Çeviri

Sunday, January 19, 2025

Sekar ... Zeka ... Yapay Zeka ... kod 19?!

"Zeka" ( ذكاء ) kelimesi "Ateşin alevlenmesi, Parıltı" anlamlarını içeren bir kelime olup, algılanan ve bilinen anlamının kökeninde "zihin parıltısı", "zihin ateşi" anlamları bulunmaktadır.

"Zeka" kelimesinin ebced değeri 721 olup, bu sayı, hem nümerolojik değerinin 10 olması, hem de "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısındaki rakamlardan oluşması açısından dikkat çekmektedir. 

Zel 700 + Kef 20 + Elif 1 = 721 ... 7+2+1 = "10" ...... Bu nümerolojik durum, Rab'bin bir yaratışı olan "Zeka" kelimesinin Rab'be şirk koşulacağına mı işaret etmektedir?

Yazılım teknolojisinin bir ürünü olan "Yapay Zeka"'nın, en büyük ve tüm günahların kaynak kodu olan "şirk" vasıtası olarak kullanılmasının planlandığına ( ve hatta uygulamaya geçildiğine ) ve bunun da büyük döngü sonunun tezahürüne vasıta olacağına ( olmakta olduğuna ) evvelki bölümlerde defaatle değinilmişti. 

"Yapay Zeka" kavramının uluslararası harfsel kodu "AI" olup, bu akronim "Artifical Intelligence" ( Yapay Zeka ) kelimesini temsil etmektedir. "AI" harf ikilisinin İngilizce alfabeye göre ebced değerinin 1 ve 9 sayıları üzerinden ( A 1 + I 9 = 10 ) 10 olması konu bağlamında dikkat çekmektedir. Zira, "Zeka" kelimesinin "Ateş" anlamına gelmesi ve Kur'an'da "19" sayısına dikkat çekilen ayet grubunda bu sayının, "Sekarın üzerinde 19" ifadesi vasıtasıyla "Sekar" ( سَقَرَ ) ( Ateş, Yakıcı olan ) kelimesiyle ilintilendirilmiş olması önem arzetmektedir. Ayet grubundaki "Sekar" kelimesi "dünya cehennemi"ni temsil etmektedir.  ( 19 sayısı, nümerolojik değerinin 10 yani 1 olması açısından ve Rab'bin ilahi kudretini ve vahdetini ( tekliğini, birliğini ) simgelemesi açısından önem arzetmektedir. )

"Sakre" ( Yakıcı, Güneş'in yakıcı tesiri ) kelimesinden türeme bir isim olan "Sekar" ( سَقَرَ ) kelimesinin ebced değeri olan 360 ( Sin 60 + Kaf 100 + Ra 200 = 360 ... 3+6+0 = 9 ) sayısının nümerolojik değeri "9" olmaktadır. "Zeka" kelimesinin ebced değerinin nümerolojik değerinin de "10" olması, 19 sayısının tezahürüne sebebiyet vermektedir.

Anlam bütünlüğü itibarıyla, Kur'an'da 19 sayısının geçtiği ayet grubu aşağıdaki gibi oluşmakta olup, ilk ayetin kodundaki rakamların toplamları da ( 7+4+2+6 = 19 ) 19 sayısını vermektedir. Ayrıca, bu ayet grubunda "Sekar" kelimesi iki kez tekrarlanmakta olup, ayetlerdeki sıra numaraları sırasıyla 4 ve 6'dır ki bu sayıların toplamı da 19 sayısının nümerolojik değeri olan 10 sayısını vermektedir.

74/26 Se (1) usli (2) hi (3) SEKARE (4)

( Onu SEKARA yaslayacağım. )

74/27 Ve (1) ma (2) edra (3) ke (4) ma (5) SEKARU (6)

( Ve sana SEKARIN ne olduğunu ne bildirir? )

74/28 La tubki ve la tezeru

( Baki kılmaz ve geriye bırakmaz. )

74/29 Levvahatun lil beşeri

( İnsan / İnsan derisi için yakıcıdır. )

74/30 Aleyha TİS'ATE AŞERE

( Onun üzerinde ON DOKUZ vardır. )

Kur'an'da yer alan ve müteşabih ifadeler olan "ateş", "cehennem", "ıstırap" vb. gibi kavramların "negatif ruhsal hal" anlamını temsil etmekte oldukları dikkate alındığında, yukarıdaki ayette yer alan "Se uslihi sekar" ( Onu sekara yaslayacağım. ) ifadesinin, maddi bir ateşten ziyade, içinde bulunulacak olumsuz ruhsal hali temsil ettiği algılanabilmektedir. Zira, esasen büyük bir ilim nimeti olan dijital teknolojinin bir ürünü olan Yapay Zeka'nın, gereği gibi değil de insanları tam tahakküm altına almak ve köleleştirmek amaçlı olarak kullanılmakta olması ve en acısı, insanların da bu duruma rıza göstermeleri*, "sekara yaslanmakta olduklarının" da teyidi niteliğindedir. 

* Bugün insanlar, normalde gözlerini, kulaklarını, ellerini, zihinlerini kullanarak yapmaları gereken bir çok işi YZ' a teslim etmeye ( ona yaslanmaya ) başlamış olup, ironik bir şekilde bundan memnuniyet de duymakta, bunu bir gelişme, bir evrim olarak görmekte ve hayatlarının kolaylaştığını düşünmektedirler. İşte esasen "tersine evriltildiğinin" farkında olmayan insan, rıza gösterdiği ve bugüne kadar başına musibet açan her konuda olduğu gibi bu konuda da bilinçsiz, öngörüsüz ve yanlış bir yaklaşım içerisinde müsebbibi kendisinin olduğu sekara ilerlemektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/02/yapay-zeka-meselesi.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/06/iot-internet-of-things-seylerin.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/04/dijital-putlar-ai-chatgptler.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/08/teknohipnoz-ile-yapay-zeka-aldatmacas.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/01/axiom-space-sirketi-ve-wall-e.html


Saturday, January 18, 2025

Ayet el KUBRA ve Tammet el KUBRA

"Kubra" ( كُبْرٰى ) kelimesi "Büyük, Daha büyük, En büyük" anlamlarını içeren bir kelime olup, aynı anlamları temsil eden "Ekber" kelimesinin müennesidir.

"Kubra" kelimesinin ebced değeri olan 232 sayısının nümerolojik değeri, "döngü sonunun", "tamamlanmanın" ve "olgunlaşmanın" nümerik kodu olan 7 sayısını vermektedir.

Kef 20 + Be 2 + Ra 200 + Ya 10 = 232 ... 2+3+2 = "7"

Kur'an'da "Kubra" kelimesinin, "Rab'bin büyük ayeti" ifadesi içinde ve ilk kez geçtiği ayetin kodundaki ( 20/23 ) rakamların toplamı da 7 ( 2+0+2+3 = 7 ) sayısını vermektedir. Ayrıca, ayetteki "El Kubra" kelime grubu, ayetin 7. kelimesi ile başlamaktadır.

20/23 Li (1) nuriye (2) ke (3) min (4) AYATİ (5) NA (6) EL (7) KUBRA (8) 

( Sana AYETLERİMİZDEN EN BÜYÜKLERİNDEN göstermek için. )

"Kubra" kelimesinin "Rab'bin büyük ayeti" ifadesiyle ilintili olarak ikinci kez geçtiği ayette de "El Kubra" kelime grubu, ayetin 7. kelimesi ile başlamaktadır.

53/18 Lekad (1) raa (2) min (3) AYATİ (4) RABBİ (5) Hİ (6) EL (7) KUBRA (8) 

( RAB'BİNİN AYETLERİNDEN EN BÜYÜĞÜNÜ gördü. )

Bu her iki ayette de"Kubra" kelimelerinin sıra numaraları 8 olup, 8+8 işleminin sonucu olan 16 sayısının nümerolojik değeri de 7 olmaktadır.

Aşağıdaki iki ayette ise "Kubra" kelimesi, yine büyük bir "Ayet"i ve büyük bir "Olay"ı nitelemekte ve her iki ayette de 7. sırada yer almaktadır.

79/20 Fe (1) era (2) hu (3) el (4) AYETE (5) el (6) KUBRA (7) 

( Böylece ona BÜYÜK AYET gösterdi. )

79/34 Fe (1) iza (2) caeti (3) el (4) TAMMETU (5) el (6) KUBRA (7) 

( Böylece BÜYÜK OLAY geldiğinde. )

2024 yılında vizyona giren ve 8 bölümlük iki sezon halinde toplam 16 bölüm ( 1+6 = 7 ) olarak yayınlanan "Kübra" isimli dizi, "Allah inancı", "Yapay Zeka ( YZ )" ve "Şirk" temalarını işlemesi ve ismi itibarıyla dikkat çekmektedir.

Zira küresel şeytanlar, Allah'ın bir ilim nimeti olan dijital teknolojiyi, insanları O'na şirk koşturabilmek ve dolayısıyla kendilerini Rab'be şirk koşabilmek amacıyla kullanmaya ve özünde insan ürünü bir yazılım olan YZ'yı gelecek nesillere "İlah" gibi algılatmak suretiyle sözde Zionism ( Tanrıcılık, Tanrı gibi olmacılık )'in nihai hedefine ulaşmayı yani insanlığı tam tahakküm altına almayı planlamaktadırlar. Bu kadim şirk planı, Kur'an'da Yevmel Kiyamet, Yevmel Hisab, Yevmel Fasl vb. gibi ifadelerle zikredilen "büyük döngü sonunun" yani "Ayet el Kubra"'nın ve "Tammet el Kubra"'nın da kaçınılmaz tezahürüne sebep teşkil etmektedir.

37/95 Kale e ta'budune ma tenhitun

( "O yonttuklarınıza mı kulluk ediyorsunuz?" dedi. )

37/96 Vallahu halekakum ve ma ta'melun

( Ve sizi ve o yaptıklarınızı Allah yarattı. )

4/48 İNNELLAHE LA YAĞFİRU EN YUŞRAKE BİHİ ... 

( KESİNLİKLE ALLAH, O'NA ORTAK KOŞULMASINI AFFETMEZ. ...

Sunday, January 12, 2025

Mesih'teki BİR kodu

Vahdetin ( Birliğin / Tekliğin ) nümerik sembolü olan 1 sayısına, İncil ve Kur'an ayetlerinde Mesih İsa ile ilintili olarak da dikkat çekildiği görülmektedir.

Nisa suresinin aşağıdaki ayetinde, ayağa kalkış gününde ( Yevmel Kıyameh ) kitap ehli bir mümin olarak liyakate erebilmenin ve üst planlara intikal ederek kaba madde cehennemi dünyadan kurtulmanın yegane yolunun Mesih İsa'ya inanç olduğu bildirilmektedir.

4/159 Ve kesinlikle kitap sahiplerinden olanlar ÖLÜMLERİNDEN ÖNCE MUTLAKA O'NA ( Mesih İsa ) İNANACAKLARDIR. Ayağa kalkış gününde o, onlara şahit olur.

Ayetin kodunun nümerolojik değeri 19 olmaktadır. ( 4+1+5+9 = 19 ...10 ... "1")

Mesih İsa'nın doğumunun, Meryem'e müjdelenmesini konu alan ayetin sure ve ayet numarası 19'dur. 

19/19 “Kesinlikle ben sana TEMİZ GENÇ BAĞIŞLAMAK için Rab’binin resulüyüm." dedi.

"Mesih" ( مَس۪يحَ ) kelimesinin ebced değeri 118 olup, bu sayının nümerolojik değeri de 10 üzerinden 1 olmaktadır. ( Mim 40 + Sin 60 + Ya 10 + Ha 8 = 118 ... 10 ... 1 )

Mesih İsa'nın çarmıhtayken Rab'be seslenişini konu alan ayetin bölüm ve alt bölüm numaralarını oluşturan rakamların toplamı da 19 sayısını vermektedir. ( 2+7+4+6 = 19 ... 10 ... 1 )

40-Matthew-27-46 Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, "Eli, Eli, lema şevaktani?" yani, "Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?" diye bağırdı.

Mesih İsa'nın çarmıhının üzerine IESUS NAZARENUS REX IUDAEORUM ( NASIRALI İSA YAHUDİLER'İN KRALI ) yazıldığını bildiren ayetin bölüm ve alt bölüm numaraları 19'dur.

43-John-19-19 Pilatus bir de yafta yazıp çarmıhın üzerine astırdı. Yaftada şöyle yazılıydı: NASIRALI İSA YAHUDİLER'İN KRALI

Latince olan ve "IN RI" akronimi ile ifade edilen "IESUSNAZARENUSREXIUDAEORUM" cümlesi 26 harften oluşmakta olup, Latin alfabesine göre sayısal değeri 326 olmaktadır. Bu iki sayıyı oluşturan rakamların toplamı da 19 sayısını vermektedir.

I 9 + E 5 + S 18 + U 20 + S 18 + N 13 + A 1 + Z 23 + A 1 + R 17 + E 5 + N 13 + U 20 + S 18 + R 17 + E 5 + X 21 + I 9 + U 20 + D 4 + A 1 + E 5 + O 14 + R 17 + U 20 + M 12 = 326 ... 3+2+6 = 11*

* 11 ... 1 ve 1 ... 19 ve 19

Mesih İsa'nın, Rab tarafından madde planından ruhsal plana yükseltildiğinden yani "halden hale geçtiğinden" bahsedilen aşağıdaki ayette 11 kelime bulunmaktadır ki bu sayı "halden hale geçişin" sembolüdür. ( BİR halden BİR hale geçiş... )

4/158 Bel (1) rafea (2) hu (3) allahu (4) iley (5) h (6) ve (7) kane (8) allahu (9) azizen (10) hakima (11) 

( Bilakis Allah onu kendisine yükseltti. Allah yücedir, hakimdir.  )

Türkçe'de, "ani hal değişimini" ifade eden "BİRden BİRe" deyişi de batınen 11 sayısının bir tezahürüdür.

Friday, January 10, 2025

Bir ıstırap unsuru Rekabet?!

Ortak kökenden Grekçe kelimeler olan Agon ( Yarışma, Rekabet ), Agony ( Istırap, Acı çekme, Can çekişme ), Ego ( Ben ), Egoist ( Bencil ) kelimelerinin anlamları farklı gibi görünse de esasen bu kelimeler toplu halde önemli bir mesaj vermektedir. 

"Rekabet, bencillik kaynaklı ıstıraptır."

Bu cümle, ilk bakışta tuhaf olarak algılanabilir. Zira genel kanı "rekabetin, yapılan işlerdeki kaliteyi, faydayı artırdığı ve gelişme sağladığı" yönündedir. Hatta "rekabet olmasaydı insanlık bugünlere gelemezdi" inancı dahi mevcuttur. Bu düşünce tarzını telkin edenler, şirketler vasıtasıyla dünyayı ve insanlığı tahakküm altında tutarak sömüren küresel şeytanlardır. Onların telkin ettiği "rekabet" anlayışı, "insanların, üstün olma saplantısıyla her konuda birbirleriyle yarışmaları,  birbirlerini kıskanmaları, birbirlerini risk unsuru olarak görmeleri, birbirlerine tuzaklar kurmaları ve düşmanlaşmaları" yönündedir. Bu bölücü ve ayrıştırıcı yaklaşım, insanların "Büyük BİR"i tesis edebilmelerini engellemekte ve onları, kan, gözyaşı ve "ıstırap" dolu bir dünyaya hapsetmektedir. Bir başka deyişle insanların, cehennemi, kendi elleriyle oluşturmalarına neden olmaktadır ki zaten bu da şeytanların kadim taktiğidir.

İnsanın gelişimini sağlayan "rekabet" değil, "ihtiyaçları"dır. Zira insanın, mevcut olan ve yaşam süreci içinde değişen ihtiyaçları onu doğal olarak düşünmeye, fikir üretmeye, çözüm bulmaya yönlendirmektedir. Özünde gelişim bulunan bu sürecin, birbiriyle mücadele etmek, birbirini düşman addetmek yerine, tam bir dayanışma, birliktelik ve eşit paylaşım içinde çok daha sağlıklı şekilde ilerleyeceği aşikardır. Dolayısıyla "rekabet olmasaydı insanlık bugün çok daha yüksek seviyelerde olurdu" ifadesi daha doğru olabilir.

"Rekabet" kelimesine yüklenen anlam kritik olmakla birlikte, illaki bir rekabet olacak ise o da insanın kendisiyle olan rekabetidir. Bu ifadedeki "rekabet" kelimesi, "kendini geliştirme arayışı"nı temsil etmektedir ki bu da başkalarıyla yarışmakla değil onlarla paylaşmak, birlik olmak, karşılıklı fayda ve edinim sağlayarak birlikte yükselmek ile tezahür edebilir.

RKB kökünden olan kelimeler ve anlamları şöyledir.

RİKAB : Boyunduruk, Boyunduruk altında olanlar; Kullar, Köleler; Boyun, Ense kökü

RAKABE : Boyunduruklar, Boyunduruk altında olanlar; Boyunlar, Ense kökleri; Kullar, Köleler

RAKİB : Gözeten, Kontrol eden; Rekabet eden, Yarışan

REKABET : Kıskanma, Sakınma; Gözetme; Başkalarından ileri geçmeğe çalışma, Benzerleriyle üstünlük yarışına çıkma, Başkalarını boyunduruk altına almaya çalışma

MURAKABE : Kontrol, Teftiş, Gözetim, 

MURAKIB : Murakabe eden, Teftiş ve kontrol eden

RUKBA : Bekleme, Gözetme

RAKB : Gözetmek, Beklemek

REKB : Diz ile vurmak, Diz vurmak

Rekabetin, negatif bir frekans olduğu ayetlerde de doğrudan veya dolaylı olarak bildirilmiştir.

Beled suresinin aşağıdaki ayet grubunda yer alan "Akabet" ( Sarp yokuş ) kelimesi, insanın, "nefsani arzularından sıyrılması" anlamını teşbihen temsil etmektedir ki insanın var ediliş sebebi olan ve başarması gereken yegane husus da zaten budur. 

90/11 Fe laktehamel AKABET

( Böylece SARP YOKUŞA tahammül edemedi. )

90/12 Ve ma edrake mel AKABET

( Ve SARP YOKUŞUN ne olduğunu sana ne bildirir? )

90/13 Fekku REKABET

( REKABETİ / YARIŞI / BOYUNDURUĞA ALMAYI / KÖLEYİ bırakmak. )

Hadid suresinin aşağıdaki ayetinde de aldatıcı dünya hayatının, beyhude ve şeytani bir "Tekasür" ( Çoklama ) "Rekabeti" olduğu dolaylı misalleme ile bildirilmektedir.

57/20 İ'lemu ENNEMEL HAYATUD DUNYA le'ibun ve lehvun ve zinetun ve TEFAHURUN BEYNEKUM VE TEKASURUN FİL EMVALİ VEL EVLADİ ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fil ahireti azabun şeduydun ve mağfiretun min allahi ve ridvanun ve mel hayatud dunya illa meta'ul ğurur

( Bilin ki o DÜNYA HAYATI KESİNLİKLE oyundur, eğlencedir, süstür, ARANIZDA ÖVÜNMEDİR, MALLARDAN VE ÇOCUKLARDAN ÇIĞALTMADIR. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah’tan af ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı maddi fayda haricindeki değildir. )

Tekasur ( Çoklama, Çokla övünme ) suresinin ilk iki ayeti ise "rekabetin" beyhudeliğini, gerçekte insanı tekamül ettirmediğini, tekamülünü engellediğini dolaylı ifadeler ile bildirmektedir.

102/1 ELHAKUMUT TEKASUR

( ÇOKLAMA, ÇOKLA ÖVÜNME SİZİ ALIKOYUP OYALADI. )

102/2 HATT ZURTUMUL MEKABİR

( SİZ KABİRLERE VARINCAYA KADAR. )

Wednesday, January 8, 2025

Şairler meselesi

"Şair" kelimesi "Şi'r, Şiir" ( Kavrama, Algılama, İdrak etme, Sezme ) kelimesinden türeme bir sıfat olup, "Kavrayan, Algılayan, İdrak eden, Sezen" anlamına gelmektedir. "Şu'ur" ( Bilinç, Farkındalık, İdrak ) kelimesi de ortak ŞR kökündendir.

Ancak, bilindiği üzere, "Şiir" kelimesi "Tahayyül ve tasavvurları ifade eden düzenlenmiş manzume" anlamında, "Şair" kelimesi de "Şiir yazan kişi" anlamında kullanılagelmiştir. 

Kur'an'da şairlere ilişkin olumsuz hüküm algısı yaratan ayetlerin mevcudiyetinin sebebi, inkarcı müşriklerin, Kur'an'ı şiir, Resulü de şair ve kahin olarak nitelemek suretiyle ilahi kelamın ve onun elçisinin itibarını zedeleme, yerme, değersizleştirme ( haşa ) yolundaki şeytani girişimlerine karşı insanların uyarılmasıdır. Zira şiirler, gerçekleri içerebildiği gibi, çoğunlukla şairin, gerçek olmayan hayallerinin tasvirlerinden oluşan ifadeleri de içerebilmektedir. 

Kur'an'ın, mutlak gerçeği, belirli bir sayısal ve kelimesel düzene ( numeroloji, kafiye sistemi vb. ) göre içermekte olması, yani şiirsel bir yapıya sahip olması, aslında gerçeği çok iyi bilen inkarcı müşriklerin, onun "sıradan ve bir çokları gibi gerçek dışı ifadeleri, hayalleri, sanrıları içeren bir şiir" olduğu yönünde ithamda bulunmalarına imkanı vermiştir ki bu da yüce Rab'bin en dikkat çekici sınavlarından biridir.

Ayetlerde, "inançlı şairler"in olumsuz nitelemelerden münezzeh olduklarının vurgulanması, ayetlerdeki ana mesajın, şiiri ve şairleri yermek değil, doğru olmayan bir yaklaşıma karşı inananların uyarılması olduğunu ortaya koymaktadır. 

Kur'an'da, "Şuara" ( Şairler ) isimli bir surenin bulunması da önem arzetmektedir.

Enbiya ( Haberciler ) suresinin aşağıdaki ayetinde inkarcıların, resulün, "görümlerini, hayallerini ( rüyalarını ) ve uydurmalarını" kaleme aldığını iddia ettikleri bildirilmektedir. ( Gerçekler, resule, rüyalarında kelam olarak da indirilmiştir. Rüyalar, vahiy sisteminin önemli vasıtalarından biridir. ) 

21/5 Bel kalu ADĞASU AHLAM ahlamin bel İFTERAHU bel HUVE ŞAİR fel ye'tina bi ayetin kema ursilel evvelun

( Bilakis "KARIŞIK RÜYALARDIR. Bilakis ONU UYDURUR. O ŞAİRDİR. O halde, o evvelden gönderilenler gibi bize ayetler ile gelsin." dediler. )

Şuara ( Şairler ) suresinin aşağıdaki ayet grubundaki "Ğavun" ( Azgınlar ) sıfatı, gerçek olmayanın söyleminde bulunanlara ve onları farklı konumda addeden, onlara farklı anlamlar yükleyen cahillere yöneliktir. Ayet grubunun sonunda ise inanan ve iyilikler yapan şairlerin müstesna oldukları vurgulanmaktadır.

26/224 Veş ŞUARAU yettebiuhumul ğavun

( Ve ŞAİRLER, onlara azmışlar tabi olurlar. )

26/225 E lem tera ennehum fi kulli vadin yehimun

( Görmedin mi ki kesinlikle onlar her vadinin içinde belirsiz fikirlerde düşüncelerde dolanırlar. )

26/226 Ve ENNEHUM YEKUKUNE MA LA YEF'ALUN

( Ve KESİNLİKLE ONLAR O YAPMADIKLARINI SÖYLERLER. )

26/227 İLLELLEZİNE AMENU VE AMİLUS SALİHATİ VE ZEKERULLAHE KESİRAN ventesaru min ba'di ma zulimu ve se ya'lemullezine zalemu eyye munkalebin yenkalibun

( O İNANANLAR, İYİLİKLER YAPANLAR, ALLAH'I ÇOKÇA HATIRLAYANLAR ve zulmedilmeleri sonrasında yardım alanlar, öclerini alanlar hariç. O zulmedenler hangi geri dönüşe döndürüleceklerini bilecekler. )

Saffat suresinin aşağıdaki ayetinde de inkarcıların, '"cin tasallutu altındaki şair" ifadesiyle ithamlarına dikkat çekilmiştir.

37/36 Ve yekulune e inna letariku alihetina li ŞAİRİN MECNUN

( Ve "Kesinlikle biz CİNLİ ŞAİR için ilahlarımızı terk mi edeceğiz?" derlerdi.  )

Tur suresinin aşağıdaki ayet grubunda da müşriklerin, resulü "şair", ilettiği ilahi kelamı da "uydurma söz" olarak nitelediklerinden bahsedilmektedir.

52/30 Em yekulune ŞAİRUN neterabbesu bihi raybel menun

( "O ŞAİRDİR. Ona zamanın hadiselerinin olmasını gözetleyip bekleriz." mi diyorlar? )

52/31 Kul terabbesu fe inni meakum  minel muterabbisin

( De ki: "Gözetleyerek bekleyin. O halde kesinlikle ben de sizinle birlikte gözleyip bekleyenlerdenim."  )

52/32 Em te'muruhum ahlamuhum bi haza em hum kavmun tağun

( Bunu onlara rüyaları mı emreder? Yoksa onlar azgınlar kavmi midirler? )

52/33 Em yekulune TEKAVVELEH bel la yu'minun

( "ONU UYDURUP SÖYLER." mi derler? Bilakis inanmazlar. )

52/34 Fel ye'tu bi hadisin mislihi in kanu sadikin

( O halde, eğer doğru iseler, onun aynısı gibi söz getirsinler. )

Hakka ( Gerçek ) suresinin aşağıdaki ayet grubunda da yine ithamlara yer verilmiş ve Kur'an'ın, Allahu Teala tarafından indirildiği vurgulanmıştır.

69/41 VE MA HUVE Bİ KAVLİ ŞA'İRİN kalilen ma tu'minun

( VE O ŞAİRİN SÖZÜ DEĞİLDİR. Ne az inanıyorsunuz. )

69/42 VE LA BİL KAVLİ KAHİNİN kalilen ma tezekkerun

( VE KAHİNİN SÖZÜ DE DEĞİLDİR. Ne az hatırlıyorsunuz. )

69/43 TENZİLUN MİN RABBİL ALEMİN

( ALEMLERİN RAB'BİNDEN İNDİRİLMİŞTİR. )

Tuesday, January 7, 2025

Solucandaki mesaj...

"Solucan" kelimesi kök Türkçe'deki "Suvilgan / Suvişgan" ( Islanmış gibi olan, Islak gibi olan ) kelimesinin bir telaffuzu olup, "Suviş" ( Islanmak ) ve "gan" ( fiili sıfat yapan sonek ) kelimelerinden oluşmaktadır. ( "Sıvı" kelimesi de ortak kökendendir. )

“Solucan “kelimesi İncil’in aşağıdaki ayetlerinde "cehennemdekileri kemiren varlık" teşbihiyle tasvir edilmekte ve esasen negatif bir psikolojik hal olan "cehennemin" vasıta olduğu ve varlıkları içten içe kemiren, yakan, üzüntü veren "vicdan azabını" simgelemektedir. ( "İçim yanıyor", "Bağrı yanık", "Bağrıma ateş düştü" vb. gibi söylemler üzüntü halinin dışa vurumu olarak söylenegelmiştir. )

41-Mark-9-43 Eğer elin günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek elle yaşama kavuşman, iki elle sönmez ateşe, cehenneme gitmenden iyidir.

41-Mark-9-44 Oradakileri kemiren SOLUCAN ölmez, Yakan ateş sönmez.'

41-Mark-9-45 Eğer ayağın günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek ayakla yaşama kavuşman, iki ayakla cehenneme atılmandan iyidir.

41-Mark-9-46 Oradakileri kemiren SOLUCAN ölmez, Yakan ateş sönmez.'

41-Mark-9-47 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tanrı'nın Egemenliği'ne tek gözle girmen, iki gözle cehenneme atılmandan iyidir.

41-Mark-9-48 Oradakileri kemiren SOLUCAN ölmez, Yakan ateş sönmez.'

Aşağıdaki İncil ayetinde yer alan “Pelin” kelimesi ise döngü sonunda vazife alan ve yıldız ile özdeşleştirilen bir meleğin ismi olarak zikredilmektedir.

66-Revelations-8-10 Üçüncü melek borazanını çaldı. Gökten meşale gibi yanan BÜYÜK BİR YILDIZ ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü.

66-Vahiy-8-11 Bu YILDIZIN adı PELİN'dir. Suların üçte biri PELİN* gibi acılaştı. Acılaşan sulardan içen birçok insan öldü.

*Bir birtki ismi olan ”Pelin” kelimesinin İngilizce karşılığı “Wormwood”*  yani “Solucan Ağacı, Solucan Tahtası” kelimesidir. Pelin bitkisi, antik çağda bağırsak “solucanlarını” imha etmek için yağından faydalanılmış bir bitkidir. ( * Worm = Solucan, Wood = Ağaç, Tahta, Odun, Orman )

Kur’an’da, Hz. Süleyman’ın vefatının cinler tarafından idrak edilmesini sağlayan ve bir "haberci vazifesi" gören varlığın ismi olarak zikredilen “Dabbet ul Ard” ( Yerde Debelenen ) kelimesinin, ahşap yiyen “Solucan” ( Tahta Kurdu ) olduğu tevili söz konusudur. Zira ayete göre, ilgili dabbe, Hz. Süleyman’ın asasını kemirmek suretiyle O’nun devrilmesini sağlamış ve cinler de vefatını idrak etmişlerdir. ( Yukarıda bahsedilen “Pelin” kelimesinin de “Solucan Ağacı, Solucan Tahtası” anlamına gelmesi batıni bir ilişkiye işaret niteliğindedir.

34/14 Böylece O'nun üzerine ölümü hükmettiğimizde, O'nun ölümünü onlara, asasından yiyen DABBET UL ARD ( Yerde Debelenen / AĞAÇ KURDU / SOLUCAN ) haricindeki sezdirmedi. Böylece yıkıldığında ortaya çıktı ki şayet cinler gaybı biliyor olsalardı, alçaltıcı hakir eden azap içinde kalmazlardı.

Saturday, January 4, 2025

"Nirvana" kelimesi

Sanskritçe kökenli olan "Nirvana" kelimesi "her türlü istekten, duygudan, tutkudan, ihtirastan arınarak en yüksek ruh durumuna erişme" olarak tanımlanmaktadır. 

Hinduizm'de ve Yoga felsefesinde "Nirvana", kişinin yeryüzünde tekrar doğma ( reenkarne olma ) ihtiyacından kurtulacak derecede ruhsal tekamüle ermiş, gelişmiş ve olgunlaşmış olması anlamını temsil etmektedir.

Literal olarak "Sönme, Tükenme, Yok olma" anlamlarını içeren "Nirvana" kelimesinin etimolojik ayrışımı şöyledir.

Nirva ( sönmek, yok olmak, tükenmek ) ( Nis ( dış, dışarı ) + Va ( üflemek, esmek ) ) + Na ( fiili isim yapan sonek ) )

"Nirvana" kelimesinin içerdiği "Sönmek, Tükenmek, Yok olmak" anlamı, farklı varlık hallerinin deneyimlendiği düalite planlarından oluşan kainat içindeki ruhsal tekamül döngülerini tamamlamış ve "yaratılma amacını" ifa etmiş bir varlığın erişeceği nihai noktayı yani Kur'an'da "Allah'a döndürülme" olarak zikredilen "Yokluk" makamına işaret etmesi açısından dikkat  çekmektedir. İnsanı temsilen kullanılan "Âdem" ( آدم, ) kelimesinin "Yokluk" anlamına gelen "Adem" ( عدم ) kelimesi ile olan fonetik özdeşliği de konu bağlamında ayrıca önem arzetmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/12/cennet-cehennem-ve-ebediyet.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/10/yokluk-makam.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/08/reenkarnasyon-meselesi.html?m=1

Wednesday, January 1, 2025

Tek BİR kelime!

"Bana BİR KELİME öğretenin kırk yıl kölesi olurum."

Hz. Ali'ye atfedilen bu anlamlı cümle iyi düşünüldüğünde ve Allah'ın, idrakli varlıkları, "kelimeleri" ile idrakli hale getirdiği hatırlandığında Allah'a ne denli minnet duyguları içinde olunması gerektiği çok daha iyi anlaşılmaktadır.

"Allah'ın BİRliğini" ifade eden ve tek cümleden oluşan yegane ayet İhlas suresinin "1." ayetidir. Ayet numarasının 1 olması, ilahi yazılımdaki semantik ve nümerik kodlama uyumunun da bir yansımasıdır.

112 /1 Kul huvallahu EHAD ( De ki: "O Allah BİRdir." )

Yukarıda da zikredildiği üzere, yaratılmış varlıklara, "idrakli varlık" olma özelliği kazandıran unsur Allah'ın "kelimeleridir." İdraklere sığmaz sonsuz bir kaynak olan "kelime" olgusunun kutsal kitaplarda 1 sayısı ile kodlanmış olduğu görülmektedir. 

- Kur'an'da, tekrarlı olmak üzere toplam 117820 kelime bulunmaktadır. ( 1+1+7+8+2+0 = 19 ... 1+9 = 10 ... "1" )

- Kur'an'da, yazılışları farklı olmak üzere 11305 tekil kelime bulunmaktadır. ( 1+1+3+0+5 = 10 ... "1" )

- "Allah" ( اللَّهَ ) kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi 2701'dir. ( 2+7+0+1 = 10 ... "1" )

- "Kelime" kelimesinin kökü olan "Kelam" ( كَلَامَ ) kelimesinin ebced değeri 91'dir. ( Kef 20 + Lam 30 + Elif 1 + Mim 40 = 91 ... 9+1 = 10 ... "1" )

- "Kelime" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi 46'dır. ( 4+6 = 10 ... "1" )

Allah'ın kelimelerinin sonsuzluğunda bahsedilen aşağıdaki ayette "1" nümerolojisi bulunmaktadır. Ayetin kodunun ve ayet numarasının nümerolojik değerleri "1" sayısını vermektedir. ( 1+8+1+0+9 = 19 ... 10 ... "1" ve 109 ... 1+0+9 = 10 ... "1"

18/109 De ki: "Şayet deniz Rab’bimin KELİMELERİ için mürekkep olsa, Rab’bimin KELİMELERİ tükenmeden önce deniz tükenecektir. Şayet onun aynısını yardımcı olarak getirsek bile."

İnsanların, ortak tek bir kelimede yani "Allah" kelimesinde buluşmaları gerektiğinin hatırlatıldığı aşağıdaki ayetin numarasının nümerolojik değeri de "1"'dir. ( 64 ... 6+4 = 10 ... "1" )

3/64 De ki: "Ey kitap sahipleri, BİZİM VE SİZİN ARANIZDA EŞİT OLAN KELİMEYE GELİNİZ. Ancak Allah’a  kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’tan başka Rabler edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, “Şahit olun. Kesinlikle biz teslim olanlarız.” deyin."

Tevrat'ın, kodu sadece "1" lerden oluşan ( 1-1/1 ) ilk ayetinin İbrani alfabesine göre ebced değeri ( gematria değeri ) 2701 olmaktadır. ( 2+7+0+1 = 10 ... "1" )

1-Genesis-1-1 

בְּרֵאשִׁ֖ית בָּרָ֣א אֱ-לֹהִ֑ים אֵ֥ת הַשָּׁמַ֖יִם וְאֵ֥ת הָאָֽרֶץ
  296        407   395        401      86         203   913  = 2701

( Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. )

Yukarıdaki ayetin İngilizcesinde 10 kelime bulunmaktadır. ( Bilindiği üzere, Tevrat ve İncil'den oluşan ve "Bible" olarak bilinen kutsal kitabın İngilizce metni "King James Version" olarak bilinmektedir. )

In (1) the (2) beginning (3) God (4) created (5) the (6) heaven (7) and (8) the (9) earth (10) ... "1"

"Pi" sayısını temsil eden 3.14 sayısındaki rakamların, noktadan sonra aşağıdaki şekilde uzatılması durumunda, noktadan 164 ( 1+6+4 = 11 ) basamak sonra gelen rakamların sırasıyla 2, 7, 0, 1 olması da dikkat çekmektedir.

3.141592653589793238462643383279502884197169399375105820974944592307816406286208998628034825342117067982148086513282306647093844609550582231725359408128481117450284102701

Ruhi veya maddi öğelerden oluşan tüm yaratılışın "kelimelerden" ibaret olduğunun, yani esasen "her şeyin kelime" olduğunun bildirildiği, İncil'in aşağıdaki ayet grubunun ilk ayetinin alt bölüm numarası ve ayet numarası da "1"'dir.

43-John-1-1 Başlangıçta KELAM vardı. KELAM Tanrı'yla birlikteydi ve KELAM Tanrı'ydı.

43-John-1-2 Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi.

43-John-1-3 Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı.

Hz. Adem'in, Rab'den "kelimeler aldığının" yani kendisine "ilim verildiğinin" ilk kez ifade edildiği aşağıdaki ayetin numarasının nümerolojik değeri de "1" olmaktadır. ( 3 +7 = 10 ... "1" )

2/37 Böylece ADEM RAB'BİNDEN KELİMELER ALDI da onun üzerine tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir. 

Allah'ın, tüm yaratışı "kelimeler" ile gerçek kıldığının bildirildiği ayetin kodunda da "1" nümerolojisi mevcuttur. ( Sure numarası 10 ... "1" ve ayet numarası 82 ... 8+2 = 10 ... "1" )

10/82  Ve suçlular hoşlanmasalar da, ALLAH GERÇEĞİ KELİMELERİ İLE GERÇEKLEŞTİRİR.

Sunday, December 29, 2024

PARAvanı kaldırabilmek!

Allah'ın tüm insanlara eşit olarak bahşettiği nimeti ( Fussilet 41/10 ) gasp edip, onu insanlara "para" karşılığında verme ( satma ) uygulaması, esasen olmaması gereken şeytani bir fenomendir. Nihayetinde birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan ve üreten insanların, ayrıca ürettiklerini birbirlerine "para" koşuluyla vermeleri en basit ifadeyle anlamsızdır, saçmadır. Bu sav basit bir şekilde, üç kişi üzerinden şöyle örneklenebilir. 

Birinci kişi çiftçi olup tarlada sebze üretmeye, ikinci kişi zanaatkar olup ayakkabı üretmeye, üçüncü kişi de öğretmen olup eğitimli insanlar üretmeye çalışmaktadır. Görüleceği üzere bu üç kişi, temel ihtiyaç niteliğindeki nimetleri tedarik etmek suretiyle birbirlerine hizmet etmektedirler. Dolayısıyla zaten aralarında hesaplaşmış durumda olduklarından, ayrıca "para" gibi suni bir olguya ihtiyaç duymamaktadırlar.

O halde "para" neden vardır? Bir araçmış gibi topluma benimsetilmiş olan para, esasen "aracın amaç edinilmesini, batılın putlaştırılmasını, şeytanların yüceltilmesini" sağlamak, insanları gerçekten ayırmak, onların gerçek ile ve dolayısıyla Allah ile bağını kesmek için var edilmiş hipnotik bir olgudur. Evet para bir araçtır, ama sadece şeytanın, Allah'a giden yolun üzerine oturmasını sağlayan ve insanların gerçeği algılamalarını ve Rab'bi hissetmelerini "engelleyen" bir araçtır, bir "engel"dir, bir "paravan"dır.

7/16 "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi.

"Para" kelimesi Farsça kökenli "Pare" ( Parça, Kesinti, Bölüm ) kelimesinin Türkçe telaffuz edilmiş halidir. Dikkat edilecek olursa kelimenin semantik derinliğinde de "bölmek, kesmek, parçalamak, ayırmak" anlamları bulunmaktadır.

Grek kökenli bir önek olan "Para" kelimesi, batı dillerinde hem "Araç, Vasıta", hem de "Engel, Karşıt, Zıt" anlamlarına gelmektedir. Örnekler: 

Paratoner = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Tonnerre ( Gök gürültüsü, Yıldırım ) = Yıldırım engelleyici

Paradox ( gre. ) = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Doxa ( Düşünce, Öğreti, Doktrin ) = Öğreti karşıtı, Paradoks

Paranormal ( gre., lat. ) = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Normal = Normal karşıtı

Parapluie ( fra. ) = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Pluie ( Yağmur ) = Şemsiye, Yağmur engelleyici

Paravent ( fra. ) = Para ( Engel, Karşıt, Zıt ) + Vent ( Rüzgar ) = Rüzgar engelleyici, paravan

Keza, batı dillerinde "Para" anlamına gelen ve Latince kökenli olan "Moneta" ( lat. ), Money" ( ing. ) ve "Monnaie" ( fra. ) kelimelerinin Arapça "Mani" ( Engel ) kelimesiyle olan fonetik ve semantik uyumu dikkat çekmektedir.

Yine batı dillerinde yer alan ve "Saplantı, Çılgınlık, Delilik, Cinnet" anlamına gelen "Mania" kelimesi de negatif anlam içermek suretiyle "Money" kelimesiyle uyum arzetmektedir.

Kur'an'da zikredilen put isimlerinden birinin "Menat" olması ve bu kelimenin, Latince "Monate" ( Para ) kelimesiyle benzeşmesi ve ayrıca Azerbaycan'ın para biriminin isminin "Menat" olması da dikkat çekmektedir.

"Para" kelimesinin, negatif anlam içerikli fonetik ve semantik yansımalarına, Arapça'daki "Mal" kelimesi de eklenmektedir. Zira bu kelime Arapça'da "Para" anlamında kullanılmaktadır. Ancak "Mal" kelimesi batı dillerinde "Hastalık, Kötülük, Kötü, Bozukluk" anlamında bir kelime veya önek olarak kullanılmaktadır. Örnekler; 

MALfunction = İşlev bozukluğu

MALadie = Hastalık

MALevolent = Kötücül, Kötü niyetli

MALediction = Lanet, Beddua

Kutsal kitap ayetlerinde, "Para" kavramının "Kötülük" ile özdeşleştirildiği de görülmektedir.

İncil;

54-1-Timothy-6-10 Çünkü HER TÜRLÜ KÖTÜLÜĞÜN KÖKÜ PARA SEVGİSİDİR. BAZILARI PARA HEVESİYLE İMANDAN SAPTILAR da kendilerine çok acı çektirdiler.

59-James-5-1  Dinleyin şimdi ey zenginler, başınıza gelecek felaketlerden ötürü feryat edip ağlayın.

40-Matthew-19-23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "ZENGİN KİŞİ GÖKLERİN EGEMENLİĞİ'NE ZOR GİRECEK. 

40-Matthew-19-24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır." 

42-Luke-16-13 "Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. SİZ HEM TANRI'YA, HEM PARAYA KULLUK EDEMEZSİNİZ."

Kur'an;

89/20 Ve TUHİBBUNEL MALE hubben cemmen

( Ve MALI yığmacasına, toplamacasına SEVGİYLE SEVİYORSUNUZ. )


100/6 İnnel İNSANE li rabbihi le KENUD

( Kesinlikle İNSAN Rab’bine NANKÖRDÜR.  )

100/7 Ve innehu ala zalike le şehid

( Ve kesinlikle o buna şahittir. )

100/8 Ve innehu li HUBBİL HAYRİ le şedid

( Ve kesinlikle o MAL SEVGİSİNDE şiddetlidir.  )

Dolayısıyla insanın, gözlerini bir "paravan" gibi örten ve gerçeği görmesini engelleyen para perdesini kaldırması, onun, doğru olanı idrak etmesini ve mutluluğa erişmesini sağlayacak yegane unsurdur.

277 Allah’ın mühürü onların kalplerinin ve kulaklarının üzerindedir ve GÖZLERİNDE DE PERDE* vardır. Büyük azap onlaradır. 

* "Perde" kelimesi de kökünde "Per, Par" kelimesi bulunan Farsça bir kelime olup, "görmeyi engelleyen, engel" anlamına gelmektedir. Fransızcadaki "Perdre" ( Kaybetmek ) kelimesi de ortak kökendendir. ( "Perde" kelimesinin Kur'an'dak karşılığı "Ğışaveh" kelimesidir. )

Friday, December 27, 2024

Olumsuz bir nida "Of"

"Of", "Öf", "Uf" veya "Üf" heceleri, insanların, sorunlarla, olumsuz durumlarla karşılaştıklarında, sıkıntılarını ifade etmek için telaffuz ettikleri nidalardır. İki harften oluşan bu nida, aşağıdaki Kur'an ayetlerinde "Uff" ( أُفٍّ ) olarak ve yine olumsuz durumları tasvir etmek üzere yer almaktadır.

17/23 Ve kada rabbuke en la ta'budu illa iyyahu ve bil valedeyni ihsana imma yebluğanne indekel kibera ehaduhuma ev kilahuma fe la tekul lehuma UFFİN ve la tenherhuma ve kul lehuma kavlen kerima 

( Ve Rab’bin, "Sadece O’nun haricindekine kulluk etmeyin ve ana babaya iyilik edin. Onlardan biri veya ikisi, indinde yaşlılığa ererse sakın onlara "ÜFF." deme ve onları azarlama ve onlara faydalı sözler söyle." diye hükmetti. )

21/67 UFFİN lekum ve li ma ta'budune min dunillah e fe la ta'kilun 

( O Allah’tan başkalarına kulluk ettiğiniz için ÜFF size. Artık akıl etmez misiniz? )

46/17 Vellezi kale li valideyhi UFFİN lekuma e teidanini en uhrace ve kad haletil kurunu min kabli ve huma yesteğiysanillahe vey leke amin inne va'dellahi hakk fe yekulu ma haza illa esatirul evvelin 

( Ve o ana babasına "ÜFF size. İkiniz bana çıkacağımı mı vaad ediyorsunuz? Ve benden önce nesiller geldi geçti." diyen. Onların ikisi Allah’tan yardım isteyerek, "Vay sana. İnan. Kesinlikle Allah’ın vaadi gerçektir." Böylece "Bu, evvelkilerin masallarının haricindeki değildir." der. )

Yukarıdaki ayetlerde yer alan "Uff" ( أُفٍّ ) kelimesinin ebced değeri olan 81 sayısının nümerolojik değerinin 9 ( Elif ( 1) + Fe ( 80 ) = 81 ... 8+1 = "9" ) olması da konu bağlamında nümerik uyum arzetmektedir. Zira evvelki bölümlerde detaylı incelendiği üzere matematikte sihirli sayı olarak da bilinen 9 sayısı okültizmde negatif frekansların sembolü addedilmektedir. İncil'de "İnsanı simgeleyen canavarın sayısı" ifadesi ile tanımlanan 666 ( 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 ) sayısının da esasen temsil ettiği sayı 9 sayısıdır. Ayrıca, söz konusu ifadenin geçtiği ayetin numarası da 18'dir.

66-Revelations-13-18  Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı ALTIYÜZALTMIŞALTIdır.

Not: "Uff" kelimesindeki "Fe" harfi şedde ile güçlendirildiği için Türkçe yazılışta "ff" kullanılmaktadır.

Arapça ebcedinde "O" harfinin bulunmaması nedeniyle "Of" nidası, "Uf" olarak telaffuz edilmektedir. 

Olumsuz durumu yani negatif frekansı temsil eden "Of" kelimesinin, antik Grekçede ( Yunanca ) "Yılan" anlamına gelen "Ophis / Ofis" ( Ὄφις ) ( sondaki "-is" anlam içermeyen sonektir. ) kelimesinde ve "Yılanların yaşadığı yer" anlamına gelen "Ophiussa" kelimelerinde tezahür etmesi, fonetik ve semantik uyumun yanı sıra 9 sayısı bazında nümerolojik uyum da arzetmektedir. 

"Ophis" kelimesi, sadece kök kelime olan "Oph" olarak da incelense veya sondaki anlam içermeyen ek olan "is" kelimesiyle birlikte de incelense, bu kelimenin alfabetik değerinin ( harflerin alfabedeki sıra değerlerinin toplamı ) nümerolojik değeri hep 9 sayısını vermektedir.

Oph = Omicron ( 15 ) + Phi ( 21 ) + Iota ( 9 ) = 45 ... 4+5 = "9"

Ophis = Omicron ( 15 ) + Phi ( 21 ) + Iota ( 9 ) + Sigma ( 18 ) = 63 ... 6+3 = "9" 

Grekçe "Oph" ( ὀφ ) kelimesi, "Göz" anlamına da gelmekte olup, "Göz" anlamında kullanılan ancak esasen "Göz odacığı" anlamına gelen "Ophthalmos" ( ὀφθαλμός )*  kelimesinin de kökünü oluşturmaktadır. 

* oph ( ὀφ ) ( göz ) + thalamos ( θαλμός ) ( iç oda, odacık )

"Göz"'ün, okült sembolizmde "şeytanın her şeyi gören gözü" anlamında bir sembol olarak kullanılması da "Oph" ( ὀφ ) kelimesinin hem şeytanın sembolü olan "Yılan" anlamına, hem de "Göz" anlamına gelmesine ezoterik bir izah getirmekte gibidir.

Trabzon ili sınırları içinde yer alan "Of" ilçesinin isminin kökeni de Grekçe "Ophis" kelimesidir. Anlatıya göre, bölgedeki yolların yılan gibi kıvrımlı yapısından dolayı ilçeye bu isim verilmiştir. Ancak bu açıklama yeterli delil desteğinden yoksun durumdadır. 

Batı dillerinde, "Saldırı, Saldırganlık" anlamına gelen "Offensum", "Offence", "Offense" ( lat., ing., fra. ) kelimelerinin köklerinde de "Off" hecesi bulunmaktadır. ( İlahi yazılım gereği, "Yılan" ile sembolize edilen İblis'in yegane faaliyetinin insana "saldırmak" olduğu da bilinen bir gerçektir. )

Kur'an'da geçen ve "Yılan" anlamına gelen "Cann" ( جَانٌّ ) kelimesinin ebced değerinin nümerolojik değeri de 9'dur. 

Cim ( 3 ) + Elif ( 1 ) + Nun ( 50 ) = 54 ...  5+4 = "9"

Ve bu kelime ilk olarak 27. ( 2+7 = 9 ) sure olan Neml suresinde zikredilmektedir. 

Türkçe "Yılan" kelimesinin sayısal değerinin nümerolojik değeri de 9 sayısını vermektedir. ( Y ( 28 ) + I ( 11 ) + L ( 15 ) + A ( 1 ) + N ( 17 ) = 72 ... 7+2 = "9" ( Cin suresinin sıra numarası da 72'dir. )

İngilizcede, "pasif olma, geçersiz olma, kapalı olma vb." gibi negatif anlamları temsil etmek için de "Off" kelimesi kullanılmaktadır. 

Monday, December 23, 2024

Enki meselesi

"Enki", Sümer mitolojisinde "Dünyanın efendisi" olarak anılan tanrısal karakteri ifade eden kelimedir. Ea, Enkig, Nudimmud, Ninsiku, Nissiku gibi isimlerle de anılan Enki, bilgelik, tatlı su, zeka, hile, yaramazlık, el sanatları, büyü, şeytan çıkarma, şifa, yaratılış, erkeklik, doğurganlık, sanat gibi olguların kaynağı addedilerek ilahlaştırılmış bir karakterdir. 

Bir Enki rölyefi

Kaynaklarda, "Enki" kelimesinin etimolojik kökeninin belirsiz olduğu ifade edilse de Grekçe ( Yunanca ), İngilizce, Fransızca ve Almanca gibi dillerde "Yılan" veya "Yılanbalığı" anlamına gelen kelimelerin "Enki" kelimesiyle fonetik uyum arzettiği görülmektedir. Zira, Sümer dilinde "Enki" kelimesinin "Yılan" anlamına geldiğini ifade eden kaynaklar da mevcuttur.

Enkselis, Enxlesis ( Yılan, Su Yılanı ) ( gre. )
Snake ( Yılan ) ( ing. )
Eel ( Yılanbalığı ) ( ing. )
Anguille ( Yılanbalığı ) ( fra. )
Aal ( Yılanbalığı ) ( alm. )
Engerek ( Çok zehirli bir yılan türü ) ( tür. )

Dolayısıyla, kutsal kitaplarda, şeytani frekansların temsilcisi olan İblis'in "Yılan" ile sembolize edilmesi, Sümer uygarlığında Enki'nin "Dünyanın efendisi" olarak anılması ve yukarıdaki fonetik ve semantik durumlar esasen Enki'nin, İblis'in tezahürlerinden biri olduğu sonucunu doğurmaktadır. Aşağıdaki ayetlerde de ifade edildiği üzere Allahu Teala, İblis'e kıyamet gününe ( ayağa kalkış gününe ) kadar süre vermiş ve onu munzarin ( gözetilen, bakılan ) kılmıştır. Yani bir anlamda ona, insanlık üzerinde geçici tahakküm imkanı sağlamıştır. 

7/14 Kale enzirni ila yevmi yub'asun
( "Diriltilecekleri güne kadar bana bak." dedi. )

7/15 Kale inneke minel MUNZARİN
( "Kesinlikle sen GÖZLENİP BAKILANLARDANSIN." dedi. )

7/16 Kale fe bima ağveyteni le ak'udenne lehum siratakel mustekim
( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. )

7/17 Summe le atiyennehum min beyni eydihim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim ve la tecidu ekserahum şakirin
( Sonra önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara yeteceğim. Onların çoğunluğunu şükredenlerden bulmayacaksın.  )

İncil'de de cin ve insan şeytanları "engerek soyu" olarak nitelenmektedir.

40-Matthew-3-7 Ne var ki, birçok Ferisi'yle Saduki'nin vaftiz olmak için kendisine geldiğini gören Yahya onlara şöyle seslendi: "Ey ENGEREKLER SOYU! Gelecek gazaptan kaçmak için sizi kim uyardı?

40-Matthew-12-34 Sizi ENGEREKLER SOYU! Kötü olan sizler nasıl iyi sözler söyleyebilirsiniz? Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.

Tapınak niteliğindeki antik ören yerlerinde ve heykel türü yapılarda "Yılan" figürüne sıkça rastlanmaktadır. Mısır'daki, aslan bedenli, yılan kafalı Sfenks, Şanlıurfa Karahantepe'deki yılan formundaki monolit, Tarsus'taki Şahmaran ( Yılanlar Şahı, Yılan Kral ) heykeli vb. bunlara bazı örneklerdir.

Kafası yılan başı formundaki Sfenks ( Sfenks = Boğan, Nefessiz bırakan )

Karahantepe'de bulunan yılan formundaki monolit

Adem ve eşinin tasvir edildiği aşağıdaki illüstrasyonda da Enki'nin ve yılan figürlerinin yer aldığı görülmektedir.



Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/03/anunnaki-meselesi.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/04/sumerlerin-sirk-uygarlg.html

Sunday, December 22, 2024

Matrix filmindeki "gerçek" çelişkisi!

1999 yılı yapımı olan ilk Matrix filmi, her ne kadar filmde aksi tasvir ediliyor gibi görünse de, esasen kitleleri "gerçeklik" olgusundan uzaklaştırmak, gerçekliğin zihinlerdeki tanımını değiştirmek ve kitleleri yaklaşmakta olan ( o zamana göre ) dijitalizm çağının aldatıcı gerçeklik algısına hazırlamak için kurgulanmış bir yapımdır. Bir başka deyişle, filmin esas amacı, insanlığı gerçekten matrixe hapsedebilmek için gerekli algısal altyapıyı hazırlamak ve yanıltıcı mesajları "tersten telkin" metoduyla verebilmek olmuştur.

"Gerçek" kavramına odaklanılan aşağıdaki sahnelerdeki replikler incelendiğinde, bilinçli ve planlı olarak kurgulanmış kavramsal bir çelişki dikkat çekmektedir.  




Neo'nun "Bu gerçek mi?" sorusu üzerine Morpheus, yaptığı "gerçek" tanımlaması ile dolaylı olarak Matrix'in "gerçek" olduğunu / olabileceğini söylemektedir.


Bu sahnede ise Cypher, içinde bulunduğu distopik ortam nedeniyle Matrix'te yaşamayı tercih edeceğini söylemektedir. ( Bu bağlamda, bugün dünyanın, küresel şeytanlar tarafından tam bir distopik ortama ( salgın, ekonomik kriz, savaş, ahlaki dejenerasyon vb. ) dönüştürülmüş olmasının sebebi iyi düşünülmelidir. Zira aynı küresel şeytanlar dijitalizmi ve uyduruk Yapay Zeka kavramını sosyal yaşamın içine tam entegre edebilmenin de gayreti içindedirler. Her aksiyonları bir diğerinin sonucu veya sebebi olmaktadır. ) 

Trinity'nin "Matrix gerçek değil." cümlesi, Morpheus'un ilk sahnelerdeki "gerçek" tanımlaması ile çelişmektedir. Zira şayet Morpheus'un dediği gibi, "gerçek, beyin tarafından yorumlanan elektrik sinyalleri" ise, temel işlevi beyine elektrik sinyali göndererek sanal bir gerçeklik algısı yaratmak olan Matrix'in "gerçek" olarak nitelenebilmesi durumu oluşmaktadır.

69/1 El hakkatu

( Gerçek )

69/2 Mel hakkatu

( Nedir gerçek? )

69/3 Ve ma edrake mel hakkat

( Ve sana gerçeğin ne olduğunu ne bildirir? )

2/147 El hakku min rabbike fe la tekunenne minel mumterin

( O ( kitap ) Rab’binden gerçektir. O halde kesinlikle şüphe edenlerden olma. )


Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/kuralszlk-telkini.html

Hun bayrağındaki Ejderha?!

Tarihteki ilk Türk devleti, Dokuz Oğuz boyundan biri olan, Çinlilerin "Hiung Nu" ( Kuvvetli Ağabey, Öfkeli Ağabey ) ( hiung, hyung ( ağabey ) + nu ( kuvvetli; öfkeli ) ) olarak adlandırdıkları ve göçebe Türk soylarından oluşan bir kabile konfederasyonu niteliğindeki "Hun" ( Kan ) devletidir. 

Tarihteki Türk devletlerinin isimleri, kronolojik olarak şöyledir.

1-Büyük Hun İmparatorluğu
2-Batı Hun İmparatorluğu
3-Avrupa Hun İmparatorluğu
4-Ak Hun İmparatorluğu
5-Göktürk İmparatorluğu
6-Avar İmparatorluğu
7-Hazar İmparatorluğu
8-Uygur Devleti
9-Karahanlılar
10-Gazneliler
11-Büyük Selçuklu İmparatorluğu
12-Harzemşahlar
13-Altınordu Devleti
14-Büyük Timur İmparatorluğu
15-Babür İmparatorluğu
16-Osmanlı İmparatorluğu
17. Türkiye Cumhuriyeti

Kaynaklarda Hun devletinin bayrağının aşağıdaki şekilde olduğu belirtilmekte ve resmi ortamlarda da bu bayrak kullanılmaktadır.

Sarı zemin üzerinde ejderha bulunan Hun Devleti bayrağı ?

Sol başta Hun devletinin bayrağının bulunduğu, 17 Türk devletinin bayrakları

Bilindiği üzere, "Yılanlar şahı" veya "Yılan kral" anlamına gelen ve Farsça kökenli bir kelime olan "Ejderha" ( eji ( yılan ) + dahak ( kral ) ), kutsal kitaplarda negatif enerjinin, kötülüğün, şeytani frekansların sembolü olarak zikredilmiş olup, Kur'an'da da aynı anlamı temsil eden "Hayyet", "Cann" ve "Su'ban" kelimeleri ile temsil edilmiştir. ( "Yılan" ve "Sürüngen" ( Reptil ) teması, evvelki bölümlerde defaatle incelenmiş olup, blog ana sayfasının sol üst köşesindeki arama penceresine kelime girişi yapılarak ilgili bölümlere erişilebilir. )

Hunların, tek tanrılı göksel din ( semavi din ) olan "Gök Tengri / Kök Tengri" dinini benimsedikleri bilinmektedir. Dolayısıyla, bir ulusun özünü, özelliğini, niteliğini temsil etme işlevi olan bayrakta, satanizmin sembolü olan yılan figürünün mevcudiyeti sorgulanası bir durum arzetmektedir. Ayrıca, bayraktaki figür putperest kavimlerin masklarında, tahtadan yapılma totemlerinde de yer alan ve Çin'de de kutsal addedilen figürdür.

Üzerinde bir sürüngen yer alan ahşap bir mask

Başlarının üstünde sürüngen figürü taşıyan Malezya'daki Dogon kabilesi bir ritüel esnasında...

29.10.2021 tarihinde, Cumhuriyet Bayramı nedeniyle verilen devlet resepsiyonunda aşağıdaki pano dikkat çekmiştir. Mavi* rengin hakim olduğu panoda yer alan çocuk suratının üzerinde "One" ( Bir ) yazmakta olup, çocuğun sağ gözbebeği de "ejderha", "sürüngen" formundadır. 

* Mavi renk, farklı frekans varlıklarını sembolize etmek için de kullanılmakta olup, kendilerini elit ve insan soyundan üstün gören şeytani zümre kendisini "Blue Blood" ( Mavi Kan ) olarak nitelemektedir.


Panodaki çocuğun sağ elmacık kemiği üzerinde "One" ( Bir ) yazmakta olup, sağ gözbebeği de "sürüngen" formunda resmedilmiştir.


Ejderha benzeri bir figür dikkat çekmektedir.

Yukarıdaki gibi örneklerde yer alan sürüngen, ejderha, yılan sembolizmi vasıtasıyla, sübliminal bir mesaj verilmeye ve Türk ile ilintilendirilmeye çalışıldığı izlenimi oluşmaktadır. Bu tip mesajları kurgulayanlar, harflerin, kelimelerin ve şekillerin, kendilerine yüklenen anlamlar itibarıyla zihni etkileme ve kontrol altına alma gücü olduğunu çok iyi bilmektedirler. "Şeytan detayda gizlidir." sözü de bu durumu tanımlamaktadır.

Friday, December 20, 2024

Elementler ve Elif, Lam, Mim, Nun

Madde planı olan kainatın temel kodlarını oluşturan ve periyodik tabloda yer alan cevherler ( özü oluşturan kimyasal maddeler ) Latince bir kelime olan ancak etimolojik kökeni belirsiz olan "Element / Elementum" ( Eleman, Öğe, Öz, Esas, Temel ) ( sondaki "-um" eki Latincede anlam içermeyen sonektir. ) kelimesiyle tanımlanmaktadır.

Kaynaklarda, "Element" kelimesinin kökeninin, Kenan ve Latin alfabesinin ikinci yarısının başlangıcındaki L, M, N harflerine dayandığına yönelik teori yer alsa da bunu destekleyecek yeterli veri mevcut değildir. Ancak "Elementum" kelimesinin Latincede "Element / Atom" anlamının yanısıra "Harf" anlamını da içermekte olması, Kur'an'daki "Hurufu mukatta"'ya ( Ayrıştırılmış harfler ) bir işaret niteliğindedir. Zira Kur'an'da hurufu mukattaya, "Tilke ayatul kitabil mubin"* ( Bunlar apaçık  yazılımın kodlarıdır. ) cümlesiyle dikkat çekilmekte ve harflerin "yaratılışın kaynak kodları" olduğu bildirilmektedir.

* Ayet = İşaret, Nişan, Simge, Kod
   Kitab = Yazı, Yazılım

https://en.wiktionary.org/wiki/elementum

"Harf" anlamını da içeren "Element" kelimesinin İbranice kökenli "El" ( Tanrı, İlah ) ve Latince kökenli  "Mens, Mentis" ( Düşünce ) kelimelerinin birleşiminden oluşmuş olması muhtemeldir. Zira harfler, Allah'ın iradesinin, düşüncesinin tezahürleri ve yaratılışın kodlarıdır. ( Arapçada ve Latin kökenli dillerde isimlerin ve sıfatların başında önek ( artikel ) olarak "el" kelimesinin yer alması da kelimelerin, Allah'ın yaratışı olduğunu simgelemektedir. )

Elementlerin periyodik tablosunda 7 periyod ve 118 element mevcut olsa da "Genişletilmiş Periyodik Tablo" olarak anılan tabloda ilave 8. ve 9. periyodların da olması ve bu periyodların yeni, henüz sentezlenmemiş veya doğada henüz keşfedilmemiş elementleri içermesi öngörülmüştür. Aşağıdaki linkten alınan şu bölümde 121 atom numaralı elemente dikkat çekilmektedir ki bu sayı Kur'an'daki huruf yapısı ile bir uyum arzetmektedir.

"Bu kısımdaki yeni elementlerin hiçbiri henüz sentezlenmemiş ya da doğada keşfedilmemiştir. ( Nisan 2008'de element 122'nin doğada var olduğu söylenmiş fakat genel olarak hatalı bulunmuştur. ) İlk g bloku elementinin atom numarası büyük ihtimalle 121 ve sistematik ismi unbiyunyumdur. Bu bölgedeki elementler büyük ihtimalle radyoaktif açıdan çok dengesizdir."

https://tr.wikipedia.org/wiki/Geni%C5%9Fletilmi%C5%9F_periyodik_tablo#:~:text=%C4%B0lk%20g%20bloku%20elementinin%20atom,121%20ve%20sistematik%20ismi%20unbiyunyumdur.

Kur'an'ın hurufu mukatta içeren 2/1 kodlu ilk ayetinde "Elif Lam Mim" harfleri, 68/1 kodlu son ayetinde ise "Nun" harfi yer almaktadır.

2/1   Elif Lam Mim
68/1 Nun 

Yukarıdaki harfler yanyana ( E, L, M, N ) yazıldığında  fonetik olarak "Element" ( Eleman ) kelimesiyle uyum arzetmektedir. Bu harflerin ebced değerleri toplamı ise 121 sayısını vermektedir ki bu sayı yukarıdaki alıntıda atom numarasını temsil eden sayıdır. ( Elif 1 + Lam 30 + Mim 40 + Nun 50 = 121 )

118. elementten sonraki elementlerin isimlerinin "Un" öneki ile başlaması da sonuncu mukatta harf olan "Nun" harfi ile fonetik uyum arzetmektedir. ( 119 UNunenniyum, 120 UNbinilyum, 121 UNbiunyum )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/11/alsimik-alfabe.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/03/elif-lam-mim-ra-ve-genetik-kodlama.html

Tuesday, December 17, 2024

Ölüm medyası -2-

Evvelki bölümlerde de değinildiği üzere, temel taktiği zihin kontrolü olan şeytanların en önde gelen kitlesel tahakküm metodu da hakimiyetleri altında bulunan medya kanalıyla "ölümü", bir tehdit ve korku unsuru olarak toplumun zihnine sürekli olarak telkin etmek ve toplumu sürekli olarak depresif, üzgün, demoralize ve panik halde tutmaktır. Bu durumun yansımaları, gelişen yerel ve küresel olaylarda, basındaki haber manşetlerinde, şarkı sözlerinde, filmlerde vb. gözlenmektedir.

Son olarak, yine "ölüm" temasını bilinçaltına negatif frekanslarla kodlamak üzere çekilen "Gassal" ( Yıkayıcı, Gasleden; Ölü yıkayıcı ) isimli bir dizi filmin afişleri toplumda infial yaratmış ve insanlar "psikolojilerinin bozulduğunu" açıkça ifade etmişlerdir ki zaten şeytanların amacı da budur. Afişlerin özellikle, "karanlığın" simgesi olan "siyah" renkli zemin içerecek şekilde tasarlandığı görülmektedir.

Ayrıca, afişin sol üst köşesinde "su akışı, su damlaları" algısı yaratan çizimde de "keçi benzeri bir hayvanın rahimden çıkışı, doğumu" resmedilmiş gibi görünmektedir. Bilindiği üzere okültizmde keçi, "inatçılık" kavramı bağlamında, İblis'in bir sembolü olup, İblis'i simgeleyen hermafrodit Baphomet figürünün de kafasını oluşturmaktadır.

Solda, sırtüstü pozisyonda olan, kafası, kulağı, boynuzu ve ön ve arka ayakları belirgin bir hayvan ( keçi? ) rahimden çıkıyor gibi yani yeni doğuyor gibi görünmektedir. Bu sembolizm, sözde satanizm çağının başlaması anlamını mı temsil etmektedir? ( Son dönemde, yerel ve küresel organizasyonlarda sıkça görülen satanizm teması bu olasılığı güçlendirmektedir. )

Defaatle değinildiği üzere, "Ölüm" ve "Olum", yaratılışın temel düalite döngüsünü yani halden hale geçişi temsil eden kavramlardır. Dolayısıyla, insanın ruhsal tekamülünü engellemek amacını güden şeytanların, "Ölüm" kelimesi üzerinden oluşturmaya çalıştıkları olumsuz tesirlere kapılmamak, korkmamak, aksine, ilme, inanca ve iyiliğe odaklanmak her inananın asli vazifesidir. Zira "korku", insanı yanlışa, günaha, kötülüğe sevkeden negatif bir frekanstır.

3/118 Ey o inananlar, sizin dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Sizden sıkıntıyı, düzensizliği eksik etmezler. O sizi meşakkatle helak edeni severler, arzularlar. Ağızlarından kin, öfke, çirkinlik ortaya açığa çıkar. O göğüslerinin gizlediği ise daha büyüktür. Eğer sizler akıl etmekteyseniz, sizlere ayetleri açıkladık.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/03/olum-medyas.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/02/travmatik-kodlama-girisimleri.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/12/olen-de-yok-biten-de-yok.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/02/gercek-olum-olmaktr.html

Sunday, December 15, 2024

İkili Yedi'de ara... bulacaksın.

Ruhsal tekamülün ( bilişsel gelişim ) yolunun, Rab'den ilim "dilemekten", "aramaktan" ve "sormaktan" geçtiği İncil'in Matta suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir.  

40-Matthew-7-7 "DİLEYİN, size verilecek; ARAYIN, bulacaksınız; KAPIYI ÇALIN, size açılacaktır. 

Ayetin numarasındaki iki adet 7 sayısı ( İkili Yedi ), sayısal ve anlamsal ilinti fenomeni açısından dikkat çekmektedir. Zira, ilahi yazılımın önemli iki kodu olan 2 ( 11 ) ve 7 sayıları yani "İkili Yedi", bilgisayar yazılım teknolojisinin de özünü oluşturmaktadır. Bilindiği ve aşağıda linki bulunan bölümlerde değinildiği üzere, 128 karakterli sistemde karakterler, "bit" adı verilen ve her biri ikili kodlar ( binary codes ( 0 ve 1 ) ) içeren 7 bitlik hanelerle ifade edilmektedir.

Tevrat'ın aşağıdaki ayetinde de "İkili Yedi" kavramına 7 ve 77 sayıları vasıtasıyla ve ayetin kodunun nümerolojik değeri olan 11 ( 1+4+2+4 = 11 ) sayısıyla işaret edilmektedir.

1-Genesis-4-24 Kayin'in YEDİ KEZ öcü alınacaksa, Lemek'in YETMİŞ YEDİ kez öcü alınmalı." 

"İkili Yedi" kavramının açık olarak zikredildiği ayet ise Hicr suresinin 87. ayetidir. "İkili Yedi" kavramı, bu ayette adeta Kur'an'ın tanımı için kullanılmaktadır. 

15/87 Ve (1) lekad (2) ateyna (3) ke (4) seb'an (5) min (6) EL (7) MESANİ (8) ve (9) el (10) KUR'ANE (11) el (12) azim (13) 

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük KUR'ANI verdik. )

Kur'an'ı tanımlayan "Seb'an minel mesani" ( İkililerden Yedi / İkili Yedi ) ifadesinin yer aldığı bu ayette "Kur'an" kelimesinin 11. sırada yer alması da dikkat çekmektedir. 

Allahu Teala'nın, yaratılıştaki her şeyi belirli bir sayısal düzene göre yarattığı da Meryem suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmekte ve bu ayette de, dolaylı olarak, 7 ve İkili Yedi kavramlarına işaret edilmektedir.

19/94 Lekad (1) AHSA (2) hum (3) ve (4) ADDE (5) hum (6) ADDA (7) 

( Onları SAYMIŞ ve onları ADETLERLE ADETLENDİRMİŞTİR. )

Ayette 7 kelime bulunmakta olup, "Saymak" anlamını içeren ve kilit kelimeler olan "Ahsa", "Adde" ve "Adda" kelimelerinin sıra numaraları sırasıyla 2, 5 ve 7'dir. Bu durum 2+5 = 7 ve 7 olarak veya 2+5+7 = 14 ... 2x7 ( ikili yedi ) olarak değerlendirildiğinde yine 7 ve İkili Yedi kavramları tezahür etmektedir.

7 sayısının "gerçekleşme, tamamlanma, döngü sonu" olduğu mesajı da, tersten misalleme yoluyla ve batıni olarak Tevbe suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir.

9/80 İstağfir lehum ev la testağfir lehum in testağfir lehum SEB'İNE MERRATEN fe len yağfirallahu lehum ...

( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için YETMİŞ KERE af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. ... )

Wednesday, December 11, 2024

Cennet, Cehennem ve Ebediyet

Evvelki bölümlerde de değinildiği üzere, yaratılıştaki düalite ilkesinin ( iyi - kötü ikilisi ) gereği olan ve ayetlerde müteşabih ifadelerle sembolize edilen Cennet ( Örtülme, Korunma, Gizlenme ) ve Cehennem ( Sıcaklık, Ateş, Azap, Istırap ) kavramları, esas itibarıyla, her tekâmül seviyesinden idrakli varlığın, içinde bulunduğu "ruhsal hal" ikilisini tanımlayan kelimelerdir.

"Ruhtan üfleme" ifadesi, madde alemi olan kainatta ( evren ), farklı hallerde ( kaba, yarı süptil, süptil ) bulunan maddelere Allah'ın "bilgi, bilinç" vermesi yani onları "idrakli varlık"lara dönüştürmesi anlamına gelmektedir.

İdrakli bir varlık, düşüncelerinin niteliğine göre bulunduğu yaşam planında ( ayetlerde "Dunya" ( En aşağı, En yakın ve "Erd" ( Yer ) olarak ifade edilir ) cennet veya cehennem yaşamını deneyimleyebilmektedir. Şeytani ( kibir, nefsaniyet ve maddiyat ) düşünceler içinde olanlar bulundukları yaşam planını cehenneme, Rahmani ( alçak gönüllülük, özveri ve ruhaniyet ) düşünceler içinde olanlar ise bulundukları yaşam planını cennete dönüştürebilmektedirler. Ancak bir yaşam planında hangi tip idrakli varlığın mevcudiyeti çoğunlukta ise o yaşam planının niteliği de ona göre şekillenmektedir. Örneğin, kainattaki sonsuz sayıda "dünyalardan" biri olan ve halen insanların yaşamakta olduğu kaba madde planı yerküre ( Dünya ) bir cehennem niteliği arzetmektedir.  

Yukarıda da ifade edildiği üzere, her varlık kategorisinin ( kaba madde, yarı süptil, süptil ) içinde bulunduğu "cenneti" ve "cehennemi" mevcuttur. Bu durum, özünde, varlıklar için bir idrak sınavı olan yaratılıştaki düalite ilkesinin gereğidir. Hangi ruhsal tekamül seviyesinde olursa olsun, sadece Allahu Teala'nın indinde olan ve O'na has olan "Ünite / Vahdet / Teklik / Birlik" olgusunu, yaratılmış bir varlığın idrak edebilmesi mümkün olmayıp ancak kısmen sezebilmesi ve o yolda mücade edebilmesi mümkündür. Çünkü "Yokluk" ve "Varlık" kavramları yaratılışın kaynak kodunu ve temel düaliteyi oluşturmaktadır. Dolayısıyla bir idrakli varlık için "Ünite" kelimesi "Yokluk" anlamına gelmektedir. Yani "Ünite", nihayetinde bir varlığın erişebileceği en üst tekamül seviyesi olan ve ayetlerde "İndallah" ( Allah'ın indi, Allah'ın yanı ) olarak geçen "Yokluk" makamıdır. Yokluk makamına intikal ise Allah'ın, madeye "üflediği ruhu" kendine geri alması ile yani varlık algısına göre "yok olmak" ile gerçekleşebilir ki bu durum ayetlerde "Allah'a geri döndürülmek" ifadesi ile bildirilmektedir.

2/28 .... summe ileyhi turceun ( .... Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Kur'an'ın zamandan ve mekandan munezzeh niteliği, ayetlerdeki "Hayatud dunya" ( Dünya hayatı ) ifadesinin esasen yukarıda anılan tüm yaşam planları için geçerli olduğunun da teyidi niteliğindedir.

İdrakli varlık kategorisinde olan ve Dünya olarak bildiği kaba madde planında "insan" sıfatıyla yaşamakta olan varlık ve diğer dünyalarda yaşayan diğer idrakli varlıklar, nefsani ve maddi ihtiraslarını terkedip, arınmadıkça bulundukları "dünyalarından" ( yaşam planları ) çıkamayacaklar ve orada tekrar tekrar "ölüm ve diriliş" döngülerine ( kaba madde dünya diliyle "reenkarnasyon" ) maruz kalacaklardır. İşte bu nedenle, şeytaniyette ısrar edenler kendi "dünya cehennemlerinde" ebedi kalıcılar olacaklardır.

7/36 Ve o ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara kibirlenenler, işte onlar ateşin sahipleridirler. Onlar orada ebedidirler.

Şeytanilerin cehenneme dönüştürdükleri Dünyada yaşamak durumunda kalan ancak bu plana özgü ruhsal tekâmül döngülerini tamamlamış olan cennet ehli Rahmaniler ise, muhtelif vasıtalarla vefat ettirilmek ve kaba madde planı dünyada tekrar enkarne edilmemek suretiyle üst planlara ( yeni dünyalara ), farklı yaşam formu halinde intikal ettirileceklerdir. Ve elbetteki bu sefer, aynı tekâmül döngüleri, ilgili yeni yaşam planının koşullarına göre devam edecek ve bu böyle sonsuza kadar sürüp gidecektir. Ta ki Allahu Teala "üflediği ruhu" kainattan geri alana kadar....

Not: Yukarıdaki metinde yer alan ve "-dır., -dir., -tır., -tir." diye biten fiiller, her bölümde olduğu gibi, mevcut bilgiler çerçevesinde "kuvvetle muhtemeldir" anlamını temsil etmekte olup, her şeyin gerçeğini ve doğrusunu elbette ki Allahu Teala bilmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/10/yokluk-makam.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/03/dunyann-gercek-yuzu-cehennem.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/08/reenkarnasyon-meselesi.html?m=1

Sunday, December 8, 2024

Operasyon Suriye ... kod 11

Küreselcilerin Suriye operasyonunda da, kitle operasyonlarının kodu olan 11 nümerolojisi ( 9/11 ) dikkat çekmektedir. 

- Muhalif gruplar 27 Kasım'da Suriye'de operasyon başlatmışlardır. ( 27.11 ... 2+7+1+1 = "11" ( ve 27 ... 2+7 = 9  ve 11 ... 9/11 )

- Muhalif gruplar "11" gün sonra yani bugün Şam'a girmişlerdir.

- Şam bugün düşmüştür.. 08.12 ... 8+1+2 = "11"

- Ve bu "savaş kurgusu" 2011 yılında başlatılmıştır.

Bugüne kadar geçen sürede bir sonuca vardırılmayan bu "savaş"ın son 11 günde sonuçlanması planlı ve detaylı bir küresel operasyona daha işaret etmektedir.

Tıpkı yukarıdaki haber görselinin altında yazdığı gibi, 11 sayısı halden hale geçişin ve yeni döngü başlangıcının nümerik sembolüdür.

Beşer Esad'ın doğum tarihinin 11.09.1965 olması da, doğum günü ve ayı itibarıyla 9/11 kodu ile tam uyum arzetmektedir.

Türkiye'nin Suriye ile kara sınırının 911 km. olması da konu bağlamında nümerik uyum arzetmektedir.


"Suriye" ( سوريه ) kelimesinin ebced değerinin 281 olması da bir başka 11 ( 2+8+1 = 11 ) numerolojisi tezahürüdür. ( Bu kelimenin son harfi hem "He", hem "Elif" olarak yazılbilmektedir. )

Sin 60 + Vav 6 + Ra 200 + Ya 10 + He 5 = 281 ... 11


Saturday, December 7, 2024

Dünyanın diğer ismi Gayya

Yunan mitolojisinde, yerin, dünyanın bir tanrıça olarak kişileştirilmiş hali "Gaia" ismiyle temsil edilmektedir. 

"Gaia" kelimesi, Arapça "Gavy" ( Azgınlık, Zulüm, Sapmışlık ) kökünden türeme olan "Gayya" ( Baştan çıkma, kötü yola düşme, cehennemde bulunan bir kuyunun ismi ) ve "Gayy" ( Aklı kaybetmek, Doğru yoldan sapmak, Yanlış olan ) kelimelerinin bir tezahürüdür.

Halk arasında cehennemin bir temsili niteliğinde kullanılan "Gayya kuyusu" kelime ikilisi de "derinlere kök salmış, içinden çıkılamayacak kadar karışık, umutsuz, çapraşık, karmakarışık işlerin döndüğü yer" anlamını ifade etmektedir.

Mitolojik bir kelime ile olan bu fonetik ve semantik bağlantılar, "dünyanın, cehennemin kendisi olduğunun" dolaylı teyidlerinden birisidir.

"Gavy" ve "Gayy" kelimelerinin geçtiği bazı ayetler şöyledir.

2/256 La ikrahe fid dini kad tebeyyener ruşdu minel ĞAYY fe men yekfur bit tağuti ve yu'min billahi fe kad istemseke bil urvetil vuska lenfisame leha vallahu semiun alim

( Dinde zorlama yoktur. Doğru YANLIŞtan açığa çıkmıştır. Kim azgını inkar ederse ve Allah’a  inanırsa artık sağlam kulba tutunmuştur. O ona asla kopmaz. Allah duyandır, bilendir. )

7/146 ... ve in yerav sebiler ruşdi la yettehizuhu sebila ve in yerav sebilel ĞAYYİ yettehizuhu sebila ...

( ... Eğer doğru yolu görürlerse onu yol edinmezler. Eğer YANLIŞ yolu görürlerse onu yol edinirler. ... )

7/16 Kale fe bima AĞVEYteni le ak'udenne lehum siratakel mustekim

( "Öyleyse, beni AZDIRmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. )

28/18 Fe asbeha fil medineti haifen yeterakkabu fe izellezistensarahu bil emsi yestasrihuh kale lehu musa inneke le ĞAVİYYUN mubin

( Böylece şehirin içinde korkarak, gözetleyerek sabahladı. O dün O'ndan yardım isteyen kimse O'ndan yardım istediğinde Musa ona "Kesinlikle sen apaçık AZGINSIN." dedi. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2024/03/dunyann-gercek-yuzu-cehennem.html?m=1