Herhangi bir insan kitlesine, o kitleye yaptırılmak istenene uygun psikolojik ortam sağlandığında ve tekrarlı sözel telkinler yapıldığında insanların çoğunluğunun gerçekliği, vicdanı ve mantığı sorgulamadan veya geçici olarak sorgulayarak kendilerinden talep edileni yaptıkları 60'lı yıllarda gerçekleştirilen Milgram Deneyi ile tespit edilmiştir.
Psikolog Stanley Milgram söz konusu deneyi 1974'te yayımladığı "Obedience to Authority: An Experimental View" ( Otoriteye İtaat: Deneysel Görüş ) isimli kitabında derinlemesine incelemiştir. Milgram ayrıca aynı yıl yayımladığı "The Perils of Obedience" ( İtaatin Tehlikeleri ) makalede de deneyin sonuçlarını özetlemiştir.
Deney kapsamında bir Gözlemci ( G ) ve iki Denek ( D1, D2 ) yer almıştır. Ancak deneklerden biri ( D2 ) gözlemciyle işbirliği içinde olup, rol yapmıştır. Diğer denek olan D1 ise gerçek denektir. G, iki deneğe de "Öğrenmede cezanın etkisi"'ni tespit etmek üzere bir deneye katıldıklarını söylemiş ve birisinin "Öğretmen", diğerinin ise "Öğrenci" rolünü üstlenecekleri bilgisini vermiştir.
Sonra, iki deneğe de birer kağıt verilmiş ve D1'in, bu kağıtlardan birinde "Öğretmen" ve diğerinde ise "Öğrenci" yazdığına ve kağıtların rastgele verildiğine inanması sağlanmıştır. Gerçekte ise her iki kağıtta da "Öğretmen" yazmasına rağmen D2 kendi kağıdında "Öğrenci" yazıyormuş gibi davranmıştır.
Daha sonra "Öğretmen" ve "Öğrenci" birbirini duyabilecek ancak göremeyecek şekilde ayrı odalara alınmışlardır. Deney öncesinde, ekstra hassasiyet test parametresi olarak D2, D1'e sözde kalp rahatsızlığı olduğunu söylemiştir.
Deneyden önce "Öğretmen"e 45 voltluk elektrik şoku uygulanarak, yanlış cevap durumunda "Öğrenci"ye uygulayacağını sandığı şokların en hafifi hissettirilmiştir. "Öğrenci"nin testi, kendisine okunan kelimeleri hafızasında tutmak ve sonrasında sorulduğunda doğru cevaplamaya çalışmak olmuştur.
Deney esnasında "Öğrenci"nin ( D2 ) verdiği her yanlış cevap için "Öğretmen" ( D1 ) giderek artan elektrik şokları vermiştir.
Deney esnasında, "Öğrenci"ye ( D2 ) sözde verilen her şokta "Öğrenci" çığlık atarak ve duvarları yumruklayarak acı çekiyormuş gibi rol yapmıştır.
Deney sürecinde D1 deneklerinden bazıları deneyin amacını ve deney sürecini sorgulamış, itiraz etmiş ve muhtelif şok seviyelerinde Deney'i terketmiştir. Şok vermeye itiraz eden D1 deneklerine, itiraz seviyesine göre dört aşamalı sözel telkinlerde bulunulmuştur.
D1'in, bu dört uyarıdan sonra hala durmak istediğini ifade etmesi durumunda deney durdurulmuştur.
Deney süreci içinde giderek artan ve 450 volta kadar çıkan şokları, D1 deneklerinin %65'i vermiş, %35'lik kısım ise sürecin muhtelif aşamalarında deneyi terketmiştir.
Milgram Deneyi, insanların çoğunluğunun, vicdanen ve aklen kendilerine ters gelse dahi, şeytani ( hipnotik ve nefsani ) tesirler nedeniyle, "emrolundukları" yanlış ve günah olan düşünce, söylem ve eylemleri gerçekleştirdiklerini ortaya koymuştur ki bu husus ayetlerde sıklıkla bildirilmektedir.
12/53 Ve nefsimi temize çıkarmıyorum. Kesinlikle nefis, Rab’bimin merhamet gösterdiğinin haricinde, kötülüğü emreder. ....
24/21 Ey o inananlar, şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kim şeytanın adımlarına tabi olursa, kesinlikle o ahlaksızlığı, kötülüğü, inkarı emreder. ....
Ve yukarıda anılan yanlış ve günah olan düşünce, söylem ve eylemleri, tıpkı Milgram Deneyi'ndeki gibi insanların "çoğunluğunun" gerçekleştirdiği de ayetlerde bildirilmektedir.
6/116 Ve eğer yerdeki kimselerin çoğunluğuna itaat edersen, seni Allah yolundan saptırırlar. ...
Kur'an'da "Ekseran nasi la ya'lemun" / "Ekserahum la ya'lemun" ( İnsanların çoğunluğu bilmezler / Onların çoğunluğu bilmezler ) ifadesinin 25 kere tekrarlanması da konunun önemine ve hassasiyetine binaendir.
No comments:
Post a Comment