Çeviri

Thursday, November 8, 2018

Ticaret ve Zenginlik ... Makbul mü? Mekruh mu?

"Ticaret" kelimesi "Cari" ( Akan ) kökünden gelmekte olup, iki veya daha çok kişi arasında karşılıklı olarak para ve zinet gibi belirli değerler sunmak koşuluyla gerçekleşen mal ve hizmet akışını tanımlamaktadır. Henüz ilmi açıdan belirli bir seviyeye erişememiş ve İblis'in tesiri altında kibir duygusuna kapılmış olan insanlar yaşamlarındaki temel amacın ticaret yoluyla olabildiğince para kazanmak, zengin olmak ve bu yolla diğer insanlara göre malda ve mevkide üstünlük sağlamak olduğuna inanmaktadırlar. Hatta çocuklarını, onlara doğru yolu gösterdiklerine inanarak, "Hayatta ezilmek istemiyorsan ezeceksin.", "Büyük balık küçük balığı yer.", "Güçlü olan kazanır." gibi satanik telkinlerle yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Bir başka yanıltıcı söylemleri ise Haberci Muhammed'in de ticaret ile uğraştığı, dolayısıyla ticaretin Allah'ın emri ve kutsal olduğu yönündedir.

Allahü Teala, kitaplarında "Ticaret", "Zenginlik" ve "Para" kavramlarını çarpıcı örneklerle beyan etmiş, bu kavramların insanları ateşe ve helaka sürükleyeceğini defaatle bildirmiştir. Zira, Allah'ın tüm insanlara eşit olarak * bahşetmiş olduğu nimetlerin bir kısım insan tarafından gasp edilmesi ve diğer insanlara "para" karşılığında veya "kölelik" karşılığında kısıtlı olarak verilmesi yani “satılması” kitaba, yaratılışa, yaratılışın özüne aykırı tamamen şeytani bir uygulamadır.

İnsanlar, birbirlerine karşılıksız fayda sağlamak yerine "faydayı satmak" kavramını zihinlerinden çıkarmadıkları ve her gün marketteki kasadan "düt" diye geçirilen mal gibi şirketlerin kapısından geçtikleri müddetçe şeytanın bu aldatma düzeni daim olacaktır. Zaten kapitalist emperyalist küresel şeytanlar çalışanları "Human Resource" ( İnsan Kaynağı ), "Asset" ( Varlık / Mal ) gibi kelimelerle tanımlamaktadırlar. Bordrolarda "İşverene maliyetiniz .... TL." yazmaktadır. Yani çalışana "Sen malsın." denmektedir. )

Her bireyin bir diğerinin faydasına olacak farklı ürünleri, hizmetleri temin etmek için ve zaten birbiri için çalıştığı bir ortamda tekrar birbirlerine dönüp ""Para vermezsen vermem." demeleri çok ilginç bir hipnoz durumu gibi tezahür etmektedir. Zira şeytani bir kavram olan maddi "zenginlik" kavramının tezahürüne de bu durum sebep olmaktadır. Misalen bir kişinin, insanlığa büyük fayda sağlayacak bir ürün geliştirmesi durumunda, insanların o ürünü talep edecekleri aşikardır. Dolayısıyla ürünü geliştiren kişinin söz konusu ürünü diğer insanlara "satma" koşulu haricinde vermemesi onun zenginleşmesi, buna karşılık olarak da diğer insanların fakirleşmesi anlamına gelecektir. 

Bu noktada "Para" kavramının da anlamsızlığı ortaya çıkmaktadır. Zira, ekonomide "Para", emeği simgeleyen, çalışmanın ispatı olan yani bir ürünü veya hizmeti elde etme hakkını ispat eden bir "belge" olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda ürün almak için her para getirenin, hırsızlık yapmadan emek vermiş ve çalışmış olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki bu çıkarımın ne kadar yanlış olduğu aşikardır! Bir başka deyişle "Para" herhangi bir ispat veya sistem koruma aracı değildir. Para bir hipnoz aracıdır. Dolayısıyla yukarıda bahsedildiği üzere paranın olmadığı bir sistem mümkündür. Hırsızlığın, gaspın, zulmün, zorbalığın olmadığı bir sistem ise, insanların, menfaat için bu negatif eğilimlere zaten gerek olmadığını, karşılıklı özveriyle paylaşımın herkes için bolluk aracı olduğunu idrak edebilmeleriyle mümkündür.

Ticaret adı altındaki mevcut gasp ve sömürü sistemi, şeytanın negatif tesirleri nedeniyle, tarih boyunca öylesine içselleştirilmiş, öylesine kalıplaştırılmış durumdadır ki bunun dışındaki bir sistem ütopik, hayal ürünü ve saçma olarak nitelendirilmektedir. Ancak döngü sonuna gelinen bu dönemde yükselen idrak seviyesi ve tesis edilen kolektif bilinç yeni döngünün başlamasına vesile olacaktır.

Allah’ın, nimetlerini insanlara nasıl sunduğu Bakara suresinin 2/22 kodlu ayetinde şöyle ifade edilmektedir.

2/22 - Ellezi ceale lekümül erda firaşen ves semae binaa ve enzele mines semai maen fe ahrece bihı mines semerati rizkan leküm fe la tec'alu lillahi endaden ve entüm ta'lemun

( O size yeri döşek ve göğü bina yaptı. Gökten su indirdi de onunla size faydalısından meyveler, ürünler rızıklar çıkardı. O halde bile bile Allah için eşler oluşturmayın. )

Aşağıdaki 3 ayette ise satanist müşriklerin Allah'ın nimetlerini gasp etmelerinden, nimetleri ticaret ve köleleştirme aracı yapmalarından bahsedilmektedir.

* 41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK düzenleyerek ölçülendirdi." )

* 16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi SEVA' e fe bi nı'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda EŞİT olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

* 43/32 - E hüm YAKSİMUNE rahmete rabbik nahnü KASEMNA beynehüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'dın deracatin li yettehıze ba'duhüm ba'dan suhriyya ve RAHMETÜ RABBİKE HAYRUN MİN MA YECMEUN

( Rab’binin rahmetini onlar mı BÖLÜŞTÜRÜYORLAR? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini BİZ BÖLÜŞTÜRDÜK. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. RAB’BİNİN RAHMETİ, O TOPLAYIP BİRİKTİRDİKLERİNDEN DAHA HAYIRLIDIR. )

2/16 - Ülaikellezineşteravüd dalalete bil hüda fe ma rabihat ticaratühüm ve ma kanu muhtedın

( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

Ayette "ticaretin" ilk gerçekleşme aşamasında zaten fayda sağlamadığı aksine sapıklığa sürüklemek suretiyle büyük bir zarara yol açtığı bildirilmektedir. Zira Adem, İblis'in saptırmasıyla "hidayeti" ( yönlenme ) verip "dalaleti" ( sapıklığı ) almıştır. Bir başka deyişle dalaleti hideyete değişmiştir.

4/29 - Ya eyyühellezine amenu la te'külu emvaleküm beyneküm bil batıli illa en tekune ticaraten an teradın minküm ve la taktülu enfüseküm innellahe kane biküm rahıma

( Ey o inananlar, isteğinizle ticarette olmanızın haricinde, mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin. Kendinizi, kendinizden olanları öldürmeyin. Kesinlikle Allah size merhametlidir. )

Ayette, "ticaret" kelimesi yine olumsuz kavramlarla birlikte yer almaktadır. "Malları batıl ile yemek", "İnsanları öldürmek"...

61/10 - Ya eyyühellezine amenu hel edülluküm ala ticaretin tünciküm min azabin elim ( Ey o inananlar, sizi, sizi elim azaptan kurtaracak ticarete yönelteyim mi? )

61/11 - Tu'minune billahi ve resulihi ve tücahidune fi sebilillahi bi emvaliküm ve enfüsiküm zaliküm hayrun leküm in küntüm ta'lemun

( Allah’a ve O’nun resulüne inanırsınız, Allah yolunda mallarınız ve nefislerinizle cihad edersiniz. Eğer bilenlerseniz, bu size daha hayırlıdır. )

35/29 - İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahüm sirran ve alaniyeten yercune ticaraten len tebur

( Kesinlikle o Allah' ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle batmayan ticareti umarlar. )

Ayetlerde "Azaptan kurtaracak ticaret" ve "Batmayan ticaret" tanımlanmaktadır. Nedir o ticaret? "Allah'a ve resulüne inanç", "İnsanın mallarını ve kendisini feda ederek Allah yolunda mücadele etmesi", "Kitabı okuma", "Duaya kalkma", "Zekat" ... Tüm bu kavramlar iyilik, doğruluk, paylaşım, yardımlaşma gibi temel kavramları ifade etmektedir. Zaten dinin ve inancın özü de gösteriş olarak kalıplaşmış ritüelleri icra etmekten değil bu kavramları hissetmek, hissettirmek, yaşamak ve yaşatmaktan ibarettir. Demek ki ayette tanımlananın dışındaki ticaret yani insanların algılarında mevcut olan ticaret kavramı "azaba" sürüklemektedir.

62/11 - Ve iza reev ticareten ev lehven infaddu ileyha ve terekuke kaima kul ma indallahi hayrun minel lehvi ve minet ticareh vallahu hayrur razıkin

( Ve ticaret veya eğlence gördüklerinde ona gittiler. Seni ayakta bıraktılar. De ki: "O Allah' ın indinde olan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah rızıklandıranların en hayırlısıdır." )

Ayette, "Ticaret" ile "Lehv" ( Eğlence ) kavramları eşdeğer tutulmaktadır. Yani iki kavram da "boş ve fayda sağlamayan eylem" olarak nitelendirilmektedir.

6/32 - Ve mel hayatüd dünya illa leıbün ve lehv ve led darul ahıratü hayrun lillezıne yettekun e fe la ta'kılun

( Ve dünya hayatı, oyun ve eğlence haricindeki değildir. Ahiret yurdu ise, o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ğurur

( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı madde / fayda haricindeki değildir. )

Yukarıda yer alan 62/11, 6/32 ve 3/185 kodlu ayetler mantıksal analiz yaklaşımıyla incelendiğinde aşağıdaki sonuç ortaya çıkmaktadır.

Ticaret = Eğlence
Dünya Hayatı = Oyun ve Eğlence
Dünya Hayatı = Aldatıcı Madde / Aldatıcı Fayda

Ticaret = Aldatıcı Madde / Aldatıcı Fayda ( Mantıksal analiz, insanların algıladığı anlamda ticaretin bir aldatmaca olduğunu ortaya koymaktadır. )

9/9 - İşterav bi ayatillahi semenen kalılen fe saddu an sebılih innehüm sae ma kanu ya'melun

( Allah' ın ayetlerini az değere sattılar da Allah yolundan engelleyip döndürdüler. Kesinlikle onların o yapmış oldukları kötüdür. )

Ayette satanist müşriklerin Allah'ın ayetlerini dahi ticaret konusu yaptıkları bildirilmektedir.

Zenginliğin azgınlığa, sapıklığa, zorbalığa, zulme ve Rab'bi inkâra vasıta olduğu Yunus suresinin 88. ayetinde Firavun misali vesilesiyle bildirilmektedir.

10/88 Ve kale musa rabbena inneke ateyte fir'avne ve melehu zineten ve emvalen fil hayatid dunya rabbena li yudillu an sebilik rabbenatmis ala emvalihim veşdud ala kulubihim fe la yu'minu hatta yeravul azabel elim

( Ve Musa, "Rab’bimiz kesinlikle sen Firavun' a ve ileri gelenlerine dünya hayatında süsler, kıymetli eşyalar ve mallar verdin. Rab’bimiz senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rab’bimiz, mallarının üzerine silinme, yokluk eyle ve kalplerine şiddet ver de elim azabı görene kadar inanmasınlar." dedi. )

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de "ticaretin" Allah'ın nazarında nasıl bir konumda olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

40 Matta 21/12 İsa, tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün ALICI VE SATICILARI dışarı kovdu. PARA BOZANLARIN masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi.*

40 Matta 21/13 Onlara şöyle dedi: "'Evime dua evi denecek' diye yazılmıştır. Ama siz onu HAYDUT İNİNE çevirdiniz!" *

* "Sağ yanağınıza tokat atan kimseye öbür yanağınızı da çevirin." diyecek kadar saf olan Mesih İsa, 40 Matta 21/12 kodlu ayette neden bu denli agresif ve sert bir yaklaşım sergilemiştir. Bunun sebebi olması gereken ve makbul addedilen "Para" ve "Ticaret ile para kazanmak" kavramlarının esas itibarıyla mekruh ve günah vesilesi olmalarıdır. Ayrıca ayetlerde tüccarlar, Mesih İsa tarafından "haydut" olarak nitelendirilmektedir.

40 Matta 19-21 İsa ona, "Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle" dedi.

47 2 Korintliler 6/10 Kederliyiz ama her zaman seviniyoruz. Yoksuluz ama birçoklarını zengin ediyoruz. HİÇBİR ŞEYİMİZ YOK AMA HER ŞEYE SAHİBİZ.

Mesih İsa "eksiksiz" olmanın "mal" ve "mülk" kavramlarından kurtulmak suretiyle gerçekleşebileceğini bildirmektedir. Ayetlerde Allah'ın insanlara karşılıksız olarak bahşettiği nimetlerin insanlar tarafından elde tutulup, biriktirilmemesi, diğer insanlar ile paylaşılması gerektiği bildirilmektedir.

Tevbe suresinin 9/35 kodlu ayeti de ihtiyaç fazlası olarak "haznedilen / biriktirilen" malların ve bunları biriktirenlerin akıbetini tasvir etmektedir.

9/35 - Yevme yuhma aleyha fı nari cehenneme fe tükva biha cibahühüm ve cünubühüm ve zuhuruhüm haza ma keneztüm li enfüsiküm fe zuku ma küntüm teknizun

( O gün onların üzerlerinde cehennem ateşi kızdırılır da onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanır. İşte bunlar o nefisleriniz için biriktirip haznettikleriniz. Haydi, o haznetmiş olduklarınızı tadın. )

“Zengin olma arzusu, başkasını fakir kılma arzusudur.”

İncil'de yer alan "zenginlik" ile ilgili bildiriler de önem arzetmektedir.

42 Luka 6/24 Ama vay halinize, ey zenginler, Çünkü tesellinizi almış bulunuyorsunuz!
42 Luka 6/25 Vay halinize, şimdi karnı tok olan sizler, Çünkü açlık çekeceksiniz! Vay halinize, ey şimdi gülenler, Çünkü yas tutup ağlayacaksınız!

42 Luka 16/13 "Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem paraya kulluk edemezsiniz."

59 Yakub 2/6 Ama siz yoksulun onurunu kırdınız. Sizi sömüren zenginler değil mi? Sizi mahkemelere sürükleyen onlar değil mi?
59 Yakub 2/7 Ait olduğunuz Kişi'nin yüce adına küfreden onlar değil mi?

59 Yakub 5/1 Dinleyin şimdi ey zenginler, başınıza gelecek felaketlerden ötürü feryat edip ağlayın.
59 Yakub 5/2 Servetiniz çürümüş, giysinizi güve yemiştir.
59 Yakub 5/3 Altınlarınız, gümüşleriniz pas tutmuştur. Onların pası size karşı tanıklık edecek, etinizi ateş gibi yiyecek. Bu son çağda servetinize servet kattınız.
59 Yakub 5/4 İşte, ekinlerinizi biçen işçilerin haksızca alıkoyduğunuz ücretleri size karşı haykırıyor. Orakçıların feryadı Her Şeye Egemen Rab'bin kulağına erişti.
59 Yakub 5/5 Yeryüzünde zevk ve bolluk içinde yaşadınız. Boğazlanacağınız gün için kendinizi besiye çektiniz.
59 Yakub 5/6 Size karşı koymayan doğru kişiyi yargılayıp öldürdünüz. Sabredin.

40 Matta 19/23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Zengin kişi Göklerin Egemenliği'ne zor girecek.
40 Matta 19/24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır."

59 Yakub 1/9 Düşkün olan kardeş kendi yüksekliğiyle,
59 Yakub 1/10 Zengin olansa kendi düşkünlüğüyle övünsün. Çünkü zengin kişi kır çiçeği gibi solup gidecek.

Ayrıca bkz.





















No comments:

Post a Comment