Diyanet konusundaki en yüksek mercinin 2018 yılında yayımladığı "Peygamberimiz ve Gençlik" isimli kitabın 93. sayfasında, "Küreselleşen Dünyada Gençlik ve Gençlerde Dini Hayat" başlıklı bölümünde yer alan aşagıdaki ifadeler oldukça tuhaf bir durum arzetmektedir.
Kitabın 93. sayfasından alıntı:
"Bu arada tahsil ile dindarlık arasında ters yönlü bir ilişkiden bahsedilebilir. Seküler alanlarda yüksek tahsil yapmanın genel anlamda dindarlık, özelde dinî inanç ve ibadetler üzerinde olumsuz etki yaptığı tespit edilmiştir. Çünkü gençlerin akademik bilgi birikimine bağlı olarak düşünce yapıları da irrasyonaliteden rasyonaliteye doğru evrilmektedir. Esasen bu özelliğinden dolayı eğitim, özellikle de üniversite öğretimi yüksek düzeyde sekülerleştirme potansiyeli taşımaktadır."
Yukarıdaki alıntıda yer alan kilit kelimeler "Tahsil / Eğitim", "Dindarlık", "Seküler" ve "Rasyonalite" kelimeleridir. Alıntıdaki ifadeler, anılan kitabı hazırlayanların bu kelimelerin anlamlarını bilip bilmedikleri yönünde şüphe uyandırmaktadır.
Zira, "Seküler / Secular" kelimesi bildiğimiz üzere "Saecl /Saeculum" ( Çağ, Dönem ) kökünden ve "ar" ( gibi olan, -daş ) ekinden oluşmakta olup "Çağdaş, Dönemsel, Devire ait" anlamına gelmektedir.
"Rasyonalite / Rationality" kelimesi ise "Rasyon / Ration" ( Akıl, Mantık ) kökü ve "lite" ( gibi olma, -lık ) son ekinden oluşmakta ve "Akla uygunluk, Makul olma, Mantıksallık" anlamına gelmektedir. ( "RASyon" kelimesinin kökü olan "Ras", Arapça'daki "Ra's" ( Baş, Kafa ) kelimesi olup, "Akıl" ve "Baş" kelimeleri de zaten birbirleriyle doğrudan ilintilidir. )
Alıntıdaki ifadelerde tahsilin ( eğitimin ) veya yüksek tahsilin ( üniversite eğitiminin ) insanları "çağdaşlaştırdığı" ve "makul, mantıklı kıldığı" belirtilmekte ve bu durumun toplum için bir risk oluşturduğu telkin edilmektedir. Yani "gerçek anlamdaki dinin" temeli olan "Çağdaşlık, Rasyonalite ve Eğitim" bu kitapta açıkça toplumsal risk oluşturan negatif unsurlar olarak nitelendirilmektedir.
Kur'an'daki en önemli mesajlardan birisi de insanın daima aklını kullanması yani akletmesi gerektiğidir. Hatta bu husus ayetlerde "E fe la ta'kilun" ( O halde akletmez misiniz? ) sorusuyla vurgulanmaktadır.
Hem vicdanen, hem de ayetler ile sabit olan bu gerçeğe rağmen yukarıdaki ifadelerin din bağlamında yazılmış bir kitapta yer alması oldukça düşündürücüdür.
No comments:
Post a Comment