Enfal ve Şura surelerinde yer alan aşağıdaki ayetler, “insanın, kendi kaderi üzerindeki etkisine” dikkat çekmeleri açısından önem arzetmektedir.
8/53 Bu, ALLAH’IN kesinlikle BİR KAVİME VERDİĞİ NİMETİ, ONLAR KENDİLERİNDEKİNİ DEĞİŞTİRMEDİKÇE DEĞİŞTİREN OLMAMASINDAN DOLAYIDIR. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir.
42/30 Ve SİZE MUSİBETTEN NE İSABET EDERSE O ELLERİNİZİN KAZANDIKLARINDANDIR.
Var olmak varlığın seçimi değildir. Ancak mutlu veya mutsuz bir varlık olmak varlığın seçimidir.
Yukarıdaki ayetlerde iletilmek istenen hassas mesaj, kendisine bahşedilmiş olan nimet dengesini nefsani ihtirasları doğrultusunda akılsızca, kibirle, hırsla, açgözlülükle, bencillikle bozan insanın, bundan dolayı oluşacak her türlü acının ve ıstırabın doğrudan müsebbibi olduğudur. Misalen, herhangi bir ülkede normal ve masum bir yaşantı sürdürmekte olduğunu düşünen ve Gazze’deki malum olayları insanlık dramı olarak değerlendiren bir insanın, bu acı olayların tezahüründe kendisinin doğrudan etkisinin olmadığını düşünmesi en basit ifadeyle cehalettir. Zira, tüm insanları birbirine bağlayan ruhsal şebekenin ( kolektif bilinç şebekesi ) işleyiş prensibi karşılıklı ve batıni etkileşime dayanmaktadır. Bir başka deyişle, bir insanın, kendi yaşantısında üzerinde durmadığı, önemsemediği, önemini farkedemediği yanlışları ( yalan söylemesi, haksızlık etmesi, başkalarının hakkını savunmaması, menfaate dayalı olarak zalimin destekçisi olması, hırsla arzuladığı şahsi hedefleri doğrultusunda başkalarını istismar etmesi, ailesine ve yakınlarına gerekli sevgiyi göstermemesi, yardımseverlikte zafiyet göstermesi, başarı olarak nitelediği birçok faaliyetinin esasen zulüm içerdiğinin farkında olmaması veya bu faaliyetlerini görmezden gelmesi vb. ), onun, doğrudan kendi etki alanında değilmiş gibi algıladığı birçok insanın hayatını değiştirme ve mahvetme gücüne sahiptir. ( 24/15 ... Onu basit, önemsiz sanıyorsunuz. O Allah’ın indinde büyüktür. ) Çünkü bir insana olan etki, bütün insanlara dalga dalga ve farklı şiddetlerde sirayet etmektedir. ( 5/32 ... kim bir insanı yaşatırsa, tüm insanları yaşatmış gibi olur. ... )
Daha net bir ifadeyle, “X ülkesindeki bir insanın söylediği kötü niyetli bir yalan, Y ülkesindeki bir başka insanın hayatına mal olabilmektedir.”
Evvelki bölümlerde de zikredildiği üzere insan,
kendisine bahşedilmiş olan “akıl” nimetinin kader mekanizması üzerindeki gücünü
ve etkisini maalesef henüz tam anlamıyla idrak etmiş durumda değildir. Ve buna
bağlı olarak, Allah kavramının idrakinde de ( haşa ) daha doğrusu sezgisinde de
zafiyet göstermektedir. Aşağıdaki ayetler insanın bu zafiyetine işaret
etmektedir.
22/74 Allah’ı gerçek kudreti ile / gereği gibi takdir edemediler. Kesinlikle Allah kuvvetlidir yücedir.
6/100 .... O yücedir ve o vasfettiklerinin üzerindedir.
12/18 .... Allah o vasfettiklerinizin üzerine sığınılacak olandır.
17/43 O yücedir ve büyük yükseklikle o söylediklerinin üzerindedir.
21/18 ... O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun.
No comments:
Post a Comment