Çeviri

Saturday, September 19, 2020

Ayakların ve kalbin sabitlenmesi nimeti

Şüphe, tereddüt ve vesvese, inanç oluşumunun ve ilmi tekamülün önündeki en büyük engellerdir. Zaten şeytan da bu olguları kullanmak suretiyle insana tasallut etmeye ve doğru yoldan çıkarmaya çalışmaktadır. Bu dış müdahalenin engellenebilmesinin tek yolu ise kitap ilmi üzerinde yoğunlaşmak ve Allahü Teala'dan ilimde derinleşebilme yönünde istekte bulunmaktır. Alemlerin Rab'bi Allah, ilimde derinleşme bahşettiklerinin yani "Rasih" ( Bilgi temeli sağlam ) kıldıklarının ayaklarını ve kalplerini kaymayacak şekilde sabitler, kalplerini kozmik bilince ve birbirlerine bağlar ( Rabıta verir ), kalplerinden korku ve endişe duygularını siler.

4/162 - Lakinir RASİHUNE FİL İLMİ minhüm vel mü'minune yü'minune bima ünzile ileyke ve ma ünzile min kablike vel mükımınes salate vel mü'tunez zekate vel mü'minune billahi vel yevmil ahır ülaike se nü'tıhim ecran azıma

( Lakin onlardan İLİMDE DERİNLEŞMİŞ OLANLAR ve inananlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere inanırlar. Onlar, duaya kalkan, zekatı veren, Allah’a ve sonraki güne inananlardir. İşte onlara büyük ödül vereceğiz. )

2/250 - Ve lemma berazu li calute ve cünudihı kalu rabbena efrığ aleyna sabran ve SEBBİT AKDAMENA vensurna alel kavmil kafirın

( Ve Calut ve ordusu için meydana çıktıklarında, "Rab’bimiz, üzerimize sabır dök, AYAKLARIMIZI / ADIMLARIMIZI SABİTLE ve inkarcılar kavmine karşı bize yardım et." dediler. )

8/11 - İz yüğaşşikümün nüase emeneten minhü ve YÜNEZZİLÜ ALEYKÜM MİNES SEMAİ MAEN li yütahhiraküm bihı ve yüzhibe anküm riczeş şeytani ve li YERBİTA ALA KULUBİKÜM VE YÜSEBBİTE BİHİL AKDAM

( Zamanında, kendinden güvenlik olarak size uyku örtüyordu. Sizi onunla temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, KALPLERİNİZE BAĞ VERMEK VE AYAKLARINIZI, ADIMLARINIZI ONUNLA SABİTLEMEK için GÖKTEN ÜZERİNİZE SU İNDİRİYORDU. )

8/11 kodlu ayette yer alan "Gökten indirilen su" ifadesi, evvelki bölümlerde incelendiği üzere, ilahi kozmik bilgileri ve ilmi açılımı simgelemektedir. ( Yine evvelce değinildiği üzere, içinde bulunulan Kova Çağı da esasen bilgi çağını yani ilahi kozmik bilgilerin ( su ile simgelenen ) yoğun olarak akıtıldığı dönemi tanımlamaktadır. 

11/120 - Ve küllen nekussu aleyke min ENBAİR rusüli ma NÜSEBBİTÜ BİHI FÜADEK ve caeke fı hazihil hakku ve MEV'İZATÜ ve ZİKRA lil mü'minın

( Ve sana resullerin HABERLERİNDEN hepsini anlatıyoruz ki ONLARLA KALBİNİ SABİTLEYELİM. Sana bunun içinde, inananlar için gerçek, ÖĞÜT ve HATIRLAMA geldi. )

11/120 kodlu ayette yer alan "Öğüt ve hatırlama" ifadesi Kur'an'a yani ilahi kozmik bilgiler hazinesini simgelemektedir.

Şeytanın negatif tesirlerinden dolayı haberci resulün dahi zaman zaman olumsuz yöne meyletme ihtimalinin oluştuğu ancak kendisine bahşedilen "Sebat" nimeti vasıtasıyla korunduğu ayetlerde bildirilmektedir.

68/51 - Ve in yekadullezine keferu le YÜZLİKUNEKE bi ebsarihim lemma semi'uz zikre ve yekulune innehu le mecnun

( Ve kesinlikle o inkar edenler, hatırlamayı duyduklarında seni gözleriyle sürçtürerek KAYDIRMAYA yeltenirlerdi. "Kesinlikle o cinlidir." derler. )

17/74 - Ve LEV LA EN SEBBETNAKE lekad kidte TERKENÜ ileyhim şey'en kalıla

( Ve şayet sana SEBAT VERMEMİŞ OLSAYDIK, onlara doğru, az şey kadar MEYLEDECEKTİN, terkedecektin. )

17/74 kodlu ayette haberci resule bahşedilen "sebat" ( sabitlenme ) nimeti vasıtasıyla onun yanlış yöne meyletmesinin engellendiği bildirilmektedir.

Haşr suresinin 14. ayetinde müşrik inkarcıların kalplerinin birbirlerine bağlı olmadığı yani kalplerine bağ verilmediği ( rabıtadan yoksun oldukları ) bildirilir.

59/14 - La yukatiluneküm cemian illa fi kuran muhassenetin ev min verai cüdürin be'sühüm beynehüm şedidun TAHSEBUHÜM CEMİAN VE KULUBÜHÜM ŞETTA  zalike bi ennehüm kavmün la ya'kılun

( Sağlam korunmuş üstün şehirlerde veya duvarların arkasında olmaları haricinde sizinle topluca savaşamazlar. Onların kendi aralarında kötülükleri zorlukları şiddetlidir. TOPLANMIŞ OLDUKLARINI SANARSIN. ONLARIN KALPLERİ DAĞINIKTIR. Bu kesinlikle onların akıl etmeyen kavim olmalarındandır. )



İnfitah, İnfitar, İnşikak, İnfirac, İnfilak 

Kur'an'da farklı boyuta geçiş portalının açılması fenomeni beş farklı kelime ile bildirilmektedir.

İnfitah ( Açılış )

İnfitar ( Yarılış, Çatlayış )

İnşikak ( Yarılış, Çatlayış )

İnfirac ( Yarılma, Açılma )

İnfilak ( Yarılma, Patlama )

Boyut portalı açılması kavramı, "Göklerin yarılması / kapılarının açılması", "Suların yarılması", "Yerin yarılması", "Ayın yarılması" ve "Tohumların yarılması" misalleri ile bildirilmiştir.

A- İNFİTAH 7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la TÜFETTEHU lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle AÇILMAZ. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

54/11 - Fe FETAHna ebvabes semai bi main münhemir

( Böylece akıp dökülen su ile göğün kapılarını AÇTIK. )

B- İNFİTAR 

19/90 - Tekadüs semavatü YETEFETTARNE minhü ve TENŞEKKUL erdu ve tehırrul cibalü hedda

( Ondan dolayı neredeyse gökler YARILACAK, çatlayacak, yer YARILACAK ve dağlar gürültüyle göçerek parçalanıp dağılacaktı. )

42/5 - Tekadus semavatu YETEFETTARNE min fevkıhinne vel melaiketu yusebbihune bi hamdi rabbihim ve yestagfirune li men fil ard e la innellahe huvel gafurun rahim

( Gökler onların üstlerinden YARILIP çatlayacak gibi olur. Melekler Rab’lerini övgü sözleri söyleyerek överler. Yerdeki kimseler için af isterler. İyi bilin ki kesinlikle Allah, o affedendir merhametlidir. )

73/18 - Es semau MÜNFETİRUN bihi kane va'dühu mef'ulen

( Onunla gök YARILIR. O’nun vaadi yapılmış olur. )

82/1 - İzes semaun FETARET

( Gök YARILDIĞINDA, )

C- İNŞİKAK 

25/25 - Ve yevme TEŞEKKAKUS semaü bil ğamami ve nüzzilel melaiketü tenzıla

( Ve o gün gök, bulutlar ile YARILIR ve melekler aşamalı olarak inerler. )

50/44 - Yevme TEŞEKKAKUL erdu* anhüm siraa zalike haşrun aleyna yesir

( O gün yer onların üzerlerinden hızla YARILIR. Bu, bize kolay olan toplanmadır. ) * 

Yeraltında yaşayan Agarta uygarlığı için yerin yarılması, göğün yarılması gibidir.

54/1 - Ikterabetis saatu venŞAKKAL kamer

( Saat yaklaştı ve Ay YARILDI. )

55/37 - Fe izen ŞAKKATES semaü fe kanet verdeten ked dihan

( Böylece gök YARILIP da kırmızı yağ gibi gül renginde olduğunda, )

69/16 - Ven ŞAKKATİS sema'u fe hiye yevmeizin vahiyet

( Ve gök YARILMIŞTIR da o gün o sarkmıştır. )

84/1 - İzes semaun ŞAKKAT

( Gök YARILDIĞINDA, )

D- İNFİRAC

77/9 - Ve izes semau FURİCET

( Ve gök YARILDIĞINDA. )

E- İNFİLAK

6/95 - İnnellahe FALİKül habbi ven neva yuhricül hayye minel meyyiti ve muhricül meyyiti minel hayy zalikümüllahü fe enna tü'fekun

( Tohum tanelerini ve çekirdekleri YARIP açan kesinlikle Allah' tır. O ölüden diriyi çıkarır ve diriden de ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. O halde nasıl döndürülürsünüz? ) 

26/63 - Fe evhayna ila musa enıdrib bi asakel bahr feENFELEKA fe kane küllü firkın ket tavdil azım

( Böylece Musa' ya "Asan ile denize vur." diye vahyettik de patlayıp YARILDI. Her bölük büyük dağ gibi oldu. )

Rosh Hashanah

Yahudi kültüründeki özel günlerden birinin ismi olan "Rosh Hashanah" kelime seti "Yıl Başı" anlamına gelmektedir.

Rosh = Reis, Baş

Ha = Ön ek

Shanah = Sene, Yıl

Bugünün kutlanması için zikredilen söz ise "Shanah Tova" ( İyi Sene ) kelime setidir. Bu ifadenin Arapçası ise "Sene-i Tuva" ( Övülmüş / Yüceltilmiş Sene ) ifadesidir. 

18.09.2020 tarihi İbrani takvimine ( Anno Mundi / Dünya Yılı ) göre 29.09.5780 tarihine denk gelmekte ve yeni yıla işaret etmektedir. İbrani takvimine göre 0 anını yansıtan tarih yani dünyanın yaratılış tarihi İsa'dan önce 07.10.3761 tarihidir.

Bu tarihteki 8 nümerolojisi dikkat çekmektedir. 8 sayısı yeni döngü başlangıcının sembolüdür.

07.10 ... 0+7+1+0 = "8"

3761 ... 3+7+6+1 = 17 ... 1+7 = "8"

Rosh Hashanah'ın sembolü ise "Shophar" ismi verilen "boynuzdan boru" figürüdür. Boynuzun, kozmik zaman-mekan, boyut portalı ve solucan deliği kavramları ile sembolik ilintisine evvelki bölümlerde değinilmişti.


Shophar

"Yom Kippur" ( Yevm-i Kefr / Keffaret Günü / Örtme Günü ) gününün de sembolü olan "Shophar" kelimesi ( Shop = Koç/Keçi, Har = Boynuz ) "Koç / Keçi Boynuzu" anlamına gelmektedir. ( İngilizcesi "Sheep Horn"'dur. )

AI Şehirleri ve Logan'ın kaçışı !!

Artık bilindiği üzere, küresel teknokrat müşriklerin ileriye yönelik teknolojik planlarında odaklandıkları tek nokta "insanın yapay zeka ile kontrol edildiği ve yönlendirildiği bir dünya" oluşturmaktır. Tüm aksiyonlarını kutsal kitaplardaki ilme ve Rab kelamına göre alan bu müşrik, münafık ( ikiyüzlü ) ve kafir ( inkarcı ) zümre kendilerinin de yaşam bahşeden ilahlar olabileceklerine kendilerini inanmışlardır. 

Doğadaki olguları teknoloji vesilesiyle yapay olarak oluşturmak ve böylelikle içine insanları hapsedebilecekleri, yapay zeka ile yönetilen kapalı devre tekno-şehirler oluşturmak niyetindedirler. Örneğin EAST ( Experimental Advanced Superconducting Tokamak ) adı verilen ve ısı ve ışık enerjisinin manyetik alanda depolanmasını sağlayan reaktör vasıtasıyla yapay Güneş enerjisi üretilmesi planlanmaktadır. Böylelikle Tevrat'ın ilk ayetini kendilerinin de gerçekleştirebileceklerini  düşünmektedirler. 

1-Genesis-1-3 Ve Tanrı, "Işık olsun" dedi ve ışık oldu.

Allah'ın "yoktan yarattığı" olgular üzerinden teknoloji üretmek sadece bahşedilen ilmin icrası olup, yoktan yaratmak anlamına gelmemektedir. Küresel şeytanlar bu gerçeği çok iyi bilmelerine rağmen hala "İlah olmak." saplantısında ısrar etmektedirler. 

Yapay Güneşi olan, tüm enerji ihtiyacını kapalı devre olarak kendisi karşılayabilen bir kubbe atında oluşturulmuş izole ve yapay şehirler küreselcilerin birincil planıdır. Bu yönde atılan ilk adım Suudi Arabistan'ın kuzey batısında oluşturulmak istenen "Neom City"'dir. 

Ayrıca bkz.


"Kubbe altında şehir oluşturmak" kavramı da yine Tevrat ayetine atıf içermektedir.

1-Genesis-1-6 Ve Tanrı, "Suların ortasında bir kubbe olsun, suları sulardan ayırsın" dedi.

1976 yılında ( 44 sene önce ) TV'de Holywood yapımı olan "Logan'ın Kaçışı" isimli bir dizi yayınlanmıştır. ( 76 sayısının Kur’an’daki “İnsan” suresinin numarası olması da ilginçtir. )


Filmin afişinde şehirin üzerinde gökkuşağından bir kubbe görülmektedir. Gökkuşağı okültizmde "zihin kontrolünün" sembolüdür.

Dizideki zaman 2274 yılı olup, 23. yüzyıla işaret edilmektedir. İnsanların en fazla 30 yaşlarına kadar yaşamalarına izin verilen bir yapay şehir ortamı söz konusudur. İnsanlar kendi içine kapanık yaşamakta, suyu ve havayı kendileri üretmektedirler. Bu insanlar dünya üzerinde çok küçük bir alan içinde yaşayıp, kendilerini çevreleyen şehir sınırları dışına çıkmamaktadırlar. Sınırları aşmak yasalara göre suç sayılmaktadır. Yasalara göre dışarıda (mikro-dünyanın ötesinde) günah, suç ve ilkellik vardır.

Doğan her çocuk sisteme yani AI'ya * Yapay Zekâ ) ait olmaktadır. Aile kavramı bulunmamaktadır. İnsanlar yaş aralıklarına ayrılmışlardır ve her aralığı simgeleyen, belli bir renk elbiseyi giymektedirler. 30 yaşına gelen (yaşlanan) insanlar, "Carrousel" adı verilen ritüel kapsamında tüm toplumun katıldığı bir gösteri ile "Renewal” ( Yenilenme / Yeniden doğuş ) törenine mutlulukla gitmektedirler. Ölüp, hayata yeni baştan başlayacakları kendilerine telkin edilen insanlar için bu ölüm törenleri onur vericidir. Bu sürecin takibi için daha doğum anında insanların avuç içine, merkezi bilgisayara ( AI / Yapay Zeka ) bağlı bir "Life Clock Crystal" ( Hayat Saati Kristali ) ( bugün çip olarak anılan nesne ) implant edilmektedir. Yaş ilerledikçe saatın rengi değişmekte ve son saate iyice yaklaşılmakta olduğunda yanıp sönmeye başlamaktadır.

Bu sisteme karşı çıkan ve şehirden kaçanlar "Runners" ( Firariler ) olarak adlandırılmaktadır. "Deep Sleep" ( Derin Uyku ! ) isimli güvenlik ajansının polisleri ise bu firarileri yakalamakla görevlidirler. İşte Logan bu polislerden biri olup, bir firarinin üzerinde bulduğu "Ankh" sembolünü ( Anahtar şeklindeki antik ve okült bir semboldür. ) bilgisayara incelettiğinde bunun şehirden kaçanlara yardım eden ve onların "Sanctuary" ( Tapınak ) adı verilen gerçek yaşam ortamını bulmalarını sağlayan gizli bir gruba ait olduğunu öğrenir. Bilgisayar Logan'dan Sanctuary'yi bulmasını ve yok etmesini ister. Bilgisayar bu görevin kodunu "033-03" olarak belirler. ( Burada satanik "9" nümerolojisi bulunmaktadır. ) Ve prosedür olarak retrogramı devreye sokarak Logan'ın Carrousel öncesi kalan zamanını 4 yıl azaltır. Bu nedenle Logan'ın hayat saati kırmızı renge dönüşür. Endişe ve korku içindeki Logan, görevi tamamlarsa 4 yılının geri verilip verilmeyeceğini bilgisayara sorar ancak yanıt alamaz. Böylelikle Logan'ın kaçış serüveni başlar.........


Görüleceği üzere dizinin konusu ve detayları, bugün insanlara Transhümanism, Süper İnsanlık, Ölümsüzlük, Tekillik ( Singularity ) kavramları altında telkin edilmeye çalışılan dijital teknoloji vasıtasıyla köleleştirme projesini doğrudan yansıtmaktadır. Yeni Dünya Düzeni söylemi altında dünya nüfusunun azaltılması ve belirli standartlara göre kontrol altında tutulması obsesyonu da dizinin konusuna yansımıştır. 

Yalan vaadlerle insanları köleleştirmeyi, yaşamlarını sınırlamayı planlayan perde arkasındaki küresel şeytanlar ise asla mümkün olamayacak "kaba madde aleminde ölümsüzlüğün" peşindedirler. Oysa  insanlar için "Ölüm" aslında "Olum"dur. Yani reenkarnasyon yoluyla kaba madde planı dünyadaki yaşama devam etmektir. Ruhsal tekamüle eren insan ise kaba madde planı dünyadaki niahi ölümü sonrasında artık üst süptil planlarda gerçek varlığı olan Öz Varlık olarak yaşamına devam etmekte ve bu döngü bu şekilde sonsuza dek sürmektedir. İşte küresel şeytanlar işledikleri günahların hesabını bir sonraki reenkarnasyonlarında vermemek yani azaptan kaçabilmek için teknoloji yoluyla tek enkarnasyonda ölümsüz olmayı yani imkansızı arzulamaktadırlar. Bu husus Cuma suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmiştir.

62/6 - Kul ya eyyuhellezine hadu in zeamtüm enneküm evliyau lillahi min dunin nasi fe temennevül mevte in küntüm sadikin
( "Ey o Yahudiler, eğer insanlardan kesinlikle sadece sizin Allah’a  dostlar olduğunuzu sanıyorsanız, eğer doğrular iseniz ölümü temenni edin." de. )

62/7 - Ve la yetemennevnehu ebeden bima kaddemet eydihim vallahü alimun biz zalimin
( Ve onu, o ellerinin sunduklarından dolayı, ebediyen temenni edemezler. Allah zalimleri bilendir. )

İnsan ve cin şeytanlarının kaba madde planında ölümsüz olma ihtirasları da Bakara suresinin 96. ayetinde şöyle bildirilir.

2/96 - Ve le tecidennehüm ahrasan nasi ala hayah ve minellezine eşraku yeveddü ehadühüm lev yüammeru elfe seneh ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi en yüammer vallahü besırun bima ya'melun 
( Ve kesinlikle onları hayatta insanların en hırslıları olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri bin sene ömür sürmeyi arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

Yasin suresinin 68. ayetinde ise reenkarnasyon döngülerindeki adil mekanizmadan bahsedilir.

36/68 - Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk e fe la ya'kılun
( Ve kime uzun ömür verirsek, onu yaratılışta tersine çeviririz. O halde akıl etmezler mi? )












Friday, September 18, 2020

"Osmanlı ecdadımız" diyenler...

"Osmanlı Devleti" olarak bilinen kavramın esası "Büyük Devlet" anlamına gelen "Devlet-i Aliyye"'dir. Bir Türk olan Osman tarafından Bursa civarında kurulan Türk devleti zaman içinde büyümüş ancak Türk soyu, padişahların belirli bir kan bağını ( mavi kan, cin hibridi kan ) özel seçilmiş yabancı kadınlarla evlenmeleri sonucunda bozulmuştur.

Osman sonrasındaki padişahların yani toplam 36 padişahtan 35'inin, küresel plan kapsamında, hep yabancı kadınlarla* evlendikleri görülmektedir. Bu durum planlı bir operasyonun delili niteliğindedir. 

Devlet-i Aliyye esasen satanik uygulamaların merkezi haline gelmiş bir yapıya dönüşmüştür. Mesela "Devlet-i Aliyye'nin bekası" söylemiyle oğulların öldürülmesi kadim ve satanik bir adak ritüelidir. Diğer bir deyişle dünyevi ve maddi menfaatin, gücün ve iktidarın devamlılığı için şeytana adak ritüelidir.

Türk kurucu Osman sonrasında Türk'ün zamanla dışlanması, Osmanlı ailesinin Illuminati formatında, kibirin sembolü olarak nitelenebilecek tebaa - hanedanlık - saray sistemini oluşturması, saraydaki hanedanlık hayatı, belirli bir kan bağının devamlılığı için padişahların özel seçilmiş yabancı kadınlarla evlendirilerek Türk soyunun bozulması, halkın padişahın kulu addedilmesi, padişaha "halife"* sıfatı verilerek dinin ve hatta Rab'bin yerdeki temsilcisi ( haşa ) addedilmesi, kadınların esir alınması ve harem adı altında bir kölelik sistemi kurulması, din kisvesi altında muhtelif sapkınlıklar, oğlancılık , iktidar için kardeş veya aile üyesi katli, güç gösterisi ve tehdit amaçlı olarak ancak güvenlik bahanesi öne sürülerek sefere çıkıp ülke işgal edilmesi ve kan dökülmesi, meclis** esasına dayalı demokratik bir yönetim sistemi yerine tek kişinin hükmüne dayalı otokratik ve zalim bir sistem yürütülmesi devletin satanik bir cemiyete, dev bir tarikata dönüşmesine sebep olmuştur. 

Devlet kadrolarında görev alacak kişilerin yetiştirildiği Topkapı Sarayı'ndaki Enderun isimli okula hiç Türk kabul edilmemiştir. Türk, kendi devletinin düşmanı konumuna getirilmiştir.

* "Hilafet Makamı" yaklaşım Kur'an ilmiyle çelişen ve şirk kapsamına giren bir durum oluşturmaktaydı. Zira "Halife" ( Sonradan gelen, Takip eden, Devam ettiren ) kelimesi, Kur'an'da açıkça belirtildiği üzere, bir kişiye veya bir aileye tahsis edilebilecek bir sıfat olmayıp tüm muhlis müminler "Halaif / Hulefae" ( Halifeler ) olarak nitelendirilmektedir. İlgili ayetler şöyledir;

6/165 VE HUVELLEZİ CEALEKUM HALAİFEL ERDİ ve rafea ba'dakum fevka ba'din deracatin li yebluvekum fi ma atakum inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurun rahim

( VE SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınızın üzerine derecelerle yükselten O'DUR. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )

27/62 Em men yucibul mudtarra iza deahu ve yekşifus sue ve YEC'ALEKUM HULEFAEL ARD e ilahun meallah kalilen ma tezekkerun

( Yoksa o onu çağırdığında, darlıkta olana cevap veren ve kötülüğü kaldırıp açan ve SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN mı? Allah ile birlikte ilah mı var? Ne az hatırlıyorsunuz. )

35/39 VE HUVELLEZİ CEALEKUM HALAİFE FİL ARD fe men kefera fe aleyhi kufruh ve la yezidul kafirine kufruhum inde rabbihim illa makta ve la yezidul kafirine kufruhum illa hasara

( SİZİ YERDE HALİFELER KILAN O'DUR. O halde kim inkar ederse, inkarı onun üzerinedir. İnkarcıların inkarları, Rab’lerinin indinde hiddet, buğz haricindekini artırmaz. İnkarcıların inkarları hasar haricindekini artırmaz. )

Dolayısıyla hiç kimsenin "Ben halifeyim." diyerek kendisini dinin ve hatta Rab'bin yerdeki temsilcisi ( haşa ) konumuna getirme, kendisine insanların üzerinde bir derece takdir ederek insanlara hükmetme durumu söz konusu olamaz. Böyle bir girişim Kur'an'da şirk olarak tanımlanmaktadır.

** Müminlerin yönetim sisteminin "Danışma, Heyet, Meclis" esasına dayanması gerektiği de "Şura" ( Danışma, Heyet, Meclis ) suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir. Bu hususa özel ayrı bir sure bulunması da konunun önemini vurgulamaktadır.

42/38 Vellezinestecabu li rabbihim ve ekamus salate ve EMRUHUM ŞURA BEYNEHUM ve min ma razaknahum yunfikun

( Ve Rab’lerini kabul edenler ve duaya kalkanlar, onların İŞLERİ ARALARINDA HEYETTİR. O rızıklandırdıklarımızdan harcarlar. )

17. Yüzyıla ait olan ve şeyhülislamın şeytanın başını okşamasının resmedildiği aşağıdaki tablo bir çok mesaj içermektedir.

1901 yılına ait olan ve üzerinde siyonizmin ( zionism ) kurucusu olarak lanse edilen Theodor Herzl ile Sultan Abdülhamid'in yanyana fotolarının olduğu tebrik kartı da konu bağlamında ilginç mesaj vermektedir.

Atatürk'ün bu satanikleşmiş oluşumu sonlandırarak yeni bir Türk devleti kurmasının temel amacı Türk'ü, asil kanı ve gerçek dini korumaya çalışmasıdır.

Yukarıdaki bilgiler ışığında fiilen mümkün olmamasına rağmen bugün hala kasten veya cehaleten "Osmanlı ecdadımız / Osmanlı'nın torunlarıyız." anlayışını savunanların mevcudiyeti düşündürücüdür.

Kur'an'da soyun saflığının zamanla bozulmasına en çarpıcı misal Hz. İbrahim'e iletilen mesajda yer almaktadır.

2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve MİN ZÜRRİYETİ kale LA YENALÜ AHDİZ ZALİMIN

( Ve zamanında Rab’bi İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve SOYUMDAN DA." dedi. "ZALİMLER AHDİME ERİŞEMEZLER." dedi. )

* Padişahlar ve annelerini gösteren tablo şöyledir.

1'inci Padişah Osman Gazi (Karısı Moğol soylu Bâlâ Hatun)

2'nci Padişah Orhan Gazi'nin annesi Moğol Bâlâ Hatun.

3'üncü Padişah Birinci Murat'ın annesi Rum Horofira (Nilüfer Hatun)

4'üncü Padişah Yıldırım Bayezid'in annesi Bulgar Maria (Gülçiçek Hatun)

5'inci Padişah Mehmet Çelebi'nin annesi Bulgar Prensesi Olga.

6'ncı Padişah İkinci Murat'ın annesi Veronika (Bir iddiaya göre Dulkadir Bey'in kızı Emine)

7'nci Padişah Fatih Sultan Mehmet'in annesi Osmanlı tarihçilerine göre Çandaroğlu Tacettin Bey'in kızı Hüma Hatun, yabancı tarihçilere göre Sırp Kralı Brankoviç'in kızı Prenses Despina (Mara Hatun).

8'inci Padişah İkinci Bayezid'ın annesi Rum Kornelya (Zağanos Paşa'nın kızı)

9'uncu Padişah Yavuz Sultan Selim'in annesi Beti adlı cariye (Bülbül Hatun)

10'uncu Padişah Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Polonya Yahudisi Helga (Hafsa Sultan)

11'inci Padişah İkinci Selim'in annesi Rus kızı Roksalan (Hürrem Sultan)

12'nci Padişah Üçüncü Murat'ın annesi Yahudi Raşel (Nurbanu Sultan)

13'üncü Padişah Üçüncü Mehmet'in annesi Venedikli Bafo (Safiye Sultan)

14'üncü Padişah Birinci Ahmet'in annesi Yunanlı Helen (Handan Sultan)

15'inci Padişah Birinci Mustafa'nın annesi İspanyol Violetta (Mahpeyker Sultan)

16'ncı Padişah ikinci Osman'ın annesi Rum kızı Evdoksiya (Mahfiruz Sultan)

17'nci Padişah Dördüncü Murat'ın annesi Rum Anastrasya (Kösem Sultan)

18'inci Padişah Deli İbrahim'in annesi Rum Anastasya (Kösem Sultan)

19'uncu Padişah Avcı Mehmet'in annesi Rus kızı Nadya (Turhan Sultan)

20'nci Padişah İkinci Süleyman'ın annesi Sırp kızı Katrin (Dilaşup Sultan)

21'inci Padişah İkinci Ahmet'in annesi Yahudi kızı Eva (Hatice Muazzez Sultan)

22'nci Padişah İkinci Mustafa'nın annesi Rum kızı Evemia (Emetullah Gülnuş Sultan)

23'üncü Padişah Üçüncü Ahmet'in annesi Rum Evemia (Gülnuş Sultan)

24'üncü Padişah Birinci Mahmut'un annesi Rum kızı Aleksandra (Saliha Sultan)

25'inci Padişah Üçüncü Osman'ın annesi Sırp kızı Mari (Şehsuvar Sultan)

26'ncı Padişah Üçüncü Mustafa'nın annesi Fransız kızı Janet (Mihrişah Sultan)

27'nci Padişah Birinci Abdülhamit'in annesi Fransız cariye İda (Rabia Sultan)

28'inci Padişah Üçüncü Selim'in annesi Cenevizli Agnes (II.Mihrişah Sultan)

29'uncu Padişah Dördüncü Mustafa'nın annesi Bulgar Sonya (Ayşe Sultan)

30'uncu Padişah İkinci Mahmut'un annesi Fransız Nache de la Bazari (Nakşidil Sultan)

31'inci Padişah Abdülmecit'in annesi Rus Yahudisi Suzi (Bezmialem Sultan)

32'nci Padişah Abdülaziz'in annesi Megrelli Gürcü Besime (Pertevniyal Sultan)

33'üncü Padişah Beşinci Murat'ın annesi Fransız Vilma (Sevkefza Sultan)

34'üncü Padişah İkinci Abdülhamit'in annesi Rusyalı Ermeni Virjin (Trimüjgan Sultan)

35'inci Padişah Mehmet Reşat'ın annesi Rum kızı Karolin (Gülcemal Hatun)

36'ncı ve son Padişah Vahdettin'in annesi İngiliz Henriet (Gülûstu Hatun) 

Ayrıca "Osman" kelimesi "Od" ( Ateş ) ve "Man" ( Adam, Kişi ) köklerinden oluşan ve "Ateş Adam / Ateş Kişi" anlamına gelen bir kelimedir. "Osman / Odman*" kelimesi "Ejderha" anlamıyla da ilintilendirilmekte olup ilginç bir soy durumu tezahür etmekte gibidir. ( * Batı dillerindeki karşılığı da "Ottoman"'dır. Kök dilde D, S ve Z harfleri birbirlerini ikame edebilmektedirler. ) Ayrıca, "Osman" kelmesinin "Bilge, En güçlü, Yılan, Yılan yavrusu, Ejderha yavrusu" anlamlarında kullanılması da "Ateş adam" anlamıyla ezoterik ilinti arzetmektedir.

15/27 Vel canne halaknahu min kablu min naris semum

( Ve cin, onu önceden, içe işleyen zehirli ateşten yarattık. )

Osmanlı sarayı, şeytani nitelik yani şeytana adak vetme niteliği arzeden aile içi "öldürme" vakaları ile de bilinmektedir. Öldürme listesi şöyledir. 

- Osman Gazi amcası Dündar Bey'i öldürttü. 

- I. Murat Hüdavendigâr oğlu Savcı Bey'i ve kardeşleri İbrahim ve Halil'i de öldürttü.

- Yıldırım Bayezid kardeşi Yakup Çelebi'yi öldürttü.

- I. Mehmed, Mustafa Çelebi hariç kardeşleri İsa ve Musa Çelebi'yi öldürttü.

- II. Murad "Düzmece Mustafa" dahil 3 kardeşini ve amcası Mustafa Çelebi'yi öldürttü.

- Fatih Sultan Mehmed 2 yaşındaki kardeşi Ahmet'i ve Hasan'ı ve ayrıca hamile olan 2 cariyesini öldürttü.

- II. Bayezid kardeşi Cem Sultan'ı öldürttü.

- Yavuz Sultan Selim babası II. Bayezid'i ve kardeşleri Ahmed ve Korkut'u öldürttü.

- Kanunî Sultan Süleyman oğlu Şehzade Mustafa'yı ve Mustafa'nın 7 yaşındaki oğlu Mehmed'i öldürttü.

- II. Selim babasını ve Şehzade Bayezid'i çocukları ile birlikte öldürttü.

- III. Murad 5 kardeşini öldürttü.

- III. Mehmed kundaktaki bebekler dahil 19 kardeşini ve ll oğlu Şehzade Mahmut'u da 21 yaşında iken öldürttü.

- I. Ahmed kardeş katli yasasını kaldıran padişah olarak tarihe geçer. Ama yasa işe yaramaz.

- Genç Osman 16 yaşındaki kardeşi Mehmed'i öldürttü.

- IV. Murad kardeşleri Bayezid, Süleyman ve Kasım'ı öldürttü.

- Sultan Deli İbrahim, eşi Valide Turhan Sultan'ın telkiniyle annesi Kösem Sultan'ı öldürttü.

- IV. Mehmed Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı Viyana yenilgisi üzerine öldürttü. 

- III. Ahmed, Patrona Halil İsyanı'nı bastırmak adına bir anlamda "yem" olarak Sadrazam Damat İbrahim Paşa'yı öldürterek cesedini isyancılara verdi.

- IV. Mustafa, amcası III. Selim'i öldürttü.

- II. Mahmud, kendisi için ölüm emri veren kardeşi IV. Mustafa'yı öldürttü.

Pedofili meselesi

"Pedophilia" kelimesi "Pedo" ( Çocuk ) ve "Philia" ( Sevgi ) kelimelerinden oluşmakta olup "Çocuk sevgisi / Çocuk seviciliği" anlamına gelmektedir. ( "Philia" son eki "Philisophy" ( Bilgi sevme / Felsefe ), "Philanthropy" ( İnsan sevme ) gibi kelimelerde de önek konumundadır. )

Pedofili yani çocuk seviciliği / tacizi / tecavüzü konusu gerek Vatikan'da olsun, gerek yerli ve yabancı gizli cemiyetlerde ve tarikatlarda olsun daima gündeme gelen bir skandal konusudur. Bunun sebebi ise pedofilinin bir satanik ritüel unsuru olmasıdır. Ayrıca tarikat dergahlarında çıkan bazı yangınlar ve bu yangınlarda çocukların ölmesi de ritüelistik durumlar şüphesi oluşturmaktadır.

Küçük yaşta siyah çarşafa sokulan veya pardesü ve başörtüsüne mahkum edilen çocuklar da bilinçaltında cinsel tacize maruz kalmaktadırlar. Zira çocukları bu duruma sokanlar, farketmeseler veya kabul etmeseler de, esasen şeytani cinsel düşünceler içindedirler.

Ayrıca din kisvesi altındaki bazı şeytani kaynaklarca 9 yaşındaki kız çocuklarının nikahlanabilir olduklarının dile getirilmesi de bu bağlamda dikkat çekmektedir. Bu durum, "Hadis" olarak anılan ve bilgi kaynağı addedilen yazılardaki "Hz. Ayşe'nin 614 yılı doğumlu olduğu, 6 yaşında peygamber ile evlendiği ve 9 yaşında da zifafa girdiği" ifadelerine dayandırılmaktadır. ( 614 ... 6+1+4 = 11 ve 9 ... Şeytani ritüellerin kodu olan 9/11 nümerolojisi... )

Tekvir suresinin aşağıdaki ayetlerinde, şeytani ritüel unsurlarından olan "pedofili" ve "adak verme" vurgulanmaktadır.

81/8 Ve izel MEV'UDETU suilet

( Ve VADEDİLMİŞ* KIZA sual edildiğinde, )

81/9 Bi eyyi zenbin KUTİLET

( Hangi günahtan dolayı ÖLDÜRÜLDÜ?
)

* "Mev'udet" ( Vadedilmiş kız ) kelimesi, şeytanların müşrik inkarcılara vaad ettikleri dünyevi ve maddi menfaat karşılığında müşrik inkarcıların da şeytanlara adaklık  küçük kız vaad etmelerini ifade etmektedir.

Yukarıdaki surenin kodu 81 ( 8+1 = 9 ), ayet setindeki ikinci ve son ayetin numarası ise  9 olup ortaya 99 sayısı yani nümerolojik olarak yine 9 sayısı çıkmaktadır. Bu sayı, düalitedeki negatif şeytani frekansı ve sihiri temsil etmekte olup ayrıca şeytani frekansın sembolü olan 666 sayısının da nümerolojik değeridir.

"Çocuk Güzellik Yarışması" ( Pegaent Beauty Contest ) adı altında küçük kız çocuklarının yetişkin kadınlar gibi dekolte giydirildikleri ve makyajlandıkları yarışmalar da esas itibarıyla dolaylı olarak çocuk istismarı ve çocuk tacizi örnekleridir.

"Black Eye Club" ( Siyah Göz Kulübü ) ismiyle bilinen satanist elitler kulübü üyelerininin zaman zaman mor gözle görülmelerinin sebebinin beyin sapına Adrenochrome basmak için için gözden enjeksiyon yaptırmaları olduğu iddiaları bulunmaktadır. Bu sapık zümre ritüellerde çocukları travmaya ( tecavüz, şiddet vb ) maruz bırakmakta ve bu esnada çocukların salgıladıkları yoğun Adrenalini ( Epinephrine ) enjektörle çocukların beyin sapından alıp kendi beyin saplarına enjekte etmektedirler. Enjeksiyon gözden yapıldığı ve göz bölgesi çok narin olduğu için morarmaktadır. ( Adrenochrome oksitlenmiş Adrenalindir. )

Satanist elitler, saf çocuk enerjisinin gençleşme ve ölümsüzlük kaynağı olduğu inancıyla dünya çapında bir pedofili ve çocuk ticareti şebekesi kurmuşlardır. Gizli ritüellerde çocuklardaki bu saf ve yüksek frekanslı enerjiyi açığa çıkarabilmek için cinsel tecavüz ve şiddet uygulamaları yapmaktadırlar.

Meşhur bir uluslararası yayın kuruluşunun Ağustos 2020 yılında, "Mignonnes / Cuties" ( Minnoşlar ) ismiyle yayına aldığı film de küçük kızları cinsellik kavramıyla bütünleştirmesi açısından pedofili meselesine örnek teşkil etmektedir. Yayıncı kuruluş filmin posterinde de pedofili çağrışımlı görsel kullanmış ve gelen tepkiler üzerine özür dilemiştir!. Küçük kız çocuklarının erotik hareketleri ve görüntüleriyle dolu filmin yönetmeni ise filmin "Derinlemesine feminist"! olduğunu beyan etmiştir. Şeytanın en temel niteliği çok net olan kavramları sorgulatarak aksini düşünmeye, tereddüte ve şüpheye sevketmektir. Yasak ağaç meselesinde olduğu gibi....

Son olarak ABD başkanı Donald Trump, başkan adayı olan rakibi Joe Biden'ı alenen pedofil olmakla suçlamıştır. Biden'ın ilgili videoları ise bu iddianın gerçek olma olasılığını destekler niteliktedir. Biden vesilesiyle pedofili konusunun gündeme gelmesiyle Mignonnes filminin vizyona girmesinin eşzamanlılığı da dikkat çekmektedir.

Çocukla cinsellik ve çocuk adak verme sapkınlıkları, portal açma ve cinler ile etkin iletişim kurabilme, onlardan bilgi alabilme, dünyevi maddi menfaat elde edebilme ve cinlerin kaba madde frekansında daha uzun kalabilmelerini sağlama amacıyla yapılan satanik ritüellerin temel öğeleridir. Satanistler şirk koşmak ve cinlere kulluk etmek suretiyle en büyük günahı işlemektedirler. Çocuklara cinsel olarak zulmedenler esasen onları ruhen öldürmektedirler.

Gittikçe yoğunlaşan pedofili gündemi de küresel şeytanların bir planı gibi görünmektedir. Diğer bir deyişle, Tıpkı eşcinsellikte yaptıkları gibi, pedofiliyi zaman içinde "Bir cinsel tercih" olarak algılatma ve normalleştirme hedefi olması kuvvetle muhtemeldir.

Kur'an'da "çocukların adak verilmesi" konusuna muhtelif ayetlerde değinilmekte ve bu ayetlerde satanizm de tanınlanmaktadır.

6/137 - Ve kezalike zeyyene li KESIRİN MİNEL MÜŞRİKINE KATLE EVLADİHİM ŞÜRAKAÜHÜM li yürduhüm ve li yelbisu aleyhim dınehüm ve lev şaellahü ma fealuhü fe zerhüm ve ma yefterun

( Ve ORTAK KOŞANLARDAN ÇOĞUNA ORTAKLARI, onları mahvetmek ve onların üzerlerine dinlerini örtmek için ÇOCUKLARINI ÖLDÜRMELERİNİ işte böyle süslü gösterdiler. Şayet Allah dileseydi onu yapamazlardı. O halde onları ve o uydurduklarını bırak. )

6/140 - Kad hasirallezıne KATELU EVLADEHÜM sefehen bi ğayri ılmin ve harramu ma razekahümüllahüftiraen alellah kad dallu ve ma kanu mühtedın

( İlimsizce, akılsızca ÇOCUKLARINI ÖLDÜRENLER ve o Allah' ın onlara rızıkladığını, Allah’a uydurarak haram kılanlar hasarlandılar. Saptılar ve yönlendirilmiş olmadılar. )

6/151 - Kul tealev etlü ma harrame rabbüküm aleyküm en la tüşriku bihı şey'a ve bil valideyni ıhsana ve LA TAKTULÜ EVLADEKÜM min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül fevahışe ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk zaliküm vassaküm bihı lealleküm ta'kılun

( De ki: "Haydi gelin, Rab’binizin size neleri haram kıldığını okuyayım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlikten ÇOCUKLARINIZI ÖLDÜRMEYİN. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. Ahlaksızlığın açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Allah' ın haram kıldığı nefsi haksızca öldürmeyin. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki akıl edersiniz." )

17/31 - Ve LA TAKTULÜ EVLADEKÜM haşyete imlak nahnü nerzükuhüm ve iyyaküm inne katlehüm kane hit'en kebira

( Ve fakirlik korkusuyla ÇOCUKLARINIZI ÖLDÜRMEYİN. Onları ve sizleri biz rızıklandırırız. Onların öldürülmesi büyük suçtur, günahtır. )

Ayetteki "İmlak" kelimesi hem "Mülk edinme", hem de "Mülksüzlük, Fakirlik" anlamına gelmektedir.

60/12 - Ya eyyühen nebiyyu iza caekel mü'minatü yubayi'neke ala EN LA YUŞRİKNR BİLLAHİ ŞEY'EN ve la yesrıkne ve la yeznine ve LA YAKTULNE EVLADEHÜNNE ve la yet'ine bi bühtanin yefterinehu beyne eydihinne ve erculihinne ve la ya'sıyneke fi ma'rufin fe bayi'hünne vestağfir lehünnallahe innallahe ğafurun rahiım

( Ey haberci, inanan kadınlar, ALLAH'A HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYACAKLARINI, hırsızlık yapmayacaklarını, zina etmeyeceklerini, ÇOCUKLARINI ÖLDÜRMEYECEKLERİNİ, elleri ve ayakları arasında uydurdukları iftirayı getirmeyeceklerini ve sana iyilikte isyan etmeyeceklerini beyan ederek sana geldiklerinde beyanlarını al. Onlara Allah’tan af iste. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

Tevrat'ta ise şu ayet dikkat çekmektedir.

23 Isaiah 57-4 Siz kiminle alay ediyorsunuz? Kime dudak büküyor, dil çıkarıyorsunuz? Ağaçlar arasında, bol yapraklı her ağacın altında Şehvetle yanıp tutuşan, Vadilerde, kaya kovuklarında ÇOCUKLARINI KURBAN EDEN, İsyan torunları, yalan soyu değil misiniz siz?

Thursday, September 17, 2020

İblis ve askerleri yenilmeye mahkumdur.

Kendisini Allah'a ortak koşturarak aldatan ve döngü sonunda teknoloji ilmi üzerine iyice azan İblis tüm sinsi ve ilmi tuzaklarına rağmen yenilmeye mahkumdur. Zira o tuzaklara kendisi düşecektir. Ve bunu en iyi bilen de kendisidir. Çünkü kitapta bu gerçekler ayet olarak yer almaktadır.

3/54 - Ve mekeru ve mekerallah vallahü hayrul makirın

( Ve tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla

( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

İblis ve askerlerinin insanlar için tuzak olarak kurdukları dijital teknoloji hapishanesinin mahkumları kendileri olacaktır. İlim üzerine sapanları ve tuzak olarak kulladıkları ilmi Allah’a ortak koşanlar da aynı hazin kaderi paylaşacaklardır.

26/90 - Ve üzlifetil cennetü lil müttekın 

( Ve cennet sakınanlar için yaklaştırılmıştır. ) 

26/91 - Ve bürrizetil cehımü li ğavın

( Ve cehennem azgınlar için ortaya çıkarılmıştır. )

26/92 - Ve kıle lehüm eyne ma küntüm ta'büdun

( Ve onlara "O kulluk etmiş olduğunuz hangisidir?" denilir. )

26/93 - Min dunillah hel yensuruneküm ev yentesırun

( Allah’tan başka. Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine yardım edebiliyorlar mı? )

26/94 - FE KÜBKİBU* FIHA HÜM VEL ĞAVUN 

( ARTIK ONLAR VE AZGINLAR ORAYA TIKILMIŞLARDIR*. )

26/95 - VE CÜNUDÜ İBLISE ECMEUN

( VE İBLİS'İN ORDULARI DA TOPLUCA. ) 

26/96 - Kalu ve hüm fıha yahtesımun

( Onlar orada tartışıp hasımlaşarak dediler ki, )

26/97 - Tellahi in künna le fı dalalin mübın

( Allah için, kesinlikle biz apaçık sapıklık içinde olmuşuz. )

26/98 - İZ NÜSEVVİKÜM Bİ RABBİL ALEMİN

( ZAMANINDA SİZİ ALEMLERİN RAB'BİNE DENK TUTTUK. ) 

26/99 - Ve ma edallena illel mücrimun

( Ve "Bizi suçluların haricindekiler saptırmadı." )

26/100 - Fe ma lena min şafiın

( Artık bize af vesilecilerinden yoktur. ) 

26/101 - Ve la sadıkın hamım

( Ve ne de doğru sıcak samimi arkadaş. ) 

26/102 - Fe lev enne lena kerraten fe nekune minel mü'minın

( Keşke kesinlikle bize bir kere daha tekrar olsaydı da inananlardan olsaydık. )

26/103 - İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü'minın

( Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar olmazlar. ) 

"Keşke bir kere daha olsaydı." diyenler...

Nefsaniyetin ve kaba maddenin negatif tesirlerine kapılarak bile bile doğru yoldan sapmış ve İblis'in askeri haline gelmiş olanların hesap günündeki pişmanlık beyanlarının da batıl olduğu ayetlerle sabittir.

26/102 - FE LEV ENNE LENA KERRATEN FE NEKUNE MİNEL MÜ'MİNIN

( KEŞKE KESİNLİKLE BİZE BİR KERE DAHA TEKRAR OLSAYDI DA İNANANLARDAN OLSAYDIK. )

26/103 - İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü'minın

( Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar olmazlar. )

6/27 - Ve lev tera iz vükıfu alen nari fe kalu YA LEYTENA NÜRADDÜ ve la nükezzibe bi ayati rabbina ve NEKUNE MİNEL MÜ'MİNUN ( Ve şayet onların, ateşe vakıf olduklarında 

"EY NE OLURDU DÖNDÜRÜLSEYDİK. Rab’bimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve İNANANLARDAN OLSAYDIK." dediklerini görsen. )

6/28 - Bel bedalehüm ma kanu yuhfune min kabl ve LEV RUDDU LE ADU Lİ MA NÜHU ANHÜ ve innehüm le kazibun

( Bilakis, o önceden gizlemiş oldukları karşılarına çıktı. ŞAYET GERİ DÖNDÜRÜLSELERDİ YİNE O MENEDİLDİKLERİNİ YAPARLARDI. Kesinlikle onlar yalancılardır. )

Ayetler açıkça göstermektedir ki bilinçli ve kasıtlı olarak negatif frekansın hizmetçisi durumunda olanların ruhsal tekâmüle erip doğru yola gelebilmeleri için defaatle reenkarne olmaları ve aşamalar halinde ıslah olmaları gerekmektedir. İnsanlar için kurdukları tuzaklara kendileri düşen şeytanlar o tuzakların azabını da kendileri çekeceklerdir. 

Wednesday, September 16, 2020

İnancın bileşenleri

"Allah'a inanıyorum."

Bu cümlenin, yaratılmış varlıkların ruhsal tekamülü açısından çok önemli olduğu ancak yetersiz olduğu ve tamamlanması gerektiği Kur'an'da vurgulanmaktadır. Zira "Allah'a İnanç" kavramı bileşenlerden oluşan bir bütündür. Bunlar;

1- Allahü Teala'ya inanç

2- Kitaplara inanç

3- Meleklere inanç

4- Resullere inanç

5- Ahiret Gününe inanç ( Yani kaba madde alemi dünya dışı, üst süptil boyut yaşamı ( cennet ve üzeri ) )

6- İyilik yapmanın gerekliliğine inanç

olarak sıralanabilir.

Misalen İblis'te Allah'a yani O'nun varlığına inanmaktadır. Zaten yaratılmış hiçbir varlığın başka bir seçeneği olması mümkün değildir. Ancak kitaba göre İblis, O'nun öğretisini benimsememiş, O'na isyan etmiş ve kötülüğü seçmiştir. Bu durumda gerçek "Allah'a inanç" kavramından söz edilmesi mümkün değildir.

Kur'an'da Allah inancı daima ahiret inancı kavramı ile birlikte kullanılmıştır.

3/114 - Yü'minune billahi vel yevmil ahıri ve ye'mürune bil ma'rufi ve yenhevne anil münkeri ve yüsariune fil hayrat ve ülaike mines salihın

( Allah’a ve sonraki güne inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten menederler ve hayırlarda koşarak ilerlerler. İşte onlar iyilerdendirler. )

İnancın bileşenleri Nisa suresinin 136. ayetinde zikredilmiştir.

4/136 - Ya eyyühellezine amenu aminu billahi ve rasulihı vel kitabillezı nezzele ala rasulihı vel kitabillezı enzele min kabl ve men yekfür billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülihı vel yevmil ahıri fe kad dalle dalalen beıyda

( Ey o inananlar, Allah’a , O’nun resulüne, resulüne indirdiği o kitaba ve daha önce indirdiği o kitaba inanın. Allah' ı, meleklerini, kitaplarını, resullerini ve sonraki günü inkar eden kimse uzak, derin sapıklığa sapmıştır. )

"İyilik" kavramının ne olduğu da Bakara suresinin 177. ayetinde bildirilmiştir.

2/177 - Leysel birra en tüvellu vücuheküm kıbelel meşrikı vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahıri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyın ve atel male ala hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakıne vebnes sebıli ves sailıne ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirıne fil be'sai ved darrai ve hıynel be's ülaikellezine sadeku ve ülaike hümül müttekun

( Yüzünüzü doğu ve batı yönüne, doğrultusuna çevirmenizde iyilik yoktur. Lakin iyilik, o Allah’a , sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar. )

Bu durum küreselcilerin, planları kapsamında son dönemde lanse ettikleri "Deizm" ( Tanrıcılık ) kavramının da batıl olduğunu ortaya koymaktadır. Zira "Tanrıcılık" kelimesi bir anlam ifade etmemekle birlikte aksine herhangi bir olgunun dahi Tanrı addedilebileceği mesajını vermektedir. Örneğin Yeni Dünya Düzeni'nde Yapay Zeka'nın, dijital teknolojinin ve bunların arkasındaki küresel şeytanların Tanrı addedilmesi hedeflendiği gibi.....Zira bu nedenle bütün inanç sistemlerinin ortadan kaldırılması ve özünde satanizm olan "Deizmin" ( Dataism / Vericilik ) benimsetilmesi hedeflenmektedir.

Özetle; "Ben Allah'a inanıyorum o kadar. Gerisi beni ilgilendirmez." ifadesi ilim eksikliği bulunan kibirli insanların söylemi olmaktan öteye geçememektedir.






"Ben robot değilim." ??!! ... CAPTCHA

90'lı yılların sonunda sözde bir internet güvenlik uygulaması olarak devreye alınan CAPTCHA* uygulaması esas itibarıyla küresel planları ifşa eden niteliğe sahiptir. Herhangi bir internet sitesine girilmek istendiğinde ekrana güvenlik adımı olarak gelen bölümde karmaşık şekilde yazılmış bir yazının okunması veya görsel bir testin geçilmesi istenmektedir. Gerekli kodlar vb. girildikten sonra ayrıca böyle bir adıma neden gerek duyulmuştu? İnsanlar bir şeye mi alıştırılmaktaydı? İnsanlar kullanılarak AI için laboratuar uygulaması mı yapılmaktaydı?  

* CAPTCHA = Completely Automated Public Turing test to Tell Computers and Humans Apart / İnsanlar ve bilgisayarların farklı olduğunu anlayabilmek için tamamen otomatik kamusal Turing testi

"İnsanların ve bilgisayarların farklı olduğunu anlamak" ..... anlaşılamamış mı?

2012'de yapılan bir araştırmaya göre insanlar CAPTCHA testlerinin yüzde 90'ını çözebilrken bilgisayarlar %99.8'ini çözebilmekteymişler.!!!

Bu nedenle Google, testi değiştirerek "No Captcha ReCapctha" isimli yeni bir testi uygulamaya almıştır. Yeni testte bilgisayar kullanıcılarıdan sadece "Ben robot değilim ( I am not a robot )" yazan minik bir kutucuğu tıklamaları istenmektedir.




Dijital teknolojiyi negatif yönde kullanarak insanlığı dijital kölelere, robotlara dönüştürmek isteyen küreselcilerin ritüelistik olarak her olguya tersten yaklaştıkları, ters anlam yükledikleri dikkate alındığında, esasen bu ifadenin, insanların bilinçaltına "Sen robotsun." cümlesini telkin etme amaçlı olduğu düşünülebilmektedir.

Evvelce "Rabıta ... Kolektif bilince giden yol" başlıklı bölümde de detaylı incelendiği üzere "Robot" kelimesi Arapça "Rabıta / Rabt" ( Bağlanma / Bağlama ) kelimesinin farklı telaffuz edilmiş halidir. Robot, merkezi bilgisayara "bağlı" olarak işlem yapabilen, uzaktan kontrol edilen, yönlendirilen bir cihazdır. 

Enfal suresinin 11. ayetinde "inananların kalplerinin Rab'be ve birbirlerine bağlanmaları" kavramı yer almaktadır. Bu kavram insanlar arasında kolektif bilinci tesis edilmesine işaret etmektedir. İşte küresel şeytanlar insanların kalplerinin birbirine bağlanmasına ve kolektif bilincin oluşmasına, dijital teknoloji marifetiyle engel olmaya çalışmaktadırlar.

8/11 - İz yüğaşşikümün nüase emeneten minhü ve yünezzilü aleyküm mines semai maen li yütahhiraküm bihı ve yüzhibe anküm riczeş şeytani ve li YERBİTA ALA KULUBİKÜM ve yüsebbite bihil akdam

( Zamanında, kendinden güvenlik olarak size uyku örtüyordu. Sizi onunla temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, KALPLERİNİZE BAĞ VERMEK* / KUVVET VERMEK ve ayaklarınızı, adımlarınızı onunla sabitlemek için gökten üzerinize su indiriyordu. )

* Kalplerinizi Bağlamak

İlahi nizamda insan Rab'bin ilmine ve ruhuna "bağlı" yani O'nunla "Rabıta" halinde olan bir varlıktır. Kendilerini Rab'be ortak koşan küresel şeytanlar O'nun yaratış ve kodlama sistemini taklit etmek suretiyle dünyada kurdukları dijital sistem sayesinde insanların Rab'le olan "bağlarını" bloke etmeye onun yerine insanları AI'a ( Yapay Zeka ) bağlamayı yani robotlaştırmayı hedeflemektedirler. 

Her zaman ifade edildiği gibi ilim ve teknoloji ilahi bir nimet olup, mesele bu nimetin ne yönde kullanıldığıdır.










Tuesday, September 15, 2020

Işığın spectrumu ... bir "Hayal"

Latince "Spectrum" kelimesi "Hayal" anlamına gelmekte olup, beyaz ışığın, cam piramidin bir yüzeyinden girip öbür yüzeyinden 7 renge ayrışmış olarak çıkmış haline "Işığın Spectrumu" veya "Işığın Tayfı" denmektedir. Arapça "Tayf" kelimesi de "Hayal" anlamını taşımaktadır.


Beyaz ışığın 7 renge ayrışmış halinin "Işığın Hayali" olarak anılmasının sebebi renk olgusunun ışığın kaba madde alemi dünyadaki imajiner ( hayali, ilüzyonsal ) algısı olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Yukarıdaki resimdeki piramit bir boyut portalı olarak düşünüldüğünde beyaz ışık daha doğrusu ışığın renksiz olan Öz Varlık hali boyut portalından ( kapısından ) geçtiğinde 7 katmana ayrışmaktadır. Bu 7 katmanı göğün tabakaları, insanın çakraları veya sesin kodları ( notalar ) olarak temsil etmek de mümkündür. 

Kur'an'da kaba madde alemi olan dünyanın "aldatıcı" olduğu "gerçek" yaşamın ise "ahiretteki" yani üst planlardaki yaşam olduğu vurgulanmakta, diğer bir deyişle "dünya hayatının sadece bir hayalden ibaret olduğu" bildirilmektedir.

1-Genesis-1-3 Ve Tanrı, "IŞIK olsun" dedi ve IŞIK oldu.

24/35 - Allahü NURus semavati vel ard ... ( Allah göklerin ve yerin AYDINLIĞIDIR. .... )

Allahü Teala'nın insanın algılayabileceği nitelikte ilk yarattığı olgunun "Işık" olduğu dikkate alındığında insanın süptil Öz Varlık halinin de "ışık" olma ihtimali kuvvetlenmektedir. 

Hicr suresinin 18. ayetinde boyutlar arası kulak hırsızlığı yapan yani ilim / bilgi aşıran cinlerin melekler tarafından takip edildikleri bildirilmektedir. Ayette yer alan ve özünde ışığı temsil eden "Şihab" ( Kıvılcım ) kelimesi esasen insanın tekamül etmiş süptil öz varlık hali olan meleği ( vazifeli varlığı ) sembolize etmektedir.

15/18 - İlla men isterekas sem'a fe etbeahu ŞİHABÜN mübın ( O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu apaçık KIVILCIM takip eder. )

Piramitten yansıyan beyaz ışık fenomeni tersten düşünüldüğünde, 7 renkli ışık huzmesinin boyut portalı olan piramide girerek özüne yani beyaz ışığa ulaştığı idrak edilebilir. İnsanın da 7 çakradan oluştuğu dikkate alındığında, antik uygarlıklarda sık görülen piramidal yapıların, frekans yükselterek üst boyutlarla iletişim sağlamak ve astral varlığı ( Öz Varlık ) idrak etmek amaçlı seanslar için kullanıldıkları yani aslında boyut portalları ( Star Gate ) oldukları savını güçlendirmektedir.

Çakralar, ışığın tayfındaki 7 temel renk ile sembolize edilmektedir.

İnsanın Öz Varlığı da bir kelime ve beyaz ışık hüzmesidir.


İncil'de saf ve temizlenmiş insan "Işık çocuğu" olarak tanımlanır.

49 Ephesians 5-8 Bir zamanlar karanlıktınız, ama şimdi Rab'de ışıksınız. IŞIK ÇOCUKLARI çocukları olarak yaşayın.

49 Ephesians 5-9 Çünkü IŞIĞIN  meyvesi her iyilikte, doğrulukta ve gerçekte görülür.















Transhumanism reklamı

"Transhumanism" projesine ilişkin bir reklam BBC tarafından internette viral yapılmaya çalışılmıştır. Reklam filminde yeni ameliyattan çıkmış, hastane odasındaki yatakta yatmakta olan bir kadının kendisini ziyarete gelmiş olan annesine ve babasına geçirmiş olduğu "Transhumanism" ameliyatının detaylarını "mutlu ve neşeli" bir şekilde aktarmaktadır. Senaryo gereği "çağdışı kalmış"! anne ve baba kızlarının neden böyle bir operasyon geçirdiğini anlayamamakta ve "herkesin aklına gelecek standart soruları" sormaktadırlar. 

Reklam filimden bazı kareler şöyledir.






"Transhumanism" ( İnsanüstücülük / Süper İnsancılık ) olarak anılan küresel proje, evvelki bölümlerde defaatle irdelendiği üzere, sözde "Evrim" veya "Süper İnsana Dönüşme" olarak yutturulmaya çalışılmaktadır. Ancak esası "İnsanlıktan Çıkarmacılık" olan bu projenin batıni amacı döngü sonunda birçok metapsişik potansiyeli açığa çıkacak ve ruhsal yükseliş yaşayacak olan insanın bu idraki ve ruhsal tekamülünü engellemek ve onu ters yönde evrilterek, zaman içinde temel fiziksel ve zihinsel kabiliyetlerini yitirmiş, elini ayağını kullanamayan, konuşamayan, düşünemeyen, yorumlayamayan ve merkezi bilgisayardan 7/24 yönlendirilmeye mecbur bırakılmış, uzaktan kontrollü bir robota dönüştürmektir. 

İblis'in neferi olmuş, cin soyundan gelen küresel ailelerin medya önündeki kuklaları ( hangi isimler olduğu artık herkese malum hale gelmiştir. ) bu projeyle, Kur'an'da belirtildiği üzere insanın Allah'a yani ruhsal tekamüle giden yolunun üzerine oturmak ve onu kaba madde alemi dünyaya ebediyen hapsetmek istemektedirler.

7/16 - Kale fe bima ağveytenı le ak'udenne lehüm sıratakel müstekım

( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. )

Videonun sonlarında kadının sarfettiği "Kafamın içi tamamen zevk verici." cümlesi şeytanın aldatma ve helak etme metodunu tanımlar niteliktedir. Zira şeytan kötü amelleri süslü göstererek, farkettirmeden kendi kölesi haline getirir ve aşamalı olarak helake sürükler. İşte bu proje de "Zevk içinde kafalar" sloganıyla insanları dijital köleliğe sürüklemeye çalışan şeytani bir projedir.

Ancak önemli bir hususu da belirtmek gerekmektedir. Allah'ın bahşettiği ilim nimetinin bir ürünü olan teknoloji de bir nimet olup, gerçek anlamda insanların faydası için kullanıldığında sevaba vesile olmaktadır. Örneğin bu bölüme konu olan dijital teknoliji ( AI, Chip vb. )  fiziksel ve zihinsel engeli olan insanların engellerini ortadan kaldırmak veya azaltmak için kullanıldığı takdirde gerçek amaca hizmet edecektir. Oysa, reklam filminde de görüleceği üzere hedeflenen bambaşkadır. Ve maalesef içinde sözde eğitimli aydınların da bulunacağı birçok sağlıklı kişinin zaman içinde bu tip operasyonlar için sıraya girmesi kuvvetle muhtemeldir. 

Son dönemde NeuraLink ( Beyine chip takma ) projesiyle sıkça medyada görünen ve transhumanism projesi görevlilerinden olan şahsın şu cümleleri de küresel niyeti açığa çıkarmaktadır.

"Eğer onları ( AI ) yenemiyorsan onlara katıl." 

( Teknoloji, Allah'ın bahşettiği ilim vesilesiyle insanın ürettiği ve onun kontrolünde insana fayda sağlaması beklenen bir olgudur. İnsanın "teknolojiyle savaşması veya onu yenmeye çalışması" gibi bir düşünce tamamen batıldır. )

"Beş yıl gibi kısa bir süre içinde insanların konuşmaya ve dil bilmeye ihtiyacı olmayacaktır." 

( Yani insan, ters yönde evriltilmek suretiyle konuşamayan, düşünemeyen, yorumlayamayan primat seviyesine indirgenecektir. )

NeuraLink projesinin amacı Elon Musk'un söylediği gibi felç, Alzheimer, otizm, şizofreni vb. gibi zihinsel ve fiziksel hastalıklarî tedavi etmek değil aksine insan beynindeki kodları henüz çözülememiş gizli verilere ulaşmak, beynin "kullanılamayan" diye anılan bölümündeki bilgileri yapay zekâya aktarabilmektir. Bu noktada şeytanlar Enbiya suresinin 18. ayetine ters anlam yüklemek suretiyle "batılı gerçeğe atıp insanın beynini çıkartmayı" istemektedirler.

21/18 - Bel nakzifü bil hakkı alel batıli fe yedmeğuhu fe iza hüve zahık ve lekümül veylü min ma tesıfun ( Bilakis, gerçeği batılın üzerine atarız da onun beynini çıkarır. O zaman o yok olur. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )

Transhumanism aldatmacasıyla kandırılan insanlar, beyinlerine, vücutlarına çip taktırıp AI'a bağlanarak Tanrı İnsan olacaklarına, diğer insanların ise hayvandan farksız kalacaklarına ve Tanrı İnsanların kölesi olacaklarına inandırılmaktadırlar. Oysa ki gerçekte durum tam tersi olacaktır. Doğru yoldan şaşmayıp dijitalizmin kölesi olmayı reddeden insanlar ruhsal tekamül vesilesiyle yükselecekler ve tüm potansiyel metapsişik özellikleri açığa çıkacaktır. Bu değişim onlara Altın Çağı yaşatırken, kendini dijital teknolojinin ve dolayısıyla küresel şeytanların kölesi yapmış olan sözde Tanrı İnsanlar ise insanlıktan çıkmış, Allah yolundan sapmış ve köleleşmiş olmanın istırabı içinde inleyip helak olacaklardır.

İnsanlar arasındaki bu ayrışım İncil'de "alnına veya eline canavarın ( İblis'n ) işaretini koyduranlar ve koydurmayanlar" olarak bildirilmektedir.

66-Revelations-13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eline ya da alnına bir işaret vurduruyordu.

66-Revelations-13-17 Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin.

66-Revelations-13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı altıyüzaltmışaltıdır.

66-Revelations-14-9 Onları üçüncü bir melek izledi. Yüksek sesle şöyle diyordu: "Bir kimse canavara ve heykeline taparsa, alnına ya da eline canavarın işaretini koydurursa, 

66-Revelations-14-10 Tanrı gazabının kâsesinde saf olarak hazırlanmış Tanrı öfkesinin şarabından içecektir. Böylelerine kutsal meleklerin ve Kuzu'nun önünde ateş ve kükürtle işkence edilecek.

66-Revelations-14-11 Çektikleri işkencenin dumanı sonsuzlara dek tütecek. Canavara ve heykeline tapıp onun adının işaretini alanlar gece gündüz rahat yüzü görmeyecekler.

66-Revelations-20-4 Bazı tahtlar ve bunlara oturanları gördüm. Onlara yargılama yetkisi verilmişti. İsa'ya tanıklık ve Tanrı'nın sözü uğruna başı kesilenlerin canlarını da gördüm. Bunlar, canavara ve heykeline tapmamış, alınlarına ve ellerine onun işaretini almamış olanlardı. Hepsi dirilip Mesih'le birlikte bin yıl egemenlik sürdüler.



Monday, September 14, 2020

Cinleştirme operasyonu .... GENEration 

Kur'an'da yer alan "Adem'in yasak ağaca yaklaşması" yani "cinlerin soyağacına yaklaşması" meselesi esasen insan soyunun cin soyuyla karışması ve "insanın cinleştirilmesi" kavramını tanımlamaktadır. 

"CİNsel ilişki" kelimesindeki "Cinsel" kelimesinin kökünde bulunan "Cin" kelimesi bu kelime setine "insanın cin ile tenasül ilişkisi" anlamını kazandırmaktadır. 

İngilizce'de ve Fransızca'daki "Genie / Génie" kelimeleri "Cin" kelimesinin karşılığıdır. 

Gen+eration = Cinleşme / -leştirme 

"Generation" kelimesinin hep "Soy" anlamını yansıttığı kabul edilegelmiştir. Ancak bu kelime açıkça bir soy dönüştürme / melezleştirme operasyonunu tanımlamaktadır.

İnsan beyninde "Reptilian Complex" ( Sürüngen Kompleksi ) adı verilen bir bölümün bulunmasının sebebinin bu birleşme olduğuna evvelki bölümlerde defaatle değinilmiştir.

İsra suresinin 64. ayetinde cin şeytanı İblis'e hitab edilmekte olup, "İnsana çocuklarda ortak ol." ifadesi "İnsanla soyunu karıştır." anlamını içermektedir.

17/64 - Vestefziz men isteta'te minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve ŞARİKHÜM FİL emvali vel EVLADİ veıdhüm ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ğurura

( Ve onlardan kime istidatın olursa sesin ile yerinden oynat, kımıldat. Atlarınla ve yayalarınla üzerlerine yönel. ONLARA malda ve ÇOCUKLARDA ORTAK OL. Onlara vaad et. Ve şeytan onlara aldatmanın haricinde vaad etmez. )

Cinlerin insanla cinsel ilişkisi Tevrat'ın "GENEsis" ( Soylanma / Cinlenme / Yaratılış ) bölümünde "Nefiller / İlahi varlıklar" ( Kovulmuş melekler / cinler ) misaliyle bildirilir.

1 Genesis 6-4 İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi.

Türkçe’de “Yaşayan varlık” anlamına gelen “Can” kelimesinin Arapça’da “Cin” anlamına gelmesi de ilginç bir ilintiye dikkat çekmekte gibidir.

55/39 - Fe yevmeizin la yus'elu an zenbihi insün ve la CAN ( Artık o gün ne insana, ne de CİNE günahlarından sual edilmez. )

55/56 - Fihinne kasıratüt tarfi lem yatmishünne insün kablehüm ve la CAN ( Onların içinde, onlardan önce kendilerine ne insan, ne de CİN dokunmamış kısa, saklı bakışlı kadınlar. )

Ayrıca Türke’deki “Kan” ve “Kin” kelimelerinin de anlam itibarıyla “Gen”, “Can” ve “Cin” kelimeleriyle dolaylı ilintisi olabilir. “C” harfi dillerde “K” olarak da telaffuz edilebilmektedir. ( “Cin” insana “kini” olan bir varlıktır. “Kan” ile “Gen” kelimeleri de biyolojik anlam itibarıyla ilintilidirler. )

"Canavar" kelimesinin kökeni ise "Jennifer" kelimesi olup bu kelime "Jenni" ( Cin ) ve "Fer" ( Getiren ) köklerinden oluşmakta ve "Cin Getiren" anlamına gelmektedir. ( Benzer örnek "Lucifer" kelimesidir. Luci ( Işık ) ve "Fer" ( Getiren ) )

GENs ( "Jan" okunur. ( Fransızca ) kelimesi "Halk, Kişiler" anlamındadır. 


Kaim-i Makam

Bu bölümde kök bileşenleri Kur'an'da da yer alan bir kelimenin, "Kaymakam" kelimesinin etimolojisine kısaca değinilmektedir. "Kaymakam" kelimesi "Kaim"* ( Duran, Ayakta duran ) ve "Makam"** ( Makam, Durulan Yer, Mevki ) kelimelerinden oluşmakta olup esasen "Kaim-i Makam" olarak yazılır ve "Makamda Duran / Makamı Tutan" anlamı taşır.

* Kıyam ( Ayağa Kalkmak ), Mukim ( İkamet eden ), İkame ( Yerine koyma ) kelimeleri de aynı ( KM ) köktendir.

** Makam kelimesi de ayrıca "Ma" ( Ne, O ) ve "Kam" ( Durmak - Kıyam kökünden ) kelimelerinden oluşmaktadır.

Bu kelimelerin Kur'an'daki kullanım örnekleri şöyledir.

3/39 - Fe nadethül melaiketü ve hüve KAİMün yüsallı fil mıhrabi ennellahe yübeşşiruke bi yahya müsaddikan bi kelimetin minellahi ve seyyiden ve hasuran ve nebiyyen mines salihın

( Böylece o mihrabın içinde AYAKTA DURUP dua ederken melekler ona seslendiler. "Kesinlikle Allah sana, Allah’tan kelimeyi doğrulayıcı, nefsine hakim, temiz ve fazilet sahibi, sır saklayıp tasa çeken ve iyilerden haberci olarak Yahya’ yı müjdeliyor." )

17/79 - Ve minel leyli fe tehecced bihı nafileten leke asa en yeb'aseke rabbüke MEKAMEN mahmuda

( Ve sana zorunlu olmasa da geceden feragat et. Rab’binin seni övülmüş MAKAMA göndermesi umulur. )

Alemler ve 10 sayısı

String Theory'ye ( İp Teorisi ) göre madde alemi olan kainat 10 boyuttan oluşmaktadır. ( Super String Theory ise 11 boyut öngörmektedir. ) "Boyut" kelimesi aynı zamanda "Plan" ve "Frekans" anlamına da gelmekte olup, Kur'an'da ise "Alem" kelimesi ile temsil edilmektedir. 

"Alem" kelimesinin "Alim" ( Bilen ) kelimesiyle olan fonetik benzerliği ve tüm yaratılışın aslında tek bir bilinç ve "Bilgi"den oluştuğu dikkate alındığında "Alem" kelimesinin derin anlamı da ortaya çıkmaktadır.

"Alem" kelimesi, Kur'an'da 73 kere tekrarlanmakta olup, ilk geçtiği ayet Fatiha suresinin 2. ayetidir.

1/2 - El (1) hamdu (2) li (3) allahi (4) rabbi (5) el (6) ALEMİN (7) ( Övgü ALEMLERİN Rab’bi Allah içindir. )

- Alem kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 73 sayısının nümerolojik değeri 10 ( 7+3 = 10 ) sayısını vermektedir.

- "Alem" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kodundaki rakamlar ile ayetteki kelime adedi ve aynı zamanda "Alem" kelimesinin sıra numarası toplandığında yine 10 sayısı elde edilmektedir. ( 1+2+7 = 10 ) ( İnsanın elinde ve ayağında 10'ar parmağı olması bu bağlamda bir delil niteliğindedir. )

Ayrıca 1,2 ve7 sayıları "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 ( 2+7+0+1 = 10 ) sayısını oluşturan sayılardır. 2701 ( 2+7+0+1 = 10 ... 1+0 = 1 ) sayısı da nümerolojik olarak Allah'ın birliğini ve tekliğini sembolize etmektedir.



Kaba madde alemi olan dünyanın 3. boyut olduğu ve Kur'an' ayetlerinde yer alan "7 Gökler" ifadesi dikkate alındığında toplam 10 boyut ortaya çıkmaktadır. "Alem" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedinin de 73 olması ve bu sayının 7 ve 3'ten oluşması da ayrıca bir delil niteliğindedir.

2/29 - Hüvellezi haleka leküm ma fil erdı cemıan sümmesteva iles semai fe sevvahünne seb'a semavat ve hüve bi külli şey'in alim

( O size yerde olanları topluca yaratandır. Sonra göğe seviyelendi ve onu yedi gökler olarak düzenleyip seviyelendirdi. O herşeyi bilendir. )




Tasallut meselesi

"Tasallut" kelimesi "Salt" ( Vurmak, Darbelemek, Hükmetmek ) kökünden türeyen ve "Darbeye maruz bırakmak, Tahakkümane tesirler iletmek" anlamlarına gelmektedir. Bu kelime konuşma dilinde "Cin tasallutu" kavramıyla özdeşleşmiş olup, cinin negatif enerji frekansı tesirlerine kapılmış insan için kullanılmaktadır.

Üst süptil planda pozitif frekanslı vazifeli varlıklar ( melekler ) olduğu gibi negatif frekanslı varlıklar ( cinler ) da bulunmaktadır. Kaba madde planındaki bir varlığın bu frekanslardan birine kapılması esasen bir "tasallut" fenomenidir. Zira daimen Allahü Teala'nın hakimiyeti altında olmak yani O'nun ilettiği pozitif frekansların tasallutu altında olabilmek her inananın yegane temennisidir. Dolayısıyla "tasallut" kelimesi tek başına pozitif veya negatif anlamı temsil etmemekte yani nötr niteliğe sahip bulunmaktadır. ( Örnek : "Musibet" kelimesi olumsuz olarak algılanagelen bir kelime olmasına rağmen sadece "İsabet eden, Rastlayan" anlamına gelmektedir ve nötrdür. İsabet eden olgu pozitif de olabilir negatif de olabilir. ) 

4/90 - İllellezıne yesılune ila kavmin beyneküm ve beynehüm mısakun ev cauküm hasırat suduruhüm en yükatiluküm ev yükatilu kavmehüm ve lev şaellahü le SELLETAhüm aleyküm fe le kateluküm fe inı'tezeluküm fe lem yükatiluküm ve elkav ileykümüs selem fe ma cealellahü leküm aleyhim sebıla

( Sizin ve onlar arasında söz olan kavime ulaşıp sığınanlar veya sizlerle savaşmanın veya onların kavimleriyle savaşmanın göğüslerine hasar verdiği size gelenler hariç. Şayet Allah dileseydi onları üzerinize MUSALLAT ederdi de sizinle savaşırlardı. O halde sizden uzak durur da sizinle savaşmazlar ve sizlere selam atarlarsa, Allah size onların üzerine yol vermemiştir. )

Dünya'daki tüm varlıklar gibi insan da, ilahi nizamın kozmik sistemine bağlı olan Öz Varlığın kaba madde planındaki bir tezahürü olarak kozmik sistemden iletilen tesirler ile varlığını sürdürmektedir. 

Zaman kavramının olmadığı, tüm kainatın esasen tek bir bilinç olduğu ve tüm olguların / varlıkların birbirlerinin temsili ve döngüsel yansıması olduğu dikkate alındığında düalitenin ve döngünün esası olan pozitif veya negatif yönde değişimlerin tek bir kaynaktan sebeplendiği ortaya çıkmaktadır.

Bir varlığın frekansının yükselmesi onun farklı planlardaki ( boyut / frekans ) pozitif veya negatif varlıklar ile senkronize olmasına ve temasa geçmesine vesile olmaktadır. Satanik ritüelllere katılmaya mecbur bırakılmış bazı zihin kontrol mağdurları ifadelerinde ritüel esnasında ritüele katılan bazı kişilerin şekil değiştirerek farklı formda bir yaratığa ( genellikle reptilian ) dönüştüklerini belirtmektedirler. Bu durum esas itibarıyla frekans değişimi nedeniyle kişinin, bulunduğu frekansın dışındaki olguları / varlıkları algılayabilmesi fenomenini yansıtmaktadır. Yani değişim kişinin kendisinde olmakta ve karşısındaki kişiye musallat olmuş cini veya meleği algılayabilir hale gelmektedir.  Tıpkı Matrix filminde prodigy çocuğun Neo'ya söylediği gibi. "Kaşık yok. Eğilen sensin."







Sunday, September 13, 2020

Ateşe çağıranlar ve zannını doğrulayan İblis

"Nar" kelimesi "Ateş" anlamında kullanılmakta olup, Kur'an'da İblis'in ateşten yaratılmış olduğu bildirilir.

7/11 - Ve lekad halaknaküm sümme savvernaküm sümme kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa İBLİS lem yekün mines sacidın

( Ve sizi yarattık. Sonra sizi şekillendirdik. Sonra meleklere "Adem için yere kapanın." dedik de İBLİS hariç yere kapandılar. O yere kapananlardan olmadı. )

7/12 - Kale ma meneake en la tescüde iz emartük kale ENE hayrun minh halaktenı min NARİN ve halaktehu min tıyn

( “Sana emrettiğim zaman, seni yere kapanmaktan ne men etti?” dedi. “BEN, ondan daha hayırlıyım. Beni ATEŞten yarattın, onu çamurdan yarattın." dedi. ) 

"Nar" kelimesinin "Enerji frekansı" anlamını taşıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira cinler süptil ( ince ) plan / boyut varlıkları olarak bilinmektedirler. ( Dünya kaba madde planı / boyutudur. )

7/12 kodlu ayette yer alan "halakteni min narin" ( beni ateşten yarattın ) cümlesinde "Ateş" kelimesi "Narin" olarak zikredilmiştir. Oysa bir çok ayette "Ateşten" ifadesi "Min nar" olarak ifade edilmektedir. Örnek; 22/19 ... lehüm siyabün min nar ... ( onlara ateşten elbiseler ... )

"Narin" kelimesi Farsça kökenli olup "İnce" anlamı taşımaktadır. "Süptil ( İnce ) madde varlık" kavramı dikkate alındığında 7/12 kodlu ayetteki "halakteni min narin" ifadesi "beni ince / süptil olarak yarattın" anlamını taşıyor olabilir.

İblis'e tabi olmuş cin ve insan şeytanlarının insanı negatif enerji frekansına ve dolayısıyla helake yönlendirmeleri hususu Kur'an'da "Dua ilen nar" ( Ateşe çağırmak ) olarak tasvir edilmektedir.

2/221 .... le abdün mü'minün hayrun min müşrikin ve lev a'cebeküm ülaike YED'UNE İLEN NAR ....

( .... İnanan kul, şayet hoşunuza gitse bile ortak koşandan daha hayırlıdır. İşte onlar ATEŞE ÇAĞIRIRLAR. Allah cennete, kendi izni ile affa çağırır. .... )

28/41 Ve cealnahüm eimmeten YED'UNE İLEN NAR ve yevmel kıyameti la yünsarun

( Ve onları, ATEŞE ÇAĞIRAN önderler ve ayağa kalkış gününde yardım edilmeyenler kıldık. )

28/42 - Ve etba'nahüm fı hazihid dünya la'neh ve yevmel kıyameti hüm minel makbuhın

( Ve bu dünyada onlara laneti tabi kıldık. Onlar ayağa kalkış gününde çirkinleştirilenler beğenilmeyenlerdir. ) 

40/41 - Ve ya kavmi ma lı ed'uküm ilen necati ve TED'UNENI İLEN NAR

( Ve ey kavmim, neden ben sizi kurtuluşa çağırırken, SİZ BENİ ATEŞE ÇAĞIRIYORSUNUZ? )

Ayetlerdeki "Ateşe çağırmak" ifadesi, "cin soyuna / boyutuna çağırmak" anlamına işaret ediyor olabilir. Aşağıda yer alan ayetlerde "ateşe çağıran" İblis'in insanların çoğunu saptıracağı bildirilmektedir.

7/16 - Kale fe bima ağveytenı le ak'udenne lehüm sıratakel müstekım

( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. )

7/17 - Sümme le atiyennehüm min beyni eydıhim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim ve LA TECIDÜ EKSERAHÜM ŞAKİRIN

( Sonra önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara yeteceğim. ONLARIN ÇOĞUNU ŞÜKREDENLERDEN BULMAYACAKSIN. ) 

34/20 - Ve lekad saddeka aleyhim iblısü zannehu fettebeuhü illa ferıkan minel mü'minın

( Ve İblis onların üzerine zannını doğruladı da inananlardan bir kısmı hariç ona tabi oldular. )