Çeviri

Monday, October 11, 2021

Squid Game mesajları...

- O sadece bir hikaye.
- Hikayeler olanları anlatır.

Alıntı replik: AI ( Artificial Intelligence / Yapay Zeka ) filmi, Yıl 2001

Yukarıdaki film replikleri esasen tüm filmlerin gerçekleşmiş, gerçekleşen veya gerçekleşecek olayları konu aldıklarının bir beyanı niteliğindedir. Küreselciler, uygulamalarının ve planlarının kitlelere tekin edilebilmesi ve zihin programlaması yapılabilmesi için her yıl milyonlarca dolarlık filmler yapmaktadırlar. Onlar bu filmleri gerçekleşme ve ritüel addetmektedirler.

17.09.2021 tarihinde "Squid Game" ( Kalamar Oyunu ) isimli, Kore yapımı bir film serisi yayına girmiştir. Film, mali açıdan iflas etmiş ve umutları tükenmiş 456 kişinin son çare olarak para ödüllü bir oyuna katılmalarını konu almaktadır. Takımlara ayrılsalar bile herkesin birbirine rakip olduğu oyunun ilginç bir de kuralı bulunmaktadır. Oyunda "elenmek öldürülmek" anamına gelmektedir. 

Film serisi, "çocuk oyunu" teması üzerinden sürekli "cinayet işlenmesi" formatını içermektedir. Kan, vahşet, cinayet, eşcinsellik, inançsızlık mesajları içeren bir filmin "çocuk" kavramı ile ilişkilendirilmesi dikkat çekmektedir. Bunun sebebi, Latin alfabesinin son harfi olan Z harfi ile sonlandırılan ve Grek alfabesinin ilk harfi olan Alfa harfi ile yeniden başlatılan yeni dünya düzeni nesillerine "nefsaniyeti, maddiyatı ve bu uğurdaki cinayeti" telkin etmek ve bu kavramları meşrulaştırmaktır.

Filmin yayına girme zamanlaması ve konusu dikkate alındığında her zamanki gibi ana amacın kitlesel telkin olduğu görülmektedir. Yani kitlelerin, distopik ve totaliter yeni dünya düzenine bilinçaltı adaptasyonu ve oryantasyonu hedeflenmektedir.

11 nümerolojisiyle dolu olan film serisininden bazı kareler ve ilgili açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

Filmin giriş logosunda yukarıda sağda 101 ve 01 yani 111, aşağıda sağda ise 74 ve 1 yani yine 111

Küreselcilerin tam tahakkümü altına girmiş insalığın sembolzimi


Tıpkı "Aşılama" operasyonunda olduğu gibi oyunculara "Onam Formu" imzalatılmaktadır.




"Yeşil Işık Kırmızı Işık" oyununda Yapay Zeka Bebek başını çevirdiğinde kıpırdayan olursa kurşunlanarak öldürülüyor. Bu sahneler vasıtasıyla totaliter Yeni Dünya Düzeni rejiminin kurallarına uymayanların "eleneceği" mesajı verilmektedir.




Yapay Zeka hareket tespit ettiğinde ilgili oyuncunun üzerine ateş açılmaktadır.



           Sistem yöneticisi, oyun kisvesi altında insanlar öldürülürken elinde viski kadehiyle ekrandan olanları izlemektedir. Bu sahne de esasen küresel elitin, insanlığa uyguladıkları komploların gidişatını izlemelerini tasvir etmektedir.


Oyuna katılanlar serbest bırakılmaları için yere kapanıp yalvarmaktadırlar. Bu sahne de insanlığın bir grup küresel şeytana biat ettirilmesinin resmi niteliğindedir.


456 numaralı oyuncunun borcu 650 milyon Won ( 6+5+0 = 11 )



218 numaralı oyuncu en önde ( 2+1+8 = 11 )



111 numaraya dikkat çekiliyor.


5+5+1 = 11


100 ... 1 ve 100 ... 1 .... 11


Oylamanın sonucu 100'e 101 ... 111


101 numaraya dikkat çekilmektedir.


Arkadaki dolap numarası 11




29 ... 2+9 = 11


Arkadaki dolap numarası 38 .. 3+8 = 11


Dolap numarası 111


2009 ... 2+0+0+9 = 11


Ekrana gelen dökümanda nümerolojik değeri 11 olan 407, 29, 173 sayıları yer almaktadır. En üstteki 27 ( 2+7 = 9 ) ve 407 ( 4+0+7 = 11 ) sayıları da nümerolojik olarak 9/11 mesajı vermektedir.



Bu sayaç görüntüleriyle başlayan farklı zamanlardaki sahnelerde yine nümerolojik değeri 11 olan sayılar görülmektedir. ( 04:07 ... 4+7 = 11 ; 09:20 ... 9+2 = 11 )

Tevrat'ta "Kalamar" olarak belirtilmemiş olsa da onu da kapsamına alan "pulsuz ve yüzgeçsiz" deniz hayvanlarından bahsedilen ayetler de Leviticus bölümünün, kodlarında 11 ve 111 nümerolojisi bulunan ayetleridir.

Leviticus 11-10 Denizdeki ve akarsulardaki bütün pulsuz ve yüzgeçsiz canlılar -suda toplu halde yaşayanlar ve ötekiler- sizin için iğrenç sayılır.

Leviticus 11-11 Bunlar sizin için iğrenç sayılacak. Etlerini yemeyecek, leşlerinden tiksineceksiniz.




Tanrı ve inanç kavramı ile alay edilen sahneler....


Oyuna devam etmek istemeyenler oyuna devam etmek isteyenlere tepki gösteriyor.



Bu sahnedeki replikler vasıtasıyla, küresel şeytanlar tarafından dünyanın yaşanmaz hale getirilmesine ve insanların küresel şeytanların kurdukları sistemde yaşamaya zorlanmalarına atıfta bulunulmaktadır.


"Zayıfların yaşama hakkı olmadığı" konseptini telkin eden sahne. ( Darwin Teorisi diye bilinen ve kuvvetli türlerin doğal seleksiyon ile kayırılmış türler olduklarını iddia eden söylem de küresel şeytanların aldatıcı zihin programlama telkininden başka bir şey değildir. )


"Ölmek istiyorsan git kendi başına öl." ... Bu replik, küreselcilerin tuzaklarını göremeyip, uygulamalarına rıza gösterenlerin, tuzağı görenleri de beraberlerinde helake sürüklemelerini tasvir etmektedir.


"Bu demokratik sürece engel olan hiçbir eyleme göz yummayacağız." ... Demokratik olmayan bir sistem kuran ve insanları bu sisteme mahkum edenlerin "yokettikleri demokrasinin koruyucusu" kimliğine  bürünerek insanlara zihin kontrol uygulamasını konu alan replik.



Bu repliklerde ise yine küresel şeytanların sözde "insanlar arasındaki eşitsizliğe son verme ve adil bir ortam sağlama" çabaları sembolize edilmektedir.


"Üçgen" şeklindeki mağara girişinden kafasını çıkaran özel giysili adamın yüzündeki "Daire" şekli ile mağara girişi "Illuminati Üçgeni" sembolizmi oluşturmaktadır. 


Üçgen ve Damalı Zemin de malum ezoterik sembollerdendir.

Filmin son sahnelerinde tüm bu "oyun görünümlü katliam düzenini" kurgulayanın, oyuna bizzat katılarak daha fazla "eğlenebileceğini" düşünen ve beynindeki tümör nedeniyle ölmek üzere olan "Oh II Nam"* isimli yaşlı bir "banker" olduğu ortaya çıkmaktadır. ( Bankerlik yani kredi vermek adı altında tefecilik bugün dünyayı tahakküm altına almış olan küresel elitin ana iştigal konusu ve ana zenginlik kaynağıdır. )


Oyuna "001" üniforma numarasıyla katılan Oh II Nam

* "Oh II Nam" ismi de içindeki "II" harfleriyle 11 nümerolojisi, sembolizmi barındırmaktadır.


Oh II Nam kredi veren bir banker olduğunu söylemektedir. ( Banker kökenli küresel ailelere atıfta bulunulmaktadır. )


Oh II Nam'ın çaresiz insanlara bakış açısı....

Aşağıda, 456 kişinin katıldığı ölümcül Squid Game oyunudan tek sağ kalan 456 numaralı Seong Gi-hun ile oyunun kurgulayıcısı Oh II Nam arasındaki replikler yer almaktadır. Bu replikler küresel elit şeytanları, onların dünyada kurdukları gasp ve komplo düzenini ve insanlar üzerinde oynadıkları "ölümcül oyunları" tanımlamaktadır. Küresel şeytanlar, iyi ve doğru insanların asla yapmayacağı türlü tuzaklar ile insanları dolaylı olarak yoksun ve yoksul bırakmakta, daha sonra da oluşan sorunlu ortamda her türlü uygulamalarını "çözüm" adı altında insanların isteğiyle yapıyormuş kisvesine bürünmektedirler. Yani zorda bırakılan insanlar başka çareleri olmadığı için, zaten evvelden kendileri için planlanmış olan şeytani uygulamalara rıza göstermek durumunda kalmaktadırlar. ( 5 milyona yakın insanın öldürüldüğü "pandemi kurgusunu" ve "enjeksiyon operasyonunu" bu bakış açısıyla tekrar değerlendirmek de fayda bulunmaktadır. )

İnsanları dolaylı tuzaklar vasıtasıyla zorda bırakarak "mecburi istek" oluşturma hususu filmdeki banker ( tefeci ) Oh II Nam karakterinin "Ben oyunu kimseye zorla oynatmadım." cümlesinde yer almaktadır. Tüm şirketleri ve para akışını küresel çapta kontrol ve idare eden küresel elit tefeci şeytanlar insanları yoksul bırakmakta ve köleleştirmektedirler. İlgili replikler şöyledir.

Oh II Nam : Ben kredi vererek para kazanırım.

Seong Gi-hun : Neden böyle bir şey yaptın?

Oh II Nam : Parası olmayan birinin çok parası olan biriyle ortak yanı nedir bilir misin? Yaşamak ikisi için de keyifli değildir. Eğer çok paran olursa ne alırsan al, ye veya iç herşey sonunda sıkıcı gelmeye başlıyor. Bir noktada tüm müşterilerim bana aynı şeyi söylemeye başladı. Artık hayatta hiçbir neşeleri olmadığını söylediler. Bu yüzden hepimiz bir araya geldik ve biraz düşünüp taşındık. Biraz eğlenebilmek için ne yapabiliriz dedik.

Seong Gi-hun : "Eğlenmek" mi? Bize bunları eğlenmek için  mi yaşattın?

Oh II Nam : Ben oyunu kimseye zorla oynatmadım. Sen de kendi isteğinle geri geldin.


"Eğlenmek" için oyunları izlemeye gelen VIP grubu da küresel elitleri sembolize etmektedir.

İsra suresinin 16. ayetinde yer alan "Refah şımarıklarının kan dökmesi" hususu konu ile doğrudan bağlantılı görünmektedir. ( Elbette tüm olanların Allah'ın izni ve isteği doğrultusunda ve ilahi nizamın tekamül süreci gereği gerçekleştiği daima hatırlanmalı, her olanın aslında hayırlara kapı açtığı unutulmamalıdır. )

17/16 Ve iza eradna en nuhlike karyeten emarna mutrafiha fe fesku fiha fe hakka aleyhel kavlu fe demmernaha tedmira

( Ve şehri helak etmeyi istersek, oradaki refah şımarıklarına emrederiz de orada kan döküp öldürürler. Artık onların üzerine söz gerçek olur da orayı yıkıp mahvederiz. )

Nimet bolluğu içinde olan gafillerin azdıkları ve nimet arttıkça daha da azdıkları aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

23/55 E yahsebune ennema numidduhum bihi min malin ve benin
( Sanıyorlar mı ki, onlara kesinlikle o maldan ve oğuldan yaydıklarımızla, )

23/56 Nusariu lehum fil hayrat bel la yeş'urun
( Onlara hayırlarda koşuyoruz. Bilakis farketmezler. )

3/178 Ve la yahsebennellezine keferu ennema numli lehum hayrun li enfusihim innema numli lehum li yezdadu isma ve lehum azabun muhin

( Ve kesinlikle o inkar edenler nefisleri için onlara hayırlısından süre verdiğimizi sanmasınlar. Kesinlikle, onlara günahları artırmaları için süre veriyoruz. Alçaltıcı hakir eden azap onlaradır. )


Sunday, October 10, 2021

Hazul şeytanlar ve "-sizleştirme" süreci

İnsanların "Goyim"*leştirilmesini yani belirli bir zümrenin tam kölesi haline getirilmesini öngören Zionismin kadim planı Yeni Dünya Düzeni'nin ( Tek Dünya Devleti ) tesisi yönündeki çabalar pandemi kurgusuyla birlikte iyice yoğunlaşmıştır.

Dijitalleştirilmiş ve köleleştirilmiş tek tip bir küresel insan topluluğu oluşturulması kapsamında "-sizleştirme" süreçlerinin de, sebep teşkil edecek muhtelif senaryolar devreye sokulmak suretiyle yürütülmeye çalışıldığı gözlemlenmektedir.

* İbranice bir kelime olan "Goyim" kelimesi "Sığır" anlamına gelmekte olup, Türkçedeki "Koyun" kelimesiyle hem fonetik, hem semantik ortaklığı bulunmaktadır.

Virüs, Pandemi, mRNA Enjeksiyonu ( Aşılama ), İklim Krizi, Doğal Afet ( Yangın, Deprem vb. ) Ekonomik Kriz, Kıtlık, Yapay Tarım, Yapay Gıda, Metaverse, Transhumanizm, Çipleme, ScopEx, StarLink, Yapay Zeka vb. gibi her geçen gün bir yenisinin daha yavaş yavaş ve sinsice devreye sokulduğu uygulamalar vasıtasıyla hedeflenenler ana başlıklarda şöyle sıralanabilir.

Şahsiyetsizleştirme / Kimliksizleştirme
Cinsiyetsizleştirme
Sağlıksızlaştırma / Bağışıksızlaştırma
Gıdasızlaştırma
Özgürlüksüzleştirme
Sanallaştırma
Milliyetsizleştirme
Vatansızlaştırma
Habitatsızlaştırma
İletişimsizleştirme
Mülksüzleştirme
İnançsızlaştırma
Bilgisizleştirme
Vicdansızlaştırma
Ahlaksızlaştırma
Duygusuzlaştırma
Sevgisizleştirme
Saygısızlaştırma
Bilinçsizleştirme
İdraksizleştirme
Güvensizleştirme
Huzursuzlaştırma
....
....

ve nihayeten

İnsansızlaştırma

Çevresindeki gelişmeleri yerel ve küresel bazda inceleyen her insan yukarıdaki maddelerin günlük yaşam içerisine, muhtelif mecralar vasıtasıyla nasıl entegre edildiğini de rahatlıkla görebilmektedir.

"-sizleştirme" planı esasen kendilerini ilah, insanları da kulları addeden küresel müşrik şeytanların, Rab'bin bahşettiği nimetleri insana akıllarınca "haram kılma", insanı nimetlerden "mahrum kılma" niyetlerinin yansımasıdır. Şeytanların, her türlü bilgi edinimi ve eylem planı için yegâne referansları yine Kur'an'dır. Ancak onlar eylemlerini ayetleri tersten okumak, ayetlere ters anlam yüklemek suretiyle gerçekleştirmektedirler. ( "Haram" ( Yasak, Zararlı ) ve "Mahrum" ( Yoksun, Zarar görmüş ) kelimeleri ortak HRM kökündendirler. İngilizcedeki "Harm" ( Zarar vermek ) kelimesi de aynı köktendir. )

İnsanların "mahrum kılınması" ve "haram kılma" kavramlarını içeren aşağıdaki ayetler konu bağlamında dikkat çekmektedir. Al'i İmran suresinin 50. ayetinde, muharrif Tevrat'a isnad edilerek bazı nimetlerin "insanlara haram kılınması" ( insanların mahrum bırakılmaları ) konu edilmektedir. 

3/50 Ve musaddikan li ma beyne yedeyye minet tevrati ve li uhille lekum ba'dallezi hurrime aleykum ve ci'tukum bi ayetin min rabbikum fettekullahe ve etiy'un

( "Ve bana Tevrat' tan benden önce gelenleri doğrulayıcı olarak ve o size haram kılınanlardan sonra size helal kılmak için size Rab’binizden ayet getirdim. O halde Allah’tan sakının ve bana itaat edin." ) 

Aşağıdaki ayetlerde "helâl olan nimetlerin, rızıkların haram kılınması" yani "insanların mahrum bırakılması" hususu yer almaktadır.

5/87 Ya eyyuhellezine amenu la tuharrimu tayyibati ma ehallellahu lekum ve la ta'tedu innellahe la yuhibbul mu'tedin

( Ey o inananlar, Allah' ın size helal kıldığı temizleri haram kılmayın. Hududu aşmayın. Kesinlikle Allah hududu aşanları sevmez. ) 

6/140 Kad hasirallezine katelu evladehum sefehen bi ğayri ilmin ve harramu ma razekahumullahuftiraen alellah kad dallu ve ma kanu muhtedin

( İlimsizce, akılsızca çocuklarını öldürenler ve o Allah' ın onlara rızıkladığını, Allah’a uydurarak haram kılanlar hasarlandılar. Saptılar ve yönlendirilmiş olmadılar. )

6/148 Seyekulullezine eşraku lev şaellahu ma eşrakna ve la abauna ve la harramna min şey' kezalike kezzebellezine min kablihim hatta zaku be'sena kul hel indekum min ilmin fe tuhricuhu lena in tettebiune illez zanne ve in entum illa tahrusun

( Ortak koşanlar "Allah dileseydi biz ve babalarımız ortak koşmazdık. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık." diyecekler. Onlardan öncekiler de böyle yalan söylemişlerdi de nihayet zorluğumuzu, azabımızı tattılar. De ki: "İndinizde ilimden mi var? O halde onu bize çıkarın. Kesinlikle siz ancak zanna uyuyorsunuz ve kesinlikle siz saçmalıyorsunuz." )

7/32 Kul men harrame zinetellahilleti ahrace li ibadihi vet tayyibati miner rizk kul hiye lillezine amenu fil hayatid dunya halisaten yevmel kiyameh kezalike nufassilul ayati li kavmin ya'lemun

( De ki: “Allah' ın kulları için çıkardığı süsleri ve rızıklardan temizlerini kim haram kılmış?" De ki: "Bunlar, bu dünya hayatında inananlar içindir. Ayağa kalkış gününde de onlara halistir." Bilen kavim için ayetleri işte böyle ayrıntılandırırız. )

16/35 Ve kalellezine eşraku lev şaellahu ma abedna min dunihi min şey'in nahnu ve la abauna ve la harramna min dunihi min şey' kezalike fealellezine min kablihim fe hel aler rusuli illel belağul mubin

( Ve o ortak koşanlar "Şayet Allah dileseydi, ne bizler, ne babalarımız O’ndan başka hiçbir şeye kulluk etmezdik. O'nunkinden başka hiçbir şeyi haram kılmazdık." dediler. Onlardan öncekiler de işte böyle yaptılar. Resullerin üzerine olan ancak apaçık ulaştırma değil midir? )

Tahrim ( Haram kılma ) suresinin ilk ayetinde inkârcı şeytanların haberciyi bile geçici olarak "insanlari mahrum bırakma" hususunda etkiledikleri anlaşılmaktadır. 

66/1 Ya eyyuhen nebiyyu lime tuharrimu ma ehallellahu leke tebteğiy merdate ezvacike vallahu ğafurun rahimun

( Ey haberci, eşlerinin rızasını arayarak, Allah' ın sana helal kıldığını neden haram kılıyorsun? Allah affedendir merhametlidir. )

Şeytanın "Hazul" ( Mahrum eden ) sıfatı da Furkan suresinin 29. ayetinde zikredilmektedir.

25/29 Lekad edalleni aniz zikri ba'de iz caeni ve kaneş şeytanu lil insani hazula

( Bana gelmesinden sonra, beni hatırlamadan saptırdı. Şeytan insan için kimsesiz yardımsız, mahrum edendir. )

Bilgiye erişim ve anlama konusunda bazı sorular...

Değerli bir okuyucumuzun aşağıda yer alan soruları ruhsal tekamül ( bilinçsel / bilişsel gelişim ) yolculuğunun temel aşamalarına işaret etmesi açısından önem arzetmektedir. Bu soruların en doğru cevabını elbette ki yüce Rab'bimiz bilmektedir. Ancak O'nun bize bahşettiği "Akıl" nimetine ve ayetlerinde sürekli zikrettiği "E fe la ta'kilun" ( Artık akletmez misiniz? ) emrine istinaden aşağıda yer alan hayati sorular hakkında naçizane bir görüş arzedilmesi mümkündür. ( Sorular okuyucumuzun kendi cümleleri ile birebir aktarılmaktadır. ) 

1- "Kur'an-ı Kerim onu tam anlayacak olan başka bir Ademoğlu için mi gönderilmiş, yoksa günümüz zamanı bizleri Kur'an-ı Kerim'i anlamayacak şekilde mi formatlıyor?"

Yaratılışın kodlarını içeren ve çoklu anlam katmanlarından oluşan Kur'an, ruhsal tekamül sürecinde tüm insanlara yegane ilmi rehber ve sınav vasıtası ( anlama sınavı ) olması amacıyla indirilmiştir. Kur'an'ın bir "anlama sınavı" olmasının nedeni ise yaratılış sisteminde "cehd ( çaba ) olmadan tekamül ( gelişim ) olamayacağı" gerçeğine dayanmaktadır. Şayet insanlar, ayetleri anlamak için çaba göstermezler, araştırmazlar ve Kur'an ilmi yolunda zorluklarla, engellerle mücadele etmezlerse arzuladıkları yükselişe asla nail olamayacaklardır. 

Zamandan münezzeh olan Kur'an'ı öğrenme ve anlama çabası sonsuz mutluluk ve tatmine açılan yegane kapı nteliğindedir. Zaten insan için hayatta başka bir mutluluğun, tatminin olması da söz konusu değildir. Bu husus ayet ile de sabittir.

13/28 Ellezine amenu ve tatmeinu kulubuhum bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinul kulub

( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah' ın hatırlanması ile  tatmin olur. )

Bir insanın Kur'an'ı anlama seviyesi, Allahu Teala'nın izni ve rızası doğrultusunda, kader mekanizmasında görevlendirilmiş vazifeli varlıklar ( melekler ) tarafından kendisine iletilecek kozmik tesirlerin yoğunluğuna ve niteliğine bağlıdır. Yaratılmış olan her varlığın, ilahi nizamdaki bir başka varlığın ruhsal tekamülüne vasıta olmak gibi ulvi bir vazifesi bulunmaktadır. Bu vazifeler, varlıkların idrak seviyelerine göre farklılıklar arzetmektedir. Dolayısıyla vazifeli varlıklardan iletilecek tesirlerin niteliği, her varlığın ilgili zamandaki ruhsal ihtiyaçlarına göre belirlenmekte olup, "ilmi ve idraki yükseliş" de "Kur'an ilmini anlama seviyesi" de yine bu tesirlere bağlı olarak belirlenmektedir. 

Yaratılıştaki rahmani ( pozitif ) ve şeytani ( negatif ) frekanslar ilahi nizamın düalite ( ikilik, zıtlık ) ilkesinin bir gereği olarak mevcutturlar. Düalite, döngülere, döngüler de çok tekrar vasıtasıyla yükselmeye ve tekamüle vesile olmaktadırlar. Yani bir insanın karşısına çıkan zorluklar ve engeller esasen o insanı zorlayarak ruhsal tekamüle biraz daha yaklaştırmak ve onu biraz daha yükseltmek için ilahi nizam tarafından kurgulanmış senaryolardır. Kur'an ilminin anlaşılmasına yönelik o sonsuz yolculuk da ilahi nizam tarafından benzer şekilde kurgulanmıştır.

2- ""Kur'an-ı Kerim'de herşey apaçık yazmıyor mu? Sembolizm kimin için?"

Yukarıda da değinildiği üzere Kur'an bir sınavdır. Bir "anlama sınavı"dır. Kur'an'daki her kelimenin, her ayetin zahiri ve batini olmak üzere çok katmandan oluşan anlam derinliği bulunmaktadır. Dolayısıyla ayetleri okuyan bir insanın anlayışının ve yorumlarının derinliğini o anki idrak seviyesi belirlemektedir. İnsanın idrak seviyesini yükseltebilmesi de kendi arzusuna, gayretine ve buna bağlı olarak ilahi nizamın ona gerekli tesirleri iletmesine bağlıdır. Bu nedenledir ki her gün zikredilmesi gereken en büyük dua cümlesi "Rabbi zidni ilmi, zidni zikri, zidni imani" ( Rab'bim ilmimi artır, zikrimi artır, inancımı artır." cümlesidir. Mühürsüz kalpler, ağırlıksız kulaklar ve perdesiz gözler için Kur'an bir "nurdur", bir "kitabı mübin" (apaçık kitap )' dir" ( 5/15 .... kad caekum minellahi nurun ve kitabun mubin ( .... Size, Allah’tan aydınlık ve apaçık kitap geldi. )

Kur'an'da "Muhkem" ( Açık anlamlı, Net ) ve "Muteşabih" ( Benzetmeli, Sembolik ) ayetlerin / kelimelerin bulunduğu Al'i İmran suresinin 7. ayetinde de bildirilmektedir.

3/7 Huvellezi enzele aleykel kitabe minhu ayatun muhkematun hunne ummul kitabi ve uharu muteşabihat .... 

( Kitabı sana indiren O'dur. Onda kitabın anası olan açık anlamlı ayetler vardır. Diğerleri benzetmelidirler. .... )

3- "Dünyayı yönetmeye çalışan küresel elitler geleceği mi planlıyorlar yoksa planlanılanları tekrarlıyorlar mı? Bu bilgi onlara nasıl geliyor?"

Yukarıda da değinildiği üzere, "şeytani frekanslar" ( negatif tesirler ) esasen ilahi nizamın düaliteye ( ikilik, zılık ) dayalı dengesinin bileşenleridir. "Ünite" ( Vahdet ) ise her inananın sonsuz ruhsal tekamül yolculuğu sonucunda erişmeyi arzuladığı, ikiliğin, zıtlığın bulunmadığı "Rab'bin indi" olarak tanımlanan haldir. "Ünite" sadece ve sadece Allah'a mahsus bir olgu olup, kainattaki yaratılmışlar için ünitenin ancak sezgisine ulaşabilmek belirli bir seviyeye kadar mümkündür.

Yaratılış, düaliteye bağlı döngülerden oluşmakta olup, her deneyimlenen söylem veya eylem, her vuku bulan olgu veya olay esasen evvelce tezahür etmiştir ve sonra da tezahür edecektir. Bu noktada, zaman kavramının olmadığı dikkate alındığında tüm oluşumların tek bir bütün içinde ve tek bir anda mevcut olduğu sonucuna varılabilmektedir. İşte bu tek bir andaki bilgi bütünlüğü spiritüalizmde "Akaşa Kayıtları" ( Akış Kayıtları ), Kur'an'da ise "Ümmül Kitab" ( Ana Kitap ) olarak anılmaktadır. ( Kur'an, Ümmül Kitab'dan indirilmiş bir bölümdür. ) Yani tüm yaratılışın kaynak kodlarının, tüm kozmik bilgilerin bulunduğu tek ve hayallere sığmayacak ilahi veri deposu.

13/39 Yemhullahu ma yeşau ve yusbit ve indehu ummul kitab ( Allah neyi dilerse imha eder ve sabit kılar. Ana kitap O’nun indindedir. ) 

"Küresel elitler" olarak anılan negatif frekanslı şeytani varlıklar ( cin** ve insan şeytanları ) üst süptil boyutlardaki eşlenikleri ( cinler ) ile kurdukları temaslar sonucunda Kur'an ayetlerinin derinliklerine, ayetlerdeki sembolizme ve kelimelerin batini anlamlarına ilişkin yönlendirmeler, bilimsel buluşlara kaynak oluşturacak kozmik bilgiler ve ilhamlar alabilmektedirler. 

( ** "Cinn" kelimesi "Görünmeyen, Örtülü, Gizli" anlamına gelmekte olup, negatif süptil varlıkları ifade etmektedir. Pozitif frekanslı süptil varlıklar ise "melek" olarak anılmaktadırlar. )

Esasen nötr nitelikli olan yani kullanım amacına göre pozitif veya negatif sonuç doğurabilecek olan bu kozmik bilgiler ve yönlendirmeler yoğun konsantrasyon ve samimiyet ile dua seansı yapan, frekansını yüksek tutan insanlara da her daim bahşedilmiş ve bahşedilmektedir. Bu kozmik bilgi aktarımı Kur'an'da "Vahiy" olarak zikredilmektedir. Bu noktada önemli olan husus ilmin insanlığın faydasına mı, zararına mı kullanılacağıdır ki bu da ilahi nizamın bir sınavıdır. Anılan kozmik bilgiler yukarıda da belirtildiği üzere "Akaşa Kayıtları" veya "Ümmül Kitab" ( Ana Kitap ) bilgileri olarak da anılmaktadır. 


Nisa suresinin 114. ayetinde üst boyut varlıklarının ( cinler  ) insanlara "Necva" ( Fısıltılar ) ile bilgi aktardıkları bildirilmekte ve satanik ritüellere atıfta bulunulmaktadır. Kur'an'da "Necva" ( Fısıltı ) kelimesinin ilk kez geçtiği bu ayetin numarasının 114 olması da 114 sureden oluşan Kur'an'a işaret etmekte gibidir. Ayette "Fısıltıların" çoğunun insanların hayrına olmadığı da vurgulanmaktadır.

4/114 La hayra fi kesirin min necvahum illa men emera bi sadekatin ev ma'rufin ev islahin beynen nas ve men yef'al zalikebtiğae merdatillahi fe sevfe nu'tihi ecran azima

( Doğruluğu veya iyiliği veya insanların arasını iyileştirmeyi emredeninki hariç, onların gizli fısıltılarının çoğunda hayır yoktur. Kim bunları Allah' ın rızasını aramak için yaparsa, yakında ona büyük ödül veririz. )

En'am suresinin 112. ayetinde "insan ve cin şeytanlarının birbirlerine aldatıcı sözler vahyettiklerinden" yani bilgi aktardıklarından bahsedilmektedir.

6/112 Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven şeyatinel insi vel cinni yuhiy ba'duhum ila ba'din zuhrufel kavli ğurura ve lev şae rabbuke ma fealuhu fe zerhum ve ma yefterun

( Ve her haberci için insan ve cin şeytanlarını işte böyle düşman kıldık. Onlar birbirlerine aldatıcı süslü sözler vahyederler. Şayet Rab’bin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları ve o uydurduklarını bırak.  )

Kur'an'da "İsterekas sema" ( Kulak hırsızlığı ) olarak anılan kavram, Rab'bin izni ve rızası doğrultusunda cinlerin üst boyutlardan ( frekans ) bilgi alarak dünyadaki inkarcı müşriklere  iletmesini ifade etmektedir. Elbette ki bu bilgi aktarımı da bilginin hangi amaçla kullanılacağı açısından bir sınav teşkil etmektedir.

15/16 Ve lekad cealna fis semai burucen ve zeyyennaha lin nazirin
( Ve gökte yıldız kümeleri oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik. )

15/17 Ve hafiznaha min kulli şeytanir racim
( Ve onu tüm kovulmuş şeytanlardan koruduk. )

15/18 İlla men isterekas sem'a fe etbeahu şihabun mubin
( O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu apaçık kıvılcım takip eder. )

Saffat suresinin aşağıdaki ayetlerinde de, üst boyutlardaki vazifeli varlıkların iletişimine şahit olup, onlardan usülsüzce edindiği bilgileri dünyadaki inkarcı müşriklere ileten cinlerden bahsedilmektedir.

37/8 La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min kulli canib
( Onlar yüksek ileri gelenleri duyamazlar. Her taraftan atılırlar. )

37/10 İlla men hatfel hatfete fe etbeahu şihabun sakib
( Kaptığını kapanlar haricinde. Artık onu delip geçen kıvılcım takip eder. )












Saturday, October 9, 2021

"Kıtlık" aldatmacası...

Dijital teknolojiye dayalı totaliter bir Tek Dünya Devleti rejimine geçiş için asırlardır yürütülen Yeni Dünya Düzeni ( YDD ) projesi şimdi "Pandemi", "Aşı", "İklim krizi" ... aksiyonlarıyla devam ettirilmekte olup, sürece en son eklenen husus ise mal ve hizmetlerin bilinçli ve kasten kısıtlanmasına bağlı olarak ortaya çıkarılan suni fiyat artışları eşliğinde yaratılan "Kıtlık" algısıdır. Temeli zaten kitlesel algı operasyonuna ve zihin kontrolüne dayanan YDD projesinin bu aşamasında insanlık bir kademe daha zorlanmak ve daha distopik bir sürece itilmek suretiyle "Problem - Tepki - Çözüm" metodu işletilmeye devam edilmektedir. 

"Kıtlık" kavramı, "Kıt Kaynaklar" ifadesiyle ekonomi biliminin öğreti kapsamına dahi yerleştirilmiştir. Amaç, "dünya nüfusunun haddinden çok, nimetlerin ise az ve kısıtlı olduğunu" telkin etmektir. Zira "kıtlık" aldatmacası kullanılarak, "dünya nüfusunun azaltılması" hedefine "haklı sebep" oluşturulmaya çalışıldığı da gözlemlenmektedir.

Hedeflenen kitlesel algıların oluşturulmasında her daim önemli rol oynamış olan meşhur bir ekonomi dergisinin Ekim 2021 ayı kapağındaki "boş raflar" görseli eşliğindeki "The shortage economy" ( Kıtlık ekonomisi ) başlığı da bu bağlamda dikkat çekmektedir.


Ayrıca Eylül 2021 ayında yerel bir haber sitesinin manşetlerinde "Kıtlık" kelimesinin "boş raflar" görseliyle birlikte özellikle vurgulandığı görülmektedir.







Allah'ın varlıklara hesapsızca bahşettiği nimetlerde, kaynaklarda kıtlık olması mümkün değildir. Zira tek bir tohumdan nasıl binlerce ürün yetiştiği herkesin malumudur. Bu noktada olan tek şey "gasp" ve "hırsızlık"tır. Belirli bir zümrenin, türlü şeytani planlarla insanların hakkı olan rızıkları onlardan çalması veya rızıklara erişimlerini engellemeleridir. Elbette ki bu durum da Allah'ın izni ve rızası ile gerçekleşmektedir. Zira bu süreçler inanan ve iyi olan insanların ruhsal tekamüllerine vesile olurken, insanlara tuzaklar kurduklarını sananların ise kendi tuzaklarında helak olmalarına vesile olmaktadır. 

Aşağıdaki ayetlerde dünyanın esasen bir nimet bolluğu ortamı olduğu ancak inkarcılar nedeniyle tüm insanlık için olumsuz ( kaba madde planındaki algı ) durumlar oluştuğu bildirmektedir.

16/112 Ve darabellahu meselen karyeten kanet amineten mutmeinneten ye'tiha rizkuha rağaden min kulli mekanin fe keferat bi en'umillahi fe ezakahallahu libasel cui vel havfi bima kanu yasneun

( Ve Allah, güvenli, tatmin olmuş, rızıkları ona her yerden bolca gelen şehirin misalini beyan eder. Ama Allah' ın nimetlerini inkar ettiler de Allah, o üretmiş olduklarından dolayı açlık ve korku elbisesini tattırdı. )

Rahman suresinde 31 kere tekrarlanan "Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban" ( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? ) cümlesi, Allah'ın nimetlerini inkar eden, O'nun kusursuz yaratışına iftira eden ve O'nun ayetleriyle ilimsizce mücadele edenlere işaret etmektedir.

Küresel şeytanların kibirli, açgözlü, tatminsiz ve zalim yaklaşımları da Sad suresinin 23. ayetinde "99 koyun, 1 koyun" misali ile bildirilmiştir.

38/23 İnne haza ehiy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetun vahidetun fe kale ekfilniha ve azzeni fil hitab

( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )

Fussilet suresinin 10. ayetinde "Akvat"'ın ( Gıdaların ) Allahu Teala tarafından tüm varlıklar için "Sevaen" ( Eşit olarak ) düzenledndiğinden bahsedilmektedir.

41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve kaddera fiha akvateha fi erbeati eyyam sevaen lis sailin

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde eşit olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )

Zuhruf suresinin 32. ayetinde ise vazifeli varlıkların ( meleklerin ), Allah'ın izni ve rızası ile nimetleri varlıklar arasında adil ve eşit olarak bölüştürdüklerinden ancak müşrik şeytanların bunu kabul etmemelerinden ve "ilahçılık" oynamak suretiyle düzeni bozduklarından bahsedilmektedir.
43/32 E hum yaksimune rahmete rabbik nahnu kasemna beynehum meiyşetehum fil hayatid dunya ... 

Rab’binin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini biz bölüştürdük. .... )

Nahl suresinin 71. ayetinde de içinde bulundukları geçici koşullar itibarıyla o an itibarıyla rızıkları diğer insanlara göre nispeten fazla olanların paylaşmaya yanaşmadıklarından ve eşit olması gereken dağılımı kasıtlı olarak bozduklarından bahsedilmektedir.

16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk fe mellezine fuddilu bi raddi rizkihim ala ma meleket eymanuhum fe hum fihi seva' e fe bi ni'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )











Yapay Et komplosu ve Kanibalizm

Küresel şeytanların yaratılışı, insanın genetik yapısını ve nihayetinde ilahi nizamı bozma girişimlerinden biri de son dönemde kurgusal bir algı operasyonu olan "İklim Krizi" aldatmacası kapsamında "çözüm" nitelemesiyle, sıkça gündeme getirilen "Yapay Et" konusudur. Zira hayvanların metan gazı salınımından dolayı hayvancılığın küresel ısınmaya sebebiyet verdiği belirtilmekte ve adeta "Yapay Et" reklamı yapılmaktadır. Yapay Et, bir hayvandan veya insandan alınan kök hücreler kullanılmak suretiyle yapay ortamda sentetik olarak üretilebilmektedir.


Esasen "Yapay Et" konusu 2014 yılında bir şirketin "Ünlülerin etini yemek ister misiniz?" mottolu kanibalist ( yamyamsal ) kampanyası ile de gündeme gelmiştir.


"Ünlü eti yiyin!"


"Bitelabs sizi çok yakın kılar" ( ünlülere )




Şirket, reklamında "ünlü kişilerden alınacak kök hücreler ile kas üretilebileceğini ve böylelikle lezzetli et elde edilebileceğini" duyurmuştur.

Döngü sonundaki sapıklık ve azgınlıklardan olan "insan eti yeme ( kanibalizm )" sendromu "Hucurat" ( Hücreler, Odalar ) suresinin 12. ayetinde yer almaktadır. Konuya "Hucurat" ( Hücreler ) isimli surede yer verilerek "kök hücre" ile yapay et üretme teknolojisine işaret edilmekte gibidir.

49/12 Ya eyyuhellezine amenuctenibu kesiran minez zanni inne ba'daz zanni ismun ve la tecessesu ve la yağteb ba'dukum ba'da e yuhibbu ehadukum EN YE'KULE LAHME EHİYHİ MEYTEN fe kerihtumuh vettekullah innellahe tevvabur rahim

( Ey o inananlar zannın çoğundan kaçının. Kesinlikle zannın bazısı günahtır. Casus gibi araştırmayın ve bazınız bazınızı çekiştirip arkadan konuşmasın. Sizlerden biriniz ÖLMÜŞ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEYİ sever mi? Ondan tiksindiniz. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )

2020 yılı yapımı olan "Cadaver" ( Kadavra ) isimli filmde de distopik bir ortamda insanlara farkettirmeden "insan eti yedirilmesi" konusu işlenmektedir. Esasen bu filmde de, ileride insanlara, "yapay et" adı altında "ölmüş insan eti yedirileceği" mesajı veriliyor olabilir. Zira şeytanlar, insanlara bilinçli veya bilinçsiz olarak yanlış, kötü, günah ve iğrenç olanı yani Allah rızası olmayanı yaptırmayı hedef edinmişlerdir.



Hayvan etinin Allah'ın, hayıra vesile nimetlerinden olduğu, yerken mutlaka Allah'ın isminin hatırlanması gerektiği, haram olanın ise ölü, kan ve domuz eti olduğu aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

6/118 Fe KULU MİN MA ZUKİRASMULLAHİ ALEYHİ in kuntum bi ayatihi mu'minin

( O halde eğer O’nun ayetlerine inananlarsanız, ÜZERİNE ALLAH'IN İSMİ HATIRLANANLARDAN YİYİN. )

6/119 VE MA LEKUM EN LA TE'KULU MİN MA ZUKİRASMULLAHİ ALEYHİ ve kad fassale lekum ma harrame aleykum illa madturirtum ileyh ve inne kesiran le yudillune bi ehvaihim bi ğayri ilm inne rabbeke huve a'lemu bil mu'tedin

( VE SİZE NE OLUYOR DA ÜZERİNE ALLAH'IN İSMİ HATIRLANANLARDAN YEMİYORSUNUZ? O size, ona mecbur kalmanızın haricinde size neyin haram olduğunu ayrıntılı açıklamıştır. Kesinlikle birçokları ilimsizce hevesleriyle saptırırlar. Kesinlikle Rab’bin, o hududu aşanları bilir. )

16/115 İNNEMA HARRAMA LEKUM MEYTETE VED DEME VE LAHMEL HİNZİRİ ve ma uhille li ğayrillahi bih fe men idturra ğayra bağin ve la adin fe innellahe ğafurun rahim

( Kesinlikle ki size ölüyü, kanı, domuz etini, Allah’tan başkası için kesilenleri haram kıldı. Ancak kim zorda olup mecbur kalırsa
azmadan ve hududu aşmadan. Artık kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

22/36 VEL BUDNE CEALNAHA LEKUM MİN ŞEAİRİLLAHİ lekum fiha hayrun FEZKURUSMELLAHİ ALEYHA SAVAF FE İZA VECEBET CUNUBUHA FE KULU MİNHA ve at'imul kania vel mu'terr kezalike sehharnaha lekum leallekum teşkurun

( VE BÜYÜK YOĞUN GÖVDELİLERİ, ONLARI SİZE ALLAH'IN İŞARETLERİNDEN KILDIK. Onlarda size hayır vardır. O halde, SAFLAR HALİNDE DURURLARKEN ONLARIN ÜZERİNE ALLAH'IN İSMİNİ HATIRLAYIN. YANLARI YASLANDIĞINDA ONLARDAN YİYİN, kanaat edene ve fakir olup da dilenmeden durumunu anlatana yedirin. İşte onları böyle buyruğunuza verdik. Umulur ki şükredersiniz. )