Çeviri

Tuesday, June 2, 2020

Gemini ... Cem'ani ve 11

Zodiac burçlarından biri olan "Gemini" burcu "İkizler" burcu olarak bilinir. Gemini kelimesinin, Arapça'daki "Cem'ani" ( Cem ( Toplanma ) + Ani ( İki ) - Bir araya gelmiş iki, Toplanmış iki ) kelimesinden türemiş olması kuvvetle muhtemeldir. 

"Cem'ani" ( İki Topluluk ) kelimesi Kur'an'da üç ayette yer almakta olup, bu kelimenin ilk kez geçtiği ayetin numarasının ( 155 ) nümerolojik değeri 11 olmaktadır. Gemini burcunun sembolü de altında ve üstünde iki adet yay* bulunan 11 sayısına benzemektedir. ( 11 sayısı farklı boyuta geçiş portalının nümerik sembolüdür. )


* "İki adet yay" kavramı portal açılması vesilesiyle ilahi kozmik bilgi akışını ( vahiy sürecini )  sembolize eden bir kavramdır. Yani farklı frekans ( boyut, alem ) ile iletişim, karşılaşma, temas söz konusudur.  

53/9 - Fe kane kabe kavseyni ev edna ( Artık mesafesi iki yay kadar veya daha yakındı. )
53/10 - Fe evha ila abdihi ma evha  ( Böylece kuluna o vahyettiğini vahyetti. )

"Cem'ani" kelimesinin yer aldığı ayetler.

3/155 - İnnellezine tevellev minküm yevmel tekal CEM'ANİ innemestezellehümüş şeytanü bi ba'dı ma kesebu ve lekad afallahü anhüm innellahe ğafurun halım
( İKİ TOPLULUĞUN karşılaştığı gün, o sizlerden yüz çevirenler. Kesinlikle şeytan, o kazandıklarından sonra onların ayaklarını kaydırmak istedi. Allah onları affetti. Kesinlikle Allah affedendir yumuşaktır. )

3/166 - Ve ma esabeküm yevmeltekal CEMA'Nİ fe bi iznillahi ve li ya'lemel mü’minın
( Ve o size İKİ TOPLULUĞUN karşılaştığı günde isabet eden Allah’ ın izni iledir ve inananları bilmesi içindir. )

26/61 - Fe lemma terael CEM'ANİ kale ashabü musa inna le müdrakun
( İKİ TOPLULUK birbirlerini gördüklerinde, Musa' nın arkadaşları "Kesinlikle biz yetişildik, yakalandık." dediler. )

Ayetlerdeki muhtelif anlamlardan biri de döngü sonunda açılacak portal vesilesiyle insan ve cin topluluklarının son bir mücadele için karşı karşıya gelmesi olabilir. ( Musa'nın kavmiyle ilgili misalin yer aldığı ayette de esas itibarıyla şeytanlarla karşılaşan inananlar topluluğundan bahsedilmektedir. Ayrıca inananlar Musa'nın asasıyla boyut portalı açması ( denizin yarılması olarak tasvir edilir. ) vesilesiyle kurtulmuşlardır. 

Monday, June 1, 2020

IOT ( Internet of THINGS - ŞEYLERİN / EŞYANIN Interneti )

Küresel planların en başında gelen "Dijital Dönüşüm" projesi kapsamında son dönemde gündemde olan kavram "IOT" ( Internet of THINGS - ŞEYLERİN / EŞYANIN Interneti ) kavramıdır. IOT, yeryüzündeki tüm "Şeyleri" ( Eşyayı, nesneleri ) AI ( Yapay Zeka ) teknolojisi vasıtasıyla birbirne bağlayarak tek merkezden 7/24 kontrollü bir şebeke yaratma projesidir. Dğer bir deyişle bu proje esas itibarıyla ruhsal tekamül vesilesi ile madde alemi ile olan bağını ortadan kaldırması gereken insanı maddeye daha da çok bağlama projesidir.




IOT projesine bağlı olan en önemli alt proje dijital kimlik ve mikroçipleme projesidir. Zira IOT kavramındaki "Things" ( Şeyler / Eşya ) kelimesi aslında "İnsanı" da kapsamaktadır. Bu nedenledir ki kutsal kitap ilmine haiz olmalarına rağmen ilim üzerine sapmış olan ve Allah'a kendilerini şirk koşarak ilahlaşmak isteyen küresel şeytanlar aslında ilahi kozmik sistemde var olan Transhümanizm ( İnsan Üstücülük / Süper İnsa ) ve Singularity ( Teklik / Birlik / Vahdet ) gibi kavramların ardına gizlenerek nihai amacı insanları köleleştirmek ve insanların ruhsal tekamüllerini engelleyerek onları kaba madde alemi dünyaya hapsetmek olan çok farklı projeler yürütmektedirler.

"Transhümanizm" ( İnsanüstücülük / Süper İnsancılık ) kelimesinin ilahi nizamdaki ( kozmik sistemdeki ) esas tanımı "İnsanın, kaba madde alemi dünyadaki ruhsal tekamülünü tamamlayarak üst süptil alemlere / frekanslara / boyutlara, süptil ve insanüstü bir varlık ( vazifeli varlık ) olarak geçmesi"dir. Ancak küreselciler dijital teknolojiyi kullanarak insanları kaba madde alemi dünyada transhuman ( insan üstü / süper insan ) yapacaklarını iddia ederek kandırmaktadırlar. Ayrıca insanlar yükselen idrak seviyesi ve ruhsal tekâmül vasıtadıyla potansiyel metapsişik yeteneklerinin ( medyumluk, telepati, telekinezi, durugörü, levitasyon vb. ) açığa çıkacağı bir döneme yaklaşmaktadırlar. İşte küreselciler dijital teknolojiyi kullanarak bir an evvel insanların yükselen frekanslarını bloke ederek onları bilgisayar şebekesine kilitlemeye çabalamaktadırlar. Oysa ki insanın yaratılış ile ruhsal bağlantı kurabilmesi ve bütünleşebilmesi için herhangi bir araca / aracıya ( dijital teknoloji gibi ) ihtiyacı bulunmamaktadır.

"Singularity" ( Teklik / Birlik / Vahdet ) kelimesinin ilahi nizamdaki ( kozmik sistemdeki ) esas tanımı ise "Kainattaki varlıklar arasında kolektif bilincin tesisi vasıtasıyla birlik, teklik olgusunun idraki ve böylelikle ruhsal tekamüle erişilmesi"dir. Zira ayetlerde "İnsanların tek bir nefisten yaratılmış oldukları" defaatle bildirilir. Ancak küreselciler yine dijital teknolojiyi ve insanların birlik olması gibi güzel ancak aldatıcı bir söylemi kullanarak insanları tek tip, idraksiz ve AI tarafından yönlendirilen robotlara dönüştürmeyi hedeflemektedirler.

Küresel şeytanların referans aldıkları kozmik kaynak da Kur'an'dır. Çünkü Bakara suresinin 32. ayetinde meleklerin ifade ettikleri üzere Allah'ın öğrettiği ilimden başka ilim yoktur. 

2/32 - Kalu sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena inneke entel alimül hakim
( "Yücesin sen. O bize öğrettiğinin haricinde bize ilim yoktur. Kesinlikle sen bilensin hakimsin." dediler. )

Ancak nefsani heveslerinin kölesi olmuş şeytanlar Kur'an ilmini pozitif frekansları ( iyilik, doğruluk, refah, huzur, sevgi vb. ) yaymak amaçlı değil, negatif frekansları ( kötülük, öfke, ıstırap, yoksunluk, nefret vb. ) frekanslarını yaymak için kullanmaktadırlar. Casiye suresinin 23. ayetinde "hevesinin kölesi olmuş ilim sahiplerinin" durumu bildirilmektedir.

45/23 - Fe raeyte men ittehaze ilahehu hevahü ve edallehüllahü ala ılmin ve hateme ala sem'ıhı ve kalbihı ve ceale ala besarihı ğışaveh fe men yehdıhi min ba'dillah e fe la tezekkerun
( Hevesini ilahı edinen kimseyi görmez misin? Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

Allahü Teala'ya kendilerini şirk koşan küreselciler kuvvetle muhtemel olmak üzere IOT kavramını da Kur'an ayetinden esinlenerek oluşturmuşlardır. Zira Al'i İmran suresinin 5. ayetinde "Hiçbir ŞEY'in Allah'tan gizli kalamayacağı" bildirilmektedir. Küreselciler de dünyada hiçbir şeyin kendilerinden gizli kalmamasını, herşeyi kontrol edebilmeyi ve tahakküm altına alabilmeyi istemektedirler. Dikkat edilecek olursa IOT kavramında da "Things" ( Şeyler ) kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime yerine "Objects" ( Nesneler ) veya başka bir kelime de kullanılabilirdi.

3/5 - İnnellahe la yahfa aleyhi ŞEY'ÜN fil erdı ve la fis sema' ( Kesinlikle Allah’a , yerde ve gökte, ona hiçbir ŞEY gizli kalmaz. )


Burçlar ve 13. Burç Ophiuchus

Dünyadan görülebilen 13 burcu ( yıldız kümesi / takımyıldız ) içeren ve dairesel bir form ile sembolize edilen fügüre Zodiac veya Horoscope adı verilmektedir. Astroloji bilimi yıldızların, yaratılıştaki olguların ve olayların tezahürlerine olan tesirlerini incelemektedir.

Ayrıca Bkz.



Vatikan'ın Teleskopları ve Lucifer!




 Zodiac'ta yer alan burçlar ve periyodları

"Yıldız Kümesi / Yıldız Kümeleri" kavramı Kur'an'da "Burc / Büruc" kelimeleri ile ifade edilmektedir. "Büruc" kelimesini içeren ayetlerdeki 13 nümerolojisi, Zodiac'taki burç adetine işaret etmekte gibidir.

Kur'an'da "Burc" kelimesinin ilk kez geçtiği ayet 15. sure olan Hicr suresinin 16. ayetidir. 

15/16 - Ve (1) lekad (2) cealna (3) fi (4) es (5) semai (6) BÜRUCEN (7) ve (8) zeyyenna (9) ha (10) li (11) en (12) nazırın (13)
( Ve gökte YILDIZ KÜMELERİ oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik. )

- Bu ayetin kodunun ( 15/16 ) nümerolojik değeri 13 sayısını ( 1+5+1+6 = 13 ) vermesi ve ayette de 13 kelime bulunması Zodiac'taki burç adeti olan 13 ile uyum arzetmektedir.

Kur'an'da "Buruc" ( Yıldız Kümeleri ) isimli bir sure bulunmakta olup, bu surenin sıra numarası 85'tir. 85 sayısının nümerolojik değeri de 13 sayısını vermektedir. ( 8+5 = 13 )

85/1 - Ve (1) es (2) semai (3) zat (4) il (5) BÜRUC (6)
( Ve YILDIZ KÜMELERİ sahibi gök, )

Ayrıca bu iki ayetteki "Büruc" kelimelerinin sıra numaralarının toplamı da 13 sayısını ( 7+6 = 13 ) vermektedir.

13. burcun isminin Ophiuchus olması ve bu kelimenin "Yılan Getiren" anlamını içermesi de dikkat çekmektedir. Ophiuchus burcu "kolona sarılmış yılan" ile sembolize edilmektedir. ( Yılan konusu evvelki bölümlerde defaatle incelenmiştir. )

                                               
Ophiuchus burcunun sembolü









"Eşitlik mi? Adalet mi ?" meselesi..

"Eşitlik mi? Adalet mi ?" ikilemi sık tartışılan ve birçok yazar tarafından sık kaleme alınan bir husustur. Esas itibarıyla bu iki kelimeyi ayrıştırmak suretiyle yapılacak bir değerlendirme nihai yoruma ulaşma sürecinde engelleyici bir unsur teşkil edecektir. Zira bu iki kelime de aynı anlama gelmekte olup Arapça'daki "Adil / Adalet" kelimelerinin Türkçe karşılığı "Eş-Eşit / Eşitlik" kelimeleridir. Ancak bu kelimeler, algılandıkları şekilde ve bütünleyici bir yaklaşım ile değerlendirildiğinde ortaya şu cümle çıkmaktadır. 

"Eşitlik için adalet"

İnsanların, Allah'ın bahşettiği nimetlere ve imkanlara erişim konusunda eşit durumda olabilmeleri için bu nimetlerin insanlar arasında "adil" şekilde paylaşılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Zira "eşitlik" kavramı, belirli bir nimetin insanlara eşit paylaştırılması anlamına gelmemekte, o nimetin "adil" şekilde paylaştırılması vesilesiyle tüm insanların o nimetten "eşit" seviyede faydalanması anlamına gelmektedir.

Nimetlerin insanlara, eşit şekilde faydalanılması amacıyla bahşedildiği Fussilet suresinin 10. ayetinde bildirilmektedir.

41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK düzenleyerek ölçülendirdi." )

Bir yazarın bu konuda ideal uygulama olarak verdiği bir örnek aslında doğru olmayan bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Söz konusu örnek, yazar tarafından aynen şöyle verilmiştir. ( Tam alıntıdır. )

"Süleymaniye Camiinin yapımında birçok taş yontma ustası çalışmakta ve Mimar Sinan bu ustalara eşit ücret yerine farklı ücretler takdir etmektedir. Kendilerine bazılarından daha az ücret ödendiğini farkeden ustalar, soluğu sarayda Padişah Kanuni Sultan Süleyman'ın kapısında alırlar ve Mimar Sinan’ı “kendilerine eşit davranmıyor” diye şikâyet ederler. Sultan Süleyman, Mimar Sinan’ı çağırıp “Hayrola mimar, hakkında şikâyet var. İşçilere eşit davranmayıp, adam kayırıyormuşsun, bir kısmına az, bir kısmına çok ücret veriyormuşsun” deyince, Mimar Sinan, "haksızlık değil, bizzat hakkı tahakkuk ettirdiğini" yani adaletli davrandığını söyler. Sultanı da, işçilerin yanına yakın bir çadıra davet eder ve onların nasıl çalıştıklarını görmelerini ister. Padişah gelince de, İŞÇİLERİN HER BİRİNİN VURDUĞU ÇEKİÇ DARBELERİNİ SAYAR VE İŞÇİLERE VURDUKLARI ÇEKİÇ ORANINA GÖRE ÜCRET VERİR. Bu uygulama Padişahın çok hoşuna gider ve Mimar Sinan padişahın takdirine mazhar olur. "

Adil uygulama olarak gösterilen bu örnekte aslında çok temel bir adaletsizlik bulunmaktadır. Zira, işçileri sadece "Çekiç darbesine adedine göre" ücretlendirme yöntemi, her işçinin eşit fiziksel özelliklere ( güç, dayanıklılık, sağlık durumu vb. ) sahip oldukları temel yargısına dayanmaktadır ki böyle bir yargı daha süreç başlamadan adaletsizliği tezahür ettirmektedir. Bu noktada temel kriter her işçinin fiziksel kapasitesine göre gösterdiği "gayret" olmalıdır. Çünkü fiziken daha güçlü, kuvvetli ve dayanıklı bir işçinin fiziken daha kuvvetsiz ve zayıf bir işçiye göre daha fazla çekiç darbesi vuracağı aşikardır. Bu durum sayısallaştırılacak olursa, 10 birim kapasitesi olan birisi 7 birimlik iş çıkartırken, 5 birim kapasitesi olan 5 birim iş çıkartıyorsa, 10 birim kapasitesi olan mı daha çok gayret göstermiştir, 5 birim kapasitesi olan mı? Elbetteki 5 birim kapasitesi olan....

İşte bu noktada "gayrete ve emeğe göre değerlendirme" yapılmaması halinde, insanların doğrudan Allah vergisi olan fiziksel ve düşünsel niteliklerine göre değerlendirilmeleri durumu ortaya çıkar ki bu kriterler insanların nimetlerden eşit faydalanmalarına asla bir engel teşkil etmemelidir. Aksi halde boyu uzun olanın kısa olana göre, kuvvetli olanın kuvvetsiz olana göre, üstün zekalı olanın normal zekalıya göre, Allah'ın eşit olarak bahşettiğini bildirdiği nimetlerden daha fazla faydalanmaları durumunu ortaya çıkarır ki bu durum da zaten bugün dünyadaki kan ve gözyaşının sebebi olan "Güçlü zayıfı ezer." felsefesinin bir tezahürü olur. ( Ancak elbette toplumsal düzeni ve çalışma yapısını kasıtlı olarak aksatan ve sistemi sabote edenlerin yine aynı toplum tarafından gereği gibi karşılıklandırılmaları da önemli bir husustur. )

Adil olması gereken değerlendirmenin, önder veya yönetici addedilen "tek bir kişinin" sübjektif yargısına bırakılması durumu da aslında toplunlar için başlıbaşına bir sorun teşkil etmektedir. Zira her kim olursa olsun, kendisinin de içinde bulunduğu toplumdaki insanların tümü için değerlendirme ve yargılama yapması ilahi kozmik sisteme de ters bir durumdur. Dünyada bu durumun böyle olmasının sebebi ise - tıpkı vahşi doğada güçlü olanın zayıfı ezmesi, yemesi fenomeninde olduğu gibi - yine bir sınav gereğidir. Zira her durumda olduğu gibi, aldatıcı dünya hayatında* "olması gerekenmiş" gibi kabul edilegelmiş yanıltıcı uygulamaların aslında "olmaması gerektiğinin" varlıklar tarafından idrak edilmesi ve aksi yönde mücadele etmeleri beklenmektedir. Bu noktada, "Gayret kuldan, sonuç Allah'tan" kuralı daima hatırlanmalı, ümitsizliğe ve yılgınlığa kapılmadan daima mücadele edilmelidir.

( * "Dünya hayatının aldatıcılığı" kavramı ayetlerde sıklıkla bildirilmekte ve inananlar uyarılmaktadırlar. )

Kur'an'da "adaleti gözetmenin", "önyargıya ve heveslere göre değerlendirmeden kaçınmanın" önemini vurgulayan bazı ayetler de şöyledir.

60/8 - La yenhakümüllahü anillezine lem yukatilüküm fid dini ve lem yuhricuküm min diyariküm en teberruhüm ve tuksitu ileyhim İNNALLAHE YÜHIBBÜL MUKSİTIN
( Allah sizi, sizinle din hakkında savaşmayanlar ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlar hakkında onlara iyilik yapmaktan, onlara adil davranmaktan men etmez. KESİNLİKLE ALLAH ADİL OLANLARI SEVER. )

4/135 - Ya eyyühellezine amenu kunu KAVVAMINE BİL KISTI şühedae lillahi ve lev ala enfüsiküm evil valideyni vel akrabın in yekün ğaniyyen ev fekıran fellahü evla bihima fe LA TETTEBEÜL HEVA EN TA'DİLU ve in telvu ev tu'ridu fe innellahe kane bima ta'melune habıra
( Ey o inananlar, ADALETİ KORUYANLAR, GÖZETENLER ve kendiniz, ana babanız ve yakınınız üzerine de olsa, Allah için şahitlik edenler olunuz. Zengin de olsa, fakir de olsa, Allah onlara evvel gelir, daha yakındır. O halde, ADİL OLURKEN HEVESE TABİ OLMAYIN. Eğer dilinizi eğip bükerseniz veya dönerseniz, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )

5/8 - Ya eyyühellezine amenu kunu KAVVAMINE lillahi şühedae BİL KISTI ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin ala en la ta'dilu ı'dilu hüve akrabü lit takva vettekullah innellahe habırun bima ta'melun
( Ey o inananlar, Allah için ADLAETİ KORUYAN GÖZETEN şahitler olunuz. Bir kavime olan kininiz, size adil olmamayı icra ettirmesin. Adil olun, o sakınmaya daha yakındır. Allah’tan sakının, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )

5/42 - Semmaune lil kezibi ekkalune lis suht fe in cauke fahküm beynehüm ev a'rıd anhüm ve in tu'rıd anhüm fe len yedurruke şey'a ve İN HAKEMTE FAHKÜM BEYNEHÜM BİL KISTI innellahe yühıbbül muksitın
( Onlar, yalana kulak verirler ve haram yerler. O halde eğer sana gelirlerse, aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana şey kadar bile zarar veremezler. EĞER HÜKMEDERSEN, ARALARINDA ADALETLE HÜKMET. Kesinlikle Allah adil olanları sever. )






















Sunday, May 31, 2020

Hoşuna gidene dikkat etmek!

Kaba madde alemi olan aldatıcı dünya hayatındaki yoğun nefsaniyet tesirleri altında bir sınavdan geçmeye çalışan insanın en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar yüksek "farkındalık" ve "idrak" seviyesidir. Yüksek farkındalık ve idrak insanın olgular ve olaylar arasındaki en ince detayları görmesine, değerlendirmesine, karşılaştırmasına ve buna göre düşünce, tutum ve davranış belirlemesine vesile olur.

İlahi kozmik sınavın en önemli niteliği, varlıkların karşısına nefsani açıdan "hoş" ve "cazip" olarak algılayacakları olguları ve olayları çıkarmasıdır. Dolayısıyla varlıkların yapmaları gereken ruhsal tekamülü geciktirecek ve nefs tatmini ile sonuçlanacak bir aksiyon alternatifi ile, ruhsal tatmin ve tekamül ile sonuçlanacak bir aksiyon alternatifi arasında seçim yapmaktır. 

Kur'an'da "Hoşa gidenlerin, sevilenlerin aldatıcı özelliğini" ve şeytanın cazibe oluşturmak suretiyle  aldattığını bildiren ayetler mevcuttur.

2/216 - Kütibe aleykümül kıtalü ve hüve kürhün leküm ve asa en tekrahu şey'en ve hüve hayrun leküm ve asa en tühıbbu şey'en ve hüve şerrun leküm vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun
( Savaş üzerinize yazıldı. O size hoş olmayandır, zorlanmadır.  Ve ola ki siz bir şeyi istemezsiniz, bir şeyden hoşlanmazsınız, o size hayırlı olabilir. Ola ki siz bir şeyi seversiniz, o size kötü olabilir. Allah bilir de sizler bilmezsiniz. )

Ayette, varlıkların zahiri dünya hayatındaki nefsani algılara göre değerlendirme yapmamaları ruhsal tekamül açısından oluşacak sonuçlara göre kalben değerlendirme yapmaları gerektiği öğütlenmektedir.

2/221 - ....... le abdün mü'minün hayrun min müşrikin ve lev a'cebeküm ..... (  ....... İnanan kul, şayet hoşunuza gitse bile ortak koşandan daha hayırlıdır. ....... )

5/100 - Kul la yestevil habisü vet tayyibü ve lev a'cebeke kesratül habıs fettekullahe ya ülil elbabi lealleküm tüflihun
( De ki: "Şayet pisin çokluğu hoşuna gitse de, pis olanla temiz olan eşit olamaz. O halde Allah’tan sakının ey akıl sahipleri. Umulur ki iflah olursunuz.” )

2/204 - Ve minen nasi men yu'cibüke kavlühu fil hayatid dünya ve yüşhidüllahe ala ma fı kalbih ve hüve eleddül hısam
( Ve dünya hayatında insanlardan kiminin sözleri senin hoşuna gider. O kalbinin içindekine Allah’ ı şahit eder. O, düşmanların en sertidir inatçısıdır. )

63/4 - Ve iza reeytehüm tu’cibuke ecsamuhüm ve in yekulu tesma’ li kavlihim ke ennehüm huşubun musennedeh yahsebune kulle sayhatin aleyhim hümül aduvvu fahzerhüm katelehümullahu enna yu’fekun
( Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. Her çığlığı onların üzerlerine sanarlar. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar. )

63/4 kodlu ayet, herkesin bugün içinde bulunduğu ortamla bağdaştırabileceği net tasvir ve tanımlamaları içermektedir.

Ancak şu gerçek asla unutulamalıdır ki Allahü Teala'nın varlıklara deneyimlettiği ve varlıklar tarafından olumlu veya olumsuz olarak algılanan her durum aslında nihai olarak varlıkların ruhsal tekamülüne vesile olmaktadır. 



Hacc ve Tavaf'taki portal açıcı frekans

"Suudi Arabistan’da Coronavirus vaka sayısının 5’e yükselmesinin ardından Suudi yetkililer, tedbir amacıyla hem yurt dışından gelenlerin hem de ülkede ikamet edenlerin umre ziyaretlerini geçici olarak durdurdu. Bundan 40 yıl önce silahlı bir grup isyancının işgal girişimi nedeniyle kapatılan Kabe, dezenfekte çalışmalarının sona ermesine rağmen ziyarete açılmadı." ( Basından 6 Mart 2020 )

                             
                                                          
                       Tavafın durduğu Kabe

Hacılar, hacc ziyaretlerinde Kabe'nin çevresini 7 kere dönmek suretiyle tavaf etmektedirler.

Ayrıca Bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/05/kabe-kup.html?m=1


Kabe tavafından bir enstantane

7 sayısı bir döngülük frekansı ve işin tamamlanmasını, olmasını sembolize etmektedir. Kur'an'da "70 kere dilemenin gerçekleşmeye etkisi" dolaylı bir misal ile bildirilmektedir. ( 70 ... 7+0 = 7 )

9/80 - İstağfir lehüm ev la testağfir lehüm in testağfir lehüm seb'ıne merraten fe len yağfirallahü lehüm zalike bi ennehüm keferu billahi ve rasulih vallahü la yehdil kavmel fasikın
( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için yetmiş kere af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

Kur'an'da "Hacc" ve "Tavaf" kavramlarının yer aldığı ayetler şöyledir.

2/125 - Ve iz cealnel beyte mesabeten lin nasi ve emna vettehızu min mekami ibrahıme müsalla ve ahidna ila ibrahıme ve ismaıyle en tahhira beytiye lit TAİFİNE vel akifıne ver rukkeıs sücud
( Ve zamanında evi insanlar için güvenli ve sevap yeri kıldık. İbrahim’ in makamından dua yeri edinin. TAVAF EDENLER, kullukta sebatkarlar ve eğilip yere kapananlar için İbrahim' e ve İsmail' e evi temizlemeyi ahdettik. )

"Tavaf" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarasının ( 125 ) nümerolojik değeri 8 ( 1+2+5 = 8 ) olup ayette de 38 ( 3+8 = 11 ) kelime bulunmaktadır. Ayrıca ayetteki "Taifin" ( Tavaf edenler ) kelimesi 30. kelime olup, ayetin numarası ile toplandığında ( 125 ve 30 ... 1+2+5+3+0 = 11 ) yine 11 sayısı elde edilmektedir. 8 ve 11 sayıları yeni döngü başlangıcının, sonsuz döngünün ve farklı boyuta geçiş portalının nümerik sembolleridir. İnananlar için Hacc eylemi, bir yenilenme, temizlenme ve yeni bir başlangıç niteliğindedir.

2/158 - İnne (1) es (2) safa (3) ve (4) el (5) mervete (6) min (7) ŞEAİRİ(8) allah fe men HACCEL BEYTE EVI'TEMERA fe la cünaha aleyhi en YETTAVVEFE bihima ve men tetavvea hayran fe innellahe şakirun alim
( Safa ve Merve Allah’ ın işaretlerindendir. O halde kim EVİ HAC VEYA UMRE OLARAK ZİYARET EDERSE, onun onları TAVAF ETMESİNDE üzerine günah yoktur. Kim isteyerek hayır yaparsa, kesinlikle Allah şükredendir, bilendir. )

Ayette yer alan "Şeair" ( İşaretler ) kelimesinin sıra numarasının 8 olması da iletilmek istenen mesaja dikkat çekmekte gibidir.

9/19 - E cealtüm sikayetel HACCİ ve ımaratel mescidil harami ke men amen billahi vel yevmil ahıri ve cahede fı sebılillah la yestevune ındellah vallahü la yehdil kavmez zalimın
( Siz HACILARA su dağıtmayı, Mescid-i Haram'ı imar etmeyi, Allah’a ve sonraki güne inananların ve Allah yolunda cihad edenlerin yaptığına eşit mi kılıyorsunuz? Allah' ın indinde eşit olmazlar. Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )

22/26 - Ve iz bevve'na li ibrahıme mekanel beyti en la tüşrik bı şey'en ve tahhir BEYTİYE lit TAİFİNE vel kaimıne ver rukkeıs sücud
( Ve zamanında, "Bana hiçbir şeyi ortak koşma ve EVİ, TAVAF EDENLER, kalanlar ve eğilerek yere kapananlar için temizle." diyerek İbrahim için mekan olarak evi makam kıldık. )

22/29 - Sümmel yakdu tefesehüm vel yufu nüzurahüm vel YETTAVVEFU BİL BEYTİL ATİK
( Sonra kirlerini gidersinler. Adaklarını yerine getirsinler ve saf EVİ TAVAF ETSİNLER. )


EL kelimesinin gizemi

"EL" kelimesi köken olarak "Yücelik, Ululuk, Yükseklik" anlamlarını içeren ve Tanrı / İlah anlamında kullanılan bir kelimedir.

İncil'de yer alan Mesih İsa'nın İbranice olarak söylediği şu cümlede EL kelimesi yer almaktadır.

"ELi ELi lime şevakteni" ( Tanrım Tanrım neden beni bıraktın?"

Bu kökten türemiş diğer bazı kelimeler şöyledir.

ELite ( Seçkin, Tepede, Yüksekte olan ) 
ELevate ( Yükseltmek ) 
ELephant * ( Fil .... Ancak kökte yüksek ve ulu bir hayvan olması ilintisi bulunmaktadır. 
ELeven = Onbir ( 11 ) ; İlah ile eşit olan, İlahın birliğine eşit olan ( Satanik okültizmde şirk sembolüdür )
ELect = ELemek ( Seçim sonucunda en tepede kalan anlamındadır. )
ELement = Allah'ın iradesiyle oluşmuş olan ( El + Ment ( Mental kelimesinin kökü )
CibrİL = Cibr ( Zorlama ) + İl ( İlah ) ... İlahın Zorlaması
MikaİL = Mik* ( Yapma, Yapış ) + İl ( İlah ) ... İlahın Yapışı

* İngilizce'deki "Make", Almanca'daki "Machen" kelimeleri "Mik" kökündendir.

Türkçe'deki EL kelimesinin kök anlamında da "Yükseklik, Yapabilirlik, İktidar" kelimeleri bulunmaktadır. İnsan vücudunun "en yüksek" noktası kollar havaya kaldırıldığnda "Eller" olmaktadır. İnsanın iki elindeki toplam 10 parmak da Allah'ın birliğini ve tekliğini sembolize eden 10 ( 1+0 = 1 ) sayısına işaret etmektedir.

Arapça'daki "A'li" / "A'la" ( Yüce, Yüksek ) ve Türkçe'de aynı anlama gelen "Ulu" kelimeleri de EL, daha doğrusu L kökünden türemişlerdir.

* "ELephant" yani "Ulu, Yüksek, Yüce olan" kelimesi "Fil" kelimesinin batı dillerindeki karşılığıdır. Fil, Hinduizm'de Bolluk Tanrısı addedilir ve Ganesha* olarak isimlendirilir. Ganesha'nın 11 ruhani niteliği sembolize ettiğine inanılır. 


* Ganesha = Çokluğun, bolluğun ilahı. ( Ganesha'daki GAN kökü Arapça'daki "GANi" ( Çok, Bol ) köküdür. "Kazanmak" anlanına gelen İngilizce'deki "GAIN" ve Fransızca'daki "GAGNER" fiili de aynı köktendir. ) ( "Ganesha" kelimesinin "Güneş" kelimesiyle olan fonetik benzerliği de dikkat çekmektedir. Zira Güneş de satanik paganizmde ilah addedilir. Ayrıca Türkçe'deki "Geniş" kelimesi de hem semantik, hem de fonetik açıdan "Gani" ve "Güneş" kelimeleriyle ilintilidir.  )

Ayrıca Bkz.




Friday, May 29, 2020

Katar'daki monolitler ve 11

Çelik monolit eserleriyle tanınan Richard Serra isimli Amerikalı sanatçının Orta Doğu'daki ilk monoliti 2011 yılında Doha / Katar'da açılan, "7" isimli en yüksek monolittir. Monolite 7 isminin verilmesinin nedeni 7 çelik parçadan oluşması ve 7 sayısının ezoterik anlamı olmuştur.

Serra ayrıca 2014 yılında "4" parçadan oluşan "East-West / West-East" isimli 4 adet monoliti de Brouq / Katar'da açmıştır. Böylelikle Katar'daki monolit adedi 11'e tamamlanmıştır. İlk monolitin açılış tarihinin 20”11” olması da dikkat çekmektedir.

"East-West / West-East" konsepti, döngü sonunda kutupların yer değiştirmesi sonucunda batının doğu, doğunun batı olması fenomenine de işaret etmekte gibidir. 


                                        
"7" ismi verilmiş olan monolit Doha / Katar

                    
"East-West / West-East" ismi verilmiş olan 4 adet monolit Brouq / Katar

Bu monolitler aslında çağdaş obeliskler ( dikilitaşlar ) olarak nitelenebilirler. Antik çağlardan beri yeryüzündeki ley hatları ( enerji şebekesi ) üzerindeki belirli noktalara portal işlevi görmesi amacıyla dikilitaşlar inşa edilmekte ve kozmik frekans ( üst boyut / frekans ) iletişimi yapılmaya çalışılmaktadır.

Ayrıca Lusail'de ( Katar ) inşa edilen "Katara Towers" ( Katara Kuleleri ) veya "Crescent Tower" ( Hilal Kule )'ın sözde Katar'ın "Çift Kılıç" sembolünü temsil ettiği belirtilmektedir. Oysa esasen "Çift Yılan", "Boynuz" ve "11" sembolizmi söz konusudur.



Katara Towers / Crescent Tower



"Yüksek kule / köşk" meselesi Kur'an'da da Firavun'un, Rab'be şirk koşmak suretiyle inşa ettirdiği "Sarh" ( Yüksek köşk / Piramit ) misali ile bildirilmektedir.

28/38 - Ve kale fir'avnü ya eyyühel meleü ma alemtü leküm min ilahin ğayrı fe evkıd li ya hamanü alet tıyni fec'al lı sarhan leallı ettaliu ila ilahi musa ve inni le ezunnühu minel kazibın    
      
( Ve Firavun "Ey ileri gelenler, ben size başka ilah bilmem. Haydi bana çamurun üzerine ateş yak ey Haman. Bana yüksek köşk oluştur. Umulur ki ben Musa' nın ilahına yükselirim. Kesinlikle ben onu yalancılardan zannederim." dedi. )

Ayrıca Şuara suresinin 128. ayetinde ( 1+2+8 = 11 ) şeytanların her tepeye bina inşa ettiklerinden ve bu yolla ebedi olma arzularından bahsedilmektedir. ( Halden hale geçişin, farklı boyuta geçiş kapısının sembolü olan 11 sayısına ilişkin nümeroloji dikkat çekmektedir. )

26/128 - E tebnune bi külli riy'ın ayeten ta'besun

( Her tepeye ayet bina kurar da abesle iştigal edip eğlenir misiniz? )


26/129 - Ve tettehızune mesanıa lealleküm tahlüdun

( Ve ebedi olacağınızı umarak sağlam yapı mı edinirsiniz? )

Araplar ....

"Arab / A'rab*" kelimesi "Şehirli" anlamına gelen bir kelimedir. Bu kelime Latince'deki "Orbis" ( Daire ) ve batı dillerinde "Yörünge, Dairesel hareket çizgisi" anlamına gelen "Orbit" ( İng. ), "Orbite" ( Fra. ) kelimeleri de aynı kökten türemiş kelimelerdir. İngilizce'deki "Urban" ( Şehirli / Şehirsel ) kelimesi de yine RB kökünden türemiştir. Yani belirli bir dairesel alan içindeki yerleşime Arb / Orb  Urb adı verilmektedir. ( İngilizce'deki "SubURB" ( Varoş ) kelimesi şehir dışında kalan yerleşim alanını ifade eden bir kelimedir. ) ( "A'rab" kelimesi, apostrof ile, "Çölde yaşayan Arab" olarak ayrıştırılsa da kökte Arab kavmini temsil etmektedir. )

Türkçe'deki "Araba" kelimesinin de Arapça'daki "Arabe" ( Keçi veya koyunun memesine geçirilen torba ) kelimesinden geliyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira "Arabe" kelimesi "İçine bir şey yerleştirilen, doldurulan dairesel hazne" anlamını taşımaktadır. "Araba" da içine bir şeyler yerleştirilen, doldurulan bir taşıma aracıdır.

İslami kültürde Arabistan'ın ve Arap halkının kutsal ve özel bir bölge ve halk olduğu düşüncesi yaygındır. Oysa ki Kur'an ayetlerinde de beyan edildiği üzere her kavime kendi lisanıyla haberci ve kitap iletilmiştir.

14/4 - Ve ma erselna min rasulin illa bi lisani kavmihı li yübeyyine lehüm fe yüdıllüllahü men yeşaü ve yehdı men yeşa' ve hüvel azızül hakim
( Ve resulleri kavimlerininki haricinde lisan ile göndermedik ki onlara açıklasınlar. Allah dilediği kimseyi saptırır, dilediği kimseyi yönlendirir. O yücedir hakimdir. )

41/44 - Ve lev cealnahü kur'anen a’cemiyyen le kalu lev la fussilet ayatüh A'CEMİYYÜN VE ARABİYY kul hüve lillezıne amenu hüden ve şifa vellezine la yü'minune fı azanihim vakrun ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne min mekanin beıyd
( Ve şayet onu yabancı Kur'an kılsaydık, "Ayetlerini ayrıntılandırmalı değil miydi?" derlerdi. YABANCI VE ARAPLARA? De ki: "O, inananlar için yönlendirmedir ve şifadır. O inanmayanlar, onların kulaklarının içinde ağırlık vardır. O onlara körlüktür. İşte onlara uzak mekandan seslenilir.” )

19/97 - Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıne ve tünzira bihı kavmen lüdda
( Onunla sakınanları müjdelemen ve onunla inatçılar kavmini uyarman için onu senin lisanın ile kesinlikle kolaylaştırdık. )

Dolayısıyla Arap kavminin ilahi kozmik sistemde herhangi bir ayrıcalığı veya özerkliği bulunmamaktadır. Öte yandan Arap kavmi İslamiyetin temsilcisi veya koruyucusu konumunda da değildir ve olamaz da...

Kur'an'da her kavim için olduğu gibi, Arap kavminin de niteliklerine yönelik belirleyici ayetler bulunmaktadır. Bu ayetlerden bazıları şöyledir.

9/97 - El A'RABÜ eşeddü küfran ve nifakan ve ecderu en la ya'lemu hudude ma enzelellahü ala rasulih vallahü alimün hakim
( ARAPLAR inkar ve ikiyüzlülük, bozukluk olarak daha şiddetlidirler. Allah' ın, resulüne indirdiği hudutları bilmemeye daha yatkındırlar. Allah bilendir hakimdir. )

9/98 - Ve minel a'rabi men yettehızü ma yünfiku mağramen ve yeterabbesu bikümüd devair aleyhim dairatüs sev' vallahü semıun alim
( Ve Araplardan kimi, o harcadığını borç, zarar addeder ve sizlere devirler gelmesini gözetip bekler. Kötülük devri onların üzerine olsun. Allah duyandır, bilendir. )

9/101 - Ve min men havleküm minel a'rabi münafikun ve min ehlil medıneti meradu alen nifakı la ta'lemühüm nahnü na'lemühüm se nüazzibühüm merrateyni sümme yüraddune ila azabin azım
( Ve o çevrenizdeki Araplardan ikiyüzlüler ve şehirin sahiplerinden ikiyüzlülük, bozukluk hastalığı olanlar var. Sen onları bilmezsin. Biz biliriz onları. Onlara iki kere azap vereceğiz. Sonra büyük azaba geri döndürülecekler. )

Ayrıca Suudi Arabistan devletinin aşağıdaki bazı icraatları islami açıdan oldukça düşündürücüdür.

1- Kabe'nin hemen yanına 601 metrelik "Royal Clock Tower" isimli bir saat kulesi inşa edilmiştir. Bu kule adeta Allah'a isyanın sembolü olan Babil Kulesi'ni temsil etmekte gibidir. Kutsal olan bir yapının yanına onu gölgede bırakması istenircesine bir başka yapı inşa edilmesinin ne amacı olabilir?



2- 2013 yılında Mescidi Haram'ın ( Kabe'nin içinde bulunduğu alan ) üzerinin, kapandığında "Tek Göz" şekli oluşturan şemsiye ile kapatılması projesi gündeme getirilmiştir. ( Tepkiler nedeniyle henüz proje tamamlanamamıştır. )


3- Logosu satanik pentagram sembolü olan teknoloji şehri Neom City Arabistan'da inşa edilmektedir.



4- İlmi açıdan Allah'ın bir nimeti olan ancak küresel şeytanların kontrolünde insanlığı dijital kölelere / robotlara dönüştürme aracına dönüşen AI ( Yapay Zeka ) teknolojisinin ilk ürünü olan robot Sophia'ya Arabistan hükümeti tarafından vatandaşlık verilmiştir. Böylelikle "ilk robot vatandaş" kavramı tezahür etmiştir. 


5- Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'de yer alan "Kingdom Center" ( Kraliyet Merkezi ) kulesinin formu Baphomet'in boynuzlarını yani Cornuto figürünü sembolize etmektedir.

Ayrıca Bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/05/okultizm-ve-okult-sembolizme-genel-baks.html?m=1

                                                        
                     Kingdom Center / Riyad


Şeytan Kilisesi'nin kurucusu Anton Zandor Lavey "Cornuto" işareti yaparken. Arka planda da içinde Baphomet kafası yer alan Pentagram görülmektedir. Pentagramın üst kısmındaki iki köşe şeytanın sembolü Baphomet'in boynuzlarını sembolize etmektedir.

6- Ayrıca Lusail'de inşa edilen Crescent Tower'ın sözde Katar'ın "çift kılıç" sembolünü temsil ettiği belirtilmektedir. Oysa esasen yine "boynuz" ve 11 sembolizmi söz konusudur. Zira Katar sembolündeki çit kılıcın ucunda “boynuz” formu bulunmamaktadır.



Crescent Tower

7- Yine Riyad'da bulunan "El Faisaliyah Center" ( El Faisaliyah Merkezi ) binası tepesindeki üçgen alanda tek göz şekli içeren ince uzun bir piramit şeklindedir.




8- Cidde'de ( Mekke'ye 110 km mesafededir. ) 2011 yılında yapımına başlanan "Diamond Tower" ( Elmas Kulesi ) bir kolona sarılmış iki yılan figüründen oluşmaktadır. Bilindiği üzere kolona sarılmış yılan figürü "Sihirin - Büyünün / Kontrolün ve Tahakkümün" sembolü olup ABD para birimi olan "Dollar"'ın da sembolüdür.


                   Diamond Tower / Cidde

"Yüksek kule yapma" meselesi kutsal kitapta "Rab'be şirk koşma" kavramıyla ilintilendirilmiştir. Söz konusu kulenin ismi "Babil Kulesi"'dir. Babil şehri ayrıca her türlü günahın ve kötülüğün merkezi olarak tanımlanmaktadır.

1-Genesis-11-4 Sonra, "Kendimize bir kent kuralım" dediler, "Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız."
1-Genesis-11-5 RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi.
1-Genesis-11-6 "Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar" dedi,
1-Genesis-11-7 "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar."
1-Genesis-11-8 Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu.

66-Revelations-17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.


Yılan sarmalı sembolizmli Babil Kulesi

"Yüksek kule / köşk" meselesi Kur'an'da da Firavun'un, Rab'be şirk koşmak suretiyle inşa ettirdiği "Sarh" ( Yüksek köşk / Piramit ) misali ile bildirilmektedir.

28/38 - Ve kale fir'avnü ya eyyühel meleü ma alemtü leküm min ilahin ğayrı fe evkıd li ya hamanü alet tıyni fec'al lı sarhan leallı ettaliu ila ilahi musa ve inni le ezunnühu minel kazibın
( Ve Firavun "Ey ileri gelenler, ben size başka ilah bilmem. Haydi bana çamurun üzerine ateş yak ey Haman. Bana yüksek köşk oluştur. Umulur ki ben Musa' nın ilahına yükselirim. Kesinlikle ben onu yalancılardan zannederim." dedi. )

Ayrıca Şuara suresinin 128. ayetinde ( 1+2+8 = 11 ) şeytanların her tepeye bina inşa ettiklerinden ve bu yolla ebedi olma arzularından bahsedilmektedir. ( Farklı boyuta geçiş kapısının sembolü olan 11 sayısına ilişkin nümeroloji dikkat çekmektedir. )

26/128 - E tebnune bi külli riy'ın ayeten ta'besun ( Her tepeye ayet bina kurar da abesle iştigal edip eğlenir misiniz? )

26/129 - Ve tettehızune mesanıa lealleküm tahlüdun ( Ve ebedi olacağınızı umarak sağlam yapı mı edinirsiniz? )


















21 Haziran 2020 Güneş Tutulması fenomeni

2020 yılının, döngü sonu ( Yevmel Kıyameh / Kıyamet ( Ayağa Kalkış ) Günü ) sürecindeki önemli aşamalardan biri olduğu yaşanan olaylardan açıkça idrak edilebilmektedir. ( Kıyamet kelimesi "ruhsal ve idraki ayağa kalkış, uyanış anlamında olup, felaketler zinciri anlamını içermemektedir. )

2020 yılındaki Güneş Tutulması'nın ( Solar Eclipse ) 21 Haziran'da gerçekleşecek olması da, Kıyamet! suresinin 9. ayeti itibarıyla ayrıca dikkat çeken bir husus olmuştur.

Kıyamet suresinin 75/9 kodlu ayetinde Güneş Tutulması'ndan bahsedilmekte olup, ayetin kodunun nümerolojik değerinin 21 olması, 2020 yılındaki Güneş Tutulması'nın zamanlaması olan Haziran ayının 21'iyle uyum arzetmektedir.

75/9 - Ve cumi'aş şemsu vel kameru ( Ve Güneş ve Ay toplandığında, )

75/9 ... 7+5+9 = 21 !!

21 sayısı Ruh kelimesinin nümerik sembolü olup, bu nümerolojik fenomen döngü sonunda artan ruhsal tesirlere de işaret etmekte gibidir. ( Ruh kelimesi Kur'an'da 21 kere tekrarlanır. )

Ayrıca döngü sonu ( kıyamet ) işareti olarak tasvir edilen göksel olayı içeren ayet setinin "Şems" ( Güneş ) ve "Kamer" ( Ay ) kelimelerini içeren ayetlerinde toplam 11 kelime olması da farklı bir hale, boyuta geçiş portalı sembolizmi açısından dikkat çekmektedir.

75/6 - Yes'elu eyyane yevmül kıyameti ( "Ayağa kalkış günü ne zaman?" diye sual eder. )

75/8 - Ve (1) hasefe (2) el (3) kameru (4) ( Ve Ay kapanıp söndüğünde, )

75/9 - Ve (1) cumi'a (2) eş (3) şemsu (4) ve (5) el (6) kameru (7) ( Ve Güneş ve Ay toplandığında, )

7+4 = 11 



Mal ve Madde obsesyonu

Yunus Emre'ye ait olduğu bilinen şu dörtlük, nefsaniyete yenil düşmesi nedeniyle, kendisini aldatıcı kaba madde alemi dünyaya hapseden ve binlerce yıldır da bu hapishanenin gardiyanlığını yapan insana çok net mesaj içermektedir.

"Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan mülk de yalan,
Var biraz da sen oyalan"

İşin ilginç yanı, birçok insan bu dörtlüğü bilmesine ve hatta diğer insanlarla paylaşmasına rağmen kendi hayatında bu dörtlükle uyum arzeden tek bir düşünce, tutum ve davranış dahi sergilememektedir. İşte bu durum negatif şeytani tesirlerin, ilimden yoksun ve düşük idrakli insan üzerindeki tezahürlerinden kaynaklanmaktadır. Çevresine öğüt verip kendisini unutanların misali Bakara suresinin 44. ayetinde şöyle bildirilir.

2/44 - E te'mürunen nase bil birri ve tensevne enfüseküm ve entüm tetlunel kitab e fe la ta'kılun 
( Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredersiniz de nefislerinizi unutur musunuz? O halde akıl etmez misiniz? )

Kaba madde alemi dünyanın bir ilüzyondan ibaret olduğu, gerçek olanın süptil alem olan üst frekanslar ( ahiret ) olduğu Al'i İmran suresinin 185. ayetinde bildirilmektedir. ( "Ahır" ( Diğer, Başka ) ve "at" ( Gibi olan eki ) kelimelerinden oluşan "Ahiret" kelimesi "Ötede olma / Diğer olan / Ötede olan / Diğeri olan ) anlamına gelmekte olup, İngilizce'deki "Other" ( Diğer ), Fransızca'daki "Autre" ( Diğer ) ve Almanca'daki "Ander" ( Diğer ) kelimeleri de aynı köktendir. )

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ğurur
( Tüm nefisler ölümü tadar. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı fayda haricindeki değildir. )

87/16 - Bel tü'sirunel hayated dünya ( Bilakis dünya hayatını tercih ediyorsunuz. )
87/17 - Vel'ahıretü hayrün ve ebka ( Ve ahiret daha hayırlıdır ve daha bakidir. )

3/185 kodlu ayetteki "Meta" kelimesi "Madde, Fayda" anlamlarını içermekte olup, bu kelime batı dillerinde "Madde" anlamına gelen "Matter" ( İng. ), "Matiere" ( Fra. ), "Materie" ( Alm. ) kelimeleri de "Meta" kökünden gelmektedir. "Meta" kelimesinin kökeni de "Mat / Mevt / Meyyit" ( Ölmek / Ölü ) kelimesiyle  ortaklık arzetmektedir. Zira, Kur'an'da yaşam makamı olan cennetten çıkartılarak ölüm makamı olan dünyaya indirilen insanın aslında "Meyyit" ( Ölü ) olduğu,bildirilmektedir. 

39/30 - İnneke meyyitün ve innehüm meyyitun ( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )

Kur'an'da, insanın kendisine uyguladığı zulümden başka bir şey olmayan "mal obsesyonunu" ve "mal çokluğuna dayalı kibir ve üstünlük yanılgısını" en net şekilde bildiren ayet seti Kehf suresinin aşağıdaki ayetleridir.

18/33 - Kiltel cenneteyni atet üküleha ve lem tazlim minhü şey'en ve feccerna hılalehüma nehara
( İki bahçe de yemişlerini desteyle vermişti. Ondan hiçbir şey eksik bırakılmamıştı. Onlar arasında nehir fışkırtmıştık. )

18/34 - Ve kane lehu semer fe kale li sahıbihı ve hüve yühaviruhu ene ekseru minke malen ve eazzü nefera
( Ve ürün onaydı. Böylece arkadaşına, onunla tartışırken "Ben malca senden çoğum ve kişi olarak da daha yüceyim, şerefliyim." dedi. )

18/35 - Ve dehale cennetehu ve hüve zalimün li nefsih kale ma ezunnü en tebıde hazihı ebeda
( Ve o, kendine zulmederek bahçesine girdi. "Bunun uzaklaşıp kaybolacağını zannetmem, ebedidir." dedi. )

18/36 - Ve ma ezunnüs saate kaimeten ve le in rudidtü ila rabbi le ecidenne hayran minha münkaleba
( Ve "Ayağa kalkış saatinin mevcut olduğunu da zannetmiyorum.* Eğer Rab’bime döndürülürsem, kesinlikle geri dönüş olarak ondan daha hayırlısını bulacağım." )

* Mal obsesyonu öylesine bir seviyeye çıkabilmektedir ki insan kendisini muktedir, ölümsüz ve dokunulmaz hissetmeye başlayabilmekte ve açıkça şirk günahını ( kendisini Allah'a ortak koşma ( haşa ) ) işleyebilmektedir. Bugün küresel şirketlerin sahibi konumunda olan ve günah addedilen her türlü suçu işleyen şeytanların temel düşünce sistematiği de zaten bu obsesyonu yansıtmaktadır. ( "Şirket" kelimesi de zaten "Ortak koşma" anlamını taşımaktadır. )

18/37 - Kale lehu sahıbühu ve hüve yühavirruhu e keferte billezı halekake min türabin sümme min nutfetin sümme sevvake racüla
( Arkadaşı ona, onunla tartışırken "O seni topraktan, sonra su damlasından yaratanı, sonra seni adam olarak düzenleyip şekillendireni inkar mı ediyorsun?" dedi. )

18/38 - Lakinne hüvellahü rabbi ve la üşrikü bi rabbi ehada
( Lakin kesinlikle Rab’bim o Allah' tır. Rab’bime hiçbir kimseyi ortak koşmam. )

18/39 - Ve lev la iz dehalte cenneteke kulte ma şaellahü la kuvvete illa billah in terani ene ekalle minke malen ve veleda
( Ve bahçene girdiğinde, beni malca ve çocukça senden daha az gördüğünde “Allah ne dilediyse. Allah' ın haricinde kuvvet yoktur." demeli değil miydin? )

18/40 - Fe asa rabbi en yü'tiyeni hayran min cennetike ve yursile aleyha husbanen mines semai fe tusbiha saıyden zeleka
( Artık belki Rab’bim bana senin bahçenden daha hayırlısını verir. Onun üzerine gökten azap gönderir de onu yalçın toprak yapar. )

18/41 - Ev yusbiha maüha ğavran fe len testetıy'a lehu taleba 
( Veya onun suyu dibini bulmuş olur da ona talep etmeye istidatın olmaz. )

18/42 - Ve ühıyta bi semerihı fe asbeha yükallibü keffeyhi ala ma enfeka fıha ve hiye haviyetün ala uruşiha ve yekulü ya leytenı lem üşrik bi rabbi ehada
( Ve meyvesiyle kuşatıldı da ona harcadığı üzerine el ayalarını oğuşturur oldu. O, tavanları üzerine çökmüş oldu ve ıssız kaldı. "Ey keşke ben Rab’bime hiçbir kimseyi ortak koşmasaydım."** diyordu.)

** Ayette kibir ve nefsaniyete dayalı şirkin hazin sonucunu idrak eden insanın sözleri yer almaktadır.

Sad suresinin 23. ayetinde de maddi hırsın, açgözlülüğün ve zulmün çok net bir izahı sayısal misalleme yöntemiyle iletilmektedir. Bu ayet, kibir ve nefsaniyet batağına saplanmış olanların esas amaçlarının "mal çokluğu" değil, "başkasını yoksun bırakmak ve bundan keyif alıp tatmin olmak" olduğunu açıkça bildirmektedir. Yani bu zalim şeytanlar "Başkasında hiç olmaması koşuluyla kendilerinde sadece 1 birim olmasına da razıdırlar." 

38/23 - İnne haza ehıy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetün vahıdetün fe kale ekfilnıha ve azzenı fil hıtab
( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )

Tekasür ( Çokluk ) suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise maddiyat peşinde koşan insanın kendisine bahşedilen hayatı ve tekamül fırsatını nasıl boşa harcadığı bildirilmektedir.

102/1 - Elhakümüt tekasür ( Çokla övünme sizi alıkoydu, oyaladı. )
102/2 - Hatta zürtümül mekabir ( Kabirlere varıncaya kadar. )

Hümeze suresinin aşağıdaki ayetlerinde de yine "mal çokluğunu ebedi yaşamın sırrı sananların " yanılgısı bildirilmektedir.

104/2 - Ellezi cemea malen ve addedeh ( O malı toplayan ve onu adet adet sayan, )
104/3 - Yahsebü enne malehu ahledeh ( Malının onu ebedi kılacağını sanar. )
104/4 - Kella le yünbezenne fil hutameh ( Asla, hutameye atılacaktır. )

Tevbe suresinin 85. ayetinde de mal çokluğunun aslında bir azap vesilesi olduğu, Rab'bi inkâra sevkettiği ve ruhsal tekâmülü engellediği dolaylı olarak bildirilmektedir.

9/85 - Ve la tu'cibke emvalühüm ve evladühüm innema yürıdüllahü en yüazzibehüm biha fid dünya ve tezheka enfüsühüm ve hüm kafirun

( Ve onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Kesinlikle Allah onlara dünyada onlarla azap vermeyi ve nefislerini inkarcılar olarak öldürmeyi ister. )







Thursday, May 28, 2020

Yale Üniversitesi'nden bir kitap !!

Yale Üniversitesi öğretim üyesi Frank M. Snowden'ın, COVID19 salgınından 2 ay önce, 22 Ekim 2019 tarihinde "Epidemics and Society" ( Salgınlar ve Toplum ) isimli bir kitap yayımlamış olması ilginçtir.    


Ve 15 Ekim 2019 tarihinde aşağıdaki linkte "How pandemics shape social evolution" isimli bir makale yayımlanmış ve bu makalede Frank Snowden'ın kitabından ve filantrop!! Bill Gates'in salgınla mücadele konusundaki gayretlerinden!! bahsedilmiştir. Makaledeki şu cümle oldukça ironiktir.

"........new infectious diseases are emerging at an unprecedented rate, and the threat of the next pandemic keeps philanthropist Bill Gates awake at night."

( .... yeni enfekte edici hastalıklar eşi görülmemiş oranda ortaya çıkmakta ve bir sonraki pandemi filantrop Bill Gates'i geceleri uyanık tutmaktadır. )

https://www.nature.com/articles/d41586-019-03048-8

Grimoire ve Hurufu Mukatta

"Grimoire" kelimesi, Yunanca "Gramma" ( Harf, Yazılı olan şey ) ve "-r" ( Gibi olan anlamı veren ek ) kelimelerinden oluşmakta olup, "Harfleme, Harf Heceleme, Yazım, Şekilleme" gibi anlamları içermektedir.

"Bir lisandaki kelimelerin yazımından, seslendirilmelerinden ve anlamlarından oluşan sistem" anlamına gelen "Grammaire / Grammar / Grammatik" ( Fra. / İng. / Alm. ) kelimeleri "Grimoire" kelimesinin kaynağını teşkil etmektedir.

"Grimoire" kelimesi okültizmde, doğrudan veya cinler kanalıyla büyü yapılabilmesi amacıyla icra edilen "Spell Casting" ( Hece Dökümü, Heceleme ) eylemini tanımlamaktadır. Okültizmde cin çağırma ve büyü kitaplarına da "Grimoire" ismi verilmektedir.

                                                                
                     Bir Grimoire kitabı

En meşhur grimoire kitabı 17. yüzyılda derlendiği tahmin edilen Lesser Key of Solomon ( Süleyman'ın Küçük Anahtarı ) isimli anonim kitaptır. Bu girmoireda Süleyman'ın 72 cininden bahsedilmektedir. Kur'an'daki Cinn suresinin numarasının 72 olması da bu minvalde dikkat çekmektedir.

Her harfin ayrı bir evren ve ayrı bir enerji frekansı olduğu, harflerin belirli nümerolojik sistemlere göre tekrarlanması suretiyle ve Allah'ın izniyle maddenin yapısının değiştirilebileceği ve yaratma eyleminde bulunabileceği okült ezoterik zümrelerce bilinmektedir. Bu durum Kur'an'da yer alan ve Hurufu Mukatta olarak anılan harfler fenomenine de açıklık getirmektedir. Kur'an'daki Hurufu Mukatta ( Kesik Harfler ), frekans yükseltme ve üst boyut iletişimine kapı açma işlevini yerine getirmek sureiyle ayetlerin daha iyi anlaşılabilmesini sağlamak amacıyla ayetler arasına serpiştirilmiştir. Kur'an'da toplam 30 ayette ve 29* farklı ayette toplam 78 huruf yer almaktadır.

Bkz.


* 29 sayısının nümerolojik değeri, farklı boyuta geçiş kapısının sembolü olan 11 sayısını vermektedir. )

Kur'an'da hurufların "Kitabın işaretleri / ayetleri" ( Ayatül kitab ) oldukları ilk kez Yunus suresinin 1. ayetinde bildirilir.

10/1 - Elif (1) lam (2) ra (3) tilke (4) ayatü (5) el (6) kitabi (7) el (8) hakım (9) ( Elif lam ra. Bunlar hakim kitabın ayetleridir. )

Ayetin kodunun nümerolojik değerinin 11 olması ve ayetin toplam 9 kelimeden oluşması farklı boyuta geçiş kapısının sembolü olan 9/11 ve 11 nümerolojisine ve hurufu mukattanın bu işlevi görmekte olduğuna dikkat çekmektedir. ( 1+1+9 = 11 )

Ayrıca bu ayette, Kur'an'da en çok tekrarlanan ( 6 kere ) huruf seti olan "Elif Lam Ra" setinin ilki yer almaktadır. Elif Lam Ra seti El ve Ra kelimelerini de ifade etmekte olup, "Allah Görür" anlamını içermektedir. Bu huruf setinin alfabetik sıra değerleri toplamının nümerolojik değeri de 6 olmaktadır. ( Elif 1, Lam 12, Ra 20 ... 1+1+2+2+0 = 6 )

A'raf suresinin 4. ayetinde de "Ebvabüs Sema" ( Göğün Kapıları ) ifadesi Kur'an'da ilk kez geçmekte olup, bu ayetin kodunun ( 7/40 ) nümerolojik değeri 11 olmaktadır. ( 7+4+0 = 11 )

7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın
( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

Kur'an'ın ilk suresi olan Fatiha ( Açılış, Anahtar ) suresinin ilk ayeti olan 1/1 kodlu ayette yer alan "Bismillahirrahmanirrahim" ( Rahman ve rahim olan Allah'ın ismiyle ) ifadesi 19 harften oluşmaktadır. Ayetin kodundaki 1/1 ve 19 sayısının nümerolojik değeri olan 1 ( 1+9 = 10 ... 1+0 = 1 ) sayısı yanyana 111 sayısını oluşturmaktadır.

Huruf zikriyle pozitif frekans yoğunluğu elde edilebileceği gibi negatif frekans yoğunluğu ds elde edilebilir. Bu tamamen zikri yapanın niyetiyle ilintili bir husustur. Örneğin Kabala, huruf zikri ve Grimoire esasına dayalı olarak büyü yoluyla tahakküm kurmaya odaklı mistik bir anlayıştır.








Cellular Phone ( Hücresel Ses )

Bugün "cep telefonu" olarak anılan cihazların asıl ismi "Cellular Phone"* ( Hücresel Ses )'dur. Bir "Cellular Phone" ( Hücresel Ses ) sabit bir konumdaki bir "hücreden" ( baz istasyonu ) hizmet almak suretiyle bir Network Area ( Şebeke Alanı ) üzerinden ( Cells / Hücreler ) radyo dalgalarını yayarak kablosuz iletişim sağlayan cihaz olarak tanımlanmaktadır. 

* Cellular = Hücresel ( Cell = Hücre, -lar = -sel, - gibi olan )
   Phone = Ses

"Cellular Phone" kavramı tarihte ilk kez İngiliz karikatürist Lewis Baumer tarafından "1907 İçin Tahminler" başlığıyla Punch Magazine isimli karikatür dergisinde yer almıştır.



Modern "Cellular Networks" ( Hücresel Şebekeler ) mobil telefonların ses ve veri iletişimi için otomatik kullanımını sağlamaktadırlar.

Elde taşınır Cellular Phone / Mobil Telefon hizmeti Finli mucit Eric Tigerstedt tarafından düşünülmüş olup Tigerstedt 1917 yılında bu konuda patent almıştır. 

                                                                    
                            Eric Tigerstedt

İlk mobil servis "17" Haziran 1946 tarihinde Amerikalı mühendis Bell Labs tarafından St. Louis / Missouri'de hizmete girmiştir.

"Cellular technology" ( Hücresel teknoloji ) küçük bitişik bir alanda frekansların, düşük enerji tüketen ileticiler kanalıyla ekonomik şekilde tekrar tekrar kullanımını sağlamaktadır. 

"1961" yılında Leonid Kupriyanovich Sovyetler Birliği'nde cep büyüklüğündeki iletişim radyolarını tanıtmıştır. 

Kaynak : Wikipedia

"Cellular Phone" kelimesi "Cellular" ( Hücresel ) ve "Phone" ( Ses ) kelimelerinden oluşmakta olup Hucurat ( Hücreler / Odalar ) suresinin 4. ayetinde her iki kelime birlikte yer almaktadır.

49/4 - İnnellezine YÜNADUNEKE min verail HUCÜRATİ ekseruhüm la ya'kılun
( Kesinlikle o sana HÜCRELERİN / odaların arkasından SESLENENLER, onların çoğunluğu akıl etmezler. )

Hucurat ( Hücreler ) ve Nad ( Ses, Nida ) kelimelerin ilk ve son kez birlikte yer aldıkları ayetin kodunun nümerolojik değerinin 17 ( 4+9+4 = 17 ) olması, Cellular Phone'un tarihçesindeki 17 nümerolojisiyle uyum açısından dikkat çekmektedir. Dolayısıyla ayet, içerdiği birçok anlamın yanısıra bu konuya da işaret ediyor olabilir.