ve 7 sayılarının çarpımı olan 217 sayısındaki rakamlar, "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısındaki rakamlar olup, her iki sayının nümerolojik değeri de vahdetin ( birliğin, tekliğin ) ifadesi olan 1 sayısını vermekedir. ( 2+1+7 = 10 ... 1; 2+7+0+1 = 10 ... 1 )

Rahman suresinin sıra numarası olan 55 sayısının nümerolojik değeri de 1 ( 5+5 = 10 ... 1 ) olmaktadır.

Ayrıca Rahman ( رَّحْمٰنِ ) kelimesinin ebced değerinin nümerolojik değeri de, ilahi kozmik nümerolojide vahdetin temsili olan 19 ( 1+9 = 10 ... 1 ) sayısını vermektedir.

Ra 200 + He 8 + Mim 40 + Nun 50 = 298 ... 2+9+8 = 19

"Vahid" ( Bir, Tek ) kelimesinin ebced değeri de hem tek, hem de asal bir sayı olan 19 ( 1+9 = 10 ... 1 ) sayısını vermektedir.

Monday, February 10, 2025

Psikolojik hastalıklar ve ilgili ayetler

26/193 Onu güvenilir RUH indirdi. 

26/194 Uyarıcılardan olman için senin KALBİNE, 

Kur'an'ın, "ruh" tarafından "kalbe" indirildiğinin bildirildiği yukarıdaki ayetler, ruhun, kaba madde planı dünyadaki temsilinin "kalp" olduğuna işaret etmektedir..

Dolayısıyla, ayetlerde yer alan "kalbinde hastalık olanlar" ve "kalbi katılaşanlar" ifadeleri, özü "yalana", "ikiyüzlülüğe" ve "zulme" dayanan şeytani zihniyetin esasen bir "ruh hastalığı" olduğunu bildirmektedir.

2/10 KALPLERİNDE HASTALIK VARDIR. Böylece ALLAH ONLARA HASTALIĞI ARTIRIR ve YALANLAMIŞ olduklarından dolayı elim azap onlaradır.

8/49 Zamanında İKİYÜZLÜLER ve o KALPLERİNDE HASTALIK OLANLAR, "Şunları dinleri aldattı." diyorlardı. Kim Allah’a  dayanıp sığınırsa, kesinlikle Allah yücedir hakimdir. 

22/53 O şeytanın attığını, KALPLERİNDE HASTALIK OLANLARA ve KALPLERİ KATILAŞANLARA sınav kılmak içindir. Kesinlikle ZALİMLER uzak, derin bir ayrılık, kopukluk içindedirler.

Ruh hastalıklarının ( psikolojik hastalıklar ) Kur'an'da, şeytaniyetin tezahür vasıtası olarak açıkça tanımlandığı görülmektedir. Aşağıda, başlıca psikolojik hastalıklar ve ilgili bazı ayetler yer almaktadır.

NARSİSİZM : Kişinin kendisine hayranlık duyması, kendisini özel ve seçilmiş addetmesi ve niteliklerinin çevresindekilerden çok daha üstün olduğuna kendisini inandırması durumudur.

MEGALOMANİ : Kişinin kendisine gerçekle uyuşmayan üstün nitelikler yakıştırması, büyüklük hezeyanı, büyüklük kuruntusu

HUBRİS SENDROMU : Abartılı gurur ve başkalarını küçümseme duygusu ( Grekçe "Hubris" kelimesi Arapça  'Kibir" kelimesiyle ortak kökendendir. )

18/34 Ve ürün onaydı. Böylece arkadaşına, onunla tartışırken "BEN MALCA SENDEN ÇOKUM VE KİŞİ OLARAK DA DAGA YÜCEYİM; ŞEREFLİYİM." dedi.

2/258 Allah kendisine mülkü, hükümdarlığı verdi diye, İbrahim’le Rab’binin hakkında o tartışıp mücadele edeni görmedin mi? Zamanında İbrahim "O Rab'bim ki diriltir ve öldürür." dedi. "BEN DE DİRİLTİRİM VE ÖLDÜRÜRÜM." dedi. ....

8/47 Ve KİBİRLENEREK VE İNSANLARA GÖSTERİŞ OLARAK yurtlarından çıkanlar ve Allah yolundan döndürenler gibi olmayın. Allah onların o yaptıklarını kuşatandır.

43/54 Böylece KAVMİNİ HAFİFE ALIP KÜÇÜMSEDİ de ona itaat ettiler. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular.

31/7 Ve ayetlerimiz onun üzerine okunduğunda, onları duymazmış gibi, kulağında ağırlık varmış gibi KİBİRLENİR. O halde, onu elim azap ile müjdele.

MİTOMANİ : Yalan söyleme hastalığı

3/167 Ve o İKİYÜZLÜLÜK YAPANLARI bilmesi içindir. Onlara "Allah yolunda savaşa gelin veya müdafaya geçin." denildi. "Şayet savaşmayı bilseydik, size tabi olurduk." dediler. Onlar o gün, inanç yerine inkara onlardan daha yakındırlar. O KALPLERİNDE OLMAYANI AĞIZLARIYLA SÖYLERLER. Allah neyi gizlediklerini bilir. 

KLEPTOMANİ : Hırsızlık yapma hastalığı

83/2 Onlar insanlardan aldıklarında tam ölçerler. 

83/3 Ve onlara ölçtüklerinde veya onlara tarttıklarında EKSİLTİRLER. 

PARANOYA : Aşırı endişe, korku ve mantıksız kuruntulara sebep olan  hastalık

ŞİZOFRENİ : Kişinin, gerçeklerle olan ilişkilerin büyük ölçüde azalması ve hayali unsurların gerçekmiş gibi algılanmasına ( takip edilme ve kendisine zarar verilmek istendiği hissi ) dayalı düşünce ve davranış bozukluğu

63/4 Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. HER ÇIĞLIĞI KENDİ ÜZERLERİNE SANARLAR. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar. 

SCHADENFREUDE : Başkalarına acı vermekten ve onların acı çekmesinden zevk alma hastalığı ( Schaden ( Zarar ) + Freude ( Neşe, Sevinç, Keyif ) )

3/118 Ey o inananlar, sizin dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. SİZDEN SIKINTIYI DÜZENSİZLİĞİ  EKSİK ETMEZLER. O SİZİ MEŞAKKATLE HELAK EDENİ SEVERLER, ARZULARLAR. Ağızlarından kin, öfke, çirkinlik ortaya açığa çıkar. O göğüslerinin gizlediği ise daha büyüktür. Eğer sizler akıl etmekteyseniz, sizlere ayetleri açıkladık. 

DELÜZYON : Gerçekliği, tüm delilleriyle ortada olanı inkar etme eğilimi

23/70 "Onda cinlik var." mı diyorlar? Bilakis onlara gerçek ile geldi. ONLARIN ÇOĞUNLUĞU GERÇEK İÇİN İSTEKSİZDİRLER, ZORLANIP HOŞLANMAYANLARDIR. 

47/3 Bu, kesinlikle o INKAR EDENLERİN BATILA TABİ OLMALARINDAN ve kesinlikle o inananların Rab’lerinden gerçeğe tabi olmalarındandır. Allah onların misallerini insanlar için işte böyle beyan eder.

6/25 ... Eğer bütün ayetleri görseler bile onlara inanmazlar. ...

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK : Belirli eylemlerin saplantılı ve zorlayıcı bir şekilde, mecburiyet duygusuyla çok tekrarlı olarak yapılması hastalığı

14/15 Ve açılışı istediler ve her İNATÇI ZORBA zarara uğradı. 

11/59 Ve işte Ad, Rab’lerinin ayetleri ile cihad ettiler. O’nun resullerine isyan ettiler. Her İNATÇI ZORBANIN emirlerine tabi oldular.

BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU : Kişinin, duygu; düşünce ve davranışlarında ani duygusal geçişler ve değişimler yaşaması hastalığı

BİPOLAR BOZUKLUK : İki uçlu duygudurum ( manik ve depresif ) bozukluğu

ÇOKLU KİŞİLİK BOZUKLUĞU ( DİSOSYATİF KİMLİK BOZUKLUĞU ) : Kişinin kendi içinde başka bir kişinin daha olduğunu hissederek kişilik bölünmesi yaşaması ve birbirine zıt duygu, düşünce ve davranışları sergilemesi hastalığı

2/14 O inananlara rastladıklarında "İnandık." derler. Şeytanları ile yalnız kaldıklarında ise "Kesinlikle biz sizinle birlikteyiz, bizler kesinlikle alay edenleriz." derler.

9/67 .... Kesinlikle ikiyüzlüler, onlar günahkarlardır.

9/77 Allah’a  verdikleri söze ihtilaf ettikleri ve yalan söylemiş oldukları için, O’na kavuşacakları güne kadar KALPLERİNİN İÇİNE İKİYÜZLÜLÜK, BOZUKLUK YERLEŞTİRDİ.

Sunday, February 9, 2025

Mükemmel Sayı 6

Matematikte, pozitif bölenlerinin toplamı, kendisinin iki katına eşit olan sayılara "Mükemmel Sayı" olarak adlandırılmaktadır. İlk mükemmel sayı 6 sayısıdır. Zira 6 sayısının pozitif bölenleri 1, 2, 3 ve 6 sayılarıdır. Bu sayıların toplamı olan 12 sayısı 6 sayısının iki katıdır.

6 sayısı ilahi kozmik nümerolojide de Rab'bin "kusursuz, mükemmel yaratışının" ve "altı günde yaratışının" sembolüdür. 

7/54 nne rabbekumullahullezi halekas semavati vel erda fi SİTTETİ EYYAMİN ....

( Kesinlikle Rab’biniz Allah, gökleri ve yeri ALTI GÜNDE yarattı. ... )

Kökünde Enam ( Yaratılmışlar, Halk, Mahlukat ) kelimesi olan ve "yaratılmış mahluklar, hayvanlar*" anlamına gelen En'am suresinin numarası da 6'dır. ( * "Hayvan" kelimesi "Yaşayan, Diri" anlamına gelmekte olup "Hayy" ( Canlı, Diri, Yaşayan ) ve "van" ( gibi olan ) kelimelerinden oluşmaktadır. )

Allah'ın yaratışındaki estetik mükemmelliği temsil eden "Altın Oran"ın geometrik ifadesi de 6 formundadır.

Atın Oran'ın, 6 formundaki geometrik ifadesi

Fatiha suresinde "Sirati mustakim" ( Doğru yol ) olarak ifade edilen "kusursuz, mükemmel yaşam biçimi" kavramının geçtiği ayetin numarası da 6'dır. 

"Allah" ( اللّهُ ) kelimesinin ebced değeri olan 66 sayısı da, hem 6 sayısına hem de bu sayının iki katı olan 12 ( 6+6 ) sayısına işaret etmesi itibarıyla büyük önem arzetmektedir. Bu durum 6 sayısını "mükemmel sayı" yapan özelliğe de işaret etmektedir.

Arapça'da "Altı" anlamına gelen "Sittet, Sitteh" ( سِتَّةِ ) kelimesinin ebced değeri olan 465 sayısının nümerolojik değeri de 6 olmaktadır.

Sin 60 + Te 400 + He 5 = 465 ... 4+6+5 = 15 ... 1+5 = "6"

"Altı" kelimesinin Türkçe alfabeye göre sayısal değeri ilan 51 sayısının numerolojik değeri de 6 olmaktadır.

A 1 + L 15 + T 24 + I 11 = 51 ... 5+1 = 6

Thursday, February 6, 2025

Yükletilip çarpıştırılanlar!

Bilindiği üzere, İsviçre'de bulunan Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi ( CERN - Centre Européen de la Recherce Nucléaire )'nde yapılan deneylerde, LHC ( Large Hadron Collider / Büyük Hadron* Çarpıştırıcısı ) vasıtasıyla, "yüklü parçacıklar" ( hadronlar ), yerin 100m. altında bulunan 27 km.lik dairesel bir parkurda, yüksek hızda çarpıştırılmaktadır. CERN'in resmi kuruluş amacı "Maddenin yapısını ve maddeyi bir arada tutan kuvvetleri anlamak" olarak duyurulmuş olsa da bu tesiste esasen suni "Big Bang" ( Büyük Patlama ) oluşturma ve farklı boyutlara kapı açma denemeleri yapılmaktadır.


LHC ( Large Hadron Collider )

27 km.'lik dairesel LHC parkuru

Allah'ın yaratışının benzeri olduğu düşüncesiyle yapılan bu denylerde, elektron ve kuark gibi evrendeki temel parçacıklara kütle kazandırdığı kabul edilen enerji alanının yaratılmasına çalışılmaktadır. Kütle kazanma süreci, evrenin oluşmasını sağlayan Big Bang'e benzetilmektedir. İngiliz bilim insanı Peter Higgs'in ismine atfen Higgs Bozonu adı verilen bu enerji alanının "Tanrı parçacığı" olarak da adlandırılmasının sebebi nihai amacı yansıtmaktadır.

* Parçacık fiziğinde,  güçlü etkileşim tarafından bir arada tutulan taneciklerden oluşan bileşik parçacık hadron olarak adlandırılmaktadır. Hadronlar, üç tanecikten oluşan Baryonlar ve bir tanecik ve bir antitanecikten oluşan Mezonlar olarak iki gruba ayrılmaktadır.  

Hakka suresinin aşağıdaki ayeti gerek semantik içeriği, gerekse de nümerik yapısı itibarıyla CERN girişimine de işaret etmekte gibidir.

69/14 Ve (1) HUMİLETİ (2) el (3) ARDU (4) ve (5) el (6) CİBALU (7) fe (8) DUKKETA (9) DEKKETEN (10) VAHİDET (11)

( Ve YER ve DAĞLAR YÜKLETİLİP de TEK ÇARPMA İLE ÇARPILDIĞINDA, )

- Ayetteki kelime adedininin, "boyut portalı açılışı" ve "halden hale geçişin" sembolü olan 11 sayısına eşit olması, konu bağlamında dikkat çekmektedir.

- Ayetin sure ve ayet numaralarının nümerolojik değerlerinin toplamı da 11 sayısını vermektedir. ( 69 ... 6+9 = 15 ... 1+ 5 = "6" ; 14 ... 1+4 = "5" .... 6+5 = 11 ) 

CERN merkez binasının girişinde yer alan ve boyut portalından gelen Shiva ( Hinduizmdeki imha ve dönüşüm tanrısı ) kompozisyonunu yansıtan heykel de konuyla uyumlu okült mesaj vermektedir.



Wednesday, February 5, 2025

Kurtuluş "Hareketi"!

Atomun içindeki parçacıklar, organizmalardaki hücreler ve bunların makro tezahürü olan uzaydaki gök cisimlerinin sürekli olarak döngüsel bir "hareket" içinde olmaları, yaratılışta "durağan, sabit" hiçbir varlığın mevcut olmadığının, hepsinin belirli frekanslarda titreştiğinin yani düalite döngüsü esasına göre hareket halinde olduğunun teyidi niteliğindedir. Yazılım teknolojisinin 0 ve 1 düalitesine dayalı temeli de bu fenomenin bir yansımasıdır. Zira bir halden hale geçiş olan "hareket" olgusunun özünde de 0 ve 1 döngüsü mevcuttur.

Yaratılıştaki daimi devinim ( döngüler, titreşim, hareket ) fenomenine Kur'an'da, "Dabbe" ( Debelenen ) ve "İhtizaz" ( Titreşim ) ve "Merra" ( Geçmek ) kelimeleri vasıtasıyla değinilmiştir. Bu kelimelerin, konu bağlamında yer aldığı bazı ayetler şöyledir.

DABBE / DEVVAB ( Debelenen / Debelenenler )

8/55 İnne şerrad DEVVABİ indellahillezine keferu fe hum la yu'minun

( Allah’ın indinde DEBELENENLERİN en kötüsü o inkar edenlerdir. Onlar inanmazlar. )

11/6 Ve ma min DABBETİN fil erdi illa alellahi rizkuha ve ya'lemu mustekarraha ve mustevdeaha kullun fi kitabin mubin

( Ve yerde, rızkı Allah üzerine olanın haricinde DEBELENEN yoktur. Durak yerlerini ve geçici yerlerini bilir. Hepsi apaçık kitaptadır. )

16/49 Ve lillahi yescudu ma fis semavati ve ma fil erdi min DABBETİN vel melaiketu ve hum la yestekbirun

( Ve DEBELENENLERden o göklerdekiler ve o yerdekiler ve melekler Allah için yere kapanırlar. Onlar kibirlenmezler. )

24/45 Vallahu haleku kulle DABBETİN min ma’ ....

( Ve Allah her DEBELENENİ sudan yarattı. .... )

MERRA ( Geçmek )

27/88 Ve teral cibale tahsebuha CAMİDETEN ve hiye TEMURRU MERRAS sehab sun'allahillezi etkane kulle şey’innehu habirun bima tefalun

( Ve dağları görürsün de onları cansız SABİT sanarsın. Onlar bulutun GEÇMESİ gibi GEÇERLER. O, her şeyi yapan Allah’ın sanatıdır. Kesinlikle O ne yaptığınızdan haberdardır. )

İHTİZAZ ( Titreşim )

41/39 Ve min ayatihi enneke teral erda haşiaten fe iza enzelna aleyhel ma EHTEZZET ve rabet innellezi ahyaha le muhyil mevta innehu ala kulli şey'in kadir

( Ve O’nun ayetlerindendir ki, kesinlikle sen yeri korkmuş, ürkmüş, ürpermiş görürsün. Onun üzerine su indirdiğimizde TİTREŞİR ve kabarır. Kesinlikle onu dirilten, ölüyü de diriltir. Kesinlikle O her şeye gücü yetendir. )

Dolayısıyla, hücreleri ve iç organları  sürekli olarak döngüsel bir "hareketlilik" içinde kendisine hizmet eden insanın kendisinin atalet halinde olması, üretmeden durması kabul edilemez bir durumdur. Bu husus İnşirah suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde "Ferağa" ( Boş kalmak ) ve "Nesaba" ( Yorulmak ) düalitesiyle bildirilmektedir.

94/7 Fe iza FERAĞTE fe ENSAB

( O halde BIŞ KALDIĞINDA çalış YORUL. )

94/8 Ve ila rabbike ferğab*

( Ve Rab’bine yönel*. )

* Ayetteki "Rab'bine yönel" cümlesi, gerçeği algılayabilme ve anlayabilme yolunda durmaksızın araştırma yapmanın ve bilgilenmenin gerekliliğini vurgulamaktadır. Zira insan için kurtuluşun yegane vasıtası ömcelikle cehaletinden kurtulması olacaktır.

Tuesday, February 4, 2025

Evham kapısını kapat ki İlham kapısı açılsın.

"İlham" kelimesi "Lahame, Lehm" ( Yutmak, İçmek, Tüketmek, Birden yutmak; Yakıp bitirmek ) kelimesinden türeme bir isim olup, semantik kökündeki "İçe almak" anlamı çerçevesinde "İçselleştirme; Ruha hitap eden ilahi frekans, Esin, İlahi kozmik ilim akışı" anlamlarını da içeren ve Kur'an'da da bu anlamda olmak üzere sadece Şems suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan bir kelimedir.

91/8 Fe ELHEMEha fucureha ve takvaha

( Böylece ona günahını ve sakınmasını İLHAM EDEN. )

Yukarıdaki ayette Rab'bin, hidayete erdirmeyi istediği kullarına, iyi ile kötüyü birbirinden ayırma yetisini "ilham" ettiğine değinilmektedir. Bir insanın bu "ilhama" nail olabilmesi, kalbinin korku kaynağı ve dolayısıyla kötülük kaynağı olan "saplantılardan, kuruntulardan, vehimlerden ( evham )" arınmış olması gerekmektedir. Zira şeytanların yegane saptırma metodu, insanı sürekli olarak düşük ve negatif nitelikli "evham" ( şüphe, endişe, kuruntu, üzüntü ve korku ) frekanslarında tutmaktır. 

4/119 Ve le udillennehum ve le UMENNİYEnnehum ....

( "Ve kesinlikle onları saptıracağım, kesinlikle onları SAPLANTILARA, KURUNTULARA sokacağım. ....." )

Düşük frekanslı, nefsani duygular insanın Rab ile olan iletişimini bloke eden ve onun doğru yoldan sapmasına sebep olan temel unsurlardır. Bu hususa, yukarıdaki ayette olduğu gibi, A'raf suresinin aşağıdaki ayetinde de yine İblis'in bir söylemi vasıtasıyla değinilmektedir. 

7/16 Kale fe bima ağveyteni LE AK'UDENNE LEHUM SİRATAKEL MUSTEKİM 

"Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, SENİN DOĞRU YOLUNUN ÜSTÜNE OTURACAĞIM." dedi. 

Güncel durumda sürekli olarak gündemde tutulmaya çalışılan savaş, salgın, ekonomik kriz, iklim krizi terör, deprem vb. gibi unsurlar küresel şeytanların yukarıda bahsedilen sinsi metodunun yani insanlığın ruhsal tekamülünü engelleme gayretinin bir yansımasıdır. Bu noktada, yaşamın, fani ve aldatıcı dünya hayatından ibaret olmadığının bilincinde olan inananlar için aşağıdaki ayet çok derin anlamlar içermektedir.

41/30 İnnellezine kalu rabbunellahu summestekamu tetenezzelu aleyhimul melaiketu en LA TEHAFU VE LA TAHZENU ve EBŞİRU BİL CENNETilleti kuntum tu’adun

( Kesinlikle o "Rab’bimiz Allah’tır." diyenlere, sonra doğru olanlara, "KORKMAYIN VE HÜZÜNLENMEYİN. Vaad edilmiş olduğunuz CENNET* İLE MÜJDENELENİP SEVİNİN." diye onların üzerine melekler inerler. )

* "Cennet" ( Örtme, Korma, Kaplama ) kelimesinin bir mekandan ziyade bir ruhsal hal olduğu ve her yaşam planının cenneti ve cehennemi olduğu hatırlanmalıdır.

Sunday, February 2, 2025

"Sima"larından tanınanlar...

"Sima" ( سِيمَا ) kelimesi Arapça'da "Yüz, Çehre, Beniz; Eser, Şekil, Alamet, İşaret, Kod"; İşitmek, Duymak, Dinlemek" anlamına gelen bir kelimedir. Ortak kökenden olan Grekçe'deki "Kyma" kelimesi ise "Dalga" anlamına gelmekte olup, ses dalgalarının özü olan "ses frekanslarının şekilleri oluşturması ve maddeyi şekillendirmesi" fenomenini inceleyen bilim dalının ismi olan "Cymatic" ( Dalgabilim ) kelimesinde de tezahür etmektedir.

Aşağıdaki fotoda Cymatic test kapsamında, değişken ses frekanslarına tabi tutulan düz bir metal plaka üzerine serpilmiş kum parçacıklarının, farklı frekanslara göre nasıl farklı şekiller alabildiği görülmektedir.

Farklı ses frekanslarına göre farklı şekiller alan kum parçacıkları

Hem "şekil, işaret, kod" anlamıyla, hem de "işitmek, dinlemek" anlamı üzerinden "ses" anlamıyla ilintisi olan "Sima" kelimesinin ebced değeri 111* olup, bu sayı, 11 sayısı gibi frekans değişiminin ve halden hale geçiş fenomeninin sembolüdür. "Sima" kelimesi Kur'an'da 6 ayette geçmekte ve toplam 6 kere ( 2/273, 7/46, 7/48, 47/30, 48/29, 55/41 ) tekrarlanmaktadır. Bu sayısal durum, 111 ve 6 sayılarına işaret etmekte olup, 111 x 6 işleminin sonucu da, İncil'de "insanı simgeleyen canavarın sayısı" olarak tanımlanan ve "insanın kaynak kodu" olan 666 ( 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 ) sayısına işaret etmektedir. ( En alttaki linkte yer alan "İnsanın kaynak kodu 9" başlıklı bölüm )

* Sin 60 + Ya 10 + Mim 40 + Elif 1 = 111

Muhammed suresinin aşağıdaki ayetlerinde, "kalplerinde hastalık olanların", "simalarından" ( şekilsel frekanslarından ) ve "sözlerinin nağmelerinden" ( ses frekanslarından ) tanınabileceklerine yani deşifre edilebileklerine ilişkin bilgi verilmektedir. Bu ifadelerin, ses frekanslarının şekiller üzerindeki etkisini inceleyen "Cymatic" bilimi ve "Sima " kelimesi ile olan semantik ve fonetik ortaklığı dikkat çekmektedir. 

47/29 Em hasibellezine fi kulubihim meradun en len yuhricellahu adğanehum

( Kaplerinde hastalık olanlar, Allah’ın öfkelerini, kinlerini çıkarmayacağını mı sandılar? )

47/30 Ve (1) lev (2) neşau (3) le (4) erayna (5) ke (6) hum (7) fe (8) le (9) arafte (10) hum (11) bi (12)  SİMA (13) hum ve le ta'rifennehum fi LAHNİL KAVL vallahu ya'lemu a'malekum

( Ve şayet dileseydik sana onları gösterirdik de onları SİMAlarından tanırdın. Kesinlikle onları, SÖZLERİNİN NAĞMESİNDEN tanırsın. Allah yaptıklarınızı bilir. )

A'raf suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise cennet ehli olan "temiz kalpli" insanların, spatyomda ( a'raf ) yine "simalarından" tanınabilecekleri yani deşifre edilebilecekleri bildirilmektedir.

7/46 Ve (1) beyne (2) huma (3) hicab (4) ve (5) ala (6) el (7) a'rafi (8) ricalun (9) ya'rifune (10) kullen (11) bi (12) SİMA (13) hum ve nadev ashabel cenneti en selamun aleykum lem yedhuluha ve hum yatmeun 

( Ve onlar arasında perde vardır. Yüksek mevki üzerinde hepsini SİMAlarından tanıyan adamlar vardır. Cennet sahiplerine "Selam üzerinize olsun." diye seslenirler. Henüz oraya girmemişlerdir ve fakat umut etmektedirler. )

7/48 Ve (1) nada (2) ashabu (3) el (4) a'rafi (5) ricalen (6) ya'rifune (7) hum (8) bi (9) SİMA (10) hum kalu ma ağna ankum cem'ukum ve ma kuntum testekbirun 

( Ve yüksek mevki sahipleri SİMAlarından tanıdıkları adamlara seslenirler "Topluluğunuz ve kibirlenmiş olmanız size fayda sağlamadı." derler. )

"Sima" kelimesinin, yukarıdaki ayetlerdeki sıra numaraları, sırasıyla 13, 13 ve 10 olup, bu sayıların toplamlarının nümerolojik değeri de 9 ( 13+13+10 = 36 ... 3+6 = 9 ) sayısını vermektedir. 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/02/insann-kaynak-kodu-9.html