16 Eylül 2022 Cuma

Tarikatler meselesi

"Tarikat" kelimesi "Tarik" ( Yol ) ve "at" ( -leşme, -ma ) kelimelerinden oluşan ve "Yol, Yollanma" anlamına gelen bir kelimedir. Ancak bu kelime maalesef temeli din istismarına dayanan ve kitleler üzerinde tahakküm kurmak ve nefsani menfaatler sağlamak amacıyla kurulmuş olan bazı yapıların genel ismi olarak da kullanılagelmiştir.

Dinde bölünmenin ( tarikatleşme, cemaatleşme, mezhepleşme vb. ) asla olmaması gerektiği, dinin esasının sadece Allah'a itaat ve O'na kulluk etmek olduğu, Allah'ın din hakkındaki tüm hükümlerini detaylı olarak içeren Kur'an ayetlerinde defaatle belirtilmiştir. 

Meryem suresinin aşağıdaki ayetlerinde Allah'a kulluk etmeye ihtilaf edenlerden bahsedilmektedir. 

19/36 Ve innellahe rabbi ve rabbukum fA'BUDUH HAZA SIRATUN MUSTEKİM

( Ve kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’NA KULLUK EDİN. BU DOĞRU YOLDUR. )

19/37 FAHTELEFEL AHZABU MİN BEYNİHİM e veylun lillezine keferu min meşhedi yevmin azim

( Böylece GRUPLAR KENDİ ARALARINDA İHTİLAF ETTİLER. Artık büyük güne şahit olacak o inkarcılar için vaylar olsun. )

Rum suresinin aşağıdaki ayetinde ise tarikatleşmek suretiyle dinde ayrışanlardan ve gruplaşanlardan bahsedilmektedir.

30/32 Minellezine FERRAKU DİNEHUM VE KANU ŞİYEA KULLİ HİZBİN bima ledeyhim ferihun

( O onlardan olanlar DİNLERİNİ AYIRDILAR VE GRUPLAR  OLDULAR. HER GRUP, o yanında olanla ferahlayıp sevinir. )

Toplumda algılanan anlamı ile "Tarikat", sözde insanları hidayete erdirecek müesseselerdir ki şeytani nitelik arzeden tarikatlerde hidayete ermenin tek yolunun tarikat lideri konumunda olan "Şeyh / Mürşid" ünvanlı şahıslara koşulsuz itaat ve kölelik / kulluk edilmesi olduğu telkin edilmektedir.  Bu tarikatlerde, şeyhin / mürşidin sözü Kur'an ayetlerinden dahi önce gelmekte ( haşa ), Kur'an'ın, dini anlayabilmek için yetersiz bir kaynak olduğu ve şeyh sözüne tabi olmanın hidayete ermek için yegane yol olduğu telkin edilmektedir. Ayrıca hadis, fıkıh, sünnet kisvesi altında birçok yanlış bilgi ve uygulamada insanlara aktarılmakta ve ayrıca insanları müridleştirebilmek için travma bazlı zihin kontrol operasyonları ve majik operasyonlar ( büyü ) da yapılmaktadır. Tarikatçilerin meşhur sözü olan "Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır." cümlesi de insanları yanıltmak için sarfedilen stratejik bir telkin cümlesidir.

Fatiha suresinin 5. ayeti sadece Allah'a kulluk edilmesi gerektiğini net olarak bildirir.

1/5 İyyake na’budu ve iyyake nestein

( Sadece Senden isteriz ve sadece Sana kulluk ederiz. )

Kehf suresinin 110. ayeti ise Rab'bin Resul'den söylemesini istediği cümleden oluşmakta ve ilgili konuya net olarak dikkat çekmektedir.

18/110 Kul innema ene beşerun mislukum yuha ileyye ennema ilahukum ilahun vahid fe men kane yercu likae rabbihi fel ya'mel amelen salihan ve la yuşrik bi ibadeti rabbihi ehada

( De ki: "KESİNLİKLE BEN AYNINIZ GİBİ BİR İNSANIM. Bana, kesinlikle ilahınızın tek ilah olduğu vahyediliyor. O halde, Rab’bine kavuşmayı ummakta olan kimse, artık iyi iş yapsın ve RAB'BİNE KULLUKTA HİÇBİR KİMSEYİ ORTAK KOŞMASIN." )

En'am suresinin 114. ayetinde de, Allah'ın hükümlerini açık ve detaylı şekilde bildiren Kur'an ortadayken haberci resulün dahi hakem olamayacağı net olarak bildirilmektedir. ( Ayetin numarasının 114 olatak takdir edilmiş olması da Kur'an'daki sure adedi vasıtasıyla Kur'an'a işaret edildiğini göstermektedir. )

6/114 E fe ĞAYRALLAHİ EBTEĞİY HAKEMEN VE HUVELLEZİ ENZELE İLEYKUMUL KİTABE MUFASSALA vellezine ateynahumul kitabe ya'lemune ennehu munezzelun min rabbike bil hakki fe la tekunenne minel mumterin

( SİZE KİTABI AYRINTILANDIRMIŞ OLARAK İNDİRDİĞİ HALDE ALLAH'TAN BAŞKACHAKEM Mİ ARAYAYIM? Ve o kendilerine kitap verdiklerimiz, kesinlikle onun gerçekten Rab’lerinden indirilmiş olduğunu bilirler. O halde şüphe edenlerden olma.  )

Maide suresinin 43. ayetinde de Tevrat ve Hz. Musa misali vasıtasıyla, kitap varken haberci resulün dahi hakem olamayacağı bildirilmektedir.

5/43 Ve KEYFE YUHAKKİMUNEKE VE INDEHUMUT TEVRATU FİHA HUKNULLAHİ summe yetevellevne min ba'di zalik ve ma ulaike bil mu'minin

( Ve İÇİNDE ALLAH'IN HÜKMÜ BULUNAN TEVRAT YANLARINDAYKEN SENİ NASIL HAKEM YAPARLAR da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir.  )

Yapılanması ve hiyerarşik düzeni itibarıyla okült cemiyet yapısı arzeden ve merkezi bir noktadan finanse ve idare edilen dünya çapındaki şeytani tarikatlerin batini amacı insanları Kur'an ve kutsal kitap ilminden, araştırmaktan, bilgiden, akletmekten, düşünmekten uzaklaştırmak ve Allah yolundan çıkararak şeytan yoluna saptırmak ve bunu gerçekleştirirken de tarikate dahil olanları maddi ve manevi açılardan sömürmektir. Yani konu bağlamındaki "Tarikat" ( Yol ) kelimesi "hidayete" değil "dalalete" giden yol anlamına bürünmektedir. Ve maalesef ilimsiz  olan ve/veya yanlış olduğunu bilmesine rağmen menfaat beklentisiyle, nefsani arzularına yenik düşen insanlar bu yola çekilebilmektedirler.

Babil, Sümer, Mısır, Roma gibi tarihte büyük uygarlıklar olarak bilinen toplulukların yapıları incelendiğinde bunların aslında, imparatorluk formatında yönetilen ve yönetimi, kurucu aile içindeki kan bağı esasına göre devredilen "Dev Tarikatler" oldukları görülmektedir.

Şeytaniye tarikatleri, topluma açık gibi görünseler de iç yapılarında birçok gizli gerçeği barındırmakta, pedofili, eşcinsellik, zina, cebir ve zihin kontrolü ( büyü ) vasıtasıyla köleleştirme ve şeytana adak sunma kisvesi altında işlenen cinayetler gibi muhtelif eylemlerin merkezi konumundadırlar.

Osmanlı İmparatorluğu'nun da, gerek hiyerarşik yapısı ve gerekse de içerdiği bazı uygulamalar itibarıyla kısmen dev bir tarikat izlenimi oluşturduğu söylenebilir. Zira padişahın tek halife addedilmesi ( ki ayetlerde tüm inananların haberci resulün halifeleri olduğu* bildirilir ) ve halifeliğin kan bağıyla devri!, padişah fermanının Rab'bin emri gibi algılanması, kaynaklara göre sarayda pedofili, sübyancılık, oğlancılık, eşcinsellik eğilimlerinin mevcudiyeti, sözde "devletin bekası" kisvesiyle padişah oğullarının öldürülmesi ve esir alınan kadınların cariye sıfatıyla haremde mal gibi stoklanarak köleleştirilmesi gibi uygulamaların Rab'bin rızası dışında olduğu aşikardır.

* 6/165 VE HUVELLEZI CEALEKUM HALAİFEL ERDİ ve rafea ba'dakum fevka ba'din deracatin li yebluvekum fi ma atakum inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurun rahim

( VE SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınızın üzerine derecelerle yükselten O'dur. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )

35/39 HUVELLEZİ CEALEKUM HALAİFE FİL ARD fe men kefera fe aleyhi kufruh ve la yezidul kafirine kufruhum inde rabbihim illa makta ve la yezidul kafirine kufruhum illa hasara

( SİZİ YERDE HALİFELER KILAN O'DUR. O halde kim inkar ederse, inkarı onun üzerinedir. İnkarcıların inkarları, Rab’lerinin indinde hiddet, buğz haricindekini artırmaz. İnkarcıların inkarları hasar haricindekini artırmaz. )

Toplumda mutasavvıf ve tarikat şeyhi olarak anılan bir şahsın, kendi içinde dahi çelişen aşağıdaki söylemleri de tarikat ve tasavvuf sisteminin gayesini özetleyerek ifşa eder niteliktedir.

- Kula kulluk etmem diyenler nefsine kulluk etmektedirler.

- Resule kul olunmadan Allah'a kul olunmaz. 

- Yalnızca Allah'a kul olmak, yalnızca O'ndan yardım dilemek, yalnızca O'na sığınmak bizim becerebileceğimiz bir şey mi?

- Bizi kim halife tayin etti? Allahu zul Celâl. Bizim Allah olmamız lâzım.**

- Allah'tan başka Allah yoktur. Bu kelime-i tevhidin tercümesi değildir.

- Nasıl iki insan arasında arabulucu varsa mürşid dediğimiz zevatı kirâm müridi ile Allah'ın arasını iyi eden adamdır. Eğer bu mevzuda araya girmezse kişinin Allah ile arası açık kalır, açılır.

- Dervişlik, tasavvuf kurumu kişinin kendi fişini Muhammed Mustafa trafosuna bağlı prize sokması demektir.

** Dikkat edilecek olursa bu şirk söylemi, dijital teknoloji ve genetik bilimi sayesinde insanların Tanrı olacaklarını söyleyen küresel sistem sözcülerinin söylemiyle uyuşmaktadır. Zira hepsi aynı merkezden sevk ve idare edilmektedir. Nihai amaç ise Allah ve kitap bilincinin olmadığı Yeni Dünya Düzeni'ni hayata geçirebilmektir.

Yukarıdaki söylemler, Allah'ın, bir insan olan Resul vasıtasıyla tüm insanlara sonsuz bir bilgi hazinesi olarak ilettiği ve lisanını da kolaylaştırdığı Kur'an'ı adeta gereksiz kılan, Allah bilincini zedeleme gayesi güden, ilme ve hidayete ermenin tek yolunun mürşid ( yani bir başka insan ) edinmek olduğunu iddia ederek insanın Allah'a ortak koşulmasını ( yani şeyhleri, mürşidlerin ilah addedilmesini ve onlara ilah gibi kulluk edilmesini ) telkin eden ve bu yolla da insanın Allah yolundan uzaklaşmasını amaçlayan cümlelerden oluşmaktadır ki bu da zaten küreselcilerin finanse ve idare ettiği tarikatler sisteminin yegane hedefidir.

Dolayısıyla insan, herhangi bir olguyu, bir olayı, bir meseleyi, bir kişiyi, bir davranışı veya bir söylemi değerlendirirken ve yorumlarken "Kabil" ( Kabul eden ) olmadan önce "Sail" ( Araştıran ) ve "Âkil" ( Akleden ) olmalı, Kur'an ayetlerini hatırlamalı ve tefekkür etmelidir ki bu da zaten Allahu Teala'nın kullarından en önemli isteğidir. Ve Kur'an'da zaten bu nedenle nazil olmuştur.

Yukarıda da ifade edildiği üzere insanın tek başına Rab'be kul olmayı, O'ndan yardım dilemeyi, O'na sığınmayı beceremeyeceğini, insanın Kur'an'ı tek başına anlayamayacağını, sadece Kur'an'ın hidayete ermek için yetersiz bir kaynak olduğunu ve insanın hidayet için mutlaka bir başka aracı insana ihtiyaç duyacağını iddia etmekteki yegâne amaç insanları gerçek ilim ve hidayet hazinesi olan Kur'an'dan ve Allah yolundan uzaklaştırmak, onları, nefsani ve şeytani arzularına yenik düşmüş ve kendilerinin ilah olduklarını telkin eden bir grup küresel müşrikin tesis ettiği tarikatler sisteminin tahakkümü altına sokmaktır.

Kendilerini şeyh, mürşid, gavs sıfatlarıyla tanıtan ancak tek sıfatları müşrik olan insanların ve bu insanlara tabi olanların, onların emirlerini "Allah'ın emri" addedenlerin ( haşa ) durumu aşağıdaki ayetlerde misallendirilmiştir. 

3/71 Ya ehlel kitabi lime telbisunel hakka bil batili ve tektumunel hakka ve entum ta'lemun

( Ey kitap sahipleri, neden gerçeği batıl ile örtersiniz de gerçeği bile bile gizlersiniz? )

2/171 Ve meselullezine keferu ke meselillezi yen'iku bima la yesmeu illa duaen ve nidaa summun bukmun umyun fe hum la ya'kilun

( Ve o inkar edenlerin misali, çağrı ve bağırma haricindekini duymamasından dolayı  o haykıranın misali gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar akıl etmezler. )

Al'i İmran suresinin 64. ve Zuhruf suresinin 15. ayetinde de doğrudan ve net olarak tarikatlerdeki şirk yaklaşımına yani kula kulluk sapkınlığına işaret edilmektedir 

3/64 Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beynekum en la na'bude illellahe ve LA NUŞRİKE BİHİ SEY'EN VE LA YETTEHİZE BA'DUNA BA'DAN ERBABEN MIN DUNİLLAH fe in tevellev fe kul uşhedu bi enna muslimun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’a  kulluk edelim ve O’NA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYALIM. BAZILARIMIZ BAZILARINI ALLAH'TAN BAŞKA RABLER EDİNMESİN. Eğer yüz çevirirlerse, “Şahit olun. Kesinlikle biz teslim olanlarız.” deyin." )

43/15 Ve CEALU LEHU MİN İBADİHİ CUZ'A innel insane le kefurun mubin

( Ve O'NA KULLARINDAN PARÇALAR OLUŞTURDULAR. Kesinlikle insan apaçık inkar edendir. )

Tek Rab'bin Allahu Teala olduğu ve doğru yolun da sadece O'na kulluk etmek olduğu da Meryem suresinin 36. ayetinde bildirilmektedir.

19/36 Ve INNELLAHE RABBİ VE RABBUKUM FA'BUDUH HAZA SİRATUN MUSTEKİM

( Ve KESİNLİKLE ALLAH RABBİMDİR VE RABBİNİZDİR. O halde O’NA KULLUK EDİN. BU DOĞRU YOLDUR. )

Allah'a giden yolun öncelikle kendilerine kulluk etmekten geçtiğini söyleyen, kendilerini Allah ile insan arasında bir iletişim vasıtası addeden ve kendilerini şeyh, mürşid, gavs, hazret, derviş, evliya vb gibi ünvanlarla tanıtan müşriklerin bu şirk eylemleri A'raf suresinin 16. ayetinde İblis'in sözleriyle tanımlanmaktadır.

7/16 Kale fe bima ağveyteni LE AK'UDENNE LEHUM SİRATAKEL MUSTEKİM 

( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, ONLARA KARŞI, SENİN DOĞRU YOLUNUJ ÜSTÜNE OTURACAĞIM." dedi. )

Asırlardır Kur'an'ın Arapça metninin anlamadan okunmasının sevab olduğunu, ayetlerin anlamlarının anlaşılabilmesi için mutlak surette hocaya, ulemaya, şeyhe, hazrete vb ihtiyaç olduğunu telkin edenler de yine aynı müşrikler zümresidir. Nihai amaç insanları Kur'an'dan uzaklaştırmak suretiyle yanlış yönlenmelerinin sağlanmasıdır.

Aşağıdaki ayetlerde de Kur'an ilmini çarpıtarak, hatta hiç dikkate almayarak Allah'ın doğru yolunu bloke eden ve insanları eğriliğe sevkeden müşriklere değinilmektedir.

3/99 Kul ya ehlel kitabi lime tesuddune an sebilillahi men amene tebğuneha ivecen ve entum şuheda ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, şahit olmanıza rağmen, onu eğriltmeyi arayarak, neden o inananları Allah yolundan döndürüyorsunuz. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir." )

7/86 Ve la tak'udu bi kulli siratin tuidune ve tesuddune an sebilillahi men amene bihi ve tebğuneha iveca vezkuru iz kuntum kalilen fe kesserakum venzuru keyfe kane akibetul mufsidin

( Ve tehdit ederek, vaad ederek, O’na inananları Allah yolundan menederek ve o yolun eğriliğini arayarak her yola oturmayın. Hatırlayın, zamanında azdınız da o sizi çoğalttı. Bakın bozguncuların sonu nasıl oldu.  )

Müşriklerin insanları uzaklaştırmak istedikleri Kur'an'da "eğrilik" olmadığı da Zümer suresinin 28. ayetinde bildirilmektedir.

39/28 Kur'anen arabiyyen ğayra zi ivecin leallehum yettekun

( Eğriliği olmayan Arapça Kur'an. Umulur ki sakınırlar. )

Şeytani nitelikli tarikat sistemleri, kapalı devre bir yapı niteliği arzeden, tek tip algı, tek tip düşünme tarzı daha doğrusu düşünmeme tarzının hakim olduğu, araştırma, empati, etkileşim ve iletişimin olmadığı dolayısıyla da da değişim ve gelişimin olmadığı ortamlardır.

Bu bağlamda küreselcilerin nihai hedefi, teknolojik ( dijital teknoloji ) ve teolojik ( tarikat sistemi ) metodlarla dünyayı hapishane niteliğindeki büyük bir tarikat evine, insanları da o tarikatın aklını yitirmiş ve zihin kontrolü altına alınarak tamamen köleleştirilmiş müridlerine dönüştürmektir.

Ayrıca "Tasavvuf" kavramı ve "Mesnevi" kitabı kisvesi altındaki şirk söylemleri ve eylemleri için aşağıdaki linke tıklayınız.

https://kuranilmi.blogspot.com/2018/12/mesnevi-beyitlerinde-dikkat-ceken.html?m=1







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder