Çeviri

Saturday, October 5, 2019

Döngü sonundaki doğa olayları

Dünyanın devre kapanışı esnasında yani 70,000 yıllık bir döngünün daha sonunda, Nibiru gezegeninin manyetik alanının etkisiyle vuku bulacak doğa olaylarının İlahi Nizam ve Kainat  ( İNK ) kitabında anlatımı ile Kur'an ayetleri karşılaştırması aşağıda yer almaktadır.

1- "Meselâ iklimlerde bâzı acaip değişmeler, evvelâ yavaş yavaş başlayacak, soğuk yerler tedricen ısınacak, bâzı mıntıkalar mûtat dışı olarak sıcaktan kavrulmaya başlayacaktır." ( İlahi Nizam ve Kainat - İNK )

3/117 - Meselü ma yünfikune fı hazihil hayatid dünya ke meseli rıhın fıha sırrun esebet harse kavmin zalemu enfüsehüm fe ehleketh ve ma zalemehümüllahü ve lakin enfüsehüm yazlimun ( Bu dünya hayatında harcadıklarının misali, içinde şiddetli kavurucu soğuk olan rüzgarın misali gibidir. Nefislerine zulmeden kavmin ekinlerine isabet eder de onları helak eder. Allah onlara zulmetmez ve lakin nefisleri zulmeder. )

2- "Bu hâllerin neticesinde, anormal rüzgârlar bâzı korkunç tayfunları meydana getirecek ve bunlardan birçok zararlar hâsıl olacaktır." ( İNK )

17/68 - E fe emintüm en yahsife biküm canibel berri ev yürsile aleyküm hasıben sümme la tecidu leküm vekıla ( Peki, sizi kara tarafına geçirmeyeceğine veya üzerinize tozlu kasırga göndermeyeceğine emin misiniz? Sonra size, kendinize vekil bulamazsınız. )

29/40 - Fe küllen ehazna bi zenbih fe minhüm men erselna aleyhi hasıba ve minhüm men ehazethüs sayhah ve minhüm men hasefna bihil ard ve minhüm men ağrakna ve ma kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( Böylece hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine tozlu kasırga gönderdik. Onlardan kimini çığlık yakaladı. Onlardan kimilerini batırıp yere geçirdik. Onlardan kimini boğduk. Allah onlara zulmetmemekteydi. Lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )

41/16 - Fe erselna aleyhim rıhan sarsaran fı eyyamin nehısatin li nüzıkahüm azabel hızyi fil hayatid dünya ve le azabül ahırati ahza ve hüm la yünsarun ( Böylece uğursuz günlerde, onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için, üzerlerine soğuk gürültülü kasırga rüzgarı gönderdik. Ahiret azabı daha mahvedicidir, rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. )

54/19 - İnna erselna aleyhim rihan sarsaran fi yevmi nahsin müstemir ( Kesinlikle biz onların üzerine, uğursuzluğu daim olan günde soğuk, gürültülü kasırga rüzgarı gönderdik. )

3- "Zelzeleler sıklaşacak ve şiddetlenecek, yer çatlamaları, indifalar, çöküntüler artacak ve bütün bu hâller seneler ilerledikçe kendilerini daha açık olarak hissettireceklerdir." ( İNK )

22/1 - Ya eyyühen nasütteku rabbeküm inne zelzeletes saati şey'ün azım ( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Kesinlikle saatin zelzelesi büyük şeydir. )

33/11 - Hünalikebtüliyel mü'minune ve zülzilu zilzalen şedıda ( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. )

99/1 - İza zülziletil erdu zilzaleha ( Yer zelzelesiyle sarsıldığında. )

4- Hulâsa, dünya mektebi, her inkişaf devresi sonunda, yetiştirmiş olduğu mezunlarını yüksek mües- seselere tevdi etmek üzere, kapılarını onların arkasından kapayacak, gidenlerin boşalan yerlerine de yetiştirilmek üzere, yeni geleceklere kapılarını açacak ve bu suretle devrî olan namütenahi fonksiyonlarından bir tanesini daha yapmış bulunacaktır. Bu yalnız dünyanın değil, bütün dünyaların, bütün âlemlerin ve kâinatın kaderidir.

99/2 - Ve ahracetil erdu eskaleha ( Ve yer ağırlıklarını çıkardığında. )

84/4 - Ve elkat ma fiha ve tehallet ( Ve içinde ne varsa attığında ve boşaldığında, )

5- "Bâzı şehirler, büyük sarsıntılar neticesinde yok olacak, yerlerinde büyük çukurlar veya göller meydana gelecek, bâzı yerlerde büyük ve devamlı kuraklıklar başlayacak, birçok insan ve hayvan telef olacak, ağaçlık, münbit, mahsuldar yerler; bozkırlar, hattâ susuz çorak çöller hâlini almaya yüz tutacak, senelerden beri, hattâ asırlardan beri o havalide rahatça yerleşmiş olan insanlar için buraları, artık yaşanmaz hâllere girecek ve insanlar oralardan, daha münbit yerler aramak ve bulmak için ayrılacaklar, daha müsait yerlere göç etmeye başlayacaklardır." ( İNK )

6/131 - Zalike en lem yekün rabbüke mühlikel kura bi zulmin ve ehlüha ğafilun  ( Bu Rab’bin, sahipleri habersizken şehirleri zulüm ile helak edici olmasın diyedir. )

7/4 - Ve kem min karyetin ehleknaha fe caeha be'süna beyaten ev hüm kailun ( Ve şehirlerden niceleri var ki onları helak ettik de geceleyin veya öğlen uyurlarken zorluğumuz, azabımız onlara geldi. )

7/97 - E fe emine ehlül kura en ye'tiyehüm be'süna beyaten ve hüm naimun ( O şehirlerin sahipleri, geceleyin yatar uyurlarken zorluğumuzun, azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin miydiler? )

7/98 - E ve emine ehlül kura en ye'tiyehüm be'süna duhan ve hüm yel'abun ( O şehirlerin sahipleri, kuşluk vakti eğlenirlerken zorluğumuzun, azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin miydiler? )

18/59 - Ve tilkel kura ehleknahüm lemma zalemu ve cealna li mehlikihim mev'ıda ( Ve işte zulmettiklerinde helak ettiğimiz şehirler. Onların helakları için vade oluşturduk. )

21/11 - Ve kem kasamna min karyetin kanet zalimeten ve enşe'na ba'deha kavmen aharın ( Ve zalim olan nice şehirlerden şiddetle yok ettik. Onlardan sonra diğer, başka kavimleri inşa ettik. )

6- "Deniz kabarmaları artacak, dünya maddesi artık insanlara korkunç çehresini göstermeye başlayarak, kendisinden insanların fazla bir şey beklememeleri, hattâ artık hiçbir şey beklememeleri lâzım geldiğini lisan-ı hâliyle onlara anlatmaktan bir an geri kalmayacaktır." ( İNK )

69/11 - İnna lemma tağal mau hamelnaküm fil cariyet ( Sular azdığında, kesinlikle biz sizi akıp gidenlerin içinde taşıdık. )

11/42 - Ve hiye tecrı bihim fı mevcin kel cibali ve nada nuhun ibnehu ve kane fı ma'zilin ya büneyyerkeb meana ve la tekün meal kafirın ( Ve o, onlarla dağlar gibi dalgaların içinde akıp gidiyordu. Nuh oğluna seslendi. O ayrı bir yerdeydi. "Ey oğlum bizimle birlikte bin ve inkarcılarla birlikte olma." )

11/43 - Kale seavı ila cebelin ya'sımünı minel ma' kale la asımel yevme min emrillahi illa men rahım ve hale beynehümel mevcü fe kane minel muğrakın ( "Ben dağa sığınacağım, beni sudan korur." dedi. "Bugün, o merhamet edilmiş olanların haricinde, Allah' ın emrinden korunacak yoktur." dedi. Dalga aralarında geldi geçti de boğulanlardan oldu. )

7- "Zaten evvelce de izah ettiğimiz gibi, son zamanlara doğru büsbütün artacak olan kanser vakalarının çoğalması da artık dünya maddelerinin, ihtiyaçlara cevap vermediğini insanlara açıkça gösteren mühim delillerden birisi olacaktır."  ( İNK )

76/7 - Yufune bin nezri ve yehafune yevmen kane şerruhu müstetıren ( Yapılacak işlerini, adaklarını ifa ederler ve kötülüğü salgın olan o günden korkarlar. )

8- "Dünya bir taraftan, gittikçe ısınmaya devam ederken diğer taraftan, bâzı yerlerde büyük mevsim farkları görülmeye başlayacaktır. Buralarda yazın büyük sıcaklar hüküm sürecek, kışın da oldukça fazla soğuklar görülecektir." ( İNK )

9- "Meselâ bugün 2,5 milyarı bulan dünya nüfusu o zamana kadar 6-7 milyara çıka-caktır. Bu artışın başlıca sebebi, dünyadan şimdiye kadar ayrılıp da spatyomda birikmiş varlıkların hepsinin dünyaya dönmesi olacaktır." ( İNK )

19/68 - Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya ( Böylece ve Rab’bin, onları ve şeytanları kesinlikle toplayacağız. Sonra kesinlikle onları cehennemin etrafında diz çökmüş olarak hazır edeceğiz. )
19/69 - Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya ( Sonra her gruptan, Rahman' a isyankarlıkta en şiddetlileri hangileriyse ayıracağız. )
19/70 - Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya ( Sonra, ona salınmaya, atılmaya layık olmada önce, başta gelenleri, daha yakın olanları biz biliriz. )
19/71 - Ve in minküm illa varidüha kane ala rabbike hatmen makdıyya ( Ve kesinlikle sizlerden olanlar illa ki oraya varırlar. Rab’binin üzerine akdedilmiş hükümdür. )
19/72 - Sümme nüneccillezınettekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya ( Sonra o sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada diz çökmüş olarak bırakacağız. )

10- "Dünya inkılâbının son anına doğru bütün tabiat olayları şiddetlenecek, yer sarsıntıları artacak, su baskınları, büyük seller, büyük kaymalar, yer çatlamaları ve birkaç şehri birden harabeye çevirebilecek büyük zelzeleler birbirini takiben tevali edecek, insanlar henüz geçmiş bir felâketin sıcaklığı soğumadan, daha korkunç diğer bir felâketle karşılaşacaklardır. Bu sırada bittabî kütleler hâlinde ölümler olacak, hastalıklar çoğalacak, dünyada yaşamak çok ıstıraplı ve zahmetli bir hâle girecek." ( İNK )

29/37 - Fe kezzebuhü fe ehazethümür racfetü fe asbehu fı darihim casimın ( Böylece onu yalanladılar da onları sarsıntı yakaladı. Böylece yurtlarında diz çökenler oldular. )

33/11 - Hünalikebtüliyel mü'minune ve zülzilu zilzalen şedıda ( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. )

22/1 - Ya eyyühen nasütteku rabbeküm inne zelzeletes saati şey'ün azım ( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Kesinlikle saatin zelzelesi büyük şeydir. )

11- "Ancak birkaç gün devam edecek olan bu nihaî safha esnasında bütün kıtalar ve denizler harekete geçecek. Yer ve gök sarsılacak." ( İNK )

77/9 - Ve izes semau furicet ( Ve gök yarıldığında. )

81/11 - Ve izes sema'u kuşitat ( Ve gök soyulup açıldığında, )

12- "Bu sırada yerler yarılarak parçalanacak. Bu parçalar muazzam bir rüzgârın önünde sallanan yapraklar gibi mütemadiyen sarsılacak. Aşağı yukarı inip kalkacak. Her adımdaki toprak sarsılacak. Çok büyük çatlaklar hâsıl olacak. Bu çatlaklardan simsiyah dumanlar ve zehirli gazlar çıkacak. Bu dumanlar yavaş yavaş yeryüzünü örtecek. Ortalık kararacak. Bu dumanlar yer sathı altı tabakalarında yanan kömürlerin sularla karışmasından ileri gelen rutubetli ve zehirli gazları havi duman bulutları hâlinde olacak. İnsanları kütleler hâlinde telef edecek." ( İNK )

77/10 - Ve izel cibalu nusifet ( Ve dağlar eğilip savrulduğunda. )
81/3 - Ve izel cibalu süyyiret ( Ve dağlar seyirtildiğinde, )

44/10 - Fertekıb yevme te'tis semaü bi dühanin mübin ( O halde, göğün apaçık duman getirdiği günü gözetleyip bekle. )

56/42 - Fi semumin ve hamimin ( İçe işleyen zehirli ateş ve kaynar suyun içindedirler. )
56/43 - Ve zıllin min yahmumin ( Ve kara dumandan gölgeler. )
56/44 - La baridin ve la kerimin ( Soğuk değildir. Faydalı da değildir. )

81/6 - Ve izel biharu succiret ( Ve denizler ateşlenip kaynatıldığında, )

13- "Bu arada bir kısım ateş çukurları, etraflarına kızgın küller hâlinde lâvlar püskürtecek ve bunlar insanların üzerlerine ateş yağmuru hâlinde inecek. Aynı zamanda muazzam ve kesif bulutlar dünyanın bütün göklerini kaplayacak. Şiddetli gök gürlemeleriyle inen sayısız şimşekler, kesif siyah duman ve su buharı bulutlarını yararak mütemadiyen ortalığı aydınlatacak ve dünyanın her tarafına yıldırımlar yağacak." ( İNK ) 

2/19 - Ev ke sayyibin mines semai fıhi zulümatün ve ra'dün ve berk yec'alune esabiahüm fı azanihim mines savaıkı hazeral mevt vallahü mühiytun bil kafirın ( Veya içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek olan gökten yağmur bulutu gibidir. Yıldırımlardan ölme çekincesinden, korkusundan,  parmaklarını kulaklarının içine götürürler. Allah inkarcıları kuşatandır. )

2/20 - Yekadül berku yahtafü ebsarahüm küllema edae lehüm meşev fıhi ve iza azleme aleyhim kamu ve lev şaellahü le zehebe bi sem'ıhim ve ebsarihim innellahe ala külli şey'in kadir ( Şimşek gözlerini kapıverecek gibi oldu. Onlara her çaktığında, onun içinde yürürler, üzerlerine karanlıklar verdiğinde ayakta dururlar. Şayet Allah dilerse kulaklarını gözlerini giderir. Kesinlikle Allah herşeye gücü yetendir. )

51/44 - Fe atev an emri rabbihim fe ehazethümus saıkatu ve hüm yenzurun ( Böylece Rab’lerinin emrinin dışına çıktılar da onlar bakarlarken, onları yıldırım yakaladı. )

14- "Kıtaların etrafını saran okyanuslar hiç görülmemiş şekilde yükselecek, milyarlarca tonluk su küt-lelerini ihtiva eden ve her biri muazzam birer dağ gibi kabaran deniz parçaları kıtaların üzerine saldırmaya başlayacak. Bu hâl artık, dünyanın son saatleridir, yeryüzü batmaktadır." ( İNK )

"Nitekim kıtalara saldıran okyanuslar bütün karaları; harap olmuş şehirleriyle, açılmış çukurlarıyla, ormanlarıyla, vâdileriyle, geniş arazileriyle istilâ etmeye başlayacaktır." ( İNK )

82/3 - Ve izel biharu fucciret ( Ve deniz fışkırtılıp akıtıldığında, )

24/40 - Ev ke zulümatin fı bahrin lücciyyin yağşahü mevcün min fevkıhı mevcün min fevkıhı sehab zulümatün ba'duha fevka ba'd iza ahrace yedehu lem yeked yeraha ve men lem yec'alillahü lehu nuran fe ma lehu min nur ( Veya engin denizdeki karanlıklar gibidir. Onu, dalga üstüne dalga, onun üstünde bulut ve birbiri üzerine karanlıklar örter. Elini çıkardığında onu görmeye güç yetiremez. Allah' ın ona aydınlık kılmadığı kimseye, artık ona aydınlıktan yoktur. )

31/32 - Ve iza ğaşiyehüm mevcün kez zuleli deavüllahe muhlisıne lehüd dın fe lemma neccahüm ilel berri fe minhüm muktesıd ve ma yechadü bi ayatina illa küllü hattarin kefur ( Ve dalga onları gölge gibi örttüğünde, Allah' ı, dini O’na halis kılarak, samimiyetle çağırırlar. Onları karaya doğru kurtardığımızda, onlardan doğru olanlar vardır. Tüm gaddar inkarcıların haricindekiler ayetlerimizle cihad etmezler. )


































No comments:

Post a Comment