Kur'an okuma usülü, kitapta üç kategoriye ayrılmak suretiyle bildirilmektedir. Kıraat, Tertil ve Tilavet
"Kıraat" kelimesi, "Karaa" (Okumak, Sesli okumak) fiilinin isim hali olup, Kur’an ayetlerinin doğru telaffuz edilmesi, harflerin mahreçlerine ve tecvid kurallarına riayet edilerek okunması anlamına gelmektedir.
96/1 İKRA bismi rabbikellezi halak
( O yaratan Rab’binin ismi ile OKU. )
10/94 Fe in kunte fi şekkin min ma enzelna ileyke fes'elillezine YAKRAUN el kitab min kablike lekad caekel hakku min rabbike fe la tekununne minel mumterin
( Eğer o sana indirdiğimizden şüphe içinde olursan, o senden önce kitabı OKUMUŞ olanlara sual et. Sana Rab’binden gerçek geldi. O halde, şüphecilerden olma. )
Kıraat ile ilgili olan "Tecvid" kelimesi "Cevvede" (Güzelleştirmek, En iyi hale getirmek, Kusursuz yapmak) fiilinin isim hali olup, "Güzelleştirme" anlamına gelmekte ve kıraatın nasıl yapılacağını belirten kuralları temsil etmektedir. Ancak bölümün sonunda değinildiği üzere maalesef Tecvid, bir araç olmaktan ziyade amaca dönüştürülmüş durumdadır.
"Tertil" kelimesi, "Retl" (Tane tane okumak, Düzgünce sıralamak) fiilinin isim hali olup, Kur’an’ın ağır ağır okunması, ayetlerin ve kelimelerin anlamlarının düşünülmesi, yorumlanması, harflerin ve kelimelerin açık bir şekilde telaffuz edilmesi anlamına gelmektedir.
73/4 Ev zid aleyhi ve RETTİL el kur'ane tertilen
( Veya onun üzerine artır. Kur'an’ı düşünerek yavaş yavaş OKU. )
73/5 İnna senulkiy aleyke KAVLEN SEKİLEN
( Kesinlikle biz senin üzerine AĞIR SÖZ atacağız. )
Yukarıdaki ayet ikilisinin ikinci ayeti, Kur'an'ı "Kavlen sekil" (Ağır söz) olarak tanımlamakta ve bu teşbih vasıtasıyla, Kur'an okumanın diğer okumalardan çok farklı olduğunu, "okumak" fiilinin bu noktada anlamının çok derinleştiğini ve farklılaştığını da dolaylı olarak bildirmektedir.
Zira bu ayet ikilisinden sonra gelen aşağıdaki ayet, "Retl" kelimesi kapsamında farklı bir kavrama, "Tebtil" ( Yönelme, Yönelim) kavramına dikkat çekmektedir. "Tebtil" esasen odaklanma, konsantrasyon ve dış etkenlerden ve mekandan soyutlanma gibi anlamları da barındırmaktadır ki bunlar "okunanın anlaşılmasına, içselleştirilmesine" vasıta olan unsurlardır.
73/8 Vezkurisme rabbike ve TEBETTEL ileyhi TEBTİLEN
( Ve Rab’binin ismini hatırla ve YÖNELİM ile O’na YÖNEL.)
"Tilavet" kelimesi ise "Tela" (Peşinden gitmek, Takip etmek) fiilinin isim hali olup, Kur’an’ı okumakla beraber ayetlerin gereğini yapmak, emir ve yasaklara uymak, Kur'an'ı yaşamın içine almak, hayatla bütünleştirmek anlamına gelmektedir.
2/121 Ellezine ateynahumul kitabe YETLUNEhu hakka TİLAVETih ulaike yu'minune bih ve men yekfur bihi fe ulaike humul hasirun
( O kendilerine kitap verdiklerimiz onu gerçekten TİLAVETİ ile OKURLAR. İşte onlar ona inanırlar. Kim onu inkar ederse işte onlar hasarlanırlar. )
Aşağıdaki ayet, Kur'an okuma hususunu yanlış anlayıp, yanlış uygulayanların veya tilavetten uzak ancak riyaya yakın olanların yani ayetlerin gereğini yapmamalarına rağmen Kur'an okuyormuş, dua ediyormuş gibi yapanların durumuna işaret etmektedir.
107/5 Ellezine hum an salatihim sahun
( Onlar dualarında habersizdirler. )
Yukarıda, okuma sürecinin daha ilk safhasında yani "Kıraat" kapsamında bahsedilen ve esasen bir araç olan "Tecvid" hususunun maalesef amaca dönüştüğü gözlemlenmektedir. Buna en somut örnekler kadim bir yanılgı olan "ayetleri anlamadan ancak Arapça okuma" ve "ayetleri, adeta şarkıya, gazele dönüştürülmüş şekilde okuma" eğilimidir. Özellikle bazı ezan okumalarının, sadece cümle sonlarındaki "a" sesinin "aaaaaaa" gibi uzatılmasından ibaret hale getirilmiş olması da bir özden kopuş durumunun varlığını teyid eder niteliktedir.
Ayrıca bkz.
https://kuranilmi.blogspot.com/2021/08/ezandaki-uslub-ve-tilavet.html?m=1
No comments:
Post a Comment