17/110 Kul İD'ULLAHE EV RAHMAN EYYEN MA TED'U fe LEHUL ESMAUL HUSNA .....
( De ki: "ALLAH DİYE ÇAĞIRIN VEYA RAHMAN DİYE ÇAĞIRIN. HANGİSİ İLE ÇAĞIRIRSANIZ. GÜZEL İSİMLER O'NADIR. ..... )
İsra suresinin 110. ayetinde "Allah" kelimesinin sadece bir isim olduğu ve mutlak yaratıcının başka kelimeler ile de ifade edilebileceği bildirilmektedir. ( Bkz. "Esmaul Husna" başlıklı bölüm ) Esasen bu ayette tersten anlamlandırma vasıtasıyla ve dolaylı olarak Kadir-i Mutlak'ın ( Halik-i Mutlak'ın ( Mutlak Yaratıcının ) ) herhangi bir kelime ile tanımlanamayacağı ve ifade edilemeyeceği dolayısıyla "Allah" kelimesinin de diğerleri gibi esasen O'nu temsil etmekten çok uzak aciz bir kelime olduğu dolaylı ve tersten ifade yoluyla bildirilmektedir. ( Ayet kodunun ( 17/110 ) nümerolojik değerinin "1" olması da O'nun birliğini ve tekliğini vurgulayan bir mesaj niteliğindedir. )
6/100 .... subhanehu ve TELA AN MA YESİFUN
( .... O yücedir ve OVASFETTİKLERİNİN / NITELENDİRDİKLERİNİN üzerindedir. )
6/100 kodlu ayetin kodu çok anlamlı bir mesaj vermektedir.
6 = Yaratılışın sembolü ( Haliki mutlak = Mutlak yaratıcı )
1 = Vahdet, Ünite, Birlik, Teklik
Yani ayetin kodu "O birdir / O tektir" anlamını içermektedir. ( "Allah" kelimesinin Kur'an'da 2701 kere tekrarlanmasında da vahdet / ünite mesajı bulunmaktadır. ( 2+7+0+1 = 10 ... 1+0 = "1" )
"Allah" kelimesi "El İlah" kelimesinin ulanarak telaffuz edilmiş halidir.
El = Ön ek
İlah = İlah
"İlah" kelimesi ise "İla" ( - doğru ) ve "H" ( O ) kelimelerinden oluşmakta ve "O'na doğru" ( Yönelinen ) anlamını içermektedir. Yani esas ifade kelimesi "O" veya "H" ( Arapça ) harfleri olmaktadır.
Ayrıca "İlla hu / İlla h" ( Sadece O / Ancak O ) ifadesi de "Allah" kelimesinin kökenidir.
İlla = Ancak, Sadece
H / Hu = O
Aşağıdaki ayette O'nun birliği / tekliği vurgulanmaktadır.
39/6 ... a ilahe İLLA HU .... ( O'nun haricinde ilah yoktur..... )
Evvelki bölümlerde defaatle bahsedilen "İlahi Nizam ve Kainat" isimli kitapta mutlak yaratıcının her türlü kelimesel nitelemeden ve tanımlamadan münezzeh olduğu şu cümleler ile ifade edilmektedir.
"Ruhların aslî prensibe erişememelerini zarurî kılan âmil ise her şeyin üstünde ve bütünlerin bütünü olan her şeyle en ufak bir münasebeti dahi bahis mevzuu olmayan, akıllara, hayallere, hislere girmeyen, HİÇBİR İSİMLE İFADESİ MÜMKÜN OLMAYAN, yalnız burada büyük bir zaruret içinde ancak bir defaya mahsus olmak üzere, hiçbir delâletini düşünmeden, bir dünya kelimesi ile yadedeceğimiz “ALLAH'ın; erişilmezliklerin erişilmezliği zaruretidir. Bu hakikati tereddüt etmeden ve münakaşa mevzuu yapmadan böylece olduğu gibi kabul etmek de zaruretlerin en büyüğü ve selâmet yolunun tek istikametidir."
No comments:
Post a Comment