Arapça kökenli bir kelime olan Şirk "Ortak
kılma/koşma" anlamına gelmektedir. Kur'an ilmi itibarıyla Şirk kelimesinin
anlamı, dünyevi menfaat ( mal, mülk, şöhret, kibirlenme ) beklentisi ile Allah haricindeki olgulara dini ve
ilahi bir yaklaşımla, huşuyla ( sevgi ve korku arası duygu ) tutkuyla
bağlanmak, onların üstün olduklarına inanıp onlara itibar ve hizmet
etmek, onlar için feragatte bulunmak olarak açıklanabilir.
Fecr 89/20 - Ve tühıbbunel male hubben cemmen ( Ve malı yığmacasına, toplamacasına sevgiyle seviyorsunuz. )
Zümer 39/3 - Ela lillahid dınül halıs vellezinettehazu min dunihı evliya' ma na'büdühüm illa li yükarribuna ilallahi zülfa innallahe yahkümü beynehüm fıma hüm fıhi yahtelifun innallahe la yehdı men hüve kazıbün keffar ( İyi bil ki halis din Allah içindir. O’ndan başka dostlar edinenler, "Bizi Allah’a yakın olarak yaklaştırmaları haricinde onlara kulluk etmeyiz." Kesinlikle Allah hakkında o ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verir. Kesinlikle Allah yalancı ve inkarcı kimseyi yönlendirmez. )
Şirke konu olan unsurlar ve ilgili bazı ayetler
aşağıda yer almaktadır.
1- İNSANLAR / MELEKLER ( VAZİFELİ VARLIKLAR )
Zuhruf 43/15 - Ve cealu
lehu min ıbadihı cüz'a innel insane le kefurun mübın ( Ve O'na kullardan parçalar oluşturdular. Kesinlikle insan apaçık
inkar edendir. )
Kehf 18/102 - E fe hasibellezine keferu en yettehızu ıbadı min dunı evliya' inna a'tedna
cehenneme lil kafirıne nüzüla ( O inkar edenler, kullarımı
benden başka dostlar edineceklerini mi sandılar? Kesinlike biz
cehennemi inkarcılar için ağırlama, ikram olarak hazırladık. )
Al'i İmran 3/64 - Kul ya ehlel kitabi tealev ila
kelimetin sevain beynena ve beyneküm en la na'büde illellahe ve la nüşrike bihı
şey'en ve la yettehıze ba'duna ba'dan erbaben min
dunillah fe in tevellev fe kul üşhedu bi enna müslimun ( "Ey kitap sahipleri, bizim ve
sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’ a kulluk edelim
ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız
bazılarını Allah’ tan başka Rabler edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse,
şahit olarak kesinlikle biz teslim olanlarız deyin." de. )
Al'i İmran 3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne erbaba e
ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun ( Ve size, melekleri ve
habercileri Rabler edinmeyi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan
sonra, size inkarı mı emreder? )
Tevbe 9/31 - İttehazu
ahbarahüm ve ruhbanehüm erbaben min dunillahi vel mesıhabne meryem
ve ma ümiru illa li ya'büdu ilahen vahıda la ilahe illa hu sübhanehu an ma
yüşrikun (
Onlar, Allah' tan başka bilginlerini ve rahiplerini
ve Meryem oğlu Mesih'i de kendilerine Rab edindiler. Oysa onlar, tek
ilah olan Allah' a kulluk etmeleri haricinde emrolunmamışlardı. O’nun haricinde
ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından yücedir. )
Bakara 2/165 - Ve minen nasi men yettehızü min dunillahi endaden yühıbbunehüm ke hubbillah vellezine amenu eşeddü hubben lillah ve lev yerallezıne zalemu iz yeravnel azabe ennel kuvvete lillahi cemıan ve ennellahe şedıdül azab ( Ve insanlardan kimi Allah’ tan başkasını eşi benzeri olarak edinir. Onları Allah’ ı sevdikleri gibi severler. O inananların Allah için sevgileri daha şiddetlidir. O zülmedenler azabı gördükleri zaman kuvvetin tümüyle Allah için olduğunu keşke anlasalardı. Allah’ ın azabı kesinlikle şiddetlidir. )
Bakara 2/165 - Ve minen nasi men yettehızü min dunillahi endaden yühıbbunehüm ke hubbillah vellezine amenu eşeddü hubben lillah ve lev yerallezıne zalemu iz yeravnel azabe ennel kuvvete lillahi cemıan ve ennellahe şedıdül azab ( Ve insanlardan kimi Allah’ tan başkasını eşi benzeri olarak edinir. Onları Allah’ ı sevdikleri gibi severler. O inananların Allah için sevgileri daha şiddetlidir. O zülmedenler azabı gördükleri zaman kuvvetin tümüyle Allah için olduğunu keşke anlasalardı. Allah’ ın azabı kesinlikle şiddetlidir. )
2-
CİNLER
Sebe 34/41 - Kalu sübhaneke ente veliyyüna min dunihim
bel kanu ya'büdunel cinn ekseruhüm bihim
mü'minun ( "Sen
yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis cinlere
kulluk etmekteydiler. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı."
derler. )
3- MAL / MADDE
Saffat 37/95 - Kale e
ta'büdune ma tenhıtun ( "O
yonttuklarınıza mı kulluk ediyorsunuz?" dedi. )
Fecr 89/19 - Ve te'külunet türase eklen lemmen ( Ve mirası şiddetle, hırsla
toplayıp yiyorsunuz. )Fecr 89/20 - Ve tühıbbunel male hubben cemmen ( Ve malı yığmacasına, toplamacasına sevgiyle seviyorsunuz. )
4- HEVESLER / İSTEKLER
Casiye 45/23 - Fe raeyte men
ittehaze ilahehu hevahü ve edallehüllahü ala ılmin ve hateme ala
sem'ıhı ve kalbihı ve ceale ala besarihı ğışaveh fe men yehdıhi min ba'dillah
fe la tezekkerun ( Heveslerini ilahı edinen kimseyi görmez misin?
Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar.
Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah' tan sonra onu kim
yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )
5- ŞEKİLLER ( SEMBOL / KELİME / ANLAM
YÜKLENMİŞ NESNE ) ( Evsan / Asnam = Put )
Yusuf 12/40 - Ma ta'büdune
min dunihı illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü
biha min sültan inil hukmü illa lillah emera en la ta'büdu illa iyyah zaliked
dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun ( O O’ndan
başka kulluk ettikleriniz ancak sizin ve babalarınızın isimlendirdiği isimlerdir.
Allah onlarla ilgili delil indirmedi. Kesinlikle hüküm ancak Allah içindir. O,
size, O’nun haricindekine kulluk etmemenizi emretti. Bu doğru, daim olan
dindir. Lakin insanların çoğu bilmezler. )
Necm 53/23 - İn hiye illa esmaun
semmeytümuh entüm ve abauküm ma enzelellahu biha min sultan in
yettebiune illaz zane ve ma tehvel enfüs ve lekad caehüm min rabbihimul huda ( Kesinlikle onlar ancak,
sizlerin ve babalarınızın o
isimlendirdiğiniz isimlerdir. Allah onlar hakkında delil
indirmedi. Kesinlikle ancak zanna ve nefislerinin o heveslendiklerine tabi
olurlar. Onlara Rabb' lerinden yönlendirici geldi. )
Ankebut 29/17 - İnnema ta'büdune
min dunillahi evsanen ve tahlükune ifka innellezine ta'büdune min
dunillahi la yemlikune leküm rizkan febteğu ındellahir rizka va'büduhü veşküru
leh ileyhi türceun ( O Allah' tan başka kulluk ettikleriniz kesinlikle putlardır.
Uydurma yaratıyorsunuz. Kesinlikle o Allah' tan başka kulluk ettikleriniz, size
rızık olarak malik olup hükmedemezler. O halde, rızıkı Allah' ın indinde
arayın. O'na kulluk edin ve O'na şükredin. O'na döndürülürsünüz. )
Ankebut 29/25 - Ve kale innemettehaztüm
min dunillahi evsanen meveddete beyniküm fil hayatid dünya sümme
yevmel kıyameti yekfüru ba'duküm bi ba'dın ve yel'anü ba'duküm ba'dan ve
me'vakümün naru ve ma leküm min nasırın ( Ve "Dünya hayatında aranızda dostluk,
sevgi olsun diye, kesinlikle Allah' tan başka putlar
edindiniz. Sonra ayağa kalkış gününde bazınız bazınızı inkar eder ve
bazınız bazınızı lanetler. Varış yeriniz ateştir. Size yardımcı yoktur. )
En'am 6/74 - Ve iz kale ibrahımü li ebıhi azera e tettehızü asnamen aliheh innı erake ve kavmeke
fı dalalin mübın ( Ve
zamanında İbrahim, babası Azer'e "Sen putları
ilah mı ediniyorsun? Kesinlikle ben seni ve kavmini apaçık sapıklık
içinde görüyorum." dedi. )
Şuara 26/71 - Kalu na'büdü asnamen fe nezallü leha akifın ( "Putlara kulluk ediyoruz. Onlara sebatkarca meyleder eğiliriz." dediler. )
Müşriklerin savunma cümlesi olan ancak hiçbir geçerliliği olmayan, aksine şirkin tam tanımı olan sözlerine Allahü Teala, Zümer suresinin 39/3 kodlu ayetinde yer vermektedir.Şuara 26/71 - Kalu na'büdü asnamen fe nezallü leha akifın ( "Putlara kulluk ediyoruz. Onlara sebatkarca meyleder eğiliriz." dediler. )
Zümer 39/3 - Ela lillahid dınül halıs vellezinettehazu min dunihı evliya' ma na'büdühüm illa li yükarribuna ilallahi zülfa innallahe yahkümü beynehüm fıma hüm fıhi yahtelifun innallahe la yehdı men hüve kazıbün keffar ( İyi bil ki halis din Allah içindir. O’ndan başka dostlar edinenler, "Bizi Allah’a yakın olarak yaklaştırmaları haricinde onlara kulluk etmeyiz." Kesinlikle Allah hakkında o ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verir. Kesinlikle Allah yalancı ve inkarcı kimseyi yönlendirmez. )
No comments:
Post a Comment