Arapça "Kitab" kelimesi "Yazı" anlamına gelmektedir. Kitap kökünden türemiş digger kelimeler;
Mektub = Yazılmış
Kitabe = Yazıt
Katib = Yazıcı
Kur'an'da "Kitab" kelimesinin geçtiği birçok ayette, göklerin ve yerinde içinde bulunduğu tüm yaratılışın, kainatın bir "Yazı" veya bilgi teknolojileri terminolojisi ile "Yazılım" olduğu beyan edilmektedir. Bu beyan, gerçek olan tek olgunun "kelimeler" olduğunu da bir kez daha açıkça ortaya koymaktadır.
Özellikle Enbiya suresinin 21/104 kodlu ayetinde "göğün yazı tomarları gibi dürülmesi" kavramı dikkat çekicidir.
Enbiya 21/104 - Yevme natvis semae ke tayyis sicilli lil kütüb kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın ( O gün göğü, yazı kütüklerini, tomarlarını dürer gibi düreriz. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )
En'am 6/59 - Ve ındehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu min verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fı zulümatil erdı ve la ratbin ve la yabisin illa fı kitabin mübın ( Ve gaybın anahtarları O’nun indindedir. Onları O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa bilir. Yaprak düşmez ki O onu bilmesin. Toprağın karanlıklarında ne bir tohum tanesi, ne yaş, ne de kuru bir şey yoktur ki apaçık kitabın içinde olmasın. )
Hacc 22/70 - E lem ta'lem ennellahe ya'lemü ma fis semai vel ard inne zalike fı kitab inne zalike alellahi yesir ( Bilmez misin ki kesinlikle Allah, gökte ve yerde ne varsa bilir. Kesinlikle bu, kitabın içindedir. Kesinlikle bu Allah’a kolaydır. )
Neml 27/75 - Ve ma min ğaibetin fis semai vel erdı illa fı kitabin mübın ( Ve gökte ve yerde apaçık kitabın içinde olmasının haricinde gaybdan yoktur. )
Mektub = Yazılmış
Kitabe = Yazıt
Katib = Yazıcı
Kur'an'da "Kitab" kelimesinin geçtiği birçok ayette, göklerin ve yerinde içinde bulunduğu tüm yaratılışın, kainatın bir "Yazı" veya bilgi teknolojileri terminolojisi ile "Yazılım" olduğu beyan edilmektedir. Bu beyan, gerçek olan tek olgunun "kelimeler" olduğunu da bir kez daha açıkça ortaya koymaktadır.
Özellikle Enbiya suresinin 21/104 kodlu ayetinde "göğün yazı tomarları gibi dürülmesi" kavramı dikkat çekicidir.
Enbiya 21/104 - Yevme natvis semae ke tayyis sicilli lil kütüb kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın ( O gün göğü, yazı kütüklerini, tomarlarını dürer gibi düreriz. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )
En'am 6/59 - Ve ındehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu min verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fı zulümatil erdı ve la ratbin ve la yabisin illa fı kitabin mübın ( Ve gaybın anahtarları O’nun indindedir. Onları O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa bilir. Yaprak düşmez ki O onu bilmesin. Toprağın karanlıklarında ne bir tohum tanesi, ne yaş, ne de kuru bir şey yoktur ki apaçık kitabın içinde olmasın. )
Hacc 22/70 - E lem ta'lem ennellahe ya'lemü ma fis semai vel ard inne zalike fı kitab inne zalike alellahi yesir ( Bilmez misin ki kesinlikle Allah, gökte ve yerde ne varsa bilir. Kesinlikle bu, kitabın içindedir. Kesinlikle bu Allah’a kolaydır. )
Neml 27/75 - Ve ma min ğaibetin fis semai vel erdı illa fı kitabin mübın ( Ve gökte ve yerde apaçık kitabın içinde olmasının haricinde gaybdan yoktur. )
Zuhruf 43/3 - İnna cealnahü kur'anen arabiyyen lealleküm ta'kılun ( Kesinlikle biz onu Arapça Kur'an kıldık. Umulur ki akıl edersiniz. )
Zuhruf 43/4 - Ve innehu fı ümmil kitabi ledeyna le aliyyün hakım ( Ve kesinlikle o, yanımızdaki yüce hakim ana kitabın içindedir. )
No comments:
Post a Comment