Çeviri

Sunday, June 10, 2018

Nimeti satan şeytan

"SATmak" kelimesi, "Bir şeyin birisi tarafından bir başkasına bireysel ve maddi menfaat karşılığında verilmesi" anlamına gelmektedir. Satanın ve satın alanın varlığında "para" adı verilen araç ile yapılmakta olan bu eyleme ticaret adı verilmektedir. ( Ticaret kelimesinin Cari kelimesi olup, akış anlamına gelmektedir. )

Allah'ın, sadece kendisine inanılması ve ibadet edilmesi isteğiyle insanlara sınırsız ve eşit * olarak vermiş olduğu nimetlerin insanlar arasında dünyevi maddi menfaat karşılığında alınıp satılması ve bu yolla bazı insanların bazı insanları köleleştirebilecekleri bir ortamın oluşması şeytanın ( cin ) saptırmasının bir sonucudur. Sad suresinin 38/23 kodlu ayetinde verilen “99 koyunu olup da kardeşindeki 1 koyuna da göz dikenin” misali bu kapsamda önem arzetmektedir. Zira soru şudur: "Nasıl olur da Allah'ın insanlara sınırsız olarak verdiği nimeti birisi gasp edip elinde tutar da * diğerlerine ancak bireysel menfaati yani kendi istediğini yaptırması karşılığında verebilir?"

* 41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK düzenleyerek ölçülendirdi." )

* 16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi SEVA' e fe bi nı'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda EŞİT olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

* 40 Matta 4/8-9-10 İblis bu kez İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O'na bütün görkemiyle dünya krallıklarını göstererek, - "Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim" dedi. - İsa ona şöyle karşılık verdi: "Çekil git, Şeytan! 'Tanrın Rab'be tapacak, yalnız O'na kulluk edeceksin' diye yazılmıştır."

Maalesef bugün adına "ticaret" denen eylemin özünde "nimetin gasp edilmesi" gerçeği yatmaktadır. Allah'ın gökten sınırsızca yağdırdığı, nehirlerin çağlayarak aktığı bir ortamda su bile insanlar arasında bir ticaret konusu olmuştur.

Oysa, yaratılmış olmanın anlam ve amacının diğer insanlara sevgi ile yardım ve fayda sağlamak olduğunun bilincinde olan insanlar için ise durum çok farklıdır. Zira bu insanlar çalışmaları sonucunda ürettiklerini, elde ettiklerini herhangi bir karşılık beklemeden diğer insanlarla eşit olarak paylaşmaları gerektiğinin bilincindedirler. Bu zihniyette olan insanlardan oluşan bir toplumda açlık, sefalet, yolsulluk, zenginlik, hegemonya, esaret, adaletsizlik, zorbalık, zulüm vb. kavramların varlığından söz edilemez. Ancak, şeytanın telkiniyle aldatıcı dünya hayatının hipnozuna kapılmış olan insanlar böyle bir toplumun oluşabilmesinin bir ütopya, bir hayal olduğunu düşünmekte ve "Ezelimki ezilmeyelim." düşüncesiyle birbirlerini sömürmeye çalışmaktadırlar. Bu yanlış düşünce ve yaklaşım nedeniyle dünya hayatında sorunsuz ve huzurlu bir toplumun ve ortamın tezahür etmesi mümkün görünmemektedir. Zaten "cennet" kavramının derin manası da bu noktada daha iyi algılanabilmektedir.

Taha suresinin aşağıdaki ayetleri insanın cennet ortamındaki maddi ihtiyaçtan münezzeh ve huzurlu durumunu, şeytanın saptırması neticesinde maddi dünya hayatına düşerek nasıl kaybettiğini açık bir şekilde bildirmektedir. Bu ayetlerde maddi alemde "ihtiyaç" olarak algılanan "ısınmak, serinlemek, su içmek ve yemek" olgularının gerçekte yani cennette var olmadığı da bildirilmektedir.

20/117 - Fe kulna ya ademü inne haza adüvvün leke ve li zevcike fe la yuhricenneküma minel cenneti fe teşka

( Böylece, "Ey Adem, kesinlikle bu senin için ve eşin için düşmandır. O halde, kesinlikle sizi cennetten çıkarmasın. Yoksa meşakkat içinde bedbaht olursun." dedik. )

20/118 - İnne leke en LA TECUA fıha ve LA TA'RA

( Kesinlikle sana orada ACIKMAMAN ve ÇIPLAK OLMAMAN vardır. )

20/119 - Ve enneke LA TAZMEÜ fıha ve LA TADHA

( Ve kesinlikle sen orada SUSAMAZSIN ve SICAKTA YANMAZSIN. )

20/120 - Fe vesvese ileyhiş şeytanü kale ya ademü hel edüllüke ala şeceratil huldi ve mülkin la yebla

( Böylece şeytan ona vesvese verdi. "Ey Adem, seni ebediyet ağacına ve çökmeyen mülke yönelteyim mi?" dedi. )

"SATmak" kelimesinin kökünde yer alan SAT kelimesiyle ŞEYTan kelimesinin kökündeki ŞEYT kelimesi arasında anlamsal ilişki olması muhtemeldir. Batı dillerinde Şeytan kelimesi "SATan" olarak telafuz edilmektedir. ( "Yakan, Helak eden" anlamına gelen "Şeytan" kelimesi bir sıfat olup, "Şeyt" ( Yakmak, Helak etmek ) kökünüj "-an" ( yapan, gibi olan ) sonekiyle birleşiminden oluşmaktadır. )

Kur'an ayetlerinde "Satmak" ve "Ticaret" kavramlarına ilişkin sadece olumsuz ifadeler bulunmaktadır. Bazı örnekler aşağıdadır.

SATMAK / SATIN ALMAK

2/16 - ÜlaikellezinEŞTERAVÜD dalalete bil hüda fe ma rabihat TİCARATühüm ve ma kanu muhtedın

( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı SATIN ALDILAR da TİCARETleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

2/41 - Ve aminu bima enzeltü müsaddikan li ma meaküm ve la tekunu evvele kafirin bih ve la TEŞTERU bi ayatı semenen kalilen ve iyaye fettekun

( Ve o sizinle birlikte olanı doğrulayıcı olarak indirdiğime inanın. Onu inkar edenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az değere değiştirip SATMAYIN. Ve sadece benden sakının. )

2/79 - Fe veylün lillezıne yektübunel kitabe bi eydıhim sümme yekulune haza min ındillahi li YEŞTERU bihı semenen kalıla fe veylün lehüm min ma ketebet eydıhim ve veylün lehüm min ma yeksibun

( Vay o kitabı elleriyle yazanlar ve sonra onu az değere SATMAK için "Bu Allah’ ın indindendir." diyenler için. Vay onlara o elleriyle yazdıklarından ve vay onlara o kazandıklarından. )

2/86 - ÜlaikellezinEŞTERAVÜL hayated dünya bil ahırati fe la yuhaffefü anhümül azabü ve la hüm yünsarun

( Bunlar ahiret karşılığında dünya hayatını SATIN ALANLARDIR. Böylece azap onlardan hafifletilmez ve onlara yardım edilmez. )

2/90 - Bi'se MEŞTERAV bihı enfüsehüm en yekfüru bima enzelellahü bağyen en yünezzilellahü min fadlihı ala men yeşaü min ıbadih fe bau bi ğadabin ala ğadab ve lil kafirıne azabün muhin

( Allah’ ın indirdiğini azgınlıkla inkar etsinler diye o nefislerini SATTIKLARI ne kötüdür. Allah kullarından dilediği kimselere üstünlüğünden lütfundan indirmişti. Böylece öfke üstüne öfkeye maruz kaldılar. Alçaltıcı hakir eden azap inkarcılar içindir. )

2/174 - İnnellezine yektümune ma enzelellahü minel kitabi ve YEŞTERUNE bihı semenen kalılen ülaike ma ye'külune fı bütunihim illen nara ve la yükellimühümüllahü yevmel kıyameti ve la yüzekkıhim ve lehüm azabün elim

( Kesinlikle o kitaptan o Allah’ ın indirdiğini gizleyenler ve onu az değere SATANLAR, işte onlar karınlarına ateşin haricinde yemezler. Allah ayağa kalkış gününde onlara kelam edip söz söylemez ve onları temizlemez. Elim azap onlaradır. )

2/175 - ÜlaikellezinEŞTERAVÜD dalalete bil hüda vel azabe bil mağfirah fe ma asberahüm alen nar

( İşte onlar yönlendirmeye karşı sapıklığı ve affedilmeye karşı azabı SATIN ALIRLAR. Böylece onlar ateşe sabredemezler. )

3/177 - İnnellezinEŞTERAVÜL küfra bil ımani len yedurrullahe şey'a ve lehüm azabün elım

( Kesinlikle o, inanç ile inkarı SATIN ALANLAR Allah’a şey kadar bile zarar veremezler. Büyük azap onlaradır. )

3/187 - Ve iz ehazellahü mısakallezıne utül kitabe le tübeyyinünnehu lin nasi ve la tektümuneh fe nebezuhü verae zuhurihim YEŞTERAV bihı semenen kalıla fe bi'se ma YEŞTERUN

( Ve zamanında Allah, onu insanlara açıkça beyan edecekler ve onu gizlemeyecekler diye o kitap verilenlerin sözlerini aldı. Ama onu sırtlarının arkasına bıraktılar ve onu az değere SATTILAR. O SATMALARI ne kötüdür.

9/9 - İŞTERAV bi ayatillahi semenen kalılen fe saddu an sebılih innehüm sae ma kanu ya'melun

( Allah' ın ayetlerini az değere SATTILAR da Allah yolundan engelleyip döndürdüler. Kesinlikle onların o yapmış oldukları kötüdür. )

9/111 - İnnellahEŞTERA minel mü'minıne enfüsehüm ve emvalehüm bi enne lehümül cenneh yükatilune fı sebılillahi fe yaktülune ve yuktelune va'den aleyhi hakkan fit tevratı vel incili vel kur'an ve men evfa bi ahdihı festebşiru bi bey'ıkümüllezı bay'tüm bih ve zalike hüvel fevzül azım

( Kesinlikle Allah, inananlardan, nefislerini ve mallarını, cennetin kesinlikle onlara olmasından dolayı SATIN ALDI. Tevrat' ta, İncil' de ve Kur'an' da gerçek olduğu gibi, onun üzerine vaad olarak, Allah yolunda savaşacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Ahdine daha vefalı kimdir? O halde yaptığınız alışverişten dolayı müjdeler olsun. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )

TİCARET

2/16 - Ülaikellezineşteravüd dalalete bil hüda fe ma rabihat TİCARATühüm ve ma kanu muhtedın

( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı satın aldılar da TİCARETleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

24/37 - Ricalün la tülhıhim TİCARATÜN ve la bey'un an zikrillahi ve ikamis salati ve ıtaiz zekati yehafune yevmen tetekallebü fıhil kulubü vel ebsar

( Erkeklerdir ki, ne TİCARET, ne de alışveriş onları Allah' ı hatırlamaktan, duaya kalkmaktan, zekatı vermekten alıkoymaz. İçinde kalplerin ve gözlerin dönerek yer değiştireceği günden korkarlar. )

4/29 - Ya eyyühellezine amenu la te'külu emvaleküm beyneküm bil batıli illa en tekune TİCARATEN an teradın minküm ve la taktülu enfüseküm innellahe kane biküm rahıma

( Ey o inananlar, isteğinizle TİCARETTE olmanızın haricinde, mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin. Kendinizi, kendinizden olanları öldürmeyin. Kesinlikle Allah size merhametlidir. )

9/24 - Kul in kane abaüküm ve ebnaüküm ve ıhvanüküm ve ezvacüküm ve aşıratüküm ve emvalü nıkteraftümuha ve TİCARATÜN tahşevne kesadeha ve mesakinü terdavneha ehabbe ileyküm min allahi ve rasulihı ve cihadin fı sebılihı fe terabbesu hatta ye'tiyallahü bi emrih vallahü la yehdil kavmel fasikın

( De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesatlığından korktuğunuz TİCARET, hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, resulünden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise artık Allah emri ile yetene kadar bekleyin. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez." )

24/37 - Ricalün la tülhıhim TİCARATÜN ve la bey'un an zikrillahi ve ikamis salati ve ıtaiz zekati yehafune yevmen tetekallebü fıhil kulubü vel ebsar

( Erkeklerdir ki, ne TİCARET, ne de alışveriş onları Allah' ı hatırlamaktan, duaya kalkmaktan, zekatı vermekten alıkoymaz. İçinde kalplerin ve gözlerin dönerek yer değiştireceği günden korkarlar. )

35/29 - İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahüm sirran ve alaniyeten yercune TİCARATEN len tebur

( Kesinlikle o Allah' ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle batmayan TİCARETİ umarlar. )

61/10 - Ya eyyühellezine amenu hel edülluküm ala TİCARATİN tünciküm min azabin elim

( Ey o inananlar, sizi, sizi elim azaptan kurtaracak TİCARETE yönelteyim mi? )

61/11 - Tu'minune billahi ve resulihi ve tücahidune fi sebilillahi bi emvaliküm ve enfüsiküm zaliküm hayrun leküm in küntüm ta'lemun

( Allah’a ve O’nun resulüne inanırsınız, Allah yolunda mallarınız ve nefislerinizle cihad edersiniz. Eğer bilenlerseniz, bu size daha hayırlıdır. )

35/29 ve 61/10-11 kodlu ayetlerde "Batmayan Ticaret" tanınmlanıyor. Demek oluyorki bilinen anlamındaki ticaret, düalite ve döngü gerçeği sebebiyle, batmaya ve mahvolmaya mahkumdur.

62/11 - Ve iza reev TİCARETEN ev lehven infaddu ileyha ve terekuke kaima kul ma indallahi hayrun minel lehvi ve minet ticareh vallahu hayrur razıkin

( Ve TİCARET veya eğlence gördüklerinde ona gittiler. Seni ayakta bıraktılar. De ki: "O Allah' ın indinde olan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah rızıklandıranların en hayırlısıdır." )


1 comment:

  1. 99 koyun 1 koyun ayetini tekrar incelemenizi tavsiye ederim. Orada karşı tarafın neden ve ne için istediği belirtilmiyor farkındaysanız, ayrıca “beni sözlü tartışmada yendi” şeklindeydi mealen yanlış hatırlamıyorsam devamı. Size tavsiyem ayetleri parça parça değerlendirmemeniz olacaktır.

    ReplyDelete