14 Mayıs 2017 Pazar

Dillerin Kökeni ve Arapça

Rum 30/22 - Ve min ayatihı halkus semavati vel erdı vahtilafü elsinetiküm ve elvaniküm inne fı zalike le ayatin lil alimın ( Ve göklerin, yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin çeşitliliği O’nun ayetlerindendir. Kesinlikle bunda, bilenler için ayetler vardır. )

Meryem 19/50 - Ve vehebna lehüm min rahmetina ve cealna lehüm lisane sıdkın aliyya ( Ve onlara rahmetimizden bağışladık. Onlara doğru yüksek lisan oluşturduk. )

Meryem 19/97 - Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıne ve tünzira bihı kavmen lüdda ( Onunla sakınanları müjdelemen ve onunla inatçılar kavmini uyarman için onu senin lisanın ile kesinlikle kolaylaştırdık  )

Şuara 26/195 - Bi lisanin arabiyyin mübın ( Apaçık Arapça lisanı ile, )
Şuara 26/196 - Ve innehu lefı zübüril evvelın ( Ve kesinlikle o evvelkilerin kitaplarında da vardı. )

Tevrat'tan ;

1 Tekvin 11/6 "Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar" dedi,

1 Tekvin 11/7 "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar."

Linguistik araştırmalar insanlığın lisanının kökende tek bir lisana dayandığını, bugün mevcut olan tüm lisanların bu ana lisandan türediğini göstermektedir. Söz konusu ana lisanın ise Mu uygarlığı tarafından kullanılan Mu dili,sonrasında ise Arapça olduğunu göstermektedir.
Tahsin Mayatepek, Maya dili ( Mu dili ) üzerine yapmış olduğu araştırmalarda Kur'an'da ayet oluşturan hurufların Mu dilinde anlam karşılıkları olduğunu tesbit etmiştir.
Örnek :
TA SİN = TA ( Yıldızlar ) SİN ( Saha, mıntıka, havali ) yani Yıldızların bulundukları gök, sema
TA HA = TA ( Yıldızlar ) HA ( Su ) yani Su ihtiva eden Yıldızlar
HA MİM = HA ( Su ) MİM ( Mu kıtası ) yani Suyla kaplı Mu
Arapça kökenli olup belli başlı Batı dillerinde de yer alan bazı kelime örnekleri aşağıda yer almaktadır.


Arapça / Türkçe / İngilizce / Fransızca / Almanca

aba = manastır lideri, papaz, baba / abba, abbey /
abat = koltuk altları, azaltmak, bastırmak, örtmek (hukuk) / abate, abut ( join, adjoin, be adjacent; touch, border on )
abd = kul, yardımcı / body, buddy
abel = yassı ve enli yaprak, bir tür kavak ağacı / abele ( kind of poplar tree )
abes = abes, karmaşıklık, karışıklık, utanç / abash
abide =  abide, sabit bekleyen, kalma, devam etme, bekleme / abide
abil = koyun, at ve deve gibi hayvanlara iyi bakan, Çayırda otlayarak suya muhtaç olmayan hayvan, alışmış / ability, able / habilité / üblich
abis = denizlerdeki dokuzbin metreyi geçen derinlikler / abyss / abysse /
abs = kurumak, katılaşmak / abscess / abcès / Abszeß
acele  = acele, acil / agile, accelerated /agile, accéléré / eilig
adab ( edebin çoğulu ) = Usul, yol, yordam / adapt / adapter / adaptieren
ahır = diğer, öteki / other / autre / ander
ail = yoksul, fakir / idle /
akd = anlaşma, sözleşme, muamele icabı ve kabulü / act, action / acte, action / Akt
akdem = daha ileri, daha mühim, ileri seviye / academy ( higher learning ) / académie / Akademie
akza =  kadılıkta ve fıkıh ilminde daha ileri, daha bilgili / accuse / accuser
alem  = alem / realm / Raum
ame = yıl, sene / annum / an /
amen = en emin, en güvenilir, gelecek olanın işareti / omen /  / Omen
amir el bahr = amiral /admiral / admirale / Admiral
an = üstünde, hakkında / on /   / an                       
asila = akşam, barınma  / asylum / asile 
avan =   ortalama / average / average                    
ayn = göz, pınar, ayna / eye / oueil / Auge
bed (dua) = kötü / bad                 
bedayi = güzellik / beauty / beaute   
bek = ard arda vurmak / back /
beka = devamlılık / back
benan = parmaklar / banana / banana / Banane
bey'i = alışveriş, alım / buying, bay                          
birader = kardeş, birader / borther / frère / Bruder
biz-zar = bıkmış, usanmış, fütur getirmiş, bezginlik (farsça) / bizarre / bizarre /
bureau = uzak / bureau / bureau / Büro
cari = güncel, akan, akış / current  / courant        
camel = deve / camel / chameau / Kamel
celz = seyretme / jealous / jaloux, jalousie /
cem, cami, Cuma = toplu, toplama /come, common, jamm / commun / komme
cemeyni = ikisi bir arada, ikizler / gemini / gémeaux
cen, cünnet, cinn, cennet = kapalı, örtülü, kalkan, gizli, kaplı, örtülü / can, canned
cengel  = orman / jungle                             
cev = boşluk / cavity, cave / cavite, caverne        
ceyl = insan topluluğu, zümre / jail /
cifir = rakam, şifre, sayı / cypher / chiffre / Chiffre
cürüm   = suç / crime / crime / Kriminal
dallin = sapıklar, deliler / delirium                           
dehr = zaman, saat / the hour / heure / uhr
delve, edla = kova, derine inmek, bilgi aramak / delve                   
deman  = hiddete kapılmış, feryat, figan, terslik / demon, damned /    / dammen, verdamt                          
desr = defetmek, kovmak / desert, desertion / desert /
drau = kovmak, dışarıya atmak / drive away / dehors / drauss
duhter  = kız / daughter / Tochter
ebab = bir yere gitmek için hazır olmak, gitmek üzere olmak / above, about /
ebben   = çayır / ebene
ebras = alacalı hastalığı, sürtünerek veya kaşınarak aşınmış yüzey / abrade, abrasion, abraxas ( üzerine yazı yazılmış taş ) / abrasion / Abreibung
ekseri = çoğunluk, çoğunluğu / excess / exces   
ekseriyet = çoklama, çoğumluk / exaggerate / exagérer /
el badincan = patlıcan / aubergine / aubergine / Aubergine
el berkuk = kayısı / apricot / apricot / Aprikose
el cebir = cebir  / algebra / algebra / Algebra
el iksir = tesirli ilaç / elixir                             
el kimya = kimya / alchemy / alchimie / Alchemy
el kuhl  = göze çekilen siyah sürme / alcohol ( “coal” kökü ) / alcool / Alkohol ( “Kohle” kökü )
el kubba = küçük oda, kubbe / alcove
el tub = kerpiç, tuğla / adobe /
enbet ( nebat ) = yetiştirmek, nebat, bitirmek / embed                
enam = hayvan / animal / animal /
emer = acı /  / amer /
enam = hayvan / animal / animal             
enderun = iç / intern, interior / interne, interieur / inne, inner
endülüs = ışıklar içinde / in the lights, anda lucia                        
erd = yer / earth / terre / Erd
esas = varlık, mal / asset                              
estahyi = çekinmek / abstain / abstenir /
eşref = şerefli, saygın / sheriff                   
falik =   yaran / phallus                 
fani = sonlu, eğlenceli / funny  
fars = yırtmak, yarmak / ferocious / feroce                 
fart = ansızın gelmek / fart /   / furzen
farz = bir dâvaya mevzu ve rükün kılınan husus / phrase / phrase /
fasl, fasıla = ayrım, ayrışım, ayrılma, ayrılmış / facicule / phase / phase            
fau = hatalı, yanlış / fail, fault  / faut    
fevz = kurtulma, safhaya geçme / phase / phase / Phase
fellah = adam, herif / fellow                      
feveran = kızışma, kaynama, aniden öfkelenme / fever / fièvre / Feber
feyz = içindeki düşüncesini izhar etmek, açığa çıkarmak, görünür kılmak / face / face /
firartüm = kaçarsınız / freedom /
firrü, fer = firar, kaçma, özgürleşme, kurtulma / free, far / fuir / fliehen, fern     
fursat = müsait an, elverişli durum, uygun zaman / first /
fülk = gemi / felouque  
füraa = Üçer / three / trois / Drei
fütur = ümitsizlik / future / future /
gani, ganimet = zengin, kimseye muhtaç olmayan, varlıklı, bol, alınan mal, ele geçen nimet / gain / gagner /
gayl = cima etmek /  /  / geil
gazal = gazal / gazelle                    
ğurabey = karga/ crow / corbeau / Rabe
ğussat = lokma, yeme / gusto                    
had = sınır / head /  /
hale = hale / halo, hallow, hall, hole / hall / Halle
haram = haram, zararlı / harm                   
hard = hiddetli, kızgın, sert / hard / / hart
hart = katı katı olmak / hard /  / hart
haşhaşi = katil / assassin / assassin          
hayal = hayal / halo                        
hayevan = canlı, yaşayan / heaven                          
hazine = hazine, gazino / casino / casino,magasin / Kasino
hain =   hain / heinous                  
hark, tahrik =     yarma / harrow / houe / Harke
hend = tutmak / hand /   / Hand
hırdavat = hırdavat / hardware /
hi, hu = o / he
hiyerah = seçim, tercih / hierarchy / hiérarchie / Hierarchie
huld = ebedilik, sonu olmama / hold /   / halten
huri = kadın / whore / Hure
hurt = balta, balta deliği, kulak deliği / hurt /
hus = dikmek, bir araya getirmek / house /  / Haus
icabet = cevap verme, kabul / accept / accepter / akzeptieren
idrar = çokça akıtmak, devamlı vermek / drain / drainage
idris = elbise içinde olan, örtülmüş olan / dress / / Dressung                       
ihbit, nehbitu = inme, yerleşme, alçalma / inhibit, habitat / habiter          
ikna = ikna, ayakta iki tarafa da bakmadan durmak / icon, convince / icon, convaincre / Ikon
ille = hastalık, illet, maraz / ill /
ind = yan, taraf / indian / indien / Indianer
ins = insan / initiate / initier /
istar, satra = yazı yazma, satırlama / history / histoire /
izale = yalıtım / isolate, isolation                / isolation / Isolation
kabl = önce, evvel, ileride / cable / Cable / Kabel
kafir, keffar = örten, tarımcı / cover / couvrir      
kalender = kalender / calendar / calendrier / Kalender                
kamer = ay / camera,  chamber / camera, chamber / Kamera, Kamer
kamis = gömlek /  / chemise
kand = şeker / candy /
kantar = sayaç, tartı, ölçücü / counter / compteur /
kar = toplamak, cem etmek / car
kun = olmak, oldu / can /   / kann
kunut = birşeye o suretle devam ve mülâzemet edip durmak / continue / continuer /
kard, akrad = kredi, borç / acreditif, credit / credit / Kredit
karn =   nesil, boynuz / horn, carn / corne, carne, charne
kaset = katı, kasılmış / casette, cast / casette      
katt = kesik,kesmek / cut / couture                        
ke's = çanak, dolu kadeh, kutu, içerici / case / caisse / Kasse
kelam = söz, bir mânayı ifâde eden, bir maksadı anlatan ifâde / claim / réclamer /
kema = kaç, kaç tane / combien               
keş = yoğurt peyniri, yağsız âdi peynir / cheese /   / Käse
kıraat = okuma, kelimelrle okuyarak yaratma / create / créer / erschaffen
kırd = kürd / kurd / kurde / kurde
kum, kıyam = dur, gel, ayağa kalk / come / commun / kommen
kutn = pamuk / cotton / coton  
kutr = çap / couture / couture   
külli = hepsi, tümü / all, whole /  / alle
lat = put ismi, çokluk / lot                            
leftedev = bırakma / left                             
lesb = yalamak, yapışmak, toplamak / lesbian / lesbienne / lesbisch
levha = levha / level                      
lime = parça, uzun dilim / limit / limite /
ma haza = bu nedir / magazine / magasin             
ma keza = Macedonia                   
madca = şilte / matress / matelas / Matratze
magn = menzil / magnitude, magnet / magnitude / Magnet
mahzen = mahzen, hazne / magazine / magasin / Magazin
mascara = mascara / mascarade                               
me'zer = sığınacak yer, melce / misery / misère /
mecr = çokluk asker / majority / majorité /
mecusi = ateşe tapan, mecusi, sihirbaz / magician / magician / Magie
mekana = güç, kuvvet, imkan / machine, mechanic / machine, mecanique / Maschine, Mekaniker
mekanet = imkan, mekanik / mechanic / mecanique / mechanisch
meles = karışım, melez / mixture / mélange / Mischung
menkıbe = yol, usül, yordam / mean / moyen   
menas = sığınılacak yer, kurtuluş / menace / menace
menat = put ismi / many, money / monnaie       
menidturra = zorunlu, zorda kalan, darda kalan / mandatory / mandat   
merad = hastalık /   / malade, maladie, merde ( pislik ) /
mer'i = erkek, adam, koca /   / mari /
mersiye = birisinin ölümü hakkında yazılan, teessürü anlatan manzume, acıma, acıklı olma / mercy, merciful /
merkum = rakamlı, işaretli, markalı / mark / marque / Mark
meş = yürüme, gezme, dolaşma / march / marcher /
meta = madde, fayda / matter / matiere / Materie
metr = çekme, kesme / meter / metre / Meter
meyl = eğilim, yönelme, meyl / mail                       
miskal, muskalun, sıklet = ölçü, ağır / muscle, skeleton / muscle, squelette / Muskel, Skelett
misl = aynı, aynısı / missile, similar / missile, similiaire /
muayyen = belirli, aşikar, gözle görünür / mean / moyen          
musika = mızıka, çeşitli ses çıkaran alet / music / musique / Musik
müsi = teselli veren / music / musique / Musik
müveddet = sevilen / wedding                 
nam = ün, nam, şöhret / name / nom / Name
narenc = portakal / orange / orange / Orange
nasri = yardıma ihtiyaç duyma / necessary / necessaire
nav = küçük gemi ( f ) / naval, navigation / navale, navigation, navire /
nev = yeni, taze / new / nouveau / neu
nüfuz = nüfuz, sızma, girme, geçme / influence / influence / Einfluß
nükra = kötü, pis / nekro, negro                               
nüzul = indirme / nozzle , nose / nez / Nase
pes = arka, ard, geri / pass / passer / passieren
rahim = boşluk / realm, room /   / raum
recm = kovmak, belirli bir doğrultuya yönlendirmek / regime / régime / Regime
red = red / to get rid of /
retl = read
rezn = bir şeyi kaldırıp ağır mı hafif mi diye görmek, ölçmek, tartmak / reason, reasoning / raison /
rişa = rüşvet / rich / riche / reich
sabit = sabotage / saboter / sabotieren
sacid = secde eden, yay şekli alan / Sagittarius / le Sagittaire /
sadme = bir vuruş, çarpma, vurma, çatma, birden bire patlama, ansızın başa gelen musibet / sudden / soudain /
safra = sarı / sulphur / souffre /
sakre = güneşin çok olan etkisi ( güneşin ilahi sembol olması ) / sacred / sacré
sald = taş, kaya, çok sert şey / solid / solide / solide
sarf, surifet = kayma, yönlenme / surf
sedat = sakin / sedate, sedative                               
sekte = kesilme, bölünme, durulma / section, sect, sector / section, secteur, secte / Sektor
selef = yerine geçilen / self /  / selbst
sed = set, engel / set /
sırat = yol / street /    / Strasse
sia = genişlik, bolluk / sea /   / See
sicil = kayıt defteri, sicil / sigil /
silk = iplik, hayt / silk /
simmi = adaş, isimleri aynı olan kişilerin herbiri / symmetry / symétrie / Symmetrie
sine = an / cine ( mo+tion, mo+ment ) / ciné / cinema
sini = büyük tepsi, sini / tin /
sinn = diş / teeth / dent / Zahn
sitare = yıldız / star / étoile, astre / Stern
siye = koyun yatağı /   / siège /
sufrit, safarit = fakir, yokluk çeken / sufferer / souffir /
sükara = şeker, şekerli, sarhoş / sugar / sucre / Zucker
sürur = koltuklar, üstünde olunanlar / sur / surplus
süva = uygun / suitable                
şerab = içecek, şarap / syrup / sirop / Sirup
tabaka = tabaka, yüzey / tabac, tobacco / tabac / Tabak
tabl = davul, geniş yüzey / table / table, tableau / Tabelle
tarık = yol / track /
tekvir = yuvarlaklaştırmak, kıvırmak / curve / courber / Kurve
telle = yatırmak, yaymak / tell /  / Teller
terk, tarik = terk, türk / track / trace       
tetra = ard arda, dörtlü grup / tetra ( ethyl ) / tetra      
tiras, teraset, matris = kalkanlar, kalkancılık / tray, terrace, matrix / terasse / Terrase
tule = uzun, yüksek / tall                             
tur = kule, dağ / tower, door / tour / Turm
türs = kalkan, gövde / torso, thorax, Taurus / Taureau /
ubleıy = yutmak, kaybetmek / swallow, ablate, abulia ( loss of will power ) / avaler, ablater, aboulie / schlucken
übetti = kesmek, yarmak /  / abattre, abattoire /
vadi = vadi / valley / vale / Tal
valid = doğurgan, geçerli / valid / valide / güldig
vasi = geniş / vast / vaste /
vaz = koyma, konulma, bırakma / vase / vase / Vase
verze = meslek, iş, sanat, şiir bölümü, kafiye, alt bölüm / verse /
vesile = vesile / vessel / vaisseau            
via, eviye = kap, içine bir şey konulabilen zarf, kanal / via, way / voie / via
yeşa = dilemek / wish / wünschen
yusuf = inleyip ah eden / sigh / soupier / seufzen
zerafa = raf, yüksekliği olan / giraffe / giraffe / Giraffe
zümre, zümer = grup, topluluk, toplanma / summer /   / Sommer

zürka = masmavi / turquoise / 

13 Mayıs 2017 Cumartesi

Geri Dönüşlü Gök ve Çatlamalı Yer … Ayrışım Sözü

Tarık 86/11 - Ves semai zatir rec' ( Ve geri dönüşlü gök )

Tarık 86/12 - Vel ardı zatis sad' ( Ve çatlamalı yer )

Tarık 86/13 - İnnehu le kavlün fasl ( Kesinlikle o ayrışım sözüdür. )

Allahü Teala, Tarık suresinin 11,12 ve 13. ayetlerinde inananlar ve inkarcıların arasının nasıl ayrılacağını ve “Fasl” ( Ayrışım ) kelimesini nasıl gerçekleşeceğini bildirmektedir.

86/11 kodlu ayette inanan kulların sınav için gönderilmiş oldukları ve ait olmadıkları “Yer”den ait oldukları manevi frekansa,boyuta döndürülme süreci ifade edilmektedir. Bu süreç muhtelif ayetlerde “Göklerin kapılarının açılması” ve "Fevzül Azim" ( Büyük Kurtuluş ) olarak da tanımlanır.

86/12 kodlu ayette ise, inkarcıların o çok sevdikleri, uğruna Allah’ı inkar edip, İblis’e ve onun neferi cinlere kulluk ederek her türlü kötülüğü yapmaya razı oldukları Dünya’nın ( Yer’in ) çatlayıp yarılacağı, içindeki magmayı açığa çıkararak cehenneme dönüşeceği bildirilmektedir. İşte o vakit ayetlerde sıkça bahsedilen “aldatıcı dünya hayatı” ifadesinin anlamı ortaya çıkacak ancak inkarcılar için çok geç olacaktır.

86/13 kodlu ayette de bu süreç “Fasl” ( Ayrışım ) olarak tanımlanmaktadır.

Süreci tanımlayan diğer ayetler ise aşağıda yer almaktadır.

İbrahim 14/48 - Yevme tübeddelül erdu ğayral erdı ve semavatü ve berazu lillahil vahıdil kahhar ( O gün yer başka yere dönüşür. Gökler de. Ve tek kahredici Allah için meydana çıkarlar.)

Zilzal 99/1 - İza zülziletil erdu zilzaleha (Yer zelzelesiyle sarsıldığında. )

Zilzal 99/2 - Ve ahracetil erdu eskaleha (Ve yer ağırlıklarını çıkardığında. )

* Yer zelzele ile çatlıyor ve magma ateşi açığa çıkıyor.

Tekvir 81/6 - Ve izel biharu succiret (Ve denizler ateşlenip kaynatıldığında, ) *

* Çıkan magmanın etkisiyle denizler kaynıyor.

Mearic 70/8 - Yevme tekunus sema'u kel MUHL ( O gün gök ERİMİŞ MADEN gibi olur. )

* Fışkıran lavlar göğe yükseldiği için "gök erimiş maden gibi olur." teşbihi yapılmıştır.

Ankebut 29/55 - Yevme yağşahümül azabü min fevkıhim ve min TAHTİ ERCÜLİHİM ve yekulü zuku ma küntüm ta'melun ( O gün azap onları üstlerinden ve AYAKLARININ ALTINDAN örter. "O yapmakta olduklarınızı tadın." der. )

* Yer çatlıyor magma açığa çıkıyor.

Meryem 19/68 - Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıne sümme le nuhdırannehüm HAVLE CEHENNEME CISİYYA ( Böylece ve Rabb' in, onları ve şeytanları kesinlikle toplayacağız. Sonra kesinlikle onları CEHENNEMİN ETRAFINDA DİZ ÇÖKMÜŞ OLARAK hazır edeceğiz. )

( * Çatlayan yer ve açığa çıkan öagma felaketi karşısında tüm insanlar diz çökmüş durumda Allah'tan merhamet diliyor. )

Meryem 19/71 - Ve in MİNKÜM İLLA VARİDUHA kane ala rabbike hatmen makdıyya ( Ve kesinlikle SİZLERDEN OLANLAR İLLAKİ ORAYA VARIRLAR.. Rabb' inin üzerine akdedilmiş hükümdür. )

( * Tüm insanlar yerin başka yere yani cehenneme dönüştüğüne şahit oluyorlar. İbrahim 14/48 )

Meryem 19/72 - Sümme nüneccillezınettekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya ( Sonra o sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada diz çökmüş olarak bırakacağız. )

( * İyiler için göklerin kapıları açılıyor ve iyiler madde frekansını / boyutunu terk ediyorlar. Kötüler için ise göklerin kapıları açılmıyor ve kötüler cehenneme dönüşen yerde / dünyada kalıyorlar. )

Nahl 16/45 - E fe eminellezine mekerus seyyiati en yahsifellahü bihimül erda ev ye'tiyehümül azabü min haysü la yeş'urun ( Kötülük hileleri, tuzakları kuranlar, Allah' ın onları yere geçirmesinden veya onlara farketmedikleri yerden azabın gelmesinden emin midirler, güvende midirler? )

*Çatlayan yerin içine düşüyorlar.

İbrahim 14/50 - Serabilühüm min katıranin ve tağşa vücuhehümün nar ( Gömlekleri katrandandır ve yüzlerini ateş örter.) ( Bkz. “Karbon Gezegen” başlıklı makale )

Tevbe 9/35 - Yevme yuhma aleyha fı nari cehenneme fe tükva biha cibahühüm ve cünubühüm ve zuhuruhüm haza ma keneztüm li enfüsiküm fe zuku ma küntüm teknizun (O gün onların üzerlerinde cehennem ateşi kızdırılır da onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanır. İşte bunlar o nefisleriniz için biriktirip haznettikleriniz. Haydi, o haznetmiş olduklarınızı* tadın. )

*Dünya hayatının aldatıcı metası

A'raf 7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın (O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar bahçeye giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )


* İnkarcılara göklerin kapıları açılmadığı için bulundukları madde dünyasında hapis olarak kalırlar. Ki o dünya artık cehenneme dönüşmüştür.

Hud 11/108 - Ve emmellezine süıdu fe fil cenneti halidıne fıha madametis semavatü vel erdu illa ma şae rabbük ataen ğayra meczuz ( Ve o mesud olanlar artık bahçenin içindedirler. Rabb' inin dilemesi hariç, gökler ve yer daim olduğu sürece, kesintisiz bağış olarak, onun içinde ebedidirler. )

*Cennet ve Cehennem gökler ve yer daim olduğu sürece var olacaktır. Cennet gökleri, Cehennem ise yeri ifade etmektedir.




11 Mayıs 2017 Perşembe

Yemek Yiyen ve Yemeyen Resuller

Allahü Teala, erkeklerden ve meleklerden resuller seçtiğini, resullerin yemek yemeleri veya yememeleri kriterine göre aşağıdaki ayetlerde belirtmiştir.
 
Erkek ( İnsan ) Resuller
 
Enbiya 21/7 - Ve ma erselna kableke illa ricalen nuhıy ileyhim fes'elu ehlez zikri in küntüm la ta'lemun ( Ve senden önce, onlara vahyettiğimiz erkekler haricinde göndermedik. Haydi, eğer bilmiyorsanız, hatırlama sahiplerine sual edin. )
 
Enbiya 21/8 - Ve ma cealnahüm ceseden la ye'külunet taame ve ma kanu halidın ( Ve onları yemek yemeyen gövdeler, vücutlar kılmadık. Ebedi de değillerdi. )
 
Melek Resuller
 
Hud 11/69 - Ve lekad caet rusülüna ibrahıme bil büşra kalu selama kale selamün fe ma lebise en cae bi ıclin hanız ( Ve resullerimiz İbrahim' e müjde ile geldiler. "Selam." dediler. "Selam." dedi. Kızarmış buzağı ile gelmekte gecikmedi. )
 
Hud 11/70 - Fe lemma raa eydiyehüm la tesılu ileyhi nekirahüm ve evcese minhüm hıyfeh kalu la tehaf inna ürsilna ila kavmi lut ( Ellerini ona değmez görünce, onları belirleyemedi ürktü ve gizlice onlardan korku hissetti. "Korkma, kesinlikle biz Lut kavmine gönderildik." dediler. )
 
Zariyat 51/26 - Fe rağa ila ehlihi fe cae bi ıclin semin ( Böylece ailesine vardı da semiz buzağı getirdi. )
 
Zariyat 51/27 - Fe karrabehu ileyhim kale e la te'kulun ( Onu onlara yaklaştırdı. "Yemez misiniz?" dedi. )
 
Zariyat 51/28 - Fe evcese minhüm hıyfeh kalu la tehaf ve beşşeruhu bi ğulamin alim ( Onlardan gizlice korktu. "Korkma." dediler. Bilgili oğlan müjdelediler. )

En'am 6/8 - Ve kalu lev la ünzile aleyhi melek ve lev enzelna meleken lekudıyel emru sümme la yünzarun ( Ve "Onun üzerine melek indirilmeli değil miydi?" dediler. Şayet melek indirseydik, iş bitirilmiş olurdu. Sonra gözetilmezlerdi, bakılmazlardı. )
En'am 6/9 - Ve lev cealnahü meleken le cealnahü racülen ve le lebesna aleyhim ma yelbisun ( Ve şayet onu melek kılsaydık da onu adam kılardık. O kuşkulandıklarını, üzerlerine kuşku olarak verirdik. )
Meryem 19/17 - Fettehazet min dunihim hıcaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya ( Onlarla arasına perde konuldu. Böylece ona ruhumuzu gönderdik de ona tam insan olarak temsil olundu. )

Meryem 19/18 - Kalet innı euzü bir rahmani minke in künte tekıyya ("Eğer sakınan isen, kesinlikle ben senden Rahman' a sığınırım." dedi. )
Meryem 19/19 - Kale innema ene rasulü rabbike li ehebe leki ğulamen zekiyya (“Kesinlikle ben sana temiz oğlan bağışlamak için Rabb' inin resulüyüm." dedi. )
Meryem 19/20 - Kalet enna yekunü li ğulamün ve lem yemsesnı beşerun ve lem ekü beğıyya ("Benim için oğlan nasıl olur? Ve bana insan dokunmadı, namussuz da değilim." dedi. )
Meryem 19/21 - Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyin ve li nec'alehu ayeten lin nasi ve rahmeten minna ve kane emran makdıyya ( "İşte böyle." dedi. Rabb' in "O bana kolaydır. Onu insanlar için ayet ve bizden rahmet kılacağız. İş bitirildi." dedi. )
 

Tesbih ( Övme ) Frekansı

Kaynaklar, insanın 20 Hz ile 20,000 Hz arasındaki frekansları algılayabildiğini belirtmektedir.

http://kbb.uludag.edu.tr/seminer-sespsikoakustik.htm
http://webders.net/ses-dalgalari-ders-18-277p2.html
http://www.ebilge.com/68370/%C4%B0nsan_kulagi_kac_desibel_arasini_duyabilir.html

Allahü Teala'nın yaratışındaki her şeyin titreştiği yani belirli bir frekansa sahip olduğu bilgisi Fussilet süresinin 21. ve 39 ayetlerinde beyan edilmektedir.
 
Fussilet 41/21 - Ve kalu li cüludihim lime şehidtüm aleyna kalu entaknellahüllezı entaka külle şey'in ve hüve halekaküm evvele merratin ve ileyhi türceun ( Ve derilerine "Neden üzerimize şahitlik ettiniz?" derler. "Bizi, herşeyi konuşturan Allah konuşturdu. Sizi ilk keresinde yaratan da O' dur. O'na döndürülürsünüz." derler. )
 
Fussilet 41/39 - Ve min ayatihı enneke teral erda haşiaten fe iza enzelna aleyhel ma ehtezzet ve rabet innellezi ahyaha le muhyil mevta innehu ala külli şey'in kadır ( Ve O’nun ayetlerindendir ki, kesinlikle sen yeri korkmuş, ürkmüş, ürpermiş görürsün. Onun üzerine su indirdiğimizde titreşir, hareketlenir ve kabarır. Kesinlikle onu dirilten, ölüyü de diriltir. Kesinlikle O herşeye gücü yetendir. )
 
Allahü Teala, İsra suresinin 44. ayetinde, tüm varlıkların belirli bir frekansta titreşerek kendisini "övdüklerini" ancak insanların bunu anlayamadıklarını bildirmektedir.
 
İsra 17/44 - Tüsebbihu lehüs semavatüs seb'u vel erdu ve men fıhinn ve in min şey'in illa yüsebbihu bi hamdihı ve lakin la tefkahune tesbıhahüm innehu kane halimen ğafura ( Yedi gökler, yer ve onun içinde olan kimseler O'na övgü sözleri söyler. Kesinlikle O' nu övgü sözleri ile öven haricinde hiçbir şey yoktur. Lakin onların övgülerini anlamazsınız. Kesinlikle O yumuşaktır affedendir. )
 
Ayetteki "Övmek" kelimesinin "titreşim / frekans" anlamına geldiği ve bu kelimenin ayetteki konumlarına ( sıra numaralarına ) ilişkin nümerolojik yapı incelendiğinde 20 sayısına erişilmektedir.
 
Tüsebbihu (1) lehü (2) es (3) semavatü (4) es (5) seb'u (6) ve (7) el (8) erdu (9) ve (10) men (11) fı (12) hinn (13) ve (14) in (15) min (16) şey'in (17) illa (18) yüsebbihu (19) bi (20 ) hamdi (21) hı (22) ve (23) lakin (24) la (25) tefkahune (26) tesbıha (27) hüm (28) inne (29) hu (30) kane (31)  halimen (32) ğafura (33)
 
"Tesbih" ( Övme ) kelimesinin ayetteki sıra numaralarını ifade eden sayıları oluşturan rakamların toplamı ; 1+1+9+2+7 = 20 olmaktadır.
 
Ayette "Övmelerin insanlar tarafından anlaşılamayacağı, algılanamayacağı" ifade edilmektedir. İnsanın alt frekans algı sınırının 20 Hz olması ve "Tesbih" ( Övme ) kelimesinin sıra numaralarına ilişkin 20 nümerolojisi dikkat çekicidir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

8 Mayıs 2017 Pazartesi

İncir ve Zeytin

Bilimsel kaynaklar, bir hücrenin kanserli olabilmesi için hücredeki mimimum 6 genin atrofiye maruz kalması gerektiğini bildirmektedir.

"........Usually a cell must have 6 or more gene faults before it becomes cancerous. These faults can make a cell stop working properly.........."

http://www.cancerresearchuk.org/about-cancer/causes-of-cancer/inherited-cancer-genes-and-increased-cancer-risk/family-history-and-inherited-cancer-genes

İncir'in ve özellikle Zeytin'in kanserli hücre gelişimini engellediği ve etkili bir savunma sistemi oluşturduğu yine muhtelif kaynaklarda belirtilmektedir.

http://mavidunya06.blogcu.com/zeytin-ve-incirin-faydalari/4434145

http://www.infethiye.net/turkish/notlar/zeytinyagi-ve-kanser.htm

Kur'an'ın Tin ( İncir ) suresinin ilk ayeti aşağıdaki gibidir.

Tin 95/1 - Vettini vez zeytun ( Ve incir ve zeytin. )

Ayetin nümerolojik yapısı oldukça ilginçtir.

* Ayetin kod numarasının nümerolojik değeri 6 olmaktadır. ( 9+5+1 = 15 ... 1+5 = 6 )
* Ayette 6 kelime bulunmaktadır.

Ve (1) et (2) tini (3) ve (4) ez (5) zeytun (6)

* Zeytin kelimesi ayetteki 6. kelimedir.

2 Mayıs 2017 Salı

Korku Frekansı ... 19 Hz

19 Hz seviyesindeki ses frekansının insan üzerinde korku, panik, huzursuzluk ve buğulu görüntüler yarattığı bilimsel deneylerle ortaya konmaktadır.

Konuya ilişkin kaynak alıntıları aşağıda yer almaktadır.


"The fear frequency 
......The key here is frequency: 19 hz is in the range known as infrasound, below the range of human hearing, which begins at 20hz. Tandy learned that low frequencies in this region can affect humans and animals in several ways, causing discomfort, dizziness, blurred vision (by vibrating your eyeballs), hyperventilation and fear, possibly leading to panic attacks. ...."

"There is a sound frequency that causes fear in humans.........

...........So horror movies should be watched with a speaker that can do 19 Hz? Good to know."

İlginçtir ki "Debelenen" yani frekans yaratan anlamına gelen "Dabbe" kelimesi Kur'an'da 19 kez tekrarlanmaktadır. Aşağıdaki ayet ikilisi de dikkat çekici görünmektedir. "Dabbe" kelimesinin frekans tablosu aşağıdadır.


16/49 Ve debelenenlerden o göklerdekiler ve o yerdekiler ve melekler Allah için yere kapanırlar. Onlar kibirlenmezler.
16/50 Onların üzerinde olan Rabb' lerinden korkarlar ve o emrolunduklarını yaparlar.

16/49 kodlu ayette yer alan "dabbet" ( debelenenler ) kelimesinin aynı ayetteki zamiri olan ve "dabbet" kelimesinin ayetteki son temsili olan "hüm" ( onlar ) kelimesinin sıra numarası da 19'dur.

16/49 Ve debelenenlerden o göklerdekiler ve o yerdekiler ve melekler Allah için yere kapanırlar. Onlar kibirlenmezler.
Ve ( Ve ) li ( için ) allahi ( Allah ) yescüdü ( yere kapanırlar ) ma ( ne ) fi ( içinde ) es ( ön ek ) semavati ( gökler ) ve ( ve ) ma ( ne ) fi ( içinde ) el ( ön ek ) erdı ( yer ) min ( -den ) dabbetin ( debelenenler ) ve ( ve ) el ( ön ek ) melaiketüe ( melekler ) hüm ( onlar ) la ( -mezler/mazlar ) yestekbirun ( kibirlenirler )

Ve (1) li (2) allahi (3) yescüdü (4) ma (5) fi (6) es (7) semavati (8) ve (9) ma (10) fi (11) el (12) erdı (13) min (14) dabbetin (15) ve (16) el (17) melaiketüe (18) hüm (19) la (20) yestekbirun (21)

18 Nisan 2017 Salı

Haberci İsa'nın Sözleri

Kur'an'da Haberci İsa'nın konuşmalarını içeren toplam 14 ayet bulunmaktadır. 14 sayısı ( 2 x 7 ) "seb'an minel mesani" ( ikililerden yedi / ikili yedi ) kavramı açısından önem arzetmektedir.
 
Ayrıca Kur'an'da, Haberci İsa'nın son konuşması 19/33 kodlu ayette geçmektedir. Bu ayette toplam 14 kelime yer almaktadır.
 
19/33 - Ve (1) es (2) selamü (3) aley (4) iye (5) yevme (6) vülidtü (7) ve (8) yevme (9) emutü (10) ve (11) yevme (12) üb'asü (13) hayya (14)
 
( Ve doğduğum günde, öldüğüm günde ve diri olarak dirildiğim, gönderildiğim günde selam benim üzerimedir. )
 
Ayrıca 19/33 kodlu ayetteki 10 ve 6 nümerolojisi de dikkat çekicidir.
 
Sure kodu 19 ... 1+9 = 10
Ayet kodu 33 ... 3+3 =  6

Ayet adedi olan 14 sayısı, Haberci İsa'nın konuşmasını içeren son ayet olan 19/33 kodlu ayetteki kelime adedi olan 14 ile çarpıldığında 196 sayısı elde edilmektedir. Bu sayının nümerolojik toplamı 1+9+ = 16 ... 1+6 = 7 olmaktadır. 19/33 kodlu ayeti oluşturan rakamların toplamı da 7 olmaktadır. ( 1+9+3+3 = 16 ... 1+6 = 7 ) Böylelikle iki tane 7 rakamı elde edilmektedir ki bu da ikili yedi kavramını ortaya koymaktadır. 
 
Haberci İsa'nın konuşmalarını içeren 14 ayet;
 
Al'i İmran 3/49 Ve ancak İsrailoğullarına resuldür. "Kesinlikle ben size Rabb' inizden ayet getirdim. Kesinlikle ben size, çamurdan kuşun şekli gibi olanı yaratırım. Böylece onun içine üflerim de o Allah’ ın izni ile kuş olur. Doğuştan körü, alacalıyı iyileştiririm. Allah’ ın izni ile ölüyü diriltirim. O yediklerinizi, o evlerinizin içinde biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer inananlarsanız, kesinlikle bunda size ayetler vardır."
 
Al'i İmran 3/50 "Ve bana Tevrat' tan benden önce gelenleri doğrulayıcı olarak ve o size haram kılınanlardan sonra size helal kılmak için size Rabb' inizden ayet getirdim. O halde Allah’ tan sakının ve bana itaat edin."

Al'i İmran 3/51 Kesinlikle Allah Rabb' imdir ve Rabb' inizdir. O halde O’na kulluk edin. Bu doğru yoldur.

Al'i İmran 3/52 Böylece İsa onlardan inkarlar hissettiğinde, "Allah’a  yardımcılarım kimlerdir?" dedi. Havariler, "Allah’ ın yardımcıları bizleriz. Allah’a  inanırız ve kesinlikle bizim teslim olanlar olduğumuza şahit ol." dediler.

Maide 5/72 O "Kesinlikle Allah Meryem oğlu Mesih'tir." diyenler inkar etmişlerdir. Mesih onlara "Ey İsrailoğulları, benim ve sizin Rabb' iniz olan Allah’a  kulluk edin. Kesinlikle kim Allah’a  ortak koşarsa, artık kesinlikle Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun mekanı ateştir. Zalimlere yardımcılardan yoktur." dedi.

Maide 5/112 Havariler " Ey Meryemoğlu İsa, Rabb' inin bize gökten sofra indirmeye istidatı olur mu?" dediler. "İnananlarsanız Allah' tan sakının." dedi.

Maide 5/114 Meryemoğlu İsa "Allah' ım, Rabb' imiz, bizim üzerimize gökten sofra indir de bize, bizden evvelkilere ve sonrakilere bayram ve senden ayet olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın." dedi.

Maide 5/116 Ve zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, sen mi insanlara "Beni ve annemi, Allah' tan başka iki ilah edinin" dedin?" dedi. "Yücesin sen, benim için gerçek olmayanı söylemek olmaz. Eğer onu demiş olsam, sen onu bilirdin. Sen benim nefsimde ne varsa bilirsin ve ben senin nefsinde olanı bilmem. Kesinlikle sen, sen gaybları bilensin." dedi.

Maide 5/117 Ben onlara, senin bana o Benim ve sizin Rabb' iniz olan Allah’a  kulluk edin." diye emrettiğinin haricindekini söylemedim. Onların aralarında olduğumda üzerlerine şahittim de sen beni vefat ettirince onların üzerine gözetleyen sen oldun. Sen herşeye şahitsin."

Maide 5/118 Eğer onlara azap edersen, kesinlikle onlar kullarındır. Eğer onlara af eylersen, kesinlikle sen, sen yücesin hakimsin.

Meryem 19/30 "Kesinlikle ben Allah' ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni haberci kıldı." dedi.

Meryem 19/31 Ve her nerede olursam, beni bereketli kıldı. Diri olarak daim olduğum sürece duayla ve zekatla olmamı vasiyet etti.

Meryem 19/32 Ve anneme iyi olmamı sağladı. Beni şaki, asi yapmadı.

Meryem 19/33 Ve doğduğum günde, öldüğüm günde ve diri olarak dirildiğim, gönderildiğim günde selam benim üzerimedir.