7 Temmuz 2017 Cuma

Fülk ( Gemi )

"Fülk" kelimesi "Gemi" anlamına gelmekte olup, çoğul anlamda yani "Gemiler" anlamında da kullanılmaktadır. Fülk kelimesinin kökeni "Felek" ( Daire ) ve/veya "Felk" ( Yarmak ) kelimelerine dayanmaktadır. “Fülk” veya “Falik” kelimeleri “Yaran” anlamına gelmektedir. "Felek" kelimesiyle olan ilişki, 36/40 kodlu ayette geçen "fi felekin yesbehun" ( dairelerinde yüzerler * ) ifadesiyle, "Falik" kelimesiyle olan ilişki ise 35/12 kodlu ayette geçen "Mevahira" ( yararak akıp giden ) anlamıyla kurulabilmektedir. ( * "Dairelerde yüzmek" ifadesi bazında düşünüldüğünde "Fülk" kelimesinin "Gezegen" veya "Uzay Gemisi / Uçan DAİRE) anlamına da gelme olasılığı gündeme gelmektedir. Zira, Kur'an'da Güneş, Ay, Yıldız, Yer, Gök/Gökler kelimeleri yer almakta olup, Gezegen anlamında herhangi bir kelime yer almamaktadır. )

Germen dilinde "Fulk"’a yakın şekilde telaffuz edilen “Volk” kelimesi "Halk" anlamına gelmektedir. Halk kelimesinin "toplanmış kitle" olduğu düşünüldüğünde "Fülk"'ün "topluluğu taşıyan olgu" olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu noktada "gezegen" anlamı da kuvvetlenmektedir. Ayrıca Türkçe'deki "Gemi" kelimesinin kökeni de "Cem'i" kelimesine yani "Cemiyetle ilgili, cem olunmayla ilgili, toplanmış olmayla ilgili" kelimesine dayanmaktadır. Bu çerçevede, "Fülk"'ün "topluluk ve taşıma" ile ilintili anlam içerdiği sonucuna varılabilmektedir. 
Kur'an'da "Fülk" kelimesinin geçtiği ayetler incelendiğinde "Fülk"'ün, "Gök", "Yer","Deniz", "Bulut", "Rüzgar" gibi Allahü Teala'nın doğrudan yaratışı olan olgular ile birlikte ve  "insanların buyruğuna verilmesi" ifadesiyle yer aldığı görülmektedir. "Fülk" bildiğimiz insan yapımı gemiden farklı Allah'ın doğrudan yaratışı olan bir olgu mudur?
Ayetlerde "Fülk" "Allah'ın yaratışı" sonucunda "İnsanların buyruğuna verilmiş" bir olgu olarak geçmektedir.
Bakara 2/164 - İnne fı halkıs semavati vel erdı vahtilafil leyli ven nehari vel fülkilletı tecrı fil bahri bima yenfeun nase ve ma enzelellahü mines semai min main fe ahya bihil erda ba'de mevtiha ve besse fıha min külli dabbetin ve tasrıfir riyahı ves sehabil müsahhari beynes semai vel erdı le ayatin li kavmin ya'kılun ( Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün ihtilafında, insanlara faydalı olmalarından dolayı denizde akan o gemilerde, Allah’ ın gökten indirdiği suda, onunla yeri ölümünün sonrasında diriltmesinde, içine debelenenlerin hepsinden göndermesinde, gök ile yer arasında buyruğa alınmış bulutları ve rüzgarları yönlendirip idare etmesinde akıl eden kavim için ayetler vardır. )
"Bulutlar" ve "Rüzgarlar" buyruğa alınmış.
İbrahim 14/32 - Allahüllezı halekas semavati vel erda ve enzele mines semai maen fe ahrace bihı mines semerati rizkan leküm ve sehhara lekümül fülke li tecriye fil bahri bi emrih ve sehhara lekümül enhar ( Allah O'dur ki gökleri ve yeri yarattı. Gökten su indirdi de onunla sizlere meyvelerden, ürünlerden rızık çıkardı. Emriyle denizde aksınlar diye gemileri buyruğunuza verdi. Nehirleri de buyruğunuza verdi. )
"Gemiler" ve "Nehirler" insanların buyruğuna veriliyor.
İbrahim 14/33 - Ve sehhare lekümüş şemse vel kamera daibeyn ve sehhara lekümül leyle ven nehar ( Ve usulünde devam eden ikili olan Güneş’i ve Ay’ı buyruğunuza verdi. Geceyi ve gündüzü de buyruğunuza verdi.)
"Güneş" ve "Ay" insanların buyruğuna veriliyor.
Nahl 16/14 - Ve hüvellezi sehharal bahra li te'külu minhü lahmen tariyyen ve testahricu minhü hılyeten telbesuneha ve teral fülke mevahıra fıhi ve li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun ( Ve ondan taze et yemeniz, giymeye ve takmaya süsler, zinetler çıkarmanız için denizi buyruğa alan O'dur. Gemileri onun içinde yararak akıp giderken görürsünüz. O’nun üstünlüğünden aramanız için. Umulur ki şükredersiniz. )
"Deniz" buyruğa alınmış.
İsra 17/66 - Rabbükümüllezı yüzcı lekümül fülke fil bahri li tebteğu min fadlih innehu kane biküm rahıma ( Rabb' biniz O dur ki, O’nun üstünlüğünden aramanız için size gemileri denizde sevkeder yürütür. Kesinlikle O size merhametlidir. )
Hacc 22/65 - E lem tera ennellahe sehhara leküm ma fil erdı vel fülke tecrı fil bahri bi emrih ve yümsiküs semae en tekaa alel erdı illa bi iznih innellahe bin nasi le raufün rahım ( Görmedin mi ki kesinlikle Allah, o yerde olanları, denizde O’nun emriyle akan gemileri buyruğunuza verdi. Göğü, izni dışında yerin üzerine düşmesin diye tutar. Kesinlikle Allah insanlara esirgeyendir merhametlidir. )
Rum 30/46 - Ve min ayatihı en yürsiler riyaha mübeşşiratin ve li yüzıkaküm min rahmetihı ve li tecriyel fülkü bi emrihı ve li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun ( Ve rüzgarları müjdeci olarak göndermesi, rahmetinden tattırması ve emriyle gemileri akıtması ayetlerindendir. O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.  )
Lokman 31/31 - E lem tera ennel fülke tecrı fil bahri bi nı'metillahi li yüriyeküm min ayatih inne fı zalike le ayatin li külli sabbarin şekur ( Size ayetlerinden göstermek için, gemilerin denizde Allah' ın nimeti ile aktığını görmedin mi? Her sabredip şükreden için, kesinlikle bunda ayetler vardır. )
Fatir 35/12 - Ve ma yestevil bahrani haza azbün füratün saiğun şerabühu ve haza milhun ücac ve min küllin te'külune lahmen tariyyen ve testahricune hılyeten telbesuneha ve teral fülke fıhi mevahıra li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun ( Ve iki deniz eşit olmuyor. Bu tatlı içecektir, onun içilmesi kayar gibidir. Bu ise tuzludur, acıdır. Hepsinden taze et yersiniz ve giydiğiniz süs, zinet çıkarırırsınız. O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız için gemileri onun içinde yararak akıp giderken görürsün. Umulur ki şükredersiniz. )
Yasin 36/40 - Leş şemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera ve lel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekin yesbehun ( Aya erişip çatması Güneş’e yaraşmaz. Ve gece gündüzü geçemez. Hepsi dairede yüzerler. )

Yasin 36/41 - Ve ayetün lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun ( Ve onlara ayettir ki onların soylarını dolu gemi içinde kesinlikle biz taşıdık. )

Ard arda gelen Yasin suresinin 40. ve 41. ayetlerinde önce 40. ayette "Felek" kelimesinin "Daire / Yörünge" anlamında sonra 41. ayette "Fülk" kelimesinin "Gemi / Topluluk" anlamında kullanılmış olması, kelimeler arasında anlam ortaklığı olduğuna işaret etmektedir.
Yasin 36/42 - Ve halakna lehüm min mislihı ma yarkebun ( Ve onlara o bindiklerinin aynısından yarattık. )
Binilen gemilerden yaratılması "yarattık" ifadesiyle doğrudan bir müdahaleyi işaret etmektedir. Tıpkı "Gök", "Yer", "Bulut", "Rüzgar", "Güneş" ve "Ay" gibi.
Aşağıdaki ayet setinde de "Gemi"nin yaratılması diğer olgularla ( "Gök", "Yer", "Su", "Hayvanlar" ) aynı kapsamda ifade edilmiştir.
Zuhruf 43/9 - Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünne halekahünnel azızül alim ( Ve onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sual etsen, "Onları yüce bilen yarattı." derler. )
Zuhruf 43/10 - Ellezi ceale lekümül erda mehden ve ceale leküm fıha sübülen lealleküm tehtedun ( O yeri size beşik kıldı. Orada size yollar oluşturdu. Umulur ki yönlenirsiniz. )
Zuhruf 43/11 - Vellezi nezzele mines semai maen bi kader fe enşarna bihı beldeten meyta kezalike tuhracun ( Ve o gökten ölçü ile su indirdi de onunla ölü beldeyi dirilttik. İşte böyle çıkarılırsınız. )
Zuhruf 43/12 - Vellezi halekal ezvace külleha ve ceale leküm minel fülki vel en'ami ma terkebun ( Ve eşlerin hepsini o yarattı. Size, o bindiğiniz gemilerden ve hayvanlardan oluşturdu. )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder