Çeviri

Sunday, May 12, 2019

Salat - Salah - Salevat ... Dua - Kurtarış ve Kurtuluş

Kur'an'da geçen ve geleneksel meallerde, Farsça kökenli olan ve Kur'an'da yer almayan "Namaz" kelimesiyle tercüme edilen "Salat / Salah" kelimesi esas itibarıyla "Kurtarma, Kurtarış, Selamlama, Barış Belirtme, Dua ( Çağrı / Davet )" anlamlarını içermektedir. "Salat" kelimesi "Selam / Selamlama" anlamında olmak üzere İngilizce'de "Salute" ve Fransızca'da "Salut" olarak da yer almaktadır. "Salat" kelimesinin çoğulu olan "Salavat" kelimesi de İngilizce'de "Salvation" ( Kurtuluş ) kelimesine köken teşkil etmektedir.  

"Salat" kelimesinin kökünde "Sal" kelimesi bulunmakta olup, bu kelime "Kurtarma, Barışa Erdirme, Huzura Erdirme" anlamına gelmektedir. "Selamet" ( Barış, Kurtuluş ) kelimesinin kökü de "Sel / Sal" kelimesidir. Türkçe'de "Kurtarmak, Bırakmak" anlamlarına gelen "Salmak" kelimesi de aynı köke sahiptir. 

"Salat" kelimesi "Salah" olarak da yazılmakta ve telafuz edilmektedir. ( Arapça'da "T" harfi "H" olarak da telafuz edilmektedir. ( Örnek : ZekaT / ZekaH, AyeT / AyeH ) Bu çerçevede "Sulh" ( Barış ) kelimesi de "Salah" kelimesi kökünden gelmektedir.

"Salat" kelimesinin sonundaki "At" eki Türkçe'deki "-Ma / -Iş" ekidir. Örnek : İdhal ( İçeri Almak ) +At ( - Iş eki ) .... İdhalat / İthalat = İçeri Alış )

"Salat" kelimesi "Dua, Çağrı" anlamları itibarıyla, Allahü Teala'yı hatırlamak, O'ndan talepte bulunmak, üst planlardaki ( alem, boyut, frekans ) Vazifeli Varlıklar ile iletişim kurmak, ilahi ( kozmik ) bilgilere ulaşarak huzur bulmak ve ibadeti ifa etmek olarak tanımlanabilmektedir. 20/14 kodlu ayette "Salat"ın bu işlevi bildirilmiştir.

20/14 - İnnenı ENALLAHÜ la ilahe illa ene fa'büdnı ve EKIMIS SALATE Lİ ZİKRİ ( Kesinlikle ben, BEN ALLAH'IM. Benim haricimde ilah yoktur. O halde bana kulluk et ve BENİ HATIRLAMA İÇİN DUAYA KALK. )

"Salat" kelimesinin "Kurtarma" anlamı dikkate alındığında ise, inananların inançlarının gereğini yapmaları yani diğer insanları zor durumlarından "Kurtarmaları" ve bu yolla "Kurtulmaları" mesajı açığa çıkmaktadır. Bu noktada dikkate alınması gereken en önemli nokta ise tüm insanların aslında "Bir" oldukları, "Başkası / Diğeri" diye kavramların olmadığıdır. Bir başka deyişle "Birini kurataran bir insan aslında kendini kurtarmaktadır. Zira o "birisi" aslında "kendisidir." ( 6/98 Ve sizi TEK NEFİSTEN inşa eden O'dur..... )

"Salat" kelimesi Kur'an'da ağırlıklı olarak "Kıyamüs Salah ve Atüz Zekah" ( Duaya / Kurtarışa Kalkma ve Zekatı Verme ) veya "Kıyamüs Salah ve Min Ma Razaknahüm Yünfikun" ( Duaya / Kurtarışa Kalkma ve Rızıklandırdıklarımızdan Harcama ) seti içinde geçmektedir. Yani, Allah'ın bahşettiği nimetleri başkalarıyla paylaşmak ( Zekat ) kurtarış ve kurtuluş vesilesi olmaktadır. ( "Zekat" kelimesinin kök anlamı da "Temizlenmek"tir. Bir başka deyişle nimeti kendinde tutmayıp paylaşan, veren insan temizlenmektedir. ) ( 92/18 - Ellezi yü'ti malehu yetezekka ( O malını veren temizlenen. ) )

Aşağıdaki ayetler "zekat yoluyla kurtarışa / kurtuluş" kavramına örnek teşkil etmektedir. 

2/3 - Ellezine yu’minune bil gaybi ve YUKİMUNES SALATE ve min ma razaknahüm yünfikun ( O gayba inananlar, DUAYA KALKANLAR ve o rızıklandırdıklarımızdan harcayanlar. )

2/110 - Ve EKIMUS SALATE ve ATÜZ ZEKAH ve ma tükaddimu li enfüsiküm min hayrin teciduhü ındellah innellahe bima ta'melune besır ( Ve DUAYA KALKIN ve ZEKATI VERİN ve nefisleriniz için hayırlısından ne yaparsanız onu Allah’ın indinde bulursunuz.* Kesinlikle Allah ne yaptığınızı görendir. ) ( * "İnsanın ne yaparsa kendisine yapar" mesajı verilmektedir. 

"Namaz" olarak bilinen "Salah"ın fiziksel eylem olarak tezahürü 3 aşamadan oluşmaktadır.

1- Kıyam ( Ayağa Kalkış )
2- Rüku  ( Eğilme )
3- Sücud ( Yere Kapanma / Secde )

"Salah" esas itibarıyla düşünsel olarak ifa edilen ruhsal bir eylemdir. Söz konusu 3 fiziksel eylemin her biri, düşünsel konsantrasyon ve frekans yükselmesi sürecine katkısı olan unsurlardır. Zira yatalak olan bir insan da gerekli konsantrasyon ve odaklanmayı sağlayarak "Salat" işlevini ifa edebilmektedir. Yukarıda bir ayet ile misali verildiği üzere "Salat" esas itibarıyla "Allahü Teala'yı hatırlama, O'ndan "kurtuluş" talebinde bulunma, Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) ile temas etme, ve kozmik bilgilere ulaşma" sürecidir.

Aşağıdaki ayetler, "Kıyamüs Salah" & "Rüku" ve "Sücud" & "Rüku" ikililerinin yer aldıkları ayetlerdir. 

2/43 - Ve EKIMÜS SALATE ve ATÜZ ZEKATE VERKEU mear rakiın ( Ve DUAYA KALKIN, ZEKATI VERİN ve eğilenlerle birlikte EĞİLİN. )

3/43 - Ya meryemuknütı li rabbike VESCÜDİ VERKEIY mear rakiın ( Ey Meryem, Rab’bin için saygılı durup itaat et ve YERE KAPAN ve eğilenlerle birlikte EĞİL. )

Ahzab suresinin 56. ayetinde ise "Salah / Salat" kelimesi "Kurtarma, Güvende kılma Temizleme" anlamlarında olmak üzere haberci resul için kullanılmıştır. Ayette Allah'ın ve meleklerin haberciyi kurtarma, temizleme ve güvende kılma istekleri beyan edilmektedir. ( SALat kelimesindeki "SAL/SEL" kökü "SELamet" ( Kurtuluş, Barış, Güvende oluş ) kelimesinde de yer almaktadır. )

33/56 - İnnellahe ve melaiketehu YÜSALLUNE alen nebiyy ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslıma
( Kesinlikle Allah ve melekleri haberciye DUA EDERLER. Ey o inananlar, ona dua edin ve teslimiyetle selam edin. )






Friday, May 10, 2019

Gökler ve Yer ... İdrakli Varlıklar

Evvelki bölümlerde de değinildiği üzere, yaratılışta 3 ana kavram bulunmaktadır.

1- KELİME : Allahü Teala'nın vahdet makamından ( Ünite ) iletilen asli tesirlerinin tezahürü olup, hem Ruh, hem de Maddeye tesir etmekte ve onların var olmasını sağlamaktadır. )

2- RUH : Kainat aleminden ayrı olan Ruh aleminde bulunan ve tekamül etmek amacıyla kainattaki maddelere bağlanmak ve akabinde onları tesir altına almak suretiyle sınava tabi tutulan olgudur. )

3- MADDE : Kainat olarak adlandırılan madde aleminde farklı frekanslara haiz olmak üzere Kaba, Yarı Süptil ve Süptil olarak kategorize edilen ve Ruhlar için tekamül vasıtası olan olgudur. )

Kainat olarak adlandırılan madde aleminde, doğrudan Asli Tesirler ile veya Ruhtan gelen tesirler ile tezahür eden ( titreşerek yaşayan ) olguya ise "Varlık" adı verilmektedir. Varlıklar da 3 kategoriye ayrılmaktadırlar. 

1- DÜŞÜK İDRAKLİ VARLIK : Sadece Allahü Teala'nın vahdet makamından ( Ünite ) iletilen asli tesirler ile yani otomatizma ( İçgüdü ) ile titreşen, yaşayan varlık. Bu varlıklarda "neden-sonuç" ilişkisi algısının en primitif safhası tezahür etmektedir. Ruhlar bu kategorideki varlıklara bağlanmakta ancak pasif bir konumda kalmak suretiyle madde realitesinin ilk bilgilerini almaktadırlar. ( Örnek : Maddenin özü olan atomdan başlamak üzere bitki ve hayvanlara kadarki silsile )

2- YARI İDRAKLİ VARLIK : Asli Tesirlerle birlikte Ruhtan gelen tesirlerle de titreşen, yaşayan varlık. Bu varlıklarda "neden-sonuç" ilişkisi algısının gelişmiş safhası tezahür etmektedir. ( Örnek : Yıldızlar, Gezegenler, İnsan, Cin ) ( İnsanın anatomik yapısı, iç organları asli tesirler ile devinmekte iken, tutum, düşünce, davranış ve dışsal hareket unsurları ise ruhtan gelen tesirler ile tezahür etmektedir. )

3- TAM İDRAKLİ VARLIK : Asli Tesirlerle birlikte, ağırlıklı olarak Ruhtan gelen tesirlerle titreşen, yaşayan varlık. Örnek : Kaba madde alemi olan dünyadan ayrılarak "insan" safhasını geride bırakmış olan ve ilahi nizam tarafından üst planlarda ( süptil alemler, boyutlar ) görevlendirimiş süptil yapıya haiz Vazifeli Varlık ( Melek ). 

Kur'an'ın aşağıdaki surelerinde, "Yarı İdrakli Varlık" misalleri, net tasvirlerle bildirilmiştir.

44/29 - Fe ma BEKET aleyhimüs SEMAÜ vel ERDU ve ma kanu münzarin ( GÖK ve YER onlar üzerine AĞLAMADI. Gözetilenler, bakılanlar da olmadılar. )

44/29 kodlu ayette, "Göğün ve Yerin ağlaması" kavramı yer almaktadır. "Ağlamak" eylemi ruh kaynaklı ve algıya bağlı olarak oluşan duygu neticesinde ortaya çıkan fiziksel bir fenomendir. Açıkça görülmektedir ki bu ayette, göğün ve yerin de yaşayan ve ruh tesirinde olan yarı idrakli varlıklar oldukları bildirilmektedir.

33/72 - İnna ARADNEL EMANETE emanete ales SEMAVATİ vel ERDI vel CİBALİ fe EBEYNE EN YAHMİLNEHA VE EŞFAKNE minha ve HAMELEHEL İNSAN innehu kane zalumen cehula ( Kesinlikle GÖKLERE, YERE ve DAĞLARA EMANETİ BİZ GÖSTERDİK de onu YÜKLENİP TAŞIMAYA YANAŞMADILAR, DİRETTİLER, ÇEKİNDİLER VE ONDAN KORKTULAR. ONU İNSAN YÜKLENDİ. Kesinlikle o zalimdir cahildir. )

33/72 kodlu ayette "Göklerin, Yerin ve dağların "Görmelerinden", "Diretmelerinden" ve "Korkmalarından" bahsedilmektedir. Ayette algıya bağlı olarak oluşan duygunun neticeleri sıralanmaktadır.

11/44 - Ve kıle ya ERD UBLEIY MAEKİ ve ya SEMAÜ AKLİIY ve ğıdal maü ve kudıyel emru vestevet alel cudiyyi ve kıle bu'den lil kavmiz zalimın ( Ve "Ey YER SUYUNU YUT ve ey GÖK ONU YE." denildi. Su çekildi. İş yapıldı. Cudi'nin üzerine seviyelendi. "Zalimler kavmi uzak olsun." denildi. )

Nuh tufanı bahsi kapsamında olan 11/44 kodlu ayette de tufan sonrasında suların çekilmesi vakası, Yerin ve Göğün yarı idrakli varlıklar oldukları vurgulanmak suretiyle aktarılmaktadır. Zira "Yutmak" ve "Yemek" insanlara ve hayvanlara ait fiziksel ve organik bir eylemdir.

40/57 - Le halkus semavati vel erdı ekberu min halkın nasi ve lakinne ekserannasi la ya'lemun ( Göklerin ve yerin yaratılışı insanın yaratılışından daha büyüktür. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )

40/57 kodlu ayette ise "Göklerin ve yaratılışının insanın yaratılışından daha kapsamlı ve kompleks" olduğu mesajı verilmektedir. Bu bilgi de göğün ve yerin ruh tesiri altında olmak üzere insan gibi Yarı İdrakli Varlık olduğunu göstermektedir.

41/11 - Sümmesteva iles SEMAİ ve hiye dühanün fe kale leha ve lil ERDI'TİYA TAV'AN EV KERHA KALETE ETEYNA TAİIN ( Sonra GÖĞE seviyelendi. O dumansıydı. ONA VE YERE "İSTEYEREK VEYA ZORLANIP İSTEMEYEREK İTAAT EDİP GELİN." dedi. "İSTEYEREK GELDİK." dediler. )

41/11 kodlu ayette Gök ve Yerin idrakli varlıklar oldukları, Allahü Teala'nın çağrısını iradeleriyle kabul ettikleri bildirilmektedir.

İncil'de yer alan ve Mesih İsa'nın, doğa olaylarına vesile olan Düşük İdrakli Varlıklara müdahale etmesinden ve onları yönlendirmesinden behsedilen ayette, Düşük İdrakli Varlıklara ( Ayette Rüzgar ve Göl örneği ) yönlendirme sağlayan Tam İdrakli Varlık / Vazifeli Varlık ( Mesih İsa ) örneği verilmektedir.

40 Matta 8-26 İSA, "Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?" dedi. Sonra kalkıp RÜZGARI VE GÖLÜ AZARLADI. Ortalık sütliman oldu.

40 Matta 8-27 Hepsi hayret içinde kaldı. "Bu nasıl bir adam ki, RÜZGAR DA GÖL DE O'NUN SÖZÜNÜ DİNLİYOR?" dediler.









Thursday, May 9, 2019

Bilgi Arayüzü Bulut

Kur'an'da geçen "Bulut" kelimesi, teşbihi olarak, kevni ( kainata ilişkin ) bilgileri depolayan ve bilgilerin su formunda insanların üzerine yağmasını sağlayan kozmik bir arayüz olabilir mi?

Bazı ayetlerde yer alan Melek* ve Bulut kelimelerinin yanyana kullanımı, buluttan çıkan suyun Allah'ın dilediklerine isabet etmesi ve böylelikle onların müjdelenmesi**, varlıkların buluttan çıkan suyla ölümden sonra dirilmeleri ifadeleri bulutun esas itibarıyla bilgi haznesi olduğu düşüncesini uyandırmaktadır. Zira tüm yaratılış Allahü Teala'nın ilmiyle tezahür etmektedir.

( *Melekler kozmik bilgileri insanlara aktaran Vazifeli Varlıklardır.
** 2/97 - Kul men kane adüvven li cibrıle fe innehu nezzelehu ala kalbike bi iznillahi müsaddikan li ma beyne yedeyhi ve hüden ve BÜŞRA lil mü'minın ( De ki: “Kim Cibril’ e düşman ise, inananlara MÜJDE, yönlendirme ve ondan öncekileri doğrulayıcı olarak onu kalbinin üzerine Allah’ ın izni ile kesinlikle O indirdi." ) Ayette yaratılış kodlarını içeren ilahi bilgi kaynağı Kur'an'ın inananlar için bir MÜJDE vesilesi olduğu bildirilmektedir. Tıpkı, BULUTTAN çıkan suyun isabet ettiği kimselerin MÜJDELENDİKLERİ gibi....)


Bilgi Teknolojilerinde kullanılan "CLOUD" ( Bulut ) terminolojisi bu çerçevede konuyla ilintili olabilir. ( Daima hatırlanmalıdır ki tüm bilimsel ve teknik olguların kaynağı Kur'an'dır. )


2/210 - Hel yenzurune illa en ye'tiyehümüllahü fı zulelin minel ĞAMAMİ vel MELAİKETÜ ve kudıyel emr ve ilellahi türceul ümur ( Onlar, ille de Allah onlara gölgeliklerin içinde, BULUTTAN ve MELEKLERDEN getirsin de iş yapılsın diye mi bakarlar? Ve işler Allah’a  döndürülür. )

25/25 - Ve yevme teşekkakus semaü bil ĞAMAMİ ve nüzzilel MELAİKETÜ tenzıla ( Ve o gün gök, BULUTLAR ile yarılır ve MELEKLER aşamalı olarak inerler. )

30/48 - Allahüllezı yürsilür riyaha fe tüsıru SEHABEN fe yebsütuhu fis semai keyfe yeşaü ve yec'alühu kisefen fe teral vedka yahrucü min hılalih fe iza ESABE BİHI MEN YEŞAÜ MİN IBADİHI İZA HÜM YESTEBŞİRUN ( Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de BULUT seyirtirler. Böylece onu göğün içinde nasıl dilerse yayar. Onu parçalar halinde kılar da onun arasından yağmuru çıkar görürsün. ONU, KULLARINDAN DİLEDİĞİ KİMSEYE İSABET ETTİRİR DE, OZAMAN ONLAR MÜJDELENİRLER. ) 

35/9 - Vallahüllezı erseler riyaha fe tüsıru SEHABEN fe suknahü ila beledün meyyitin fe ahyeyna bihil erda ba'de mevtiha kezaliken nüşur ( Ve Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de BULUT seyirtirler. Böylece onu ölü beldeye göndeririz de onunla yeri ölümü sonrasında diriltiriz. İşte ölümden sonra dirilme de böyledir. )

Kur'an'da "Bulut" anlamına gelen kelimeler ve frekansları ( Kur'an'daki tekrar adetleri ) aşağıdadır.

Arapça Frekans Arida         2
Ğamam     4
Mizn         1
Sayyib       1
Sehab        9

Toplam    17  ( 1+7 = "8" ) ... 8 sayısı yeni döngü başlangıcının ve melekin sembolüdür.

"Bulut ile inme" kavramı İncil'de de Mesih İsa ile ilintili olarak yer almaktadır.

40 Matta 24-30 "O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu'nun gökteki BULUTLAR üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.

Ayette bahsedilen "Bulutlar üzerinde inmek" kavramı, esas itibarıyla döngü sonunda insanları tesiri altına alacak "kolektif bilinç ve ilahi bilgi" olabilir mi? Zira ayette Mesih İsa'dan "İnsanoğlu" olarak bahsedilmektedir. Mesih İsa'nın tüm insanlığı sembolize ettiği dikkate alındığında derin anlam açığa çıkmakta gibidir.










Wednesday, May 8, 2019

Ruhun Yönetiminde Yaşamak


Nefs ( Benlik / Öz Varlık ), Ruh'un tesiri altında madde alemi olan kainatta kaba veya süptil olarak yaşam bulmuş antitedir. Madde alemi bağlantısı nedeniyle Nefs daima maddesel unsurlar üzerine yoğunlaşmak suretiyle, bu unsurlardan arınması ve tekamül etmesi beklenen Ruh'a sınav vesilesi olur.

Tevrat'ın Galatyalılar suresinin aşağıdaki ayetleri "Nefsin" ve "Ruhun" zıtlık ( düalite ) oluşturan nitelikleri konusunda çok açık ifadeler sunmaktadır. Ayette Benliğin maddi arzularından, tutkularından kurtulmuş yani saf Ruh olmaya yaklaşmış varlıkların Yasa'daki ( Tevrat ) ritüalistik kurallara bağımlı olmadıkları bildirilmektedir. Bu durum, evvelki bölümlerde "Ayet Güncelleme" başlığı altında incelenen konu kapsamına girmektedir.

48 Galatyalılar 5-16 Şunu demek istiyorum: Kutsal RUHUN YÖNETİMİNDE YAŞAYIN. O zaman BENLİĞİN TUTKULARINI asla yerine getirmezsiniz.

48 Galatyalılar 5-17 Çünkü BENLİK RUH'a, RUH da BENLİĞE aykırı olanı arzular. Bunlar birbirine karşıttır; sonuç olarak, istediğinizi yapamıyorsunuz.

48 Galatyalılar 5-18 RUHUN YÖNETİMİNDEYSENİZ, YASA'YA BAĞIMLI DEĞİLSİNİZ.

48 Galatyalılar 5-19 BENLİĞİN İŞLERİ bellidir. Bunlar FUHUŞ, PİSLİK, SEFAHAT, 

48 Galatyalılar 5-20 PUTPERESTLİK, BÜYÜCÜLÜK, DÜŞMANLIK, ÇEKİŞME, KISKANÇLIK, ÖFKE, BENCİL TUTKULAR, AYRILIKLAR, BÖLÜNMELER, ÇEKEMEMEZLİK, 

48 Galatyalılar 5-21 SARHOŞLUK, ÇILGIN EĞLENCELER VE BENZERİ ŞEYLERDİR. Sizi daha önce uyardığım gibi yine uyarıyorum, böyle davrananlar Tanrı Egemenliği'ni miras alamayacaklar.

48 Galatyalılar 5-22 RUH'un ÜRÜNÜYSE SEVGİ, SEVİNÇ, ESENLİK, SABIR, ŞEFKAT, İYİLİK, BAĞLILIK, 

48 Galatyalılar 5-23 YUMUŞAK HUYLULUK, VE ÖZDENETİMDİR. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur.

Yukarıdaki ayet dizinin ilk ayeti olan 5-16 kodlu ayette ilk defa Ruh kelimesi yer almakta olup, bu ayetin kodunun nümerolojik değeri de Ruh kelimesinin sembolü olan "21" sayısını vermektedir. ( 5+1+6 = 21 )

Tuesday, May 7, 2019

Norfolk Taburu Vakası ve 11

Çanakkale Savaşı esnasında gerçekleştiği belirtilen "4. Norfolk Taburu'nun tepede bulut içinde kaybolma vakası" nümerolojik açıdan ilginç bir durum barındırmaktadır.


Olayın görgü tanıkları olan askerlerin ifadeleri kaynaklarda şöyle yer almaktadır.

"12 Ağustos 1915'te gün ağarırken gökyüzünde bulut yoktu. 60 Tepe'nin üzerinde altı ya da sekiz ekmek somunu biçiminde bulut yayılmış duruyordu. Bulut kümesinin tam altında, toprağın üzerinde bir bulut daha vardı. Yaklaşık 250 metre uzunluğunda, 60 metre eninde ve 65 metre yüksekliğindeydi. Bu bulut oldukça yoğundu. Yapısı katı madde gibiydi ve İngilizlerin bulunduğu savaş yerine 900-1100 metre uzaklıktaydı.

Bütün bunları Yeni Zelanda kıtasının Sahra Birliği'ne bağlı 3. Bölükteki 22 asker gördü. Aralarında biz de vardık. Bulunduğumuz yer 60 Tepe'ye göre 90 metre daha yüksekte olduğu için üstten görebiliyorduk. Bir bulut Kayacıkdere denilen kuru bir dere yatağına doğru ilerlediğinde onun daha önce durduğu zemini bütünüyle görebildik. Bulut diğerleri gibi açık gri renkteydi. 4. İngiliz Norfolk Taburu bu buluta doğru ilerledi. İçine girdi. Ancak sonra diğer tarafından çıkan kimse olmadı. Hepsi içine girip görünmez olunca, bulut yavaş yavaş yükseldi. Diğer bulutlarla aynı hizaya gelince hepsi birden kuzeye doğru uzaklaşmaya başladılar. Trakya yönüne doğru gözden kayboldular. Aşağıda imzası olan bizler anlattığımız bu olayın kelimesi kelimesine doğru olduğunu beyan ederiz."

4/165 künyeli F. Reichardt, 13/416 künyeli R. Nevnes ve er J. L. Newman12"

Olayın gerçekleştiği gün ve ay olan 12.08 ( 12 Ağustos ) tarihi, "11" nümerolojisi açısından önem arzetmektedir. Zira 12 ve 8 sayılarının toplamının nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. Bilindiği üzere 11 sayısı portal açılması ile boyutlar arası geçiş kavramının nümerik sembolüdür.

Kur'an'ın Duhan suresi gerek anlam, gerek nümeroloji açısından Norfolk Taburu vakasıyla uyumlu bir ayet içermektedir.

44/10 - Fertekıb yevme te'tis semaü bi DÜHANİN mübin 

( O halde, göğün apaçık DUMAN getirdiği günü gözetleyip bekle. )

44/11 - YAĞŞEN nas haza azabün elim

( İnsanları ÖRTER. Bu elim azaptır. )

- "Bir dumanın insanları örtmesinden" bahsedilen ayet ikilisindeki son cümleyi içeren ayetin numarası "11"'dir.

- Sure numarasını ve Ayet numaralarını oluşturan rakamların toplamı da "11" sayısını vermektedir. ( 4+4+1+0+1+1 = "11" )

- Sure numarasının ( 44 ) nümerolojik değerinin "8" olması da yeni döngü başlangıcı, portal açılışı ile boyutlar arası geçiş ve melek kavramı açısından dikkat çekmektedir.

Kur'an'da "Meleklerin bulutlar ile inmeleri ve yardım etmelerinden" bahsedilen aşağıdaki ayetleri Norfolk vakası ile ilintili olabilir.

25/25 - Ve yevme teşekkakus semaü bil ĞAMAMİ ve NÜZZİLEL MELAİKETÜ TENZİLA

( Ve o gün gök, BULUTLAR ile yarılır ve MELEKLER AŞAMALI OLARAK İNERLER. )

3/124 - İz tekulü lil mü'minıne e len yekfiyeküm en YÜMİDDEKÜM RABBÜKÜM Bİ SELASETİ ALAFİN MİNEL MELAİKETÜ MÜNZELIN

( Zamanında inananlara, "RAB'BİNİZİN İNDİRİLEN ÜÇBİN MELEK İLE SİZE YARDIM ETMESİ size kafi değil mi?" diyordun. )

3/125 - Bela in tasbiru ve tetteku ve ye'tuküm min fevrihim haza YÜMDİDKÜM RABBÜKÜM Bİ HAMSETİ ALAFİN MİNEL MELAİKETİ müsevvimın

( Evet. Eğer sabrederseniz ve sakınırsanız, onlar size aniden yetip gelirler. RAB’BİNİZ SİZE BEŞBİN işaretli MELEK ile bu şekilde YARDIM EDER. )

Melekler ile yardı edilmesinden bahsedilen son ayetin kodunun ( 3/125 ) nümerolojik değerinin "11" olması da dikkat çekmektedir. ( 3+1+2+5 = 11 )

Ayrıca ayetlerde, yardım eden melek sayısının 3000 ve 5000 olduğu görülmektedir. Bu sayısal durum da "8" nümerolojisine işaret eder gibidir. ( 3000 + 5000 = 8000 )







Monday, May 6, 2019

Olgunlaşmanın, Tamamlanmanın Sayısı 40

"Kırk" sayısı kutsal kitaplarda "Olgunlaşma" ve "Tamamlanma" için gerekli süreyi sembolize etmektedir. ( 40 sayısının nümerolojik değeri "4" olmaktadır. )

"Erba" ( Dört ) ve "Erbain" ( Kırk ) kelimesi Kur'an'da sırasıyla 18 ve 4 kere tekrarlanmaktadır. "Erba" ( Dört ) kökünden oluşan her iki kelimenin toplam tekrar adedi olan 22 sayısının ( 18+4 = 22 ) nümerolojik değeri de "4" sayısını vermektedir.

40 sayısının Kur'an'da sadece 4 farklı surede ve 4 farklı ayette ( 2/51, 5/26, 7/142, 46/15 ) geçmesi de 4 ve 10 rakamlarının uyumu açısından ( 4 x 10 = 40 ) dikkat çekicidir.

Kırk sayısının "Olgunlaşma / Tamamlanma" mesajı vermek üzere kullanıldığı 4 ayet aşağıda yer almaktadır.

2/51 - Ve iz vaadna musa ERBEINE leyleten sümmettehaztümül ıcle min ba'dihı ve entüm zalimun ( Ve zamanında Musa’ ya KIRK gece vaad ettik. Sonra onun ardından buzağıyı edindiniz. Sizler zalimlerdiniz. )

5/26 - Kale fe inneha müharrametün aleyhim ERBEINE seneh yetıhune fil erdı fe la te'se alel kavmil fasikın ( "Kesinlikle orası, KIRK sene onlara haram kılınandı. Yerde dolaşırlar. Günahkarlar kavmi üzerine tasalanma." dedi. )

7/142 - Ve vaadna musa selasıne leyleten ve etmemnaha bi aşrin fe TEMME mıkatü rabbihı ERBEINE leyleh ve kale musa li ehıyhi harunahlüfnı fı kavmı ve aslıh ve la tettebı' sebılel müfsidın ( Ve Musa'ya otuz gece vaad ettik ve onu on ile tamamladık. Böylece Rab’binin zamanı KIRK geceye TAMAMLANDI.* Musa, kardeşi Harun'a "Kavmim içinde halefim ol. İyileştir ve bozguncuların yoluna tabi olma." dedi. )

* "Tamamlanma" vurgusu.

46/15 - Ve vassaynel insane bi valideyhi ihsana hamelethu ummuhu kurhen ve vadaathu kurha ve hamluhu ve fisaluhu selasune şehra hatta iza belega eşuddehu ve belega ERBAINE** seneten kale rabbi evzı’ni en eşkure ni’metekelleti en’amte aleyye ve ala valideyye ve en a’mele salihan terdahu ve aslıh li fi zurriyyeti inni tubtu ileyke ve inni minel muslimin ( Ve insana, ana babasına iyilik yapmasını emrettik. Annesi onu zorlanarak taşıdı ve onu zorlanarak doğurdu. Onu taşıması ve sütten kesmesi otuz aydır. Nihayet olgunluğuna eriştiğinde ve KIRK senesine eriştiğinde "Rab’bim, o bana ve anne babama bol bol verdiğin nimetine şükredeyim ve razı olduğun, hoşlandığın iyilik yapayım diye bana öğüt ver. Benim için, soyumdan olanları iyileştir. Kesinlikle ben sana tabi oldum. Kesinlikle ben teslim olanlardanım." der. )

** "Olgunlaşma" vurgusu.

Dünyadaki rızıkların yaratılmasının 4 günde tamamlandığı da 41 surenin 10. ayetinde bildirilmektedir.

41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam sevaen lis sailın ( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde eşit olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )

İncil

40-Matthew-4-2 İsa kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra acıktı. *

* Kitab-ı Mukaddes'te 40 sayısı ilk kez 40. sure olan Matta suresinde geçmektedir.

41-Mark-1-13 İsa çölde kaldığı kırk gün boyunca Şeytan tarafından denendi. Yabanıl hayvanlar arasındaydı, melekler O'na hizmet ediyordu.

42-Luke-4-2 kırk gün İblis tarafından denendi. O günlerde hiçbir şey yemedi. Dolayısıyla bu süre sonunda acıktı.

44-Acts-1-3 İsa, ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süreyle onlara görünerek Tanrı'nın Egemenliğine dair konuştu.

44-Acts-7-23 «Kırk yaşını doldurunca Musa'nın yüreğinde öz kardeşleri olan İsrail oğullarının durumunu yakından görme arzusu doğdu.

44-Acts-7-30 «Kırk yıl geçtikten sonra Musa'ya, Sina dağının yakınlarındaki çölde, yanan bir çalının alevleri içinde bir melek göründü.

44-Acts-7-36 Halkı Mısır diyarından çıkaran, orada, Kızıldeniz'de ve kırk yıl boyunca çölde harikalar ve mucizeler yaratan oydu.

44-Acts-7-42 Bu yüzden Tanrı onlardan yüz çevirip onları göksel cisimlere kulluk etmeye terk etti. Peygamberlerin kitabında yazılmış olduğu gibi: `Ey İsrail halkı, çölde kırk yıl boyunca bana mı adaklar ve kurbanlar sundunuz?

Tevrat

1-Genesis-7-4 Çünkü yedi gün sonra yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdıracağım. Yarattığım her canlıyı yeryüzünden silip atacağım."

1-Genesis-7-12 Ve yağmur, kırk gün kırk gece yeryüzünün üzerinde kaldı.

1-Genesis-7-17 Tufan kırk gün sürdü. Çoğalan sular gemiyi yerden yukarı kaldırdı.

1-Genesis-8-6 Kırk gün sonra Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı.

1-Genesis-50-3 Bu iş kırk gün sürdü. Mumyalama için bu süre gerekliydi. Mısırlılar İsrail için yetmiş gün yas tuttu.

2-Exodus-16-35 İsrailliler yerleştikleri Kenan topraklarına varıncaya dek kırk yıl man yediler.

2-Exodus-24-18 Musa bulutun içinden dağa çıktı. Kırk gün kırk gece dağda kaldı.

2-Exodus-26-19 Her çerçevenin altında iki çıkıntı için birer taban olmak üzere, yirmi çerçevenin altında kırk gümüş taban yap.
2-Exodus-26-20 Konutun öbür yanı, yani kuzeyi için de yirmi çerçeve ve her çerçevenin altında iki taban olmak üzere kırk gümüş taban yap.

2-Exodus-34-28 Musa orada kırk gün kırk gece RAB'le birlikte kaldı. Ağzına ne ekmek koydu, ne de su. Antlaşma sözlerini, on buyruğu taş levhaların üzerine yazdı.

Halk dilindeki 40 ifadeleri;

- Kırk fırın ekmek 
- Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı 
- Kırkı çıkmak
- Kırk katır kırk satır
- Kırk gün kırk gece
- Kırk kere söylersen olur
- Kırkından sonra azanı
- Kırk parçaya bölünmek
- Kırk yiğitler
- Kırk haramiler
- Kırk dereden su getirmek
- Kırklara karışmak
- Kırk tarakta bezi bulunmak
- Kırk akşamın delisi
- Kırk çarşamba bir arada
- Kırk evin nankör kedisi
- Kırk gün düşünsem aklıma gelmez, 
- Kılı kırk yarmak
- Kırk bir kere maşallah
- Kırk kürk kırkının da kulpu kırık küp
- Kırklanmak.






Saturday, May 4, 2019

Kolektif Bilinci Bloke Eden Bölücü Unsur ..."Rekabet"

90/13 - Fekkü REKABET ( REKABETİ bırakmak. )

Kibir ve nefsaniyet duygularının ürünü olan "REKABET" olgusu yani "Başkasını kendisine RAKİP görüp, ondan üstün olma, onu geçme, yenme, ezme, yok etme arzusu" kaba madde alemi olarak adlandırılan dünya hayatındaki her türlü kötülüğün ve savaşın temel sebebidir.

"Rekabet" kelimesinin kökünde "Rikab / Rakıb" kelimeleri bulunmakta olup, bu kelimeler "Gözetleme, Teftiş, Boyunduruğa Alma, Kontrol, Üstüne Binme*" anlamlarını içermektedir. ( * "Merkeb" kelimesi "Üstüne binilen" anlamını içermekte olup, dolayısıyla "Rekabet" kelimesi birisinin bir diğerini sömürmesi, köleleştirmesi anlamında "üstüne binmesini" tanımlamaktadır. )

"Rekabet" olgusu toplumların şeytani usüllerle ayrıştırmalarına da ortam yaratmaktadır. Küresel şeytanlar insanları aşağıda belirtilen iki kategoride yer alan unsurlar bazında "Rekabete" sürüklemekte, manipülasyon ve provokasyon yaratarak bölmekte ve ayrıştırmaktadırlar.

A- Doğal Unsurlar ( Bu unsurlar yaratılışa ilişkin farklılılklar olup esas itibarıyla ayrışım değil bütünleşme sebebidirler. )

1- Irk
2- Cinsiyet
3- Fiziki Yapı ( Tip, Boy, Kilo vb. )
4- Coğrafi Konum
5- Kültür
6- Düşünsel Yapı

B- Uydurulmuş Unsurlar

1- Gelir Seviyesi ( Allahü Teala'nın sınırsız olarak bahşettiği nimetlerin küresel şeytanlar tarafından gasp edilmek suretiyle kısıtlanması veya engellenmesi sebebiyle oluşan durum )
2- Marka ( Farklı isimler altında oluşturulan şirketlerde köleleştirilmiş insanları yarıştırma ve kontrol altında tutma unsurudur. Nimetler dahi markalanıp ayrıştırılmaktadır. ) 
3- Mülkiyet Niceliği ( Esasında arınılması gereken malik olma duygusunun telkini yoluyla ayrıştırma )
4- Eğitim Seviyesi ( Her insanın eşit eğitimi alma hakkı olmasına rağmen, bu imkan kısıtlanmak veya engellenmek suretiyle ayrıştırma yapılmaktadır. )
5- Siyaset 
6- Din ( Din tektir ve tek yaratıcı olan Allahü Teala'ya ve O'nun ilmine inançtır. Ancak birden çok din algısı yaratılmak suretiyle insanlar ayrıştırılmış ve bölünmüşlerdir.* )

* 42/13 ..... ekımüd dıne ve la teteferraku fıh ..... ( Dini ayakta tutun ve onda ayrışmayın. )








Friday, May 3, 2019

4. Boyut ... Sevgi Planı ... Cennet

İnsanlık halen Kaba Madde Alemi olan ve Dünya olarak adlandırılan 3. boyutta hapsolmuş vaziyette varlığını sürdürmekte olsa bile, 2012 yılında vuku bulan Kuantum Sıçraması veya Kozmik Hizalanma ( Güneş sisteminin, ait olduğu Samanyolu Galaksisinin ekseni ile hizalanması ) sonrasında yoğun bir ruhsal uyanış ve idrak seviyesi yükselişini deneyimlemeye başlamıştır. İnsanlar artık yavaş yavaş, alt boyut varlığı olan cinlerin tesirine girmiş olan insan ve cin şeytanlarının kurdukları komplo ve kaos düzeninin farkına varmaktadırlar. Şeytanlar, insanların algılarını kapatmak, onları sürekli korku, endişe ve stres altında tutarak kontrol etmek suretiyle onları kaba madde boyutu olan 3. boyuta  hapsetmeye çalışmaktadırlar. Bu noktadaki nihai amaçları, insanların ruhsal tekamülünü ve üst boyutlara geçişini engellemektir.

Uyanmış, idrak seviyesi yükselmiş ve ruhsal tekamül yolunda aşama kaydetmiş insanlar artık 4. boyutun yani Sevgi Planının ( Cennetin ) ilk tesirlerini ve mahiyetini hissetmeye başlamışlardır. Tekamül eden insanlar artık maddi hırsların, paranın, mülkiyet ve hükmetme arzusunun, kibir ve her türlü nefsani duygunun batıl olduğunu, gerçek olan tek şeyin karşılıklı sevgi, paylaşım ve feragat olduğunu idrak etmeye, bir başka deyişle Allah yoluna girmeye başlamışlardır.

4. boyut Sevgi Planı'dır, Cennet'tir, Sirius'tur. 

- "Dört" kelimesinin Kur'an'daki karşılığı ise "Erba" kelimesidir. Ve bu kelime Kur'an'da "8" farklı surede geçmektedir.

- "Erba" ( Dört ) kelimesinin ilk kez geçtiği 2/226 kodlu ayetteki sıra numarası da "8"'dir.

- "Cennet" kelimesi Kur'an'da 152 kere tekrarlanmaktadır. 152 sayısının nümerolojik değeri de  ( 1+5+2 = 8 ) "8"'dir.

- Sirius'un da dahil olduğu Canis Majoris takımyıldızı "8" yıldızdan oluşmaktadır.

- Ayet kodunu ( 2/226 ) ve "Erba" kelimesini sıra numarasını oluşturan rakamların toplamı 236 ( 2+226+8 = 236 ) sayısını vermektedir. 236 sayısının nümerolojik değeri ise "11"'dir.

- "Hubb" ( Sevgi ) kelimesi Kur'an'da 83 kere geçmektedir. 83 sayısının nümerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir. ( 8+3 = 11 )

Bu analizlerde ortaya çıkan "8" ve "11" sayıları, yeni döngü başlangıcı, sonsuz döngü ve portal açılışı ile üst boyuta geçiş kavramlarının nümerolojik sembolleri olmaları açısından önem arzetmektedirler.

4. boyut Yarı Süptil boyuttur. Bu boyutta kaba madde yerine süptil madde yani süptil varlıklar bulunur. Madde süptilleştiği yani inceldiği için 4. boyutta acı, ıstırap, zorluk, hastalık, ölüm vb. yoktur. Kader mekanizmasında aktif işlev görecek bedensiz Vazifeli Varlık ( Melek ) olma yolunda önemli bir geçiş aşaması olan 4. boyutta bilinç ve düşünce herşeydir. Bu boyuta geçme liyakatini kazanmış bir varlık sadece düşünmek, hayal etmek ( imajinasyon ) ve istemek suretiyle her türlü realiteyi ( gerçekliği ) oluşturabilir.*

* İlgili ayetler;

16/31 - Cennatü adnin yedhuluneha tecrı min tahtihel enharu lehüm fıha MA YEŞAUN kezalike yeczillahül müttekın ( Girdikleri ikamet bahçeleridir. Altlarından nehirler akar. Orada onlara NE DİLERLERSE VARDIR. Allah sakınanları işte böyle karşılıklandırır. )

25/16 - Lehüm fıha MA YEŞAUNE HALİDIN kane ala rabbike va'den mes'ula ( Onlara orada NE DİLERLERSE EBEDİYEN vardır. Sual edilen vaad Rab’binin üzerinedir. )

39/34 - Lehüm MA YEŞAUNE ınde rabbihim zalike cezaül muhsinın ( Rab’lerinin indinde NE DİLERLERSE onlaradır. İyilik yapanların karşılığı budur. )

42/22 - Teraz zalimıne müşfikıne min ma kesebu ve hüve vakıun bihim vellezine amenu ve amilus salihati fı ravdatil cennat lehüm MA YEŞAUNE ınde rabbihim zalike hüvel fadlül kebir ( Zalimleri o kazandıklarından korkarlarken görürsün. O onlara vaki olur. O inananlar ve iyilikler yapanlar cennet bahçeleri içindedirler. Rab’lerinin indinde NE DİLERLERSE onlaradır. İşte bu, o büyük üstünlüktür lütuftur. )

50/35 - Lehüm MA YEŞAUNE fiha ve ledeyna mezid ( Orada onlara NE DİLERLERSE ve yanımızda daha fazlası. )
















Davud Yıldızı / Süleyman'ın Anahtarı / Altı Köşeli Yıldız

"Davud Yıldızı" veya "Süleyman'ın Anahtarı" olarak bilinen ve içiçe geçmiş ters yönde iki üçgenden oluşan "Altı Köşeli Yıldız" figürü ezoterik okültizmde aşağıdaki anlamları ihtiva eder.

1- Yaratılıştaki Düalite
2- Boyutlar ( Alemler / Frekanslar ) Arası Geçiş




Sembol aşağıdaki şekilleri içermektedir;

- 6 küçük üçgen
- 6 küçük üçgenin toplam 18 kenarı
- Ortada bir adet altıgen
- 2 adet 8 formu...88

İbrani alfabesindeki harf adedi ve "Davud" ve "Süleyman" kelimelerinin Kur'an'daki sayısal istatistikleri yukarıdaki sembol ile ilginç bir nümerolojik uyum sergilemektedir.

- İbrani alfabesinde 22 baz, 5 türev harf olmak üzere toplam 27 harf bulunmaktadır. ( 2+7 = "9" )


- "Davud" ve "Süleyman" kelimelerinin Kur'an'da ilk kez geçtikleri ayetlerdeki sıra numaraları "9"'dur. İki sıra numarasının toplamı 18 sayısını vermekte olup, bu sayının nümerolojik değeri de "9" olmaktadır. Altı Köşeli Yıldız'da da toplam 18 üçgen kenarı bulunmaktadır. ( 1+8 = "9" )

2/102 - Ve (1) ittebeu (2) ma (3) tetlü (4) eş (5) şeyatınü (6) ala (7) mülki (8) SÜLEYMAN (9) ............. ( Ve o Süleymanın mülkünün ve hükümdarlığının üzerine o şeytanların okuduğuna tabi oldular. .......... )

2/251 - Fe (1) hezemu (2) hüm (3) bi (4) izni (5) allahi (6) ve (7) katele (8) DAVUDÜ (9) calute ....... ( Böylece Allah’ ın izni ile onları hezimete uğrattılar. Davud Calut’ la savaştı. ....... )

- Altı Köşeli Yıldız, İbrani alfabesindeki 27 ( 2+7 = "9" ) harfi içermektedir. ( 27 sayısı, düalite ve boyutlar arası geçişi ifade eden "İkili Yedi" kavramının sembolü durumundadır.


- Kur'an'da "Davud" kelimesi 16* kere, "Süleyman" kelimesi ise 17 kere tekrarlanmaktadır. İki kelimenin toplam tekrar adedi "33" sayısnı vermektedir. ( 3+3 = "6" ... Altı Köşeli Yıldız. )

* Altı Köşeli Yıldız'ın solunda ve sağındaki ikişer üçgen iki adet 8 yani 88 formu oluşturmaktadır. 8+8 = 16 = Davud kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi. Ayrıca Kur'an'da "Melek" kelimesi 88 kere, "Şeytan" kelimesi de 88 kere tekrarlanmaktadır. Altı Köşeli Yıldız'daki iki adet 8 formu "İyi" ve "Kötü" düalitesinin sayısal bir tezahürü niteliğindedir.

- Ortaya çıkan ve şekil olarak birbirlerinin tersi niteliğinde olan "6" ve "9" sayıları "Düalite" kavramına işaret etmekte gibidir. Zira Uzakdoğu ezoterizminde yer alan ve 69 sayısına benzeyen "Yin Yang" figürü de "Düalite" kavramını sembolize etmektedir. ( İçiçe geçiş olan iki üçgenden oluşan Altı Köşeli Yıldız da "Düalite" kavramının sembolüdür. )


- Kur'an'da "Sitte" ( Altı ) (7) / "Sadis" ( Altıncı ) (2) kelimeleri "9" kere, "Tis'a" ( Dokuz ) kelimesi ise "6" kere tekrarlanmaktadır. "Altı" ve "Dokuz" kelimelerinin sırasıyla tekrar adetleri olan "9" ve "6" sayıları da düalite fenomenine işaret etmektedir.



Wednesday, May 1, 2019

Kafirun ( İnkarcılar / Gerçeği "Örtenler" )

"Kafir" kelimesi "Kefr" kökünden türemiş olup, "Örten" anlamına gelmektedir. "Kefr" kelimesi batı dillerinde de "Örtmek" anlamına gelen "Cover" ing., "Couvrir" fra. kelimelerin de köküdür.

Kur'an'daki 109. sure Kafirun ( İnkarcılar ) suresi olup, bu surede 666 nümerolojisi gizlidir. 6 ayetten oluşan bu surede "Şeytana kulluk etmek, ona ibadet etmek batıl bir din" olarak nitelendirilmektedir. Varoluş tarihi boyunca vuku bulan tüm kötülüklerin sebebi, Allah'ın birliğini, tekliğini inkar etmek ve O'na şirk ( ortak ) koşmak suretiyle şeytana kulluk eden kafirlerin varlığıdır.

109/1 - Kul (1) ya (2) eyyü (3) ha (4) el (5) kafirun (6) ( De ki: "Ey inkarcılar." )
109/2 - La (1) a'büdü (2) ma (3) ta'büdun (4) ( O kulluk ettiğinize kulluk etmem. )
109/3 - Ve (1) la (2) entüm (3) abidune (4) ma (5) a'büd (6) ( Ve siz o kulluk ettiğime kul değilsiniz. )
109/4 - Ve (1) la (2) ene (3) abidün (4) ma (5) abedtüm (6) ( Ve ben o kulluk ettiğinizin kulu değilim. )
109/5 - Ve (1) la (2) entüm (3) abidune (4) ma (5) a'büd (6) ( Ve siz o kulluk ettiğime kul değilsiniz. )
109/6 - Leküm (1) dinü (2) küm (3) ve (4) li (5) iye (6) din (7) i (8) ( Size dininiz ve bana dinim. )

- Ayette toplam 36 kelime bulunmaktadır. 36 sayısı 3 ve 6 sayılarının yanyana tezahürü itibarıyla 666 sayısını sembolize etmektedir. Her iki sayının da nümerolojik değeri, satanik okültizmde sembol olan "9" sayısına eşittir.

- Surenin 3., 4. ve 5. ayetlerinde "6"şar kelime bulunmakta olup, ard arda olan bu durum 666 sayısı tezahürüne sebebiyet vermektedir.

"Gerçeğin, batıl ile ÖRTÜLEREK gizlenmesi" kavramı Kur'an'da "Elbise" ( Örtü ) kelimesinin kökü olan "Libas" kelimesi ile de bildirilmiştir.

2/42 - Ve la telbisül hakka bil batılı ve tektümül hakka ve entüm ta'lemun ( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )

3/71 - Ya ehlel kitabi lime telbisunel hakka bil batıli ve tektümunel hakka ve entüm ta'lemun ( Ey kitap sahipleri, neden gerçeği batıl ile örtersiniz de gerçeği bile bile gizlersiniz? )




Gerçeğin Özü Hayaldir

"Hayali bile güzel"
"Hayal kurma o iş olmaz."
"Ancak hayalinde görürsün."
"Hayaller ile gerçekler farklıdır."
....
....

İnsanların hemen hemen her gün sarfettikleri bu sözlerin ardında, hayal ile gerçeğin birbirinden çok farklı iki kavram olduğu inancı yatmaktadır. Peki "Gerçek" nedir? "Hayal" nedir? Her iki kavram da algıya dayalı olarak zihinde oluşan ve özde aynı olan olgulardır.

Bir olgunun gerçek olabilmesi için öncelikle hayal edilmesi ( imajinasyonu ) gerekmektedir. Hayali kurulmayan, bir başka deyişle kurgusu ve planı yapılmayan hiçbir olgunun gerçekleşmesi mümkün olamaz. Dolayısıyla gerçeklik, hayale endekslidir. Bir başka deyişle hayal edilebilen ( imajine edilebilen ) her şey aslında gerçektir. Allahü Teala'nın yaratışının özünde de O'nun yüce tahayyül ( imajinasyon ) kudreti bulunmaktadır. "Hayal" kelimesi "Hayy" ( Diri, Yaşayan ) kök kelimesinden türemiştir. "Hayal" kelimesi esas itibarıyla "Diriye İlişkin / Diri Gibi Olan" anlamını taşımaktadır. ( Kelimenin sonundaki "Al" eki batı dillerinde de kelimeye "İlişkin, Gibi olan" anlamını yüklemektedir. ( Örnek : NationAL = Millete İlişkin / Millet Gibi Olan ), FormAL = Şekilsel, Resmi, HistoricAL = Tarihi, ManageriAL = Yönetsel vb. ) Türkçede ise "GüzEL", "GüncEL" vb. örnekler verilebilir. )

Matrix isimli filmdeki şu cümle bu bağlamda anlam ifade etmektedir. "Gerçek, beyin tarafından yorumlanan elektrik sinyalleridir." Bu cümledeki "elektrik sinyalleri" ifadesini "Olgu", "yorumlamayı" da "Algı" olarak değerlendirmek gerekir. Gerçek de, hayal de sonuç itibarıyla bir "Algıdır". "Algı" oluştuktan ve  doğal olarak hemen ardından "Duyguya" sebebiyet verdikten sonra zaten "Gerçek" tezahür etmiş olur. Çünkü bir varlık için gerçeklik, olgular karşısında tezahür eden algıların o varlığa deneyimlettiği duygular bütünüdür. 

Hayal kurmak, esas itibarıyla bir "yaratış" deneyimidir. Zira hayal kurma esnasında olgular ( parametreler ),  kurgulama, dizayn ve senaryo söz konusudur. İşte Vazifeli Varlık veya Melek olarak adlandırılan ve Allahü Teala tarafından yetkilendirilmiş olan varlıklar, O'nun bahşettiği bilgiler ışığında, imajinasyonlarını ( hayallerini ) kullanarak yaratışta ve kader mekanizmasında işlev görmektedirler. Bu nedenle, her inanan ve teslim olan varlığın, ruhsal tekamül sürecinin ileriki safhalarında Vazifeli Varlık olabilme liyakatini kazanabilmesi için "hayal gücünü" / "hayal kurma yeteneğini" geliştirmesi gerekmektedir.

"Yok saymak" kavramı da bu çerçevede önem arzetmektedir. Bir varlık tarafından "Yok sayılan" bir "şeyin" o varlık için varlığından, gerçekliğinden söz etmek mümkün değildir. Çünkü o "şey" o varlık için yoktur. Aynı şekilde o varlık tarafından "var sayılan" bir "şeyin" de o varlık için "gerçek" ve "var olduğunu" söylemek mümkündür. Bu durum, zihin gücünün ve algıların bilinçli olarak yönlendirilmesi suretiyle kurgulanacak "hayallerin" varlıkların ruhsal ve duygusal durumları üzerinde doğrudan tesiri olduğunu göstermektedir. 

Hayal kelimesi Kur'an'da Taha suresinin 20/66 kodlu ayetinde geçmektedir. Ayette, sihir yoluyla gerçeklik algısı oluşturulmasından ve Haberci Musa'nın bu gerçeklik algısı neticesinde korku duygusunu deneyimlediğinden bahsedilmektedir.  

20/66 - Kale (1) bel (2) elku (3) fe (4) iza (5) hıbalü (6) hüm (7) ve (8) ısıyyü (9) hüm (10) YÜHAYYELÜ (11)* iley (12) hi (13) min (14) sıhri (15) him (16) enne (17) ha (18) tes'a (19) ( "Bilakis, atın." dedi. O zaman onların ipleri ve asaları, sihirlerinden dolayı kesinlikle onlar ona koşuyorlarmış gibi HAYAL ETTİRİLDİLER. )

20/67 - Fe evcese fı nefsihı HIYFETEN musa ( Böylece, Musa nefsinin içinde KORKUYU hissetti. )

* Ayetteki "Yühayyelü" ( Hayal ettirildiler ) kelimesinin 11. kelime olması da, bu blogda sürekli olarak gündemde olan 11 sayısı açısından dikkat çekmektedir. Daha açık ifade ile "Hayal etme" veya "Hayal kurma"'nın boyutlar arası portal açılımı sağlayan ve farklı gerçekliklere ( relaitelere ) erişime vesile olan bir olgu olduğu bilgisi de açığa çıkmaktadır. Zira, meditasyon olarak bilinen kavramın özünde de "hayal kurmak" ( gerçeklik kurgulamak ) suretiyle üst planlarla ( realite, boyut ) etkileşim ve ruhsal yükseliş sağlanması deneyimi bulunmaktadır.

Sonuç itibarıyla bir varlığın hayal ettikleri ( tahayyülü ), onu o gerçekliğe eriştirmektedir. Bu nedenle varlıkların, bir sınav olarak deneyimlemekte oldukları ve dünya adı verilen kaba madde alemindeki reenkarnasyon süreçleri içerisinde daima iyi, doğru ve güzel olguları tahayyül etmeleri, onların gerek içinde bulundukları planda ( alemde ) gerekse üst planlarda ( alemlerde ) Allahü Teala'nın yüce nimetlerine yakınlaşmalarına vesile olacaktır.








Tuesday, April 30, 2019

İnce Yapı Sabiti ( Fine Structure Constant ) ... 137

Fizik biliminde, α ile sembolize edilen ve Sommerfeld's Sabiti olarak da bilinen "İnce Yapı Sabiti", yüklü parçacıklar arsındaki elektromanyetik etkileşimi karakterize eden boyutsuz fziksel bir sabit sayıdır.

Doğada var olan her etkileşim ( Kütle çekim, elektromanyetik, güçlü ve zayıf çekirdek etkileşimi ) için o etkileşimin şiddetini veren bir bağlaşım sabiti vardır. Bu bağlaşım sabitleri doğanın anlaşılmasında ciddi rol oynamaktadır. Bu yüzden onların mümkün olduğunca doğru olarak belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Söz konusu bağlaşım sabitlerinden biri de ince yapı sabiti (fine structure constant) olarak bilinen bağlaşım sabiti α (alfa) dır. Başlangıçta Hidrojen atomu spektrumlarının ince yarılmalarını betimlemek için relativistik etki sonucu olarak Sommerfeld tarafından 1916 yılında ortaya atılmıştır. .... "İnce Yapı Sabiti"nin belirlenmesi için P.A Dirac ve A. S. Eddington da çalışmalarda bulunan bilim adamlarındandır. Dirac kuantum mekaniğini geliştirdiği sıralarda lineer dalga denkleminin Sommerfeld eşitliğine götürdüğü sonucu ile karşılaşırken, Eddington evrende bulunan parçacık sayısını 2^127-1 = 10^38 olarak öngörmüş ve buradan da ince yapı sabitinin tersinin (1/ α) bir tamsayı olması gerektiğini ve bu sayının da 137 olması gerektiğini savunmuştur. 137 sayısı, Eddington’un “özel tamsayılar” olarak tanımladığı sayılardan bir tanesidir, ki bu sayıları genelleştirilmiş enerji tensörü bileşenlerini sayarak elde etmiştir.


* 137 sayısının nümerolojik değeri 11 sayısını, 127 sayısının nümerolojik değeri ise 10 sayısını vermektedir. Bilindiği üzere 11 sayısı düalite, döngü ve farklı boyuta geçişin, 10 yani 1 sayısı ise ünitenin nümerik sembolleridir.

Fine Structure Constant ( İnce Yapı Sabiti ) aşağıdaki formül ile ifade edilir.


11. sure olan Hud suresinde "Sabitlemek" kelimesinin geçtiği ayetteki ifadeler, İnce Yapı Sabiti tanımında yer alan "Parçacıklar arası etkileşim" kavramı açısından anlamlı ve uyumlu görünmektedir.

11/120 - Ve (1) küllen (2) nekussu (3) aley (4) ke (5) min (6) enbai (7) er (8) rusüli (9) ma (10) NÜSEBBİTÜ (11) bi (12) hı (13) füade (14) k (15) ve (16) cae (17) ke (18) fı (19) hazihi (20) el (21) hakku (22) ve (23) mev'ızatü (24) ve (25) zikra (26) li (27) el (28) mü'minın (29) ( Ve sana resullerin haberlerinden hepsini anlatıyoruz ki onlarla kalbini SABİTLEYELİM. Sana bunun içinde, inananlar için gerçek, öğüt ve hatırlama geldi. )

- Ayette yer alan "Resullerin haberleri ile kalbin sabitlenmesi" ifadesi üzerinde düşünüldüğünde, içerdiği anlamın, "Kalbin, kozmik bilgilerle ve üst alemlerdeki süptil valıklar ( Vazifeli Varlıklar / Melekler / Resuller* ) ile etkileşime geçmesi ve inancın kuvvetlenmesi" olabileceği ortaya çıkmaktadır. Üst süptil alemlerdeki ( boyutlardaki ) varlıkların Süptil Varlıklar ( Maddenin en ince halindeki yapıya sahip bedensiz varlıklar ) oldukları düşünüldüğünde, kaba madde alemindeki insanın üst süptil alemler ile etkileşime geçmesi fenomeni, İnce ( Süptil ) Yapı Sabiti kavramının tanımı ile uyum sergilemektedir.

- Sure numarası "11"'dir.
- Ayette 29 kelime bulunmaktadır. 2+9 = "11"
- Ayetteki "Nüsebbitü" ( Sabitleyelim ) kelimesi "11". kelimedir.

( * 35/1 - El hamdü lillahi fatıris semavati vel erdı CAILİL MELAİKETİ RUSÜLEN ülı ecnihatin mesna ve sülase ve ruba' yezıdü fil halkı ma yeşa' innellahe ala külli şey'in kadır ( Övgü, gökleri ve yeri yoktan yaratan,  MELEKLERİ ikişer, üçer, dörder kanatlı RESULLER KILAN Allah içindir. O yaratışta ne dilerse artırır. Kesinlikle Allah herşeye gücü yetendir. )









Harf Manipülasyonu ile Tahrifat

"Tahrifat" kelimesinin kökünde "Harf" kelimesi bulunmaktadır. Bu etimolojik durum, "Muharrif" olduğu bilinen Tevrat'taki "Tahrifatın", kelimelerdeki "Harflerin" yerlerinin değiştirilmesi, harf eklenmesi veya eksiltilmesi suretiyle yapıldığını bildirir niteliktedir.

2/75 - E (1) fe (2) tatmeune (3) en (4) yü'minu (5) leküm (6) ve (7) kad (8) kane (9) ferıkun (10) min (11) hüm (12) yesmeune (13) kelam (14) allahi (15) sümme (16) YÜHARRİFUNE (17) HU (18) min (19) ba'di (20) ma (21) akalu (22) hü (23) ve (24) hüm (25) ya'lemun (26) ( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu TAHRİF ETTİLER. )

- İbrani alfabesinde "22" harf bulunmaktadır. Bu harfler içinden 4 tanesinin türevi de dikkate alındığında toplam "26" harf olmaktadır. ( Türev olan 4 harf י א, ה, ו harfleridir. )

- Kelimelerin tahrifatından ilk kez bahsedilen 2/75 kodlu ayetin kod numarası ve ayetteki kelime adedini oluşturan rakamlar toplandığında "22" sayısı ( 2+7+5+2+6 = "22" ) elde edilmektedir. 

- Ayetin kod numarasını ve ayetteki "Yüharrifune" ( Tahrif ederler ) kelimesinin sıra numarasını (17) oluşturan rakamların toplamı yine "22" sayısını vermektedir. ( 2+7+5+1+7 = 22 ) 

- Ayrıca bu ayette "26" kelime bulunmaktadır. Her iki sayı da ( 22 ve 26 ) İbrani alfabesindeki harf adedine işaret etmektedir. Bu durum, tahrifatın şeytana tabi olan bir kısım Yahudi tarafından yapıldığının nümerik ispatı mıdır?


İbrani alfabesinde yer alan 22 harfin, Davud Yıldızı olarak bilinen ve ters yönde içiçe geçmiş olan iki üçgenden oluşan sembolde yer aldığı bilinmektedir.


5/13 - Fe bima nakdıhim mısakahüm leannahüm ve cealna kulubehüm kasiyeh YÜHARRİFUNEL kelime an mevadııhı ve nesu hazzan min ma zükkiru bih ve la tezalü tettaliu ala hainetin minhüm illa kalılen minhüm fa'fü anhüm vasfah innellahe yühıbbül muhsinın ( Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. Kelimeleri TAHRİF EDİP yerlerinden değiştirirler. O hatırlatıldıklarından paylanmayı unuttular. Onlardan azı hariç, onlardan hainlik görmeyi gideremezsin. Ancak yine de onları affet ve hoşgör. Kesinlikle Allah iyilik yapanları sever. )

5/41 kodlu ayette, kelime tahrifatının Yahudiler tarafından yapıldığı bildirilmektedir.

5/41 - Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezine yüsariune fil küfri minellezine kalu amenna bi efvahihim ve lem tü'min kulubühüm ve minellezine HADU semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye'tuk YÜHARRİFUNEL kelime min ba'di mevadııh yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve in lem tü'tevhü fahzeru ve men yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine lem yüridillahü en yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hızyün ve lehüm fil ahırati azabün azım ( Ey haberci, ağızlarıyla "İnandık." deyip, kalpleriyle inanmamış olanlardan ve YAHUDİLERDEN inkarda koşarak ilerleyenler seni hüzünlendirmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer kavime kulak verirler. Yerlerine konduktan sonra, kelimeleri TAHRİF EDERLER, yerlerini değiştirirler. "Eğer size bu verilirse onu alın, bu verilmezse çekinin, korkun." derler. Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, Allah onların kalplerini temizlemek istemez. Onlara dünyada zillet ve onlara ahirette büyük azap vardır. )

Ayetlerin tahrifatına yönelik girişimlerin vuku bulacağı mesajı İncil'in son ayetlerinde verilmektedir.

66 Vahiy 22-18 Bu kitaptaki peygamberlik kelimelerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu kelimelere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır.

66 Vahiy 22-19 Her kim bu peygamberlik kitabının kelimelerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.

Matta suresinde ise "Tahrifat" ( Harf manipülasyonu ) yapılsa bile kelimelerin asla değiştirilemeyeceği bildirilmektedir. ( Ayette geçen "Yasa" kelimesi "Tevrat'ı" ifade etmektedir. )

40 Matta 5-18 Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Yasa'dan ufacık bir HARF ya da bir nokta bile yok olmayacak.







Gayb Haberleri

"Gayb" kelimesi "Bilinmeyen, Yokluk" anlamlarına gelmektedir. Kutsal kitaplar, Allah'ın izni ve Vazifeli Varlıklar'ın  ( Meleül Ala / Melekler ) marifetiyle "Gayb" frekansından bilgi ( Gayb Haberi ) aktarımı sağlayan arayüz niteliğindedirler. Kutsal kitaplar, kainatın tüm bilgisini içeren ve varlıklar için "Gayb" niteliğinde olan Ümmül Kitap ( Ana Kitap / Akaşa Kayıtları ) bilgilerine ilişkin haber vermekte ve bilgi transferi amacıyla üst boyutlara ( frekans / alem ) açılan portal işlevini görmektedirler.

53/35 - E indehu İLMUL ĞAYBİ fe hüve yera ( GAYBIN İLMİ onun indindedir de o mu görür? )
53/36 - E lem yunebbe' bima fi SUHUFİ MUSA ( O MUSA'NIN SAHİFELERİNDE olanlardan haberdar edilmedi mi? )
53/37 - Ve İBRAHİMELLEZİ veffa ( Ve o vefalı olan İBRAHİM'İNKİNDEKİLER? )

Kur'an'da "Enbail Ğayb" ( Gayb Haberleri ) kelimesi ilk kez Al'i İmran suresinin 3/44 kodlu ayetinde geçmektedir. Ayette, Vazifeli Varlıkların ( Meleül Ala ) Meryem'e kefalet konusunda müzakere içinde olduklarından da bahsedilmektedir.

3/44 - Zalike (1) min (2) ENBAİ (3) EL (4) ĞAYBİ (5) nuhıy (6) hi (7) iley (8) k (9) ve (10) ma (11) künte (12) ledey (13) him (14) iz (15) yülkune (16) aklame (17) hüm (18) eyyü (19) hüm (20) yekfülü (21) meryeme (22) ve (23) ma (24) künte (25) ledey (26) him (27) iz (28) yahtesımun (29) ( Bu sana vahyettiğimiz GAYB HABERLERİNDENDİR. Sen, onların hangisi Meryem’ e kefil olacak diye kalemlerini attıkları zaman onların yanında değildin. Tartışıp hasımlaşarak çekiştikleri zaman da onların yanında değildin. )

- Ayetin kodunun ( 3/44 ) nümerolojik değeri "11" ( 3+4+4 = 11 ) sayısını vermektedir. 
- Ayette 29 kelime bulunmakta olup, bu sayının nümerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir. ( 11 sayısının boyutlar arası geçiş kapısı, döngü ve düalite kavramlarının nümerik sembolü olduğu evvelki bölümlerde belirtilmişti. )

"Enbail Gayb" kavramının ikinci kez geçtiği ayette de "11" nümerolojisi dikkat çekmektedir. 

11/49 - Tilke (1) min (2) ENBAİ (3) EL (4) ĞAYBİ (5) nuhıy (6) ha (7) iley (8) k (9) ma (10) künte (11) ta'lemü (12) ha (13) ente (14) ve (15) la (16) kavmü (17) ke (18) min (19) kabli (20) haza (21) fe (22) asbir (23) inne (24) el (25) akıbete (26) li (27) el (28) müttekın (29) ( Bunlar sana vahyettiğimiz GAYB HABERLERİNDENDİR. Sen ve kavmin bundan önce onları bilmemekteydiniz. O halde sabret. Sonuç kesinlikle sakınanlar içindir. )

- Ayetin sure numarası "11" olup, ayette yine 29 ( 2+9 = "11" ) kelime bulunmaktadır.

12/102 kodlu ayette ise alt boyuttaki varlıkların ( cinlerin ) kurdukları tuzaklara ilişkin boyut ötesi bilgilerin aktarıldığından bahsedilmektedir.

12/102 - Zalike min ENBAİL ĞAYBİ nuhıyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm yemkürun ( Bu, sana vahyettiğimiz GAYB HABERLERİNDENDİR. Onlar işlerini topladıklarında ve tuzak kurduklarında sen yanlarında değildin. )

Necm suresinin aşağıdaki ayetlerinde de, "Gayb İlmi"nin sadece ve sadece Allahü Teala'nın indinde olduğu ve bu ilme sadece O'nun istediği, razı olduğu Vazifeli Varlıkların nail olabileceği bildirilmektedir. Kader Mekanizmasına ilişkin bilgiler de Gayb Haberleri kapsamında yer almaktadır.

72/26 - Alimül ĞAYBİ fe la yuzhiru ala ĞAYBİhi ehaden ( Gaybı bilendir. Gaybını hiçbir kimseye açıp meydana çıkarmaz. )
72/27 - İLLA MEN İRTEDA MİN RESULİN fe innehu yeslüku min beyni yedeyhi ve min halfihi rasaden ( RESULDEN O RAZI, HOŞNUT OLDUĞU HARİÇ. Kesinlikle O, önünden ve arkasından gözetleyenler salar. )

Ayet Güncelleme

Allahü Teala, varlıkların idraki tekamül seviyelerine göre ayetlerin de güncellendiğini, bilgilerin algılanmasında anlam ve kapsam olarak değişiklikler hasıl olduğunu Bakara ve Nahl surelerinin aşağıdaki ayetlerinde bildirmiştir.

2/106 - MA NENSAH MİN AYETİN EV NÜNSİHA NE'Tİ Bİ HAYRİN MİNHA EV MİSLİHA e lem ta'lem ennellahe ala külli şey'in kadır ( AYETLERDEN NEYİ HÜKÜMSÜZ BIRAKIRSAK VEYA UNUTTURURSAK, ONDAN DAHA HAYIRLISINI VEYA ONUN AYNISINI GETİRİRİZ. Allah' ın kesinlikle herşeye gücü yeten olduğunu bilmez misin? )

16/101 - Ve İZA BEDDELNA AYETEN MEKANE AYETİN vallahü a'lemü bima yünezzilü kalu innema ente müfter bel ekseruhüm la ya'lemun ( Ve AYETİ, YERİNE AYET İLE DEĞİŞTİRDİĞİMİZDE, Allah ne indirdiğini bilir. "Kesinlikle sen uydurucusun." derler. Bilakis onların çoğunluğu bilmezler. )

İsra suresinin 59. ayetinde ise "Ayet Güncellenmesi" mesajı, olumsuz bir misal kullanılmak suretiyle verilmektedir. 

17/59 - Ve MA MENEANA EN NÜRSİLE BİL AYATİ İLLA EN KEZZEBE BİHEL EVVELUN ve ateyna semuden nakate mübsıraten fe zalemu biha ve ma nürsilü bil ayati illa tahvıfa ( Ve AYETLERİ GÖNDERMEKTEN O BİZİ MENEDEN, ANCAK EVVELKİLERİN ONLARI YALANLAMALARIDIR. Semud' a görüş olarak dişi deveyi verdik de onunla zulmettiler. Biz ayetleri korkutma haricinde göndermeyiz. )

Benzer durum İncil'in 2 Korintliler suresinde de yer almaktadır. Surede, kaba madde alemi ( Dünya ) yaşantısına ilişkin kurallar içeren Tevrat'ın, ruhsal tekamüle daha fazla odaklanma sağlayan İncil ile güncellenmesi ve İncil'in "kalıcı" olduğu mesajı yer almaktadır.

47 2 Korintliler 3-6 O bizi yazılı yasaya değil, Ruh'a dayalı yeni bir antlaşmanın hizmetkârları olmaya yeterli kıldı. Yazılı yasa öldürür, Ruh ise yaşatır.

47 2 Korintliler 3-7 Ölümle sonuçlanan hizmet, yani taş üzerine harf harf kazılan yasa yücelik içinde geldiyse öyle ki, İsrailoğulları geçici olan parlaklığından ötürü Musa'nın yüzüne bakamadılar.

47 2 Korintliler 3-8 Ruh'a dayalı hizmetin yücelik içinde olacağı daha kesin değil mi?

47 2 Korintliler 3-9 İnsanı suçlu çıkaran hizmetin yüceliği varsa, aklanmayı sağlayan hizmetin yüceliği çok daha aşkındır.

47 2 Korintliler 3-10 Çünkü eskiden yüceltilmiş olanın, şimdi yücelikte aşkın olana göre yüceliği yoktur.

47 2 Korintliler 3-11 Geçici olan, yücelik içinde geldiyse, kalıcı olanın yüceliği çok daha büyüktür.

Mesih İsa'nın özellikle vurguladığı şu cümle önem arzetmektedir.

40 Matta 5-17 "Yasa'yı ya da peygamberleri geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. 

Açıkça görülüyor ki varlıkların ( insan ve cin ) ruhsal tekamülleri açısından gönderilmelerine ihtiyaç duydukları ve kitapları tamamlayıcı nitelikte olan ayetler bulunmaktadır. İşte insanın en büyük gayreti, daima iyilik yolunda olabilmek ve bu ayetleri, bu ilmi Allahü Teala'dan niyaz etmek yönünde olmalıdır.




Monday, April 29, 2019

Lahn ( Nağme ) ... Oktav

Oktav, Batı müziğinin diyatonik skalalarındaki (majör, minör ve modal) "8" notalık aralığa verilen isimdir. Oktav kelimesinin kökeni "Oct" ( Sekiz ) kelimesine dayanmaktadır. Kalın Do dan ince Do ya kadar olan "8" notalık ses dizisi bir oktav sayılmaktadır. ( Do Re Mi Fa Sol La Si Do )

Muhammed suresinin 30. ayetinde geçen "Lahn" ( Nağme, Tını, Tonlama, Usül ) kelimesi, anlamı ve ayetteki 8 nümerolojisi açısından oktav kelimesine işaret etmekte gibidir.

47/30 - Ve (1) lev (2) neşaü (3) le (4) erayna (5) ke (6) hüm (7) fe (8) le (9) arafte (10) hüm (11) bi (12) sıma (13) hüm (14) ve (15) le (16) ta'rife (17) enne (18) hüm (19) fı (20) LAHN (21) el (22) kavl (23) ve (24) allahü (25) ya'lemü (26) a'male (27) küm (28) ( Ve şayet dileseydik sana onları gösterirdik de onları simalarından tanırdın. Kesinlikle onları, sözlerinin usülünden, NAĞMESİNDEN tanırsın. Allah yaptıklarınızı bilir. )

- Ayet kodunu oluşturan rakamlar ile ayetteki "Lahn" kelimesinin sıra numarasını oluşturan rakamların toplamının nümerolojik değeri "8" sayısını vermektedir. ( 4+7+3+0+2+1 = 17 ... 1+7 = "8" )

- Ayette "Lahn" kelimesini içeren cümle "8" kelimeden oluşmaktadır. "Le (1) ta'rife (2) enne (3) hüm (4) fı (5) LAHN (6) el (7) kavl (8)" ( Sen kesinlikle onları sözlerinin NAĞMESİNDEN / usülünden tanırsın. )

Ayrıca, "Lahn" kelimesinin Arapça yazılışında aşağıdaki harfler kullanılmaktadır. ( Arapça alfabedekisıra değerleri parantez içinde belirtilmiştir. )

Lam ( 12 ) + Elif (1) + Ha (8 ) + Nun ( 14 ) ... Bu harflerin sıra numaraları toplamının nümerolojik değeri de "8" sayısını vermektedir. ( 1+2+1+8+1+4 = 17 ... 1+7 = "8" )

Harflerin ebced değerlerinin toplamının nümerolojik değeri de "8" sayısını vermektedir. Lam ( 30 ) + Elif (1) + Ha (8 ) + Nun ( 50 ) ... ( 3+0+1+8+5+0 = 17 ... 1+7 = "8" )