28 Ekim 2016 Cuma

SBSL ( Single Bubble Sonoluminiscence ) - ( Tek Kabarcık Sessel Işıması ) ve Cymatic

Yaratılışın, Allahü Teala'nın "Ol" demesi ile gerçekleştiği ayetlerde açıklanmaktadır.

Bakara 2/117 - Bedıus semavati vel ard ve iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun ( O gökleri ve yeri yaratandır. İş yapılası olduğunda, kesinlikle ona "Ol." der de o olur.  )
Allahü Teala'nın arşının su üstünde olduğu da yine "yaratılışın" konu edildiği bir başka ayetteki sabit gerçektir.

Hud 11/7 - Ve hüvellezi halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin ve kane arşühu alel mai li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve le in kulte inneküm meb'usune min ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sıhrun mübın ( Ve gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Hanginiz daha güzel iş yapacaksınız diye sınamak için arşı, tahtı su üstündedir. Eğer "Kesinlikle siz ölümün ardından dirileceksiniz." dersen, kesinlikle o inkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )

Tevrat'ta ışığın yaratılışı aşağıdaki gibi açıklanır.

1 Yaratılış 1/2 - Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.

1 Yaratılış 1/3 - Ve Tanrı, "Işık olsun" dedi ve ışık oldu.

Yukarıdaki bilgiler çerçevesinde, ışığın oluşumundaki parametrelerin "Allah'ın Sesi / Kelamı" ve "Su" olduğu görülmektedir. Rabb'in su üstündeki arşının altında, yaratmış olduğu "küre" şeklinde göklerin / evrenlerin olduğu da dikkate alındığında akustik bilimindeki SBSL fenomeni önem arzetmektedir.

SBSL ( Single Bubble Sonoluminiscence ) - ( Tek Kabarcık Sessel Işıması ), içi su dolu cam bir küre içinde salınan bir gaz kabarcığının, ultrasonik ses dalgalarına maruz bırakılması sonucu önce genişlemesi, sonra içine çökmesi ve ışık yayması fenomenidir.

SBSL düzeneği aşağıdaki gibidir.



SBSL deneyi esnasında çekilmiş aşağıdaki foto akustik transducer bağlantısı yapılmış cam küreyi ve içine salınan gaz kabarcığını göstermektedir.


İkinci foto ise ses dalgası iletisi sonrasında "ışık" oluşumunu açıkça göstermektedir.



Ayrıca “Ses” in titreşimlerini ve yapısını inceleyen bilim dalına “cymatic” adı verilmektedir. Maddeyi ve formları oluşturan esas faktörün “ses” olduğu belirtilmektedir.

                                                
 Ses frekanslarına göre oluşturulmuş alfabe

Aşağıda da metal plaka üzerine bırakılmış toz parçacıklarının farklı ses frekanslarına göre oluşturdukları farklı şekiller görülmektedir.












24 Ekim 2016 Pazartesi

Unutmak

Özünde ruhsal bir varlık, bir kelime olan insanın, ıstıraplı madde alemi olan Dünya ortamına düşüşünün temelinde "unutmak" kelimesi yatmaktadır. Allah'ın nimetini, rahmetini ve yüceliğini idrak edip, sonra unutmanın bedeli büyük olmaktadır. Allah yolu azim, sebat ve özveri gerektiren bir yoldur. Bu yolda en büyük mücadele "Şeytan" ile daha doğrusu Şeytan'ın kontrol altına almaya çalıştığı "Nefs" iledir.

Bir sıfat olan ve gerek insanlar için, gerekse cinler için kullanılan "Şeytan" kelimesi "uzaklaştıran" anlamına gelmektedir. Allah'tan uzaklaşmanın temel sebebi ise Şaytan'ın bilinçaltı telkinlerine kapılıp O'nu hatırlamayı unutmaktır. ( * "Kurban" kelimesi de "yakınlaştıran anlamına gelmekte olup, Allah'a yakınlaştıran unsurları ifade etmektedir. )

Allahü Teala "Unutmak" eylemini ve yarattığı sonuçları ayetlerinde çok net ifade etmiş, ilk unutanın da Adem olduğunu vurgulamıştır.
 
Taha 20/115 Ve lekad ahıdna ila ademe min kablü fe nesiye ve lem necid lehu azma ( Ve önceden Adem' e ahdettik de unuttu. Onda azim bulamadık. )
 
Taha 20/126 Kale kezalike etetke ayatüna fe nesıteha ve kezalikel yevme tünsa ( "İşte böyle, sana ayetlerimiz geldi de onları unuttun. Bugün de böyle unutulursun." dedi. )
 
A'raf 7/51 Ellezinettehazu dınehüm lehven ve leıben ve ğarrathümül hayatüd dünya fel yevme nensahüm kema nesu likae yevmihim haza ve ma kanu bi ayatina yechadun ( O dinlerini eğlence ve oyun edinenler ve dünya hayatının kendilerini aldattıkları. Artık bugün onları, o bugünlerine kavuşacaklarını unuttukları gibi ve o ayetlerimizle cihad ettikleri gibi unuturuz. )
 
Tevbe 9/67 El münafikun vel münafikatü ba'duhüm min ba'd ye'mürune bil münkeri ve yenhevne anil ma'rufi ve yakbidune eydiyehüm nesüllahe fe nesiyehüm innel münafikıne hümül fasikun ( İkiyüzlü erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, onlar birbirlerindendirler. Kötülüğü emrederler ve iyilikten menederler. Ellerini sıkarak sıkı tutarlar. Allah' ı unuttular. Böylece onlar da unutuldular. Kesinlikle ikiyüzlüler, onlar günahkarlardır. )

19/64 Ve ma netezzelü illa bi emri rabbik lehu ma beyne eydına ve ma halfena ve ma beyne zalik ve ma kane rabbüke nesiyya ( Ve Rabb' inin emri ile olması haricinde inmeyiz. Önümüzde, arkamızda ve bunun arasında ne varsa O’nadır. Rabb' in unutan değildir. )

Casiye 45/34 Ve kılel yevme nensaküm kema nesıtüm likae yevmiküm haza ve me'vakümün naru ve ma leküm min nasırın ( Ve o gün "Sizi, bugününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi unuttuk." denilir. Yeriniz ateştir. Size yardımcılardan yoktur. )

Mücadele 58/6 Yevme yeb'asühümüllahü cemi'an fe yünebbiuhüm bi ma amilu ahsahüllahu ve nesuhu vallahü ala kulli şey'in şehid ( O gün Allah onları topluca diriltir de onlara o yaptıklarını haber verir. Allah onları saymıştır. O'nu unuttular. Allah herşeye şahittir. )

Mücadele 58/19 İstahveze aleyhimüş şeytanu fe ensahüm zikrallahi ulaike hizbüş şeytan ela inne hizbeş şeytani hümül hasirun ( Şeytan onların üzerini istila etti de onlara Allah' ı hatırlamayı unutturdu. İşte onlar Şeytan' ın grubudurlar. İyi bilin ki, kesinlikle Şeytan' ın grubu, onlar hasarlanırlar. )

Haşr 59/19 Ve la tekunu kellezine nesullahe fe ensahüm enfüsehüm ulaike hümül fasikun ( Ve o Allah' ı unutanlar gibi olmayın. Böylece onlara nefislerini unutturdu. İşte onlar, onlar günahkarlardır. )


 

22 Ekim 2016 Cumartesi

Kan

Kan, atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan damar ağının içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden (alyuvar, akyuvar ve kan pulcukları) meydana gelmiş kırmızı renkli hayati sıvı olarak tanımlanır.
 
"Dem / Dima" ( Kan / Kanlar ) kelimesi Kur'an'da 10 kere tekrarlanmaktadır. Hayati sıvının frekansının Allah'ın ilahi mühür sayılarından biri olan 10'a denk olması dikkat çekicidir.
 
 
Öte yandan "Kan"'ın 10 temel işlevi bulunmaktadır.
 
1- Dokulara oksijen tedariki ( Alyuvarlarda taşınan hemoglobine bağlı olarak )

2- Soluk verme için hücrelerden akciğerlere karbondioksit tedariki
3- Besinlerin tedariki ( Glükoz, Amino Asitler, Plazma Proteinler )
4- Atıkların yok edilmesi ( Karbondioksit, Üre, Laktik Asit )
5- İmmunolojik işlevler ( Akyuvarların sirkülasyonu, Antimaddeler kanalı ile yabancı maddelerin tespiti. )
6- Pıhtılaşma
7- Mesaj iletme işlevleri ( Hormonların taşınması ve doku hasarlarının sinyalizasyonu )
8- Vücut PH'ının regülasyonu
9- Ana vücut sıcaklığının regülasyonu
10- Hidrolik işlevler

21 Ekim 2016 Cuma

Depresyon

Bazen bir söz, bir davranış veya bir olay insanı depresyona sokabilir. "Depresyon" kelimesi "sıkışma, daralma, baskılama"  anlamına gelir. Günümüzde insanları depresyona sokabilecek faktörler maalesef her geçen gün artmaktadır.

Depresyon sürecinde insan vücudunun fiziki reaksiyonlardan biri de göğüs bölgesinde bir ağırlık, bir daralma hissinin oluşmasıdır. İşte bu durumda insan bazen çıkış yolu bulamayacağını zannederek ümitsizliğe kapılıp, depresyonun daha da artmasına sebebiyet verebilir.
Allahü Teala Kur'an'da "Depresyon" konusuna Hicr ( Çıkış ) suresinin 15/97 kodlu ayetinde değinmektedir. Ayetteki depresyon sebebi "İnkar söylemleridir."
Hicr 15/97 - Ve lekad na'lemü enneke yedıyku sadruke bima yekulun ( Ve kesinlikle senin, onların o söylediklerinden dolayı göğsünün daraldığını biliriz. )
Hicr 15/98 - Fe sebbıh bi hamdi rabbike ve kün mines sacidın ( O halde, Rabb' ini, O' nu övgü sözleri ile öv. Yere kapananlardan ol. )
Depresyondan kurtulmanın, sıkıntı yükünü boşaltmanın, göğüs genişliğine erişmenin ve zorluktan kolaylığa çıkmanın yolunun ise Allah'ı hatırlamak, O'nu övmek ve yolunda gayret sarfetmek olduğuna İnşirah ( Açılış, Genişleme ) suresinde değinmektedir.  

İnşirah 94/1 E lem neşrah leke sadrek ( Sana göğsünü açıp genişletmedik mi? )
İnşirah 94/2 Ve vada'na anke vizrek ( Ve senden yükünü indirmedik mi? )
İnşirah 94/3 Ellezi enkada zahrek ( O sırtına işkence edeni. )
İnşirah 94/4 Ve refa'na leke zikrek ( Ve sana hatırlanmanı yükseltmedik mi? )
İnşirah 94/5 Fe inne me'al usri yüsren ( O halde zorlukla birlikte kolaylık vardır. )
İnşirah 94/6 İnne me'al usri yüsren ( Kesinlikle zorlukla birlikte kolaylık vardır. )
İnşirah 94/7 Fe iza ferağte fensab ( O halde boş kaldığında çalış yorul. )
İnşirah 94/8 Ve ila rabbike ferğab ( Ve Rabb' ine yönel. )

Kalpler...

Kalp adı verilen organın fiziksel görevi, insan vücudunda kan ve oksijen sirkülasyonunu sağlamak ve bedeni canlı tutmaktır. Ancak kalbin gerçek görevi ruhsal açıdan görmeyi, hissetmeyi ve Allah kelamının anlamını özümsemeyi sağlamasıdır. Bir başka deyişle inancın barınağı kalptir. Bu husus Hucurat suresinin 49/14 kodlu ayetinde bildirilmiştir.

49/14 - Kaletil a'rabü amenna kul lem tü'minu ve lakin kulu eslemna ve LEMMA YEDHULİL İMANÜ Fİ KULUBİKÜM ve in tütıy'ullahe ve rasulehu la yelitküm min a'maliküm şey'a innellahe ğafurun rahım ( Araplar "İnandık." dediler. De ki: "İnanmadınız. Lakin "Teslim olduk." deyin. İNANÇ KALPLERİNİZİN İÇİNE GİRMEDİ. Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir." )

Allahü Teala, "Kalbin" gerçek işlevini, işlev bozukluğu durumunda Allah yolundan nasıl uzaklaşıldığını bazı ayetlerinde misaller ile açıklamıştır. Öte yandan, Allahü Teala, 13/28 kodlu ayette, insanın mutlu ve huzurlu olabilmesi için kalbinin tatmin olması gerektiğini ve kalplerin de sadece ve sadece "Allah'ı zikretmek" ile gerçekleşeceğini belirtmiştir. Ayrıca 48/4 kodlu ayette de Allahü Teala inananların kalplerine sükunet indirdiğini ve onları huzura erdirdiğini vurgulamaktadır.

Bakara 2/10 - Fi kulubihim meradun fe zadehümüllahü merada ve lehüm azabun elimun bima kanu yekzibun ( Kalplerinde hastalık vardır. Böylece Allah onlara hastalıklarını artırır ve yalanlamış olduklarından dolayı elim azap onlaradır. )

Bakara 2/88 - Ve kalu kulubüna ğulf bel leanehümüllahü bi küfrihim fe kalılen ma yü'minun (Ve "Bizim kalplerimiz kılıflıdır." dediler. Bilakis Allah onları inkarlarından dolayı lanetledi. Artık çok azı inanır. )

Al'i İmran 3/8 - Rabbena la tüzığ kulubena ba'de iz hedeytena ve heb lena min ledünke rahmeh inneke entel vehhab ( Rabb' imiz, bizi yönlendirdikten sonra kalplerimizi saptırma. Bize indinden rahmet bahşet. Kesinlikle sen, sen bahşedensin. )

Al'i İmran 3/126 - Ve ma cealehüllahü illa büşra leküm ve li tatmeinne kulubüküm bih ve men nasru illa min ındillahil azızil hakım ( Ve Allah’ ın, kalplerinizi onunla tatmin etmek için size o oluşturduğu, müjde haricindeki değildir. Yardım, yüce ve hakim Allah’ ın indinden olmasının haricinde olamaz. )

En'am 6/43 - Fe lev la iz caehüm be'süna tedarrau ve lakin kaset kulubühüm ve zeyyene lehümüş şeytanü ma kanu ya'melun ( Onlara zorluğumuz, azabımız geldiğinde yalvarmalı değiller miydi? Ve lakin kalpleri katılaştı ve Şeytan o yapmış olduklarını onlara süsledi. )
A'raf 7/101 - Tilkel kura nekussu aleyke min enbaiha ve lekad caethüm rusülühüm bil beyyinat fe ma kanu li yü'minu bima kezzebu min kabl kezalike yatbeullahü ala kulubil kafirın ( İşte sana haberlerinden anlattığımız o ülkeler. Resulleri onlara açık deliller getirdiler. Fakat önceden yalanladıklarına inanacak değillerdi. İşte Allah, o inkarcıların kalplerine böyle mühür basar. )
Ra'd 13/28 - Ellezine amenu ve tatmeinü kulubühüm bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinül kulub ( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah' ın hatırlanması ile  tatmin olur. )
Hacc 22/46 - E fe lem yesıru fil erdı fe tekune lehüm kulubün ya'kılune biha ev azanün yesmeune biha fe inneha la ta'mel ebsaru ve lakin ta'mel kulubülletı fis sudur ( O halde yerde gezmiyorlar mı? Onu akıl etmeye kalpleri veya onu duymaya kulakları olsun. Kesinlikle gözler kör olmaz ve lakin göğüslerin içindeki o kalpler kör olur.  )

Fetih 48/4 - Hüvellezi enzeles sekınete fı kulubil mü'minıne li yezdadu imanen mea ımanihim ve lillahi cünudüs semavati vel ard ve kanellahü alimen hakıma ( İnananların inançlarını inançlarıyla artırmak için kalplerinin içine sükuneti indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları, askerleri Allah içindir. Allah bilendir hakimdir. )

"Kalb / Kulub" ( Kalp / Kalpler ) kelimesinin Kur'an'da 132 kere tekrarlanması nümeroloji açısından ilahi mühür rakamlarından biri olan 6 rakamına işaret etmektedir. Zira 132 sayısının nümerolojik toplamı 1+3+2 = 6 rakamını vermektedir.

"Kalb" kelimesinin Kur'an'daki frekansını gösteren tablo aşağıdaki linktedir.

Kalp Frekans

Ayrıca, bir bebeğin fetal dönemde dakikadaki kalp atış frekansının 120 - 160 arasında olması ve daha sonar 130 seviyelerine inmesi da dikkat çekicidir.

"A normal fetal heart rate (FHR) usually ranges from 120 to 160 beats per minute (bpm) in the in utero period. It is measurable sonographically from around 6 weeks and the normal range varies during gestation, increasing to around 170 bpm at 10 weeks and decreasing from then to around 130 bpm at term."












70 Sayısı

"70" sayısı ilahi mühür niteliğinde olan  7 ve 10 rakamlarının çarpımı olması açısından nümerolojik önem taşımaktadır.
 
Tevbe suresinin 9/80 kodlu ayetinde 70 sayısı, isteğin gerçekleşmesi için yapılacak talebin "tekrar adedi" örneklemesiyle vurgulanmaktadır. Ancak yine de Allahü Teala'nın rızası olmadan hiçbir şeyin gerçekleşemeyeceği de aynı ayette belirtilmektedir.
 
Tevbe 9/80 - İstağfir lehüm ev la testağfir lehüm in testağfir lehüm seb'ıne merraten fe len yağfirallahü lehüm zalike bi ennehüm keferu billahi ve rasulih vallahü la yehdil kavmel fasikın ( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için yetmiş kere af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

Kur'an kelimesi Kur'an'da 70 kere tekrarlanmaktadır. *

Kur'an'ın insan için şifa sağladığı İsra suresinin 17/82 kodlu ayetinde bildirilmektedir.
 
İsra 17/82 - Ve nünezzilü minel kur'ani ma hüve şifaün ve rahmetün lil mü'minıne ve la yezıdüz zalimıne illa hasara ( Ve Kur'an' dan inananlar için şifa ve rahmet olanları indiririz. Zalimlere hasar haricindekini artırmayız. )






 
 
 

Rahimler ( Erham )

"Rahim" çeperleri kaslı içi oyuk bir kadın organı olup, döllenmiş yumurtayı doğum aşamasına kadar barındırmaya yarayan bir organdır.

Evrenin de içinde yumurtalar ( gezegenler ve yıldızlar ) barındıran bir rahim olduğu düşünülebilir.

Allahü Teala, evren kavramını Kur'an'da "Sema / Semavat" ( Gök / Gökler ) olarak tanımlamış ve 7 gök yarattığını belirtmiştir.

Fussilet 41/12 - Fe kadahünne seb'a semavatin fı yevmeyni ve evha fı külli semain emraha ve zeyyennes semaed dünya bi mesabıha ve hıfza zalike takdırul azızil alim ( Böylece onları yedi gökler olarak iki günde koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ölçüdüdür, takdiridir. )

Kur'an'da biyolojik anlamda "Rahim / Erham" ( Rahim / Rahimler ) kelimesinin 7 kere tekrarlanması, "Gökler" ve "Rahim" kavramları arasındaki yapısal benzerliğin nümerolojik ispatı niteliğindedir. ( "Rahim" kelimesi "rahmet, merhamet" anlamlarının yanısıra "boşluk, oyuk" anlamına gelmekte olup, İngilizcedeki "Room", Almanca'daki "Raum" kelimeleri Rahim kök kelimesinden gelmektedir. Almanca'da "WeltRAUM" kelimesi uzay anlamına gelmektedir. )


Aşağıdaki bilgiler "Rahim" kelimesiyle 7 nümerolojisi arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymaktadır.
 
* Normal bir kadın rahminin uzunluğu 7 cm.dir. ( https://www.babble.com/body-mind/measurements-uterus-ovaries/ )
 
* Kur'an'da "Rahim" kelimesinin ilk kez geçtiği 1/1 kodlu ayetteki Rahim kelimesi 7. kelimedir. ( İlk ayetteki besmelenin son kelimesi )
 
* Normal bir kadında 7 Milyon yumurta bulunmaktadır.
 
* Kur'an'da "Rahim" kelimesi "kadın üreme organı" anlamı dışında ( erham, rahim, türhamun ... ) toplam 158 kere tekrarlanmaktadır. ( 158 ... 1+5+8 = 14 ... 2x7 ikili yedi kavramı )
 
Kur'an'da "Rahim" kelimesinin "kadın üreme organı" anlamında geçtiği 7 ayet aşağıda yer almaktadır.
 
Bakara 2/228 - Vel mütallekatü yeterabbasne bi enfüsihinne selasete kuru ve la yehıllü lehünne en yektumune ma halekallahü fı erhamihinne in künne yü'minne billahi vel yevmil ahır ve büuletühünne ehakku bi raddihinne fı zalike in eradu ıslaha ve lehünne mislüllezı aleyhinne bil ma’rufi ve lir ricali aleyhinne deraceh vallahü azızün hakim ( Ve boşanan kadınlar nefisleri için üç adet süresi beklerler. Eğer Allah’ a ve sonraki güne inanıyorlarsa, Allah’ ın rahimlerinin içinde o yarattığını gizlemeleri onlara helal olmaz. Eğer iyileştirmeyi isterlerse, kocalarının onları eş yapıp geri almaları bu konuda onların menfaatine daha gerçektir. Onlara olanın aynısı iyilikle onların da üzerinedir. Erkekler için o kadınların üzerine derece vardır. Allah yücedir hakimdir. )
 
Al'i İmran 3/6 - Hüvellezi yüsavviruküm fil erhami keyfe yeşa la ilahe illa hüvel azızül hakım ( O sizi rahimin içinde nasıl dilerse şekillendirir. Yüce hakim olan O’nun haricinde ilah yoktur. )
 
En'am 6/143 - Semaniyete ezvac mined da'nisneyni ve minel ma'zisneyn kul azzekerayni harrame emil ünseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamül ünseyeyn nebiunı bi ılmin in küntüm sadikın ( Sekiz eş; koyundan iki ve keçiden iki. "İki erkeği mi haram kıldı yoksa iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerinin kuşattığı yavruları mı? Eğer doğru iseniz bana ilimle haber verin." de. )
 
En'am 6/144 - Ve minel ibilisneyni ve minel bekarisneyn kul azzekerayni harrame emil ünseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamül ünseyeyn em küntüm şühedae iz vessakümüllahü bi haza fe men azlemü min men iftera alellahi keziben li yüdıllen nase bi ğayri ılm innellahe la yehdil kavmez zalimın ( Ve deveden iki, sığırdan iki. "İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerinin kuşattığı yavruları mı? Allah' ın size böyle emrettiğinde şahitler mi oldunuz? İlimsizce, insanları saptırmak için, Allah' a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir? Kesinlikle Allah zalimler kavmini yönlendirmez." de. )
 
Ra'd 13/8 - Allahü ya'lemü ma tahmilü küllü ünsa ve ma teğıydul erhamü ve ma tezdad ve küllü şey'in ındehu bi mıkdar ( Allah, her kadının ne yüklenip taşıdığını ve rahimlerin ne azalttığını ve ne artırdığını bilir. O’nun indinde herşey ölçüyledir. )
 
Hacc 22/5 - Ya eyyühen nasü in küntüm fı raybin minel ba'si fe inna halaknaküm min türabin sümme min nutfetin sümme min alekatin sümme min mudğatin muhallekatin ve ğayri muhallekatin li nübeyyine leküm ve nükirru fil erhami ma neşaü ila ecelin müsemmen sümme nuhricüküm tıflen sümme li teblüğu eşüddeküm ve minküm men yüteveffa ve minküm men yüraddü ila erzelil umüri li keyla ya'leme min ba'di ilmin şey'a ve teral erda hamideten fe iza enzelna aleyhel maehtezzet ve rabet ve enbetet min külli zevcin behıc ( Ey insanlar, eğer dirilmeden şüphe içinde iseniz, size açıklamak için, kesinlikle biz sizi topraktan, sonra su damlasından, sonra asılı duran kan pıhtısından, sonra belli olan belli olmayan et parçasından yarattık. Dilediğimiz şekilde belirli vadeye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi çocuk olarak çıkarırız. Sonra olgunluğa erişmeniz için sizden kimi vefat ettirilir ve sizden kimi ise, ilimden sonra hiçbir şey bilmemesi için, ömrünün en rezil dönemine erdirilir, döndürülür. Yeri sönmüş kuru görürsün de biz onun üzerine su indirdiğimizde titreşir, hareketlenir ve kabarır. Her güzel eşten bitirip yetiştirir. )
 
Lokman 31/34 - İnnellahe ındehu ılmüs saah ve yünezzilül ğays ve ya'lemü ma fil erham ve ma tedrı nefsün maza teksibü ğada ve ma tedrı nefsün bi eyyi erdın temut innellahe alimün habır ( Kesinlikle Allah' ın, saatin ilmi O’nun indindedir. Yağmuru indirir. Rahimlerin içinde ne varsa bilir. Nefis yarın ne kazanacağını idrak edemez, kavrayamaz. Nefis hangi yerde öleceğini de idrak edemez, kavrayamaz. Kesinlikle Allah bilendir haberdardır. )
 
 
 
 
 
 







 

20 Ekim 2016 Perşembe

Boruya üflendiği gün

"Sur" kelimesi "Boru" anlamına gelmektedir. Kur'an'da "Sur"'un "Kıyamet" ( Ayağa Kalkış ) gününü insanlara belirli bir ses ile haber vereceği ifade edilmektedir. "Kıyamet" ( Ayağa Kalkış ) gününün Allahü Teala'ya kavuşma sürecinin ilk aşaması olduğu düşünüldüğünde, "Sur" kelimesinin Kur'an'daki frekansının ( tekrar adedinin ) 10 olması anlam kazanmaktadır. Zira 10 sayısı ilahi mühür niteliğinde olan, Kur'an'da ve yaratılışta çok önemli yeri olan bir sayıdır.
 

Ayrıca, Kur'an'da "Sur" ( Boru ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kos numarası da ilahi nümeroloji açısından dikkat çekici sayıları içermektedir.
 
En'am 6/73 Ve (1) hüve (2) ellezi (3) haleka (4) es (5) semavati (6) ve (7) el (8) erda (9) bi (10) el (11) hakk (12) ve (13) yevme (14) yekulü (15) kün (16) fe (17) yekun (18) kavlü (19) hü (20) el (21) hakk (22) ve (23) lehü (24) el (25) mülkü (26) yevme (27) yünfehu (28) fi (29) es (30) SUR (31) alimü (32) el (33) ğaybi (34) ve (35) eş (36) şehadeh (37) ve (38) hüve (39) el (40) hakımü (41) el (42) habır (43) ( Ve gökleri ve yeri gerçekten yaratan O'dur. "Ol." dediği gün o olur. O’nun sözü gerçektir. BORUYA üflendiği gün mülk O'nadır . Bilinmeyeni, yokluğu ve şahit olunanı bilendir. O hakimdir haberdardır. ) 
 
Sure numarası : 6
Ayet numarası : 73 ... 7+3 = 10 ( 73 sayısı, 37 ile çarpımından 2701 sayısı elde edilmesi açısından önemlidir. 2701 sayısı "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedidir. )
Kur'an'da "Sur" kelimesinin ilk kez geçtiği 6/73 kodlu ayetteki "Sur" kelimesinin sıra numarası 31  *
 
* 31 sayısının 7 ile çarpımının sonucu olan 217 sayısı, 2701 sayısında da yer alan 1,2 ve 7 rakamlarını içermektedir. Hatırlanacağı üzere 55. ( 5+5 = 10 ) sure olan Rahman suresindeki "Fe bi eyyi alai rabbiküma tükezziban" ( O halde Rabb'inizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? ) cümlesi 7 kelimeden oluşmakta ve surede 31 kere takrarlanmaktadır. 7 x 31 = 217 )
 
 
 

17 Ekim 2016 Pazartesi

Yerde zayıf düşenler...

Gözünde perde olup da gerçekleri göremeyen ve çevresine aldatıcı Dünya hayatı gözü ile bakanlar, imkanlar açısından "Zayıf" durumda kalmış mağduru beceriksiz ve başarısız addederken, imkanlar açısından "Güçlü"  konumda olanı becerikli, işini bilen ve başarılı addederler. Oysaki bu büyük bir yanılgıdır. Zira bu yanılgıya düşenler öncelikle "var oluş sebebini" yani "hayatın amacını " kavrayamamışlardır. İnsanlar arasında "adaletin" ve "eşitliğin" bozulduğu yerde mutlak surette hırs, kibir, zulüm, zorbalık, gasp, inat  ve bencillik vardır. "Zayıf" addedilenin, "Güçlü" addedilen gibi hırsızlık, zorbalık, zulüm yapmaması bir zayıflık değil aksine Allah katında yüksek dereceleri olan bir hal ve tutum örneğidir.
 
Allahü Teala bu durumu Kasas suresinin 28/5 kodlu ayetinde açıklamıştır.
 
Kasas 28/5 - Ve nürıdü en nemünne alellezin estud'ıfu fil erdı ve nec'alehüm eimmeten ve nec'alehümül varisın ( Ve yerde o zayıf bırakılanlara nimet vermeyi ve onları önderler kılmayı ve onları varisler kılmayı istedik. )

Ayrıca ellerindeki aldatıcı Dünyevi güç nedeniyle kibir batağına saplanmış olanların Allah'ı nasıl inkar ettikleri de A'raf suresinin aşağıdaki ayetlerinde açıklanmıştır.

A'raf 7/75 - Kalel meleüllezınestekberu min kavmihı lillezınestud'ıfu li men amene minhüm e ta'lemune enne salihan murselün min rabbih kalu inna bima ürsile bihı mü'minun ( Kavminden kibirlenen o ileri gelenler, onlardan zayıf olan inananlara "Siz, Salih'in, kesinlikle Rabb' inden gönderilen olduğunu biliyor musunuz?" dediler. "Kesinlikle biz onunla gönderilene inananlarız." dediler. )

A'raf 7/76 - Kalellezinestekberu inna billezı amentüm bihı kafirunKibirlenenler "Kesinlikle biz sizin inandığınızı inkar edenleriz." dediler. )



İlmi kavrayamamak ve gerçeği gizlemek

Günümüzde dijital teknoloji ( internet vb. ), iletişim konusunda insana büyük imkanlar verme, bilgiye erişimi,  bilginin paylaşımını kolaylaştırma ve insanın düşünsel gelişimine katkıda bulunma potansiyelini taşımaktadır.
 
Ancak bu yoğun bilgi akışı içine asılsız, kavram kargaşasına sebep olacak yanlış bilgiler de bilinçli veya bilinçsiz şekilde yoğun olarak sızmaktadır. Bir başka deyişle insana bir "tık" kadar yakın olan bilgi, aynı zamanda çok uzak hale gelmekte, getirilmektedir.
 
Allahü Teala, Kur'an'da "Hakk" ( Gerçek ) kavramına sıklıkla değinmekte ve bazı insanların, dünyevi ve fani amaçlar uğruna gerçek bilgiye erişimi kasıtlı olarak engellemek veya gerçeği saptırmak amacını gütmekte olduklarını vurgulamaktadır. Bu durum en başta Kur'an'daki ilimler üstü ilmin öğrenilmesinin ve kavranmasının engellenmesi ile örneklenebilir.
 
Bakara 2/42 - Ve la telbisül hakka bil batılı ve tektümül hakka ve entüm ta'lemun ( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )
 
Bakara 2/146 - Ellezine ateynahümül kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehüm ve inne ferıkan minhüm le yektümunel hakka ve hüm ya'lemun ( O kitap verdiklerimiz, onu oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kesinlikle onlardan bir kısmı bile bile gerçeği gizlerler. )
 
Al'i İmran 3/187 - Ve iz ehazellahü mısakallezıne utül kitabe le tübeyyinünnehu lin nasi ve la tektümuneh fe nebezuhü verae zuhurihim veşterav bihı semenen kalıla fe bi'se ma yeşterun ( Ve zamanında Allah, onu insanlara açıkça beyan edecekler ve onu gizlemeyecekler diye o kitap verilenlerin sözlerini aldı. Ama onu sırtlarının arkasına bıraktılar ve onu az değere sattılar. O satmaları ne kötüdür. )
 
Bakara 2/101 - Ve lemma caehüm rasulün min ındillahi müsaddikun li ma meahüm  nebeze ferıkun minellezine utül kitab kitabellahi verae zuhurihim ke ennehüm la ya'lemun ( Ve Allah’ ın indinden onlara, onlarla birlikte olanı doğrulayıcı olarak resul geldiğinde, o kitap verilenlerden bir kısmı sanki kesinlikle onlar bilmiyorlarmış gibi Allah’ ın kitabını sırtlarının arkasına attılar. )
 
Kur'an, tüm ilimleri kapsayan, kainatın bilgisini içeren, pozitif bilim alanındaki buluşlara ilham kaynağı olan ilahi bir kaynaktır. Zira Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır. *
 
* Taha 20/98 - İnnema ilahükümüllahüllezı la ilahe illa hu vesia külle şey'in ılma ( Kesinlikle ilahınız, haricinde ilah olmayan o Allah’ tır. Herşeyi ilmen genişçe kapsar. )
 
Talak 65/12 - Allahüllezi haleka seb'a semavatin ve minel ardı mislehünne yetenezzelül emru beynehünne li ta'lemu ennallahe ala külli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi külli şey'in ilmen ( Allah, o yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır. )
 
Allah, bazı insanların bu ilmi kavrayamadıkları için inkar ettiklerini, bazılarının da "akılları yatmasına rağmen" inkar ettiklerini beyan eder.
 
Neml 27/84 - Hatta iza cau kale e kezzebtüm bi ayatı ve lem tühıytu biha ilmen en maza küntüm ta'melun ( Nihayet geldiklerinde, "Ayetlerimi yalanladınız mı? Onu ilmen kuşatıp kavrayamadınız. Yoksa neydi yapmakta olduğunuz?" dedi. )
 
Yunus 10/39 - Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma ye'tihim te'vılüh kezalike kezzebellezine min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın ( Bilakis, O'nun ilmini kuşatıp kavrayamadıklarından dolayı yalanladılar. Onun yorumu onlara asla gelmedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yalanlamışlardı. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. )
 
Bakara 2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun ( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu tahrif ettiler. )
 
Bir kısım insan da ilme haiz olmalarına rağmen, bu ilmi, büyü, zihin kontrolü vb. gibi bencilce ve dünyevi menfaatler uğruna, kötü amaçlı olarak kullanmaktadırlar. Allah bu grubu "İlim üzerine sapanlar" olarak tanımlar.
 
Casiye 45/23 - Fe raeyte men ittehaze ilahehu hevahü ve edallehüllahü ala ılmin ve hateme ala sem'ıhı ve kalbihı ve ceale ala besarihı ğışaveh fe men yehdıhi min ba'dillah fe la tezekkerun ( Heveslerini ilahı edinen kimseyi görmez misin? Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah' tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

Allahü Teala ayrıca Kur'an ilminin, ilimler üstü olduğunu, insanların ve cinlerin güçlerini, yeteneklerini birleştirmeleri durumunda bile bu ilme erişemeyeceklerini ayetlerinde vurgulamaktadır.

Bakara 2/23 - Ve in küntüm fı raybin min ma nezzelna ala abdina fe'tu bi suratin min mislih ved'u şühedaeküm min dunillahi in küntüm sadikın ( Ve eğer o kulumuza indirdiğimizden şüphe içindeyseniz haydi aynısından bir sure getirin. Eğer doğru iseniz Allah’ tan başka olan şahitlerinizi de çağırın. )

Hud 11/13 - Em yekulunefterah kul fe'tu bi aşri süverin mislihı müfterayatin ved'u men isteta'tüm min dunillahi in küntüm sadikın ( "Onu uydurdu." mu diyorlar? "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan on sure getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah' tan başka istidatı olanları da çağırın." de. )




























16 Ekim 2016 Pazar

Adalet ve 19 Nümerolojisi

"Adalet" kelimesi, topluluk halinde yaşayan insanların huzur ve mutluluk açısından en büyük ihtiyaçları olduğu gibi, Allah'ın doğru yolundaki ameller açısından da çok önemli bir kelimedir. Ancak "kıyamet belirtilerinin" aşamalı olarak arttığı günümüzde, "iyi" olan birçok kavramla birlikte "Adalet" kelimesinin de barınacak bir yer bulamadığına şahit olmaktayız. 

Allah, adalet kavramına aşağıdaki ayetlerde çarpıcı şekilde vurgu yapmakta, Allah'ın adaletinin insanlar için en büyük nimetlerden biri olduğunu açıklamakta ve 19 sayısına dikkat çekmektedir.
Allah'ın kelimelerinin doğru ve adil olarak tamamlandığının ve asla değişmeyeceğinin belirtildiği En'am 6/115 kodlu ayette 19 kelime bulunmaktadır. ( 19 sayısı ilahi nümeroloji açısından önem arzetmektedir. 1+9 = 10 )

En'am 6/115 - Ve (1) temmet (2) kelimetü (3) rabbi (4) ke (5) sıdkan (6) ve (7) adla (8) la (9) mübeddile (10) li (11) kelimati (12) h (13) ve (14) hüve (15) es (16) semıu (16) el (17) alim (19) ( Ve Rabb' inin kelimesi doğrulukça ve adaletçe tamamlanmıştır. O’nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O duyandır, bilendir. )

En'am suresinin 6/152 kodlu ayetinde ise Allahü Teala, "Yakınınız bile olsa adil olun." uyarısı ile adaletten asla ödün verilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır.

En'am 6/152 - Ve la takrabu malel yetımi illa billetı hiya ahsenü hatta yeblüğa eşüddeh ve evfül keyle vel mizane bil kıst la nükellifü nefsen illa vüs'aha ve iza kultüm fa'dilu ve lev kane za kurba ve bi ahdillahi evfu zaliküm vassaküm bihı lealleküm tezekkerun ( Ve olgunluğuna erişinceye kadar en güzel biçimde olması haricinde yetimin malına yaklaşmayın. Kile ölçeğine, ölçüye ve tartıya adaletle vefa edin. Biz nefsi genişliğinin haricinde mükellef kılmayız. Söylediğiniz zaman, şayet yakınınız dahi olsa adil olun ve Allah' a ahdinize vefa edin. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki hatırlarsınız. )

Allahü Teala Kur'an'da "Adalet" kelimesini 19 kere tekrarlamaktadır. 19 sayısı nümerolojik olarak 9+1 = 10 sayısını vermesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Kur'an'da "Adl" ( Adalet ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kod numarasını oluşturan rakamlar ile ayetteki "Adl" kelimesinin sıra numarasını oluşturan rakamların toplamı 2+2+8+2+2+3 = 19 sayısını vermektedir.

"Adl" kelimesinin, Kur'an'da 19. ve son kez geçtiği Talak suresinin 65/2 kodlu ayetteki sıra numarası 19'dur.




Hanifen Müslima ( Birleyen ve Teslim Olan )

İslamiyetin Kur'an ile başladığı yönünde genel bir yanılgı söz konusudur. Oysa İslam ve İslamiyet ( Teslimiyet / Teslim Olma ) kavramları Allah'ın ilk insan olan Adem'i yaratışından bugüne mevcut kavramlardır. Allah'ın kelamını ve kitaplarını ileten, O'nun vahyinin aktarılmasını sağlayan insanlık tarihindeki tüm Nebiler ( Haberciler ), Resuller ve Allah'a iman etmiş, O'nun yoluna kendini adamış tüm insanlar Allah'a teslim olmuş müslümanlardır. Zira din tektir ve İslam'dır.

Al'i İmran suresinin 3/52 kodlu ayetinde Haberci İsa'nın ve havarilerinin Allah'a teslim olmuş müslümanlar oldukları açıkça belirtilmektedir. 
 
Al'i İmran 3/52 - Fe lemma ehasse ıysa minhümül küfra kale men ensarı ilellah kalel havariyyune nahnü ensarullah amenna billah veşhed bi enna müslimun ( Böylece İsa onlardan inkarlar hissettiğinde, "Allah’ a yardımcılarım kimlerdir?" dedi. Havariler, "Allah’ ın yardımcıları bizleriz. Allah’ a inanırız ve kesinlikle bizim teslim olanlar olduğumuza şahit ol." dediler. )

Haberci İbrahim'in Hanif ( Birleyip doğruluğa yönelen ) ve Müslim ( Teslim Olan ) olduğu yine Al'i İmran suresinin 3/67 kodlu ayetinde özellikle belirtilmektedir. "Hanif" ve "Müslim" kelimeleri ilk ve son kez olmak üzere bu ayette yanyana geçmektedir.
 
Al'i İmran 3/67 - Ma kane ibrahımü yehuddiyyen ve la nasraniyyen ve lakin kane hanıfen müslima ve ma kane minel müşrikın ( İbrahim Yahudi değildi, Nasıralı da değildi. Lakin birleyip doğruluğa yönelen teslim olandı ve ortak koşanlardan değildi. )

"Hanif" kelimesi Kur'an'da 10 kere tekrarlanmaktadır. 10 ... İlahi imza...

 
"Müslim" kelimesi ise Kur'an'da 37 kere tekrarlanmaktadır. 3+7 = 10 ... İlahi imza...
 



 

15 Ekim 2016 Cumartesi

Şifa

Kur'an'da, yaratılışın özünde "Kelimeler" olduğu mutelif ayetlerde vurgulanır.
 
Bakara 2/117 - Bedıus semavati vel ard ve iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun ( O gökleri ve yeri yaratandır. İş yapılası olduğunda, kesinlikle ona "Ol." der de o olur.  )

Al'i İmran 3/45 - İz kaletil melaiketü ya meryemü innellahe yübeşşiruke bi kelimetin minhüm ismühül mesıhu ıysebnü meryeme vecıhen fid dünya vel ahırati ve minel mükarrabın ( Zamanında melekler, "Ey Meryem, kesinlikle Allah sana kendinden kelimeyi müjdeliyor ki onun ismi Meryemoğlu mesih İsa’ dır. Dünyada ve ahirette saygındır ve yakınlaşanlardandır." dediler. )
 
Nisa 4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah' a ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )
 
Yunus 10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun ( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )
 
Yaratılışın kelimeler ile gerçekleşmiş olması temelinden hareketle Allah'ın bahşettiği Kur'an kelimelerinin yani ayetlerinin insan için "Şifa" kaynağı olduğu ayetlerde belirtilir. 
 
Yunus 10/57 Ya eyyühen nasü kad caetküm mev'ızatün min rabbiküm ve şifaün li ma fis suduri ve hüden ve rahmetün lil mü'minın ( Ey insanlar size Rabb' inizden öğüt ve o göğüslerin içindekiler için şifa, yönlendirme ve inananlar için rahmet geldi. )
 
İsra 17/82 Ve nünezzilü minel kur'ani ma hüve şifaün ve rahmetün lil mü'minıne ve la yezıdüz zalimıne illa hasara ( Ve Kur'an' dan inananlar için şifa ve rahmet olanları indiririz. Zalimlere hasar haricindekini artırmayız. )
 
Fussilet 41/44 Ve lev cealnahü kur'anen a’cemiyyel le kalu lev la fussilet ayatüh a'cemiyyün ve arabiyy kul hüve lillezıne amenu hüden ve şifa vellezine la yü'minune fı azanihim vakrun ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne min mekanin beıyd ( Ve şayet onu yabancı Kur'an kılsaydık, "Ayetlerini ayrıntılandırmalı değilmiydi?" derlerdi. Yabancı ve Araplara? "O, inananlar için yönlendirmedir ve şifadır. O inanmayanlar, onların kulaklarının içinde ağırlık vardır. O onlara körlüktür. İşte onlara uzak mekandan seslenilir." de. )
 
Kur'an'da "Şifa" kelimesi 6 kere tekrarlanmaktadır.
 


 
 
 
 
 
 
 
 

Feth ( Açılış )

Allahü Teala, zorluklara göğüs verip, yolunda sabredenlere ve sebat edenlere "Feth" ( Açılış ) vadetmektedir. "Feth", samimi ( muhlis ) ve iyi ( salih ) kulların Dünya hayatından, ait oldukları Ahiret hayatına yani ruhsal yaşamlarına geçişlerini sağlayacak olan, huzura ve Allah'ın kelamına erişmelerine vesile olacak olan aşamadır.
 
"Feth" kelimesi Kur'an'da "Göklerin Kapılarının Açılması" kavramı ile ilintili olarak da yer almaktadır.
 
A'raf 7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın ( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar bahçeye giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )
 
Kamer 54/10 - Fe dea rabbehu enni mağlubun fentesır ( Böylece Rabb' ini çağırdı. "Kesinlikle ben mağlubum. Artık yardım et." )
 
Kamer 54/11 - Fe fetahna ebvabes semai bi main münhemir ( Böylece akıp dökülen su * ile göğün kapılarını açtık. )
 
( * Yedi Gökler arasında yedi Deniz ( yedi katman ) olduğu düşünüldüğünde boyutlar arası ( gökler arası ) geçişte suyun işlevi ayette açığa çıkmaktadır. )
 
Göklerin adedinin 7 olması ve Kur'an'da teşbihsel olarak Allahü Teala'nın 7. gök üzerine seviyelendiğinin belirtilmesi 7 rakamına bağlı bir nümerolojiye dikkat çekmektedir. "Feth" ( Açılış ) kelimesi Kur'an'da 34 kere tekrarlanmaktadır. 34 sayısının nümerolojik değeri 3+4 = 7'dir.
 
Ayrıca "Feth" kelimesi Kur'an'da son kez 110. surenin 1. ayetinin 7. kelimesinde geçmektedir. Anılan sayıların nümerolojik değerleri 1,2 ve 7 rakamlarını vermektedir.
 
110 ... 1+1+0 = 2
1    ................    1
7    ................    7
 
Bu rakamlar Allah kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısında da yer alan ilahi kodlardır. Bu kodlar "Feth" ( Açılış ) kelimesinin Allahü Teala'ya kavuşma aracı anlamına geldiğini nümerolojik olarak ifade etmektedir.
 
Feth kelimesinin frekans tablosu;
 




 
 
 
 
 
 
 
 
 

14 Ekim 2016 Cuma

7 ve 31 İlintisi ( 1,2,7 Nümeroljisi )

"7" rakamı ilahi nümeroloji açısından 6 ve 10 rakamları gibi büyük önem taşımaktadır. Kur'an'da 7 rakamının, 2, 7 ve 1 rakamlarını içeren 3 basamaklı sayıları oluşturmada 31 sayısı ile ilişkili olduğu görülmektedir. 2, 7 ve 1 rakamları, Allah kelimesinin Kur'an'daki frekansı olan 2701 sayısını oluşturmaktadır. 2701 sayısını oluşturan rakamların toplamı ise 2+7+1 = 10 olmaktadır.

Nümerolojik ilişki açısından aşağıdaki durumlar önem arzetmektedir.

* "Yedi" ( Seb'a ) kelimesi Kur'an'da 31 kere tekrarlanır. 7 x 31 = 217 ... 2+1+7 = 10

* "Gök / Gökler" ( Sem'a / Semavat ) kelimesi Kur'an'da 310 kere tekrarlanır. "Yedi Gökler" ( Seb'a Semavat ) kavramı dikkate alındığında  sayısı ile 31 sayısı arasındaki ilişki one çıkmaktadır.

* 55. sure olan ( 5+5 = 10 ) Rahman suresindeki "Fe bi eyyi alai rabbiküma tükezziban" ( O halde Rabb' inizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? ) cümlesi 31 ayette geçmekte ve bu cümlede toplam 7 kelime bulunmaktadır.

Fe (1) bi (2) eyyi (3) alai (4) rabbi (5) küma (6) tükezziban (7)

31 x 7 = 217 ... 2+1+7 = 10

* 12 aydan oluşan 1 yılda toplam 7 ayda 31 gün bulunmaktadır. 7 x 31 = 217 ... 2+1+7 = 10

* 2000'li yıllarda, 2016 yılından sonra, içinde 2,1,7 ve 0 rakamlarının bulunduğu toplam 6 yıl olacaktır. 

   2017
   2071 ( 2071 - 2017 = 54 ... 5+4 = ( 9 rakamı 6 rakamı ile ilintilidir. * )
   2107 ( 2107 - 2071 = 36 =  3+6 = 9
   2170 ( 2170 - 2107 = 63 =  6+3 = 9
   2701 ( 2701 - 2170 = 531 = 5+3+1 = 9
   2710 ( 2710 - 2701 = 9

 * Kur'an'da 6 rakamı 9 kere, 9 rakamı 6 kere tekrarlanmaktadır. ( Yin Yang etkisi. )

* Ayrıca Tevrat'ın ilk ayeti olan Yaratılış suresinin 1/1 kodlu ayetindeki kelimelerin gematria * değeri toplamı 2701'dir. 

( * Alfanümerik bir kodlama sistemi olan Gematria, kelimeleri oluşturan harflerin değerlerinin toplanması yolu ile kelimelere farklı anlamlar yükleme ve kelimeler arası ilişki kurma metodolojisidir. )


* Nuh tufanı olarak bilinen olay, Tevrat'ın 1. suresi olan Yaratılış suresinin 7/11 kodlu ayetinde geçmektedir.  2 ( 1+1),7 ve 1 nümerolojisi görülmektedir.

Ayrıca ayetin içinde de 2,7 ve 1 nümerolojisi görülmektedir.

1 Yaratılış 7/11 Nuh'un hayatının altı yüzüncü yılında, o yılın ikinci ayında, ayın on yedinci gününde, aynı gün büyük derinliğin tüm pınarları fışkırdı ve göğün pencereleri  açıldı.

13 Ekim 2016 Perşembe

Allah'ın Hatırlanması ( Zikrullah )

"Zikr" başlıklı evvelki yayında "Vezkürallaha kesiran" ( Allah'ı çokça hatırlayın ) talimatını içeren ifadenin Kur'an'da 10 kere tekrarlandığını ve bu tekrar adedinin ilahi mühür olan 10 sayısına işaret ettiğine değinilmişti.
 
"Allah'ın Hatırlanması" anlamına gelen "Zikrullah" ifadesinin Kur'an'da 10 ayette tekrarlanması dikkat çekicidir. Rabbi'miz, "Allah" kelimesinin 10 kere tekrarlanmasının hikmetine işaret ediyor  olabilir. 
 
İnanç zafiyeti olan insanlar, nefislerine yenik düşmek suretiyle, dünyevi menfaatlerle "tatmin olabileceklerini" zannetmekte ancak bu yolla hiçbir zaman tatmin olamayacaklarını öngörememekte ve bir kısırdöngü içinde çırpınmaktadırlar. Oysa Allahü Teala, isminin her vesile ile hatırlanmasının kullarını O'na yakınlaştıracağı mesajını vermekte ve 13/28 kodlu ayetinde * "Kalplerin ancak Allah'ın hatırlanması ile tatmin olabileceğini" hatırlatmaktadır.
 
Maide 5/91 İnnema yürıdüş şeytanü en yukıa beynekümül adavete vel bağdae fil hamri vel meysiri ve yesuddeküm an zikrillahi ve anis salah fe hel entüm müntehun ( Kesinlikle Şeytan, şarap ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmayı ve sizi Allah' ı hatırlamaktan ve duadan döndürmeyi ister. Artık vazgeçenler misiniz? )
 
* Ra'd 13/28 Ellezine amenu ve tatmeinü kulubühüm bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinül kulub ( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah' ın hatırlanması ile  tatmin olur. )
 
Nur 24/37 Ricalün la tülhıhim ticaratün ve la bey'un an zikrillahi ve ikamis salati ve ıtaiz zekati yehafune yevmen tetekallebü fıhil kulubü vel ebsar ( Erkeklerdir ki, ne ticaret, ne de alışveriş onları Allah' ı hatırlamaktan, duaya kalkmaktan, zekatı vermekten alıkoymaz. İçinde kalplerin ve gözlerin dönerek yer değiştireceği günden korkarlar. )
 
Ankebut 29/45 Ütlü ma uhıye ileyke minel kitabi ve ekımıs salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve lez ikrullahi ekber vallahü ya'lemü ma tasneun ( O sana kitaptan vahyedileni oku ve duaya kalk. Kesinlikle dua ahlaksızlıktan ve kötülükten, inkardan alıkoyar. Allah' ı hatırlamak en büyüğüdür. Allah o ürettiklerinizi bilir. )
 
Zümer 39/22 E fe men şerahallahü sadrahu lil islami fe hüve ala nurin min rabbih fe veylün lil kasıyeti kulubühüm min zikrillah ülaike fı dalalin mübın ( Allah kimin göğsünü teslimiyete açmışsa, artık o Rabb' inden aydınlık üzerinde değil midir? O halde Allah' ı hatırlamaktan kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar apaçık sapıklık içindedirler. )
 
Zümer 39/23 Allahü nezzele ahsenel hadısi kitaben müteşebihen mesaniye takşeırru minhü cüludüllezıne yahşevne rabbehüm sümme telınü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdı bihı men yeşa' ve men yudlilillahü fe ma lehu min had ( En güzel sözü, benzetmeli ikili kitap olarak Allah indirdi. O Rabb' lerinden korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra Allah' ın hatırlamasına derileri ve kalpleri yumuşar. Bu Allah' ın yönlendirmesidir. Onunla dilediği kimseyi yönlendirir. Allah kimi saptırırsa, artık ona yönlendiriciden yoktur. )
 
Hadid 57/16 E lem ye'ti lillezine amenu en tahşe'a kulubühüm li zikrillahi ve ma nezele minel hakkı vela yekunu kellezine utül kitabe min kablu fe tale aleyhimül emedu fe kaset kulubühüm ve kesirun minhüm fasikun ( O, o inananlara, Allah' ın hatırlaması ve o gerçekten indirilen için kalpleri ürpersin, korksun, çoğu günahkar olan ve üzerlerinden uzun zaman geçip de kalpleri katılaşan o önceden kitap verilenler gibi olmasınlar diye gelmedi mi? )
 
Mücadele 58/19 İstahveze aleyhimüş şeytanu fe ensahüm zikrallahi ulaike hizbüş şeytan ela inne hizbeş şeytani hümül hasirun ( Şeytan onların üzerini istila etti de onlara Allah' ı hatırlamayı unutturdu. İşte onlar Şeytan' ın grubudurlar. İyi bilin ki, kesinlikle Şeytan' ın grubu, onlar hasarlanırlar. )
 
Cuma 62/9 Ya eyyühellezine amenu iza nudiye lis salati min yevmil cümü'ati fes'av ila zikrillahi ve zerül bey'a zaliküm hayrun leküm in küntüm ta'lemun ( Ey o inananlar, toplanma günü duaya çağrıldığında Allah' ı hatırlamaya koşun. Alışverişi bırakın. Eğer bilenler iseniz bu size daha hayırlıdır. )
 
Münafikun 63/9 Ya eyyühellezine amenu la tülhiküm emvalüküm ve la evladüküm an zikrillahi ve men yef'al zalike fe ulaike hümül hasirun ( Ey o inananlar, ne mallarınız, ne de çocuklarınız sizi Allah' ı hatırlamaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, artık onlar hasarlanırlar. )












Güneş

"Şems" ( Güneş ) kelimesi Kur'an'da 28 farklı ayette, toplam 33 kere geçmektedir. Her iki frekans sayısı da nümerolojik açıdan ilahi mühür olan 6 ve 10 sayılarını temsil etmektedir. Allahü Teala, yaratışının en önemli parçalarından biri olan ve tüm canlıların yaşamlarını sürdürmeleri için vesile kıldığı "Güneş" kelimesini de belirli bir sayısallıkla Kur'an içine yerleştirmiştir.

Ayet Adedi 28 ... 2+8 = 10
Kelime Tekrar Adedi 33 ... 3+3 = 6

Ayrıca "Şems" kelimesi Kur'an'da son kez "Şems" suresinde geçmekte olup, Şems suresi 91. suredir. ( 91 ... 9+1 = 10 ) Ve bu surede 15 ayet ( 1 + 5 = 6 ) bulunmaktadır.

"Şems" ( Güneş ) kelimesinin frekans tablosu;


Ayrıca Kur'an'da "Diya" ( Işık ) ve "Nur" ( Aydınlık ) kelimelerinin ilk kez birlikte yer aldığı ayet 10. sure olan Yunus suresinin 5. ayetidir. Bu ayette Güneş'i niteleyen Diya kelimesi 6., Nur kelimesi 10. kelimedir.

10/5 – Hüve (1) ellezi (2) ceale (3) eş (4) şemse (5) DIYAEN (6) ve (7) el (8) kamera (9) NURAN (10) ve (11) kaddera (12) hu (13) menazile (14) li (15) ta'lemu (16) adede (17) es (18) sinıne (19) ve (20) el (21) hısab (22) ma (23) haleka (24) allahü (25) zalike (26) illa (27) bi (28) el (29) hakk (30) yüfassılü (31) el (32) ayati (33) li (34) kavmin (35) ya'lemun (36) ( Senelerin adedini ve hesabını bilmeniz için Güneş’i ışık, Ay’ı aydınlık kılan ve ona durak mesafeleri ölçülendiren O'dur. Allah bunu gerçek haricinde yaratmadı. Bilen kavim için ayetleri ayrıntılandırıyor. )
 

 
 
 
 
 
 
 
 

7 Ekim 2016 Cuma

Allah'ın Kitabı

"Allah'ın Kitabı" kavramı Kur'an'da 6 ayette toplam 6 kere geçmektedir. Allah kelamını içeren, onu yansıtan ve O'na ait olan kitabın vurgulandığı ayet adedinin ilahi mühür olan 6 rakamına eşit olması dikkat çekicidir.
 
Maide 5/44 İnna enzelnet tevrate fıha hüden ve nur yahkümü bihen nebiyyunellezine eslemu lillezıne hadu ver rabbaniyyune vel ahbaru bimestuhfizu min kitabillahi ve kanu aleyhi şüheda' fe la tahşevün nase vahşevni ve la teşteru bi ayatı semenen kalıla ve men lem yahküm bi ma enzelellahü fe ülaike hümül kafirun ( İçinde yönlendirme ve aydınlık bulunan Tevrat' ı, kesinlikle biz indirdik. Teslim olan haberciler, Yahudiyeliler için onunla hükmederler. Rabb' e adanmışlar ve bilginler, Allah' ın kitabını korumalarından dolayı, onun üzerine şahitler olurlardı. O halde, insanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az değere satmayın. Kim Allah' ın o indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar inkarcılardır. )
 
Enfal 8/75 Vellezine amenu min ba'dü ve haceru ve cahedu meaküm fe ülaike minküm ve ülül erhami ba'duhüm evla bi ba'dın fı kitabillah innallahe bi külli şey'in alim ( Ve sonradan inanan ve hicret edip ayrılarak sizinle beraber cihad edenler, işte onlar sizlerdendir. Akrabalığı olanlar, Allah' ın kitabında birbirlerine başta gelirler, daha yakındırlar. Kesinlikle Allah herşeyi bilendir. )
 
Kehf 18/27 Vetlü ma uhıye ileyke min kitabi rabbik la mübeddile li kelimatihı ve len tecide min dunihı mültehada ( Ve sana Rabb' inin kitabından o vahyedileni oku. O'nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O’ndan başka sığınılacak bulamazsın. )
 
Rum 30/56 Ve kalellezine utül ılme vel ımane le kad lebistüm fı kitabillahi ila yevmil ba'si fe haza yevmül ba'si ve lakinneküm küntüm la ta'lemun ( Ve o ilim ve inanç verilenler, "Allah' ın kitabında *, diriliş gününe kadar kaldınız. Artık bu dirilme günüdür. Lakin kesinlikle sizler bilmemekteydiniz." derler. )
 
* Herşeyin bir yazılım olduğu, var olarak algıladığımız maddi ve manevi herşeyin, tüm yaratılışın  aslında "kelimelerden" oluştuğu vurgulanmaktadır.
 
Ahzab 33/6 En nebiyyü evla bil mü'minıne min enfüsihim ve ezvacühu ümmehatühüm ve ülül erhami ba'duhüm evla bi ba'dın fı kitabillahi minel mü'minıne vel mühacirıne illa en tef'alu ila evliyaiküm ma'rufa kane zalike fil kitabi mestura ( Kesinlikle haberci, inananlar için nefislerinden daha yakındır, evvel gelir. Onun eşleri, onların anneleridir. Allah' ın kitabında, dostlarınıza iyilik yapmanız haricinde, akrabalığı olanlar birbirlerine inananlardan ve muhacirlerden evvel gelirler. Bu satırlanmış kitabın içindedir. )
 
Fatir 35/29 İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razakna hüm sirran ve alaniyeten yercune ticaraten len tebur ( Kesinlikle o Allah' ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle batmayan ticareti umarlar. )
 
 
 
 
 
 
 

Allah'ın Şahitliği

Allahü Teala'nın herşeye şahit olduğu, O'ndan gizli kalabilecek bir şey olmadığı Kur'an'da birçok ayette vurgulanmaktadır. Bu ayetler içinde "Allah'ın şahitliği" kavramını içeren ayet adedinin 10 olması da ilahi nümeroloji açısından ilginçtir.
 
Al'i İmran 3/98 Kul ya ehlel kitabi lime tekfürune bi ayatillahi vallahü şehıdün ala ma ta'melun ( "Ey kitap sahipleri, Allah’ ın ayetlerini neden inkar ediyorsunuz? Ve Allah ne yaptığınıza şahittir." de. )
 
Nisa 4/33 Ve li küllin cealna mevaliye min ma terakel validani vel akrabun vellezine akadet eymanüküm fe atuhüm nasıbehüm innellahe kane ala külli şey'in şehıda ( Ve o ana babaların, yakınların bıraktıklarından ve o ellerinizin akdettiğinden hepsi için mirasçılar kıldık. O halde onlara nasiplerini verin. Kesinlikle Allah herşeye şahittir. )
 
Maide 5/106 Ya eyyühellezine amenu şehadetü beyniküm iza hadara ehadekümül mevtü hıynel vesıyyetisnani zeva adlin minküm ev aharani min ğayriküm in entüm darabtüm fil erdı fe esabetküm müsıbetül mevt tahbisunehüma min ba'dis salati fe yuksimani billahi inirtebtüm la neşterı bihı semenen ve lev kane za kurba ve la nektümü şehadetellahi inna izen le minel asımin ( Ey o inananlar, sizden birine ölüm geldiğinde, vasiyet sırasında aranızdaki şahitlik, sizden iki adil kişiye veya eğer yerde gezerken ölüm musibeti size isabet ederse sizden olmayan diğer ikisinedir. Duadan sonra onları alıkoyun. Eğer şüpheye düşerseniz, ikisi Allah' a yemin ederler "Şayet yakınlığı olan bile olsa, şahitliği değere satmayacağız. Allah' ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde, kesinlikle biz o zaman günahkarlardan oluruz".  )
 
En'am 6/19 Kul eyyü şey'in ekberu şehadeh kulillahü şehıdün beynı ve beyneküm ve uhıye ileyye hazel kur'anü li ünziraküm bihı ve men belağ e inneküm le teşhedune enne meallahi aliheten uhra kul la eşhed kul innema hüve ilahün vahıdün ve innenı berıün min ma tüşrikun ( Şahitlik olarak hangi şey daha büyüktür? de. "Allah, benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'an, onunla sizi ve o ulaştırılanları uyarmam için vahyolundu. Kesinlikle siz, Allah'la beraber başka ilahlar olduğuna şahitlik mi edeceksiniz?" de. "Ben şahitlik etmem." de. "Kesinlikle o tek ilahtır. Kesinlikle ben o ortak koştuklarınızdan beriyim." de. )
 
Yunus 10/46 Ve imma nüriyenneke ba'dallezı neıdühüm ev neteveffeyenneke fe ileyna merciuhüm sümmellahü şehıdün ala ma yef'alun ( Ve onlara vaad ettiğimizin bir kısmını sana göstersek veya seni vefat ettirsek de onların dönüşü bizedir. Sonra Allah ne yaptıklarına şahittir. )
 
Hacc 22/17 İnnellezine amenu vellezine hadu ves sabiıne ve en nesara vel mecuse vellezine eşraku innellahe yefsılü beynehüm yevmel kıyameh innellahe ala külli şey'in şehıd ( Kesinlikle Allah, ayağa kalkış gününde, o inananların, Yahudiyelilerin, yıldıza tapan Sabiilerin, Nasıralıların, ateşe tapan Mecusilerin ve ortak koşanların aralarını ayıracaktır. Kesinlikle Allah herşeye şahittir. )
 
Ahzab 33/55 La cünaha aleyhinne fı abaihinne ve la ebnaihinne ve la ıhvanihinne ve la ebnai ıhvanihinne ve la ebnai ehavatihinne ve la nisaihinne ve la ma meleket eymanühünn vettekınellah innellahe kane ala külli şey'in şehıda ( O kadınlara, babaları, oğulları, kardeşleri, oğullarının kardeşleri, oğullarının kızkardeşleri, kadınları ve o ellerinin malik oldukları hakkında günah yoktur. Allah' tan sakının. Kesinlikle Allah herşeye şahittir. )
 
Sebe 34/47 Kul ma seeltüküm min ecrin fe hüve leküm in ecriye illa alellah ve hüve ala külli şey'in şehıd ( "Size ödülden sual etmem. Artık o sizedir. Kesinlikle ödülüm ancak Allah' ın üzerinedir. O herşeye şahittir." de. )
 
Mücadele 58/6 Yevme yeb'asühümüllahü cemi'an fe yünebbiuhüm bi ma amilu ahsahüllahu ve nesuhu vallahü ala kulli şey'in şehid ( O gün Allah onları topluca diriltir de onlara o yaptıklarını haber verir. Allah onları saymıştır. O'nu unuttular. Allah herşeye şahittir. )
 
Buruc 85/9 Ellezi lehu mülküs semavati vel ardı vallahü ala külli şey'in şehid ( O ki göklerin ve yerin mülkü O’nadır. Allah herşeye şahittir. )