Çeviri

Monday, November 15, 2021

T harfindeki mesaj

"T" harfi gerek şekli, gerek temsil ettiği ezoterik anlam itibarıyla yaratılışta çok önemli bir yere sahip olup, "Geçiş" ve "Dönüşüm" kavramlarının sembolü niteliğindedir. Batı dillerindeki "Trans" kökünden türemiş "Transition" ( Geçiş ), "Transformation" ( Dönüşüm ), "Transfer", "Travel" ( Seyahat ), "Trouver" ( Bulmak ) kelimelerinin, Türkçe ve Arapçadaki "Tanrı", "Tanım", "Tekvin"* ( Yaratılış, Oluşum ), "Tezahür"* ( Açığa çıkma ) kelimelerinin de "T" harfi ile başlaması dikkat çekmektedir.

* Arapçada fiil veya sıfat olan kök kelimenin başına gelen T harfi o fiili isim yapmaktadır. Örnek : Kevn ( Var olmak ) - Tekvin ( Var oluş ), Zahir ( Görünen, Açıkta olan ) - Tezahür ( Ortaya çıkma, Açığa çıkma )

Sirius ile ilintili olan Göbeklitepe'de yer alan "T" şeklindeki monolitler de "dönüşmüş, geçiş yapmış varlıkları" simgelemekte gibidirler.


Göbeklitepede'ki T şeklindeki bir monolit


Göbeklitepe'deki "doğum yapan kadın" figürü de boyutlar arası geçiş portalı sembolizmi içermektedir. Ayrıca kadının kafasının "T" şeklinde olması da dikkat çekmektedir.

1983* yapımı "The Keep" ( Kale ) isimli filmde bir geçit, bir boyut portalı niteliğinde olan, ölüme ve şifaya vasıta olan mağaramsı yapının duvarlarında yer alan T şekilleri de geçiş ve dönüşüm sağlamaktayadı. ( 1983 sayısının nümerolojik değeri "Ruh" kelimesinin sembolü olan 21 ( 1+9+8+3 = 21 ) sayısını vermektedir. Ayrıca 19 ve 83 sayılarının nümerolojik değerleri de 1 ve 11 sayılarını yani birlikte 111 sayısını vermektedir.



Ayrıca filmde bu mağaramsı yapıyı "Türklerin yapmış olabilecegi" söylenmektedir. ( Türk ... T, Türs, Tiras, Sirius )

Mağaraya hapsedilmiş şeytani varlığın açığa çıkmasını engellemeye çalışan insan görünümündeki farklı boyut varlığının "Ben bir gezginim." demesi de ilginçtir. Zira vazifeli varlıklar ( melekler ) spiritüalizmde "Gezgin" olarak tanımlanırlar. Hz. Yusuf'u kuyudan ( boyut portalından ) çıkaranlar da "Seyyârat" ( Seyyarlar, Gezginler )'dır. Filmde mağaranın duvarlarındaki T harflerinden ışınlar çıkmakta ve portal açılmaktadır.


Şeytani yaratıkı geri göndermek için T formundaki tılsım kullanılmaktadır.

Kur'an'da "T" harfi ile başlayan 11 sure olması ve sıra itibarıyla T harfli son sure ( 11. sure ) olan Tebbet suresinin numarasının 111 olması da 11 sayısı ve onun simgelediği "Düalite", "Döngü" ve "Halden hale geçiş" kavramları açısından ilginçtir.

9 Tevbe 129 ayet
20 Taha 135 "
52 Tur 49 "
64 Tegabun 18 "
65 Talak 12 "
66 Tahrim 12 "
81 Tekvir 29 "
86 Tarık 17 "
95 Tin 8 "
102 Tekasur 8
111 Tebbet 5 "

Aşağıdaki kelimeler de "T" harfi ile başlamakta ve "Yüksek yer, Kule, Döngü, Geçiş, Türeyiş" anlamlarını yansıtmaktadır.

Tower ( Kule ) ( İng. )
Tour ( Kule ) ( Fra. )
Tür ( Kapı ) ( Alm. )
Tor ( Gol ) ( Alm. ) ( Gol kelimesi de kaleden geçişi ifade etmektedir. ) ( Door ( Kapı ) ( İng. ) ( "Tür" ve "Tor" kelimelerinin bir tezahürüdür. )
Tur ( Dağ, Kule ) ( Ara. ( Tall ( Uzun, Yüksek ) ( İng. )
Tul ( Uzunluk, Yükseklik ) ( Ara. )
Tür ( Türemiş olan, Yükselmiş olan ) ( Tür. )

Kur'an'da ilk "T" harfi baştan 29. ( 2+9 = 11 ) kelime olan "nesTein" ( isteriz ) kelimesinde geçmektedir. 
1/1 Bi (1) ismi (2) allah (3) er (4) rahman (5) er (6) rahim (7)
1/2 El (1) hamdu (2) li (3) allah (4) rabbi (5) el (6) alemin (7)
1/3 Er (1) rahman (2) er (3) rahim (4)
1/4 Maliki (1) yevme (2) ed (3) din (4)
1/5 İyya (1) ke (2) na'budu (3) ve (4) iyya (5) ke (6) NESTEİN (7)

Kitab-i Mukaddes'te ( Tevrat ve İncil ) "T" ile başlayan son sure 56. ( 5+6 = 11 ) sure olan "Titus" suresidir.

Doğumun yani portalden geçişin gerçekleştiği organ olan ve bir nevi yaşam planı ve geçiş portalı niteliğindeki "Uterus" da T formundadır.  Tam T formunda olan Uteruslarda bulunmakta olup bunlar "T Shaped Uterus" ( T Şeklindeki Uterus ) olarak isimlendirilmişlerdir. Arapça "Türs" kelimesi ( çoğulu "Tiras" ) "Kalkan, Koruyan" anlamında olup "Uterus" ile "Türs" aynı kökene sahip kelimelerdir. Zira "Uterus" da bebeği koruyan, ona kalkan olan ve geçiş sağlayan biyolojik bir ortam niteliğindedir. ( Sirius, Türs ( Tiras ), Türk ve Uterus kelimeleri fonetik ve semantik köken ilintisine sahiptir. Ayrıca tıpta, vücudun baş, kollar ve bacaklar hariç olan "kalkan" şeklindeki kısmına "Torso" denmektedir. )





Uterus formları

"Türk" kelimesi ile "Türs" kelimesi aynı kökenden olup, "Kalkan, Üzerinde yükselerek koruma oluşturan, Yükselen, Türeyen" anlamını içermektedirler. Zaten "Kalkan" kelimesi "Kalkmak", "Yükselmek" anlamını doğrudan yansıtmaktadır.

Arapça "Terakiye" kelimesi ise "Köprücük Kemiği" anlamında olup, "Türk" ( Yükselen ) ve "Terk" ( Yükseliş ) kelimeleriyle köken ilintisine sahiptir. Ayrca "Köprü" de geçiş sağlayan bir olgudur. Clavicula Salomonis ( Süleyman'ın Köprücük Kemiği ) isimli sihir kitabının ismindeki "Clavicula" kelimesi de "farklı boyuta geçiş, halden hale geçiş" anlamları itibarıyla önem arzetmektedir.

Not: İngilizce Clavicle = Köprücük Kemiği 

Evvelki bölümlerde incelendiği üzere "Timüs" organında bulunan "T hücreleri" lenfositlerin bir alt kümesini oluşturmakta olup bağışıklık ( immünite ) yanıtında önemli bir yere sahiptir. Bu hücrelerin, isimlerini Timüs organının baş harfinden almaları ve "T" harfini yansıtmaları da ilahi nizamın muazzam bir tezahürüdür.







Star Trek dizisinde Metaverse teması

İnsanlara gerçeklik algısını kaybettirmeyi, onları sanal bir ortamın içine hapsetmeyi ve buna paralel olarak da inanç, din, ahlak, millet vb. gibi temel değerleri yoketmeyi hedefleyen "Metaverse" projesinin, 1966 yılında gösterime giren "Star Trek" ( Uzay Yolu ) dizisinde konu edildiği görülmektedir. Bugün yenilik adı altında sunulan sözde projeler esasen insanlığı tam tahakküm altına almayı öngören kadim ideolojilerin vasıtalarından başka bir şey değillerdir.

Star Trek dizisinin "The Cage" ( Kafes ) isimli bölümünde uzay gemsi Enterprise ( Atılgan )'ın mürettebatı bir gezegene iniş yapmak zorunda kalır. Gezegende Telosian isimli varlıklar bulunmaktadır. Telosianların kafatasları "Grey Alien / Annunaki / Cin Şeytanı" kafatası sembolizmini yansıtmaktadır. ( Bkz. "Şeytanların Başları" başlıklı bölüm ) Telosianların telepati ve ilüzyon oluşturma yetenekleri bulunmaktadır.



Telosian lideri Atılgan mürettebatına : "Sizi bir topluluğa evriltme, sanatçı ve teknisyen olacak şekilde eğitmeye zamanımız var." 

   




Telosianlar kaptana zihin kontrol uygulayarak sanal bir ortam algısı sağlıyorlar. Telosian lideri, kendileriyle işbirliği yapmaları yani köleleri olmaları durumunda onları «cennet» benzeri bir ortamda yaşatacaklarını vadetmektedir. ( Bu sahneler ve replikler bugünkü "Metaverse" projesinin bir temsilidir. )

Bölümün isminin “The Cage” ( Kafes ) olması da bugünlere işaret eder gibi, “Metaverse” projesinin esasen insanlık için bir “hapishane” olduğu mesajını vermektedir.

Shefa Tal ve Kabbalah

Ezoterik ve mistik Yahudi öğretisi olarak bilinen "Kabbalah", harflerin, kelimelerin, kutsal kitap ayetlerin ve sayıların birbirleriyle ilintilendirilmesi, harflerin, kelimelerin ve kutsal kitap ayetlerinin belirli adetlerde zikredilmesi yoluyla ruha ( bilince ) ve kaba maddeye hükmetme öğretisi olarak bilinmektedir. Yaratılışın özünün kelimeler olduğu gerçeğini temel alan ve başlıca referans kaynağı kutsal kitaplar olan bu öğreti islami kültürde gizli ilimler kapsamında olan Hurufilik, Cifir, Şifacılık, Kenzül Havas öğretilerinin bir nevi karşılığı niteliğindedir. 

İbranice "Kabbalah" kelimesi Arapça "Kabbele" ( Kabul etmek, Karşılık gelmek ) kelimesinin karşılığıdır. ( "Kabbalah" kelimesinin "Kabbele" ( Kabul et, Karşıla ) ve "h" ( o ) kelimelerinden oluştuğu baz alındığında ortaya "Onu kabul et / Onu karşıla" gibi bir anlam çıkmaktadır. )

Illuminati olarak bilinen küresel cemiyetin felsefi temeli de Kabbala öğretisine dayanmaktadır. Kabbala, harflerin, kelimelerin, sayıların ve sembollerin öğretisi olarak da kabul edilebilir.

İslami kültürde yer alan ve matrislere harf veya kelime yerleştirmeye dayalı "Vefk" ( Karşılık olma, Uygun gelme, Muvafık olma ) ilmi, gerek anlam gerek uygulama olarak Kabbalah ile büyük benzerlik içermektedir. Kabbalah öğretisi kapsamında yer alan sembollerden biri de bir "Vefk" niteliği arzeden "Shefa Tal" ( Yüksek Şifa ) sembolüdür. Sembolde "İki adet ikili" olarak konumlandırılan parmakların insandaki kromozom çiftini ( "X" formunda ) sembolize ediyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira bu ezoterik ilimlerin başlıca amaçları kapsamında insanın fizyolojik yapısına tesir etmek, onu değiştirmek de bulunmaktadır.

                              

Shefa Tal ( Tazelik Şifası / Yüksek Şifa ) sembolü ( Aynı zamanda "11 ve 11" sembolizmi )


Davut Yıldızı ile ilintilendirilmiş bir "Shefa Tal" freski


Bir "Shefa Tal" rölyefi

"Shefa Tal" sembolü, küresel ezoterik cemiyetin ( Illuminati ) bir kurumu olan Hollywood kanalıyla bazı filmlerde de kullanılmıştır. Bunların başında 1966 yılında gösterime giren "Star Trek" ( Uzay Yolu ) dizisindeki Vulkanlı Mr. Spock karakterinin kullandığı jest ve 1978 yılında gösterime giren "Mork and Mindy" dizisindeki uzaylı karakter Mork'un kullandığı jest gelmektedir.


Star Trek dizisindeki Vulkanlı Mr. Spock "Shefa Tal" jesti yaparken


Mork and Mindy dizisindeki uzaylı Mork "Shefa Tal" jesti yaparken








Sunday, November 14, 2021

11'ler daima...

"Microsoft Türkiye, en yeni işletim sistemi olarak lanse ettiği Windows 11’i tüketicilerin kullanımına sundu. Yeni tasarımı ve yüksek performansı ile daha kişiselleştirilmiş bir bilgisayar deneyimi vadeden Windows 11 hem yazılım hem de oyun dünyasında yeni bir sayfa açacak."

( Basından 05.10.2021 )

Windows işletim sisteminin 11. versiyonun lansman tarihinin nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir.

0+5+1+0+2+0+2+1 = 11

11. versiyonun lansmanının 11 nümerolojisiyle dolu Coronavirus pandemisi dönemine denk getirilmesi dikkat çekmektedir.


"Fransa'nın Bretonya bölgesindeki bir okulda B.1.640 kod adlı bir varyant tespit edildi."

( Basından 14.11.2021 )

Varyantın kodundaki ( B.1.640 ) sayıların toplamı 11 sayısını vermektedir.

1+6+4+0 = 11

Coronavirus ve 11 ritüelinin aralıksız devam ettiği görülmektedir.

Thursday, November 11, 2021

RK kökü

Arapça "Erka" kelimesi "Yükselen, Uzaklaşan" anlamına gelmekte olup, "Terk" ( Yükselme ) ve "Türk" ( Yükselmiş olan ) kelimelerinin de köküdür. Kur'an'da bu kök kelimenin en açık kullanımı İsra suresinin 93. ayetinde yer almaktadır.

17/93 Ev yekune leke beytun min zuhrufin ev TERKA fis sema' min kulli meselin fe eba ekserun nasi illa kufura ve len nu'mine li RUKiyyike hatta tunezzile aleyna kitaben nakrauh kul subhane rabbi hel kuntu illa beşeran rasula

( Veya sana süsten, altından ev olsun veya tüm misallerden göğe YÜKSELESİN. İşte insanların çoğunluğu ancak inkarda diretirler. "Üzerimize, okuyacağımız kitap indirene kadar senin YÜKSELİŞine inanmayız." De ki: "Rab’bim yücedir. Ben resul olan insanın haricindeki miyim?" )

Bir ülke ismi olan "İrak" da "Yüksek, Uzak" anlamına gelmektedir. 

Kök olan "RK" bir içecek ismi olan "Rakı / Raki" kelimesinde de yer almaktadır. "Arak" kelimesi "Damıtılmış", "Raki" kelimesi ise "Damıtılmış olan, İnceltilmiş olan, Süptilleşmiş olan, Yükseltgenmiş olan" anlamını taşımaktadır. Zira damıtma ( distilasyon ) işlemi yoğun bir maddenin ısıtılmak suretiyle çözünmesini ve daha az yoğun, süptil ( ince ) maddelere ayrışmasını tanımlamaktadır. 

Argoda "Çalmak" anlamında kullanılan "Araklamak" kelimesinin kökeninde de "Uçurmak, Yükseltmek, Süptilleştirmek, Görünmez kılmak, Kaçırmak" anlamı bulunmaktadır.

Batı dillerinde yer alan "Arch" ( İng. ) ve "Arc" ( Fra. ) kelimeleri de "Yüksekte olan makam, Ark, Taht" anlamını taşımakta olup, yine "RK" kökünden türemiştir.

Arapçadaki "Rakim" kelimesi de "Yükseklik" anlamını taşımaktadır.


Bir yaşam frekansı kaynağı "Thymus"

Coronavirus'ten etkilenmeyen kişilerin "T-Hücresi" aktivitesinin daha fazla olduğu, T-Hücrelerinin yarattığı bağışıklığın antikorların yarattığı bağışıklıktan çok daha uzun olduğu ve yıllarca insanı koruyabileceği belirtilmektedir. 

T-Hücreleri, kemik iliğinde üreyip "Thymus"'a ( Timüs Bezi ) göçen ve orada olgunlaşarak immün sistemde ( bağışıklık sistemi ) görev alan hücrelerdir. "T" ismi ise "Thymus" kelimesinin baş harfinden kaynaklanmaktadır. 

Grek kökenli "Thumos / Thymos" kelimesi "Ruh, Ruhsallık" anlamına gelmektedir. "Tema" anlamına gelen "Theme" ( İng.), "Thème" ( Fra. ) ve "Thema" ( Alm. ) kelimeleri de aynı kökten olup, esasen "Konu, Bilgi, Düşünce, Öz, Mesaj" anlamı yansıtmaktadır.

Ayrıca "Thyme" ( Kekik ) kelimesinin antik Grekçe ve Latincedeki tezahürleri olan "Thymon"* ve "Thymum" kelimeleri "Duman" anlamına gelmektedir ki süptil bir olgu olan "Duman" kelimesi "Ruhun" kainattaki tezahürü olan "Öz Varlığın" bir temsili niteliğindedir. ( * Fransızcadaki "Fumée" ( Duman ) kelimesi de aynı köktendir. "Th" harflerinin "F" olarak telaffuz edilişine bir örnek İngilizcedeki "Think / Thought" ( Düşünmek ) kelimesidir. )

Halk arasında "Timüse tıklatma" olarak bilinen eylemin kökeni Thymus'ü "titreştirme" vasıtasıyla beden frekansının yükseltilmesi ve immünitenin artırılmasına dayanmaktadır. 

Yukarıda değinildiği üzere "Thyme" kelimesi aynı zamanda İngilizcede "Kekik" anlamına gelmekte olup, kekik bitkisinin, içeriğindeki maddeler itibarıyla vücutta hücre koruma sistemlerini geliştirmesiyle antioksidan, kanser oluşumunu engellemesiyle antikanserojen, diyabet hastalığını engellemesiyle antidiyabetik ve vücuttaki kolestrol oranını ayarlamasıyla antikolestremik, mikrop öldürücülüğüyle antiseptik ve dezenfektan özellikler taşıması da ayrıca dikkat çekmektedir. "Thymus" bezinin kekik tohumuna benzemesi de fonetik ve semantik bir ilişkiyi ortaya koyar niteliktedir.


Wednesday, November 10, 2021

Hikaye, Masal ve Satr ... gerçeğin delilleri

"Hikâyeler olanları anlatır."

2001 yılı yapımı "AI ( Yapay Zekâ )" filmindeki bu repliki daima hatırlamakta ve muhtelif mecralarda karşılaşılan yazılara ve filmlere bu anlayış ile yaklaşmakta "aklı olanlar için" büyük faydalar bulunmaktadır.

"Hikâye", "Masal" ve "Satr" kelimeleri diğer birçok kelime gibi toplum tarafından öz anlamı bilinmeden kulanılmakta ve dogmatik şekilde bilinegelen anlamı ile sınırlı tutulmaktadır. Oysa ki bu kelimeler esasen çok farklı anlamsal kökenlere sahiptirler.

HİKâye / HAKâye = Hik / Hak ( Gerçellemek, Taklit etmek, Gerçek gibi anlatmak ) + aye ( -ma, gibi yapma ) = Gerçelleme, Gerçek gibi anlatma, Taklit etme ) Hikâye = Gerçeği anlatma

Masal = Mesel = Misâl = Örnek, Delil, Hikâye

Satr ( Esatir ç. ) = Satır, Satırlanmış yazı, Hikaye ( İngilizcedeki "Story" ve Fransızcadaki "Histoire" kelimeleri de ortak kökendendir. "Hiciv" anlamında kullanılan "Satire" kelimesi de Latince "Satura" ( Doldurulmuş, Sıra sıra dizilmiş, Sıralanmış ) kelimesi olup, yine aynı kökendendir.

Dolayısıyla özellikle "Hikaye", "Masal" kelimelerinin özlerinde, "Uydurma" anlamının olmadığı aksine "Gerçek" ve "Delil" anlamlarının bulunduğu görülmektedir. Zira anlatılan veya yazılan herşey varlıkların gerçek deneyimlerinin ve/veya imajinasyonlarının ( hayallerinin ) bir yansımasıdır ki zaten gerçek olarak nitelenen yaratılış ve kainat ta ilahi imajinasyonun bir tezahürüdür. Bir başka deyişle "Gerçekler hayallerin yansımasıdır." ( "Hayal" kelimesinin "Hayy" ( Yaşayan ) ve "al" ( gibi ) kelimelerinden oluştuğuna evvelce "Gerçeğin özü Hayaldir" başlıklı bölümde değinilmiştir. )

Kur'an'da ilgili kelimelerin kullanımlarına bazı örnekler şöyledir.

Enfal suresinin 7. ayetinde "Hak" ( Gerçek ) kök kelimesi "Kelime" ile birlikte yer almaktadır. Gerçeklerin aynası olan "Hakayeler / Hikayeler", kelimelerden oluşur.

8/7 .... ve yuridullahu en yuHİKKal HAKka bi kelimatihi ... 

( .... Allah GERÇEĞİ kelimeleri ile GERÇEKleştirmek istiyordu. ... ) 

Kalem suresinin 15. ayetinde, gerçeğin temsili olan ayetleri, anlamını öz anlamını bilmedikleri "Esatir" ( Hikayeler ) kelimesiyle tanımlayan müşrik inkarcılardan bahsedilmektedir.

68/15 İza tutla aleyhi ayatuna kale ESATİRul evvelin

( Ona ayetlerimiz okunduğunda "Evvelkilerin HİKAYELERİ / MASALLARI." der. )

İsra ve Rum surelerinin aşağıdaki ayetlerinde gerçeğin temsili, ilahi kozmik bilgiler hazinesi ve yaratılışın kaynak kodları olan Kur'an ayetleri "Mesel" kelimesiyle tanımlanmaktadır. Ve ayette Kur'an'ın tüm "meselleri" yani gerçeğe ilişkin tüm bilgileri içerdiği vurgulanmaktadır.

17/89 Ve lekad sarrafna lin nasi fi hazel kur'ani min kulli MESELİN fe eba ekserun nasi illa kufura

( Ve bu Kur'an' da insanlar için tüm MİSALLERDEN / MESELELERDEN, sözlerden sarfettik de insanların çoğunluğu ancak inkarda direttiler. )

30/58 Ve lekad darabna lin nasi fi hazel kur'ani min kulli MESEL ve lein ci'tehum bi ayatin le yekulennellezine keferu in entum illa mubtilun

( Ve bu Kur'an' da insanlar için tüm MİSALLERDEN / MESELELERDEN, sözlerden beyan ettik. Eğer ayetler ile gelsen, o inkar edenler kesinlikle "Sizler kesinlikle ancak batılcılarsınız." derler.  )

Yukarıdaki son ayette "Mesel" kelimesi, "Ayet" ve "Batılcılar" kelimeleriyle birlikte kullanılmış ve yine dolaylı olarak "Gerçek" kavramına dikkat çekilmiştir.



Alkol ve Sarhoşluk meselesi

Atatürk'ün vefatının 83. yılının idrak edildiği bugün maalesef ve her zaman olduğu gibi bazıları tarafından milli önderin "alkol" ile ilintilendirildiği mesajlar / haberler sosyal medyada yer almıştır. Atatürk'ün çoklu organ rahatsızlığı olduğu bilinmekle birlikte Hepatit B ve C gibi viral hepatitler, kistik fibrosis, Wilson hastalığı, karaciğer yağlanması, safra kanallarının sertleşmesi ve yaralanması, vücudun karaciğer hücrelerine saldırmasına sebep olan otoimmün hastalıklar, safra kanalının tıkanması ve bazı genetik sindirim bozuklukları da siroz hastalığına sebebiyet veren unsurlardır. Dolayısıyla kök sebep net olarak bilinmeden "alkol" konusunun öne çıkarılması doğru bir yaklaşım değildir. Zira ciddi seviyede alkolizm sorunu olan bir kimsenin böylesine zekice ve mantıklı düşünebilmesi, milli savunma açısından çok doğru stratejik kararlar alması mümkün değildir. Atatürk'ün gerçek ölüm sebebi alternatifleri arasında uygulanan tedavi yönteminin de bulunduğu hatırlanmalıdır.

Alkolün "haram" olduğunu savunan bazı zümreler açısından konu irdelendiğinde ise Kur'an'da alkollü içkinin haram olarak nitelenen unsurlar kapsamında olmadığı aksine "nimetler kapsamında" olduğu ve hatta "cennet tasvirinde, cennet içecekleri arasında" yer aldığı görülmektedir. Ayrıca alkollü içkinin bir akıl, idrak ve nefs sınavı olduğu da ayetlerde belirtilmektedir. Zira alkol tüketimine bağlı potansiyel sorunlar zaten "alkol" kaynaklı değil "insan" kaynaklı olarak tezahür etmektedir. Her ürünün kontrolsüz ve aşırı tüketiminin sorun yarattığı aşikârdır. Alkolün tıbbi faydaları da ( damar açıcı özelliği, diğer kardiyovasküler faydaları vb. ) bilinen gerçekler arasındadır.

Kur'an'da bu konuda "Hamr" ( Mayalanmış, Ekşimiş, Sarhoşluk Veren, Alkollü İçki, Şarap ) ve "Sekeran" ( Sarhoşluk veren ) kelimeleri yer almaktadır. "Hamur" ve "Mahmur" kelimeleri de HMR kökünden olup sırasıyla "Mayalanmış" ve "Sarhoşluk sersemliği içinde olan, Uykulu" anlamlarına gelmektedir.

Nahl suresinin 67. ayetinde "Sekeran" ( Sarhoşluk veren içkiler ), ürün nimetleri arasında sayılmaktadır. 

16/67 Ve min semaratin nehiyli vel a'nabi TETTEHİZUNE minhu SEKERAN ve rizkan hasena inne fi zalike le ayeten li kavmin ya'kilun

( Ve hurmanın ve üzümün meyvelerinden, onlardan SARHOŞLUK VEREN İÇKİLER ve güzel rızıklar EDİNİRSİNİZ. Kesinlikle bunda akıl eden kavim için ayetler vardır. )

Muhammed suresinin 15. ayetinde "Hamr", "Ma" ( Su ), "Leben" ( Süt ) ve "Asel" ( Bal ) ile birlikte cennet içecekleri arasında sıralanmaktadır.

47/15 Meselul CENNETilleti vuidel muttekun fiha ENHARUN MİN MAİN ğayri asin ve ENHARUN MİN LEBENİN lem yeteğayyer ta'muh ve ENHARUN MİN HAMRİN lezzetin liş şaribin ve ENHARUN MİN ASELİN musaffa ve lehum fiha min kullis semerati ve mağfiratun min rabbihim ke men huve halidun fin nari ve suku maen hamimen fe kattaa em'aehum

( Sakınanlara vaad edilen, içinde bozulup pis kokmayan SUDAN NEHİRLER, lezzeti değişmeyen SÜTTEN NEHİRLER, içenler için lezzetli ŞARAPTAN NEHİRLER, saf BALDAN NEHİRLER, onlara içinde tüm ürünlerden, meyvelerden ve Rab’lerinden af olan CENNETİN misali, ateşin içinde ebedi olan ve bağırsaklarını kesen kaynar su içirilen kimseninki gibi midir? )

Kur'an'da "Hamr"'ın, aynı zamanda bir akıl, idrak ve nefs sınavı olduğu, insana fizyolojik ve psikolojik faydalarının bulunduğu ancak kontrolsüzce ve çok miktarda tüketilen alkolün bağımlılık yaratma potansiyeli olduğu ve hem sağlık sorunlarına hem de günahlara vasıta olacağı da Bakara suresinin 219. ayetinde dolaylı olarak bildirilmektedir.

2/219 Yes'eluneke anil HAMRİ vel meysir kul FİHİMA İSMUN KEBİRUN ve MENAFİU LİN NASİ ve İSMUHUMA EKBERU MİN NEF'İHİMA ve yes'eluneke maza yunfikun kulil afv kezalike yubeyyinullahu lekumul ayati leallekum tetefekkerun

( Sana ALKOLLÜ İÇKİDEN / ŞARAPTAN ve kumardan sual ederler. De ki: "ONLARDA İNSANLAR İÇİN BÜYÜK GÜNAH VE FAYDALAR VARDIR. ONLARIN GÜNAHLARI FAYDALARINDAN BÜYÜKTÜR. " Sana neyi harcayacaklarını sual ederler. De ki: "Fazlasını ve iyisini." İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki düşünürsünüz. )

Nisa suresinin 43. ayetinde insanın sarhoşluk deneyimi yaşayabileceği ancak sarhoşluk seviyesinin yükselmesi ve ne dediğini bilemeyecek duruma gelmesi halinde duadan uzak durması gerektiği, "inananlara hitaben" bildirilmektedir. 

4/43 YA EYYUHELLEZİNE AMENU la takrabus salate ve ENTUM SUKARA hatta ta'lemu ma tekulune .....

( EY O İNANANLAR, SİZLER SARHOŞKEN ne söylediğinizi bilene kadar duaya yaklaşmayın. .... )

Açıkça görüleceği üzere yukarıdaki ayet bir algı ve anlayış sınavı niteliğindedir. Zira "ne dediğini bilemeyecek" hale gelmiş bir insanın duaya yaklaşmaması gerektiğini idrak edebilmesi çok zordur. Dolayısıyla ayette, idrak mekanizması bloke olacak şekilde sarhoş olma potansiyeli olanların alkolden uzak durmaları gerektiği dolaylı olarak bildirilmektedir. ( "Seker" kelimesi Türkçedeki "Şeker" kelimesinin tezahürü olup, alkol alındığında kandaki şeker oranı yükselmektedir ki buna "Glikozüri / Glukozüri" ( İdrardaki Şeker ) denmektedir. "Sarhoş" kelimesinin Kur'an'daki v Arapçadaki karşılığının "Sukara" olması da bu bağlamda dikkat çekmektedir. Batı dillerinde "Şeker" anlamına gelen "Sugar" ( ing. ), "Sucre" ( fra. ) ve "Zucker" ( alm. ) kelimeleri de "Sukara" kelimesinin yansımalarıdır. )

Maide suresinin 91. ayetinde şeytanın, nefs kontrolü açısından bir sınav olan "Hamr" ( Mayalanmış alkollü sıvı ) ve "Meysir" ( Kumar ) kavramlarını insanlara bir tuzak olarak kullandığı bildirilmektedir.

5/91 İnnema yuriduş şeytanu en yukia beynekumul adavete vel bağdae fil HAMRİ vel meysiri ve yesuddekum an zikrillahi ve anis salah fe hel entum muntehun

( Kesinlikle şeytan, ŞARAP ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmayı ve sizi Allah' ı hatırlamaktan ve duadan döndürmeyi ister. Artık vazgeçenler misiniz?  )

"Hamr" ( Alkollü icki ) ve "Meysir" ( Kumar ) eğlence ve keyif vasıtası niteliği de arzeden unsurlar olup aynı zamanda insanın kendini kaptırarak bağımlısı haline de gelebileceği unsurlardır. Şeytan insanın nefsani zafiyetinden faydalanıp onu tahrik ederek bu iki unsuru insanı helake sürükleyecek vasıtalara dönüştürme potansiyeline haizdir. Bu nedenledir ki ayetin sonunda bu iki unsurun bağımlısı haline gelmiş olanlara hitaben "Artık vazgeçenler misiniz?" sorusu yer almaktadır.

İncil'de de alkollü içeceği temsilen "Şarap" kelimesi yer almaktadır. Ayetlerde şarabın, sembolik bir kavram olan Mesih İsa'nın kanını simgeleyen kutsal bir sembol olduğu, sağlığa faydalarından bahsedildiği ve "şarap tutkunu olunmaması"nın öğütlendiği görülmektedir.

40-Matthew-26-27 Sonra bir KÂSE alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, "Hepiniz bundan İÇİN" dedi.

40-Matthew-26-28 "Çünkü bu benim KANIMDIR, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. 

40-Matthew-26-29 Size şunu söyleyeyim, Babam'ın egemenliğinde sizinle birlikte TAZESİNİ İÇECEĞİM O GÜNE DEK, ŞARABIN BU ÜRÜNÜNDEN BİR DAHA İÇMEYECEĞİM." 

54-1 Timothy-5-23 Artık yalnız su içmekten vazgeç; MİDEN VE sık sık baş gösteren RAHATSIZLIKLARIN İÇİN BİRAZ DA ŞARAP İÇ. 

56-Titus-1-7 Gözetmen, Tanrı evinin kâhyası olduğuna göre, eleştirilecek yönü olmamalı. Dikbaşlı, tez öfkelenen, ŞARAP DÜŞKÜNÜ, zorba, haksız kazanç peşinde koşan biri olmamalı.

Tuesday, November 9, 2021

Kandilli Rasathanesi'nden 10 Kasım verileri....

Kandilli Rasathanesi'nin 10.11.2021 tarihli deprem istatistikleri dökümünde ilginç bir veri dikkat çekmektedir.


Saat 09:05'te Finike'de meydana gelen depremin "Boylam" değeri "30.1938" olarak kayıtlara geçmiştir. Anılan saat ve değerler, Atatürk'ün 1938 yılında saat 09:05'te vefatı ile uyum arzetmesi açısından dkkat çekmektedir.

Ayrıca 1938 yılının 3. ayında ( Mart ), 5 doktorun Atatürk'e konsültasyon yaparak siroz teşhisini kesinleştirdikleri bilinmektedir. Boylam değerinin virgülden önceki bölümünde 30 sayısı bulunmaktadır. Bu sayının nümerolojik değeri "3" sayısını vermektedir. ( 3+0 = 3 ) Ayrıca derinlik verisinin "5" olması da ilginç bir durum arzetmekte gibidir.

Ayrıca deprem saatini ( 09:05:43 ) belirten tüm rakamların toplamı da 21 sayısını ( 9+0+5+4+3 = 21 ) vermektedir ki bu sayı Kur'an'da 21 kere tekrarlanan "Ruh" kelimesini simgelemektedir. 

Atatürk'ün vefat tarihi olan 10.11.1938 tarihi de gerek gün ve ay olarak ( 10+11 = 21 ), gerek yıl olarak ( 1+9+3+8 = 21 ) 31 sayısını simgelemektedir. 





Ruh, Rih, Rüzgar, Aura

"Aura" kelimesi Grekçede "Esinti, Soluk", spiritüalizmde ise "Yaşayan varlıkları saran süptil oluşum" anlamına gelen bir kelimedir. Dolayısıyla "Aura", varlıkları sarmalayan bilinç frekansı kılıfı olarak da tanımlanabilmektedir. ( Latince "Aurora" kelimesi de "Işıma, Gün Işıması"anlamına gelmekte olup, dolaylı ortak anlam ilişkisi bulunmaktadır. )

Kur'an'da "Aura" kelimesinin "Rih" ( Rüzgar ) kelimesiyle ifade edildiği görülmektedir. "Rih" ( Rüzgar ) kelmesiyle "Ruh" kelimesi fonetik ve semantik olarak ortaklık arzetmektedir.

8/46 Ve etiy'ullahe ve rasulehu ve la tenazeu fe TEFŞELU ve tezhebe RİHukum vasbiru innellahe meas sabirin

( Ve Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin ve tartışmayın. Yoksa KORKARSINIZ ve RÜZGARınız gider. Sabredin. Kesinlikle Allah sabredenlerle beraberdir.  )

Ayette "Korku" frekansının "Aura" ( "Rih" ( Rüzgar ) ) üzerinde olumsuz etkisi olduğu bildirilmektedir. Bu durum, küresel şeytanların neden sürekli olarak "korku yayma" stratejisini uyguladıklarını açıklamaktadır. Korku, frekansı düşüren, immün sistemi zayıflatan, hastalığa sebebiyet veren ve hatta doğrudan ölüdürebilen temel negatif frekanstır. Zira bir filmdeki replikte yer aldığı üzere "Korku, nefrete, nefret hırsa, hırs da ıstıraba yönldneirir." Tüm bu süreç ayette "rüzgarın gitmesi" yani "auranın kaybolması" veya "ruhun kaba madde bedene tesr iletmeyi kesmesi" anlamlarına gelmektedir.

Yusuf suresinin 94. ayetinde de Hz. Yusuf'un babasının, Yusuf'un "rüzgarını / frekansını / aurasını" hissettiğinden bahsedilmektedir.

12/94 Ve lemma fesaletil iyru kale ebuhum inni le ecidu RİHA yusufe lev la en tufennidun

( Ve kervan ayrıldığında, babaları "Eğer beni bunak addetmezseniz, kesinlikle ben Yusuf'un RÜZGARINI / KOKUSUNU buluyorum." dedi. )




Monday, November 8, 2021

Zombie Tidal Wave ( Zombi Dalgası )

17.08.2019 tarihinde ( Coronavirus pandemisi öncesinde ) vizyona giren "Zombie Tidal Wave" ( Zombi Gelgitsel Dalgası ) isimli filmde bir virüs nedeniyle zombiye dönüşmüş insanların denizden karaya çıkarak ölüm saçmaları konu edilmektedir. Bu film de tıpkı diğer örnekleri gibi "COVID19" pandemi kurgusu öncesinde hem kitleleri telkin etmek, hazırlamak, şartlamak, hem de kitlesel zikir ritüeli yapmak amacıyla çekilmiş bir film niteliğindedir.

                                                       


Filmden bazı sahneler aşağıda yer almaktadır.


Virüsten etkilenen insanlar "mavi" renkli zombilere dönüşmektedirler. Bu vasıta ile virüsün ( RNA molekülünün ) genetik değişime neden olduğu mesajı verilmektedir. Küresel elitler de kendilerini "Mavi Kan" soyu olarak tanınmlamaktadırlar. 


Hastanenin duvarına "Karantina Enfektif Salgın" afişi asılmaktadır.



Doktor hasta refakatçisine bir "maske" vermektedir. Ve "Bu salgının ne olduğunu anlayana dek sadece bir önlem." demektedir. Bu eylem ve söylem tıpkı coronavirus sürecindeki maske uygulamasını çağrıştırmaktadır.


Hasta refakatçisinin maskeyi alma sahnesi de özellikle vurgulanmaktadır.



Ve refakatçi "Orada gördüğüm şeyi öldürmek için bundan fazlası gerekecek." diyerek maskeyi reddetmektedir. Bu eylem ve söylem de pandemi sürecinde gündeme getirilen "karşıtlık" kavramına dikkat çekmektedir. Ayrıca "daha fazlası gerekecek" ifadesiyle de salgın sürecindeki uygulamalara ( kısıtlama, test ve aşı ) işaret edilmektedir.


Saturday, November 6, 2021

Necronomicon

1995 yılında piyasa sürülen "Illuminati New World Order Card Game" oyun kartlarında da yer alan "Necronomicon" isimli grimoire ( kelime zikriyle sihir usülleri ) kitabı ile ilgili kaynaklarda şu genel bilgi yer alır. 

"Necronomicon, Howard Phillips Lovecraft'ın kendi yarattığı Cthulhu Mitosu'nu desteklemek için çoğu öyküsünde bahsini geçirdiği kurmaca kitap. İlk olarak "The Hound" (1924) başlıklı Lovecraft öyküsünde yer alır. H. P. Lovecraft'ın yarattığı kurgusal bir karakter olan Abdul Al Hazred tarafından 8. yüzyılda yazılmıştır." 


Bu kitabın "kurmaca" olduğu belirtilse de esasen kitap gerçekte yapılan majik operasyonları ( sihir uygulamalarını ) detaylı olarak tanımlayan bir belge niteliğindedir. Zaten küresel şeytanların kadim metodu "hayal ürünü, kurgu" vb. gibi tanımlamalar maskesi ardından tüm gerçekleri ifşa etmek ve bu vasıta ile geniş kitleleri ( onlar farkında olmadan ) dahil ettikleri ritüeller icra etmektir. Zira "Necronomicon" başlıklı oyun kartının başında şöyle yazmaktadır. 

"Creepy old book. I thought it was JUST A SYORY, but IT'S REAL "

( Tuhaf eski kitap. Sadece bir hikâye sanırdım ama gerçekmiş. )


Necro = Ölü

Nemo = İsımlendirme, Sınıflandırma

Icon = -ik, -leme ( son ek )

Necronomicon = Ölülerin İsimlendirilmesi / Ölülerin Sınıflandırılması

Sihir ritüellerinde belirli kelimelerin, cümlelerin, duaların, kitap ayetlerinin belirli sayılarda zikredilmesi, cinlerin belirli amaçlara vasıta edilmesi amacıyla varlık adak verilmesi ve bilgi edinme amaçlı olarak ölülerin ruhları ile temas gibi sapkın uygulamalar yer almaktadır.

Sihir, adak verme ve ölüler ile temas gibi konulara ilişkin uyarılar kutsal kitaplarda defaatle yer almaktadır.

Aşağıdaki ayetlerde "Kur'an" vurgusu yapılmak suretiyle "Ölülerin konuşması" hususuna değinilmektedir.

6/111 Ve lev ennena nezzelna ileyhimul melaikete ve KELLEMEHUMUL MEVTA ve haşerna aleyhim kulle şey'in kubulen ma kanu li yu'minu illa en yeşaellahu ve lakinne ekserahum yechelun

( Ve şayet kesinlikle biz onlara melekleri indirseydik ve ÖLÜLER DE ONLARA KELÂM ETSELERDİ ve onlara önceki herşeyi toplasaydık, Allah' ın dilemesi haricinde inanacak değillerdi. Lakin çoğunluğu cahillik ederler. )

13/31 Ve lev enne KUR'ANEN suyyirat bihil cibalu ev kuttiat bihil erdu ev KULLİME BİHİL MEVTA bel lillahil emru cemia e fe lem yey'esillezine amenu en lev yeşaullahu le heden nase cemia ve la yezalullezine keferu tusibuhum bima saneu kariatun ev tehullu kariben min darihim hatta ye'tiye va'dullah innellahe la yuhliful miad

( Ve şayet kesinlikle KUR'AN Kİ, onunla dağlar gezse veya onunla yer kesilip parçalansa veya ÖLÜLER ONUNLA KONUŞTURULSA. Bilakis tüm işler Allah içindir. O halde o inananlar ümit kesip anlamadılar mı ki Allah dileseydi insanları topluca yönlendirirdi ve o inkar edenleri geri durdurmazdı. O ürettiklerinden dolayı onlara ansızın gelen bela isabet eder veya yurtlarının yakınına konar. Nihayet Allah' ın vaadi gelir. Kesinlikle Allah vaade, vadeye ihtilaf etmez. )

Kitab-i Mukaddes'in aşağıdaki ayetlerinde de sihir, adak verme ve ölüler ile temas hususları yer almaktadır.

5 Deuteronomy 18-10 Aranızda OĞLUNU ya da KIZINI ATEŞTE KURBAN EDEN, falcı, BÜYÜCÜ, muskacı, medyum, ruh çağıran ya da ÖLÜLERİN RUHLARINA DANIŞAN kimse olmasın.

12 2 Krallar 17 -17 OĞULLARINI, KIZLARINI ateşte kurban ettiler. Falcılık, BÜYÜCÜLÜK yaptılar. RAB'bin gözünde kötü olanı yaptılar, kendilerini kötülüğe adayarak O'nu öfkelendirdiler.

12 2 Krallar  OĞLUNU ATEŞTE KURBAN ETTİ, falcılık ve BÜYÜCÜLÜK yaptı. Medyumlara, ruh çağıranlara danıştı. RAB'bin gözünde çok kötülük yaparak O'nu öfkelendirdi.

14 2 Chronicles 33-6 OĞULLARINI Ben-Hinnom Vadisi'nde ATEŞTE KURBAN ETTİ; falcılık ve BÜYÜCÜLÜK yaptı. Medyumlara, ruh çağıranlara danıştı. RAB'bin gözünde çok kötülük yaparak O'nu öfkelendirdi.

Hayat elementi Hidrojen

Madde âlemi olan evrende ( kâinat ) en çok bulunan element, bir proton ve bir elektrondan oluşan ve nötron içermeyen tek element olan Hidrojendir. 1 proton ve 1 elektron, 11 sembolizmi oluşturmaktadır. 11 sayısı yaratılışın, düalitenin, döngünün, halden hale geçişin, boyut portalının nümerik sembolüdür. Zaten yaratılış da bir halden hale geçiş tezahürü olup "Yok"'tan "Var"'a geçişten ibarettir.

Hidrojen ( H ) yaratılışın madde âlemindeki ( evren / kâinat ) özü olan "Su"yun da özünü oluşturmaktadır. Esasen evrende boşluk bulunmamakta olup evrenin tamamı H atomuyla kaplıdır.

Hidrojen, doğal olarak DNA’da da bulunan bir element olup, midenin ve diğer organların pH ( Percentage if Hydrogen / Hidrojen Yüzdesi ) değerini kontrol etmektedir.

Hidrojen, evrenin %74'ünü oluşturmaktadır. ( 74 ... 7+4 = 11 ) Diğer element ise %24 ile Helyum elementidir.

Hidrojenin atom numarası "1"'dir. 

Hidrojenin sembolü olan "H" harfi de 29 ( 2+9 = 11 ) harfli Türkçe alfabedeki 10. harftir. ( 1+0 = 1 )

Ayrıca H harfindeki iki adet "I" ve onları birleştiren "-" şekli açıkça "Bir halden Bir hale geçiş"i simgelemekte gibidir.

"Hayy" ( Yaşayan, Diri, Canlı ) ve "Hayat" ( Yaşam ) kelimelerinin ilk harflerinin "H" olması da dikkat çekmektedir.

Kur'an'da "HDR" kökü "Ahdar / Hadir / Hidr" ( Yeşil ) olarak ilk kez 6/99 kodlu ayette "Ma" ( Su ) ve "Cennet" kelimeleriyle birlikte geçmektedir. 

6/99 Ve (1) huve (2) ellezi (3) enzele (4) min (5) es (6) semai (7) MAA (8) fe (9) ahracna (10) bi (11) hi (12) nebate (13) kulli (14) şey'in (15) fe (16) ahracna (17) min (18) hu (19) HADİRAN (20) nuhricu (21) min (22) hu (23) habben (24) muterakiba (25) ve (26) min (27) en (28) nahli (29) min (30) tal'i (31) ha (32) kinvanun (33) daniyetun (34) ve (35) cennatin (36) min (37) a'nabin (38) ve (39) ez (40) zeytune (41) ve (42) er (43) rummane (44) muştebihen (45) ve (46) ğayra (47) muteşabih (48) unzuru (49) ila (50) semeri (51) hi (52) iza (53) esmera (54) ve (55) yen'i (56) h (57) inne (58) fi (59) zalikum (60) le (61) ayatin (62) li (63) kavmin (64) yu'minun (65)

( Ve gökten SUYU indiren O'dur. Böylece onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, ondan YEŞİLLİK çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş tohum taneleri, tomurcuğundan salkımlar sarkan hurmalar ve üzümden, zeytinden ve nardan benzer ve benzer olmayan bahçeler çıkarırız. Meyvelendikleri zaman meyvelerine ve olgunlaşmalarına bakın. Bunlarda inanan kavim için ayetler vardır. )

Ayetteki "HaDiRan" ( Yeşillik ) kelimesi 20. kelimedir. ( 2+0 = 2 ) Hidrojen atomu, nötron içermeyen tek element atomu olup 1 proton ve 1 elektrondan oluşmaktadır. ( 1+1 = 2 ) 

6/99 kodlu ayette 65 kelime bulunmaktadır. ( 6+5 = 11 )

Arapça "Hıdır / Hidr" kelimesi "Yeşil, Yeşermiş, Hayat Bulmuş, Sulanmış" anlamlarını içermekte olup, "Hidrojen" kelimesinin kökünde de yer almaktadır. Her yıl doğadaki yeşillenme akabinde baharın gelişinin kutlandığı 6 Mayıs ( 6+5 = 11 ) günün isminin "Hıdırellez" olması da "Yeşerme, Yeşillenme, Hayat bulma" anlamları ile ilintilidir.

Hıdır ( Yeşil / Yeşillenen / Hayat )

ellezi ( o, -ki o, gibi olan )

Hıdırellez = O yeşil olan/ Yeşillenen / Hayat bulan

Bu bağlamda "Hidrojen" kelimesi de "Hidro" ( Yeşil, Su, Hayat ) + "gen" ( gen*, gibi olan ) kelimelerinden oluşmakta ve "Yaşayan / Sulanan / Yeşeren" anlamlarını yansıtmaktadır. ( * "-gen" son eki batı dillerinde ve Türkçede kök kelimeye "gibi olan" anlamını katmaktadır. Örnek: "Homogène / Homogeneous" ( Homojen, Aynı gibi olan, Benzer olan ), "Pathogen" ( Hastalığa sebep olan ), "Çekingen" ( Çekinir gibi olan ), "Atılgan" ( Atılır gibi olan ) ) 

Kur'an'da cennet tasvirinde yer alan "Syaben hudran min sundusin" ( Yeşil ipekten giysi ) kavramı da gerçek yaşamın cennette olduğunun teşbihi bir ifadesidir.

Türkçedeki "Hazır" kelimesi de esasen kökende "Hadir / Hidr / Hudur" kelimesidir. Arapça "Hudur" kelimesi "Hazırlık" anlamına gelmekte olup, derin kökende yine "Yeni bir safhaya geçiş, Harekete geçme, Dirilme, Yeşerme" anlamları bulunmaktadır. Yukarıda bahsedilem "Bahardaki yeşerme" de zaten bir "Hazırlık" niteliğindedir.

Friday, November 5, 2021

Alt boyut varlıklarına dönüştürülme ve Sihir

"Amcamın kızı, şurada gördüğünüz ceylan, çocukluğundan beri büyücülüğe ve sihir sanatına kendini kaptırmış imiş; sihirbazlık bilgisiyle, oğlumu buzağıya, annesi olan cariyeyi de ineğe dönüştürmüş." "Bu sözlerimi duyunca kız eline bir bakır leğen aldı; onu suyla doldurdu ve su üstüne büyülü sözcükler okudu. Sonra bunu, “Eğer Allah seni buzağı yarattıysa eşkalini değiştirmeden buzağı olarak kal! Ama büyülenmişsen, Yüce Tanrı'nın izniyle ilk yaratıldığın hale dön!” diyerek buzağının yüzüne serpti." 

 "Akşam olunca dükkânımı kapadım; eve dönünce bir köşeye bağlanmış bu iki köpeği gördüm. Beni görünce, ayağa kalkıp ağlamaya, giysilerime sürtünmeye başladılar; o anda karım ( ecinniye ) koşarak geldi ve, “Bunlar senin kardeşlerin!” dedi. Ona, “Ama kim bunları bu hale sokmuş?” diye sordum, “Ben! Büyü alanında benden daha bilgili olan kızkardeşime rica ettim; o da bunları on sene geçmeden kurtulmamak üzere, bu hale soktu” dedi."

"Kasabın kızı beni görünce, hemencecik yüzünü örttü ve babası- na, “Böyle mi yapılır? Birlikte bir erkek getiriyor ve eve sokuyorsun!” dedi. Babası, “Hani, nerede bu erkek?” diye sorunca; “Bu köpek bir insanoğludur. Onu bir kadın büyülemiş. Ben onu kurtarma gücüne sahibim” diye yanıt verdi. Bu sözleri duyunca, babası, “Öyleyse Allah aşkına onu kurtar kızım!” dedi. Kız eline bir testi su aldı; üzerine birkaç sözcük mırıldandıktan sonra birkaç damlasını üstüme serpti; ve “Bu kılıktan çık, ilk haline dön!” dedi. Hemen eski halime döndüm."

Yukarıdaki alıntılar 8. yüzyıla ait Bağdat ( eski Babil ) kökenli anonim hikayeler derlemesi olan "Binbir Gece Masalları"'ndandır. Alıntılarda sihir vasıtasıyla yaratılışın değiştirilmesi konu edilmektedir. Evvelki bölümde incelendiği üzere bir okült bilgiler külliyatı niteliğindeki "Binbir Gece Masalları" ağırlıklı olarak "cinler" ve "sihir" temasını içeren hikayelerden oluşmaktadır. Sihir, doğrudan kelime zikri ( belirli adette dua ve ayet okuma ) vasıtasıyla veya cinler kullanılarak yapılan uygulamalardır. 

Kur'an'da da "Babil" kelimesi, Bakara suresinin 202. ayetinde "şeytanlar" ve "sihir" kelimeleriyle ilişkili olarak yer almaktadır. Ayette şeytanların, insanlara sihir öğrettiği bildirilir.

2/102 Vettebeu ma TETLUŞ ŞEYATİNU ala mulki suleyman ve ma kefera suleymanu ve lakinneş ŞEYTAİNE KEFERU YUALLİMUNEN NASAS SİHRA ve ma unzile alel melekeyni bi BABİLE harute ve marut ve ma yuallimani min ehadin hatta yekula innema nahnu fitnetun fe la tekfur fe yeteallemune minhuma ma yuferrikune bihi beynel mer'i ve zevcih ve ma hum bi darrine bihi min ehadin illa bi iznillah ve yeteallemune ma yedurruhum ve la yenfeuhum ve lekad alimu men işterahu ma lehu fil ahirati min halakin ve le bi'se ma şerav bihi enfusehum lev kanu ya'lemun

( Ve o Süleymanın mülkünün ve hükümdarlığının üzerine o ŞEYTANLARIN OKUDUĞUNA tabi oldular. Süleyman inkar etmedi ve lakin şeytanlar inkar ettiler. İNSANLARA SİHRİ ve BABİL'DE iki melek olan Harut ve Marut’ un üzerine indirileni öğretiyorlardı. "Kesinlikle biz sınavız. O halde inkar etmeyin." diyene kadar ikisi kimseye öğretmezlerdi. Onlardan erkeğin ve eşinin arasını neyin ayırdığını öğrenirlerdi. Onlar onunla Allah’ ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezlerdi. Onlara ne zarar verebilir ne fayda vermez öğrenirlerdi. Onu satana ahirette nasip olmadığını bilirlerdi. O nefislerini sattıkları ne kötüdür. Keşke bilmiş olsalardı. )

Allah'ın izni ve rızasına istinaden meleklerin kelime veya cümle zikrederek insanları farklı alt boyut varlıklarına dönüştürmeleri hususu aşağıdaki ayetlerde yer almaktadır. Ayetlerde inkârcılığın ve şirkin karşılığının ruhsal tekâmül sürecinde ters yönde değişim ( geriye gidiş ) yani alt boyut varlığına dönüşüm olduğu misallerle dolaylı olarak bildirilmektedir.

17/49 Ve kalu e iza kunna izamen ve rufaten e inna le meb'usune halkan cedida

( Ve "Biz kemik ve ufalanmış çürümüş olduğumuzda mı kesinlikle yeni yaratış ile diriltileceğiz?" dediler. )

17/50 KUL KUNU HİCARATEN ev HADİDA

( DE Kİ: "TAŞ veya DEMİR OLUN." )

17/51 EV HALKAN MİN MA YEKBURU Fİ SUDURİKUM fe seyekulune men yuiyduna kulillezi fetarakum evvele merrah fe seyunğidune ileyke ruusehum ve yekulune meta hu kul asa en yekune kariba

( VEYA GÖĞÜSLERİNİZİN İÇİNDE BÜYÜYENİNDEN YARATIK. "Kim döndürür, diriltir bizi?" diyecekler. De ki: "O sizi ilk keresinde yaratan." Böylece sana başlarını sallayacaklar ve "O ne zaman?" diyecekler. De ki: "Belki olması yakındır." )

2/65 Ve lekad alimtumullezina'tedev minkum fis sebti fe KULNA lehum KUNU KİRADATEN hasiin 

( Ve sizlerden yedinci gün içinde hududu aşanları bildiniz. Böylece onlara, "Kovulup reddedilmiş MAYMUNLAR OLUN." DEDİK. )

5/60 Kul hel unebbiukum bi şerrin min zalike mesubeten indellah men leanehullahu ve ğadibe aleyhi ve CEALE MİNHUMUL KİRADATE vel HANAZİRA ve ABEDET TAĞUT ulaike şerrun mekanen ve edallu an sevais sebil

( De ki: "Allah' ın indinde musibet olarak bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah' ın lanetlediği ve üzerine öfke eylediği ve ONLARDAN MAYMUNLAR, DOMUZLAR ve AZGINA KULLUK EDENLER oluşturduğu kimseler, işte bunlar mekan olarak daha kötüdürler. Düz yoldan daha da sapmışlardır." )

"Maymuna ve Domuza dönüşme" hususunu çağrıştıran bir olay 2009 yılında Çin'de vuku bulmuştur. 03.11.2009 tarihli haberde şu ifadeler yer almaktadır.

"Çin’de görenleri hayrete düşüren bir yavru dünyaya geldi. Yüzü maymun gibi ama bedeni bir domuza ait... Maymun suratlı domuzun genlerinin İnsan Aşılama ve Embriyoloji Otoritesi’ne gönderilmesi bekleniyor. Bu kurumda insanlardaki kalp rahatsızlıklarını önleyici bir tedavi geliştirmek için Warwick Üniversitesi Klinik Bilimleri Araştırma Enstitüsünün aldığı onay ile insan-domuz karışımı embriyoların üretimi başlatılmıştı."

https://www.internethaber.com/bu-hayvan-maymun-mu-domuz-mu-213857h.htm


Çin'de genetik deneyler sonucu ortaya çıkmış olması muhtemel "Maymun Domuz" 

"Maymuna ve Domuza dönüşme" hususu Kur'an'da sadece 5/60 kodlu ayette geçmektedir. Bu ayetin kodunun nümerolojik değeri olan 11 sayısı ( 5+6 +0 = 11 ), yukarıdaki haberin ayı ( 11. ay ) ve yılı ( 2009 ... 2+0+0+9 = 11 ) nümerolojik uyum arzetmektedir. Hatırlanacağı üzere, 11 sayısı düalite, döngü, dönüşüm ve halden hale geçişin nümerik sembolüdür.

Çin'de, organ nakli amaçlı olarak!, insan organlarını yapay ortamda geliştirmeye yardımcı olmak amacıyla Kimera* adı verilen "Maymun - Domuz" melezleri üretildiğine ilişkin haberlerde basında yer almıştır. ( * "Kimera / Chimera" kelimesi "İlüzyonsal veya imkansız olan" kök anlamına gelmekte olup, Grek mitolojisinde ise aslan başlı, keçi gövdeli ve yılan kuyruklu dişi varlığa verilen isimdir. Sonuç olarak çoklu melez varlığı tanımlamak için kullanılmaktadır.

Varlıklardaki şekilsel ve niteliksel değişikliklerin fonetik ( kelime seslendirmesi ) ve genetik ( DNA manipülasyonu ) metodlarla yapılabildiği görülmektedir. Günümüzde melez varlık üretiminde maddi genetik metodlar kullanılırken, "evvelki" olarak algıladığımız ancak çok daha ileri bilgi seviyesi dönemlerinde manevi fonetik / majik ( kelimesel ) metodların kullanıldığı görülmektedir. Zira antik çağlara ait bilgilerde Chimera adı verilen melez varlıkların yer alması dikkat çekmektedir.

7/166 Fe lemma atev an ma nuhu anhu KULNA lehum KUNU KİRADATEN hasiin

( Böylece onlardan onlara yasaklayıp men ettiklerimizde inat ettiklerinde, onlara "Hor ve hakir MAYMUNLAR OLUN." DEDİK. )

Cinsel içerikli ilginç fetvalar!

24/19 İnnellezine yuhibbune en teşial fahişetu fillezine amenu lehum azabun elimun fid dunya vel ahirah vallahu ya'lemu ve entum la ta'lemun

( Kesinlikle o inananlar içinde ahlaksızlığın yayılmasını sevenlere, dünyada ve ahirette elim azap onlaradır. Allah bilir de sizler bilmezsiniz.  )

Son yıllarda, diyanet işleri başkanlığının fetva hattına veya web sitesine iletilen bazı sorulara adeta fahşanın yayılmasına hizmet eder nitelikte yanıtlar verildiği görülmektedir. Toplumda da tepki uyandıran ve fetva olarak tanımlanan bazı yanıtlar basına yansıdığı şekilde ve yorumsuz olarak aşağıdadır. 

- Elele tutuşmak ( Şubat 2015 )

"Diyanet İşleri Başkanlığı'nın aylık dergisinin 2015 yılı Şubat sayısında yer alan makalede, nişanlı çiftlerin "Elele dolaşmalarının dinen uygun olmadığı" savunuldu. ”Nişanlıların flört etmeleri, dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde baş başa kalmaları, öpüşmeleri, el ele tutuşmaları ve benzeri İslam ’ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir." dendi."

- Babanın öz kızına şehvet duyması ( Ocak 2016 )

"Diyanet'e bağlı fetva hattı, internet sitesine yöneltilen “Öz kızını öperken şehvet duymanın nikaha etkisi olur mu?” sorusunu cevapsız bırakmak ya da soru soran kişi hakkında suç duyurusunda bulunmak yerine islami kaynaklara dayanarak cevap verme ihtiyacı hissetti. "Bu konuda görüş ayrılığı vardır." şeklinde başlayan yanıtta  "Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz" ifadelerini kullanıldı: "Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhın ne olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur." "Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır."

- Boşama metodları ( Aralık 2017 )

"Diyanet'e bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu, gelen bir soruya cevap olarak, erkeğin "Telefon, faks, mektup, mesaj ve internetle ile de eşinden boşanabileceğini" açıkladı: "Bir kimse, yüzüne karşı 'seni boşadım, benden boş ol' gibi boşamayı ifade eden sözleri şifahî olarak söylemek suretiyle, eşini boşayabileceği gibi, bu sözleri telefon, mektup, mesaj, internet ve faks yoluyla bildirerek de boşayabilir. Söz konusu iletişim vasıtalarıyla boşamak, sözlü olarak yüz yüze boşamak gibi geçerlidir. Ancak, bu durumda kocanın, boşamış olduğunu inkar etmemesi gerekir." "Boşamanın yazılı olması halinde ise boşanan kimse, yazının veya mesajın eşinden geldiğinden emin olmalıdır. Bu durumda boşama hükümleri, kadının mektubu okuduğu andan itibaren başlar. Fakat koca eşini daha önce gıyaben boşamış da bunu mektupla haber veriyorsa, boşamanın hükümleri, kocanın boşadığı andan itibaren başlar."

- Nikah tanımı ve Ergenlik çağının alt sınırları ( Ocak 2018 )

"Diyanet İşleri Başkanlığı bir kez daha gündemde. Bu kez internet sitesindeki Dini Kavramlar Sözlüğü'nde yer alan "İslâm hukukçularınca bulûğ çağının alt sınırı, erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak belirlenmiştir" ifadeleri kamuoyunun tepkisini çekmiş durumda."

"Aldığı dev bütçeler karşılığında skandal fetvalar yaratmayı kendine görev edinen Diyanet İşleri Başkanlığı son olarak çocuk istismarına ilişkin yaptığı tanımlama ile yine gündemde. Web sitesinde, nikah tanımı yapan Diyanet, bulûğ çağına girmiş olanların da dinen nikahlanabileceğini belirtti. Diyanet, bulûğ yaşının alt sınırını kızlarda 9, erkeklerde 12 olarak belirtti. Diyanet, kız çocuklarının 9 yaşında gebe kalabileceklerini, erkeklerin de 12 yaşına girdiklerinde baba olabileceklerini savundu."

- Zina ve Baldız ile yapılan zina ( Ekim 2021 )

"Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dini konulardaki en yüksek karar ve danışma organı olarak faaliyet gösteren Din İşleri Yüksek Kurulu’nun fetvaları, “Fetvalar” adıyla kitapta toplandı. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları tarafından basılan ve birden fazla baskı yapan kitabın 2015’te yapılan 3. baskısında ise dikkat çeken bir fetva yer aldı. “Baldızıyla zina eden kişinin hanımı boş olur mu” sorusuyla yayımlanan ve 871. fetvada, “baldızla zina yapmanın nikâhı düşürmeyeceği” belirtildi.

Kuran’da, zinaya ilişkin “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur” buyrulduğu aktarılan fetvada, “Bu sebeple zina büyük günahlardan olmakla beraber eşlerden birinin zina etmesi, bu fiili helal görmedikçe nikâhlarına zarar vermez” denildi. “Baldızıyla zina eden kişinin büyük günah işlemiş olduğu için mutlaka tövbe etmesi gerektiği” kaydedilen fetvada, nikâhın düşmeme gerekçesi olarak da “Baldızla yapılan zinanın nikâhı sona erdirmemesi, baldızla olan evlenme yasağının ebedi değil geçici olmasından kaynaklanmaktadır” ifadeleri kullanıldı. Söz konusu fetva, Diyanet tarafından internette de yayımlanan kitabın 4. baskısında ise yer almadı."


Algı Operasyonları ve Küresel Projeler

Büyük döngü sonuna yaklaşıldığı şu dönemde, dünyevi ve maddi nimetleri tamamen gasp ederek insanlığı tam tahakküm altına almak isteyen küresel şeytanların, algı operasyonları ve kurgulanmış senarize olaylar ile "aldatarak yönlendirme" süreçlerinde maksimum şiddet seviyesine eriştikleri görülmektedir. Ayrıca şeytanlar, muhtelif mecralar kanalıyla sürekli uygulamakta oldukları sihir operasyonları ( sübliminal veya açık kelime ve sayı tekrarları, belirli kelimeleri sık tekrarlama, vefk operasyonları vb. ) ile de şüphe ve korkuya meyilli insanların akletme ve idrak kabiliyetlerini bloke etmeye çalışmaktadırlar.

Yukarıda kısaca değinilen bu kadim aldatma metodlarının güncel konuları "Virüsler", Pandemi", "mRNA Enjeksiyonu", "Ekonomik Kriz", "İklim Değişikliği", "Kıtlık", "Çipleme", "Metaverse" ( Öte Gerçeklik ) vb. gibi konulardır. Bu konuları sorgulayanlar daha doğrusu bu konuların varlığının kurgusal tuzaklar olduğunu savunanlar ise ".... karşıtı" olarak nitelendirilerek toplum ayrıştırılmakta ve bölünmektedir. 


2019 yılı sonunda gündeme sokulan, sentetik yapay virüs bazlı ve algı yönetimine ( korku, panik ) dayalı salgın operasyonu sonrasında şimdi de "Kıtlık" kavramı ile entegre edilen "İklim Değişikliği" algı operasyonu süreci başlatılmıştır. Kurgulanan orman yangınları ve kıtlık algısı yayacak senaryolarla birlikte sözde bu sorunlara çözüm olarak önerilen sapıkça alternatiflerin ( esasen planlanan aksiyonlar ) medya kanalıyla iletişimi de yoğun şekilde devam etmektedir. 

Oysa küresel ısınma esasen normal ve döngüsel bir doğa olayı olup, dünya belirli döngüler itibarıyla soğuma ve ısınma süreçlerini deneyimlemektedir. Çiftlik hayvanları kaynaklı metan ( CH4 ) gazı salınımının ve CO2 salınımının iklim açısından dünya için bir tehdit oluşturduğunun dillendirilmesi gerçeği yansıtmamaktadır. Binlerce yıldır var olan ve sürekli olarak metan gazı ve CO2 salınımı yapan varlıklar şimdi mi sorun olmaktadır? Ayrıca bitkiler vasıtasıyla gerçekleşen fotosentez de doğadaki O2 ( Oksijen ) ve CO2 ( Karbondioksit ) dengesini sağlayan ilahi nizamın bir nimetidir. 

"İklim Değişikliği"nin, insanlığın varlığını tehdit eden küresel bir sorun olduğuna yönelik algı operasyonu projesi kapsamında "çözüm" olarak gündeme getirilen bazı projeler ancak akıl tutulması durumunda desteklenebilecek niteliktedir.

- ScopEx Projesi ( Stratosfere kireç tozu serpilerek bir tabaka oluşturulması ve böylelikle Güneş ışınlarının etkisinin 2 derece azaltılması. Meşhur bir yazılım şirketi sahibi bu projeyi finanse etmektedir. )

- Yapay Et Projesi ( Kök hücre teknolojisiyle sentetik olarak laboratuarda üretilen yapay etlerin insanlara yedirilmesi )

- İnsan Eti Yeme Projesi ( Bu husus sinema filmleri kanalıyla ve muhtelif mecralardaki iletişim ile gündeme getirilmektedir. 2019 yılındaki Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda bir sözde bilim insanı "iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve insan ırkının devamlılığını sağlamak için ölen insanların etleri yemeyi" önermiştir. Söylemin dayanak noktası sözde çiftlik hayvanlarının saldıkları metan gazının büyük tehdit oluşturduğudur. Ayrıca çekirge yenmesi hususu da gündemde tutulmaktadır. )

- Dikey Tarım Projesi ( Küreselciler, tarımcılığı ve bireysel çiftçiliği sonlandırmayı ve böylelikle tarım alanlarının tamamen kendi ellerine geçmesini istemektedirler. Böylelikle kendileri için doğal gıda teminini artırarak sürdürmeyi ancak diğer insanlar için ise fabrikalarda kanserojen niteliki sentetik sebze ve meyve üretmeyi planlamaktadırlar. )

- Mikroplardan Gıda Temini Projesi ( Yukarıdakiler ile ilintili olarak laboratuar ortamında atıklardan ve mikroplardan sözde gıda teminini öngören projedir. )

- mRNA Enjeksiyonu Projesi ( Virüs tehditlerine karşı koruma gerekçesi altında insanlar her yıl mRNA enjeksiyonuna zorlanmaktadırlar. Bu enjeksiyon sürecinin nihai amacı insanların genetik yapılarının değiştirilmesi, bağışıklık sistemlerinin zayıfatılması ve sisteme tam bağımlı hale getirilmeleridir. )

- Metaverse Projesi ( Dijital sistem ve AI ( Yapay Zeka ) tabanlı olarak kurgulanan bu platformun amacı insanların "gerçeklik algısının" ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Sanal ile gerçeği ayırt edemeyen, tüm ahlaki ve manevi değer yargılarını yitirmiş, bireyselleşmiş, maddi menfaati yani satanizmi din edinmiş ve Allah yolundan sapmış bir insan nesli oluşturulması planlanmaktadır. )

Yukarıda anılan şeytani planlar ve operasyonlar, Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde açıkça bildirilmiştir.

2/205 Ve iza tevella sea fil erdi li yufside fiha ve yuhlikel harse ven nesl vallahu la yuhibbul fesada

( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez.  )

8/53 Zalike bi ennellahe lem yeku muğayyiran ni'meten en'ameha ala kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfusihim ve ennellahe semiun alim

( Bu, Allah' ın kesinlikle bir kavime verdiği nimeti, onlar kendilerindekini değiştirmedikçe değiştiren olmamasından dolayıdır. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

Her ayet gibi çoklu anlamı olan Hacc suresinin aşağıdaki ayetinin anlamlarından biri de mRNA enjeksiyonu nedeniyle kısırlaşmış insanlar ve akıl tutulması ( sarhoşluk ) içinde küresel şeytanların helak edici projelerini destekleyen insanlar olabilir.

22/2 Yevme teravneha tezhelu kulli murdiatin an ma erdaat ve tedau kulli zati hamlin hamleha ve teran nase sukara ve ma hum bi sukara ve lakinne azabellahi şedid

( Onu göreceğiniz gün, tüm emziren kadınlar o emzirdiklerinden vazgeçerler. Her yük sahibi yükünü düşürüp bırakır. İnsanları sarhoş görürsün de onlar sarhoş değillerdir. Lakin Allah' ın azabı şiddetlidir. )

İnkarcı müşrik şeytanların "insan eti yedirme" projesi de Hucurat ( Hücreler ) suresinin 12. ayetinde zikredilmektedir. Ayetin isminin "Hücreler" olmasının sebebi de "kök hücre teknolojisiyle" yapay et ve insan eti üretimine işaret edilmek istenmesi olabilir.

49/12 Ya eyyuhellezine amenuctenibu kesiran minez zanni inne ba'daz zanni ismun ve la tecessesu ve la yağteb ba'dukum ba'da e yuhibbu ehadukum en ye'kule lahme ehiyhi meyten fe kerihtumuh vettekullah innellahe tevvabur rahim

( Ey o inananlar zannın çoğundan kaçının. Kesinlikle zannın bazısı günahtır. Casus gibi araştırmayın ve bazınız bazınızı çekiştirip arkadan konuşmasın. Sizlerden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? Ondan tiksindiniz. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah tevbeyi kabul edendir merhametlidir.  )