Çeviri

26 Eylül 2024 Perşembe

Dark Matter ..... Maddenin karanlığından Ruhun aydınlığına

Okült - ezoterik öğeler ve mesajlar içeren filmlerin büyük çoğunluğunda, ilahi kozmik bilgiler hazinesi olan Kur'an'ın referans alındığı görülmektedir. Bu blogda bugüne kadar bu duruma ilişkin muhtelif tespitlere ve analizlere yer verilmiştir.

Mayıs 2024 ayında ilk 9 bölümü vizyona giren "Dark Matter" ( Karanlık Madde ) isimli dizi film, konusu ve içerdiği tasvirler itibarıyla Kur'an ayetlerini yansıtır niteliktedir.

Dizi filmin ana teması kısaca şöyledir.

"Bir bilim insanı, insanlara, kaba madde planı dünyada farklı enkarnasyon süreçlerini yani farklı kişilikleri deneyimletebilen küp ( Kabe! ) şeklinde "siyah" renkli bir "Kutu" inşa etmiştir. Frekans yükseltici psikedelik bir sıvı enjeksiyonu yapılan insanlar söz konusu kutunun içine girip, kapıyı kapattıklarında, iki yöne doğru sayısız "Kapı"dan ( sonsuz olasılık ) oluşan "karanlık" ve başı sonu olmayan bir "Koridor" ( A'raf ( Spatyom ) algılamaktadırlar. Karanlık koridordaki kapılardan herhangi birini açtıklarnda, o anki ruh hallerine yani bilinç ve bilinçaltı seviyesindeki zihinsel durumlarına ( düşüncelerine ) göre oluşturulmuş bir "dünya" ile karşılaşmaktadırlar. Yani korku, endişe ve panik duyguları gibi düşük negatif frekansların tesiri altında olanlar kapıyı hep karanlık ve kederli bir dünyaya açarken, huzur, güven ve sükunet duyguları gibi pozitif frekansların tesiri altında olanlar ise kapıyı aydınlık, ve huzurlu bir dünyaya açmaktadırlar."

Yukarıdaki özete istinaden filmin ana mesajı, insanın düşüncelerinin onun kaderini senarize ettiği yani insanın kendi kaderini düşünceleri vasıtasıyla kendisinin yazdığı yönündedir. Spiritüel bilgilerden ve ayetlerden de hatırlanacağı üzere, kaba madde planı dünyayı ( cehennem ) bir tekamül aşaması olarak deneyimleyen her ruh, dünyada 700-800 kere enkarne olmak ( bedenlenmek ) suretiyle, farklı kişilikleri deneyimler ve tekamülü için gerekli bilgileri edinir. Ruhlar her enkarnasyon süreci sonunda, bir mekan olmayan ancak bir hal olan spatyom ( A'raf  ) safhasına gelirler. A'raf safhasındaki bir ruh, dışarıdan hiçbir tesire maruz bırakılmaz yani bir anlamda yaşam planlarıyla bilişsel ilişiği kesilir ve adeta bir karanlığın ortasında kendisiyle başbaşa kalır. Bir sonraki yaşam planına geçiş öncesi safha olan A'raf halindeki ruha, o ana kadarki enkarnasyonarının değerlendirmesi yaptırılır ve  bir "karşılıklandırma" olarak, düşüncelerinin ve eylemlerinin diğer varlıklar üzerinde yarattığı olumlu veya olumsuz duygular kendisine bizzat deneyimlettirilir. A'raf sürecinin sonuna gelen yani kendisiyle hesaplaşmasını tamamlayan ruh, liyakatına göre ya tekrar kaba madde planında ( cehennemde ) enkarne edilir, ya da üst süptil plana ( cennete ) geçişi sağlanır. ( Bu noktada cennet ve cehennem kavramlarının esasen mekandan ziyade ruhsal hal olduklarını da hatırlamakta fayda bulunmaktadır. Zira düalite gereği her yaşam planının kendi cenneti ve cehennemi mevcuttur. )

Aşağıda, filmdeki tasvirler ve bu tasvirler ile uyumlu olan ayetler yer almaktadır.

1- Kutu ( Ka'be )

5/97 CEALELLEHUL KA'BET EL BEYTEL HARAME KİYAMEN LİN NASİ veş şehral harame vel hedye vel kalaid zalike li ta'lemu ennellahe ya'lemu ma fis semavati ve ma fil erdi ve ennellahe bi kulli şey'in alim

( ALLAH, KABE'Yİ, o hürmet evini, hürmet ayını, hediyeyi ve gerdanlıkları İNSANLAR İÇİN DÜZEN KILDI. Bu, kesinlikle Allah’ın göklerde ne varsa ve yerde ne varsa bildiğini ve kesinlikle Allah’ın her şeyi bildiğini bilmeniz içindir.  )

2- Koridor ( A'raf / Spatyom )

7/46 Ve beynehuma hicab ve alel A'RAFİ ricalun ya'rifune kullen bi simahum ve nadev ashabel cenneti en selamun aleykum LEM YEDHULUHA VE HUM YATMEUN

( Ve onlar arasında perde vardır. A'RAF ( yüksek mevki ) üzerinde hepsini simalarından tanıyan adamlar vardır. Cennet sahiplerine "Selam üzerinize olsun." diye seslenirler. HENÜZ OARAYA GİRMEMİŞLERDİR VE FAKAT UMUT ETMEKTEDİRLER. )

3- Koridordaki Kapılar ( Gökteki Kapılar ) 

78/19 Ve futihatis semau fe kanet EBVABEN

( Ve gök açılmıştır da KAPI KAPI / KAPILAR HALİNDE olmuştur. )

3- Düşünce ve eylemlerin kaderi şekillendirmesi

42/30 Ve MA ESABEKUM MİN MUSİBETİN FE BİMA KESEBET EYDİKUM ve ya'fu an kesir

( VE SİZE MUSİBETTEN NE İSABET EDERSE O ELLERİNİZİN KAZANDIKLARINDAN DOLAYIDIR. O  çoğunu affeder. )

Filmin ismi olan "Dark Matter" ( Karanlık Madde ) ifadesi ise, çekim gücü ile maddeyi içine çeken ve evrenin genişlemesine sebep olan kozmik fenomenden ziyade, madde frekansının düşük ve negatif niteliğini "karanlık" sıfatı ile tasvir eder niteliktedir. Yani insanların, "maddenin karanlığından kurutulup, ruhun aydınlığına kavuşmaları gerektiği" mesajı bir cinas vasıtasıyla verilmekte gibidir.

2/257 ALLAHU veliyyullezine amenu YUHRİCUHUM MİNEZ ZULUMATİ İLEN NUR VELLEZİNE KEFERU evliyauhumut TAĞUTU YUHRİCUNEHUM MİNEN NURİ İLEZ ZULUMATİ  ulaike ashabun nar hum fiha halidun

( ALLAH o inananların dostudur. ONLARI KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA ÇIKARIR. O İNKAR EDENLER, onların dostları AZGINDIR Kİ ONLARI AYDINLIKTAN KARANLIKLARA ÇIKARIR. Onlar ateşin sahipleridirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/05/kabe-kup.htmlreenkarnasyon meselesi

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/08/reenkarnasyon-meselesi.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/02/bedensiz-yasama-hazrlk.html


23 Eylül 2024 Pazartesi

İki Yol ... Gerçek Din ve Din Addedilen

"Din" kelimesinin "Deyn" ( Borç, Haysiyet ) kelimesinin bir tezahürü olduğuna ve Allah'ın bahşettiği nimetlere karşılık varlıkların yükümlülüğünü ifade ettiğine ve tek ve gerçek dinin İslam ( Teslimiyet, Allah'a teslimiyet ) olduğuna evvelce defaatle değinilmişti. Yine evvelki bölümlerde, halihazırda "farklı dinler" olarak anılan kavramların esasen pratikte tarikatleşmeden yani belirli varlıkları ( melek, haberci, bilgeler vb. ) ilahlaştırmak suretiyle tek olan Allah'tan ve kitaplarından yani "Ruh"tan uzaklaşarak bölünmek olduğuna da değinilmişti.

"-izm" ile biten onlarca kavrama gerek olmadan din kelimesinin derin anlamı, düalite teşkil eden iki temel kelimeyle daha etkin şekilde incelenebilir. Spiritüalizm ( Ruhaniyet / Rahmaniyet ) ve Materyalizm ( Maddiyat / Şeytaniyet ) ...

Spiritüalizm, özün ruh olduğunu, dünya hayatının ve maddenin sadece ruhların tekamülü için sınav niteliğinde geçici bir vasıta olduğunu idrak etmek olarak tanımlanabilir. Spiritüalist yaklaşım maddi olgulardan ( mal, mülk ) ve bu olguların tesiriyle oluşan duygulardan ( iktidar, iştah, şehvet ) uzaklaşarak manevi olgulara ( iyilik, doğruluk, özveri, paylaşım, sevgi ) odaklanmak ve en yüksek değeri manevi olgulara vermekle şekillenir. Misalen, spiritüalist yaklaşım, herhangi bir eylem durumunda, öncelikle o eylemin etki alanındaki tüm varlıkların ruhsal iyiliğini yani huzurunu, mutluluğunu, tatminini hedefler. Dolayısıyla spiritüalizm, nefsani ve maddi arzulardan, hırslardan arınmış, başka varlıkların zafiyetlerini, zarara uğramalarını nefsani fayda vasıtası addetmeyen bir düşünce yapısının temsilidir.

Materyalizm ise, her şeyin maddi olduğunu, yaşamın amacının öncelikle nefsani ve maddi menfaatlerin temini olduğunu, bu amaç uğrunda gerekirse diğer varlıklara zarar verilebileceğini, onların mağdur edilebileceğini düşünmek ve dolayısıyla mal, mülk, iktidar, iştah ve şehvet elde etme yönünde hareket etmek olarak tanımlanabilir.  Dolayısıyla materyalizm, satanizmin diğer ismidir. Ve bugün maalesef, kendisini dindar, inançlı veya "iyi insan" olarak tanımlayan ancak düşünce ve eylem olarak tamamen materyalist yaklaşım sergileyen büyük bir çoğunluğun varlığı söz konusudur.

Din ve inanç üzerine ne kadar kavram üretilirse üretilsin, ne kadar akım oluşturulursa oluşturulsun, işin özü yukarıdaki iki ayrımdan yani "iki yoldan" ibarettir. Bu iki yoldan biri olan ve ilim gerektiren "gerçek din yolu", Beled suresinin aşağıdaki ayet grubunda "Akabet" ( Sarp yokuş ) olarak tanımlanmaktadır. Ve çoğunluğun da "sarp yokuşa" tahammül edemediği bildirilmektedir.

90/8 E lem nec'al lehu ayneyni

( Ona iki göz oluşturmadık mı? )

90/9 Ve lisanen ve şefeteyni

( Ve dil ve iki dudak.  )

90/10 VE HEDEYNAHUM NECDEYNİ

( VE ONU İKİ YOLA YÖNLENDİRDİK. )

90/11 FE LAKTEHAMEL AKABET

( BÖYLECE SARP YOKUŞA TAHAMMÜL EDEMEDİ. )

Aşağıdaki karikatür, "sarp yokuşa tahammül edemeyen çoğunluğu", ilim teması üzerinden tam da ayete uygun şekilde hicvetmektedir.

Karikatürde, "cevap arayan" büyük çoğunluğun, kendilerini "doğruya" ( right ) götürecek olan arka plandaki "sarp yokuşa" ( complex ) tahammül etmek istemediği, "basit ve yanlış" ( simple but wrong ) olan yola yöneldiği tasvir edilmektedir.

Maide suresinin 69. ayetinde, "din" adı altında gruplara ayrılarak birlikten kopmuş olanların, gerçek dine geçebilmeleri için tek yolun  "İyilik yapmak" ve "Allah'a ve ahiret gününe*" inanmak olduğu belirtilmektedir.

* Sembolik bir ifade olan "Ahiret günü" kavramı, dünya hayatında veya dünya hayatı sonrasında varlıklarda tezahür edecek idrak yükselişini, halden hale geçişi ve varlıkların, yaptıkları eylemlerin muhataplarında oluşturduğu ruhsal durumların aynısına maruz bırakılacakları süreci ifade etmektedir.

5/69 İnnellezine amenu vellezine hadu ves sabiune ven nesara MEN AMENE BİLLAHİ VEL YEVMİL AHİRİ  VE AMİLE SALİHAN fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

( Kesinlikle, o inananlardan, Yahudilerden, Sabiilerden ve Nasıralılardan ALLAH'A VE SONRAKİ GÜNE İNANAN VE İYİLİK YAPAN KİMSELERE, onlara korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )

Kevser suresinin 6. ayeti, "din" ve "din addetme" kavramlarına dolaylı misalleme yoluyla işaret etmektedir.

109/6 LEKUM DİNEKUM VE LİYE DİN

( SİZE DİNİNİZ VE BANA DİNİM. )

Yukarıdaki ayette, Allah yolundan sapmış olanların, bu müşrik ve inkarcı yaklaşımlarını "din addetmelerine" işaret edilmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/07/dinlerin-sonu-geldi-aldatmacas.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/01/dinler-mi-din-mi.html?m=1

21 Eylül 2024 Cumartesi

Berberilerin gizemi

Berberiler, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı içine alan bölgede yaşayan, Kuzey Afrika'nın bilinen en eski yerli halkıdır. 

"Berberi" kelimesi Grek kökenli "Barbaros" kelimesinin bir tezahürüdür. Bu kelime "Yabancı, Başka bir millet veya kültürden olan" anlamına gelmekte olup, aynı zamanda "anlaşılamayan dil, anlaşılamayan konuşmayı" da ifade etmektedir. ( Örnek: İngilizce'deki "Blah Blah", "Babble" kelimeleri gibi... )

Berberiler kendilerini "Amazigh" ( Asil ) ve "Tizzit" olarak da isimlendirmektedirler. 

"Amazigh" kelimesinin İngilizce'deki "Amazing" ( Şaşırtıcı, Hayret verici, İlginç ) kelimesiyle fonetik ve semantik ilintisinin olması muhtemeldir.

"Tizzit" kelimesinin ise, Yahudilerin giydikleri ve "T'zittzit" olarak isimlendirdikleri "düğümlenmiş ritüel saçakları ve püskülleri" ile ilintisi muhtemeldir.

T'zittzit

Berberiler, bir evvelki bölüm olan "Alınlardaki sembolizm" başlıklı bölümdeki konuyla da doğrudan ilintili olup, alın, çene ve el üstü dövmelerine önem vermişlerdir.






Berberiler, reptil ( sürüngen ) sembolizmine de yer vermiş olup, bu sembolizmi bayraklarında da yansıtmışlardır.

Aşağıda yer alan ve 33 harften oluşan Berberi alfabesinin son harfi olan ve reptil ( sürüngen ) sembolizmi* içeren "Yaz" harfi, Berberi bayrağında, Afrika üretimi maskların üzerinde ve Dogon kabilesinin ritüellerinde de yer almaktadır.


Uzun kafalı ve uzun alnında reptil figürü olan bir mask





Dogon kabilesi ritüeli ve başların üzerinde Berberi alfabesinin son harfine benzeyen Reptil sembolizmi ( Bu tasvirler farklı boyut varlıklarının yüceltilmesini ve onların ilah addedilmesini simgelemektedir. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/09/alnlardaki-sembolizm.html?m=1

Alınlardaki sembolizm

12000 yıllık olduğu belirtilen Şanlıurfa'daki Karahantepe ören yerinde bulunan aşağıdaki uzun kafalı yüz heykelinin alnındaki çizgiler dikkat çekmektedir.

Zira bazı Afrika kabilelerindeki insanların, alın derilerini yardırarak heykelinkine benzer şekiller oluşturdukları görülmektedir. Bu uygulamanın satanik bir yönü olması kuvvetle muhtemeldir.










Bu durum coğrafyalar arası ilginç bir etkileşimden ziyade farklı boyutlarla olan mistik iletişimi ortaya koymakta gibidir. ( Evvelki bölümlerde, üzerinde reptil ( sürüngen ) figürü yer alan uzun alınlarla tasvir edilmiş masklar  incelenmişti. )

Star Wars film serisinde şeytaniyeti temsil eden Darth Sidius ( Palpatine ) karakteri de alın bölgesinde benzer yarık çizgiler ile sürüngen nitelikli olarak tasvir edilmiştir.


Şanlıurfa ilinde ve insan başlı yılan figürü olan Şahmaran ( Yılanlar Şahı ) karakteriyle meşhur Mardin* ilindeki bazı kadınların alınlarına, çenelerine ve ellerine dövme yaptırmaları da konuyla uyum arzetmektedir  ( * Mar = Yılan ( far. ) + Din ( Din ) ... "Yılan Dini" ) 

Çeneye yapılan dövme, okült sembol olan ve üst boyutlarla iletişimi simgeleyen "Sakal" uzantısının temsili niteliğindedir. Sakal veya çene uzantısı sembolizmi Mısır'daki kral / kraliçe tasvirlerinde, İblis'in sembolü olan Baphomet figüründe ve Karahantepe'de bulunan insan heykelinde mevcuttur. Bu konu, aşağıda linki bulunan "Göbeklitepe'deki heykel ve sakal" başlıklı bölümde incelenmiştir.





"Çene" hususunun, İsra suresinin aşağıdaki ayetinde secde ile ilintili olarak yer alması konu bağlamında dikkat çekmektedir. Çenenin ilahi kozmik iletişimde gizemli bir işlevi olduğu düşüncesi hasıl olmaktadır.

17/107 De ki: "Ona inanın veya inanmayın. Kesinlikle o ondan önce ilim verilenler, onlara okunduğunda çöküp ÇENELERİ üstüne secdeye varırlar ( yere kapanırlar )."

İnsandaki denge ve algı bölgesi olan alın bölgesi, kutsal kitap ayetlerinde de konuyla uyumlu olarak vurgulanmaktadır.

Kur'an;

96/15 Asla, imtina edip vazgeçmezse ALNINI TUTUP, savurarak sürükleriz.

96/16 HATALI, YALANLAMIŞ ALINI

İncil,

66-Revelations-13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eline ya da ALNINA BİR İŞARET VURDURUYORDU.

66-Revelations-20-4 Bazı tahtlar ve bunlara oturanları gördüm. Onlara yargılama yetkisi verilmişti. İsa'ya tanıklık ve Tanrı'nın sözü uğruna başı kesilenlerin canlarını da gördüm. Bunlar, canavara ve heykeline tapmamış, ALINLARINA VE ELLERİNE ONUN İŞARETİNİ ALMAMIŞ OLANLARDI. Hepsi dirilip Mesih'le birlikte bin yıl egemenlik sürdüler.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/10/gobeklitepedeki-heykel-ve-sakal.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/karahantepedeki-monolitler-dikilitaslar.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/12/seytanlarn-baslar.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/11/reptilianaliencin.html?m=1

16 Eylül 2024 Pazartesi

Sol bacak / Sol ayak sembolizmi

Antik Mısır ve Grek kültüründe okült ezoterik bir sembol olan harekete "sol bacağı ileri atarak" / "sol ayakla basarak" başlama adetinin sebebi kalbin vücudun "sol" tarafında bulunması ve kalbin aklın, iradenin, duyguların ve bilincin yani hayatın merkezi addedilmesidir.

Mısırlılar, negatif frekansların ( kötülüğün ) giderilmesi amacıyla ilk hareketin "sol bacak / sol ayak" ileri atılarak yapılması gerektiğine inanmaktaydılar.

Aşağıda, anılan sembolizmi yansıtan bazı heykel örnekleri yer almaktadır.








Kadınların, öpüşme esnasında sol bacaklarını havaya kaldırmaları da erkeğe olan güvenlerini ve bağlılıklarını ifade eden ve "Foot pop" olarak kodlanmış bir sembol olmuştur. Bir bacağın havaya kaldırılması duruş dengesini bozan bir durum olup, bu hareketle kadın, erkeğin onu tutacağına olan güvenini ve teslimiyetini sembolik olarak ifade etmektedir.







"Narin vakası" başlıklı bölümde dikkat çekilen "sol bacak" hususunun, farklı okült ve satanik anlamlar yüklenmek suretiyle yukarıdaki sembolizmle doğrudan veya dolaylı ilintisinin olması da muhtemeldir. Zira "Rabbit Hill" ( Tavşan Tepesi ) kitabında "küçük kız" kavramını simgeleyen "tavşan" kelimesinin "fedakarlık" kavramını da simgelediğinden bahsedilmektedir. Fedakarlık, inancın yani imanın, "güven"in yansımasıdır.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/09/narin-vakas.html?m=1