Çeviri

Monday, April 14, 2025

Cogito ergo sum

“Düşünüyorum öyleyse varım.” 

Cogito ( Düşünüyorum ) ergo ( o halde, öyleyse ) sum ( varım. )

Bu cümle, Fransız matematikçi ve filozof René Descartes’a ait olan ve derin anlamlar içeren bir cümledir. Descartes’ın, “Düşünmek” ve “Var olmak” fiillerini birlikte kullanması ve aralarında doğrudan semantik bir bağ kurmuş olması ilmi açıdan büyük önem taşımaktadır. Zira, “var olan”, “yaratılan” her manevi veya maddi “varlık”, bir “düşüncenin” sonucu olma niteliğini taşımaktadır. Keza, idrakli bir varlığı idrakli yapan özellik de onun “düşünme” yeteneğidir. ( Bu noktada “varlık” kelimesini, sadece Yaratıcı’nın yarattıkları bağlamında değil, O’nun yarattıklarından olan insanın yarattıkları bağlamında da değerlendirmek gerekmektedir. )

Söz konusu cümle tersten yorumlandığında ise “Düşünmüyorum, öyleyse yokum.” cümlesi tezahür etmektedir ki, esasen dünya, “var algısı yaratan” ancak gerçek anlamda "düşünmedikleri” yani "nefsani menfaatleri dışında hiçbir şey "düşünmedikleri” için, “yok hükmünde olan” çoğunluk insanı da barındırmaktadır. Zira, bu çoğunluk, insanlığı kurtuluşa ve mutluluğa götürecek olan “Birliğin” tesisi dayanışmasında "Yok"turlar. 

Meşhur maji cümlesi olan “Abracadabra” cümlesi de “düşüncenin yaratma gücünü” farklı bir perspektiften yansıtmaktadır. Zira bu cümle Arapça kökenli olup, “Düşündüğüm gibi yaratırım.” ( Ebri ( Yaratırım ) ke ( gibi ) debri ( düşünürüm ) ) anlamına gelmektedir. ( Çevirilerde “Konuştuğum gibi yaratırım.” cümlesi de yer almaktadır. Ancak “Debr” veya “Tedebbere” kelimeleri “Düşünmek” anlamını temsil etmektedirler. )

“Debr” fiili ayetlerde, “Kur’an üzerinde düşünmek” mesajını verecek şekilde yer almaktadır. Ancak bu ifade kitaptaki ayetleri düşünmeyi ifade ettiği gibi, daha yaratılış safhasında kalplere, vicdanlara yazılmış olan aynı ayetleri düşünmeyi de ifade etmektedir. “Vicdanı sorgulamak.”, “Kalbin sesini dinlemek.”, "Kalbinden geçmek" gibi deyişlerin batıni kaynağı da bu gerçekte yatmaktadır. Şuara suresinin 194. ayetinde yer alan “Ayetlerin kalbe indirilmesi” ve Hacc suresinin 46. ayetinde yer alan "Onu akıl etmeye kalpleri olsun." cümleleri de bu gerçeği teyid etmektedir.

“Debr” ( Düşünmek ) fiilinin geçtiği ayetler ise şöyledir.

4/82 E fe la YETEDEBBERUn EL KUR'AN ve lev kane min indi ğayrullahi le vecedu fihihtilafen kesira

( Peki KUR'AN'I DÜŞÜNMEZLER mi? Ve şayet Allah’tan başkasının indinden olsaydı onun içinde bir çok çelişki bulurlardı. )

23/68 E fe lem YEDDEBBERU EL KAVLE em caehum ma lem ye'ti abaehumul evvelin

( Onlara, o evvelki babalarına gelmemiş olan geldi diye mi SÖZÜ DÜŞÜNMEDİLER? )

38/29 Kitabun enzelnahu ileyke mubarakun li YEDDEBBERU AYATİHİ ve li yetezekkera ulul elbab

( Kitabı sana, O’nun AYETLERİNİ DÜŞÜNMELERİ için ve akılları olanların hatırlamaları için bereketli olarak indirdik. )

47/24 E fe la YETEDEBBERUNel KUR'ANE em ala kulubin akfaluha

( Artık KUR'AN'I DÜŞÜNMEZLER mi? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var? )

4 comments:

  1. Aklımıza gelen rahatsız edici düşünceler? Bunlara ne oluyor?

    ReplyDelete
  2. İman ve isyan konusu hakkında gücü olmasına rağmen zulüm kötülük ve zorda kalmış kimseleri herhangibir sebeple seyreden bir varlığa öfkelenirim,ona kötü derim. Tanrı benden samimiyet istiyorsa samimi duygularım bunlar. Tanrıya samimi olmayacak şekilde yaklaşmam zaten saçma olacaktır o herşeyi biliyor. Tanrı bu ahlakla yargılanmak istemiyorsa bu ahlakı bize neden verdi? Nimete şükrettiğim gibi kendi idrakimle öfkelenedebilirim. Verilecek başka cevapları zorlama buluyorum. Çünkü hiçbir sanat ve tekamül bir bilincin mutluluğundan daha önemli değil. Daha diyecek çok şey var. Sadece yazmak istedim saygılar.

    ReplyDelete
  3. Behruz huseyinzade ve lirvianlar hakkinda ne dusunuyorsunuz

    ReplyDelete
  4. https://kuranilmi.blogspot.com/2025/04/ogreti-meselesi.html

    ReplyDelete