"Hayatın anlamı ne?"
"Neden bu dünyadayız?"
"Herşeyi Allah yarattıysa ve herşey O'nun kontrolündeyse neden ölüm, kötülük ve cehennem var?"
Bu temel sorular insanların sıklıkla akıllarına gelen ve onları tefekküre sevkeden sorulardır. Bu soruların yanıtlarını sezebilmek için yaratılış olgusunu geniş bir bakış açısıyla kavramaya gayret etmek önem arzetmektedir.
İdrakli varlıkların anlayışı itibarıyla "Yokluk" ve "Varlık" kavramları ilahi nizamdaki düalite ilkesinin temelini oluşturmaktadır. Düalitenin sonucu ise sürekli tekrarlanan döngülerdir. Bu hususa Rum suresinin 11. ayetinde değinilmiştir.
30/11 Allahu yebdeul halka summe yuiyduhu summe ileyhi turceun
( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )
"Yokluk", varlıkların yani yaratılmışların idrakleri dışında olan ve ancak "İndallah" ( Allah'ın indi ) olarak tanımlanabilecek bir safha niteliğindedir. Yukarıdaki ayette yer alan "O'na döndürülürsünüz." ifadesinin, ilk yaratılış ve sonrasındaki yaratılış döngüleri sonunda erişilecek "yokluk" safhasını tasvir ediyor olması kuvvetle muhtemeldir. ( Her ayetin çoklu ve katmanlı anlamlar içerdiği hatırlanmalıdır. )
Aşağıdaki ayetlerde varlıkların yaratılış / diriliş / hayat buluş öncesindeki halleri "Meyyit" ( Ölü ) kelimesi ile tanımlanmakta ve reenkarnasyon döngülerine de dikkat çekilmektedir.
2/28 Keyfe tekfurune billahi ve kuntum EMVATEN fe AHYAkum summe yumitukum summe yuhyikum summe ileyhi turceun
( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ÖLÜLERDİNİZ de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'na döndürülürsünüz. )
39/30 İnneke meyyitun ve innehum meyyitun
( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )
"Varlık" ise Allah'ın "Kun" ( Ol ) emriyle tezahür eden, O'nun ilmi yansıması niteliğinde olan ve "Ruh" - "Madde" düalitesinden oluşan kavramdır. Ruh ve Madde kavramları sırasıyla idrakli ( bilinçli ) ve idraksiz ( bilinçsiz ) varlıkları tanımlamaktadır.
Kâinat / Evren / Kozmos / Uzay olarak adlandırılan varlık planı "Madde" âlemini ( planını ) temsil etmektedir. "Madde" âlemi, özü bilinç ve kaynağı Ruh âlemi olan "Ruhlar" için bir tekâmül vasıtası olarak takdir edilmiştir. ( Ruh ve Madde âlemleri farklı yaşam planlarıdır. ) Yani ruhlar, önce maddeye bağlanmak, maddeyi öğrenmek, maddeyi deneyimlemek, daha sonra maddeyi yönlendirmek ve nihayetinde de maddeden kopmak ve madde âlemini terketmek suretiyle tekâmül yolculuklarını sürdürürler. Tekâmül, varlık algısı itibarıyla ebedi bir süreçtir. Zira var olmanın sebebi ruhsal tekâmül ihtiyacından kaynaklanır. Bir varlık var olduğu sürece tekâmüle muhtaçtır. Tam ruhsal tekâmüle ermiş bir varlık ise yokluk safhasına geçer ki bu safha, yukarıda değinildiği üzere, yaratılmışların idrak sınırlarının ötesindedir.
Kâinat / Evren olarak anılan Madde âlemi süptil ( ince ), yarı süptil ve kaba olmak üzere üç faza ayrılmıştır. "Kaba madde planı", Dünya ( Alçak olan ) olarak anılan düşük frekanslı ve nefsani yaşam planıdır.
Ruhların kaba madde planındaki tekâmül süreçleri reenkarnasyon* ( tekrar bedenlenme / tekrar maddeleşme ) döngülerinden oluşmaktadır. Zira insan algısıyla, yaklaşık 70,000 yıllık bir büyük döngü içinde ortalama 90 yıl / ömür hesabıyla ruhlar yaklaşık olarak 700-800 kere bedenlenmektedirler.
* Reenkarnasyon ( Tekrar Bedenlenme ) bir ruhun kaba madde planında her seferinde farklı cinsiyete, farklı kimliğe ve farklı niteliklere haiz olacak şekilde bedenlenmesi anlamına gelmektedir. Yani reenkarnasyon, bir ruhun sürekli aynı kimlik ile bedenlenmesi anlamına gelmemektedir. Bir başka deyişle her yeni doğan çocuk bir ruhun reenkarne olmuş halidir.
Re ( Tekrar ) + InCARNation ( Etlenme, Nesillenme, Bedenlenme )
"Carn" ( Nesil, Et, Beden ) kelimesinin kökeni Kur'an'da da yer alan ve aynı anlama gelen Arapça "Karn" kelimesidir.
Ruhun kaba madde beden ile birleşmiş hali Nefs'tir. Yukarıda belirtilen reenkarnasyon döngülerinin sebebi, Ruhların farklı Nefs hallerini yani farklı "bedenli hayatları" deneyimlemeleri ve bu deneyimleri sonucunda tekâmül ederek madde âlemindeki ( kâinattaki ) üst yaşam planlarına ( yarı süptil, süptil ) erişmelerinin sağlanmasıdır.
Reenkarnasyon döngüleri Allahu Teala'nın "Adil" sıfatının bir tezahürü niteliğindedir. Zira reenkarnasyon döngüleri olmasaydı "Üç yaşında vefat eden bir çocuk" ile "Doksan yaşına kadar yaşayan bir adamın" veya "Acılar içinde yaşayan bir insan" ile "Huzur içinde yaşayan bir insanın" durumu izah edilemezdi. Her ruh, içinde bulunduğu yaşam planında olası her koşulu, her yaşamı ve her duyguyu deneyimlemek suretiyle reenkarnasyon döngülerini tamamlamaktadır.
Bir düalite oluşturan "Cennet" ve "Cehennem" kavramları ise esasen zaman ve mekândan münezzeh olan ve varlıkların ilgili yaşam planlarında deneyimledikleri "ruhsal durumları" ( psikolojik halleri ) tanımlayan kelimelerdir. Dolayısıyla tüm varlıklar, insan algısıyla sonsuz bir döngü içinde, bu iki olguyu da deneyimlemektedirler.
Bakara suresinin 36. ayetinde insanın, içinde bulunduğu cennetten "çıktığı" ve yer veya dünya olarak anılan "ortama" indiği bildirilmektedir.
2/35 Ve kulna ya ademuskun ente ve zevcukel CENNETE ve kula minha rağaden haysu şi'tuma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimin
( Ve "Ey Adem, sen ve eşin CENNETTE iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )
2/36 Fe ezellehumeş şeytanu anha fe AHRACEhuma min ma kana fih ve kulnEHBİTU ba'dukum li ba'din aduvv ve lekum fil erdi mustekarrun ve metaun ila hiyn
( Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından ÇIKARDI. "Birbirinize düşman olarak İNİN. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedik. )
Yukarıdaki ayetteki ifadeler "dünyanın" esasen "cehennem" olduğunu bildirmektedir. Zira cennetten çıkılınca girilecek yer cehennemdir. Zaten ruhların tekâmül amacıyla tabi tutuldukları, kaba madde planı dünyadaki reenkarnasyon döngülerinin amacı da cehennem olarak anılan kavramın esasen negatif frekansın ( kibir, hırs, nefret, kıskançlık, zulüm, yalan, tuzak, helak vb ) hakim olduğu dünya olduğunu idrak etmelerinin ve kendilerini bu frekanslardan uzak tutmalarının sağlanmasıdır. Ruhlar bu idrak seviyesine ulaşıp da tekâmül edene kadar reenkarnasyon döngüleri devam etmektedir. Bu husus İsra suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde, habercinin şeytanların telkinlerine kapılması durumunda uzun reenkarnasyon döngülerine maruz bırakılmak suretiyle karşılıklandırılacağının ifade edilmesi vasıtasıyla bildirilmektedir.
17/74 Ve lev la en sebbetnake lekad kidte terkenu ileyhim şey'en kalila
( Ve şayet sana sebat vermemiş olsaydık, onlara doğru, az şey kadar meyledecektin, terkedecektin. )
17/75 İzen le EZAKNAKE Dİ'FEL HAYATİ VE Dİ'FEK MEMATİ summe la tecidu leke aleyna nesira
( O zaman SANA HAYATI KAT KAT VE ÖLÜMÜ KAT KAT TATTIRIRDIK. Sonra bize karşı sana yardımcı bulamazdın. )
Bir başka deyişle bu ayette habercinin, kaba madde planı itibarıyla tekâmüle ermiş bir ruhun belki de son kez bedenlenmiş hali olduğu ancak habercilik görevi ile enkarne edildiği ( bedenlendiği ) bu yaşamında şeytani frekansların tesirine girmesi durumunda karşılık olarak müteakip reenkarnasyon döngüleri ile cezalandırılacağı bildirilmektedir.
Yukarıdaki ayet ikilisinin ilk ayetinin kodunu oluşturan 17 ve 74 sayılarının nümerolojik değerleri sırasıyla 8 ve 11 olmaktadır. Bu sayılar, "döngü", "düalite", "yeni döngü başlangıcı", "halden hale geçiş" ve "sonsuz döngü" kavramlarının numerik sembolleri olmaları sebebiyle dikkat çekmektedir.
Allahu Teala'nın ruhlar için takdir ettiği sevinç - hüzün, güven - korku, sıkıntı - rahatlık gibi duygu düalitelerinden ( döngülerinden ) oluşan tekâmül yolculuğu tıpkı bir okuldaki eğitim süreci gibidir. Yüce Allah'ın "Rab" ( Öğretmen ) isminin anlamı da bu noktada daha net idrak edilebilmektedir.
Ayrıca bkz.
https://kuranilmi.blogspot.com/2019/10/yokluk-makam.html?m=1
No comments:
Post a Comment