26 Şubat 2017 Pazar

Adem ve İlahi Nümeroloji

Adem kelimesi Kur'an'daki frekansı ve konumu itibarıyla 7 ve 10 ( 19 ) nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

* Adem kelimesinin Kur'an'daki frekansı 25'dir. ( 2+5=7 )

10
Sure No. Ayet No. Ayetteki Kelime No. Arapça Türkçe Kelime Frekans
2 31 3 ademe adem 1
2 33 3 ademü adem 2
2 34 9 ademe adem 3
2 35 4 ademü adem 4
2 37 3 ademü adem 5
3 33 4 ademe adem 6
3 59 8 adem adem 7
5 27 8 ademe adem 8
711 15ademeadem9
7193ademadem10
726 3ademeadem11
727 3ademeadem12
731 3ademeadem13
735 3ademeadem14
71728ademeadem15
17 61 9 ademe adem 16
17 70 5 ademe adem 17
18 50 9 ademe adem 18
1958 12ademeadem19
20 115 5 ademe adem 20
20 116 9 ademe adem 21
20 117 4 ademü adem 22
20 120 9 ademü adem 23
20 121 22 ademü adem 24
36 60 8 ademe adem 25

* Adem kelimesinin en fazla tekrar edildiği sure 7. sure olan A'raf suresidir. Adem kelimesinin bu suredeki tekrar adedi 7'dir.

* Adem kelimesinin 7. surenin 19. ayetindeki kelime sıra numarası 10'dur.

* Adem kelimesinin Kur'an'da 19. kez geçtiği surenin numarası 19'dur. ( 1+9 = 10 )

* Adem kelimesinin 7. surede son kez geçtiği ayet kodu 172 olup, ayet kodunu oluşturan rakamlar Allah kelimesinin Kur'an'daki frekansı olan 2701 sayısını oluşturan rakamlardır. 1+7+2=10

Ayrıca, yaratılmış insan anlamı ile ilnitili olan "İbn" ( Oğul ) ve "Ğulam" ( Oğul ) kelimeleri de 7 nümerolojisi açısından dikkat çekicidir.

* İbn kelimesi Kur'an'da 142 kere tekrarlanmaktadır. 1+4+2 = 7

* Ğulam kelimesi ilk kez 3/40 ( 3+4+0 = 7 ) kodlu ayette geçmektedir. 



Yaşam İçin Gerekli 25 Temel Element ve Adem

Bilimsel kaynaklar yaşam için gerekli 25 temel element bulunduğunu belirtmektedirler.


1- H hydrogen
2- C carbon
3- N nitrogen
4- Mo molybdenum
5- F fluorine
6- Na sodium
7- Mg magnesium
8- Si silicon
9- P phosphorus
10- S sulfur
11- Cl chlorine
12- K potassium
13- Ca calcium
14- V vanadium
15- Cr chromium
16- Mn manganese
17- Fe iron
18- Co cobalt
19- Ni nickel
20- Cu copper
21- Zn zinc
22- Se selenium
23- O oxygen
24- Sn tin
25- I iodine

İnsan yaşam formunı tanımlayan "Adem" kelimesinin Kur'an'daki frekansının da ( tekrar adedi ) 25 olması nümerolojik uyum açısından dikkat çekmektedir.







 

 

Adem ... Atom ... Yokluk - 3 ve 25

"Adem" kelimesi "Yokluk, Hiçlik" anlamına gelmektedir. İnsanın maddi ve dünyevi algısının bir aldatma olduğunu Allahü Teala ayetlerinde defaatle ifade etmektedir.

Zuhruf 43/35 Ve zuhrufa ve in küllü zalike lemma metaul * hayatid dünya vel ahıratü ınde rabbike lil müttekın ( Ve altın, süs zinet. Kesinlikle bunların hepsi dünya hayatının metasıdır, faydasıdır. Rabb' inin indindeki ahiret sakınanlar içindir. )

Al'i İmran 3/185 Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul * ğurur ( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilip ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, bahçeye sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı meta, fayda haricindeki değildir. )

Ayetlerde geçen "Meta" kelimesi, batı dillerinde "Madde" anlamına gelen "Matter", "Matière ", "Materie" kelimeleriyle aynı kökten gelmektedir. Dolayısıyla, Allahü Teala esas itibarıyla "Madde"nin olmadığını, madde algısının bir yanılgı, bir aldanma olduğunu vurgulamaktadır.

Maddenin en küçük ve bölünemez parçasını tanımlayan "Atom" kelimesi, "Adem" kelimesiyle hem fonetik ( telaffuzsal ) hem de semantik ( anlamsal ) açıdan ilintili görünmektedir. Zira yapılan bilimsel incelemeler atomun içeriğinin "Boşluk" yani bir anlamda "Yokluk" olduğunu ortaya koymaktadır. ( Atom kelimesi Grek dilinde a ( olumsuzluk eki ) + tomos ( bölünme, kesilme )  kelimelerinden oluşmaktadır. )


"Atom"'un 3 ana bileşeni ( Elektron, Proton, Nötron ) bulunmakta olup, Kur'an'da ilk "Adem" kelimesinin ilk kez geçtiği 2/31 kodlu ayette "Adem" kelimesinin sıra değeri de 3'tür.

2/31 Ve (1) alleme (2)  ADEM (3) el esmae külleha .... ( Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. .... )

Bilimsel kaynaklar canlı varlıklar için mevcut 119 element içinden gerekli temel 25 elementin bulunduğunu belirtmektedirler. Adem kelimesinin Kur'an'daki frekansının 25 olması bu açıdan dikkat çekicidir.

THE ESSENTIAL ELEMENTS

As our knowledge of the chemistry of living systems (biochemistry1) increases, we learn more about essential elements2. Mammals like ourselves are thought to use only 25 of the 116 known elements.
Apart from oxygen3, these elements are not found as ‘pure’ elements. Instead, they are found either dissolved in water in an ionic form, such as sodium ions4 and chloride ions, or as parts of large molecules, such as haemoglobin5.

What elements are present in the human body?
Scientists believe that about 25 of the known elements are essential to life. Just four of these – carbon6 (C), oxygen (O), hydrogen7 (H) and nitrogen8 (N) – make up about 96% of the human body.




Elements consist of only one kind of atom and cannot be decomposed into simpler substances.
Our planet is made up of some 90 elements. (Tiny amounts — sometimes only a few atoms — of additional elements have been made in nuclear physics laboratories, but they play no role in our story). Of these 90, only 25 or so are used to build living things.

Adem kelimesinin frekansı;






22 Şubat 2017 Çarşamba

Aranızda Aynı, Eşit Olan Kelimeye Gelin.

Al'i İmran 3/64 - Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beyneküm en la na'büde illellahe ve la nüşrike bihı şey'en ve la yettehıze ba'duna ba'dan erbaben min dunillah fe in tevellev fe kul üşhedu bi enna müslimun ( "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’a  kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’ tan başka Rabler edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olarak kesinlikle biz teslim olanlarız deyin." de. )
 
Al'i İmran 3/65 - Ya ehlel kitabi lime tühaccune fı ibrahıme ve ma ünziletit tevratü vel incilü illa min ba'dih e fe la ta'kılun ( Ey kitap sahipleri, İbrahim hakkında neden tartışıp mücadele ediyorsunuz? Tevrat ve İncil ancak ondan sonra indirildi. O halde akıl etmez misiniz? )
 
Al'i İmran suresinin bu ayetlerinde, üç kitap yani Tevrat, İncil ve Kur'an ehli olan insanların aralarında ihtilaf etmek yerine, ALLAH kelimesinde birleşmeleri, O'nun yönlendirmesine tabi olarak, gerçek mü'minler ve müslimler olmaları gerektiği vurgulanmaktadır.
 
3/64 kodlu ayet nümerolojik açıdan önem arzetmektedir.
 
* Sure numarası 3 ... Üç kitabı vurgulamaktadır.
* Ayet numarası 64 ... 6+4 = 10 ilahi mühür olan 10 sayısı vurgulanmaktadır.
* Ayetteki Allah kelimesi 19. kelimedir. ( 1+9 = 10 )
 
Kul (1) ya (2) ehle (3) el (4) kitabi (5) tealev (6) ila (7) kelimetin (8) sevain (9) beyne (10) na (11) ve (12) beyne (13) küm (14) en (15) la (16) na'büde (17) illa (18) allahe (19)

10 sayısının nümerolojik değeri de 1+0 = 1 olup, 1 rakamı Allah'ın birliğini temsil etmektedir.

Üç kitabın, yani Tevrat, İncil ve Kur'an kelimelerinin Kur'an'daki frekansları ( tekrar adetleri ) aşağıdaki gibidir.

Tevrat    = 18
İncil       = 12
Kur'an    = 70

Toplam = 100

* 100 sayısı üç ondalık haneden oluşmakta olup, üç kitabı simgelemektedir.

* 100 sayısının nümerolojik değeri 1'e eşit olmakta ve Allah'ın birliğini temsil etmektedir.

* Ayrıca Tevrat, İncil ve Kur'an kelimelerinin tekrar adetlerini ifade eden sayıların nümerolojik değerlerinin toplamı da 19 sayısını yani 1+9 = 10 ... 1+0 = 1 sayısını vermektedir.

Tevrat 18 ...  1+8 = 9
İncil    12 ...  1+2 = 3
Kur'an 70 ... 7+0 =  7

Toplam                  19 ... 1+9 = 10 ... 1+0 = 1

* Kur'an'da Allah kelimesi 2701 kere tekrarlanmaktadır. 2+7+0+1= 10

* Kur'an'da Allah kelimesinin 19. kelime olduğu 66 ayet bulunmaktadır. ( 66 sayısı, Allah kelimesini oluşturan harflerin ebcede değerleri toplamına eşittir. )

* Allah kelimesinin Kur'an'da ilk kez geçtiği ayetteki Allah kelimesinin sıra numarası 3, son kez geçtiği ayetteki Allah kelimesinin sıra numarası 1'dir. ( Yine üç kitaptaki birlik kavramı ortaya çıkmaktadır. )

* Kur'an'da Allah kelimesinin 19. kez geçtiği ayet, Bakara suresinin 55. ayetidir. ( 5+5 = 10 )

55. sure olan Rahman suresinde 31 kere tekrarlanan "Ve bi eyyi alai rabbiküma tükezziban" ( Ve Rabb'inizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? ) cümlesi 7 kelimeden oluşmaktadır.

Ve (1) bi (2) eyyi (3) alai (4) rabbi (5) küma (6) tükezziban (7)

31 x 7 = 217 *... 2+1+7 = 10

* 217 sayısı Allah kelimesinin Kur'an'daki frekansı ( tekrar adedi ) olan 2701 sayısındaki rakamları içermektedir.

 
 
 
 

11 Şubat 2017 Cumartesi

Allah Sevgisi...

Allahü Teala, muhlis ve mü'min kullarının ( samimiyetle inanan kullar ) kalplerindeki en yüce sevgi olan Allah, Resul ve Kitap sevgisini, aşağıdaki ayetlerde, insanın kavrayabileceği dünyevi parametrelerle betimlemiş ve bu sevgiden daha yüce, daha öncelikli bir sevgi olamayacağını vurgulamıştır.
 
Bakara 2/200 - Fe iza kadaytüm menasikeküm fezkürullahe ke zikriküm abeküm ev eşedde zikra fe minen nasi men yekulü rabbena atina fid dünya ve ma lehu fil ahırati min halak ( İbadetlerinizi yaptığınızda Allah’ ı, babalarınızı hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın. İnsanlardan kim "Rabb' imiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur. )
 
En'am 6/20 - Ellezine ateynahümül kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehüm ellezine hasiru enfüsehüm fe hüm la yü'minun ( O kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. O nefislerini hasarlandıranlar, artık onlar inanmazlar. )
 
Tevbe 9/24 - Kul in kane abaüküm ve ebnaüküm ve ıhvanüküm ve ezvacüküm ve aşıratüküm ve emvalü nıkteraftümuha ve ticaratün tahşevne kesadeha ve mesakinü terdavneha ehabbe ileyküm min allahi ve rasulihı ve cihadin fı sebılihı fe terabbesu hatta ye'tiyallahü bi emrih vallahü la yehdil kavmel fasikın ( "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesatlığından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah' tan, resulünden ve onun yolunda cihaddan daha sevimli ise artık Allah emri ile yetene kadar bekleyin. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez." de. )
 
 

10 Şubat 2017 Cuma

Şi'ra ( Sirius ... Tiras ... Türk )

Necm 53/48 - Ve ennehu hüve ağna ve akna

( Ve kesinlikle O, gani kılan da kanaat ettiren de O'dur. )

Necm 53/49 - Ve ennehu hüve rabbuş şi'ra

( Ve kesinlikle O, O Şira' nın da Rabb' idir. )

Necm suresinde geçen Şira kelimesi Sirius olarak bilinen yıldızı ifade etmektedir. Sirius yıldızı, gökteki şekli itibarıyla Canis Major ( Büyük Köpek ) olarak da anılmaktadır. Sirius kelimesinin, Haberci Nuh'un üçüncü oğlu olan Yafes'in yedinci oğlu Tiras yani Türk ile olan fonetik benzerliği dikkat çekicidir. ( Fonetik yapıda "T" harfi "S" olarak da telaffuz edilmektedir. Örnek : Yafet veya Yafes )


Canis Majoris ( Büyük Köpek ) 7 Yıldızlı


Canis Majoris ( Büyük Köpek ) 8 Yıldızlı

18/22 kodlu ayetteki "Saminühüm kelbühüm" ( Sekizincileri köpekleridir ) ifafesini içeren ayetin ilk cümlesi 26 ( 2+6 = "8" ) kelimeden oluşmaktadır.

18/22 - Se (1) yekulune (2) selasetün (3) rabiu (4) hüm (5) kelbü (6) hüm (7) ve (8) yekulune (9) hamsetün (10) sadisü (11) hüm (12) kelbü (13) hüm (14) racmen (15) bi (16) el (17) ğayb (18) ve (19) yekulune (20) SEB’ATÜN (21) ve (22) SAMİNÜ (23) hüm (24) kelbü (25) hüm (26) kul rabbi a'lemü bi ıddetihim ma ya'lemühüm illa kalılün fe la tümari fıhim illa miraen zahiran ve la testefti fıhim minhüm ehada

( Üçtürler dördüncüleri köpekleridir. diyecekler. "Beştirler altıncıları köpekleridir." diyecekler. Gayba tahmin yürüterek. "YEDİDİRLER ve SEKİZİNCİLERİ KÖPEKLERİDİR." derler. De ki: "Onların adetlerini Rab’bim bilir." Onları azın haricindekiler bilmezler. O halde açıkça görünenlerin haricinde onlar hakkında tartışma. Onlardan hiçbirine de onlar hakkında soru sorma. )

Arapça'da "Şeraa" kelimesi "Yol" anlamına gelmekte olup, Şura suresinin 42/13 kodlu ayetinde geçmektedir.

Şura 42/13 - Şeraa leküm mined dıni ma vessa bihı nuhan vellezi evhayna ileyke ve ma vessayna bihı ibrahıme ve musa ve ıysa en ekımüd dıne ve la teteferraku fıh kebüra alel müşrikıne ma ted'uhüm ileyh allahü yectebı ileyhi men yeşaü ve yehdı ileyhi men yünıb

( Dini ayakta tutasınız ve onun hakkında ayrışıp gruplaşmayasınız diye o Nuh' a emrettiklerini, o sana vahyettiklerimizi, o İbrahim' e, Musa' ya, ve İsa' ya emrettiklerimizi size dinden yol yaptı. O onları çağırdığın, ortak koşanlara büyük geldi. Allah dilediği kimseyi kendine seçer. Pişman olup gerçeğe yönelen kimseyi kendine yönlendirir. )

Şeraa ( Yol ), Şira ( Sirius ) ve Tiras * ( Türk ) kelimelerinin fonetik benzerlikleri, ortak bir anlam ve mesaj içerme açısından dikkat çekici görünmektedir. Zira, Ergenekon'da ( Ergene ( Geçit ) + Kon ( Yer ) = Ergenekon ( Geçit Yeri ) çıkmaza girmiş olan TÜRk'lere bir kurtun yol gösterdiği hikayesi bilinmektedir. TÜRk boyları ortak bir inanış olarak dişi kurttan TÜRediklerine inanırlar. ( Göktürklerin türeyiş efsanesine göre ataları olan kişi henüz bir çocukken düşmanları tarafından ailesi öldürüldükten sonra bir bataklığa atılır ve burada dişi bir kurt tarafından bulunup emzirilir. Daha sonra da onunla evlenir. Doğan on çocuk, Göktürklerin on boyunu oluşturur. )


* "Tiras" kelimesinin başındaki "T" harfi bazı dillerde "S" olarak telafuz edilmektedir. ( Yafet ve Yafes'te olduğu gibi ) Örneğin bir nota olan "Ti" Türkçe'de "Si" olarak telafuz edilmektedir. Bu çerçevede, Tiras kelimesinin Siras olarak ( Sirius'a benzer şekilde ) telafuzu mümkündür. ( "Siras" ... "Sirus" ... "Sirs"** ) Haberci Nuh'un üç oğlundan ( Ham, Sam, Yafet ) biri olan Yafet 'in 7. oğlunun isminin Tiras olması, Haberci olarak bilinen karakterlerin esas itibarıyla astral bedene sahip veya bedensiz Vazifeli Varlıklar oldukları ve astral varlıklarının ( üst boyutlardaki süptil madde hali ) dünyadaki maddesel tezahürü ( bedenlenme ) vesilesiyle insanların onları algılayabildikleri durumu ortaya çıkmaktadır. ( Yafet'in 7 oğlunun isimleri şöyledir. Gomer, Magog, Madai, Javan, Tubal, Meshech, Tiras. )

** İngilizce ve Fransızca'da "Source" kelimesi "Surs / Sors" olarak telafuz edilir ve "Öz, Asıl, Kaynak" anlamına gelir. Kelimedeki temel harfler S, R ve S harfleridir. Astral ( yıldızsal ) varlıklar olan Vazifeli Varlıklar ( Haberciler, Melekler ) yıldızların kaba madde alemindeki projeksiyonları mıdırlar?

Ayrıca İngilizce, Fransızca ve Almanca'da "Ciddi" ( Cidden = Gerçekten ) anlamına gelen "Serious", "Sérieux" ve "Seriös" kelimeleri de "Sirius" kelimesiyle fonetik uyum arzetmektedirler. Bu uyum yarı süptil plan olan Sirius'un "gerçeklik boyutu", kaba madde plani olan dünyanın ise bir ilüzyon ve aldatmaca boyutu olduğunu ispatlar niteliktedir.

Kökünde "Sir / Şir" olan "Şiryân"* ( Atardamar ), "Şıra / Şira / Asîr / Esîr" ( Üzüm suyu ), "Şırınga" ( "Syringe" ( Ing. ) ), Şurb", "Şerâb", "Syrup" ( İng. ), "Sirop" ( Fra. ), "Sirup" ( Alm. ) ( İçki, İçiş, Şurup, Şarap ) kelimeleri de yarı süptil madde yani sıvı ile ilgili anlamlar içermektedirler. Sirius yarı süptil madde planıdır. "Şu'ûr" ( Bilinç, Bilgi ) kelimesi de "Suyun kozmik bilgi deposu" olması bağlamında ilginç bir uyum arzetmektedir.

* "Şiryân" ( Atardamar ) kelimesi "Şir" ve "yân" ( gibi olan ) kelimelerinden oluşmakta olup, "Sirian" ( Siriuslu ) kelimesine benzemektedir. İçinden kan adı verilen hayat suyunun geçtiği atardamarın ( Şiryân ) yaşam kaynağı olduğu dikkate alındığında insanın özü, kaynağı olan "Sirius" ilintisi de açığa çıkmaktadır.

Bazı sorular;

Anılan kurt, Sirius yıldızının köpek şeklindeki görünümünü mü simgelemektedir?

Türkler, Ergenekondan Sirius yıldızının yardımıyla mı çıkabilmişlerdir?

Türk kelimesi Sirius kelimesinden mi gelmektedir?

Türk soyu Sirius'tan mı gelmiştir? Türklerin kökeni Sirius'a mı dayanmaktadır?

Nahl suresinin 16. ayetinde "yıldızlarla yön bulma, yönlenme" kavramı vurgulanmaktadır.

Nahl 16/16 - Ve (1) alamat (2) ve (3) bi (4) en (5) necmi (6) hüm (7) yehtedun (8)

( Ve alametler. Onlar yıldızla yönlenirler. )

Tarihte "16" adet Türk devleti bulunması 16/16 kodlu ayet ile anlamsal ve sayısal uyum sergilemektedir. Ayette "8" kelime olması, yönlendirme sağlayan yıldızın Sirius olması ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Ayet kodunu oluşturan 16 ve 16 sayıları "İkili Yedi" tezahürü açısından dikkat çekmektedir. ( 1+6 = 7 ve "+6 = 7 )

Türk kelimesiyle aynı köke sahip Arapça'da ve Batı dillerinde yer alan bazı kelimeler aşağıda yer almaktadır.

Dur / Door / Tür, Tor = Yüksek engel, Engel, durdurma
Tür / Türemek = Bir kökten yükselmek ( Türk = Türemiş olan, Yükselmiş olan )
Tur / Tour / Tower = Dağ, kule, ( Kur'an'daki sure adı )

Türs / Tiras = Kalkan / Kalkanlar
Tarık = Sabah Yıldızı
Tork = Kuvvet, güç
Terk = Ayrılma, başka bir yere geçme
Tarık = Sabah Yıldızı
Tarkan = Tarık+an ( Yıldızdan gelen ) ( Örnek: İtalya + an = İtalyan )
Terakki = İlerleme
Terrace = Teras ( Dışarıda olan, çıkmış olan )
Serious = Ciddi, düzenli
Sırat = Yol
Thorium = Toryum ( Türkiye'de zengin yatakları bulunan önemli element )

Konuya ilişkin 7 ve 8 nümerolojisi de dikkat çekicidir.

- Sirius ( Büyük Köpek ) takım yıldızının bazı figürlerde 7 yıldızdan bazı figürlerde ise 8 yıldızdan oluştuğu görülür. ( Bkz. üstteki figürler )
- Sirius yıldızının uzaklığı 8,6 ışık yılıdır. 8+6 = 14 ... 2x7 ( İkili Yedi )
- Sirius yıldızının aydınlatma gücü Güneş'in 25 katıdır. 2+5=7
- Sirius Mısır göklerinde 70 günde bir görünmektedir.
- Toryum elementi elementler periyodik tablosunda 7. periyodda konumlanmıştır.
- Toryum'un atom ağırlığı 232'dir. ( 2+32=7)
- Tur suresi 52. suredir. ( 2+5=7)
- Tur suresi 49 ayetten oluşur. 7x7=49 ( İkili Yedi )
- Tur suresinin 49. ayetinde "Nucum" ( Yıldızlar ) kelimesi geçmektedir.
- 52 numaralı Tur suresinden sonra gelen 53. sure Necm ( Yıldız ) suresidir. Bu surede Şi'ra ( Sirius ) kelimesi 49. ayette geçer. ( 7x7=49 ( İkili Yedi ) ( Tur ve Necm surelerinin ard arda olması da dikkat çekicidir. ) )
- Necm suresinin numarası 53 olup bu sayının nümerolojik değeri "8" olmaktadır. ( 5+3 = 8 )

- 53/48 kodlu ayette, “Gani kılan” ve “Kanaat ettiren” ifadeleriyle aktif olan Sirius A ve Beyaz Cüce’ye dönüşmüş ve pasif olan Sirius B’den de bahseden ayet ikilisinin her birinde 7 kelime bulunmaktadır. Necm 53/48 - Ve (1) enne (2) hu (3) hüve (4) ağna (5) ve (6) akna (7) ( Ve kesinlikle O, gani kılan da kanaat ettiren de O'dur. )

Necm 53/49 Ve (1) enne (2) hu (3) hüve (4) rabbu (5) eş (6) şi'ra (7) ( Ve kesinlikle O, O Şira'nın da Rabb'idir. )

İki ayetin kodlarını oluşturan rakamların toplamı da 7 nümerolojisini içermektedir.

4+8+4+9 = 25 … 2+5 = 7

- Şi'ra kelimesinin geçtiği bu ayette 7 kelime bulunmakta olup, Şi'ra kelimesi 7. kelimedir. - "Türkiye" kelimesi 7 harften oluşmaktadır.

- "Atatürk" kelimesi 7 harften oluşmaktadır. - "Mustafa" ( Seçilmiş olan ) kelimesi 7 harften oluşmaktadır.


5 Şubat 2017 Pazar

Ağaç ve 26 Gen

"Ağaç" ( Şecer ) kelimesinin, Kur'an'da soyağacındaki ağaç anlamında da kullanıldığı evvelki yayınlar da belirtilmişti.
 
Bu çerçevede, insanın genetik yapısını oluşturan kromozomlar incelendiğinde dişi niteliği taşıyan X kromozomları ile ilintili 1098 gen mevcutken, erkek niteliği taşıyan Y kromozomunun sadece 26 gen içerdiği görülmektedir.
 
 
"Ağaç" ( Şecer ) kelimesinin Kur'an'daki frekansının ( tekrar adedi ) 26 olması, Allahü Teala'nın genetik ilmi açısından bahşettiği bir işaret olabilir mi? Bilindiği üzere, Soyağacı kelimesinin İngilizcedeki karşılığı "Genealogical Tree", Fransızca'daki karşılığı ise "Arbre Généalogique"'dir.
 

Ayrıca, "ŞCR" kökünden türemiş olan "Şecr" kelimesi "Birbirine girmek, Karışmak" anlamına gelir ki "Ağaç" olarak isimlendirilmiş varlık "Birbirine girmiş, Karışmış" dallardan oluşur. "Ağaç" anlamındaki "Şecer, Şecere" kelimesinin semantik kaynağı budur. Ayrıca kök Türkçe olan "Ağaç" kelimesi de "Ağ" kökünden ve "-aç" sonekinden* oluşmakta ve "Ağ gibi olan / Ağ gibi yapan / Ağlaşmış" kök anlamını taşımaktadır. Kökteki "Ağ" kelimesi de "Şecr" kelimesi gibi "Birbirine girme, Karışma" anlamındadır. Bilinen basit anlamıyla "Ağ" kelimesi "Birbirine girmiş, karışmış hatlardan, iplerden" oluşan yapıları tanımlar. Dolayısıyla "Ağaç" kelimesi de "Birbirine giren, Karışan" kök anlamını içermektedir. * Kök kelimeye "gibi olan, gibi yapan, -an, -laşan" anlamı kazandıran "-aç" soneki almış diğer bazı kelime örnekleri Anaç, Burgaç, Araç, Ayraç, Tıkaç, Sayaç ... 4/65 kodlu ayetteki "... fima ŞECERA beynehum ..." ifadesi "BİRBİRLERİNE GİRDİKLERİ ( çekişip tartışıp kavga ettikleri ) / aralarında KARIŞIKLIK oluşmuş hususlar hakkında" anlamına gelmektedir. Kur'an'daki kelimelerin frekanslarının ( tekrar adetlerinin ) belirlenmesinde iki metodik yaklaşım mevcuttur. 1- Zahiri anlam yani ayetteki kullanım anlamı itibarıyla 2- Batini anlam yani kök anlam itibarıyla

4 Şubat 2017 Cumartesi

Mu ... Ma

Mu, Büyük Okyanus'ta yer aldığı ve 14 bin yıl once 64 Milyonluk nüfusu ile batarak yok olduğu ileri sürülen, hakkında birçok kişinin araştırma yaptığı bir kıtadır. Mustafa Kemal Atatürk' te Mu uygarlığına ilişkin araştırmalar yapmış ve Türk ırkının kökeninin Mu uygarlığına dayandığını ispatlamaya çalışmıştır.

Mu kelimesinin Arapça "Ma" ( Su ) kelimesi ile ilintisi olma ihtimali yüksektir. Zira, çok gelişmiş bir uygarlık olan Mu uygarlığının sular altında kalarak yok olduğu bilinmektedir. Öte yandan, "Ma" ( Su ) kelimesinin Kur'an'da 64 kere tekrarlanması * ile Mu uygarlığının nüfusunun 64 Milyon olması da ilginç bir bağlantının nümerolojik anahtarı olabilir.

*

64 sayısının nümerolojik değeri olan 10 sayısı ( 6+4 = 10 ilahi mühür sayısıdır. Zira 10 sayısının nümerolojik değeri de 1+0 = 1 olup Allah'ın birliğine, tekliğine işaret eder. Mu'ların tek tanrıya inandıkları ve O'nu "O" işareti ile sembolize ettikleri bilinir.

https://en.wikipedia.org/wiki/Naacal
https://tr.wikipedia.org/wiki/Mu


"Mu" kökünden türemiş olan bazı Arapça ve Batı dili kelimeleri Mu uygarlığının insanlığın kökeni olduğuna ilişkin tezleri destekler niteliktedir.
Mum = Anne
Mummy = Mumya
Much = Çok ( Sayılamayan kavramlar için ) ( Su sayılamaz )
Human = İnsan ( Hu+Mu+An ... O Mu'lu ) ( Muan, İtalian gibi )
Mu? = Türkçe'deki -mu soru eki. Mu uygarlığının gizeminden esinlenerek oluşturulmuş soru eki mi?
Muasr = Çağdaş ( Mu+Asr ... Asr = Dönem ) ( Mısır kelimesinin kaynağı olabilir. )
Mouth = Ağız ( Almanca'da Mund )
Museum = Müze
Mülk = Hükümdarlık, malik olunan
Mutasyon = Dönüşüm, başkalaşım
Ayrıca Arapça'da kelimeleri sıfat yapabilmek için kelimelerin başına getirilen "Mu" eki de bu açıdan ilginçtir. ( Muhabbet, Mü'min, Mukıyt, Muzdarib, Musi vb. )

MAYA / MUYA halkının, MU kıtasında yaşanan felaketten kurtulan azınlık halk olduğu bilinmektedir. Bazı kaynaklardaki bilgilerde de, parapsişik yeteneklerde ( Medyumluk, Durugörü, Çift Bedenleme, Astral Çıkış, Telepati, Demateriyalizasyon ) üstün seviyede olan MU halkının ( MAYA ) “Teşevvüş” adı verilen “bir halden başka bir hale geçiş” aşamasından çıkamadığı ve bu süreçteki bir boyutta kalarak dünyevi ortamdan kaybolduğu ifade edilmektedir. Bu noktada “Teşevvüş” ( Halden hale geçiş ) kelimesi önem arzetmektedir. Zira, söz konusu geçiş sürecini madde aleminden ruhsal aleme geçiş olarak düşündüğümüzde bir “varlık tezahürü değişikliği” gündeme gelmektedir. Türkçe’de “Maya / Mayalanmak” kelimesi bir ürünün belirli bir süre içinde farklı biri ürüne dönüşmesini ifade etmektedir. Dolayısıyla Türkçe’deki “Maya” kelimesinin kökeni, halden hale geçiş yeteneğine vakıf kılınmış “Maya” halkının ismine dayanıyor olabilir. ( Örnek: 70’li yıllarda çekilmiş olan “Space 1999” isimli filmdeki karakterlerden biri “şekil değiştirme” özelliğine sahip olan “Maya” isimli, kadın görünümlü bir yaşam formu idi. )




31 Ocak 2017 Salı

İblis

Kur'an'da cin kabilesinin / soyunun liderinin ismi olarak geçen İblis kelimesinin anlamı "Ümit Yitiriten"'dir. İblis, saptırdığı cinleri ve insanları kendisine kulluk etmek konusunda hipnotize etmekte ve onların "Allah'tan ümitlerini kesmelerine" ve "Müblis" ( Ümitsiz / Ümidini Yitirmiş ) olmalarına sebep olmaktadır. Bu sebeple, birçok cin ve insan akılsız, mantıksız ve öz kontrolsüz bir şekilde, en büyük suç olan şirk koşma ( ortak koşma ) eylem ve tutumunu gerçekleştirerek İblis'e kulluk etmekte ve insanlığa büyük zarar vermektedirler.
 
Satanist müşriklerin okült sembolizminde 11 sayısı, ( haşa ) ilahi mühür rakamı 10 olan Allahü Teala'nın üzerinde ( haşa ) olmayı temsil etmektedir. İlginçtirki Kur'an, bu satanik okült nümerolojiyi bize haber vermektedir. İblis kelimesi Kur'an'da 11 kere geçmektedir.
 

"Müblis" ( Ümidini Yitirmiş ) kelimesi ise aşağıdaki ayetlerde geçmektedir.
 
En'am 6/44 - Fe lemma nesu ma zükkiru bihı fetahna aleyhim ebvabe külli şey' hatta iza ferihu bima utu ehaznahüm bağteten fe iza hüm müblisun ( O hatırlatılanları unuttuklarında, onlara herşeyin kapısını açtık. Nihayet o verilenlerden dolayı ferahlayıp sevindiklerinde onları ansızın yakaladık. Böylece o zaman onlar ümitsizler oldular. )
 
Mü'minun 23/77 - Hatta iza fetahna aleyhim baben za azabin şedıdin iza hüm fıhi müblisun ( Nihayet onlara azabı şiddetli kapı açtığımızda, o zaman onlar ona ümitsizler oldular. )
 
Rum 30/49 - Ve in kanu min kabli en yünezzele aleyhim min kablihı le müblisın ( Ve kesinlikle onlara indirilmesinden önce, ondan önce ümitsizler idiler. )
 
Zuhruf 43/75 - La yüfetteru anhüm ve hüm fıhi müblisun ( Onlardan hafifletilmez. Onlar onun içinde ümitsizlerdir. )
 
 
 
 
 
 
 
 

30 Ocak 2017 Pazartesi

İkra ... Kıraat ... Create??

Kur'an'da geçen "İkra" ( Oku ) kelimesi ve bu kelimeden türemiş olan "Kıraat" ( Okuma ) kelimesinin İngilizcedeki "Create" ( Yaratmak ) kelimesi ile olan alfabetik ve fonetik benzerliği dikkat çekicidir. "İkra" kelimesinin "Yaratmak" anlamı ile bir ilişkisi var mıdır? Zira, Allahü Teala yaratışı, oluşu "kelimeleri" ile gerçekleştirdiğini birçok ayette vurgulamaktadır.
 
Yunus 10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun ( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )
 
Yasin 36/82 - İnnema emruhu iza erade şey'en en yekule lehu kün fe yekun ( Birşey istediğinde, kesinlikle O’nun emri ona "Ol." demesidir. Böylece o olur. )
 
Bakara 2/117 - Bedıus semavati vel ard ve iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun ( O gökleri ve yeri yaratandır. İş yapılası olduğunda, kesinlikle ona "Ol." der de o olur. )
 
Alak suresinde "İkra" kelimesinin "Halak" ( Yaratma ) kelimesi ile birlikte kullanılması da aradaki anlam ilişkisine işaret eder gibidir.
 
Alak 96/1 - Ikre bismi rabbikellezi halak ( O yaratan Rabb' inin ismi ile oku. )
Alak 96/2 - Halekal insane min alak ( İnsanı asılı duran kan pıhtısından yarattı. )
 
Öte yandan sihirbazlıkta kullanılan "Abracadabra" ( Ebri ke debri ) cümlesi, "Düşünürsem / Konuşursam / Yazarsam yaratırım" anlamına gelmekte olup bu kapsamda ilginçtir.

28 Ocak 2017 Cumartesi

Gayret mi? Sonuç mu?

"Dünya karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğin ile ilgilenir."

Yani dünya hayatının nefsani, maddi ve şeytani niteliğine endeksli bu aldatıcı ve şartlayıcı  söyleme göre, kaptanın fırtınalarla yaptığı mücadelenin, içinde bulunduğu zor koşullara rağmen ortaya koyduğu gayret ve cesaretin, deneyimini, zekasını, becerisini, bilgi birikimini özveriyle, en üst düzeyde kullanarak gemiyi kurtarma girişimlerinin hiçbir anlamı yoktur. Kaptan başarısız! olmuştur. Ve hiçbir olumsuz hava koşulu veya zorlukla karşılaşmadan, aksine koşulların desteğiyle! gemiyi limana getiren kaptan da başarılı! olmuştur. Öyle midir gerçekten?

Bu örnekler aşağıdaki gibi çeşitlendirilebilir.

- Hastasını iyileştirmek için elinden gelenin tümünü ve tüm imkanları ortaya koyan bir doktor, hastasının bünyesel durumlardan dolayı ölmesi durumunda başarısız mıdır?

- Çok iyi bir kadroya ve çok iyi bir antrenöre sahip olan ve çok yoğun bir çalışma temposu içinde olan bir takım maç esnasında gelişen durumlardan ( sakatlık, yanlış hakem kararı vb. ) dolayı maçı az sayı fark ile kaybettiğinde başarısız mıdır?

- İşini en iyi şekilde yapan, bilgisini ve becerisini en üst düzeyde işine yansıtan ancak iftiraya maruz kalmak suretiyle olumsuzluklarla karşılaşan ve sonucunda işinden ayrılmak zorunda kalan bir insan başarısız mıdır?

Örneklerde de görüleceği üzere, insanın kontrol edemeyeceği bir çok koşul sonuç olarak addedilen duruma erişilmesini engelleyebilmektedir. Peki bu “engelleyici” koşullar nasıl oluşmaktadır? Söz konusu “engelleyici” koşullar esas itibarıyla gerçek ve olması gereken sonuca götüren koşullar mıdır? Elbetteki tüm bu süreç Allahü Teala’nın takdiri ile tezahür etmektedir. Sonucu daima Allah belirler.

Başkalarını yargılarken "Ben sonuca bakarım." cümlesini sarfetmeyi seven, ancak kendi olumsuz durumları söz konusu olduğunda birçok mazeret anlatarak kendilerini savunan ve hatta koşullara gore başarılı göstermeye çalışan kibir illetine tutulmuş şeytan dostu insanların varlığı malumdur. 

Allahü Teala'nın tanımladığı, aldatıcı dünya hayatını ve baki olan ahiret hayatını da içeren gerçek hayattaki ilahi sistem ise insanların şartlandırılmaya çalışıldığı gibi işlememekte, gayretin sonuçtan önemli olduğu görülmektedir. Çünkü sonucu daima Allah belirlemektedir. İnsanlar gösterdikleri çabadan, özveriden, adanmışlıktan sorumludurlar. Ayrıca, oluşan sonucun iyi mi  veya kötü mü olduğunun insan tarafından algılanabilmesi de dünyevi parametrelerle imkansızdır. 

Aşağıdaki ayetler, her işin sonucunun Allah tarafından belirlendiğini, insanların, hedefledikleri sonuç yolundaki çabalarından ve çalışmalarından sorumlu olduklarını açıkça beyan etmektedir.

SONUÇ

Hacc 22/41 - Ellezine in mekkennahüm fil erdı ekamus salate ve atevüz zekate ve emeru bil ma'rufi ve nehev anil münker ve lillahi akıbetül ümur

( Onlar ki, eğer onları yerde imkan vererek muktedir kılsak duaya kalkarlar, zekat verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten menederler. İşlerin sonu, sonucu Allah içindir. )

Lokman 31/22 - Ve men yüslim vechehu ilellahi ve hüve muhsinün fe kad istemseke bil urvetil vüska ve ilellahi akıbetül ümur

( Ve kim yüzünü Allah’a  teslim ederse ve o iyiyse, artık sağlam kulba tutunmuştur. İşlerin sonu, sonucu Allah’adır. )

ÇALIŞMA / GAYRET
  
Ğaşiye 88/8 - Vücuhün yevmeizin na'ımet

( O gün yüzler nimetlenmiştir. )

Ğaşiye 88/9 - Li sa'yiha radıyet

( Çabasından, gayretinden razıdır, hoşnuttur. )

İsra 17/19 - Ve men eradel ahırate ve sea leha sa'yeha ve hüve mü'minün fe ülaike kane sa'yühüm meşkura

( Ve kim de ahireti ister ve inanan olarak ona güç harcayıp çabalarsa, işte onlar, onların çabaları teşekkür edilesidir. )

Taha 20/15 - İnnes saate atiyetün ekadü uhfıha li tücza küllü nefsin bima tes'a

( Kesinlikle saat gelecektir. Her nefsin, o çabalamasından dolayı karşılıklandırılması için onu gizli kılıyorum. )

Enbiya 21/94 - Fe men ya'mel mines salihati ve hüve mü'minün fe la küfrane li sa'yih ve inna lehu katibun

( Artık kim iyiliklerden yaparsa ve o inanansa, artık çabaları için o inkar edilmez. Kesinlikle biz ona yazanlarız. )

Necm 53/39 - Ve en leyse lil insani illa ma sea

( Ve insan için çabalayıp çalışması haricinde yoktur diye. )

Necm 53/40 - Ve enne sa'yehu sevfe yura

( Ve kesinlikle çabalayıp çalışması yakında görülür. )

İnsan 76/22 - İnne haza kane leküm cezaen ve kane sa'yuküm meşkuren

( Kesinlikle bu onlara karşılık olarak olmuştur. Çabanız teşekkür edilen olmuştur. )

İnşikak 84/6 - Ya eyyühel insanu inneke kadihun ila rabbike kedhan fe mülakıhi

( Ey insan, kesinlikle sen Rabb' ine çabalayarak çabalıyorsun. O halde O’na kavuşacaksın. )

Ahzab 33/70 - Ya eyyühellezine amenüttekullahe ve kulu kavlen sedıda

( Ey o inananlar, Allah' tan sakının. Sağlam, doğru söz söyleyin. )

Ahzab 33/71 - Yuslıh leküm a'maleküm ve yağfir leküm zünubeküm ve men yütııllahe ve rasulehu fe kad faze fevzen azıma

( Size yaptıklarınızı, çalışmalarınızı iyileştirsin ve size günahlarınızdan af eylesin. Kim Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederse artık büyük kurtuluş ile kurtulmuştur. )

Ahkaf 46/19 - Ve li küllin derecatün min ma amilu ve li yüveffiyehüm a'malehüm ve hüm la yuzlamun

( Ve herkes için, o yaptıklarından ve çalışmalarına vefa edilmesi için dereceler vardır. Onlar zulmedilmezler. )

Mülk 67/2 - Ellezi halekal mevte vel hayate li yeblüveküm eyyüküm ahsenu amelen ve hüvel azizul ğafur

( Ölümü ve hayatı, hanginizin daha güzel iş, çalışma yapacağını sınamak için o yarattı. O büyüktür affedendir. )

Zilzal 99/6 - Yevmeizi yasdürun nasü eştaten li yürav a'malehüm

( O gün insanlar, çalışmalarının gösterilmesi için bölükler halinde meydana çıkarlar. )

26 Ocak 2017 Perşembe

Ruhundan üflenen 29 harf...

Allahü Teala gökleri ve yeri, kelime aleminde yarattıktan sonra insanı da yaratmış, akabinde içine "ruhundan üfleyerek" ona hayatı bahşetmiş ve onu alemler içinde değerli, önemli bir konuma getirmiştir. 
 
"Ruhundan üflemek", Allah'ın, kelimelerini, yaratmış olduklarına transfer etmesini ve onlara hayat vermesini ifade eden bir kavramdır. İnsan her konuştuğunda, ağzından her bir harf çıktığında aslında bir "üfleme" eylemi gerçekleştirmektedir. İşte Allahü Teala, "üfledim" derken, hayyum kayyum ( daim diri ) olan kelimelerini ve dolayısıyla harflerini bahşettiğini ifade etmektedir.

Nisa suresinin 4/171 kodlu ayetinde "ruhun kelime olduğu" açıkça beyan edilmektedir.

Nisa 4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. ) 
 
"Ruhundan üflemek" kavramının Kur'an'da geçtiği ayetler incelendiğinde ilahi mühür rakamları açısından ve alfabetik açıdan ilginç bir nümerolojik durum ortaya çıkmaktadır.
 
"Ruhundan üflemek" kavramının, Allahü Teala'nın, 1. tekil şahıs olarak kendi hitabını yansıtmak suretiyle Kur'an'da ilk kez geçtiği ayet Hicr suresinin 15/29 kodlu ayetidir.
 
Hicr 15/29 - Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi min ruhıy fe kau lehu sacidın ( Onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve içine ruhumdan üflediğimde, artık ona yere kapanarak serilin. )
 
- Sure numarası olan 15 sayısının nümerolojik toplamı 6 olmaktadır. ( 1+5 = 6 )
- Ayetteki "Üfledim" ( Nefahtü ) kelimesi 6. kelimedir. ( Fe (1) iza (2) sevveytü (3) hu (4) ve (5)  nefahtü (6) )
- Ayetin numarası 29 olup, bu sayı Arap alfabesinin de kaynağı ve modern alfabenin temeli olan Fenike alfabesinde bulunan 29 harfi temsil etmektedir.
 
"İlk alfabe olarak kabul edilen Sümer çivi alfabesi (cuneiform) alfabedir. Ses uyumlu (fonetik) bir alfabe olmadığı için yazıya uygun değildi. Ses uyumlu yazıya uygun ilk alfabe Sümer’den sonra Sami kökenli Aramiler tarafından kurulan AKAD’lar tarafından geliştirilen alfabedir. Modern alfabenin kökeni ise, Fenikelilere dayanmaktadır. Fenikeliler, bu alfabeyi antik Mısır Hiyeroglif alfabesinden esinlenerek oluşturmuşlardır. Mısır hiyeroglifiyle Sami alfabesi arasında yakın ilişkiler vardı eldeki kaynaklara göre, dört Sami alfabesinden “Sabaea”da 29 harf vardı. Fenikelilerin tüccar olmasının da yardımıyla alfabe bütün Akdeniz çevresine yayılmıştır. Arapların, Yunanların, İbranilerin ve Latinlerin alfabeleri hep Fenike alfabesinden türemiştir. Günümüzde kullanılan alfabeler bu Sami kökenli alfabeden türemiştir."
 
Enbiya 21/91 - Velletı ahsanet ferceha fe nefahna fıha min ruhına ve cealnaha vebneha ayeten lil alemın ( Ve o ayıbını koruyan. Onun içine ruhumuzdan üfledik. Onu ve oğlunu alemler için ayet kıldık. )
 
Secde 32/9 - Sümme sevvahü ve nefeha fihi min ruhıhı ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh kalilen ma teşkürun ( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Azdır o şükretmeniz. )
 
"Ruhundan üflemek" kavramının, Allahü Teala'nın, 1. tekil şahıs olarak kendi hitabını yansıtmak suretiyle Kur'an'da ikinci kez geçtiği ayet Sad suresinin 38/72 kodlu ayetidir.
 
Sad 38/72 - Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi min ruhıy fe kau lehu sacidın ( Böylece onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve içine ruhumdan üflediğimde artık ona yere kapanarak serilin. )
 
- Ayetteki "Üfledim" ( Nefahtü ) kelimesi yine 6. kelimedir.
 
"Ruhundan üflemek" kavramı son kez Tahrim suresinin 66/12 kodlu ayetinde geçmektedir.
 
Tahrim 66/12 - Ve meryemebte imranelleti ahsanet ferceha fe nefahna fihi min ruhına ve saddekat bi kelimati rabbiha ve kutubihi ve kanet minel kanitın ( Ve o ayıbını koruyan İmran kızı Meryem. Onun içine ruhumuzdan üfledik. Rabb' inin kelimelerini ve O’nun kitaplarını doğruladı ve itaat edenlerden oldu. )
 
- Ayetin sure numarası 66 olup, bu sayı Allah kelimesini oluşturan Arap harflerinin ebced değerleri toplamına eşittir.
- Ayet numarası olan 12 sayısı ise 6+6 = 12 işlemindeki iki adet 6 rakamının varlığı açısından dikkat çekicidir.
- Ayetteki "Nefahna" ( Üfledik ) kelimesi 10. kelimedir.
- Ayette 29 kelime olması, "üfleme" eyleminin 29 harfin bahşedilmesini betimlemesi açısından önem arzetmektedir.
 
Ve (1) Meryem (2) ebte (3) imran (4) elleti (5) ahsanet (6) ferce (7) ha (8) fe (9) nefahna (10 ) fi (11) hi (12) min (13) ruhı (14) na (15) ve (16) saddekat (17) bi (18) kelimati (19) rabbi (20) ha (21) ve (22) kutubi (23) hi (24) ve (25) kanet (26) min (27) el (28) kanitın (29)
 
Kur'an'ın anahtarları niteliğinde olan "Hurufu Mukatta"'nın kitapta 29 surede geçiyor olması da konuya ilişkin önem arzetmektedir.

 


 
 

Kelimeler ile sınanmak...

Bakara 2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve min zürriyyetı kale la yenalü ahdiz zalimın ( Ve zamanında Rabb' i İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi. )
  
"Kelimeler ile sınanmak" kavramı inanç yolculuğunun temelini oluşturmaktadır. Bu kavram, "kelimelerin yorumlanması, gerçek anlamının kavranması", "kitap ilminin, kelimelerinin anlaşılması" anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla, Kur'an'ın kendisinin insan için bir anlayış sınavı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu noktada insanlar arasında bir ayrışım olmakta, insanlar yanlış ve doğru yorumlama sonucunda farklı yollara ayrılmaktadırlar.

Allahü Teala kitap ilmini yani kelimeleri kavrayamayanların kitabı nasıl batıl kılmaya çalıştıklarını Yunus suresinin 10/39 kodlu ayetinde beyan etmektedir.

Yunus 10/39 - Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma ye'tihim te'vılüh kezalike kezzebellezine min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın ( Bilakis, O’nun ilmini kuşatıp kavrayamadıklarından dolayı yalanladılar. Onun yorumu onlara asla gelmedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yalanlamışlardı. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. )

Öte yandan Allahü Teala, kitap ilmini, kelimeleri bilmelerine, akletmelerine rağmen kitabı batıl kılmaya çalışanları da Bakara suresinin aşağıdaki ayetlerinde beyan etmiştir.

Bakara 2/101 - Ve lemma caehüm rasulün min ındillahi müsaddikun li ma meahüm  nebeze ferıkun minellezine utül kitab kitabellahi verae zuhurihim ke ennehüm la ya'lemun ( Ve Allah’ ın indinden onlara, onlarla birlikte olanı doğrulayıcı olarak resul geldiğinde, o kitap verilenlerden bir kısmı sanki kesinlikle onlar bilmiyorlarmış gibi Allah’ ın kitabını sırtlarının arkasına attılar. )

Bakara 2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun ( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu tahrif ettiler. )

İmansız cin neslinin önderi olan İblis, Allahü Teala'nın "Secde" kelimesi ile verdiği emri yanlış yorumlamış, kibirlenmiş ve isyan etmiştir. Oysaki Allahü Teala, Adem'i yaratmasından dolayı kendisine secde edilmesini istemiştir. İşte tüm süreç "kelimeleri doğru anlamları ile yorumlayan" ve "kelimelerin anlamlarını kavrayamayanlar" arasındaki ihtilaftan oluşmaktadır. Bu süreç "kelimelerle sınanma" sürecidir.
 
Bakara 2/34 - Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs eba vestekbera ve kane minel kafirın ( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve kibirlendi ve inkarcılardan oldu. )
 
Al'i İmran 3/7 - Hüvellezi enzele aleykel kitabe minhü ayatün muhkematün hünne ümmül kitabi ve üharu müteşabihat fe emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teşabehe minhübtiğael fitneti vebtiğae te'vılih ve ma ya'lemü te'vılehu illellah ver rasihune fil ılmi yekulune amenna bihı küllün min ındi rabbina ve ma yezzekkeru illa ülül elbab ( Kitabı sana indiren O'dur. Onda kitabın anası olan açık anlamlı, sağlam ayetler vardır. Diğerleri benzetmelidirler. Ama o kalplerinin içinde şüphe, vesvese, eğrilik, ayrılık olanlar, onlardan fitneyi aramak ve kendi yorumlarını aramak  için o benzetilmiş olanlara tabi olurlar. Onun yorumunu Allah haricinde kimse bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar "Ona inandık. Hepsi Rabb' imizin indindendir." derler. Akıl sahipleri haricindekiler hatırlamaz. )

25 Ocak 2017 Çarşamba

Babalar, Oğullar, Kızlar

Bakara 2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve min zürriyyetı kale la yenalü ahdiz zalimın ( Ve zamanında Rabb' i İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi. )
 
Kur'an'da "Millet" ve "Soy" ( Zürriyet ) olarak farklı kavramlar kullanılması önem arzetmektedir. Örneğin "İbrahim'in Milleti" ( Millete İbrahim ) ifadesi İbrahim'in soyunu ifade etmemektedir.
 
Bakara 2/132 - Ve vassa biha ibrahımü benıhi ve ya'kub ya beniyye innellahestafa lekümüd dıne fe la temutünne illa ve entüm müslimun ( Ve İbrahim onu oğullarına vasiyet etti. Yakub da. "Ey oğullarım size dini kesinlikle Allah seçti. Teslim olanlar olmadan ölmeyin." )
 
Ayette ifade edilen "Oğullar" kelimesinin İbrahim'in soyundan olan genetik oğlu olmaması, kavminden olan "genç insanlar" olması ihtimali bulunmaktadır.
 
Bakara 2/133 - Em küntüm şühedae iz hadara ya'kubel mevtü iz kale li benıhi ma ta'büdune min ba'dı kalu na'büdü ilaheke ve ilahe abaike ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ilahen vahıda ve nahnü lehu müslimun ( Yoksa ölüm Yakub' a geldiğinde şahitler mi oldunuz? Zamanında oğullarına "Benden sonra neye kulluk edersiniz?" dedi. "Senin ilahına ve senin babaların İbrahim’ in ve İsmail’ in ve İshak’ın ilahına tek ilah olarak kulluk ederiz. Bizler O'na teslim olanlarız." dediler. )
 
Aynı şekilde ayetteki "Babalar" kelimesi Yakub'un soy itibarıyla genetik babalarını değil, kavminden olan "daha önceki büyüklerini" tanımlamaktadır.
 
Hud 11/77 - Ve lemma caet rusülüna lutan sıe bihim ve daka bihim zer'an ve kale haza yevmün asıb ( Ve resullerimiz Lut' a geldiklerinde, onlardan dolayı kötüleşti ve onlardan dolayı daralıp savruldu. "Bu asabi gündür." dedi. )
 
Hud 11/78 - Ve caehu kavmühu yühraune ileyhi ve min kablü kanu ya'melunes seyyiat kale ya kavmi haülai benatı hünne atheru leküm fettekullahe ve la tuhzuni fı dayfı e leyse minküm racülür raşıd ( Ve önceden kötülükler yapmış olan kavmi ona doğru koşarak geldi. "Ey kavmim, işte kızlarım, onlar size daha temizdirler. O halde Allah' tan sakının ve beni misafirlerimin önünde hüzünlendirmeyin. Sizden akıllı adam yok mudur?" dedi. )
 
Hud 11/79 - Kalu lekad alimte ma lena fı benatike min hakk ve inneke le ta'lemü ma nurıd ( "Sen de bilirsin ki, bize kızların konusunda hak yoktur. Kesinlikle sen ne istediğimizi biliyorsun." dediler. )
 
Ayette geçen "Kızlarım" kelimesi, Lut'un genetik kızlarını değil, kavminde bulunan kızları tanımlamakta gibidir.
 
Bu çıkarsamanın sebebi, aşağıdaki ayetlerde geçen "Rab" ( Yetiştirici, Öğretmen, Efendi ) kelimesinin Allahü Teala'nın sıfatı olan "Rab" olarak kullanılmamış olması ve "İbad" ( Kullar ) kelimesinin de "Allah'a kulluk" ifadesindeki "kulluk" anlamı dışında kullanılmış olmalarıdır.
 
Yusuf 12/41 - Ya sahıbeyis sicni emma ehadüküma fe yeskıy rabbehu hamra ve emmel aharu fe yuslebü fe te'külüt tayru min ra'sih kudıyel emrullezı fıhi testeftiyan ( “Ey benim zindan arkadaşlarım. Sizden biri efendisine yine şarap dökecek. Ama diğeri asılacak da kuşlar başından yiyecekler. İşte hakkında fetva bildiri istediğiniz iş böylece yerine getirildi." )
 
Nur 24/32 - Ve enkihül eyama minküm ves salihıne min ıbadiküm ve imaiküm in yekun fükarae yuğnihimüllahü min fadlih vallahü vasiun alim ( Ve sizlerden bekarları, hizmetçilerinizden ve yardımcılarınızdan iyileri nikahlayın. Eğer fakir olurlarsa, Allah onları üstünlüğünden ganileştirir, faydalandırır. Allah geniştir bilendir. )
 
Aşağıda, Allah'tan başkasının "Rab" edinilmemesini açıkça vurgulayan ayetler bulunmaktadır.
 
Al'i İmran 3/64 - Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beyneküm en la na'büde illellahe ve la nüşrike bihı şey'en ve la yettehıze ba'duna ba'dan erbaben min dunillah fe in tevellev fe kul üşhedu bi enna müslimun ( "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’a  kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’ tan başka Rabler edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olarak kesinlikle biz teslim olanlarız deyin." de. )
 
Al'i İmran 3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne erbaba e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun ( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmeyi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )
 
Fatiha 1/5 - İyyake na’budu ve iyyake nestein ( Ancak sana kulluk ederiz ve ancak sana istekte bulunuruz. )
 
 
 
 
 
 

Me'cuc

Enbiya 21/96 - Hatta iza fütihat ye'cucü ve me'cucü ve hüm min külli hadebin yensilun ( Nihayet Yecuc ve Mecuc açıldığında, onlar her tepeden inip akın ederler. )
 
Enbiya suresinin 21/96 kodlu ayetinde bahsedilen Ye'cuc ve Me'cuc' un uzay zaman içinde boyutlar arası transfer sağlayan Stargate gibi bir ara birim olma ihtimali yüksektir.
 
Boyutlar arası enerji transferinin ışık hızında gerçekleşebileceği teorisi baz alındığında Me'cuc isminde Einstein'ın izafiyet teorisindeki kütle - enerji dengesi formulü saklı gibi görünmektedir.
 
e = m.c.c 
 
E = Enerji, m = Kütle, c = Işık Hızı
 
Me'cuc
 
"U" harfinin yan yatmış hali eşitlik işareti ( = ) olarak düşünüldüğünde Mecuc kelimesi ile kütle - enerji dengesi formülüne ulaşmak mümkün olmaktadır.
 
e = m.c.c