Çeviri

Tuesday, February 11, 2020

Yapay Zeka meselesi

Evvelce "Transhümanizm ve Yapay Zeka Aldatmacası" başlıklı bölümde de incelenen "Yapay Zeka" konusunu hatırlamak faydalı olacaktır.

"Transhümanizm" ( Süper İnsan ! ) projesinin temel bileşeni olan son dönemde dillere iyice yerleşen "Yapay Zeka" kavramının temelinde insanın implant "Implant Microchip"* teknolojisi vasıtasıyla daimi olarak merkezi bilgisayara bağlanması ve duyularının bloke edilerek uzaktan kontrol edilebilir hale getirilmesi ( robotlaştırılması ) yani Kur’an ifadesiyle “Kör, sağır ve dilsiz” yapılması yatmaktadır. Görülmesi gerekeni göremeyen görülmesi isteneni gören, duyulması gerekeni duyamayan duyulması isteneni duyan, söylenmesi gerekeni söyleyemeyen söylenmesi isteneni söyleyen bir insan kitlesi zaten kör, sağır ve dilsiz hale getirilmiş ve Allah yolundan saptırılmış demektir. Uzun yıllar boyunca “bilgilendirmeyerek cahil tutma” yöntemiyle gerçekleştirilen uygulama, bilgi çağına girilmesi, insanın idrak seviyesinin yükselmesi ve bilgi akış kaynaklarının gelişmesi neticesinde şimdi teknoloji kullanılarak ve "Süper insan", "Hayatın kolaylaşması" vb. söylemleri altında yapılmaya çalışılmaktadır. Bu gelişmelerin, insanın ruhsal ve idraki yükselişi deneyimlediği yeni döngü başlangıcı öncesinde ( döngü sonunda ) yoğunlaşması da ayrıca düşündürücüdür. Zira insanlar metapsişik yeteneklerinin ( durugörü, medyumluk, telekinezi, teleportasyon, çift bedenleme, dedublüman, telepati vb. ) hayal dahi edemeyecekleri seviyede gelişeceği ve maddesellikten sıyrılacağı bir döneme yaklaşmaktadırlar. Ancak küresel şeytanların sistemi ise teknolojiyi kullanarak insanı her zaman olduğu gibi madde alemine hapsetmeye, onu orada tutmaya devam etmeye çabalamaktadır.

2/18 - Summün bükmün umyün fe hüm la yarciun

( Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar dönmezler. )

* İncil'in Vahiy suresinde "Implant Microchip" teknolojisi haber verilmekte gibidir.

66-Vahiy-13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eline ya da alnına bir işaret vurduruyordu.

66-Vahiy-13-17 Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin.

Bugün örneğin İsveç'te "sağ ele mikroçip implantasyonu" medya vasıtasıyla yaygınlaşmaya başlamıştır. Ellerine mikroçip implantasyonu yaptıran insanlar, sanki birileri onlara zorla söyletmiş gibi, bu teknoloji sayesinde siber insan olunduğunu, insanlığın bu teknolojiyle kademe atlayacağını, insanın günlük yaşantısında düşünmek zorunda olduğu bir çok şeyi düşünmeyeceğini, hayatın kolaylaşacağını ifade etmişler ancak buna net örnekler verememişlerdir. Özellikle "insanın bir çok şeyi düşünmeyecek olması" söylemi zaten konunun arzettiği tehlikeyi gözler önüne sermektedir. "Düşünmeyen, uzaktan kontrol edilen robotlaşmış insan".... Yani aslında reklamı yapıldığı gibi "süper insan" olmakla değil, insanlık kademesinden aşağıya düşmekle sonuçlanan bir süreç söz konusudur.





Bugün, küresel gündemi ve planları kitlelere telkin etme işlevi gören sinema filmlerinin yanısıra bir çok ürünün reklamında da "Yapay Zeka" kavramına rastlamak mümkündür. Bu reklamlarda yapay zekalı ürün ile insanın "düşünmekle veya gereksiz fiziksel etkinlikle uğraşmayacağı ve bunun da kendisine büyük kolaylık sağlayacağı" telkin edilmeye çalışılmaktadır. Oysa ki yapay zekanın bu şekilde kullanımının, insanı paralize etmekten ve doğal yeteneklerini kullanamaz hale gelmesine sebebiyet vermekten başka bir sonucu olmayacaktır.

Bir diş fırçası reklamının görselleri;





Basında bu diş fırçasının tanıtımı için şu ifadeler kullanılmaktadır.

"Bireysel fırçalama stillerini değerlendirmek ve kullanıcılara daha iyi fırçalama alışkanlıkları kazanmaları için koçluk vermek amacıyla için binlerce kişinin diş fırçalama davranışları hakkındaki bilgileri bir araya getiriyor. Yapay zeka teknolojisi, insanların ağız içinde tam olarak nereleri fırçaladıklarını izliyor ve daha iyi ağız sağlığı için daha fazla dikkat gerektiren alanlar konusunda kişiselleştirilmiş geri bildirim sunuyor. Yapay zeka özellikli ....... teknolojisi, fırçalama alışkanlıklarınızı veya stilinizi değiştirmenizi gerektirmeden kesintisiz şekilde işliyor ve geri planda çalışıyor. Binlerce farklı fırçalama stilinden öğrendiği için de özel bir teknoloji olarak ortaya çıkıyor. Bluetooth bağlantısıyla telefonunuza bağlanan model, en basit tabirle bir sonraki adımda nereyi fırçalamanız gerektiğini, hangi kısımları düzgün fırçalayamadığınızı gösteriyor. Böylece herhangi bir nokta atlanmadan fırçalama işlemi gerçekleştirilebiliyor."

Yani? Basit bir diş fırçalama işleminde dahi insan, hafızasını, düşüncesini, hissiyatını ve görüşünü kullanmaktan alıkonularak dışarıdan yönlendirme yapacak olan dijital sisteme yani bir ekrana bağımlı hale getirilmeye çalışılıyor. Tıpkı insanın, navigasyon programı olmadan evinin yolunu dahi bulamayacak hale getirilmiş olması gibi. Bugün hiç kimse herhangi bir güzergahı aklında tutmak gibi bir gayret sarfetmemektedir. Bu durum telefon numaraları için de geçerlidir. Kimse kimsenin cep telefon numarasını ezbere bilemez hale gelmiştir. İnsan, sürekli olarak arka planda kendisine "ne yapacağını söyleyen" adeta "emir veren" bir sistemin varlığıyla yaşamaya alıştırılmaktadır. Ve bu süreç insanlara "gelişme" olarak telkin edilip algılatılmakta ve bir çok insan da bu durumu kabullenerek sisteme destek vermektedir.

2008 yılı yapımı animatik bir film olan "Wall E" filminde, yaşanamaz hale gelmiş olan dünyadan ayrılarak, bir "şirket" tarafından işletilen bir uzay gemisinde, dijital teknolojinin ( yapay zeka ) esiri olarak yaşamaya başlamış insanlar konu edilmektedir. Filmde insanların tümü obez olarak resmedilmiştir. Yürüyemez ve hatta hareket edemez hale gelmiş, kısa mesafe ulaşımlarını dahi "götürgeçlerle" yapan, uyku ve uyanma saatleri yapay zeka tarafından belirlenen, uyandıkları anda önlerine hemen bir ekran konan ve sistemin istediği görüntülere bakabilen, sistemin istediği bilgileri edinebilen ve sistemin ( yapay zeka ) komutlarıyla yönlenen bir toplum tasvir edilmektedir. ( Filmde esas itibarıyla küresel şeytanların olmasını planladığı dünya toplumu tasvir edilmektedir. )





Dijital Teknolojinin bir ürünü olan Yapay Zeka elbette ki Allahü Teala'nın bahşettiği bir ilim ve O'nun nimetidir. Ancak bu ilim ve nimet gerçekten insanlığın yararına kullanıldığı zaman anlam ve işlevsellik kazanır. Zira özünde nötr olan ilim vasıtasıyla şifa da mümkündür cefa da, inşa da mümkündür imha da... Bu noktada ilme haiz olanın niyeti önem taşımaktadır. Mühendislikte, tıp alanında, astronomide yapay zekanın kullanılması kadar doğru bir yaklaşım olamaz. Ancak bu teknoloji, toplum ve birey kontrolü amaçlı olarak sosyal yaşamın içine entegre edildiğinde, mahremiyet, özgürlük ve kişisel haklar bağlamında sınırların çok iyi belirlenmesi gerekir.

Özünde bir yazılım olan Yapay Zeka, nihayetinde daima birilerinin kontrolünde olan ve olacak bir olgudur. Ancak sanki kontrol dışı ve öz bilinçli ayrı bir varlıkmış gibi "şahsiyetlendirilmeye" ve insan üstü bir kudret ve hatta ilah! gibi algılatılmaya çalışılması oldukça düşündürücüdür. İnsanlığa fayda sağlaması, hizmet etmesi için insan tarafından geliştirilmiş bir teknolojiyi zihinlerde bir tehdit ve korku unsuru olarak, farklı şekilde kodlama gayreti dikat çeken bir noktadır.

Sunday, February 9, 2020

Ayetlerin en büyüklerinden gösterilmesi ve 2023

2023 yılı, sosyoekonomik ve politik açılardan büyük bir değişimin vuku bulacağı bir yıl olarak sıkça zikredilmektedir. Meşhur sanatçı Barış manço'nun 2023 adlı bestesi ve kendisinin de rol aldığı aynı isimli fotoroman bu bağlamda ilginç bir durum arzetmektedir.

2023 yılı okült ezoterik veriler itibarıyla bir özellik arzettiği için mi küresel şeytanlar ve onların yerel temsilcileri tarafından da böylesine gündemde tutulmaktadır? Küreselcilerin planlarının çok ötesinde ve hayırlı değişimlere vesile olacak ilahi kozmik bir olgunun müstakbel tezahürünün, farklı anlam yüklenmek suretiyle iletişimi yapılamakta gibidir. 

İçinde bulunulan 2020 yılında gerçekleşen ve dünya çapında etkili olan deprem, salgın ve savaş gibi gelişmeler dikkate alındığında bir sürecin hızlandığı izlenimi oluşmaktadır.

Taha suresinin 20/20 ve 20/23 kodlu ayetleri konuya ilişkin ilginç bir uyum sergilemektedir.

20/20 - Fe elkaha fe iza hiye hayyetün tes'a ( Böylece onu bıraktı da o zaman o koşan yılan oldu. )*

* Ayette yer alan "yılanın koşması" ifadesi ve ayet kodu 2020 yılında dünyada kötülüğün, bozulmanın ve dejenerasyonun iyice artmaya başlayacağı anlamına mı işaret etmektedir?

20/21 - Kale huzha ve la tehaf se nüıydüha sıratehel ula ( "Onu yakala ve korkma. Onu ilk önceki haline döndüreceğiz." dedi. )
20/22 - Vadmün yedeke ila cenahıke tahrüc beydae min ğayri suin ayeten uhra ( Ve elini koynuna koy. Diğer ayet olarak, kusursuz beyaz çıksın. )

20/23 - Li nüriyeke min ayatinel kübra ( Sana ayetlerimizin en büyüklerinden göstermek için. )**

** 2023 yılında vuku bulacak ilahi kozmik bir olayın haberi mi verilmektedir? 2023 sayısının nümerolojik değeri, döngü sonu kavramının nümerolojik sembolü olan 7 sayısını vermektedir. ( 2+0+2+3 = 7 )

Evvelki bölümlerde de değinildiği üzere 2020 yılında toplu olarak vuku bulan deprem, salgın ve savaş olguları, döngü sonu olayları tanımıyla İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de yer almaktadır.

42-Luke-21-10 Sonra onlara şöyle dedi: "Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak.
42-Luke-21-11 Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.

İsteğin oluşması, kelimenin tamamlanması ve gerçekleşme

Bir kavramın olguya dönüşebilmesi yani var olması, gerçekleşebilmesi için öncelikle onun olması öncesinde onu "isteyen" ve bu isteği "kelime/-ler" ile ifade eden bir kudretin olması gerekir.

2/253 ...... ve lakinnellahe yef'alü ma yürıd ( ...... ve lakin Allah ne isterse yapar. )
11/107 .... inne rabbeke fe'alün li ma yürıd ( ..... kesinlikle Rab'bin ne isterse yapar. )
22/14 .... innellahe yef'alü ma yürıd ( ..... kesinlikle Allah ne isterse yapar. )

Yaratılışın kaynağının yani ruhun da maddenin de özünün "Kelime" olduğunu bildiren Kur'an ve İncil ayetleri şöyledir.

10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun
( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )

43 John 1-1 Başlangıçta Kelime vardı. Kelime Tanrı'yla birlikteydi ve Kelam Tanrı'ydı.
43 John 1-2 Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi. 43 John 1 3 Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı.

Kendisi de zaten bir kelime olan "İstek" kavramının vuku bulabilmesi için de yine "Kelime" veya "Kelimelerin" zikredilmesi ( hatırlanması ) gerekir. Bir başka deyişle bir olgunun tezahürü için öncelikle belirli "Kelime" veya "Kelimelerin" hatırlanmalarının "tamamlanması" gerekmektedir.

Bu husus, Kur'an'da aşağıdaki ayetlerde "Rab'bin kelimesinin tamamlanması" kavramı ile misallendirilmiştir.

6/115 - Ve temmet kelimetü rabbike sıdkan ve adla la mübeddile li kelimatih ve hüves semıul alim
8 Ve Rab’binin kelimesi doğrulukça ve adaletçe tamamlanmıştır. O’nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O duyandır, bilendir. )

7/137 - Ve evrasnel kavmellezine kanu yüstad'afune meşarikal erdı ve meğaribehelletı barakna fıha ve temmet kelimetü rabbikel husna ala benı israıle bima saberu ve demmerna ma kane yesneu fir'avnü ve kavmühu ve ma kanu ya'rişun
( Ve o zayıf düşmüş olan kavmi de yerin bereketlendirdiğimiz doğusuna ve batısına varis kıldık. Rab’binin, İsrailoğullarına olan o güzel kelimesi sabırlarından dolayı tamamlandı. Biz de Firavun' un ve kavminin o ürettiklerini ve o yapmış oldukları evleri mahvettik. )

10/33 - Kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezine feseku ennehüm la yü'minun
( İşte Rab’binin kelimesi günahkarların üzerine böyle gerçekleşti. Kesinlikle onlar inanmazlar. )

10/96 - İnnellezine hakkat aleyhim kelimetü rabbike la yü'minun
( Kesinlikle o üzerlerine Rab’binin kelimesi gerçekleşmiş olanlar inanmazlar. )

11/119 - İlla men rahıme rabbük ve li zalike halekahüm ve temmet kelimetü rabbike le emleenne cehenneme minel cinneti ven nasi ecmeın
( Rab’binin merhamet ettikleri hariç. Onları bunun için yarattı. Rab’binin "Ben cehennemi cinlerden ve insanlardan topluca, tamamen dolduracağım." kelimesi tamamlandı.)*

* Ayette altı çizili olan bölüm, zaman kavramının olmadığını da dolaylı olarak bildiren bir ifade içermektedir. Zira ayetin bu bölümünde "cennetin ve cehennemin cinlerden ve insanlardan doldurulması" isteğinin zaten kelime olarak tamamlandığı bildirilmektedir. Allah'ın kelime olarak tamamladıkları ise zaten gerçekleşmiş ve olguya, olaya dönüşmüştür. Dolayısıyla Kur'an'da geçen geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman kipleri esas itibarıyla gerçekleşmiş, gerçekleşmekte olan ve gerçekleşecek algısı oluşturan daimi bir döngünün yani "geniş zaman" kipinin tezahürüdür.

39/19 - E fe men hakka aleyhi kelimetül azab e fe ente tünkızü men fin nar
( O halde, üzerine azap kelimesi gerçek olan kimse de mi? Artık ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın? )

39/71 - Vesıkallezıne keferu ila cehenneme zümera hatta iza cauha fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha e lem ye'tiküm rusülün minküm yetlune aleyküm ayati rabbiküm ve yünziruneküm likae yevmiküm haza kalu bela velakin hakkat kelimetül azabi alel kafirın
( Ve o inkar edenler bölükler halinde cehenneme sevkedilirler. Nihayet oraya vardıklarında onun kapıları açılır. Oranın toplayıcı bekçileri onlara "Size, Rab’binizin ayetlerini okuyan ve sizi bu gününüzle karşılaşmanız hakkında uyaran, sizden olan resuller gelmedi mi?" derler. "Evet." derler. Lakin azap kelimesi inkarcıların üzerine gerçek olmuştur. )

40/6 - Ve kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezine keferu ennehüm ashabün nar
( Ve işte Rab’binin kelimesi o inkar edenlerin üzerine böyle gerçekleşti. Kesinlikle onlar ateşin sahipleridirler. )

42/21 - Em lehüm şürakaü şerau lehüm mined dıni ma lem ye'zen bihillah ve lev la kelimetül fasli le kudıye beynehüm ve innez zalimıne lehüm azabün elım
( Onlara, Allah' ın dinden o izin vermediklerini onlara meşru yol kılan ortaklar mı var? Ve şayet ayrışım kelimesi olmasaydı, onların aralarında hüküm verilirdi. Kesinlikle zalimler, elim azap onlaradır. )

Allahü Teala'nın, insana ruhundan üflediği düşünüldüğünde, insanın "istemesi" durumunda yani isteği ni oluşturan kelimeleri inançla zikretmesi durumunda madde alemi olan kainattta yapamayacağı hiçbir şey olmadığı sonucuna varılabilir. Bu nedenle insanın tekamülüne vesile olacak yegane unsur "kelimelerin" gizemlerini araştırmak, bilinmeyeni sorgulamak ve büyük bir inançla ve samimiyetle olmasını istediklerini kelimeler ile hatırlamak, zikretmektir.

Kur'an'da yer alan "Cennette ne dilerlerse onlaradır." ifadesi, üst süptil planlardaki ( alemlerde ) varlıkların isteğe bağlı olarak imajinasyonla gerçeklik ( realite ) yaratabildikleri bildirilmektedir.

16/31 - Cennatü adnin yedhuluneha tecrı min tahtihel enharu lehüm fıha ma yeşaun kezalike yeczillahül müttekın
( Girdikleri ikamet bahçeleridir. Altlarından nehirler akar. Orada ne dilerlerse onlaradır. Allah sakınanları işte böyle karşılıklandırır. )

Thursday, February 6, 2020

Manyetik kutupların yer değiştirmesi ve Güneş'in batıdan doğması

"Dünya'nın kuzey manyetik kutbu, Kanada'dan Sibirya'ya doğru hızla kayıyor. Manyetik kutup o kadar hızlı yer değiştiriyor ki, ABD Ulusal Jeo-Mekansal Zeka Ajansı ve İngiltere Savunma Coğrafya Merkezi'nden bilim insanları gezegenin manyetik alanını tanımlayan ve tüm modern navigasyon sistemlerinin çalışmasını sağlayan, Dünya Manyetik Modelini güncellemek zorunda kaldıklarını açıkladı." ( Basından 05.02.2020 )


Basında yer alan bu haberler, 1959 yılında deneysel ruhçuluğun Türkiye'deki önderi rahmetli Bedri Ruhselman tarafından "İlahi Nizam ve Kainat" isimli kitap olarak derlenen tebliğlerdeki bilgiler ile ilintilidir. 

"Misafir gezegenden gelen tesir çok kaba ve ağırdır dedik. Binaenaleyh güneş sisteminin en mütekâmil küresi olan dünyanın, ince ve mudil manyetik alanı ile, bu gezegenin kaba manyetik alanı arasında büyük bir kaynaşmazlık mevcut olduğundan, güneş manzumesine gezegenden gelen tesirin en şiddetli sarsıcı neticeleri ve reaksiyonları dünya küresinde görülecektir. Bu hâlin neticesi olarak gezegenin bu kaba manyetik alanının tazyiki altında dünyanın, bugün sabit olan ekseninin 23° 27´lık meyli, 13° daha artacak ve dünyanın ekseni, yörüngesine amut durumdan 36° derece eğri bulunacaktır. Kutupların ilk kayma hareketi misafir gezegenin güneş sistemine gelecek ilk direkt tesirleriyle başlar." ( İlahi Nizam ve Kainat )

Kitapta "Misafir gezegen" olarak bahsedilen, kendi yıldız sistemindeki yörüngesinden ayrılarak Güneş sistemine giriş yapacak olan gezegenin manyetik alanı ile dünyanın manyetik alanının tesirleşmesi sonucunda dünyanın ekseninde oluşmaya başlamış olan açısal değişimin ( eksen kayması ) 13 dereceye kadar ulaşacağı tebliğlerde bildirilmektedir. Bu açısal değişim ( eksen kayması ), manyetik kutupların yer değiştirmesine sebebiyet verecektir. Bugün sıklaşmaya başladığı gözlemlenen depremler, mevsim geçişlerindeki anomaliler ( geç gelen yaz vb. ), salgın hastalıkların artması, ahlaki çöküntünün hızlanması gibi vakalar dünyanın bir devresinin ( döngüsünün ) daha kapanışı öncesinde hasıl olan dejenerasyonun ( soysuzlaşmanın ) tezahürü niteliğindedir.

Bu husus Kur'an'da, "döngüden" ( Ölünün diriltilmesi ) bahsedilen 2/258 kodlu ayette "Güneşin batıdan getirilmesi." ( Güneşin batıdan doğması ) ifadesiyle bildirilmektedir.

2/258 - E lem tera ilellezi hacce ibrahıme fı rabbihı en atahüllahül mülk iz kale ibrahımü rabbiyellezi yuhyı ve yümıtü kale ene uhyı ve ümıt kale ibrahımü fe (1) inne (2) allahe (3) ye'tı (4) bi (5) eş (6) şemsi (7) min (8) el (9) meşrikı (10) fe (11) e'ti (12) bi (13) ha (14) min (15) el (16) mağribi (17) fe bühitellezi kefer vallahü la yehdil kavmez zalimın

( Allah kendisine mülkü, hükümdarlığı verdi diye, İbrahim’ le Rab’binin hakkında o tartışıp mücadele edeni görmedin mi? Zamanında İbrahim "O Rab'bim ki diriltir ve öldürür." dedi. "Ben de diriltirim ve öldürürüm." dedi. "Kesinlikle Allah Güneş’i doğudan getirir, o halde onu batıdan getir." dedi. Böylece o inkar eden şaşırdı. Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )

Ayet kodunun nümerolojik değeri "8" sayısını ( 2+2+5+8 = 17 ... 1+7 = 8 ) vermektedir.

Ayetin "Güneşin batıdan getirilmesi" kavramını içeren cümlesinde 17 kelime bulunmaktadır. ( 1+7 = 8 )




Wednesday, February 5, 2020

Sistol - Diastol / Big Crunch - Big Bang / Yaratılış - Yokoluş Döngüsü

Kalbin vücuda kan pompalayabilmesi için kasılmasına ( daralmasına, büzüşmesine ) Sistol, tekrar pompalamak üzere kan toplayabilmesi için gevşemesine ( serbest kalmasına ) ise Diastol adı verilmektedir. Kanın kalp merkezli olarak vücutta dolaşımını ( döngüsünü ) sağlayan Sistol ve Diastol kavramları aynı zamanda bir birim düaliteyi yani döngüyü oluşturmaktadırlar. 


Kalbin kasılması ( sistol ) ve serbest kalması ( diastol )


Yaratılış döngüsünün ( varoluş / yokoluş ) simülasyonu niteliğinde olan elektrokardiogram

Madde alemi olan kainatın ( evren ) mikro simülasyonu niteliğinde olan varlıkların olum ve ölüm döngüsü ( reenkarnasyon döngüsü ) kainatın da bir olum ve ölüm döngüsüne tabi olduğuna işaret eder niteliktedir. Zira kalbin Sistol ( Kasılma ) ve Diastol  ( Gevşeme ) hareketiyle kainata ilişkin Big Bang ( Büyük Patlama ) ve Big Crunch ( Büyük Dürülüş ) kavramları arasında net bir uyum söz konusudur. Big Bang tüm kainatın tek bir tesirle oluşumunu, Big Crunch ise karanlık enerji sebebiyle dürülüşünü yani yokoluşunu ifade eden astronomik kavramlardır.

Diastol ( Gevşeme ) = Big Bang ( Büyük Patlama )
Sistol ( Kasılma ) = Big Crunch ( Büyük Dürülüş )

"Küçük Tansiyon" ve "Büyük Tansiyon" olarak bilinen ve bir döngünün iki bileşeni olan Diastolik ve Sistolik kan basıncı değerlerinin üst sınırları sırasıyla 120 mm hg ( milimetre civa ) ve 80 mm hg'dir. Bu iki değerin toplamı düalitenin, döngünün ve farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolü olan "11" sayısını ( 1+2+0+8+0 = 11 ) vermektedir. 


Bu noktada Rum suresinin 11 kelimeden oluşan 11. ayetinin açık bir şekilde "yaratılış döngüsünden" bahsettiği hatırlanmalıdır.

30/11 - Allahü (1) yebdeü (2) el (3) halka (4) sümme (5) yüıydü (6) hu (7) sümme (8) iley (9) hi (10) türceun (11)
( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Aşağıdaki Kur'an ayetlerinde de Big Bang ( Büyük Patlama ), Big Crunch ( Büyük Dürülüşü ) ve Döngü kavramları açık bir şekilde bildirilmektedir.

21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun
( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

21/104 - Yevme (1) natvi (2) es  (3) semae (4) ke (5) tayyi (6) es (7) sicilli (8) li (9) el (10) kütüb (11) kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın
( O gün göğü, yazı kütüklerini, tomarlarını dürer gibi düreriz. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )

21/104 kodlu ayetin ilk cümlesi de 11 kelimeden oluşmaktadır. Ayrıca ayetin kodunun nümerolojik değeri de yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngünün sembolü olan "8" sayısını ( 2+1+1+0+4 = 8 ) vermektedir.

Ayrıca bilgisayar yazılım teknolojisinde kullanılan ve karakterlerin sayısal kodlarını temsil eden "Binary Kodları"nın "0" ve "1" sayılarından oluşması da "Varoluş" ve "Yokoluş" döngüsünün bir yansıması niteliğindedir.

0 = Yokluk
1 = Varlık







Tuesday, February 4, 2020

Düşmanlık olgusuna kamil yaklaşım

"Adüvv" ( Düşman ) ve "Adavet" ( Düşmanlık ) kavramları yaratılıştaki düalite olgusunun düşünsel seviyedeki tezahürü, zıtlık ve terslik kavramlarının bilişsel temsilidir.

Yaratılışta insan için ilk sorun şeytanın ( İblis ve onun topluluğunu niteleyen ve "yakan, mahveden, helak eden, helake vesile olan anlamındaki sıfat ) düşmanlığı ( düalite olgusunun uyandırılışı ) ile başlamıştır. Tahrik ve saldırı noktasını varlıkların nefsaniyetlerine odaklayan şeytanın aldatmasına kapılan insan ünite bilincinden koparak düaliteye yani iyi olmayana, olmaması gerekene meyletmiştir. Bu durum insanın tekamül sürecinin başlayabilmesi için kader mekanizmasının gereği olarak vuku bulmuştur. Zira bu noktada insanın idrak zafiyeti, aceleciliği, cehalete dayalı nankörlüğü gibi unsurlar yani kısaca nefsaniyeti öne çıkmış ve düşmanlık kavramının tezahürüne zemin hazırlamıştır. İnsanın yaratılışındaki bu eksiklikler, içinde doğrudan insan kelimesinin de geçtiği nitelemeler halinde bazı ayetlerde ifade edilmiştir.

2/187 - ..... alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm .... ( ....... Allah sizin nefislerinizin altında kalanlar olduğunuzu bilir. ....... )

4/28 - Yürıdüllahü en yuhaffife anküm ve hulikal insanü daıyfa
( Allah sizi hafifletmeyi ister. İnsan zayıf yaratılmıştır. )

21/37 - Hulikal insanü min acel se ürıküm ayatı fe la testa'cilun
( İnsan aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. O halde acele istemeyin. )

70/19 - İnnel insane hulika helu'an
( İnsan kesinlikle sabırsız hırslı şikayet eden yaratılmıştır. )

100/6 - İnnel insane li rabbihı le kenud
( Kesinlikle insan Rab’bine nankördür. )

80/17 - Kutilel insanu ma ekferehu
( Öldürülesi insan. Ne inkar edicidir o? )

İnsanın yaratılışındaki nefsaniyeti ve şeytanın tahriki insan tarafından daha sonra farkına varılıp, idrak edilebilecek olan "düşmanlık" olgusunun ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Bu husus Kur'an'da "Birbirine düşman olarak inmek"* kavramı ile bildirilmektedir. İncil'de İblis, düşman olarak tanımlanmaktadır. ( * Yarı süptil boyuttan bir alt boyut olan kaba madde boyutuna ( dünya ) iniş. )

2/36 - Fe ezellehümeş şeytanü anha fe ahracehüma min ma kana fıh ve kulnehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv ve leküm fil erdı müstekarrun ve metaun ila hıyn
 ( Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından çıkardı. "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedik. )

7/24 - Kalehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv ve leküm fil erdı müstekarrun ve metaun ila hıyn
( "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedi. )

40-Matta-13-39 Deliceleri eken düşman, İblis'tir. Biçim vakti, çağın sonu; orakçılar ise meleklerdir.

Şeytanın kötülüğe rehber olduğu da "Şeytanın adımları" tanımlaması ile aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

2/168 - Ya eyyühen nasü külu min ma fil erdı halalen tayyiben ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu leküm adüvvün mübın
( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

2/208 - Ya eyyühellezine amenüdhulu fis silmi kaffeh ve la tettebiu hutuvatüş şeytan innehu leküm adüvvün mübin
( Ey o inananlar, hepiniz topluca barışın içine girin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o sizlere apaçık düşmandır. )

Bakara suresinin 98. ayetinde de "Allah'a ve meleklerine düşmanlık" kavramlarından bahsedilmektedir.

2/98 - Men kane adüvven lillahi ve melaiketihı ve rusülihı ve cibrıle ve mıkale fe innellahe adüvvün lil kafirın
( Kim Allah’a, O’nun meleklerine, O’nun resullerine, Cibril’ e, Mikail’e düşman olursa, artık kesinlikle Allah inkarcılara düşmandır. )

Aşağıdaki ayetlerde ise şeytanın ve neferlerinin, insanı hoş ve iyi izlenim uyandıran söylem ve davranışlarla aldattığı vurgulanmaktadır. 

2/204 - Ve minen nasi men yu'cibüke kavlühu fil hayatid dünya ve yüşhidüllahe ala ma fı kalbih ve hüve eleddül hısam
( Ve dünya hayatında insanlardan kiminin sözleri senin hoşuna gider. O kalbinin içindekine Allah’ ı şahit eder. O, düşmanların en sertidir inatçısıdır. )

63/4 - Ve iza reeytehüm tu’cibuke ecsamuhüm ve in yekulu tesma’ li kavlihim ke ennehüm huşubun musennedeh yahsebune kulle sayhatin aleyhim hümül aduvvu fahzerhüm katelehümullahu enna yu’fekun
( Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. Her çığlığı onların üzerlerine sanarlar. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar. )

Tekamül sürecinde üst seviyeler gelmiş olan insanın "düşmanlık" olgusuna yaklaşımı Kur'an ve İncil'in aşağıdaki ayetinde izah edilmektedir. Ayetlerde "kötülüğe" / "düşmanlığa" aynısı ile karşılık verilmesinin "kötülüğü" / "düşmanlığı" artırmaktan başka bir sonuca vesile olmayacağı, bunun yerine affetmenin ve iyiliğe vesile olmanın faydası bildirilmektedir. 

42/40 - Ve cezaü seyyietin seyyietün mislüha fe men afa ve asleha fe ecruhu alellah innehu la yühıbbüz zalimın
( Ve kötülüğün karşılığı, aynısı gibi kötülüktür. Ama kim affederse ve iyileştirirse onun ödülü Allah’a dır. Kesinlikle O zalimleri sevmez. )

40-Matta-5-44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size lanet edenleri kutsayın, sizden nefret edenlere iyilik yapın, sizi istismar edenler ve size zulmedenler için dua edin.

42-Luke-6-27 "Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın,










"Elif Lam Mim" hurufundaki nümerolojik mesaj

Kur'an'daki ilahi kozmik bilgilerin gizli kodları niteliğinde olan Hurufu Mukatta ( Ayrışık / Kesilmiş Harfler ) Kur'an'da 29 farklı surede geçmekte olup, 12 farklı harf* ve toplamda 78 huruf bulunmaktadır.

* Elif, Lam, Mim, Sad, Ra, Kaf, Ha, Ya, Ayn, Ta, Sin, Nun 

29 sayısının nümerolojik değeri 11 ( 2+9 = 11 ) olması farklı boyuta geçiş portalı sembolizmi açısından ilginçtir. Ayrıca toplam huruf adedinin 78 olması da 7 ve 8 sayılarının yanyana konumlanması açısından dikkat çekmektedir. Bilindiği üzere 7 bir döngülük frekansı, 8 ise yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü sembolize etmektedir. 

Hurufun, kitabın ayetleri ( işaret, belirti ) olduğunu bildiren Ra'd suresinin ilk ayetinin ilk cümlesinde 8 kelime bulunmaktadır.

13/1 Elif (1) lam (2) mım (3) ra (4) tilke (5) ayatü (6) el (7) kitab (8) ...
( Elif lam mim ra. Bunlar kitabın işaretleridir / ayetleridir. .... )

Kur'an'daki ilk ve en çok tekrarlanan huruf seti "Elif Lam Mim" setidir. Bu harfleri içeren 8 ayet bulunmaktadır. Ve bu ayetlerde toplam 26 harf bulunmaktadır. ( 26 ... 2+6 = 8 ) 

2/1 Elif Lam Mim 
3/1 Elif Lam Mim 
7/1 Elif Lam Mim Sad 
13/1 Elif Lam Mim Ra 
29/1 Elif Lam Mim 
30/1 Elif Lam Mim 
31/1 Elif Lam Mim 
32/1 Elif Lam Mim 

"Elif Lam Mim" setinin alfabe sıra numaralarına göre nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. 

Elif : 1 . harf 
Lam : 12. harf 
Mim : 13. harf 

1+1+2+1+3 = "8" 

"Elif Lam Mim" setinin ebced değerlerine göre nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. 

Elif : 1 
Lam : 30 
Mim : 40 

1+3+0+4+0 = "8"


"Elif Lam Mim" üçlü hurufu olgunlaşma ve tamamlanma mesajı içermektedir. Bu huruf seti "Allah sonlandırır" anlamına gelmektedir. Zira "Elif ve Lam" harfleri "EL", "Mim" harfi ise "Sonlanma" anlamını oluşturmaktadırlar. Konuşma veya yazı esnasında yapılan üçlü vurguların konuşmayı, yazıyı etkinleştirdiği ve okuyucunun veya dinleyicinin anlayışını artırdığı bilinmektedir. 3 sayısı aynı zamanda teslis ( üçleme ) yanılgısını da  sembolize etmektedir.

Monday, February 3, 2020

Garur / Gurur ... Aldatma / Aldanma

"Garur / Gurur" kelimesi "Övünme, Kibirlenme" anlamında kullanılan ve özünde "Aldatıcı" anlamı taşıyan kelimedir. Kaba madde alemi dünyadaki tekâmül süreçlerinin başlarında olan ve "başkaları" olarak nitelendirdiği varlıkların da aslında "kendisi" olduğunu henüz idrak edememiş varlıklarda "Gurur" fenomeni sıklıkla müşahede edilir. 

"Gurur" duygusunun esareti altına giren varlıklarda ruhsal zafiyet, "dünyevi unsurlara saplantı" ve "kendilerini üstün görme" sendromu bulunur. 

Dünyadaki kan ve gözyaşının temel sebebi olan "Gurur" sendromunun esas itibarıyla "varlığın kendisini aldatması" olduğu ayetlerde şöyle bildirilmektedir. 

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ĞURUR 

( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı ALDATICI madde, fayda haricindeki değildir. ) 

Şeytanın varlıklara tek vadinin "Gurur" yani "Aldatma" olduğu Nisa suresinin 120. ayetinde bildirilir. 

4/120 - Yeıdühüm ve yümennıhim ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ĞURURA 

( Onlara vaad eder ve onları saplantılara, kuruntulara sokar. Şeytan onlara ALDATMA haricindekini vaad etmez. ) 

Aşağıdaki ayetlerde ise Allah'ın ismini kullanarak, inançlı ve iyi varlık taklidi yaparak diğer varlıkları istismar eden, onları aldatanlardan, "Allah ile aldatmak." ifadesiyle bahsedilmektedir.

31/33 - Ya eyyühen nasütteku rabbeküm vahşev yevmen la yeczı validün an veledihı ve la mevludün hüve cazin an validihı şey'a inne va'dellahi hakkun fe la TEĞURRannekümül hayatüd dünya ve la YEĞURRanneküm billahül ĞARUR 

( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Ne babanın çocuğuna, ne de çocuğun babasına bir şey karşılık veremediği günden korkun. Kesinlikle Allah' ın vaadi gerçektir. O halde, dünya hayatı sizi kesinlikle ALDATMASIN. ALDATICI sizi kesinlikle Allah ile ALDATMASIN. ) 

35/5 - Ya eyyühen nasü inne va'dellahi hakkun fe TEĞURRannekümül hayatüd dünya ve la YEĞURRanneküm billahül ĞARUR 

( Ey insanlar, Allah' ın vaadi kesinlikle gerçektir. O halde dünya hayatı kesinlikle sizi ALDATMASIN. ALDATICI sizi kesinlikle Allah ile ALDATMASIN. ) 

57/14 - Yunadunehüm e lem nekun meaküm kalu bela ve lakinneküm fetentüm enfüseküm ve terabbastüm vertebtum ve ĞARRETkümül emaniyyu hatta cae emrullahi ve ĞARREküm billahil ĞARUR  

( Onlara seslenirler "Sizinle birlikte olmadık mı?" "Evet. Lakin kesinlikle siz nefislerinizi fitnelediniz, gözlediniz ve şüphelendiniz. Sizi saplantılı istekleriniz ALDATTI. Nihayet Allah' ın emri geldi. ALDATAN sizi Allah ile ALDATTI." derler. )

Sunday, February 2, 2020

Bugün 02.02.2020

Bugünün tarihi 02.02.2020 ... Nümerolojik açıdan ilginç ve 1010 yılda bir tekrarlanabilecek bir sayı dizisi. Bu tarih nümerolojik olarak, yeni döngü başlangıcının, düalitenin ve sonsuz döngünün sembolü olan "8" sayısını ( 0+2+0+2+2+0+2+0 = 8 ) barındırmaktadır. Zira 2020 yılı bir döngünün sona erip, yeni bir döngünün başlayacak olmasını haber verir nitelikte olaylara ve gelişmelere vesile olmaktadır. 

Kur'an'nın Hacc suresinin 22/22 kodlu ayeti hem nümerolojiki hem de semantik açıdan ( içerdiği anlam açısından ) "döngü" mesajı vermektedir. Ayette insanlığa zulmeden, tuzaklar kuran kozmik  ve küresel şeytanların, tekamüllerini tamamlayamalarından dolayı üst boyuta geçişi sağlayan yukarı yönlü yeni bir döngü başlangıcına erişemeyecekleri, mevcut döngülerini defaatle tekrarlamak üzere alt boyuta ( kaba madde alemi dünya ) geri döndürülecekleri bildirilmektedir.

22/22 - Külle (1) ma (2) eradu (3) en (4) yahrucu (5) min (6) ha (7) min (8) ğammin (8) üıydu (9) fı (10) ha (11) ve (12) zuku (13) azabe (14) el (16) harık (17)

( Gamdan dolayı, oradan her çıkmayı istediklerinde oraya geri döndürülürler. Tadın yakıcı azabı. )

- Ayet kodunun nünerolojik değeri "8" sayısını vermektedir.
- Ayette 17 ( 1+7 = 8 ) kelime bulunmaktadır.

Ayrıca benzer yılların ( 3030, 4040 vb. ) ancak "1010" yıllık aralıklarla ( döngülerle ) tekrarlanabilecek olması da düalitenin, döngünün ve farklı boyuta geçiş portalinin sembolü olan 11 sayısı açısından ilginç bir durum arzetmektedir.

- Ayetin "döngüyü tanımlayan" ilk cümlesi "11" kelimeden oluşmaktadır.

02.02.2020 tarihi sağdan sola olarak da soldan sağa olarak da aynı sayı dizisini veren bir tarihtir.




Saturday, February 1, 2020

Sirr - Esir - Eter

2/77 - E ve la ya'lemune ennellahe ya'lemü ma yüSİRRune ve ma yu'linun
( Allah' ın, GİZlediklerini de açıkladıklarını da kesinlikle bildiğini bilmezler mi? )

6/3 - Ve hüvellahü fis semavati ve fil ard ya'lemü SİRRAküm ve cehraküm ve ya'lemü ma teksibun
( Ve göklerde ve yerde o Allah' tır. Sizin GİZLİNİZİ, açığınızı ve ne kazandığınızı bilir. )

9/78 - E lem ya'lemu ennellahe ya'lemü SİRRAhüm ve necvahüm ve ennellahe allamül ğuyub
( Allah' ın, onların SIRLARINI ve gizli fısıltılı konuşmalarını bildiğini ve kesinlikle Allah' ın gaybları bilen olduğunu bilmediler mi? )

20/7 - Ve in techer bil kavli fe innehu ya'lemüs SİRRA ve ahfa
( Ve eğer sözde açık olup sesi yükseltirsen, kesinlikle O SIRRI ve en gizliyi bilir. )

25/6 - Kul enzelehüllezı ya'lemüs SİRRA fis semavati vel ard innehu kane ğafurar rahıma
( De ki: "Onu, göklerin ve yerin içindeki sırrı bilen indirdi. Kesinlikle O affedendir merhametlidir." )

Ayetlerde geçen "Sirr" kelimesi Türkçe'deki "Sır" kelimesiyle aynı köke ( Sir ) ve anlama sahip olup, "Gizli, Görünmeyen, Farkedilemeyen" anlamlarını taşımaktadır. Ayetlerde "Göklerdeki ve yerdeki SIRRI ( SİRri / Görülemeyeni ) Allah'ın bildiğinden" bahsedilmektedir.

Madde alemi olan kainatı kaplayan ve kainattaki tüm varlıkların özünde yer alan, süptil ( latif ) yapıya sahip görülemeyen maddenin ismi de "Sir" kökünden gelen "Esir"'dir. Batı dillerinde ise bu kelime "Ether" olarak telafuz edilir. Aslında "Esir" maddesinin kökü de suyun kökü olan Hidrojen ( H ) atomudur. Madde alemi olan kainatın her bir noktası su ile yani Esir ile kaplıdır. ( 24/45 - Vallahü halekü külle dabbetin min ma' .... ( Ve Allah her debeleneni sudan yarattı. .... ) ; 21/30 - ..... ve cealna minel mai külle şey'in hayy .......... ( ....... ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? .... )

Spiritüalizmdeki "Eterik Beden" kavramı da kaba madde bedene tesir gönderen süptil "Öz Varlık"'ı ifaden eden kavramdır. Astral Projeksiyon deneyimi esnasında Eterik Beden ( Öz Varlık ) farkındalığı ve hissiyatı oluşur. Burada geçen "Beden" kelimesi sembolik bir kavram olup, kaba madde aleminin ötesindeki varlıkların bedeni yoktur.

"Esir" maddesi okült fizik bilimin kapsamında olan ve Nikola Tesla'nın özellikle incelediği bir konudur. William Lyne tarafından kaleme alınan "Occult Ether Physics" başlıklı kitap bu açıdan ilginçtir.

















Wednesday, January 29, 2020

Kar taneleri ve yaratılışın kaynak kodu 6

Kur'an'da "Yerin, göklerin ve aralarındakilerin altı günde yaratıldığı" ve "Diri olan herşeyin de sudan yaratıldığı" bildirilir. Bu nedenle yaratılışın kaynak kodu olan "6" sayısı, Allah'ın birliğini ve üniteyi ( vahdet ) sembolize eden "1" sayısıyla birlikte, Allahü Teala'nın ilahi mühürlerinden biri olup, doğadaki birçok varlığa  da şeklini vermiştir. Bu noktada, yaratılışın kaynağı olan suyun kaba madde ( katı ) halinin tezahürü olan kar tanelerinin 6 kodunu içeren şekilleri açık mesaj içermektedir.  


Yaratılış, 6 kaynak koduyla başlatılmış ve 7* birimlik döngüler halinde devam etmektedir. Bu nedenle ayetlerde "Allahü yübdiul halka sümme yüıyduh" ( Allah yaratışı başlatır sonra onu döndürür. ) ifadesi yer almaktadır. ( * 7. gün yani "Sebt" kavramı da zaten döngü sonu anlamını içermektedir. 7 sayısı iki ilahi mühür sayısının yani 6 ve 1'in toplamına eşit olan sayıdır. )

"Spiral" form da 6 sayısının bir tezahürü niteliğinde olup, spiral paterni doğadaki bir çok varlıkta ve doğa olayında gözlemlemek mümkündür.

Kur'an'da "Altı günde yaratılış" kavramı 7 ayette yer almaktadır. ( 6 sayısı ile 7 sayısının çarpımının nümerolojik değeri ( 42 ... 4+2 = 6 ) yine 6 sayısını vermektedir. )

7/54 - İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yuğşil leylen nehara yatlübühu hasısen veş şemse vel kamera ven nücume müsehharatin bi emrih e la lehül halku vel emr tebarakellahü rabbül alemın
( Kesinlikle Rab’biniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. O, geceyi onu durmadan kovalayan gündüze bürüyüp örter. Güneş, Ay ve yıldızlar emrine amadedirler. İyi bilin ki yaratma ve emir O’nundur. Alemlerin Rab’bi Allah yücedir.

10/3 - İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yüdebbirul emr ma min şefıın illa min ba'di iznih zalikümüllahü rabbüküm fa'büduh e fe la tezekkerun
( Kesinlikle Rab’biniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. İşi düzenler, yönetir. O’nun izninden sonra olması haricinde af vesilecisi olamaz. İşte Rab’biniz Allah budur. O halde O’na kulluk edin. Artık hatırlamaz mısınız? )

11/7 - Ve hüvellezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin ve kane arşühu alel mai li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve le in kulte inneküm meb'usune min ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sıhrun mübın
( Ve gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Hanginiz daha güzel iş yapacaksınız diye sınamak için arşı, tahtı su üstündedir. Eğer "Kesinlikle siz ölümün ardından dirileceksiniz." dersen, kesinlikle o inkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )

25/59 - Ellezi halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arşir rahmanü fes'el bihı habıra
( Gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yaratan, sonra arş, taht üzerine istiva eden o Rahman' dır. O halde onu haberdar olana sual et. )

32/4 - Allahüllezı halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arş ma leküm min dunihı min veliyyin ve la şefiy' e fe la tetezekkerun
( Allah o, gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yaratandır. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. Size O'ndan başka dost ve af vesilecisi yoktur. O halde hatırlamaz mısınız? )

50/38 - Ve lekad halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma fi sitteti eyyamin ve ma messena min luğub
( Ve gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yarattık. Bize usanç, yorgunluk dokunmadı. )

57/4 - Hüvellezi halekas semavati vel arda fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi ya'lemu ma yelicu fil ardı ve ma yahrücu minha ve ma yenzilu mines semai ve ma ya'rucu fiha ve hüve meaküm  eyne ma küntüm vallahü bima ta'melune besır
( Gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. Yerin içine ne girerse ve ondan ne çıkarsa ve gökten ne inerse ve onun içine ne yükselirse O bilir. Her nerede olursanız, O sizinle birliktedir. Allah ne yaptığınızı görendir. )

Her varlığın "sudan" yaratıldığını bildiren ayetler ise şöyledir. ( Kainatın tümü, suyun temel yapısını oluşturan Hidrojen ( H ) atomundan yaratılmıştır. Bu nedenle kainat ( evren ) aslında bir denizdir. Ayetlerde yer alan "Yedi deniz" ve "Güneş ve ay hepsi dairelerinde yüzerler." ifadeleri bu gerçeğe dikkat çekmektedir. )

24/45 - Vallahü halekü külle dabbetin min ma' fe minhüm men yemşı ala batnih ve minhüm men yemşı ala ricleyn ve minhüm men yemşi ala erba' yahlükullahü ma yeşa' innellahe ala külli şey'in kadır
( Ve Allah her debeleneni sudan yarattı. Böylece onlardan kimisi karnının üstünde yürür. Onlardan kimisi iki ayağı üstünde yürür. Onlardan kimisi dördünün üstünde yürür. Allah ne dilerse yaratır. Kesinlikle Allah herşeye gücü yetendir. )

21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun
( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

Tuesday, January 28, 2020

Savaş, Deprem, Salgın ... 2020

2020 yılında sıklaşan deprem vakaları ( Türkiye, Küba ), Amerika ve İran arasındaki savaş aşamasına gelen gerilim ve son olarak Çin'de ortaya çıkan ve dünya çapında bir salgına sebep olma potansiyeli taşıyan Corona isimli yeni bir virüs Kur'an ve İncil'deki bazı ayetleri hatırlatmaktadır. Bu ayetler incelendiğinde 11 ve 20 yani 2 nümerolojisiyle karşılaşılmaktadır.

42-Luke-21-10 Sonra onlara şöyle dedi: "ULUS ULUSA, DEVLET DEVLETE SAVAŞ AÇACAK.

42-Luke-21-11 Şiddetli DEPREMLER, yer yer kıtlıklar ve SALGIN HASTALIKLAR, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.

"Salgın" kelimesinin geçtiği ayetin numarası 11 olup, ayrıca ayetin kodunun nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir. ( 4+2+2+1+1+1 = 11 )

76/7 - Yufune (1) bi (2) en (3) nezri (4) ve (5) yehafune (6) yevmen (7) kane (8) şerru (9) hu (10) müstetıren (11)

( Yapılacak işlerini, adaklarını ifa ederler ve kötülüğü salgın olan o günden korkarlar. )

Ayet kodunun nümerolojik değeri "20" sayısını vermektedir. ( 7+6+7 = 20 ) ve ayette 11 kelime bulunmaktadır. Corona virüsü salgının 2020 yılında ortaya çıkması ilginç bir uyum arzetmektedir.











Kan Dolaşımı, Yörüngeler ve 9 Nümerolojisi

Bilindiği üzere gök cisimlerinin, ait oldukları merkez çevresinde yaptıkları harekete yörünge adı verilmektedir. İnsan vücudundaki kan dolaşımı da kalp merkezli döngüsel bir hareket paterni arzetmektedir. Kanı oluşturan dairesel yapıdaki kan hücreleri ( lökosit, lenfosit ) kalp çevresinde  yörüngesel bir yapıda hareket etmektedirler. Kanın döngüsel dolaşım hızının saatte 3.6 - 7.2. km olduğu bildirilmektedir.



Güneşin, ait olduğu Samanyolu Galaksi'sinin çevresindeki dönüş hızının saatte 720,000 km olduğu bildirilmektedir.



Ay'ın Dünya çevresindeki dönüş hızının saatte 3679.2  km olduğu bildirilmektedir.




Dünya'nın Güneş çevresindeki dönüş hızının ise saatte 107,208 km olduğu bildirilmektedir.


https://en.wikipedia.org › wiki › Earth's_orbit
Yukarıdaki yörüngesel hızlar sırayla incelendiğinde "9" nümerolojisi dikkat çekmektedir. ( 9 sayısı, yörüngesel hareketin temel şekli olan daire ile de ilintilidir. Bir merkeze göre 360 derecelik açı ile yapılan hareket daire şeklini oluşturmaktadır. ( 3+6+0 = "9" ) )

Kan dolaşımı hızı 3.6 - 7.2 km/h ... 3+6 = "9" ve 7+2 = "9"
Güneş'in yörüngesel hızı 720,000 km/h ... 7+2 = "9"
Ay'ın yörüngesel hızı 3,679.2 km/h ... 3+6+7+9+2 = 27 ... 2+7 = "9"
Dünya'nın yörüngesel hızı 107,208 km/h ... 1+0+7+2+0+8 = 18 ... 1+8 = "9"

Kur'an'da, "yörüngesel hareket" kavramından ilk kez bahsedilen 21/33 kodlu ayetteki 9 nümerolojisi de dikkat çekmektedir.

21/33 - Ve (1) hüve (2) ellezi (3) haleka (4) el (5) leyle (6) ve (7) en (8) nehara (9) ve (10) eş (11) ŞEMSE (12) ve (13) el (14) KAMER(15) küllün (16) fı (17) FELEKİN (18) yesbehun (19
( Ve geceyi ve gündüzü, GÜNEŞ’i ve AY’ı yaratan O'dur. Hepsi DAİREDE yüzerler.  )

- Ayetin kodunun ( 21/33 ) nümerolojik değeri "9" sayısını vermektedir. ( 2+1+3+3 = 9 )

- Ayetteki "Felek" ( Daire ) kelimesi 18. kelimedir. 18 ... 1+8 = "9”

- Ayetteki Şems ( Güneş ), Ay ( Kamer ) ve Felek ( Daire ) kelimelerinin sıra numaraları toplamının 
nümerolojik değeri de “9” sayısını vermektedir. ( 1+2+1+5+1+8 = 18 ... 1+8 = “9” )

"Dairede yüzme" ( Yörüngesel hareket ) kavramının ikinci kez geçtiği ayet ise 36. sure olan Yasin suresindedir. Sure numarasının nümerolojik değeri "9" sayısını vermektedir. ( 3+6 = 9 )

36/40 - Leş ŞEMSÜ yembeğıy leha en tüdrikel KAMERA ve lel leylü sabikun nehar ve küllün fı FELEKİN yesbehun        

( AY’a erişip çatması GÜNEŞ’e yaraşmaz. Ve gece gündüzü geçemez. Hepsi DAİREDE yüzerler. )








İnanç akımları ve İslâm

"İnanç", varlıkları yaratılışın kaynağına bağlayan temel olgudur. Yaratılmış olan bir varlığın "inançsız" olması mümkün değildir. İyiliğe ve doğruluğa olan inanç gibi kötülüğe ve yanlışa da inanç söz konusudur. Ayrıca esasen inanç kavramı, algılanageldiği üzere "dogmatik kabul"den ibaret olmayıp akıla, mantığa, delile, çıkarsamaya, ispata ve idrake dayalı bir olgudur.

İnanç akımlarını aşağıdaki başlıklarda sıralamak mümkündür.

İslâm : “Selm” ( Sağlamlık, Kurtuluş, Barış, Doğruluk ) kökünden gelen ve “Teslimiyet” anlamına gelen İslâm, tek yaratıcıya ( Allah'a ) inanmayı, O'nun habercilerini ve resullerini kabul etmeyi, kitaplarına ve ilmine tabi olmayı esas alır. İslâm semavi ( göksel ) anlayışı yani üst boyutsal iletişim yoluyla bilgi aktarımı ( vahiy ) sistemini kabul eder.

Not: İlmi bazda, "Yahudilik" ve "Hristiyanlık" ( Kur'an'da Hristiyan kelimesi geçmez, Nasıra kelimesi gecer. ) isimleri altında ayrı dinler ( inanç sistemleri ) söz konusu değildir. Yahudi, ilgili dönemde Yahudiye'de yaşayanlara, Nasıralı da Nasıra'da yaşayanlara verilen isimdir. Bu toplumlara da İslâm öğretisini ve Kur'an ilmini içeren Tevrat ve İncil verilmiştir. Ancak daha sonra haberci isimlerine ( Musa, İsa ) istinaden Musevilik ve İsevilik tarikatleri ortaya çıkmıştır.

Deizm : Doğanın gözlemlenmesinin, incelenmesinin ve yorumlanmasının, bir yaratıcının olduğunu idrak etmek için yeterli olduğunu kabul eden akımdır. Deizm vahiy ( üst boyut iletişimi ), kitap, haberci, resul gibi kavramları reddeder. ( De ( Tanrı ) + İzm ( - cilik ) ) Vicdani eğilimler yerine nefsani ( şeytani ) eğilimlerin tesirlerinin hakim olması durumunda satanizme meyle açık bir akımdır. Zira yönlendirici kitabın kabul edilmemesi nedeniyle şeytani eğilimlerin benimsenmesi durumunda bilinçli veya bilinçsiz olarak şeytanın Tanrı addedilmesi ile sonuçlanabilir.

Tengrizm : Tengri ( Gök Tanrı ) kelimesi kökenli olan Tengrizm ( Gök Tanrıcılık ) gökteki yaratıcı ruha inancı esas alan akımdır.

Ateizm : Yaratıcının varlığını inkâr eden veya varlığına inanıp öğretisini inkâr eden akımdır. Nihayetinde satanizmdir. ( Atheism ( Tanrı Karşıtlığı )… A ( Karşıt, Zıt ) + The* ( Tanrı ) + İzm ( -cilik )

*”The” kelimesi “Deizm”’deki “De” kelimesinin farklı telafuz edilmiş halidir.

Agnostisizm : "Bilinemezcilik" anlamına gelen ve ismi Grekçe "Agnostos"* kelimesinden türeme olan bu akım ise tanrının veya tanrısal varlıkların mevcut verilere istinaden bilinemez olduğunu yani varlıklarının veya yokluklarının ispatlanamaz olduğunu savunan bir felsefi görüştür. Ancak Yaratıcı'nın varlığı, fizik biliminde de bir metod olan "Çıkarsama Kuralı" vasıtasıyla da idrak edilebileceğinden, yani yaratılmış olan her şeyin ardında yaratıcı bir kudret, irade, bilinç, hesap ve plan olduğu geeçeğinden dolayı bu akım yaratıcıya ( Tanrı'ya ) inanç konusunda batıl nitelik arzetmektedir.

*  A ( Olumsuzluk ön eki ) + Gnostos ( Tanımak, Bilmek ) = Agnostos ( Tanınamazlık, Bilinemezlik )

Nihilizm = Her şeyi, her gerçeği, her değeri, her türlü bilgi imkanını reddeden ve hiçbir doğru, genel-geçer bilginin olamayacağını savunan inanç sistemidir. Nihayetinde satanizmdir. ( Nihilizm .... Nihil ( Yok etme, Sıfırlama ) + İzm ( -cilik ) Ayrıca "Nihilizm" kelimesinin kökündeki "Nih" kelimesi ile Arapça'daki "Neha" ( Son vermek, Terketmek ) kelimesi ortak kök oluşturmaktadırlar. Örnek: "İntihar" kelimesi "Neha" kökündendir. "Nihilizm" de zaten her türlü inanç sistemini terketmek anlamındadır. )

Budizm : Siddhartha Gautama Budha tarafından kurulan ve farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olarak tanımlanan Budizm'in hedefi; hayattaki acı, ıstırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm'de öğretilerin ana çatısını meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır. Budizm, Tanrı / Yaratıcı kavramını reddeder.

Şamanizm : Varlığı Erken Taş Devri'ne ve daha da geriye kadar kanıtlanabilen, inisiyasyon içeren, ruhlar ile insanlar arasında iletişim sağladığına inanılan bir vecd ve trans tekniğidir. Şamanizm çok tanrılı din olarak bilinir.

Satanizm : İslâm öğretisinin daha doğrusu Kur’an öğretisinin tersinin yani iyi yerine kötü düşünce, tutum ve davranışların ilke edinildiği, yaratıcıya ve O'nun öğretisine isyan etmeyi ve İblis'i ilah edinmeyi esas alan akımdır. ( Sabiilik ( Yıldıza tapma ), Mecusilik* ( Ateşe tapma ) ve Yezidilik de farklı kelimeler ile ifade edilmiş satanizmdir. )

* "MECusi" kelimesinin Latince karşılığı "MAGus" olup, ortak kök "Ateş, Büyük" anlamlarına gelen MEC veya farklı telaffuz ile MAG kelimesidir. Fransızca ve İngilizce'deki "MAGicien" ve "MAGician" ( Sihirbaz, Ateşçi, Büyük etki yaratan, BÜYÜleyen ) kelimeleri de "MECusi" kelimesinin farklı telaffuz edilmiş halleridir. "Büyü" kelimesi "Büyük" kelimesiyle ilintilidir. "MAGnet" ( Mıknatıs ) ve "MAGnetism" ( Manyetizm ) kelimeleri de aynı köke sahip olup, "Ateşin çekim ve etkileme gücünü" ifade eder. Yıldızların aslında ateş kaynakları olması ve gök cisimlerini kendilerine çekmeleri bu hususa örnek teşkil etmektedir.

Satanizm, Allah'tan, O'nun resullerinden, O'nun ilminden, O'nun kitaplarından, O'nun meleklerinden ( Vazifeli Varlıklar ) uzaklaştıran her türlü akımın, sistemin, eğilimin genel adıdır.

Görüleceği üzere İslâm, Deizm ve Tengrizm adı verilen akımların felsefelerini de içeren, bütünleyici bir kavramdır. Zira İslâm'ın bilgi kaynağı olan ve yaratılışın kodlarını içeren Kur'an daima düşünmeyi, akıl etmeyi, araştırmayı, gözlemlemeyi, bilgi edinmeyi, öğrenmeyi, dogmadan ve putçuluktan uzak durmayı öğütleyen bilgi hazinesidir.

"Din" kelimesinin, Arapça'daki "Deyn" ( Borç ) kelimesiyle ve batı dillerindeki "Dignity" ( Haysiyet ) kelimesiyle kök anlam ilintisi bulunmaktadır. Zira "Borç" ve "Haysiyet" kelimeleri kişinin öz saygınlığını ve bu saygınlığını koruması için bağlı kalması gereken ahlaki ilkeleri temsil eden kavramlardır. Söz konusu ilkeler de iyilik, doğruluk, özveri, fedakarlık, yardımseverlik, ahlaksızlıktan uzak durmak olarak sıralanabilir. Bu ilkeler de zaten vicdan mekanizmasının temel bileşenleri olup Allah kavramının idrak edilmesini sağlamaktadırlar. Dolayısıyla din kavramı esas itibarıyla tüm insanların yaratılış kodlarında bulunmaktadır. Kur’an’ın Maide suresinin 3. ayetinde dinin islam olduğu yani Allah’a ve O’nun öğretisine teslimiyet olduğu açıkça bildirilmektedir.

5/3 ...... el yevme ekmeltü leküm dınekümve etmentü aleyküm nı'metı ve radıytü lekümül islame dına ......
( ........... Bugün size, dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım. Size din olarak islamı, teslimiyeti istedim. ....... )

Allah kelimesi, Deizm kelimesindeki "Deus / Dieu" ve Tengrizm kelimesindeki "Tengri" ile aynı anlamı barındırmaktadır.

El İlah ... Ellah ... Allah

El = Ön ek / Yüce, yüksek olan
İla = -a doğru
H = O ( 3. tekil şahıs zamiri )

İla + H* ( O'na doğru )

"İlah" kelimesinin Kur'an'da "İleyhi" ( O'na ) olarak tezahürü de bulunmaktadır. Örnek;

2/28 - Keyfe tekfurune billahi ve küntüm emvaten fe ahyaküm sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm sümme İLEYHİ türceun

( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ölülerdiniz de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'NA döndürülürsünüz. )

* "H" harfi dillerde 3. tekil şahıs "O" zamirinin karşılığıdır.

He / Him ( İngilizce )
Hu / Hüve ( Arapça )
IHn / IHm ( Almanca )

"O" zamiri uzakta olanı ifade eder. Bu bağlamda "H" harfi ile başlayan aşağıdaki kelimeler de "Uzakta, Yüksekte! olanı" ifade etmektedir. “İlaH” ( O’na doğru ) kelimesindeki “H” harfi de bu işlevi görmektedir.

High ( Yüksek - İng. )
Haut ( Yüksek - Fra. )
Hoch ( Yüksek - Alm. )
Havaî ( Havaya, Yükseğe ait - Ara. )
Helios ( Güneş - Yun. ) ( Güneş'i oluşturan Helium gazı ve Hidrojen de konuyla ilntilidir. )

Dolayısıyla "İlaH" kelimesi esas itibarıyla "Uzakta, Yüksekte olana doğru" anlamını taşır.

"Tanrı" olarak da telafuz edilen "Tengri" kelimesi "Gök" anlamına gelmekte olup esasında "Yüksekte, Uzakta olanı" tanımlamaktadır.

"Deizm" kelimesinin kökü olan "Deus / Dieu" kelimesinin kökeninde de "Göksel, Parlayan" anlamı bulunmaktadır. Arapça "Borç" anlamına gelen ve Allah'ın bahşettiği nimetlere karşılık varlıkların yükümlülüklerini ifade eden "Din" kelimesiyle "Deus / Dieu" kelimeleri ortak köke sahip görünmektedirler. ( İngilizce ve Fransızca'daki "Dignity / Dignité" ( Haysiyet ) kelimeleri de aynı köktendir. )

Monday, January 27, 2020

Cennet - Cehennem kavramları ve 8 - 11 nümerolojisi

"Örtülü, Kaplı*, Bahçe" anlamına gelen "Cennet" kelimesinin 3. boyut olan kaba madde alemi dünyanın üzerindeki boyut olduğuna, "Ateşli ortam" anlamına gelen "Cehennem" kelimesinin ise esas itibarıyla maksimum nefsaniyet merkezi olan, Cennet'ten çıkanların sevkedildiği "Dünya" olduğuna evvelce değinilmişti.

* Cünnet ( Kalkan, Koruyucu, Kaplayan ), Cenin / Ecinnet / Cinn ( Görünmeyen ) kelimeleri de aynı köktendir.

Cennet ve Cehennem kavramlarının farkı alemler oldukları, düalitenin, döngünün ve alemden aleme ( boyuttan boyuta / plandan plana ) geçişin nümerolojik sembollerinin 8 ve 11 sayıları olduğu dikkate alındığında Kur'an'da Cennet ve Cehennem kelimelerinin ilk kez geçtikleri ayetlerde uyumlu bir nümerolojik yapı olduğu görülmektedir.

2/35 - Ve (1) kulna (2) ya (3) adem (4) üskün (5) ente (6) ve (7) zevcü (8) ke (9) el (10) CENNETE (11) ve (12) küla (13) min (14) ha (15) rağaden (16) haysü (17) şi'tüma (18) ve (19) la (20) takraba (21) hazihi (22) eş (23) şecerate (24) fe (25) tekuna (26) min (27) ez (28) zalimın (29)

( Ve "Ey Adem, sen ve eşin cennette iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )

- Cennet kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarasının ( 35 ) nümerolojik değeri "8" ( 3+5 = 8 ) olmaktadır. 

- Ayetteki Cennet kelimesi 11. kelimedir.

- Ayette 29 kelime bulunmaktadır. ( 2+9 = 11 )

- Cennet kelimesi Kur’an’da 152 kere tekrarlanmaktadır. ( 1+5+2 = 8 ) 

2/119 - İn (1) na (2) erselna (3) ke (4) bi (5) el (6) hakkı (7) beşıran (8) ve (9) neziran (10) ve (11) la (12) tüs'elü (13) an (14) ashab (15) el (16) CEHIM (17)

( Kesinlikle biz seni gerçek ile müjdeci ve uyarıcı olarak biz gönderdik. Cehennemin sahiplerinden sual edilmezsin. )

- Cehennem ( Cehim ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarasının ( 119 ) nümerolojik değeri "11" ( 1+1+9 = 11 ) olmaktadır. 

- Ayette 17 kelime bulunmaktadır. ( 1+7 = 8 )