"Solucan" kelimesi kök Türkçe'deki "Suvilgan / Suvişgan" ( Islanmış gibi olan, Islak gibi olan ) kelimesinin bir telaffuzu olup, "Suviş" ( Islanmak ) ve "gan" ( fiili sıfat yapan sonek ) kelimelerinden oluşmaktadır. ( "Sıvı" kelimesi de ortak kökendendir. )
“Solucan “kelimesi İncil’in aşağıdaki ayetlerinde "cehennemdekileri kemiren varlık" teşbihiyle tasvir edilmekte ve esasen negatif bir psikolojik hal olan "cehennemin" vasıta olduğu ve varlıkları içten içe kemiren, yakan, üzüntü veren "vicdan azabını" simgelemektedir. ( "İçim yanıyor", "Bağrı yanık", "Bağrıma ateş düştü" vb. gibi söylemler üzüntü halinin dışa vurumu olarak söylenegelmiştir. )
41-Mark-9-43 Eğer elin günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek elle yaşama kavuşman, iki elle sönmez ateşe, cehenneme gitmenden iyidir.
41-Mark-9-44 Oradakileri kemiren SOLUCAN ölmez, Yakan ateş sönmez.'
41-Mark-9-45 Eğer ayağın günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek ayakla yaşama kavuşman, iki ayakla cehenneme atılmandan iyidir.
41-Mark-9-46 Oradakileri kemiren SOLUCAN ölmez, Yakan ateş sönmez.'
41-Mark-9-47 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tanrı'nın Egemenliği'ne tek gözle girmen, iki gözle cehenneme atılmandan iyidir.
41-Mark-9-48 Oradakileri kemiren SOLUCAN ölmez, Yakan ateş sönmez.'
Aşağıdaki İncil ayetinde yer alan “Pelin” kelimesi ise döngü sonunda vazife alan ve yıldız ile özdeşleştirilen bir meleğin ismi olarak zikredilmektedir.
66-Revelations-8-10 Üçüncü melek borazanını çaldı. Gökten meşale gibi yanan BÜYÜK BİR YILDIZ ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü.
66-Vahiy-8-11 Bu YILDIZIN adı PELİN'dir. Suların üçte biri PELİN* gibi acılaştı. Acılaşan sulardan içen birçok insan öldü.
*Bir birtki ismi olan ”Pelin” kelimesinin İngilizce karşılığı “Wormwood”* yani “Solucan Ağacı, Solucan Tahtası” kelimesidir. Pelin bitkisi, antik çağda bağırsak “solucanlarını” imha etmek için yağından faydalanılmış bir bitkidir. ( * Worm = Solucan, Wood = Ağaç, Tahta, Odun, Orman )
Kur’an’da, Hz. Süleyman’ın vefatının cinler tarafından idrak edilmesini sağlayan ve bir "haberci vazifesi" gören varlığın ismi olarak zikredilen “Dabbet ul Ard” ( Yerde Debelenen ) kelimesinin, ahşap yiyen “Solucan” ( Tahta Kurdu ) olduğu tevili söz konusudur. Zira ayete göre, ilgili dabbe, Hz. Süleyman’ın asasını kemirmek suretiyle O’nun devrilmesini sağlamış ve cinler de vefatını idrak etmişlerdir. ( Yukarıda bahsedilen “Pelin” kelimesinin de “Solucan Ağacı, Solucan Tahtası” anlamına gelmesi batıni bir ilişkiye işaret niteliğindedir.
34/14 Böylece O'nun üzerine ölümü hükmettiğimizde, O'nun ölümünü onlara, asasından yiyen DABBET UL ARD ( Yerde Debelenen / AĞAÇ KURDU / SOLUCAN ) haricindeki sezdirmedi. Böylece yıkıldığında ortaya çıktı ki şayet cinler gaybı biliyor olsalardı, alçaltıcı hakir eden azap içinde kalmazlardı.
Dabbetül arzın kıyamet alameti olarakda zikredilir. O zaman bunun aktif olarak vazifeli bir solucan olduğunu mu anlamalıyız. Öyleyse görevi nedir
ReplyDeleteSolucanlarla ilgili bir olay yaşamıştım bir çok olumsuz duygu yaşamış olmama rağmen birine yaptığım kötülük sonucu vicdan azabı çektiğim olmadı halbuki.
ReplyDeleteKubra dizisi üzerine yazı gelir mi? Hikayesi bana biryerden tanıdık geliyor. Behruz Hüseyinzade okumayı önerir misiniz? Bir instagram hesabınız var mı? Kendinizi çok az tanıtıyorsunuz. Bu bilgileri farklı şekillerde paylaşsaydınız daha çok kişiye ulaşabilirdi.
ReplyDelete