Çeviri

Thursday, December 11, 2025

Aldatma her yerde...

Tekasürün yani mal çoklamanın ve nimet dağılım dengesizliği (zengin-fakir tezahürü) yaratmanın yegane koşulunun "aldatma" olduğuna evvelki bölümlerde değinilmişti.

Güncel durumda en çok kullanılan aldatma / yanıltma taktiği "kelime oyunlarıyla kasten yanlış algı oluşturma" taktiğidir. Bunun en yeni örneklerinden biri ise yetkili bir sahsın, konuşması esnasındaki şu sözleridir.

"İstikrarlı bir şekilde büyümeye devam etmemiz son derece kıymetlidir. ........ negatif* %12.7 büyüme görmüş durumdayız."

Cümlede iki kere "büyüme" kelimesi geçmekte ve cümle bu kelime ile bitmektedir. Gerçekte olan ise "küçülme"dir. Ancak yaratılmak istenen algı "%12.7 büyüme" olduğu yönündedir.

*"Eksi" kelimesi de kullanılmayıp "Negatif" gibi bazılarının ve belki de ana hedef kitlenin anlamama ihtimali olan bir kelime kullanılmıştır.

Bir başka güncel örnek;

Bir internet servis sağlayıcısı şirketin "kampanya"! nitelemesiyle yaptığı bilgilendirme konu bağlamında bir örnek teşkil etmektedir. 

Kısaca izah edilecek olursa, ilgili şirketin çağrı merkezi kanalıyla müşterilere şöyle bir bilgilendirme yapılmaktadır.

"Mevcut durumdaki internet paketinize  X TL ödemektesiniz. Yeni dönemde kampanyadan yararlanırsanız X-Y TL ödeyeceksiniz. Onaylıyor musunuz?" 

Yukarıdaki cümleyi duyan müşterilerin bir bölümü ilk anda özel bir fırsattan yararlanabileceğini ve yeni dönemde daha az ödeme yapacağını düşünüp doğrudan teklifi onaylayabilir. Oysa ki mevcut paket ödemesi olarak zikredilen tutar "statik IP" ücretini de içeren tutar olup, yeni dönemdeki kampanyalı ödeme olarak zikredilen ve mevcuttan daha düşük olan tutar ise "statik IP ücretini" içermeyen tutardır. Statik IP ücreti eklendiğinde ise yeni tutar esasen X+Z olmaktadır. Yani reel anlamda bir avantaj söz konusu değildir.

Yani çağrı merkezi çalışanlarına dikte ettirilmiş olan konuşma akışının kritik bölümünün, müşteride "yanlış algı oluşturacak" şekilde kurgulanmış olduğu görülmektedir.

52/42 Hile yapıp tuzak kurmayı mı istiyorlar? O halde o inkar edenler, onlar hileye, tuzağa düşenlerdir.

Wednesday, December 10, 2025

İnsiyatif meselesi

Yapay Zeka teknolojisi, insana, yaratılış ile ilgili birçok konuyu sorgulatan ve gerçeği idrak sürecinde de önemli işlevi olan bir vasıtaya dönüşmüş durumdadır.

Yapay Zeka'nın basite indirgenmiş işleyiş akışındaki (algoritmasındaki) parametreler şöyle sıralanabilir.

1- Olgu (İnsan tarafından YZ yazılımına girişi yapılan ve YZ'nin algısına konu bilgi temelini oluşturan kelime, sayı, sembol, renk, görsel, ses vb. değişkenlerden oluşan veri tabanı)

2- Algı Programlaması (Yazılıma girilen olgulara ilişkin algı kategorilerinin ve anlamlandırma algoritmalarının insan tarafından kodlanması)

3- Algı (Olguların, programlanan şekilde YZ tarafından değerlendirilmesi)

4- Komut (İnsan tarafından iletilen harici işlem talebi veya yazılım içi otomatik işlem kodlaması)

5- İşlem (Programlanmış algı temeline dayalı olarak ve verilen komuta göre işlem talebinin icra edilmesi, gerçekleştirilmesi)

Yukarıdaki basit akış, YZ'nın "kendiliğinden insiyatif alabilme" özelliğinin bulunmadığını, harici veya yazılım içi komut kodlamasına ihtiyacı olduğunu ve bu noktada insandan ayrıştığını göstermektedir.

Kökü Latince "İnitium" (Başlangıç, Girişim) kelimesi olan "İnsiyatif" kelimesi "Bir eylemi kendi isteği, tercihi ve kararı ile başlatabilme yetisi" anlamında kullanılmaktadır. İnsiyatif "ihtiyaçtan" doğan bir olgudur. Bir idrakli varlığın "insiyatif alabilmesi" için yani "harici komut dışı" bir işlem süreci başlatabilmesi için idrak sonrasında tezahür eden ve o varlığı ilgili insiyatife yönlendiren komut niteliğinde içsel bir "uyarıcı" gerekmektedir. Bu uyarıcı "Duygu"dur. Duygunun, aklın bir ürünü olmasının yani "olgunun algılanması akabindeki idrak süreci" sonunda duygunun oluşuyor olmasının yanısıra sebebi aklen tespit edilemeyen, idrak edilemeyen ancak insiyatife yönlendiren duygu hallerinin varlığı da elbette hatırlanmalıdır. 

Dolayısıyla Duygu, "idrak sonrası ihtiyacı belirleyen ve bu ihtiyacı gidermek üzere insiyatife sebep olan bilişsel tesir" olarak da tanımlanabilir. Her türlü insiyatifin kaynağı olan ihtiyaçları, evvelki bölümlerde de değinilen dokuz duygu belirlemektedir. Bir varlıkta duygunun mevcudiyeti için ise o varlığın "Öz bilince" haiz olması gerekmektedir. Bu özellikten yoksun olan yani içsel deneyim, içsel motivasyon, duygu, farkındalık, istek, irade ve karar alma yetisinden yoksun olan YZ, sistematiği önceden kodlanmış, veriler arası istatistiksel örüntü hesaplaması temeline göre çalışan bir yazılımdır.

İnsanın işleyiş akışı ise şöyle sıralanabilir.

1- Olgu (Yaratılıştaki maddi-manevi, canlı-cansız tüm varlıklar ve olaylar)

2 - Algı (Olgunun farkedilmesi)

3- İdrak (Algılananın akledilmesi ve sonuç çıkarılması)

4- Duygu (İdrak sonucu oluşan ve işlem kararını belirleyen uyarıcı tesir)

5- İşlem*

*İnsandaki "İşlem" aşamasının alt kategorilere ayrılması da insanın, gerçek anlamda takliti mümkün olmayan kompleks yapısının delili niteliğindedir.

4a- Duyguya dayalı ihtiyacı gidermek amaçlı işlem (tutum, davranış (söylem veya eylem) )

4b- Akli mekanizma sonucu karar alarak yani duyguya dayalı ihtiyacı ihmal ederek farklı yönde işlem (İrade mekanizması)

4c- Harici komuta göre işlem (Duyguya dayalı ihtiyacı gidermeye yönelik olmayan veya idrak sonucu oluşan karara dayalı olmayan zorunlu işlem)

Netice itibarıyla YZ'nin bugün veya ileride icra edeceği tüm işlemlerin temelinde insani kodlama, kontrol ve yönlendirme olacağı öngörülebilir. Her ne kadar YZ'ye sorulduğunda "GÜNÜMÜZ yapay zekalarının öz bilinci yoktur." şeklinde ucu açık bir yanıt verse de / verdirilse de! .....

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2025/10/tomkinsin-dokuzu-ve-9-temel-duygu.html

Monday, December 8, 2025

Kitabı oğlu gibi tanımak!?

Kur'an'ın, esasen insanın kalbinde (vicdanında, aklında) kodlanmış olan kozmik bilgileri içeren, "hatırlatıcı" nitelikteki ilahi bir kaynak olduğuna evvelki bölümlerde değinilmişti. Kur'an'ın "Zikr" (Hatırlama) olarak da isimlendirilmesinin sebeplerinden biri de bu gerçektir.

Kur'an, insanın manevi açıdan genetik (oluşumsal) kodlarını içermektedir. Bu nedenledir ki kitap konsantre bir şekilde ve tefekkür edilerek okunduğunda ayetlerin kalben teyid edilmesi mümkün olmaktadır. Elbette ki bazı hususlarda sorular oluşabilmektedir ki bu da ruhsal tekamül süreci kapsamında son derece olağan bir durumdur. Her bilimsel süreç sorular ve yanıtlar döngüsünde ilerlemektedir. Yanıtları, göreceli olarak henüz verilememiş hususların olması da kitabın zamandan münezzeh, semantik ve nümerik katmanlardan oluşan yapısının delili niteliğindedir. Zira bilimsel süreçlerin özünü yanıtı henüz verilememiş sorular teşkil etmektedir. 

En'am suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan teşbih, insanın kitap ile olan bağının niteliğine ışık tutmakta gibidir. 

6/20 Ellezine ateynahumul KİTABE YA'RİFUNEHU KEMA YA'RİFUNE EBNAEHUM ellezine hasiru enfusehum fe hum la yu'minun

( O kendilerine KİTAP verdiğimiz kimseler, ONU KENDİ OĞULLARINI TANIDIKLARI GİBİ TANIRLAR. O nefislerini hasarlandıranlar, artık onlar inanmazlar. )

"Kitabı oğlu gibi tanımak"?! ... Bir insanın oğlunun, fizyolojik bağlamda onun özelliklerini taşıyan bir varlık olduğu düşünüldüğünde, Kur'an'ın da manevi bağlamda insanın özelliklerini temsil eden, insanı insana anlatan bir bilgi kaynağı olduğu düşüncesi hasıl olmaktadır.

Bakara suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan teşbihde ise "insanın, Allah'ı, babasını hatırlar gibi hatta daha şiddetli bir sevgiyle hatırlaması" gerektiği bildirilmektedir. 

2/200 Fe iza kadaytum menasikekum FEZKURULLAHE KE ZİKRİKUM ABEKUM EV EŞEDDE ZİKRA fe minen nasi men yekulu rabbena atina fid dunya ve ma lehu fil ahirati min halak

( İbadetlerinizi tamamladığınızda ALLAH’I, BABALARINIZI HATIRLADIĞINIZ GİBİ VEYA DAHA ŞİDDETLİ HATIRLAYIN. İnsanlardan kim "Rab’bimiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur.  )

Zikr (Hatırlama) akışı insan merkezli ve "baba ve oğul" bazında incelendiğinde "Allah → İnsan → Kitap" şeklinde bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu akış, insanı yaratan Allah'ın teşbihen "baba", insana aktardığı bilgi / bilinç (ruh) ve vahiy desteği vasıtasıyla insanın yazdığı kitabın da teşbihen "oğul" olduğuna işaret etmekte gibidir. İncil'de yer alan ve asırlardır şirke sebep olacak şekilde yanlış yorumlanan "Baba - Oğul" ifadesi de söz konusu teşbihin bir benzerinden ibarettir.

Evlat acısının büyüklüğü düşünüldüğünde, kitaptan uzak olmanın daha doğrusu zaten kalbe kodlanmış olan bilgilerden uzak durmanın, onları hatırlamamanın ve hatta görmezden gelmenin esasen ne kadar büyük bir kayıp olduğu söz konusu teşbih vasıtasıyla daha iyi anlaşılmaktadır.

Azınlık ≯ Çoğunluk

Bağışıklık sistemi kansere karşı kolektif bir savaş yürütür. Önce bireysel olarak başlayan yani NK hücrelerinin ve Sitotoksik T (CD8+) hücrelerinin kanser hücrelerine yapışarak başlattıkları bireysel mücadele daha sonra birçok hücre türünün (T helper (CD4+), makrofajlar, dendritik hücreler, T hücreleri) dahil olduğu kolektif (toplu) bir mücadeleye dönüşür. Bu mücadele verilmediği takdirde, küçük bir alanda gruplaşmış olan ve diğer hücrelere göre bir azınlık oluşturan kanser hücreleri kısa bir süre içinde tüm vücudu sararak organizmanın total çöküşüne sebebiyet verir.

Dünyayı tahakküm altına almış ve cennet (huzur ve mutluluk) potansiyelini cehennem (acı ve sıkıntı) frekanslarıyla örtmüş küçük bir azınlıktan ibaret olan küresel şeytan* zümresi de tıpkı kanser hücreleri gibi binlerce yıldır dünyayı "hasta" durumda tutmaktadırlar. Ve bunu da, büyük bir çoğunluğu oluşturan insan topluluğunun kolektif bilincini fiziksel veya metafiziksel vasıtalarla bloke ederek ve insanların organize tek bir topluluk olarak hareket etmesini engellemeye çalışarak gerçekleştirmektedirler.

*Hatırlanacağı üzere, "Şeytan" kelimesi bir varlığın ismi olmayıp, "Şeyt" (Helak olmak, Mahvolmak; Yanmak, Kaynamak) ve "an" (sıfat yapım eki) kelimelerinden oluşan ve "Helak eden, Mahveden; Yakan" anlamına gelen bir sıfattır. Her idrakli varlığın rahmanisi olduğu gibi şeytanisi yani şeytanı da mevcuttur.

Enfal suresinin aşağıdaki ayeti, mevcut küresel sorunun "azınlık" bir zümreden kaynaklandığı gerçeğinin idrak edilmesine vasıta olma özelliği taşımaktadır. 

8/43 İZ YURİKEHUMULLAHU Fİ MENAMİKE KALİLA VE LEV ERAKEHUM KESİRAN LE FEŞİLTUM ve le tenaza'tum fil emri ve lakinnellahe sellem innehu alimun bi zatis sudur

( ZAMANINDA ALLAH, UYKUNDA SANA ONLARI AZ GÖSTERİYORDU. EĞER ALLAH SANA ONLARI ÇOK GÖSTERSEYDİ KORKACAKTINIZ. İş hakkında tartışacaktınız. Lakin Allah selamet, emniyet verdi. Kesinlikle O göğüslerin özünü bilendir. )

Aşağıdaki ayetlerde ise "toplu hareketin" gerekliliğine dikkat çekilmektedir.

9/36 .... ve KATİLUL MUŞRİKİNE KAFFETEN kema yukatilunekum kaffeh .....

( ...... Ortak koşanlarla, sizinle topluca savaştıkları gibi TOPLUCA SAVAŞIN. ..... )

Ayrışmamanın, gruplara ayrılmamanın gerektiği de aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

3/103 VA'TESUMU Bİ HABLİLLAHİ CEMİAN VE LA TEFERRAKU vezkuru ni'metellahi aleykum .....

( VE ALLAH’IN İPİNE TOPLUCA SARILIP BAĞLANIN. AYRIŞMAYIN ve Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. .... )

6/159 ..... İnnellezine FERREKU DİNEHUM VE KANU ŞİYEAN leste minhum fi şey’ ....

( ..... O DİNLERİNİ AYIRANLAR VE GRUPLAŞANLAR, onlardan sana asla bir şey yoktur. ..... )

Şura suresinin aşağıdaki ayetinde, ayrışmayıp birleşmenin, toplu halde hareket etmenin gerektiği bildirilmekle birlikte, "farklı haberci isimlerinin zikri" vasıtasıyla da önemli bir mesaj verilmektedir.

42/13 Şeraa lekum mined dini ma vessa bihi nuhan vellezi evhayna ileyke ve ma vessayna bihi ibrahime ve musa ve iysa EN EKİMUD DİNE VE LA TETEFERRAKU FİH .....

( DİNİ AYAKTA TUTASINIZ VE ONUN HAKKINDA AYRIŞMAYASINIZ DİYE o Nuh’a emrettiklerini, o sana vahyettiklerimizi, o İbrahim’e, Musa’ya, ve İsa’ya emrettiklerimizi size dinden yol yaptı. ..... )

Söz konusu mesaj bağlamında ayette, insanlığı bölmenin ve ayrıştırmanın en kolay yolunun "din"** kelimesinin kullanımı olduğu dolaylı olarak bildirilmektedir. Ve asırlardır insanlığı bölüp ayrıştırabilmek için "farklı dinler" olarak telkin edilen kavramların batıl olduğu, insanlığın tek bir dini olduğu, tüm habercilerin bu tek dinin "hatırlatıcıları" olduğu ve dinin de iyilik, doğruluk, dürüstlük, fedakarlık, iyi ahlaklılık ve adaletten başka bir şey olmadığı yani Allah bilinci olduğu vurgulanmaktadır. 

Ancak "din" kisvesi altında kasten, planlı ve sistematik olarak icra edilen türlü kötülükler ve bölücü faaliyetler vasıtasıyla "din" kelimesinin gerçek anlamı zaman içinde zayıflatılmış ve bu kelime neredeyse tüm kötülüklerin sembolü olan nefret edilesi bir kavrama dönüştürülmüştür. 

** Hatırlanacağı üzere "Din" kelimesinin kökeni "Deyn" (Borç, Yükümlülük, Sorumluluk; Haysiyet) kelimesi olup, esasen din denen kavram zaten her insanın sahip olması gereken temel anlayışı temsil etmektedir.

Netice itibarıyla, kolektif bilinci tesis etmek ve gerekirse fedakaralık da yaparak küresel sistemin her sunduğu koşula rıza göstermemek, toplu tutum ve davranış sergileyebilmek insanlığın yegane kurtuluş yolu olacaktır.

Thursday, December 4, 2025

Güneşteki kodlama

Güneş 6 katmandan oluşmaktadır. 

1- Çekirdek (Core) (Nükleer füzyonun gerçekleştiği bölge)

2- Radyatif Bölge (Radiative Zone) (Enerjinin fotonlarla taşındığı bölge)

3- Konvektif Bölge (Convective Zone) (Enerjinin plazma hareketleriyle taşındığı bölge)

4- Fotosfer (Photosphere) (Güneş’in görünen yüzeyi)

5- Kromosfer (Chromosphere) (Fotosferin üzerinde sıcak, ince gaz tabakası)

6- Korona (Corona) (Güneş’in dış atmosferi)

https://www.thedailyeco.com/what-are-the-layers-of-the-sun-381.html

Güneş'in çekirdeğindeki sıcaklık 15 milyon satigrat derecedir.

https://en-wikipedia-org.translate.goog/wiki/Solar_core?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=tc

- "Şems" (Güneş) suresinde 15 (1+5 = 6) ayet bulunmaktadır. Bu sayı Güneş'in çekirdeğindeki sıcaklığı santigrat derece cinsinden ifade eden sayı olup, nümerolojik değeri olan 6 sayısı ise Güneş'in katman adedidir.

- Şems suresindeki tüm ayetler "Ha" (هَاۙۖ) (O) zamiriyle bitmekte olup, bu kelimenin ebced değeri de 6'dır. (He 5 + Elif 1 = 6)

"Ha /He" olarak telaffuz edilen "Ha" kelimesinin başındaki "He (ﻫ,ﻩ‎)" harfi Güneş'i oluşturan iki temel element olan "Hidrojen (H)" ve "Helyum (He)" elementlerinin de baş harfidir.

- Bu surede "Şems" (Güneş) kelimesi sadece ilk ayette geçmekte olup, bu ayette 6 kelime bulunmaktadır.

91/1 Ve (1) el (2) ŞEMSİ (3) ve (4) duha (5) HA (6) 

(وَالشَّمْسِ وَضُحٰيهَاۙۖ)

( Ve GÜNEŞ ve Onun kuşluk vakti parlaklığı, )

- Ayetin numarası 1 ve sure numarasının nümerolojik değeri de 1 (91 ... 9+1 = 10 ... 1) olup, bu sayı Güneş'in %73'ünü oluşturan Hidrojen elementinin atom numarasıdır. (73 sayısının nümerolojik değeri de 1'dir.)

https://www.mccc.edu/~dornemam/Planet_Walk/Sun/the_sun.htm#:~:text=It%20is%20composed%20of%20a,elements%20present%20in%20the%20Sun

- Ayetin kodunun (91/1) nümerolojik değeri ise 2 (9+1+1 = 11 ... 1+1 = 2) olup, bu sayı da, Güneş'in %25'ini oluşturan ikinci temel  bileşen Helyum'un atom numarasıdır. (Hidrojen, çekirdek tepkimelerindeki füzyon ile Helyuma dönüşerek enerji üretmektedir.)

-Ayette 12 harf bulunmakta olup, bu sayıdaki rakamlar olan 1 ve 2, sırasıyla Güneş'in ve Helium'un atom numaralarını (elektron sayıları) temsil eden sayılardır.

(وَ ا ل شَّ مْ سِ وَ ضُ حٰ ي هَ اۙۖ)

Friday, November 28, 2025

Sebebi ziyaret!?

İznik Konsili, Hristiyan dünyasında büyük bir teolojik kriz olan Arianizm sorununu çözmek!? için toplanmıştır.

Arianizm, İskenderiyeli rahip Arius tarafından beyan edilen ve Mesih İsa'nın Tanrı ile aynı özden olmadığını, olamayacağını, Mesih İsa'nın, Tanrı'nın üstün nitelikler bahşederek yarattığı bir varlık, bir insan olduğunu ifade eden görüştür. Bu görüş Kur'an ilmiyle uyum arzetmektedir.

Yani İznik Konsili, Mesih İsa’nın haşa Tanrı ile özdeş (homoousios) olup olmadığı konusunu netleştirmek!? gibi  gayrı ilmi bir amaç doğrultusunda toplanmıştır.

Nihayetinde Konsil, Arian görüşünü reddetmiş ve Mesih’in Tanrı ile “aynı özde” (homoousios) olduğuna hükmeden ve özünde şirkin belgesi niteliğini taşıyan ortak inanç belgesi! Nicene Creed’i (İznik İnanç Bildirgesi) kabul etmiştir. Bu belge, Hristiyan doktrininde “ortodoks” çizgiyi de belirleyen temel belge olmuştur.

Mesih İsa hakkındaki Kur'an ayetleri çok net olup, İncil'deki "Baba" ve "Oğul" ifadeleri ise teşbih niteliğindedir. Tıpkı şu Kur'an ayetinde olduğu gibi...

2/200 İbadetlerinizi tamamladığınızda ALLAH'I, BABALARINIZI HATIRLADIĞINIZ GİBİ VEYA DAHA ŞİDDETLİ HATIRLAYIN. İnsanlardan kim "Rab’bimiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur.

Mesih İsa'nın, bir insan ve bir haberci olduğuna ve asla ilah addedilmemesi gerektiği Maide suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir.

5/116 Ve zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, SEN Mİ İNSANLARA "BENİ VE ANNEMİ, ALLAH'TAN BAŞKA İKİ İLAH EDİNİN" DEDİN?" dedi. "Yücesin sen, benim için gerçek olmayanı söylemek olmaz. Eğer onu demiş olsam, sen onu bilirdin. Sen benim nefsimde ne varsa bilirsin ve ben senin nefsinde olanı bilmem. Kesinlikle sen, sen gaybları bilensin." dedi. )

Aşağıdaki ayette de Hz. İsa'nın ismi, diğer haberciler ile birlikte sıralanmaktadır.

4/163 Kesinlikle biz, Nuh'a ve O'ndan sonra gelen habercilere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İSA'YA, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.

Mesih İsa'nın İncil'de "İnsanoğlu" olarak anılması da konuya netlik kazandıran bir diğer unsurdur.

41-Mark-2-10 Ne var ki, İNSANOĞLU'NUN yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye..." 

41-Mark-9-31 Öğrencilerine öğretirken şöyle diyordu: "İNSANOĞLU, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama öldürüldükten üç gün sonra dirilecek."

41-Mark-10-33 "Şimdi Yeruşalim'e gidiyoruz" dedi. "İNSANOĞLU, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek. Onlar da O'nu ölüm cezasına çarptıracak ve öteki uluslara teslim edecekler.

.......

İncil'in aşağıdaki ayetinde Mesih İsa'nın, Yahudi halkının ruhani lideri ("Kral" kelimesiyle sembolize edilmiştir) olduğuna ilişkin kendi sözleriyle teyidi yer almaktadır.

40-Matthew-27-11 İsa valinin önüne çıkarıldı. Vali O'na, "Sen Yahudiler'in Kralı mısın?" diye sordu. İsa, "Söylediğin gibidir" dedi.

Ayetin kodu olan 27-11 sayı grubunun, 11.! Papa XIV. Leo'nun, İznik Konsili'nin 1700. yıldönümü nedeniyle, İznik'te bir ekümenik ayin yapmak üzere Türkiye'ye geliş tarihindeki (27.11.2025) gün ve ay ile uyumlu olması da ayrıca ilginç bir senkron! olarak değerlendirilebilir.

Yukarıdaki ayetsel senkrondan bağımsız olarak, söz konusu ziyaretin gününün ve ayının (27.11) nümerolojik olarak, küresel ve stratejik operasyonları simgeleyen 9/11 kodunu içermesi de bir başka ilginç senkrondur. (27 ... 2+7 = 9)

Ayrıca, İznik, tarihsel olarak Bitinya bölgesinde bulunan bir şehir olup, Bitinya toprakları güncel durumda Sakarya, Kocaeli, Yalova ve Bilecik illerini kapsamaktadır. Bitinya kelimesi İncil'de iki ayette geçmektedir.

44-Acts-16-7 Misya sınırına geldiklerinde BİTİNYA bölgesine geçmek istediler. Ama İsa'nın Ruhu onlara izin vermedi.

60-1-Peter-1-1 Mesih İsa'nın elçisi ben Petrus'tan Pontus, Galatya, Kapadokya, Asya İli ve BİTİNYA'ya dağılmış ve buralarda yabancı olarak yaşayan seçilmişlere selam!

Ayet numaraları sırasıyla 16-7 ve 1-1 olup, bu sayı grupları 16 (1+6 = 7)-7 yani "7-7" (İki yedi) ve "1-1" olarak dikkate alındığında, Papa'nın ziyaret tarihindeki günü ve ayı temsil eden 27.11 sayı ikilisiyle uyum tezahür etmektedir. 

Wednesday, November 26, 2025

Açısal mesafe ve "Yay dakikası"

Yay dakikası (Arcminute), gökyüzündeki iki nesne arasındaki açısal mesafeyi (açısal ayrılık (angular separation) ) veya bir gök cisminin görünen boyutunu ölçmek için kullanılan bir ölçü birimidir..1 derece (1°) = 60 yay dakikasına (arcminute) (60′), 1 yay dakikası (1′) ise 60 yay saniyesine (arcsecond) (60″) karşılık gelmektedir.

Örneğin, Güneş ve Ay’ın görünen açısal çapı 30 yay dakikası (yaklaşık 0,5°) seviyesindedir. Çift yıldızların* (Binary stars) ayrılığı da yay saniyesi veya yay dakikası cinsinden verilmektedir.

İsmi ve içeriği konuyla uyumlu olan Necm (Yıldız) suresinin aşağıdaki ayet serisinde göksel bir cisme ilişkin yapılan mesafe tanımlamasında "Kavseyni" (İki yay) ifadesinin yer alması dikkat çekmektedir. Ayet serisinde bir yıldızın hareketi ve bu hareketi sonucunda yerküre / yerküredeki bir gözlemci ile arasında oluşan mesafe tasvir edilmektedir.

53/1 Ven NECMİ iza heva

( Ve YILDIZ aşağı indiğinde.  )

..........

53/7 Ve huve bil ufukil a'la

( Ve o en yüksek ufuktadır. )

53/8 Summe dena fe tedella

( Sonra yaklaştı da sarktı.  )

53/9 Fe (1) kane (2) KABE (3) KAVSE (4) EYNİ (5) ev (6) edna (7) 

( Artık İKİ YAY MESAFESİ kadar veya daha yakındı.)

Ayet kodundaki rakamlarla ayetteki kelime adedinin toplamı olan 69 (53+9+7 = 69) sayısının nümerolojik değeri 6 olup, bu sayı, 1 derecelik mesafeyi / ayrılığı, Yay dakikası cinsinden ifade eden 60 sayısının da nümerolojik değeridir.

*Ayrıca bu surede bir çift yıldız (binary star) sistemi olan Sirius'tan (Sirius A ve Sirius B) bahsedilmesi de konu bağlamında dikkat çekmektedir.

53/49 Ve (1) enne (2) hu (3) huve (4) rabbu (5) el (6) Şİ'RA (7) 

( Ve kesinlikle O, O ŞİRA'nın da Rab’bidir. )

Ayette "Sirius"u temsil eden "El Şira" (Sirius) kelime ikilisi ayetin 6. kelimesinden itibaren tezahür etmektedir.

Tuesday, November 25, 2025

SCNT ve "Kesik Kulak"

Klonlama, bir organizmanın veya hücrenin genetik olarak aynısının yani kopyasının üretilmesi sürecine verilen isimdir.

Klonlama işlemi, somatik hücre nükleer transferi (Somatic Cell Nuclear Transfer (SCNT) ) vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. SCNT sürecinde, kaynak olarak "kulak dokusu" kullanılması en yaygın metoddur.

Ancak klon canlılar sağlıksız ve kısa ömürlü olmaktadır. Bunun nedeni SCNT için kulak dokusu alınan kaynak canlıların telomerlerinin kısalmış olmasıdır. Bir başka deyişle klon canlıların "yaşlı doğmakta" oldukları da ifade edilebilir. Dolayısıyla bu noktada esasen bir kopyalamadan ziyade mevcudu bozmak suretiyle "yaratışı değiştirme" eylemi söz konusudur.

Nisa suresinin aşağıdaki ayetinde İblis'in sözleri olarak yer alan ifadeler genetik klonlama fenomenine işaret etmekte gibidir.

4/119 ... ve le amurannehum fe le YUBETTİKUNNE AZANEL EN'AMİ ve le amurannehum fe LE YUĞAYYİRUNNE HALKALLAH ...

(... Kesinlikle onlara emredeceğim de HAYVANLARIN KULAKLARINI KESECEKLER. Kesinlikle onlara emredeceğim de ALLAH'IN YARATIŞINI DEĞİŞTİRECEKLER. ...)

Ayetin numarası olan 119 sayısı, büyük değişim planlarının uygulanmasına sebep kılınan operasyonlarda kullanılan 9/11 kodu ve 11 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. Zira 11 sayısını içeren bu kodlama "halden hale geçişi" ve "hal değişimini" simgelemektedir.

Sunday, November 23, 2025

"Ayet"teki kodlama

Bilindiği üzere, bilgisayar yazılım teknolojisinde, 128 adet standart ASCII karakterinden her birinin (harf, sayı, sembol) yazılabilmesi için, 0 ve 1'den oluşan "İkili Kodlar" (Binary Codes) ve bu kodların yerleştirildiği, 7 bitlik (Byte)* hücreler kullanılmaktadır. Bu durum 2 ve 7 sayılarını yani "İkili Yedi" kavramını öne çıkarmaktadır.

Evvelce de incelendiği üzere, Hicr suresinin aşağıdaki ayetinde, ilahi "yazılım" olan Kur'an'ın "İkili Yedi" kodlamasını içerdiği bildirilmektedir.

15/87 Ve lekad ateynake SEB'AN MİNEL MESANİ vel KUR'AN el azim

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük KUR'AN’ı verdik. )

"Ayn" (Göz) kelimesinden kök alan "Ayet" (اٰيَةٍ) kelimesi "Görünen, İşaret, Nişan, Alamet, Sembol" anlamlarına yani esasen "Kod" anlamına gelen bir kelime olup, Kur'an'ın kodlarını da ayetler oluşturmaktadır.

Tıpkı ASCII karakterleri gibi, "harflerin" de Kur'an'ın ayetleri, kodları olduğu Yunus suresinin aşağıdaki ayetinde hurufu mukatta harflerine ve 2 ve 7 sayılarına dikkat çekilecek şekilde bildirilmektedir.

10/1 Elif (1) lam (2) ra (3) tilke (4) AYAT (5) el (6) KİTAB (7) el (8) hakim (9)

( Elif lam ra. Bunlar hakim KİTABIN AYETleridir. )

- Ayetin kodundaki rakamların toplamı 2 (1+0+1) olmaktadır.

- Ayetin kodunun 0 ve 1 rakamlarından oluşması "İkili Kodlar" (Binary Codes) bağlamında dikkat çekmektedir.

- Ayetteki "Kitab" (Yazı / Yazılım) kelimesinin sıra numarası olan 7 sayısı, ayetin kodundaki rakamların toplamı olan 2 sayısı ile birlikte "İkili Yedi" kavramına işaret etmekte gibidir.

- Ayetteki "Ayat" (Ayetler) kelimesinin sıra numarası olan 5 sayısı ile ayetin kodundaki rakamların toplamı olan 2 sayısının toplamı 7 (1+0+1+5 = 7) olmaktadır.

- "Ayet" (اٰيَةٍ) kelimesinin ebced değeri olan 16 sayısının nümerolojik değeri de 7 (1+6 = 7) olmaktadır.

Kur'an'da "Ayet" kelimesinin ilk ve son kez geçtiği ayetlerin kodlarında da 2 ve 7 nümerolojisi bulunmaktadır.

2/106 Ma nensah min AYETİN ev nunsiha ne'ti bi hayrin minha ev misliha e lem ta'lem ennellahe ala kulli şey'in kadir

( AYETlerden neyi hükümsüz bırakırsak veya unutturursak, ondan daha hayırlısını veya onun aynısını getiririz. Allah'ın kesinlikle her şeye gücü yeten olduğunu bilmez misin? )

79/20 Fe erahul AYERel kubra

( Böylece ona büyük AYET gösterdi. )

- Ayet kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kodu 2/106 ... 2 ve 7 (1+0+6 = 7)

- Ayet kelimesinin son kez geçtiği ayetin kodu 79/20 ... 7 (7+9 = 16 ... 1+6 = 7) ve 2 (2+0 = 2) 

Saturday, November 22, 2025

Ne? Su.

Yaratılıştaki her şeyin sudan yaratılmış olduğu ayetlerde belirtilmektedir.

21/30 ... ve cealna minel MAİ kulle şey'in hayy ...

(... ve diri olan her şeyi SUdan oluşturduğumuzu ....)

24/45 Vallahu haleku kulle dabbetin min MA’ ....

(Ve Allah her debeleneni SUdan yarattı. ... )

Ayetlerdeki "Şey" ve "Dabbet" (Debelenen) kelimeleri, yaratılıştaki tüm varlıkları tanımlayan kelimelerdir. İdrakli veya idraksiz her varlığın belirli bir frekansta titreşmekte yani "debelenmekte" olmasından dolayı ayetlerde "Dabbet" kelimesi de yer almaktadır.

Türkçe'de soru amaçlı da kullanılan "Ne" kelimesi, yaratılıştaki tüm olguları içine alan bir kapasiteye sahiptir. "Ne olursa olsun", "Ne varsa", "Bu nedir?" gibi kalıplar bu sınırsız kapasiteyi ifade etmektedirler.

Arapça'da ve bazı Batı dillerinde "Su" ve "Ne" kelimelerinin karşılıkları olan kelimelerin fonetik benzerlikleri, yaratılışta NE varsa SUdan yaratılmış olduğunu ezoterik olarak teyid etmekte gibidir. Söz konusu kelimeler şöyledir.

Ma (Su) (ara.)

Ma (Ne) (ara.)

Water (Su) (ing.)

What (Ne) (ing.)

Wasser (Su) (alm.)

Was (Ne) (alm.)

Quoi (Ne) (fra.)

Aqua (Su) (lat.)

Quid (Ne) (lat.)

Squid (Sıvı püskürten; Kalamar) (ing.)

Squirt (Sıvı püskürtmek) (ing.)

Ayrıca;

Kur'an'da "Ma" (Su) kelimesinin tekrar adedi olan 64 sayısının nümerolojik değeri olan 10 sayısının, sudaki elektron adedini temsil eden sayı olması da ayrı bir uyum arzetmektedir. (Su yani H2O, Hidrojende 2, Oksijende 8 olmak üzere 10 elektron içermektedir.)

Periyodik tablodaki ilk element olan H elementinin atom numarasının (elektron sayısı) 1 olması da madde planı olan kainatın cevherinin, suyun da özü olan H olduğunu teyid etmekte gibidir.


Friday, November 21, 2025

Zehir 11

"Gümüşhane'nin Kelkit ilçesinde bir okulda, dışarıdan sipariş edilen pideleri yedikten sonra gıda zehirlenmesi şüphesiyle 29 öğrenci hastaneye kaldırıldı."


Basından 21.11.2025

En aşağıda linki yer alan "Böcek 9/11" başlıklı bölüme konu olan böcek ilacı zehirlenmesi vakasından sonra bugün de Gümüşhane'de 29 kişinin zehirlendiği bildirilmiştir. Bu vakada da 11 sayısı dikkat çekmektedir.

- 29 kişi ... 2+9 = 11

- Vakanın gerçekleştiği il Gümüşhane ... plakası 29 ... 2+9 = 11

Kur'an'da "Zehir" kelimesi "Semum" kelimesiyle temsil edilmekte olup, bu kelimenin geçtiği aşağıdaki 11 kelimelik ayetlerin numaraları 27 (2+7 = 9) ve ayetlerdeki "Semum" (Zehir) kelimelerinin sıra numaraları da 11'dir. Bu ayetlerde de 9/11 kodu ve 11 sayısı tezahür etmektedir.

Hicr 27 Ve (1) el (2) canne (3) halakna (4) hu (5) min (6) kablu (7) min (8) nari (9) el (10) SEMUM (11) 

( Ve cin, onu önceden, ZEHİR ateşinden yarattık. )

Tur 27 Fe (1) menne (2) allahu (3) aley (4) na (5) ve (6) veka (7) na (8) azabe (9) el (10) SEMUM (11) 

( Böylece Allah üzerimize nimet verdi ve bizi içe işleyen ZEHİR ateşinin azabından korudu.

Ayrıca bkz. 

Déjà vu

İlk kez yaşanan bir olayın, sanki daha önce aynen, birebir yaşanmış gibi hissedilmesi fenomeni "Déjà vu" (Çoktan görüldü / Evvelce görüldü) olarak isimlendirilmiştir. Bu fenomenin, hafıza merkezleri (hipokampus) ile algı merkezleri arasında milisaniyelik bir gecikmeye dayalı olarak oluştuğu ifade edilse de "Déjà vu" fenomeni gizemini korumaktadır.

Bakara suresinin aşağıdaki ayetinde "Déjà vu" fenomenine dolaylı olarak işaret edilmekte gibidir.

2/25 Ve (1) beşşiri (2) ellezine (3) amenu (4) ve (5) amilu (6) el (7) salihati (8) enne (9) lehum (10) CENNATİN (11) tecri (12) min (13) tahti (14) ha (15) el (16) enhar (17) kulle (18) ma (19) ruziku (20) min (21) ha (22) min (23) semeratin (24) rizkan (25) KALU (26) HAZA (27) ELLEZİ (28) RUZİKNA (29) MİN (30) KABLU (31) ve (32) UTU (33) Bİ (34) Hİ (35) MUTEŞABİHA (36) ve (37) lehum (38) fi (39) ha (40) ezvacun (41) mutahheratun (42) ve (43) hum (44) fi (45) ha (46) halidun (47)

(وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقاًۙ قَالُوا هٰذَا الَّذ۪ي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَاُتُوا بِه۪ مُتَشَابِهاًۜ وَلَهُمْ ف۪يهَٓا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ)

( Ve o inananları, iyilikler yapanları altlarından nehirler akan bahçelerin kesinlikle onlara olduğu ile müjdele. Onların hepsi oranın meyvelerinden, ürünlerinden rızıklanırlar. "BUNLAR O ÖNCEDEN RIZIKLANDIRILDIKLARIMIZDIR." derler. BENZEŞENLERİNDEN VERİLMİŞLERDİR. Orada temiz eşler de onlaradır. Onlar orada ebedidirler. )

Ayette, ruhsal hal değişimi yaşayan ve  kitaplarda "cennet" kelimesi ile temsil edilen hale geçiş yapmış idrakli varlıklarda, bu geçiş sonrası oluşan "Déjà vu" benzeri bir duyguya yer verilmektedir. Bu duygu ayette, "Önceden görülen nimetlerin aynısının görüldüğü algısı" ile tasvir edilmektedir. Ayetin devamında ise bu nimetlerin öncekilerin aynısı olmadıkları, benzeyenleri oldukları ifade edilmektedir.

Yukarıdaki semantik durum, nümerik olarak da desteklenmekte gibidir. Zira hal değişimini yani halden hale geçişi simgeleyen 11 sayısı, "BİReBİR" ve BİRdenBİRe" ifadelerinde de tezahür etmektedir ki "Deja vu" fenomeni, yeni deneyimlenenin evvelkiyle "birebir" uyumlu algılanmasını tanımlamaktadır.

Ayetteki 11 nümerolojisi konu bağlamında dikkat çekmektedir.

- Ayetteki kelime adedini temsil eden 47 sayısının nümerolojik değeri 11 (7+4 = 11) olmaktadır.

- Ayette, ilk kez deneyimlenmesine rağmen "Deja vu" algısına konu olan hali / ortamı temsil eden "Cennat" (Örtülüler, Kaplanmışlar, Bahçeler) kelimesi 11. kelimedir.

- Ayette "Déjà vu" hissi, cenneti deneyimleyenlerin sarfettikleri "Hazellezi ruzikna min kabl" ( هٰذَا الَّذ۪ي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ) (Bunlar önceden rızıklandırıldıklarımızdır.) cümlesiyle tasvir edilmekte olup, bu cümlenin ebced değeri olan 2027 sayının nümerolojik değeri de 11'dir. (2+0+2+7 = 11)

- Ayette, "Déjà vu" fenomeni çağrışımını tam olarak kapsayan ifadeler iki cümlede yer almakta olup, bu cümlelerde toplam 11 kelime bulunmaktadır.

.... kalu (1) haza (2) ellezi 3 ruzikna (4) min (5) kablu (6) ve (7) utu (8) bi (9) hi (10) muteşabiha (11) ....

(.... "Bunlar o önceden rızıklandırıldıklarımızdır." derler. Ve benzeşenlerinden verilmişlerdir. ....)

"Déjà vu" fenomeninin spiritüel bağlamdaki yorumu ise, gerçekleşmiş, gerçekleşmekte ve gerçekleşecek olan tüm olgu ve olayların kayıtlı olduğu ve Akaşa Kayıtları / Göksel Kayıtlar olarak anılan veri tabanının esasen insanın bilinçaltında da kayıtlı olduğu, zaman zaman oluşan bilinçsel kaymalar nedeniyle yani bilinçaltı verisinin kontrolsüz olarak bilinç düzeyine erişimi nedeniyle bu durumun ortaya çıktığı yönündedir.

Wednesday, November 19, 2025

Ateş sıcaklığı

Kibrit, mum veya odun ateşinin alevinin sıcaklığının minimum 600 °C olduğu tespit edilmiştir.

https://www.target-fire.co.uk/resource-centre/what-is-the-temperature-of-fire/

https://kforcesecurity.co.uk/blog/temperature-of-fire-how-hot-can-flames-really-get/

https://skeptics.stackexchange.com/questions/43833/do-wooden-building-fires-get-hotter-than-600c

Kur'an'da "Ateş" ve "Ateş yakmak" kavramı ilk kez Bakara suresinin aşağıdaki ayetinde "İstevkade nara" (Ateş yakmayı ister) ifadesiyle geçmekte olup, bu ifade ayetin 6. kelimesinden itibaren tezahür etmektedir. Bu sayı minimum ateş alevi sıcaklığını C (Celsius) cinsinden temsil eden 600 sayısının nümerolojik değeridir.

2/17 Meselu (1) hum (2) ke (3) meseli (4) ellezi (5) İSTEVKADE (6) NARA (7) fe (8) lemma (9) edaet (10) ma (11) havle (12) hu (13) zehebe (14) allahu (15) bi (16) nuri (17) him (18) ve (19) terake (20) hum (21) fi (22) zulumatin (23) la (24) yubsirun (25)

( Onların misali o ATEŞ YAKMAYI isteyenin misali gibidir. Yakıp da çevresindekileri aydınlattığında Allah aydınlıklarını giderir ve onları karanlıkların içinde terkeder de onlar görmezler.  )

Ayetteki "İstevkade" (اسْتَوْقَدَ) (Yakmak ister) kelimesi 6 harften oluşmaktadır. (Elif, Sin, Te, Vav, Kaf, Dal)

Böcek 9/11

Evvelki bölümlerde, bazı olayların semantik ve nümerik analizleri kapsamında belirtildiği üzere, yaratılıştaki kader planında her olgunun, her olayın kendine özel sayısal kodları bulunmaktadır. Çoğu olayın kodları çok derin analizler yapılmadığı müddetçe farkedilemezken veya hiç farkedilemezken bazı olayların kodları ise daha belirgin olarak tezahür etmektedir.

Aşağıda, hazin bir güncel olaya ilişkin basında yer alan haber alıntıları yer almaktadır. 

"Almanya'dan 9 Kasım'da İstanbul'a gelen ve Fatih'te bir otelde konaklayan Böcek ailesi, .... "

"Adli Tıp Kurumu'nun paylaştığı bilgi notuna göre aile 9 Kasım'dan itibaren oteldeki 201 numaralı odada kalırken ilaçlama, 11 Kasım'da onların hemen altında yer alan 101 numaralı odada yapılmıştı."

"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında 11 şüpheli gözaltına alınmıştı."

Basından

Yukarıdaki habere konu olan ailenin soyadının "Böcek" olması ve ölüm nedenlerinin de "böcek" ilacı olan alüminyum fosfit (API) kaynaklı zehirlenme olması dikkat çekmektedir. 

Ayrıca olaya ilişkin yukarıda yer alan sayılarda 11 (9/11) kodu dikkat çekmektedir.

- Aile, 11. ayın 9. günü İstanbul'a gelmiştir. (11 ve 9+1+1 = 11)

- Kaldıkları oteldeki "böcek" ilaçlaması 11. ayın 11. günü yapılmıştır.

- Böcek ilaçlaması, Böcek ailesinin kaldığı odanın hemen altındaki 101 numaralı odada yapılmıştır.

-  Soruşturma kapsamında 11 şüpheli gözaltına alınmıştır.

https://www.google.com/amp/s/www.bbc.com/turkce/articles/c993885lrr1o.amp

Bugün itibarıyla alınan karar ile bundan sonra tüm işletmelerde 24 saat kesintisiz ses ve görüntü kaydı yapılması zorunlu hale getirilmiştir.

"El Kummel" (الْقُمَّلَ) (Haşerat, Böcek) kelimesi Kur'an'da sadece A'raf suresinin aşağıdaki ayetinde, 11. sırada yer almaktadır. (Ayetin anlam içeriğinden bağımsız olmak üzere sadece senkronik ve nümerik bir tespitin söz konusu olduğu önemle hatırlatılır.)

7/133 Fe (1) erselna (2) aley (3) himu (4) el (5) tufane (6) ve (7) el (8) cerade (9) ve (10) EL (11) KUMMELE (12) ve (13) el (14) dafadia (15) ve (16) el (17) deme (18) ayatin (19) mufessalatin (20) fe (21) istekberu (22) ve (23) kanu (24) kavmen (25) mucrimin (26) 

( Ayrıntılı ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, HAŞERELER, kurbağalar ve kan gönderdik de kibirlendiler ve suçlular kavmi oldular. )

"El Kummel" (الْقُمَّلَ) (Haşerat, Böcek) kelimesinin ebced değeri 201* olup, bu sayı "Böcek" ailesinin oteldeki oda numarasıdır. 

* Elif 1 + Lam 30 + Kaf 100 + Mim 40 + Lam 30 = 201

Ayrıca Kur'an'da "Zehir" kelimesi "Semum" kelimesiyle temsil edilmekte olup, bu kelimenin geçtiği aşağıdaki 11 kelimelik ayetlerin numaraları 27 (2+7 = 9) ve ayetlerdeki "Semum" (Zehir) kelimelerinin sıra numaraları da 11'dir. Bu ayetlerde de 9/11 kodu ve 11 sayısı tezahür etmektedir.

Hicr 27 Ve (1) el (2) canne (3) halakna (4) hu (5) min (6) kablu (7) min (8) nari (9) el (10) SEMUM (11) 

( Ve cin, onu önceden, ZEHİR ateşinden yarattık. )

Tur 27 Fe (1) menne (2) allahu (3) aley (4) na (5) ve (6) veka (7) na (8) azabe (9) el (10) SEMUM (11) 

( Böylece Allah üzerimize nimet verdi ve bizi içe işleyen ZEHİR ateşinin azabından korudu. ) 


Monday, November 17, 2025

Yağmur bulutunun yükü

Meteorolojik ölçümler Cumulus adı verilen yağmur bulutlarının ortalama 500 tonluk (500.000 kg) bir kütleye sahip olduklarını göstermektedir. Bu ortalama hesap şöyle yapılmaktadır.

Ortalama Yağmur Bulutu hacmi (1.000.000 m3)  x Bulutun su yoğunluğu* (0.5 g/m3) = Bulutun ağırlığı (500.000 kg)

* 1 m3 hacimli bulut (hava + su) içinde 0.5 g sıvı halde su bulunur.

https://www.usgs.gov/water-science-school/science/atmosphere-and-water-cycle

A'raf suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan "Bulutun ağırlığını yüklenmesi" ifadesiyle "Yağmur bulutu"na işaret edilmektedir.

7/57 Ve (1) huve (2) ellezi (3) yursilu (4) el (5) riyaha (6) buşran (7) beyne (8) yedey (9) rahmeti (10) h (11) HATTA (12) İZA (13) EKALLET (14) SEHABEN (15) SİKALEN (16) sukna (17) hu (18) li (19) beledin (20) meyyitin (21) fe (22) enzelna (23) bi (24) hi (25) el (26) mae (27) fe (28) ahracna (29) bi (30) hi (31) min (32) kulli (33) el (34) semerat (35) ke (36) zalike (37) nuhricu (38) el (39) mevta (40) lealle (41) kum (42) tezekkerun (43) 

( Ve rüzgarları, rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. Nihayet (rüzgar) AĞIR BULUTLARI YÜKLENİNCE, onu ölü beldeye göndeririz. Onunla su indiririz de onunla tüm ürünlerden, meyvelerden çıkarırız. İşte ölüleri böyle çıkarırız. Umulur ki hatırlarsınız. )

Ayetteki "Ekallet sehaben sikalen( Ağırır bulutları yüklendi) ifadesi ayetin 14. kelimesinden itibaren yani "Ekallet" (Yüklenmek) kelimesinden itibaren başlamaktadır. 

14 sayısının nümerolojik değeri olan 5 (1+4 = 5) sayısı hem bulutun ağırlığını oluşturan, buluttaki suyun yoğunluk değerine, hem de yağmur bulutu ortalama ağırlık değerini ton cinsinden ifade eden 500 sayısının nümerolojik değerine eşittir.

Yağmur bulutuna işaret edilen cümlenin tamamı olan "Hatta (1) iza (2) ekallet (3) sehaben (4) sikalen (5)" (Nihayet ağır bulutları yüklenince) cümlesinin 5 kelimeden oluşması da konu bağlamında dikkat çekmektedir.

Kozmik hizalanma fenomenleri

Güneş Sistemi içindeki gezegenlerin, Ay’ın ve Güneş’in belli bir çizgide veya belirli açısal konumlarda hizalanması olayı "Planetary Alignment" (Gezegensel Hizalanma), Güneş sisteminin Samanyolu Galaksisinin merkezine açısal hizalanması olayı ise "Galactic Alignment" (Galaktik Hizalanma) olarak anılmaktadır.

Tıpkı dolunay zamanında, Güneş, Dünya ve Ay'ın hizalanması ile gerçekleşen Ay Tutulması olayının bir halde hale geçiş vasıtası olması gibi, yukarıdaki kozmik hizalanma fenomenleri de bir değişim ve halde hale geçiş vasıtası olarak nitelendirilmektedir. Bu husus İnşikak suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde "Tabakadan tabakaya binmek" ifadesiyle ve 11 nümerolojisiyle bildirilmektedir.

84/18 Ve (1) el (2) kameri (3) iza (4) itteseka (5) 

(وَالْقَمَرِ اِذَا اتَّسَقَۙ)

( Ve Ay dizilip derlendiğinde, )

84/19 Le (1) terkebu (2) enne (3) tabekan (4) an (5) tabekin (6) 

(لَتَرْكَبُنَّ طَبَقاً عَنْ طَبَقٍۜ)

( Tabakadan tabakaya bineceksiniz. )

- Ayet ikilisinde toplam 11 kelime bulunmaktadır.

- İlk ayetin ebced değeri 1640 olup, bu sayının nümerolojik değeri 11 (1+6+4+0 = 11)'dir. Ayetin numarası olan 18 sayısının nümerolojik değeri ise 9 (1+8 = 9) olup, bu iki sayı birlikte, değişimlerin, halden hale geçişlerin ve okült operasyonların! sembolü olan 9/11 kodunu (11 sayısını) oluşturmaktadır.

- İkinci ayetin ebced değeri ise 1045 olup, bu sayının nümerolojik değeri 1 (1+0+4+5= 10 ... 1+0 = 1)'dir. Ayetin numarası olan 19 sayısının nümerolojik değeri de 1 (1+9 = 10 ... 1+0 = 1) olup, bu iki sayı yanyana gelerek yine 11 sayısını oluşturmaktadır.


Kükürt rüzgarı

Kükürt (Sülfür), sembolü S, atom numarası 16 olan, volkanik gazlar, mineraller ve organik bileşiklerde bulunan sarı renkli, katı, yanıcı bir elementtir.

Sülfür (Kükürt)

Volkanik patlamalar sonrası atmosfere büyük miktarda kükürt gazı yayılmaktadır. Magmadan çıkan gazlar arasında en yoğun olanı kükürt dioksit (SO2) olup, bu gaz atmosfere yükselince su buharı ve diğer oksidanlarla tepkimeye girerek sülfat (SO4) aerosollerine* dönüşmekte  ve gökte sarımsı bir pus oluşturmaktadır.

*Aerosol = Havaya dağılmış ve asılı durumda bulunan ince sıvı veya katı parçacıklar (partiküller)

Arapça'da "Sarı" kelimesinin karşılığı olan "Safr / Sufr" kelimesi, "Kükürt" kelimesinin Fransızca ve Latince karşılığı olan "Soufre" ve "Sulphur" kelimeleriyle fonetik uyum arzetmektedir. 

Rum suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan "Rihan musferran" (Sarılaşmış rüzgar) ifadesinin çoklu anlamlarından birinin de yukarıda bahsedildiği üzere, "gökte sarımsı pus oluşturan sülfat aerosolü" olması muhtemeldir.

30/51 Ve lein erselna RİHAN fe raevhu MUSFERRAN le zallu min ba'dihi yekfurun

( Ve eğer RÜZGAR göndersek de onu SARILAŞMIŞ görseler, onun ardından inkar etmeye başlarlar. )

Tevrat'ta ilk "Kükürt" kelimesi Genesis suresinin aşağıdaki ayetinde yer almakta olup, ayetteki "Gökten ateşli kükürt yağdırmak" ifadesiyle volkanik patlama sonrasındaki "Sülfat aerosolu" kavramına işaret edilmekte gibidir.

Genesis-19-24 RAB Sodom ve Gomora'nın üzerine gökten ateşli KÜKÜRT yağdırdı. 

Ayetin alt bölüm ve ayet numarasındaki rakamların toplamı olan 16 (1+9+2+4 = 16) sayısının, Kükürtün atom numarası olması dikkat çekmektedir.


Thursday, November 13, 2025

Kanlı Ay

Ay Tutulması, Güneş, Dünya ve Ay’ın hizalanması esnasında, Dünya’nın gölgesi nedeniyle Ay’ın kısmen veya tamamen kararması ve kırmızımsı bir görünüm alması fenomenidir. Bu kozmik olay "Kanlı Ay" olarak da anılmaktadır.

Tam Ay Tutulması için Ay'ın dolunay evresinde olması gerekmektedir. Ay'ın tam tutulma evresinin (totality) maksimum süresi 107 dakika olarak belirlenmiştir.

Ay Tutulması - Kanlı Ay

https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_lunar_eclipses_in_the_21st_century

Ay Tutulması, kutsal kitaplarda halden hale geçişin ve yeni döngü başlangıcının sembolü olarak nitelendirilmektedir.

Her ayet gibi çoklu anlamları olan Nuh suresinin aşağıdaki ayetinde "Ay Tutulması" fenomenine de işaret edilmekte gibidir.

75/8 Ve (1) hasefe (2) el (3) kameru (4)

(وَخَسَفَ الْقَمَرُۙ)

( Ve Ay kapanıp söndüğünde, )

- Ayetin numarası olan 8 sayısı, bir Ay Tutulmasının maksimum süresini dakika cinsinden temsil eden 107 sayısının nümerolojik değeridir. (8 sayısı, 11 sayısı gibi düaliteyi, yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü simgeleyen bir sayıdır.)

- Ayetin ebced değeri 1117, sadece "Hasefel kamer" (خَسَفَ الْقَمَرُۙ) (Ay söndü) cümlesinin ebced değeri ise 1111'dir. Bu sayılar düalitenin, döngünün ve halden hale geçişin sembolü olan 11 sayısını içermeleri açısından dikkat çekmektedir.

- Ayetin sure numarasının nümerolojik değeri olan 3 (7+5 = 12 ... 1+2 = 3) sayısı ile ayet numarası olan 8 sayısının toplamı da 11 olmaktadır.

Tevrat'ta Ay'ın renk değişimine vurgu yapılmak suretiyle Ay Tutulması fenomenine, "Rab'bin büyük günü" ifadesiyle de halden hale geçişe işaret edilmektedir. Bu husus Tevrat'ta sadece aşağıdaki ayette yer almaktadır.

29-Joel-2-31 RAB'bin büyük ve korkunç günü gelmeden önce Güneş kararacak, AY KAN RENGİNE dönecek.

- Ayetin sure numarası olan 29 sayısının nümerolojik değeri 11'dir.

- Sure numarası olan 29 sayısı, Ay döngüsünün süresini gün cinsinden ifade eden 29,5 sayısında yer almaktadır. 

- Yukarıdaki Kur'an ayetinin ebced değeri olan 1117 sayısı, "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısıyla da benzeşmekte olup, her iki sayının da nümerolojik değerleri 1'dir. Bu sayı "Rab'bin büyük günü" ifadesi bağlamında dikkat çekmektedir.

- Ayetin kodundaki rakamların toplamının nümerolojik değeri 8 (2+9+2+3+1 = 17 ... 1+7 = 8) olmaktadır ki bu sayı bir Ay Tutulmasının maksimum süresini dakika cinsinden temsil eden 107 sayısının nümerolojik değeridir.

İncil'de ise Ay Tutulması hususu şöyle yer almaktadır.

44-Acts-2-20 Rab'bin büyük ve görkemli günü gelmeden önce güneş kararacak, AY DA KAN RENGİNE dönecek.

- İncil'de bu hususun ilk kez geçtiği yukarıdaki ayetin sure numarasının nümerolojik değeri 8'dir.

66-Revelations-6-12  Kuzu altıncı mührü açınca, büyük bir deprem olduğunu gördüm. Güneş keçi kılından yapılmış siyah bir çul gibi karardı. AY TAMAMEN KAN RENGİNE DÖNDÜ.

Monday, November 10, 2025

Nur veren polarizasyon

Işık dalgalarının tüm yönlerde titreşme özelliği bulunmaktadır. Işık dalgalarının titreşim yönlerinin belirli tek bir doğrultuya, tek bir yöne indirgenmesi yani ışık dalgalarının tek bir yönde, tek bir doğrultuda titreşmesi (örneğin sadece yatay veya sadece dikey titreşim) fenomenine ise polarizasyon* (kutuplaşma) adı verilmektedir.

* polarizasyon : lat. * polaris (kutupsal, eksensel) (pole (kutup, eksen, aks, mil) + aris (sıfat yapım eki) ) + atio (isim yapım eki) * kutuplaştırma, eksenleştirme, farklı yönlere dağılmış bir olguyu toplayıp belirli bir doğrultuya, belirli bir eksene yönlendirme; ışığın titreşim düzlemini tek eksene indirgeme

Işığın bir cam yüzeye Brewster açısı ile yani 57 derecelik açı ile gelmesi durumunda yansıyan ışık tamamen polarize olmaktadır.


Dikey Polarizasyon (Vertical Polarization) şeması

https://www.ebsco.com/research-starters/science/polarization-light

https://www.microscopyu.com/techniques/polarized-light/introduction-to-polarized-light

https://www.doubtnut.com/qna/643197009

Hadid suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan "Bize bakın da nurunuzdan (aydınlığınızdan, ışığınızdan) alalım." ifadesi, polarizasyonun tanımına uygun olacak şekilde, ışık titreşiminin belirli bir yöne, belirli bir düzleme doğrultulması anlamını temsil etmektedir.

57/13 Yevme yekulul munafikune vel munafikatu lillezine amenu UNZURNA NAKTEBİS MİN NURİKUM kilerci'u veraekum feltemisu nuren fe duribe beynehum bi surin lehu babun batinuhu fihirrahmetu ve zahiruhu min kibelihul azab

( O gün ikiyüzlü erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, o inananlara "BİZE BAKIN. AYDINLIĞINIZDAN / IŞIĞINIZDAN ALALIM." derler. "Arkanızı dönün de aydınlık arayın." denilir. Böylece onların aralarına kapısı olan sur vurulur. Onun gizlisi, içinde rahmet ve onun görüneni yan tarafından azaptır. )

Ayetin sure numarası olan 57 sayısı, ışığın polarize olabilmesi yani tek bir yöne, düzleme doğru titreşebilmesi için gerekli açı olan Brewster Açısı değerine eşittir.

Kelimeleriyle büyük insan olmak

Kelimeler yaratılışın kaynak kodlarıdır. Sayılar ve semboller ise yine kelimelerin farklı şekillerde temsil edilmiş halleridir.

Bir kişinin manevi değerini de düşünceleri yani kelimeleri belirler. Kelimeleriyle büyük düşünsel değişimlere vasıta olmuş ve kalplerde manevi yüceliğe erişmiş nice insanlar gelip geçmiştir.

Bugün 87. vefat yıldönümü idrak edilen Mustafa Kemal Atatürk'ün millete bıraktığı en büyük miras da düşünceleridir, kelimeleridir. Çünkü bu kelimeler bir milletin varlık sürecinin de kaynak kodu ve anahtarı konumundadır. 

Aşağıda yer alan ve Atatürk'e ait olan söylemlerin, daima akletmeyi öğütleyen Kur'an ayetleri ile tam uyum arzetmesi "Aklın yolu bir." deyimini de akla getirmektedir. Kur'an'ı tercüme ettirerek bir millete ilim kapısını açan Atatürk'ün, ayetlerle uyum arzeden söylemleri şöyledir.

"İstikbal göklerdedir."

7/40 O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz.

İncil 40-Matta-10-7 Gittiğiniz her yerde Göklerin Egemenliği'nin yaklaştığını duyurun.

"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir."

"Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin."

"Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır."

7/52 Ve onlara ilimle ayrıntılandırdığımız, inanan kavim için yönlendirme ve rahmet olan kitap getirdik. 

18/91 .... Onun yanında olanları ilimle kuşattık.

"Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum."

"Bağımsızlık, uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır."

"Hayatı ve özgürlüğü için ölümü göze alan bir millet asla yenilmez."

2/154 Ve Allah yolunda* öldürülenler için ölüler demeyin. Bilakis diridirler ve lakin farkedemezsiniz.

* Iyilik, doğruluk, hak, hukuk, adalet, vatan, millet yolunda ölmek Allah yolunda ölmektir.

" Biz insanlarla değil, insanlığın düşmanları ile savaşıyoruz."

2/168 ... Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır.

"Yurtta sulh, cihanda sulh."

2/208 Ey o inananlar, hepiniz topluca barışın içine girin. ...

"Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez."

9/36 ... Ortak koşanlarla, sizinle topluca savaştıkları gibi topluca savaşın. ....

"En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır."

22/3 Ve insanlardan Allah hakkında ilimsizce mücadele eden kimse, her asi azgın şeytana tabi olur. 

"Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir."

45/23 Hevesini ilahı edinen kimseyi görmez misin? Allah onu ilim üzerine saptırır. ....

"Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!"

53/39 Ve insan için çalışması haricinde yoktur.

53/40 Ve kesinlikle çalışması yakında görülür.

49/14 ... Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez.

"Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır."

3/139 Ve gevşemeyin ve hüzünlenmeyin. Eğer inananlarsanız sizler üstünsünüz. 

"Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir."

Kur'an'da geçen "Kıtal" (قِتال) (Savaş) ve "Katl: (قَتْل) (Cinayet) kelimelerinin ortak KTL (قتل) kökünden gelmeleri, iki kavram arasında çok hassas ve ince bir ayrım olduğuna dikkat çekmekte gibidir.

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir."

42/38 Ve Rab’lerini kabul edenler ve duaya kalkanlar, onların işleri aralarında heyettir, meclistir.

"Dinden maddi menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir."

5/44 ... Ayetlerimi az değere satmayın. ...

31/33 ... Aldatıcı sizi kesinlikle Allah ile aldatmasın.

2/79 Vay o kitabı elleriyle yazanlar ve sonra onu az değere satmak için "Bu Allah’ın indindendir." diyenler için. Vay onlara o elleriyle yazdıklarından ve vay onlara o kazandıklarından. 

Sunday, November 9, 2025

Fotopsi fenomeni

Göz kapalıyken veya karanlık ortamda fark edilen, gözün görme alanında ışık çakmaları, parlamalar veya yanıp sönen ışık hissine fotopsi* ismi verilmektedir. 

*phos (ışık) + opsis (görme, görüş)

Fotopsinin nedenleri vitreus jelinin retina üzerinden çekilmesi, retina gerilmesi veya yırtılması, migren atağı, optik sinir hastalıkları, travma ve bazı nörolojik bozukluklar olarak sıralanmaktadır. 

Fotopsinin PVD (Posterior Vitreus Detachment / Ön Vitreus Dekolmanı) kaynaklı olarak oluşması, görme yetisinin kaybedilmesine  lyani körlüğe sebebiyet verebilmektedir.

Nuh suresinin, çoklu anlamlar içeren aşağıdaki ayet ikilisinde yer alan "Göz şimşek çaktığında" ve "Ay kapanıp söndüğünde" ifadeleri, Fotopsi fenomenine bağlı olarak "ışığın kaybolması", "görüşün kayboması" anlamını da içermekte gibidir.

Zira, Türkçe'deki "Ay" kelimesinin İngilizce "Eye" (Göz) kelimesiyle fonetik uyumu ve Arapça "Kamer" (Ay) kelimesinin bir "görme, görüntüleme" cihazı olan "Camera" (Kamera) kelimesinin kökü olması konu bağlamında dikkat çekmektedir.

75/7 Fe iza berikal besaru

( Böylece göz şimşek çaktığında, )

75/8 Ve hasefel kameru

( Ve Ay kapanıp söndüğünde, )

Titreşen yılan ... Çıngıraklı yılan

Çıngıraklı yılanların kuyruk titreşim frekansı yani kuyruk sallama adedi 90* adet / sn seviyesindedir. Çıngıraklı yılanların kuyruk titreşim frekansı bir sinek kuşunun kanat çırpışından daha hızlıdır.

*9+0 = 9

Çıngıraklı yılan

https://en.wikipedia.org/wiki/Tail_vibration#:~:text=Rattlesnakes%20tail%2Dvibrate%20faster%20than,the%20wingbeat%20of%20a%20hummingbird

https://www.google.com/amp/s/www.bbc.com/news/science-environment-58270599.amp

Hz. Musa'nın, attığı asayı "yılan gibi titreşir halde" algılamasından bahsedilen Neml suresinin, aşağıdaki ayetinde, "İhtizaz" (Titreşim) kelimesi "Cann" (Yılan) kelimesiyle ilintilendirilmiştir.

27/10 Ve (1) elki (2) asa (3) k (4) fe (5) lemma (6) raa (7) ha (8) TEHTEZZU (9) ke (10) enne (11) ha (12) CANNUN (13) vella (14) mudbiran (15) ve (16) lem (17) yuakkib (18) ya (19) musa (20) la (21) tehaf (22) in (23) ni (24) la (25) yehafu (26) ledey (27) iye (28) el (29) murselun (30) 

( Ve asanı at. Böylece onu kesinlikle YILAN gibi TİTREŞİRKEN gördüğünde arkasına dönmeden, ardına bakmadan kaçtı. "Ey Musa korkma. Kesinlikle benim. Gönderilenler huzurumda korkmazlar." )

- Ayetin sure numarasının nümerolojik değeri 9 (2+7 = 9) olmaktadır.

- Ayetteki "Tehtezzu" (Titreşir) kelimesi 9. kelimedir.

- Ayetteki "Cann" (جَٓانٌّ) (Yılan) kelimesinin ebced değeri olan 54* sayısının nümerolojik değeri de 9'dur. (5+4 = 9)


* Cim 3 + Elif 1 + Nun 50 = 54

Saturday, November 8, 2025

Farklı görüşlerin sohbeti

Yunanca bir kelime olan "Theos" kelimesi "Tanrı, İlah" anlamına, "Theist"  kelimesi "Tanrıcı, Tanrıdan yana", "Atheist" kelimesi ise "Tanrı karşıtı" anlamına gelmektedir.

Ateizm, iki anlamı içermektedir.

1- Tanrı'nın varlığına inanmamak
2- Tanrı'nın varlığına inanmak ancak O'nun yaratış sistemine ve öğretisine karşı olmak

Tanrı'nın var olduğunu ispatlayacak bilginin mevcut olmadığını savunan düşünce kategorisi ise Agnostisizm (Bilinemezcilik) olarak isimlendirilmektedir. Ancak evvelki bölümlerde de incelendiği üzere Yaratıcı'nın varlığı bilimsel bir metod olan Inference Rule (Çıkarsama Kuralı) vasıtasıyla ispatlanabilmektedir. Dolayısıyla "Tanrı'nın varlığı" hususu agnostik düşünce sisteminin kapsamı dışında kalmaktadır.

"Farklı görüşlülerin sohbeti", bir kişinin Tanrı konusundaki düşünsel yaklaşımının şekillenmesine etkin katkı sağlayan vasıtalardan biridir. "Sohbet" kelimesi özellikle kullanılmıştır. Zira aradaki iletişim, karşılıklı anlayış, hoşgörü ve terbiye sınırları içinde olunduğu yani alaycı, küçümseyici, hakaret imalı, küfürlü vb. tutumdan kaçınıldığı, bir tarafın, düşüncesini diğerine zorla, ısrarla kabul ettirme gayretinin olmadığı ve "Ne dersen de umurumda değil" zihniyetiyle ilerlenmediği müddetçe iki tarafa da düşünme, yeniden değerlendirme, düşüncelerini pekiştirme veya değiştirme imkanı vermektedir.

Ateist görüşü özetleyen cümleler ve teist görüşü temsil eden açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

1- "Tanrının öğretileri ve kuralları insanlığın özgürlüğünü kısıtlar ve baskıcıdır."

- Yaratılışta her olgu ve olayın tezahür edebilmesi için gerekli maddi (matematik, fizik vb.) kurallar bulunduğu gibi ruhsal kurallar da bulunmaktadır. Kuralları olmayan bir sistemde düzenden, iyilikten, saygıdan, sevgiden ve mutluluktan bahsedilemez. Ayrıca bir kişinin özgürlüğü, diğer bir kişinin zulme uğraması (hakkının ihlal edilmesi ve zarar görmesi) eşiği ile sınırlı olmak zorundadır. Kur'an, objektif bir yaklaşımla incelendiğinde ayetlerin özellikle bu hususta bilgilendirmeler ile dolu olduğu görülmektedir.

2- "Dini kurumlar, dogmalar ve ritüeller toplumda haksızlık ve eşitsizlik yaratır."

- Bu çok doğru bir ifadedir. Kitap ilminin belirli zümreler tarafından bilinçli ve planlı olarak çarpıtılması, kitabın dışlanması suretiyle kitap ile uyumlu olmayan türlü dogmaların ve ritüellerin din kisvesi altında uygulanması ve zihinlere empoze edilmeye çalışılması hususu ayetlerde de özellikle vurgulanmıştır.

3- "İnsan iradesi ve aklı, ilahi otoriteye ihtiyaç duymadan yaşamı yönetebilir."

- Kitabın diğer ismi de "Zikr" yani "Hatırlama / Hatırlatma"dır. Dolayısıyla kitap zaten ahlaki ve sosyal yönden insanın aklında, kalbinde kayıtlı olan bilgileri içermekte ve bir yaşam rehberi niteliğinde olmak üzere insan için hatırlatma işlevi görmektedir. Kitapta yer alan "Hesap görücü olarak nefsin sana yeter." cümlesi temel otoritenin insanın aklı, kalbi yani kendisi olduğunu da ortaya koymaktadır.

4- "Tanrının varlığı, insanlar için bağımlılık ve korku temelli bir kontrol aracıdır."

- Yukarıda değinildiği üzere kontrol aracı insanın aklıdır. "Akala" (Engellemek, Mani olmak) kelimesinden türeme ilan "Akl" (Akıl). kelimesi zaten "Engelleme, Mani olma" anlamına gelmekte olup, insanı yanlıştan uzak tutma işlevi gören oto kontrol mekanizmasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda insanın esas korkması gereken, akıl dışı tutum, düşünce ve davranış içerisinde bulunmak olmalı yani kendisi olmalıdır.

5- "Dini inançlar bilimsel ve akılcı açıklamalarla çelişmekte olup, evrenin ve yaşamın işleyişi doğal nedenlerle açıklanabilir."

- "Dini inanç" ile "Kitap ilmi" farklı unsurlardır. "Kitap ilmi" son derece açık, mantıklı ve bilimsel verilerden müteşekkil olup gerçek ve tek olan dinin ve ilmin kaynağıdır. "Dini inanç" ise içine kaynağı muhtelif her türlü yanlış bilginin ve dogmanın dahil edilebildiği, çoklanabilen ("farklı dinler" ifadesi) ve hatta kitabı dışladığı da görülebilen geniş bir ifadedir.

6- "İnsan ahlakı ve etik değerler, dini öğretiye dayanmak zorunda olmayıp, akıl ve toplumsal sorumluluk yeterlidir."

- Yukarıda da değinildiği üzere, akletmeyi ön plana çıkaran "kitap" zaten ahlaki ve sosyal yönden insanın aklında, kalbinde kayıtlı olan bilgileri içermekte ve bir yaşam rehberi niteliğinde olmak üzere insan için hatırlatma işlevi görmektedir. Ancak, "dini öğreti" kavramı yine semantik farklılık arzetmektedir. Zira muhtelif mecralarda ve mekanlarda "dini öğreti" kisvesi altında kitap ilmi dışı bilgilerin öğretilmeye ve ahlak dışı uygulamaların benimsetilmeye, normalleştirilmeye çalışıldığı hatırlanmalıdır.

7- "Tanrı inancı, özellikle örgütlü dinler aracılığıyla, toplumsal ve bireysel özgürlükleri kısıtlar."

- Din kavramını bir toplum kontrol ve tahakküm aracı olarak kullananlar malum küresel şeytani zümredir. Öte yandan, kitaplarda, insan aklına, kalbine aykırı olabilecek bir sınırlama, kısıtlama yer almamaktadır. Kısıtlama gibi algınabilecek hususların ardında ise ruhsal ve fiziksel faydalar sağlayan bilimsel gerçekler bulunmaktadır.

8- "Dini dogmalar bilimsel ilerlemeyi ve eleştirel düşünceyi engeller."

- Bu doğru bir ifadedir. Zira din kisvesi altında bilimden uzak, dogmatik ve cehalet ürünü öğretilerin telkin edilmeye çalışıldığı malumdur. Eşsiz bir kaynak olan Kur'an ilmi dışına çıkmak, korku, şüphe ve cehaletin tesiri altındaki insanı doğru yoldan sapma riski ile karşı karşıya bırakabilmektedir.

9- "Yaratılış ve ilahi yasalar, insan deneyimi ve mantıkla çelişir."

- Kur'an'da sosyokültürel, ahlaki ve ilmi açıdan deneyim ve mantık ile çelişen bilgi bulunmamakta olup, aksine bu alanlarda insanın ufkunu ve idrak sınırlarını genişleten bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca insanın deneyimi ve mantığı ifadeleri sübjektif ve değişken nitelik arzetmekte olup, kitapta ortak aklın ve kalbin ürünü olan kolektif bilince ve değerlere hitap eden unsurlar yer almaktadır. 

10- "Tanrı inancı, suç, savaş, kötülük ve ayrımcılığın meşrulaştırılmasında kullanılmıştır."

- Bu cümle zaten kötü niyetli zihniyetin yani "Allah ve din kavramlarıyla insanlığı aldatmaya çalışan" şeytani zümrenin taktiğini tanımlamaktadır. Yaratılıştan bu yana, nefsaniyetin negatif tesirleri nedeniyle birleşik insanlığı tesis edemeyen insan, suç, savaş, kötülük ve ayrımcılığın kök sebebi olagelmiş ve oluşturduğu kan ve gözyaşı ortamından dolayı daima Yaratıcı'yı sorumlu tutmuştur.

11- "Bilgi, inanç yerine şüphe duyarak, sorgulayarak, araştırarak ve deneyimleyerek öğrenilir."

- İnanç kelimesi, "sorgulamadan ve araştırmadan kabul" anlamına gelen bir kelime değildir. İnanç, yeterli bilgiye, veriye ve ispata dayalı olarak oluşan, akıl ile harmanlanmış bir tatmin duygusudur. Bir olgu veya olay hakkında elinde hiçbir veri olmayan birinin o olgunun veya olayın gerçekliğini kabul etmesi "inanç" değil "dogma"dır.

12- "İnsanlar kendi kaderini belirleme yetisine sahiptir ve tanrısal müdahaleye gerek yoktur."

- Zaten Tanrı tarafından kendisine bilinç verilmiş (kitaptaki "ruhundan üfleme" teşbihi) olan insana, kaderini tayin etme yetisi de verilmiştir. Ayetlerde yer alan "Size isabet eden ellerinizin kazanmış olduğundandır." ifadesi bu gerçeği tanımlamaktadır. İnsanın kararları ve tercihleri yaratılıştan bu yana onun yaşam koşullarını ve kalitesini belirlemektedir.

13- "Dini kurallar olmadan, doğa yasaları ve evrensel etik ilkelerle toplumlar düzenlenebilir."

- Bu noktada "Dini kurallar" ifadesinin kaynağının ne olduğu önem arzetmektedir. Kaynak kitap mıdır, farklı odaklar mıdır?! Öncelikle kitapta yer alan "Dinde zorlama yoktur.", "Size dininiz, bana dinim" ifadeleri kitabın kimseyi herhangi bir kurallar silsilesine zorlamadığının açık göstergesidir. Kitap bir öğüttür, bir rehberdir, bir yardımcıdır, bir yaşam koçudur, bir bilim pınarıdır. İsteyen bu pınardan istediği kadar içer veya susuz olarak yoluna devam eder. Bu da insanın, akıl yoluyla vereceği karardan ve yapacağı seçimden ibarettir.

14- "Yaratıcı, ölüme ve acıya dayalı bir sistem yarattığı için zalim niteliği taşımakta ve kitaptaki "rahman ve rahim" nitelemesiyle çelişmektedir."

- Ölüm ve acı gibi kavramlar esas itibarıyla insanlığı tekamüle götüren araçlardır. Her "ölümün" yeni bir "olum" olduğuna, esasen varlıklar için yaratılışta "sonlanma" diye bir kavramın olmadığına sadece "halden hale geçişlerin", "yenilenmelerin", "yaratılış döngülerinin" olduğuna evvelki bölümlerde değinilmiştir. "Acı" kelimesi ise düalite ilkesinin bir gereği olup, idrakli varlıkları ruhsal tekamüle sevkeden önemli bir vasıtadır. Acıyı bilmeyenin veya deneyimlemeyenin mutluluğu anlaması, algılaması mümkün müdür? Kötüyü bilmeyenin veya deneyimlemeyenin iyiliği anlaması, algılaması mümkün müdür?

15- "Tanrı, sistemi kendisi yaratmasına rağmen kötülüklerden dolayı insanı suçlaması nedeniyle inkarcı ve sorumsuzdur."

- Kendisine ruhtan üflenen yani bilinç verilen insan, yaratılış aşamasından bu yana yaptığı seçimler ve aldığı kararlar ile kaderini şekillendirmektedir. Ancak hala ve maalesef, maruz kaldığı olumsuz durumlara ilişkin bilinçsiz bir şekilde kendisi dışındaki her faktörü suçlamaktadır. Ama olumlu bir duruma maruz kaldığında ise kendisine pay çıkarmayı da ihmal etmemektedir. Bu nedenle insanın öncelikle bu münafık (ikiyüzlü) yaklaşımdan kendisini kurtarması gerekmektedir.

16- "Kutsal kitaplardaki kelam ve hitap üslubu emredici ve diktatörcedir."

- Hayatı boyunca kula kulluk ederek, değeri mechul insanların önünde eğilerek ve dünyanın bu acı dolu halinin sebebi olan türlü diktatoryal eylemin doğrudan veya dolaylı destekçisi olarak nefsani ve maddi menfaat arayan insanın, iş kitaba gelince Yaratıcı'yı diktatörlükle suçlaması da yine ikiyüzlü bir tutumdur. Ayrıca Yaratıcı'yı yaratılıştaki bir varlık gibi kabul etmek ve bu yaklaşımla değerlendirmelerde bulunmak da büyük bir yanılgıdır.

17- "İnsanlar, Tanrı kavramını zihinlerinden söküp atmadıkça gerçek mutluluğa erişemeyeceklerdir."

- Bu hususta insan yine kendi kararını verip, seçimini yapmakta özgürdür. Ancak insanın, kalbine yazılmış olmasına rağmen muhtelif vesileler ile sürekli örtmeye, yok saymaya çalıştığı Allah kelimesini silmesi, "söküp atması" mümkün değildir. İnsanın bu yanlış yoldaki gayreti, kendisinin bir öfke, kin ve nefret yumağı haline gelmesine, kendisine ve çevresine zarar vermesine sebep olmaktan başka bir işe yaramayacaktır. 

Agnostik yaklaşımı özetleyen cümleler  ve ilgili açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

1- "Tanrı'nın var olduğuna dair yeterli bilgi, kanıt olmadığı için bu iddia bilimsel olarak ispatlanamaz."

- Bilimsel bir kural olan "Inference Rule" (Çıkarsama Kuralı), bir olgunun varlığının, onun etkilerinden anlaşılacağını ve ispatlanacağını ortaya koymaktadır. Yaratılış sistemine ve yaratılmış varlıklara bakılması ve öncelikle insanın aynada kendisine bakması ihtiyaç duyulan "kanıta" ulaşmak ve bir Yaratıcı'nın varlığını idrak etmek için yeterlidir.

2- "Evrim ve bilimsel açıklamalar doğayı ve yaşamı açıklamak için yeterlidir."

- Evrim* yani dönüşüm yaratılışın özüdür. Evrimin varlığını tartışmak zaten abesle iştigaldir ki "bilimsel açıklamaların" kaynağı olan Kur'an'da "yaratılış döngüsünden", "yeni yaratılıştan", "ölüm - olum (diriliş) döngüsünden" sıkça bahsedilmektedir. 

(*Buradaki Evrim kelimesi insanın maymundan gelmesi gibi batıl bir tezi temsil etmemektedir.)

3- "Dinler tarih boyunca çelişkili, hatalı veya insan eliyle şekillendirilmiş bilgiler içerir."

- "Dinler" kavramı zaten bu savın özünü oluşturmaktadır. Zira Kur'an'da da ifade edildiği üzere "din tektir." O da iyilik, doğruluk, dürüstlük, adalet, iyi ahlak, merhamet ve sevgidir ki bu kavramlar da zaten "Allah inancı"nın tanımıdır. Ancak, farklı ritüellere, dogmalara dayalı tuhaf ve kötü uygulamalar, kutsal metin olarak lanse edilen yanlış yönlendirici yazılar, kültürel tahakkümler ve tarikatleşmeler "din" adı altında kitlelere sunularak "din" kelimesinin zihinlerdeki anlamı ve etkisi tahrip edilmiş ve olumsuz yönde farklılaştırılmıştır.

4- "Doğaüstü iddialar bilimsel yöntemle test edilemez ve bu nedenle kabul edilemez."

- Bir olgu ve olay tezahür etmişse bu doğal bir fenomendir. Birisi, birileri veya bir topluluk bizzat tanık olmadı veya deneyimlemedi diye herhangi bir olay "imkansız", "iddia edilmiş" veya "doğaüstü" niteliği kazanmaz ki başta da söylendiği üzere "doğaüstü" ifadesi irrasyonel bir ifadedir. Zira, henüz keşfedemediği sonsuz miktarda olgu ve olayın varlığı nedeniyle zaten "doğa" ve "doğal" kelimelerinin anlamını henüz idrak edememiş olan insanın "doğaüstü" diye bir ifade kullanması rasyonel değildir. Öte yandan sıkça kullanılan "bilimsel" kelimesinin anlamı da planlı olarak daraltılmış durumdadır. Bilimin sınırlarından bihaber olan insan, bilgisi, becerisi ve idraki dışında olanı doğrudan "bilimsel olmamakla" niteleyegelmiştir. Oysa ki tüm bilimsel buluşlar, mevcut kalıpların, kabullerin ve mental sınırlamaların ötesindeki düşüncelerin açığa çıkması ile tezahür etmiştir.

5- "Ahlak ve etik, dine ihtiyaç duymadan da toplumsal akıl yoluyla belirlenebilir."

- Gerçek din zaten akla dayalı olarak tezahür eden ve ahlaki ve etik kuralları hatırlatan bir olgudur.  Bu hatırlatmaları içeren kitapta "Akıl etmez misiniz?", "Hatırlamaz mısınız? sorularının sıkça tekrarlandığı görülmektedir. Yukarıda da ifade edildiği üzere gerçek ve tek olan dinin en son versiyon kitabı, insanın aklında, kalbinde zaten kayıtlı olan bilgileri aktive etmek ve hatırlatmak işlevini gören eşsiz bir kaynaktır. 

6- "Tanrı kavramı ve inancı insan zihninin ürünü olan psikolojik, sosyolojik veya kültürel bir olgu olarak açıklanabilir."

- Doğru. İnsanın, aklında ve kalbinde zaten kayıtlı olan Yaratıcı kavramını hatırlaması ve bilimsel olarak da varlığını idrak etmesi Tanrı bilincinin tezahürüne vasıta olmuştur. Bu bilinç, Yaratılışın kaynak kodlarını içeren eşsiz ilim kaynağı olan Kur'an ile de yazılı hale getirilmiş ve insanın bu "psikolojik, sosyolojik, kültürel olgusu" teyid edilmiştir.

7- "Dualar, mucizeler ve vahiy iddiaları kanıtlanmamıştır."

- Bu sava bir örnek ile karşılık verilebilir. İdraki ve bilgisi kaba madde planı dünyanın düşük frekansları ile sınırlı olan insan, uzayın varlığını bilmesine rağmen uzayın özellikleri ve gizemiyle ilgili çok az şeyi ispatlayabilmiştir. Astronomik çoğu bilgi teori seviyesinde olup "bilimsel" olarak kanıtlanmamıştır. Bu durumda uzayın büyük bir bölümü gerçek değil midir? Uzayın büyük bölümü bir iddiadan mı ibarettir?

8- "Okuma yazması olmayan bir Arap'ın 1400 yıl evvel yazdığı veya yazdırdığı söylenen bir kitap çağdaş bağlamda nasıl ilim kaynağı olabilir?"

Zamanın sadece bir algıdan ibaret olması bir yana, bu noktada önemli olan kitabın içeriğidir. Söz konusu içerik tüm bilim sahalarındaki önemli bilgilerin, teoremlerin ve teorilerin semantik ve nümerik kodlarını barındırmaktadır. Bilimsel buluşların yapılmasına, muhteşem müziklerin bestelenmesine vasıta olan ilahi kozmik tesirler kitabın yazılmasına da vasıta olmuştur. Sırp mucid Nikola Tesla icatlarını, beyninde çakan şimşeklere borçlu olduğunu söylemiştir. Tesla'nın zihninde şimşek çaktıran tesirler Haberci Muhammed'e de kitabı yazdırmıştır.

"Yaratılış" kelimesinin gizemi

Türkçe'deki "Yaratmak"* kelimesi kök anlam itibarıyla "Yarılma sağlamak, İkiye ayırmak, Yararak bölmek, Kesip ayırmak, Açmak" anlamını taşımaktadır.

* yar (yarmak, ayırmak, kesmek, bölmek, açmak) + at (etken fiil eki) + mak (fiil mastar eki)

Dolayısıyla "Yaratılış" kelimesi esasen "ünitenin düaliteye dönüşmesi" (birliğin ikiliğe dönüşmesi) anlamını, yani "büyük bir bütünün bölünerek ikiye ayrılması" anlamını barındırmaktadır.

Bu noktada, spiritüalizmin temelini oluşturan "üniteye dönüş", "ikiyi birlemek" kavramları dikkate alındığında, idrakli varlık algısıyla ilahi ve nihai hedefin "yaratılış" ve "varlık" kavramlarının ortadan kaldırılması olduğu yani "yok olma" olduğu düşüncesi hasıl olmaktadır. Bu düşünce evvelce "Yokluk makamı" başlıklı bölümde incelenmiş ve bir "Varlık" için en üst tekamül seviyesinin "Yokluk" olduğu ifade edilmişti. Kitaplarda sıkça tekrarlanan ve teşbih içeren "Rab'be dönmek", "Allah'a dönmek", "O'na dönmek" ifadeleri de bu bağlamda anlam kazanmaktadır. Bu ifadeler teşbih içermektedir zira idrakler ötesi olan Yaratıcı'yı yaratılışın içinde aramak ve O'nu varlık addetmek büyük bir yanılgıdır.

Enbiya suresinin aşağıdaki ayetinde "Yaratılış" kavramı, en yukarıda belirtilen semantik bağlamı temsil edecek şekilde "Fataka" (Yarmak, Ayırmak, Açmak) fiili vasıtasıyla ifade edilmektedir. ("İnfitak" (Yarılma, Açılma) kelimesi de aynı fiil kökünden türemedir.)

21/30 E ve lem yerallezine keferu ennes SEMAVATİ VEL ERDA KANETA RATKAN fe FETAKNAHUMA ve cealna minel mai kulle şey'in hayy e fe la yu'minun

( O inkar edenler, GÖKLER VE YER kesinlikle BİTİŞİKLERKEN ONLARI AYIRDIĞIMIZI ve diri olan her şeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

Ayette "ünite" kavramı, "göklerin ve yerin bitişik olması" ifadesiyle, "düalite" yani "yaratış" kavramı ise "onların ayrılması" ifadesiyle temsil edilmektedir. Zira yer ve gök yaratılıştaki madde planının temel düalitesini temsil etmektedir.

Bu noktada, 2/27 kodlu ayette yer alan "yaktaune ma emerallahu bihi en yusale" (Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar) ifadesi de "ikiyi birlemek" yani birleşik insanlık realitesini tesis etmek ve birlikte yükselmek kavramları bağlamında anlam kazanmaktadır.

Arapça'da "Yaratılış" anlamında en sık kullanılan kelimelerden biri de kökünde "Fatara" (Yarmak, Bölmek, Ayırmak, Açmak) fiili bulunan "Fitrat" kelimesidir. Kur'an'da bir surenin ismi de olan "İnfitar" (Yarılma, Ayrılma, Açılma) kelimesi de "Fatara" kökünden türemedir.

Kur'an'da yer alan ve "Yarmak, Ayrmak, Kesip ayırmak, Bölmek, Açmak" anlamını temsil eden bir diğer kelime ise yine bir surenin ismi olan "İnşikak" kelimesidir. Bu kelime "Şakk" (Yarmak, Ayırmak, Bölmek, Açmak) fiilinden türemedir.

Ayrıca;

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/10/yokluk-makam.html?m=1