Evvelce "Sünnet meselesi" başlıklı bölümde, "Sünnet" kelimesinin "Adet, Gelenek, Töre, Tradisyon" anlamına geldiğine, bu kelimenin esasen algılanagelen anlamı değil, Kur'an'daki "Sunnetillah" (Allah'ın âdeti) kavramı çerçevesinde manevi sünneti, yani kitaba uygun, iyi, doğru, güzel düşünce ve davranışlar sergilemeyi temsil ettiğine değinilmiş ve Allah'ın yaratışını değiştirmeye yönelik dogmatik ve satanik bir ritüele dönüşmüş olan "sünnet" uygulamasının tıbbi olumsuzlukları da vurgulanmıştı.
"Fiziki sünnet" anlamı, "Circumcising the foreskin" (Ön derinin dairesel kesilmesi) ifadesiyle sadece Tevrat'ta yer almaktadır.
1-Genesis-17-11 And YE SHALL CIRCUMCISE THE FLESH OF YOUR FORESKIN; and it shall be a token of the covenant betwixt me and you.
( ÖN DERİNİZİN ETİNİ DAİRESEL KESMELİSİNİZ. Bu, aramızdaki antlaşmanın* belirtisi olacak.)
3-Leviticus-12-3 And in the eighth day the flesh of his FORESKIN SHALL BE CIRCUMCISED.
3-Leviticus-12-3 Çocuk sekizinci gün SÜNNET EDİLMELİ.
*Yaratıcı ile insan arasındaki antlaşmanın belirtisinin, "ön derisi kesilmiş bir penis" olması oldukça düşündürücü bir husus niteliğindedir.
İncil'de ise "Sünnet etme" uygulamasının dogmatik bir ritüel olduğuna, Hz. Musa kanalıyla bu yönde bir bilginin iletmediğine vurgu yapılmaktadır.
43-John-7-22 "Musa size SÜNNETİ BUYURDUĞU İÇİN, ASLINDA BU, MUSA'DAN DEĞİL, ATALARINIZDAN KALMADIR. Şabat Günü birini sünnet edersiniz.
Bu durum, Kur'an'da da ifade edildiği üzere hakim bir şeytani grubun Tevrat'ta "tahrifat" yaptığı hususuna da bir misal mi teşkil etmektedir?
44-Acts-7-51 "Ey dik kafalılar, KALPLERİ VE KULAKLARI SÜNNET EDİLMEMİŞ OLANLAR! Siz tıpkı atalarınıza benziyorsunuz, her zaman Kutsal Ruh'a karşı direniyorsunuz.
45-Romans-2-26 Bu nedenle, SÜNNETSİZLER YASA'NIN (TEVRAT) BUYRUKLARINA UYARSA SÜNNETLİ SAYILMAYACAK MI?
45-Romans-2-27 SEN Kutsal Yazılar'a ve SÜNNETE SAHİP OLDUĞUN HALDE YASA'YI ÇİĞNERSEN, BEDENCE SÜNNETLİ OLMAYAN AMA YASA'YA UYAN KİŞİ SENİ YARGILAMAYACAK MI?
45-Romans-2-28 Çünkü ne dıştan Yahudi olan gerçek Yahudi'dir, NE DE GÖRÜNÜŞTE, BEDENSEL OLAN SÜNNET GERÇEK SÜNNETTİR.
45-Romans-2-29 Ancak içten Yahudi olan Yahudi'dir. SÜNNET DE KALPLE İLGİLİDİR; YAZILI YASANIN DEĞİL, RUH'UN İŞİDİR. İçten Yahudi olan kişi, insanların değil, Tanrı'nın övgüsünü kazanır.
45-Romans-4-9 Bu MUTLULUK YALNIZ SÜNNETLİLER İÇİN Mİ, YOKSA AYNI ZAMANDA SÜNNETSİZLER İÇİN MİDİR? Diyoruz ki, "İbrahim, imanı sayesinde aklanmış sayıldı."
45-Romans-4-10 HANGİ DURUMDA AKLANMIŞ SAYILDI? Sünnet olduktan sonra mı, sünnetsizken mi? Sünnetliyken değil, SÜNNETSİZKEN...
46-1-Corinthians-7-19 SÜNNETLİ OLUP OLMAMAK ÖNEMLİ DEĞİLDİR. ÖNEMLİ OLAN, TANRI'NIN BUYRUKLARINI* YERİNE GETİRMEKTİR.
*Bu ifade, "fiziki sünnet" hususunun "Tanrı buyruğu olmadığına" ve dolayısıyla metinde bir tahrifatın söz konusu olduğuna da işaret gibi görünmektedir.
48-Galatians-6-13 Oysa sünnetlilerin kendileri bile Kutsal Yasa'yı yerine getirmiyor, SİZİN BEDENLERİNİZLE ÖVÜNEBİLMEK İÇİN SÜNNET OLMANIZI İSTİYORLAR.
Zira, Tevrat'ın aşağıdaki ayetlerinde, "fiziki sünneti" tanımlayan ifadenin, müteşabih (sembolik) olarak "Circumcising the foreskin of the heart" (Kalbin ön derisinin dairesel kesilmesi) ifadesi olarak yer aldığı görülmektedir. Yani gerçek sünnetin "Kalpteki kılıfı" yok etmek olduğu bildirilmektedir.
5-Deuteronomy-10-16 CIRCUMCISE therefore THE FORESKIN OF YOUR HEART, and be no more stiffnecked.
(KALPLERİNİZİN ÜZERİNDEKİ DERİYİ KESİN de bundan böyle dikbaşlı olmayın.)
24-Jeremiah-4-4 Circumcise yourselves to the LORD, and TAKE AWAY THE FORESKINS OF YOUR HEART, ye men of Judah and inhabitants of Jerusalem: lest my fury come forth like fire, and burn that none can quench it, because of the evil of your doings.
( Ey sizler, Yahuda halkı ve Yeruşalim'de yaşayanlar, Kendinizi RAB'be adayın ve KALPLERİNİZİN ÖN DERİSİNİ ALIN ATIN. Yoksa yaptığınız kötülüklerden ötürü Öfkem ateş gibi yağacak, Her şeyi yiyip bitirecek Ve söndüren olmayacak.")
Yukarıdaki ayetlerde yeralan ve ruhtan yoksun olmayı, katı kalpliliği, vicdansızlığı, merhametsizliği, inkarcılığı ve şeytaniyeti temsil eden "Kalp üzerindeki deri" teşbihi, "fiziki sünnetten" bahis içermeyen Kur'an'da yer alan "Kalpteki kılıf" teşbihiyle tam uyum arzetmektedir.
2/88 Ve KALU KULUBUNA ĞULF bel leanehumullahu bi kufrihim fe kalilen ma yu'minun
( Ve "Bizim KALPLERİMİZ KILIFLIDIR." DEDİLER. Bilakis Allah onları inkarlarından dolayı lanetledi. Artık çok azı inanır. )
4/155 Fe bima nakdihim misakahum ve kufrihim bi ayatillahi ve katlihimul enbiyae bi ğayri hakkin ve kavlihim KULUBUNA ĞULF bel tabeallahu aleyha bi kufrihim fe la yu'minune illa kalila
( Sözlerini bozmaları, yok saymaları, Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri, habercileri haksızca öldürmeleri ve "KALPLERİMİZ KILIFLIDIR." sözlerinden dolayı. Bilakis Allah, inkarları sebebiyle onların üzerine mühür bastı da pek azı hariç inanmazlar. )
Ayrıca bkz.
Güzel tespit elinize yüreğinize sağlık
ReplyDelete