Çeviri

Monday, August 28, 2017

Atatürk ve kozmik nümeroloji

Bu bölüme başlamadan önce 8, 11, 88 ve 21 sayılarının nümerolojik olarak içerdikleri anlamları hatırlamakta fayda bulunmaktadır.

8 : Düalite ve Sonsuz döngü
10 : Nümerolojik değeri 1 olan bu sayı Rab'bin tekliğini, birliğini ve kolektif insanlık bilincini simgeler
11 : Düalite, Döngü, Portalden geçiş ve Halden hale geçiş
19 : Nümerolojik değeri 1 olan bu sayı Rab'bin tekliğini, birliğini ve kolektif insanlık bilincini simgeler
88 : Üst süptil plandaki vazifeli varlık ( melek ) frekansı
21 : Ruh kelimesinin nümerik sembolü ( Kur'an'da "Ruh" kelimesi 21 kere tekrarlanır. )

Atatürk ile ilgili en çok bilinen nümerolojik fenomen 19 sayısı ile ilgilidir. Bu bölümde bu sayı ile ilgili sadece aşağıdaki tespitlere yer verilmiştir. ( Diğerleri birçok kaynakta mevcuttur. )

"Mustafa Kemal Atatürk" ismi 19 harften oluşmaktadır. Ayrıca bu isimdeki kelimelerin ruhi ve mesaj içeren anlamları bulunmaktadır.

Mustafa = Seçilmiş
Kemal = Olgunluk
Atatürk = Verilmiş Yükselen ( Ata = Veriş, Bahş ), Türk = Yükselen, Yükselmiş olan, Türemiş olan )

Spiritüel anlamlar da içeren aşağıdaki iki cümlesi de 19 harften oluşmaktadır.

"Ne mutlu Türk'üm diyene"
"İstikbal göklerdedir."

Melek kavramını simgeleyen 8 veya 88 sayıları ve Ruh kavramını simgeleyen 21 sayısı ile Atatürk'e ilişkin nümeroloji arasındaki uyum dikkat çekmektedir. ( 8 rakamı Döngüyü, 88 rakamı Melekleri, 21 sayısı ise Ruh'u simgelemektedir. )

- Doğum tarihi 1"88"1 *
- Milli Mücadeleyi başlatma tarihi 19.05.1919
1+9+0+5+1+9+1+9 = 35 .. 3+5 = "8"
- Büyük Taarruz emrini verdiği tarih "21".0"8".1922

- Büyük Taarruz'un başlama tarihi "26".0"8".1922 ... 2+6 = "8" ;

- Ölüm tarihi 1938 ... 1+9+3+8 = 21

* Latife Hanım'ın yeğeni Sadık Söke, Atatürk'ün "21" Mayıs'ta doğduğunu beyan etmiştir. ( 21.05 ... 2+1+0+5 = "8"

İlahi nümerolojide 88 sayısı "16" ve 7 olarak da ifade edilmektedir. ( 8+8 = 16 ... 1+6 = 7 )

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ismini oluşturan harflerin alfabetik sıra değerleri toplamı 259 olmaktadır. 259 ... 2+5+9 = "16"

Atatürk'ün Latin alfabesini öğretirken çekilmiş olan aşağıdaki meşhur fotografı da 88 ve 21 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

Atatürk'ün alfabe öğrettiği fotodaki kara tahtada, biri tam seçilememekle birlikte, "8" harf bulunmaktadır.

                                    

Net olup seçilebilen 7 harf ( u, ü, ı, i, k, f, k ) dikey bir çizgiyle ayrılmıştır. Çizginin solundaki 5 harfin ( u, ü, ı, i, k ) Türkçe alfabedeki sıra numaraları toplamı "88" olmaktadır. Çizginin sağındaki 2 harfin ( f, k ) alfabedeki sıra numaraları toplamı ise "21" olmaktadır. 

88 = Melek
21 = Ruh
8 = Yeni döngü başlangıcı ve Düalite
11 = Portal açılışı ile boyutlar arası geçiş, Yeni döngü başlangıcı ve Düalite

88 ve 21 sayılarının nümerolojik toplamı Atatürk ile özdeşleşmiş olan "19" sayısını vermektedir. 19 sayısının nümerolojik değeri olan "1" sayısı da Allah'ın birliğini ve tekliğini ifade etmektedir. ( 88 sayısı 8 ile 11 sayısının çarpımından oluşmaktadır. 11 sayısı da portal açılmasıyla boyutlar arası geçişi, düaliteyi ve döngüyü simgelemektedir. )

- Atatürk'ün doğum tarihi olan 1881 sayısı 9x209 işleminin sonucudur. İşlemdeki sayıların nümerolojik değerleri 9 ve 11 ( 2+0+9 = 11 ) sayılarını vermektedir. 9/11 sayı ikilisi de halden hale geçişin, boyutlar arası geçişin nümerik sembolüdür.

- Atatürk "11.01".1905 yılında Harp Akademisi'inden Yüzbaşı rütbesiyle mezun olarak öğrencilik yıllarını tamamlamıştır.

- Atatürk'ün ilk katıldığı savaş 1911 yılındaki Trablusgarp Savaşı'dır. Atatürk 11 savaşa katılmıştır.

Türkçe Alfabesinin kabul ediliş tarihi 1.11.1928'dir. Bu tarih 11 nümerolojisi içermektedir.

- 11. ay
- 1928 tarihinde iki adet 1 sayısı bulunmaktadır. 19 ... 1+9 = 10 ... "1" ve 28 ... 2+8 = 10 ... "1" ... "11"

- Atatürk'ün "Gençliğe Hitabesi"'nin ilk cümlesi yani birinci vazife emri fe 11 kelimeden oluşmaktadır. "Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir."

- Atatürk "11" Haziran 1937 tarihinde tüm mal varlığını Türk ulusuna bağışlamıştır. 1937 sayısı iki adet "1" yani "11" nümerolojisi içermektedir. ( 19 ... 1, 37 ... 1 )

- Atatürk 29.01.1923 tarihinde Lâtife Uşşaki ile evlenmiştir. ( 29 ... "11" ve "1" ... "111" )

- 7 harften oluşan "Atatürk" kelimesinin değeri ( harflerin sıra numaraları toplamı ) 111 olmaktadır. 7 ve 111 ( 1+1+1 = 3 ) ... 7x3 = 21; 7+3 = 10 ....  21 ve 10 sayıları sırasıyla "Ruh"'un ve "Vahdet"'in sembolleridir. Ayrıca 37x73 işleminin sonucu olan 2701 sayısının nümerolojik değeri de 1'dir.

Enbiya "21/88" - Festecebna lehu ve necceynahü minel ğamm ve kezalike nüncil mü'minın

( Böylece ONU kabul ettik ve ONU gamdan kurtardık. İşte inananları böyle kurtarırız. )

"88" ve "21" rakamlarının toplamının 109 olması, bu sayının 19'u barındırması ve nümerolojik değerinin de "1" olması Allah'ın birliği ve tekliğine giden yolun sayısal ifadesi gibi görünmektedir. Ayrıca 88 sayısının nümerolojik değeri 7, 21 sayısının nümerolojik değeri 3'tür.

20.09.1928 tarihinde Atatürk'ün Kayseri ziyareti esnasında çekilmiş olan aşağıdaki fotodaki kara tahtada "Seyahatım"" yazmakta olup bu kelime 9 harften oluşmakta ve kelimedeki harflerin alfabedeki sıra değerleri toplamı da 119 sayısını vermektedir. Bu durum halden hale geçişin, portaldan geçişin sembolü olan 9/11 sayı ikilisine ve 11 sayısına işaret etmektedir. ( 9 ve 119 ( 1+1+9 = 11 ) Ayrıca "Seyahatım" kelimesi de boyut portalından geçiş kavramıyla uyum arzetmektedir. Spiritüalizmde boyutlar arası "seyahat" eden vazifeli varlıklar "Seyyar / Gezgin" olarak nitelenirler.

Foto tarihi 20.09.1928 olup 11 nümerolojisi dikkat çekmektedir. 

20.09 ... 2+0+0+9 = "11"
1928 ... 19 ... 1+9 = 10 ; 28 ... 2+8 = 10 .... "11"

Ayrıca Kayseri ilinin plaka kodu 38 olup bu sayının nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir. ( 3+8 = 11 ) 

Karatahtadaki yazıda "Seyâhatİm" yazmakta olup esasen "SeyâhatIm" olmalıdır.  ( Rahatım, Atım, Suratım .... gibi. ) Ancak bu kelimenin nümerolojik değerinin "I" harfine veya "İ" harfine bağlı olarak 119 veya 120 olması da ilginç bir durum arzetmektedir.

Kritik ve belirleyici harfler "I" ve "İ" harfleri olup ikisi yanyana 11 şekli oluşturmaktadır. Ve eğer "I" harfi olursa kelimenin nümerolojik değeri 119 olmaktadır.

S (22) + E (6) + Y (28) + A (1) + H (10) + A (1) + T (24) + I (11) + M (16) = "119" ( 11 ve 9/11 )

"I" harfi Türkçe alfabedeki 11. harftir.


Türkçe alfabede 29 ( 2+9 = "11" ) harf bulunmaktadır. Bu harflerden "8" adedi ünlü ( a,e,ı,i,o,ö,u,ü ), "21" adedi ise ünsüz harftir. Ünlü harflerin sıra numaraları toplamı 118, ünsüz harflerin sıra numaralarının toplamı ise 317 olmaktadır. 118 sayısı 11 ve 8 sayılarını içermekte ve nümerolojik değeri "10" olmaktadır. 317 sayısının nümerolojik değeri ise "11" olmaktadır. 10 ve 11 sayıları Atatürk'ün vefat tarihindeki gün ve ayı vermektedir. 10 Kasım 1938 ... 10.11.1938 ( Bu tarihteki sayılar aşağıdaki gibi derlendiğinde 3 adet "11" ortaya çıkmaktadır. 

191 ... 1+9+1 = "11" 
11 ... "11"
38 ... 3+8 = "11" 

Atatürk'e kimlik numarası olarak 10000000146 numarası verilmiştir. ( 1+4+6 = "11" )
                       
Atatürk'ün Fransızca konuştuğu anları içeren "11.11".1930 tarihinde çekilmiş olan ve 1saat 1 dakikalık bölümü medyada yayımlanmış olan video da 11 nümerolojisi açısından ilginçtir. Aşağıda videonun son saniyesindeki ekran görüntüsü yer almaktadır.


Atatürk'ün ilk katıldığı savaş 1911 yılında başlayan ve 1 yıl süren "Trablusgarb Savaşı"'dır. Trablusgarb kelimesi "11" harften oluşmaktadır.

Atatürk'ün alttaki fotoda, kara tahtada bir öğrenciye matematik işlemi yaptırdığı görülüyor. 

                              

İşlem 35,65 × 12 = 427,"8"

İşlemin sonucunun nümerolojik değeri 21 ( 4+2+7+8 = 21 )

Nümerolojik değeri 21 olması küsurat olan 8'den kaynaklanmaktadır. 8 sayısı "Döngü"'yü, 21 sayısı ise "Ruh"'u simgelemektedir. ( Atatürk'ün hayata geçirdiği Türk Alfabesinde "R" harfinin sıra değeri "21"'dir. )

Ayrıca kara tahtada çarpılan sayı olan 35,65 sayısının nümerolojik değerinin 1 olması ( 3+5+6+5 = 19 ... 1+9 = 1 ) dikkat çekmektedir. Ayrıca 35 sayısının nümerolojik değeri "8", 65 sayısının nümerolojik değeri ise "11" olmaktadır. ( 8x11 işleminin sonucu ise "88" olmaktadır. )

Aşağıdaki alıntı Atatürk'ün Kara Harp Okulu künyesinde de "11" ve "8" nümerolojisi olduğunu göstermektedir.

".... Bu duruma göre, Mustafa Kemal ve diğer "1315 Duhullü" Harbiyeliler, "1901 Devresi" olmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk'ün Sicili de "1901-Piyade-8" dir. Mustafa Kemal'in "sicili" bazı yayınlarda "Piyade-1474" olarak verilmektedir. Bu bilginin en eski kaynağının Muharrem Mazlum (İskora)'un eseri olduğu görülmektedir. Bunun Mustafa Kemal'in Akademi'deki numarası olması muhtemeldir. Özlük dosyası bilgileri, Onun "subay sicili"nin "1317-Piyade-8" (1901-Piyade-8) olduğunu tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır."

http://www.kho.edu.tr/hakkinda/harbiyeli_ataturk/kunye.html

Başkomutanlık Meydan Muharebesi  "26" ( 2+6 = 8 ) AĞUSTOS’ta başlamıştır.

Atatürk'ün Dumlupınar konuşması : "Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle doludur. Ama Türk Ulusu’nun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine "YENİ BİR AKIM" vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Türk Devleti’nin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, "GÖKLERDE UÇUŞAN ŞEHİT RUHLARI", devletimizin, cumhuriyetimizin "ÖLÜMSÜZ KORUYUCULARIDIR".”

Atatürk'ün konuşmasında "Döngü" (8) ve "Ruh" (21) mesajları bulunmaktadır. 

Atatürk'ün vefat tarihi olan 10.11.1938 tarihinde de "21" nümerolojisi bulunmaktadır.

10+11 = 21
1938 ... 1+9+3+8 = 21

Atatürk 10.02.1902 tarihinde, 21 yaşındayken Harbiye'yi teğmen olarak bitirmiştir. ( 10.02 ve 1902 sayıları nümerolojik olarak 21 sayısındaki 2 ve 1 sayılarını içermektedir. )

Atatürk'ün yazdığı Geometri kitabına ilişkin 8 nümerolojisi dikkat çekicidir.

* Atatürk'ün yazdığı "Geometri" kitabı;

- "Başlangıç Tarifler" bölümü "8" maddeden oluşmaktadır. 
- "Başlangıç Tarifler" ifadesi 17 harften oluşmaktadır. ( 1+7 = 8 )
- "Geometri", bölümdeki 8. maddedir.
- "Geometri" kelimesi 8 harften oluşmaktadır.

                                             

Atatürk'ün yazdığı "Nutuk"'tan alınmış aşağıdaki cümleler, Atatürk ile 21 ( Ruh ) ve 8 ( Döngü / Melek ) nümerolojisi gerçeğini tamamlar niteliktedir.

"......Efendiler, 27/28 Eylül 1919 gecesi, gece yarısına bir saat kala telgraf baĢında, Kerim Paşa ile karşı karşıya geldik. İki taraf biribirini şu sözlerle tanıdı :
Sivas - Mustafa Kemal Paşa telgraf başındadır. Kerim Paşa'ya söyleyiniz, buyursunlar diyorlar.
İstanbul - Yüksek şahsiyetleri, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri misiniz, ruhum?
Ben - Evet, sayın Kerim Paşa Hazretleri
……………………..

Rahmetli Kerim Paşa şöyle devam etti :

"Vatanın iyiliği için büyük vatansever kardeşimle ve sayın temsilci kardeĢlerimle görüĢmek isterim. Ayağınız toprağına ulaĢtırılmak üzere Ali Fuat Paşa vasıtasıyla bir telgraf göndermiĢtim. İşte, zâtıâlînizin eline ulaşan o telgraftaki esaslar üzerinde inşallah sevindirici bir çözüm buluruz. Memleketin geçirmekte olduğu nazik ve pek önemli karışık devreyi Allah'ın lûtfu ile kolayca aydınlığa çıkartınız. Bunun için de Allah'ın keremi ve nurdan yaratılmış kurtarıcı emellerinizin gönül mürşîdi ile, bu konuda önemli Ģeyler konuşarak, vatan için olan dileklerimizi birleştirelim değil mi? Pek anlayışlı ve tedbirli kardeşim! Ne buyurursunuz, ruhum? …..
………..Bu teşebbüsüm hakkında, hükûmetin geniş ölçüde iyi niyet gösterdiğini ilâve ederim, ruhum!"
………………..
………………..

Kerim Paşa, kendisine has cümlelerle devam ettiği görüşlerine şöylece son verdi :

"Ulu Tanrı, nice yüksek sebepler yaratarak ve telkin ederek bu çözülmesi güç düğümü bütünüyle çözecektir. Elbette ki, Tanrı'nın buyruğu güzeldir ve yakındır. Tanrı'nın eli bütün ellerden üstündür. Geleceğimiz, Tanrı'nın lûtfu ile milletçe lâyık olduğumuz yücelikte uğurlu ve hayırlı olacaktır. İşte Kerim ' in inancı budur aziz ruhum."
………………………
………………………

Mustafa Kemal

Artık Kerim Paşa'nın yorulduğu anlaşılıyordu. " Son iki sözüm ruhum diyerek millî dâvâ'nın ilkelerini üstün tutmak ve korumak Ģartıyla, içten gelen dileklerin sayılıp döküldüğünü ve Tanrı'nın eli.. yüce âyetinin, Tanrı tarafından hayırla kabul buyurulması için kullanılmış olduğunu söyledikten sonra Allaha ısmarladık yine görüĢeceğiz..." diyerek çekilmek istedi. Bırakmadık!..."

Aşağıdaki alıntılar da Atatürk ve "8" nümerolojisi açısından ilginçtir.

Bir gün sonra, ”17” Mart’ta, İslam Dünyası’na seslenen bir bildiri yayınlayarak haber merkezlerine ulaştırdı. İşgalin yılgınlık yaratmayacağını, tersine savaşımın daha da bilenmiş olarak sürdürüleceğini açıkladığı bu bildiride; “İstanbul’daki tahkir ve tecavüz darbesi, yapanların sandığı gibi maneviyatımızı bozmak yerine, belki bütün şiddetiyle mucizeler yaratacak bir kabiliyeti geliştirecektir; bundan kuşkumuz yoktur” dedi.

"Nutuk", Osmanlıca, 1927. 543 sayfa, bez ciltli, 19x27 cm ebatlarında, başta Mustafa Kemal portresi ve sonda ”7” tabaka halinde ”10” ayrı harita eki mevcuttur.
"Söylev", Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1984. 2 Cilt(Cilt I-II ve Cilt III). Hıfzı Veldet Velidedeoğlu yayına hazırlamış. İlk cildi “17” baskı yapmıştır.
Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil, bilakis bu gibi yapılar din ve devlet düşmanı oldukları , selçuklu ve osmanlı’yı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil yüzyıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki, bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek, ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirlerine düşeceklerdir. Ayrıca unutmayın ki, o gün geldiğinde , her bir taraf diğerini dinsizlikle ve vatan hainliği ile suçlamaktan geri kalmayacaktır.”
17 Aralık 1927/ ankara
15-20 * Ekim 1927 ** tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Fırkası kongresinde bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından okunan büyük Nutuk, iki yıllık bir çalışma sonunda 1927 baskısından Latin harflerine aktarılarak Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı.
*1+5+2 = 8
** 1927 … 1+9+2+7 = 19 … 1+9 = 10 … 1+0 = 1
Nutuk'un Arap harfli ilk baskısının metni 627, belgeleri ise “303” * sayfaydı. ( 6 ve 8 nümerolojisi )
Yeni Mesaj Gazetesi'nin Kayseri'de "Milli Kahramanlarımızı Anma" adı altında düzenlediği programda konuşan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk'ün 7 yaşında Kuran-ı Kerim'i hatmettiğini, 8 yaşında ise hafız olduğunu iddia etti.
Kur'an'daki İSRA suresi "17." sure olup, "111" ayetten oluşmaktadır.

İSRA = Geri döndürmek, Göndermek

"ATATÜRK" ismini oluşturan  harflerin Türkçe alfabedeki sıra değerleri toplamı "111"'dir. ( İngiliz alfabesindeki harf sıra değerleri toplamı ise, "ATATURK" olarak yazılmak suretiyle "11"dir.

Atatürk'ün Çanakkale savaşındaki önemli iki zaferin tarihleri "8" ve "21" nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

"..General Harrington komutasındaki İngiliz birlikleri 6-7 Ağustos 1915'te tekrar taarruz etti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal;

9-10 Ağustos 1915'te 1. Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi,
"17" Ağustosta Kireçtepe zaferi ( 1+7= "8" ve Ağustos ayı "8". aydır. )
"21" Ağustos'ta 2. Anafartalar zaferleri takip etti. ( Tepede, bulutun içinde kaybolan İngiliz Norfolk taburu hikayesi Anafartalar Savaşı'na aittir. )

Çanakkale Savaşı'na katılan Türk Ordusu'ndan, çoğu öğrenim çağında 253.000 subay, er ve erbaş şehit oldu. Çanakkale'nin geçilemeyeceğini anlayan İngiliz ve Fransızlar da, arkalarında Türkler kadar kayıp bıraktılar. 19/20 Aralık 1915'te Anafartalar ve Arıburnu'ndan, 8-9 Ocak 1916'da Seddülbahir'den kesin olarak çekildiler."

http://www.ataturk.net/imp/canakkale.html

Atatürk son savaşı olan "Büyük Taarruz" için emri "21".0"8".1922'de vermiştir.

" ....."21" Ağustos 1922’de taarruz emri verildi. 22 Ağustos’ta Türk topçuları Afyon’da düşman siperlerine ateş açtı. 26 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa ile birlikte Kocatepe’ye geldi. Büyük Taarruz’u başlattı. Piyadeler hücuma geçti. 30 Ağustos’ta işgalcilerin ordusu çembere alındı. ....."


Atatürk 19.05.1919 tarihinde, Bandırma isimli vapur ile Samsun'a çıkarak yeni bir dönem, DÖNGÜ başlatmıştır.


- 19.05.1919 ... 1+9+0+5+1+9+1+9 = 35 ... 3+5 = "8"

- Vapurun ismi BANDIRMA olup "8" harften oluşmaktadır. Ayrıca bu kelimenin değerinin ( harflerin alfabe sıra numaraları toplamı ) nümerolojik değeri 11 olmaktadır. 8 ve 11 sayıları yeni döngü başlangıcının ve halden gale geçişin sembolü olan sayılardır.

B (2) + A (1) + N (16) + D (5) + I (11) + R (21) + M (17) + A (1) = 74 ... 7+4 = 11

- Bandırma vapuru Intyre Paisley - Huston and Cardett tezgahlarında gemi tezgahlarında "21" sıra numarası ile üretilmiştir. 


- 28.10.1910 tarihinde Osmanlı Seyrüsefain İdaresi (Osmanlı Denizcilik İşletmesi) olunca geminin adı Bandırma olarak değiştirilerek posta vapuru haline getirilmiştir. ( 28.10 .... 2+8+1+0 = 11 ve 1910 ... 1+9+1+0 = 11 ... Halden hale geçişin sembolü olan 11 sayısı tezahürü... )

- Bandırma Vapuru'nda "21" mürettebat görev yapıyordu. Atatürk ve silah arkadaşlarının sayısı ise "55" idi.

https://onedio.com/haber/19-maddede-ataturk-un-samsun-a-yolculuk-ettigi-tarihi-vapur-bandirma--510688

- Samsun ilinin plaka numarası "55"'tir. 5+5 = "10" ... 1+0 = "1"

"Efendiler, milletçe kurtuluş çaresinin ancak milletin kendi ruhundan şekillenerek doğacağı fikri anlaşılınca, açık tehlikeler karşısında bulunan Doğu Anadolu illeri Erzurum Kongresi’ni düzenledi. Bu sırada yapılan haberleşme, devam eden olaylar ve mecburiyetler ile de vatanın tamamının kurtuluşunu amaç edinen Sivas Kongresi, bugün saygıdeğer Heyetiniz’in ortaya koyduğu Genel Kongre “21” Haziran 1919’da kararlaştırılmıştır."

http://www.atam.gov.tr/ataturkun-soylev-ve-demecleri/sivas-kongresini-acarken

"Erzurum Kongresi, bölgesel müdafaa cemiyetlerinin katılımıyla “21” Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum'da toplanan bölgesel nitelikli bir kongredir."


Atatürk’ün ölümünden sonra “21” Kasım 1938 günü yabancı devletlerden gelenlerin de katıldığı çok büyük bir cenaze töreni ile Atatürk’ün cenazesi Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine konuldu.


“Mustafa Kemal daha sonraları Harbiye'deki hayatından bahsederken, ilk ders yılı kendini pek toparlayamadığını, derslere dalamadığını anlatır. Fakat imtihan gene başarılı geçmiş ve sınıfı atlamıştır. İkinci sınıfa geçince kendini derslerine verir... Bu arada, güzel yazı yazmak ve güzel söz söylemek hevesi de gelişmiştir... Harbiye'nin son sınıfında Mustafa Kemal'in durumu daha da iyileşti. Üçüncü yani son sınıfı bitirirken 459 mevcut içinde sekizinciydi. 10 Şubat 1902'de, 1472 sicil numarasıyla teğmen olarak Harbiye'yi bitirdi. “21” yaşındaydı….”21” yıl önce bu mahallede doğan bir çocuk, işte artık subaylık derecesine ulaşmıştı. İstikbalini kazanmış ve mahallenin yüz ağartan bir çocuğu olarak yetişmişti..."



Atatürk'ün ölüm günü ve ayı olan 10 Kasım ( 10.11 ), enformatik teknolojisindeki ASCII karakterleri ve kodları açısından dikkat çekmektedir.



10 Kasım ...10.11 ...

ASCII karakter setinde "X" harfinin binary kodu 1011000
ASCII setinde, içinde 3 adet "1" bulunduran son harf "X"
ASCII setinde "X" harfinin kod numarası "88"'dir.

"Yaratılış Döngüsü ve 8" başlıklı bölümde "8 Circuit Model of Consciousness" ( Bilincin 8 Evre Modeli ) konusuna değinilmişti. 8. evre "Out of Body Experience - Factor X" idi. X harfi "EXit" kelimesini yani "çıkışı" yani "ruhun bedeni terketmesini" simgeler. Ruh bedeni "Melekler" sayesinde yani "88" sayesinde terkeder.

ASCII harfleri içinde, Binary kodlarında 3 adet 1 bulunan "10" harf bulunmaktadır.

Harfler ve ASCII kodları;

C=67
E=69
F=70
I=73
J=74
L=76
Q=81
R=82
T=84
X=88

Toplam 764 ... 7+6+4 = 17 ... 1+7 = "8"

Hud "11/1" - "Elif lam ra" kitabün uhkimet ayatühu sümme füssılet min ledün hakımin habır ( "Elif lam ra". Ayetleri açık anlamlı kılınmış kitap. Sonra hakim ve haberdar olanın indinden ayrıntılandırılmıştır. )

Hud suresinin 11/1 kodlu ayeti, ASCII harflerinden, Binary kodunda üç adet "1" bulunduran harfler açısından ilginçtir.

Elif Lam Ra, ASCII kodlarıyla;

E = 69
L = 76
R = 82

Toplam 227 ... 2+2+7 = "11" ( Ayeti işaret eder gibi görünmektedir. )

E, L ve R harfleri, Binary kodlarında üç adet "1" bulunduran "10" harf arasında yer almaktadır.

11/1 kodlu ayet, içinde Elif Lam Ra setinin bulunduğu ve kodunda üç adet "1" bulunan tek ayettir.

Atatürk’ün gerçek doğum yılının 1880 olduğu belirtilmekte olup, 1880 – 1938 olarak basılmış dönemin pulları ve dergi kapakları bu bilgiyi doğrular niteliktedir.



Bu durumda aşağıdaki nümerik tablo oluşmaktadır.

1880 … 1+8+8+0 = 17 … 1+7 = “8” ( Döngü / Melek sembolizmi )

1938 … 1+9+3+8 = “21” ( Ruh sembolizmi )

Kur'an'da "18/80" ve "19/19" kodlu ayetlerin "Doğan Çocuk" kavramını içermesi Atatürk'ün hayatındaki tarih nümerolojisi açısından dikkat çekicidir. ( Atatürk'ün asıl doğum tarihinin 1880 yılı olduğu kaynaklarca belirtilmektedir. )

Kehf 18/80 - Ve emmel ğulamü fe kane ebevahü mü'mineyni fe haşına en yürhikahüma tuğyanen ve küfra ( Ve ama oğlan Onun ana babası inananlardı. Onları azgınlığa ve inkara sürüklemesinden korktuk. )

Kehf 18/81 - Fe eradna en yübdilehüma rabbühüma hayran minhü zekaten ve akrabe ruhma ( Rab' lerinin onlara, ondan temizlikçe ve merhamete yakınlıkça daha hayırlısı ile değiştirmesini istedik. )

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi "170" kelimeden oluşmakta ( 1+7+0 = "8" ) olup, hitabenin başındaki ünlem cümlesinden sonra gelen ilk cümle ise "11" kelimeden oluşmaktadır.

"Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. 
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. 
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. 
İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. 
Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! 
Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. 
İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. 
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. 
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. 
Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. 
Ey Türk istikbalinin evlâdı!
İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! 
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"

"......Ali Rıza Bey, 1871 yılında, 1857 yılında Selanik'in batısındaki Langaza'da çiftçi bir ailede doğan[16][17] Zübeyde Hanım'la evlenmişti.[18] Mustafa Kemal Atatürk, bu çiftin çocuğu olarak rumî 1296 (miladî 1881) yılında Selanik'te doğmuştur. Samsun'a çıktığı 19 Mayıs tarihini doğum günü kabul etmiştir......"


Atatürk, Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919 tarihini "doğum günü olarak kabul etmiştir.

"Doğan Çocuk" ile ilgili aşağıdaki ayet de nümerolojik uyum açısından dikkat çekmektedir.

Meryem 19/19 - Kale innema ene rasulü rabbike li ehebe leki ğulamen zekiyya ( “Kesinlikle ben sana temiz oğlan bağışlamak için Rabb' inin resulüyüm." dedi. )






Friday, August 25, 2017

İsa'nın Misali...

Kur’an ayetlerinde İsa’nın, Rab’bin Melekler ve Meryem kanalıyla insanlığa bağışlamış olduğu “Kelime” ve “Ruh” olduğu bildirilmektedir. İsa’nın varlığı, Allah’ın “Ol” emri ile başlamıştır.

Orijinali “İS” veya “İYS” olan “İsa” kelimesinin kökü olan “İs” batı dillerindeki “Olmak” fiilidir.

İSA kelimesini oluşturan harflerin Türk alfabesindeki sıra değerleri toplamının nümerolojik değeri "8"' dir.

 İ =  12
S = 22
A =   1
       35 ( 3+5 = "8" )

İngilizce : Is ( 3. Tekil şahıs ) Ayrıca “ThIS IS” ( “Bu olur.” veya “Budur.” )
Fransızca : Suis ( 1. Tekil şahıs … Je Suis = Ben olurum. ; “Je Suis” cümlesinin “Jesus” kelimesiyle benzerliği dikkat çekicidir. )

Almanca : Ist ( 3. Tekil şahıs ) 

“İS” kökü Türkçe’de de “Olmak” anlamında kullanılmaktadır. Örnek : “Durum böyle İSE…”

Latin, Grek ve Rus dillerinde de “İs” kökünün kelime sonuna gelerek “olma” anlamı verdiği görülmektedir. ( Cins İsim Örnekleri : ApandİS, CrisIS, MarmarİS, PelvİS, PenIS, KlitorİS, .... ; Özel İsim Örnekleri : AtemİS, İSİS, OsirİS, SabonIS, KurtiniatIS, YannIS, İSkambil = Is + Gamble )….)
“İS” kelimesi, Türkçe’de “Yanan bir maddeden çıkan dumanın bir başka madde üzerinde bıraktığı İZ.” anlamındadır. Bu noktada İS kelimesi ile İZ kelimesi arasında da özdeşlik ilintisi olduğu düşünülebilir.

Haberci İsa’nın oluşumuna ilişkin ayetler aşağıdadır.
Al'i İmran 3/45 - İz kaletil melaiketü ya meryemü innellahe yübeşşiruke bi kelimetin minhü ismühül mesıhu ıysebnü meryeme vecıhen fid dünya vel ahırati ve minel mükarrabın ( Zamanında melekler, "Ey Meryem, kesinlikle Allah sana kendinden kelimeyi müjdeliyor ki onun ismi Meryemoğlu mesih İsa’ dır. Dünyada ve ahirette saygındır ve yakınlaşanlardandır." dediler. )

Al'i İmran 3/46 - Ve yükellimün nase fil mehdi ve kehlen ve mines salihın ( Ve beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söyleyecektir. İyilerdendir. )
Al'i İmran 3/47 - Kalet rabbi enna yekunü lı veledün ve lem yemsesnı beşer kale kezalikillahü yahlüku ma yeşa iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun ( Rab'bim "Bana nasıl çocuk olur ve bana insan dokunmadı." dedi. "Allah ne dilerse işte böyle yaratır. İş yapılası olduğunda, kesinlikle "Ol." der de o olur." dedi. ) *

* İsa’nın oluşumu ayette iki kere tekrarlanan “OL” ( Kun ) kelimesiyle bildirilmiştir. OL = İS ( Pagan satanistler tarafından Mısır Tanrısı olarak kabul edilen reptilian dişi cinin ismi olan ISIS, İsa’nın oluşumuna atfen bu reptilian cine verimiştir. Cin şeytanları kendilerini ilahi olgu ve kavram isimlerinin ardına gizleyerek kamufle olma taktiği uygulamaktadırlar. ) Ayrıca “Meryem / Mary” kelimesinin kökünde “İsyan” anlamı bulunmaktadır. “Meryem / Mary” kelimesinin “Mar” ( Yılan ) kelimesinden türemiş olarak ( Yılanlanmış / Yılanlı ) anlamına gelme ihtimali de bulunmaktadır. Zira ayette Meryem “Lem yemsesnı BEŞER” ( Bana İNSAN dokunmadı. ) demektedir. Yani Meryem’e cin dokunmuş olabilir mi? Meryem de, tüm insanlar gibi R-Kompleks’i olan, Adem’in cin soyuyla olan teması sonucunda oluşmuş bir kadın mıdır? Bu nedenle mi İsa saf ruh olarak Meryem’in rahmine yerleştirilmiştir. Nisa suresinin, nümerolojik toplamı satanik 9 rakamını veren 117. ayeti ( 1+1+7 = 9 ) dikkat çekicidir.
Nisa 4/117 - İn yed'une min dunihı illa inasa ve in yed'une illa şeytanen merıda ( Kesinlikle onlar, O’nun haricinde ancak kadınları çağırırlar. Kesinlikle ancak asi inatçı şeytanı çağırırlar. )

İsa’nın oluşumu ile ilgili diğer ayetler.
Al'i İmran 3/59 - İnne mesele ıysa ındellahi ke meseli adem halekahu min türabin sümme kale lehu kün fe yekun ( Kesinlikle İsa’ nın misali Allah’ ın indinde Adem’ in misali gibidir. Onu topraktan yarattı ve sonra ona "Ol." dedi de o oldu. )

Nisa 4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayran leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. ) 
“R” harfinin yer aldığı Ruh, Reptil ( Sürüngen ), MaR ( Yılan ), MaRy ( Meryem ), MeR’i ( Koca ), MaRi ( Fransızca “Koca “ anlamında ), MeRRy ( Neşeli ) kelimeleri şeytanın kavramsal, kelimesel ve fonetik aldatmacası açısından dikkat çekicidir.

Thursday, August 24, 2017

2017 Yılı ... Derlenme ... Hizalanma ... Kolektif Bilinç

2017 yılı, insanlar arasında rabıtanın yani Kolektif Bilinç'in ivmelendiği yıl özelliğini taşımaktadır. 2017 yılı, Allahü Teala'nın yüce ismi Allah kelimesinin Kur'an'daki frekansı olan 2701 ( 2+7+0+1 = 10 ... 1+0 = 1 ) sayısındaki rakamlardan oluşmaktadır. 2701 veya 2017 sayısı nümerolojik olarak "Birliği" / "Tekliği" ifade etmektedir. Bu "Birlik" / Teklik" kavramı hem "Allah'ın Birliğini, Tekliğini", hem de O'nun ruhundan üfleyerek, tek nefisten yaratmış olduğu "İnsanların Birliğini" temsil etmektedir. 2017 yılı ayrıca, içerdiği 17 sayısı ve onun temsil ettiği 8 nümerolojisiyle, melekler ile olan yoğun iletişimin gerçekleştiği bir döngü noktası özelliği de taşımaktadır.
 
"Kolektif Bilinç"', insanların algı sıçrayışı yaparak ( bir üst algı seviyesine geçerek ) aynı algı ve düşünce seviyesine gelmeleri, bir anlamda düşünsel olarak hizalanmaları, aynı düzlemde derlenmeleri anlamına gelmektedir. ( Bu olgu kuantum sıçraması olarak da nitelendirilebilir. )
 
İnşikak suresinin aşağıdaki ayetleri, söz konusu "Algısal Hizalanma" / "Düşünsel Derlenme" olgusunu tasvir eder niteliktedir.
 
İnşikak 84/17 - Vel leyli ve ma veseka ( Ve gece ve o barındırdıkları,  )
 
İnşikak 84/18 - Vel kameri izet teseka ( Ve Ay dizilip derlendiğinde, )
 
İnşikak 84/19 - Le terkebunne tabekan an tabekın ( Kesinlikle tabakadan tabakaya bineceksiniz. )
 
- "Hizalanma / Derlenme"den bahseden üçlü ayet setinin ilk ayetinin numarasının 17 olması, hem 8 nümerolojisi ( 1+7 = 8 ) hem de 2017 yılı açısından önem arzetmektedir. Ayet numarası olan 17 sürecin 2017 yılında başladığını haber veriyor gibidir.
 
- Ayet setinin son ayetinin numarasının 19 olması ise 1 nümerolojisi ( 1+9 = 10 ... 1+0 = 1 ) yani "Birlik", "Teklik" kavramı açısından önemlidir. Ayet numarası olan 19,  2019 yılında gerçekleşecek ruhsal bir olayı haber veriyor gibidir.
 
Kamer suresinin ilk ayeti, İnşikak ( Yarılış ) suresiyle yakından ilintilidir. Zira ayetteki "Şakkal Kamer" ifadesiyle "Ay'ın YARILMASIndan" bahsedilmektedir. "İNŞİKAK" ( Yarılma ) olayı bir döngünün sonunu, yeni bir döngünün başlangıcını haber verir niteliktedir.
 
Kamer 54/1 - Ikterabeti (1) es (2) saatu (3) ve (4) en (5) şakka (6) el (7) kamer (8) ( Saat yaklaştı ve Ay yarıldı. )
 
- Ayet kodundaki 10 yani 1 nümerolojisi ( 1+0 = 1 )  yine "Birlik", "Teklik" kavramını vurgulamaktadır. 
 
- Ayetin 8 kelimeden oluşması ise Meleklerin süreçteki icraatlarına işaret eder gibidir.




Yerde Zayıf Bırakılanlar ve Tuzaklar

Kur'an'da geçen "Yerde Zayıf Düşenler" ( Ellezinestud'ıfu fil erd ) kavramı, adaletsizliğe, zorbalığa, zulme ( haksızlığa ), yoksunluğa, ihanete ve tuzaklara maruz kalmış inanan insanları nitelemektedir. Söz konusu ifadede yer alan "Yerde" kelimesi oldukça ayrıştırıcı bir işlev görmektedir. Zira, özünde ruhsal varlık olan insan maddesel frekans olan "yere / dünyaya ait değildir." Bu nedenle de insan, ait olmadığı ve cin ve cin melezi insan şeytanlarının  hakimiyetinde olan bu yerde / dünyada uyumsuzluk ve ıstırap çekmektedir. Bu durum "sudan çıkmış balık" örneği ile desteklenebilir.
 
Kur'an'da "Zayıf düşenler" ile ilgili ayetler aşağıda yer almaktadır.

A'raf 7/75 - Kalel meleüllezınestekberu min kavmihı lillezınestud'ıfu li men amene minhüm e ta'lemune enne salihan murselün min rabbih kalu inna bima ürsile bihı mü'minun ( Kavminden kibirlenen o ileri gelenler, onlardan zayıf olan inananlara "Siz, Salih'in, kesinlikle Rabb' inden gönderilen olduğunu biliyor musunuz?" dediler. "Kesinlikle biz onunla gönderilene inananlarız." dediler. )

A'raf 7/76 - Kalellezinestekberu inna billezı amentüm bihı kafirun ( Kibirlenenler "Kesinlikle biz sizin inandığınızı inkar edenleriz." dediler. )

A'raf 7/137 - Ve evrasnel kavmellezine kanu yüstad'afune meşarikal erdı ve meğaribehelletı barakna fıha ve temmet kelimetü rabbikel husna ala benı israıle bima saberu ve demmerna ma kane yesneu fir'avnü ve kavmühu ve ma kanu ya'rişun ( Ve o zayıf düşmüş olan kavmi de yerin bereketlendirdiğimiz doğusuna ve batısına varis kıldık. Rabb' inin, İsrailoğullarına olan o güzel kelimesi sabırlarından dolayı tamamlandı. Biz de Firavun' un ve kavminin o ürettiklerini ve o yapmış oldukları evleri mahvettik. )
 
Enfal 8/26 - Vezküru iz entüm kalılün müsted'afune fil erdı tehafune en yetehattafekümün nasü fe avaküm ve eyyedeküm bi nasrihı ve razekaküm minet tayyibati lealleküm teşkürun ( Ve hatırlayın ki zamanında siz yerde zayıf bırakılmış azınlıktınız. İnsanlar sizi hırpalar diye korkuyordunuz da o sizi sığındırdı, barındırdı. Sizi yardımıyla destekleyip kuvvetlendirdi. Sizi temizlerinden rızıklandırdı. Umulurdu ki şükredesiniz. )
 
*Allahü Teala'nın, "yerde zayıf düşenlere yardımından" bahseden ayetin kodunda ( 8/26 ) 8 nümerolojisi bulunmaktadır. 8 ve 26 ...( 2+6 = 8 ) İki adet 8 ile 88 sayısı oluşmaktadır. Kur'an'da melek kelimesinin frekansı 88'dir. Allahü Teala, insanlara melekleri kanalıyla yardım ettiğini birçok ayetinde bildirmektedir.
 
Kasas 28/5 - Ve nürıdü en nemünne alellezinestud'ıfu fil erdı ve nec'alehüm eimmeten ve nec'alehümül varisın ( Ve yerde o zayıf bırakılanlara nimet vermeyi ve onları önderler kılmayı ve onları varisler kılmayı istedik. )
 
Sebe 34/31 - Ve kalellezine keferu len nü'mine bi hazel kur'ani ve la billezı beyne yedeyh ve lev tera iziz zalimune mevkufune ınde rabbihim yarciu ba'duhüm ila ba'dınil kavl yekulüllezınestud'ıfu lillezınestekberu lev la entüm lekünna mü'minın ( Ve o inkar edenler "Ne bu Kur'an' a ne de ondan öncekine inanmayız." dediler. Şayet zalimlerin tutuklandıklarında, Rabb' lerinin indinde birbirlerine söz ederek dönmelerini görsen. O zayıf bırakılanlar o kibirlenenlere "Şayet sizler olmasaydınız inananlar olurduk." derler. )

Sebe 34/32 - Kalellezinestekberu lillezınestud'ıfu e nahnü sadednaküm anil hüda ba'de iz caeküm bel küntüm mücrimın ( O kibirlenenler o zayıf düşenlere "Size gelmesinden sonra, yönlendirmeden sizi biz mi engelleyip döndürdük? Bilakis suçlular oldunuz." derler. )

Sebe 34/33 - Ve kalellezinestud'ıfu lillezinestekberu bel mekrul leyli ven nehari iz te'mürunena en nekfüra billahi ve nec'ale lehu endada ve eserrun nedamete lemma raevül azab ve cealnel ağlale fı a'nakıllezıne keferu hel yüczevne illa ma kanu ya'melun ( Ve o zayıf düşürülenler o kibirlenenlere "Bilakis gece ve gündüz tuzaktı. Zamanında bize Allah' ı inkar etmemizi ve O’na eşler oluşturmamızı emrettiniz." derler. Azabı gördüklerinde pişmanlığı gizlediler. Boyunlarında kelepçeler prangalar kıldık. Sadece yapmış olduklarının karşılığını almıyorlar mı? )
 
Kalpleri kibir hastalığına tutulmuş cin ve cin melzei insan şeytanları, inanan insanlar üzerinde hakimiyet kurabilmek için sürekli hileler planlamakta, tuzaklar kurmakta ve kurdukları bu tuzakları "başarı" ve "üstün yetenek ve zeka" kavramlarıyla özdeşleştirip daha da kibirlenmektedirler. Tuzak sistemi, hayatın her aşamasında, mikro veya makro düzeyde çalışmakta ve bu nedenle insanlar arasında olması gereken "eşitlik" asla sağlanamamaktadır. Ancak Allahü Teala ayetlerinde sık sık "kendi tuzağının çok daha çetin olduğunu" vurgulamaktadır. Zira tuzak kuran satanistler esas itibarıyla kendilerinden başkasına tuzak kurmamaktadırlar.
 
Kur'an'da "Mekir" ( Tuzak ) / "Keyd" ( Hile ) konusuna ilişkin çok belirleyici ve açık ayetler yer almaktadır.
 
Al'i İmran 3/54 - Ve mekeru ve mekerallah vallahü hayrul makirın ( Ve tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )

Nisa 4/76 - Ellezine amenu yükatilune fı sebılillah vellezine keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa ( O inananlar Allah yolunda savaşırlar ve o inkar edenler azgının yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın tuzağı kesinlikle zayıftır. )
 
Allahü Teala, şeytanın tuzağının “zayıf” olduğunu, kalbiyle gören basiret sahibi inananların bu şeytanın tuzağını sezebileceklerini ve onu bertaraf edeceklerini yine ayet kodundaki 8 nümeroljisiyle bildirmektedir. ( 4+7+6 = 17 … 1+7 = 8 ) ( Allahü Teala melekleri insanlara yardım etmeleri için seferber etmektedir. )

En'am 6/123 - Ve kezalike cealna fı külli karyetin ekabira mücrimıha li yemküru fıha ve ma yemkürune illa bi enfüsihim ve ma yeş'urun ( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapıp tuzak kurmaları için, oranın suçluları kıldık. Nefislerinden başkasına hile yapıp tuzak kurmazlar ve farketmezler. )

Enfal 8/30 - Ve iz yemküru bikellezine keferu li yüsbituke ev yaktüluke ev yuhricuk ve yemkürune ve yemkürullah vallahü hayrul makirın ( Ve zamanında o inkarcılar, seni sabitlemek veya seni öldürmek veya seni çıkarmak için sana tuzak kurarlardı. Onlar tuzak kurarlarken Allah da tuzak kurar. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )

Yunus 10/21 - Ve iza ezaknen nase rahmeten min ba'di darrae messethüm iza lehüm mekrun fı ayatina kulillahü esrau mekra inne rusülena yektübune ma temkürun ( Ve insanlara, onlara dokunan darlıktan sonra rahmet tattırdığımızda, o zaman onlar ayetlerimiz hakkında tuzak kurarlar. "Allah’ ın tuzağı kesinlikle daha hızlıdır." de. Kesinlikle resullerimiz o tuzak kurmalarınızı yazarlar. )

Ra'd 13/33 - E fe men hüve kaimün ala külli nefsin bima kesebet ve cealu lillahi şüraka' kul semmuhüm em tünebbiunehu bima la ya'lemü fil erdı em bi zahirin minel kavl bel züyyine lillezıne keferu mekruhüm ve suddu anis sebıl ve men yudlilillahü fe ma lehu min had ( O kazandıklarından dolayı tüm nefislerin üzerinde duran kimdir? Ve Allah için ortaklar oluşturdular. "Onları isimlendirin. Siz O’na yerde o bilmediğini, sözden anlaşılmayanı mı haber veriyorsunuz? Bilakis, o inkar edenler için hileleri, tuzakları süslendi ve yoldan menedildiler. Allah kimi saptırırsa artık ona yönlendiren yoktur." de. )

Nahl 16/127 - Vasbir ve ma sabruke illa billahi ve la tahzen aleyhim ve la tekü fı daykın min ma yemkürun ( Ve sabret. Senin sabrın Allah' tan dolayı olması haricinde olamaz. Onların üzerine hüzünlenme ve o hilelerinden, tuzaklarından dolayı darlık, sıkıntı içinde olma. )
 
* Allahü Teala, tuzaklara maruz kalan inananların üzülmemeleri gerektiğini "La Tahzen" ( Üzülme ) ( 8 harften oluşan emir kelimesi ) emriyle bildirmekte ve kendilerini asla sıkıntıda ve darda hissetmemeleri gerektiğini de eklemektedir. Zira Allah daima melekleri kanalıyla insanlara yardım elini uzatmaktadır. Ayet kodundaki 8 nümerolojisi bu anlamda dikkat çekicidir. ( 1+6+1+2+7 = 17 ... 1+7 = 8 )

Neml 27/50 - Ve mekeru mekran ve mekerna mekran ve hüm la yeş'urun ( Ve hileli tuzak kurdular. Onların farketmedikleri hileli tuzak kurduk. ) 

Fatir 35/10 - Men kane yürıdül ızzete fe lillahil ızzetü cemıa ileyhi yas'adül kelimüt tayyibü vel amelüs salihu yerfeuh vellezine yemkürunes seyyiati lehüm azabün şedıd ve mekru ülaike hüve yebur ( Kim üstün kudreti istiyorsa, saygınlık üstün kudret tümüyle Allah içindir. Temiz kelime O’na yükselir. İyi işler de onu yükseltir. O kötülüklerle tuzak kuranlar, şiddetli azap onlaradır. İşte onların tuzağı, o batıp dağılır. )
 
* Ayette "üstünlük sevdasında ve saplantısında" olanların tek yönteminin "tuzak kurmak" olduğu açıkça belirtilmektedir.
 
Fatir 35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvılaYerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

Saffat 37/98 - Fe eradü bihı keyden fe cealnahümül esfelın ( Böylece ona hile yapıp tuzak kurmayı istediler de onları en aşağılık kıldık. )

Neml 27/51 - Fenzur keyfe kane akıbetü mekrihim enna demmernahüm ve kavmehüm ecmeın (  Artık hileli tuzaklarının sonu nasıl oldu bak. Kesinlikle biz onları ve kavimlerini topluca mahvettik. )

Tur 52/42 - Em yuridune keyda fellezine keferu hümül mekidunHile yapıp tuzak kurmayı mı istiyorlar? O halde o inkar edenler, onlar hileye, tuzağa düşenlerdir. )

Tur 52/46 - Yevme la yuğni anhüm keyduhüm şey'en ve la hüm yünsarun ( O gün hileleri tuzakları onlara hiçbir şeye fayda vermez. Onlara yardım da edilmez. )

Tarık 86/15 - İnnehüm yekiydune keyden ( Kesinlikle onlar hile yapıp tuzak kuruyorlar. )

Tarık 86/16 - Ve ekiydü keyden ( Ve ben de hile yapıp tuzak kurarım. )










Wednesday, August 23, 2017

Meşşai

Meşşai kelimesinin kökü "Meş" ( Yürüme, Gezme, Dolaşma, Çevreleme ) kelimesine dayanmaktadır. Meşşai, derslerini gezerek veren, vahiy sistemine itibar etmeyen, sadece akıl, mantık ve rasyonel yaklaşım ile gerçeğe erişilebileceği yaklaşımını benimseyenlere ve bu yaklaşımı bir öğreti şeklinde yaymaya çalışanlara verilen isimdir. Aristo, Pisagor, Platon, Farabi, Eflatun gibi şahıslar bu akımın temsilcileridir. Meşşai kelimesi, Grekçe'deki "Peripatetisme" ( Çevreleyerek, dolaşarak anlatı ) kelimesinin anlamından hareketle oluşturulmuş Arapça bir kelimedir. Meşşai akımına Osmanlıda "Aristo talisiyye" adı verilmiştir.
 
Meşşai kelimesiyle birlikte anılan bir diğer kelime ise İşraki kelimesidir. İşraki, aydınlanan, güneşin doğuşuyla ışıldayan anlamına gelmektedir. ( Illuminati olarak bilinen akım ile anlamsal ilişki söz konusudur. )
 
"Bilim" ve "Din" kelimelerinin batılca kıyaslanması yaklaşımının, "Bilim dini yendi." söyleminin ve "İlahi bilgiler için de bilimsel ispat gerekliliği" saplantısının kaynağı Meşşailik ve İşrakilik'tir. Oysaki Kur'an ilmi, tüm bilimleri kapsayan ana çerçevedir. Bir başka deyişle Kur'an ilmi, bilimler üzeri bilimdir. Ayrıca bir husus için "Bilimsel değil." yorumu yapılabilmesi için "Bilim" kelimesinin anlamının kavranmış olması ve eleştirilen hususa ilişkin tüm parametrelere ve verilere haiz olunması gerekmektedir. Öte yandan, henüz bilimsel olarak !!! ispatlanmamış birçok teoriye itibar edip de Kur’an ayetlerinde bildirilen ilahi verilere itibar etmemek çelişkili bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Meşşai yaklaşımı Yunus suresinin 39. ayetinde tanımlanmaktadır.

Yunus 10/39 - Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma ye'tihim te'vılüh kezalike kezzebellezine min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın ( Bilakis, O’nun ilmini kuşatıp kavrayamadıklarından dolayı yalanladılar. Onun yorumu onlara asla gelmedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yalanlamışlardı. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. ) 
  
Allahü Teala, Kalem suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Meşşai" kavramını "Yalanlayan", "Yemin Eden", "Aşağılık", "Çekiştiren" kelimeleriyle birlikte beyan etmiştir. Bir başka deyişle Meşşailik, esas itibarıyla gerçeği inkar etme, dikkate almama, ilahi delilleri yalanlama anlamlarına da gelmektedir.
 
Kalem 68/8 - Fe la tuti'ıl mukezzibin ( O halde yalanlayanlara itaat etme. )
Kalem 68/9 - Veddu lev tüdhinu fe yüdhinun ( Yumuşak davranmanı arzuladılar ki yumuşak davransınlar. )
Kalem 68/10 - Ve la tuti' külle hallafin mehin ( Ve yemin edip duran hakir aşağılıkların hiçbirine itaat etme. )
Kalem 68/11 - Hemmazin meşşain bi nemim ( Koğuşturan, çekiştiren, araştıran, sadece akıl ve mantık ile gerçeği bulacağını sanan, laf taşıyan. )
Kalem 68/12 - Menna'ın lil hayri mu'tedin esim ( Hayırdan meneden, hudutları aşan günahkar. )
 
Meşşailer, bilimsel olarak açıklanamayana !! itibar etmezler. Bu yaklaşım, evrene itibar etmemekle aynı anlama gelmektedir. Zira mevcut durumda bilim!! hala evrene ilişkin çok az hususu açıklayabilmektedir. Meşşai mantığı ile yaklaşılacak olursa, bilimsel olarak tam anlamıyla açıklanamadığı için evrene itibar edilmemesi gerekmektedir.
 

Şefaatçi ( Af Vesilecisi ) Melekler

Yunus 10/3 - İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yüdebbirul emr ma min şefıın illa min ba'di iznih zalikümüllahü rabbüküm fa'büduh e fe la tezekkerun ( Kesinlikle Rabb' iniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. İşi düzenler, yönetir. O’nun izninden sonra olması haricinde af vesilecisi olamaz. İşte Rabb' iniz Allah budur. O halde O’na kulluk edin. Hatırlamaz mısınız? )
 
Allahü Teala Yunus suresinin 3. suresinde, "hesap gününde"* ancak kendisinin izin verdiklerinin "Şefi" ( Şefaatçi / Af Vesilecisi ) olabileceğini bildirmektedir. ( "Hesap Günü" bir süreçtir ve başlamıştır. )
 
Mü'min suresinin aşağıdaki ayetlerinde Meleklerin ve özellikle Rabb'in arşını taşıyan 8 meleğin *, hesap gününde "Şefi" ( Af Vesilecisi ) niteliğiyle icraatta bulunmaları tasvir edilmektedir.
 
Mü'min 40/7 - Elllezıne (1) yahmilune (2) el (3) arşe (4) ve (5) men (6) havle (7) hu (8) yüsebbihune (9) bi (10) hamdi (11) rabbi (12) him (13) ve (14) yü'minune (15) bi (16) hı (17) ve (18) yestağfirune (19) li (20) ellezıne (21) amenu (22) rabbe (23) na (24) vesı'te (25) külle (26) şey'in (27) rahmeten (28) ve (29) ılmen (30) fe (31) ağfir (32) li (33) ellezıne (34) tabu (35) ve (36) ittebeu (37) sebıle (38) ke (39) vekı (40) him (41) azabe (42) el (43) cehım (44) 
 
( O arşı, tahtı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindekiler övgü sözleri söyleyerek Rabb' lerini överler. O’na inanırlar ve o inananlar için af isterler. Rabb' imiz, herşeyi rahmet olarak ve ilim olarak kapsamışsındır. O halde, o tevbe edenler için ve senin yoluna tabi olanlar için af eyle. Onları cehennem azabından koru. )

Mü'min 40/8 - Rabbena ve edhılhüm cennati adninilletı veadtehüm ve men salehü min abaihim ve ezvacihim ve zürriyyatihim inneke entel azızül hakım ( Rabb' imiz, onları, onlara, babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olan kimselere vaad ettiğin ikamet bahçelerine sok. Kesinlikle sen yücesin hakimsin.  )

Mü'min 40/9 - Vekıhimüs seyyiat ve men tekıs seyyiati yevmeizin fe kad rahımteh ve zalike hüvel fevzül azım ( Onları kötülükten koru. Kimi kötülükten korursan, o gün ona merhamet etmişsindir. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )
 
- 40/7 kodlu ayet 44 kelimeden oluşmaktadır. 4+4 = 8
 
* Hakka 69/17 - Ve (1) el (2) meleku (3) ala (4) ercai (5) ha (6) ve (7) yahmilu (8) arşe (9) rabbi (10) ke (11) fevka (12) hüm (13) yevme (14) izin (15) semaniyet (16) ( Ve melek onun çevresindedir. O gün onların sekizi, üstlerinde Rabb' inin arşını, tahtını taşırlar. )
 
- Ayet numarasında 8 nümerolojisi bulunmaktadır. 17 ... 1+7 = 8
- Ayette 16 kelime bulunmaktadır. 8+8 = 16 ... 88 nümerolojisi ( Melek kelimesinin Kur2an'daki frekansı 88'dir. )
 
 
 
 
 
 
 

İki Kere Ölme ve İki Kere Dirilme

Allahü Teala, ayetlerinde her insan için doğru yola yönelme imkanının sunulacağını, bunun için her insana yeterli ömür süresi verileceğini bildirmektedir.
 
Fatir 35/37 - Ve hüm yastarihune fıha rabbena ahricna na'mel salihan ğayrallezı künna na'mel e ve lem nüammirküm ma yetezekkeru fıhi men tezekkera ve caekümün nezır fe zuku fe ma liz zalimıne min nesır ( Ve onlar orada yakarıp feryad ederler. "Rabb' imiz bizi çıkar. O yapmış olduklarımızın dışında iyilik yapalım." Size, içinde hatırlayan kimsenin hatırlamasına yetecek ömür vermedik mi? Size uyarıcı da geldi. O halde tadın. Artık zalimler için yardımcı yoktur. )
 
Bu durumda akla gelen ilk soru "Henüz 3 yaşında hayatını kaybeden bir çocuğun günahı ne?" olmaktadır.
 
Mü'min suresinin 11. ayetinde her nefis için söz konusu olan yaratılış döngüsü nümerolojik olarak bildirilmektedir. Ayette her nefise 2 kere imkan tanınacağı bildirilmektedir. ( Yani 1. imkanında 3. yılında ölen bir nefise ( insana ), 2. yaşamında en az 40 yıl ve üzeri ömür imkanı verilecektir ki idrak yaşlarındayken Kur'an ile karşılaşsın ve "bir seçim yapma" aşamasına gelsin. Söz konusu seçim de zaten insanın kaderi olmaktadır. )

Bakara 2/28 - Keyfe tekfürune billahi ve küntüm emvaten fe ahyaküm sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm sümme ileyhi türceun ( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ölülerdiniz de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'na döndürülürsünüz. )
 
Mü'min 40/11 - Kalu rabbena emettena esneteyni ve ahyeytena esneteyni fe i'terafna bi zünubina fe hel ila hurucin min sebıl ( “Rabb' imiz bizi iki kere öldürdün ve bizi iki kere dirilttin de günahlarımızı itiraf ettik. Artık çıkmaya yol var mı?” dediler. )
 
İnsan, Allah'ın yaratışı sonrasında bir "ruh ve kelime" olarak ebedi yaşamına başlamışken, İblis'in "Soyağacıma yaklaşırsan ölümsüz olacaksın" aldatmasına kanmış ve zaten ölümsüz olduğu cennet ortamından, "ölmek" suretiyle dünya / yer ortamına atılmıştır. Zümer suresinin 30. ayetinde aldatıcı dünya ortamının aslında ölüler diyarı olduğu açıkça bildirilmektedir.
 
Zümer 39/30 - İnneke meyyitün ve innehüm meyyitun ( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )
 
40/11 kodlu ayet kodundaki 4 ve 2 ( 1+1 ) rakamları 4 aşamalı bir süreçteki 2 deneyim kategorisini temsil etmektedir. Cennet'te "ruh ve kelime" olarak yaşamına başlamış insan için aşağıdaki döngü söz konusudur. Söz konusu döngüde 4 ve 2 rakamlarından oluşan 8 nümerolojisi ( 2 x 4 = 8 ) bulunmaktadır.
 
1- Ölme ( İblis'in aldatması sonucu dünya deneyiminin 1. kez başlaması )
2- Dirilme ( Dünya deneyiminin 1. kez sonlanması )
3- Ölme ( Dünya deneyiminin 2. kez başlaması )
4- Dirilme ( Dünya deneyiminin 2. kez sonlanması )
 
Ayrıca insanın genel olarak 40 yaşı sonrasında hidayete ererek, Allah yoluna yönlendirildiği Ahkaf suresinin 15. ayetinde bildirilmektedir. 
 
Ahkaf 46/15 - Ve vassaynel insane bi valideyhi ihsana hamelethu ummuhu kurhen ve vadaathu kurha ve hamluhu ve fisaluhu selasune şehra hatta iza belega eşuddehu ve belega erbaine seneten kale rabbi evzı’ni en eşkure ni’metekelleti en’amte aleyye ve ala valideyye ve en a’mele salihan terdahu ve aslıh li fi zurriyyeti inni tubtu ileyke ve inni minel muslimin ( Ve insana, ana babasına iyilik yapmasını emrettik. Annesi onu zorlanarak taşıdı ve onu zorlanarak doğurdu. Onu taşıması ve sütten kesmesi otuz aydır. Nihayet olgunluğuna eriştiğinde ve kırk senesine eriştiğinde "Rabb' im, o bana ve anne babama bol bol verdiğin nimetine şükredeyim ve razı olduğun, hoşlandığın iyilik yapayım diye bana öğüt ver. Benim için, soyumdan olanları iyileştir. Kesinlikle ben sana tabi oldum. Kesinlikle ben teslim olanlardanım." der. )
 
 
 

Tuesday, August 22, 2017

Tek Mevla ... Tek Dost

Kur'an insanlara gerçek anlamda yardımcı olacak tek ve biricik dostun Allahü Teala olduğunu 10 ( 1+0 = 1 ) ayette haber verir.
 
Bakara 2/286 - La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha leha ma kesebet ve aleyha mektesebet rabbena la tüahızna in nesına ev ahta'na rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezine min kablina rabbena ve la tühammilna ma la takate lena bih va'fü anna vağfir lena verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirın ( Allah nefisleri genişliklerinin haricinde kefil tutmaz. Ne kazandılarsa onlaradır. Kazanmış oldukları onların üzerlerinedir. "Rabb' imiz eğer unutursak veya hata edersek Rabb' imiz bizi sorumlu tutup sorgulama. O bizden öncekilerin üzerine yükleyip taşıttığın gibi, üzerimize ağırlık yükleme Rabb' imiz. O takatımız olmayanı bize yükleme. Bizi affet ve bize af ve bize rahmet eyle. Sen dostumuzsun. İnkarcılar kavmine karşı bize yardım et." )
 
Al'i İmran 3/150 - Belillahü mevlaküm ve hüve hayrun nasırın ( Bilakis Allah dostunuz ve o yardım edenlerin en hayırlısıdır. )
 
En'am 6/62 - Sümme ruddu ilellahi mevlahümül hakk ela lehül hukmü ve hüve esraul hasibın ( Sonra gerçek dostları Allah’a  döndürülürler. İyi bilin ki hüküm O’nadır. O hesap görenlerin en hızlısıdır. )
 
Enfal 8/40 - Ve in tevellev fa'lemu ennellahe mevlaküm nı'mel mevla ve nı'men nesır ( Ve eğer yüz çevirirlerse, bilin ki kesinlikle Allah dostunuzdur. Ne iyi dost ve ne iyi yardımcıdır. )
 
Tevbe 9/51 - Kul len yüsıbena illa ma ketebellahü lena hüve mevlana ve alellahi fel yetevekkelil mü'minun ( "Bize Allah' ın yazdığından başkası isabet etmez. O dostumuzdur. İnananlar Allah’a  sığınıp dayansınlar." de.  )
 
Yunus 10/30 - Hünalike teblu küllü nefsin ma eslefet ve ruddu ilellahi mevlahümül hakkı ve dalle anhüm ma kanu yefterun ( Burada tüm nefisler o geçmişte yaptıklarını denerler. Gerçek dostları Allah’a  döndürülürler. O uydurdukları onlardan sapmıştır. )
 
acc 22/78 - Ve cahidu fillahi hakka cihadil hüvectebüküm ve ma ceale aleyküm fid dıni min harac millete ebıküm ibrahım hüve semmakümül müslimıne min kablü ve fı haza li yekuner rasulü şehıden aleyküm ve tekunu şühedae alen nas fe ekımüs salate ve atüz zekate va'tesımu billah hüve mevlaküm fe nı'mel mevla ve nı'men nesır ( Ve Allah hakkında cihadın hakkını vererek cihad edin. Sizi o seçti ve babanız İbrahim' in milletinin dininde üzerinize darlık, sıkıntı getirmedi. Bunun hakkında resulün üzerinize şahit olması ve insanların üzerine şahit olmanız için o size önceden teslim olan olarak isim verdi. O halde duaya kalkın, zekatı verin ve Allah’a  sarılıp bağlanın. O dostunuzdur. Artık ne güzel dosttur ve ne güzel yardımcıdır.  )
 
Şura 42/9 - Em ittehazu min dunihı evliya' fellahü hüvel veliyyü ve hüve yuhyil mevta ve hüve ala külli şey'in kadır ( O’ndan başka dostlar mı edindiler? Oysa Allah, O'dur dost. Ölüyü O diriltir. O herşeye gücü yetendir. )
 
Muhammed 47/11 - Zalike bi ennellahe mevlellezine amenu ve ennel kafirıne la mevla lehüm ( İşte böyle, kesinlikle Allah o inananların dostudur. Kesinlikle inkarcılara, onlara dost yoktur. )
 
Tahrim 66/2 - Kad feredallahü leküm tehıllete eymaniküm vallahü mevlaküm ve hüvel alimül hakimu ( Allah yeminlerinizi çözmeyi size farz kılmıştır. Allah dostunuzdur. O bilendir hakimdir. ) 
 
Ancak, İblis'in takipçisi müşrik satanistler inanan insanları, kendilerinin Allah'a inançları varmış gibi söylemlerle aldatırlar ve şirklerine Allah'ı alet etmeye çalışırlar. Buna en güzel örnek Zümer suresinin 3. ve Lokmam suresinin 33. ayetinde yer almaktadır.
 
Zümer 39/3 - Ela lillahid dınül halıs vellezinettehazu min dunihı evliya' ma na'büdühüm illa li yükarribuna ilallahi zülfa innallahe yahkümü beynehüm fıma hüm fıhi yahtelifun innallahe la yehdı men hüve kazıbün keffar
 
( İyi bil ki halis din Allah içindir. O’ndan başka dostlar edinenler, "Bizi Allah’a  yakın olarak yaklaştırmaları haricinde onlara kulluk etmeyiz." Kesinlikle Allah hakkında o ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verir. Kesinlikle Allah yalancı ve inkarcı kimseyi yönlendirmez. )
 
*Yani ayette satanistler şeytana kulluk etmelerinin sebebinin "Allah'a yakınlaşabilmek" olduğunu söylemektedirler. Böyle bir söylem ancak İblis tarafından hipnotizma yoluyla zihin kontrolüne alınmış insanların ve cinlerin sarfedebilecekleri tutarsız bir söylemdir. 
 
Lokman 31/33 - Ya eyyühen nasütteku rabbeküm vahşev yevmen la yeczı validün an veledihı ve la mevludün hüve cazin an validihı şey'a inne va'dellahi hakkun fe la teğurrannekümül hayatüd dünya ve la yeğurranneküm billahül ğarur ( Ey insanlar, Rabb' inizden sakının. Ne babanın çocuğuna, ne de çocuğun babasına bir şey karşılık veremediği günden korkun. Kesinlikle Allah' ın vaadi gerçektir. O halde, dünya hayatı sizi kesinlikle aldatmasın. Aldatıcı sizi kesinlikle Allah ile aldatmasın. )
 
*"Allah ile aldatan satanistler", insanları Allah yolundan saptırmak amacıyla kurdukları cemaatlerde ve örgütlerde insanlara, Allah yoluna erişmenin ancak ilim sahibi!!! aracı bir başka insan ile mümkün olabileceği telkininde bulunurlar. Bu metod "usta-çırak", "mürşid-mürid" gibi ilişki formatlarıyla ile tezahür etmektedir.
 
 
 
 

Mukarrebun ( Yakınlaşanlar / Yaklaştırılanlar )

Allahü Teala, iyilik yapan, inanan, teslim olan, her koşulda doğruluktan sapmayan, adil olan, adaleti koruyan, yüksek ahlak üzerinde olan, ilimde derinleşen yaratılmışların “Mukarreb” ( Yakınlaşan ) olacaklarını yani maddesel dünya hayatından kurtularak cennet olarak tanımlanan ruhsal frekansta yaşama aşamasına gelenler olacaklarını ayetlerinde bildirmektedir.
Kur’an’da “Karib” ( Yakın / Yakınlaşan ) kökü kullanılarak indirilmiş ve “Yakınlaşma” mesajını veren toplam 8 ayet bulunması dikkat çekicidir.
Al'i İmran 3/45 - İz kaletil melaiketü ya meryemü innellahe yübeşşiruke bi kelimetin minhü ismühül mesıhu ıysebnü meryeme vecıhen fid dünya vel ahırati ve minel mükarrabın ( Zamanında melekler, "Ey Meryem, kesinlikle Allah sana kendinden kelimeyi müjdeliyor ki onun ismi Meryemoğlu mesih İsa’ dır. Dünyada ve ahirette saygındır ve yakınlaşanlardandır." dediler. )
Nisa 4/172 - Len yestenkifel mesıhu en yekune abden lillahi ve lel melaiketül mükarrabun ve men yestenkif an ıbadetihı ve yestekbir fe seyahşüruhüm ileyhi cemıa ( Mesih ve yakınlaşmış melekler Allah için kul olmaktan çekinmezler. Kim O’na kulluk etmekten çekinir ve kibirlenirse, onların hepsini kendine toplayacaktır. )
Sebe 34/37 - Ve ma emvalüküm ve la evladüküm billetı tükarribüküm ındena zülfa illa men amene ve amile salihan fe ülaike lehüm cezaüd dı'fi bima amilu ve hüm fil ğurufati aminun ( Ve mallarınız ve çocuklarınız sizi indimize yakınlık sağlayarak yaklaştıracak değildir. Ancak o inanmış olanlar ve iyilik yapmış olanlar, işte onlar, o yaptıklarının onlara kat kat karşılığı vardır. Onlar köşkler içinde güvendedirler. )
Vakia 56/11 - Ulaikel mukarrabun ( İşte onlar yaklaştırılanlar. )
Vakia 56/88 - Fe emma in kane minel mukarrebin ( Böylece ama eğer yaklaştırılanlardan ise, )
Mutaffifin 83/21 - Yeşhedühül mukarrebun ( Yaklaştırılanlar ona şahit olurlar. )
Mutaffifin 83/28 - Aynen yeşrebu bihel mukarrebun ( Yaklaştırılanların içtikleri pınardır. )
Alak 96/19 – Kella (1) la (2) tütı' (3) hü (4) ve (5) escüd (6) ve (7) akterib (8) ( Ona asla itaat etme. Yere kapan ve yakınlaş. )
“Karib” ( Yakın / Yakınlaşma ) kelimesinin “Allah’ın indine yakınlaşma” anlamında kullanıldığı son ayet Alak suresinin 19 kodlu ayetidir. ( 1+9 = 10 …1+0 = 1 ) Ayetteki 19 nümerolojisi 1 rakamını yani Allah’ın birliğini, tekliği, singülariteyi, üniteyi temsil etmekte olup, yakınlaşanların birliğe, tekliğe erişmek suretiyle mutlak iyilik ( singülarite ) algısının mevcut olduğu ebedi ve huzurlu yaşama kavuşacaklarını haber vermektedir.
Ayrıca bu ayetteki kelime adedinin 8 olması ve ayetteki “Akterib” ( Yakınlaş ) kelimesinin de 8. Kelime olması döngü, melek ve yeni yaşam mesajları açısından önem arzetmektedir.

Kendilerine zulmedenler...

Allahü Teala insanları "tek nefisten yarattığını" ayetlerinde bildirmektedir.

Nisa 4/1 - Ya eyyühen nasütteku rabbekümüllezı halekaküm min nefsin vahıdetin ve haleka minha zevceha ve besse minhüma ricalen kesıran ve nisaa vettekullahellezi tesaelune bihı vel erham innellahe kane aleyküm rakıba

( Ey insanlar sizi tek nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve onlardan çokça erkekler ve kadınlar diriltip gönderen Rabb' inizden sakının. Onunla sual ettiğiniz Allah’ tan ve akrabalıktan sakının. Kesinlikle Allah üzerinize gözetleyendir. )

En'am 6/98 - Ve hüvellezi enşeeküm min nefsin vahıdetin fe müstekarrun ve müstevda kad fassalnel ayati li kavmin yefkahun

( Ve sizi tek nefisten inşa eden O'dur. Artık durak yeri ve emanet yeri vardır. Ayetleri, anlayan kavim için ayrıntılandırdık. )

A'raf 7/189 - Hüvellezi halekaküm min nefsin vahıdetin ve ceale minha zevceha li yesküne ileyha fe lemma teğaşşaha hamelet hamlen hafıfen fe merrat bih fe lemma eskalet deavellahe rabbehüma lein ateytina salihan lenekunenne mineş şakirın

( Sizi tek nefisten yaratan, onunla sükunet bulması için eşini de ondan yaratan O’dur. O, onu örttüğünde o hafif bir yük yüklendi. Böylece onunla bir müddet geçti. Ağırlaştığında, Rabb' leri Allah' ı "Eğer bize iyisini verirsen, kesinlikle şükredenlerden olacağız." diye çağırdılar. )

Zümer 39/6 - Halekaküm min nefsin vahıdetin sümme ceale minha zevceha ve enzele leküm minel en'ami semaniyete ezvac yahlükuküm fı bütuni ümmehatiküm halkan min ba'di halkın fı zulümatin selas zalikümüllahü rabbüküm lehül mülk la ilahe illa hu fe enna tusrafun

( Sizi tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini oluşturdu. Size hayvanlardan sekiz eş indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlıkta yaratıştan yaratışa yaratır. Rabb' iniz Allah budur. Mülk O’nadır. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde nasıl döndürülüp çevriliyorsunuz?  )

İnsanın kalbindeki en büyük hastalık olan "kibir" hastalığının semptomları ( belirtileri ) olarak ortaya çıkan hükmetme, gasp etme, baskılama, kontrol etme, daha fazlasına sahip olma, aşağılama, yönetme arzusunun sonucu daima acı, kan ve gözyaşı yani zulüm olmaktadır.

Oysa Kur'an ayetleri açıkça bildirmektedir ki "kibir" saplantısına yakalanmış olan insanlar esas itibarıyla kendilerinden başkasına zarar vermemektedirler. Çünkü her insan aslında bir başka insandır. Bir insanın bir başka insana uyguladığı zulüm aslında kendisine uyguladığı zulümdür. Zira tüm insanlar "tek nefisin" yansıması olup, tüm olumlu veya olumsuz düşünce ve eylemler döngü sistemiyle bireyin kendisinde sonuçlanmaktadır. İnanan ve ilim sahibi insanlar başka insanları kontrol etme, onlar üzerinde hakimiyet kurma ve onları yönetme arzusu taşımazlar. Çünkü o insanların da kendileri olduklarını bilirler.

"Nefsine / Kendine Zulmetme" kavramı Kur'an'da 28 kere tekrarlanmaktadır. ( 2+8 = 10 ... 1+0 = 1) 10 yani 1 sayısı "Birliği", "Tekliği", "Üniteyi" temsil etmektedir. Bir başka deyişle Allah'ın birliği ve tekliği, insanların / nefislerin birliği ve tekliği sonucunu doğurmaktadır. 

Bakara 2/57 - Ve zallelna aleykümül ğamame ve enzelna aleykümül menne ves selva külu min tayyibati ma razaknaküm ve ma zalemuna ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun

( Ve bulutu üzerinize gölgeledik. Üzerinize helva ve bıldırcın indirdik. O sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin. Biz zulmetmedik. Ve lakin nefislerine / kendilerine zulmetmekteydiler. )

Al'i İmran 3/117 - Meselü ma yünfikune fı hazihil hayatid dünya ke meseli rıhın fıha sırrun esebet harse kavmin zalemu enfüsehüm fe ehleketh ve ma zalemehümüllahü ve lakin enfüsehüm yazlimun

( Bu dünya hayatında harcadıklarının misali, içinde şiddetli kavurucu soğuk olan rüzgarın misali gibidir. Nefislerine zulmeden kavmin ekinlerine isabet eder de onları helak eder. Allah onlara zulmetmez ve lakin nefisleri zulmeder. )

Al'i İmran 3/135 - Vellezine iza fealu fahışeten ev zalemu enfüsehüm zekerullahe festağferu li zünubihim ve men yağfiruz zünube illellah ve lem yüsırru ala ma fealu ve hüm ya'lemun 

( Ve onlar ahlaksızlık yaptıklarında ve nefislerine zulmettiklerinde Allah’ ı hatırlarlar da günahları için af isterler. Allah’ ın haricinde günahları kim affeder? Ve onlar o yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. )

Yunus 10/44 - İnnellahe la yazlimün nase şey'en ve lakinnen nase enfüsehüm yazlimun 

( Kesinlikle Allah insanlara şey kadar bile zulmetmez. Lakin insanlar nefislerine zulmederler. )
.........
.........

Sunday, August 20, 2017

H2O, O2 … 1, 8 ve 10

Yaratılışın kaynağı olan “Su” ( H2O ) ve “Oksijen”in ( O ) kimyasal formasyon değerleri incelendiğinde ilahi nümeroloji rakamları olan 1, 8 ve 10 rakamları ortaya çıkmaktadır.

Su H ( Hidrojen ) ve O ( Oksijen ) atomlarından oluşmaktadır. Hidrojenin ( H ) atom numarası 1, Oksijenin ( O ) atom numarası ise 8’dir. Atom numaraları olan 1 ve 8, üniteden ( birlikten / teklikten ) döngü yoluyla ( 8 ) düaliteye geçişi simgeler niteliktedir.
Bir su molekülünün formülü olan H2O’nun atom numarası yani elektron sayısı H2 ( 1x2 = 2 ) + O ( 8 ) = 10 olmaktadır. Herşeyi sudan yaratan Allahü Teala suyun kimyasal formülünde de ilahi 10 nümerolojisini tezahür ettirmiştir.
Allah’ın herşeyi sudan yarattığını bildiren ilk ayet Nur suresinin 45. ayetidir. Ayet kodunu oluşturan rakamlar ile ayetteki kelime adedini oluşturan rakamların toplamlarının nümerolojik değeri 10 olmaktadır. ( 2+4+4+5+4+0 = 19 … 1+9 = 10 )
Nur 24/45 – Ve (1) allahü (2) halekü (3) külle (4) dabbetin (5) min (6) ma' (7) fe (8) min (9) hüm (10) men (11) yemşı (12) ala (13) batni (14) h (15) ve (16) min (17) hüm (18) men (19) yemşı (20) ala (21) ricl (22) eyn (23) ve (24) min (25) hüm (26) men (27) yemşi (28) ala (29) erba' (30) yahlüku (31) allahü (32) ma (33) yeşa' (34) inne (35) allahe (36) ala (37) külli (38) şey'in (39) kadır (40)
( Ve Allah her debeleneni sudan yarattı. Böylece onlardan kimisi karnının üstünde yürür. Onlardan kimisi iki ayağı üstünde yürür. Onlardan kimisi dördünün üstünde yürür. Allah ne dilerse yaratır. Kesinlikle Allah herşeye gücü yetendir. )
Aynı şekilde hayat kaynağı olan Oksijenin de bir molekülünde ( O2 ) iki Oksijen atomu bulunmaktadır.  O2 yani OO formülü, yaratılış sayesinde üniteden düaliteye geçişin bir başka sembolü olarak dikkat çekmektedir. O2 ifadesinin, üniteden düaliteye geçişin okült ezoterik sembolü olan Vesica Piscis ( Balık İdrar Torbası ) şekliyle olan uyumu önem arzetmektedir.
                                                                                                                 Vesica Piscis


Ayrıca Oksijen, Tekvir suresinin 81/18 kodlu ayetinde "Nefeslenme" kelimesiyle ve kimyasal nümerolojiyle vurgulanmakta gibidir. Ayet kodunda iki adet 1 ve iki adet 8 sayısı bulunmaktadır. Oksijen molekülünün sembolü O2 olup, iki Oksijen atomunun her birinde 1 adet çekirdek ve çekirdek etrafında dönen 8 elektron bulunmaktadır.

81/18 - Ves subhı iza teneffese ( Ve sabah nefeslendiğinde, )





Ğaşiyet … Cennet

Sure numarasını, Melek kelimesinin Kur’an’daki frekansı olan 88 sayısından alan Ğaşiyet suresi “Melek” kelimesiyle ilintili olan 8 nümerolojisi açısından dikkat çekicidir. Zira “Ğaşiyet” kelimesi “Örten, Kaplayan” anlamına gelmekte olup “Cennet” kelimesiyle benzer anlam içermektedir.

-          Ğaşiyet suresinin numarası 88’dir.
-          Ğaşiyet suresi 26 ayetten oluşmaktadır. ( 2+6 = 8 )
-          “Cennet” kelimesi Kur’an’da 152 kere tekrarlanmaktadır. ( 1+5+2 = 8 )

Sure “Cehennem ehlinin” yüz tanımlamasıyla başlamakta olup, “Cennet ehlinden” ilk kez bahsedilmeye başlanan ayetin kodu 88/8’dir.

Ğaşiye 88/8 - Vücuhün yevmeizin na'ımet ( O gün yüzler nimetlenmiştir. )

Surenin son ayeti olan 88/26 ( 2+6 = 8 ) kodlu ayet te ise “Hesap Görülmesinden” bahsedilmektedir.

Ğaşiye 88/26 - Sümme inne aleyna hısabehüm ( Sonra kesinlikle onların hesapları üzerimizdedir. )

Hesap görme süredinde Meleklerin aktif sorumluluk üstlendikleri ayetlerde bildirilmektedir.

Nebe 78/38 * - Yevme yekümur ruhu vel melaiketu saffen la yetekellemune illa men ezine lehür rahmanu ve kale savaben ( O gün ruh ve melekler saflar halinde ayakta dururlar. Rahman' ın kendilerine izin verdiği kimseler haricindekiler kelam edemezler, söz söyleyemezler. Ve o da doğruyu söyler. ) ( * Ayet kodunda 8 nümerolojisi bulunmaktadır. 7+8+3+8 = 26 … 2+6 = 8 )