Çeviri

Tuesday, May 21, 2019

Süleyman Tapınağı ve 11 Gizemi

Allahü Teala, habercilik görevi kapsamında Haberci Süleyman'a yüksek ilim ve imkanlar bahşetmiştir. Kitaplarda yer alan ilgili ayetlerde rüzgarın, cinlerin, insanların ve kuşların Süleyman'a yardımcı kılındığı, O'na kuşların konuşmasının da öğretildiği bildirilmektedir. Süleyman kelimesinin Kur'an'da "8" kere tekrarlanması da yeni döngü, boyutlar arası geçiş kavramları açısından önem arzetmektedir. Ayrıca Süleyman kelimesi 8 harften oluşmaktadır.

27/16 - Ve verise süleymanü davude ve kale ya eyyühen nasü ullimna mentıkat tayri ve utına min külli şey' inne haza le hüvel fadlül mübın ( Ve Süleyman Davud' a varis oldu. "Ey insanlar, bize kuşların konuşması öğretildi. Bize herşeyden verildi. Kesinlikle bu, o apaçık üstünlüktür, lütuftur." dedi. )

27/17 - Ve huşira li süleymane cünudühu minel cinni vel insi vet tayri fe hüm yuzeun ( Ve cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları, askerleri Süleyman için toplandı. Artık onlar düzenlenip hizalanıyorlardı. )

38/36 - Fe sehharna lehür rıha tecrı bi emrihı ruhaen haysü esab ( Böylece rüzgarı onun buyruğuna verdik. Onun emriyle, yumuşak eserek nereye isabet ederse akardı. )

38/37 - Veş şeyatıne küllü BENNAİN ve ğavvas ( Ve şeytanlar ki hepsi BİNA YAPICI ve dalgıç. )

38/37 kodlu ayette Süleyman Tapınağı'nın inşasında Süleyman'a yardım eden cinlerden "şeytan" olarak bahsedilmektedir. Tapınak binasının inşasının geçtiği sure numarası 38 olup, bu sayı "11" nümerolojisine işaret etmektedir. ( 3+8 = 11 )

34/12 - Ve li süleymaner rıha ğudüvvüha şehrun ve ravahuha şehr ve erselna lehu aynel kıtr ve minel cinni men ya'melü beyne yedeyhi bi izni rabbih ve men yeziğ minhüm an emrina nüzıkhü min azabis seır ( Ve Süleyman için rüzgar. Onun gidişi bir aydı ve onun dönüşü bir aydı. Ona erimiş bakır pınarı gönderdik. Önünde çalışanlar Rab’binin izniyle cinlerden kimselerdi. Onlardan kim emrimizden çıkarsa, ona ateş azabından tattırırız. )

34/12 kodlu ayetteki "Gidişi 1 ay ve dönüşü 1 ay" ifadesi "11" nümerolojisine dikkat çekmekte gibidir.

34/13 - Ya'melune lehu ma yeşaü min meharıbe ve temasıle ve cifanin kel cevabi ve kudurir rasiyat ı'melu ale davude şükra ve kalılün min ıbadiyeş şekur ( Ona mihrablardan, timsallerden resimlerden heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan ve sabit çömleklerden ne dilerlerse yaparlardı. Şükrederek çalışın Davud ailesi. Kullarımdan çok azı şükreder. )

Tevrat'ta, Süleyman'ın babası olan Davut'un "11" çocuğu olduğu bildirilir.

10 2 Samuel 5-14 Davut'un Yeruşalim'de doğan çocuklarının adları şunlardı: Şammua, Şovav, Natan, Süleyman,
10 2 Samuel 5-15 Yivhar, Elişua, Nefek, Yafia,
10 2 Samuel 5-16 Elişama, Elyada ve Elifelet.

Tevrat'ın Tarihler suresinin aşağıdaki ayet setinde Davud'a destek veren aslan yüzlü "11" yiğit adamdan bahsedilir. Ve bu ayet setinin ilk ayetinin kod nümerolojisi "11" sayısına eşittir. ( 12-8 ... 1+2+8 = 11 )

13 1 Tarihler 12-8 DAVUT çölde saklandığı yerdeyken bazı Gadlılar da ona katıldı. Bunlar savaşa hazır, kalkan ve mızrak kullanabilen yiğit adamlardı. Yüzleri aslan yüzü gibiydi, dağlardaki ceylanlar kadar çeviktiler. 

13 1 Tarihler 12-9 Önderleri Ezer'di. İkincisi Ovadya, üçüncüsü Eliav, 

13 1 Tarihler 12-10 dördüncüsü Mişmanna, beşincisi Yeremya, 

13 1 Tarihler 12-11 altıncısı Attay, yedincisi Eliel, 

13 1 Tarihler 12-12 sekizincisi Yohanan, dokuzuncusu Elzavat, 

13 1 Tarihler 12-13 onuncusu Yeremya, ONBİRİNCİSİ de Makbannay'dı.

Süleyman Tapınağı'nın bıyutlarının bildirildiği Tevrat'ın aşağıdaki ayeti "11" nümerolojisi içermektedir.

11 1 Krallar 6-2 Kral Süleyman'ın RAB için yaptığı tapınağın uzunluğu ALTMIŞ, genişliği YİRMİ, yüksekliği OTUZ arşındı.

- Sure numarası "11"'dir.
- Ayet kodunun ( 11 1 6-2 ) nümerolojik değeri "11" sayısını vermektedir. ( 1+1+1+6+2 = 11 )
- Ayette bildirilen tapınağın bıyutlarının nümeroloki toplamı "11" sayısını vermektedir. ( 6+0+2+0+3+0 = 11 )

Aşağıdaki ayette ise tapınakta, ilahi ilmi yani kozmik bilgilerin saklanacağı bir odadan bahsedilmektedir. 

11 1 Krallar 6-19 Tapınağın içinde RAB'bin ANTLAŞMA SANDIĞI'nın konacağı iç oda hazırlandı.

Tapınağın tamalanma zamanı da, 38. ( 3+8 = 11 ) ayette  "11" ve "8" sayıları ile bildirilmektedir.

11 1 Krallar 6-38 ONBİRİNCİ yılın SEKİZİNCİ ayı olan Bul ayında tapınak tasarlandığı biçimde bütün ayrıntılarıyla tamamlandı. Tapınağın yapımı Süleyman'ın yedi yılını almıştı.

En'am suresinin 35. ( 3+5 = "8" ) ayetinde ise "SÜLLEMEN FİS SEMAİ" ( Göğe MERDİVEN ) kavramı yer almaktadır. "Yükselmek, Yükseğe Çıkmak" kavramı ile ilintili olan SÜLLEMEN" kelimesinin SÜLEYMAN kelimesi ile olan fonetik benzerliği dikkat çekmektedir. Batı dillerinde Süleyman kelimesi SOLOMON olarak telafuz edilmekte ve bu kelimenin SOL ( Güneş ) ve MON ( Ay ) kelimelerinin birleşmesinden oluştuğu ifade edilmektedir. "Güneş" ve "Ay" kelimeleri yüksekte olmayı simgeleyen kavramlardır. 

6/35 - Ve in kane kebüra aleyke ı'raduhüm fe in isteta'te en tebteğıye nefekan fil erdı ev SÜLLEMEN FİS SEMAİ fe te'tiyehüm bi ayeh ve lev şaellahü le cemeahüm alel hüda fe la tekunenne minel cahilın ( Ve eğer onların dönmeleri sana büyük sıkıntı olduysa, o halde yerin içinde delik veya GÖĞE MERDİVEN aramaya istidatın varsa, haydi onlara ayet getir. Şayet Allah dileseydi, onları yönlendirme üzerinde toplardı. O halde kesinlikle cahillerden olma.

"Süleyman" kelimesi İncil'de ilk kez aşağıdaki ayette geçmektedir.

40 Matta 1-6 İşay Kral Davut'un babasıydı, Davut, Uriya'nın karısından doğan *Süleyman* 'ın babasıydı, 

İncil'de Süleyman kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kod nümerolojisi "11" olmaktadır. ( 4+0+1+6 = "11" )

Ünlü fizikçi ve alkimist ISAAC NEWTON, Süleyman Tapınağı'nın kodları ve mimarisi konusunda derin ve okült araştırmalarıyla bilinmektedir. İlginçtir ki ISAAC NEWTON kelimesi "11" harften oluşmaktadır.

"İki Yarıklı" anlamına gelen "ŞAKAK" kelimesi "ŞAK" ( Yarık ) ve "AK" ( İki ) kelimelerinden oluşur. Arapça'da da ŞİKAK kelimesi "Yarık, Yarılmış, İki Parçaya Ayrılmış" " anlamına gelmektedir. ŞAKAK kelimesinin İngilizce'deki karşılığı ise "Tapınak" anlamına da gelen TEMPLE kelimesidir. Bu noktada yine "Tapınak" kelimesi ile "11" sayısı arasında bir ilinti tezahür etmektedir. Süleyman Tapınağı'nın çizimlerinde tapınağın girişinde / "kapısında" iki büyük kolon dikkat çekmektedir. Bu iki kolon "11" sayısını yani boyutlar arası geçiş "portalini" / kapısını sembolize etmektedir.

                                              
Süleyman Tapınağı ve Girişindeki İki Sütun


Isaac Newton ve Süleyman Tapınağı hakkında bir kitap




                         
Isaac Newton'un Süleyman Tapınağı'nın vaziyet planına ilişkin çalışması

11 sayısnın portal açılmasıyla üst boyuta geçişi sembolize etmesi kapsamında Müzemmil suresinin 73/19 kodlu ayeti dikkat çekmektedir.

73/19 - İnne (1) hazi (2) hi (3) tezkiretun (4) fe (5) men (6) şae (7) ittehaze (8) ila (9) rabbi (10) hı (10) SEBİLEN (11) ( Kesinlikle işte o hatırlamadır. O halde dileyen kimse Rab’bine yol edinir. )

-        “Rab’be giden yol” kavramının yer aldığı 73/19 kodlu ayetin kodunda “11” nümerolojisi bulunmaktadır. 73 ... 7+3 = 10 ... “1” ; 19 ... 1+9 = 10 ... “1” ..... “11” )

- 73/19 kodlu ayette “11” kelime bulunmaktadır.

Monday, May 20, 2019

Madde saplantısı ve Karun'un akıbetinden kurtuluş

Kalplerinde kibir hastalığı olanların kaba madde alemi olan Dünya'daki madde obsesyonunun ibret verici sonucu Kasas suresindeki Karun örneği ile de bildirilmektedir. Aşağıdaki ayet setinde varlıkları helâke sürükleyen kibir, şirk, kıskançlık, kötülük, bozgunculuk, mülk saplantısı ve inkar kavramları vurgulanmakta, kurtuluşa ise ancak sabırla, iyilikler ve güzellikler yaparak, takdir ettiği rızık ve nimetlerden dolayı Rab'be şükrederek , Kur'an okuyarak ve ahireti arzulayarak erişilebileceği bildirilmektedir.

28/78 - "Kesinlikle o indimdeki ilim üzerine verildi." dedi. Kesinlikle Allah' ın ondan önce, kuvvet  olarak ondan daha şiddetli ve topluluk olarak daha çok olan nesillerden kimseleri helak ettiğini bilmez mi? Ve suçlular günahları hakkında sual edilmezler.

28/79 - Böylece süsleri içinde kavmine çıktı. O dünya hayatını isteyenler "Ey keşke o Karun' a verilenlerin aynısı bize olsaydı. Kesinlikle o büyük pay ve haz sahibidir." dediler.

28/80 - Ve o ilim verilmiş olanlar "Vaylar size, o inanan ve iyilikler yapan kimse için Allah' ın sevabı daha hayırlıdır. Ona sabredenlerin haricindekiler kavuşamaz." dediler. 

28/81 - Böylece onu ve yurdunu batırıp yere geçirdik de ona Allah’tan başka yardım eden topluluk olmadı. Kendisine yardım edenlerden de olamadı. 

28/82 -  Ve dün onun mekanını temenni etmiş olanlar "Demek ki kesinlikle Allah, kullarından dilediği kimseye rızkı genişletir, yayar ve daraltır. Şayet Allah üzerimize nimet vermeseydi, bizi batırıp yere geçirirdi. Kesinlikle o, inkarcıları iflah etmez."  derler.

28/83 - Ahiret yurdu budur. Onu, yerde ululuk, büyüklük ve bozgun istemeyenler için oluştururuz. Sonuç sakınanlar içindir. 

28/84 - Kim güzelliği getirirse ondan daha hayırlısı onadır. Kim kötülüğü getirirse, artık kötülük yapanlar o yapmış olduklarının haricinde karşılıklandırılmazlar. 

28/85 -  Kesinlikle Kur'an' ı senin üzerine o farz kılan, seni dönüş yerine döndürecektir. De ki: "Rab’bim kimin yönlendirmeyle geldiğini ve kimin apaçık sapıklık içinde olduğunu bilir. 

28/86 - Ve sen kitabın sana atılacağını ummamaktaydın. Ancak Rab’binden rahmettir. O halde inkarcılara arka çıkıp destekleyen olma. 

28/87 - Ve sana indirilmesinden sonra, kesinlikle seni Allah' ın ayetlerinden döndürmesinler. Rab’bini çağır. Kesinlikle ortak koşanlardan olma. 

28/88 - Ve Allah ile birlikte başka ilahı çağırma. O’nun haricinde ilah yoktur. O' nun yüzü haricinde herşey helak olur. Hüküm O'nadır ve O'na döndürülürsünüz.

Dünya hayatı obsesyonuna tutulmuşların tasvir edildiği bazı İncil ayetleri ise şöyledir.

45 Romalılar 16/ 18 Böyle kişiler Rabbimiz Mesih'e değil, kendi midelerine kulluk ediyorlar. Saf kişilerin yüreklerini kulağı okşayan tatlı sözlerle aldatıyorlar

46 1 Korintliler 6/ 13 "Yemek mide için, mide de yemek içindir" diyorsunuz, ama Tanrı hem mideyi hem de yemeği ortadan kaldıracaktır. Beden fuhuş için değil, Rab içindir. Rab de beden içindir.

50 Filipililer 3/19 Onların sonu yıkımdır; tanrıları mideleridir. Ayıplarıyla övünür, yalnız bu dünyayı düşünürler.

İdrakli Varlık sembolü Yıldız


Kutsal kitaplarda “Yıldız” kelimesinin “İnsan / Vazifeli Varlık / Resul / Melek” kavramlarını sembolize etmek amacıyla da kullanıldığına ilişkin deliller söz konusudur. Bu delilleri içeren ayetler aşağıdadır.

Tevrat’ta yer alan Yusuf’un rüyası misali;

1 Tekvin 37-9 Yusuf bir düş daha görüp kardeşlerine anlattı. "Dinleyin, bir düş daha gördüm" dedi, "Güneş, ay ve ONBİR YILDIZ önümde eğildiler."

2 Tekvin 37-8 Yusuf babasıyla kardeşlerine bu düşü anlatınca, babası onu azarladı: "Ne biçim düş bu?" dedi, "Ben, annen, kardeşlerin gelip önünde yere mi eğileceğiz yani?"

Ayette, Yusuf’un babasının sözü vesilesiyle “Yıldız” kelimesinin “İnsanı” sembolize ettiği bildirilmektedir.

Aynı misal Kur’an’da da şu şekilde yer almaktadır.

12/4 - İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü EHADE AŞERA KEVKEBEN veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın ( Zamanında Yusuf babasına "Ey babam, kesinlikle ben ONBİR YILDIZ, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )

12/5 - Kale ya büneyye la taksus rü'yake ala ıhvetike fe yekıdu leke keyda inneş şeytane lil insani adüvvün mübın ( "Ey oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa sana hile yapıp tuzak kurarlar. Kesinlikle şeytan, insan için apaçık düşmandır." dedi. )

Ayetlerdeki Yıldız sayısının “11” olması da boyutlar arası geçiş sembolizmi açısından önem arzetmektedir.

Kur’an’ın Hicr suresi;

15/16 - Ve lekad cealna fis semai BÜRUCEN ve zeyyennaha lin nazırın ( Ve gökte YILDIZ KÜMELERİ oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik.
15/17 - Ve hafıznaha min külli şeytanir racım
Ve onu tüm kovulmuş şeytanlardan koruduk.
15/18 - İlla men isterekas sem'a fe etbeahu ŞİHABÜN mübın
O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu apaçık KIVILCIM takip eder.

Ayet setinde, göğün boyutlar arası bir geçiş sınırı olduğu, yıldızların esas itibarıyla farklı boyuttan geçiş yapabilecek varlıklara ( cinler ) karşı koruma sağlayan Vazifeli Varlıklar oldukları bildirilmektedir. “Kulak hırsızlığı yapanı takip eden kıvılcım” ifadesindeki “Kıvılcım” kelimesinin “Yıldızı” sembolize ediyor olması kuvvetle muhtemeldir.

Aynı misal Saffat suresinin aşağıdaki ayetlerinde de yer almaktadır. Ayette Meleül Ala’nın ( Yüksek İleri Gelenler / Yüksek Melek Konseyi ) konuşmalarını duymaya ve bilgi çalmaya çalışan cinlerin Vazifeli Varlıklar tarafından kovuldukları bildirilmektedir.

37/6 - İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil KEVAKİB ( Kesinlikle biz en yakın göğü YILDIZ süsüyle süsledik. )
37/7 - Ve hıfzan min külli şeytanin marid ( Ve tüm inatçı azgın şeytanlardan koruduk. )
37/8 - La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib ( Onlar yüksek ileri gelenleri duyamazlar. Her taraftan atılırlar. )
37/9 - Dühuran ve lehüm azabün vasıb ( Uzaklaştırılırlar. Sürekli azap onlaradır. )

En’am suresinin aşağıdaki ayetlerinde “Yıldızların insanlar için yönlendirme” vesilesi oldukları bildirilmektedir.

6/97 - Ve hüvellezi ceale lekümün nücume li tehtedu biha fı zulümatil berri vel bahr kad fassalnel ayati li kavmin ya'lemun ( Ve kara ve denizin karanlıklarında sizi yönlendirmek için, size yıldızları oluşturan O'dur. Ayetleri, bilen kavim için ayrıntılandırdık. )

Rahman suresinin aşağıdaki ayetinde “Yıldızların secde etmesi” sembolizmi yer almaktadır. Ayette yer alan “Şecer” ( Ağaç ) kelimesinin de “İnsanın soyAĞACI” olması kuvvetle muhtemeldir.

55/6 - Ven necmü veş şeceru yescüdan ( Ve yıldızlar ve ağaçlar yere kapanırlar. )

Mürselad ( Gönderilenler ) suresinin aşağıdaki ayet setinde de “Yıldızlar” ve “Resuller” kelimelerinin bir arada kullanımı dikkat çekmektedir. Ayette “Göğün bir kapı gibi açılımasından ve yıldızların ( resullerin ) gökten indikleri” anlamı çıkabilmektedir.

77/8 - Fe izen NÜCUMU TUMİSET ( Böylece YILDIZLAR SİLİNDİĞİNDE. )
77/9 - Ve izes SEMAU FURİCET ( Ve GÖK YARILDIĞINDA. )
77/10 - Ve izel cibalu nusifet ( Ve dağlar eğilip savrulduğunda. )
77/11 - Ve İZER RUSULU UKKITET ( Ve RESULLER VAKİTLERİNE ULAŞTIKLARINDA. )

İncil’deki aşağıdaki ayetlerde aynı kapsamdaki misalleri içermektedir.

40 Matta 2-2 Şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O’NUN YILDIZINI gördük ve O'na tapınmaya geldik."

Ayette "Mesih İsa", "Yıldız" ile özdeşleştirilmiştir.

41 Mark 13-25 YILDIZLAR GÖKTEN DÜŞECEK, Göksel güçler sarsılacak.'
41 Mark 13-26 "O zaman İNSANOĞLU’NUN ( İSA ) BULUTLAR İÇİNDE büyük güç ve görkemle GELDİĞİNİ GÖRECEKLER.

Ayette “Mesih İsa’nın ve Meleklerin” sembolik olarak gökten inmeleri kavramı “Yıldızların düşmesi ve İnsanoğlu’nun gelmesi” olarak ifade edilmiştir.

66 Vahiy 2-28 Galip gelene SABAH YILDIZINI DA vereceğim.

Sabah Yıldızı, Kur’an’da “Tarık” olarak yer alan ve Mesih İsa’nın ruhsal tesirlerini ifade eden kavramdır.

50 Filipililer 2-15 aralarında evrendeki YILDIZLAR gibi parladığınız bu eğri ve sapık kuşağın ortasında kusursuz ve saf, Tanrı'nın lekesiz çocukları olasınız. Öyle ki, 

66 Vahiy 6-13 İncir ağacı, güçlü bir rüzgarla sarsıldığında nasıl ham incirlerini dökerse, GÖKTEKİ YILDIZLAR DA ÖYLECE YERYÜZÜNE DÜŞTÜ.

Ayetteki “Ham incirler”, tekamül etmesi amacıyla bir sınav ortamı olan Dünya’ya gönderilen “İnsan”’ı sembolize etmekte gibidir.

66 Vahiy 6-14 GÖKYÜZÜ BİR TOMAR* GİBİ ORTADAN KALKTI. Her dağ, her ada yerinden sökülüp alındı.


*Göğün “Yazı Tomarına” benzetilmesi durumu aynen Kur’an’ın Enbiya suresinin aşağıdaki ayetinde de yer almaktadır.

21/104 - Yevme NATVİS SEMAE KE TAYYİS SİCİLLİ LİL kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın ( O gün GÖĞÜ, YAZI TOMARLARINI DÜRER GİBİ DÜRERİZ. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )

Saturday, May 18, 2019

Börü ... Bari' ... Peri ... Vazifeli Varlık

BÖRÜ kelimesinin, eski Türkçe’de "kurt, yiğit, bahadır ve cesur" gibi farklı anlamlar taşıdığı bilinse de ve bu kelime genel olarak kurt anlamında kullanılsa da BÖRÜ kelimesinin derin ve ilahi anlamı da bulunmaktadır. BÖRÜ kelimesi sadece kurt için değil, kutsal bir varlık olarak kabul gören kurt için de kullanılmaktadır. Türkçe’de birçok farklı anlamı olan BÖRÜ kelimesi, at üzerinde arkasını dönerek ok atabilen savaşçıları, yiğit güreşçileri ve Tanrı Dağı eteklerinde gezdiğine inanılan GÖK TANRILARINI ifade etmek için kullanılmıştır.

Halk dilinde ve masallarda yer alan PERİ kelimesinin BÖRÜ kelimesi ile aynı kökten ve aynı anlama sahip olması kuvvetle muhtemeldir. Peri kelimesi, "Cisimleri çok lâtif* ve görünmez olan hoş mahluk. İnsana muhabbet eden ( sevgi gösteren ), muvahhid ve müslim lâtif mahluk." anlamına gelmektedir. ( * "Latif" kelimesi "İnce, zarif" anlamını barındırmakta olup, kainattaki süptil varlık formuna da işaret eder niteliktedir. )

Allahü Teala'nın izniyle ilahi nizamdaki "yaratış" ve "kader mekanizmasında" görev alan süptil nitelikli ( madde ötesi, bedensiz varlık ) Vazifeli Varlık ( Melek ) kavramı bu noktada dikkat çekmektedir. Zira Kur'an'da insanın ve cinlerin yaratılışına ilişkin ayetlerde "Biz yarattık" ( Halakna ) ifadesinin yer alması da Allahü Teala'nın yetkilendirmesi çerçevesinde yaratıştan ve kader mekanizmasından sorumlu varlıklar olduğunu ortaya koymaktadır. 

Tin suresinin 95/4 kodlu ayetindeki "Yarattık"  ifadesi önem arzetmektedir.

95/4 - Lekad HALAKNEL insane fi AHSENİ takvim ( İnsanı kıvama koymanın EN GÜZELİ içinde YARATTIK. )

BÖRÜ ve PERİ kelimelerinin köken açısından ilintisi olması kuvvetle muhtemel bir diğer kelime de BARİ' kelimesidir. Bu kelime, "Bir kalıptan döker gibi, düzgün, tertipli ve güzel yaratan. Aza ve cihâzatları birbirine mütenasip ve kâinattaki umumî nizama ve gayelere uygun ve münasebettar olarak halkeden. Üstün, mükemmel" anlamına gelmektedir. ( Aynı kökten türemiş olan "BARİK" kelimesi de "İnce, narin" yani "Süptil" anlamını taşımaktadır. )

Kur'an'da "Bari'" kelimesi sadece 2/54 kodlu ayette geçmektedir.

2/54 - Ve iz kale musa li kavmihı ya kavmi inneküm zalemtüm enfüseküm bittihazikümül ıcle fe tubu ila BARİİküm faktülu enfüseküm zaliküm hayrun leküm inde BARİİküm fe tabe aleyküm innehu hüvet tevvabür rahim ( Ve zamanında Musa kavmine "Ey kavmim siz buzağıyı kendinize edinerek kesinlikle nefislerinize zulmettiniz. O halde tevbe edip GÜZEL YARATANINIZA tabi olun da nefislerinizi öldürün. Bu, YARATANINIZIN indinde size hayırlıdır." dedi. Böylece üzerinize tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )

"Bari'" kelimesinin geçtiği ayetin kodunun nümerolojik değerinin "11" olması da ayrıca dikkat çekmektedir. ( 2+5+4 = 11 )

Batı dillerinde "Peri" kelimesi "Çevreleyen, Çevresinde olan" anlamını taşımaktadır. ( Örnek: Period, Periscope, Periphere )

Kur'an'da "Allah'ın" ve "Vazifeli Varlıkların" ( Melekler ) varlıkları "Kuşattıklarına" ( Çevrelediklerine ) ilişkin bilgi verilmektedir. Bu kapsamda "Peri" kelimesinin bir başka sembolik anlamı da açığa çıkmaktadır.

4/126 - Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahü bi külli şey'in mühıyta ( Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah içindir. Allah, herşeyi kuşatandır. )


18/91 - Kezalik ve kad ehatna bima ledeyhi hubra ( İşte böyleydi. Onun yanında olanları ilimle kuşattık. )








Friday, May 17, 2019

Gaia ... Gayya ... Ateş Kuyusu ... Dünya

Grek mitolojisinde "GAİA" kelimesi, Dünya'nın kadın olarak kişiselleştirilmiş ismidir.


Kur'an'ın 19. suresi olan Meryem suresinin 59. ayetinde geçen "Ğayya / Gayya" kelimesi "İçine düşenin kolay kolay çıkamayacağı yer, Ateş kuyusu" anlamlarını taşımaktadır.

19/59 - Fe halefe min ba'dihim halfün edaus salate yettebeuş şehevati fe sevfe yelkavne ĞAYYA( Böylece onlardan sonra takip edenler halef olup arkasından geldiler. Duayı bıraktılar da şehvetlere tabi oldular. Artık yakında GAYYAya, ateş kuyusuna kavuşacaklar, atılacaklar. )

Kaba madde alemi olan Dünya*, öz varlık safhasındaki insanın, hatası nedeniyle yarı süptil alem olan cennetten ( Sevgi Planı, Sirius ) çıkarılarak gönderildiği ortamdır. Ve bu ortam daimi sıkıntıların ve sorunların mevcut olduğu sınav niteliğinde bir ortam, bir mekandır. Bir başka deyişle ateş kuyusudur, cehennemdir. Halk dilinde "Gayya Kuyusu" olarak da yer alan Gayya kelimesinin anlamında da yer aldığı üzere "Dünya'ya düşen buradan kolay kolay kurtulamaz." Zira kurtulabilmesi için, kibir ve nefsaniyetten arınabilmesi için kendisine fırsat ve sınav olarak bahşedilen yüzlerce reenkarnasyon döngüsünü tamamlaması gerekmektedir. Grek mitolojisindeki kadın karakter "Gaia" da doğurganlık özelliği ile reenkarnasyon döngüsünü sembolize etmekte gibidir.

* "Dünya" kelimesi "Dûn" ( Aşağı, Alt, Sefil ) kökünden türemiş olan ve zaten özünde "Aşağılıklık, Altlık, Sefillik" anlamını taşıyan bir kelimedir. Dolayısıyla "Dünya", içinde bulunan varlıkların bir an önce ruhal tekamüle ererek kurtulmaları gereken alt seviye bir yaşam ortamıdır.














"Gemi" boyutlar arası nakil vasıtası mı ?


Hatırlanacağı üzere "11" sayısı portal açılması ile boyutlar arası geçişin, döngünün ve düalitenin okült ezoterik sembolüdür. 

Bu kapsamda, kutsal kitaplarda geçen "Gemi" * kelimesinin ilk kez geçtiği ayetler incelendiğinde "11" nümerolojisi göze çarpmaktadır. ( * "Gemi" kelimesinin kökünde Arapça "Cem" ( Toplanma ) kelimesi bulunmaktadır. Latince'de "G" harfi "C" olarak telafuz edilmektedir. "Gemi" yolcuların "toplandığı" bir deniz vasıtasıdır. Ancak "deniz" Hidrojen atomlarından oluşan bir olgu olduğuna ve tüm madde kainatının da Hiderojen atomlarından oluştuğu düşünüldüğünde "Gemi" kelimesinin uzayda nakil sağlayan bir vasıta olma ihtimali de kuvvetlenmektedir.

Tevrat

1 Tekvin 6-14 Kendine gofer ağacından bir GEMİ yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. 

İncil

40 Matta 24-38 Nuh'un GEMİYE bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı.

"Gemi" kelimesinin İncil'de 29 kere tekrarlanması da "11" nümerolojisi oluşturmaktadır. ( 2+9 = 11 )

Kur'an

22/65 - E lem tera ennellahe sehhara leküm ma fil erdı vel FÜLKE tecrı fil bahri bi emrih ve yümsiküs semae en tekaa alel erdı illa bi iznih innellahe bin nasi le raufün rahım ( Görmedin mi ki kesinlikle Allah, o yerde olanları, denizde O’nun emriyle akan GEMİLERİ buyruğunuza verdi. Göğü, izni dışında yerin üzerine düşmesin diye tutar. Kesinlikle Allah insanlara esirgeyendir merhametlidir. )

Ayet numaralarındaki 11 nümerolojisi şu şekildedir.

Tevrat : 6-14 ... 6+1+4 = "11" 
İncil : 38 ... 3+8 = "11"
Kur'an : 65 ... 6+5 = "11"

Wednesday, May 15, 2019

Melek taklidi yapan şeytanlar


"Şeytan" kelimesinin "Şeyt" ( Helak olmak, Mahvolmak, Yanmak ) köküne sahip ve sonuna "An" ( Gibi olan ) eki alarak türemiş "Helak olan, Mahvolan, Yanan" anlamında bir kelime olduğuna evvelki bölümlerde de değinilmişti. Kötülük ve dolayısıyla helaka, ateşe sürüklenme vesilesi olan varlıklara "Şeytan" sıfatı verilmektedir. ( Dolayısıyla Şeytan bir özel isim değildir. Özel isim olan ise nefsaniyet  ve kibir olgusunu tetiklemek suretiyle varlıkların şeytan sıfatını kazanmalarına vesile olan cin imamının ismi olan İblis'tir. İblis kelimesi de "Ümit yitirten" anlamına gelmektedir. )  

Şeytanların, saptırma amacıyla uyguladıkları en temel metod kendilerine "İyi, Güzel, Hoş, Şefkatli, Sevecen, Doğru, Hayırsever" izlenimi vermeleridir. Bunu öylesine başarılı bir şekilde yaparlarki ilmi seviyesi yetersiz olan muhataplarını kolaylıkla ikna edebilir ve onları gizli planlarına araç olarak kullanabilirler. Bugün dünya insanları, cinayetlerini, hırsızlıklarını, ahlaksızlıklarını ve yalanlarını hayırseverlik kisvesi altında gizleyen nice şeytanların baskısı altındadırlar.

Şeytanların, bu "taklide dayalı" aldatma metodlarının sayısal delili Kur'an'da, "Melek" ve "Şeytan" kelimelerinin tekrar adetlerinin aynı olması yoluyla bildirilmiştir. Kur'an'da Melek kelimesi 88 kere tekrarlanırken Şeytan kelimesi de 88 kere tekrarlanmaktadır.

Allahü Teala şeytanın insana kesinlikle düşman olduğunu Bakara suresinin 2/168 kodlu ayetinde bildirmiştir.

2/168 - Ya eyyühen nasü külu min ma fil erdı halalen tayyiben ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu leküm adüvvün mübın ( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

Münafikun suresinin 63/4 kodlu ayetinde de "Münafık" ( İkiyüzlü ) niteliğe sahip olan şeytanların aldatıcı izlenim bıraktıkları ancak esasında insana düşman oldukları müteşabih olarak bildirilmektedir.

63/4 - Ve iza reeytehüm tu’cibuke ecsamuhüm ve in yekulu tesma’ li kavlihim ke ennehüm huşubun musennedeh yahsebune kulle sayhatin aleyhim hümül aduvvu fahzerhüm katelehümullahu enna yu’fekun ( Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. Her çığlığı onların üzerlerine sanarlar. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar.

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de şeytanların taklid yoluyla aldatışlarına ilişkin net tanımlamalar yer almaktadır.

47 2 Korintliler 11-14 Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir.

47 2 Korintliler 11-15 Ona hizmet edenlerin de kendilerine doğruluğun hizmetkârları süsü vermesi şaşırtıcı değildir. Onların sonu yaptıklarına göre olacaktır.

Tuesday, May 14, 2019

Öz Varlık ve Nefs Tanımı

İnsanın özü, ruh tesiri altındaki göksel bir varlık yani süptil madde formundaki Öz Varlık'tır. Öz Varlık, kendisine tesir eden ruhun tekamülü için tabi tutulduğu reenkarnasyon süreci içinde kaba madde alemi olan Dünya’da bedenlenmektedir. Bedenlenmiş Öz Varlık liyakate erişmesi durumunda kaba madde bedenini terketmiş göksel, süptil ve ebedi olan “Öz Varlık” haline dönebilecektir. 

Alt boyut varlıkları olan ve süptil yapıya sahip olan cinler, Öz Varlığı kontrol altına almak suretiyle onun kaba madde aleminde içine hapsolmuş olduğu bedenden çıkmasını ve göksel plana yani öz mekanına kavuşmasını engellemeye çalışmaktadırlar. ( Kur’an’da Öz Varlığın bedenlenerek oluşturduğu varlık “Nefs” olarak tanımlanmaktadır. Cin tesiri ve tasallutu altına girmiş Nefs kötülüğe meyilli hale gelmektedir. )

Nefs kelimesinin Kur’an’da 293 kere tekrarlanması bu sayıdaki 14 yani İkili Yedi nümerolojisi açısından önem arzetmektedir. Zira “İkili Yedi” kavramı Nefs’teki düaliteyi yani “iyiyi” ve “kötüyü” sembolize etmektedir.

Kur’an’da “Nefs” kelimesinin ilk kez yer aldığı Bakara suresinin 2/48 kodlu ayetinde de Nefs kelimesine ilişkin “İkili Yedi” nümerolojisi yer almaktadır. "İkili Yedi" kavramı yaratılıştaki düalitenin nümerolojik sembollerinden biridir.

2/48 – Ve (1) itteku (2) yevmen (3) la (4) teczı (5) NEFSÜN (6) an (7) NEFSİN (8) şey'en ve la yukbelü minha şefaatün ve la yü'hazü minha adlün ve la hüm yünsarun ( Ve nefsin nefse hiçbir şeye karşılık veremediği ve ondan af için vesile olmasının kabul edilmediği ve ondan fidye alınmadığı ve onlara yardım edilmediği o günden sakının. )

Ayetin kod numarasının nümerolojik değeri 14 sayısını ( 2+4+8 = 14 ) vermektedir. ( 14 = 2x7 veya 7+7 … İkili Yedi )

- Ayetteki ilk Nefs kelimesi 6., ikinci Nefs kelimesi ise 8. kelimedir. Bu sıra numaralarının toplamı da 14 sayısını vermektedir. ( 8+6 = 14 ... İkili Yedi )

Öz Varlığa ilişkin İncil ayetleri ise aşağıdadır.

46 1 Korintliler 15-35 Ama biri çıkıp, "Ölüler nasıl dirilecek? Nasıl bir bedenle gelecekler?" diye sorabilir.

46 1 Korintliler 15-40 GÖKSEL BEDENLER vardır, dünyasal bedenler vardır. Göksel olanların görkemi başka, dünyasal olanlarınki başkadır.

46 1 Korintliler 15-41 Güneşin görkemi başka, ayın görkemi başka, yıldızların görkemi başkadır. Görkem bakımından yıldız yıldızdan farklıdır.

46 1 Korintliler 15-42 Ölülerin dirilişi de böyledir. Beden çürümeye mahkûm olarak gömülür, çürümez olarak diriltilir.

46 1 Korintliler 15-43 Düşkün olarak gömülür, görkemli olarak diriltilir. Zayıf olarak gömülür, güçlü olarak diriltilir.

46 1 Korintliler 15-44 DOĞAL BEDEN olarak gömülür, ruhsal beden olarak diriltilir. DOĞAL BEDEN olduğu gibi, RUHSAL BEDEN de vardır.

46 1 Korintliler 15-45 Nitekim şöyle yazılmıştır: "İlk insan Adem yaşayan can oldu." Son Adem'se yaşam veren ruh oldu.

46 1 Korintliler 15-46 Önce ruhsal olan değil, doğal olan geldi. RUHSAL olan sonra geldi.

46 1 Korintliler 15-47 İlk insan yerden, yani TOPRAKTANDIR. İkinci insan GÖKTENDİR.

46 1 Korintliler 15-48 Topraktan olan insan nasılsa, topraktan olanlar da öyledir. GÖKSEL İNSAN nasılsa, GÖKSEL OLANLAR da öyledir.

46 1 Korintliler 15-49 Bizler TOPRAKTAN OLANA nasıl benzediysek, GÖKSEL OLANA da benzeyeceğiz.

Selanikliler suresinin 5-23 kodlu ayetinde yaratılıştaki 3 idrakli öğenin isimleri, Ruh, Can ( Öz Varlık* ) ve Beden** olarak bildirilmektedir. ( İncil'in İngilizce metinlerinde bu kavramlar Spirit, Soul ve Body olarak, Kur'an'da da Ruh, Nefs ve Beden olarak yer almaktadır. ) ( * "Öz Varlık" süptil madde, "Beden" ise kaba madde halindedir. )

52 1 Selanikliler 5-23 Esenlik kaynağı olan Tanrı'nın kendisi sizi tümüyle kutsal kılsın. RUHUNUZ, CANINIZ ve BEDENİNİZ Rabbimiz İsa Mesih'in gelişinde eksiksiz ve kusursuz olmak üzere korunsun.

İncil’in Filipililer suresinin 3-20 / 21 kodlu ayetleri dikkat çekmektedir.

50 Filipililer 3-20 Oysa BİZİM VATANIMIZ GÖKLERDEDİR. Oradan Kurtarıcı'yı, Rab İsa Mesih'i bekliyoruz.

50 Filipililer 3-21* O her şeyi kendine bağlı kılmaya yeten gücünün etkinliğiyle ZAVALLI BEDENLERİMİZİ DEĞİŞTİRİP KENDİ YÜCE BEDENİNE BENZER HALE GETİRECEKTİR.

Ayet numarasının “21” olması “Ruh” kelimesinin nümerik sembolüne dikkat çekmektedir. Kur’an’ın 4/171 kodlu ayetinde Mesih İsa’nın “Rab’bin KELİMESİ ve O’ndan RUH olduğu” bildirlmektedir. Ayette esasen süptil olan Öz Varlığın bedeni terkedeceği ve Ruh’a dönüş olacağı bildirilmektedir. Öz Varlık, spiritüalizmde Astral Beden olarak tanımlanan varlıktır. ( Star / Astar / Sitra kelimeleri aynı kökten türemiş olup, “İnce Kat, Süptil Katman / Plan / Örtü” anlamlarını taşımaktadırlar. )

İsa ve 888

"İsa" kelimesinin Grek alfabesi ile yazılışı aşağıda yer almakta olup, "Yeshua" harflerin Grek alfabesindeki sıra değerlerinin toplamı 888 sayısnı vermektedir. ( İncil'in günümüzdeki en eski mushafı Grekçe yazılı olandır. )


"8" sayısı bilindiği üzere, yeni döngü başlangıcı, boyutlar arası geçiş, sonsuz döngü, melek kavramlarının nümerik sembolüdür.

Kur'an'da "Iys" ( İsa ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayette "8" nümerolojisi bulunmaktadır.

2/87 - Ve (1) lekad (2) ateyna (3) musa (4) el (5) kitabe (6) ve (7) kaffeyna (8) min (9) ba'di (10) hı (11) bi (12) er (13) rusüli (14) ve (15) ateyna (16) IYS (17) ebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi ruhıl kudüs e fe küllema caeküm rasulün bima la tehva enfüsükümüstekbartüm fe ferıkan kezzebtüm ve ferıkan taktülun ( Musa’ ya kitabı verdik ve ondan sonra resuller gönderdik. Meryem oğlu İSA’ya deliller verdik ve onu kutsal ruh ile destekleyip kuvvetlendirdik. O halde resul size o nefislerinizin hoşlanmadığı ile her geldiğinde kibirlenecek de bir kısmını yalanlayacak ve bir kısmını da öldürecek misiniz? )

- Ayet kodunu ( 2/87 ) oluşturan rakamların toplamının nümerolojik değeri "8" olmaktadır. ( 2+8+7 = 17 ... 1+7 = "8" )

- Ayetteki "İys" kelimesi 17. kelimedir. ( 1+7 = "8" )

Ğaşiye suresinin 88/8 kodlu ayetinde "O gün" olarak bahsedilen kavram 8 sayısı ile sembolize edilen "Yeni döngü başlangıcıdır". Ve o gün yüzlerin nimetlendiğinden bahsedilmektedir.

88/8 - Vücuhün yevmeizin na'ımet ( O gün yüzler nimetlenmiştir. )

88. surenin 26 ( 2+6 = 8 ) ayetten oluşması da 88 ve 8 yani 888 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

"Mesih İsa" kelimesi "8" harften oluşmakta olup, harflerin sıra değrlerinin toplamının nümerolojik değeri de "101" sayısını vermektedir. ( "11" sayısı üst boyutlara geçişi sağlayan portalin nümerik sembolüdür. Ayrıca düalite ve döngü kavramlarını da sembolize etmektedir. )








Araca Değil Amaca Odaklanmak

"Duaya Kalkmak", "Oruç", "Hacc" ... Dinin temel vecibeleri olarak bilinen bu kavramlar esas itibarıyla insanları, ruhsal tekamüle vesile olacak uygun düşünce, tutum ve davranışlara yönlendirmek amacıyla Allahü Teala tarafından bahşedilmiş, çok tekrar prensibine dayalı uygulamalardır. Dolayısıyla bu kavramlar tekamül yolundaki araçlardır. Bir başka deyişle kalpte hissetmeden, iyiliğe ve doğruluğa yönelmeden sadece bu eylemleri ifa etmek dinin gereklerini yapmış olmak anlamına gelmeyip, kendini kandırmak ve gösteriş yapmak anlamına gelmektedir. Maalesef cehaletin ve şeytanların tesiriyle "Araç amaca dönüştüğünde." samimiyetsizlik, gösteriş ve ikiyüzlülük tezahür etmektedir. 

O halde "Amaç" nedir? İnsanın tekamül yolundaki amacı "İyilik", "Doğruluk" ve "İlmi Artırmak"'tır.  

Kur'an'da iyiliğin  ( Birra ) tanımı 2/177 kodlu ayette detaylı bir şekilde izah edilmiş ve nihayetinde iyiliğe vesile olmayan duaya kalkışın ( Batıya ve doğuya bakmak olarak tasvir edilmiştir. ) anlam ifade etmediği vurgulanmıştır. 

2/177 - Leysel BİRRA en tüvellu vücuheküm kıbelel meşrikı vel mağribi ve lakinnel BİRRA men amene billahi vel yevmil ahıri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyın ve atel male ala hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakıne vebnes sebıli ves sailıne ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirıne fil be'sai ved darrai ve hıynel be's ülaikellezine sadeku ve ülaike hümül müttekun ( Yüzünüzü doğu tarafına ve batı tarafına çevirmenizde İYİLİK yoktur. Lakin İYİLİK, o Allah’a , sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar. )

Maun suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise gösteriş için duaya kalkan gafil inkarcıların esas itbarıyla dini yalanladıkları ve iyiliği men ettikleri bildirilmektedir.

107/1 - E raeytellezi yükezzibü bid din ( O dini yalanlayanı gördün mü? )
107/2 - Fe zalikellezi yedu'ul yetim ( Böylece işte o yetimi iter kakar. )
107/3 - Ve la yehuddu ala taamil miskin ( Ve yoksulun yedirilmesine teşvik etmez, yönlendirmez. )
107/4 - Fe veylün lil müsallin ( O halde vay dua edenler için. )
107/5 - Ellezine hüm an salatihim sahun ( Onlar dualarında habersizdirler. )
107/6 - Ellezine hüm yüraun ( Onlar gösteriş yaparlar. )
107/7 - Ve yemneunel maun (Ve ihtiyaçlığı, yardımı engelleyip menederler. )

Enfal suresinin 8/35 kodlu ayetinde de "Duayı alay, aldatma, eğlence ve gösteriş vesilesi" haline dönüştürmüş olan inkarcılardan bahsedilmektedir.

8/35 - Ve ma kane salatühüm ındel beyti illa mükaen ve tasdiyeh fe zukul azabe bima küntüm tekfurun ( Ve evin indinde onların duaları, ıslık çalmanın ve el çırpmanın haricindeki değildir. O halde inkar etmiş olmanızdan dolayı azabı tadın. )

İncil'in Matta suresinin aşağıdaki ayetinde de "Orucu insanlara gösteriş amacıyla tutan" samimiyetsiz ikiyüzlülerden bahsedilmektedir.

40 Matta 6-16 "Ayrıca, oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi üzgün yüz ifadesi takınmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için suratlarını asarlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. 



Monday, May 13, 2019

Üst Boyuttan İnen Vazifeli Varlıklar ... Haberciler

Kur'an'da ve İncil'de, Habercilerin "Gök" olarak tanımlanan üst süptil boyuttayken bedenlenmek suretiyle kaba madde alemi olan Dünya'da insan formunda enkarne edilen Vazifeli Varlıklar olduklarını teyid eden ayetler bulunmaktadır.

17/94 - Ve ma menean nase en yü'minu iz caehümül hüda illa en kalu E BEASELLAHÜ BEŞERAN RASULA ( Ve insanlara yönlendirme geldiğinde, inanmalarına "ALLAH RESUL OLARAK İNSAN MI GÖNDERDİ?" demeleri haricindeki mani olmaz. )

17/95 - Kul lev kane fil erdı melaiketün yemşune mutmeinnıne LE NEZZELNA ALEYHİM MİNES SEMAİ MELEKEN RASULA ( De ki: "Şayet yerde tatmin olmuş, tamamlanmış halde yürüyen melekler olsaydı, onların üzerine GÖKTEN RESUL OLARAK MELEKLER İNDİRİRDİK. " )

Ayette, haberci resulün gökten ( üst boyuttan ) indirildiği dolaylı olarak bildirilmektedir. Zira, "Yerde ( Dünya ) yaşayanlar melekler olmadığı için Vazzifeli Varlığı ( Resul ) gökten insan olarak enkarne ederek indirdik mesajı verilmektedir.

Öte yandan ayette geçen "Melaiketün mutmeinnıne" ( Tamamlanmış melekler ) ifadesi de insanın tekamül sürecinde melek ( Vazifeli Varlık ) olma safhasına geleceği bilgisini içermektedir.

İsra suresinin aşağıdaki ayetinde ise Haberci Muhammed'in "Yükselişinden" bahsedilmektedir.

17/93 - Ev yekune leke beytün min zuhrufin ev terka fis sema' min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura ve LEN NÜ'MİNE Lİ RUKIYYİKE hatta tünezzile aleyna kitaben nakraüh kul sübhane rabbi hel küntü illa beşeran rasula ( Veya sana süsten, altından ev olsun veya tüm misallerden göğe yükselesin. İşte insanların çoğunluğu ancak inkarda diretirler. "Üzerimize, okuyacağımız kitap indirene kadar SENİN YÜKSELİŞİNE İNANMAYIZ." De ki: "Rab’bim yücedir. Ben resul olan insanın haricindeki miyim?" )

43 Yuhanna 6-62 "Ya İnsanoğlu'nun ( İsa ) önceden bulunduğu yere yükseldiğini görürseniz...?

Ayette geçen Mesih İsa'nın "Bulunduğu yere dönmesi" ifadesi de İsa'nın üst süptil boyuttan gönderilen ve Dünya'da enkarne olan Vazifeli Varlık olduğunu bildirir niteliktedir.

"Türk" kelimesinin anlamı

Tüm diller gibi derin kökleri Türkçe'ye dayanan Arapça'da, bir fiildeki "E" harfi, fiil geçmiş zaman kipi ile sıfat yapıldığında "Ü" olmaktadır. Örnek;

E'ti = Getirmek, vermek
Ü'tu = Getirilmiş, verilmiş

Beliğ = Eriştirmek, ulaştırmak
BÜluğ = Erişmiş, ulaşmış, eriştirilmiş, ulaştırılmış ( Ergen, Ergenlik / Ergin, Erginlik anlamında da "Büluğ Çağı" olarak kullanılmaktadır. )

Bu çerçevede, İsra suresinin 17/93 kodlu ayetinde yer alan "TERKa fis sema" ( Göğe YÜKSELESİN / YÜKSELİRSİN ) ifadesindeki "Yükselmek" anlamı taşıyan "ERKA"* fiili, "Yükselmiş" anlamı vermek üzere sıfat yapıldığında "ÜRKA" olmaktadır. Bu fiilin ikinci tekil şahıs ve şimdiki zaman olarak çekilmiş hali "TERKA", geçmiş zaman olarak çekilmiş hali ise "TÜRKA" ( Yükseldin, Yükseltildin ) olmaktadır. Aynı kökten türeme "TERAKKİ" kelimesi de "Yükseliş, Yükseltilme, Yükselme" anlamına gelmektedir.  Dolayısıyla, “TÜRK” kelimesinin anlamının “Yükselmiş, Yükselen, Yükseltilmiş, Yükseltilen” olması kuvvetle muhtemeldir. ( Örnek: "Felk" ( Yarmak ) kelimesi "Fülk" olduğunda "Yaran" anlamına gelmektedir. ( "Terk" ve "Türk" benzeri... ) 

* Bir içki ismi olarak da kullanılan "Raki" kelimesinin kökünde de "Yükseltme, Yükseltgenme" anlamı bulunmaktadır. Zira "Raki", bir yükseltgenme, frekans yükseltilmesi, inceleştirme, süptilleştirme işlemi olan damıtma yoluyla elde edilmektedir.

Göktürk = Göğe Yükselmiş / Göğe Yükselen / Gökten Türemiş olan

"Ne mutlu TÜRK'üm diyene" = Ne mutlu YÜKSELDİM diyene.

Atatürk'ün aşağıdaki söylemi de Türk kelimesinin anlamına işaret eder niteliktedir.

"Türk milletinin karakteri YÜKSEKTİR."

- "Terk" kök kelimesi Kur'an'da 43 kere tekrarlanmaktadır. 43 sayısının nümerolojik değerinin "7" olması "Yedi Gökler" kavramına işaret eder niteliktedir.

- "Terka fis sema" ( Göğe yükselesin ) ifadesinin yer aldığı ayette 43 ( 4+3 = "7" ) kelime bulunmaktadır.

17/93 - Ev (1) yekune (2) leke (3) beytün (4) min (5) zuhrufin (6) ev (7) TERKA (8) fi (9) es (10) sema' (11) min (12) külli (13) meselin (14) fe (15) eba (16) ekseru (17) en (18) nasi (19) illa (20) küfura (21) ve (22) len (23) nü'mine (24) li (25) RUKIYYİ (26) ke (27) hatta (28) tünezzile (29) aley (30) na (31) kitaben (32) nakraü (33) h (34) kul (35) sübhane (36) rabb (37) i (38) hel (39) küntü (40) illa (41) beşeran (42) rasula (43)

( Veya sana süsten, altından ev olsun veya tüm misallerden göğe YÜKSELESİN. İşte insanların çoğunluğu ancak inkarda diretirler. "Üzerimize, okuyacağımız kitap indirene kadar senin YÜKSELİŞİNE inanmayız." De ki: "Rab’bim yücedir. Ben resul olan insanın haricindeki miyim?" )

- Ayetin ait olduğu İsra suresinin numarası 17'dir. ( 17 ... 1+7 = "8" )

- Ayetteki "Terka" kelimesi "8". kelime, aynı kökten olan "Rukıyy" kelimesi ise 26. ( 2+6 = "8" ) kelime olup, ayetin ilk cümlesinde "14" ( 7+7, 2x7, İkili Yedi ) kelime bulunmaktadır.

- "Sema" ( Gök ) kelimesi bu cümledeki "11". kelimedir. ( 7 sayısının döngü periyodunun, 8 ve 11 sayılarının sonsuz döngü, düalite ve üst boyutlara açılan portal kavramlarının sembolü olduğu defaatle incelenmişti. )

- Türkiye Cumhuriyeti kurulan "17." ( 1+7 = 8 ) Türk devletidir.

- "Türkiye" ve "Göktürk" kelimeleri "7"'şer harften oluşmaktadır.

- "Mustafa" ve "Atatürk" kelimeleri de "7"'şer harften oluşmaktadır.

- "Mustafa Kemal Atatürk" ismini oluşturan harflerin alfabedeki sıra değerleri toplamının ( 259 ) nümerolojik değeri de "7" sayısını vermektedir. ( 2+5+9 = 16 ... 1+6 = "7" )

- "Terk" kökünün Kur'an'da ilk kez geçtiği 2/17 kodlu ayette 25 ( 2+5 = "7" ) kelime bulunmaktadır.

2/17 - Meselü (1) hüm (2) ke (3) meseli (4) ellezi (5) istevkade (6) nara (7) fe (8) lemma (9) edaet (10) ma (11) havle (12) hu (13) zehebe (14) allahü (15) bi (16) nuri (17) him (18) ve (19) TERAKE (20) hüm (21) fı (22) zulümatin (23) la (24) yübsırun (25)

( Onların misali o ateş yakmayı isteyenin misali gibidir. Yakıp da çevresindekileri aydınlattığında Allah aydınlıklarını giderir ve onları karanlıkların içinde TERKEDER de onlar görmezler. )

Ayet kodunu oluşturan rakamlar ile ayetteki kelime adedini oluşturan rakamlar toplandığında "17" sayısı elde edilmektedir. ( 2+1+7+2+5 = 17 ... 1+7 = "8" )

İngilizce ve Fransızca'daki "Attract" ( Çekme ) kelimesi de "Terak/ Terk" kökünü içermekte olup, esas itibarıyla "Yükselmek, Yukarı doğru ÇEKİLMEK" anlamını barındırıyor olabilir. ( "Çekmek" fiilinin Fransızca'daki karşılığı "TİRer" kelimesidir. Kök kelime "TİR" olup "er" eki "-mek/mak" mastar ekidir. Haberci Nuh'un oğlu Yafet'in 7. oğlunun ismi "TİRAS"'tır. Atatürk bir konuşmasında Tiras'ın soyu ile Türk arasında ilinti olduğunu söylemiştir. )

Ayrıca ayet kodundaki 2,1 ve 7 sayıları, Allah kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısı açısından da dikkat çekmektedir.

Öte yandan Taha suresinin 20/102 kodlu ayetinde geçen "ZÜRKA" kelimesinin "MAVİ" anlamına gelmesi de "Gök" kelimesi ilintisi açısndan önem arzetmektedir.

20/102 - Yevme (1) yünfehu (2) fi (3) es (4) suri (5) ve (6) nahşüru (7) el (8) mücrimıne (9) yevme (10) izin (11) ZÜRKA (12)

( Borunun içine üflendiği gün. O gün suçluları MASMAVİ toplarız. )

Ayet kodunu ve ayetteki kelime adedini oluşturan rakamların toplamının nümerolojik değeri "8" sayısnı vermektedir. ( 2+0+1+0+1+1+1+2 = "8" )

Arapça'da "Z" sesi aynı zamanda "D/T" olarak da telafuz edilmektedir. Keza Almanca'da "Z" harfi "TS" olarak telafuz edilmektedir. Bu çerçevede "Zürka" kelimesi de "Türka" olarak telafuz edilebilmektedir.

Ayrıca "TÜRK" kelimesinin kökünde yer alan "TÜR / TUR" kökü ile ilintili olan ve "Kapı / Portal", "Yükselme" anlamlarını içeren diğer kelimeler de aşağıdadır.

TURan = Türklerin Orta Asya’daki en eski yurtlarına İranlıların verdiği ad. Turancıların ülkü olarak benimsedikleri, yeryüzündeki bütün Türkleri birleştirerek kurmayı düşledikleri devletin adı.

TUR = Kur'an'da geçen dağ, yüksek kule

TÜR, TOR ( Alm. ) = Kapı, Gol ( Aslında TOR kelimesi İngilizce'deki "DOOR" ( Kapı ) kelimesiyle aynıdır. Almanca'da "TORWART" birleşik kelimesi "Kaleci" anlamına gelmekte olup, birleşik kelimedeki kelimeler ayrıştırıldığında "TOR = Kapı" ve "WART = Bekleme" kelimeleri ortaya çıkmaktadır. ( Almanca'da "TÖR" kelimesi "Kapı" anlamına gelmektedir. )

TOWER ( İng. ) = Kule
TOUR ( Fra. ) = Kule

Ayrıca TÜRK kelimesi, "Bir kökten yükselmek, Oluşma yoluyla ortaya çıkmak" anlamına gelen "TÜREMEK" fiilindeki "TÜR" köküne de sahiptir. "TÜREMEK" kelimesi de yoktan var olmayı yani bir anlamda sıfır noktasından yükselmeyi ifade etmektedir. "TÜREV" kelimesi de aynı kökten olan ve matematikte değer türetme işlemine verilen isimdir. Yukarıda da bahsedildiği üzere damıtma işlemi de frekans yükseltme yani süptilleştirme ( inceltme ) yoluyla bir sıvının TÜREVlerinin elde edilmesi işlemidir. TÜRK kelimesinin sonundaki "K" eki "Gibi olan" anlamını vermektedir. ( Örnek: OyuK, SoluK, ÇıkıK, SarkıK ; "K" eki batı dillerinde de aynı işlevi görmektedir. Örnek: MagnetiC, MagnetiQUE, MecaniC, MecaniQUE, ElectroniC, ElectroniQUE .... ) Bu durumda;

TÜRK = TÜREMİŞ GİBİ OLAN / TÜREMİŞ OLAN / YÜKSELMİŞ OLAN

GÖKTÜRK = GÖKTEN TÜREMİŞ OLAN / GÖĞE YÜKSELMİŞ OLAN

Bu bağlamda Arapça İNSAN kelimesinin kökeni incelendiğinde İNS ve AN kelimeleri ayrışmaktadır.

İNS = Başlangıç, Halk, Kavim ( "Halk" kelimesi Arapça'da "Yaratma" anlamına gelen "Halak" kelimesi kökenlidir. Batı dillerinde "İçeri almak, Başlatmak" anlamına gelen "INITIATE", "INITIER" ( "İnisiye" olarak telafuz edilir. ) kelimesi de "İNS" kelimesi kökenlidir. )
AN = Gibi olan *

* CemiAN = Toplu GİBİ OLAN, MüsssaddikAN = Doğrulayıcı GİBİ OLAN, "An" eki batı dillerinde de "-lı/li, gibi olan" anlamında kullanılmaktadır. Örnek : ItaliAN, AmericAN, RahmAN ( Rahmetli Gibi Olan ), KurbAN ( Yakınlaşan ) vb.

Yukarıdaki tespitler çerçevesinde TÜRK kelimesiyle İNSAN kelimesinin anlamdaş olması kuvvetle muhtemel görünmektedir.

"Parlak yıldız" anlamına gelen ve bir sure ismi olan "Tarık" kelimesinin de "T-R-K" köklerinden oluşmuş olması "Türk" kelimesiyle olan ilintisini ortaya koymaktadır.

86/1 - Ves semai vet TARİK ( Ve gök ve sabah yıldızı. )

86/2 - Ve ma edrake met TARİK ( Ve sabah yıldızının ne olduğunu sana ne bildirir? )

86/3 - En necmüs sakib ( Kesinlikle delip geçen yıldızdır. )

"Tarık" kelimesi "Yol" anlamına da gelmekte olup, Kur'an'da "Yedi gökleri" ( Yedi boyut / frekans ) simgeleyecek şekilde de geçmektedir.

23/17 - Ve lekad halakna fevkaküm seb'a TARAİKA ve ma künna anil halkı ğafilın

( Ve üstünüze yedi YOL yarattık. Biz yaratmada habersizler değiliz. )

"Taraika" ( Yollar ) kelimesi "Tarık" kelimesinin çoğulu olup "Türk / Türkiye" kelimesiyle de fonetik uyum arzetmektedir. Ayrıca insanda "KÖPRÜCÜK Kemiği" olarak bilinen ve göğsün boyun ile birleştiği bölgede bulunan T'nin üst kısmı şeklindeki kemiğin Arapça karşılığı "TERAKİYE" olup "Köprü", "Yol" gibi benzer ve ilintili anlam içermektedir.