Kökeni Grekçedeki "Hupnos" ( Uyku ) kelimesi olan "Hipnoz" kelimesi psikolojide "Çevresel farkındalığın kaybolduğu, dış telkine yatkınlığın oluştuğu yapay uyku hali" ifadesini tanımlayan kavram olarak kullanılmaktadır.
Hipnoz hali, süjenin hipnoza meyilli ve istekli olması yani dış telkinlere açık bir ruhsal / zihinsel yapıya sahip olması durumunda tezahür edebilmektedir. Hipnoz ile telkin ve zihin programlama operasyonunun temelini, bir kodlama niteliği arzeden çoklu kelime tekrarları vasıtasıyla idrak mekanizmasının blokajı ( süjenin kontrolünden çıkarılması ), zihnin istenen şekilde yeniden kodlanması ve dışarıdan kontrol edilebilir hale getirilmesi oluşturmaktadır. Bir başka deyişle hipnoz ile telkin operasyonu süjenin akletme yeteneğinin bloke edilmesi olarak da tanımlanabilmektedir. Bir olgunun, görsel veya işitsel olarak çoklu tekrarına maruz kalınmasının belirli bir süre sonra bilinçaltında kodlanmaya, programlanmaya ve dışarıdan kontrol edilebilir hale gelmeye vasıta olduğu bilinen bir gerçektir. Hipnotik telkin operasyonunun diğer isimleri de konuşma dilinde ve ayetlerde de yer alan "Sihir"*, "Büyü" kelimeleridir. ( * "Sihr" kelimesinin kök anlamı "Buyruğa alma" olup, bu anlam hipnoz ile zihin kontrolünü net olarak tanımlamaktadır. )
Hipnoz metoduyla süjeye, alışkanlıklarının terkettirilebildiği, değer yargılarının ve olgulara yönelik algılarının ve duygularının değiştirilebildiği, hedeflenen düşünce, tutum ve davranış moduna girmesinin sağlanabildiği bilinmektedir. Bu hususa ilişkin birçok örnek kaynaklarda yer almaktadır.
İnsanların negatif nitelikli algı, duygu, düşünce ve tutum kalıplarına hapsedilmesi ve gerçekten uzaklaştırılması yoluyla tesis edilmiş olan seytani küresel tahakküm sisteminin temelinde de "kitlesel hipnoz operasyonu" ( algı operasyonu ) bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kabul edilegelmiş, normlaştırılmış, usül haline getirilmiş ve insanların olağan olarak kabullenmeleri sağlanmış birçok husus esasen insanın öz yapısına ve olması gerekene ters ve yanlıştır. Bu hususların detayları evvelki bölümlerde defaatle incelenmiştir.
Çok tekrarlı iletişime dayanan hipnotik telkinin en açık örneklerine ticaret ve siyaset ortamında şahit olunmaktadır. Misalen reklamlar, nimetin bir zümre tarafından gasp edilerek insanlara şirketler vasıtasıyla satılmasını normlaştırmış şeytanların, insanlık üzerinde uyguladığı bir hipnoz operasyonudur. Keza "Marka" kavramı da adeta insanların bağlanması istenen bir "put" niteliğindedir. Şirketlerin tiyatrosundan ibaret olan siyasette de yegane teknik çok tekrarlı kitlesel hipnozla telkin ve vaade dayalı ikna uygulamasıdır.
Kur'an ayetlerinde "hipnoz" halini tasvir eden ifadeler "Sağırlar, Dilsizler, Körler" ve "Sihirlenmişler" ifadeleriyle temsil edilmektedir.
2/18 Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar dönmezler.
2/171 Ve o inkar edenlerin misali, çağrı ve bağırma haricindekini duymamasından dolayı o haykıranın misali gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar akıl etmezler.
8/22 Kesinlikle debelelenlerin en kötüleri Allah’ın indinde sağırlar ve akıl etmeyen dilsizlerdir.
Yukarıdaki ayetlerde zikredilen "Sağır, dilsiz, kör" sıfatları, idrak mekanizması bloke olmuş ve dolayısıyla akletme yeteneğini yitirerek gerçekten uzaklaşmış olanları tanımlamaktadır.
23/89 "Allah için." diyecekler. De ki: "O halde nasıl sihirlenirsiniz?"
Hipnotik esaret tuzağına düşmemenin yolu ise şüphe, korku ve cehalet üçgeninin dışına çıkmakla yani ilimle mümkün olabilmektedir.
11/17 ... O halde ondan ŞÜPHE İÇİNDE OLMA. Kesinlikle o Rab’binden gerçektir ve lakin insanların çoğunluğu inanmazlar.
3/175 Kesinlikle bu size ŞEYTANDIR. Dostlarını korkutur. O halde, eğer inananlar iseniz, ONLARDAN KORKMAYIN da benden korkun.
6/35 .... O halde kesinlikle CAHİLLERDEN OLMA.
No comments:
Post a Comment