"Sünnet" / "Sünen" kelimesi "Adet, Gelenek, Usül" / "Adetler, Gelenekler, Usüller" anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Sünnet kelimesi Kur'an'da Allahü Teala'nın takdir etmiş olduğu, habercileri ve resulleri kanalıyla insanlara tebliğ ettiği bireysel, toplumsal tutum ve davranış usüllerini ifade etmektedir. Kur'an'da "Sünnet" kelimesinin gerçek anlamı olan "Adet, Gelenek, Usül" anlamında yer aldığı ayetler aşağıdadır.
3/137 Kad halet min kabliküm SÜNENÜN fe sıru fil erdı fenzuru keyfe kane akıbetül mükezzibın ( Sizden önce de ADETLER, USÜLLER geldi geçti. O halde, yerde gezin de yalancıların sonu nasıl oldu bakın. )
4/26 Yürıdüllahü li yübeyyine leküm ve yehdiyeküm SÜNENellezine min kabliküm ve yetube aleyküm vellahü alimün hakım ( Allah size açıklamayı, sizi o sizden öncekilerin ADETLERİNE, USÜLLERİNE yönlendirmeyi ve üzerinize tevbe eylemeyi ister. Allah bilendir hakimdir. )
8/38 Kul lillezıne keferu in yentehu yuğfer lehüm ma kad selef ve in yeudu fe kad medat SÜNNETül evvelın ( O inkarcılara de ki: "Eğer vazgeçerlerse, onlara o önceden yaptıkları af eylenecek. Eğer dönerlerse evvelkilerin ADETLERİ devam ettirilecektir." )
15/13 La yü'minune bihı ve kad halet SÜNNETül evvelin ( Ona inanmazlar. Oysa, evvelkilerin ADETLERİ geldi geçti. )
17/77 SÜNNETE men kad erselna kableke min rusülina ve la tecidü li SÜNNETina tahvıla ( Resullerimizden o senden önce gönderdiğimiz kimselere ADETLERDİR. ADETİMİZDE değişim, dönüşüm bulamazsın. )
18/55 Ve ma menean nase en yü'minu iz caehümül hüda ve yestağfiru rabbehüm illa en te'tiyehüm SÜNNETül evvelıne ev ye'tiyehümül azabü kubüla ( Ve onlara yönlendirme geldiğinde, insanları inanmalarından ve Rab’lerinden af istemelerinden men eden, evvelkilerin ADETLERİNİN gelmesini veya onlara azabın önlerine, görünür şekilde gelmesini beklemelerinin haricindeki değildir. )
33/38 Ma kane alen nebiyyi min haracin fıma feradallahü leh SÜNNETellahi fillezıne halev min kabl ve kane emrullahi kaderan makdura ( Allah' ın ona farz kıldığı hakkında haberciye zorluk yoktur. O önceden gelip geçenler hakkında Allah' ın ADETİDİR. Allah' ın emri ölçülendirilmiş kaderdir. )
33/62 SÜNNETellahi fillezıne halev min kabl ve len tecide li SÜNNETillahi tebdıla ( O öncekilerin halleri hakkında Allah' ın ADETİ budur. Allah' ın ADETİNİ değiştirmeye yol bulamazsın. )
35/43 İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa SÜNNETel evvelın fe len tecide li SÜNNETillahi tebdıla ve len tecide li SÜNNETillahi tahvıla ( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin ADETLERİNİ mi gözetiyorlar? Allah' ın ADETİNDE değişim bulamazsın. Allah' ın ADETİNDE dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )
40/85 Fe lem yekü yenfeuhüm ımanühüm lemma raev be'sena SÜNNETellahilletı kad halet fı ıbadih ve hasira hünalikel kafirun ( Zorluğumuzu, azabımızı gördüklerindeki inançları onlara fayda sağlamadı. Kulları hakkında Allah' ın ADETİ gelip geçti. İnkarcılar orada hasarlandılar. )
48/23 SÜNNETellahilletı kad halet min kabl ve len tecide li SÜNNETillahi tebdıla ( Allah' ın ADETİ önceden de geldi geçti. Allah' ın ADETİNDE değişiklik bulamazsın. )
"Sünnet" kök kelimesi Kur'an'da 16 kere tekrarlanmaktadır. ( 16 sayısının nümerolojik değeri 7 ( 1+6 ) olmaktadır. 7 sayısı bilindiği üzere bir döngülük, ( periyodluk ) süreçteki frekansı ifade etmektedir. ( 7 nota, 7 renk, 7 gök, 7 çakra vb. ) Dolayısıyla Sünnet kelimesinin Kur'an'daki frekansının 7 olması, ruhsal tekamül için elzem olan yaşam döngüsü içinde defaatle enkarne olarak ( bedenlenerek ) sınav veren insanların Allahü Teala'nın sünnetine tabi olmaları durumuında döngü sonunda üst planlara ( Cennet, Sevgi Planı, Sirius ) geçmeye liyakat kazanacakları bilgisinin nümerik ifadesidir. "Sünnet" ( Adet, Gelenek, Usül ) kelimesi özü itibarıyla döngüsel anlam ihtiva etmektedir. Zira "Adet, Gelenek" kavramları tekrarlanarak ifa edilmekte olan eylemleri tanımlamaktadır.
Ancak Sünnet kelimesi islami kültürde, Kur'an'da yer almayan yorumu ile, "Erkek cinsel organının ucunu örten deri kısmın kesilerek alınması" ritüeli için de kullanılmaktadır. Kur'an'da Sünnet kelimesine böyle bir anlam yüklenmediği gibi, böyle bir teşbih de mevcut değildir. İnsan vücudundan herhangi bir organın veya bölümün ampütasyon işlemi ile alınabilmesi için o organda veya bölümde ölüm tehlikesi yaratan bir dejenerasyon, enfeksiyon veya kangren gelişimi olması gerekmektedir. Böyle bir durum olmamasına rağmen ampütasyon yapılması tıbbi ve cerrahi açıdan kabul edilebilir bir uygulama değildir. Tıbbi ve bilimsel olarak izah edilecek olursa, penisin ucunu örten deri kısmın işlevi, gövde kısmına göre çok daha farklı ve hassas bir yapı arzeden uç kısmı cinsel ilişki haricindeki zamanlarda dış etkenlere ( çarpma ile zedelenme, kesilme, tahriş olma vb. ) karşı korumaktır.
Sünnet uygulamasının olumsuz yönleri aşağıda yer almaktadır.
Sünnet uygulamasının olumsuz yönleri aşağıda yer almaktadır.
1- Çocuklara travma yaşatılmaktadır.
2- Vücut, biyolojik işlevi olan ve koruyucu özelliği bulunan bir organdan yoksun bırakılmaktadır.
3- Kur'an'da bulunmayan bir uygulama yapılmaktadır.
4- Allah'ın yaratışı değiştirilmektedir. *
* 4/119 - Ve le üdıllennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrannehüm fe le yübettikünne azanel en'ami ve le amürannehüm fe le yüğayyirunne halkallah ve men yettehıziş şeytane veliyyen min dunillahi fe kad hasira husranen mübına ( Ve kesinlikle onları saptıracağım, kesinlikle onları saplantılara, kuruntulara sokacağım. Kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını kesecekler. Kesinlikle onlara emredeceğim de Allah' ın yaratışını değiştirecekler. Kim Allah' ın haricinde şeytanı dost edinirse, apaçık hüsran ile hasarlanmış olur. )
Mülk suresinin 67/3 kodlu ayetinde bildirildiği üzere Allahü Teala'nın yaratışında kusur bulunmamaktadır. ( Haşa )
* 4/119 - Ve le üdıllennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrannehüm fe le yübettikünne azanel en'ami ve le amürannehüm fe le yüğayyirunne halkallah ve men yettehıziş şeytane veliyyen min dunillahi fe kad hasira husranen mübına ( Ve kesinlikle onları saptıracağım, kesinlikle onları saplantılara, kuruntulara sokacağım. Kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını kesecekler. Kesinlikle onlara emredeceğim de Allah' ın yaratışını değiştirecekler. Kim Allah' ın haricinde şeytanı dost edinirse, apaçık hüsran ile hasarlanmış olur. )
Mülk suresinin 67/3 kodlu ayetinde bildirildiği üzere Allahü Teala'nın yaratışında kusur bulunmamaktadır. ( Haşa )
67/3 Ellezi haleka seb'a semavatin tıbakan MA TERA Fİ HALKIR RAHMANİ MİN TEVAFUTİN ferci'ıl basare hel tera min FUTUR ( Yedi gökleri tabakalar olarak o yarattı. RAHMAN'IN YARATIŞINDA UYGUNSUZLUK GÖREMEZSİN. Haydi gözü döndür. KUSUR görüyor musun? )
Halk arasında "Sünnet" olarak anılan uygulama Yahudi kültüründe yer alan ve Tevrat ayetlerine dayandırılan bir ritüeldir.
1 Tekvin 17-9 Tanrı İBRAHİM'e, "Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız" dedi,
"Sünnet" olarak anılan "penisten deri alma" eyleminin satanik bir kan ritüeli olduğu ve bu ritüelde şeytanın sembolü olan yılanın "deri atmasının" sembolize edildiği de bazı kaynaklarda yer almaktadır.
Haberci İbrahim Tevrat'ın Tekvin suresindeki 17-9'dan 17-14'3 kadar olan ayetlerde "Sünnet" kelimesinin gerçek anlamının idraki ile mi sınandı?
2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve min zürriyyetı kale la yenalü ahdiz zalimın ( Ve zamanında Rab’bi İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi. )
Ayette İbrahim, Rab'den soyundan da önderler kılmasını talep ediyor. Ancak Rab, İbrahim'in soyunda zalimler olduğunu bildiriyor.
Ancak Kur'an ayetlerinin yanlış yorumlanabilmesi bir gerçek olduğu gibi Tevrat ayetlerinin de yanlış yorumlanması mümkün olabilmektedir. Zira Tevrat ayetlerindeki bazı kelimelerin tahrif edildiğine ilişkin Kur'an ayetleri mevcuttur.
1 Tekvin 17-9 Tanrı İBRAHİM'e, "Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız" dedi,
1 Tekvin 17/10 "Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi SÜNNET edilecek.
1 Tekvin 17/11 SÜNNET olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak.
1 Tekvin 17/14 SÜNNET edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir."
"Sünnet" olarak anılan "penisten deri alma" eyleminin satanik bir kan ritüeli olduğu ve bu ritüelde şeytanın sembolü olan yılanın "deri atmasının" sembolize edildiği de bazı kaynaklarda yer almaktadır.
Haberci İbrahim Tevrat'ın Tekvin suresindeki 17-9'dan 17-14'3 kadar olan ayetlerde "Sünnet" kelimesinin gerçek anlamının idraki ile mi sınandı?
2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve min zürriyyetı kale la yenalü ahdiz zalimın ( Ve zamanında Rab’bi İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi. )
Ayette İbrahim, Rab'den soyundan da önderler kılmasını talep ediyor. Ancak Rab, İbrahim'in soyunda zalimler olduğunu bildiriyor.
5/41 Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezine yusariune minellezine fil küfri minellezine kalu amenna bi efvahihim ve lem tü'min kulubühüm ve MİNELLEZİNE HADU semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye'tuk YÜHARRİFUNEL KELİME MİN BA'Dİ MEVADIIH yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve in lem tü'tevhü fahzeru ve men yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine lem yüridillahü en yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hızyün ve lehüm fil ahırati azabün azım ( Ey haberci, ağızlarıyla "İnandık." deyip, kalpleriyle inanmamış olanlar seni hüzünlendirmesin. O YAHUDİLERDEN OLANLAR yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer kavime kulak verirler. YERLERİNE KONDUKTAN SONRA KELİMELERİ TAHRİF EDERLER, YERLERİNİ DEĞİŞTİRİRLER. "Eğer size bu verilirse onu alın, bu verilmezse çekinin, korkun." derler. Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, Allah onların kalplerini temizlemek istemez. Onlara dünyada zillet ve onlara ahirette büyük azap vardır. )
Bu
bilgilerden sonra akılda şöyle bir düşünce oluşabilir. "Mademki Tevrat
ayetleri tahrif edilmiş, ve Tevrat muharrif bir kitap vasfı kazanmış, konu
neden Tevrat ayetlerinden örnekler verilmek suretiyle anlatılmaktadır?"
Unutulmamalıdır ki Tevrat'ta yer alan tüm bilgilerin, ayetlerin ve kelimelerin
tahrif edilmiş olması mümkün değildir. Zira evvelki bölümlerde de değinildiği
üzere İblis neferi inkarcı müşriklerin kendilerine ait bir bilgileri, ilimleri olmadığı gibi insan gibi yaratıcılıkları
da yoktur. Cin şeytanları sadece matematiksel yetenekleriyle mevcut ilmi ve
olguları çarpıtarak insanları aldatırlar ve saptırırlar. Yani yaptıkları sadece
Allah'ın ilmini kötülüğe vesile olacak şekilde kullanmaktır. Mevcut olan tüm ilim Allahü Teala'nın bahşettiği ilimdir.
Dolayısıyla yapabilecekleri tek eylem kelimeleri çarpıtmak veya onlara farklı
anlamlar yüklemek suretiyle yorumlarda bulunmaktan ibaret olmaktadır. Ancak
tuzak olarak nitelenen bu eylemi yaparken bile sadece kendilerini
aldatmaktadırlar. Zira kalplerine iman yerleşmiş olan ve kalbiyle görmeye
muvaffak olmuş müslim insanlar, bu bilgiler içinde neyin doğru, neyin
çarpıtılmış olduğunu sezebilmekte, yükselen idrak seviyeleriyle ince detayları
algılayabilmekte ve gerekli ayrışımı yapabilmektedirler. Bu noktada vicdan
mekanizması işlev görmekte ve bir rehber gibi insanı doğru yöne ve düşünceye
sevketmektedir.
İncil'de ise "Sünnet" kelimesine ilişkin aşağıdaki ayetler yer almakta olup, bu ayetler sıralanmadan önce önce Mesih İsa'nın aşağıdaki söyleminin tam idrak edilmesi büyük önem taşımaktadır.
40 Matta 5-17 "YASA'yı* ya da peygamberleri geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben GEÇERSİZ kılmaya değil, TAMAMLAMAYA geldim.
* ( Tevrat = Töre = Yasa )
"Tamamlamak", eksik olan, yarım kalmış, tam oluşmamış, yanlış anlaşılmaya müsait olan bir olgunun eksiksiz ve tam doğru hale getirilmesidir.
43 Yuhanna 7/22 "Musa size SÜNNETİ buyurduğu için aslında bu, MUSA'DAN DEĞİL, ATALARINIZDAN * KALMADIR. Şabat * Günü birini sünnet edersiniz.
* Şabat kelimesinin anlamı "Yedi"dir. Fransızcada "Sept" kelimesi "Yedi" anlamına gelir. Görüleceği üzere ayette 7 birim frekanslık ( günlük ) döngü sonundaki bir ritüelden bahsedilmektedir. ( Ayet numarasının da 7 olması dikkat çekicidir. )
Mesih İsa, sünnet uygulamasının "Dogmatik" olduğunu Haberci Musa'nın bu yönde bir tebliği olmadığını bildirmektedir. "Dogma"** kavramı Kur'an'da de defaatle "Babalarını üzerinde buldukları" ifadesiyle yer almaktadır.
* 10/78 Kalu e ci'tena li telfitena an ma vecedna aleyhi abaena ve tekune lekümel kibriyaü fil ard ve ma nahnü leküma bi mü'minın ("Sen babalarımızı üzerinde bulduğumuzu bize bıraktırıp kaybettirmek için ve yerde büyüklüğün size olması için mi geldin? Biz size inananlar değiliz." dediler. )
44 Elçilerin İşleri 7/51 «Ey dik kafalılar, yürekleri ve kulakları* SÜNNET edilmemiş olanlar! Siz tıpkı atalarınıza benziyorsunuz, her zaman Kutsal Ruh'a karşı direniyorsunuz.
Ayette, "Sünnet" kavramının "fiziki bir organ kesme" işlemi olmadığı, bu kavramın Allah'ın tebliğ ettiği gibi yaşamak, O'nun istediği tutum ve davranışları sergilemek ve iyi olanı yapmak olduğu bildirilmektedir. Hatta "Kulağın sünnet edilmesi" gibi ironik bir ifade ile Sünnet kavramının fiziki bir ritüeli işaret etmediği vurgulanmaktadır.
* Yukarıda da belirtildiği üzere, Kur'an'ın Bakara suresinin 4/119 kodlu ayetinde "Şeytanın insanlara vesvese vererek hayvanların kulaklarını kestirteceği ve Allah'ın yaratışını değiştirteceği" bildirilmektedir. İncil'deki 44 7/51 kodlu ayette Sünnet ile ilgili "Kulak" misalinin yer alması ve Kur'an'daki 4/119 kodlu ayette "Allah'ın yaratışının değiştirilmesi" kavramının bildirilmesi dikkat çekmektedir.
Aşağıdaki İncil ayetlerinde Yahudiyeli müşriklerin "Sünneti şart koşmalarından" ve Mesih İsa'nın havarilerinden olan Pavlus'un ise "Sünnet olunmaması gerektiğini" öğütlemesinden bahsedilmektedir.
44 Elçilerin İşleri 15/1 Yahudiye'den gelen bazı kişiler Antakya'daki kardeşlere, «Siz Musa'nın töresi uyarınca sünnet olmadıkça kurtulamazsınız» diye öğretiyorlardı.
44 Acts 21-21 «Ne var ki, duyduklarına göre sen diğer uluslar arasında yaşayan bütün Yahudilere, çocuklarını sünnet etmemelerini, törelerimize uymamalarını söylüyor, Musa'nın yasasına sırt çevirmeleri gerektiğini öğretiyormuşsun.
İncil'deki Romalılar suresinin aşağıdaki ayetleri ise Sünnet konusunda çok daha net ifadeler içermektedir.
45 Romalılar 2/26 Bu nedenle, SÜNNETSİZLER Yasa'nın buyruklarına uyarsa, SÜNNETLİ sayılmayacak mı?
45 Romalılar 2/27 Sen Kutsal Yazılar'a ve SÜNNETE sahip olduğun halde Yasa'yı çiğnersen, bedence SÜNNETLİ OLMAYAN ama Yasa'ya uyan kişi seni yargılamayacak mı?
45 Romalılar 2/28 Çünkü ne dıştan Yahudi olan gerçek Yahudi'dir, NE DE GÖRÜNÜŞTE, BEDENSEL OLAN SÜNNET GERÇEK SÜNNETTİR.
45 Romalılar 2/29 Ancak içten Yahudi olan Yahudi'dir. SÜNNET TE YÜREK İLE İLGİLİDİR. YAZILI YASA'NIN DEĞİL RUH'UN İŞİDİR. İçten Yahudi olan kişi, insanların değil, Tanrı'nın övgüsünü kazanır.
Mesih İsa, insanlardaki geleneksel dogmatik anlayışı, kurala dönüşmüş kültürel kalıpları ve önyargıyı da dikkate alarak uygun ve yumuşak bir dille sünnetin "organ kesmek" ile ilgili olmayan ancak ruhsal tekamüle ilişkin bir kavram olduğunu anlatmaya çalışmaktadır.
Koloseliler
suresinin aşağıdaki ayetinde ise “Sünnet”in maddi olmayan yani bedensel olmayan
bir kavram olduğu bildirilmektedir.
Tevrat'ın Galatyalılar suresinde de Sünnete ilişkin çok net ifadeler yer almaktadır.
48 Galatyalılar 5-11 Bana gelince, kardeşler, eğer hâlâ SÜNNETİ savunuyor olsaydım, bugüne dek baskı görür müydüm? Öyle olsaydı, çarmıh engeli ortadan kalkardı.
48 Galatyalılar 5-12 Aklınızı çelenler keşke kendilerini hadım etseler!
No comments:
Post a Comment