Çeviri

Tuesday, February 25, 2020

Coronavirus meselesi

2020 yılında gündeme oturan "Coronavirus" kelimesi "Corona" ( Taç ) ve "Virüs" kelimelerinden oluşmakta olup, Coronavirus, taç şeklinde bir yapı arzetmesi nedeniyle bu ismi almıştır.


"Taç", kraliyete ilişkin bir sembol olup, asil soyu, soyluluğu yani nihayetinde "Soyu, Soyluluğu, Soyun Devamlılığını, Nesli" sembolize etmektedir.

   


"Taç" kelimesinin batı dillerindeki karşılıkları Crown ( İng. ), Couronne ( Fra. ), Krone ( Alm. ) olarak sıralanabilir.

Ayrıca "Korna" anlamında kullanılan "Horn" kelimesi de aslında "Corn" yani "Boynuz" kelimesidir. "Boynuz" da "Döl bereketinin, Soyluluğun, Fertilitenin, İktidarın" sembolüdür. "Boynuz"a üflenince çıkan sese de "Korna" sesi denmiştir. Arapça'daki "Kurne" kelimesi de "Sivri ve yüksek şey" anlamına gelmektedir.

Korn / Kern ( Alm. ) = Soy, Nesil, Çekirdek, Tohum
Karn ( Arap. ) = Soy, Nesil
Charne ( Fra. ) = Et ( İnsanla ilgili )
Carnivore ( Fra. ) = Etobur

Bu bağlamda "Coronavirus"'ün batıni anlamı "Soy Virüsü" veya "Soykıran Virüsü" olabilir.

Kur'an'ın 20/128 kodlu ayetinde "Nesillerin helakından" bahsedilmektedir.

20/128 - E fe lem yehdi lehüm kem ehleknü kablehüm minel KURUNİ yemşune fı mesakinihim inne fı zalike le ayatin li ülin nüha

( Onlardan önce, meskenlerinde gezen nice NESİLLERDEN helak etmemiz onları yönlendirmedi mi? Kesinlikle bunda, akıl sahipleri için ayetler vardır. )

Ayetin sure numarasının ( 20 ) nümerolojik değeri "2", ayet numarasının ( 128 ) nümerolojik değeri de "2" ( 1+2+8 = 11 ... 1+1 = 2 ) olmaktadır. Bu iki adet 2 sayısı 2020 yılına mı işaret etmektedir?

Arapça'da ise "Soy / Nesil" kelimesinin karşılığı "Karn" ve "Kurun" ( Çoğul ) kelimeleridir. İsra suresinin 17. ayetinde geçen "Kuruni" kelimesi, ayetteki anlamsal içerik ( Nesillerin helak edilmesi ) ve nümerolojik yapı açısından incelendiğinde insanların ölümüne yani nesillerin helakına sebebiyet veren Coronavirüs ile ilinti izlenimi uyandurmaktadır.

17/17 - Ve (1) kem (2) ehlekna (3) min (4) el (5) KURUNİ (6) min (7) ba'di (8) nuh (9) ve (10) kefa (11) bi (12) rabbi (13) ke (14) bi (15) zünubi (16) ıbadi (17) hı (18) habıran (19) besıra (20)

( Ve Nuh' tan sonra NESİLLERden nicesini helak ettik. Rab’bin kullarının günahlarını haber alıp görmeye kafidir. )

Ayette "20" kelime bulunmaktadır.

Ayetin kodunu ( 17/17 ) oluşturan sayılar ile ayetteki "Kuruni" kelimesinin sıra numarası toplandığında yine "20" sayısı elde edilmektedir. ( 1+7+1+7+6 = 20 )

İki adet 20 tezahürü "2020" yılı çağrışımı yapmaktadır. Yani ayette 2020 yılında nesilde bazı ölümlerin vuku bulacağı mı bildirilmektedir? Halen Coronavirüs nedeniyle neslin bir kısmı* helak olmaktadır.

Ayrıca Kur'an'ın "İnsan" suresinin 76/7 kodlu ayetinde "Müstetir" ( Salgın, Yaygın, Örten ) kelimesi ilk ve son kez geçmektedir.

"76/7" - Yufune (1) bi (2) en (3) nezri (4) ve (5) yehafune (6) yevmen (7) kane (8) şerru (9) hu (10) MÜSTETIREN (11) 

( Yapılacak işlerini, adaklarını ifa ederler ve kötülüğü SALGIN / YAYGIN / ÖRTEN o günden korkarlar. )  

Ayet kodunun ( 76/7 ) nümerolojik değeri "20" sayısını vermekte olup bu sayı 2020 yılına mı işaret etmektedir?

Ayette 11 kelime bulunması da 2 sayısı açısından ( 1+1 = 2 ) 20 sayısıyla uyum arzetmektedir. ( 11 sayısı farklı boyuta geçiş portalının nümerik sembolüdür. )

Ayet kodu 76/7 ... 20 ... "2" 
Ayetteki kelime adedi 11 ... "2" 

2020 ... 2 ve 2 !?

MERS ( Middle East Respiratory Syndrome ) Coronavirus 2011 yılında ortaya çıkmış ve iki yıl süreyle epidemi ( salgın ) oluşmuştur. 

"Coronavirus" kelimesi 11 harften oluşmaktadır. 20"11" yılı yapımı olan "Contagion" ( Salgın ) isimli film ve filmin mottosu dikkat çekmektedir. 

"Nothing spreads like FEAR" ( Hiçbir şey KORKU kadar hızlı yayılmaz."

Film, mevcut durumda deneyimlenen Coronavirus ( COVID 19 ) vakasının kriptosu niteliğindedir. Filmde Hong Kong'da yarasa kaynaklı olarak yayılan bir virüsün dünya çapında salgına neden olması konu edilmektedir.


Madonna, 14 Haziran 2019 tarihinde "Madame X" isimli bir albüm çıkarmıştır. 

- "Madame X", "Öldüren Kadın / Ölüm Kadını veya Ölü Kadın" anlamına gelmektedir. 
- Albümün kapak görselinde, üzerinde "Gorona" yazan bir daktilo bulunmaktadır. 
- Şarkı sözlerinin bir kısmı şöyledir.

I' madame X ( Ben madame X )
TRAVELING AROUND THE WORLD ( Dünyayı dolaşıyorum. ) !!
Changing identities ( Kimlikleri değiştiriyorum. )

- Daktilodan çıkan sayfada "9" meslek / uğraş alanı yer alıyor. ( 9 okültizmde negatif enerjinin sembolüdür. )
- Mesleklerin / Uğraş alanlarının üzerinde ise şöyle yazıyor. "She is a OHA* OHA instructor" ( O bir OHA OHA denetçisidir." 

* OHA = Oregon HEALTY Agency ... ABD hükümetine bağlı bir sağlık ajansı.

- Albümdeki 3. şarkı "God Control" ( Tanrı Kntrolü ), 15. şarkı ise "I Rise" ( Yükseliyorum ) Madonna, şeytanı temsilen "Yükseliyorum." demekte yani Yeni Dünya Düzeni mesajını vermektedir.


2018 yılı yapımı olan “My Secret Terrius” isimli Kore TV dizisinde “Coronavirus” mesajı  açıkça verilmektedir. Filmin aşağıdaki sahnesinde doktor "Ama mutasyona uğramış Coronavirus gibi görünüyor." cümlesini kuruyor.


2016 yılında Disney XD tarafından yayımlanan "Lab Rats Elite Force" ( Laboratuar Fareleri Elit Güç ) isimli TV dizisinde "mikroçiplenerek" süper kahramana! dönüşmüş çocukların maceraları konu ediliyordu. Çiplenmiş çocuklara "Elite Force " ( Elit Güç ) sıfatı verilmişti. Coronavirus sürecinin ardında zaten planlanan aksiyonlardan biri olan "mikroçip" teknolojisinin yaygınlaştırılması bulunuyor olabilir. Zira tüm filmler, diziler, şarkılar hep küresel planların doğrudan veya sübliminal iletişiminin yapılması için üretilmektedir.


*  Güncel verilere göre Coronavirüs kaynaklı ölüm oranı %3 olup, kanser hastaları, şeker hastaları, tansiyon sorunu olanlar, sigara içenler ve 56 yaş üzeri olanların temel risk grubu oluşturmaktadırlar.

Ancak "Basındaki" manşetlere bakıldığında "Korku", "Dehşet", "Kabus" ve "Panik" kelimelerinin pompalandığı görülmektedir. Adeta insanlar "Basın Zehirlenmesi"'ne maruz bırakılmaktadırlar. Korkuya kapılmak, dehşete düşmek, panik yapmak frekans düşürerek strese ve depresyona sebebiyet verir ki bu iki unsur bağışıklık sisteminin baş düşmanlarıdır. Zira varlıklar frekanslardan ( titreşimlerden ) oluşurlar. Korku duygusu düşük frekanslı olup, varlıkların frekansını düşürerek, diğer düşük frekanslı olgulara ( negatif enerji, hastalık, virüs vb. ) portal açar ve varlığı savunmasız hale getirir. Zaten immün ( bağışıklık ) sistemin çökmesi de frekans düşmesi anlamına gelmektedir. Şeytanların, varlıkları kontrol ve tahakküm altına almak için kullandıkları en temel silah “korkudur”. 

19 Hz seviyesindeki ses frekansının insan üzerinde korku, panik, huzursuzluk ve buğulu görüntüler yarattığı bilimsel deneylerle ortaya konmuştur. Bu çerçevede Coronavirus'ün kodu olan COVID19 ifadesindeki 19 sayısı dikkat çekmektedir.

Basın sanki toplumun psikolojik olarak virüsten mümkün olduğunca etkilenebilmesi için araç olarak kullanılmakta gibidir.


















Bu manşeti atanlar sadist mi, gazeteci mi? diye düşünme durumu oluşuyor. Bir de "Kan donduran görüntülere dikkatle bakın!" diye talimat veriliyor.

















Monday, February 24, 2020

Beyaz rengin nümerolojik gizemi

"Beyaz" renk temel 7 renk ( Kırmızı, Turuncu, Sarı, Yeşil, Mavi, Lacivert, Mor ) içinde yer alan Kırmızı, Yeşil ve Mavi rengin birleşiminden oluşmaktadır.

                                   

Kur'an'da, Kırmızı ( Humr ) kelimesi 1 kere, Mavi ( Zürka ) kelimesi 1 kere, Yeşil ( Hıdr ) kelimesi ise 8 kere tekrarlanmaktadır. Bu renklerin Kur'an'daki tekrar adetleri 1,1 ve 8 sayılarına işaret etmektedir. 

"Beyad" ( Beyaz ) kelimesinin Kur'an'da ilk kez geçtiği ayet A'raf suresinin 108. ayetidir. ( Yüksek mevki anlamına gelen "A'raf" kelimesi, kaba madde alemi dünya ile yarı süptil alem olan cennet arasındaki geçiş portalını ifade eden kelimedir. 

7/108 - Ve (1) nezea (2) yede (3) hu (4) fe (5) iza (6) hiye (7) BEYDAÜ (8) li (9) en (10) nazırın (11)
( Ve elini çekip çıkardı da o zaman o bakanlar için beyaz oldu. )

Beyaz kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarasının 108 olması, ayetteki "Beyaz" kelimesinin 8. kelime olması ve ayette 11 kelime bulunması, düalite, yeni döngü başlangıcı, sonsuz döngü ve farklı boyuta geçiş portalı kavramlarının nümerik sembolleri olan 8 ve 11 sayılarına dikkat çekmekte gibidir. 8 ve 11 sayılarının toplamı ise ( 8+1+1 = 10 ... 1+0 = "1" ) ünitenin ( vahdet ) sembolü olan ve Rab'bin birliğini ifade eden "1" sayısını vermektedir. Dolayısıyla "Beyaz" renk ünite bilincine nail olmayı yani karanlıktan aydınlığa ( beyazlığa ) çıkmayı sembolize etmektedir.

Ayrıca "Beyad" ( Beyaz ) kelimesi Kur'an'da "11" kere tekrarlanmaktadır.


"Beyad" ( Beyaz ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetteki 55. ( 5+5 = 10 ... 1+0 = "1" ) kelime olması, son kez geçtiği ayette de "1." kelime olması da "11" nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

Ayrıca "Beyad" ( Beyaz ) kelimesinin son kez geçtiği surenin numarasının ( 37 ) nümerolojik değeri "1", ayet numarasının ( 46 ) nümerolojik değeri "1" olup yine "11" nümerolojisi tezahür etmektedir.

Beyaz renk, karanlıktan aydınlığa çıkmayı yani kaba madde alemi olan karanlık dünyadan ( cehennem ) yarı süptil alem olan beyaz cennete yani Sirius'a geçişi sembolize etmektedir. Haberci Musa'nın Firavun'a ayet olarak elini koynuna sokması ve elinin beyaz olarak görünmesi de bu bağlamda bir delil teşkil etmektedir. Öte yandan Sirius yıldızı aynı zamanda White Star ( Beyaz Yıldız) olarak da anılmaktadır.

Kur'an'da, Kur'an'ın "Kitabı merkum" ( Rakamlandırılmış kitap ) olduğu yani kitaptaki her harfin, her kelimenin, her ayetin ve her surenin, yaratılışın kodlarını yansıtacak şekilde, belirli bir sayısal düzene göre yer aldığı 83. sure olan Mutaffifin suresinin 9. ve 20. ayetlerinde belirtilmektedir.

83/9 - Kitabun merkum ( Rakamlandırılmış kitap. )

83/20 - Kitabun merkum ( Rakamlandırılmış kitap. )

Sure numarası 83 ... 8+3 = "11" 

Ayetlerin numaraları 9 ve 20 .... 9+2+0 = "11"













Sunday, February 23, 2020

Tüccar denilen Füccarlar

İnsanlar, birbirlerine karşılıksız fayda sağlamak yerine "faydayı satmak" kavramını zihinlerinden çıkarmadıkları ve her gün marketteki kasadan "düt" diye geçirilen mal gibi şirketlerin kapısından geçtikleri müddetçe şeytanın bu aldatma düzeni daim olacaktır. Zaten kapitalist emperyalist küresel şeytanlar çalışanları "Human Resource" ( İnsan Kaynağı ), "Asset" ( Varlık / Mal ) gibi kelimelerle tanımlamaktadırlar. Bordrolarda "İşverene maliyetiniz .... TL." yazmaktadır. Yani çalışana "Sen malsın." denmektedir. ) 

Her bireyin bir diğerinin faydasına olacak farklı ürünleri, hizmetleri temin etmek için ve zaten birbiri için çalıştığı bir ortamda tekrar birbirlerine dönüp ""Para vermezsen vermem." demeleri çok ilginç bir hipnoz durumu gibi tezahür etmektedir.

Ticaret adı altındaki mevcut gasp ve sömürü sistemi, şeytanın negatif tesirleri nedeniyle, tarih boyunca öylesine içselleştirilmiş, öylesine kalıplaştırılmış durumdadır ki bunun dışındaki bir sistem ütopik, hayal ürünü ve saçma olarak nitelendirilmektedir. Ancak döngü sonuna gelinen bu dönemde yükselen idrak seviyesi ve tesis edilen kolektif bilinç yeni döngünün başlamasına vesile olacaktır.


Ticaret adı verilen şeytani uygulama şirketlerdeki "Satış" ve "Pazarlama" balıkları altında yer almaktadır. Hatta "Satış Stratejisi", "Pazarlama Stratejisi" gibi kavramlar, şirketlerin insanları nasıl sömürüp istismar edeceklerine ilişkin aldatma yöntemlerini ifade etmektedirler.

"Satış ve Pazarlama Stratejisi" ifadesi altındaki bazı aldatma metodları şöyledir.

1- Anchoring ( "Şok İndirim" gibi sloganlar ile zaten yüksek olan fiyatın üzeri çizilerek, aslında yine yüksek olan bir başka fiyatın düşük fiyat olarak yazılmasıdır. )

2- Olmayan Faydanın İletişimi ( "X'e varan ekonomi", "X birim özellik" vb. söylemi...Asla "X'e" varmamasına veya "X birim" olmamasına rağmen büyük puntolarla olmayan faydanın iletişimidir. )

3- Küsuratlı Fiyat İletişimi ( Fiyatı 5 TL olması istenilen ürünün sanki 5 TL ile arasında çok farkmış gibi 4.99 TL olarak iletişiminin yapılması ve insanların algı yanılgısına sebebiyet vererek aldatılması. Üstelik fiyat etiketlerinde "4" büyük, "99" ise çok küçük yazılmaktadır. )

4- Bedava Ürün veya Fayda Kampanyası ( Sanki satış koşuluna bağlı değilmiş de doğrudan bedava ürün veya fayda veriliyormuş algısı yaratılarak ürün ve fayda satışı yapılmasıdır. )

5- Gruen Yönlendirme Tekniği ( İnsanın ihtiyacı dışındakileri de almasını sağlamak üzere yapılan mağaza dizaynı, dekorasyon ve iletişimidir. )

6- Aciliyet Telkinli Satış ( "Çok Kısa Süre İçin", "Tükenmeden Alın", "Sınırlı Sayıda" gibi söylemlerle insanları acele içinde alıma yönlendirmedir. )

7- Dijital Ortamdaki Reklamlar ( Kullanıcının rızası dışında ekrana sürekli reklam pop up'larının gelmesi, pop up penceresi kapatılmak istendiğinde daha da büyümesi veya farklı bir linke yönlendirmesidir. )

8- Bilinçaltı Talimat Verme ve Telkin Metodu ( Reklam ve iletişimde "emir kipinde" fiiller kullanılarak talimat verircesine yönlendirme yapılması veya izleyici o anda yanlış bir şey yapıyormuş veya yapılması gerekeni yapmıyormuş algısı yaratılarak iletişim yapılmasıdır. Örnek : "Hemen alın!", "Daha ne bekliyorsunuz?", "Siz hala almadınız mı?" )

9- Sosyal Sorumluluk Projeleri ( Ürün ve hizmet satışında sosyal sorumluluk projelerinin duygu sömürüsü amacıyla kullanılmasıdır. )

10- Ünlü Kişi ile Reklam ( Herhangi ünlü bir kişinin, söz konusu ürün veya hizmeti belki de hiç kullanmıyor olmasına rağmen sanki o ürünü kullanıyormuş gibi tanıtmasıdır. )

11- Hipnotik Satış ( Belirli kelimelerin belirli adetlerde tekrarlanması yoluyla satın almayı  hipnotizma yardımıyla telkin etme yöntemidir. )

Tarih boyunca, Allah'ın tüm insanlara karşılıksız olarak bahşettiği sonsuz nimetler küresel şeytanlar tarafından gasp edilerek insanlar bu nimetlerden mahrum bırakılmış ve bu şeytanlara kölelik karşılığında nimetlere ancak kısıtlı olarak erişebilmek durumunda kalmışlardır. İnsanları mahrum bırakan şeytanlar ise "Tüccar"  ( Ticaret erbabı ) sıfatının ardına gizlenmişlerdir. Oysa bu şeytanların gerçek sıfatları "Füccar'dır yani "Günahkar"dır.

Kur'an'ın Mutaffifin ( Ölçüde tartıda hile yapan ) suresinin ilk ayetleri aldatarak sömürme hususunu konu almaktadır. 

83/1 - Veylün lil mutaffifin ( Vay ölçüde tartıda hile yapanlar için, )
83/2 - İllezine izektalu alen nasi yestevfun ( Onlar insanlardan aldıklarında tam ölçerler. )
83/3 - Ve iza kalühüm ev vezenühüm yuhsirun ( Ve onlara ölçtüklerinde veya onlara tarttıklarında eksiltirler. )
83/4 - E la yezunnu ülaike ennehüm meb'usun ( İşte onlar, kesinlikle onlar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı? )

"Füccar" kelimesi ise Kur'an'da aşağıdaki ayetlerde yer almaktadır.

38/28 - Em nec'alüllezıne amenu ve amilus salihati kel müfsidıne fil erdı em nec'alül müttekıne kel FÜCCAR
( O inananları ve iyilikler yapanları, yerde bozguncular gibi kılar mıyız? Sakınanları GÜNAHKARLAR gibi kılar mıyız? )

82/14 - Ve innel FÜCCARE le fi cahım
( Ve kesinlikle GÜNAHKARLAR cehennemin içindedirler. )

83/7 - Kella inne kitabel FÜCCARİ le fi siccin
( Hayır. Kesinlikle GÜNAHKARLARIN kitabı, yazısı siccinin içindedir. )




Aşının bileşenleri

"Aşı", belli bir hastalığa karşı bağışıklık sağlamak için, o hastalığın mikrobuyla hazırlanıp, kas, damar ya da ağız yoluyla vücuda verilen kimyasal eriyiktir.

Aşının 6 temel bileşeni bulunmaktadır.

1- Aktif bileşenler ( Virüs, Bakteri, Toksin )
2- Arttırıcılar ( Adjuvants )
3- Antibiyotikler
4- Koruyucular
5- Stabilizatörler
6- Eser miktardaki bileşenler ( Formaldehit vb. )

                           

Kur'an'da "Aşı" kelimesi çoğul olarak "Levakih" kelimesiyle ( tekili "Lakaha" ) ifade edilmekte olup, sadece 15. sure olan Hicr suresinde geçmektedir. 

15/21 - Ve in min şey'in illa ındena hazinühu ve ma nünezzilühu illa bi kaderin ma'lum
( Ve hazinesi indimizde olmayan hiçbir şey yoktur. Onu bilinen ölçü haricinde indirmeyiz. )

15/22 - Ve erselna er riyaha LEVAKİHA fe enzelna mines semai maen fe eskaynakümuh ve ma entüm lehu bi hazinın

( Ve rüzgarları onu AŞILAR olarak gönderdik de gökten su indirip sizi onunla suladık. Siz ona hazneleyiciler değilsiniz. )

15/23 - Ve inna le nahnü nuhyı ve nümıtü ve nahnül varisun

( Ve kesinlikle biz diriltiriz ve biz öldürürüz ve bizleriz varis kılanlar. )

Arapça "Vak" kelimesi "Koruyan, Koruyucu" anlamına gelnekte olup İngilizce ve Fransızca'daki "VACcine" ( Aşı ) kelimesinin de köküdür. 

13/34 Lehum azabun fil hayatid dunya ve le azabul ahirati eşaak ve ma lehum minellahi min VAK

( Onlara dünya hayatında azap vardır. Ahiret azabı daha meşakkatlidir ve onlara Allah’tan KORUYUCU da yoktur. )








Friday, February 21, 2020

Kıble meselesi

"Kıble" kelimesi "Yön, Doğrultu" anlamına gelmekte olup, Kur'an'da, içinde Kabe'nin bulunduğu Mescid-i Haram'ın ( Hürmet Mescidi ) konumuna işaret edecek şekilde yer almaktadır. "K-B-L" kök harflerine haiz "Kıble" kelimesinin "Kabul", “Kabile” ve İbranice'deki "Kabala" kelimeleriyle de anlamsal ilintisi bulunmaktadır. 

2/177 - Leysel birra en tüvellu vücuheküm KIBELel meşrikı vel mağribi ...............

( Yüzünüzü doğu ve batı DOĞRULTUSUNA çevirmenizde iyilik yoktur. ............... )

70/36 - Fe ma lillezine keferu KIBELeke muhtı'ın
( O halde ne oluyor o inkar edenlere ki sana DOĞRU boyun uzatarak koşup yöneliyorlar? )

2/142 - Se yekulüs süfehaü minen nasi ma vellahüm an KIBLEtihimülletı kanu aleyha kul lillahil meşriku vel mağrib yehdı men yeşaü ila sıratın müstekım
( İnsanlardan akılsızlar, "Onları üzerinde oldukları DOĞRULTULARINDAN, YÖNLERİNDEN döndüren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğuda olan da batıda olan da Allah içindir.” Dilediği kimseyi doğru yola yönlendirir. )

2/144 - Kad nera tekallübe vechike fis semai fe lenüvelliyenneke KIBLEten terdaha fe velli vecheke şatral mescidil haram ve haysü ma küntüm fe vellu vücuheküm şatrah ve innellezine utül kitabe le ya'lemune ennehül hakku min rabbihim ve mallahü bi ğafilin an ma ya'melun
( Yüzünün göğe döndüğünü gördük. Böylece yüzünü kesinlikle hoşnut olacağın YÖNE, DOĞRULTUYA çevireceğiz. O halde yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Her nerede iseniz yüzünüzü onun tarafına çevirin. O kitap verilenler onun Rab’lerinden kesin gerçek olduğunu kesinlikle bilirler. Allah o yaptıklarından habersiz değildir.

Kabe'nin Kuzeydoğu duvarı 12,63 kuzeybatı duvarı 11,03 güneybatı duvarı 13,10 metre güneydoğu duvarı 11,22 metre ve yüksekliği 13 metredir. Böylece 145 m² alan üzerine kurulmuştur. Bu ölçüler nümerolojik olarak incelendiğinde "10" ve "13" sayıları ortaya çıkmaktadır.

Duvar genişlikleri metrajlarının nümerolojik değeri 1+2+6+3+1+1+0+3+1+3+1+0+1+1+2+2 = 28 ... 2+8 = "10"

Yükseklik "13" metre ( 13 sayısı "Allah" kelimesindeki bir Elif ve iki Lam harfinin yani "ELL" sesini veren harflerin formlarını içermesi açısından önem arzetmektedir. "EL" kelimesi İbranice'de "Tanrı, Yaratıcı" anlamına gelmektedir. Ayrıca evvelki bölümlerde incelendiği üzere "ELevate" ( Yukarı kaldırmak ), "ELit", "ELephant" ( Fil ) gibi kelimelerin kökü olan "EL" bu kelimelere "Yükseklik, Ululuk" anlamı vermektedir. )

Taban alanı 145 m2 ... 1+4+5 = "10" ( 10 sayısının da nümerolojik değeri "1" olup, bu sayı Allah'ın birliğini, vahdeti, üniteyi sembolize etmektedir. )

Kabe'nin koordinatlarının derecelerinin 21° E, 39° N olması da "6" nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. ( 2+1+3+9 = 15 ... 1+5 = "6" ) Hatırlanacağı üzere "6" sayısı Allahü Teala'nın  ilahi mühürü ve yaratışının nümerolojik sembolüdür. Küp anlamına gelen Kabe de 6 kare yüzeyden oluşmaktadır.

Demir talaşlarının bir mıknatıs çevresindeki hareketlerini gösteren ve sosyal medyada da paylaşılan aşağıdaki şekil oldukça ilginçtir. Zira Kabe de inananların duaya kalktıklarında yöneldikleri, inananları kendisine çeken bir enerji kaynağı ve üst boyuta geçiş portalı niteliğindedir.


Demir talaşlarının mıknatıs çevresindeki hareketlerinin electron mikroskobuyla görüntülenmiş hali











Thursday, February 20, 2020

Seçime yönlendirerek saptıran şeytan....

Bir sıfat olan ve "Yakan, Helak eden" anlamı taşıyan "Şeytan" kelimesi, cin şeytanı olan İblis ve onun şeytan neferleri için kullanılmaktadır.

Allahü Teala'nın izni ve ruhsal tekamüle hizmet eden kader mekanizması prensipleri dahilinde kendisine süre verilen ( münzarin olan ) cin şeytanı İblis ve onun şeytan neferleri insanları düal ( ikili ) sistem içinde iki seçenekli seçime yönlendirerek saptırırlar. 

7/20 - Fe vesvese lehümeş şeytanü li yübdiye lehüma ma vuriye anhüma min sev'atihima ve kale ma nehaküma rabbüküma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidın
( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak iki melek veya ebedilerden olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )

"Ağaca yaklaşmak" veya "Ağaca yaklaşmamak"

90/10 - Ve hedeynahün necdeyni
( Ve onu iki yola yönlendirdik. )

"İki yol"

Yani aslında insan kendi yaptığı seçimin / -lerin sonuçlarını deneyimlemektedir.

42/30 - Ve ma esabeküm min müsıbetin fe bima kesebet eydıküm ve ya'fu an kesır
( Ve size musibetten ne isabet ederse o ellerinizin kazandıklarındandır. Çoğunu affeder. )

İnsanı cennetten ( Yarı Süptil Alem ) çıkarıp dünyaya ( Kaba Madde Alemi ) sevkeden şeytan/-lar, sonrasında insanın cennete geri dönmesini yani ruhsal tekamülünü engellemek için insanları "Nefsaniyet" ve "Ruhaniyet" 'ten ( veya "Maddiyat" ve "Ruhaniyet" ) oluşan iki seçenek arasında yanlış seçime yönlendirmek üzere yoğun çaba içine girmişlerdir.  

34/20 - Ve lekad saddeka aleyhim iblısü zannehu fettebeuhü illa ferıkan minel mü'minın
( Ve İblis onların üzerine zannını doğruladı da inananlardan bir kısmı hariç ona tabi oldular. )

Şeytanın en meşhur söylemi "Ben sizden beriyim. Allah'tan korkarım." cümlesidir. Zira Enfal suresinin 48. ayetinde ikili bir durumu gören şeytanın, saptırdığı insanı hemen nasıl yalnız bıraktığı misallendirilmektedir. 

8/48 - Ve iz zeyyene lehümüş şeytanü a'malehüm ve kale la ğalibe lekümül yevme minen nasi ve innı carul leküm fe lemma teraetil fietani nekesa ala akıbeyhi ve kale innı berıün minküm innı era ma la teravne innı ehafüllah vallahü şedıdül ıkab
( Ve şeytan, onlara çalışmalarını süslü gösterdiği zaman, "Bugün insanlardan size galip gelecek yoktur. Kesinlikle ben size yardımcıyım." dedi. İki topluluk göründüğünde topukları üzerinde döndü ve "Kesinlikle ben sizden beriyim. Kesinlikle ben sizin görmediklerinizi görüyorum ve kesinlikle ben Allah’tan korkarım. Allah azabı şiddetli olandır." dedi. )

İbrahim suresinin 21. ayetinde de hesap gününde, şeytanlara tabi olanlarla şeytanlar arasındaki konuşma bildirilmektedir.

14/21 - Ve berazu lillahi cemıan fe kaled duafaü lillezınestekberu inna künna leküm tebean fe hel entüm muğnune anna min azabillahi min şey' kalu lev hedanellahü le hedeynaküm sevaün aleyna ecezı'na em saberna ma lena min mehıys
( Ve Allah için topluca meydana çıkacaklardır. Zayıflar o kibirlenenler için, "Kesinlikle biz sizlere tabi olduk. Sizler Allah' ın azabından bir şeyi üzerimizden savanlar olabilir misiniz?" diyeceklerdir. "Şayet Allah bizi yönlendirseydi, sizi yönlendirirdik. Aczedip sızlansak da sabretsek de bize aynıdır. Bize kaçacak yer yoktur." diyeceklerdir. )





Nefsaniyet sigara gibidir. Yavaş yavaş ve farketmeden helak eder.

"Zararını biliyorum. Ama ne yapayım bırakamıyorum."
"Bir şey olmaz. Keyfimden feragat edemem."
"Atın ölümü arpadan olsun."
"Bırakmayı düşünüyorum."
"Evvelce bırakmayı denedim olmadı. Onun yerine bir şey koyamadım."
.....
.....

gibi sözler sigara tutkunu olanlardan sıkça duyulmaktadır. Bu sözlerin arasında en dikkat çekeni ise "Zararını biliyorum. Ama ne yapayım bırakamıyorum." cümlesidir. Sigaranın yarattığı o keyife, o zevke dayalı bağımlılık zamanla vazgeçilmez bir hal almakta hatta yaşam için temel ihtiyaç olan suyun ve havanın dahi önüne geçmektedir. Eli, kolu, bacağı kesilmesine rağmen sigarayı bırakamayan birçok insanın varlığı bilinen bir gerçektir. Elbette ki bu illetten kurtulmayı gerçekten isteyenler de bulunmaktadır. Ancak içinde bulundukları ortam ve diğer bazı faktörler yine de bu insanların aynı batağa saplı kalmasına vesile olmaktadır. 

İşte nefsani arzular olan mal, mülk, şöhret, tahakküm, şehvet gibi olgular da insanda tıpkı sigara etkisi oluşturmakta, yavaş yavaş ve farketmeden helake sürüklemektedir. Bu dünyevi ve maddi arzuların sağladığı aldatıcı keyif ve tatmin insanların "yaşama sebepleri" haline gelmektedir. Ve bu durum da hem kendileri, hem de çevrelerindeki diğer insanlar için helak sebebi olmaktadır. Zira bu arzuların ürünü tıpkı sigaranın zehirleyici dumanı gibi olmakta, kan ve gözyaşı dışında bir ürün vermektedir.

Neml suresinin 14. ayetinde "Akılları ermesine rağmen kelimeleri tahrif edenlerin" ve "Nefsin gerçeğe kani olmasına rağmen kötülükten geri duramaması" misali verilmektedir.

2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun
( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu tahrif ettiler. )

27/14 - Ve cehadu biha vesteykanetha enfüsühüm zulmen ve ulüvva fenzur keyfe kane akıbetül müfsidın
( Ve nefisleri kani olmayı istemesine rağmen, zulümle ve büyüklenerek onlarla cihad ettiler. Artık bak bozguncuların sonu nasıl oldu. )





Müslim ol ki Mü'min olabilesin.

Arapça'da "M" harfi kök kelimelerin başına geldiğinde o kelimeyi sıfat haline dönüştürür.

"Müslim" ( Teslim olan ) kelimesi, "İslam" kökünden gelen bir sıfat, "Mü'min" ( İman eden, İnanan ) kelimesi ise "İman" kelimesinden gelen bir sıfattır.

İslam / Selim / Selm = Sağlamlık*, Doğruluk, Kurtuluş ( * Türkçe'deki "Sağlam" kelimesi de Arapça "Selim" kelimesinin farklı telafuz edilmiş halidir.
İman / Emin = İnanç, Güven

Kur'an'da "Müslim" olmanın, "Mü'min" olabilmenin ön koşulu olduğu, bir başka deyişle "İslam"'ın, "İman" ile nihayetlenmesi umulan ruhsal tekamül yolculuğu için başlangıç safhası olduğu bildirilmektedir. İslam, İman'a götüren vesiledir, vasıtadır, sırattır ( yoldur. ) Bu nedenledir ki Fatiha suresinde "İhdinas sıratal müstekim." ( Bizi doğru yola yönlendir. ) cümlesi yer alır.

49/14 - Kaletil a'rabü amenna kul lem tü'minu ve lakin kulu eslemna ve lemma yedhulil imanü fi kulubiküm ve in tütıy'ullahe ve rasulehu la yelitküm min a'maliküm şey'a innellahe ğafurun rahım

( Araplar "İnandık." dediler. De ki: "İnanmadınız. Lakin "Teslim olduk." deyin. İnanç kalplerinizin içine girmedi. Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir." )

Ayette de görüleceği üzere "İman" kavramı kalbe yerleşmesi gereken ve varlıkların kalpleriyle görebilmelerini yani kesin gerçekleri görebilmelerini sağlayan ruhsal enerjidir. Sadece "İnandık". demenin herhangi bir işlevi olmadığı ayette açıkça beyan edilmektedir. Bir başka deyişle "Selamet olmadan Emanet olmaz." mesajı verilmektedir. Yani "Doğruluk, sağlamlık olmadan güven ve inanç olmaz."

Bu hususu vurgulayan ilk ayet ise Bakara suresinin 8. ayetidir.

2/8 - Ve minen nasi men yekulu amenna billahi ve bil yevmil ahıri ve ma hüm bi mü’minin
( Ve insanlardan kimileri Allah’a ve sonraki güne inandık derler de onlar inananlar değillerdir. )

Kur'an'da "Müslim" isimli bir surenin bulunmaması ancak "Mü'minun" ( İnananlar ) ( 23. sure ) ve "Mü'min" ( İnanan ) ( 40. sure ) isimli iki surenin bulunması da konuya ilişkin bir delil niteliğindedir. Ayrıca "İslam" ( Teslim Olma ) olgusu "İman"sız da olabilir. Örneğin mecbur kalıp, kurtulma içgüdüsüyle inanmadan ve itibar etmeden "teslim olunabilir." Ancak "İman" istekli, bilinçli ve idrakli şekilde gerçekleşen bir eylemdir.

"İman"'ın kalbe yerleşmesi için yani "Mü'min" olunabilmesi için ise "Müslim" olunması sonrasında aşağıdaki sıfatlara da ( Kur'an'da "M" harfi başlayan sıfatlar ) nail olma liyakatine erişmek gerekmektedir.

Mütteki ( Sakınan )
Müflih ( İflah olan )
Müslih ( İyileştiren )
Mütetahhir ( Temizlenen )
Müsaddik ( Doğrulayan )
Mühted ( Yönlenen )
Münfik ( Harcayan )
Müstağfir ( Af Dileyen )
Mükarrab ( Yakınlaşan )
Mütevekkil ( Tevekkül eden, Dayanıp sığınan )
Muhsin ( İyi ve güzel olan )
Müsmenin ( Duyan )
Mücahid ( Cihad eden, Mücadele eden )
Mütteavviin ( Cömert )
Mutmein ( Tatmin olan )
Münib ( Gerçeğe dönen )
Mütevessimin ( Çözmeye çalışan )
Müntesir ( Yardımlaşan )
Müşfik ( Rab'den korkan )
Mukinin ( Kani olan, İkna olan )
Münkalib ila Rab ( Rab'be dönen )
Muksit ( Doğru ve adaletli olan )
Müsallin ( Dua eden )

"İnandık" deyip te aslında inanmayanların ve insanları aldatmaya çalışanların sıfatları ise ( Kur'an'da "M" harfi başlayan sıfatlar ) aşağıdaki gibidir.

Müşrik ( Ortak koşan )
Mümter ( Şüphe duyan )
Müfsid ( Bozguncu )
Mükezzib ( Yalnalayan )
Müstehzi ( Alay eden )
Mu'rid ( Dönen )
Mu'ted ( Azan )
Münafık ( İkiyüzlü )
Müsafih ( Zina yapan, Namussuz )
Müsrif ( İsraf eden )
Mürib ( Şüpheci )
Müstekbirin ( Kibirlenen )
Müfteri ( İftira eden )
Müdillin ( Sapan )
Mücrim ( Suçlu )
Mühlekin ( Helak olan )
Muhsir ( Azaltan, Eksilten )
Mutaffifin ( Ölçüde tartıda hile yapan )
Mübtil ( Batılcı )
Münkir ( İnkar eden )








Wednesday, February 19, 2020

NWO Kartındaki 13013 sayısı

"Gaybın ilmi onlarda da ( kaderi ) onlar mı yazıyorlar?" başlıklı bölümde incelenen "Illuminati New World Order - Conspiracy Games" ( Aydınlanmışlar Yeni Dünya Düzeni - Komplo Oyunları ) kapsamındaki 412 oyun kartından biri olan aşağıdaki kart "13013" başlıklı kartın ilgili sayıyı içermesi ve üzerindeki görselde bir "Uzay Aracı" figürünün yer alması açısından dikkat çekmektedir.

Kartta "13013 sayısı üzerine meditasyon yapmanın şaşırtıcı etkileri olacağından" bahsedilmektedir.



"13" sayısındaki 3 sayısının yan yatması ve 1 sayısı ile yer değiştirmesi durumunda ortaya "Allah" kelimesini oluşturan Lam Lam ve Elif harflerinin çıktığına evvelki bölümlerde de değinilmişti. Bu minvalde kartta iki kere 13 sayısının yer alması ile "Allah Allah" diyerek yapılan zikir arasında bir ilinti olabilir mi? "13013 sayısı üzerine meditasyon yapma" ifadesiyle dolaylı olarak "Allah Allah" zikri mi ifade edilmektedir. 

( Unutulmamalıdır ki cin şeytanlarının kendi ilimleri olmadığı gibi insan gibi yaratıcılıkları da yoktur. Cin şeytanları sadece matematiksel yetenekleriyle mevcut ilmi ve olguları çarpıtarak insanları aldatırlar ve saptırırlar. Yani yaptıkları sadece Allah'ın ilmini kötülüğe vesile olacak şekilde kullanmaktır.* Dolayısıyla madde üzerinde kontrol sağlayabilecek en büyük ruhsal kudretin kaynağı sadece ve sadece Rab'bin ismi / isimleri olduğundan söz konusu zikir hususu gerçek ifşa edilmeden okült olarak gündeme getirilmiş olabilir. )

* İblis'in de içinde bulunduğu melekler topluluğunun şu söylemi hatırlanmalıdır.

2/32 - Kalu sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena inneke entel alimül hakim
( "Yücesin sen. O bize öğrettiğinin haricinde bize ilim yoktur. Kesinlikle sen bilensin hakimsin." dediler. )


Kartın üzerindeki "13013" sayısının nümerolojik değeri, yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngünün nümerolojik sembolü olan "8" sayısını ( 1+3+0+1+3 = "8" ) vermektedir. Kart üzerindeki "Uzay Gemisi" resmi de farklı boyutlara açılım veya farklı boyutlarla iletişim mesajını vermekte gibi olup, bu noktada 8 sayısıyla sembolik uyum oluşmaktadır.

Kodu, kart üzerindeki 13013 sayısıyla uyum arzeden Kur'an'ın 13/13 kodlu ayetinde "Allah'ın övülmek üzere zikredilmesinden" ve "O'nun azabının şiddetinden" bahsedilmesi de, konu bağlamında, O'nun bahşedeceği güçten faydalanma hususuyla ilintili olabilir. Kartta yer alan "13013 sayısına meditasyonun şaşırtıcı etkileri" ifadesi de aynı konu kapsamında uyum arzetmektedir. 

13/13 - Ve yüsebbihur ra'dü bi hamdihı vel melaiketü min hıyfetih ve yürsilüs savaıka fe yüsıbü biha men yeşaü ve hüm yücadilune fillah ve hüve şedıdül mihal
( Ve gök gürültüsü ve melekler O' nun korkusundan, O' nu övgüsü ile överler. Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediği kimseye isabet eder. Onlar ise Allah hakkında mücadele ederler. O azabı şiddetli olandır. )













Gaybın ilmi onlarda da ( kaderi ) onlar mı yazıyorlar?

52/41 - Em ındehümül ğaybu fe hüm yektubun
( Gayb* onların indinde de onlar mı yazıyorlar?  )

53/35 - E indehu ilmul ğaybi fe hüve yera
( Gaybın ilmi onun indindedir de o mu görür? )

68/47 - Em indehümül ğaybu fe hüm yektubun
( Gayb onların indinde de onlar mı yazıyorlar? )

* Gayb = Bilinmeyen, Yok olan ( KAYBetmek = GAYBetmek )

Kur'an'ın bu ayetlerinde, kendilerini Rab'be ortak koşmak gibi büyük bir gaflet ve yanılgı içine girmiş olan ve O'nun ilmini, kutsal kitaplardaki zamandan münezzeh bilgileri, O'nun yaratılış mekanizmasını taklit ederek kaba madde aleminde "insanlığın kaderini belirleme"ye kalkışan küresel şeytanlara dolaylı olarak işaret edilmektedir. Zira bu azınlık kitle, dünya insanlığını tahakküm altına almak ve köleleştirmek için uyguladıkları, uygulayacakları planları sanki bir "kader* yazısı" gibi kayıt altına almaktadır. Sözde kudretlerini insanlara hissettirmek ve uygulayacakları komplolara karşı toplumu bilinçaltında hazırlamak ve sosyal tepkiyi en aza indirmek için zaman içinde muhtelif sistem görevlisi kişiler ( yazarlar, müzik insanları, film senaristleri ve yapımcıları, siyasiler, iş insanları vb. ) ve mecralar kanalıyla bu planlarını topluma duyurmaktadırlar. Dolayısıyla bir çok olayın bazı kişilerce önceden bilinmesi fenomeninin temeli "medyumluk"un yanısıra "planları önceden bilmeye" de dayanabilmektedir!

Oysa ki yaratılıştaki tüm olgular ve olaylar Allahü Teala'nın izni ve O'nun yetkilendirdiği Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) tarafından bir kader mekanizması dahilinde, varlıkların sonsuz ruhsal tekamül yolculuğundaki ihtiyaçlarına göre belirlenmekte ve uygulamaya alınmaktadır. Dolayısıyla komplo yaptığını, tuzak kurduğunu zanneden gafiller sadece ve sadece kendilerine komplo ve tuzak kurmakta, kendilerini mağdur etmekte, mağdur etmek istedikleri insanlar için ise tekamül ve yükseliş imkanı yaratmaktadırlar.

4/76 - Ellezine amenu yükatilune fı sebılillah vellezine keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa
( O inananlar Allah yolunda savaşırlar ve o inkar edenler azgının yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın tuzağı kesinlikle zayıftır. )

6/123 - Ve kezalike cealna fı külli karyetin ekabira mücrimıha li yemküru fıha ve ma yemkürune illa bi enfüsihim ve ma yeş'urun
( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapıp tuzak kurmaları için, oranın suçluları kıldık. Nefislerinden, kendilerinden başkasına hile yapıp tuzak kurmazlar ve farketmezler. )

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla
( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. ) 

10/21 - Ve iza ezaknen nase rahmeten min ba'di darrae messethüm iza lehüm mekrun fı ayatina kulillahü esrau mekra inne rusülena yektübune ma temkürun
( Ve insanlara, onlara dokunan darlıktan sonra rahmet tattırdığımızda, o zaman onlar ayetlerimiz hakkında tuzak kurarlar. De ki: "Allah’ ın tuzağı kesinlikle daha hızlıdır." Kesinlikle resullerimiz o tuzak kurmalarınızı yazarlar. )

* "Kader" kelimesi "Ölçü, ölçme" anlamına gelen ve "Mikdar" kelimesinin de kökü olan kelimedir. Kişilerdeki, yazılardaki, söylemlerdeki, mekanlardaki ve olaylardaki nümerolojik ve sistematik yapı esas itibarıyla "ilahi nizamın kader mekanizmasının" bir yansıması niteliğindedir. Maalesef bu gafil şeytanlar, gaybı sadece Allah'ın bildiğini unutarak, İblis'in hipnozu altında "kaderi kendilerinin yazabildikleri" gibi sapkın bir düşünceye kendilerini kaptırmış durumdadırlar. 

Planlanmış bir çok olayın önceden toplum bilgisine sunulması olgusuna ilişkin birçok örnek arasından başlıca örnekler olarak "Titanic'in Vakası", "9/11 İkiz Kuleler Vakası" ve güncel bir vaka olan "Coronavirüs Salgını Vakası" verilebilir. Ayrıca 1995 yılında Amerikalı Steve Jackson tarafından piyasaya sürülen / sürdürülen ve komplo teorileri içeren "Illuminati New World Order - Conspiracy Games" ( Aydınlanmışlar Yeni Dünya Düzeni - Komplo Oyunları ) isimli oyun kartlarında, dünyadaki sosyal, politik, teknolojik, ekonomik, psikolojik vb. bir çok gelişmenin "öngörüldüğü" ! görülmektedir.

En güncel olandan başlanacak olursa, Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve yayılan "Coronavirüs Salgını Vakası"'nın 1981 yılında Amerikalı yazar Dean Koontz tarafından yayımlanan "The Eyes of the Darkness" ( Karanlığın Gözleri ) kitabında "Wuhan-400 isimli insan yapımı sentetik bir virüsten" bahsedilmek suretiyle açık ve detaylı olarak yer aldığı görülmektedir.

"It was around then that a CHINESE scientist named Li Chen defected to the United States, carrying a diskette record of CHINA's most important and dangerous: new biological weapon in a decade. They call the stuff 'WUHAN-400' because it was developed at their RDNA labs outside of the city of WUHAN, and it was the four-hundredth viable strain of man-made microorganisms created at that research center. "WUHAN-400 is a perfect weapon. It afflicts only human beings. No other living creature can carry it. And like syphilis, WUHAN-400 can't survive outside a living human body for longer than a minute, which means it can't permanently contaminate objects or entire places the way anthrax and other virulent microorganisms can. And when the host expires, the WUHAN-400 within him perishes a short while later, as soon as the temperature of the corpse drops below eighty-six degrees Fahrenheit. Do you see the advantage of all this?"


2008 yılında Sylvie Bowne isimli yazar tarafından yayımlanan "End of Days : Predictions and Prophecies About the End of the World ) ( Son Günler : Dünyanın Sonuna İlişkin Öngörüler ve Kehanetler ) kitabında ise şu cümleler yer almaktadır. 

"In around 2020 a severe pneumonia-like illness will spread throughout the world....." ( 2020 civarında zatürre benzeri bir hastalık dünya çapında yayılacaktır..... )



2001 yılında Manhattan'daki Twin Towers - World Trade Center ( İkiz Kuleler - Dünya Ticaret Merkezi )' a uçak çarpması olayının da olay tarihinden çok önce muhtelif mecralarda iletişimi yapılmıştır.

                                                          
               1994 yılına ait bir dergiden


PIA reklamı 1979


Asi Sufre Latino America 1983


Simpsons çizgi filmi 1997

                                                            
                 Marvel Comic Book 1983

1912 yılında "Unsinkable" ( Batmaz ) sloganıyla hizmete giren Titanic isimli transatlantikin ilk seferinde batması vakası da vakadan 14 yıl önce yani 1898 yılında Amerikalı yazar Morgan Andrew Robertson tarafından yayımlanan «Wreck of the Titan or, Futility» isimli romanın konusu olmuştur.

 Detaylar için bkz.



1995 yılında Steve Jackson tarafından piyasaya sürülen ( veya sürdürülen ) ve komplo teorileri içeren "Illuminati New World Order - Conspiracy Games" ( Aydınlanmışlar Yeni Dünya Düzeni - Komplo Oyunları ) isimli oyun kartlarında, dünyadaki sosyal, politik, teknolojik, ekonomik, psikolojik vb. bir çok gelişmenin "öngörüldüğü" ! görülmektedir. Oyun seti 412 karttan oluşmakta olup, Jackson bu kart oyunuyla "En İyi Oyun" ödülünü almıştır. Kartlardakiler "öngörü mü"dür? Yoksa planların, planlı ifşası mıdır?


Bazı kartlar ;

"Terrorist Nuke" ( Terörist Saldırısı ) başlıklı olan ve İkiz Kuleler'in patlayarak yıkılmasını ve Pentagon'daki patlamayı konu alan kart.



11 Mart 2011 Japonya depreminden sonra Fukushima nükleer santralindeki reaktörde yangın çıkmış ve deprem sonrası tsunami oluşmuştu. Karttaki bina resmi Fukushima reaktör binasına çok benzemektedir.



Fukushima Nükleer Santrali - Japonya


"Tidal Wave" ( Gelgit Dalgası / Tsunami )

ABD'nin, Alaska’ da yürüttüğü HAARP ( High Frequency Active Aurora Research Programme ) projesi ile iyonosferden Dünya’ ya iyon yüklü ışın göndererek jeolojik olayları tetiklediği ve insanların zihinlerini etkileyerek düşüncelerini değiştirdiği veya kontrol ettiği iddia edilmektedir. 

                                                              
                   HAARP Tesisi Alaska


"Orbital Mind Control Laser" ( Yörüngesel Zihin Kontrol Işını / Lazeri ) 

Gökyüzünde oluşan çizgisel iz formundaki bulutsuların «uçak motoru kaynaklı iz» olmadığı, aksine uçaklardan salınan bazı kimyasal maddelerin izleri ( chemtrails ) olduğu ve ABD’ nin, bu kimyasal maddelerin insan üzerindeki etkilerini test etmekte olduğu iddia edilmektedir.


Gökyüzündeki chemtrails


"International Weather Organisation" ( Uluslararası Hava Organizasyonu ) başlıklı kartta uçaktan yere zararlı kimyasal madde atılması resmedilmiştir.

Güncel konu olan dünya çapında virüs salgınını konu alan "Epidemic" ( Salgın ) başlıklı kart;


Küresel çete, oyun kartlarına da ismini veren Yeni Dünya Düzeni ( New World Order ) ve Tek Dünya Devleti ideali çerçevesinde, tarihi bilgileri de manipüle ederek yani bir anlamda "tarihi yeniden ve yanıltıcı olarak yazarak" toplumların sosyal hafızalarına müdahale etmekte ve onların ortak değerlerini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.


"Rewriting History" ( Tarihi Yeniden Yazmak )

Örnekler uzayıp gitmektedir.
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................





Tuesday, February 18, 2020

Oruç meselesi

Evvelki bölümlerde de incelendiği üzere, "Oruç" kelimesi, Kur'an'da "Savm" veya "Siyam" olarak geçmektedir. Bu kelime, zahiri anlam itibarıyla, kitapta da belirtildiği üzere, gün doğumundan gün batımına kadar -ki bu süre aralığı bir döngüyü ifade etmektedir. - yeme, içme ve cinsel ihtiyaç gibi maddi, dünyevi ve nefsani arzulardan kendini nispeten uzaklaştırabilmeyi, kötü tutum, kötü söz ve kötü davranış hususunda azami takvayı gösterebilmeyi ifade etmektedir. Esas itibarıyla "Oruç" kavramı, tekamül yolundaki inananların "her zaman ve sürekli" olarak içinde bulunmaları gereken tutum ve davranış modelini tanımlayan ve çok tekrar sistemiyle alışkanlık, süreklilik kazandırmayı amaçlayan ilahi bir metod, ilahi bir yönlendirmedir. 

Bir başka deyişle "Oruç", "Allah'ı memnun ederek ( haşa ) O'ndan fayda elde etmek" gibi bir düşünceyle uygulanması caiz olmayan bir kavramdır. Oruç, diğer insanların huzuru, mutluluğu ve menfaati düşünmek, yoksun olanın yoksunluğunu gidermeye katkıda bulunmak, sevgi enerjisini maksimize edip Öz Varlığı hissedebilmek amacıyla madde aleminden soyutlanmak ve üst boyutlara hazırlanmak düşüncesiyle uygulanmalıdır. Allahü Teala'nın ayetlerinde de vurguladığı üzere "insana isabet eden olumlu veya olumsuz musibetler hep ellerinin kazandığındandır." 

Oruç ile ilgili Kur'an'daki ilk ayetler aşağıdaki gibidir

2/183 - Ya eyyühellezine amenu kütibe aleykümüs sıyamü kema kütibe alellezine min kabliküm lealleküm tettekun
( Ey o inananlar, oruç o sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Umulur ki sakınırsınız.  )

2/184 - Eyyamen ma'dudat fe men kane minküm merıdan ev ala seferin fe ıddetün min eyyamin uhar ve alellezine yütıykuneh fidyetün taamü miskın fe men tetavvea hayran fe hüve hayrun leh ve en tesumu hayrun leküm in küntüm ta'lemun
( Adedi belirli günlerdir. O halde sizlerden kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Yoksulları beslemek O’ na itaat edip dayananların üzerine fidyedir. İsteyerek hayır yapan kimse için o ona hayırlıdır. Eğer bilmiş olursanız oruç tutmanız size daha hayırlıdır. )

Tevrat'ın 23. suresi olan İsaiah suresinin aşağıdaki ayetleri Oruç hususunun gerçek anlamına Rab'bin söylemleri vesilesiyle dikkat çekmektedir.

23-Isaiah-58-3 Diyorlar ki, ‘Oruç* tuttuğumuzu neden görmüyor, İsteklerimizi denetlediğimizi neden farketmiyorsun? ”Bakın, oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor, İşçilerinizi eziyorsunuz.

23-Isaiah-58-4 Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, Şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla Sesinizi yükseklere duyuramazsınız.

23-Isaiah-58-5 İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, RAB’bi hoşnut eden gün diyorsunuz?

23-Isaiah-58-6 Benim istediğim oruç, Haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek, Ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak, Her türlü boyunduruğu kırmak değil mi?

23-Isaiah-58-7 Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, Çıplak gördüğünüzü giydirir, Yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz,

23-Isaiah-58-8 Işığınız tan gibi ağaracak, Çabucak şifa bulacaksınız. Doğruluğunuz önünüzden gidecek, RAB’bin yüceliği artçınız olacak.

İncil'de ise oruç ile ilgili şu ayetler dikkat çekmektedir.

40-Matthew-6-16 "Ayrıca, oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi üzgün yüz ifadesi takınmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için suratlarını asarlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır.

58-Hebrews-10-22 Gerçek bir kaple, kalplerimizi kötünün bilincinden uzak tutarak ve vücutlarımızı saf su ile yıkayarak imanın tüm güvencesine yanaşalım.
58-Hebrews-10-23 İmanımız gereği sarsılmadan oruç tutalım.
58-Hebrews-10-24 Ve bribirimize sevgi ve iyi işleri telkin edelim.


Orucun insan metabolizması üzerinde yenileyici ve şifa verici etkisi olduğu, dünyevi ve maddi olgulardan soyutlanmanın üst tekamül boyutlarına kapı araladığı ( portal açtığı ) evvelki bölümlerde nümerolojik tespit destekli olarak incelenmişti.

Bkz. 




Dalga - Parçacık Düalitesi ( Wave - Particle Duality )

Işık hem "dalga" hem de "parçacık" özelliği taşımakta olup, bu fenomene kuantum fiziğinde "Dalga-Parçacık Düalitesi" adı verilmektedir. Işık, foton adı verilen parçacıklar halinde yayılır ve bir foton hem dalga hem parçacık özelliği sergileyebilir. Çift Yarık Deneyinde ( Young Deneyi ) fotonun iki yarığın içinden geçerken yansıma perdesinde / duvarında bir girişim deseni oluşturması onun dalga benzeri özelliklere sahip olduğunu ispat etmektedir. Suyun bir taşın etrafından geçerken bükülmesi gibi ışık da bir nesnenin etrafından geçerken bükülebilir (diffraction) ve polarize olabilir. Tüm bu özellikler onun dalga niteliğini göstermektedir. Öte yandan, fotoelektrik fenomeninde görüldüğü üzere ışığın enerji parçacıkları halinde (fotonlar) etrafa yayılması onun parçacık özelliğini gösterir.  

65-Yahuda-1-13 Köpüğünü savuran denizin azgın DALGALARI gibi ayıplarını çevreye SAVURURLAR. Serseri YILDIZLAR gibidirler. Onları sonsuza dek sürecek koyu KARANLIK bekliyor.

İncil'in 65. suresinin 1-13 kodlu ayetinde  "Dalga" ve "Yıldız" kelimelerinin "Savrulmak" fiiliyle ve "Karanlık" ( Işığın düalitesi olan kavram ) birlikte kullanımı ışığın düal özelliğe yani hem dalga hem de parçacık özelliğine sahip olması fenomenini ( Dalga - Parçacık* Düalitesi ) çağrıştırmaktadır. ( * Yıldızlar, ışık saçan parçacıklar olarak düşünülebilir. )

Ayrıca, Çift Yarık Deneyi'nde ( Young Deneyi ) ışık parçacığı olan fotonun hareketi "gözlemlendiğinde" perdede / duvarda girişim deseni oluşturmayıp sadece iki çizgi oluşturması da ışığın katı bir parçacık gibi davrandığını göstermektedir. Bu deneyde ışık fotonu gözlemlendiğinde, parçacıkların çift yarıktan geçtikten sonra perdede çift yarık yansıması oluşturdukları yani çift yarık formunda savruldukları / yayıldıkları gözlemlenmektedir.


Çift Yarık Deneyi Düzeneği ( Parçacıklar "gözlemlendiğinde" girişim deseni oluşturmuyorlar ve sadece iki yarık yansıması oluşturuyorlar. )

Deneye konu olan "Çift Yarık"ın, "11" sayısının formuna benzemesi ile Dalga-Parçacık Düalitesi'ni çağrıştıran ayetin ait olduğu surenin numarasının ( 65 ) nümerolojik değerinin "11" olması arasında da okült ilinti olabilir.