"ŞR" kökünden gelen "Şu'ur" kelimesi "Bilme, Bilinç” anlamına gelmektedir. Aynı kökten gelen "İş'ar" kelimesiyse "Yazı ile haber vermek, Bildirmek, Anlatmak" anlamına gelmektedir.
"Şu'ur" kelimesi Kur'an'da fiil halinde yani "Yeş'ur" ( Bilmek, Bilgili olmak, Farketmek ) olarak 27 kere tekrarlanmakta olup, bu durum ( 2 ve 7 ) bir "İkili Yedi" tezahürüdür.
"Ruh" kelimesi ise, Rab'bin madde bedene üflediği ( ilettiği, kodladığı ) ve madde bedenin insan adı verilen idrakli varlık olmasını sağlayan ilahi kozmik bilgileri yani insanın bilincini temsil etmektedir. Bu bağlamda "Şu'ur" kelimesinin "Ruh" kelimesinin bir temsili tezahürü olduğu sezilebilmektedir.
Sirius yıldızı Kur'an'da "Şi'ra" olarak yer almakta ve sadece Necm ( Yıldız ) suresinde geçmektedir. Canis Major ( Büyük Köpek ) takımyıldızının en parlak üyesi olan ve bir "Binary Star" ( Çift Yıldız, İkili Yıldız ) özelliği taşıyan Sirius tarih boyunca birçok kültürde üst süptil planlara geçiş kapısı ve ilahi kozmik bilgilerin ileti merkezi addedilmiş, ruh ile ilişkilendirilniş ve kutsal kabul edilmiştir. Dolayısıyla "Şi'ra" kelimesi "Şu'ur" kelimesiyle semantik ilintiye sahip görünmektedir.
53/48 Ve ennehu huve AĞNA ve AK AKNA
( Ve kesinlikle O, GANİ KILAN da KANAAT ETTİREN de O'dur. )
53/49 Ve (1) enne (2) hu (3) huve (4) rabbu (5) eş (6) Şİ'RA (7)
( Ve kesinlikle O, O Şira' nın da Rab’bidir. )
Ayetin kodunun ( 53/49 ) nümerolojik değeri 21* ( 5+3+4+9 = 21 ) sayısını vermekte olup bu sayı "Ruh" kelimesinin nümerik sembolü ve Kur'an'daki tekrar adedidir. Kitapta ruh ilminden bahsedilen ayetin kodunun ( 17/85 ) nümerolojik değeri de 21 ( 1+7+8+5 = 21 ) olup, ayette de 21 kelime bulunmaktadır.
17/85 Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) ruh (6) kul (7) er (8) ruhu (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21)
( Ve sana ruhtan sual ediyorlar. De ki: "Ruh, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )
Ayrıca "Şi'ra" kelimesinin geçtiği ayetin numarasının 49 ( 7x7 ... İkili Yedi ) olması ve ayette 7 kelime bulunması da nümerolojik açıdan dikkat çekmektedir. Bir "ikili yıldız"** olan Sirius'un 7 kelimelik bir ayette yer alması da bir "İkili Yedi" tezahürüdür.
* 21 sayısı aynı zamanda "İkiyi Birleme" kavramını da sembolize etmektedir.
** "Şi'ra" kelimesinin geçtiği ayetten bir önceki ayette yer alan ve bir düalite ( ikilik ) arzeden "Ağna" ( Gani kılan ) ve "Akna" ( Kanaat ettiren ) kelimeleri sırasıyla aktif olan Sirius A'yı ve pasif bir "beyaz cüce" olan Sirius B'yi simgelemektedir.
"Sirius" kelimesi "Sir" ( Esiri, Latif, Süptil, Seyrek, İnce ) ve "us" ( anlam içermeyen son ek ) kelimelerinden oluşmaktadır. Arapçada ve Semitik dillerde "S" ve "Ş" harfleri birbirlerini ikame etnektedirler. ( Örnek: Asila ( Akşam ), Aşiy ( Akşam ) )
Necm suresinin özelliklerinden en önemlisi hem "Sirius" yıldızından bahsedilmesi, hem de "Vahiy" ( İlahi bilgi iletisi ) kavramının "Necm" ( Yıldız ) kelimesiyle ilişkilendirilmesi yani daha açık ifadeyle "Yıldızın vahyetmesi", dolaylı olarak da "Şi'ra'nın vahyetmesi" teşbihinin tezahürüdür. Zira 53/49 kodlu ayette "Allah'ın şi'ranın da rabbi ( öğretmeni )" olduğu bildirilmektedir.
Yıldız ve Vahiy kavramlarının ilişkilendirildiği ayetler şöyledir.
53/1 Ven NECMİ İZA HEVA
( Ve YILDIZ AŞAĞI İNDİĞİNDE. )
53/2 Ma dalle sahibukum ve ma ğava
( Arkadaşınız sapmadı ve azmadı. )
53/3 Ve ma yentiku anil heva
( Ve hevese göre konuşmaz. )
53/4 İn huve illa VAHYUN YUHA
( Kesinlikle o ancak VAHYEDİLMİŞ VAHİYDİR. )
53/5 Allemehu şedidul kuva
( Onu kuvveti şiddetli olan öğretti. )
53/6 Zu mirrah festeva
( Akıl ve görüş sahibidir. Böylece doğrulup dikildi. )
53/7 Ve huve bil ufukil a'la
( Ve o en yüksek ufuktadır. )
53/8 Summe dena fe tedella
( Sonra yaklaştı da sarktı. )
53/9 Fe kane kabe KAVSEYNİ ev edna
( Artık mesafesi İKİ YAY*** kadar veya daha yakındı. )
*** Sirius A ve Sirius B 49.9 yılda bir birbirlerinin etrafinda dönerlerken "iki kavise" benzeyen bir yörüngesel şekil arzederler.
53/10 Fe EVHA İLA ABDİHİ MA EVHA
( Böylece KULUNA O VAHYETTİĞİNİ VAHYETTİ. )
Nahl suresinde de kitabın "kutsal ruh" tarafından "indirildiği" bildirilmektedir. Bu noktada Şi'ra, Şu'ur ve Ruh kelimelerinin birbirlerini simgelediği düşüncesi oluşmaktadır.
16/102 Kul NEZZELEHU RUHUL KUDUSİ min rabbi ke bil hakki li yusebbitellezine amenu ve huden ve buşra lil muslimin
( De ki: "Onu, o inananlara sebat vermek için ve teslim olanlara yönlendirme ve müjde olarak Rab’binden KUTSAL RUH İNDİRDİ." )
Not: Ortak ŞR kökünden olan "Şi'ir" kelimesi de kökende "Sezmek, Kavramak, Algılamak" anlamlarını içermekte ancak halk dilinde "Ölçülü tertipli manzume, Ölçülü söz" anlamında kullanılmaktadır. Yasin suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan "Ona şiir öğretmedik" ifadesi Kur'an'ın halk dilindeki "Şiir" olmadığı, semantik ( anlamsal ) içeriğinin şiir niteliği arzetmediği bildirilmektedir
36/69 Ve ma alemnahuş Şİ'RA ve ma yembeğiy leh in huve illa zikrun ve kur'anun mubin
( Ve ona ŞİİR öğretmedik. Ona yaraşmaz. Kesinlikle o ancak hatırlamadır ve apaçık Kur'an' dır. )
No comments:
Post a Comment