Çeviri

Sunday, October 6, 2019

Alternatif ( Dalgalı ) Akım, Nikola Tesla ve 9 Sayısı

Alternatif Akım ( Alternating Current ), periyodik ( döngüsel ) olarak yön değiştirerek "dalgalanma" formu oluşturan elektrik akımına verilen isimdir. Alternatif Akımın öncüsü Sırp biliminsanı Nikola Tesla'dır. 



Nikola Tesla 11.07.1935 tarihinde Telegram gazetesine verdiği demeçte şu sözleri söylemiştir.

"Eğer sadece 3,6 ve 9'un muhteşemliğini biliyor olsaydınız, evrenin anahtarına sahip olurdunuz." 

( Nikola Tesla - Telegram 11.07.1935 )

Tesla bu sözüyle aslında nümerolojik olarak "9" sayısına dikkat çekmektedir. ( 3+6+9 = 18 ... 1+8  "9" )


Bilimsel kaynaklar, 432 Hz'lik frekansın evrenle matematiksel olarak tutarlı olan alternatif bir ayar olduğunu, 432 Hz'lik frekansı temel alan müziğin, yararlı şifa enerjisi ilettiğini, bu frekansın doğa için temel olan bir matematik tonu olduğunu belirtmektedir. 432 sayısının nümerolojik değeri "9" sayısını vermektedir. ( 4+3+2 = "9" )

Kehf suresinin 18/99 kodlu ayetindeki "9" nümerolojisi ve ayette yer alan "Yemucü" ( Dalgalanırlar ) kelimesi konu bağlamında dikkat çekmektedir. Ayetteki "Dalgalanma" kelimesinin denizdeki dalgadan daha farklı olarak, "frekans" anlamını bildirmek üzere kullanıldığı izlenimi oluşmaktadır. Zira ayette "varlıkların dalgalanmalarından" bahsedilmektedir. Bir başka deyişle aura "frekanslarından" ( titreşimlerinden ) bahsedilmekte gibidir. Dünya da manyetik alana yani auraya sahip bir varlıktır ve belirli bir frekansta titreşmektedir. Dünyanın içindeki varlıklar da belirli bir frekansta titreşmektedirler. Ayette bildirilmek istenen, üst plana / aleme / boyuta / cennete ( Sirius ) geçme liyakatine erişememiş varlıkların bulundukları dünyada ( cehennem teşbihi ) kalacakları ve liyakat kazanana kadar burada  dünya ile birlikte titreşmeye devam edecekleridir.

18/99 - Ve (1) terakna (2) ba'da (3) hüm (4) yevme (5) izin (6) YEMUCÜ (7) fı (8) ba'dın (9) ve (10) nüfiha (11) fi (12) es (13) suri (14) fe (15) cema'na (16) hüm (17) cem'a (18) ( Ve o gün, onların bazılarını bazılarının içinde DALGALANMAYA terkettik. Borunun içine üflenir de onların hepsini toplarız. )

Not: Kur'an ayetlerindeki cümleler, ifadeler, içerdikleri sosyal ve psikolojik mesajların yanısıra teknik anlamda varlıkları yönlendirecek kozmik bilgileri de içermektedir. Her ayet aynı zamanda başlıbaşına bir teknik bilgi kaynağıdır. 

- Ayet kodu 18 ve 99 sayılarından oluşmaktadır. 18 ... 1+8 = 9 ve 99 ... 9+9+9 = 27 ... 2+7 = "9" 
- Ayetin "Yemucü" ( Dalgalanırlar ) kelimesini de içeren ilk cümlesi "9" kelimeden oluşmaktadır.
- Ayette toplam 18 kelime bulunmaktadır. ( 1+8 = "9" )

Ayrıca Tesla'nın yukarıdaki sözünün Telegram gazetesindeki yayımlanma tarihi de ( 11.07.1935 ) "9" nümerolojisi içermektedir. 

11.07 ... 1+1+0+7 = "9"
1935 ... 1+9+3+5 = 18 ... 1+8 = "9"

Tesla'nın dikkat çektiği sayıların ( 3,6,9 )toplamlarının nümerolojik değeri de 18 sayısı üzerinden "9" olmaktadır. ( 3+6+9 = 18 ... 1+8 = "9" )

Konuya ilişkin ayetin ait olduğu Kehf suresinin numarası da 18'dir. Kehf suresinde 110 ayet bulunmaktadır. 18. sure ve 110 ayet ... 1+8+1+1+0 = "11" .

"11" nümerolojisiyle verilmek istenen ilahi ve kozmik mesaj ise "Tekamülün gerçekleşmesinin ve göklerin kapılarının açılmasının  ancak ve ancak ilim seviyesinin artması ile mümkün olabileceği" gibi görünmektedir.

İlave olarak TESLA ile ilgili ilginç bir nümerolojik durum var gibi görünmektedir.

Doğum tarihi 10.07.1856
Ölüm tarihi 07.01.1943

Doğum ve ölüm tarihlerindeki gün ve ayların toplamları 8 olmaktadır.

1+0+0+7 = 8
0+7+0+1 = 8

yani 88 ( 88 sayısı Melek kelimesinin ve Şeytan kelimesinin Kur'an'daki tekrar sayısıdır. )

Doğum yılının nümerolojik değeri ise 20 ( 1+8+5+6 = 20 ) olmaktadır.

"Elektrik akımı" aslında "Yüksek derecedeki kızgın ateş" olarak tanımlanabilir.

Kur'an'da "TASLA" kelimesi sadece bir kez ve "Yaslanır" anlamında geçiyor.

88/4 - TASLA naren hamiyet ( Kızmış ateşe yaslanır. )

İnkârcıların akıbetinden bahseden ayet setine ait bu ayet, kendinden önceki ve sonraki ayetlerden bağımsız olarak dikkate alındığında ve ayetin zahiri değil batıni anlamı düşünüldüğünde; "TESLA kızgın ateş." gibi bir anlam ortaya çıkmaktadır. ( "Tesla" kelimesi manyetik akım yoğunluğunun birimi olarak kullanılmaktadır. )

Ayetin sure numarası 88 olup Tesla'nın doğum / ölüm günü ve ayının nümerolojik değerleriyle uyum sergilemektedir.

Ayet kodunun nümerolojik değeri ise 20 ( 8+8+4 = 20 ) olup, Tesla'nın doğum yılının nümerolojik değerine eşittir. ( 1+8+5+6 = 20 )

Deneysel ruhçuluk celselerindeki tutanakların derlemesi olan "Ra Bilgileri" isimli kitapta Tesla ile ilgili şu bölüm dikkat çekmektedir.

SORU: O halde onun ismini veremeyeceğinizi kabul ederek, size, Nikola Tesla’nın bilgilerini nereden aldığını soracağım.

RA: Nikola adıyla bilinen varlık bilgilerini Konfederasyon kaynaklarından alıyordu. Bu kaynaklar, bu son derece pozitif eğilimli, sizin deyiminizle MELEK gibi varlığın, diğer varlıkların yaşamlarını iyileştirecek şeyler yapması için ona yardım ettiler. Ama ne yazık ki, birçok Gezgin gibi, üçüncü yoğunluk derecesinin titreşimsel sapmaları bu varlığın da diğer hemcinslerini algılayışını son derece saptırmış ve bozmuştu. Onun için görevi tam anlamıyla yerine getiremedi ve bunun sonucunda da amaçlarından saptı.

SORU: Tesla’nın çalışması, yeryüzündeki insanlara nasıl yararlı olacaktı. Amacı neydi?

RA: Nikola adlı varlığın en çok istediği şey, gezegendeki bütün varlıkları karanlıktan kurtarmaktı. Bunun için de, gezegen küresinin sonsuz enerjisini, aydınlanma ve güç sağlamada kullanılması için gezegene vermeye çalıştı. ( Ra Bilgileri )

































Saturday, October 5, 2019

Döngü sonundaki doğa olayları

Dünyanın devre kapanışı esnasında yani 70,000 yıllık bir döngünün daha sonunda, Nibiru gezegeninin manyetik alanının etkisiyle vuku bulacak doğa olaylarının İlahi Nizam ve Kainat  ( İNK ) kitabında anlatımı ile Kur'an ayetleri karşılaştırması aşağıda yer almaktadır.

1- "Meselâ iklimlerde bâzı acaip değişmeler, evvelâ yavaş yavaş başlayacak, soğuk yerler tedricen ısınacak, bâzı mıntıkalar mûtat dışı olarak sıcaktan kavrulmaya başlayacaktır." ( İlahi Nizam ve Kainat - İNK )

3/117 - Meselü ma yünfikune fı hazihil hayatid dünya ke meseli rıhın fıha sırrun esebet harse kavmin zalemu enfüsehüm fe ehleketh ve ma zalemehümüllahü ve lakin enfüsehüm yazlimun ( Bu dünya hayatında harcadıklarının misali, içinde şiddetli kavurucu soğuk olan rüzgarın misali gibidir. Nefislerine zulmeden kavmin ekinlerine isabet eder de onları helak eder. Allah onlara zulmetmez ve lakin nefisleri zulmeder. )

2- "Bu hâllerin neticesinde, anormal rüzgârlar bâzı korkunç tayfunları meydana getirecek ve bunlardan birçok zararlar hâsıl olacaktır." ( İNK )

17/68 - E fe emintüm en yahsife biküm canibel berri ev yürsile aleyküm hasıben sümme la tecidu leküm vekıla ( Peki, sizi kara tarafına geçirmeyeceğine veya üzerinize tozlu kasırga göndermeyeceğine emin misiniz? Sonra size, kendinize vekil bulamazsınız. )

29/40 - Fe küllen ehazna bi zenbih fe minhüm men erselna aleyhi hasıba ve minhüm men ehazethüs sayhah ve minhüm men hasefna bihil ard ve minhüm men ağrakna ve ma kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( Böylece hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine tozlu kasırga gönderdik. Onlardan kimini çığlık yakaladı. Onlardan kimilerini batırıp yere geçirdik. Onlardan kimini boğduk. Allah onlara zulmetmemekteydi. Lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )

41/16 - Fe erselna aleyhim rıhan sarsaran fı eyyamin nehısatin li nüzıkahüm azabel hızyi fil hayatid dünya ve le azabül ahırati ahza ve hüm la yünsarun ( Böylece uğursuz günlerde, onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için, üzerlerine soğuk gürültülü kasırga rüzgarı gönderdik. Ahiret azabı daha mahvedicidir, rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. )

54/19 - İnna erselna aleyhim rihan sarsaran fi yevmi nahsin müstemir ( Kesinlikle biz onların üzerine, uğursuzluğu daim olan günde soğuk, gürültülü kasırga rüzgarı gönderdik. )

3- "Zelzeleler sıklaşacak ve şiddetlenecek, yer çatlamaları, indifalar, çöküntüler artacak ve bütün bu hâller seneler ilerledikçe kendilerini daha açık olarak hissettireceklerdir." ( İNK )

22/1 - Ya eyyühen nasütteku rabbeküm inne zelzeletes saati şey'ün azım ( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Kesinlikle saatin zelzelesi büyük şeydir. )

33/11 - Hünalikebtüliyel mü'minune ve zülzilu zilzalen şedıda ( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. )

99/1 - İza zülziletil erdu zilzaleha ( Yer zelzelesiyle sarsıldığında. )

4- Hulâsa, dünya mektebi, her inkişaf devresi sonunda, yetiştirmiş olduğu mezunlarını yüksek mües- seselere tevdi etmek üzere, kapılarını onların arkasından kapayacak, gidenlerin boşalan yerlerine de yetiştirilmek üzere, yeni geleceklere kapılarını açacak ve bu suretle devrî olan namütenahi fonksiyonlarından bir tanesini daha yapmış bulunacaktır. Bu yalnız dünyanın değil, bütün dünyaların, bütün âlemlerin ve kâinatın kaderidir.

99/2 - Ve ahracetil erdu eskaleha ( Ve yer ağırlıklarını çıkardığında. )

84/4 - Ve elkat ma fiha ve tehallet ( Ve içinde ne varsa attığında ve boşaldığında, )

5- "Bâzı şehirler, büyük sarsıntılar neticesinde yok olacak, yerlerinde büyük çukurlar veya göller meydana gelecek, bâzı yerlerde büyük ve devamlı kuraklıklar başlayacak, birçok insan ve hayvan telef olacak, ağaçlık, münbit, mahsuldar yerler; bozkırlar, hattâ susuz çorak çöller hâlini almaya yüz tutacak, senelerden beri, hattâ asırlardan beri o havalide rahatça yerleşmiş olan insanlar için buraları, artık yaşanmaz hâllere girecek ve insanlar oralardan, daha münbit yerler aramak ve bulmak için ayrılacaklar, daha müsait yerlere göç etmeye başlayacaklardır." ( İNK )

6/131 - Zalike en lem yekün rabbüke mühlikel kura bi zulmin ve ehlüha ğafilun  ( Bu Rab’bin, sahipleri habersizken şehirleri zulüm ile helak edici olmasın diyedir. )

7/4 - Ve kem min karyetin ehleknaha fe caeha be'süna beyaten ev hüm kailun ( Ve şehirlerden niceleri var ki onları helak ettik de geceleyin veya öğlen uyurlarken zorluğumuz, azabımız onlara geldi. )

7/97 - E fe emine ehlül kura en ye'tiyehüm be'süna beyaten ve hüm naimun ( O şehirlerin sahipleri, geceleyin yatar uyurlarken zorluğumuzun, azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin miydiler? )

7/98 - E ve emine ehlül kura en ye'tiyehüm be'süna duhan ve hüm yel'abun ( O şehirlerin sahipleri, kuşluk vakti eğlenirlerken zorluğumuzun, azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin miydiler? )

18/59 - Ve tilkel kura ehleknahüm lemma zalemu ve cealna li mehlikihim mev'ıda ( Ve işte zulmettiklerinde helak ettiğimiz şehirler. Onların helakları için vade oluşturduk. )

21/11 - Ve kem kasamna min karyetin kanet zalimeten ve enşe'na ba'deha kavmen aharın ( Ve zalim olan nice şehirlerden şiddetle yok ettik. Onlardan sonra diğer, başka kavimleri inşa ettik. )

6- "Deniz kabarmaları artacak, dünya maddesi artık insanlara korkunç çehresini göstermeye başlayarak, kendisinden insanların fazla bir şey beklememeleri, hattâ artık hiçbir şey beklememeleri lâzım geldiğini lisan-ı hâliyle onlara anlatmaktan bir an geri kalmayacaktır." ( İNK )

69/11 - İnna lemma tağal mau hamelnaküm fil cariyet ( Sular azdığında, kesinlikle biz sizi akıp gidenlerin içinde taşıdık. )

11/42 - Ve hiye tecrı bihim fı mevcin kel cibali ve nada nuhun ibnehu ve kane fı ma'zilin ya büneyyerkeb meana ve la tekün meal kafirın ( Ve o, onlarla dağlar gibi dalgaların içinde akıp gidiyordu. Nuh oğluna seslendi. O ayrı bir yerdeydi. "Ey oğlum bizimle birlikte bin ve inkarcılarla birlikte olma." )

11/43 - Kale seavı ila cebelin ya'sımünı minel ma' kale la asımel yevme min emrillahi illa men rahım ve hale beynehümel mevcü fe kane minel muğrakın ( "Ben dağa sığınacağım, beni sudan korur." dedi. "Bugün, o merhamet edilmiş olanların haricinde, Allah' ın emrinden korunacak yoktur." dedi. Dalga aralarında geldi geçti de boğulanlardan oldu. )

7- "Zaten evvelce de izah ettiğimiz gibi, son zamanlara doğru büsbütün artacak olan kanser vakalarının çoğalması da artık dünya maddelerinin, ihtiyaçlara cevap vermediğini insanlara açıkça gösteren mühim delillerden birisi olacaktır."  ( İNK )

76/7 - Yufune bin nezri ve yehafune yevmen kane şerruhu müstetıren ( Yapılacak işlerini, adaklarını ifa ederler ve kötülüğü salgın olan o günden korkarlar. )

8- "Dünya bir taraftan, gittikçe ısınmaya devam ederken diğer taraftan, bâzı yerlerde büyük mevsim farkları görülmeye başlayacaktır. Buralarda yazın büyük sıcaklar hüküm sürecek, kışın da oldukça fazla soğuklar görülecektir." ( İNK )

9- "Meselâ bugün 2,5 milyarı bulan dünya nüfusu o zamana kadar 6-7 milyara çıka-caktır. Bu artışın başlıca sebebi, dünyadan şimdiye kadar ayrılıp da spatyomda birikmiş varlıkların hepsinin dünyaya dönmesi olacaktır." ( İNK )

19/68 - Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya ( Böylece ve Rab’bin, onları ve şeytanları kesinlikle toplayacağız. Sonra kesinlikle onları cehennemin etrafında diz çökmüş olarak hazır edeceğiz. )
19/69 - Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya ( Sonra her gruptan, Rahman' a isyankarlıkta en şiddetlileri hangileriyse ayıracağız. )
19/70 - Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya ( Sonra, ona salınmaya, atılmaya layık olmada önce, başta gelenleri, daha yakın olanları biz biliriz. )
19/71 - Ve in minküm illa varidüha kane ala rabbike hatmen makdıyya ( Ve kesinlikle sizlerden olanlar illa ki oraya varırlar. Rab’binin üzerine akdedilmiş hükümdür. )
19/72 - Sümme nüneccillezınettekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya ( Sonra o sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada diz çökmüş olarak bırakacağız. )

10- "Dünya inkılâbının son anına doğru bütün tabiat olayları şiddetlenecek, yer sarsıntıları artacak, su baskınları, büyük seller, büyük kaymalar, yer çatlamaları ve birkaç şehri birden harabeye çevirebilecek büyük zelzeleler birbirini takiben tevali edecek, insanlar henüz geçmiş bir felâketin sıcaklığı soğumadan, daha korkunç diğer bir felâketle karşılaşacaklardır. Bu sırada bittabî kütleler hâlinde ölümler olacak, hastalıklar çoğalacak, dünyada yaşamak çok ıstıraplı ve zahmetli bir hâle girecek." ( İNK )

29/37 - Fe kezzebuhü fe ehazethümür racfetü fe asbehu fı darihim casimın ( Böylece onu yalanladılar da onları sarsıntı yakaladı. Böylece yurtlarında diz çökenler oldular. )

33/11 - Hünalikebtüliyel mü'minune ve zülzilu zilzalen şedıda ( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. )

22/1 - Ya eyyühen nasütteku rabbeküm inne zelzeletes saati şey'ün azım ( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Kesinlikle saatin zelzelesi büyük şeydir. )

11- "Ancak birkaç gün devam edecek olan bu nihaî safha esnasında bütün kıtalar ve denizler harekete geçecek. Yer ve gök sarsılacak." ( İNK )

77/9 - Ve izes semau furicet ( Ve gök yarıldığında. )

81/11 - Ve izes sema'u kuşitat ( Ve gök soyulup açıldığında, )

12- "Bu sırada yerler yarılarak parçalanacak. Bu parçalar muazzam bir rüzgârın önünde sallanan yapraklar gibi mütemadiyen sarsılacak. Aşağı yukarı inip kalkacak. Her adımdaki toprak sarsılacak. Çok büyük çatlaklar hâsıl olacak. Bu çatlaklardan simsiyah dumanlar ve zehirli gazlar çıkacak. Bu dumanlar yavaş yavaş yeryüzünü örtecek. Ortalık kararacak. Bu dumanlar yer sathı altı tabakalarında yanan kömürlerin sularla karışmasından ileri gelen rutubetli ve zehirli gazları havi duman bulutları hâlinde olacak. İnsanları kütleler hâlinde telef edecek." ( İNK )

77/10 - Ve izel cibalu nusifet ( Ve dağlar eğilip savrulduğunda. )
81/3 - Ve izel cibalu süyyiret ( Ve dağlar seyirtildiğinde, )

44/10 - Fertekıb yevme te'tis semaü bi dühanin mübin ( O halde, göğün apaçık duman getirdiği günü gözetleyip bekle. )

56/42 - Fi semumin ve hamimin ( İçe işleyen zehirli ateş ve kaynar suyun içindedirler. )
56/43 - Ve zıllin min yahmumin ( Ve kara dumandan gölgeler. )
56/44 - La baridin ve la kerimin ( Soğuk değildir. Faydalı da değildir. )

81/6 - Ve izel biharu succiret ( Ve denizler ateşlenip kaynatıldığında, )

13- "Bu arada bir kısım ateş çukurları, etraflarına kızgın küller hâlinde lâvlar püskürtecek ve bunlar insanların üzerlerine ateş yağmuru hâlinde inecek. Aynı zamanda muazzam ve kesif bulutlar dünyanın bütün göklerini kaplayacak. Şiddetli gök gürlemeleriyle inen sayısız şimşekler, kesif siyah duman ve su buharı bulutlarını yararak mütemadiyen ortalığı aydınlatacak ve dünyanın her tarafına yıldırımlar yağacak." ( İNK ) 

2/19 - Ev ke sayyibin mines semai fıhi zulümatün ve ra'dün ve berk yec'alune esabiahüm fı azanihim mines savaıkı hazeral mevt vallahü mühiytun bil kafirın ( Veya içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek olan gökten yağmur bulutu gibidir. Yıldırımlardan ölme çekincesinden, korkusundan,  parmaklarını kulaklarının içine götürürler. Allah inkarcıları kuşatandır. )

2/20 - Yekadül berku yahtafü ebsarahüm küllema edae lehüm meşev fıhi ve iza azleme aleyhim kamu ve lev şaellahü le zehebe bi sem'ıhim ve ebsarihim innellahe ala külli şey'in kadir ( Şimşek gözlerini kapıverecek gibi oldu. Onlara her çaktığında, onun içinde yürürler, üzerlerine karanlıklar verdiğinde ayakta dururlar. Şayet Allah dilerse kulaklarını gözlerini giderir. Kesinlikle Allah herşeye gücü yetendir. )

51/44 - Fe atev an emri rabbihim fe ehazethümus saıkatu ve hüm yenzurun ( Böylece Rab’lerinin emrinin dışına çıktılar da onlar bakarlarken, onları yıldırım yakaladı. )

14- "Kıtaların etrafını saran okyanuslar hiç görülmemiş şekilde yükselecek, milyarlarca tonluk su küt-lelerini ihtiva eden ve her biri muazzam birer dağ gibi kabaran deniz parçaları kıtaların üzerine saldırmaya başlayacak. Bu hâl artık, dünyanın son saatleridir, yeryüzü batmaktadır." ( İNK )

"Nitekim kıtalara saldıran okyanuslar bütün karaları; harap olmuş şehirleriyle, açılmış çukurlarıyla, ormanlarıyla, vâdileriyle, geniş arazileriyle istilâ etmeye başlayacaktır." ( İNK )

82/3 - Ve izel biharu fucciret ( Ve deniz fışkırtılıp akıtıldığında, )

24/40 - Ev ke zulümatin fı bahrin lücciyyin yağşahü mevcün min fevkıhı mevcün min fevkıhı sehab zulümatün ba'duha fevka ba'd iza ahrace yedehu lem yeked yeraha ve men lem yec'alillahü lehu nuran fe ma lehu min nur ( Veya engin denizdeki karanlıklar gibidir. Onu, dalga üstüne dalga, onun üstünde bulut ve birbiri üzerine karanlıklar örter. Elini çıkardığında onu görmeye güç yetiremez. Allah' ın ona aydınlık kılmadığı kimseye, artık ona aydınlıktan yoktur. )

31/32 - Ve iza ğaşiyehüm mevcün kez zuleli deavüllahe muhlisıne lehüd dın fe lemma neccahüm ilel berri fe minhüm muktesıd ve ma yechadü bi ayatina illa küllü hattarin kefur ( Ve dalga onları gölge gibi örttüğünde, Allah' ı, dini O’na halis kılarak, samimiyetle çağırırlar. Onları karaya doğru kurtardığımızda, onlardan doğru olanlar vardır. Tüm gaddar inkarcıların haricindekiler ayetlerimizle cihad etmezler. )


































Eksen kayması ve 9 nümerolojisi

Evvelce "Yaklaşan 12. Gezegen Nibiru" başlıklı bölümde dünyanın döngü sonunun yani devre kapanışının, farklı bir yıldız sisteminden gelip Güneş sisteminden geçerek tekrar kendi sistemine dönecek olan Nibiru isimli gezegenden gelen manyetik alan tesirleriyle vuku bulacağına değinilmişti.

"İlahi Nizam ve Kainat" isimli kitapta Nibiru gezegeninin manyetik alan tesirinin, dünyanın ekseninin kaymasına ve nihayetinde kutupların altüst olmak yani ters dönerek suretiyle yer değiştirmesine ve bunun da beklenen tufana ( Nuh Tufanı'nın tekerrürü ) sebep olacağı belirtilmektedir. Kitaptaki ilgili bölümler aşağıdadır.

"Dünya, güneş etrafındaki yörüngesi üzerinde amut bir eksen etrafında dönmez. Bu eksen, amut duruma nazaran 23° 27´ eğri bir istikamette bulunur ve bu istikamet etrafında dönerek gün- lük devrelerini ikmal eder."

"Misafir gezegenden gelen tesir çok kaba ve ağırdır dedik. Bi- naenaleyh güneş sisteminin en mütekâmil küresi olan dünyanın, ince ve mudil manyetik alanı ile, bu gezegenin kaba manyetik alanı arasında büyük bir kaynaşmazlık mevcut olduğundan, güneş manzumesine gezegenden gelen tesirin en şiddetli sarsıcı neticeleri ve reaksiyonları dünya küresinde görülecektir. Bu hâlin neticesi olarak gezegenin bu kaba manyetik alanının tazyiki altında dünyanın, bugün sabit olan ekseninin 23° 27´lık meyli, 13° daha artacak ve dünyanın ekseni, yörüngesine amut durum- dan 36° derece eğri bulunacaktır. Kutupların ilk kayma hareketi misafir gezegenin güneş sistemine gelecek ilk direkt tesirleriyle başlar."

"Eski eksenin istikameti, dünya yörüngesine amut durumun- dan 23°lik zaviye açığı ile ayrılmıştı. Kutup değişmesi yüzünden bu eksene eklenecek yeni meyil ise 13° olduğuna göre, yeni ekse-nin böylece yavaş yavaş eğilerek en son haddini bulacağı meyil derecesi 23°+13°=36° olacaktır. Dünyanın kendi etrafında dönüşü, daima ekseni etrafında vâkı olacağından eksenin değişen bu meyillerine göre dünyanın da kendi etrafındaki dönüş istikametleri değişecektir."

"Yukarıda izah olunan mekanizma ile DÜNYA, YARIM DAİRELİK BİR KAVİS ÇİZEREK TEPESİ ÜSTÜ GELİNCE, yeni dünya ekseninin de dünyanın yeni kurulmuş muvazenesinden mütevellit dönüş durumuna göre yeni bir istikamet alacağı tabiîdir."

"Fakat dünyanın bu yarım dairelik dönüşünden sonra KUTUPLARIN ALTÜST OLMASI, yeni dünyada belirli bir değişme, hattâ hiçbir değişme husule getirmeyecektir. Zira esasen kutuplar altüst ol-duktan sonra ortada eski coğrafî durumlara ait hiçbir teşekkül kalmayacağından, yeni kutupların kurulduğu noktaların eski memleketlerle ve coğrafî durumla kıyas edilmesi bahis mevzuu olmayacaktır. Binaenaleyh yeni doğacak dünyanın da eksen meyli ne olursa olsun gene bugünkü gibi bir kuzey, bir de güney kutbu mevcut olacak ve geçmiş devreye ait olan kutupları ise bütün coğrafî teşekkülâtıyla birlikte ebediyen unutulan bir maziye karışmış bulunacaktır."

Döngü sonundaki eksen kayması neticesinde vuku bulacak bu "tersine dönme" / "altüst olma" meselesi Kur'an ayetlerinde nümerolojik veriler ile destekli şekilde bildirilmekte gibidir.

53/52 - Ve KAVME NUHİN min kabl innehüm kanu hüm azleme ve atğa ( Ve NUH KAVMİNİ. Kesinlikle onlar önceden zulmeden ve azan oldular. )
53/53 - Vel MU'TEFİKETE ehva ( Ve atarak TERSİNE döndürdü. )
53/54 - Fe ĞAŞŞAHA MA ĞAŞŞA ( Böylece ONLARI ÖRTEN ÖRTTÜ. )

69/9 - Ve cae fir'avnu ve men kablehu vel MÜ'TEFİKATÜ bil hatıet ( Ve Firavun, ondan öncekiler ve TERSİNE DÖNMÜŞLER o hatayı getirdiler. )
69/10 - Fe asav resule rabbihim fe ehazehüm ahzeten rabiyet ( Böylece Rab’lerinin resulüne isyan ettiler de onları yükselen yakalayışla yakaladı. )
69/11 - İnna LEMMA TAĞAL MAU hamelnaküm fil cariyet ( SULAR AZDIĞINDA, kesinlikle biz sizi akıp gidenlerin içinde taşıdık. )

Ayetlerde yer alan "Mü'tefikatü" ( Tersine Dönmüşler ) kelimesinin, bir döngü halinde tekrar eden önceki eksen kayması sonucunda kutupların tersine dönerek altüst olmasını ifade ediyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira ayetlerdeki "Mü'tefikatü" ( Tersine Dönmüşler ) kelimesinden hemen sonra "Örtenin örtmesi" ve "Suların azması"ndan bahsedilmektedir.

69/9 kodlu ayetteki "Mü'tefikatü" ( Tersine Dönmüşler ) kelimesi, Firavun ve Firavun'dan öncekiler den de önceki bir kavmi ifade etmekte gibidir. Bu kavim bir önceki döngü sonunda Nuh Tufanı'nı yaşayan Mu kavmi olabilir.

İlahi Nizam ve Kainat kitabında dünyanın mevcut ekseninin 23° 27´ olduğu ve yaklaşan Nibiru gezegeninin artan manyetik alan tesiriyle bunun 13°'lik bir sapma ile 36° halini alacağı belirtilmektedir. Bu fenomen kutupların tersine dönmesinin / altüst olmasının ve tufanın gerçekleşmesinin temel sebebidir. Dikkat edilecek olursa ortaya "9" nümerolojisi çıkmaktadır.

23° 27´ ve 13° .... 2+3+2+7+1+3 = 18 ... 1+8 = "9"

27´ ... 2+7 = "9"

23° + 13° = 36° ... 3+6 = "9"

Bilindiği üzere okült nümerolojide "9" sayısı, yaratılışın nümerolojik sembolü olan "6" sayısının tersini temsil etmektedir. Bir başka deyişle "9" sayısı, belirli bir işleyiş sisteminin tersine olan durumu sembolize etmektedir. Bu nedenledir ki "9" sayısına satanizmde Rab'be karşı durma, O'na ters olma anlamı yüklenmiştir. Düalitenin sembolü olan meşhur Yin Yang figürü de 6 ve 9 sayılarına benzer formlardan oluşmaktadır.

Bu çerçevede "Mü'tefikatü" ( Tersine Dönmüşler ) kelimesinin son kez olmak üzere ( Döngü sonu ilintisi ) 69/9 kodlu ayette geçmesi dikkat çekmektedir. Bu husus hem "69" ( Yin Yang / Düalite ) hem de "9" sayısı tezahürü açısından önem arzetmektedir.

Ayrıca Necm ( Yıldız ) suresinin 53/52-54 ayet aralığındaki "tersine dönme" hususunda n bahsedilmesi ve ayet setinin 54 numaralı ayetle ve "Örten örttü" ( Suların örtmesi ) ifadesiyle sona ermesi de dikkat çekmektedir. ( 5+4 = "9" )

















Friday, October 4, 2019

Yükseldiklerini sanarken alçalanlar...

Nefsaniyet illetinin pençesinde, kibirden kalpleri kör olmuş zalimler kurdukları şeytani düzen içinde nimetleri gasp edip insanları köleleştirmekte ve böylelikle kademe atladıklarını, yükseldiklerini sanmaktadırlar. 

Bu zalim kitlenin neferi ve kulu haline gelmiş olanlar da girdikleri biad yarışında birbirlerini ezmekte ve böylelikle şeytanların beğenisini kazanarak yükseleceklerini sanmaktadırlar. Bu tablo çok acı bir tablodur. Dünyaya gelme sebeplerini idrak edememiş, ilahi nizamın mekanizmasını kavrayamamış, gerçeği farkedememiş insanların oluşturduğu ibret dolu bir tablodur. İblis'e kulluk ile yükselmek mümkün olabilir mi? İblis'in kendisi alçak iken... 

7/13 - Kale fehbıt minha fe ma yekunü leke en tetekebbera fıha fahruc inneke mines SAĞIRİN ( "Öyleyse oradan in. Artık sana orada kibirlenmek olmaz. Haydi çık, kesinlikle sen ALÇAKLARDANSIN." dedi. ) 

İnsanın, kendisine bahşedilen sonsuz nimetleri ve Cennet hayatını ( Ait olduğu yarı süptil plan, Sirius ) inkâr ederek şeytanlaşması sonucunda dünyaya gönderilmesi onu zaten "aşağılık" bir varlık konumuna düşürmüşken şeytanlığa devam etmek suretiyle yükselmesi mümkün olabilir mi? Bu husus Tin suresinin 4. ve 5. ayetlerinde açıkça belirtilmektedir. 

95/4 - Lekad halaknel insane fi ahseni takvim ( İnsanı kıvama koymanın en güzeli içinde yarattık. ) 

95/5 - Sümme redednahü ESFELE SAFİLİN ( Sonra onu AŞAĞILARIN EN AŞAĞISINA döndürdük. ) 

Allahü Teala ayetlerinde, diğer insanlara göre yüksek mevkide olduklarını sanan, şeytanlaşmış bu zavallıların aslında ne kadar alçakta bir konumda olduklarını "Azabün muhin" ( Alçaltıcı azap ) ifadesiyle de bildirmektedir. 

2/90 - Bi'se meşterav bihı enfüsehüm en yekfüru bima enzelellahü bağyen en yünezzilellahü min fadlihı ala men yeşaü min ıbadih fe bau bi ğadabin ala ğadab ve lil kafirıne azabün MUHİN ( Allah’ ın indirdiğini azgınlıkla inkar etsinler diye o nefislerini sattıkları ne kötüdür. Allah kullarından dilediği kimselere üstünlüğünden lütfundan indirmişti. Böylece öfke üstüne öfkeye maruz kaldılar. ALÇALTICI hakir eden azap inkarcılar içindir. ) 

3/178 - Ve la yahsebennellezine keferu ennema nümlı lehüm hayrun li enfüsihim innema nümlı lehüm li yezdadu isma ve lehüm azabün MUHİN ( Ve kesinlikle o inkar edenler nefisleri için onlara hayırlısından süre verdiğimizi sanmasınlar. Kesinlikle, onlara günahları artırmaları için süre veriyoruz. ALÇALTICI hakir eden azap onlaradır. )

Monday, September 30, 2019

Temiz Kelime ve Pis Kelime

Düşünülen veya ağızdan çıkan kelimeler, varlıkların ilahi nizamdaki ifadelerini, kelimelerin nitelikleri ise varlıkların tekamül yolculuğundaki konumlarını ve liyakat durumlarını belirlemektedir. Kelimeler, yaratılışı oluşturan unsurları birbirlerine bağlayarak kolektif bir şebeke oluşturulmasını sağlamaktadırlar. 

Bu çerçevede, varlıklardan yansıyan kelimeler niteliklerine göre varlıkları farklı şebekelere bağlamakta ve kader mekanizmasına yakıt işlevi görmektedirler.

Kur'an'da, kelimeler ile ilahi nizamın iletişim şebekesi arasındaki bağ, "Ağaç" misali ile verilmektedir. "Ağaç" misalinin verilmesindeki temel sebep, ağaçların / bitkilerin köklerinin yeraltında ve üzerinde bir şebeke gibi yayılmış olması ve bu köklerin esas itibarıyla bitkiler arasındaki iletişimi sağlamasıdır. 

İbrahim suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Temiz Kelime" ve "Pis Kelime" olarak ayrıştırılan kelimelerin işlevleri ve varlıkların tekamülü açısından önemi bildirilmektedir.

14/24 - E lem tera keyfe darabellahü meselen KELİMETEN TAYYİBETEN ke şeceratin tayyibetin aslüha sabitün ve fer'uha fis sema' ( Görmedin mi ki Allah, kökü sabit ve dalları göğün içinde olan temiz ağaç gibi olan TEMİZ KELİMENİN misalini nasıl beyan etti? )

Ayette "Temiz Kelimenin" göksel kapılara ve kozmik bilince erişiminin olduğu teşbihi olarak bildirilmektedir. ( Ayet kodunun nümerolojik değerinin "11" ( 1+4+2+4 = 11 ) olması da farklı boyuta geçiş portalinin nümerik sembolizasyonu açısından dikkat çekmektedir. )

14/26 - Ve meselü KELİMETİN HABİSETİN ke şeceratin habısetinictüsset min fevkıl erdı ma leha min karar ( Ve PİS KELİMENİN misali, yerin üstünden ayrılmış, kendisine durak yeri olmayan pis ağaç gibidir. )

Ayette "Pis Kelimenin" ( Küfür, Kötü söz, Hakaret vb. ) ise göksel kapıları kapayacağı ve kozmik bilince erişimi engelleyeceği yine teşbihi olarak bildirilmektedir.

35/10 - Men kane yürıdül ızzete fe lillahil ızzetü cemıa İLEYHİ YAS'ADÜL KELİMETÜT TAYYİBÜ vel amelüs salihu yerfeuh vellezine yemkürunes seyyiati lehüm azabün şedıd ve mekru ülaike hüve yebur Kim üstün kudreti istiyorsa, saygınlık üstün kudret tümüyle Allah içindir. TEMİZ KELİME O'NA YÜKSELİR. İyi işler de onu yükseltir. O kötülüklerle tuzak kuranlar, şiddetli azap onlaradır. İşte onların tuzağı, o batıp dağılır. 

Fatir suresinin 10. ayetinde de "Temiz Kelimenin" Rab ile iletişim vesilesi olduğu ve tekamül sürecine azami katkısı olduğu bildirilmektedir. 


Friday, September 27, 2019

"Deva" kelimesi...

"Deva" kelimesinin bilinen anlamı "İlaç, Çare, Hastalığın iyi olmasına sebep olan gıda veya madde" olarak bilinmektedir. "Deva" kelimesi halk arasında yaygın kullanımı olan "Her derde deva" deyişinde yer alır.

Esas itibarıyla Hinduizm kökenli olup, kök anlamı "Işık saçan" olan "Deva" kelimesi "İlah, Kozmik Varlık" anlamında kullanılmakta olup, "Divine" ( İlahi ) kelimesinin köküdür. ( Div / Dev ( İlah ) + Ine ( Gibi olan ) )

Bu noktada kök kelime olan "Dİ / DE / DA / DÖ", "İlah", "Işık saçan" ve "Dönüş / Döngü / Daire*" anlamlarıyla dikkat çekmektedir. Bazı ilintili kelimeler şöyledir. ( * Mu uygarlığında Tanrı, "Daire" şekliyle sembolize edilmekteydi. )

DEVrim ( Dönüşüm )
DEVran / DEVir ( Döngü, Felek, Zaman )
DEVair ( Daireler, Çemberler )
DEVil * ( İng. ) / DIable ( Fra. ) ( Şeytan ) ( * Kelime anlamında "İlah gibi olma / İlahı taklit etme" anlamı gizlidir.
DAİre ( Çember )
DEus / ZEus ( Tanrı ) ( Kök kelime "DE"'dir. "Us" Latince ek olup, kendi başına anlam içermediği bilinir. Ancak bu husus ta araştırılmalıdır. )
DIEU ( Fra. ) ( Tanrı )
DAY ( İng. ) ( Gün ) ( Gün, gündüz ve geceden oluşan bir döngüdür. Ancak genellikle ışığın olduğu zaman dilimi için kullanılır. Örnek : Daylight ( İng. ) ( Gün ışığı ) )
DÖngü





V.I.T.R.I.O.L.

"VITRIOL" kelimesi gnostik alşimideki okült ezoterik bir kelimedir. Bu kelime esas itibarıyla belirli kelimelerin baş harflerinden oluşmaktadır.

V = Visitam ( Ziyaret etmek )
I = Interiorem ( İç )
T = Terre ( Yer )
R = Rectificatum ( Düzeltmek )
I = Invenias ( Keşfetmek )
O = Ocultum ( Gizli )
L = Lapidum ( Taş )

Bu çerçevede; VITRIOL kelimesi "Yerin İçini Ziyaret Et, Düzelterek Gizli Taşı Keşfet" anlamına gelmektedir.

Spiritüel açıdan, VITRIOL kelimesi "İnsanın öz varlığını, ruhunu doğruluğa yönlendirerip düzeltmesiyle ebedi yaşama erişebileceği" mesajını içermektedir. Kelimenin son harfi olan "L" harfi  "Lapidum" kelimesini yani "Taş" anlamına gelen kelimeyi temsil etmekte olup, "Lapidum" ( Taş ) kelimesi esas itibarıyla "Öz Varlık"ı sembolize etmekte gibidir. ( "Lapidem" ( Taş ) kelimesi, ezoterik okültizmde "Philosopher's Stone" ( Felsefe Taşı ) olarak da bilinmektedir. "Philosophy" kelimesi "Phil" ( Sevgi ) ve "Sophy" ( Bilgi ) kelimelerinden oluşmakta ve "Bilgi Sevgisi" anlamına gelmektedir. )

"Taş" ( Hacer ) kelimesinin Kur'an'da da sembolik anlam içerecek şekilde yer aldığı görülmektedir.

2/74 - Sümme kaset kulübüküm min ba'di zalike fe hiye kel HICARATİ ev eşeddü kasveh ve inne minel HICARATİ lema yetefecceru MİNHÜL ENHAR ve inne MİNHA lema yeşşekkaku fe yahrucü MİNHÜL MA ve inne MİNHA lema yehbitu min haşyetillah ve mallahü bi ğafilin an ma ta'melun ( Sonra, bunun ardından kalpleriniz katılaştı da onun sertliği o TAŞLAR gibidir veya daha şiddetlidir. Kesinlikle TAŞLARDAN öylesi vardır ki ONLARDAN NEHİRLER FIŞKIRIR. Kesinlikle ONLARDAN öylesi vardır ki çatlar da ONLARDAN SU ÇIKAR. Kesinlikle onlardan öylesi vardır ki Allah korkusundan yuvarlanıp eğilir. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir. )

2/60 - Ve izisteska musa li kavmihı fe kulnadrib bi asakel HACER FENFECERAT MİNHÜSNETA AŞRATE AYNA kad alime küllü ünasin meşrabehüm külu veşrabu min rizkıllahi ve la ta'sev fil erdı müfsidın ( Ve zamanında Musa kavmi için su istedi de "Asan ile TAŞA vur." dedik. BÖYLECE ONDAN ONİKİ PINAR FIŞKIRIP AKTI. Tüm insanlar içecekleri yeri bildiler. Allah' ın rızıklarından yiyin ve için. Yerde bozgun yaparak asileşmeyin. )


Ayetlerdeki "Taştan nehirler fışkırması" ifadesi, "Taş"ın yaşam kaynağı olmasına ilişkin bilgi vermekte gibidir. Bu çerçevede, "Taş" kendi öz anlamının dışında bir kelimeyi temsil etmekte görünmektedir. Bu kelime "Öz Varlık" olabilir mi?

2/24 - Fe in lem tef'alu ve len tef'alu fettekun naralletı vekudühen NASÜ vel HICARAH üıddet lil kafirın ( Eğer yapamazsanız ki asla yapamazsınız, o halde yakıtı İNSANLAR ve TAŞLAR olan ve inkarcılar için hazırlanmış olan ateşten sakının. )

Ayetteki "Ateş" kelimesinin, varlıkların, sptayomda ( A'raf ) kendileriyle hesaplaşmaları esnasında yani yapmış oldukları kötülüklerin duygusal yansımalarını, sonsuz yaşama haiz öz varlık olarak deneyimlemeleri esnasındaki ıstıraplarını sembolize etmekte gibidir.

İncil'deki şu ayetlerde de "Taş"ın yaşam kaynağı olabileceği, teşbihi ve sembolik şekilde verilmekte gibidir. 

42-Luke-3-8 Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin! Kendi kendinize, 'Biz İbrahim'in soyundanız' demeye kalkmayın. Ben size şunu söyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e ŞU TAŞLARDAN DA ÇOCUK YARATABİLİR.

42-Luke-19-39 Kalabalığın içinden bazı Ferisiler O'na, "Öğretmen, öğrencilerini sustur!" dediler.
42-Luke-19-40 İsa, "Size şunu söyleyeyim, bunlar susacak olsa, TAŞLAR BAĞIRACAKTIR!" diye karşılık verdi.

40-Matthew-4-3 O zaman Ayartıcı yaklaşıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, söyle şu TAŞLAR EKMEK OLSUN" dedi.

40-Matthew-4-4 İsa ona şu karşılığı verdi: "'İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı'nın ağzından çıkan her kelimeyle yaşar' diye yazılmıştır."

VITRIOL kelimesi, mason cemiyetine kabul aşamasında, adayların kendileriyle yalnız bırakıldıkları , spatyomu temsil eden "Düşünce Odası"nda da yer almaktadır. Elbette cemiyetlerde kelimelere yüklenen anlamlar farklılık gösterebilmektedir. Masonik kültürde kavramların, kelimelerin sembollerle ifade edilmesinin sebebi, bu cemiyete dahil olanların esas itibarıyla kutsal kitaplardaki sembolizm ilmine ilişkin bilgileri olmasından kaynaklanmaktadır. Ancak, ilmin ne amaçla kullanıldığı her zaman en temel husustur.











Thursday, September 26, 2019

26.09.2019 tarihinde yeniden...

24.09.2019 tarihinde, tam saat 11:00'de, İstanbul Silivri açıklarında 4.7 ( 4+7 = 11 ) şiddetinde değrem olmuştu. Bu depremin saatinin ve şiddetinin "11" nümerolojisi içerdiği aynı tarihli yazıda belirtilmişti.

Bir başka yazıda da "Zelzele değişimin habrecisidir." ifadesi kullanılmıştı.

Bugünkü ( 26.09.2019 ) depremin saati 13:59, şiddeti ise 5.7 olarak açıklanmıştır. Ancak bugünün tarihine bakıldığında yine, "farklı boyuta geçiş için açılan portalin" nümerolojik sembolü olan "11" sayısı
 ile karşılaşılmaktadır. 

2+6+0+9+2+0+1+9 = "11"

İlk depremin saati 11:00 ... 1+1 = "2"
İkinci depremin saati 13:59 ... 18 ... 1+8 = "9"

9+2 = "11"

Depremin derinliğinin "11.9 km" olması da ayrıca ilginç bir durum arzetmektedir. ( 1+1+9 = "11" )


Ayrıca "Tam saat 11:00'de, 4.7 şiddetinde" başlıklı yazıda Zilzal suresinin "8" ayetten oluştuğuna ve 33/11 kodlu ayete dikkat çekilmişti. Bu ayetin kod numarasının nümerolojik değeri "8" ( 3+3+1+1 = 8 ) olup, ayet "8" kelimeden oluşmaktadır.

33/11 - Hünalike (1) ibtüliye (2) el (3) mü'minune (4) ve (5) zülzilu (6) zilzalen (7) şedıda (8) ( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. ) 

İkinci depremin olduğu bugünün tarihindeki "Gün" ( 26 ) ve "Ay" ( 9 ) sayılarının toplamının nümerolojik değeri de "8" sayısını vermektedir. 2+6+9 = 17 ... 1+7 = "8"

Gün ise 26. gün olup, bu sayının nümerolojik değeri de "8" olmaktadır.

Avcılar Merkez Cami'nin 11 formu oluşturan iki minaresinden birinin çökmesi de "9/11 İkiz Kuleler" vakasına benzer nitelikte ilginç bir durum sergilemektedir.



"I Pet Goat" isimli animatik filmde Mesih İsa'nın gelişi, yani kolektif bilincin tesisi ve yeni bir sürecin başlayacağı mesajı, kiliseye benzer bir yapının kulelerinin yıkılması sahnesiyle verilmekteydi.


"Çağlar Şeması" hatırlanacak olursa şemada, devre sonuna doģru yani "Kıyamet" ( Ayağa Kalkış ) sürecinde "Sembolik Dini Eğitim Sisteminin Bitişi" safhası yer alıyordu.


Mesih İsa döngü sonundaki doğa olaylarını ve toplumsal olayları "Doğum Sancıları" olarak tanımlamaktadır.

40 Matta 24-7 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, DEPREMLER  olacak. 

40 Matta 24-8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır. 




Wednesday, September 25, 2019

Tek göz sembolizmi

Okült ezoterik bir sembol olan "Sağ gözü el ile kapama " jestinin kaynağının Mısır mitolojisindeki Horus ve Set mücadelesine dayandığı bilinse de Tevrat'taki aşağıdaki ayet konuya ilişkin bilgi içermektedir. 

38 Zekeriya 11-15 RAB bana, "Sen yine akılsız bir çoban gibi donat kendini" dedi, 

38 Zekeriya 11-17 "Sürüyü terk eden değersiz çobanın vay haline! Kılıç kolunu ve SAĞ GÖZÜNÜ VURSUN! Kolu tamamen kurusun, SAĞ GÖZÜ KÖR OLSUN!"

Ayette yer alan "Sürüyü terkeden ve sağ gözü kör olan çoban" ifadesi, doğru yoldan saparak sorumluluklarını yerine getirmeyen, Rab'bi inkar eden müşrik satanistleri tanımlamakta gibidir.

Muhtelif alanlardaki bir çok ünlü kişinin, elleriyle veya bir objeyle sağ gözlerini kapatmış halde fotoları medyada yer almaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir.

                                                                  
                              Şarkıcı Adele


Aktris Angelina Jolie


Şarkıcı Britney Spears


Kraliçe Elizabeth


Astronot Buzz Aldrin

                                                              
                        Aktris Emma Watson


Aktör Harrison Ford


Şarkıcı Madonna

                                                            
                    Şarkıcı Michael Jackson

                                                                    
                            Şarkıcı Rihanna





                               
Star Wars serisinin The Force Awaken isimli bölümün posterleri





Kitaptan uzak tutma ve cahil bırakma metodları...

Kutsal kitaplar, insanlara bilmediklerini öğretmek, bilgi seviyelerini artırmak, onları araştırma yapmak suretiyle daimi gelişime sevketmek, iyiye, doğruya yönlendirmek ve böylelikle tekamül sağlamak amacıyla ilahi sistem tarafından tüm insanlara bahşedilmişşerdir. Dolayısıyla kitaplar hiç kimsenin tekelinde ve kontrolünde olamaz. Ve hiç kimse kitabı diğerlerinden daha iyi bildiğini, alim olduğunu iddia edemez. Çünkü kitaplar ilmi katmanlara, tabakalara haiz olup, her yeni bilgi edinimi sonrasında bilinmeyen aynı oranda artmaktadır. Ayrıca ayetler her okunduğunda yeni bilgilere ve yeni açılımlara vesile olmaktadırlar. "İlim sahibi olma ve ilmi artırma" sonsuz bir tekamül yolculuğudur.

Kur'an, "dinci" olarak anılan istismarcıların, nefsani menfaatperestlerin, sahte hocaların, şeyhlerin, mürşidlerin kitabı değildir. Onlar zaten hiçbir söylemlerinde veya faaliyetlerinde Kur'an'ı referans almazlar. Aksine onu reddetmekte ve çevrelerindekini de Kur'an'dan uzak tutmaya, onu anlamamalarını sağlamaya çalışmaktadırlar.

Asırlardır insanlar, şu önde gelen söylemler ve kurallar ile kitaptan uzak tutulmuşlar ve cahil bırakılmışlardır.

"Kur'an abdestsiz ellenmez." 

( Dokunulmasını bile engellemeye çalışmışlardır. )

"Anlamadan da olsa Arapça'sını okumak, ezberlemek sevaptır." 

( Anlamadan yapılan hiçbir işten hayır gelmeyeceği aşikardır. )

"Bir alime sormadan, danışmadan Kur'an anlaşılamaz." 

( Alim denilen kimdir? Hangi vasfı ile herhangi bir diğer insandan daha iyi anlama yetisine sahip olabilmektedir. Akledebilen, idrak ve irade sahibi her insan gayretli çalışmalar sonucunda Kur'an ve diğer kutsal kitaplar hakkında engin bilgilere haiz olabilir. Kitaptan başka hakem olamayacağı ayetle bildirilmiştir.

5/43 - Ve keyfe yühakkimuneke ve ındehümüt tevratü fıha hukmüllahi sümme yetevellevne min ba'di zalik ve ma ülaike bil mü'minın ( Ve içinde Allah' ın hükmü bulunan Tevrat yanlarındayken seni nasıl hakem yaparlar da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir. ) 

Ayette, Kur'an ayetleri ortada iken habercinin bile insanlar arasında hakem olamayacağı, ayetlerin açık hükümler içerdiği bildirilmektedir. )

"Hadisler olmadan Kur'an anlaşılamaz" 

( Kur'an'ın çok açık bir lisan ile ve kolaylaştırılmış metin olarak indirildiği ayetlerde tekrar tekrar ve açıkça belirtilmektedir. "Hadis" adı altında sonradan üretilen bir çok söylem kitleleri doğru yoldan saptırmak ve satanistlerin kontrolüne girmelerini sağlamak için kullanılmaktadır. )

19/97 - Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıne ve tünzira bihı kavmen lüdda ( Onunla sakınanları müjdelemen ve onunla inatçılar kavmini uyarman için onu senin lisanın ile kesinlikle kolaylaştırdık.  )

44/58 - Fe innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun ( Böylece kesinlikle onu lisanınla kolaylaştırdık. Umulur ki hatırlarlar. )

54/17 - Ve lekad yessernal kur'ane liz zikri fe hel min müddekir ( Ve Kur'an' ı hatırlama için kolaylaştırdık. O halde düşünen yok mu? )

54/22 - Ve lekad yessernel kur'ane liz zikri fe hel min müddekir ( Ve Kur'an' ı hatırlama için kolaylaştırdık. O halde düşünen yok mu? )

54/32 - Ve lekad yessernel kur'ane liz zikri fe hel min muddekir ( Ve Kur'an' ı hatırlama için kolaylaştırdık. O halde düşünen yok mu? )

54/40 - Ve lekad yessernel kur'ane liz zikri fe hel min müddekir ( Ve Kur'an' ı hatırlama için kolaylaştırdık. O halde düşünen yok mu? )

"Arapça alfabeyle yazılmamış olan Kur'an okunmaz."

( Neden? Vahiy kelimeleri ses frekansı olarak habercilerin zihinlerinde tezahür etmiştir. Dolayısıyla bu ses frekansları herhangi bir lisanın alfabesine göre kodlanıp, o alfabeyi kullananların kelimeleri aynı fonetik ile yani ses frekansıyla telaffuz etmelerini sağlayabilir. Ve böylelikle daha geniş kitleler Kur'an'daki asıl Arapça kelimelerin telaffuzlarını ve anlamlarını öğrenmiş olurlar. 

14/4 - Ve ma erselna min rasulin illa bi lisani kavmihı li yübeyyine lehüm fe yüdıllüllahü men yeşaü ve yehdı men yeşa' ve hüvel azızül hakim ( Ve resulleri kavimlerininki haricinde lisan ile göndermedik ki onlara açıklasınlar. Allah dilediği kimseyi saptırır, dilediği kimseyi yönlendirir. O yücedir hakimdir. )
















Tuesday, September 24, 2019

Saat tam 11:00'de, 4.7 Şiddetinde...

Bugün 24.09.2019 ;

Marmara Bölgesinde saat 11:00'de, 4.7 şiddetinde bir deprem olmuştur. Depreme ilişkin detay bilgiler aşağıdaki resimde yer almaktadır.

                                 


"Değişimin işareti zelzele" başlıklı bölümde de incelendiği üzere esas itibarıyla her zelzele ( deprem ) vakası, fiziki tektonik gerçekliğinin yanısıra ezoterik ve batıni anlamda kozmik mesaj da vermektedir. Zelzele değişimin işaretidir. Fiziki yani maddi anlamda yerde meydana gelen değşim, manevi anlamda da değişimin habercisidir. Bilindiği üzere 11 sayısı portal açılması vesilesiyle üst planlara, boyutlara geçişin nümerolojik sembolü olup, portal vasıtasıyla üst planlarla iletişim veya geçiş de açık bir değişim tezahürüdür.

Bugünkü depremin ilgi çekici yönü saat tam 11:00'da vuku bulmuş olmasıdır. Ayrıca şiddetinin de 4.7 olması ( 4+7 = 11 ) adeta "11" sayısına dikkat çekilmekte olduğunu düşündürmektedir. Depremin derinliği 9.8 olup bu sayının nümerolojik değeri de "8" ( 9+8 = 17 ... 1+7 = 8 ) olmaktadır. Ayrıca depremin konumunun koordinatlarının toplamının nümerolojik değeri de "8" sayısını vermektedir.

Enlem :  40.8785 ( 4+0+8+7+8+5 = 32 )
Boylam : 28.2090 ( 2+8+2+0+9+0 = 21 )

32 + 21 = 53 ... 5+3 = "8"

Ayrıca saatin detayına bakıldığında, saatin 11:00:21 olduğu görülmektedir. Saniyeyi belirten ondalık bölümde 21 sayısının bulunması da yine iki adet 1 sayısına dikkat çekilmekte olduğu izlenimi oluşturmaktadır. 21 sayısı Ruh kelimesinin nümerolojik sembolüdür. ( Kur'an'da Ruh kelimesi 21 kere tekrarlanır. )

Ahzab suresinin 33/"11" kodlu ayetinde depremin bir "sınav" olduğu bildirilmektedir. Bu ifade depremde manevi bir mesaj olduğu ve bunun anlaşılması gerekliliğine dikkat çekmektedir.

33/11 - Hünalike (1) ibtüliye (2) el (3) mü'minune (4) ve (5) zülzilu (6) zilzalen (7) şedıda (8) ( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. )

Ayet numarası 11 olup, ayet kodunun ( 33/11 ) nümerolojik değeri ise "8" olmaktadır. Ayette "8" kelime bulunmaktadır. "8" ve "11" sayıları farklı boyuta geçiş portali, yeni döngü başlangıcı, sonsuz döngü ve düalite kavramlarının nümerolojik sembolleridir.

Zilzal suresinde de "8" ayet bulunması konu bağlamında ilginç bir durum arzetmektedir.

Depremin olduğu bugün ( 24.09.2019 ) Haberci İsa ile ilgili basına şöyle bir haber yansımıştır.

"Mutfağında servet asılıymış

İsa ile alay” adlı tablonun 13’üncü yüzyılda Cimabue'nin yaptığı bir dizi resimden birisi olduğu belirtildi. Fransa'nın başkenti Paris'te yaşayan yaşlı bir kadının duvarında asılı duran tablonun Floransalı ünlü Rönesans öncesi ressamı Cimabue'nin eseri olduğu ve değerinin de 6 milyon Euro'yu (yaklaşık 37 milyon 500 bin TL) bulduğu tespit edildi."


Tablonun üzerindeki resimde Mesih İsa'nın solunda 8 kişi, sağında ise 11 kişi görünmektedir. Mesih İsa da 1 kişi olarak düşünüldüğünde ortaya 11 sayısı çıkmaktadır. ( 8+1+1+1 = 11 )

8 ve 11 nümerolojisi içeren depremin olduğu gün yine 8 ve 11 nümerolojisi içeren İsa haberinin çıkması düşündürücüdür. Bilindiği üzere "Mesih İsa'nın ikinci gelişi" olarak bilinen fenomen esas itibarıyla insanlar arasında kolektif bilincin tesisini, ruhsal tekamül vesilesiyle yükselişi ve manevi olarak üst boyuta geçişi sembolize etmektedir.

İncil'de "Deprem" kelimesinin ilk kez geçtiği ayet ve bir sonraki ayet aşağıdadır.

40 Matta 24- 7 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, DEPREMLER olacak.

40 Matta 24- 8 Bütün bunlar, DOĞUM SANCILARININ BAŞLANGICIDIR. 

İkinci ayette yer alan "Doğum sancısının başlangıcı" ifadesi yeni döngü başlangıcı ve boyut atlama kavramlarını sembolize etmektedir. Deprem kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kodunun nümerolojik değeri. "8" ( 4+0+2+4+7 = 17 ... 1+7 = "8" )


















Sunday, September 22, 2019

Kelimeler ile yaşamak

Yaratılışta Allah'ın kelamı / kelimeleri ile tezahür eden üç varlık kategorisi bulunduğuna evvelki bölümlerde değinilmişti.

1- Kelime
2- Ruh
3- Madde ( Süptil*, Yarı Süptil, Kaba ) * Süptil Varlık ( Öz Varlık ), Ruhun madde alemi olan kainattaki temsilcisi ve kaba madde ( beden ) ile birleşerek insanı oluşturan varlıktır.

Görüleceği üzere her şeyin özü "Kelime"'dir. Kelime olmadan yaratılışın tezahür edemeyeceği, gerçekleşemeyeceği ayetle sabittir.

8/7 - .... ve yürıdüllahü en yühıkkal hakka bi KELİMATİHI ve yaktaa dabiral kafirın

( ..... Allah gerçeği KELİMELERİ ile gerçekleştirmek ve inkarcıların arkasını kesmek istiyordu. )


9/40 ... KELİMETüllahi hiyel ulya vallahü azızün hakım

( ... Allah' ın KELİMESİ, yüce olan O'dur. Allah yücedir hakimdir. )

10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi KELİMATİhı ve lev kerihel mücrimun

( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği KELİMELERİ ile gerçekleştirir. )

Bu bağlamda özü kelime olan Ruh'un gıdası, Öz Varlık'ın maddi tezahürü olan insanın etkileşime girdiği maddi olgular ( et, ot ) değil kelimelerdir. Yani insan aslında Allah'ın kelimeleri ile doyar, tatmin olur.

Aşağıdaki Kur'an, Tevrat ve İncil ayetleri bu hususu açıkça bildirmektedir.

13/28 - Ellezine amenu ve tatmeinü kulubühüm bi ZİKRillah e la bi zikrillahi tatmeinül kulub

( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın HATIRLANMASI ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. )

Tevrat 5 Deuteronomy 8-3 Sizi aç bırakarak sıkıntıya soktu. Sonra sizin de atalarınızın da bilmediği man ile sizi doyurdu. İNSANIN yalnız ekmekle yaşamadığını, RAB'BİN AĞZINDAN ÇIKAN HER KELİMEYLE YAŞADIĞINI size öğretmek için yaptı bunu.

İncil 40 Matta 4-3 O zaman Ayartıcı yaklaşıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, söyle şu taşlar ekmek olsun" dedi.

40 Matta 4-4 İsa ona şu karşılığı verdi: "'İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, TANRI'NIN AĞZINDAN ÇIKAN HER KELİMEYLE YAŞAR." diye yazılmıştır."

İncil'de "Suyun", sonsuz yaşamın kaynağı ve gıdası olan ilahi kozmik bilgi olduğu Mesih İsa'nın şu sözleriyle bildirilmektedir.

43 John 4-13 İsa şöyle yanıt verdi: "Bu SUdan her içen yine susayacak.

43 John 4-14 Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim SU, içende SONSUZ YAŞAM için fışkıran bir pınar olacak."

43 John 4-31 Bu arada öğrencileriO'na, "Rabbî, YEMEK YE!" diye rica ediyorlardı.

43 John 4-32 Ama İsa, "Benim, sizin BİLMEDİĞİNİZ BİR YİYECEĞİM var" dedi.

43 John 4-33 Öğrenciler birbirlerine, "Acaba biri O'na yiyecek mi getirdi?" diye sordular.

43 John 4-34 İsa, "BENİM YEMEĞİM, beni gönderenin isteğini yerine getirmek ve O'NUN İŞİNİ TAMAMLAMAKTIR"* dedi.

( * Ayetteki "Tamamlamak" kelimesi, Kur'an'ın Hud suresinin 11/119 kodlu ayetinde de bildirilen, varlıklar arasındaki hükmün yani Rab'bin kelimesinin tamamlanmasıdır. Mesih İsa, Rab'bin kelimesiyle doyduğunu bu vesileyle ifade etmiştir.


11/119 - İlla men rahıme rabbük ve li zalike halekahüm ve TEMMET KELİMETÜ RABBİKE le emleenne cehenneme minel cinneti ven nasi ecmeın

( Rab’binin merhamet ettikleri hariç. Onları bunun için yarattı. RAB'BİNİN "Ben cehennemi cinlerden ve insanlardan topluca, tamamen dolduracağım." KELİMESİ TAMAMLANDI. ) )

"Tune" ( İng.), "Ton" * Alm. ) "Ses tınısı / Ses vurgusu / Ses ayarı" anlamlarına gelen kelimelerdir. "TONation" ( İng ), "BeTONung" ( Alm. ) kelimeleri "Ses Tonlaması / Vurgulama" anlamlarına gelmektedir. Maddenin ağırlık birimlerinden olan "Ton" kelimesinin "Ses" ile ilintili olması maddenin de özünün ses yani kelime olduğu ve herşeyin "Kelime" olduğu gerçeğini teyid etmektedir. Zira ayetlerle de sabit olduğu üzere yaratılış Rab'bin "Kun" ( Ol! ) kelimesiyle / sesiyle tezahür etmiştir. ( "Müzik ruhun gıdasıdır." söylemi bu bağlamda önemli anlam içermektedir. )

Ayrıca TIN / TINI = Ayırt edici SES. Bir cismin titreşiminden çıkan sesi, başka nitelikteki bir cisimden aynı yükseklikte olarak çıkan SESten ayırt ettiren özellik. Ses frekansı, Ses Titreşimi olarak da anılmakta olup, "Titreşim" kelimesindeki Tİ kökünün TIYN kelimesi ile ilintisi bulunmaktadır. Arapçada Titreşim anlamına gelen "İhTİzaz" kelimesi ve ince yani yüksek frekanstaki ses anlamına gelen "Tiz" kelimesi de birbirleriyle ilintilidir. Ayrıca nota sistemindeki 7. ve en ince nota olan Sİ notası batı dillerinde Tİ olarak telafuz edilir. Kulak ÇINlaması hastalığının adı da "TİNNİtus"'tur. )

6/2 - Hüvellezi halekaküm min TIYNİn sümme kada ecela ve ecelüm müsemmen ındehu sümme entüm temterun

( Sizi ÇAMURdan / SES FREKANSINDAN yaratan, sonra da vadelendiren O'dur. Belirlenen vade O’nun indindedir. Sonra siz şüphe ediyorsunuz. )

"Aura"nın yani "Işığın", Ruhun madde alemi olan kainattaki temsilcisi Öz Varlık'ın tezahürü olduğu bilinmektedir. Aşikardır ki söz konusu "Aura" ( Işık ) da bir kelimedir. Tevrat'ın ilk ayetlerinde yer alan ve Rab'bin kelamını içeren "Işık olsun." emri bu hususa çok açık bir delil niteliğindedir.

1-Genesis-1-3 Ve Tanrı, "IŞIK olsun" DEDİ ve IŞIK oldu.

Bu nedenle, tüm ilimlerin kaynağı ve yaratılışın kelimesel ve sayısal kodlarını içeren kutsal kitapları ve her alandaki bilimsel kaynakları incelemek, kelimeler ve anlamları üzerinde araştırmalar yaparak bilgi seviyesini yükseltmek insanların yegâne uğraşı ve tatmin unsuru olmalıdır.

Varlıkların, yaşam için muhtaç oldukları yegane gıdanın* “ilahi ve yönlendirici kozmik bilgiler” yani “kelimeler” olduğunu “SU” sembolizmi ( teşbihi ) ile teyid eden Kur’an ayetleri Bakara suresinin 60. Ve 61. ayetleridir. ( *Suyun varlıklar için temel gıda olması ayetlerdeki zahiri anlamın, suyun ilahi ve kozmik bilgiler olması ise batıni anlamın tezahürüdür. )

2/60 - Ve izisteska musa li kavmihı fe kulnadrib bi asakel hacer fenfecerat minhüsneta aşrate ayna kad alime küllü ünasin meşrabehüm külu veşrabu min rizkıllahi ve la ta'sev fil erdı müfsidın

( Ve zamanında MUSA KAVMİ İÇİN SU İSTEDİ de "ASAN İLE TAŞA VUR." dedik. BÖYLECE ONDAN ONİKİ PINAR FIŞKIRIP AKTI. Tüm insanlar içecekleri yeri bildiler. Allah' ın rızıklarından yiyin ve için. Yerde bozgun yaparak asileşmeyin. )

2/61 - Ve iz kultüm YA MUSA LEN NASBİRU ALA TAAMİN VAHIDİN fed'u lena rabbeke yuhric lena min ma tünbitül erdu min bakliha ve kıssaiha ve fumiha ve adesiha ve besaliha kale E TESTEBDİLUNELLEZİ HÜVE EDNA BİLLEZİ HÜVE HAYR ihbitu mısran fe inne leküm ma seeltüm ve duribet aleyhimüz zilletü vel meskenetü ve bau bi ğadabin minellah zalike bi ennehüm kanu yekfürune bi ayatillahi ve yaktülunen nebiyyıne bi ğayril hakk zalike bima asav ve kanu ya'tedun

( Ve zamanında "EY MUSA TEK YİYECEĞE ASLA SABRETMEYECEĞİZ. Haydi bize Rab’bini çağır ki bize o yerin bitirip yetiştirdiği bakliyatından ve kabağından ve sarmısağından ve mercimeğinden ve soğanından versin." dediniz. "O ALÇAK OLANI O HAYIRLI OLANLA DEĞİŞMEYİ Mİ İSTERSİNİZ? Ülkede konaklayın. O sual ettiğiniz kesinlikle sizedir." dedi. Üzerlerine zillet ve yoksulluk vuruldu. Allah’tan öfkeye maruz kaldılar. Bu, kesinlikle onların Allah’ ın ayetlerini inkar etmiş olmalarından ve habercileri haksızca öldürmelerindendir. Bu, o asiliklerinden ve hududu aşmış olmalarındandır. )

Tamamen sembolik kelimelerden oluşan bu ayetlerde Hz. Musa’nın, halkını / kavmini yönlendirmek için su ( ilahi ve yönlendirici kozmik bilgiler ) talep ettiği, bunun üzerine asa ile taşa vurunca suların aktığı ( bir portalın açılması ve kozmik bilgi akışı ) bildirilmektedir. Kavminin “Tek yiyeceğe ( ilahi ve yönlendirici kozmik bilgiler ) sabretmeyeceğiz.” Şeklindeki isyan cümlesi ise “Biz bu bilgileri istemiyoruz. Bize maddi menfaat sağlayacak olan maddeleri getir.” anlamını taşımaktadır. 2/61 kodlu ayette geçen bakliyat, kabak, soğan vb. kelimeleri maddi ve dünyevi menfaatleri sembolize etmektedir.

Asa ile portalın açılması ve kozmik bilgilerin ( su ) akışının konu edildiği ayetin kodunun ( 2/60 ) nümerolojik değeri “8” ( 2+6+0 = 8 ) olmaktadır. Bilindiği üzere 8 sayısı yeni döngü başlangıcının nümerolojik sembolüdür.

Hz. Musa’nın kavminin isyan etmesini konu alan ayetin kodunun ( 2/61 ) nümerolojik değeri ise “9” ( 2+6+1 = 9 ) olmaktadır. Bilindiği üzere 9 sayısı okült satanizmde 6 sayısının tersi olmak üzere negatif enerjiyi yani Allah’ı, O’nun nimetlerini, doğruluğu ve iyiliği reddetmeyi sembolize etmektedir.

İlahi ve yönlendirici kozmik bilgiler ile doymak yani "Kelimeler ile doymak" / "Kelimeleri YEMEK" teşbihi Tevrat'ın aşağıdaki ayetlerinde de yer almaktadır. Ayetlerin ait olduğu Ezekiel suresinin numarasının 26 olması da "8" ( 2+6 = 8 ) nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. )

26 Ezekiel 3-1 Bana, "EY İNSANOĞLU, SANA VERİLENİ YE. BU TOMARI YEDİKTEN sonra git, İsrail halkına seslen" dedi.

26 Ezekiel 3-2 Böylece ağzımı açtım, YEMEM için tomarı bana verdi.

26 Ezekiel 3-3 Bana, "EY İNSANOĞLU, SANA VERDİĞİM TOMARI YE, mideni onunla doldur" dedi. Bunun üzerine TOMARI YEDİM. Bal gibi tatlı geldi bana.

26 Ezekiel 3-4 Sonra şöyle dedi: "Ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlara SÖZLERİMİ ilet.