Çeviri

Monday, November 11, 2019

Mesih İsa ( Kolektif Bilinç / Birlik ) Tesiri ve İsa'ya İnanç

Mesih İsa'nın "Allah'ın kelimesi ve O'ndan ruh" olduğu Nisa suresinin 4/171 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel MESIHU IYSEBNÜ MERYEME rasulüllahi ve KELİMETÜH ELKAHA ila meryeme ve RUHUN MİNHÜ fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayran leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla

( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İSA MESİH, kesinlikle ALLAH'IN resulü, Meryem'e atmış olduğu KELİMESİ ve O’NDAN RUHTUR. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )

"Allah'ın kelimesi ve O'ndan ruh olmak" ne demektir? Yaratılıştaki tüm unsurlar özlerinde Allahü Teala'dan ve O'nun vesile kıldığı vazifelilerden iletilen asli tesirlerle yaşam bulmaktadırlar. Yaratılış ve yaşam devinimi Allah'ın "Ol!" kelimesi ve O'nun varlıklara ruhundan üflemesiyle tezahür eder. Mesih İsa olarak anılan ve "kelime ve ruhun" doğrudan temsilcisi olan varlık, dünyada ilk kez insan görünümünde bedenlenmiş bir haberci olarak tezahür etmiştir. ( Tabi bu tezahürün sonsuz bir döngü içerisinde yer aldığı ve "ilk" ifadesinin bir periyoda göre ilk olduğu hatırlanmalıdır. ) Mesih İsa'nın ikinci ortaya çıkışı / gelişi veya "Kıyamet" ( Ayağa Kalkış ) olarak bilinen kavram O'nun vesilesiyle insanlar arasında vuku bulacak "Bilgelik Kıyamını ve tesis edilecek "Kolektif Bilinci" tanımlamaktadır. Yoğun kozmik bilgi akışına bağlı yükselen idrak ve farkındalık olarak da tanımlanabilecek Mesih İsa tesiri / enerjisi yani "Kolektif Bilinç" Allah'a, O'nun kitaplarına, O'nun bahşettiği ilme, O'nun habercilerine sevgiyle inanmak, tüm varlıklara karşı daima iyilik ve doğruluk yolunda pozitif enerji üretmek, onlara feragatle yardım etmek ve sevgi beslemek ortak düşüncesi olarak özetlenebilir.

Kur'an'ın Nisa suresinde yer alan aşağıdaki ayet setinde Mesih İsa'nın kaba madde aleminde zahiren "öldü" gibi görünmesinden ancak batınen yani gerçek anlamda ise böyle bir durumun olmadığı sadece kaba madde bedeninin terkederek ait olduğu vazife planına / boyuta geri alındığı bilirilmektedir. Ayet setinin en önemli bölümü ise 4/159 kodlu ayette yer almakta ve bu ayette "Kitap sahibi inananların ölümlerinden önce mutlak surette Mesih İsa'ya inanacakları" bildirilmektedir. 

4/157 - Ve kavlihim inna katelnel mesıha ıysebne meryeme rasulellah ve ma kateluhü ve ma salebuhü ve lakin şübbihe lehüm ve innellezinahtelefu fıhi le fı şekkin minh ma lehüm bihı min ılmin illettibaaz zann ve ma kateluhü yekına

( Ve "Kesinlikle biz Allah' ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih' i öldürdük." sözlerinden dolayı. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Lakin onlara benzetildi. Kesinlikle onun hakkında ihtilaf edenler, ondan şüphe içindedirler. Onlara onun ilminden yoktur. Ancak zanna tabi olurlar. Doğrusu onu öldürmediler. )

4/158 - Bel rafeahüllahü ileyh ve kanellahü azızen hakima ( Bilakis Allah onu kendisine yükseltti. Allah yücedir, hakimdir. )

4/159 - Ve in min ehlil kitabi illa LE YÜ'MİNENNE BİHI kable mevtih ve yevmel kıyameti yekunü aleyhim şehıda ( Ve kesinlikle kitap sahiplerinden olanlar ölümlerinden önce mutlaka ONA İNANANACAKLARDIR. Ayağa kalkış gününde o, onlara şahit olur. )

4/159 kodlu ayette bildirilen "Mesih İsa'ya inanç" kavramı özünde yukarıda tanımı yapılan "Kolektif Bilinç"'e inancı ve onu içselleştirmeyi ifade etmektedir.

4/159 kodlu ayetin kodunun nümerolojik değeri "19" sayısını vermektedir. Nümerolojik değeri "1" olan 19 sayısı Kolektif Bilincin ve Ünitenin ( Birliğin / Allah'ın Birliğinin ) sembolüdür. Mesih İsa'nın, doğumundan, kaba madde alemi dünyadan ayrılışından ve tekrar tesirlerini ileteceği diriliş gününden bahsettiği ayetler 19. sure olan Meryem suresinin 33-36 ayet setinde yer almaktadır. Ayet setinin son ayeti olan 19/36 kodlu ayette nihai mesaj olarak "Alllah'a kulluk" kavramndan bahsedilmektedir. Ve bu ayetin kodunun nümerolojik değeri de 19 sayısını ( 1+9+3+6 = 19 ) vermektedir.

19/33 - Ves selamü aleyye yevme vülidtü ve yevme emutü ve yevme üb'asü hayya ( Ve doğduğum günde, öldüğüm günde ve diri olarak dirildiğim, gönderildiğim günde selam benim üzerimedir.

19/36 - Ve İNNELLAHE RABBİ ve rabbüküm fa'büduh haza sıratun müstekım ( Ve kesinlikle ALLAH RAB'BİMDİR ve Rab’binizdir. O halde O’na kulluk edin. Bu doğru yoldur. )

Mesih İsa, İncil'de kendisini "İnsanoğlu" yani "Tüm insanlığı temsil eden "tek bir olgu, ünite" olarak tanımlamaktadır.

40-Matthew-24-30 "O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İNSANOĞLU'nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.

Mesih İsa'nın ikinci gelişi olarak anılan "Kıyamet" ( Ayağa Kalkış ) yani bilgelik kıyamı sürecinde yoğun kozmik bilgi akışı olacağı belirtilmişti. Bu sürecin Kova Burcu Çağı olarak anılması da dikkat çekmektedir. Zira Kova Burcu horoskopta, kozmik veri tabanı olan suyun su dalgaları ve kova ile dökülmesi ile sembolize edilmektedir.

Bkz. 




Kıyamet sürecindeki kozmik bilgi akışı, bilgeleşen ve bilgiyi yayan insanlar İncil'de şu ayetlerde bildirilmektedir.

44 Acts 2-17 `Son günlerde, diyor Tanrı,tüm İNSANLARIN ÜZERİNE RUHUMDAN DÖKECEĞİM. Oğullarınız ve kızlarınız PEYGAMBERLİK EDECEKLER. Gençleriniz görümler, yaşlılarınız da düşler görecek.

44 Acts 2-18* O günlerde gerek erkek gerek kadın, kullarımın üzerine de RUHUMDAN DÖKECEĞİM, onlar da PEYGAMBERLİK EDECEKLER.

* Ayetin sure numarasında 8, ayet numarasında ise 11 nümerolojisi bulunmaktadır. ( 8 ve 11 sayıları yeni döngü başlangıcı, sonsuz döngü, düalite ve üst boyuta geçiş portalinin nümerolojik sembolleridir. 8 ve 11 sayılarının birleşimi de 8+1+1 = 10 ... 1+0 = 1 olmak üzere Ünite'yi / Birliği / Kolektif Bilinci sembolize etmektedir. )

Kozmik bilgi akışının "Su dökülmesi, Sulama" kavramları ile sembolize edildiği Kur'an ayetleri;

72/16 - Ve en levistekamu alet tarikati le ESKAYNAHÜM MAEN ĞADEKAN ( Ve şayet yol üzerinde doğru gitselerdi onları BOL SU İLE SULARDIK. )

54/11 - Fe (1) fetahna (2) ebvabe (3) es (4)  semai (5) bi (6) main (7) münhemir (8) ( Böylece akıp dökülen su ile göğün kapılarını açtık. ) *

* Ayet kodunda yine 11 nümerolojisi bulunmaktadır. ( 5+4+1+1 = 11 ) Ayrıca ayette 8 kelime bulunmaktadır. ( 8 sayısı yeni döngü başlangıcını sembolize etmektedir. )

Aşağıdaki İncil ayetinde ise "Ruh" ve "Su" kelimeleri akıp dökülen "İlahi Kozmik Bilgilere" işaret etmektedir.

43 John 3-5 İsa şöyle yanıt verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse SUDAN ve RUH'tan DOĞMADIKÇA Tanrı'nın Egemenliği'ne giremez.

Ayette "Doğmak" kelimesi yer almakta olup, ayet numarasının ( 3-5 ) nümerolojik değeri de 8 sayısını vermektedir. ( 8 = Yeni döngü başlangıcı )

Kudüslü Şövalye John’un 11. yüzyıla ait Kehanetleri Kitabı'nda şu ifadeler bulunmaktadır.

"Bu bin yıldan sonra gelecek olan binyıl bir ışık zamanına dönüşecek. İnsanlar sevecek ve paylaşacak ve hayal edecek ve hayaller gerçek olacak.” Ve devam eder: “ İnsanlar her bir insanın küçük bir kısmını oluşturduğu tek bir vücut olacak. Hep beraber kalp olacak ve tek bir dil konuşacak.” “insan cennete ulaşmış olacak” “İnsan her şeyin ruhunu bilecek” “İnsanlar ikinci kez doğacak ve Ruh onlara gelecek.”































Ruh, Öz Varlık ve Nefs

Evvelki bölümlerde değinildiği üzere yaratılışta 3 ana unsur bulunmaktadır.

1- Kelime
2- Ruh
3- Madde *

* Madde alemi olan kâinatta da 3 tip varlık bulunmaktadır. 

1- Süptil Varlık ( Ruh'un madde alemindeki temsilcisi olan süptil madde niteliğindeki Öz Varlık. Düalite prensibi kapsamında iki tür Öz Varlık bulunmaktadır. Vazifeliler ( Melekler ) ve Cinler )

2- Yarı Süptil Varlık ( Süptil ve Kaba Madde arası niteliğe sahip varlık. Cennet adı verilen ve sevgi planı olarak adlandırılan Sirius'taki varlık türüdür. )

3- Kaba Madde Varlık / Bedenli Varlık / Nefs / Benlik ( Öz Varlığın kaba madde alemi olan dünyada kaba madde / beden almasıyla tezahür eden varlıktır. Örnek : İnsan ) Madde, hem Asli Tesirler ile hem de Ruh kaynaklı olup Öz Varlık vesilesiyle iletilen tesirler ile devinir. Bedenin maddesel ve nefsani arzuları, Asli Tesirler ile tezahür ederken negatif tesir ileten kötü ruhlar tarafından da aşırıya, abartıya, israfa ve çoklamaya yönlendirecek şekilde tetiklenir. Bu maddesel arzuların idraki ve kontrolü Öz Varlık tarafından gerçekleştirilir. Ancak beden maddesinin organik işleyiş mekanizması ( kan dolaşımı, kalp atışı, yaşlanma vb. ) yaşlanma gibi olgular doğrudan Asli Tesirler tarafından gerçekleştirilmekte olup, bunlar Öz Varlık’ın doğrudan kontrolünde değildir. )

45-Romans-6-12 Bu nedenle bedenin tutkularına uymamak için günahın ölümlü bedenlerinizde egemenlik sürmesine izin vermeyin.

45-Romans-8-13 Çünkü benliğe* göre yaşarsanız öleceksiniz; ama bedenin kötü işlerini Ruh'la öldürürseniz yaşayacaksınız. ( * Benlik = Nefs )

Ayette Ruh’un madde alemindeki temsilcisi olan Öz Varlık’ın, Kaba Madde Bedenin maddesel ( nefsani ) arzularını kontrol edebildiği oranda tekamül edeceği bildirilmektedir.

Nefs, bir tekâmül sınavı olan aldatıcı ve zorlu kaba madde aleminde ya temizlenip öze dönecek veya kaba maddeye aldanarak özden ve tekâmülden uzaklaşacaktır.

Nefsin negatif düşünce, tutum ve davranışlara meyilli olduğu kutsal kitaplarda vurgulanmaktadır.


2/54 ….. fe tubu ila bariiküm faktülu enfüseküm ….. ( ……. O halde tevbe edip güzel yaratanınıza tabi olun da nefislerinizi öldürün…….. )

12/53 - Ve ma überriü nefsı İNNEN NEFSE LE EMMRATÜM BİS SUİ illa ma rahıme rabbi inne rabbi ğafurun rahım ( Ve nefsimi iyi kılıp temizlemiyorum. KESİNLİKLE NEFİS, Rab’bimin merhamet gösterdiğinin haricinde, KÖTÜLÜĞÜ EMREDER. Kesinlikle Rab’bim affedendir merhametlidir. )

53/32 .... fe LA TÜZEKKUENFÜSEKÜM hüve a'lemu bi men itteka ( .... O halde NEFİSLERİNİZİ TEMİZE ÇIKARMAYIN. O sakınan kimseyi bilir. )

20/96 - Kale besurtü bima lem yebsuru bihı fe kabadtü kabdaten min eserir rasuli fe nebeztüha ve kezalike SEVVELET LI NEFSI ( "Ben onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden avuçla avuçladım da onu bıraktım. İşte böyle NEFSİM BENİ SÜRÜKLEDİ, TEŞVİK ETTİ.." dedi. )

İncil ayetlerinde de Ruhun / Öz Varlığın / Öz Benliğin ve Nefsin / Benliğin niteliklerinden detaylı olarak bahsedilmekte ve Ruhtan / Özden kopulmaması yönünde uyarı yapılmaktadır.

48 Galatians 5-16 Şunu demek istiyorum: Kutsal Ruh'un yönetiminde yaşayın. O zaman benliğin tutkularını asla yerine getirmezsiniz. 

48 Galatians 5-17 Çünkü benlik Ruh'a, Ruh da benliğe aykırı olanı arzular. Bunlar birbirine karşıttır; sonuç olarak, istediğinizi yapamıyorsunuz. 

48 Galatians 5-18 Ruh'un yönetimindeyseniz, Yasa'ya bağımlı değilsiniz. 

48 Galatians 5-19 Benliğin işleri bellidir. Bunlar fuhuş, pislik, sefahat, 

48 Galatians 5-20 putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, 

 48 Galatians 5-21 sarhoşluk, çılgın eğlenceler ve benzeri şeylerdir. Sizi daha önce uyardığım gibi yine uyarıyorum, böyle davrananlar Tanrı Egemenliği'ni miras alamayacaklar. 

48 Galatians 5-22 Ruh'un ürünüyse sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, 

48 Galatians 5-23 yumuşak huyluluk ve özdenetimdir. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur. 

48 Galatians 5-24 Mesih İsa'ya ait olanlar, benliği, tutku ve arzularıyla birlikte çarmıha germişlerdir. 

48 Galatians 5-25 Ruh sayesinde yaşıyorsak, Ruh'un izinde yürüyelim. 

48 Galatians 5-26 Boş yere övünen, birbirine meydan okuyan, birbirini kıskanan kişiler olmayalım.  

48 Galatians 6-3 Kişi bir hiçken kendini bir şey sanıyorsa, kendini aldatmış olur.

Sunday, November 10, 2019

Dirilişin ve sonsuz yaşamın gizemli kodu 3

"3" sayısının "yeniden oluşum, diriliş ve daimi yaşayan olma" kavramlarının nümerolojik sembolü olması kutsal kitaplardaki veriler ışığında kuvvetle muhtemel görünmektedir.

2/154 - Ve (1) la (2) tekulu (3) li (4) men (5) yuktelü (6) fı (7) sebıli (8) allahi (9) emvat (10) bel (11) AHYAÜN (12) ve (13) lakin (14) la (15) teş'urun (16)

( Ve Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Bilakis DİRİDİRLER ve lakin farkedemezsiniz. )

"Ölü değil diridirler" ifadesinin ilk kez geçtiği ayetin kodunun ( 2/154 ) nümerolojik değeri "3" sayısını vermektedir. ( 2+1+5+4 = 12 ... 1+2 = "3" ). Ayetteki "Ahyaün" ( Diridirler ) kelimesi 12. ( 1+2 = 3 ) kelimedir. Bu kavram ikinci ve son kez ise 3. sure olan Al'i İmran suresinde geçmektedir.

3/169 - Ve (1) la (2) tahsebe (3) inne (4) ellezine (5) kutilu (6) fı (7) sebıli (8) allahi (9) emvate (10) bel (11) AHYAÜN (12) ınde (13) rabbi (14) him (15) yürzekun (16)

( Ve kesinlikle o Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Bilakis DİRİDİRLER, Rab’lerinin indinde rızıklanırlar. )

Ayetteki "Ahyaün" ( Diridirler ) kelimesi yine 12. ( 1+2 = 3 ) kelimedir.

İncil'de "Üç Gün" kavramının "yeniden doğuş, diriliş" anlamlarıyla ilintili olarak yer aldığı görülmektedir.

40-Matthew-12-40 Yunus, nasıl ÜÇ GÜN ÜÇ GECE o koca balığın karnında kaldıysa, İnsanoğlu* da ÜÇ GÜN ÜÇ GECE yerin bağrında kalacaktır. 

( * Ayetteki "İnsanoğlu" kelimesi Mesih İsa'yı yani insanlığın kolektif bilincini temsil etmektedir. İsa'nın dirilişi kavramı, Ünite ( Birlik ) anlayışının yani kolektif bilincin insanlar arasında tesisini, uyanışını temsil etmektedir. )

41 Mark 14-58 "Biz O'nun, 'Elle yapılmış bu tapınağı yıkacağım ve ÜÇ GÜNDE, ELLE YAPILMAMIŞ başka bir tapınak kuracağım' dediğini işittik."

40-Matthew-26-61 "Bu adam, 'Ben Tanrı'nın Tapınağı'nı yıkıp ÜÇ GÜNDE YENİDEN KURABİLİRİM' dedi."

43 John 2 19 İsa şu yanıtı verdi: "Bu tapınağı yıkın, ÜÇ GÜNDE onu yeniden kuracağım."

43 John 2-20 Yahudi yetkililer, "Bu tapınak kırk altı yılda yapıldı, sen onu ÜÇ GÜNDE Mİ KURACAKSIN?" dediler.

* 43 John 2-21 Ama İsa'nın sözünü ettiği TAPINAK KENDİ BEDENİYDİ. 

Mesih İsa, fiziki bina olan tapınağın aslında satanik sembollerle dolu bir ritüel binası ve günah yuvası olduğunu biliyor ve "yeniden inşa edeceğini" söylediği tapınağın ise kendisiyle temsil olunan inançlı kalplere sahip insanların oluşturacağı kolektif bilinç olduğunu bildiriyordu.

41-Mark-8-31 İsa, İnsanoğlu'nun çok acı çekmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerince reddedilmesi, öldürülmesi ve ÜÇ GÜN SONRA DİRİLMESİ gerektiğini onlara anlatmaya başladı.

41-Mark-9-31 Öğrencilerine öğretirken şöyle diyordu: "İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama öldürüldükten ÜÇ GÜN SONRA DİRİLECEK."

41 Mark 10-34 O'nunla alay edecek, üzerine tükürecek ve O'nu kamçılayıp öldürecekler. Ne var
ki O, ÜÇ GÜN SONRA DİRİLECEK."

Aşağıdaki ayette "gün doğumunun" üç koşul ile gerçekleşeceği bildirilmektedir. Yani gün DOĞUMU için "ÜÇ kez inkâr" koşulundan bahsedilmektedir.

40 Matthew 26-34 "Sana doğrusunu söyleyeyim" dedi İsa, "Bu gece HOROZ ÖTMEDEN beni ÜÇ KEZ inkâr edeceksin."

Aşağıdaki ayette saat 12'de ( 1+2 = 3 ) dua edilmesinden ve ardından "göğün açılmasından" bahsedilmektedir.

44 Acts 10-9 Ertesi gün onlar yol alıp kente yaklaşırlarken, saat ONİKİ sularında Petrus dua etmek için dama çıktı.

44 Acts "10-11" GÖĞÜN AÇILDIĞINI ve büyük bir çarşafı andıran bir nesnenin dört köşesinden sarkıtılarak yeryüzüne indirildiğini gördü.

44 Acts 10-16 Bu, ÜÇ kez tekrarlandı. Sonra çarşafı andıran nesne hemen göğe alındı.

"Göğün açılması" kavramının yer aldığı ayetin numarası 10-11'dir. ( 1+0+1+1 = 3 ) Yani 111 sayısı üzerinden 3 nümerolojisi tezahür etmektedir.

Tevrat'ın Tekvin / Yaratılış suresinde de kaba madde alemi olan dünyada yaşamın 3. gün başladığı bildirilmektedir.

1 Genesis 1-12 Ve yer otlar, kendi türüne göre tohum veren bitkiler, tohumu içinde olan, kendi türüne göre meyve veren ağaç üretti. Ve Tanrı onun iyi olduğunu gördü.

1 Genesis 1-13 Ve gece ve sabah ve ÜÇÜNCÜ GÜN OLDU.

Ayet kodu 1 1-13 ... 111 (3) ve 3

111 sayısının anlamı da netleşiyor.

32 Jonah 1-17 Bu arada RAB Yunus'u yutacak büyük bir balık sağladı. Yunus ÜÇ GÜN ÜÇ GECEbu balığın karnında kaldı.

40 Matthew 12-40 Yunus, nasıl ÜÇ GÜN ÜÇ GECE o koca balığın karnında kaldıysa, İnsanoğlu da
ÜÇ GÜN ÜÇ GECE yerin bağrında kalacaktır.

Ruh kelimesinin nümerolojik sembolü olan 21 ( 2+1 = 3 ) sayısı da bu bağlamda ruhun daimi yaşayan olduğunu ifade etmektedir.

Kur'an'daki Zümer suresinin 39/6 kodlu ayetinde bildirilen "3 karanlıkta yaratılış" kavramı da "doğumun, dirilişin" üçlü koşuluna işaret etmektedir. Ayette ayrıca tüm insanların aslında "Tek Nefis" olduğu bildirilerek "Ünite" ( Birlik ) kavramına dikkat çekilmektedir. Ayetteki "Nefsin Vahidetin" ( Tek Nefis ) ifadesi Mesih İsa'nın sembolik olarak bildirdiği "Yeniden kurulacak tapınak" yani "Kolektif Bilinç" olmaktadır.

39/6 - Halekaküm min NEFSİN VAHİDETİN sümme ceale minha zevceha ve enzele leküm minel en'ami semaniyete ezvac yahlükuküm fı bütuni ümmehatiküm halkan min ba'di halkın fı ZULÜMATİN SELAS zalikümüllahü rabbüküm lehül mülk la ilahe illa hu fe enna tusrafun

( Sizi TEK NEFİSTEN yarattı. Sonra ondan eşini oluşturdu. Size hayvanlardan sekiz eş indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında ÜÇ KARANLIKTA yaratıştan yaratışa yaratır. Rab’biniz Allah budur. Mülk O’nadır. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde nasıl döndürülüp çevriliyorsunuz? )

Sure kodunun  ( 39 ) nümerolojik değeri "3" sayısını vermektedir. ( 3+9 = 12 )

* "Üç karanlık"'ın, bebeğin ana rahmindeki 3 ana gelişim evresi ( Preembriyonik, Embriyonik, Fetal ) olduğuna evvelki bölümlerde değinilmişti. ) 

Musa asasıyla taşa vurunca 12 ( 1+2 = 3 ) pınar fışkırır. Bu fenomen de yaşam başlangıcı ve diriliş kavramlarını barındırmaktadır.

2/60 - Ve izisteska musa li kavmihı fe kulnadrib bi asakel hacer fenfecerat minhüSNETA AŞRATE ayna kad alime küllü ünasin meşrabehüm külu veşrabu min rizkıllahi ve la ta'sev fil erdı müfsidın

( Ve zamanında Musa kavmi için su istedi de "Asan ile taşa vur." dedik. Böylece ondan ONİKİ pınar fışkırıp aktı. Tüm insanlar içecekleri yeri bildiler. Allah' ın rızıklarından yiyin ve için. Yerde bozgun yaparak asileşmeyin. )

Ashab-ı Kehf'in ( Mağara Sahipleri ) mağarada kalış süresi olarak betimlenen kozmik uzay zamanda ( farklı boyutta ) kalma süreleri ve mağaradan çıkışları da ( dirilişleri ) yine 12 nümerolojisi içermektedir. 

18/25 - Ve lebisu fı kehfihim SELASE mietin sinıne vazdadu TİS'A

 ( Ve mağaralarının içinde ÜÇYÜZ sene kaldılar ve DOKUZ artırdılar. )

300 ... 3 ve 9 ... 3+9 = 12 ... 1+2 = "3" 

Kur'an'daki ilk huruf seti de 2/1 kodlu ayette ( 2+1 = 3 ) yer almakta ve 3 harften oluşmaktadır.

2/1 - Elif lam mım

Ayet kodu 2/1 ... 2+1 = 3

Diriliş gününe ( Yevmel Ba's ) atıfta bulunulan Vakia ( Vaka 9 suresindeki şu ayetler de diriliş ve 3 sayısına dikkat çekmektedir.

56/1 - İza veka'atil vaki'atu

( Vaka vaki olup geldiğinde.  )
....
56/7 - Ve küntüm ezvacen SELASETEN

( ÜÇ eş olursunuz. )

Ayet setinin, "Vakayı" yani "Dririlişi" ifade eden ilk ayetinin kodunun ( 56/1 ) nümerolojik değeri de 111 sayısı üzerinden 3 olmaktadır. ( 5+6 = 11 ; 1 ... 111 ... 1+1+1 = "3" )

Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak bir milletin dirilişini sağlayan Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm* tarihi olan 10.11.1938 sayı setinde diriliş ve sonsuz yaşamın nümerolojik sembolü olan "3" sayısı tezahür etmektedir.

10.11 ... 1+0+1+1 = "3"
1938 ... 1+9+3+8 = 21 ... 2+1 = "3"

* "Ölüm" kelimesinin "Olum" kelimesiyle olan fonetik benzerliği, ölümün yok olma değil yeni bir olum olduğu ve bu durumunda sonsuz bir döngü oluşturduğu evvelki bölümlerde incelenmişti. Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti ilelebed payidar kalacaktır." söylemi de bu bağlamda önem arzetmektedir.


Thursday, November 7, 2019

Terslik planı Dünya

Dünya ( Yakın ) adı verilen kâinattaki kaba madde alemi esas itibarıyla "olmaması gerekenlerin tezahür ettiği" bir "terslikler planı" ve bir farkındalık sınavı ortamıdır. Bir bebeğin gülmek yerine ağlayarak doğması insan için bunun ilk işaretlerindendir. Bebek neden mutlu değildir ve ağlamaktadır? "Doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu" bir ortamın terslik planı olmaması mümkün müdür? Bir canlının hayatta kalmak için bir başka canlıyı öldürmesi ters değil midir? vb.

Dünyanın terslik planı olduğu kutsal kitaplardaki ayetlerde belirtilmektedir

Kur'an

2/42 - Ve la telbisül hakka bil batılı ve tektümül hakka ve entüm ta'lemun ( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )

23/55 - E yahsebune ennema nümiddühüm bihı min malin ve benın ( Sanıyorlar mı ki, onlara kesinlikle o maldan ve oğuldan yaydıklarımızla, )

23/56 - Nüsariu lehüm fil hayrat bel la yeş'urun ( Onlara hayırlarda koşuyoruz. Bilakis farketmezler. )

20/131 - Ve la temüddenne ayneyke ila ma metta'na bihı ezvacen minhüm zehratel hayatid dünya li neftinehüm fıh ve rizku rabbike hayrun ve beka ( Ve onlardan eşleri, o faydalandırdıklarımıza gözünü dikme. Onlar, onları sınamamız için dünya hayatının parlaklıklarıdır, süsleridir. Rab’binin rızıkı daha hayırlıdır ve bakidir. )

53/60 - Ve tadhakune ve la tebkun ( Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz. )

47/14 - E fe men kane ala beyyinetin min rabbihı ke MEN ZÜYYİNE LEHU SUÜ AMELİHI  vettebeu ehvaehüm ( O halde, Rab’binden deliller üzerinde olan kimse, ONA KÖTÜ İŞLERİ SÜSLÜ GÖSTERİLEN kötü işleri süslü gösterilen ve onların heveslerine tabi olan kimse gibi olur mu? )

İncil

40 Matta 5-10 Doğruluk uğruna zulüm görenler kutsanmıştır. Çünkü Göğün Egemenliği onlarındır. 

40 Matthew 5-11 "Benim yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman sizler kutsandınız. 

40 Matthew 5-12 Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşayan peygamberlere de böyle zulmettiler."

42 Luke 6-20 İsa, gözlerini öğrencilerine çevirerek şöyle dedi: "Ne mutlu size, ey yoksullar! Çünkü Tanrı'nın Egemenliği sizindir.

42 Luke 6-21 Ne mutlu size, şimdi açlık çekenler! Çünkü doyurulacaksınız. Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar! Çünkü güleceksiniz.

42 Luke 6-22 İnsanoğlu'na bağlılığınız yüzünden İnsanlar sizden nefret ettikleri, Sizi toplum dışı edip aşağıladıkları Ve adınızı kötüleyip sizi reddettikleri zaman Ne mutlu size!

42 Luke 6-23 O gün sevinin, coşkuyla zıplayın! Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür. Nitekim onların ataları da Peygamberlere böyle davrandılar.

42 Luke 6-24 Ama vay halinize, ey zenginler, Çünkü tesellinizi almış bulunuyorsunuz!

42 Luke 6-25 Vay halinize, şimdi karnı tok olan sizler, Çünkü açlık çekeceksiniz! Vay halinize, ey şimdi gülenler, Çünkü yas tutup ağlayacaksınız!

43-John-16-20 Size doğrusunu söyleyeyim, siz ağlayıp yas tutacaksınız, dünya ise sevinecektir. Kederleneceksiniz, ama kederiniz sevince dönüşecek.

55 2 Timothy 3-12 Mesih İsa'ya ait olup Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürmek isteyenlerin hepsi zulüm görecek.

59-James-4-9 Kederlenin, yas tutup ağlayın. Gülüşünüz yasa, sevinciniz üzüntüye dönüşsün.
59-James-4-10 Rab'bin önünde kendinizi alçaltın, sizi yüceltecektir.

60 1 Peter 2-19 Haksız yere acı çeken kişi, Tanrı bilinciyle acıya katlanırsa, Tanrı'yı hoşnut eder.

Tevrat

21 Vaiz 3-16 Güneşin altında bir şey daha gördüm: Adaletin ve doğruluğun yerini kötülük almış.

21 Vaiz 4-2 Çoktan ölmüş ölüleri, Hâlâ sağ olan yaşayanlardan daha mutlu gördüm. 21 Vaiz 7-3 Üzüntü gülmekten iyidir, Çünkü yüz mahzun olunca yürek sevinir.

21 Vaiz 8-14 Yeryüzünde boş bir şey daha var: Kötülerin hak ettiği doğruların, doğruların hak ettiğiyse kötülerin başına geliyor. Bu da boş, diyorum.

21 Vaiz 9-11 Güneşin altında bir şey daha gördüm: Yarışı hızlı koşanlar, Savaşı yiğitler, Ekmeği bilgeler, Serveti akıllılar, Beğeniyi bilgililer kazanmaz.

26 Ezekiel 21 26 Egemen RAB şöyle diyor: Sarığı çıkar, tacı kaldır. Artık eskisi gibi olmayacak. Alçakgönüllü yükseltilecek, gururlu alçaltılacak. 

Wednesday, November 6, 2019

"Mağlubum Rab'bim. Yardım et."

Dünya hayatında doğru olmaya çabalayan ve doğruluk yolunda emek harcayanların yanlış ve adaletsiz muameleye maruz kalması zahiri açıdan o insanlar için bir mağlubiyet ve mağduriyet olarak algılansa da batıni açıdan bir muzafferiyet ve ilahi bir mükafattır. Zira "Doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu" bu aldatıcı dünya hayatının baştan çıkarıcı ve saptırıcı menfaatlerine kapılmadan sabırla doğruluk yolunda ilerleyenler aynı zamanda tekâmül kapılarını da aralamakta ve yükselmektedirler. Şu söz, dünya hayatından kurtularak üst boyutlara geçme liyakatine erenleri tanımlamaktadır.

"Zahiren kül oldum. Batınen gül oldum."

Kamer suresinin 10. ve 11. ayetlerinde çaresizlik ve mağlubiyet hissine kapılan habercinin aslında ilahi nizamdaki vazifesini başarıyla tamamladığı ve tekâmül kapısını ardına kadar açtığı bildirilmektedir.

54/10 - Fe dea rabbehu enni mağlubun fentesır ( Böylece Rab’bini çağırdı. "Kesinlikle ben mağlubum. Artık yardım et." )

54/11 - Fe fetahna ebvabes semai bi main münhemir ( Böylece akıp dökülen su ile göğün kapılarını açtık. )

"Rab'be yakarıştan" bahsedilen ilk ayetin kodunun ( 54/10) nümerolojik değeri "10" sayısını vermektedir. İlgili ayetin numarası da 10'dur. 10 yani 1 sayısı tezahürü Allahü Teala'nın birliğini, sığınılacak tek yücelik olduğunu ve tüm nimetlerin sadece ve sadece O'nun tarafından bahşedileceği bildirmektedir.

Zira 54/11 kodlu ikinci ayette ise "Göğün kapılarının açılmasından" yani tekâmüle bağlı olarak üst boyuta geçiş liyakatinden bahsedilmektedir. Hem ayet numarasının, hem de ayet kodunun nümerolojik değerinin 11 ( 5+4+1+1 = 11 ) olması farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolizmi açısından dikkat çekmektedir.


Sunday, November 3, 2019

Şimdi ... Shemitah Döngüsü ... Simit

"ŞİMDİ" kelimesinin "SHEMITAH" CYCLE ( "Simit" Döngüsü ) kelime setindeki SHEMITAH kelimesi olması kuvvetle muhtemeldir. ( "Simit" kelimesi de dairesel yani döngüsel form için kullanılmaktadır. ) "Şimdi" olarak anılan kavram "Geçmiş" ve "Gelecek" düalitesinin / döngüsünün ismidir. Aslında "Şimdi" kavramı idraki açıdan yok hükmündedir. Çünkü Şimdi'nin idrak edilebilmesi için geçmiş olması gerekmektedir. Yani idrak edildiğinde zaten geçmiş olmaktadır. İdrak edilemeyenin yok hükmünde olması nedeniyle Şimdi'yi bilen sadece Allahü Teala'dır.

Rum suresinin 11 kelimelik 11. ayetinde "yaratılış döngüsü", döngünün, düalitenin ve farklı boyuta geçiş portalinin nümerolojik sembolü olan 11 sayısıyla bildirilmektedir. ( 11. kelimenin "Türceun" ( Dönersiniz ) olması da ayrıca anlamlıdır. )

30/11 - Allahü (1) yebdeü (2) el (3) halka (4) sümme (5) yüıydü (6) hu (7) sümme (8) iley (9) hi (10) türceun (11)
( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

"AN" olarak ifade edilen kavram da aslında "Geçmiş"i ifade etmektedir. Türkçedeki "ANmak" kelimesinin "Hatırlamak" anlamına gelmesi ve AN kökünden türeyen aşağıdaki kelimeler bunun delili niteliğindedir. Evvelki bölümlerde de yer alan AN kelimesinin örneklemeli kısa analizi şöyledir.

ANcient = Eski
AHN ( Alm. ) = Ata
ANcestor = Ata
ANtécedent = Öncesi

ANti = Zıttı, karşıtı, Olmadan Önceki Hal / Durum
ANtérieur / terior = Arkası
ANmak = Hatırlamak, Geçmişi düşünmek
ANı = Geçmişteki kişiler, mekânlar ve olaylar
ANi = Çabucak olup biten
ANA / ANNE = Doğuran, doğandan önce var olan
ANalysis = Bir olgunun öncesini, geçmişini inceleme
ANNeau ( Fr. ) = Halka ( Mu uygarlığında Tanrı "O" şekliyle sembolize edilirdi. Yani ANN kelimesi döngüyü ifade eder. Daire şekli ise boyutlar arası geçiş kapısının ( Star Gate ) sembolüdür. )
ANANE = Gelenek, geçmişte yapılan ve yapılagelen ( Bu kelime Anunnaki kelimesindeki "Anunna" kısmına olan benzerliği ile de dikkat çekmektedir. Anunnaki = Ananeke = Senin geleneğin/ Senin tören / Senin geçmişin )

Kur'an'da "ŞİMDİ" kelimesinin karşılığı "ANE" kelimesi olup, özünde sonsuz döngü ve yeni döngü başlangıcı anlamı olan bu kelime toplam "8" ayette geçmektedir. Bilindiği üzere 8 sayısı sonsuz döngünün ve yeni döngü başlangıcının sembolüdür. "Ane" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarası 71 olup, bu sayının nümerolojik değeri de "8" ( 7+1 = 8 ) sayısını vermektedir.

2/71 - Kale inne hu yekulü inne ha bekaratün la zelulün tüsıru el erda ve la teskı el hars müsellemetün la şiyete fı ha kalü el ANE ci'te bil hakk fe zebehuha ve ma kadu yef'alun

( "Kesinlikle o boyun eğmeyen, yumuşak huylu olmayan, toprak sürmeyen ve ekin sulamayan, salınmış, alacası olmayan sığırdır der." dedi. "Şimdi gerçeği getirdin." dediler. Böylece onu boğazlayıp kestiler ve neredeyse yapmayacaklardı. )

2/187 - Ühılle leküm leyletes sıyamin rafesü ila nisaiküm hünne libasün leküm ve entüm libasün lehünn alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm fe tabe aleyküm ve afa anküm fel ANE başiruhünne vebteğu ma ketebellahü leküm .....

( Oruç gecesinde kadınlarınız ile cinsel ilişkide bulunmanız size helal kılınmıştır. Onlar size örtüdür ve sizler de onlara örtüsünüz. Allah sizin nefislerinizin altında kalanlar olduğunuzu bilir. Böylece üzerinize tevbe eyler ve sizi affeder. O halde ŞİMDİ onlara müjdeleyin.... )

4/18 Ve leysetit tevbetü lillezıne ya'melunes seyyiat hatta iza hadara ehadehümül mevtü kale innı tübtül ANE ve lellezine yemutune ve hüm küffar ülaike a'tedna lehüm azaben elıma

( Ve o kötülük yapanların tevbesi asla kabul edilmez. Nihayet onlardan birine ölüm geldiğinde "Kesinlikle ben ŞİMDİ tevbe ettim." der. O inkarcı olarak ölenler için, işte onlara elim azap hazırladık. )

8/66 - El ANE haffefellahü anküm ve alime enne fıküm da'fa fe in yekün minküm mietün sabiratün yağlibu mieteyn ve in yekün minküm elfün yağlibu elfeyni bi iznillah vallahü meas sabirın

( ŞİMDİ Allah sizi hafifletti ve kesinlikle içinizde zafiyetolduğunu bildi. Böylece eğer sizlerden sabreden yüz kişi olursa, ikiyüz kişiyi yenerler. Eğer sizlerden bin kişi olursa, Allah' ın izniyle ikibin kişiyi yenerler. Allah sabredenlerle birliktedir. )

10/51 E sümme iza ma vekaa amentüm bih al ANE ve kad küntüm bihı testa'cilun

( Onun vaki olmasının sonrasında mı ona inanacaksınız yoksa ŞİMDİ mi? Ve onu acele isterdiniz. )

10/91 Al ANE ve kad asayte kablü ve künte minel müfsidın

( ŞİMDİ mi? Önceden isyan etmiştin ve bozgunculardan olmuştun. )

12/51 - Kale ma hatbükünne iz ravedtünne yusüfe an nefsih kulne haşe lillahi ma alimna aleyhi min su' kalet imraetül azızil ANE hashasal hakku ene ravedtühu an nefsihı ve innehu le mines sadikın

( “Yusuf' u nefsinden arzuladığınızda işiniz, derdiniz neydi?” dedi. “Korku Allah için, biz onun üzerine kötülükten bilmeyiz." dediler. Aziz'in karısı "ŞİMDİ gerçek ortaya çıktı. Ben onu nefsinden arzuladım. Kesinlikle o doğrulardandır." dedi. )

72/9 Ve enna künna nak'udü minha meka'ıde lis sem'ı fe men yestemi'ıl ANE yecid lehu şihaben resaden

( Ve kesinlikle biz orada oturma yerlerinde duymak için oturmaktaydık. Artık ŞİMDİ kim duyarsa, ona gözetleyen kıvılcım bulur. )

"Ane" ( Şimdi ) kelimesinin Allah ismiyle birlikte geçtiği tek ayet 8/66 kodlu ayettir. Ayet kodundaki 8 sayısı sonsuz döngüyü ve yeni döngü başlangıcını, 66 sayısı ise Allahü Teala'nın ismini oluşturan Elif Lam Lam Elif He harflerinin Arapça alfabedeki sıra değerlerinin toplamını ifade etmektedir. Bu nümerolojik fenomen "Şimdi"yi yani ilahi sonsuz döngüyü sadece Allah'ın bildiğine işaret etmektedir.

Elektrik lambası

Tarihte elektrik lambasının keşfi ile ilgili kayıtlara geçmiş iki önemli tarih bulunmaktadır. Bunlardan birincisi 1802 yılında İngiliz kimyacı Humphry Davy tarafından ısıtma yöntemiyle elde edilen ve Incandescent Light olarak anılan ilk elektrik lambasıdır. Davy daha sonra 1805 yılında elektrik arkı ile üretilen ilk lambayı keşfetmiştir. ( Bkz. Strange Glow : The Story of Radiation - Timothy J. Jorgensen )


Amerikalı mucit Thomas Alva Edison ise pratik ve yaygın kullanımı olan Isıtmalı Lamba'yı ( Incandescent Lamp ) geliştirmiş ve 14.10.1878 tarihinde "Elektrik Işığındaki Geliştirmeler" kapsamında ilk patentini almıştır.


Kur'an'da "Misbah" ( Lamba ) kelimesi sadece, lambanın aydınlatma sisteminden bahsedilen Nur ( Aydınlık ) suresinin 24/35 kodlu ayetinde geçmektedir. 24. sure olan Nur suresi 64 ayetten oluşmaktadır.

"24/35" - Allahü (1) nuru (2) es (3) semavati (4) ve (5) el (6) ard (7) meselü (8) nuri (9) hı (10) ke (11) mişkatin (12) fı (13) ha (14) MISBAH (15) el (16) MİSBAHU (17) fı (18) zücaceh (19) ez (20) zücacetü (21) ke (22) enne (23) HA (24) kevkebün (25) dürriyyün (26) yukadü (27) min (28) şeceratin (29) mübaraketin (30) zeytunetin (31) la (32) şerkıyyetin (33) ve (34) la (35) ğarbiyyetin (36) yekadü (37) zeytü (38) ha (39) yüdıy'ü (40) ve (41) lev (42) lem (43) temses (44) hü (45) nar (46) nurun (47) ala (48) nur (49) yehdi (50) allahü (51) li (52) nuri (53) hı (54) men (55) yeşa' (56) ve (57) yadribü (58) allahü (59) el (60) emsale (61) li (62) en (63) nas (64) ve (65) allahü (66) bi (67) külli (68) şey'in (69) alim (70)

( Allah göklerin ve yerin aydınlığıdır. O’nun aydınlığının misali, içinde LAMBA olan kandil gibidir. LAMBA camın içindedir. Cam da, kesinlikle O incili yıldız gibidir. Ne doğuya meyleden, ne batıya meyleden, yağı bereketli olan ağaçtan tutuşturulup yakılır. Şayet ona ateş dokunmasa bile yağı yittikçe yanar. Aydınlık üzerine aydınlıktır. Allah dilediği kimseyi aydınlığına yönlendirir. Allah misalleri insan için beyan eder. Allah herşeyi bilendir. )

Ayetteki nümerolojik durumlar ve elektrik lambasının icadına ilişkin tarihsel veriler karşılaştırıldığında ilginç bir uyum gözlemlenmektedir.

- Isıtma yöntemiyle elde edilen ve Incandescent Light olarak anılan ilk elektrik lambası 1802 ( 1+8+0+2 = "11" ) tarihinde icad edilmiştir. Ayet kodundaki ( 24/35 ) sayılar ile ayetteki ilk "Misbah" ( Lamba ) kelimesinin sıra numarasındaki ( 15 ) sayıların nümerolojik toplamı "11" sayısını vermektedir. ( 2+4+3+5 = 14 ... 1+4 = "5" ve 1+5 = "6" ... "5" + "6" = "11" )

- Ayet kodunun nümerolojik değeri ( 2+4+3+5 = 14 ) "14" olmaktadır. Elektik arkı ile elde edilen ilk elektrik lambasının icat tarihi 1805 olup, bu sayının nünmerolojik değeri de ( 1+8+0+5 = 14 ) "14" olmaktadır. Edison'un elektrik lambasına ilişkin patent alma tarihindeki gün Ekim ayının 14. günüdür.

- Ayetin ait olduğu Nur suresinin sıra numarası "24" olup, Edison'un patent alma tarihindeki gün ve ayın toplamı ( 14.10 ... 14+10 = "24" ) ve patent alma tarihinin nümerolojik değeri ( 1+8+7+8 = 24 ) "24" sayısını vermektedir. Ayrıca ayette lambanın cam içinde olduğunu ifade eden cümlede camı yani "Zücaceh" kelimesinin son kez geçmesini sağlayan üçüncü şahıs zamiri olan "Ha" ( O ) kelimesinin sıra numarası da 24'tür.

Edison'un 21.10.1879'da ışımalı karbonize filaman kullanarak ürettiği elektrik lambası "14" saatten fazla süre ile yanmıştır.

https://ethw.org/Edison%27s_Incandescent_Lamp
























Saturday, November 2, 2019

Ay dizilip derlendiğinde....

Güneş Tutulması ( Solar Eclipse ) olarak bilinen fenomen Ay'ın yörünge hareketi sırasında Dünya ile Güneş arasına hizalanması ve dolayısıyla Ay'ın Güneş'i kısmen ya da tümüyle örtmesi sonucunda gözlemlenen doğa olayıdır. Dünyanın herhangi bir noktasında, görülebilir Güneş Tutulması "18" ayda bir gerçekleşmektedir.

http://astro.ukho.gov.uk/old/eclipses_how.htm https://www.quora.com/Why-does-it-take-a-solar-eclipse-18-months-to-occur-when-a-moon-goes-through-all-its-phases-in-just-29-5-days-from-new-moon-to-new-moon https://www.google.com/amp/s/www.space.com/amp/25644-total-solar-eclipses-frequency-explained.html

Halde hale, boyuttan boyuta geçişin ve ruhsal değişimin tanımlandığı İnşikak suresinin aşağıdaki ayet setinde yer alan "18." ayetteki "Ay'ın dizilip derlenmesi" ifadesi kuvvetle muhtemel olarak "Ay'ın Dünya ile Güneş arasına hizalanması" yani Güneş Tutulması fenomenini işaret etmektedir.

84/17 - Vel leyli ve ma veseka ( Ve gece ve o barındırdıkları, )

84/"18" - VEL KAMERİ İZET TESEKA  ( VE AY DİZİLİP DERLENDİĞİNDE,

84/19 - Le terkebunne tabekan an tabekın ( Kesinlikle tabakadan tabakaya binip karışacaksınız. )


Herkes hesap verecek. Melekler de...

Tekamülün üst seviyelerine gelerek ilahi nizamın kader mekanizmasında görev alan vazifeli varlıklar esas itibarıyla süptil özelliğe sahip olan ve melek olarak tanımlanan varlıklardır. Bazıları "meleklerin kusursuz, günahsız saf ruh" oldukları inancını taşımaktadır. Oysa ki Kur'an ve İncil ayetleri bunun aksini bildirmektedir. Zira, melekler saf ruh değil, madde alemi olan kainatta vazifeli süptil varlıklardır. Ayrıca yokluktan varlık safhasına geçmiş yani yaratılmış hiçbir varlığın günahsız, suçsuz, hatasız yani saf olma ihtimali söz konusu değildir. Çünkü yaratılış, varlıkların sonsuz tekamülü içindir.

7/6 - Fe le nes'elennellezine ürsile ileyhim ve le nes'elennel MURSELIN ( O kendilerine göndermiş olduklarımıza da sual edeceğiz. Kesinlikle GÖNDERİLENLERE de sual edeceğiz. )

78/38 - Yevme yekümur ruhu vel MELAİKETÜ saffen la yetekellemune illa men ezine lehür rahmanu ve kale savaben ( O gün ruh ve MELEKLER saflar halinde ayakta dururlar. Rahman' ın kendilerine izin verdiği kimseler haricindekiler kelam edemezler, söz söyleyemezler. Ve o da doğruyu söyler. )

78/39 - Zalikel yevmül hakku fe men şaettehaze ila rabbihı meaben ( Bu gerçeğin günüdür. Artık dileyen kimse Rab’bine dönüş yeri edinsin. )

46-1 Corinthians-6-3 Bu yaşamla ilgili davalar bir yana, MELEKLERİ BİLE YARGILAYACAĞIMIZI bilmiyor musunuz?

Peki melekler hangi konuda hesap vereceklerdir? Bu konular, kader mekanizmasındaki görevlerini yerine getirme performansı, kutsal kitapların düzenlenmesi ve habercilere aktarımı performansı gibi ana başlıklara ayrılabilir.

Gölgenin uzaması ve bir gün

Gölge, dünyanın kendi etrafında gün adı verilen 24 saatlik dilimler halinde dönmesi ve bu süreçte nesnelerin üzerine gelen Güneş ışınlarının etkisiyle yerde oluşmaktadır. Herhangi bir noktadaki gölge boyu dünyanın dönüşüne ve o noktanın Güneş ışınlarını alma açısına göre değişmektedir. En uzun gölge boyu gün doğumu ve gün batımı saatlerinde tezahür etmektedir. Güneş ışınlarının dik geldiği öğle saatlerinde ise gölge boyu en kısa halini almaktadır.

Gölge fenomeni yukarıdaki bilgileri içerecek şekilde Furkan suresinin 25/45 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

25/45 - E (1) lem (2) tera (3) ila (4) rabbi (5) ke (6) keyfe (7) medde (8) ez (9) zıll (10) ve (11) lev (12) şae (13) le (14)  ceale (15) hu (16) sakina (17) sümme (18) cealna (19) eş (20) ŞEMSE (21) aley (22) hi (23) DELILA (24) ( Rab’binin gölgeyi nasıl çekip uzattığını görmüyor musun? Ve şayet dileseydi, onu hareketsiz kılardı. Sonra, GÜNEŞ"i onun üzerine delil kıldık. )

Ayette 24 kelime bulunması, gölgenin oluştuğu 24 saatten oluşan bir günlük döngüye işarer etmektedir.

Ayetteki "Şems" ( Güneş ) kelimesinin 21. kelime olması ise en uzun gün olan ve "Yaz Gündönümü" ( Summer Solstice ) olarak anılan 21 Haziran'a işaret etmektedir. Zira en uzun gün olan 21 Haziran gölgenin de en uzun süre tezahür ettiği gündür. Ayette "Güneş'i gölgenin üzerine delil kıldık." ifadesi bulunmaktadır.

Wednesday, October 30, 2019

Gerçeği istememek

Gerçeği görüp kabul etmemek, batılı, yanlışı ve hileyi koşulsuz ilke edinmek ancak ve ancak kötü ruhun ( İblis ve onun neferleri ) zihin kontrolü yani hipnotik tesiriyle oluşacak delüzyon* sonucunda vuku bulabilecek bir fenomendir. Bu fenomen tüm varlıkların nihai erişim hedefi olan ünitenin karşıtı olan düalitenin de temelini teşkil eder. Dünyadaki tüm adaletsizlik, zulüm ve zorbalığın temeli gerçeği inkara dayanmaktadır. ( * Gerçek olduğuna ilişkin bir çok delil olan bir olguyu sebep göstermeden reddetme sendromu. ) 

Bkz.


Kutsal kitaplarda gerçek ve batıl konusunda oldukça net mesajlar verilmektedir.

2/42 - Ve la telbisül hakka bil batılı ve tektümül hakka ve entüm ta'lemun ( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )

6/111 - Ve lev ennena nezzelna ileyhimül melaikete ve kellemehümül mevta ve haşerna aleyhim külle şey'in kubülen ma kanu li yü'minu illa en yeşaellahü ve lakinne ekserahüm yechelun ( Ve Şayet kesinlikle biz onlara melekleri indirseydik ve ölüler de onlara kelam edip söz söyleseydi ve onlara önceki herşeyi toplasaydık, Allah' ın dilemesi haricinde inanacak değillerdi. Lakin çoğunluğu cahillik ederler. )

6/111 kodlu ayette her türlü delilin sunulması durumunda dahi inkarcıların inkarlarında ve inançsızlıklarında inatla devam edecekleri bildirilmektedir. Ayet kodundaki "9" ( 6+1+1+1 = 9 ) ve 6x111 = 666 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = "9" ) nümerolojisi okült satanizmde inkarın ve zıtlığın sembolü olan "9" sayısı açısından ilginç bir durum arzetmektedir.

7/146 - Seasrifü an ayatiyellezine yetekebberune fil erdı bi ğayril hakk ve İN YERAV KÜLLE AYETİN LA YÜ'MİNU BİHA ve İN YERAV SEBİLER RÜŞDİ LA YETTEHİZUHÜ SEBILA ve İN YERAV SEBİLEL ĞAYYİ YETTEHIZUHÜ SEBILA bi ennehüm kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın ( Yerde haksızca kibirlenenleri ayetlerimden men edeceğim, uzaklaştıracağım. ONLAR BÜTÜN AYETLERİ GÖRSELER DAHİ ONLARA İNANMAZLAR. EĞER DOĞRU YOLU GÖRÜRLERSE ONU YOL EDİNMEZLER. EĞER YANLIŞ YOLU GÖRÜRLERSE ONU YOL EDİNİRLER. Bu kesinlikle onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan habersiz olmalarındandır. )

7/132 - Ve kalu mehma te'tina bihı min ayetin li tesharana biha fe ma nahnü leke bi mü'minın

( Ve "Sen bizi sihirlemek için ayetten her ne getirirsen getir, biz sana inananlar olmayız." dediler. )

8/6 - Yücadiluneke fil hakkı ba'de ma tebeyyene ke ennema yüsakune ilel mevti ve hüm yenzurun ( O açıkça belli olmasından sonra, gerçek hakkında seninle mücadele etmişlerdi. Kesinlikle baka baka ölüme sürüklenir gibiydiler. )

7/146 ve 8/6 kodlu ayetlerde, gerçek bilgiler gelmesine rağmen, araştırmadan, incelemeden, dinlemeden sadece ve sadece dogmatik yaklaşımla yani bilinegeleni bilgi kabul etmek suretiyle gerçeğin reddedilmesinden bahsedilmektedir.

8/8 - Li yühıkkal hakka ve yübtılel batıle ve lev kerihel mücrimun ( Gerçeği gerçek kılmak ve batılı batıl kılmak için. Şayet suçlular hoşlanmayıp istemeseler de. )

Gerçeğin ve Batılın, düalitenin sonsuz döngüsüne vesile olan iki olgusu olduğu "8" nümerolojisi ile bildirlmektedir. 8 sayısı yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngünün sembolüdür. Ayetin kodundaki 8 ve 8 nümerolojisi, düalite teşkil eden iki kavram olan "Melek" ve "Şeytan" kelimelerinin Kur'an'da 88'er kere tekrarlanmasına benzemektedir.

10/76 - Fe lemma caehümül hakku min ındina kalu inne haza le sıhrun mübın ( Onlara indimizden gerçek geldiğinde, "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." dediler. )

10/96 - İnnellezine hakkat aleyhim kelimetü rabbike la yü'minun ( Kesinlikle o üzerlerine Rab’binin kelimesi gerçekleşmiş olanlar inanmazlar. )

10/97 - Ve lev caethüm küllü ayetin hatta yeravül azabel elım ( Ve şayet onlara tüm ayetler gelse, elim azabı görene kadar. )

23/70 - Em yekulune bihı cinneh bel caehüm bil hakkı ve ekseruhüm lil hakkı karihun ( "Onda cinlik var." mı diyorlar? Bilakis onlara gerçek ile geldi. Onların çoğunluğu gerçek için isteksizdirler, zorlanıp hoşlanmayanlardır. )

43/30 - Ve lemma caehümül hakku kalu haza sıhrun ve inna bihı kafirun ( Ve onlara gerçek geldiğinde "Bu sihirdir. Biz onu kesinlikle inkar ederiz." dediler. )

46/7 - Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezine keferu lil hakkı lemma caehüm haza sıhrun mübın ( Ve ayetlerimiz onlara açıkça okunduğunda, gerçek onlara geldiğinde o inkar edenler "Bu apaçık sihirdir." derler. )

10/76, 23/70, 43/30 ve 46/7 kodlu ayetlerde inkarcıların gerçeği sihir olarak nitelendirdikleri ve sihirin de cin işi olduğunu kabul ve beyan ettikleri görülmektedir. Ancak sihirlenmiş olanların inkarcılar oldukları ise 23/88-89 kodlu ayetlerde açıkça bildirilmektedir.

23/88 - Kul men bi yedihı melekutü külli şey'in ve hüve yuciru ve la yücaru aleyhi in küntüm ta'lemun ( De ki: "Eğer bilenler iseniz, herşeyin mülkiyeti elinde olan, o koruyan ama kendi üzerine korunmayan kimdir?" )

23/89 - Seyekulune lillah kul fe enna tüsharun ( Allah için." diyecekler. De ki: "O halde nasıl sihirlenirsiniz?" )

43/78 - Lekad ci'naküm bil hakkı ve lakinne ekseraküm lil hakkı karihun ( Size gerçeği getirdik. Lakin çoğunluğunuz gerçek için isteksizsinizdir. )

Gerçeğin algılanmasını engelleyenler, Öz Varlık'tan bedene gelen tesirleri bloke eden ve bedeni doğrudan kontrol altına alabilen süptil nitelikli ancak 2. boyut varlıkları olan cinlerdir. Bu kontrol ve tesir cinleri ilah olarak görmeye ve Rab'be ortak koşmaya ( haşa ) neden olabilmekte ve tüm kötülüklere kapı açmaktadır.

34/41 - Kalu sübhaneke ente veliyyüna min dunihim bel kanu YA'BÜDUNEL CİNN ekseruhüm bihim mü'minun ( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis CİNLERE KULLUK ETMEKTEYDİLER. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )

İncil

43 John 12-37 Gözleri önünde bunca doğaüstü belirti gerçekleştirdiği halde O'na iman etmediler.

43 John 12-42 Bununla birlikte, önderlerin bile birçoğu İsa'ya iman etti. Ama Ferisiler yüzünden, havra dışı edilmemek için iman ettiklerini açıkça söylemediler.

43 John 12-43 Çünkü insandan gelen övgüyü, Tanrı'dan gelen övgüden daha çok seviyorlardı.

46 1 Korintliler 10-20 Hayır, yok! Dediğim şu: Putperestler kurbanlarını Tanrı'ya değil, CİNLERE sunuyorlar. Cinlerle paydaş olmanızı istemem.

55 2 Timothy 3-1 Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır.

55 2 Timothy 3-2 İnsanlar kendilerini seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü dinlemez, nankör, kutsallıktan ve

55 2 Timothy 3-3 sevgiden yoksun, uzlaşmaz, iftiracı, özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı olacaklar.

55 2 Timothy 3-4 Hain, aceleci, kendini beğenmiş, Tanrı'dan çok eğlenceyi seven,

55 2 Timothy 3-5 Tanrı yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkâr edenler olacaklar. Böylelerinden uzak dur.

66 Vahiy 9-20 Geriye kalan insanlar, yani bu belalardan ölmemiş olanlar, kendi elleriyle yaptıkları putlardan dönüp tövbe etmediler. Cinlere ve göremeyen, işitemeyen, yürüyemeyen altın, gümüş, tunç, taş, tahta putlara tapmaktan vazgeçmediler.

66 Vahiy 9-21 Adam öldürmekten, büyü, fuhuş, hırsızlık yapmaktan da tövbe etmediler.

Tevrat

5 Deuteronomy 32-17 Tanrı olmayan cinlere, Tanımadıkları ilahlara, Atalarınızın korkmadıkları, Son zamanlarda ortaya çıkan Yeni ilahlara kurban kestiler.

19 Mezmurlar 106-37 Oğullarını, kızlarını Cinlere kurban ettiler.

İncil'deki şu ayetler ise gerçeğin anlamını ve gerçeği inkarının temel sebeplerini mesih İsa'nın sözleriyle açıkça ortaya koymaktadır.

43-John-8-32 Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak" dedi.

43-John-8-44 Siz babanız İblis'tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır.

43-John-12-37 Gözleri önünde bunca doğaüstü belirti gerçekleştirdiği halde O'na iman etmediler.















Tuesday, October 29, 2019

Foton Enerjisi ( IŞIK Enerjisi )

Işık miktarını ifade eden partiküllere foton adı verilmektedir. Foton enerjisi yani ışık enerjisi aşağıdaki formül ile hesaplanmaktadır.

E = h.f

E = Enerji
h = 6.63 x 10^-34 ( Joule / sn ) ( Planck sabiti )
f = Işık frekansı ( Hertz )

Formüldeki kilit değerin Planck sabiti olduğu görülmekte olup bu sayının nümerolojik değeri 15 sayısı üzerinden "6" sayısını vermektedir. ( 6+6+3 = 15 ... 1+5 = "6" )

( Not : 10^-34 sayısının nümerolojik değeri 1 olup,  6.63 ile çarpıldığında elde edilen sayının nümerolojik değerinin hesaplanması için yine 6,6 ve 3 sayıları kullanılmaktadır. )

Kur'an ve İncil'de "Işık" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetlerde 15 sayısı üzerinden 6 nümerolojisi olması dikkat çekmektedir.

"10/5" - Hüve (1) ellezi (2) ceale (3) eş (4) şemse (5) DIYAEN (6) vel kamera nuran ve kadderahu menazile li ta'lemu adedes sinıne vel hısab ma halekallahü zalike illa bil hakk yüfassılül ayati li kavmin ya'lemun ( Senelerin adedini ve hesabını bilmeniz için Güneş’i IŞIK, Ay’ı aydınlık kılan ve ona durak mesafeleri ölçülendiren O'dur. Allah bunu gerçek haricinde yaratmadı. Bilen kavim için ayetleri ayrıntılandırıyor. )

Ayet kodu 10 ve 5 sayılarından oluşmakta olup, bu iki sayının toplamının ( 15 ) nümerolojik değeri "6" olmaktadır. ( 1+5 = 6 )

Ayetteki "Dıya / Zıya" ( Işık ) kelimesi "6". kelimedir.

"Dıya / Zıya" ( Işık ) kelimesinin 2. kez geçtiği ayet ise 21/48 kodlu ayettir.

"21/48" - Ve (1) lekad (2) ateyna (3) musa (4) ve  (5) harune (6) el (7) fürkane (8) ve (9) DIYAEN (10) ve (11) zikran (12) li (13) el (14) müttekın (15) ( Ve Musa' ya ve Harun' a, IŞIK olarak ve sakınanlar için hatırlama olarak fark yaratanı verdik. )

Ayet kodunun ( 21/48 ) nümerolojik değeri 15 üzerinden "6" olmaktadır. Ayrıca ayette 15 kelime bulunmaktadır. ( 1+5 = 6 )

"40 Matta 4-16" Karanlıkta oturan halk, Büyük bir IŞIK  gördü. Ölümün gölgelediği bölgede oturanlara IŞIK doğdu." 

Bu ayetin kodunu oluşturan sayıların toplamı 15 ( 4+4+1+6 = 15 ), 15 sayısının nümerolojik değeri ise "6"  olmaktadır.



Monday, October 28, 2019

Allah Sevgisi = En Büyük GÜÇ

Fizikte "Gravitational Work" ( Yerçekimsel İş / Enerji ) olarak bilinen kavramın formülü şöyledir;

W = m.g.h 

olarak ifade edilir. ( m = kütle, g = gravite / yerçekimi ivmesi, h = yükseklik / derinlik )

"P" ( Power ) ile sembolize edilen "Güç"ün yani birim zamandaki İşin / Enerjinin formülü ise şöyledir.

P = W / t

( P = Güç, t = Zaman )

Bu formüllerdeki değişkenlerin ( kavramların ) yer aldığı ve yaratılıştaki enerjiye, güce referans vermek suretiyle Allah sevgisinin en büyük güç olduğunun bildirildiği İncil'in aşağıdaki ayeti ilginç bir durum arzetmektedir.

45 Romans 8-38 Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek ZAMAN, ne GÜÇLER, 

45 Romans 8-39 ne YÜKSEKLİK, ne DERİNLİK, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.

Bu ayetlerin sure numarası 45, bölüm numarası 8 olup, bu iki sayının nümerolojik değerleri yanyana yazıldığında "9" ( 4+5 = 9 ) ve "8" sayıları tezahür etmektedir. Yukarıda belirtilen formüllerdeki kilit bir kavram olan "g" ( gravite / yerçekimi ivmesi ) sabitinin değeri "9.8" m/sn.'dir.

Kadın ve Erkek meselesi

İdraki tekâmül sürecinin başında olan ve "okuma" yetisinden uzak olan insanlarda maalesef "erkeğin kadından üstün olduğu gibi çarpık ve mantık dışı bir düşünce tarzı bulunmakta ve bu zihni tutum toplumlarda nice ıstıraba ve elim olaylara sebebiyet vermektedir.

Oysa ki "Erkeğin ve kadının birbirlerine karşı üstünlükleri olduğu" Kur'an ve İncil ayetlerinde açık olarak bildirilmektedir.

İncil

46 1 Corinthians 11-8 Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı. 

46 1 Corinthians 11-9 Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı. 

46 1 Corinthians 11-10 Bu nedenle ve melekler uğruna KADININ BAŞI ÜZERİNDE YETKİSİ OLMALIDIR.

46 1 Corinthians 11-11 Ne var ki, Rab'de ne kadın erkekten ne de erkek kadından bağımsızdır. 

46 1 Corinthians 11-12 ÇÜNKÜ KADIN ERKEKTEN YARATILDIĞI GİBİ ERKEK DE KADINDAN DOĞAR. Ama her şey Tanrı'dandır.

Kur'an

4/34 - Er ricalü KAVVAMUNE alen nisai bima FADDALELLAHÜ BA'DAHÜM ALA BA'DIN ve bima enfeku min emvalihim fes salihatü kanitatün hafizatün lil ğaybi bima hafızallah vellatı tehafune nüşüzehünne fe ızuhünne vehcüruhünne fil medaciı VADRİBUHÜNNE fe in eta'neküm fe la tebğu aleyhinne sebıla innellahe kane aliyyen kebira 

( Allah’ ın BİRBİRLERİNE ÜSTÜN KILMASINDAN ve mallarından harcamalarından dolayı erkekler kadınlar üzerinde KORUYUCUDURLAR, GÖZETİCİDİRLER. İyileri, saygılı durup itaat edenler, Allah’ ın korumasından dolayı gaybı, gizli olanı koruyanlardır. O geçimsizliklerinden korktuklarınıza, onlara öğüt verin. Onları yataklardan ayırın ve onları uzaklaştırın, onlara VURGULAYARAK BEYAN EDİN. Eğer size itaat ederlerse onların üzerine yol aramayın. Kesinlikle Allah uludur, büyüktür. )

4/34 kodlu ayette erkeğin kadına göre salt üstünlüğü olmadığı, kadınla erkeğin birbirlerine göre üstünlükleri olduğu "Ba'dahün ala ba'd" ( Birbirlerine ) ifadesiyle * belirtilmekte ve erkeklerin kadınlara koruyucu ve gözetici olmaları gerektiği bildirilmektedir. Ayetteki "Kavvam" kelimesi "Koruyucu, Gözetici",  "Fadl" ( Üstünlük ) kökünden gelen "Faddale" fiili de "Üstün kılmak" anlamına gelmektedir.

* "Ba'dahün ala ba'd" ( Birbirlerine ) ifadesinin kullanımına bir başka örnek Ra'd suresinin 13/4 kodlu ayetinde "Ükül" ( Yemişler ) için yer almaktadır. ( Elmanın armuttan üstün olduğu söylenebilir mi? Her yemiş içerdiği farklı özellikleriyle diğerlerinden ayrışır. Dolayısıyla herhangi bir yemişin bir diğerine göre mutlak üstünlüğünden bahsedilemez. )

13/4 ....... ve nüfaddılü ba'daha ala ba'dın fil ükül .... ( ..... ve yemişleri birbirlerine üstün kılarız. .... )

Ayrıca aynı ayette, bazılarının kasıtlı olarak "Ve o kadınları dövün" olarak yanlış tercüme ettiği "Vadribuhünne" kelime seti de yer almaktadır. Bu kelime seti "Ve onları dövün" anlamına değil "Ve onlara vurgulayarak beyan edin." anlamına gelmektedir. "Darb" ( Vurgu, Beyan ) kökünden gelen fiilin emir kipi "Idribu" ( Vurgulayın ) kelimesidir. "Darb" kökünden oluşan bir tamlama örneği : "DARB-ı mesel" yani "Örnek BEYANı", "Örnek VURGUSU" yani "Örnek verme" ...



Nuh'un Gemisi ve 11

Döngü sonundaki tufandan kurtuluşun sembolik tasviri olan ve Rab'bin vahyi, Haberci Nuh'un emeği ile inşa edildiği ayetlere konu olan "Gemi"'ye ilişkin olarak yine, farklı boyuta geçiş kapısının ( portal, Star Gate ) ve geçişin nümerolojik sembolü olan 11 sayısı dikkat çekmektedir.

1 Genesis "6-14" Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. 

1 Genesis 6-15 Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu ÜÇ YÜZ, genişliği ELLİ, yüksekliği OTUZ arşın olacak.

Tevrat'ta "Gemi" konusunun ilk kez geçtiği ayetin numarasının ( 6-14 ) nümerolojik değeri 11 olmaktadır.

"Gemi"'nin boyutlarının nümerolojik toplamı da 11 sayısını vermektedir.

Uzunluk 300 arşın
Genişlik    50 arşın
Yükseklik 30 arşın

3+5+3 = "11"

Kur'an'da "Fülk" ( Gemi ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarası 164 olup bu sayının nümerolojik değeri "11" olmaktadır.

2/"164" İnne fı halkıs semavati vel erdı vahtilafil leyli ven nehari vel FÜLKilletı tecrı fil bahri bima yenfeun nase .... ( Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün ihtilafında, insanlara faydalı olmalarından dolayı denizde akan o GEMİLERDE, .... )

"Fülk" ( Gemi ) kelimesinin geçtiği aşağıdaki diğer ayetlerin kodlarında da "11" ve "111" nümerolojisi bulunmaktadır. 

"10/73" - Fe kezzebuhü fe necceynahü ve men mea hu fil FÜLKİ ve cealnahüm halaife ve ağraknellezine kezzebu bi ayatina fenzur keyfe kane akıbetül münzerın ( Böylece onu yalanladılar da onu ve GEMİNİN içinde onunla birlikte olanları kurtardık. Onları halifeler kıldık. O ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Artık uyarılanların sonu nasıl oldu bak. )

Ayet kodu 10/73 ... 1+0+7+3 = "11"

11/37 - Vasneıl FÜLKE bi a'yünina ve vahyina ve la tühatıbnı fillezıne zalemu innehüm muğrakun ( Ve GEMİYİ gözetimimizle ve vahyimizle üret. Bana o zulmedenler hakkında söylemde bulunma. Kesinlikle onlar boğulacaklar. )

Sure numarası "11", ayet numarası 37 ... 3+7 = 10  ... "1" ... "111"

11/38 - Ve yasneul FÜLKE ve küllema merra aleyhi meleün min kavmihı sehıru minh kale in tesharu minna fe inna nesharu minküm kema tesharun ( Ve GEMİYİ üretiyordu. Onun kavminden ileri gelenler ona her rasgeldiklerinde onunla alay ediyorlardı. "Eğer bizimle alay ederseniz, kesinlikle biz de sizinle o alay ettiğiniz gibi alay ederiz." dedi. )

Sure numarası "11", ayet numarası 38 ... 3+8 = "11"

26/119 - Fe enceynahü ve men mea hu fil FÜLKil meşhun ( Böylece onu ve onunla birlikte olan kimseleri, dopdolu GEMİ  içinde kurtardık. )

Sure numarası 26 ... 2+6 = "8" ( 8 sayısı da yeni döngü başlangıcının nümerolojik sembolüdür. Ayette kurtuluştan yani yeni döngü başlangıcından bahsedilmektedir. )

Ayet numarası 119 ... 1+1+9 = "11" 

Yüksek binalarla göklere erişme gayreti

"Kibir" duygusu insana her türlü kötülüğün, günahın ve en başta da "Allah'a ortak koşma" ( Şirk ) günahının kapılarını açan en temel negatif tesirdir. Bu öyle bir tesirdir ki insanı, bir sınav ortamı olan kaba madde alemini ( dünya ) terketmeden göklere yani üst boyutlara erişebileceği hatta ilah olabileceği ( haşa ) yanılgısına sürükler.

Kibir olgusunun en göze çarpan maddesel tezahürü inşa edilmekte olan "dev binalar"dır. Bugün dünyanın her yerinde "yeni yaşam ortamı" olarak telkin edilmeye çalışılan yüksek binaların yapılmakta olduğu görülmektedir. Bu binaların böylesine yüksek inşa edilmesindeki temel sebep onları inşa eden / ettiren küresel satanistlerin büyüklük, üstünlük, yücelik obsesyonu yani kibir saplantısıdır. Bu saplantı kendini ilah olarak görmeye kadar uzanan şeytani bir yoldur. 

Kur'an ve Tevrat ayetlerinde "yüksek yapı inşa etme arzusu", "şirk" kavramı ve "Allah yolundan sapmış tek bir dünya topluluğu tesis etme" gayesi ile birlikte bildirilmiştir. Bugün de açıkça görülmektedir ki "Tek Dünya Devleti" adı altında, dinin ortadan kalktığı, tüm ahlaki değerlerin ve sınırların yok olduğu, tüm insanların köleleştirildiği bir küresel sistemin hazırlıkları yapılmaktadır. Ancak bu hedef insanlara "birlik, beraberlik ve eşitlik" söylemleriyle benimsetilmeye çalışılmaktadır. 

28/38 - Ve kale fir'avnü ya eyyühel meleü ma alemtü leküm min ilahin ğayrı fe evkıd li ya hamanü alet tıyni fec'al lı SARHAN LEALLİ ETTALİU İLA İLAHİ MUSA ve inni le ezunnühu minel kazibın

( Ve Firavun "Ey ileri gelenler, ben size başka ilah bilmem. Haydi bana çamurun üzerine ateş yak ey Haman. Bana YÜKSEK KÖŞK oluştur. UMULUR Kİ BEN MUSA'NIN İLAHINA YÜKSELİRİM. Kesinlikle ben onu yalancılardan zannederim." dedi. )

28/38 kodlu ayette, kibir ateşiyle yanmakta olan ancak bu elim durumunun farkında olmayan sapık Firavun, Haman'dan yüksek bir bina ( Piramit ? ) inşa etmesini istiyor ve hedefinin Allah'a erişmek ( haşa ) olduğunu açıkça beyan ediyor.

38/37 - Veş ŞEYATINE küllü BENNAİN ve ĞAVVAS

( Ve ŞEYTANLAR ki hepsi BİNA YAPICI VE DALGIÇ. )

43/33 - Ve lev la en YEKUNEN NASÜ ÜMMETEN VAHİDETEN le cealna Lİ MEN YEKFÜRU BİR RAHMANİ li büyutihim sukufen min fiddatin ve MEARİCE aleyha yazherun

( Ve ŞAYET İNSANLARIN TEK TOPLULUK OLMA DURUMU OLMASAYDI, RAHMAN'I İNKAR EDEN KİMSELERİN evleri için gümüş çatılar, tavanlar ve onun üzerine çıkmaya MERDİVENLER oluştururduk. )

48/33 kodlu ayette, aslında kavram olarak çok pozitif, ideal ve hümanist görünen "tek topluluk olma" gayesinin esasında ne denli şeytani bir plan olduğu dolaylı ve misale dayalı olarak bildirilmektedir.

52/37 - Em ındehüm hazainu rabbike em hümül musaytırun

( Rab’binin hazineleri onların indinde midir? Onlar zorlayıcılar, zorbalar mıdır? )

52/38 - Em lehüm SÜLLEMUN yestemiune fih fel yeti müstemiuhüm bi sultanin mübin

( Onun hakkında duysunlar diye onlara MERDİVEN mi var? O halde onların duyanları apaçık kuvveti, delili getirsinler. )

52/37-38 kodlu ayetlerde göklere ve kozmik bilgilere maddesel vesilelerle erişme saplantısı satirik bir anlatımla bildirilmektedir.

17/37 - Ve la temşi fil erdı merah inneke len tahrikal erda ve LEN TEBLÜĞAL CİBALE TULA 

( Ve yerde gösteriş yaparak yürüme. Kesinlikle sen yeri yaramazsın ve DĞA DA BOYCA ERİŞEMEZSİN. )

17/37 kodlu ayette de "gösterişin" ve "kibirin" hiçbir açıdan hiçbir fayda sağlamayacağı net bir şekilde ifade edilmektedir.

6/35 - Ve in kane kebüra aleyke ı'raduhüm fe in isteta'te en tebteğıye nefekan fil erdı ev SÜLLEMEN FİS SEMAİ fe te'tiyehüm bi ayeh ve lev şaellahü le cemeahüm alel hüda fe la tekunenne minel cahilın

( Ve eğer onların dönmeleri sana büyük sıkıntı olduysa, o halde yerin içinde delik veya GÖĞE MERDİVEN aramaya istidatın varsa, haydi onlara ayet getir. Şayet Allah dileseydi, onları yönlendirme üzerinde toplardı. O halde kesinlikle cahillerden olma. )

Tevrat 

1-Genesis-11-1 Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri kullanırlardı.
1-Genesis-11-2 Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova bulup oraya yerleştiler.
1-Genesis-11-3 Birbirlerine, "Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim" dediler. Taş yerine tuğla, harç yerine zift kullandılar.
1-Genesis-11-4 Sonra, "Kendimize bir kent kuralım" dediler, "GÖKLERE ERİŞECEK BİR KULE DİKİP ÜN SALALIM. BÖYLECE YERYÜZÜNE DAĞILMAYIZ."
1-Genesis-11-5 RAB insanların yaptığı kentle KULEYİ görmek için aşağıya indi.
1-Genesis-11-6 "Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar" dedi,
1-Genesis-11-7 "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar." 
1-Genesis-11-8 Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak KENTİN YAPIMINI DURDURDU.
1-Genesis-11-9 Bu nedenle kente BABİL adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.

Yukarıdaki Tevrat ayetlerinde Allah'ın kader planına karşı durmak yani "Yeryüzüne dağılmamak" ve "Göklere erişebilmek" ( Kendilerini O'na ortak koşabilmek ve ilahlaştırabilmek ) için "Babil Kulesi'nin" inşa edilmek istendiği bildirilmektedir.


Babil Kulesi tasviri


Kabe'nin hemen yanına dikilmiş olan Royal Clock Tower ( 601 m )



Dünyanın en yüksek yapısı ünvanına sahip Dubai'deki Burj Khalifa ( 829.8 m )











Sunday, October 27, 2019

İkiden biri

Yaklaşmakta olan Nibiru gezegeninin dünyaya en yakın konuma gelmesiyle birlikte manyetik tesirinin maksimize olacağı ve buna bağlı olarak da döngü sonundaki tufanın vuku bulacağı evvelki bölümlerde defaatle incelenmişti. Tufan süreci, tekamül safhasına erişerek üst boyuta ( Cennet, Sirius, Sevgi Planı ) geçme liyakati bahşedilmiş olanlar ile tekamülünü tamamlayamamış ve bu nedenle mevcut 3. boyutta ( kaba madde alemi dünya ) tekrar 70,000 yıllık reenkarnasyon sürecini deneyimlemek durumunda bırakılmış olanların ayrışım süreci olacaktır.

Söz konusu ayrışım kapsamında üst boyuta geçecek olanlar ile 3. boyutta kalacak olanların adedine ilişkin Kur'an ve İncil ayetlerinde bilgi verilmekte gibidir.

Kur'an'daki ilgili ayet seti aşağıdaki gibi olup, özetle o gün dünyada yaşam bulmuş tüm insanların ilgili döngü kapsamında son kez reenkarne olacağı, cehennemin yani dünyanın devre sonunun tufan ile gerçekleşmesine şahit olacakları ve aralarında yapılacak ayrışımla / seçimle bir sonraki aşamalarına ( Cennet ( Sirius ) veya Cehennem ( Dünya ) ) intikal ettirilecekleri bildirilmektedir. 

19/68 - Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya ( Böylece ve Rab’bin, onları ve şeytanları kesinlikle toplayacağız. Sonra kesinlikle onları cehennemin etrafında diz çökmüş olarak hazır edeceğiz. )

19/69 - Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya ( Sonra her gruptan, Rahman' a isyankarlıkta en şiddetlileri hangileriyse ayıracağız. )

19/70 - Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya ( Sonra, ona salınmaya, atılmaya layık olmada önce, başta gelenleri, daha yakın olanları biz biliriz. )

19/71 - Ve in minküm illa varidüha kane ala rabbike hatmen makdıyya ( Ve kesinlikle sizlerden olanlar illa ki oraya varırlar. Rab’binin üzerine akdedilmiş hükümdür. )

"19/72" - Sümme (1) nünecci (2) ellezıne (3) İTTEKAV (4) ve (5) nezeru (6) ez (7) ZALİMINE (8) fı (9) ha (10) cisiyya (11) ( Sonra o sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada diz çökmüş olarak bırakacağız. )

Ayet setinin son ayetinde 11 kelime bulunmakta olup, ayrışımın 1'e 1 esasına göre yapılacağı bilgisi mim verilmektedir? Yani 1 kişi cennete, 1 kişi cehenneme ( dünyaya gelmeye devam etmeye ) şeklinde midir? Ayetteki, "Sakınma" ( İttekav ) ve "Zalimler" ( Zalimıne ) kelimeleri söz konusu ayrışımın iki kriterini ifade etmektedir. "Sakınma" ( İttekav ) kelimesinin 4., "Zalimler" ( Zalimıne ) kelimesinin de bu kelimeden sonraki 4. kelime olması yani ayetin 8. kelimesi olması yarı yarıya bir ayrışım oranın olduğunu mu bildirmektedir ?

Ayrıca ayet kodunun ( 19/72 ) nümerolojik değeri olan "1" sayısı ( 1+9+7+2 = 19 ... 1+9 = 1 ) ayetteki kelime adediyle yanyana yazıldığında 111 sayısı oluşmaktadır. 111 sayısı da fazdan faza, boyuttan boyuta geçişin nümerolojik sembolüdür. 

Benzer ifadeler İncil'in aşağıdaki ayetlerinde daha açık bir şekilde yer almaktadır.

40-Matthew-24-39 TUFAN gelinceye, hepsini süpürüp götürünceye dek başlarına geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlu'nun gelişi de öyle olacak.

40-Matthew-24-40 O gün tarlada bulunan İKİ KİŞİDEN BİRİ ALINACAK, BİRİ BIRAKILACAK.

40-Matthew-"24-41" Değirmende buğday öğüten İKİ KADINDAN BİRİ ALINACAK, BİRİ BIRAKILACAK. 

Yukarıdaki son İncil ayetinin numarasının ( 24-41 ) nümerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir.

Bu ayetlerdeki 11 nümerolojisi, 11 sayısının bir başka batıni anlamına yani sembolize ettiği bir başka kavrama ışık tutmakta gibidir.

42 Luke 17-34 Size şunu söyleyeyim, o gece aynı yatakta olan İKİ KİŞİDEN BİRİ alınacak, öbürü bırakılacak.

42 Luke 17-35 Birlikte buğday öğüten İKİ KADINDAN BİRİ alınacak, öbürü bırakılacak."

42 Luke 17-36 İKİ ADAM tarlada olacak; BİRİ ALINACAK DİĞERİ BIRAKILACAK. 

İncil'deki benzer bir başka ayet setinde de aynı bilgi "Beşi akıllı, beşi akılsız olan on kız" sembolizmi ile verilmektedir.

40-Matthew-25-1 "O zaman Göklerin Egemenliği, kandillerini alıp güveyi karşılamaya çıkan on kıza benzeyecek.
40-Matthew-25-2 Bunların beşi akıllı, beşi akılsızdı.
40-Matthew-25-3 Akılsızlar yanlarına kandillerini aldılar, ama yağ almadılar.
40-Matthew-25-4 Akıllılar ise, kandilleriyle birlikte kaplar içinde yağ da aldılar.
40-Matthew-25-5 Güvey gecikince hepsini uyku bastı, dalıp uyudular.
40-Matthew-25-6 "Gece yarısı bir ses yankılandı: 'İşte güvey geliyor, onu karşılamaya çıkın!'
40-Matthew-25-7 Bunun üzerine kızların hepsi kalkıp kandillerini tazelediler.
40-Matthew-25-8 "Akılsızlar akıllılara, 'Kandillerimiz sönüyor, bize yağ verin!' dediler.
40-Matthew-25-9 "Akıllılar, 'Olmaz! Hem bize hem size yetmeyebilir. En iyisi satıcılara gidin, kendinize yağ alın' dediler.
40-Matthew-25-10 "Ne var ki, onlar yağ satın almaya giderlerken güvey geldi. Hazırlıklı olan kızlar, onunla birlikte düğün şölenine girdiler ve kapı kapandı.
40-Matthew-25-11 "Daha sonra gelen öbür kızlar, 'Efendimiz, efendimiz, aç kapıyı bize!' dediler.
40-Matthew-25-12 "Güvey ise, 'Size doğrusunu söyleyeyim, sizi tanımıyorum' dedi.













Halk Fobisi ... Cumhuriyet Karşıtlığı

İstibdadın yani herhangi bir ünvana sahip tek bir kişinin salt tahakkümüne dayalı bir yönetim sistemi yerine heyete, meclise dayalı bir yönetim sisteminin olması gerektiği "Şura" ( Heyet, Fanışma Meclisi ) suresinde açıkça yer almasına rağmen Cumhuriyet'in kurulmasının planlandığı yıllarda özellikle diyanet ile ilgili kesimden karşıt reaksiyonlar gelmesi oldukça düşündürücüdür.

Aşağıdaki cümleler Atatürk'ün yazmış olduğu Nutuk'ta alınmışlardır.

"Ali Rıza Paşa, bir gün Ahmet İzzet Paşa'yı ziyaret eder. Sohbet sırasında, aleyhimde olur olmaz bazı şeyler söyler ve bu dedikodulara önemli bir keşfini de ekler : "Cumhuriyet kuracaklar, Cumhuriyet! " diye bağırır." ( Nutuk - Sayfa 123 )

"Sarıkamış'ta bulunan Kâzım Karabekir Paşa ile Erzurum'da bulunan Hoca Raif Efendi arasında bazı yazışmalar olduktan sonra Raif Hoca, bizzat Paşa'nın karargâhına gitmiş, oradaMuhafaza-i Mukaddesat adının kullanılmasındaki sebepleri açıklarkendemiş ki : "Maksat halifelik ve padişahlık haklarını korumak, memleketin ve İslâm dünyasının bugünkü ve gelecekteki hayatı için büyük uyuşmazlık ve sakıncalar doğuracak olan Cumhuriyet idaresinden kesinlikle sakınmaktır." ( Nutuk - Sayfa 298 )

"Efendiler, kesin zaferden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi, Cumhuriyet'i ilân ettiği zaman bile, Kâzım Karabekir Paşa, İstanbulgazetelerine verdiği demeçte, öteden beri süre gelen duygularını ve şikayetlerini "Cumhuriyet ilanını bize sormadılar." şeklinde özetlemekteydi." ( Nutuk - Sayfa 298 )

42/"38" - Vellezinestecabu li rabbihim ve ekamus salate ve emruhüm ŞURA beynehüm ve min ma razaknahüm yünfikun

( Ve Rab’lerini kabul edenler ve duaya kalkanlar, onların işleri aralarında HEYETTİR, DANIŞMA MECLİSİDİR. O rızıklandırdıklarımızdan harcarlar. )

Kur'an'ın 42. suresinin isminin "Şura" ( Meclis, Heyet" olması da önem arzetmektedir.

"Cumhuriyet" kelimesi "Halk Topluluğunun Bir Arada Olması" anlamına gelmekte olup, cumhuriyet adı verilen yönetim şeklinin özünde halkı, toplumu ilgilendiren tüm kararların halka ve halk içinden gelenlerle oluşturulmuş heyete, meclise danışılması suretiyle alınması esası yatmaktadır.

Atatürk'ün Cumhuriyet'i ilan etme günü olan 29 Ekim ile Şura suresinin ilgili ayetinin numarası ( 38  ) arasında "11" nümerolojisi ilintisi görülmektedir. ( 29 ... 2+9 = 11 ; 38 ... 3+8 = 11 )