Çeviri

Sunday, November 22, 2020

Fuhuş obsesyonu 

"FHŞ" kökünden türeyen "Fahşa / Fahişet / Fuhş" kelimeleri "Ahlaksızlık, Çirkinlik, Günahkârlık, Uygunsuzluk, Aşırılık" anlamlarını temsil etmektedir. Bu kelime kökünden türemiş ilan "Fahiş / -e" kelimesi de "Ahlaksız olan, Çirkin olan Aşırı olan, Uygunsuz olan" anlamlarını taşımaktadır.

"Fahişe" kelimesinin İngilizcede muhtelif argo karşılıkları bulunmakla birlikte en yaygın olanı "Prostitute" kelimesidir. Bu kelime "Pro" ( Ön, Önde ) ve "Stitute" ( Konum, Yerleşme ) kelimelerinden oluşmakta olup özünde "Satılık olarak önde teşhir edilen" anlamını içermektedir. Para karşılığında cinsel ilişkide bulunan kadınlar bu nedenle "Fahişe" kelimesiyle anılmaktadır.

"Porno" kelimesi ise Grek kökenli bir kelime olup "Fahişe" anlamına gelmektedir. "Porno" kelimesine "Grafi" ( Yazım, Çizim ) kelimesinin eklenmesiyle "Fahişeye ilişkin yazı ve resim" anlamına gelen "Pornografi" kelimesi oluşmaktadır. "Porn" kelimesi özünde "Satmak, Köle satmak" anlamını taşımaktadır. Zira porno sektörü ahlaksızlık yolunda köleleştirilmiş insanların ticaretinin yapıldığı bir bataklık niteliğindedir.

Cin ve insan kaynaklı negatif şeytani tesirlerin temel hedefi varlıkları kaba madde frekansında yani düşük frekansta tutarak ruhsal tekâmüllerini engellemek ve geciktirmektir. Kaba, sert, zulme ve zorbalığa dayalı her olgu düşük frekansın bir tezahürü olup, maddi, aldatıcı ve şehvete dayalı bir olgu olan pornografi de insanları sürekli düşük frekansta tutabilmek için kurgulanmış bir bağımlılık tuzağıdır.

Evvelki bölümlerde de incelenen dört illet ( Mülkiyet, İştah, Şehvet ve Riyaset ) insanları gittikçe daha derine çeken bataklık gibidir. Bu dört illet veya obsesyon unsuru insanı aşamalı olarak daha fazlasını isteyen ama asla tatmin olamayan bir konuma taşımakta ve nihayetinde azgınlık ve sapıklık noktasına getirerek helak etmektedir.

"Fahşa" kavramı esasen cok geniş bir kavram olmakla birlikte akla ilk olarak şehvete dayalı günahları ( zina, hayat kadınlığı, eşcinsellik, ensest ilişki, pedofili vb. ) getirmektedir. Kur'an'da "Fahşa" kavramını konu alan ayetler şöyledir.

2/168 - Ya eyyühen nasü külu min ma fil erdı halalen tayyiben ve LA TETTEBIU HUTUVATİŞ ŞEYTAN innehu leküm adüvvün mübın

( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. ŞEYTANIN ADIMLARINA TABİ OLMAYIN. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

2/268 - Eş ŞEYTANÜ yeidükümül fakra ve YE'MÜRUKÜM BİL FAHŞA vallahü yeıdüküm mağfiraten minhü ve fadla vallahü vasiun alim

( ŞEYTAN size fakirliği, yoksulluğu vaad eder ve size AHLAKSIZLIĞI EMREDER. Allah size kendisinden ve üstünlüğünden affı vaad eder. Allah geniştir bilendir. )

"Fuhuşun" nefse zulüm olduğu Al'i İmran suresinin 135. ayetinde bildirilmektedir. Nefise zulüm, bir varlığın diğer bir varlığa zulmetmesi yoluyla esasen kendisine zulmetmesi olgusudur. Ayette ayrıca hatanın farkında olduktan sonra bile bile ve ısrarla aynı hatayı tekrarlamanın affının olamayacağı da dolaylı olarak bildirilmekte gibidir.

3/135 - Vellezine iza FEALU FAHİŞETEN ev ZALEMU ENFÜSEHÜM ZEKERULLAHE FESTAĞFERU Lİ ZÜNUBİHİM ve men yağfiruz zünube illellah ve LEM YÜSIRRU ALA MA FEALU VE HÜM YA'LEMUN 

( Ve onlar AHLAKSIZLIK YAPTIKLARINDA veya NEFİSLERİNE ZULMETTİKLERİNDE ALLAH'I HATIRLARLAR da günahları için af isterler. Allah’ ın haricinde günahları kim affeder? Ve onlar O YAPTIKLARINDA BİLE BİLE ISRAR ETMEZLER. )

Nisa suresinin 15. ayetinde zina eylemi "Fahişet" olarak ifade edilmiştir.

4/15 - Vellatı ye'tınel FAHİŞETE min nisaiküm festeşhidu aleyhinne erbeaten minküm fe in şehidu fe emsikuhünne fil büyuti hatta yeteveffahünnel mevtü ev yec'alellahü lehünne sebıla

( Ve sizlerden dördünüz, o kadınlarınızdan AHLAKSIZLIĞI getirenlere şahitlik etsinler. Eğer şahitlik yaparlarsa, ölüm onları vefat ettirene veya Allah onlara yol verene kadar onları evlerinin içinde tutun. ) 

17/32 - Ve la takrabüz ZİNA innehu kane FAHİŞEH ve sae sebıla

( Ve ZİNAYA yaklaşmayın. Kesinlikle o AHLAKSIZCADIR ve kötü yoldur. )

Nisa suresinin 22. suresinde aile için ensest ilişkiye dolaylı olarak değinilmiştir.

4/22 - Ve LA TENKÜHU MA NEKEHA ABAÜKÜM MİNEN NİSAİ illa ma kad selef innehu kane FAHİŞETEN ve makta ve sae sebıla

( Ve o önceden oluverenin haricinde, O KADINLARDAN BABALARINIZIN NİKAHLADIKLARINI NİKAHLAMAYIN. Kesinlikle o AHLAKSIZCAYDI, iğrençti ve kötü yoldu. )

En'am suresinin 151. ve A'raf suresinin 33. ayetlerindeki "Fevahişe" ( Ahlaksızlıklar ) kelimesiyle genelleme yapılmıştır.

6/151 - Kul tealev etlü MA HARRAME RABBÜKÜM aleyküm en la tüşriku bihı şey'a ve bil valideyni ıhsana ve la taktülu evladeküm min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül FEVAHİŞE ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk zaliküm vassaküm bihı lealleküm ta'kılun

( De ki: "Haydi gelin, RAB'BİNİZİN size neleri HARAM KILDIĞINI okuyayım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlikten çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. AHLAKSIZLIKLARIN açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Allah' ın haram kıldığı nefsi haksızca öldürmeyin. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki akıl edersiniz." )

7/33 - Kul innema HARRAME RABBİYEL FEVAHİŞE ma zahera minha ve ma betane vel isme vel bağye bi ğayril hakkı ve en tüşriku billahi ma lem yünezzil bihı sültanen ve en tekulu alellahi ma la ta'lemun

( De ki: "RAB'BİM, AHLAKSIZLIKLARI, ondan açık ve gizli olanı ve günahları, haksızca azgınlığı, hakkında delil indirmediklerini Allah’a ortak koşmanızı ve Allah’a o bilmediklerinizi söylemenizi kesinlikle HARAM KILMIŞTIR." ) 

Nahl suresinin 90. ayetinde "Ahlaksızlık" kelimesi adeta kendisinin tanımlayan "Kötülük" ve "Azgınlık" kelimeleriyle birlikte kullanılmıştır.

16/90 - İnnellahe ye'müru bil adli vel ıhsani ve ıtai zil kurba ve yenha anil FAHŞAİ vel münkeri vel bağy yeızüküm lealleküm tezekkerun ( Kesinlikle Allah adaleti, iyiliği, yakınlığı olanlara vermeyi, AHLAKSIZLIKTAN, kötülükten ve azgınlıktan men etmeyi emreder. Size öğüt verir. Umulur ki hatırlarsınız. )

A'raf suresinin 28. ayetinde ahlaksız eylemler içinde bulunanların kendilerine haklı sebep yaratmaya çalıştıklarından bahsedilmektedir. Ahlaksızlığı alışkanlık haline getirmiş olanlar bunun bir gelenek, bir ritüel olduğunu ileri sürebilmektedirler. Özellikle okült satanik cemiyetlerde ritüel halini almış ahlaksızca ve sapıkça eylemlerin ifa edildiği bilinmektedir.

7/28 - Ve iza fealu FAHİŞETEN kalu vecedna aleyha abaena vallahü emerana biha kul innellahe la ye'müru bil FAHŞA' e tekulune alellahi ma la ta'lemun ( Ve onlar AHLAKSIZLIK yaptıkları zaman "Babalarımızı onun üzerinde bulduk. Bize onu Allah emretti." derler. De ki: "Kesinlikle Allah AHLAKSIZLIĞI emretmez. Allah’a o bilmediklerinizi mi söylüyorsunuz?" )

A'raf, Neml ve Ankebut surelerinin aşağıdaki ayetlerinde "eşcinsellik" "Fahişet" olarak tanmlanmıştır. Bu ayette yer alan "erkeklere gitme" ifadesi, herhangi bir fizyolojik sorunu olmamasına rağmen kadınlarla cinsel ilişkiye girmek yerine, sadece zevk ve farklı deneyim olsun diye erkeklerle "aktif" cinsel ilişkiye girenleri tanımlamakta gibidir. Zira eşcinsellik hormonal bir sorundan da kaynaklanabilen ve tıbbi tedavi gerektiren bir fenomendir. 

7/80 - Ve lutan iz kale li kavmihı ete'tunel FAHİŞETE ma sebekaküm biha min ehadin minel alemın

( Ve Lut zamanında kavmine "Sizden önce o geçmiş alemlerden hiç birinin yapmadığı AHLAKSIZLIĞI MI getiriyorsunuz?" dedi. )

7/81 - İNNEKÜM LE TE'TUNER RİCALE ŞEHVETEN min dunin nisa' bel entüm kavmün müsrifun

( Kesinlikle siz kadınların dışında ŞEHVETLE ERKEKLERE YETİYORSUNUZ. Bilakis siz müsrifler kavmisiniz. )

27/54 - Ve lutan iz kale li kavmihı e te'tunel FAHİŞETE ve entüm tübsırun

( Ve zamanında Lut kavmine "Sizler göre göre AHLAKSIZLIK mı yapıyorsunuz?" dedi. )

27/55 - E İNNEKÜM LE TE'TUNER RİCALE ŞEHVETEN min dunin nisa' bel entüm kavmün techelun

( Kesinlikle siz kadınların dışında, ŞEHVETLE ERKEKLERE Mİ YETİYORSUNUZ? Bilakis sizler cahillik eden kavimsiniz. )

29/28 - Ve lutan iz kale li kavmihı inneküm le te'tunel FAHİŞETE ma sebekaküm biha min ehadin minel alemın

( Ve zamanında Lut kavmine "Kesinlikle siz, alemlerden hiçbirinin onda sizi geçmediği AHLAKSIZLIĞI getiriyorsunuz." dedi. )

29/29 - E inneküm LE TA'TUNER RİCALE ve taktaunes sebıle ve TE'TUNE Fİ NADİKÜMÜL MÜNKER fe ma kane cevabe kavmihı illa en kalu'tina bi azabillahi in künte mines sadikın

( Kesinlikle SİZ ERKEKLERE Mİ YETECEKSİNİZ? Ve yol mu keseceksiniz? Ve TOPLANTILARINIZDA İNKARI VE KÖTÜYÜ MÜ GETİRECEKSİNİZ? Böylece, kavminin cevabı Eğer doğrulardan isen, bize Allah' ın azabını getir." demelerinin haricindeki olmadı. )

Ankebut suresinin 29. ayetinde ahlaksızlıklığın, okült cemiyet toplantıları esnasındaki ritüelistik eylemler olarak tezahür ettiği mesajı verilmekte gibidir.

Yusuf suresinin 24. ayetinde Haberci Yusuf'un, şeyhin kadını ile zina yapma aşamasına geldiği ancak Rab'bin yönlendirmesiyle bu ahlaksızlıktan uzak tutulduğu bldirilmektedir.

12/24 - Ve lekad hemmet bihı ve hemme biha lev la en raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs SUE vel FAHŞA' innehu min ıbadinel muhlesın

( Ve ona taammüd etti, meyledip heveslendi. O Rab’binin delilini görmeseydi, o da ona taammüd edecekti, meyledip heveslenecekti. İşte KÖTÜLÜĞÜ ve AHLAKSIZLIĞI ondan böyle ayırmamız içindi. Kesinlikle o samimi kullarımızdandı. )

Nur suresinin 19. ayetinde yer alan "ahlaksızlığın yayılması" kavramı, muhtelif mecralar kanalıyla ahlaksızlığı ve sapıklığı topluma özendirmeye, alıştırmaya yönelik eylemleri tanımlamaktadır. Pornografi bu eylemlerin en önde geleni olarak belirtilebilir.

24/19 - İnnellezine YÜHIBBUNE EN TEŞIAL FAHIŞETÜ fillezıne amenu lehüm azabün elımün fıd dünya vel ahırah vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun

( Kesinlikle o inananlar içinde, AHLAKSIZLIĞIN YAYILMASINI SEVENLERE, dünyada ve ahirette elim azap onlaradır. Allah bilir de sizler bilmezsiniz. )

Şura ve Necm surelerinin aşağıdaki ayetlerinde "Ahlaksızlıklar", "büyük günah" olarak tanımlanmaktadır.

42/37 - Vellezine yectenibune KEBAİRAL İSMİ VEL FEVAHİŞE ve iza ma ğadıbu hüm yağfirun

( Ve onlar BÜYÜK GÜNAHTAN VE AHLAKSIZLIKLARDAN kaçınırlar. Onlar, öfkelendiklerinde onlar affederler. )

53/32 - Ellezine yectenibune KEBAİRAL İSMİ VEL FEVAHİŞE illel lemem inne rabbeke vasiul mağfirah hüve a'lemu biküm iz enşeeküm minel erdı ve iz entüm ecinnetun fi butuni ummehatiküm fe la tüzekku enfüseküm hüve a'lemu bi men itteka

( Onlar BÜYÜK GÜNAHTAN VE AHLAKSIZLIKLARDAN, küçük günahlar haricinde, kaçınırlar. Kesinlikle Rab’binin affı geniştir. Sizi yerden inşa ettiği zamanı ve sizin annelerinizin karınlarında cenin olduğunuz zamanı O bilir. O halde nefislerinizi temize çıkarmayın. O sakınan kimseyi bilir. )

Ankebut suresinin 45. ayetinde "kötülük" ve "inkar" olarak tanımlanan "ahlaksızlıktan" uzak durabilmenin tek yolunun "kitabı okumak", "duaya kalkmak" ve "Allah'ı zikretmek / hatırlamak" olduğu bildirilmektedir..

29/45 - Ütlü ma uhıye ileyke minel kitabi ve ekımıs salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve le zikrullahi ekber vallahü ya'lemü ma tasneun

( O sana kitaptan vahyedileni oku ve duaya kalk. Kesinlikle dua ahlaksızlıktan ve kötülükten, inkardan alıkoyar. Allah' ı hatırlamak en büyüğüdür. Allah o ürettiklerinizi bilir. )


Saturday, November 21, 2020

Önemsiz ve sıradan görme sendromu 

Tarihte önemli keşifler ve icatlar, birçok insanın üzerinde durmadığı, önemsemediği detaylara odaklanan ve hatta hayatını bunlara adayan insanlar tarafından yapılmıştır. Ağaçtan bir elmanın düşmesi, tasın suda yüzmesi gibi sıradan algısı yaratan olgular insanlık tarihine yön veren icatlara vesile olmuşlardır. Dolayısıyla zahiri olandan ziyade batıni olana odaklanmak yegane tekamül vesilesidir.

Yaratılışın kodlarını ve tüm bilimlerin özünü ihtiva eden Kur'an ayetleri de birçok insan tarafından "sıradan", "bilinen", "klişe" ve hatta "uydurma" olarak algılanmaktadır. Oysa ayetlerdeki her bir kelime hatta her bir harf ayrı evrenlere açılan kapılar niteliğindedir.

Bazı insanların Kur'an ayetlerini itibarsızlaştırmak ve sıradanlaştırmak için sarfettikleri örnek cümle ve bu cümlelere verilen Kur'ani cevap aşağıdaki ayetlerde yer almaktadır.

8/31 - Ve iza tütla aleyhim ayatüna kalu kad semı'na lev neşaü le kulna misle haza in haza illa esatırul evvelın ( Ve onlara ayetlerimiz okunduğu zaman, "Duyduk. Dilersek bunun aynısını biz de söyleriz. Kesinlikle bu ancak evvelkilerin masallarıdır." derler. )

11/13 - Em yekulunefterah kul fe'tu bi aşri süverin mislihı müfterayatin ved'u men isteta'tüm min dunillahi in küntüm sadikın ( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan on sure getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah’tan başka istidatı olanları da çağırın." )

İnsanı, bilgiden ve gelişimden uzak tutan en büyük zaaflar yüzeysellik, detaylandırmama, hafife alma, basit görme ve umursamama olarak sıralanabilir. Bilginin insana en yakın olduğu ancak çoğu insanın ise bilgiden uzak kalmayı tercih ettiği günümüzdeki en önemli sorun üç satırlık bir yazının ilk satırını dahi okumaya üşenme sendromudur. Bu durum bilgiye erişim imkanları genişledikçe ilginin, merakın ve öğrenme gayretinin azalması gibi ilginç bir sonucu ortaya koymaktadır. Bunun temel sebebi oyalayıcı ve dikkat dağıtıcı unsurların da bu gelişen bilgi mecraları ve platformlar içinde yer almasıdır.

Elbette bahsedilen "bilgiye ilgisizlik" fenomeni tüm insanlar için geçerli degildir. Bilgi mecralarının çoğalmasıyla birlikte dezenformasyon olgusunun da çoğalması, insanlarda güvensizlik ve şüphe duygularının yogunlaşmasına sebebiyet vermektedir. Ancak işte esas bu noktada araştırmanın ve doğru bilgiye ulaşma gayretinin önemi ortaya çıkmaktadır. 

Aşağıdaki ayetlerde "basit ve sıradan" yaklaşımlı zihniyet ile "detaycı ve odaklı" zihniyet arasındaki fark zikredilmektedir 

24/15 - İz telekkavnehu bi elsinetiküm ve tekulune bi efvahiküm ma leyse leküm bihı ılmün ve tahsebunehu HEYYİNEN ve hüve ındellahi azım ( Onu dilinize doladığınızda, ağızlarınızla, o size ilmi olmayanı söylüyorsunuz. Onu BASİT, ÖNEMSİZ sanıyorsunuz. O Allah' ın indinde büyüktür. )

Ayette kibirlilerin detaylı bir inceleme yapmadan hatta tam okumadan Kur'an ayetlerini sıradan ve basit addetmeleri misali verilmektedir.

37/12 - Bel ACİBTE ve YESHARUN ( Bilakis sen ŞAŞIRIRSIN, onlar ALAY EDERLER. ) 

Ayette, kibirlilerin ayetlerle alay etmeleri, buna karşın inananların ise ayetler karşısında şaşkınlık, merak ve heyecan duydukları ifade edilmektedir. Aşağıdaki ayetlerde de kibirli bilgisizlerin ayetler karşısındaki klasik davranış paterni zikredilmektedir. 

37/13 - Ve iza zükkiru la yezkürun ( Ve hatırlatıldığında hatırlamazlar. )

37/14 - Ve iza raev ayeten yesteshırun ( Ve ayeti gördüklerinde alay edip eğlenirler. )

Friday, November 20, 2020

Gasp ile tatmin olmaya çalışanlar 

İnsanlar topluluklar halinde yaşamak ve topluluğun menfaati yönünde vazifeler üstlenmek suretiyle ilahi nizamın üst kademelerindeki vazife planlarına hazırlanırlar. Toplumdaki her bir insanın varlık sebebi bir digerinin refahını ve mutluluğunu temin etmek için azimle çalışmak, böylelikle toplumsal refahı sağlamak ve bu vesileyle de yüksek tatmine ulaşmaktır.

İlahi nizamda gerçek tatmine, ancak varlıkların mutluluk ve refahına vesile olmak yoluyla erişilebilir. Zaten bu ilahi mekanizma dolaylı olarak her insanın kendi refahını ve mutluluğunu temin etmesini de sağlamaktadır. Bu temel ilke Furkan suresinin 57. suresinde "haberci resulün ödülünün ( tatmininin ) insanların Rab'be yöneldiklerini görmek olduğu" ifadesiyle bildirilmektedir.

25/57 - Kul ma es'elüküm aleyhi min ECRİN illa men şae en yettehıze ila rabbihı sebıla ( De ki: "Onun üzerine, Rab’lerine doğru yol edinmeyi dileyen kimselerin haricinde, size ÖDÜL sual etmiyorum." )

Ancak nefsaniyetin aklı ve mantığı bloke eden negatif frekanslarına yenik düşen materyalist müşrikler, toplumun menfaatinin aslında kendi menfaatleri olduğunu idrak edemeyip toplumun menfaatlerine değil de sadece kendilerine odaklanarak varlıkların hakkını gasp etmeye başladıklarında o toplumda dejenerasyon da ( soysuzlaşma ) başlar. Şu anda dünya bu süreci çok yoğun bir şekilde deneyimlemektedir.

Nefsani ve maddi olgular batağına saplanmış olan ve sürekli kaybetme korkusu içinde yaşayan materyalist inkarcılar, gasp yoluyla mal biriktirmenin ve çoklamanın kendilerini güvende tutacağına ve böylelikle kaba madde planı dünyada çok uzun ömürlü hatta ölümsüz olabileceklerine inanmaktadırlar. Oysa farkedemedikleri o madde bataklığı* onları her an daha da içine çekmektedir. 

* 6/91 ..... kulillahü sümme zerhüm fı HAVDIhüm yel'abun ( .... De ki: "Allah" Sonra onları BATAKLIKlarının içinde oynamaya bırak. )

Madde ile tatmin olma obsesyonunu konu alan ayetler şöyledir.

104/2 - Ellezi cemea MALEN ve addedeh ( O MALI toplayan ve onu adet adet sayan, ) 

104/3 - Yahsebü enne malehu AHLEDEH ( Malının onu EBEDİ kılacağını sanar. )

102/1 - Elhakümüt TEKASÜR ( Çokla övünme, ÇOKLAMA sizi alıkoydu, oyaladı. )

102/2 - Hatta zürtümül mekabir ( Kabirlere varıncaya kadar. )

21/34 - Ve ma cealna li beşerin min kablikel HULD e fe in mitte fe hümül HALİDUN ( Ve senden önce insanlar için EBEDİYET kılmadık. O halde, sen ölürsün de onlar EBEDİ Mİ kalırlar? )

38/23 - İnne haza ehıy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetün vahıdetün fe kale EKFİLNİHA ve azzenı fil hıtab ( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "ONU BANA VER." dedi. Beni söylemde yendi. )

107/3 - Ve la yehuddu ala TAAMİL miskin ( Ve yoksulun YEDİRİLMESİNE teşvik etmez, yönlendirmez. )

107/7 - Ve yemneunel MAUN ( Ve İHTİYAÇLIĞI, yardımı engelleyip menederler. )

2/96 - Ve le tecidennehüm AHRASAN nasi ala hayah ve minellezine eşraku yeveddü ehadühüm lev YÜAMMERU ELFE SENEH ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi en yüammer vallahü besırun bima ya'melun ( Ve kesinlikle onları hayatta insanların EN HIRSLILARI olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri BİN SENE ÖMÜR SÜRMEYİ arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

12/107 - E fe EMİNU en te'tiyehüm ğaşiyetüm min azabillahi ev te'tiyehümüs saatü bağteten ve hüm la yeş'urun ( Peki onlara Allah' ın azabından bir örtünün yetmesinden veya onlar farketmezlerken saatin onlara ansızın yetmesinden GÜVENDE MİDİRLER? )

Ruhun madde planındaki temsili olan kalbin, maddi olgular ile değil sadece Allah'ı zikretmek ile yani iyi düşüncede, iyi söylemde ve iyi eylemde bulunmak suretiyle tatmin olabileceği Ra'd suresinin 28. ayetinde bildirilmektedir.

13/28 - Ellezine amenu ve tatmeinü kulubühüm bi zikrillah e la Bİ ZİKRİLLAHİ TATMEİNÜL KULUB ( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, KALPLER ALLAH'IN HATIRLANMASI İLE TATMİN OLUR. ) 


Thursday, November 19, 2020

Yehova'nın Şahitleri?!

"Yehova'nın Şahitleri" oluşumu ilk kez 1870'lerin sonlarında ABD’nin Pensilvanya eyaletine bağlı olan Pittsburgh şehrinde Charles Taze Russell’ın liderliğinde ortaya çıkmıştır. 1870'lerde Kitab-ı Mukaddes Öğrenci Hareketi'ni kuran Charles Taze Russell (1852-1916), aynı dönemde 1881’de, topluluğun dînî yayınlarını organize etmek ve yayımlamak için "Zion's Watch Tower Tract Society"'yi ( Siyon'un Gözlem Kulesi Dînî Yayın Topluluğu ) kurmuştur. Yehova'nın Şahitlerinin basım yayım kuruluşu olarak görev yapan "Siyon'un Gözlem Kulesi Dînî Yayın Topluluğu"'nun günümüzdeki adı "Pensilvanya Gözlem Kulesi Kitab-ı Mukaddes ve Dînî Yayın Topluluğu"’dur ( Watch Tower Bible and Tract Society of Pennsylvania ).

Charles Taze Russell 1879 yılında ( Zionism'in kurucusu Theodore Herzl'in aynı konulu kitabı öncesinde ), Filistin'de bir İsrail devleti kurulması yönünde demeç vermiş ve 1889 yılında "Thy Kingdom Come" ( Krallığın Geliyor ) isimli bir kitap yayımlamıştır. Kitabın içinde "İsrail'in Restorasyonu" başlıklı bir bölüm de bulunmaktdır. Kitapta bahsedilen "Krallık" Zionism'deki "Krallık" kavramı mıdır? Yehova'nın Şahitleri cemiyetinin sembolü olan "Watch Tower" da ( Gözlem Kulesi ) okült sembolizmdeki "All Seeing Eye" ( Herşeyi Gören Göz ) kavramı ile uyum arzetmektedir.



Resimin sol üst köşesinde yer alan "Taç içindeki Haç" figürü de okült bir sembol olup, aşağıdaki ezoterik mekan girişindeki piramidin tepesinde de yer almaktadır.



"Yehova'nın Şahitleri" cemiyetinin sembolü olan "Watch Tower" ( Gözlem Kulesi )

Charles Taze Russell'ın vefatının ardından, haleflerinden birisi olan Joseph Franklin Rutherford, Gözlem Kulesi Kitab-ı Mukaddes ve Dînî Yayın Topluluğu'nu ve mülklerini, kendi takipçileri adına sahiplenmiştir. Topluluk kendilerini diğer Russell takipçisi gruplardan ayırt etmek için 1931 yılından itibaren Tevrat'ın 23-Isaiah-43-10 kodlu ayetine* istinaden kendilerini "Yehova'nın Şahitleri" olarak anmaya başlamışlardır.

*23-Isaiah-43-10 “TANIKLARIM SİZLERSİNİZ.” diyor Tanrı, “Seçtiğim kullar sizsiniz. Öyle ki beni tanıyıp bana güvenesiniz, Benim O olduğumu anlayasınız. Benden önce bir tanrı olmadı, Benden sonra da olmayacak.

Kendilerini bir tarikat veya cemaat olarak görmeyen, ayrı bir dinin mensupları addeden Yehova'nın Şahitlerinin inanışları, düşünce yapıları ve faaliyetleri kısaca şöyle özetlenebilir.

- Kaba madde planı dünya odaklı materyalist bir zihniyet içerisindedirler. Ahirete ( üst süptil plan ( boyut ) yaşamı ) ve ruh kavramına inanmazlar.

- Doğrudan bireysel temas yöntemiyle inançlarını tebliğ ederler ve "Gözcü Kulesi" ve "Uyanış" gibi dergileri dağıtırlar.

- Askerlik görevini reddederler.

- Kan nakline karşı çıkarlar. ( Bu husus, cin & insan melezi olan küresel ailelerinin kan bağlarını koruma konseptiyle uyum arzetmektedir. )

- Tanrı'nın ismini dile getirmenin uygun bir ibadet için hayati öneme sahip olduğu kabul ederler.

- Teslisi ( Sembolik Baba - Oğul - Kutsal Ruh "Üçlemesini" ), ruhun şarta bağlı ölümsüzlüğünü, Cehennem azabını, Kitab-ı Mukaddes'e dayanmadığı savunmasıyla reddederler.

- Yılbaşı'nı, Paskalya'yı, doğum günlerini ve Hristiyanlıkla ilgisi olmadığını ve pagan kökenli olduğunu savundukları diğer dînî günleri ve gelenekleri ifa etmezler.

- Dînî referans metni olarak genellikle Kitab-ı Mukaddes'in Yeni Dünya Çevirisi'ni kullanırlar,

- Yehova'nın Şahitlerine mensup olanlar, akidelerini genel olarak "Gerçek" ibaresiyle ifade ederler, kendilerini "Gerçeğe mensup" olarak vasıflandırırlar.

- Seküler toplumun ahlâkî olarak bozulmuş ve şeytanın etkisi altında olduğuna inanırlar. Bu nedenle kendilerini Şahitler dışındaki toplumla etkileşimden uzak tutmaya çalışmaktadırlar.

- Cemaat içi disiplin uygulamalarının bir parçası olan "kardeşlikten çıkarma" tabiri, cemaatten ihraç ve uzaklaştırma uygulamasını adlandırmak için kullanılır. Bu uygulama, ancak, en ciddi kural ihlallerine karşı kullanılan bir son çaredir. Resmî olarak topluluğu terkeden vaftizli üyeler "ilişiği kesilmiş" olarak vasıflandırılır ve uzaklaştırma uygulamasına tabi kılınır. Kardeşlikten çıkarılmış ya da ilişiği kesilmiş üyeler, eğer pişmanlık ifade ederlerse, tekrar topluluğa kabul edilebilmektedir. Bu uygulama okült cemiyet formatını yansıtmaktadır.

Latince telaffuz olan "Jehovah / Yehovah" kelimesinin esası İbranice "Yahveh" kelimesi olup, bu kelime "Ben O'yum" / "O Benim" anlamlarını içermektedir. "Ben O'yum / Olan Benim" anlamlarına gelen "Yahveh" kelimesinin Arapça kelimeler ile karşılığı, aynı anlamı içeren "İy huve" ( "İy"* ( Ben ) + huve" ( O ) ) kelime grubudur.

* Arapça'da "Ben" kelimesinin karşılığı "Ene" kelimesidir  Ancak "İy" kelimesi de ayetlerde "Ben, Benim" anlamında yer almaktadır. ( Örnekler: "İnni" ( Kesinlikle Ben ) ( İn ( Kesinlikle ) + İ ( Ben ), "Li" ( Benim için ) ( Li ( İçin ) + İ ( Ben ), "Meiyye" ( Benimle birlikte ) ( Mea ( Birlikte ) + İy / İye ( Ben ) )

Ancak bu ifadenin "Ya" ( Ey ) ve "Hu / Huve" ( O* ) ( * "O" zamiri Allah'ı temsil etmektedir. ) kelimelerinin birleşiminden "Ya hu" ( Ey O ) olarak tezahürü de muhtemeldir. Türkçe'de maalesef kaba ve argo bir söylem addedilen "Yahu" kelimesinin özü de Allah'a yakarış nidası olan "Ya Hu" ( Ey O ) kelime grubudur. "Yehovah" kelimesinin İbranice karşılığı da "Yah" veya "Yahveh" kelimeleridir.

Yukarıda da zikredildiği üzere "Yehovah" kelimesi Latin alfabesiyle "Jehovah" olarak yazılan kelimedir. Baştaki "J" harfinin Arapça'daki karşılığı "İy" hecesidir. Örneğin; "İsa" anlamına gelen "Jesus" ( Jes + us ) kelimesindeki "Jes" kısmı Arapça'da "İys" olarak telaffuz edilmekte ve "İsa" anlamına gelmektedir. Latincede sondaki "us" kelimesi anlam içermeyen ek işlevi görmektedir. ( Calculus, Novus vb. )

"Jehovah / Yehovah" kelimesi, Kur'an'da yer alan "İyya hu" ( Ancak O / Sadece O ) ifadesinin de bir tezahürü niteliğindedir.

2/172 - Ya eyyühellezine amenu külu min tayyibati ma razaknaküm veşküru lillahi in küntüm İYYAHU ta'büdun

( Ey o inananlar, o sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin, eğer SADECE O'na kulluk edenlerseniz. )

6/41 - Bel İYYAHÜ ted'une fe yekşifü ma ted'une ileyhi in şae ve tensevne ma tüşrikun

( Bilakis, ANCAK O'NU çağırırsınız. Böylece, eğer dilerse, ne için çağırdıysanız onu giderir. O ortak koştuklarınızı unutursunuz. )

12/40 - Ma ta'büdune min dunihı illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü biha min sültan inil hukmü illa lillah emera en la ta'büdu İLLA İYYAH* zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun

( O O’ndan başka kulluk ettikleriniz ancak sizin ve babalarınızın isimlendirdiği isimlerdir. Allah onlarla ilgili delil indirmedi. Kesinlikle hüküm ancak Allah içindir. O, size, O'NUN HARİCİNDEKİNE kulluk etmemenizi emretti. Bu doğru, daim olan dindir. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )

* Ayette, "İlla" ( Ancak, Sadece ) ve "İyyah" ( İyya + h ... Ancak O / Sadece O ) kelimelerine ayrı ayrı yer verilmek suretiyle "İyyah" kelimesine dikkat çekilmekte gibidir.

"Yehova" kelimesi Tevrat'ta 7 ayette toplam 7 kere tekrarlanmaktadır.

1-Tekvin-22-14 Ve İbrahim o yere "YEHOVAH Onu Görür" ismini verdi. "Rab'bin dağında görülecektir." sözü bu yüzden bugün de söyleniyor.

2-Çıkış-6-3 "İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a Her Şeye Gücü Yeten Rab olarak göründüm, ama onlara YEHOVAH ismyle malum olmadım.

7-Hakimler-6-24 Gidyon orada Rab için bir sunak yaptı. Sunağa "YEHOVAH selamettir" ismini verdi. Sunak bugün de Aviezerliler'in Ofra Kenti'nde duruyor.

19-Mezmurlar-83-18 Senin adın YEHOVAH'dır. İnsanlar yalnız senin yeryüzüne egemen en yüce Rab olduğunu anlasınlar.

23-Yeşaya-12-2 İyi bilin ki Tanrı kurtuluşumuzdur. O’na güvenecek ve korkmayacağız. Çünkü RAB YEHOVAH gücüm ve ezgimdir. O benim kurtuluşum oldu.

23-Isaiah-26-4 RAB’be sonsuza dek güvenin, Çünkü RAB YEHOVAH sonsuz kudrettir. 

"Yehovah" yani "Ya Hu" / "Ya Huve" ifadeleri esas itibarıyla "Rab" ( Yetiştirici ) kelimesi gibi Allah'ın isimlerinden birisini temsil eden zamir nitelikli birleşik kelimelerdir. Kur'an'da "İsmullah" ( Allah'ın ismi ) kavramı şu ayetlerde geçmektedir.

1/1 - Bİ İSMİLLAHİR RAHMAN İR RAHİM ( RAHMAN, RAHİM ALLAH'IN İSMİ İLE,)
11/41 - Ve kalerkebu fıha BİSMİLLAHİ mecraha ve mürsaha inne rabbi le ğafurun rahım ( Ve "İçine binin. Onun akışı da duruşu da ALLAH'IN İSMİYLEDİR. Kesinlikle Rab’bim affedendir merhametlidir." dedi. )

27/30 - İnnehu min süleymane ve innehu Bİ İSMİLLAHİR RAHMAN İR RAHİM ( Kesinlikle o Süleyman’ dandır. Kesinlikle o ŞEFKATLİ , MERHAMETLİ ALLAH'IN İSMİ İLEDİR. )

59/24 - Hüvallahül halikul bariül musavvirü LEHÜL ESMAÜL HÜSNA yüsebbihu lehu ma fis semavati vel ard ve hüvel azizül hakim ( Allah, o yaratan, var eden, düzenleyip şekil verendir. EB GÜZEL İSİMLER O'NADIR. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa, O' nu övgü sözleri ile överler. O yücedir hakimdir. )

Kur'an'da "Allah" kelimesi yerine "Rahman" kelimesinin kullanıldığı da görülmektedir. Kur'an'da 55. surenin ismi olan "Rahman" kelimesi aynı zamanda Kur'an'da da 55 kere tekrarlanmaktadır. 55 sayısının nümerolojik değeri "1" ( 5+5 = 10 ...1+0 = 1 ) olup bu sayı Allah'ın birliğini ve tekliğini simgelemektedir.

İsra suresinin 110. ayetinde inananların Allah'ı, "Allah" ismiyle de "Rahman" ismiyle de ve diğer güzel isimleri ( Rahim, Kadir, Vahid vb. ) ile de anabilecekleri bildirilmektedir.

17/110 - Kul İD'U ALLAHE EV İD'UR RAHMAN EYYEN MA TED'U FE LEHÜL ESMAÜL HÜSNA ve la techer bi salatike ve la tühafit biha vebteğı beyne zalike sebıla

( De ki: "ALLAH DİYE ÇAĞIRIN VEYA RAHMAN DİYE ÇAĞIRIN. HANGİSİ İLE ÇAĞIRIRSANIZ. GÜZEL İSİMLER O'NADIR. Duanla açığa çıkma, sesini yükseltme ve onunla gizlenme de. Bunların arasında bir yol ara." )

Dolayısıyla "Ya Hu / Ya Hüve" ( Ey O ) anlamını içeren zamir nitelikli "Yehovah" birleşik kelimesi de Allahü Teala'yı temsilen zikredilen isimlerden biri konumundadır. Bu minvalde herhangi bir topluluğun, Allah'ın isimlerinden birini seçmek ve bir ayetin* sübjektif yorumuna istinaden kendilerini "seçilmiş" addetmek suretiyle diğer inananlardan ayrışmaya çalışması, tıpkı "Yahudi, Nasıralı, Müslüman" misalinde olduğu gibi, birliği ( ünite, vahdet ) yani kolektif bilinç tesisini engelleyen ve geciktiren bir yaklaşımdır.

* Kendilerine Yehova'nın Şahitleri ismini veren grubun referans ayeti Tevrat'ın 23-Isaiah-43-10 kodlu ayetidir.

23-Isaiah-43-10 “TANIKLARIM SİZLERSİNİZ.” diyor Tanrı, “SEÇTİĞİM KULLAR SİZSİNİZ. Öyle ki beni tanıyıp bana güvenesiniz, Benim O olduğumu anlayasınız. Benden önce bir tanrı olmadı, Benden sonra da olmayacak.

Ancak bu ayette, "Tanıklar / Şahitler" kelimesiyle "inanan, doğrulayan ve Allah yolunda olan tüm inanan insanların" kastedildiği aşikardır.

Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde de "tüm inananların şahitler" oldukları bildirilmektedir.

3/53 - Rabbena amenna bima enzelte vetteba'ner rasüle FEKTÜBNA MEAŞ ŞAHİDIN

( Rab’bimiz, o indirdiğine inandık ve resule tabi olduk. O halde, BİZİ ŞAHİTLERLE BİRLİKTE YAZ. )

3/140 - İn yemsesküm karhun fe kad messel kavme karhun mislüh ve tilkel eyyamü nüdavilüha beynen nas ve li YA'LEMELLAHÜLLEZİNE AMENU VE YETTEHİZE MİNKÜM ŞÜHEDA vallahü la yühıbbüz zalimın

( Eğer size zorluk sıkıntı dokunursa, o kavime de onun aynısı gibi zorluk sıkıntı dokunmuştu. İnsanlar arasında aralıksız devam ettirdiğimiz bu günler, ALLAH'IN O İNANANLARI BİLMESİ VE SİZLERDEN ŞAHİTLER EDİNMESİ İÇİNDİR. Allah zalimleri sevmez. )

5/8 - YA EYYÜHELLEZİNE AMENU KUNU KAVVAMİNE LİLLAHİ ŞÜHEDAE bil kıstı ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin ala en la ta'dilu ı'dilu hüve akrabü lit takva vettekullah innellahe habırun bima ta'melun

( EY O İNANANLAR ALLAH İÇİN ADALETİ KORUYAN GÖZETEN ŞAHİTLER OLUNUZ. Bir kavime olan kininiz, size adil olmamayı icra ettirmesin. Adil olun, o sakınmaya daha yakındır. Allah’tan sakının, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )

Benzer durum "Halife" ( Sonradan gelen ) kelimesi için de söz konusudur. Allahü Teala, Kur'an'da yer alan "Halaife" ( Halifeler ) kelimesiyle, dini kaim kılacak tüm inananları kastetmekte olup, inananlar arasında bireysel veya grupsal herhangi bir ayrışımı bildirmemektedir. Ancak maalesef bugün "Halifelik" kavramına, bir kavime hatta bir şahısa bahşedilen ilahi bir makam anlamı yüklenmektedir.

6/165 - Ve hüvellezi CEALEKÜM HALAİFEL ERDI ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatin li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurun rahim

( Ve SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan O'dur. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )

Aşağıdaki Kur'an ayetlerinde, tek din olan Allah inancında yani O'na teslimiyet ( islam ) hususunda ayrışmamak ve gruplara ayrılmamak gerektiği öğütlenmektedir.

2/27 - Ellezine yenkudune ahdellahi min ba'di mısakıh ve yaktaune ma emerallahü bihı en yusale ve yüfsidune fil ard ülaike hümül hasirun

( O verdikleri sözleri sonrasında Allah’a olan ahdini bozanlar ve Allah’ ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar hasarlananlardır. )

3/103 - Va'tesumu bi hablillahi cemıan ve la teferraku vezküru nı'metellahi aleyküm iz küntüm a'daen fe ellefe beyne kulubiküm fe asbahtüm bi nı'metihı ıhvana ve küntüm ala şefahufratin minen nari fe enkazeküm minha kezalike yübeyyinüllahü leküm ayatihı lealleküm tehtedun

( Ve Allah’ ın ipine topluca sarılıp bağlanın. Ayrışmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını birleştirdi. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )


6/159 - İnnellezine ferreku dınehüm ve kanu şiyean leste minhüm fı şey' innema emruhüm ilellahi sümme yünebbiühüm bima kanu yef'alun

( O dinlerini ayıranlar ve gruplar, bölükler olanlar, onlardan sana asla bir şey yoktur. Kesinlikle onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra onlara o yaptıklarını haber verir. )




Wednesday, November 18, 2020

Sosyopsikolojik dejenerasyon tasviri

İncil'in aşağıdaki ayetleri içinde bulunulan döngü sonu sürecindeki sosyopsikolojik dejenerasyonu tasvir eder niteliktedir.

45 Romalılar 3-10 Yazılmış olduğu gibi: "Doğru kimse yok, tek kişi bile yok.

45 Romalılar 3-11 Anlayan kimse yok, Tanrı'yı arayan yok. 

45 Romalılar 3-12 Hepsi saptı, Tümü yararsız oldu. İyilik eden yok, tek kişi bile!"

45 Romalılar 3-13 "Ağızları açık birer mezardır. Dilleriyle aldatırlar." "Engerek zehiri var dudaklarının altında."

45 Romalılar 3-14"Ağızları lanet ve acı sözle doludur." 

45 Romalılar 3-15 "Ayakları kan dökmeye seğirtir.

45 Romans 3-16 Yıkım ve dert var yollarında.  

45 Romans 3-17 Esenlik yolunu da bilmezler." 

45 Romans 3-18 "Tanrı korkusu yoktur onlarda."

Coronavirus ve 11 ritüeli ( devam 1 ) 

Coronavirus pandemisinin 2. dalgasındaki yüksek vaka sayıları nedeniyle 18.11.2020 tarihinde ( bugün ) yayımlanan bir genelgeyle yeni tedbir kararları açıklanmıştır.

Genelgenin yayımlanma günü 18.11 olup bu sayılar 9/11 ve 11 nümerolojisiyle yine uyum arzetmektedir.

1+8+1+1 = 11

1+8 = 9 ve 11 ... 9/11

1.11.2020 tarihindeki günlük ölüm adedi de "74" olarak açıklanmıştır. ( 7+4 = 11 )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/05/coronavirus-ve-11-ritueli.html

Monday, November 16, 2020

Sentetik bedenli potansiyel Putlar

Türkçede yer alan "Put" kelimesi Soğdcadaki "But, Buda, Buda heykeli" sözcüğünden alıntıdır. "But" kelimesi "Uyanık, Bilinç sahibi, Ermiş" anlamlarına gelmektedir. "Put", doğada yer alan veya insan yapımı olarak tezahür etmiş olan ve ilahi anlamlar yüklenmek suretiyle insanlar tarafından kutsal addedilen ve tapılan olguların genel ismidir. ( İngilizcede yer alan "Put" ( Koymak ) fiilinin de anlamsal ilişkisi olması kuvvetle muhtemeldir. Zira tarih boyunca put olarak anılan nesneler insanların tapınmaları için belirli noktalara "konmuş" ve sergilenmiştir. )

"Put" kelimesi Kur'an'da "Sanem" ve "Vesen" ( Çoğulları "Asnam" ve "Evsan" ) kelimeleriyle ifade edilmektedir. 

6/74 - Ve iz kale ibrahımü li ebıhi azera e tettehızü ASNAMEN aliheh innı erake ve kavmeke fı dalalin mübın ( Ve zamanında İbrahim, babası Azer'e "Sen PUTLARI ilah mı ediniyorsun? Kesinlikle ben seni ve kavmini apaçık sapıklık içinde görüyorum." dedi. )

7/138 - Ve cavezna bi benı israilel bahra fe etev ala kavmin ya'küfune ala ASNAMİN lehüm kalu ya musec'an lena ilahen kema lehüm aliheh kale inneküm kavmün techelun ( Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik de kendilerine mahsus PUTLARA kullukta sebatkar bir kavime vardılar. "Ey Musa, sen de bize onların ilahları gibi ilah getir." dediler. "Kesinlikle siz cahillik eden kavimsiniz." dedi. )

14/35 - Ve iz kale ibrahımü rabbic'al hazel belede aminen vecnübnı ve beniyye en na'büdel ASNAM ( Ve zamanında İbrahim "Rab’bim işte şu beldeyi güvenli kıl. Beni ve oğullarımı PUTLARA kulluk etmekten uzak tut." dedi. )

21/57 - Ve tellahi le ekıdenne asnameküm ba'de en tüvellu müdbirın ( “Ve Allah içindir ki, arkanızı dönerek gitmenizin ardından putlarınıza kesinlikle hile yapıp tuzak kuracağım." )

22/30 - Zalike ve men yüazzım hurumatillahi fe hüve hayrul lehu ında rabbih ve ühıllet lekümül en'amü illa ma yütla aleyküm fectenibür ricse minel EVSANİ vectenibu kavlez zur ( İşte böyle. Kim Allah' ın haram kıldıklarına saygı gösterirse, artık o Rab’binin indinde ona daha hayırlıdır. O üzerinize okunanların haricindeki hayvanlar size helal kılınmıştır. Artık, pis PUTLARDAN kaçının. Asılsız, yalan sözden kaçının. )

26/71 - Kalu na'büdü ASNAMEN fe nezallü leha akifın ( "PUTLARA kulluk ediyoruz. Onlara sebatkarca meyleder eğiliriz." dediler. ) 

29/17 - İnnema ta'büdune min dunillahi EVSANEN ve tahlükune ifka innellezine ta'büdune min dunillahi la yemlikune leküm rizkan febteğu ındellahir rizka va'büduhü veşküru leh ileyhi türceun ( O Allah’tan başka kulluk ettikleriniz kesinlikle PUTLARDIR. Uydurma yaratıyorsunuz. Kesinlikle o Allah’tan başka kulluk ettikleriniz, size rızık olarak malik olup hükmedemezler. O halde, rızıkı Allah' ın indinde arayın. O'na kulluk edin ve O'na şükredin. O'na döndürülürsünüz.  )

29/25 - Ve kale innemettehaztüm min dunillahi EVSANEN meveddete beyniküm fil hayatid dünya sümme yevmel kıyameti yekfüru ba'duküm bi ba'dın ve yel'anü ba'duküm ba'dan ve me'vakümün naru ve ma leküm min nasırın  ( Ve "Dünya hayatında aranızda dostluk, sevgi olsun diye, kesinlikle Allah’tan başka PUTLAR edindiniz. Sonra ayağa kalkış gününde bazınız bazınızı inkar eder ve bazınız bazınızı lanetler. Varış yeriniz ateştir. Size yardımcı yoktur. )

37/95 - Kale e ta'büdune ma tenhıtun ( "O yonttuklarınıza mı kulluk ediyorsunuz?" dedi. )

37/96 - Vallahü halekaküm ve ma ta'melun ( Ve sizi ve o yaptıklarınızı Allah yarattı. ) 

İçinde bulunduğumuz çağda, dijitalizmi din, yapay zekayı da ilah olarak telkin etme gayretleri gözlemlenmektedir. İlerleyen safhalarda "Sentetik bedenli yapay zeka robotların" yeni çağın putları olarak ortaya çıkma potansiyeli bulunmaktadır. ( Bu husus Matrix film serisinde de vurgulanmıştır. ) 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2017/08/transhumanizm-aldatmacas.html

Sunday, November 15, 2020

Aşılama ve Kısırlık

"Agenda 21 Sürdürülebilir Gelişme" isimli proje kapsamında Dünya nüfusunun büyümesinin yavaşlatılmasının ve hatta nüfusun azaltmasının bulunduğu küreselciler tarafından konferanslarda doğrudan veya dolaylı olarak dile getirilmektedir.

"Aşılama", nüfusun azaltılması hedefi doğrultusunda bir metod olabilir mi? Örneğin aşılama yoluyla insanlar kısırlaştırılabilir mi?


İrlanda'nın Sovereign Independent gazetesi Haziran 2011 baskısının kapağında "Zorunlu aşılama yoluyla nüfus azaltma" ifadesine yer vermiştir.

Arapçada "Vak" kelimesi "Koruyan, Gözeten" anlamlarına gelmektedir. Batı dillerinde de "Vaccine" ( Vacc+ine ) kelimesi "Aşı" anlamında kullanılmaktadır. Etimolojik sözlüklerde "Vaccine" kelimesinin kökünün Latincedeki "Vacca" ( Sığır ) kelimesi olduğu ve Latince karşılığının "Sığırlardan" anlamına gelen "Vaccinus" kelimesi olduğu yer almaktadır. Ancak "Vacca" kelimesinin orijininin belirsiz olduğu da bildirilmektedir. 

"Vacca" ( İnek, Sığır ) kelimesinin İngilizce karşılığı "Cow", Almanca karşılığı ise "Kuh" kelimeleridir. Bu kelimelerdeki "CO" ve "KU" köklerinin "Korumak" anlamı içeren aşağıdaki kelimeler ile ilintisi bulunmakta gibidir. "Cow" kelimesinin de batınen "Korumada, Barınakta olan" anlamı olması ve dolayısıyla "Vaccine" kelimesinin de kök anlamının "Koruyucu" olması kuvvetle muhtemeldir.

Coward ( İng. ) = Korkak, Korunma ihtiyacı hisseden

Cover ( İng. ) = Örtmek, Korumak

Couvrir ( Fra. ) = Örtmek, Korumak

Couver / Couveuse ( Fra. ) = Kuluçkalamak, Korumaya yatmak / Kuluçkalık, Korumalık

Kovuk ( Tür. ) = Ağaç gövdesindeki koruyucu girinti, oyuk

Korumak / Korku ( Tür. ) 

Ku / Kı ( Ara. ) = Korumak

Ra'd suresinin 34. ve Mü'min suresinin 21. ayetlerinde "Vaccine" kelimesinin kökündeki "Vak" ( Koruyucu ) kelimesi yer almaktadır.

13/34 - Lehüm azabün fil hayatid dünya ve le azabül ahırati eşaak ve ma lehüm minellahi min VAK ( Onlara dünya hayatında azap vardır. Ahiret azabı daha meşakkatlidir ve onlara Allah’tan KORUYUCU da yoktur. ) 

40/21 - E ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne kanu min kablihim kanu hüm eşedde minhüm kuvveten ve asaran fil erdı fe ehazehümüllahü bi zünubihim ve ma kane lehüm minellahi min VAK ( Yerde gezmediler mi? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu baksalar ya. Onlar yerde, kuvvetçe ve eserce onlardan daha şiddetli idiler. Böylece, günahlarından dolayı Allah onları yakaladı. Allah’tan onlara KORUYUCU, GÖZETİCİ olmadı. )

Tahrim suresinin 66/6 !! kodlu ayetinde "Ku" kök kelimesi yer almaktadır. ( Nefsin ateşten korunmasının öğütlendiği ayetin kodunun İncil'de şeytana atfedilen 666 sayısı le uyumlu olması dikkat çekmektedir. )

66/6 - Ya eyyühellezine amenu KU enfüseküm ve ehliküm naren vekudühen nasu vel hıcaretu aleyha melaiketun ğulazın şidadin la ya'sunallahe ma emerehüm ve yef'alune ma yu'merun ( Ey o inananlar, nefislerinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten KORUYUN. Onun üzerinde kaba şiddetli melekler vardır. Allah’a, onlara emrettiğine isyan etmezler. Ne emredildilirse yaparlar. )

Hicr suresinin 22. ayetindeki "Levakıha" kelimesi "Aşılayıcılar, Su yürütenler, Yağmur yağdıranlar" anlamında yer almaktadır. Bu kelimenin tekil hali "Lakıh" kelimesidir. 

15/22 - Ve erselner RİYAHA LEVAKIHA fe enzelna mines semai maen fe eskaynakümuh ve ma entüm lehu bi hazinın ( Ve RÜZGARLARI AŞILAYICILAR olarak gönderdik de gökten su indirip sizi onunla suladık. Siz ona hazneleyiciler değilsiniz. )

Tur suresinin 41. ayetinde inde "Rihal akim" ( Kısırlaştırıcı rüzgar ) ifadesi yer almaktadır.

51/41 - Ve fi adin iz erselna aleyhimur RİHAL AKİM ( Ve Ad hakkında. Zamanında onların üzerine KISIR RÜZGAR gönderdik. ) 

Yukarıdaki ayetlerde "Rüzgar" kelimesi hem "Aşı" hem de "Kısırlık" kelimesiyle ilintilendirilmiştir. Her bir ayetin elbetteki farklı farklı birçok anlam ve mesaj içermekte olduğu aşikar olmakla birlikte, anılan kelimelerin ilgili ayetlerdeki kullanımları çerçevesinde batıni ve dolaylı ilintilerinin ve ortak mesajlarının olması da kuvvetle muhtemeldir. Daha net bir deyişle "Aşı yoluyla kısırlaştırma" kavramına işaret ediliyor olması muhtemeldir.

Aşağıdaki aşı ve kısırlık konularına ilişkin bazı haber linkleri yer almaktadır. ( Afrika yerlileri üzerinde yıllardır aşı deneyleri yapıldığı iddiaları söz konusudur. )

https://www.sundayguardianlive.com/news/ethical-questions-surround-vaccine-reduce-fertility


https://www.youtube.com/watch?v=4PA_ZV6SSKo&ab_channel=KTNNewsKenya

( Raila Odinga: The government is injecting women with a vaccine that causes infertility. )

https://www.pop.org/whos-behind-the-program-to-sterilize-kenyan-women-without-their-consent/





Aşı meselesi

COVID19 aşısının bulunduğuna dair haberler medyada müjde gibi sunulurken aşı konusunda bazı soruların cevaplarının detaylı ve net olarak verilmesi de önem arzetmektedir. Aksi halde insanların kobaya, dünyanın da açık hava laboratuarına dönüşme riski söz konusudur.

DSÖ'nün ve Küresel Partnerleri! 21.03.2019 tarihinde, yani pandemiden bir yıl önce, 2021 - 2030 yıllarını kapsayan "DIFFERENT APPROACH For Post 2020 Vaccine Strategy" ( 2020 Sonrası İçin Aşı Stratejisine FARKLI YAKLAŞIM*) konulu toplantı yapmışlardır.

* "Farklı yaklaşım" pandemi vakası mı olmuştur?

İlgili haber aşağıdaki linktedir.

https://healthpolicy-watch.news/who-stakeholders-meet-to-establish-a-different-approach-for-post-2020-vaccine-strategy/#:~:text=The%20new%20plan%20of%20action,decade%2C%E2%80%9D%20the%20release%20states.

Ayrıca 05.03.2019 tarihinde hazırlanan "The Global Vaccine Action Plan" ( Küresel Aşılama Aksiyon Planı ) başlıklı dökümandaki şu bölüm dikkat çekmektedir. 

"Ninety five percent of EPI managers and Regional Advisors were supportive of a new or updated GVAP strategy for 2021 - 2030." ( EPI yöneticilerinin ve Bölgesel Danışmanların yüzde doksanbeşi, 2021 - 2030 yılları için yeni veya güncellenmiş bir Küresel Aşılama Aksiyon Planı'nı desteklemektedirler. )

GVAP plan dökümanı aşağıdaki linkten indirlebilir.

https://www.researchgate.net/publication/334524946_The_Global_Vaccine_Action_Plan_-_insights_into_its_utility_application_and_ways_to_strengthen_future_plans

Mayıs 2010 tarihinde Rockefeller Foundation ( Rockefeller Enstitüsü ) tarafından yayımlanan "Scenarios for the Future of Technology and International Development" ( Uluslararası Gelişim ve Teknolojinin Geleceği İçin Senaryolar ) isimli dökümanda 2012 yılına ilişkin bir pandemi senaryosu da aynı COVID19 pandemisine benzer şekilde yer almaktadır. Senaryo kapsamında "Lock down" ( Kapanma ), "Tighter government control and more authoritarian leadership" ( Sıkılaştırılmış hükümet kontrolü ve daha otoriter liderlik ), "Economocally depressed world" ( Ekonpmik depresyon içindeki dünya ) gibi kavramlar da açıkça yer almaktadır. Öte yandan dökümanın kapağında "dijital dönüşüm ve tüm dünyanın kodlanması" mesajını veren bir görsel yer almaktadır. Görselde dünya haritasındaki kıtaların üstü binary kodlarıyla yani 1 ve 0 ile doldurulmuştur.

Avrupa Birliği Komisyonu'nun 2019 yılının 3. çeyreğinde yayımladığı "Roadmap on Vaccination" ( Aşılama Yol Haritası ) başlıklı dökümanda 2018 - 2022 dönemini kapsayan aşılama aksiyon planları yer almaktadır. Başlıca aksiyon planları "Vaccination Card / Passport" ( Aşı Kartı / Pasaportu ), "Guidance and Projects on Vaccine Hesitancy" ( Aşı Tereddütüne Karşı Rehberlik ve Projeler ) olup, Coronavirus pamdemisi öncesinde belirlenem bu planların mevcut gelişmeler ile olan uyumu oldukça dikkat çekicidir. Çok başarılı bir öngörü mü söz konusudur yoksa planlar pandemi kurgusu vasıtasıyla uygulamaya mı konmuştur.

- Türkiye'nin 11. Kalkınma Planı 2019 - 2023 dönemini ( pandemi projesi uygulama dönemi ) kapsamakta olup, planın 8. sayfasındaki 61. maddede şu cümleler yer almaktadır. "Sağlık bilimlerinin gelişimiyle biyoteknolojik ürün ve bireyselleştirilmiş ilaçlar gelişmekte, vücut değerlerini ölçen DERİ ALTI ÇİPLER, akıllı saatler ve bileklikler gibi giyilebilir sağlık teknolojilerinin çeşitlenmesi ve kitlesel kullanımlarının yaygınlaşması beklenmektedir." 

- Sağlık Bakanlığı tarafından 2019 yılında ( pandemi öncesinde! ) "Pandemik Influenza Ulusal Hazırlık Planı" başlıklı bir eylem planı dökümanı hazırlanmıştır.

Sonuç itibarıyla mevcut COVID19 pandemisinin, evvelce planlanan küresel dijital dönüşüm projesini hızlandırmak amacıyla kurgulamış ve 2019 yılı sonunda uygulamaya konmuş bir senaryo olduğuna ilişkin veriler güçlenmektedir.

Dolayısıyla yukarıdaki küresel hedeflere ve plan tarihlerine uygun!? olarak 2021 yılında yaygınlaştırılacak gibi görünen ve özünde “dijital kimlik uygulamasını“ barındıran aşılama operasyonuna ilişkin medikal ve sosyal bağlamdaki bazı sorular yanıt beklemektedir.

- Ölü veya zayıflatılmış virüs içeren inaktif aşı için virüsün çoğaltılması gerekmektedir. Bu işlem için ölü fetüsten veya hayvanlardan alınan hücreler kullanılmakta olup, inaktif aşının otizm ilintisi olduğu belirtilmektedir.

- Tüm aşıların içeriğinde olduğu gibi coronavirus inaktif aşısının içeriğinde de alzheimer sebebi olan aluminyum bulunmaktadır. 

- Tarihte bir ilk olan genetik madde transferine dayalı mRNA* ( messenger Ribonucleicacid ) aşısının, insanın DNA yapısını değiştirmek suretiyle bağışıklık sistemini zayıflatma potansiyeli var mıdır?

* Uzun yıllar onay alınamayan ancak şimdi "acil kullanım onayı" verilerek alelacele uygulamasına geçilen "mRNA" aşısı genetik mühendislerinin ve mikrobiyologların dizayn ettiği bir yazılımdır. "Messenger RNA" ( Mesajcı RNA ) hücreye "mesaj" iletir ve hücre de bu "mesaja" göre protein üretir. Üretilen proteinler bağışıklık hücrelerini tetikleyerek onlara antikor ürettirir. Vücuda COVID19 virüsü girdiğinde antikorlar virüsün proteinlerini tanır ve böylelikle immün sistem virüsü tespit ve imha eder. Aşının işleyiş algoritması böyle olsa da sonuçta bir "yazılım" olan bu "mesajın" içeriğine farklı "mesajlar" da eklenirse ne olur? Cevap: Genetik koda yani DNA yazılımına müdahale söz konusu olur. Dolayısıyla yazılım istenildiği gibi algoritmalandırılabilir. Mesela immün hücrelere farklı "mesaj" iletilerek vücudun kendi hücrelerini düşman addetmesi sağlanabilir ve böylelikle zaman içinde bünye kendisini yiyip bitirebilir. Güveni sarsan ve insanların herşeye şüphe ile bakmalarına neden olan şu dezenformasyon ortamı aşılama sürecinin, filmlerdeki "zombileri" yaratma projesi olduğu düşüncesini dahi oluşturabilmektedir.

- mRNA aşısının doğurganlık üzerindeki etkilerinin bilinmediği belirtilmektedir. Yani bu aşının kısırlığa sebep olma potansiyeli bulunmaktadır. Zira bağışıklık kazanılan protein virüsteki sivri kısım olan spike ( başak ) proteindir. Spike protein spermde ve rahimdeki plasentada bulunan syncytin proteinine benzemektedir. Dolayısıyla bağışıklık kazanıldığında immün hücreler syncytin proteinini yokederek kısırlığa sebep olabilirler.

- Aşının bağışıklık sistemini zayıflatması durumunda insanlar, vücutlarında zaten mevcut olan virüslerden dolayı hastalanmaya başlayabilirler mi?

- İnsanlar hem bağışıklık sistemlerinin zayıflaması, hem de sürekli gündeme getirilen "yeni virüsler" nedeniyle her yıl aşılanmak zorunda kalabilirler mi?

- Tarihte ilk kez bir virüs, ortaya çıktığı yıl ile kodlanmıştır. Bu durumda COVID22, COVID25 vb. gibi "yazılım güncellemeleri!" mi olacaktır? 

- Basında her gün Coronavirus'ün "uzun dönemde" yeni bir hastalığa daha sebep olduğu yönünde haberler çıkmaktadır. Bugüne kadar şunlar dile getirilmistir. Felç, Kalp krizi, Kalp tahribatı, Böbrek tahribatı, Karaciğer tahribatı, Bağırsak tahribatı, İktidarsızlık, Beyinde kalıcı hasar, Alzheimer'ı ilerletme, Diyabet, Körlük, Sağırlık, Deri döküntüleri, Saç döküntüsü ....tüm bunların sebebi virüs müdür yoksa aşı mı olacaktır?

- Aşının koruma süresinin en fazla üç ay olmasından ve yukarıdaki diğer sebeplerden dolayı her yıl aşılanmak durumunda bırakılan insanlar bir süre sonra aşısız yaşayamaz hale gelebilirler mi? 

- Aşılanılsa dahi virüs yayma ve hastalanma riski olduğu belirtilmektedir. Yani aşılanmak ile aşılanmamak arasında fark yok denilmektedir.

- Aşılanılsa dahi maske ve kodla takip uygulamasının devam etmesi hatta uygulama kapsamının genişletilmesi planlanmaktadır. Neden?

- Aşının olumsuz etkisi olursa aşı şirketleri kanunen dava edilememektedir. İlk aşılama sonrası iki kişi ölmüş olup, ayrıca alerjik reaksiyonlar, yüksek ateş, deri döküntüleri gibi erken etkiler görülmüştür. 

- Aşının içeriğinde hangi bileşenler bulunmaktadır? 

- Bir aşının etkinliğinin tespiti için en az iki yıl gibi bir süre gerekirken neden COVID19 aşısında süreç bu kadar çabuk ilerletilmekte ve "aşı bulundu" beyanatlarıyla topluma telkinde bulunulmaktadır? Bildirilmeyen başka bir plan ve bir hedef tarih mi söz konusudur? ( Aşının "effectivness"'i laboratuar ortamındaki performansını, "efficacy'si ise sahadaki performansını tanımlayan kavramlardır. )

- Aşının -70-80 C derecede stoklanması gerektiği bildirilmekte olup, çok kritik olan bu sürece tam uyum nasıl kontrol edilecektir?

- Aşının yan etkileri nelerdir?

- Aşının kalıcı etkiler yaratma potansiyeli var mıdır?

- Aşının yaş gruplarına ve kronik hastalık türlerine göre farklı riskleri bulunmakta mıdır?

- Dünya nüfusunu azaltma planıyla uyumlu olarak aşının kısırlaştırıcı etkisi bulunmakta mıdır?

İrlanda'nın Sovereign Independent gazetesi Haziran 2011 baskısının kapağında "Zorunlu aşılama yoluyla nüfus azaltma" ifadesine yer vermiştir.

- Sürekli mutasyon geçirdiği söylenen bir virüse ve sürekli gündeme getirilen yeni virüslere karşı aşı yoluyla nasıl bir koruma sağlanabilecektir? Bu açıkça sürekli aşılanmak anlamına gelmektedir.

- Aşılanma bir zorunluluk ve sosyal ayrışım unsuru olacak mıdır?

- Aşının içinde luciferase vb. gibi kişinin aşı olup olmadığını gösterecek maddeler bulunacak mıdır?

- Aşıdaki nano parçacıklar vasıtasıyla insanların biometrik verileri bulutta mı toplanacaktır?

- Biometrik veriler ile kripto para sistemi ilişkilendirilecek midir?

- İnsanların fiziksel ve zihinsel durumlarının yapay zeka vasıtasıyla takibini sağlayacak biometrik veriler sosyal skorlama unsuru olarak kullanılacak mıdır?

- Afrikadaki çocukları yıllarca denek olarak kullanan, bunu açıkça söyleyen ve halen tüm aşılama sürecinin yöneticisi konumunda olan yazılım şirketi sahibi şahıs şöyle diyebilmektedir. "You don't have choice. People think they have choice. Normalcy only returns when we largely vaccinated the entire global population." ( Seçim şansınız yok. Millet seçme haklarının olduğunu sanıyor. Normalleşme ancak tüm küresel nüfusun geniş çaplı olarak aşılanması durumunda geri gelebilir. ) 

Yani özetle şöyle denmektedir. "Bu aşılar bir muamma, sonuçları ve etkileri hakkında hiçbir şey bilmiyoruz!? Ama sizi yine de aşılayacağız." 

Yaptığı yanlış değerlendirmeler ve verdiği yanlış kararlar nedeniyle yaratılıştan bu yana başına gelen her sorunun yegane müsebbibi olan insan, akıl tutulmasının her alanda zirve yaptığı bu döngü sonunda yine büyük bir sınavdan geçmektedir. İnsanın bu sefer gerçekleri algılayıp doğru kararı vermesi ümit edilir.




Kaderin bir tecellisi ... Fasl ( Ayrışım )

"Fasl" kelimesi "Ayrışım, Ayrıntı, Ayrıntılandırma" anlamlarını içeren bir kelime olup Kur'an'da, idrak seviyesi yükselmesi akabinde gerçek ile batılın, doğru ile yanlışın net olarak algılanabilir hale gelmesini ifade etmektedir.

"Fasl" veya Türkçedeki telaffuzu ile "Fasıla" kelimesi batı dillerinde aynı kökten türemiş olan "Phase" ( Aşama, Safha, Kesim ) kelimesiyle ifade edilmektedir.

Kur'an'da, içinde "Fasl" kelimesinin yer aldığı ifadeler şöyledir.

a- Faslel Hitab ( Söylemdeki ayrışım )

38/17 - Isbir ala ma yekulune vezkür abdena davude zel eyd innehu evvab ( O söylediklerine sabret. Kuvvetli kulumuz Davud' u hatırla. Kesinlikle o tevbe edip döndü. ) 

38/20 - Ve şededna mülkehu ve ateynahül hıkmete ve FASLEL HİTAB ( Ve onun mülkünü şiddetlendirdik. Ona sırrı ve SÖYLEMDEKİ AYRIŞIMI* verdik. )

b- Kelimetül Fasl ( Ayrışım Kelimesi / Kavlün Fasl ( Ayrışım Sözü )

42/21 - Em lehüm şürakaü şerau lehüm mined dıni ma lem ye'zen bihillah ve lev la KELİMETÜL FASLİ le kudıye beynehüm ve innez zalimıne lehüm azabün elım ( Onlara, Allah' ın dinden o izin vermediklerini onlara meşru yol kılan ortaklar mı var? Ve şayet AYRIŞIM KELİMESİ olmasaydı, onların aralarında hüküm verilirdi. Kesinlikle zalimler, elim azap onlaradır. )

86/13 - İnnehu le KAVLÜN FASL ( Kesinlikle o AYRIŞIM SÖZÜ. )

c- Faslül Ayat ( Ayetlerin Ayrıntılandırılması )

41/44 - Ve lev cealnahü kur'anen a’cemiyyen le kalu lev la FUSSİLET AYATÜH a'cemiyyün ve arabiyy kul hüve lillezıne amenu hüden ve şifa vellezine la yü'minune fı azanihim vakrun ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne min mekanin beıyd ( Ve şayet onu yabancı Kur'an kılsaydık, "AYETLERİNİ AYRINTILANDIRMALI değil miydi?" derlerdi. Yabancı ve Araplara? De ki: "O, inananlar için yönlendirmedir ve şifadır. O inanmayanlar, onların kulaklarının içinde ağırlık vardır. O onlara körlüktür. İşte onlara uzak mekandan seslenilir.” )

d- "Yevmel Fasl" ( Ayrışım Günü )

İnsanların ruhi ve idraki tekamüllerine göre ayrıştıkları döngü sonu süreci "Yevmel Fasl" olarak da zikredilmektedir.

Aşağıdaki ayetlerde "Fasl" kelimesi döngü sonunu ifade eden süreci nitelemektedir. 

37/21 - Haza YEVMÜL FASLillezı küntüm bihı tükezzibun ( Bu, o yalanlamış olduğunuz AYRIŞIM GÜNÜDÜR. )

44/40 - İnne YEVMEL FASLİ mıkatühüm ecmeın ( Kesinlikle AYRIŞIM GÜNÜ, onların toplanma zamanlarıdır. )

77/13 - Li YEVMİL FASLİ ( AYRIŞIM GÜNÜ için. )

77/14 - Ve ma edrake ma YEVMÜL FASLİ ( Ve AYRIŞIM GÜNÜnün ne olduğunu sana ne bildirir? )

77/15 - Veylün yevmeizin lil mükezzibin ( Vay o gün yalanlayanlar için. )

77/37 - Veylün yevmeizin lil mükezzibin ( Vay o gün o yalanlayanlar için. )

77/38 - Haza YEVMÜL FASLİ cema'naküm vel evvelin ( Bu, sizi ve evvelkileri topladığımız AYRIŞIM GÜNÜdür. )

78/17 - İnne YEVMEL FASLİ kane mikaten ( Kesinlikle AYRIŞIM GÜNÜ tayin edilen vakit olmuştur. )

78/18 - Yevme yunfehu fis suri fe te'tune efvacen ( O gün borunun içine üflenir de bölükler olarak gelirsiniz. )

78/19 - Ve futihatis semau fe kanet ebvaben ( Ve gök açılmıştır da kapı kapı olmuştur. )

Gerçek hazine 

"Hazine" ( Haznedilmiş, Depolanmış ) kelimesi "Hazn / Hazne" ( Sağlam yer, Depo) kökünden türemiş bir kelimedir.

Türkçe'de yer alan "Kazan" ( İçine yiyecek konan hazne ) ve "Kazanmak" ( Elde etmek, Alıp depolamak ) kelimeleri de "Hazn" kökünden türemedir. Ayrıca batı dillerindeki "Casino" ( Kazançhane, Kumarhane ) kelimesi de "Hazn" kökünün farklı telaffuz edilmiş halini içermektedir.

Arapçada "Kazanmak" kelimesinin karşılığı "Kesb" kelimesi olup muhtelif dillerdeki "Kesber" / "Kaspar" / "Casper" / "Gizbar" kelimeleri de "Hazineci" anlamına gelmektedir.

Aldatıcı madde alemi dünyada maddi "hazine" toplama saplantısına yakalanmış olan gafiller gerçek hazinenin Allahü Teala'nın indinden insanlara bahşettiği ilahi kozmik bilgiler olduğunu, bunun yanında görme, duyma, hissetme, idrak etme ve anlama nimetlerinin de tamamlayıcı unsurlar olduğunu farkedememektedirler. Şükretme olgusunu da bloke eden bu farkındasızlık, obsesyon ve hırs onları, yanlış yol üzerinde helake sürüklemektedir. Anılan gafillerin bu yanlış yol üzerinde "kazanç" addettikleri herşey yolun sonunda birer helak yani meşakkatli reenkarnasyon vesilesi olarak karşılarına çıkmakta ancak onlar bu durumu idrak ettiklerinde onlar için çok geç olmaktadır.

6/70 - Ve zerillezınettehazu dınehüm leıben ve lehven ve ğarrathümül hayatüd dünya ve zekkir bihı EN TÜBSELE nefsün bima KESEBET leyse leha min dunillahi veliyyün ve la şefiy' ve in ta'dil külle adlin la yü'haz minha ülaikellezine ÜBSİLU bima KESEBU lehüm şerabün min hamımin ve azabün elımün bima kanu yekfürun ( Ve dinlerini oyun ve eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Nefsin kendini o KAZANDIĞINDAN dolayı HELAK ETMEMESİNİ, ona Allah’tan başka dost ve af vesilecisi olmadığını onunla hatırlat. Eğer bütün fidyeleri verse bile ondan alınmaz. İşte onlar o KAZANDIKLARINDAN dolayı HELAK EDİLMİŞLERDİR. Onlara, inkar ettiklerinden dolayı kaynar sudan içecek ve elim azap vardır. )

Kur'an'da "Hazine" kelimesinin yer aldığı bazı ayetler şöyledir.

Hicr suresinin 22. ayetindeki "Su" kelimesi batıni olarak ilahi kozmik bilgileri temsil etmektedir.

15/22 - Ve erselner riyaha levakıha fe enzelna mines semai maen fe eskaynakümuh ve ma entüm lehu bi HAZİNIN ( Ve rüzgarları onu aşılamaya gönderdik de gökten su indirip sizi onunla suladık. Siz ona HAZNELEYİCİLER değilsiniz. )

En'am suresinin 50. ve Hud suresinin 31. ayetlerindeki "Allah'ın hazineleri / hazinesi" ifadeleri yine yaratılışın kodları niteliğinde olan ilahi kozmik bilgileri temsil etmektedir. 

6/50 - Kul la ekulü leküm ındı HAZAİNüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besır e fe la tetefekkerun ( De ki: "Size Allah' ın HAZİNELERİ benim indimdedir." demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Size, kesinlikle ben meleğim de demiyorum. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi oluyorum." De ki: "Kör ile gören eşit midir? Fikretmez misiniz?" )

11/31 - Ve la ekulü leküm ındı HAZİNüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü innı melekün ve la ekulü lillezıne tezderı a'yünüküm len yü'tiyehümüllahü hayra allahü a'lemü bima fı enfüsihim innı izen le minez zalimın ( Ve "Ben sizlere Allah' ın HAZİNESİ indimdedir demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Kesinlikle ben meleğim de demiyorum. O gözünüzde hakir olanlar için, Allah onlara asla hayır vermez de demiyorum. O nefislerinin içinde olanı Allah bilir. O zaman kesinlikle ben zalimlerden olurum." )

Yusuf suresinin 55. ayetindeki "Yerin hazineleri" ifadesi ise insanlar arasında adil dağılım yapması için Haberci Yusuf'a bahşedilen maddi, dünyevi ve manevi nimetleri tanımlamaktadır.

12/55 - Kalec'alnı ala HAZAİNil ard innı hafıyzun alim ( "Beni yerin HAZİNELERİ üzerine getir. Kesinlikle ben koruyucuyum bilenim." dedi. )

Hicr suresinin 21., Sad suresinin 9., Tur suresinin 37. ve Münafikun suresinin 7. ayetlerinde de tüm maddi ve ruhi hazinelerin tek bir kaynağı olduğu, onun da Rab'bin indi olduğu hatırlatılmaktadır.

15/21 - Ve in min şey'in illa ındena HAZİNÜhu ve ma nünezzilühu illa bi kaderin ma'lum ( Ve HAZİNESİ indimizde olmayan hiçbir şey yoktur. Onu bilinen ölçü haricinde indirmeyiz. )

38/9 - Em ındehüm HAZİNÜ rahmeti rabbikel azızil vehhab ( Yoksa, yüce ve bağışlayan Rab’binin rahmet HAZİNESİ onların yanında mı? )

52/37 - Em ındehüm HAZAİNU rabbike em hümül musaytırun ( Rab’binin HAZİNELERİ onların indinde midir? Onlar zorlayıcılar, zorbalar mıdır? )

63/7 - Hümüllezine yekulune la tünfiku ala men inde resulillahi hatta yenfaddu ve lillahi HAZAİNÜs semavati vel ardı ve lakinnel münafikın la yefkahun ( Onlar "Onlar gidene kadar, o Allah' ın resulünün indindeki kimselere harcamayın." derler. Göklerin ve yerin HAZİNELERİ Allah içindir. Lakin ikiyüzlüler anlamazlar. )

İsra suresinin 100. ayetinde ise nimetleri gaspetme hırsına kapılmış küresel şeytanlara işaret edilmektedir.

17/100 - Kul lev entüm temlikune HAZİNE rahmeti rabbi izen le emsektüm HEŞYETEL İNFAK ve kanel insanü katura ( De ki: "Şayet sizler Rab’bimin rahmet HAZİNESİNE malik olsaydınız, o zaman dahi HARCAMA ve FAKİRLİK KORKUSUNU tutardınız. İnsan cimridir." )

Ayette işaret edilen şeytanlar hazneledikleri maddi unsurları kaybetme korkusuyla çocuklarını satanik ritüeller vasıtasıyla İblis'e adak verebilmektedirler. Bu hususa ilişkin ayet şöyledir.

17/31 - Ve la taktülu evladeküm HAŞYETE İMLAK nahnü nerzükuhüm ve iyyaküm inne katlehüm kane hit'en kebira ( Ve FAKİRLİK KORKUSUYLA çocuklarınızı öldürmeyin. Onları ve sizleri biz rızıklandırırız.

Saturday, November 14, 2020

Altın, Boyut portalı ve G harfi ilintisi... 

"İspanyol istilacılar Peru'ya İnka'ların altını yağmalamak için geldiler. Amaru Meru isimli bir rahip Hayu Marca'yı kaçış portalı olarak kullandı. Meru yuvaya, "Yedi ışının ilahlarına erişim anahtarı" adı verilen altın bir disk yerleştirdi. Açılan portalden geçti ve bir daha hiç görülmedi. 

https://www.gaia.com/article/did-our-ancestors-know-how-to-open-a-portal-to-another-dimension

"Altın" elementinin boyutlar arası portal açıcı özelliği mi bulunmaktadır?

Altının çok değerli ve hatta bazı pagan kültürlerde kutsal addedilmesinin sebebi bu mudur?

Altının, elementlerin periyodik tablosundaki "Grup" numarası "11"'dir. ( 11 sayısı farklı boyuta geçiş portalının nümerik sembolüdür. )

Arapça'da "Altın" kelimesinin karşılığı "Zeheb" kelimesi olup bu kelime "Ayrılmak, Gitmek" anlamına da gelmektedir. "Zeheb" kelimesi ayetlerde hem "Altın", hem de "Gitmek, Ayrılmak" anlamında yer almaktadır.

3/14 Züyyine (1) li (2) en (3) nasi (4) hubbü (5) eş (6) şehevati (7) min (8) en (9) nisai (10) ve (11) el (12) benıne (13) ve (14) el (15) kanatıri (16) el (17) mükantarati (18) min (19) ez (20) ZEHEB (21) ve (22) el (23) fiddati (24) ve (25) el (26) hayli (27) el (28) müsevvemeti (29) ve (30) el (31) en'ami (32) ve (33) el (34) hars (35) zalike (36) metau (37) el (38) hayati (39) ed (40) dünya (41) ve (42) allahü (43) ınde (44) hu (45) husnü (46) el (47) meab (48) ( Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca biriktirilmiş ALTINdan ve gümüşten, salınmış işaretli atlardan, hayvanlardan, ekinlerden şehvetle sevilenler insanlar için süslenmiştir. Bunlar dünya hayatının faydasıdır. Allah ki varış yerinin güzeli O' nun indindedir. )

Kur'an'da ilk "Zeheb" kelimesi 3/14 kodlu ayetin 21. kelimesidir. * 3+1+4+2+1 = 11 ) ( 3+1+4+2+1 = "11" )

"Zeheb" kelimesinin "Gitmek" kök anlamını içerdiği bir ayet örneği aşağıdadır.

2/17 Meselü (1) hüm (2) ke (3) meseli (4) ellezi (5) istevkade (6) nara (7) fe (8) lemma (9) edaet (10) ma (11) havle (12) hu (13) ZEHEBe (14) allahü (15) bi (16) nuri (17) him (18) ve (19) terake (20) hüm (21) fı (22) zulümatin (23) la (24) yübsırun (25) ( Onların misali o ateş yakmayı isteyenin misali gibidir. Yakıp da çevresindekileri aydınlattığında Allah aydınlıklarını GİDERİR ve onları karanlıkların içinde terkeder de onlar görmezler. )

İngilizcede ve Almancada "Altın" kelimesinin karşılığı sırasıyla "Gold" ve "Geld" kelimeleridir. Star Gate isimli dizide de portalden gelen varlıkların ismi "Goauld" idi. Bu kelime "Altın" anlamına gelen "Gold" ve "Aurum" kelimelerinin bir sentezidir. )

"G" harfini içeren birçok kelimede hep "Gelmek, Gitmek, Geçmek" anlamları barınmaktadır.

Gelmek

Gitmek

Geçmek

Getirmek

Götürmek

Get ( İng. ) = Elde etnek, Getirmek

Gap ( İng. ) = Boşluk, Aralık

Gape ( İng. ) = Aralamak

Gate ( İng. ) = Kapı ( "Gate" kelimesi ile Türkçe'deki "Gitmek / Gidermek", "Getirmek" ve "Götürmek" kelimelerinin fonetik benzerliği bulunmaktadır. )

Kapı / Gapı = Geliş, Gidiş ve Geçiş noktası ( "Gapı" kelimesi İngilizcedeki "Gap" ve "Gape" kelimeleriyle aynı kelimedir. )

Go ( İng. ) = Gitmek

Gehen ( Alm. ) = Gitmek

Gök ( Gök bir portaldır. )

Göz ( Göz de farklı boyuta açılan ve görüş sağlayan bir portaldır. )

Görmek

Genetic / Generation ( İng. ) = Gelişsel / Gelme durumu ( "Soyun gelişi" anlamında. ) Gayb ( Bilinmeyen )

Gayya ( Bilinmezlik kuyusu ( teşbihi ) )

"G noktası", uyarılması halinde yoğun orgazm sağlayan hatta "vajinal sıvı boşalmasına" ( female ejaculation ) dahi sebebiyet veren vajinal bir bölgedir. ( Vajinal sıvı gelmesi ve ayetlerde yer alan "göğün kapılarının suyla açılması" ifadesi arasında da ilinti söz konusudur. ) "G noktası" terimi jinekolog Ernst Gräfenberg'in isminden geliyor olsa dahi nihayetinde batıni bir "G" harfi ilintisi dikkat çekmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2018/05/tyn-altn-cag-ve-din-gunu.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/11/gozyas-ve-boyut-portal.html

Friday, November 13, 2020

Kuzu postuna bürünmüş kurtlar

Filantrop ( İnsansever ), hayırsever, kanaat önderi, toplum gönüllüsü, ruhani lider gibi sıfatların ardına gizlenerek sinsi planlarını uygulamaya çalışan ikiyüzlü küresel şeytanlara ilişkin uyarılar ayetlerde yer almaktadır.

İncil;

40 Matthew 7-15 "Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır.

47 2 Corinthians 11-14 Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir. 

Aşağıdaki Kur'an ayetlerinde de ikiyüzlü şeytanların inananları güzel söz, sahte iyi niyet söylemi veya eylemiyle aldatmaya çalıştıkları bildirilmekte ve bu taktik karşısında inananların nasıl bir yaklaşım sergilemeleri gerektiği hatırlatılmaktadır. 

58/8 - Gizli fısıltılı konuşmadan menedilip de sonra o menedildiklerine dönenleri, günah ile gizli fısıltılı konuşmalarını, düşmanlığı ve o resule isyanı görmedin mi? Ve sana geldiklerinde, Allah' ın "Haydi gel." demediği gibi "Haydi gel." diyorlar sana. Nefislerinin içinde, "Allah o söylediklerimizden dolayı azap etmeli değil miydi?" derler. Onların gereği cehennemdir. Oraya yakınlaşıp yaslanacaklar. Artık ne kötü varış yeridir. ) 

60/1 - Ey o inananlar, düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dostlar edinmeyin. Onlara sevgi atıyorsunuz. O size gerçekten geleni inkar ettiler. Rab’biniz Allah’a inanıyorsunuz diye Resulü ve sizi ancak çıkardılar. Eğer rızamı, hoşnutluğumu aramaya, yolumda cihada çıkmaktaysanız onlara sevgi mi, arzu mu gizliyorsunuz? Ben o gizlediğinizi ve o açıkladığınızı bilirim. Onu sizden kim yaparsa, düz yoldan sapmıştır.

Münafikun ( İkiyüzlüler ) suresinin 4. ayetinde "Münafık" ( İkiyüzlü ) kelimesinin tanımı yer almaktadır.

63/4 - Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. Her çığlığı onların üzerlerine sanarlar. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar.

Al'i İmran ve Muhammed surelerinin aşağıdaki ayetlerinde inananların, mücadelelerinde ve duruşlarında gevşeklik ve yılgınlık göstermemeleri, sahte iyi niyet hamlelerine aldanmamaları gerektiği bildirilmektedir. Zira şeytanlar daima bu fırsatı kollamaktadırlar.

3/139 - Ve gevşemeyin ve hüzünlenmeyin. Eğer inananlarsanız sizler üstünsünüz.

47/35 - O halde gevşemeyin ve sizler üstünken barışa çağırmayın. Allah sizinle birliktedir. Çalışmalarınızı size yitirmez.

Thursday, November 12, 2020

Dar Kapı ve Sarp Yokuş

Kaba madde alemi olan dünya, varlıklar için bir sınav ve ruhsal tekamül vasıtası niteliğindedir. Daha yaratılış safhasında malum hataya düşen insanın da bu hatasını telafi edebilmesi için kaba madde aleminde nefsine yönelik  muhtelif sınavlara tabi olması, zorluklarla mücadele etmesi ve bu ilahi sınavda başarılı olması gerekmektedir. Zira esasen ilahi nizamda af yok telafi vardır. Yapılan bir kötülüğün, işlenen bir günahın telafisi olmadan, yani iyilik ve hayırlara vesile söylemler ve eylemler gerçekleştirilmeden Rab tarafından affın bahşedilmesini beklemek zaten rasyonel görünmemektedir.

Yukarıda anılan ve üst boyuta ( plan ) geçiş vesilesi, ( geçiş kapısı ) niteliğinde olan "zorluklar", Kur'an'da "Akabet" ( Sarp yokuş ), İncil'de ise "Dar kapı" olarak zikredilmektedir.

Beled suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Akabet" ( Sarp yokuş ) kavramına ilişkin bazı misali tanımlamalar yer almaktadır.

90/11 - Fe laktehamel AKABET ( Böylece SARP YOKUŞA tahammül edemedi. )

90/12 - Ve ma edrake mel AKABET ( Ve SARP YOKUŞUN ne olduğunu sana ne bildirir? )

90/13 - Fekkü rekabet ( Köleyi, boyunduruğu, rekabeti bırakmak. )

90/14 - Ev ıt'amün fi yevmin zi mesğabet ( Veya açlık, meşakkat gününde yedirmek. )

90/15 - Yetimen za makrebet ( Yakınlığı olan yetime. )

90/16 - Ev miskinen za metrebet ( Veya fakirliği olan yoksula. )

90/17 - Sümme kane minellezine amenu ve tevasav bis sabri ve tevasav bil merhamet ( Sonra sabrı tavsiye eden ve merhameti tavsiye eden o inananlardan olmak. )

İncil;

40-Matthew-7-13 "DAR KAPIdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. 

"Sarp yokuş" ve "Dar kapı" kavramlarının geçtiği ayetlerin kodlarında "11" nümerolojisi bulunmaktadır. ( Bilindiği üzere 11 sayısı farklı boyuta geçiş portalının nümerik sembolüdür. )

"Akabet" ( Sarp yokuş ) ifadesinin Kur'an'da ilk ve son kez geçtiğğ ayetin kodu 90/11'dir. ( 9+0+1+1 = 11 )

"Dar kapı" ifadesinin yer aldığı Matta suresinin ilgili ayetinin numarasu 7-13'tür. ( 7+1+3 = 11 )




Şekiller ve Karakterler

"Şekil" daha doğrusu "Şekl" kelimesi "Biçim, Görünüş" anlamına gelmektedir. Noktaların birleşiminden oluşan şekiller ruhun ve bilincin kainattaki görsel temsilidir. 

Kainattaki noktalar olarak düşünülebilecek olan yıldızlar da birbirleriyle birleştirildiklerinde muhtelif şekiller ve anlamlar arzetmektedirler. ( Astroloji ( Yıldızbilim ) bu fenomeni inceleyen bir alandır. ) Dolayısıyla her şekil aslında bir sembol ve bir anlam yansımasıdır.

Şekilsel olgular olan harf, sayı ve sembollerin "Karakter" olarak isimlendirilmeleri de esasen her bir şekilin bir ruhi frekansı ve bilinci temsil etmesinden kaynaklanmaktadır.

Kur'an'da "Şekil" kelimesinin karşılığı "Sure" ( çoğul "Süver" ) kelimesidir. "Suret" kelimesi de "Şekil" anlamındadır. "Tasavvur" ve "Tasvir" kelimeleri de "Sure" kökünden türemiş olup "Şekillendirme", "Şekilleme" anlamına gelmektedir.

Mü'min suresinin 64. ayetinde Rab'bin "insanı şekillendirilmesinden" bahsedilmektedir.

40/64 - Allahüllezı ceale lekümül erda kararan ves semae binaen ve SAVVERAkümfe ahsene SUVERAküm ve razekaküm minet tayyibat zalikümüllahü rabbüküm fe tebarakellahü rabbül alemın ( Allah o size yeri durak ve göğü bina kılandır. Sizi ŞEKİLLENDİRDİ de ŞEKİLLERİNİZİ güzelleştirdi. Sizi temizinden rızıklandırdı. Bu Rab’biniz Allah’ tır. Alemlerin Rab’bi Allah bereketlidir. )

64/3 - Halekas semavati vel arda bil hakkı ve SAVVEREküm fe ahsene SÜVEREküm ve ileyhil masir ( Gökleri ve yeri gerçekten yarattı. Sizi düzenleyip ŞEKİLLENDİRDİ de ŞEKİLLERİNİZİ güzelleştirdi. Varış yeri O’nadır. )

Kur'an ayetlerinin anlamsal kümelerinin "Sure" olarak isimlendirilmesi de her bir surenin bilinçsel bir yapı, bir şekil özelliği arzetmesinden kaynaklanmaktadır.

11/13 - Em yekulunefterah kul fe'tu bi AŞRİ SÜVERİN mislihı müfterayatin ved'u men isteta'tüm min dunillahi in küntüm sadikın ( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan ON SURE getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah’tan başka istidatı olanları da çağırın." )

( * Ek Bilgi: Ayette "On sureden" bahsedilmekte olup, ayetteki "Süver" ( Sureler ) kelimesinin sıra numarası da 10'dur. )

Alfabelerdeki harflerin şekillerinin de kavimlerin karakterini ortaya koyduğu düşünülebilir mi? Örneğin Göktürk alfabesindeki harflerin şekilleri dik, keskin ve net bir yapı arzederken Arap alfabesindeki harflerin şekilleri kıvrak, yuvarlak ve oynak! bir yapı arzetmektedir. 

Göktürk alfabesi

                                       

  
                             Arap alfabesi

Tevbe suresinin 97. ayeti Arap kavminin genel karakteristik niteliğini tasvir etmesi açısından dikkat çekicidir.

9/97 - El a'rabü eşeddü küfran ve nifakan ve ecderu en la ya'lemu hudude ma enzelellahü ala rasulih vallahü alimün hakim ( Araplar inkar ve ikiyüzlülük, bozukluk olarak daha şiddetlidirler. Allah' ın, resulüne indirdiği hudutları bilmemeye daha yatkındırlar. Allah bilendir hakimdir. )

Ayette yer alan "hudutları bilmeme" ifadesi "duruma göre herşeyi yapabilme, her yola gelme, sınır tanımama" yani "kesin ve net duruşu olmama" anlamını yansıtmaktadır. Toplumun genel "karakterini" tanımlayan bu ifade Arap alfabesindeki harflerin şekillerine de yansımış olabilir mi? ( Bu noktada Kur'an'da sembolik bir genellemeden bahsedilmekte olduğu, farklı karakterde insanların her kavim ( toplum ) içinde olabileceği hatırlanmalıdır. )

Tuesday, November 10, 2020

Orta yol Doğru yoldur.

Türkçe'deki "Orta" kelimesi batı dillerindeki "Ortho" ( Doğru ) kelimesidir.

Orthodox = Doğru doktrin

Orthography = Doğru yazım, İmlâ 

Orthodonty = Diş düzeltme

"Orta yolun doğru yol olduğu" yani ifrat ve tefritten ( aşırı uçlardan ) kaçınmanın gerekliliği ayetlerde "Bunların arasında bir yol ara" ifadesiyle bildirilmektedir.

17/110 - Kul id'ullahe ev id'ur rahman eyyen ma ted'u fe lehül esmaül husna ve la techer bi salatike ve la tühafit biha VEBTEĞI BEYNE ZALİKE SEBILA ( De ki: "Allah diye çağırın veya Rahman diye çağırın. Hangisi ile çağırırsanız. Güzel isimler O’nadır. Duanla açığa çıkma, sesini yükseltme ve onunla gizlenme de. BUNLARIN ARASINDA BİR YOL ARA." ) 

25/67 - Vellezine iza enfeku lem yüsrifu ve lem yaktüru ve kane BEYNE ZALİKE KAVAMA ( Ve onlar harcadıklarında israf etmezler ve biriktirip cimrilik etmezler de BUNLAR ARASINDA İFARE EDERLER. )

Gözyaşı ve Boyut Portalı

"Dem" ( Gözyaşı ), üzüntü, özlem, heyecan ve sevgi duygularının yoğunlaşması anındaki yüksek frekans değişimi vesilesiyle gözlerden süzülen, esasen kozmik bilgi barındıran ve farklı boyuta geçiş portalındaki suyu* temsil eden bir olgudur. Göz, görmeyi sağlamak suretiyle esasen boyut portalı işlevi gören bir organdır.

Frekans değiştirerek farklı boyuta geçiş ancak yüksek odaklanma, konsantrasyon ve duygu yoğunlaşması ile mümkün olabilmektedir. Duygusal frekanslara dayalı olarak gözyaşı döken tek varlık insandır.



Boyut kapısı ( Star Gate ) tasvirinde daima "su" öğesi bulunur. Bu husus Kamer suresinin "11". ayetinde bildirilmiştir. ( 11 sayısı farklı boyuta geçiş portalının nümerik sembolüdür. )

54/11 - Fe fetahna EBVABES SEMAİ bi MAİN münhemir ( Böylece akıp dökülen SU ile GÖĞÜN KAPILARINI açtık. )

Kadının doğum yapması da bir portal açılışı olup dogum anında vajinadan yani portalden su gelmektedir. Doğum öncesi oluşan bu durum "Suyu gelmek" olarak tanımlanır. Bu fenomen Meryem suresinin aşağıdak ayetlerinde yer alır.

19/23 - Fe ecaehel mehadu ila ciz'ın nahleh kalet ya leytenı mittü kable haza ve küntü nesyen mensiyya
( Doğum sancısı onu hurmalığın kütüğüne dayanmaya zorladı. "Ey keşke bundan önce ölseydim de unutulup terkedilenlerden olsaydım." dedi. )

19/24 - Fe nadaha min tahtiha en la tahzenı kad ceale rabbüki tahteki seriyya
( Ona onun altından "Hüzünlenme. Rab’bin senin altında su yolu nehir oluşturdu." diye seslendi. )

Kur'an'da "Tefidu mined dem'i" ( Gözlerin yaş dökmesi ) ifadesi sadece iki ayette yer almakta olup, bu ayetlerin numaralarının 83 ( 8+3 = 11 ) ve 92 ( 9+2 = 11 ) olması da farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolü olan "11" sayısı açısından dikkat çekmektedir.

5/"83" - Ve iza semiu ma ünzile iler rasuli tera a'yünehüm TEFİDU MİNED DEM'I min ma arafu minel hakk yekulune rabbena amenna fektübna meaş şahidın

( Ve resule indirileni duydukları zaman, onun gerçekten olduğunu öğrendiklerinden dolayı GÖZLERİNİN YAŞ DÖKTÜĞÜNÜ görürsün. "Rab’bimiz inandık, o halde bizi de şahitlerle birlikte yaz." derler. )

9/"92" - Ve la alellezine iza ma etevke li tahmilehüm kulte la ecidü ma ahmilüküm aleyhi tevellen ve a'yünühüm TEFİDU MİNED DEM'I hazenen en la yecidu ma yünfikun

( Ve kendilerini yükleyip bindirmen için sana geldiklerinde, "Sizi üzerine yükleyip bindirebileceğimi bulamıyorum." dediğinde, yüz çevirip dönenlere ve o harcanacağı bulamadıklarından dolayı GÖZLERİ YAŞ DÖKENLERE de yoktur. )


Monday, November 9, 2020

Çocuklar gibi

İstikbalin ( Refah ve huzur ) "göklerde" olduğunu söyleyen Atatürk'ün "sevdiklerine" "Çocuk" diye hitap etmesinde ve 23 Nisan gününü "çocuklara" armağan etmesinde batıni bir mesaj bulunmaktadır. 

Matta 18-3 "Size doğrusunu söyleyeyim, dönüştürülüp, küçük ÇOCUKLAR gibi olmadıkça, GÖKLERİN EGEMENLİĞİ*'ne asla giremezsiniz.

40 Matthew 19 14 İsa, "Bırakın ÇOCUKLARI" dedi. "Bana gelmelerine engel olmayın! Çünkü GÖKLERİN EGEMENLİĞİ BÖYLELERİNİNDİR."

* Göklerin egemenliği = Cennet = Sevgi Planı = Sirius

Ayette yer alan "dönüşüp çocuklar gibi olmak" ifadesi "düşük ve kötü frekanslardan arınarak temizlenmeyi" ifade etmektedir.

Ayet kodunda ve  Atatürk'ün ölüm gününde, ruhun nümerik sembolü olan 21 nümerolojisinin bulunması dikkat çekmektedir.

18/3 ... 18+3 = 21

10 Kasım ... 10+11 = 21

Ayrıca Vakia suresinin 12. ve 17. ayetlerinde "Cennet" ve cennetin sakinleri olan "Çocuklar"dan bahsedilmektedir. 

56/12 - Fi CENNATİ** na'ım ( Bolluk BAHÇELERİ içinde. )

56/17 - Yetufu aleyhim VELDANUN  MUHALLEDUN ( Onların üzerinde EBEDİ ÇOCUKLAR dolaşırlar. )

** "Cennet" kelimesi "Cen / Cin" kökünden türemiş olan ve "Örtülü, Kaplı, Gizli, Görünmeyen olma" anlamındadır. "Cenin", "Cünnet" ( Kalkan, Örterek Koruyan ), "Cin" ( Görünmeyen, Örtülü ) kelimeleri de "CN" kökündendir. )

Ayetin sure numarası olan 56 sayısının nümerolojik değeri farklı boyuta geçiş portalının sembolü olan "11" sayısını vermektedir. Vakia suresindeki iki ayetin numaralarının toplamının nümerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir. ( 12+17 = 29 ... 2+9 = "11" )

Kur'an'da "Cennet" kelimesi ilk kez 2/35 kodlu ayette 11. kelime olarak geçmektedir. 

2/35 - Ve (1) kulna (2) ya (3) adem (4) üskün (5) ente (6) ve (7) zevcü (8) ke (9) el (10) CENNETE (11) ... ( Ve dedik ki "Ey Adem, sen ve eşin CENNETTE iskan edin. ... )

2/35 ... 2+3+5 = "10" ve "11"

10 ve 11 sayıları Atatürk'ün vefat gününde ve yılında ( 10.11 1938 ) bulunan sayılardır.

10.11 ... 10 ve 11

1938 ... 19 ( 10 ) ve 38 ( 11 ) 

Atatürk "11" savaşa katılmıştır. 11 savaş sonucunda geride 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap ve 1 ülke ve özgür bir halk bırakmıştır. ( 11+24+7+13+1 = 56 ... "11" )

Bu vesileyle Atatürk'ü, vefatının 82. yıldönümünde rahmetle anıyoruz. 

Ek bilgi; "Çocuk" kelimesi "CC" kökünden türemiş bir kelimedir. "CC" kökü "Küçük, ufak" olanı tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu kökü içeren diğer bazı kelimeler şöyledir.

COCuk

CÜCe

Me'CUC ( Küçülmüş - Bozguncu cin ikilisinden biri )

Ye'CUC ( Küçülten - Bozguncu cin ikilisinden biri )

CÜCük

CACık ( Küçük kesilmiş salatalık içeren yoğurtlu yiyecek )

KüCÜK