Çeviri

Wednesday, February 13, 2019

Mammon

"Mammon" kelimesi Kur'an'da yer alan "Metaül hayatüd dünya" ( Dünya hayatının metası, maddesi, serveti" anlamına gelen kelimedir. Bu kelime İncil'in aşağıdaki ayetlerinde, Kur'an'da olduğu gibi "Metaül hayatüd dünya illa ğurur" ( Dünya hayatı metası, maddesi ancak aldatmacadır. ) ifadesinin içerdiği anlam itibarıyla yer almaktadır.

40 Matta 6-24 No man can serve two masters: for either he will hate the one, and love the other; or else he will hold to the one, and despise the other. Ye cannot serve God and MAMMON. ( "Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem de MAMMON'a / MADDİ SERVETE kulluk edemezsiniz." )

42 Luka 16-13 No servant can serve two masters: for either he will hate the one, and love the other; or else he will hold to the one, and despise the other. Ye cannot serve God and MAMMON. ( "Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem MAMMON'a / MADDİ SERVETE kulluk edemezsiniz." )

42 Luka 16-9 And I say unto you, Make to yourselves friends of the MAMMON of unrighteousness; that, when ye fail, they may receive you into everlasting habitations. ( Size şunu söyleyeyim, dünyanın aldatıcı MAMMON'u / SERVETİ kendinize dost edinmek için kullanın ki, bu servet yok olunca sizi sonsuza dek kalacak konutlara Kabul etsinler." )

42 Luka 16-11 If therefore ye have not been faithful in the UNRIGHTEOUS MAMMON, who will commit to your trust the true riches? ( Dünyanın aldatıcı MAMMON'u / SERVETİ konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder? )

42 Luka 16-13 No servant can serve two masters: for either he will hate the one, and love the other; or else he will hold to the one, and despise the other. Ye cannot serve God and MAMMON. ( "Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem MAMMON'A / MADDİ SERVETE kulluk edemezsiniz." )

Okültizmde hırs, açgözlülük, adaletsizlik, para, zenginlik kelimelerini temsil eden ve cin ismi olarak da bilinen "Mammon" kelimesi İbranicede "Para" anlamına gelmektedir.

"Mammon" veya Türkçede hayvan ismi olarak kullanılan "Maymun" kelimesi esasen Arapça YMN köküne haiz "Yemin" ( Sağ el ) kelimesinin başına "Ma / M" ön eki getirilerek oluşturulmuş olan "Ma yemin" yani ulanmış haliyle "Maymin" ( El altında olan, Elde olan, Bilinen ) kelimesinin tezahürüdür. 

Grekçede "Taklitçi, Maymun" anlamında kullanılan "Mimon" kelimesi de "Ma yemin / Maymin" kelimesinin bir tezahürüdür. 

Mammon tasviri

                  Mammona kulluk tasviri                                                                                                     

"Mammon" kelimesinin "Maymun" kelimesi ile olan fonetik benzerliği ve bu kelimenin cin ismi olarak kullanılması dikkat çekmektedir. Ayrıca Maymunun insana göre alt boyut varlığı olması ve aynı şekilde cinlerin de insana göre alt boyut varlıkları olması da ilginç bir durum ve uyum arzetmektedir. Buradaki boyut kavramı fiziki boyutları ( uzunluk, genişlik, derinlik ) değil idrak seviyesine göre kademelendirilmiş boyutları ( frekansları ) tanımlamaktadır.

Kur'an'da, Vazifeli Varlıkların ( Meleül Ala ) ruhsal tekamülünü tamamlayamayan aksine azgınlıkta en üst seviyeye çıkmak suretiyle oldukça geri durumda kalan inkarcı satanistlere hitabını içeren ayetteki ifadeler de dikkat çekmektedir. Hitapta "insan kategorisindeyken daha alt boyut varlığı olan maymuna dönüştürülen insanlardan" bahsedilmektedir.

2/65 - Ve lekad alimtümüllezına'tedev minküm fis sebti fe kulna lehüm kunu KIRADATEN hasiın ( Ve sizlerden yedinci gün içinde hududu aşanları bildiniz. Böylece onlara, "Kovulup reddedilmiş MAYMUNLAR olun." dedik. 

5/60 - Kul hel ünebbiüküm bi şerrin min zalike mesubeten ındellah men leanehüllahü ve ğadıbe aleyhi ve ceale minhümül KIRADATE vel hanazıra ve abedet tağut ülaike şerrun mekanen ve edallü an sevais sebıl ( De ki: "Allah' ın indinde musibet olarak bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah' ın  lanetlediği ve üzerine öfke eylediği ve onlardan MAYMUNLAR, domuzlar ve azgına kulluk edenler oluşturduğu kimseler, işte bunlar mekan olarak daha kötüdürler. Düz yoldan daha da sapmışlardır." ) 

Ayetlerde "Domuz"a dönüşmekten de bahis olması ve İncil'de "Domuzun içine giren cinlerden" bahsedilmesi "Maymun" ve "Cin" ilişkisine anlam kazandırmaktadır.

40 Matta 8-30 Onlardan uzakta otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı.

40 Matta 8-31 CİNLER İsa'ya, "Bizi kovacaksan, şu DOMUZ sürüsüne gönder" diye yalvardılar.

Bu çerçevede, "Maymunlar Cehennemi" olarak bilinen film serisindeki ana temanın da "İnsanlar ile Cinler arasındaki mücadele" olduğu ortaya çıkmakta gibidir. 2017 yılı yapımı olan "War of the Planet of the Apes" filmi de ismi itibarıyla dikkat çekmektedir. "Maymunlar Gezegeni Savaşı" . Bu "gezegen" hangi gezegendir? Cinlerin tamamen ele geçirmeye çalıştıkları Dünya mıdır?


İnsandaki saldırganlık ve şiddetin kökeninin maymuna dayandığı tezi üzerine Richard Wrangham  ve  Dale Peterson tarafından yazılmış olan "Demonic Males : Apes and the Origins of Human Violence" kitabı  da önem arzetmektedir.


Tekamül edemeyen ancak insan veya cin formunda olan varlıkların alt tekamül seviyesinde  yani alt boyut varlıkları seviyesinde olduklarına, bir başka deyişle "hayvan" olduklarına ilişkin şu ayet önem arzetmektedir.

7/179 - Ve lekad zera'na li cehenneme kesıran minel cinni vel insi lehüm kulubün la yefkahune biha ve lehüm a'yünün la yübsırune biha ve lehüm azanün la yesmeune biha ülaike kel en'ami bel hüm edall ülaike hümül ğafilun ( Ve cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennem için bıraktık. Onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Onların gözleri vardır, onlarla görmezler. Onların kulakları vardır, onlarla duymazlar. Bunlar hayvanlar gibidirler. Bilakis daha da sapmışlardır. İşte onlar habersizlerdir. )















Aslandan kaçanlar...

74/46 - Ve künna nukezzibu bi yevmid dini ( "Ve din gününü yalanlamaktaydık." )
74/47 - Hatta etanel yekınu ( "Nihayet kesin doğru olan bize geldi." )
74/48 - Fe ma tenfe'uhüm şefa'atuş şafi'ıne ( Artık af vesilecilerinin onlara af için vesile olmaları fayda etmez. )
74/49 - Fe ma lehüm anit tezkireti mu'ridıne ( O halde onlara ne oluyor da hatırlamadan yüz çevirip dönüyorlar? )
74/50 - Ke ennehüm humurun mustenfiretun ( Kesinlikle onlar ürkmüş eşekler gibiler. )
74/51 - Ferret min kasveretin ( Aslandan kaçmaktadırlar. )

Ayette bahsedilen "Şafi'ın" ( Af Vesilecileri ), esas itibarıyla döngü sonu olan Altın Çağ'da ( Din Günü, Kıyamet Günü vb. ) birleşik insanlığın tesis edilmesine, kolektif bilincin ve toplu yükselişin sağlanmasına vesile olabilmek amacıyla ilahi bilgileri yayma sorumluluğunu üstlenmiş olan vazifelileri tanımlamaktadır. Söz konusu vazifeliler ayette "Aslan" olarak da tanımlanmıştır. Cehalet ve şeytanın saptırma hipnozu altında olan inkarcılar kendilerine yardım için yaklaşan vazifeli insanlardan ( Af Vesilecisi, Aslan ) kaçmaktadırlar. Bu durum Müddessir suresinin yukarıdaki ayetlerinde "Eşeğin aslandan kaçması" olarak teşbih edilmiştir.

80'li yıllarda Bilim ve Araştırma Merkezi tarafından yayımlanan ve 50'li yıllardaki celse tutanaklarına dayanan kitap serisi içinde yer alan "Vazife ve Türkiye Kozmik Misyon" isimli kitabın 40. sayfasında şu ifadeler yer almaktadır.

"Dünlerin melek, aziz ve peygamber denilen Göksel Rehberleri, özellikle şu son dönemde yeryüzüne çok sayıda inmişler ve beşeriyet içerisinde ünsüz, ünvansız yaşamlarla beşeriyete rehberlik etmiş ve etmektedirler. Onların çağımızda isimleri değişmiş ve beşeriyetin İlahi Çağı'nı oluşturmaya çalışan "Bilinmeyen ASLANLAR" olarak vazifeler görmektedirler."

Araştırmacı teorisyen David Icke'ın, insanlığın ruhsal tekamülüne ve bilinçsel uyanışına vesile olmak üzere yazmış olduğu ve aldatıcı dünya hayatını örneklerle özetlediği "İnsanoğlu Ayağa Kalk" isimli kitabın ismi kıyamet dönemine işaret etmektedir. Kitabın kapağındaki aslan resmi ise aslanın göksel kaynaklardan iletilen ilahi bir sembol, bir teşbih olduğu izlenimini oluşturmaktadır. 


Tevrat'ın Sayılar suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan "Halkın aslana benzetilmesi" ve "Uyanış", "Kalkış" kavramları dikkat çekicidir.

4 Sayılar 23-24 İşte halk bir dişi aslan gibi uyanıyor. Avını yiyip bitirmedikçe, Öldürülenlerin kanını içmedikçe rahat etmeyen aslan gibi kalkıyor."







Tuesday, February 12, 2019

Tekasür Sarhoşluğu ve Azdaki Çokluk

Devre sonunun ( Ayağa Kalkış Günü / Yevmel Kıyameh ) en önemli belirtileri;

1- Ahlaki değerlerin yok olması
2- Madde bağımlılığının ve tutkusunun artması
3- Bireyler arası kıskançlık ve üstün olma duygusunun ( nefsaniyetin ) had safhaya ulaşması
4- Gereksizliğini ve anlamsızlığını idrak edemeden malda, mülkte, mevkide en çoka ulaşma hırsının yayılması
5- Nefsaniyete dayalı işlenen hırsızlık ve cinayet gibi suçlarda artış
6- Aile kavramının yok olması, kadın ile erkeğin bir arada olmasının tek nedeninin cinselliğe bağlanması
7- Eşcinselliğin yaygınlaşması
8- Eğitim ve öğretimin yozlaşması ve yok olması
9- Toplum yöneticileri konumunda olanların vatandaşlarını köleleştirmesi ve kaynakların ferdi menfaat uğruna yağmalanması
.....
.....

Tüm bu sebepleri oluşturan temel faktör ise nefsaniyet olgusunun motivasyonu ile ortaya çıkan "Tekasür" ( Çoklama, Çokluk, Çoka sahip olma ) arzusu ve hırsıdır. Bu husus Tekasür suresinin ilk ayetlerinde bildirilmiştir.

102/1 - Elhakümüt tekasür ( Çokluk, çokla övünme sizi alıkoydu, oyaladı. )
102/2 - Hatta zürtümül mekabir ( Kabirlere varıncaya kadar. )

Çoka sahip olma, en çoğu elde etme saplantısı esas itibarıyla insanları yoksunluğa ve yıkıma götürmektedir. Maddeyi çoklama arzusu, ruhsal yoksulluğun öz sebebidir. Ruhsal yoksulluk ise kısaca "sevgi yoksunluğu" olarak tanımlanabilir. Zira yaratılıştaki tüm varlıkların özü, gerçek anlamının idraki şu kısıtlı ve ilkel dünya hayatında mümkün olmayan "sevgi"dir. Bu bağlamda, özünde zaten madde olmayan insan maddesel çokluğa ulaşmaya çalışmak yerine, en az ile yetinebilmeyi yani kanaat edebilmeyi öğrenebildiği takdirde Öz Varlığı'nın bilincine de varacaktır. Ruhun madde alemi olan kainattaki temsilcisi olan Öz Varlık, madde prangasından, hapishanesinden kurtulduğunda hizmet ettiği ruhun tekamülüne en fazla katkıyı sağlamaya başlayacak ve bu esnada tarifi dünyevi kelimeler ile mümkün olmayan haz, keyif, huzur ve mutluluğa de kavuşacaktır. Ve böylelikle aslında "Azın çok olduğunu" da idrak edecektir.

Bakara suresinin 219. ayetinde "ihtiyaç fazlası olanın başkasına verilmesi" hususu vurgulanmaktadır.

2/219 .... ve yes'eluneke maza yünfikun kulil AFV kezalike yübeyyinüllahü lekümül ayati lealleküm tetefekkerun ( .... ve Sana neyi harcayacaklarını sual ederler. De ki: "FAZLASINI ve iyisini." İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki düşünürsünüz. ) 

Müddessir suresinin aşağıdaki ayetlerinde de "çokluk" hırsının saplantılı arzuya dönüşmüş hali örneklenmektedir.

74/14 - Ve mehhedtü lehu temhiden ( Ve ona imkanları yaydım da yaydım. )

74/15 - Sümme yatme'u en ezide ( Sonra daha da artırmamı ümit eder. )

Hümeze suresinin ilk ayetleri de "mal tutkusunu" açıkça ifade eder.

104/1 - Veylün li külli hümezetin lümezeh ( Vay o arkadan konuşup çekiştirenlerin hepsi için. )
104/2 - Ellezi cemea malen ve addedeh ( O malı toplayan ve onu adet adet sayan, )
104/3 - Yahsebü enne malehu ahledeh ( Malının onu ebedi kılacağını sanar. )

Sad suresinin 38/23 kodlu ayeti de "doymak bilmez mal, mülk ve üstünlük hırsına" ilişkin açık bir misal içermektedir.

38/23 - İnne haza ehıy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetün vahıdetün fe kale ekfilnıha ve azzenı fil hıtab ( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )

Devre sonunun idrak edildiği bu zamanda sapmış inkarcılar bu nefsani eylemlerini, içinde bulundukları azabı farketmeden, tam bir sarhoşluk içinde icra etmektedirler.

22/2 - Yevme teravneha tezhelü küllü mürdıatin an ma erdaat ve tedau küllü zati hamlin hamleha ve teran nase sükara ve ma hüm bi sükara ve lakinne azabellahi şedıd ( Onu göreceğiniz gün, tüm emziren kadınlar o emzirdiklerinden vazgeçerler. Her yük sahibi yükünü düşürüp bırakır. İnsanları sarhoş görürsün de onlar sarhoş değillerdir. Lakin Allah' ın azabı şiddetlidir. )





Vahiy Vesilesi Yıldızlar, Vazifeli Varlıklar ve Sidratil Münteha

Necm ( Yıldız ) suresinin aşağıdaki ayetleri "Yıldızdan gelen vahiy" kavramı açısından önem arzetmektedir.

53/1 - Ven NECMİ iza heva ( Ve YILDIZ aşağı indiğinde. )
........
53/4 - İn huve illa VAHYUN YUHA ( Kesinlikle o ancak VAHYEDİLMİŞ VAHİYDİR. )
.......
53/7 - Ve hüve bil ufukıl a'la ( Ve o en yüksek ufuktadır. )
53/8 - Sümme dena fe tedella ( Sonra yaklaştı da sarktı. )
53/9 - Fe kane kabe kavseyni ev edna ( Artık mesafesi iki yay kadar veya daha yakındı. )
53/10 - Fe EVHA ila abdihi ma EVHA ( Böylece kuluna o VAHYETTİĞİNİ VAHYETTİ. )
.......
53/13 - Ve lekad raahu nezleten uhra ( Ve onu başka sefer de inerken görmüştü. )
53/14 - INDE SIDRATİ EL MÜNTEHA* ( En son varış noktası Sidre' nin indinde. )

* "Sidratil münteha" kainattaki en üst süptil madde planı olarak tanımlanmaktadır. Ayet kodu ve ayetteki kelime adedi olan sayıların toplamı "8" sayısını vermektedir. ( 5+3+1+4+4 = 17 ... "8" )

Cinn suresinin aşağıdaki ayetinde de "Gökte KIVILCIM formundaki bekçilerden" ve kulak hırsızlığı yapan cinleri "Takip eden Kıvılcım"dan bahsedilmektedir. "Şıhab" ( Kıvılcım ) kelimesi "Yıldız"ı tanımlamakta gibidir. Vazifeli Varlıklar'ın göksel tezahürleri Kaba Madde Alemi'nden ( dünya ) "Yıldız" veya "Kıvılcım" / "Işık Kaynağı" olarak mı algılanmaktadır?

72/8 - Ve enna lemesnes semae fe vecednaha muliet haresen şediden ve ŞÜHÜBEN ( Ve kesinlikle biz göğe dokunduk da onu şiddetli bekçiler ve KIVILVIMLARLA doldurulmuş bulduk. )

72/9 - Ve enna künna nak'udü minha meka'ıde lis sem'ı fe men yestemi'ıl ane yecid lehu ŞİHABEN RESADEN ( Ve kesinlikle biz orada oturma yerlerinde duymak için oturmaktaydık. Artık şimdi kim duyarsa, ona GÖZETLEYEN KIVILCIM bulur. )

Haberci Nuh'un üç oğlundan ( Ham, Sam, Yafet ) üçüncüsü olan Yafet'in 7. oğlu olan TİRAS'ın kelime kökü olarak SİRİUS / TÜRK anlamları taşıdığı bilinmektedir. Bu çerçevede haberci veya melek olarak tezahür eden Vazifeli Varlıkların özlerinde ışık kaynağı yıldız formundaki varlıklar olduğu düşüncesi oluşmaktadır.

İncil'in Matta suresinin aşağıdaki ayetlerinde Haberci İsa'nın "Yıldız" ile tanımlanması yer almaktadır. Bu tanımlama astral bedenin / esiri varlığın fiziksel ( kaba maddesel ) planda algılanmasını ifade etmektedir.

40 Matta 1-24 Yusuf uykusundan kalkınca Rab'bin meleğinin buyruğuna uydu ve Meryem'i eşi olarak yanına aldı.
40 Matta 1-25 Ama oğlunu doğuruncaya dek Yusuf ona dokunmadı. Ve ona İSA adını verdi.
40 Matta 2-1 İsa'nın Kral Hirodes devrinde Yahudiye'nin Beytlehem Kenti'nde doğmasından sonra bazı bilge adamlar doğudan Yeruşalim'e gelip,
40 Matta 2-2 şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O'NUN YILDIZINI GÖRDÜK ve O'na tapınmaya geldik."









Monday, February 11, 2019

Gümüş Tel Kopmadan

"Astral Çıkış" veya "Astral Projeksiyon" olarak adlandırılan fenomen, Astral Bedenin ( Süptil Madde Olan Varlık / Esiri - Eterik Varlık ) Fiziksel Beden'den ( Kaba Madde ), yaşam bağı olan Gümüş Bağ'ı koparmadan, ayrılması ve kainatta seyir ve gözlem deneyimine mazhar olması halidir. 


Gümüş Bağ, ana rahmindeki bir bebeğin yaşam frekanslarını alabilmesi için kendisini annesine bağlayan Göbek Bağı'nın ( Umbilical Cord ) astral ( süptil ) alemdeki karşılığıdır. Gümüş Bağ, Ruh'un kaba madde ( fiziksel beden ) üzerindeki tesiri daim olduğu müddetçe bakidir. 


"Gümüş Bağ" kavramı Tevrat'ın "21". suresi olan Vaiz suresinin 12. bölümünün 6. ayetinde "Gümüş Tel" teşbihi ile yer almaktadır. ( Hatırlanacağı üzere 21 sayısı Ruh kelimesinin nümerolojik sembolüdür. )

21 Vaiz 12-6 GÜMÜŞ TEL KOPMADAN, Altın tas kırılmadan, Testi çeşmede parçalanmadan, Kuyu makarası kırılmadan,

21 Vaiz 12-7 Toprak geldiği yere dönmeden, RUH onu veren Tanrı'ya dönmeden, Seni yaratanı anımsa.

Ayette yer alan "Gümüş tel kopmadan" ifadesi "Astral Beden" ( Süptil Varlık / Esiri - Eterik Varlık ) ile "Kaba Madde Bedeni" arasındaki Gümüş Bağ, "Ruh, onu veren Tanrı'ya dönmeden" ifadesi ise Ruh'un kaba maddeye gönderdiği tesirler kesilmeden yani fiziki alemde ( kaba madde alemi / dünya ) ölüm gerçekleşmeden anlamını içermektedir.

Kur'an'da ise "Allah'ın İpi" ( Hablillah ) olarak yer alan kavramın "Gümüş Bağ" anlamı da taşıması kuvvetle muhtemeldir. ( Kur'an'da geçen kelimelerin ve ifadelerin birden çok anlamları olduğu daima hatırlanmalıdır. )

3/103 - Ve (1) a'tesumu (2) bi (3) HABLİ (4) ALLAHİ (5) cemıan (6) ve (7) la (8) teferraku (9) ve (10) ezküru (11) nı'mete (12) allahi (13) aley (14) küm (15) iz (16) küntüm (17) a'daen (18) fe (19) ellefe (20) beyne (21) kulubi (22) küm (23) fe (24) asbahtüm (25) bi (26) nı'meti (27) hı (28) ıhvana (29) ve (30) küntüm (31) ala (32) şefahufratin (33) min (34) en (35) nari (36) fe (37) enkaze (38) küm (39) min (40) ha (41) ke (42) zalike (43) yübeyyinü (44) allahü (45) leküm (46) ayati (47) hı (48) lealle (49) küm (50)  tehtedun (51) ( Ve ALLAH'IN İPİNE topluca sarılıp bağlanın. Kısımlara ayrılmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını birleştirdi. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )

Tevrat'taki "Gümüş Tel" ifadesinin "6" numaralı ayette geçmektedir.

Kur'an'daki "Allah'ın İpi" ifadesinin geçtiği ilk cümle "Va'tesumu bi hablillahi cemian" ( Allah'ın ipine topluca bağlanın. ) "6" kelimeden oluşmaktadır. Ayetin tamamında ise 51 ( 5+1 = "6" ) kelime bulunmaktadır.





Yaratılıştaki 7 Nümerolojisi ve Ğulam

Hatırlanacağı üzere "7" sayısı yaratılışı ve yaşam döngüsünü, "8" sayısı ise yeni plandaki yeni yaşam döngüsünün başlangıcını ve sonsuzluğu sembolize etmektedir. 

1 Tekvin 1-31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve ALTINCI gün oluştu. 
1 Tekvin 2-1 Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı.
1- Tekvin 2-2 YEDİNCİ güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.
1 Tekvin 2-3 YEDİNCİ günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi. 

Kur'an'da, "Göklerin ve yerin altı günde yaratılması" kavramı "7" kere tekrarlanmaktadır.

7/54 - İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı SİTTETİ EYYAMİN sümmesteva alel arşi yuğşil leylen nehara yatlübühu hasısen veş şemse vel kamera ven nücume müsehharatin bi emrih e la lehül halku vel emr tebarakellahü rabbül alemın ( Kesinlikle Rab’biniz Allah, gökleri ve yeri ALTI GÜNDE yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. O, geceyi onu durmadan kovalayan gündüze bürüyüp örter. Güneş, Ay ve yıldızlar emrine amadedirler. İyi bilin ki yaratma ve emir O’nundur. Alemlerin Rab’bi Allah yücedir. )

"Altı günde yaratılış" kavramının ilk kez geçtiği ayetin kodunun ( 7/54 ) nümerolojik değeri de "7" sayısını vermektedir. ( 7+5+4 = 16 ... "7" )

10/3 - İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı SİTTETİ EYYAMİN  ...... ( Kesinlikle Rab’biniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri ALTI GÜNDE yarattı. ......... )

11/7 - Ve hüvellezi halekas semavati vel erda fı SİTTETİ EYYAMİN ........ ( Ve gökleri ve yeri ALTI GÜNDE yaratan O'dur. ............ )

25/59 - Ellezi halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fı SİTTETİ EYYAMİN ....... ( Gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini ALTI GÜNDE yaratan, ..... )

32/4 - Allahüllezı halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fı SİTTETİ EYYAMİN .......... ( Allah o, gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini ALTI GÜNDE yaratandır. ...... )

50/38 - Ve lekad halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma fi SİTTETİ EYYAMİN ....... ( Ve gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini ALTI GÜNDE  yarattık. Bize usanç, yorgunluk dokunmadı.

57/4 - Hüvellezi halekas semavati vel arda fi SİTTETİ EYYAMİN .....  ( Gökleri ve yeri ALTI GÜNDE yaratan O'dur. ........... )

Varoluş, yaratılış, gerçekleşme için "7" birimlik frekans gerekmektedir. 6 günlük yaratılış süreci sonrasında tamamlanma "7." gün gerçekleşmektedir.

9/80 kodlu ayette "Af isteğinin gerçekleşebilmesi" için "70" ( 7+0 = 7 ) frekanslık bir döngünün  gerektiği ancak Allah'ın rızası olmadan da hiçbir şeyin gerçekleşemeyeceği bildirilmektedir.

9/80 - İstağfir lehüm ev la testağfir lehüm in testağfir lehüm SEB'INE MERRATEN fe len yağfirallahü lehüm zalike bi ennehüm keferu billahi ve rasulih vallahü la yehdil kavmel fasikın ( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için YETMİŞ KERE af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

15/26 - Ve (1) lekad (2) halakna (3) el (4) insane (5) min (6) SALSALİN (7) min hamein mesnun ( Ve insanı kuru BALÇIKTAN, şekillenmiş cıvık çamurdan yarattık. )

İnsanın topraktan, balçıktan yaratıldığını bildiren ilk ayette ( 15/26 ) insanın topraktan yaratılmasını ifade eden cümle "7" kelimeden oluşmaktadır. Ayet kodunun nümerolojik değeri ise "14" sayısını ( 1+5+2+6 = 14 ) yani "İkili Yedi"'yi içermektedir. ( 2x7, 7+7 ) ( İkili Yedi kavramı yaratılıştaki düalitenin sembolüdür. )

15/28 - Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı halikün beşeran min salsalin min hamein mesnun ( Ve zamanında Rab’bin meleklere, "Kesinlikle ben kuru balçıktan, şekillenmiş cıvık çamurdan insan yaratacağım." dedi. )

Ayet kodunun nümerolojik değeri yine "7" sayısını vermektedir. ( 1+5+2+8 = 16 ... 1+6 = "7" )

3/49 - Ve rasulen illa benı israıle ennı kad ci'tüküm bi ayetin min rabbiküm ennı AHLÜKU LEKÜM MİNET TIYNİ KE HEY'ETİT TAYRİ fe enfühu fıhi fe yekunü tayran bi iznillah ve übriül ekmehe vel ebrasa ve uhyil mevta bi iznillah ve ünebbiüküm bima te'külune ve ma teddehırune fı büyutiküm inne fı zalike le ayeten leküm in küntüm mü'minın ( Ve ancak İsrailoğullarına resuldür. "Kesinlikle ben size Rab’binizden ayet getirdim. Kesinlikle BEN SİZE, ÇAMURDAN KUŞUN ŞEKLİ GİBİ OLANI YARATIRIM. Böylece onun içine üflerim de o Allah’ ın izni ile kuş olur. Doğuştan körü, alacalıyı iyileştiririm. Allah’ ın izni ile ölüyü diriltirim. O yediklerinizi, o evlerinizin içinde biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer inananlarsanız, kesinlikle bunda size ayetler vardır." )

Haberci İsa'nın "Çamurdan kuş yaratmasını" konu alan ilk ayetin kodunun nümerolojik değeri "7" sayısını vermektedir. ( 3+4+9 = 16 ... 1+6 = "7" )

5/110 - İz kalellahü ya iysebne meryemezkür nı'metı aleyke ve ala validetik iza eyyedtüke bi ruhıl kudüsi tükellimün nase fil mehdi ve kehla ve iz alemtükel kitabe vel hıkmete vet tevrate vel incil ve iz TAHLÜKU MİNET TIYNİ KE HEY'ETİT TAYRİ bi iznı fe tenfühu fıha fe tekunü tayran bi iznı ve tübriül ekmehe vel ebrasa bi iznı ve iz tuhricül mevta bi iznı ve iz kefeftü benı israıle anke iz ci'tehüm bil beyyinati fe kalellezine keferu minhüm in haza illa sıhrun mübın ( Zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Seni kutsal ruh ile desteklediğimde beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söylerdin. Sana yazıyı, sırrı, Tevrat' ı ve İncil' i öğrettim. İznimle ÇAMURDAN KUŞUN ŞEKLİ GİBİ OLANI YARATTIN.  Onun içine üfledin de iznimle kuş oldu. Doğuştan körü ve alacalıyı iznimle iyileştirdin. Ölüleri iznimle çıkardın. Onlara ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." dedikleri zaman İsrailoğulları' nı üzerinden çektim. )

Haberci İsa'nın "Çamurdan kuş yaratmasını" konu alan ikinci ve son ayetin kodunun nümerolojik değeri de "7" sayısını vermektedir. ( 5+1+1+0 = "7" )

"Ğulam" kelimesi "Oğul, genç çocuk" anlamına gelmekte olup,bu kelime aynı zamanda da "Yaratılış" kavramı ile olan semantik ilintiden dolayı da önem arzetmektedir. Kur'an'da "Ğulam" kelimesinin kullanımına ilişkin "7" nümerolojisi dikkat çekmektedir.

3/40 - Kale (1) rabb (2) i (3) enna (4) yekunü (5) li (6) ı (7) ĞULAMÜN (8) ve (9) kad (10) beleğa (11) niye (12) el (13) kiberu (14) ve (15) imraet (16) ı (17) akır (18) kale (19) ke (20) zalike (21) allahü (22) yef'alü (23) ma (24) yeşa (25) ( Rab’bim, "Bana yaşlılık ermişken ve kadınım da kısırken bana nasıl OĞLAN / OĞUL olur?" dedi. "Allah işte böyle dilediğini yapar." dedi. )

"Ğulam" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kodunun nümerolojik değeri "7" sayısını vermektedir. ( 3+4+0 = 7 ). Ayrıca ayette "25" kelime bulunmaktadır. ( 2+5 = "7" )

Yahudi mistisizminde ( Kabala ) yer alan "Golem" ( Ğulam / Oğul ) kelimesi, kelime tekrarı vasıtasıyla topraktan, balçıktan insan yaratılmasını sembolize etmektedir.


Kabala'daki "Golem" Sembolleri








Thursday, February 7, 2019

Aile Nedir?

Aile kelimesi, bilinen çerçevede aralarında kan bağı olan varlık kitlesi anlamına gelmektedir. Temelde Anne, Baba, Çocuk ve Anne Baba'nın ebeveynleri kapsar. Ancak gerçekten Aile kelimesinin anlamı nu mudur? Yoksa birleştirici belirli bir düşünsel yapıya, belirli bir yaratılış koduna yani kolektif bilince sahip olan varlıkların teşkil ettikleri kitle midir? İnananlar ve İnkarcılar gibi ...

11/40 - Hatta iza cae emruna ve farat tennuru kulnahmil fıha min küllin zevceynisneyni ve EHLEKE illa men sebeka aleyhil kavlü ve MEN AMEN ve ma amene mea hu illa kalıl ( Nihayet emrimiz geldiğinde ve fırın ateşlendiğinde, "Hepsinden iki çift eş ve üzerlerine söz geçmişlerin haricinde AİLENİ ve İNANANLARI onun içine yükle." dedik. Onunla birlikte inananlar ancak çok azdı. )

11/40 kodlu ayette geçen "Aileni VE* İnananları" ifadesinde iki ayrı kitle mi tanımlanmaktadır? Yoksa "İnanan Ailen" anlamı mı söz konusudur? 

( * "Ve" ifadesinin Kur'an'da bütünleyici ve tamamlayıcı işlevi de bulunmaktadır. Örnek: 12/106 - Ve ma yü'minü ekseruhüm billahi illa ve hüm müşrikun ( Ve onların çoğunluğu, ortak koşanlar olmadan Allah’a inanmazlar. ) Ayette "Çoğunluğun" hem inanmadığı hem de ortak koştuğu "ve" bağlacı ile ifade edilmiştir. Yani aynı kitle olan "Çoğunluk" hem "inanmayan" hem de "inkarcı"dır. Bu kapsamda 11/40 kodlu ayette yer alan "Ehleke ... ve men amen" ifadesinin "İnanan ailen" anlamını içermesi, 11/45-46 kodlu ayetlerdeki bilgilerin de ışığında, kuvvetle muhtemeldir.

Aile kelimesinin bilinegelen anlamı içermediği Hud suresinin 11/45-46 kodlu ayetlerinde bildirilmektedir.

11/45 - Ve nada nuhun rabbehu fe kale rabbi İNNEBNI MİN EHLI ve inne va'dekel hakku ve ente ahkemül hakimın ( Ve Nuh Rab’bine seslendi de "Rab’bim KESİNLİKLE OĞLUM AİLEMDENDİ. Senin vaadin kesinlikle gerçektir. Sen hakimlerin en hakimisin." dedi. )

11/46 - Kale ya nuhu İNNEHU LEYSE MİN EHLİK innehu amelün ğayru salihın fe la tes'elni ma leyse leke bihı ılm innı eızuke en tekune minel cahilın ( "Ey Nuh, KESİNLİKLE O SENİN AİLENDEN DEĞİLDİ. Kesinlikle o iyi olmayanı yaptı. O halde, o sana asla ilmi olmayanı bana sual etme. Kesinlikle ben seni cahillerden olursun diye öğütlerim." dedi. )

11/45-46 kodlu ayetlerden de anlaşılacağı üzere cinsel ( maddi ) soy ilişkisi ilahi sistemde "Aile" kelimesi ile ifade edilmemektedir. Haberci Nuh, oğlu olarak bildiği inkarcı şahısın da tufandan kurtulması için Rab'be yalvardığında aldığı cevap "O senin ailenden değildi." olmaktadır. Demek ki belirli bir varlık kitlesinin aile oluşturabilmesi için aralarında zihni birliğin bir başka deyişle kolektif bilincin tesis edilmiş olması gerekmektedir.

Haberci Nuh'a, tufan ile gelen döngü sonunda üst plana ( boyut ) geçiş liyakatine erişmiş inananları yani ailesini kurtarması için gemi inşa etmesi* talimatının verildiğini bildiren ayette yer alan "Ehl" kelimesi tüm inananları ifade etmektedir. ( * Vazifeli Varlıklar, kainatta var olan ancak kaba madde alemi ( dünya ) varlıkları tarafndan bilinmeyen madde cevherlerinden ( materyel ) cisimler oluşturup, kaba madde aleminde materyalize olabilmektedirler. Söz konusu materiyalizasyon kaba madde alemindeki enkarnasyondan ve oluşumdan farklı özellikler arzetmektedir. )

23/27 - Fe evhayna ileyhi en isnaıl fülke bi a'yünina ve vahyina fe iza cae emruna ve farat tennuru feslük fıha min küllin zevceynisneyni ve EHLEKE illa men sebeka aleyhil kavlü minhüm ve la tühatıbnı fillezıne zalemu innehüm muğrakun ( Böylece ona, gözetimimiz ve vahyimiz ile gemiyi üretmesini vahyettik. Emrimiz gelip de fırın ateşlendiğinde, hepsinden iki çift eşi ve onlardan üzerlerine önceden söz geçen kimseler haricinde AİLENİ onun içine sok. Bana o zulmedenler hakkında arzuda, istekte bulunup hitap etme. Kesinlikle onlar boğulacaklardır. )

Keza Kur'an'da geçen "Ali Fir'avne"  ( Firavun Ailesi ) kavramı da zalim ve inkarcı olan Firavun'u ve ona tabi olan yandaşlarını ifade etmektedir.

40/45 - Fe vekahüllahü seyyiati ma mekeru ve haka bi ALİ FİR'AVNE suül azab ( Böylece Allah onu o yaptıkları hilelerin, tuzakların kötülüklerinden korudu. FİRAVUN AİLESİNİ kötü azap kuşattı.)

Lut kavminin, azgınlık ve inkar sonucunda helak edilmesinden bahsedilen ayette de Haberci Lut ve ailesinin kurtarıldığı bildirilmektedir.

29/33 - Ve lemma en caet rusülüna lutan sıe bihim ve daka bihim zer'an ve kalu la tehaf ve la tahzen inna müneccuke ve EHLEKE illemraeteke kanet minel ğabirın ( Ve resullerimiz Lut' a geldiğinde, onlardan dolayı kötüleşti ve onlardan dolayı savrularak daraldı. "Korkma ve hüzünlenme. Kesinlikle biz, geride kalanlardan olan karın haricinde seni ve AİLENİ kurtaracağız." dediler. )

Gerçek ailenin, inananlar kitlesi olduğu, Haberci İsa'nın İncil' de yer alan sözleri ile netlik kazanmaktadır.

40 Matta 12-47 Birisi İsa'ya, "Bak, ANNENLE KARDEŞLERİN dışarıda duruyor, seninle görüşmek istiyorlar" dedi.
40 Matta 12-48 İsa, kendisiyle konuşana, "KİMDİR ANNEM, KİMDİR KARDEŞLERİM?" karşılığını verdi.
40 Matta 12-49 Eliyle ÖĞRENCİLERİNİ GÖSTEREREK, "İŞTE ANNEM, İŞTE KARDEŞLERİM!" dedi.
40 Matta 12-50 "GÖKLERDEKİ BABAM'IN İSTEĞİNİ KİM YERİNE GETİRİRSE, KARDEŞİM, KIZKARDEŞİM VE ANNEM ODUR."

Tevrat'ta ise Haberci İbrahim ile ilgili şu ayet yer alır.

48 Galatyalılar 3-7 Öyleyse şunu bilin ki, İbrahim'in GERÇEK OĞULLARI İMAN EDENLERDİR.










Wednesday, February 6, 2019

8 ve 11 Ayetli Sure Grupları

Kur'an'da "8" ve "11" ayet içeren toplam 10 sure bulunmakta ve bu sureler kısımlar halinde ardışık bir yapı sergilemektedirler.

62 Cuma 11 ayet
63 Münafikun 11 ayet

93 Duha 11 ayet
94 İnşirah 8 ayet
95 Tin 8 ayet

98 Beyyine 8 ayet
99 Zilzal 8 ayet
100 Adiyat 11 ayet
101 Karia 11 ayet
102 Tekasür 8 ayet

"8" ve "11" sayılarının toplamlarının ilahi mühür sayısı olan "10" yani "1" sayısını vermesi ve söz konusu sure grubu içinde toplam 10 sure bulunması dikkat çekmektedir.

"8" ve "11" sayıları yaşamın kaynağı olan suyun kimyasal formülünde bulunmaktadır. Hidrojenin ( H ) atom numarası ( elektron sayısı ) 1, Oksijenin ( O ) atom numarası ise 8'dir. Suyun ( H2O ) molekül ağırlığı 1+1+8 = 10 olmaktadır. Dolayısıyla 8 ve 11 hidrojen alemi olan kainatın nümerolojis olmaktadır.

"Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar."

Neden ?

Çünkü şeytanların gasp yöntemiyle ele geçirdikleri dünyada kurdukları sömürü, istismar ve adaletsizlik sistemi yani şeytanın egemenliği bunu gerektirir. Orada doğrulara, doğru söyleyenlere, doğru iş yapanlara yer yoktur. Yanlış ve kötü olan inkarcı satanistlerin doğrularıdır. Oysa ki gerçek doğruluk, göksel egemenliğin ürünü ve inananların temel yaşam kaynağıdır. Doğruyu söyleyen alimlerin ve habercilerin dünya hayatındaki karşılığı alaya alınma, yalanlanma, kovulma, acı çekme ve öldürülme olmuştur. İlgili bazı ayetler aşağıdaki gibidir.

6/5 - Fe kad kezzebu bil hakkı lemma caehüm fe sevfe ye'tıhim enbaü ma kanu bihı yestehziun ( Gerçek kendilerine geldiğinde onu yalanladılar. Artık o alay ettiklerinin haberi yakında onlara gelecektir. )

7/146 - Seasrifü an ayatiyellezine yetekebberune fil erdı bi ğayril hakk ve in yerav külle ayetin la yü'minu biha ve in yerav sebıler rüşdi la yettehızuhü sebıla ve in yerav sebılel ğayyi yettehızuhü sebıla zalike bi ennehüm kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın ( Yerde haksızca kibirlenenleri ayetlerimden men edeceğim, uzaklaştıracağım. Onlar bütün ayetleri görseler dahi onlara inanmazlar. Eğer doğru yolu görürlerse onu yol edinmezler. Eğer yanlış yolu görürlerse onu yol edinirler. Bu kesinlikle onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan habersiz olmalarındandır. )


2/91 - Ve iza kıle lehüm aminu bima enzelellahü kalu nü'minü bima ünzile aleyna ve yekfürune bima veraehu ve hüvel hakku müsaddikan li ma meahüm  kul fe lime taktülune enbiyaellahi min kablü in küntüm mü'minın ( Ve onlara "O Allah’ ın indirdiğine inanın." denildiğinde, "O üzerimize indirilene inanırız." derler. Onun arkasından inkar ederler. O, onlarla birlikte olanı doğrulayıcı olarak gerçektir. De ki: "Eğer inananlarsanız, o halde neden önceden Allah’ ın habercilerini öldürüyordunuz." )

Neden 9 köy? Çünkü "9" sayısı satanizmde ilahi mühür sayısı olan "6" sayısının tersi olup, Allah yolunda ifa edilmesi gereken iyiliklerin ve doğrulukların tersini sembolize etmektedir. "Dokuz köy"  dünyadır. Düalite sembolü olan Ying Yang figürünün 6 ve 9 sayılarından oluşmasının sebebi de budur.

Kur'an ve İncil ayetlerinde "Doğruluk" kavramı aşağıdaki gibi bildirilmiştir.

Kur'an

1/6 - İhdinas sıratel mustakim ( Bizi doğru yola yönlendir. )

17/80 - Ve kul rabbi edhılnı müdhale sıdkın ve ahricnı muhrace sıdkın vec'al lı min ledünke sültanen nesıra ( Ve de ki: "Rab’bim beni gireceğim yere doğrulukla sok ve çıkacağım yerden beni doğrulukla çıkar. Benim için indinden yardımcı kuvvet oluştur." )

33/8 - Li yes'eles sadikıne an sıdkıhim ve eadde lil kafirıne azaben elıma ( Doğrulara doğruluklarından sual etmek için. İnkarcılar için elim azap hazırladı. )

33/24 - Li yecziyellahüs sadikıne bi sıdkıhim ve yüazzibel münafikıne in şae ev yetube aleyhim innellahe kane ğafurar rahıma ( Allah doğruları, doğrulukları ile karşılıklandıracağı için. Eğer dilerse, ikiyüzlülere azap eder veya onların üzerine tevbe eyler. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

54/55 - Fi mak'adi sıdkın inde melikin muktedir ( Kudretli hükümdarın indinde, doğruluk koltukları içindedirler. ) ( Cennet tasviri )

İncil

40 Matta 5-10 Doğruluk uğruna zulüm görenler kutsanmıştır. Çünkü Göğün Egemenliği onlarındır.

45 Romalılar 5-18 İşte, tek bir suçun bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı.

45 Romalılar 6-20 Sizler günahın kölesiyken doğruluktan özgürdünüz.

45 Romalılar 10-3 Tanrı'nın öngördüğü doğruluğu anlamadıkları ve kendi doğruluklarını yerleştirmeye çalıştıkları için Tanrı'nın öngördüğü doğruluğa boyun eğmediler.

45 Romalılar 14-17 Çünkü Tanrı'nın Egemenliği, yiyecek içecek sorunu değil, doğruluk, esenlik ve Kutsal Ruh'ta sevinçtir.

46 1 Korintliler 11-31 Kendimizi doğrulukla yargılasaydık, yargılanmazdık.

47 2 Korintililer 6-14 İmansızlarla aynı boyunduruğa girmeyin. Çünkü doğrulukla fesadın ne ortaklığı, ışıkla karanlığın ne paydaşlığı olabilir?

49 Efesliler 5-9 Çünkü ışığın meyvesi her iyilikte, doğrulukta ve gerçekte görülür.

53 2 Selanikliler 2-12 Öyle ki, gerçeğe inanmayan ve doğrulukdışılıktan hoşlananların hepsi yargılansın.

60 1 Peter 2-24 Bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O'nun yaralarıyla şifa buldunuz.

60 1 Peter 3-14 Doğruluk uğruna acı çekseniz bile, ne mutlu size! İnsanların "korktuğundan korkmayın, ürkmeyin."

61 2 Peter 2-21 Çünkü doğruluk yolunu bilip de kendilerine emanet edilen kutsal buyruktan geri dönmektense, bu yolu hiç bilmemiş olmak onlar için daha iyi olurdu.








Tuesday, February 5, 2019

Ölmek Olmaktır

1 Tekvin 3-3 "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi."

Tevrat'ın Tekvin suresinin 3-3 kodlu ayetinde, gerçek anlamda "Ölümün" cennetten yani yarı süptil alem / boyut olan Sirius'tan, daha alt seviye alem olan dünyaya ( kaba madde alemi ) indirilme olduğu bildirilmektedir. ( Ayetteki "Bahçe" kelimesi cennet veya Sirius olarak bilinen yarı süptil boyutu ifade etmektedir. )

2/154 - Ve la tekulu li men yuktelü fı sebılillahi emvat bel ahyaün ve lakin la teş'urun

( Ve Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Bilakis diridirler ve lakin farkedemezsiniz. )

3/169 - Ve la tahsebennellezine kutilu fı sebılillahi emvate bel ahyaün ınde rabbihim yürzekun

( Ve kesinlikle o Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Bilakis diridirler, Rab’lerinin indinde rızıklanırlar. )

3/170 - Ferihıne bima atahümüllahü min fadlihı ve yestebşirune billezıne lem yelhaku bihim min halfihım en la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun

( Allah’ ın onlara üstünlüğünden lütfundan verdiklerinden dolayı sevinirler. O arkalarında kalıp onlara katılamamış olanlara, üzerlerine korku olmadığını, hüzünlenmeyeceklerini müjdelemeyi isterler. )

Ayetlerde doğru yolda yani Allah yolunda mücadele verenlerin, kaba madde alemini ( dünya ) terketmelerinin yani gerçek anlamda "Ölümlerinin" aslında onlar için "Olmak" olduğu yani onların yeni boyutta yani üst süptil boyutta ( planda ) yeniden oluştukları bildirilmektedir.

44/56 - La yezukune fihel mevte illel mevtetel ula ve vekahüm azabel cehım

( Orada ilk ölüm haricinde ölüm tatmazlar. Onları cehennem azabından korumuştur. )

Ayette bahsedilen "ilk ölüm", cennetten çıkarılma esnasındaki boyut değişimini ifade etmektedir.

25/14 - La ted'ul yevme süburan vahıden ved'u süburan kesıra

( Bugün tek ölümü çağırmayın, bugün çok ölümü çağırın. )

87/13 - Sümme la yemütü fiha ve la yahya

( Sonra orada ölmeyecektir ve dirilmeyecektir. )

Ayetlerde, 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsü sonunda tekamül edemeyip yeniden 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsüne tabi olacak olan yani gerçek anlamda "Ölüp" / "Olup" üst boyuta geçemeyecek ve kısır döngü ( şeytan döngüsü ) içinde kalacak olanların durumu bildirilmektedir. Bir başka deyişle, gerçek anlamda "ölümü" yani "olumu" deneyimleyemediklerinden sürekli reenkarne olmak durumunda kalan inkarcıların durumu bildirilmektedir.

Nahl suresinin 16/70 kodlu ayetinde bu husus hem anlamsal, hem de sayısal olarak bildirilmektedir.

16/70 - Ve (1) allahü (2) haleka (3) küm (4) sümme (5) yeteveffa (6) küm (7) ve (8) min (9) küm (10) men (11) yüraddü (12) ila (13) erzeli (14) el (15) umuri (16) li (17) key (18) la (19) ya'leme (20) ba'de (21) ılmin (22) şey'a (23) inne (24) allahe (25) alimün (26) kadır (27)

( Ve Allah sizi yarattı. Sonra sizi vefat ettirir, size vefa eder. Sizden kimileri, ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en rezil dönemine erdirilir, döndürülür. Kesinlikle Allah bilendir gücü yetendir. )

- Ayet kodundaki 16/70 sayıları 1+6 = 7 ve 7+0 = 7 olarak "İkili Yedi" tezahürü sergilemektedir.
- Ayet numarası olan 70 sayısı, 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsüne işaret etmektedir.
- Ayette "27" kelime bulunması da yine "İkili Yedi" durumunu ortaya koymaktadır.
- Ayette, tekamülünü tamamlayamadıkları için döngü sonu felaketlerinden sağ kalarak kurtulan ve kaba madde aleminde kalan insanların geriye doğru evrimleştirilerek en ilkel insan seviyesine indirgenecekleri ( Erzelil Umur ( Ömrün En Rezil Fönemi ) ) ve tüm bilgilerini unutacakları bildirilmektedir.

40/11 - Kalu rabbena emettena esneteyni ve ahyeytena esneteyni fe i'terafna bi zünubina fe hel ila hurucin min sebıl ( “Rab’bimiz bizi iki kere öldürdün ve bizi iki kere dirilttin de günahlarımızı itiraf ettik. Artık çıkmaya yol var mı?” dediler. )

2/28 - Keyfe tekfurune billahi ve küntüm emvaten fe ahyaküm sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm sümme ileyhi türceun ( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ölülerdiniz de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Ayetlerde "ölü" iken yani "yok" iken cennette "olan" ( var edilen ), daha sonra hatasından dolayı "ölen" ( alt boyuta indirilen ) ve daha sonra liyakate erişip "olan" ( dirilen ) yani cennete dönen insandan bahsedilmektedir. Tekamül etmek suretiyle, dünya hayatındaki reenkarnasyon döngüsünü tamamlayan ve kaba madde aleminde ( dünya ) "öldü" olarak algılanan insanlar esas itibarıyla "olmaktadırlar" ( cennette dirilmektedirler. ) Tekamül edemeyenlerin ölümü ise sadece kaba madde aleminde tekrar reenkarne olmaktan yani kısır döngüden ibarettir.

Daha net bir ifade ile "gerçek ölüm" veya "gerçek olum" boyut değiştirmek ile mümkün olmaktadır. "Ölmek" ve "Olmak" kelimelerinin fonetik benzerliği de bu bağlamda dikkat çekmektedir. Her iki fiilin semantik tanımı şöyle yapılabilir.

"Olmak" ... kaba madde planında yaşama başlamak.

"Ölmek" ... süptil planda yaşama başlamak. ( Kelimdeki harfler de süptilleşmektedir /  "ince"lmektedir. )

Almanca'da yer alan ve "Doğum" kök anlamını içeren "GEBOREN werden" ( Doğmak ) ve "GEBÄRmutter" ( Rahim ) kelimelerindeki "Geboren" ve"Gebär" kelimelerinin Türkçe'de "Ölmek" anlamına gelen "GEBERmek" fiiliyle olan fonetik benzerliği de "Ölmek" ve "Olmak / Doğmak" fiillerinin özde eşanlamlı olduklarını teyid eder gibi görünmektedir.

Aynı şekilde Arapça'daki "Halak" ( Yaratmak / Oldurmak ) ile "Helak" ( Yok Etmek ) kelimelerinin fonetik benzerlikleri de bu açıdan önem arzetmektedir. "Eksilerin artıları götürmesi" gibi, düal yapı aslında "hiçbir şeyin olmadığı mesajını mı vermektedir.





"Ben bu dünyadan değilim."

Allahü Teala tarafından gönderilen resullerin ( Vazifeli Varlık ) kaba hidrojen / kaba madde alemi yani dünya içinde enkarne olmadıklarına ilişkin, bir başka deyişle "bu dünyadan olmadıklarına" ilişkin ayetlerde dikkat çekici ifadeler yer almaktadır.

İncil;

43 Yuhanna 8-23 İsa onlara, "Siz aşağıdansınız, ben yukarıdanım" dedi. "Siz bu dünyadansınız, ben bu dünyadan değilim."

Kur'an;

6/8 - Ve kalu lev la ünzile aleyhi melek ve lev enzelna meleken lekudıyel emru sümme la yünzarun ( Ve "Onun üzerine melek indirilmeli değil miydi?" dediler. Şayet melek indirseydik, iş bitirilmiş olurdu. Sonra gözetilmezlerdi, bakılmazlardı. )

6/9 - Ve lev cealnahü meleken le cealnahü racülen ve le lebesna aleyhim ma yelbisun ( Ve şayet onu melek kılsaydık da onu adam kılardık. O kuşkulandıklarını, üzerlerine kuşku olarak verirdik.)

Ayette, üst boyut varlığı olmasına rağmen vazifeli ( resul, haberci vb. ) olarak dünyaya gönderilecek bir varlığın "insan formunda" gönderileceği açıkça belirtilmektedir.

17/95 - Kul lev kane fil erdı melaiketün yemşune mutmeinnıne le nezzelna aleyhim mines semai meleken rasula ( De ki: "Şayet yerde tatmin olmuş, tamamlanmış halde yürüyen melekler olsaydı, onların üzerine gökten resul olarak melek indirirdik." )

Vazifeli Varlık hangi boyuta ve hangi aleme gönderiliyorsa, o alemdeki, o boyuttaki varlıkların algılayabilecekleri bir forma büründürülmektedir. Dolayısıyla resullerin dünyadaki bedenlenmeleri kaba madde alemindeki "reenkarnasyon" mekanizmasına bağlı olarak tezahür etmemektedir.

İlahi Nizam ve Kainat kitabı bu konuda tafsilatlı bilgi aktarmaktadır.

"Bir sistem içinde tekâmül eden basit varlıklardan başka, sistemin bütün geri kürelerinde ve bilhassa güneşinde o sistemin içindeki ileri inkişaf mertebelerine varmış bedenlilerin tekâmülleriyle ilgili her türlü imkânları sevk ve idare etmek vazifesiyle mükellef, vazife plânının kudretli varlıkları bulunur. Bunlar o kürelerin maddeleriyle bedenlenmiş değildirler. Onların bedenleri, hidrojen kâinatına ait olmayan daha yüksek madde vasatlarından toplanmış materyallerle yapılmıştır. Bu bakımdan onlara beden de demek caiz değildir. Onlar bu maddeleri, mükellefiyetlerinin ifasına en elverişli şekilde bizzat kendileri toplarlar. Ve vazifelerine uygun gelen o sistemin kürelerinden birisinde veya birkaçında bu süptil maddeleri vâsıta olarak kullanıp vazifelerini yaparlar. Bunlar, enkarnasyon mânâsında düşünülmemek şartıyla, istedikleri kürede bulunabilirler."









Rabia İşareti!?

"Rabia" kelimesi "Dördüncü / Dört" anlamına gelmektedir. Halk arasında kullanımı, 2013 yılında Mısır'daki ayaklanma sonrası bir özgürlük ve hak arayışı sembolü yaygınlaştırılan Rabia İşareti'nin okült anlamı olabilir gibi görünmektedir.


Bilindiği üzere "Alien" olarak adlandırılan uzaylı varlıklar hep "Dört Parmaklı" olarak resmedilmektedirler. Rabia işareti ile bu varlıklara atıfta mı bulunulmaktadır? "Rabia" kelimesi içindeki "Rab" kökü bu varlıkların belirli bir kitle tarafından farklı yani Tanrı / Rab* gibi algılanmasına bir işaret midir? 

* 3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne erbaba e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun ( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmenizi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

( "Rab" ve "Rabia" kelimelerinin etimolojik köken açısından birbirleriyle ilintili olma ihtimali de bulunmaktadır. )

1982 yılı yapımı "E.T." filmindeki Alien karakterin 4 parmaklı eli...



1990 yılı yapımı "Total Recall" filmindeki, insan bedeninde yaşayan cin karakteri Quado'nun 4 parmaklı eli...


Rockefeller Foundation'un Mayıs 2010 tarihinde "Scenarios for the Future of Technology" ( Geleceğin Teknolojileri İçin Senaryolar ) başlığıyla hazırladığı ve içinde pandemi senaryosunun da yer aldığı dökümanın yayımlanmasından bir yıl sonra, 2011 yılında vizyona giren "Infected" ( Enfekte ) isimli sinema filminin afişinde "dört parmaktan" oluşan bir el figürü bulunmaktadır. ( * Raporun başlığındaki "Teknolojinin Geleceği İçin Senaryolar" ifadesi ile raporda yer alan "pandemi senaryosu" ilintisi dikat çekmektedir. 


Bir alien tişörtünün üzerindeki baskıdaki 4 parmaklı el...


Rabia işareti ayrıca tepesinde tek göz bulunan ve Novus Ordo Seclorum'u ( Yeni Dünya Düzeni ) yani Tek Dünya Devleti idealini temsil eden kontrol piramitini de simgelemektedir. El terse çevrildiğinde başparmak göz, diğer dört parmak da piramitin dört yanal yüzeyi olmaktadır. "Tek din, tek millet, tek devlet, tek bayrak" söylemi esasen Yeni Dünya Düzeni kapsamındaki Tek Dünya Devleti kavramını temsil etmektedir.


Birleşik Krallık ve Hollanda merkezli, dünyanın en büyük yiyecek ve hızlı tüketim ürünleri üreten şirketlerinden birinin logosuna da dört parmak sembolü yerleştirilmiştir.











Monday, February 4, 2019

Asr ... Devre

103. sure olan "Asr" suresi 3 ayetten oluşmakta ve kuvvetle muhtemel olmak üzere Yevmed Din ( Din Günü ) / Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ) / Yevmel Fasl ( Ayrışım Günü ) / Yevmel Hısab ( Hesap Günü ) veya spiritüalizm terminolojisi ile Altın Çağ olarak anılan devreye / döneme işaret etmekte gibidir. Zira ayetlerde, bazı insanların hüsran, bazı insanların ise huzur içinde olacakları bir devreden / dönemden / günden bahsedilmektedir. Ayetlerdeki "7" ve "8" nümerolojisi de bu durumu destekler niteliktedir.

103/1 - Vel asr ( Ve devrelik zaman, )
103/2 - İnnel insane le fi husr ( Kesinlikle insan hasarın, hüsranın içindedir. )
103/3 - İlla (1) ellezine (2) amenu (3) ve (4) amilu (5) es (6) salihati (7) ve (8) tevasav (9) bi (10) el (11) hakkı (12) ve (13) tevasav (14) bi (15) es (16) sabr (17) ( O inananlar, iyilikler yapanlar, gerçeği tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler hariç. )

Son ayet olan 103/3 kodlu ayeti oluşturan rakamların toplamı "7" sayısını vermektedir. ( 7 sayısı yaratılıştaki bir döngülük birimi ifade etmektedir. ) Bu ayette "17" kelime bulunmaktadır. ( 1+7 = "8" ... 8 sayısı yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü sembolize etmektedir. )



Sunday, February 3, 2019

Alın Bölgesi

66 Vahiy 7-3 "Biz Tanrımız'ın kullarını ALINLARINDAN mühürleyene dek karaya, denize ya da ağaçlara zarar vermeyin!"

66 Vahiy 9-4 Çekirgelere yeryüzündeki otlara, herhangi bir bitki ya da ağaca değil de, yalnız ALINLARINDA Tanrı'nın mührü bulunmayan insanlara zarar vermeleri söylendi.

66 Vahiy 13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eline ya da ALNINA bir işaret vurduruyordu.

66 Vahiy 14-1 Sonra Kuzu'nun Siyon Dağı'nda durduğunu gördüm. O'nunla birlikte yüzkırkdört kişi vardı. ALINLARINDA kendisinin ve Babası'nın adları yazılıydı.

66 Vahiy 14-9 Onları üçüncü bir melek izledi. Yüksek sesle şöyle diyordu: "Bir kimse canavara ve heykeline taparsa, ALNINA ya da eline canavarın işaretini koydurursa,

66 Vahiy 17-5 ALNINA şu gizemli ad yazılmıştı: Gizemli büyük Babil, fahişelerin ve dünya iğrençliklerinin anası.

66 Vahiy 20-4 Bazı tahtlar ve bunlara oturanları gördüm. Onlara yargılama yetkisi verilmişti. İsa'ya tanıklık ve Tanrı'nın sözü uğruna başı kesilenlerin canlarını da gördüm. Bunlar, canavara ve heykeline tapmamış, ALINLARINA ve ellerine onun işaretini almamış olanlardı. Hepsi dirilip MESİH İLE BİRLİKTE BİN YIL* EGEMENLİK SÜRDÜLER.

( * 22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne YEVMEN ınde rabbike ke ELFİ SENETİN min ma teuddun ( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle Rab’binin indinde BİR GÜN, o sizin saydıklarınızdan BİN SENE GİBİDİR. )

İncil’in 66 Vahiy 20-4 ve Kur’an’ın 22/47 kodlu ayetlerinde geçen “Bin Yıl” ifadesi ile Din Günü ( Yevmed Din ) / Kıyamet Günü ( Ayağa Kalkış Günü ) ( Yevmel Kıyameh ) / Ayrışım Günü ( Yevmel Fasl ) / Hesap Günü ( Yevmel Hısab ) yani “Altın Çağ” ifade edilmektedir. Altın Çağ, Allah yolunda olup tekamül edenler için esenlik, sapmış olanlar için ise azap dönemi olacaktır. Bu gerçek İncil’de “Mesih ile birlikte bin yıl egemenlik sürmek” ifadesi ile bildirilmektedir. Kur’an’ın 2/96 kodlu ayetinde bahsedilen “Müşriklerin bin sene ömür sürmeyi arzuladıkları” bildirilir. ) Ancak bu dönemde, tekamül etmiş olanların henüz tekamül edememiş olan kardeşlerine yardımcı olmaları ve onları azaptan kurtarabilmek içn gayret göstermeleri gerekecektir. Zira amaç ve aslolan, gerçekleşmese bile, toplu tekamül yolunda gösterilen gayrettir.

66 Vahiy 22-4 O'nun yüzünü görecek, ALINLARINDA O'nun adını taşıyacaklar.

Akaşik Kayıtlardaki yani Ümmül Kitap’taki ( Ana Kitap ) kainat yazılımına erişimi sağlayan “Alın Çakra” ( Üçüncü Göz / Epifiz Bezi ) İncil’de ve Kur’an’da “Alın” kelimesiyle zikredilmektedir. “Alın “kelimesinin İncil’de “8” kere tekrarlanması da önem arzetmektedir. Halk arasındaki “Alın Yazısı” ifadesi, kader adı verilen ilahi yazılımın birey bazındaki kodlarını ifade etmektedir. 


“Alın” anlamına gelen “Nasıyet” ve “Cebh” kelimeleri Kur’an’da toplam “6” kere geçmektedir.

9/35 - Yevme yuhma aleyha fı nari cehenneme fe tükva biha CİBAHÜhüm ve cünubühüm ve zuhuruhüm haza ma keneztüm li enfüsiküm fe zuku ma küntüm teknizun ( O gün onların üzerlerinde cehennem ateşi kızdırılır da onlarla ALINLARI, yanları ve sırtları dağlanır. İşte bunlar o nefisleriniz için biriktirip haznettikleriniz. Haydi, o haznetmiş olduklarınızı tadın. )

37/103 - Fe lemma eslema ve tellehu lil CEBIN ( Böylece teslim olduklarında, onu ALNI üzerine yatırdı. )

11/56 - İnnı tevekkeltü alellahi rabbi ve rabbiküm ma min dabbetin illa hüve ahızün bi NASIYETİha inne rabbi ala sıratın müstekım ( Kesinlikle ben Rab’bim ve Rab’biniz olan Allah’a  dayanıp sığınırım. O’nun ALNINDAN tutup yakalamadığı debelenen yoktur. Kesinlikle Rab’bim doğru yol üzerindedir. )

55/41 - Yu'rafül mücrimune bi simahüm fe yü'hazü bin NEVASIY vel akdam ( Suçlular simalarından bilinip tanınırlar. Böylece ALINLARINDAN ve ayaklarından yakalanırlar. )

96/15 - Kella lein lem yentehi le nesfe'an bin NASIYEH ( Asla, imtina edip vazgeçmezse ALINI tutup, savurarak sürükleriz. )

96/16 - NASIYETİN KEZİBETİN HATIEH ( HATALI, YALANLAMIŞ ALINI. )

Ayetlerde Rab’bin, tüm varlıkların alın bölgelerini bir kodlama merkezi ve ana yazılıma erişim arayüzü olarak takdir ettiği bildirilmekte gibidir. Zira “Üçüncü Göz Çakra” veya “Epifiz Bezi” alın bölgesinde yer almaktadır.

“Nasiyet” ( Alın ) kelimesinin Kur’an’da ilk kez 11/56 kodlu ayette geçmesi de “11” nümerolojisi açısından ilginçtir. 11ve 56 ( 5+6 = 11 )

“Alın Çakra” ( Üçün Göz Çakra / Epifiz Bezi ) insandaki 7 çakradan “6”.sıdır. “Alın” kelimesinin Kur’an’da “6” kere tekrarlanması bu açıdan ilginçtir.
                           

Astral Çıkış veya Astral Projeksiyon olarak adlandırılan fenomen, Astral Bedenin ( Süptil Madde Olan Varlık ) Fiziksel Beden'den ( Kaba Madde ), yaşam bağı olan Gümüş Bağ'ı koparmadan, ayrılması ve kainatta seyir ve gözlem deneyimine mazhar olması halidir. Bu fenomenin alın bölgesi merkezli olarak gerçekleştiği kaynaklarda belirtilmektedir.


Ayrıca insan beyninin, kafatasının alın ksımının ardındaki ön lobu olan ve Prefrontal Cortex adı verilen bölümü algıyı, düşünceyi, doğru ve yanlışı ayırt etmeyi sağlayan bölümdür. 96/16 kodlu ayet "Yalanlayan alın" ifadesiyle dikkat çekmektedir.

96/16 - NASIYETİN KEZİBETİN HATIEH ( HATALI, YALANLAMIŞ ALINI. )