Halk arasında sihir yapabilmek için gerekli olan kelime olarak bilinen ABRACADABRA kelime setinin kökeni Arapça kelimelere ve Allahü Teala'nın yaratış prensibine dayanmaktadır. Sihirbazlığın mekruh olduğu, sihir ile uğraşanların, kadere müdahale ve kaderi değiştirme ihtirası içinde şirk günahına batmış olmalarından dolayı iflah olmayacakları Yunus suresinin 77. ayetinde bildirilmektedir.
10/77 Kale musa e tekulune lil hakkı lemma caeküm e sıhrun haza ve la yüflihus sahırun ( Musa, "Size geldiğinde gerçek için böyle mi dersiniz? Bu sihir midir? Sihirbazlar iflah olmazlar." dedi. )
Şirk koşmak suretiyle sihirle uğraşanlar tarafından meşhur edilmiş ABRACADABRA kelimesinin açılımı EBRİ KE DEBRİ yani EBRİ* ( Yaratırım ) KE ( Gibi ) DEBRİ ** ( Düşünürüm / Konuşurum / Yazarım ) ... "DÜŞÜNDÜĞÜM / KONUŞTUĞUM / YAZDIĞIM GİBİ YARATIRIM" olmaktadır.
* "EBRİ" ( Yaratırım ) fiili BARİ ( Yaratıcı ) kelimesiyle ilintili olup, BARİ kelimesi Haşr suresinin 24. ayetinde şöyle yer almaktadır.
59/24 Hüvallahül halikul BARİül musavvirü lehül esmaül hüsna yüsebbihu lehu ma fis semavati vel ard ve hüvel azizül hakim ( Allah, o YARATAN, var eden, düzenleyip şekil verendir. En güzel isimler O’nadır. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa, O' nu övgü sözleri ile överler. O yücedir hakimdir. )
* "EBRİ" ( Yaratırım ) fiili BARİ ( Yaratıcı ) kelimesiyle ilintili olup, BARİ kelimesi Haşr suresinin 24. ayetinde şöyle yer almaktadır.
59/24 Hüvallahül halikul BARİül musavvirü lehül esmaül hüsna yüsebbihu lehu ma fis semavati vel ard ve hüvel azizül hakim ( Allah, o YARATAN, var eden, düzenleyip şekil verendir. En güzel isimler O’nadır. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa, O' nu övgü sözleri ile överler. O yücedir hakimdir. )
** DEBİR" kelimesi "YAZICI" anlamına sahip olmakla birlikte "Debbir" olarak da "Düşünmek, Yönetmek, Düzenlemek" anlamına gelmektedir. "Debr / Debir / Debbir" kök kelimesi Ra'd suresinin 2. ayetinde Allahü Teala'nın tüm işleri yönettiğinin bildirildiği cümlede kullanılmıştır. Ayrıca "Yazı, Kitap" anlamına gelen "Zebur" kelimesi "Debur / Debr" olarak telafuz edilmektedir. Arapça'da Z harfi D olarak telafuz edimektedir.
13/2 Allahüllezı rafeas semavati bi ğayri amedin teravneha sümmesteva alel arşi ve sehharaş şemse vel kamer küllün yecrı li ecelin müsemma yüDEBBİRul emra yüfassılül ayati lealleküm bi likai rabbiküm tukınun ( O Allah, gökleri sütunsuz yükseltendir. Onları görürsünüz. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. Ay’ı ve Güneş’i buyruğuna aldı. Hepsi isimlendirilmiş belirli vade için akarlar. İşleri YÖNETİR. Ayetleri ayrıntılandırır. Umulur ki Rab’binize kavuşmaya kani olursunuz. )
"Debir" kelimersinin "Yazıcı" anlamını içeren "Yazdığım gibi yaratırım." cümlesi de Tevbe suresinin 36. ayeti ile ilintilidir.
9/36 İnne ıddeş şühuri ındellahisna aşera şehran fı KİTABİLLAHİ YEVME HALEKAS SEMAVATİ VEL ERDA minha erbeatün hurum zaliked dınül kayyimü fe la tazlimu fıhinne enfüseküm ve katilül müşrikıne kaffeten kema yükatiluneküm kaffeh va'lemu ennallahe meal müttekın ( Kesinlikle, Allah indinde ayların adedi oniki aydır. GÖKLERİ VE YERİ YARATTIĞI GÜNKÜ ALLAH YAZISINDA. Onlardan dördü haramdır. Bu daim olan dindir. O halde, onlar hakkında nefislerinize zulmetmeyin. Ortak koşanlarla, sizinle topluca savaştıkları gibi topluca savaşın. Bilin ki, kesinlikle Allah sakınanlarla beraberdir. )
Ayrıca Türkçe'deki BİR kelimesinin de EBRİ ( Yaratırım ) kelimesi kaynaklı olması kuvvetle muhtemeldir. Zira SIFIR olarak tasvir edilebilecek YOKLUK safhasından BİR olarak tasvir edilen YARATILIŞ / VARLIK safhasına geçiş düşünüldüğünde EBRİ ve BİR kelimeleri arasındaki ilinti daha da netleşmektedir.
Ayrıca ALDEBARAN adı verilen, "Red Giant" ( Kırmızı Dev ) safhasında olan yıldızın isminin kökeni Arapça olup, açılımı EL ( Ön ek ) + DEBER ( Yazar / Takip Eder / Yönetir ) +AN ( Gibi olan ) olmaktadır.
Aldebaran
Aldebaran yıldızının, okült ezoterik anlamda yine kendisi gibi "kırmızı" olan ve "Red Planet" ( Kırmızı Gezegen ) olarak anılan Mars gezegeniyle ilintili olduğu bilinir.
Mars
"Kırmızı", renkler arasında en düşük frekansa sahip olan renktir.
Dolayısıyla "Kırmızı" alt boyutu yani 2. boyutu * temsil eder. Cinlerin ikinci boyut varlıkları oldukları ve sihir gibi işleri telkin ederek insanları saptırdıkları düşünüldüğünde Aldebaran yıldızının ve Mars gezegeninin cinler ve onlara kulluk edenler için neden anlamlı ve sembolik olduğu ortaya çıkmaktadır. ( * Dünyanın rengi mavi olup, 3. boyutu temsil eder. Mor renk ise kaba madde planı olan Dünyanın ötesindeki üst planı temsil eder. )
Trafik ışıklarında da "Kırmızı" renk "Engeli / Engellenmeyi" sembolize etmektedir. Kırmızı kelimesinin İngilizce'deki karşılığı "Red" kelimesidir. "Red" kelimesinin "Reddetmek" fiilindeki "Red" kökü olması kuvvetle muhtemeldir.
Trafik ışıklarında da "Kırmızı" renk "Engeli / Engellenmeyi" sembolize etmektedir. Kırmızı kelimesinin İngilizce'deki karşılığı "Red" kelimesidir. "Red" kelimesinin "Reddetmek" fiilindeki "Red" kökü olması kuvvetle muhtemeldir.
Arthur C. Clarke tarafından 1953 yılında yazılan "Childhood's End" ( Çocukluğun Sonu ) isimli romanın film uyarlamasındaki şeytan karakterinin "kırmızı" ile sembolize edilmesi de bu anlamda mesaj içermektedir.
2002 yılında vizyona girmiş olan "Red Dragon" ( Kırmızı Ejder ) filminin isminde de şeytan sembolü olan sürüngen ejderin rengi "kırmızı" olarak tasvir edilmektedir. Filmin ana karakteri, insan yeme saplantısı olan cin tasallutundaki bir adamdır.
Kırmızı renk, azgınlığı, isyanı ve negatif enerjiyi içerdiği ve sembolize ettiği için İspanya'daki boğa güreşlerinde boğayı azdırmak için kırmızı bez kullanılmaktadır.
Ahlaksızlığın
ve şeytani sapıklığın sembolü olan Babil Fahişesi karakteri de “kırmızı” elbise
içinde resmedilmektedir. “Lady in Red” kavramının kaynağı da Babil Fahişesi’dir.
Babil Fahişesi'nin kırmızı renk ile sembolizmi İncil ayetlerine dayanır.
66 Vahiy 17/3 Bundan sonra melek beni Ruh'un yönetiminde çöle götürdü. Orada yedi başlı, on boynuzlu, üzeri küfür niteliğinde adlarla kaplı KIRMIZI bir CANAVARIN üstüne oturmuş bir kadın gördüm.
66 Vahiy 17/4 Kadın, mor ve KIRMIZI giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.
66 Vahiy 17/5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.
66 Vahiy 18/23 Artık sende ( Babil ) hiç kandil ışığı parlamayacak. Sende artık gelin güvey sesi duyulmayacak. Senin tüccarların dünyanın büyükleriydi. Bütün uluslar senin BÜYÜCÜLÜĞÜNLE* yoldan sapmıştı.
* Babil Fahişesi, insanları büyüleyip saptıran şeytanın sembolüdür. Kur'an'ın Nisa ( Kadınlar ) suresinin 117. ayetinde "Şeytan" ile "Kadın" kelimeleri arasında sembolik bir ilintiye dikkat çekilmektedir.
4/117 - İn yed'une min dunihı illa inasa ve in yed'une illa şeytanen merıda ( Kesinlikle onlar, O’nun haricinde ancak kadınları çağırırlar. Kesinlikle ancak asi inatçı şeytanı çağırırlar. )
Ayet numarasının "9" olması da "Aldatma, Yanıltma, Büyüleme ve Doğru Yoldan Saptırma" kavramlarının sembolizmi açısından önemlidir. Bilindiği üzere düalite nümerolojisinde 9 sayısı 6 sayısının tersi olup, negatif enerjiyi sembolize etmektedir. ( Yin Yang sembolündeki gibi. )
Babil Fahişesi pagan kültürde Inanna, Ishtar, Aphrodite, Kybele, Artemis, Diana, Isis, Athena, Venus, Semiramis gibi isimlerle anılmaktadır.
MECUSİ kelimesi "Ateşe Tapanlar" için kullanılan bir terim olup, sihir, büyü anlamına gelen MAGUS / MAGIC kelimelerinin de kökenidir. Cin şeytanları ateş ve kırmızı renk ile sembolize edilmektedirler. Bu kapsamda kırmızı renge haiz Aldebaran yıldızı ve Mars gezegeni cinlerin mekanı ve sihir gücünün kaynağı olarak addedilmektedir. Aşağıdaki resimde, ateş ve sihir kaynağı addedilen Aldebaran'ı veya Mars'ı sembolize eden daire şeklindeki bir alanda ateş yakılmak suretiyle ifa edilen bir Mecusi ayininden enstantane görülmektedir. İçinde ateş yanan daire şeklindeki alan cinler için boyutlar arası geçiş portalı işlevi görmektedir.
66 Vahiy 17/4 Kadın, mor ve KIRMIZI giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.
66 Vahiy 17/5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.
66 Vahiy 18/23 Artık sende ( Babil ) hiç kandil ışığı parlamayacak. Sende artık gelin güvey sesi duyulmayacak. Senin tüccarların dünyanın büyükleriydi. Bütün uluslar senin BÜYÜCÜLÜĞÜNLE* yoldan sapmıştı.
* Babil Fahişesi, insanları büyüleyip saptıran şeytanın sembolüdür. Kur'an'ın Nisa ( Kadınlar ) suresinin 117. ayetinde "Şeytan" ile "Kadın" kelimeleri arasında sembolik bir ilintiye dikkat çekilmektedir.
4/117 - İn yed'une min dunihı illa inasa ve in yed'une illa şeytanen merıda ( Kesinlikle onlar, O’nun haricinde ancak kadınları çağırırlar. Kesinlikle ancak asi inatçı şeytanı çağırırlar. )
Ayet numarasının "9" olması da "Aldatma, Yanıltma, Büyüleme ve Doğru Yoldan Saptırma" kavramlarının sembolizmi açısından önemlidir. Bilindiği üzere düalite nümerolojisinde 9 sayısı 6 sayısının tersi olup, negatif enerjiyi sembolize etmektedir. ( Yin Yang sembolündeki gibi. )
Babil Fahişesi pagan kültürde Inanna, Ishtar, Aphrodite, Kybele, Artemis, Diana, Isis, Athena, Venus, Semiramis gibi isimlerle anılmaktadır.
MECUSİ kelimesi "Ateşe Tapanlar" için kullanılan bir terim olup, sihir, büyü anlamına gelen MAGUS / MAGIC kelimelerinin de kökenidir. Cin şeytanları ateş ve kırmızı renk ile sembolize edilmektedirler. Bu kapsamda kırmızı renge haiz Aldebaran yıldızı ve Mars gezegeni cinlerin mekanı ve sihir gücünün kaynağı olarak addedilmektedir. Aşağıdaki resimde, ateş ve sihir kaynağı addedilen Aldebaran'ı veya Mars'ı sembolize eden daire şeklindeki bir alanda ateş yakılmak suretiyle ifa edilen bir Mecusi ayininden enstantane görülmektedir. İçinde ateş yanan daire şeklindeki alan cinler için boyutlar arası geçiş portalı işlevi görmektedir.
MAGUS, daha doğrusu MG kökünden türeyen MAGic, MAGnificient ( Muhteşem ), MAGnitude ( Büyüklük ), MEGA ( Büyük ) kelimeleri hep BÜYÜKLÜK, BÜYÜTME anlamlarını içermektedir. Bu kapsamda BÜYÜ ve BÜYÜK kelimelerinin de aynı ortak köke sahip oldukları ortaya çıkmaktadır. BÜYÜ yapanların BÜYÜK addedilmeleri ve yüceltilmeleri olgusu da bu çerçevede anlam kazanmaktadır.
38. sure olan Sad suresinde ateşten yaratılmış olan İblis'in "büyüklenmesinden" ( ululanmasından ) bahsedilmektedir.
38/75 - Kale ya İBLİSU ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte minel ALİN ( "Ey İBLİS, seni kuvvetimle yarattığım için yere kapanmaktan ne men etti? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa ULULANALARDAN mı oldun?" dedi. )
38/76 - Kale ene hayrun minh halaktenı min NARİN ve halaktehu min tıyn ( "Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ATEŞTEN yarattın, onu çamurdan yarattın." dedi. )
* İblis, "ateşten" yaratılmış olmayı "büyüklük" unsuru olarak addediyor.
38/82 - Kale fe bi İZZETİKE le uğviyennehüm ecmeın ( "O halde kesinlikle onları ÜSTÜN KUDRETİNLE * topluca azdırırım." dedi. )
* "Üstün Kudret", İblis'in kullandığı ve "büyü" / "büyüklenme" adı verilen ilahi kuvvettir. Bir sınav olarak bahşedilen bu kuvvet İblis ve ona kulluk edenlerin helakına vesile olmaktadır.
44. sure olan Duhan suresinde ise Firavun'un da bir sınav olan ilahi kuvveti O'na şirk koşmak amacıyla kullanmasından bahsedilmektedir.
44/31 - Min fir'avn innehu kane ALİYEN minel müsrifin ( Firavundan. Kesinlikle o ULULANAN müsriflerdendi. )
44/32 - Ve lekadıhternahüm ala ılmin alel alemin ( Ve onları ilim üzerine alemlere üstün seçtik. )
44/33 - Ve ateynahüm minel AYATİ ma fıhi BELAÜN mübin ( Ve onlara içinde apaçık SINAV olan AYETLERDEN verdik. )
Sad suresinin kodunun ( 38 ) nümreolojik değeri 11 ( 3+8 = 11 ), Duhan suresinin kodunun ( 44 ) nümerolojik değeri ise 8 ( 4+4 = 8 ) olması da sonsuz döngü ve düalite ( eş koşma, şirk ) sembolizmi açısından dikkat çekmektedir.
38. sure olan Sad suresinde ateşten yaratılmış olan İblis'in "büyüklenmesinden" ( ululanmasından ) bahsedilmektedir.
38/75 - Kale ya İBLİSU ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte minel ALİN ( "Ey İBLİS, seni kuvvetimle yarattığım için yere kapanmaktan ne men etti? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa ULULANALARDAN mı oldun?" dedi. )
38/76 - Kale ene hayrun minh halaktenı min NARİN ve halaktehu min tıyn ( "Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ATEŞTEN yarattın, onu çamurdan yarattın." dedi. )
* İblis, "ateşten" yaratılmış olmayı "büyüklük" unsuru olarak addediyor.
38/82 - Kale fe bi İZZETİKE le uğviyennehüm ecmeın ( "O halde kesinlikle onları ÜSTÜN KUDRETİNLE * topluca azdırırım." dedi. )
* "Üstün Kudret", İblis'in kullandığı ve "büyü" / "büyüklenme" adı verilen ilahi kuvvettir. Bir sınav olarak bahşedilen bu kuvvet İblis ve ona kulluk edenlerin helakına vesile olmaktadır.
44. sure olan Duhan suresinde ise Firavun'un da bir sınav olan ilahi kuvveti O'na şirk koşmak amacıyla kullanmasından bahsedilmektedir.
44/31 - Min fir'avn innehu kane ALİYEN minel müsrifin ( Firavundan. Kesinlikle o ULULANAN müsriflerdendi. )
44/32 - Ve lekadıhternahüm ala ılmin alel alemin ( Ve onları ilim üzerine alemlere üstün seçtik. )
44/33 - Ve ateynahüm minel AYATİ ma fıhi BELAÜN mübin ( Ve onlara içinde apaçık SINAV olan AYETLERDEN verdik. )
Sad suresinin kodunun ( 38 ) nümreolojik değeri 11 ( 3+8 = 11 ), Duhan suresinin kodunun ( 44 ) nümerolojik değeri ise 8 ( 4+4 = 8 ) olması da sonsuz döngü ve düalite ( eş koşma, şirk ) sembolizmi açısından dikkat çekmektedir.
No comments:
Post a Comment