Bazıları, "Kitaplar öncesi, ilk çağlarda yaşayan insanların dini açıdan durumları ne olacak?" sorusunu sorarlar. Ancak unutulmamalıdır ki Tevrat ve İncil olarak bilinen yazılı metinler ve Kur'an bugüne ulaşan ilahi yazılardır. Ancak bugüne ulaşamayan veya ulaşmış olup gizlenen veya bilinmeyen yazılar olacağı gibi, yazılarak kayıt altına alınamamış ve resuller kanalıyla iletilmiş bilgilerin varlığı da gerçektir. Dolayısıyla, "Afrika'da, insanlardan ve medeniyetten uzak bir kabilenin durumu nedir?" sorusunun cevabı "O kabilenin içinden de birilerine zaten resullük görevinin verildiğidir." Dolayısıyla, bazı toplumların inkarlarına kılıf arayarak "Bilmiyorduk." deme gibi bir durumlarının olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Vahiy adı verilen ilahi iletişimin ilk haberci ve ilk insan olan Adem'den beri süregeldiği Kur'an ayetlerinde açık bir şekilde belirtilmektedir.Yunus 10/47 Ve li külli ümmetin rasul fe iza cae rasulühüm kudiye beynehüm bil kıstı ve hüm la yuzlemun ( Ve her topluluk için resul vardır. Artık resulleri gelince aralarında adaletle hüküm verilir. Onlar zulmedilmezler. )
Fatir 35/24 İnna erselnake bil hakkı beşıran ve nezıra ve in min ümmetin illa hala fıha nezır ( Kesinlikle biz seni gerçekle müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. İçinde uyarıcı gelip geçmiş olmayan topluluk yoktur. )
Nisa 4/164 - Ve rusülen kad kasasnahüm aleyke min kablü ve rusülen lem naksushüm aleyk ve kellemellahü musa teklıma ( Ve önceden sana anlattığımız resullere ve sana anlatmadığımız resullere de. Allah Musa' ya kelam edip, söz söyledi. )
İsra 17/15 - Men ihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve la teziru vaziratün vizra uhra ve ma künna müazzibıne hatta neb'ase rasula ( Kim yönlenirse kesinlikle nefsi için yönlenir. Kim saparsa kesinlikle onun üzerine sapar. Kendi ağırlığını, yükünü taşıyan başkasının ağırlığını, yükünü taşımaz. Biz resul gönderene kadar azap eden olmayız. )
No comments:
Post a Comment