Çeviri

Friday, October 14, 2022

"T" harfinin batini anlamı

Teoloji ( Tanrıbilim )
Tanrı
Tanımak ( Bilmek )
Tanı ( Bilgi )
Tan yeri ( Güneşin doğuş yeri, Aydınlığın kaynağı olan yer ) ( "Aydınlanmak" kavramının "Bilgilenmek" kavramıyla özdeşleştirilmiş olmasının sebebi "Tanımak" ( Bilmek ) ve "Tan" ( Gün doğumu, Işık yayılışı ) kelimelerinin ortak "TN" köküne haiz olmalarıdır. )
Teala ( Yüce, Ulu )
Taa ( Uzakta, Yüksekte olanı ifade etme nidası )
Tour ( Fra. ), Tower ( İng. ), Turm ( Alm. ) ( Yüksek yapı, Kule )
Tür ( Alm. ) ( Kapı )
Tor ( Alm. ) ( Gol, Kapı, Geçiş Kapısı, Portal ) ( İngilizcedeki "Door" ( Kapı ) kelimesinin bir tezahürüdür. Dillerde D ve T harfleri birbirlerini ikame ederler. )
Türk ( Yükselen, Yükselmiş )
ATa ( İlk, öncel, büyük ve ulu olan )
Totem ( Spiritüel kudreti olduğuna inanılan olgu )
Türemek
Tüm ( Herşeyi kapsayan )
Tamam ( Olgunlaşmış, Eksiği olmayan )
T hücreleri ( Bağışıklık hücreleri )
Timus bezi
Toryum ( Radyoaktif özelliğe sahip nükleer enerji kaynağı olan element )
.....

Yukarıda yer alan kelimeler itibarıyla düşünüldüğünde, Türk alfabesindeki* 24. ( 2+4 = 6** ) harf olan "T" harfinin "İlahi kudret, Yücelik, Bilgelik" anlamlarını sembolize etme işlevi olması kuvvetle muhtemel görünmektedir. Göbeklitepe'de bulunan "T" formundaki monolitlerin de bu semantik sembolizmi yansıtacak şekilde tasarlanmış olması ihtimal dahilindedir.


Göbeklitepe'de "T" formunda monolitler


Monolitin ön kısmında "ellerin" yer aldığı görülmektedir ki bu durum, özellikle büyük ve yüksek inşa edilmiş olan monolitlerin ilah addedilen kozmik varlıkları sembolize etmekte olduğu izlenimini vermektedir.

* Türk alfabesi, ağızdan çıkabilecek sesli veya sessiz tüm telaffuz opsiyonları için ayrı bir harfin yer aldığı tek alfabedir.
** 6 sayısı Rab'bin yaratış kudretinin nümerik sembolü olup, ayetlerde de yaratılışın 6 günde gerçekleştiği bildirilir.

"Haç"*** adı verilen ve Mesih İsa ile özdeşleşen sembolün "t" formunda olması da konuyla ilintili gibi görünmektedir. 

40 Matthew 10-34 "Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, KILIÇ GETİRMEYE GELDİM.

40 Matthew 10-35 Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına AYRILIK SOKMAYA GELDİM. 

Zira, Mesih İsa, yukarıdaki ayetlerde özetle "Ben ayırmaya geldim." derken döngü sonunda ( Yevmel Kıyameh ( Ayağa kalkış günü ), Yevmel FASL ( AYRIŞIM Günü ) ) inançlılar ile inançsızlar arasındaki ayrışıma işaret etmektedir. 

***"Haç" kelimesi "Hec / Hece" ( Kesmek, Ayırmak ) ve "Hakk" ( Kesmek, Ayırmak ) kelimelerinin tezahürü olup, "HC/HK" kökünden gelen diğer bazı kelimeler ise şöyledir. 

Hatchet ( Balta )
Hackfleisch ( Kıyılmış et, Kıyma )
Hece ( Kelime ayrıştırma, kesme )
Hedge ( Çit, Bölge ayracı )

"Gerçek" kelimesi, semantik bağlamda "Hakk" kelimesinin farklı telaffuz edilmiş bir tezahürü olup, "Gerçek" kelimesinin kökeni "Kertek" ( Kertilmiş, Kesilmiş, Ayrıştırılmış ) kelimesidir. Dolayısıyla "Gerçek" kelimesi, "Hakk" kelimesiyle semantik ortaklığa sahiptir. Yani esasen "Hakk" ( Hack ) kelimesi "yanlış ile doğruyu ayırıcı" nitelikteki ilahi kozmik frekanslara verilmiş isimdir. 

Ayrıca Kur'an'da "T" harfi ile başlayan 11 sure bulunması "T" harfinin boyut portalı ve halden hale geçiş kavramlarını da simgelediği izlenimini uyandırmaktadır. Sure sırası itibarıyla T harfi ile başlayan son surenin yani 11. sure olan Tebbet suresinin numarası da 111'dir.

9 Tevbe 129 ayet
20 Taha 135 "
52 Tur 49 "
64 Tegabun 18 "
65 Talak 12 "
66 Tahrim 12 "
81 Tekvir 29 "
86 Tarık 17 "
95 Tin 8 "
102 Tekasur 8
111 Tebbet 5 "

1983* yılı yapımı olan "The Keep" ( Kale, Portal ) isimli filmde ışık saçan "T" şeklindeki portalların yer alması da dikkat çekicidir. Almancada "Tür" kelimesinin "Kapı" anlamına ve "Tor" kelimesinin de ( Gol, Kapıdan geçme ) anlamına gelmesi de "T" harfiyle "boyut portalı" kavramı arasında ilinti olduğuna işaret etmekte gibidir.




* 1983 ... 19 ...1+9 = 10 ... "1" ve 83 ... 8+3 =11

Okült sembolizmde "Tau Cross" olarak bilinen figürdeki T harflerinin insanı simgelemekte olması, Göbeklitepe'deki T formlu monolitlerin üzerinde insandaki gibi kolların ve ellerin olması ile uyum arzetmektedir. ( "Tau" Grek alfabesindeki 19. harftir. )


Tau Cross



Ayrıca bkz.


Tuesday, October 11, 2022

"Yaşlılar" isimli film!

Yeni vizyona giren filmlerden olan "Old People" ( Yaşlı İnsanlar ) isimli film, küreselcilerin Great Reset ( Büyük Sıfırlama ) projesi kapsamındaki nüfus azaltma planı çerçevesinde kitlesel algı oluşturma ve zihin programlama amacıyla çevirtilmiş bir film izlenimi vermektedir. Daha açık ifadeyle virüs pandemisi vb. gibi muhtelif sebeplerle yaşlı nüfusunun azaltılmasının dünya için olumlu bir aksiyon olduğu telkin edilmeye çalışılmaktadır.

Filmin afişinde de "Tek Göz" sembolizmi kullanılmıştır.

Oluşturulmak istenen algı, "Yaşlıların korkunç ve gereksiz oldukları ve dünya için tehdit oluşturdukları" yönündedir. Filmde, bilinen "Zombi" kavramı "Yaşlılar" ile özdeşleştirilmektedir. Zira filmin konusu, huzurevinden kaçan yaşlıların kasabaya dehşet saçması üzerine kurgulanmıştır.

Yaşlılara nasıl yaklaşılması gerektiği hususu da, herşeyin bildirildiği gibi, İsra suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmiştir.

17/23 Ve kada rabbuke en la ta'budu illa iyyahu ve BİL VALEDEYNİ İHSANA İMMA YEBLUĞANNE İNDEKEL KİBERA ehaduhuma ev kilahuma fe LA TEKUL LEHUMA UFFİN VE LA TENHERHUMA VE KUL LEHUMA KAVLEN KERİMA

( Ve Rab’bin, "Sadece O’nun haricindekine kulluk etmeyin ve ANA BABAYA İYİLİK EDİN. Onlardan biri veya ikisi, İNDİNDE YAŞLILIĞA ERERSE SAKIN ONLARA "ÜFF" DEME VE ONLARI AZARLAMA VE ONLARA FAYDALI SÖZLER SÖYLE." diye hükmetti. )

17/24 VAHFİD LEHUMA CENAHAZ ZULLİ MİNER RAHMETİ ve kul RABBİRHAMHUMA kema rabbeyani sağira

( Ve ONLARA RAHMETTEN GÖLGE OLARAK KANADINI GERİP İNDİR. De ki: "RAB'BİM, ONLARA beni küçükken yetiştirdikleri gibi MERHAMET ET." )

Thursday, October 6, 2022

"Aşk" kelimesi

"Şiddetli sevgi" anlamında kullanılan "Aşk" kelimesi ortak tek dil kaynaklı olan ve "ŞK" ( Yakma, Helak etme, Bedbaht etme ) kökünden türemiş bir kelimedir.

Arapçadaki "Aşak" ( Sarmaşık, Saran* ), "İşk" ( Yakıcı olma, Yakıcı bağlanma, Yakıcı sevgi ) ve "Şaka"** ( Bedbaht olma ), "Şaki / Şeki" ( Bedbaht ) kelimeleri ortak kök anlam olan "Helak olurcasına bağlılık" anlamının tezahürleridir. ( Halk arasında yaygın kullanımı olan "Aşk acısı" ifadesi de esasen ŞK kök kelimesinin anlamını yansıtan bir tamlamadır. )

* Ateş nesneleri sararak yakar.

** Türkçede "Şaka" kelimesinin semantik kökeni "Bedbaht olan ile eğlenilmemesi" anlamına dayanır.

Batı dillerindeki "Shock" ( İng. ), "Choc" ( Fra. ) ve "Schock" ( Alm. ) kelimeleri de ortak dil kökeninden olup yine "Bedbaht olma, Ani ruhsal çöküntü, Ani helak" anlamına gelir ki bu kelimenin Türkçe'deki tezahürü de "Şok" kelimesidir. ( Türkçede yer alan ve ani durum değişikliğini ifade eden "Şak diye" nidasının kökü de ŞK harfleridir. )

"ŞK" kökü Kur'an'da "Sevgi" anlamında yer almamaktadır. "ŞK" kökünün "Şeki" ( Bedbaht, Helak olmuş ) anlamında yer aldığı bazı ayet örnekleri ise şöyledir.

11/106 Fe emmellezine ŞEKU fe fin NARİ lehum fiha zefirun ve şehik

( O BEDBAHT / HELAK OLANLAR ATEŞİN içindedirler. Onlara orada hıçkırıkla nefes vererek inlemeler ve haykırışlar vardır. )

Ayette "Şek" kelimesi, kök anlamlarından olan "Nar" ( Ateş ) ile de ilintilendirilmiştir. 

19/4 Kale rabbi inni vehenel azmu minni veştealer ra'su şeyben ve lem ekun bi duaike rabbi ŞEKİYYA

( "Rab’bim, kesinlikle ben kemiğimden gevşeyip kuvvetsizleştim. Başım ihtiyarlıktan ağararak alevlendi. Rab’bim, sana çağrım ile ŞAKİ, BEDBAHT olmadım." dedi. )

Ala suresinin 11. ayetinde de "Şeki" kelimesi "Eşka" ( En bedbaht ) olarak yer almaktadır.

87/9 Fe zekkir in nefe'atiz zikra

( O halde eğer hatırlatma fayda verirse hatırlat. )

87/10 Se yezzekkeru men yahşa

( Korkan, ürken, ürperen kimse hatırlayacaktır. )

87/11 Ve yetecennebuhel EŞKA

( Ve EN BEDBAHT olan ondan kaçınacaktır. )

"Sevgi" kelimesinin Kur'an'daki tezahürü "Hubb" kelimesidir.

2/165 Ve minen nasi men yettehizu min dunillahi endaden YUHİBBUNEHUM ke HUBBİLLAH vellezine amenu eşeddu HUBBEN lillah ve lev yerallezine zalemu iz yeravnel azabe ennel kuvvete lillahi cemian ve ennellahe şedidul azab

( Ve insanlardan kimi Allah’tan başkasını eşi benzeri olarak edinir. Onları Allah SEVGİSİ gibi SEVERLER. O inananların Allah için SEVGİLERİ daha şiddetlidir. O zulmedenler azabı gördükleri zaman kuvvetin tümüyle Allah için olduğunu keşke anlasalardı. Allah’ ın azabı kesinlikle şiddetlidir. )

Wednesday, October 5, 2022

Rab ve Abd kelimeleri

"Rabb" ve "Abd" kelimeleri maalesef bazı müşriklerin kavramsal manipülasyonlarına maruz kalan ve "kula kulluk" tuzağının işlemesine alet edilen kelimelerdir. Zira her iki kelime de ayetlerde hem ilahi bağlamdaki hem de insani bağlamdaki anlamları ile yer almaktadır.

"Rabb" kelimesi köken olarak "Yetiştirici, Eğitici" anlamına gelen bir kelimedir. Türkçede de yer alan "TeRBiye" ( Yetiştirme, Eğitme ) kelimesinin kökü de "Rabb" kelimesidir. Dolayısıyla bu kelime "bir insanı eğiten bir başka insan" anlamında da kullanılmaktadır ki Kur'an'da bunun örneği de mevcuttur.

"Abd" kelimesi ise "Hizmetli, Hizmet eden, Kul, Yanında olan" anlamına gelen bir kelimedir ki bu kelime de "iki veya daha çok insana ilişkin olarak" da kullanılabilmektedir. Bunun da örneği Kur'an'da mevcuttur.

Bu bağlamda, ilahi kozmik bilgi hazinesi olması yanısıra bir anlayış ve idrak sınavı niteliğinde de olan Kur'an'a doğru yaklaşım ve ayetlerin anlamlarının doğru anlaşılması her mu'minin özen göstermesi gereken asli husustur.

"Rab" ve "Abd" kelimelerinin ne kadar önemli kavramlar oldukları daha  ilk sure olan Fatiha suresinin temel taşı olmalarından da anlaşılmaktadır. 

1/2 El hamdu lillahi RABBil alemin

( Övgü alemlerin RAB’bi Allah içindir.  )

1/5 İyyake nA’BUDU ve iyyake nestein

( Ancak sana KULLUK EDERİZ ve ancak sana istekte bulunuruz. )

2/21 Ya eyyuhen nasU'BUDU RABBekumullezi halekakum vellezine min kablikum leallekum tettekun

( Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan RAB'BİNİZE KULLUK EDİN. Umulur ki sakınırsınız. )

Yukarıdaki örnek ayetlerde "Rab'be kulluk etmek" kavramı vasıtasıyla "Tüm yaratılmışların, tek yaratıcı ve alemlerin Rab'bi olan Allahu Teala'ya kulluk etmeleri gerekliliği" mesajı net olarak verilmektedir.

"Rab" ve "Abd" kelimelerinin "insani" anlamda kullanıldığı ve kasıtlı olarak anlamsal manipülasyon amaçlı yanlış yorumlanan ayetler ise şöyledir.

24/32 Ve enkihul eyama minkum ves salihine min İBADİKUM ve imaikum in yekun fukarae yuğnihimullahu min fadlih vallahu vasiun alim

( Ve sizlerden bekarları, HİZMETLİLERİNİZDEN ve yardımcılarınızdan iyileri nikahlayın. Eğer fakir olurlarsa, Allah onları üstünlüğünden ganileştirir, faydalandırır. Allah geniştir bilendir. )

Zümer suresinin 53. ayetinde Allahu Teala haberci resule kelamını insanlara iletme talimatı vermekte olduğundan ayet "Kul" ( De ki ) kelimesiyle başlamakta ve sonrasında "Ya ibadiyellezi" ( Ey kullarım ki ) diye devam etmektedir. Müşrikler bu ayeti kasıtlı olarak sanki resul insanlara kendisi sesleniyormuş gibi yorumlamakta ve "Resulün kulları olabilir", "Resule kulluk edilmelidir" sonucunu çıkarmaktadırlar ki nihai amaçları resulün temsilcisi gibi telkin ettikleri kendi şahıslarına kulluk edilmesini sağlamaktır.

39/53 Kul ya İBADİYEllezine esrafu ala enfusihim la taknetu min rahmetillah innellahe yağfiruz zunube cemia innehu huvel ğafurun rahim

( De ki: “Ey nefislerine israf eden KULARIM, Allah' ın rahmetinden ümit kesmeyin. Kesinlikle Allah günahları topluca affeder. Kesinlikle O, O affedendir merhametlidir." )

Yusuf suresinin 41. ayetinde de "Rab" kelimesi insan ile ilintili olarak ve "Yetiştirici, Bakımı üstlenen, Efendi" anlamlarında kulanılmıştır.

12/41 Ya sahibeyis sicni emma ehadukuma fe yeskiy RABBEHU hamra ve emmel aharu fe yuslebu fe te'kulut tayru min ra'sih kudiyel emrullezi fihi testeftiyan

( “Ey benim zindan arkadaşlarım. Sizden biri EFENDİSİNE yine şarap dökecek. Ama diğeri asılacak da kuşlar başından yiyecekler. İşte hakkında fetva bildiri istediğiniz iş böylece yerine getirildi."  )

Müşriklerin, insanları Allah yolundan saptırmak için uyguladıkları "bilinçli olarak yanlış yorumlama" taktiğine Al'i İmran suresinin 99. ayetinde değinilmektedir.

3/99 Kul ya ehlel kitabi lime tesuddune an sebilillahi men amene tebğuneha ivecen ve entum şuheda ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, şahit olmanıza rağmen, onu eğriltmeyi arayarak, neden o inananları Allah yolundan döndürüyorsunuz. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir." )




"Akl"etmek

Kur'an tüm insanları "Akletmeye" yani ilahi kozmik bilgileri ve yaratılışın kodlarını içeren ayetler üzerinde düşünmeye, onları kalben kavrayarak idrak etmeye yönlendiren sonsuz bir ilim ve yaşam kaynağıdır. Bu nedenledir ki ayetlerde "Akletmek" kelimesi sıkça tekrarlanır. 

2/242 Kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihi leallekum TA'KİLUN

( Allah ayetlerini sizlere işte böyle açıklar. Umulur ki AKIL EDERSİNİZ. )

"Akl" ( Akletmek ) kelimesinin kökü olan KL harfleri, "Yemek" anlamında kullanılan "Ekele" kelimesinde de tezahür etmektedir. Ancak her iki kelime de köken itibarıyla aynı anlamı içermektedir ki bu anlam "Kavramak, İçine almak, Kapsamak" anlamıdır. ( Zira yemek yerken de besinler ağız ile kavranarak içe alınır. )

Bu bağlamda insanın esas gıdasının ilim olduğu yukarıdaki etimolojik durum vasıtasıyla dolaylı olarak anlatılmakta gibidir. Bir başka deyişle bilgiyi kavramak ( akletmek ) insana esas hayat veren beslenme anlamına gelmektedir. 

KL kökünün "Akl" ( Akletmek ) olarak yer aldığı bazı ayetler şöyledir.

8/22 İnne şerrad devabbi indellahis summul bukmullezine LA YA'KİLUN 

( Kesinlikle debelelenlerin en kötüleri Allah' ın indinde sağırlar ve AKIL ETMEYEN dilsizlerdir. )

6/32 Ve mel hayatud dunya illa leibun ve lehv ve led darul ahiratu hayrun lillezine yettekun E FE LA TA'KİLUN

( Ve dünya hayatı, oyun ve eğlence haricindeki değildir. Ahiret yurdu ise, o sakınanlar için daha hayırlıdır. O HALDE AKIL ETMEZ MİSİNİZ?  )

21/10 Lekad enzelna ileykum kitaben fihi zikrukum E FE LA TA'KİLUN

( Size içinde hatırlatmanız olan kitabı indirdik. O HALDE AKIL ETMEZ MİSİNİZ? )

KL kökünün "Ekl" ( Yemek ) olarak yer aldığı bazı ayetler şöyledir.

11/44 Ve kile ya erd ubleiy maeki ve ya semau AKLİİY ve ğidal mau ve kudiyel emru vestevet alel cudiyyi ve kile bu'den lil kavmiz zalimin

( Ve "Ey yer suyunu yut ve ey gök onu YE." denildi. Su çekildi. İş yapıldı. Cudi'nin üzerine seviyelendi. "Zalimler kavmi uzak olsun." denildi. )

12/14 Kalu le in EKELEhuz zi'bu ve nahnu usbetun inna izen le hasirun

( "Eğer, bizler grupken onu kurt YERSE, o zaman kesinlikle biz hasarlananlar oluruz." dediler. )

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde yer alan "Bilginin yenmesi" ifadeleri konu bağlamında teyid niteliğindedir.

40 Matthew 4- İsa ona şu karşılığı verdi: "'İNSAN YALNIZ EKMEK İLE YAŞAMAZ, TANRI'NIN AĞZINDAN ÇIKAN HER KELİMEYLE YAŞAR' diye yazılmıştır."

Yukarıdaki ayette, Allah'ın kelamı olan ilahi kozmik bilgilerin öğrenilmesinin gerçek gıda ve gerçek yaşam kaynağı olduğu bildirilmektedir.

43 John 6-48 YAŞAM EKMEĞİ BEN'İM.

43 John 6-49 Atalarınız çölde MAN* YEDİLER, YİNE DE ÖLDÜLER.

43 John 6-50 Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek.

43 John 6-51 GÖKTEN İNMİŞ DİRİ EKMEK BEN'İM. BU EKMEKTEN YİYEN SONSUZA DEK YAŞAYACAK. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim EKMEK DE BENİM BEDENİMDİR."

Yukarıdaki ayetlerde ise "Mesih İsa'nın bedeni" ile sembolize edilen "Yaşam ekmeği" ifadesi yine varlıkları ruhsal tekamüle yömlendiren ilahi kozmik bilgileri temsil etmektedir. Mesih İsa'nın temsil ettiği en önemli anlam "İnsanlığı kolektif bilince sevkedecek bilgi" anlamıdır. Dolayısıyla ayetlerde zikredilen "Diri ekmek benim", "Ekmek de benim bedenimdir." ifadeleri teşbih içermektedir.

* Ayrıca Kur'an'da da "Menne" olarak yer alan "Man" ( Göksel Kudret Helvası )'ın da sadece maddesel işlevi olduğu, varlıklara ruhsal tekamül açısından yani sonsuz yaşamı idrak etme açısından işlevi olmadığı  bildirilmektedir.

26 Ezekiel 3-1 Bana, "Ey insanoğlu, SANA VERİLENİ YE. BU TOMARI YEDİKTEN sonra git, İsrail halkına seslen" dedi.

26 Ezekiel 3-2 Böylece ağzımı açtım, YEMEM tomarı bana verdi.

26 Ezekiel 3-3 Bana, "Ey insanoğlu, sana verdiğim tomarı ye, mideni onunla doldur" dedi. Bunun üzerine TOMARI YEDİM. Bal gibi tatlı geldi bana.

Yukarıdaki ayetlerde kutsal bilgilerin akledilerek özümsenmesi hususu yine "Yemek" kelimesiyle temsil edilmektedir.

"Akletmenin", Allah bilincinin ve inancının temeli olduğu ayetlerde sıkça tekrarlanmaktadır.

8/22 İnne ŞERRAD devabi INDELLAHİS summul bukmullezine LA YA'KİLUN

( Kesinlikle debelenenlerin EN KÖTÜLERİ ALLAH'IN İNDİNDE sağırlar ve AKLETMEYEN dilsizlerdir. )

21/10 Lekad enzelna ileykum KİTABEN fihi zikrukum E FE LA TA'KİLUN

( Size içinde hatırlatmanız olan KITABI indirdik. O halde AKIL ETMEZ MİSİNİZ? )

"Akledilmemesini" isteyenler, tarih boyunca kurdukları istismar ve sömürü tezgahlarının bozulmasından korkan müşriklerdir. Bu müşriklere itibar eden ve onları savunmada ısrar edenlerin durumu da aşağıdaki ayetlerde zikredilmektedir.

10/42 Ve minhum men yestemiune ileyk e fe ente tusmius summe ve lev kanu LA YA'KİLUN

( Ve onlardan kimileri seni dinlerler. Peki şayet AKIL ETMEZ oldularsa, sen sağırlara dinletebilir misin? )

23/89 Seyekulune lillah kul fe ENNA TUSHARUN

( "Allah için." diyecekler. De ki: "O halde NASIL SİHİRLENİRSİNİZ*?"  )

* Ayetteki "Sihirlenmek" kelimesi, muhtelif zihin kontrol metodları ( büyü vb. ) vasıtasıyla birilerine koşulsuz kulluk etmek durumunda bırakılmış olanları tanımlamaktadır.

Mevlana Celaleddini Rumi'ye ait olduğu bilinegeln ve özlü söz algısı yaratan şu sözler, dolaylı olarak aklın bertarafını telkin etmekte gibidir. 

"Aşk ve akıl her ikisi de insanı Hakk’a götürür. Ancak kapıdan içeri giren aşk olur. Akıl kapıda kalır."

"Akıl kapıda kalır" !! .... Akıl olmaz ise Aşk da olmaz. Akıl olmaz ise Allah bilinci de olmaz. Zira Akıl olmaz ise bilinçli varlık da olmaz. Bu durumda da "varlıktan" söz edilemez ki zaten o safha gayb kapsamında olan ve Rab'bin takdir edeceği "yokluk, hiçlik" safhasıdır.

"Akletmekten" bahsedilen ve yukarıda yer alan 8/22 kodlu ayette "Aklın Allah'ın indindeki / huzurundaki" önemi özellikle vurgulanmaktadır. Ayetteki "İndallah" ( Allah'ın indinde / huzurunda ) kelimesi büyük önem arzetmektedir. Dolayısıyla Mevlana'ya ait olan söylemdeki gibi "Akıl kapıda kalmamalıdır."!

Kur'an ilmine istinaden söylenebilir ki; Kulağa hoş gelen ve bilgelik içerdiği algısı yaratan söylemler vasıtasıyla "aklın bertaraf edilmesini" empoze edenler Allah bilincini yok etme gayreti içinde olanlardır. Müşrik cin şeytanlarının çok tekrarlı telkinlerine kapılarak aklını devre dışı bırakmış ve onlara kul olmuş olanların bir ismi de "Mecnun" ( Cinlenmiş )'dur ki Kalem suresinin 2. ayetinde, cin şeytanlarının sihirlerinden korunmuş olma nimeti bahşedilmiş olan resule ve inananlara hitaben "Sen mecnun değilsin." ifadesi yer almaktadır.

68/2 Ma ente bi ni'meti rabbike bi mecnun

( Sen Rab’binin nimeti ile cinli değilsin. )

Yapay Zeka'nın, insanın temel fonksiyonları olan düşünmeyi, yorumlamayı, analiz etmeyi vb onun yerine yaparak sözde insana büyük kolaylık sağlayacağını ileri süren küreselcilerin de amacı dijital teknolojiyi kullanmak suretiyle "akleden insanın" sonunu getirmektir. Bu durum, aynı amacı güden şeytani tarikatlerin küreselciler tarafından sevk, finanse ve idare edildiğinin diğer bir delili nitelğindedir. 

Friday, September 30, 2022

Elizabeth II ( Bölüm 3 )

İngiltere kraliçesi Elizabeth II'nin cenaze töreninde, tabutunun taşınması formatında da şirk nitelikli okült ezoterik sembolizm yapılmış olma ihtimali bulunmaktadır. Zira tabutu 8 kişi taşımıştır.


Yukarıda zikredilen husus Hakka suresinin 17. ayetinde "Rab'bin arşının taşınması" ifadesiyle yer almaktadır.

69/17 Vel meleku ala ercaiha ve yahmilu ARŞE RABBİKE fevkahum yevmeizin SEMANİYET

( Ve melek onun çevresindedir. O gün onların SEKİZİ, üstlerinde RAB’binin ARŞINI* taşırlar. )

* Arş ( Taht, Yüce makam ) kelimesinin İngilizcedeki karşılıkları Arc / Arch ( Yay, Kemer ) ve Ark ( Gemi şeklindeki hazne ) kelimeleridir ki hepsi kökende ortak anlam ilintisine sahiptirler. 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/elizabeth-ii-bolum-2.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/elizabeth-ii.html?m=1 

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/angle-land-melekler-ulkesi.html?m=1

İklim Değişikliği ve Karbon Ayak İzi aldatmacası

Tüm organik yapılar Karbon ve Hidrojen atomları içermektedirler. Bu nedenle "Organik Kimya" bilimine "Karbon Kimyası" da denilmektedir.

Dünya çapında tam tahakküm sistemini kurma gayreti içindeki küreselcilerin son dönemde iletişimini yoğunlaştırdıkları algı operasyonlarından biri de "Küresel Isınma / Küresel İklim Değişikliği" projesidir. Küresel Isınma, esasen dünyanın normal iklim döngüsünün bir bileşeni olmasına rağmen insanlara sanki dünyanın sonunu getirecek bir felaketmiş gibi algılatılmaya çalışılmaktadır. Oysa esasen, küresel ısınmayı sebep göstererek devreye alınması planlanan aksiyonlar dünyadaki yaşamı tehdit eden felaketler olarak nitelendirilebilmektedirler. Bahsi geçen algı operasyonu kapsamında küresel bazda Çevre Bakanlıklarının ismi Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirilmekte veya sadece İklim Değişikliği Bakanlığı olarak yeni bakanlıklar kurulmaktadır.

Şirket sahibi ailelerden oluşan şeytani elit zümre, sözde küresel ısınmanın azaltılması kisvesi altında, esas hedefleri olan doğal yaşamı bozma ve sonlandırma girişimlerini sürdürmektedirler. Bu hedef dogrultusunda şeytanlar, hayvancılığı, balıkçılığı ve tarımı dünya için çok büyük riskmiş gibi gösterme çabalarını hızlandırmışlardır. 

"Küresel Isınmayı Önleme" ve "Karbon Ayak İzini* Azaltma" söylemlerinin ardındaki gizli şeytani hedef ise Allah'ın yarattığı organik yaşamın yok edilmesi ve yeni dünya düzeninin ilahı addettirilmeye çalışılan Yapay Zeka destekli sentetik yaşamın devreye alınması projesinin uygulanmasıdır. Bu yaklaşım açıkça Allah'a isyan olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda yer alan Transhumanism, Human 2.0 ( İnsan 2.0 ) gibi projelerin batini hedefi mRNA enjeksiyonu ve sentetik gıdalar vasıtasıyla insanlığı korumak veya üstün nitelikli insan oluşturmak değil bu araçları kullanarak insanları insanlıktan çıkmış ve genetik yapıları bozulmuş varlıklara dönüştürmektir. 

* "Karbon Ayak İzi" kavramının, yıllardır petrol atıklarıyla dünyayı zehirleyen küresel bir petrol şirketi kanalıyla ortaya atılmış olması da küreselcilerin kendilerini maskeleme metodunu ifşa etmektedir.


"Karbon Ayak İzi terimini, bizi suçlayabilmek için BP icat etti." ( Basından )

2/205 Ve iza tevella sea fil erdi li yufside fiha ve yuhlikel harse ven nesl vallahu la yuhibbul fesada

( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez.  )

İnsanın ve hayvan türlerinin organik yapılar yani karbon yapılar oldukları dikkate alındığında esasen "Karbon Ayak İzinin Azaltılması" kavramının okült mesajı "yerde ayak izi bırakan" canlı nüfusunun azaltılması anlamını içermekte gibidir.

Son günlerde yayımlanan ve tepki çeken bir banka reklamında da, fosil yakıt tüketimi kaynaklı CO2 emisyonunu tanımlayan  "Karbon Ayak İzi" ( KAİ ) kavramı işlenmekte ve sanki KAİ bireylerin azaltması gereken kişisel bir hedefmiş gibi algılatılmaya çalışılmaktadır. Bu vesileyle "Sosyal Skorlama" projesinin altyapısı da algısal seviyede tesis edilmektedir. Oysa ki CO2 emisyonunun esas kaynağı küresel enerji şirketleridir.

"İklim Değişikliği" kavramının kökeninde de şeytanların "nimeti değiştirme"ye dayalı operasyonlarının olduğu Enfal suresinin 53. ayetinde bildirilmektedir.

8/53 Zalike bi ennellahe LEM YEKU MUĞAYYİRAN Nİ'METEN EN'AMEHA ALA KAVMİN HATTA YUĞAYYIRU MA Bİ ENFUSİHİM  ve ennellahe semiun alim

( Bu, Allah’ın kesinlikle BİR KAVİME VERDİĞİ NİMETİ, ONLAR NEFİSLERİNDEKİNİ DEĞİŞTİRMEDİKÇE DEĞİŞTİREN OLMAMASINDAN dolayıdır. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

Wednesday, September 28, 2022

Sızıntı ?!

Şubat 1979'da yayımlanmaya başlayan ve 2016 yılında yayını durdurulan "Sızıntı" isimli derginin gerek ismi, gerekse de kapak görselleri itibarıyla dikkat çekici sembolizm içermekte olduğu görülmektedir.

Derginin ilk sayısının kapağındaki "Şubat 1979" yazısının hemen altında "Sayı 1" ve "Yıl 1" yazmaktadır. İki adet 1 sayısının bu şekilde konumlandırılması 11 sayısının tezahürü için yapılmış gibi görünmektedir. Zira herhangi bir periyodik derginin kapağında "Yıl 1, Yıl 2 vb" gibi bir ifadenin yer alması rastlanan bir durum değildir.

Derginin ismi olan "Sızıntı" kelimesi esas itibarıyla "ilim akışı" anlamından ziyade "toplum içine sızan, toplumu bilişsel ve algısal olarak kontamine eden bir frekans, bir varlık" anlamını simgeler gibi görünmektedir.

Bazı kapak örnekleri şöyledir.



Derginin kapağının üst kısmındaki "Sızıntı" yazısının hemen sağında yer alan ve sıvı akışına benzetilmiş olan figürün esasen Annunaki ( Cin şeytanı ) benzeri uzun kafalı bir varlığa benzediği görülmektedir. Saffat suresinin 65. ayetinde şeytanların başlarının zakkum tomurcuğuna benzediği bildirilmektedir.

37/65 Tal'uha ke ennehu ruusuş şeyatin ( Onun tomurcukları, kesinlikle o şeytanların başları gibidir. )

Ayrıca bkz.


Ayrıca "Sızıntı" kelimesindeki "t" harfinin formu da "Sol elini beline koymuş cin" sembolizmi içermektedir. ( Cinler, konik kafa ile de sembolize edilmektedir ki bu da zaten Annunaki kafası sembolüdür. )


Ayrıca bkz.


Yukarıdaki sayının kapağındaki çocuğun, kalp şeklini tam da bu varlık figürünün altına çizmekte olması da düşündürücüdür. Kapağın altında da şu cümle yer almaktadır.

"O, bugüne dek hep senin için sızıp durdu, Sana inançtan ne sırça saraylar kurdu.!"

Bu cümle, özellikle çocukların saf ve temiz frekansını tüketerek beslenmeyi ilke edinmiş olan cin şeytanı İblis'e işaret etmekte gibidir. ( 1953 yılında Arthur C. Clarke tarafından yazılmış olan "Childhood's End" isimli roman ve daha sonra 2015 yılında aynı isimle çekilen TV dizisi bu konuda bilgi içermektedir. )

Ayrıca bkz.



Dergi kapağında şeytanın, kademeli ( basamaklı ) kontrol piramidi resmedilmiştir.

Derginin kapağında "Beyine enjeksiyon" tasviriyle "Zihin programlama" fenomeni simgelenmiştir.

Kapakta ışığa doğru kıvrılarak ilerleyen yılan resmedilmiştir. Şeytanın batı dillerindeki isimlerinden biri de Lucifer ( Işık Getiren ) kelimesidir.

Kapakta Dünya kullanılmak suretiyle "Tek Göz " sembolizmi yapılmıştır.

Kapakta yine "Tek Göz" sembolizmi yapılmıştır.

Kapağın sağ alt tarafındaki figürde 666 sembolizmi bulunmaktadır.

Kapaktaki "Çift Başlı Yılan" figürü de şeytana atıfta bulunan okült cemiyet sembolüdür.

Kapaktak dağ figürü Illuminati piramidini simgelemekte gibidir.



Kapağın ön kısmında, küçük konileri içine alan büyük koniler ve arka planda ise ışın saçarak yükselen bir piramit bulunmaktadır. 

Kapakta, dünya üzerinde açılan bir portalın ardında bir "Piramit" görünmektedir.



Yukarıdaki kapaklarda yer alan "Monark Kelebekler" zihin kontrol programının sembolüdürler.

Mayıs 2016 ayına ait sayının ( yayının durdurulmasından iki ay önce ) kapağının sağ alt köşesinde de, pardesülü kolun altında,  cin tasviri bulunmaktadır.









Doğruluk ve Eğrilik

Kula kulluğu yani İblis'e ve neferlerine kulluğu din edinmiş şeytanların en dikkat çeken özelliği dünyevi, maddi ve nefsani menfaat durumuna göre her yöne eğrilebilmeleri, dönebilmeleri, belirli bir duruşları ve gerçekten savundukları bir davalarının olmaması yani karaktersiz olmalarıdır. Bu niteliğe sahip insanlar her yerde bulunmaktadırlar. Bu sefil şeytani niteliğe Enfal suresinin 48. ayetinde, "insanları önce aldatan sonra da zorluğu görünce döneklik yapan seytan" misaliyle değinilmiştir. 

8/48 Ve iz zeyyene lehumuş ŞEYTANU a'malehum ve kale la ğalibe lekumul yevme minen nasi ve inni carun lekum fe lemma teraetil fietani NEKESA ALA AKİBEYHİ ve kale inni beriun minkum inni era ma la teravne inni ehafullah vallahu şedidul ikab

( Ve ŞEYTAN, onlara çalışmalarını süslü gösterdiği zaman, "Bugün insanlardan size galip gelecek yoktur. Kesinlikle ben size yardımcıyım." dedi. İki topluluk göründüğünde TOPUKLARI ÜZERİNDE DÖNDÜ ve "Kesinlikle ben sizden beriyim. Kesinlikle ben sizin görmediklerinizi görüyorum ve kesinlikle ben Allah’tan korkarım. Allah azabı şiddetli olandır." dedi. )

İnsanları saptırmayı ilke edinmiş olan dönek şeytanlar Kur'an ayetlerini eğriltmeyi yani kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamayı veya hiçe saymayı da ana metod edinmişlerdir.

Kur'an'da bir kavram düalitesi olarak yer alan "Mustekim" ( Doğru ) ve "İveca" ( Eğrilik ) kelimelerinin geçtiği ayetler yukarıdaki husus kapsamında derin bilgiler ve uyarılar içermektedir.

"Doğru yolu" tanımlayan ayet örnekleri;

3/51 İnnellahe rabbi ve rabbukum fa'buduh haza siratun mustekim

( Kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’na kulluk edin. Bu doğru yoldur. )

4/175 Fe emmellezine amenu billahi va'tesamu bihi fe seyudhiluhum fi rahmetin minhu ve fadlin ve yehdihim ileyhi siratan mustekima 

( Allah’a  inanıp O'na sarılanları, kendisinden rahmet ve lutfa sokacak ve onları kendisine varan doğru yola yönlendirecektir. )

5/16 Yehdi bihillahu men ittebea ridvanehu subules selami ve yuhricuhum minez zulumati ilen nuri bi iznihi ve yehdihim ila siratin mustekim

( Allah onunla rızasına tabi olanları selamet yollarına yönlendirir. Onları, izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola yönlendirir. )

6/153 Ve enne haza siratiy mustekimen fettebiuh ve la tettebius subule fe teferraka bikum an sebilih zalikum vassakum bihi leallekum tettekun

( Ve kesinlikle doğru yol budur. O halde ona tabi olun. Sizi O’nun yolundan ayıracak yollara tabi olmayın. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki sakınırsınız. )

6/126 Ve haza siratu rabbike mustekima kad fessalnel ayati li kavmin yezzekkerun

( Ve bu Rab’binin doğru yoludur. Biz hatırlayan kavim için ayetleri ayrıntılandırdık. )

10/25 Vallahu yed'u ila daris selam ve yehdi men yeşau ila siratin mustekim

( Ve Allah selamet yurduna çağırır ve dilediği kimseyi doğru yola yönlendirir. )

19/36 Ve innellahe rabbi ve rabbukum FA'BUDUH HAZA SİRATUN MUSTEKİM

( Ve kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’NA KULLUK EDİN. BU DOĞRU YOLDUR. )

"Eğri yolu" tanımlayan ayet örnekleri;

3/7 Huvellezi enzele aleykel kitabe minhu ayatun muhkematun hunne ummul kitabi ve uharu muteşabihat fe emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teşabehe minhubtiğael fitneti vebtiğae te'vilih ve ma ya'lemu te'vilehu illellah ver rasihune fil ilmi yekulune amenna bihi kullun min indi rabbina ve ma yezzekkeru illa ulul elbab

( Kitabı sana indiren O'dur. Onda kitabın anası olan açık anlamlı, sağlam ayetler vardır. Diğerleri benzetmelidirler. Ama o kalplerinin içinde şüphe, vesvese, eğrilik, ayrılık olanlar, onlardan fitneyi aramak ve kendi yorumlarını aramak  için o benzetilmiş olanlara tabi olurlar. Onun yorumunu Allah haricinde kimse bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar "Ona inandık. Hepsi Rab’bimizin indindendir." derler. Akılları olanlar haricindekiler hatırlamaz. )

3/99 Kul ya ehlel kitabi lime tesuddune an sebilillahi men amene tebğuneha ivecen ve entum şuheda ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, şahit olmanıza rağmen, onu eğriltmeyi arayarak, neden o inananları Allah yolundan döndürüyorsunuz. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir." )

7/16 Kale fe bima ağveyteni le ak'udenne lehum siratakel mustekim

( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. )

7/45 Ellezine yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha iveca ve hum bil ahirati kafirun

( Onlar, Allah yolundan döndürürlerdi ve onu eğriltmeyi isterlerdi. Ahireti de inkar ederlerdi.  )

7/86 Ve la tak'udu bi kulli siratin tuidune ve tesuddune an sebilillahi men amene bihi ve tebğuneha iveca vezkuru iz kuntum kalilen fe kesserakum venzuru keyfe kane akibetul mufsidin

( Ve tehdit ederek, vaad ederek, O’na inananları Allah yolundan menederek ve o yolun eğriliğini arayarak her yola oturmayın. Hatırlayın, zamanında azdınız da o sizi çoğalttı. Bakın bozguncuların sonu nasıl oldu.  )

11/19 Ellezine yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha iveca ve hum bil ahirati hum kafirun

( O Allah yolundan döndürenler ve onu eğriltmeyi arayanlar ve onlar ahirete de inkarcılardır. )

14/3 Ellezine yestehibbunel hayated dunya alel ahirati ve yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha iveca' ulaike fi dalalin beiyd

( Onlar dünya hayatını ahiret üzerine severler. Allah yolundan döndürürler ve onu eğriltmeyi ararlar. Onlar uzak, derin sapıklık içindedirler. )

16/9 Ve alellahi kasdus sebili ve minha cair ve lev şae le hedakum ecmein

( Ve doğru yol Allah’a dır. Ondan eğri olan da vardır. Şayet dileseydi sizi topluca yönlendirirdi. )





Tuesday, September 20, 2022

"Sana sual ettiklerinde ..."

Evvelce detaylı olarak incelendiği üzere müşrikler, tarikat ismi altında kurdukları şirk yuvalarında ve diğer muhtelif mecralarda, bir insanın, Allah'ın yüceliğini idrak edebilmesi, O'ndan yardım isteyebilmesi, O'na kulluk edebilmesi, ilim sahibi olabilmesi ve hidayete erebilmesi için mutlak surette şeyh / mürşid / hazret vb. kisvesine bürünmüş bir başka insana biat ve kulluk etmesi gerektiğini insanlara telkin etmeye çalışmaktadırlar.

Aşağıdaki ayetler, yukarıda belirtilen hususun yanlış yönlendirme ve saptırmadan ibaret olduğunu Allahu Teala'nın kelâmı vasıtasıyla bildirmesi açısından önem arzetmektedir. Ayetlerde insanların Resul'e muhtelif konularda soru sormaları ve Rab'bin Resul'den, kendisine verdiği "Kul" ( De ki ) talimatıyla cevap vermesini istemesi yer almaktadır. 

2/189 Yes'eluneke anil ehilleh kul 

.... ( Sana hilalleri hakkında sual ederler. De ki: .... )

2/215 Yes'eluneke maza yunfikun kul .... ( Sana, neyi harcasınlar, ne harcanmalı diye sual ederler. De ki: ..... )

2/217 Yes'eluneke aniş şehril harami kitalin fih kul .... ( Sana savaşın, içinde haram olduğu aydan sual ederler. De ki: .... )

2/219 Yes'eluneke anil hamri vel meysir kul .... ( Sana şaraptan ve kumardan sual ederler. De ki: ... )

2/220 Fid dunya vel ahirah ve yes'eluneke anil yetama kul .... ( Dünyada ve ahirette ve sana yetimlerden sual ederler. De ki: .... )

2/222 Ve yes'eluneke anil mehiyd kul ..... ( Ve sana aybaşından sual ederler. De ki: .... )

5/4 Yes'eluneke maza uhille lehum kul .... ( Sana, onlara neyin helal kılındığını sual ederler. De ki: ..... )

33/63 Yes'eluken nasu anes saah kul innema ilmuha indallah ....

( İnsanlar sana saat hakkında sual ederler. De ki: "Onun ilmi kesinlikle Allah' ın indindedir. .... )

Yukarıdaki 8 ayette, Resul'e sorulan sorulara Resul'ün nasıl cevap vermesi gerektiği Rab'bin "Kul" ( De ki ) emri ile başlayan cümleleri vasıtasıyla bildirilmiştir. 

Ancak insanların Resul'e, "Allah hakkında soru sormaları" durumunda ise Rab'bin "Kul" ( De ki ) emrini vermediği, yani bu noktada Resul'ü aradan çıkardığı ve kullarının dualar vasıtasıyla kendisine doğrudan yönelebileceklerini ve kendisinin kullarına yakın olduğunu bildirdiği görülmektedir.

2/186 Ve İZA SEELEKE IBADİ ANNİ FE İNNİ KARİB UCİBU DA'VETED DAİ İZA DEANİ fel yestecibu li vel yu'minu bi leallehum yarşudun

( Ve KULLARIM SANA BENDEN SUAL ETTİKLERİNDE KESİNLİKLE BEN YAKINIMDIR. BENİ ÇAĞIRDIKLARINDA ÇAĞIRANIN ÇAĞRISINI* KABUL EDERİM. O halde beni kabul etsinler ve bana inansınlar. Umulur ki onlar doğru olurlar. )

* Da'vet ( Çağırma ), Dua ( Çağrı ), Dai ( Çağıran ) kelimeleri ortak DA kökündendirler.

Yukarıdaki ayet, sözde Allah ile kul arasına girerek kendilerini O'na şirk koşmaya çalışan müşriklere doğrudan mesaj niteliğindedir.

Ayrıca bkz. 

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/tarikat-meselesi.html?m=1 

Saturday, September 17, 2022

Notalardaki ilahi nümeroloji

Yaratılıştaki ses sistemi 7 adet notadan oluşmakta olup bu notalar, frekansı 7 olan bir döngünün bileşenleri niteliğindedirler.

Do Re Mi Fa Sol La Si 

Nota düzenindeki son harf olan "İ" harfinin alfabe sıra değeri 11'dir. 11 sayısının döngüyü ve halden hale geçişi ( yeni döngüye geçiş ) simgelediği düşünüldüğünde "İ" harfinin son harf olması ve sıra değeri anlam kazanmaktadır.

Notaları oluşturan tüm harflerin alfabe sıra değerlerinin toplamının ( 189 ) nümerolojik değeri ise 9 sayısını vermektedir.

Notaları temsil eden hecelerdeki sessiz harfler baz alındığında ( ki kelime köken analizinde sessiz harfler baz alınır ) bir "Oktavlık" yani 8 notalık ( do re mi fa sol la si do ) periyodda 9 sessiz harf ( d r m f sl l s d ) tezahür etmektedir. Ve bu harflerin alfabe sıra değerleri toplamının ( 128 ) nümerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir.

Notaya ses veren yani esas olan sesli harfler baz alındığında ise 7 harfin ( o e i a o a i ) alfabe sıra değerleri toplamının 66 olduğu görülmektedir. 66 sayısı "Allah" kelimesini oluşturan Arapça harflerin ( Elif 1, Lam 30, Lam 30, He 5 ) Arap alfabesindeki sıra değerlerinin toplamı 66 sayısını vermektedir.

Sesli harfler, notaları temsil eden hecelere ses vermeleri açısından esas teşkil etmektedirler. Notalardaki "Sesli harfler", maddi bedeni temsil eden "Sessiz harfler"'e üflenen Allah'ın "Ruhunun" temsili niteliğindedirler. Yani tıpkı bedenin ruh ile yaşam bulması gibi sessiz harfler de sesli harfler sayesinde yaşam bulmaktadırlar. Bu bağlamda notaları temsil eden hecelerdeki sesli harflerin alfabe sıra değerleri toplamının 66 sayısına eşit olması dikkat çekmektedir.

Kur'an'da "Allah'ın SESlenmesi" kavramı ilk kez 7. sure ( 7 nota ) olan A'raf suresinde geçmektedir.

7/22 Fe (1) della (2) huma (3) bi (4) ğurur (5) fe (6) lemma (7) zaka (8) eş (9) şecerate (10) bedet (11) lehuma (12) sev'atu (13) huma (14) ve (15) tafika (16) yahsifa (17) ani (18) aley (19) hima (20) min (21) veraki (22) el (23) cenneh (24) ve (25) NADA (26) huma (27) rabbu (28) huma (29) e (30) lem (31) enhe (32) kuma (33) an (34) tilkume (35) eş (36) şecerati (37) ve (38) ekul (39) lekuma (40) inne (41) eş (42) şeytane (43) lekuma (44) aduvvun (45) mubin (46) 

( Böylece onları aldatma ile aşağı sarkıttı. Ağacı tadınca, ayıpları, çirkinlikleri onlara ortaya açığa çıktı. İkisi bahçenin yapraklarından üzerlerini örtüp yamamaya başladılar. Rab’leri onlara SESLENDİ "Ben size o ağaç hakkında hüküm vermedim mi? Ve "Şeytan kesinlikle size apaçık düşmandır" demedim mi?"  )

Ayetteki "Nada" ( Seslendi ) kelimesinin kökü "ND" olup, "Nida" ( Ses, İşaret, Ünlem ) ve "Note / Nota" kelimeleri ND kökünün ortak tezahürleridir.

Ayetteki "Nada" kelimesi 26. ( 2+6 = 8 ... 1 oktavlık döngü ) kelimedir.

Ayetin kodunun ( 7/22 ) numerolojik değeri ise 11 ( 7+2+2 = 11 ) olmaktadır.

Kur'an'da "Allah'ın SESlenmesi" kavramı ikinci kez ise Meryem suresinin 52. ayetinde geçmektedir. ( 52 ... 5+2 = 7 ... 7 nota )

19/52 Ve (1) NADEYNA (2) hu (3) min (4) canibi (5) et (6) turi (7) el (8) eymeni (9) ve (10) karrabna (11) hu (12) neciyya (13) 

( Ve ona dağın sağ yanından SESLENDİK. Onu, fısıldamaya yaklaştırdık. )

Ayetin kodunun ( 19/52 ) nümerolojik değeri, 1 oktavlık döngüyü ifade eden 8 sayısını ( 1+9+5+2 = 17 ... 1+7 = 8 ) vermektedir.

Kur'an'da "Allah'ın SESlenmesi" kavramı üçüncü kez ise Taha suresinin 11. ayetinde geçmektedir.

20/11 Fe (1) lemma (2) eta (3) ha (4) NUDİye (5) ya (6) musa (7)

( Böylece oraya vardığında SESlenildi "Ey Musa." )

Ayetteki "Nudiye" ( Seslenildi ) kelimesinin kökü "Nida" ( Ses, İşaret, Ünlem ) kelimesi olup, "Note / Nota" kelimesiyle ortak ND kökundendir.

Yukarıdaki ayette 7 kelime bulunmakta olup, ayetin numarasıyla ( 11 ) ayetteki "Nudiye" kelimesinin sıra numarası ( 5 ) toplandığında yine 7 sayısı yani nota adedi ortaya çıkmaktadır.

Friday, September 16, 2022

Tarikatler meselesi

"Tarikat" kelimesi "Tarik" ( Yol ) ve "at" ( -leşme, -ma ) kelimelerinden oluşan ve "Yol, Yollanma" anlamına gelen bir kelimedir. Ancak bu kelime maalesef temeli din istismarına dayanan ve kitleler üzerinde tahakküm kurmak ve nefsani menfaatler sağlamak amacıyla kurulmuş olan bazı yapıların genel ismi olarak da kullanılagelmiştir.

Dinde bölünmenin ( tarikatleşme, cemaatleşme, mezhepleşme vb. ) asla olmaması gerektiği, dinin esasının sadece Allah'a itaat ve O'na kulluk etmek olduğu, Allah'ın din hakkındaki tüm hükümlerini detaylı olarak içeren Kur'an ayetlerinde defaatle belirtilmiştir. 

Meryem suresinin aşağıdaki ayetlerinde Allah'a kulluk etmeye ihtilaf edenlerden bahsedilmektedir. 

19/36 Ve innellahe rabbi ve rabbukum fA'BUDUH HAZA SIRATUN MUSTEKİM

( Ve kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’NA KULLUK EDİN. BU DOĞRU YOLDUR. )

19/37 FAHTELEFEL AHZABU MİN BEYNİHİM e veylun lillezine keferu min meşhedi yevmin azim

( Böylece GRUPLAR KENDİ ARALARINDA İHTİLAF ETTİLER. Artık büyük güne şahit olacak o inkarcılar için vaylar olsun. )

Rum suresinin aşağıdaki ayetinde ise tarikatleşmek suretiyle dinde ayrışanlardan ve gruplaşanlardan bahsedilmektedir.

30/32 Minellezine FERRAKU DİNEHUM VE KANU ŞİYEA KULLİ HİZBİN bima ledeyhim ferihun

( O onlardan olanlar DİNLERİNİ AYIRDILAR VE GRUPLAR  OLDULAR. HER GRUP, o yanında olanla ferahlayıp sevinir. )

Toplumda algılanan anlamı ile "Tarikat", sözde insanları hidayete erdirecek müesseselerdir ki şeytani nitelik arzeden tarikatlerde hidayete ermenin tek yolunun tarikat lideri konumunda olan "Şeyh / Mürşid" ünvanlı şahıslara koşulsuz itaat ve kölelik / kulluk edilmesi olduğu telkin edilmektedir.  Bu tarikatlerde, şeyhin / mürşidin sözü Kur'an ayetlerinden dahi önce gelmekte ( haşa ), Kur'an'ın, dini anlayabilmek için yetersiz bir kaynak olduğu ve şeyh sözüne tabi olmanın hidayete ermek için yegane yol olduğu telkin edilmektedir. Ayrıca hadis, fıkıh, sünnet kisvesi altında birçok yanlış bilgi ve uygulamada insanlara aktarılmakta ve ayrıca insanları müridleştirebilmek için travma bazlı zihin kontrol operasyonları ve majik operasyonlar ( büyü ) da yapılmaktadır. Tarikatçilerin meşhur sözü olan "Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır." cümlesi de insanları yanıltmak için sarfedilen stratejik bir telkin cümlesidir.

Fatiha suresinin 5. ayeti sadece Allah'a kulluk edilmesi gerektiğini net olarak bildirir.

1/5 İyyake na’budu ve iyyake nestein

( Sadece Senden isteriz ve sadece Sana kulluk ederiz. )

Kehf suresinin 110. ayeti ise Rab'bin Resul'den söylemesini istediği cümleden oluşmakta ve ilgili konuya net olarak dikkat çekmektedir.

18/110 Kul innema ene beşerun mislukum yuha ileyye ennema ilahukum ilahun vahid fe men kane yercu likae rabbihi fel ya'mel amelen salihan ve la yuşrik bi ibadeti rabbihi ehada

( De ki: "KESİNLİKLE BEN AYNINIZ GİBİ BİR İNSANIM. Bana, kesinlikle ilahınızın tek ilah olduğu vahyediliyor. O halde, Rab’bine kavuşmayı ummakta olan kimse, artık iyi iş yapsın ve RAB'BİNE KULLUKTA HİÇBİR KİMSEYİ ORTAK KOŞMASIN." )

En'am suresinin 114. ayetinde de, Allah'ın hükümlerini açık ve detaylı şekilde bildiren Kur'an ortadayken haberci resulün dahi hakem olamayacağı net olarak bildirilmektedir. ( Ayetin numarasının 114 olatak takdir edilmiş olması da Kur'an'daki sure adedi vasıtasıyla Kur'an'a işaret edildiğini göstermektedir. )

6/114 E fe ĞAYRALLAHİ EBTEĞİY HAKEMEN VE HUVELLEZİ ENZELE İLEYKUMUL KİTABE MUFASSALA vellezine ateynahumul kitabe ya'lemune ennehu munezzelun min rabbike bil hakki fe la tekunenne minel mumterin

( SİZE KİTABI AYRINTILANDIRMIŞ OLARAK İNDİRDİĞİ HALDE ALLAH'TAN BAŞKACHAKEM Mİ ARAYAYIM? Ve o kendilerine kitap verdiklerimiz, kesinlikle onun gerçekten Rab’lerinden indirilmiş olduğunu bilirler. O halde şüphe edenlerden olma.  )

Maide suresinin 43. ayetinde de Tevrat ve Hz. Musa misali vasıtasıyla, kitap varken haberci resulün dahi hakem olamayacağı bildirilmektedir.

5/43 Ve KEYFE YUHAKKİMUNEKE VE INDEHUMUT TEVRATU FİHA HUKNULLAHİ summe yetevellevne min ba'di zalik ve ma ulaike bil mu'minin

( Ve İÇİNDE ALLAH'IN HÜKMÜ BULUNAN TEVRAT YANLARINDAYKEN SENİ NASIL HAKEM YAPARLAR da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir.  )

Yapılanması ve hiyerarşik düzeni itibarıyla okült cemiyet yapısı arzeden ve merkezi bir noktadan finanse ve idare edilen dünya çapındaki şeytani tarikatlerin batini amacı insanları Kur'an ve kutsal kitap ilminden, araştırmaktan, bilgiden, akletmekten, düşünmekten uzaklaştırmak ve Allah yolundan çıkararak şeytan yoluna saptırmak ve bunu gerçekleştirirken de tarikate dahil olanları maddi ve manevi açılardan sömürmektir. Yani konu bağlamındaki "Tarikat" ( Yol ) kelimesi "hidayete" değil "dalalete" giden yol anlamına bürünmektedir. Ve maalesef ilimsiz  olan ve/veya yanlış olduğunu bilmesine rağmen menfaat beklentisiyle, nefsani arzularına yenik düşen insanlar bu yola çekilebilmektedirler.

Babil, Sümer, Mısır, Roma gibi tarihte büyük uygarlıklar olarak bilinen toplulukların yapıları incelendiğinde bunların aslında, imparatorluk formatında yönetilen ve yönetimi, kurucu aile içindeki kan bağı esasına göre devredilen "Dev Tarikatler" oldukları görülmektedir.

Şeytaniye tarikatleri, topluma açık gibi görünseler de iç yapılarında birçok gizli gerçeği barındırmakta, pedofili, eşcinsellik, zina, cebir ve zihin kontrolü ( büyü ) vasıtasıyla köleleştirme ve şeytana adak sunma kisvesi altında işlenen cinayetler gibi muhtelif eylemlerin merkezi konumundadırlar.

Osmanlı İmparatorluğu'nun da, gerek hiyerarşik yapısı ve gerekse de içerdiği bazı uygulamalar itibarıyla kısmen dev bir tarikat izlenimi oluşturduğu söylenebilir. Zira padişahın tek halife addedilmesi ( ki ayetlerde tüm inananların haberci resulün halifeleri olduğu* bildirilir ) ve halifeliğin kan bağıyla devri!, padişah fermanının Rab'bin emri gibi algılanması, kaynaklara göre sarayda pedofili, sübyancılık, oğlancılık, eşcinsellik eğilimlerinin mevcudiyeti, sözde "devletin bekası" kisvesiyle padişah oğullarının öldürülmesi ve esir alınan kadınların cariye sıfatıyla haremde mal gibi stoklanarak köleleştirilmesi gibi uygulamaların Rab'bin rızası dışında olduğu aşikardır.

* 6/165 VE HUVELLEZI CEALEKUM HALAİFEL ERDİ ve rafea ba'dakum fevka ba'din deracatin li yebluvekum fi ma atakum inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurun rahim

( VE SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınızın üzerine derecelerle yükselten O'dur. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )

35/39 HUVELLEZİ CEALEKUM HALAİFE FİL ARD fe men kefera fe aleyhi kufruh ve la yezidul kafirine kufruhum inde rabbihim illa makta ve la yezidul kafirine kufruhum illa hasara

( SİZİ YERDE HALİFELER KILAN O'DUR. O halde kim inkar ederse, inkarı onun üzerinedir. İnkarcıların inkarları, Rab’lerinin indinde hiddet, buğz haricindekini artırmaz. İnkarcıların inkarları hasar haricindekini artırmaz. )

Toplumda mutasavvıf ve tarikat şeyhi olarak anılan bir şahsın, kendi içinde dahi çelişen aşağıdaki söylemleri de tarikat ve tasavvuf sisteminin gayesini özetleyerek ifşa eder niteliktedir.

- Kula kulluk etmem diyenler nefsine kulluk etmektedirler.

- Resule kul olunmadan Allah'a kul olunmaz. 

- Yalnızca Allah'a kul olmak, yalnızca O'ndan yardım dilemek, yalnızca O'na sığınmak bizim becerebileceğimiz bir şey mi?

- Bizi kim halife tayin etti? Allahu zul Celâl. Bizim Allah olmamız lâzım.**

- Allah'tan başka Allah yoktur. Bu kelime-i tevhidin tercümesi değildir.

- Nasıl iki insan arasında arabulucu varsa mürşid dediğimiz zevatı kirâm müridi ile Allah'ın arasını iyi eden adamdır. Eğer bu mevzuda araya girmezse kişinin Allah ile arası açık kalır, açılır.

- Dervişlik, tasavvuf kurumu kişinin kendi fişini Muhammed Mustafa trafosuna bağlı prize sokması demektir.

** Dikkat edilecek olursa bu şirk söylemi, dijital teknoloji ve genetik bilimi sayesinde insanların Tanrı olacaklarını söyleyen küresel sistem sözcülerinin söylemiyle uyuşmaktadır. Zira hepsi aynı merkezden sevk ve idare edilmektedir. Nihai amaç ise Allah ve kitap bilincinin olmadığı Yeni Dünya Düzeni'ni hayata geçirebilmektir.

Yukarıdaki söylemler, Allah'ın, bir insan olan Resul vasıtasıyla tüm insanlara sonsuz bir bilgi hazinesi olarak ilettiği ve lisanını da kolaylaştırdığı Kur'an'ı adeta gereksiz kılan, Allah bilincini zedeleme gayesi güden, ilme ve hidayete ermenin tek yolunun mürşid ( yani bir başka insan ) edinmek olduğunu iddia ederek insanın Allah'a ortak koşulmasını ( yani şeyhleri, mürşidlerin ilah addedilmesini ve onlara ilah gibi kulluk edilmesini ) telkin eden ve bu yolla da insanın Allah yolundan uzaklaşmasını amaçlayan cümlelerden oluşmaktadır ki bu da zaten küreselcilerin finanse ve idare ettiği tarikatler sisteminin yegane hedefidir.

Dolayısıyla insan, herhangi bir olguyu, bir olayı, bir meseleyi, bir kişiyi, bir davranışı veya bir söylemi değerlendirirken ve yorumlarken "Kabil" ( Kabul eden ) olmadan önce "Sail" ( Araştıran ) ve "Âkil" ( Akleden ) olmalı, Kur'an ayetlerini hatırlamalı ve tefekkür etmelidir ki bu da zaten Allahu Teala'nın kullarından en önemli isteğidir. Ve Kur'an'da zaten bu nedenle nazil olmuştur.

Yukarıda da ifade edildiği üzere insanın tek başına Rab'be kul olmayı, O'ndan yardım dilemeyi, O'na sığınmayı beceremeyeceğini, insanın Kur'an'ı tek başına anlayamayacağını, sadece Kur'an'ın hidayete ermek için yetersiz bir kaynak olduğunu ve insanın hidayet için mutlaka bir başka aracı insana ihtiyaç duyacağını iddia etmekteki yegâne amaç insanları gerçek ilim ve hidayet hazinesi olan Kur'an'dan ve Allah yolundan uzaklaştırmak, onları, nefsani ve şeytani arzularına yenik düşmüş ve kendilerinin ilah olduklarını telkin eden bir grup küresel müşrikin tesis ettiği tarikatler sisteminin tahakkümü altına sokmaktır.

Kendilerini şeyh, mürşid, gavs sıfatlarıyla tanıtan ancak tek sıfatları müşrik olan insanların ve bu insanlara tabi olanların, onların emirlerini "Allah'ın emri" addedenlerin ( haşa ) durumu aşağıdaki ayetlerde misallendirilmiştir. 

3/71 Ya ehlel kitabi lime telbisunel hakka bil batili ve tektumunel hakka ve entum ta'lemun

( Ey kitap sahipleri, neden gerçeği batıl ile örtersiniz de gerçeği bile bile gizlersiniz? )

2/171 Ve meselullezine keferu ke meselillezi yen'iku bima la yesmeu illa duaen ve nidaa summun bukmun umyun fe hum la ya'kilun

( Ve o inkar edenlerin misali, çağrı ve bağırma haricindekini duymamasından dolayı  o haykıranın misali gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar akıl etmezler. )

Al'i İmran suresinin 64. ve Zuhruf suresinin 15. ayetinde de doğrudan ve net olarak tarikatlerdeki şirk yaklaşımına yani kula kulluk sapkınlığına işaret edilmektedir 

3/64 Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beynekum en la na'bude illellahe ve LA NUŞRİKE BİHİ SEY'EN VE LA YETTEHİZE BA'DUNA BA'DAN ERBABEN MIN DUNİLLAH fe in tevellev fe kul uşhedu bi enna muslimun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’a  kulluk edelim ve O’NA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYALIM. BAZILARIMIZ BAZILARINI ALLAH'TAN BAŞKA RABLER EDİNMESİN. Eğer yüz çevirirlerse, “Şahit olun. Kesinlikle biz teslim olanlarız.” deyin." )

43/15 Ve CEALU LEHU MİN İBADİHİ CUZ'A innel insane le kefurun mubin

( Ve O'NA KULLARINDAN PARÇALAR OLUŞTURDULAR. Kesinlikle insan apaçık inkar edendir. )

Tek Rab'bin Allahu Teala olduğu ve doğru yolun da sadece O'na kulluk etmek olduğu da Meryem suresinin 36. ayetinde bildirilmektedir.

19/36 Ve INNELLAHE RABBİ VE RABBUKUM FA'BUDUH HAZA SİRATUN MUSTEKİM

( Ve KESİNLİKLE ALLAH RABBİMDİR VE RABBİNİZDİR. O halde O’NA KULLUK EDİN. BU DOĞRU YOLDUR. )

Allah'a giden yolun öncelikle kendilerine kulluk etmekten geçtiğini söyleyen, kendilerini Allah ile insan arasında bir iletişim vasıtası addeden ve kendilerini şeyh, mürşid, gavs, hazret, derviş, evliya vb gibi ünvanlarla tanıtan müşriklerin bu şirk eylemleri A'raf suresinin 16. ayetinde İblis'in sözleriyle tanımlanmaktadır.

7/16 Kale fe bima ağveyteni LE AK'UDENNE LEHUM SİRATAKEL MUSTEKİM 

( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, ONLARA KARŞI, SENİN DOĞRU YOLUNUJ ÜSTÜNE OTURACAĞIM." dedi. )

Asırlardır Kur'an'ın Arapça metninin anlamadan okunmasının sevab olduğunu, ayetlerin anlamlarının anlaşılabilmesi için mutlak surette hocaya, ulemaya, şeyhe, hazrete vb ihtiyaç olduğunu telkin edenler de yine aynı müşrikler zümresidir. Nihai amaç insanları Kur'an'dan uzaklaştırmak suretiyle yanlış yönlenmelerinin sağlanmasıdır.

Aşağıdaki ayetlerde de Kur'an ilmini çarpıtarak, hatta hiç dikkate almayarak Allah'ın doğru yolunu bloke eden ve insanları eğriliğe sevkeden müşriklere değinilmektedir.

3/99 Kul ya ehlel kitabi lime tesuddune an sebilillahi men amene tebğuneha ivecen ve entum şuheda ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, şahit olmanıza rağmen, onu eğriltmeyi arayarak, neden o inananları Allah yolundan döndürüyorsunuz. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir." )

7/86 Ve la tak'udu bi kulli siratin tuidune ve tesuddune an sebilillahi men amene bihi ve tebğuneha iveca vezkuru iz kuntum kalilen fe kesserakum venzuru keyfe kane akibetul mufsidin

( Ve tehdit ederek, vaad ederek, O’na inananları Allah yolundan menederek ve o yolun eğriliğini arayarak her yola oturmayın. Hatırlayın, zamanında azdınız da o sizi çoğalttı. Bakın bozguncuların sonu nasıl oldu.  )

Müşriklerin insanları uzaklaştırmak istedikleri Kur'an'da "eğrilik" olmadığı da Zümer suresinin 28. ayetinde bildirilmektedir.

39/28 Kur'anen arabiyyen ğayra zi ivecin leallehum yettekun

( Eğriliği olmayan Arapça Kur'an. Umulur ki sakınırlar. )

Şeytani nitelikli tarikat sistemleri, kapalı devre bir yapı niteliği arzeden, tek tip algı, tek tip düşünme tarzı daha doğrusu düşünmeme tarzının hakim olduğu, araştırma, empati, etkileşim ve iletişimin olmadığı dolayısıyla da da değişim ve gelişimin olmadığı ortamlardır.

Bu bağlamda küreselcilerin nihai hedefi, teknolojik ( dijital teknoloji ) ve teolojik ( tarikat sistemi ) metodlarla dünyayı hapishane niteliğindeki büyük bir tarikat evine, insanları da o tarikatın aklını yitirmiş ve zihin kontrolü altına alınarak tamamen köleleştirilmiş müridlerine dönüştürmektir.

Ayrıca "Tasavvuf" kavramı ve "Mesnevi" kitabı kisvesi altındaki şirk söylemleri ve eylemleri için aşağıdaki linke tıklayınız.

https://kuranilmi.blogspot.com/2018/12/mesnevi-beyitlerinde-dikkat-ceken.html?m=1







Thursday, September 15, 2022

JonBenét Ramsey vakası

Şeytani frekansların tesiri altında olan inkârcı müşrikler dünyevi, maddi ve nefsani menfaatlere erişme beklentisiyle, gece saatlerinde düzenledikleri satanik ritüellerde cin şeytanlarına adaklar vermektedirler. Şeytanın hipnozu altındaki bu sapık kitle adak olarak kendi çocuklarını dahi feda edebilmektedir. 

Şeytanlara adak verme fenomeni esasen inkarcı müşrikler ile cin şeytanları arasındaki sözde karşılıklı menfaat anlaşmasının bir yansımasıdır. Küçük çocukların saf, temiz ve yüksek frekansları cin şeytanlarının gıdası ve kaba madde planı dünyadaki eylemleri için bir enerji kaynağı niteliğindedir. Cin şeytanları korku halinde açığa çıkan yoğun negatif enerjiden de beslenmektedirler. Dolayısıyla cin şeytanları, tıpkı bitkilerin "gece" gerçekleştirdikleri fotosentez olayındaki "oksijen alıp karbondioksit verme" eylemi gibi, pozitif frekansları tüketip yerine negatif frekansları neşretmektedirler. Cinler, kendilerine bu imkânı sağlayan inkârcı müşriklere dünyevi ve maddi menfaat sağlıyorlarmış gibi görünse de esasen hepsi topluca helake sürüklenmektedirler.  

Cinler ile insanlar arasındaki karşılıklı aldatıcı menfaate dayalı şeytani anlaşma hususu En'am suresinin 128. ayetinde bildirilmektedir.

6/128 Ve yevme yahşuruhum cemia YA MA'ŞERAL CİNNİ KAD İSTEKSERTUM MİNEL İNS VE KALE EVLIYAUHUM MİNEL İNSİ RABBENESTEMTEA BA'DUNA Bİ BA'DİN ve belağna ecelenellezi eccelte lena kalen naru mesvakum halidine fiha illa ma şaellah inne rabbeke hakimun alim

( Ve onların hepsini topladığı gün, "EY CİN TOPLULUĞU İNSANLARDAN ÇOĞUNLUĞUNU YOLDAN ÇIKARDINIZ." der. İNSANLARDAN ONLARIN DOSTLARI OLANLAR "RAB'BİMİZ BAZIMIZ BAZIMIZDAN ( BİRBİRİMİZDEN ) FAYDALANDIK. O bizi vadelendirdiğin vade bize erişti." derler. "Mekanınız ateştir. Orada, Allah' ın dilemesi haricinde, ebedi olursunuz." der. Kesinlikle Rab’bin hakimdir bilendir. )

Kur'an'da satanik ritüel ve şeytana adak verme hususu şu ayetlerde bildirilmiştir.

23/67 Mustekbirine bihi SAMİRAN tehcurun

( GECE TOPLANTILARINDA ona kibirlenerek karşı geldiniz. )

Yukarıdaki ayette satanistlerin, Rab'bin yönlendirmesinin tam tersi doğrultuda eylemler yapmak üzere gece düzenledikleri ritüellere işaret edilmektedir. Ayet kodunun ( 23/67 ) nümerolojik değeri 18 sayısı üzerinden 9 sayısını vermektedir. ( 2+3+6+7 = 18 ... 666 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 )

İsra suresinin aşağıdaki ayetinde, şeytani eylemler vasıtasıyla yani zulüm, gasp ve hırsızlık vasıtasıyla elde ettikleri mallarını, mülklerini, mevkilerini kaybetmekten korkan ve sözde bunu engellemek için kendi çocuklarını şeytana adak verenlere işaret edilmektedir. ( Osmanlı padişahlarının çocuklarını katletmeleri olayına, zihinlere dikte edilegelmiş "Devletin bekası" söyleminin dışında da bakmak gerekebilir. )

17/31 Ve LA TAKTULU EVLADEKUM HAŞYETE İMLAK nahnu nerzukuhum ve iyyakum inne katlehum kane hit'en kebira

( Ve FAKİRLİK KORKUSUYLA ÇOCUKLARINIZI ÖLDÜRMEYİN. Onları ve sizleri biz rızıklandırırız. Onların öldürülmesi büyük suçtur, günahtır. )

Tekvir suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde ise satanik kan ritüellerinde genellikle rastlanan "Küçük veya genç kız feda etme" hususu misallendirilmektedir.

81/8 Ve (1) iza (2) el (3) MEV'UDETI (4) suilet (5)

( Ve VADEDİLMİŞ KIZA sual edildiğinde, )

81/9 Bi (6) eyyi (7) zenbin (8) KUTİLET (9)

( Hangi günahtan dolayı ÖLDÜRÜLDÜ?  )

Yukarıdaki ayet ikilisinde de toplam 9 kelime bulunmaktadır. Ayrıca ayet ikilisinin son ayetinin sure ve ayet numaralarının nümerolojik değerleri 9 sayısını vermekte, ayet kodunun ( 81/9 ) nümerolojik değeri ise yine 18 sayısı üzerinden 9 sayısını vermektedir. ( 8+1+9 = 18 ... 666 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 )

Amerika'da 1996 yılında gerçekleşen JonBenét Ramsey cinayeti, dünyada sürekli vuku bulan ve 81/8-9 kodlu ayetlerde zikredilen "küçük kız çocuğu feda etme" vakalarına çok çarpıcı bir örnek teşkil etmektedir. Hala çözülememiş ve dosyası kapanmamış olan olayın kısa özeti şöyledir.

Altı yaşındaki JonBenét Patricia Ramsey 26.12.1996 tarihinde, ailesiyle birlikte yaşadığı Boulder / Colorado'daki kendi evlerinin bodrumunda babası tarafından ölü olarak bulunmuştur. İple boğularak öldürüldüğü tespit edilen küçük kızın cesedine yapılan otopsi incelemesinde cinsel istismar ve darp izlerine de rastlanmıştır. Olayın ortaya çıkışı, fidye istendiğini belirten uzun bir yazının varlığı, Babası John Bennett Ramsey ve annesi Patsy Ramsey'nin tutarsız davranış ve ifadeleri cinayetin aile tarafından gerçekleştirilmiş bir satanik ritüelin ürünü olması ihtimalini güçlendirmiştir.

Ancak 09.07.2008 tarihinde Boulder Bölge Savcılığı, yeni geliştirilen DNA testi sonuçlarını gerekçe göstererek Ramsey ailesinin şüpheli konumdan çıkarıldığını beyan etmiştir. Daha sonraki yıllarda bu karara itiraz edilmiş ve dosya yeniden açılmış olsa da olay çözülememiştir. Hikayenin detayları incelendiğinde, bir iş adamı olan baba Ramsey'nin bir zümre tarafından korunduğu izlenimi de oluşmaktadır. Küçük kızın, annesi tarafından "Çocuk Güzellik Kraliçesi" yarışmalarına sokulmuş olması ise olaya daha farklı bir boyut kazandırmıştır.

Baba John Bennett Ramsey halen hayatta olup, anne Patsy Ramsey ise 2006 yılında ölmüştür.



JonBenét Ramsey

Konuyla ilgili olarak 2016 yılında "Who killed Jonbenet?" ( Jonbenet'i kim öldürdü? ) isimli TV filmi de çekilmiştir.